• Sonuç bulunamadı

Hudeybiye Seferi (6/628)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hudeybiye Seferi (6/628)"

Copied!
119
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

HUDEYB YE SEFER (6/628)

YÜKSEK L SANS TEZ

Esra ATMACA

Enstitü Anabilim Dalı : slam Tarihi ve Sanatları Enstitü Bilim Dalı : slam Tarihi

Tez Danı manı: Doç. Dr. Levent ÖZTÜRK

MAYIS-2007

(2)

T.C.

SAKARYA ÜN VERS TES SOSYAL B L MLER ENST TÜSÜ

HUDEYB YE SEFER (6/628)

YÜKSEK L SANS TEZ

Esra ATMACA

Enstitü Anabilim Dalı : slam Tarihi ve Sanatları Enstitü Bilim Dalı : slam Tarihi

Bu tez 04/05/2007 tarihinde a a ıdaki jüri tarafından Oybirli i ile kabul edilmi tir.

Jüri Ba kanı Jüri Üyesi Jüri Üyesi

(3)

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyuldu unu, ba kalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunuldu unu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadı ını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya ba ka bir üniversitedeki ba ka bir tez çalı ması olarak sunulmadı ını beyan ederim.

Esra ATMACA 04.05.2007

(4)

ÖNSÖZ

lk dönem slâm Tarihi’nin dönüm noktalarından biri sayılan Hudeybiye Seferi’ni konu alan çalı mamız, söz konusu seferin her anını kronoloji de göz önünde bulundurularak detaylı bir ekilde ele almı tır.

Yüksek Lisans e itimimi en iyi ekilde tamamlamamı sa layan ve çalı mamın her a amasında yardımlarını esirgemeyen sayın hocam Doç. Dr. Levent Öztürk’e, çalı mamı okuyarak önemli katkılar sa layan de erli hocalarım Yrd. Doç Dr.

Mehmet Memi ve Yrd. Doç. Dr. Hayati Yılmaz’a, yine ara tırmalarım sırasında tavsiyeleriyle çalı mama katkı sa layan Ar . Gör. Dr. Saim Yılmaz’a ve bu süreçte her zaman yanımda olarak beni destekleyen annem, babam ve e ime te ekkür ederim.

Esra ATMACA 04.05.2007

(5)

Ç NDEK LER

ÖZET ... iii

SUMMARY... iv

G R ... 1

BÖLÜM 1: KAYNAK TARAMASI VE HUDEYB YE SEFER ÖNCES NDE MEKKE VE MED NE’DE YA ANAN S YASÎ GEL MELER ... 4

1.1. Kaynak Taraması ... 4

1.2. Hudeybiye Seferi Öncesinde Mekke Ve Medine’de Ya anan Siyasî Geli meler... 9

BÖLÜM 2: HUDEYB YE SEFER ’N N SEBEPLER VE YAPILAN HAZIRLIKLAR ... 15

2.1. Hudeybiye Seferi’nin Sebepleri... 15

2.2. Yapılan Hazırlıklar ... 17

BÖLÜM 3:SEFERE ÇIKI VE YOLCULUK ESNASINDA YA ANANLAR... 21

3.1. Sefere Çıkı ... 21

3.1.1. Yola Çıkı Tarihi... 21

3.1.2. Sefere Katılanların Sayısı ... 22

3.1.3. Sefer Sırasında Davet Edilen Kabileler ... 26

3.1.4. Güzergâh... 27

3.2.Yolculuk Esnasında Ya ananlar ... 28

BÖLÜM 4: HUDEYB YE’YE VARI VE TARAFLAR ARASINDA ANLA MA SA LANMASI... 40

4.1. Hudeybiye’ye Varı ... 40

4.2. Taraflar Arasında Ya anan Geli meler... 47

4.2.1. Mikrez b. Hafs el-Ahyâf’ın Elçi Olarak Gelmesi... 47

(6)

4.2.2. Huleys b. Alkame el-Kinânî’nin Elçi Olarak Gelmesi ... 48

4.2.3. Urve b. Mes‘ûd es-Sekafî’nin Elçi Olarak Gelmesi... 49

4.2.4. Hırâ b. Ümeyye el-Ka’bî’nin Elçi Olarak Mekke’ye Gönderilmesi... 51

4.2.5. Osman b. Affân’ın Elçi Olarak Mekke’ye Gönderilmesi... 51

4.2.6. Kurey Tarafından Gerçekle tirilen Saldırılar ... 54

4.2.7. Rıdvân Biatı ... 54

4.2.8. Süheyl b. Amr’ın Elçi Olarak Gelmesi... 60

4.3. Taraflar Arasında Anla ma mzalanması... 62

4.3.1. Anla ma Maddeleri... 62

4.3.2. Anla ma Maddelerine Müslümanların Gösterdi i Tepki ... 66

4.3.3. Anla manın Yazıya Geçirilmesi... 69

4.4. Medine’ye Dönü ... 74

SONUÇ... 82

KAYNAKLAR... 85

EKLER... 96

ÖZGEÇM ...111

(7)

SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tez Özeti

Tezin Ba lı ı: HUDEYB YE SEFER (6/628)

Tezin Yazarı : Esra ATMACA Danı man : Doç. Dr. Levent ÖZTÜRK Kabul Tarihi : 04 Mayıs 2007 Sayfa Sayısı: IV(ön kısım)+95(tez)+16(ekler) Anabilim Dalı: slam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı : slam Tarihi

slam Tarihi’nin ilk dönemini olu turan Hz. Peygamber dönemi, Mekke ve Medine dönemi diye ikiye ayrılmaktadır. Medine Dönemi içerisinde Müslümanların, daimi dü manları olan Mekkeliler tarafından kabul edilmesi Hudeybiye Anla ması ile olmu tur. te bu anla ma ile neticelenen Hudeybiye Seferi’ni konu alan çalı mamız bu süreci tüm detayları ile ele almı tır.

Çalı ma esnasında öncelikli ba vuru kaynakları siyer, megazi çalı maları olmu tur. Bunların yanı sıra ba ta hadis eserleri olmak üzere tabakât, ensâb, tefsir ve co rafya kitapları çalı mamızın vazgeçilmez müracaat eserleri arasında yer almı tır.

Ara tırmamız sonucunda Hz. Peygamber’in hicretin altıncı yılı Zilka‘de ayında umre niyetiyle 1400-1500 ki ilik bir grupla sefere çıktı ı, Mekke’ye bir duraklık mesafe kala Hudeybiye denen yerde Mekkeliler’in engellemesi sebebiyle duraklamak zorunda kaldıkları, burada kar ılıklı görü meler neticesinde tarihte Hudeybiye Anla ması diye adlandırılan anla manın imzalandı ı, tarafların on sene süre ile barı içerisinde kalmaları, Müslümanların o yıl umre yapmamaları ve umrelerinin gelecek yıla ertelenmesi, Mekke’den Medine’ye gelen birinin velisinin istemesi halinde iade edilmesi, Medine’den Mekke’ye gelen birinin iade edilmemesi ve di er kabilelerin istedi i tarafla anla abilmesi hususlarında aralarında anla tıkları, Müslümanların bu anla ma sonrasında ihramdan çıkarak Medine’ye döndü ü tespit edilmi tir.

Anahtar kelimeler: Hudeybiye, Sefer, Anla ma, Rıdvân Biatı

(8)

Sakarya University Insitute of Social Sciences Abstract of Master’s Title of the Thesis: THE HUDA B A VOYAGE (6/628)

Author : Esra ATMACA Supervisor: Assoc. Prof. Levent ÖZTÜRK

Date : 04 May 2007 Nu. of Pages:IV(pre text)+95(main body)+16(appendices) Department: History of Islam and Subfield: History of Islam

Islamic Arts

The Prophet Period which makes Islamıc history’s first period, leave two period that Mecca and Medina. In Medina period, Muslim’s to be known by constant enemies Meccans has been with The Treaty of Hudaibia. Our study including Hudaibia Voyage which ends this agreement discussed this process with all detailed.

During the study siyer and megâzi books have been first application working. However hadis, tabakât, ensâb, tefsîr and geography books have been situated between our study’s indispensable books.

The results of this study show us that The Prophet Muhammed travelled with a group including about 1400-1500 person in Zilka‘de month of sixth year of the Hegira for the purpose of umre and they have been obliged to stop by Meccans’ obstruct in place named “Hudaibia” near the Mecca and in this place agreement named in history “The Treaty of Hudaibia” has been signed after reciprocal interviews and parties has been compromised about to peace will be continued ten years and Muslims will not visit in this year and they will visit next year and someone who come from Mecca to Medina will be given back but someone who come from Medina to Mecca will not be given back and other tribes can agree with party which they like and finally Muslims left from ehram and returned to Medina.

Keywords: Hudaibia, Voyage, Agreement, Bay‘at al-Ridwan

(9)

G R

Konusu

Çalı manın konusunu, Müslümanlar’ın Mekkeliler’e kendini kabul ettirmi olması sebebiyle slâm Tarihi’nin bir dönüm noktası olarak kabul edilen Hudeybiye Anla ması ile sonuçlanan “Hudeybiye Seferi” olu turmaktadır.

Önemi

Medine’ye hicret etmi olan Müslümanların Arap örfünün dinî uygulamalarından birisi olan umreyi gerçekle tirmek üzere Kâbe’yi ziyaret etmek amacıyla çıktı ı Hudeybiye Seferi, siyasî ve askerî olarak uzun zamandır çatı ma halinde olan iki grubu kar ı kar ıya getirmi , yapılan görü meler sonucunda Müslümanlar taraf olarak kabul edilmi tir.

Amacı

Hz. Peygamber’in Mekkeliler’e kar ı kazandı ı siyasî bir ba arı olması hasebiyle dönüm noktası olarak kabul edilen bu sefer, tespit edebildi imiz kadarıyla kapsamlı bir ekilde ele alınıp incelenmemi tir. Hudeybiye süreci kaynakların genelinde anla ma merkezli ele alınmı tır. Bu çalı mada ise amaç, Medine’den umre niyetiyle yola çıkı tan ba layan, Hudeybiye’de son bulan ve yine buradan Medine’ye dönü ü kapsayan süreci ele almaktır.

Yöntemi

Çalı mamız, tarihte meydana gelen olayları, sadece siyasî boyutuyla ele almaktan ziyâde, ya anan olayların dönemin sosyal hayatının anla ılmasına dair sa layaca ı fayda da göz önünde bulundurularak seçilmi tir. Bunun için kaynaklarda Hudeybiye Seferi esnasında ya anmı olan olayları nakleden her türlü rivayet ayırt edilmeden de erlendirilmi tir. Bu sayede söz konusu süreç akıcı bir ekilde aktarılmaya çalı ılmı tır.

(10)

çeri i

Çalı mamız giri ve üç bölümden olu maktadır. Giri bölümünde öncelikle çalı mamız esnasında ba vurdu umuz kaynaklar ve ara tırmalar konusunda bilgi verilmi , ardından Mekkeliler ve Medine’deki Müslümanlar arasında ya anan siyasî olaylar ele alınmı , Hudeybiye Seferi öncesinde tarafların ne durumda oldu una de inilmi tir.

lk bölümde Hudeybiye Seferi’ni hazırlayan sebepler ve bu sefer için yapılan hazırlıklar üzerinde durulmu tur. Buna göre Rasûlüllah, kuzeydeki Hayber Yahûdîleri ve güneydeki Kurey tehlikesini dikkate alarak bir strateji belirlemi ti.

Amacı her iki tarafı da etkisiz hale getirebilmekti. Nitekim Mekkeliler’le uzla ılması halinde Mekke’den yardım alamayan Hayberliler de etkisiz hale gelecekti. çerisinde bulunulan siyasî durum ve seferi hazırlayan sebepler zikredildikten sonra sefer hazırlıkları hakkında bilgiler sunulmu tur.

kinci bölümde sefere çıkılan tarih ve sefere katılanların sayıları hakkındaki rivâyetler de erlendirilmi , ardından da bu yolculuk esnasında sefere katılmaları için davet edilen kabilelerin durumlarından bahsedilmi tir. Tüm bu bilgilerden sonra ise Medine’den Hudeybiye’ye dek süren bu yolculuk, ula ılabildi i kadarıyla detaylı bir ekilde sunulmaya çalı ılmı tır. Yolculuk güzergâhı, bu sırada ya anan çe itli olayların da zikredilmesiyle akıcı bir ekilde tasvir etmeye gayret gösterilmi tir.

Üçüncü ve son bölümde ise Hudeybiye’ye geli ile ba layan yakla ık 20 günlük süreç ele alınmı tır. Hudeybiye’de iken gerçekle mi , ancak günü veya hangi olayın ardından gerçekle ti i bilinemeyen olaylar Hudeybiye’ye Varı ba lı ı altında anlatılmı tır. Bundan sonra ise taraflar arasında ya anan geli melere de inilmi tir.

Burada önce iki grup arasında gidip gelen elçiler, ardından bugünlerde gerçekle en ve slâm Tarihi’nde Rıdvân Biatı diye anılan olay ve son olarak da Hudeybiye mevkiinde imzalanan anla ma konu edinilmi tir. Çalı mamızın ba ından beri

(11)

gözetti imiz kronoloji sebebiyle önce Süheyl b. Amr’ın elçili i konusuna ardından da imzalanan bu anla maya yer verilmi tir.

Taraflar Arasında Anla ma mzalanması ana ba lı ı altında önce anla ma maddeleri alt ba lıklar halinde teker teker ele alınmı , sonra ashabın bu maddelere itirazı konusunda kaynaklara yansıyan rivâyetlere yer verilmi ve anla manın yazıya geçirilmesi meselesi sunulmu tur.

Son olarak da anla maya ba lı olarak ihramdan çıkan, kurbanlarını kesen Müslümanların Medine’ye dönü süreci ele alınmı tır.

Tezimizin sonunda ekler kısmında ise önce bn Abdülber’in stiâb adlı eserine göre Hudeybiye Seferi’ne katılanların isim listelerine yer verilmi tir. Bu bölümde iki ayrı liste yer almaktadır. Birincisinde açıkça Hudeybiye Seferi’ne katıldı ı ifade edilenlerin isimleri, ikincisinde ise Bedir veya Uhud sava ından sonraki tüm sava lara katıldı ı belirtilenlerin isimleri zikredilmi tir. slâm tarihi kaynaklarında Hudeybiye Seferi bir sava olarak dü ünülmemekle birlikte bazı müelliflerin sahabenin katıldı ı sava lar arasında onu da zikretmesi göz önünde bulundurulmu ve bu yüzden bu isimler ayrı bir liste halinde verilmi tir.

Ekler bölümünün ikinci kısmında çe itli kaynaklardan elde etti imiz ve Hudeybiye Seferi’nin güzergâhını belirten haritaları, üçüncü bölümünde ise Hudeybiye mevkiinin bugünkü halini gösteren resimler sunulmu tur.

(12)

BÖLÜM 1: KAYNAK TARAMASI VE HUDEYB YE SEFER

ÖNCES NDE MEKKE VE MED NE’DE

YA ANAN S YASÎ GEL MELER

1.1. Kaynak Taraması

Bilindi i üzere ilk dönem slâm Tarihi çalı malarında Medine dönemi siyasî, askerî, hukukî, sosyal, iktisâdî ve dînî geli meler açısından Mekke dönemine göre daha büyük önem ta ımaktadır. te bu dönemin 6. yılında gerçekle mi olan Hudeybiye Seferi ve buna ba lı olarak Hudeybiye Anla ması’nın imzalanması, slâm Tarihi’nde önemli bir dönüm noktası olarak durmaktadır.

Hudeybiye Seferi adlı konumuzun ara tırılmasında, bir çok tarih çalı masında oldu u gibi çok yönlü bir kaynak incelemesi yapılmı tır. Bu literatür ba ta siyer, megâzî olmak üzere ensâb, tabakât, tarih, hadis, tefsîr ve co rafya eserlerinden olu maktadır.

Megâzî eserlerinin ba ında en erken döneme ait olan Mûsâ b. Ukbe’nin (ö.

141/758) el-Megâzî adlı eseri yer almaktadır.1 Bu eserde di er megâzî kaynaklarından ciddî farklar olmamakla beraber zaman zaman, di er kaynaklarda da kar ıla ılan ihtilâflara rastlanmaktadır. Meselâ Müslümanlar Hudeybiye’de iken Mekke’deki Kurey liler’le aralarında ya anan birbirlerine elçi göndermeleri meselesinde Kurey tarafından gönderilen elçilerin sırası konusunda kaynaklarda çok farklı bilgiler mevcuttur. Biz burada Mûsâ b. Ukbe’nin sundu u sırayı dikkate aldık. Ancak rivâyet farklılıklarını dile getirmeyi ihmâl etmedik.

Bir di er önemli megâzî kayna ımız, ara tırmamız boyunca her noktada müracaatı eksik etmedi imiz Vâkıdî’nin (ö. 207/822) Kitâbu’l-Megâzî adlı eseridir.2 Konumuzla ilgili en fazla bilgi sunan eserlerin ba ında bu çalı ma gelmektedir. Bu

1 Ebû Muhammed Mûsâ b. Ukbe b. Ebû Ayyâ Esedî (ö. 141/758), el-Megâzî (n r. Muhammed Bâk î Ebû Mâlik), Rabat 1994.

2 Ebû Abdullah Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî (ö. 207/822), el-Megâzî (n r. Marsden Jones), I-III, London 1966.

(13)

eserin sonraki dönemlerde telif edilmi bir çok esere kaynaklık te kil etmesi de onun ne kadar önemli bir yere sahip oldu unu göstermektedir.

Siyer kaynakları arasında en erken döneme ait olan eser bn shâk’ın (ö. 151/768) asıl adı Kitâbü’l-Mübtede‘ ve’l-Meb‘as ve’l-Megâzî olan ve Kitâbu’l-Megâzî veya Sîretü bn shâk diye de anılan eseridir.3 Bu eserin orijinal metni tam olarak günümüze ula mamı tır. Elimizdeki ne ir ise eksik bir nüshaya dayanmaktadır ve konumuzla ilgili bölümler bu nüshada yer almamaktadır. Bu eserin büyük bir kısmına bn Hi âm vasıtasıyla ula abilmekteyiz.

bn shâk’ın kitabını esas alan ve eserdeki rivâyetleri yeniden tertip ederek bazı ilâvelerde bulunan bn Hi âm’ın (ö. 218/833) Sîretü bn Hi âm diye de anılan es- Sîretü’n-Nebeviyye adlı eseri çalı mamızda önemli yer tutan ba vuru kaynaklarından bir di eridir.4

bn Sa‘d’ın (ö. 230/845) et-Tabakâtü’l-Kübrâ adlı eserinin ilk iki cildini olu turan megâzî kısmı hocası Vâkıdî’nin kitabında yer almayan bazı rivâyetlere yer vermesi bakımından önem ta ımaktadır.5

bn Kuteybe’nin (ö. 276/889) el-Meârîf adlı eseri Hudeybiye Seferi’ne ve Rıdvân Biatı’na katılanlar konusunda bize bilgiler sunmu tur.6

Esas olarak Hz. Adem’in yaratılı ından ba layıp müellifin ya adı ı döneme kadar meydana gelen olayları içeren genel tarih kitapları arasında çalı mamızda sıkça müracaat etti imiz kaynaklardan olan Taberî’nin (ö. 310/922) Târîhu’t-Taberî,

3 Muhammed b. Yesâr b. shâk (ö. 151/768), Kitâbu’l-Mübtede‘ ve’l-Meb‘as ve’l-Megâzî:Sîretu bn shâk (thk. Muhammed Hamidullah), Konya 1981.

4 Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdülmelik b. Hi âm b. Eyyûb el-Himyerî el-Meâfirî el-Basrî el- Mısrî (ö. 218/833), es-Sîretü’n-Nebeviyye (n r. Mustafa es-Sakkâ ve d r.), I-II, Kâhire 1956.

5 Ebû Abdillah Muhammed b. Sa‘d b. Menî‘ el-Kâtib el-Hâ imî el-Basrî el-Ba dâdî (ö. 230/845), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-IX, Beyrut 1985.

6 Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim b. Kuteybe ed-Dîneverî (ö. 276/889), el-Meârif (n r.

Servet Ukkâ e), Kâhire 1992.

(14)

bnü’l-Esîr’in (ö. 630/1232) el-Kâmil fi’t-Târîh ve bn Kesîr’in (ö. 774/1373) el- Bidâye ve’n-Nihâye adlı eserleri yer almaktadır.7

Taberî’nin söz konusu eseri temel olarak bn shâk ve Vâkıdî rivâyetlerine dayanmakta, ancak bunların dı ında farklı râvîlerden aldı ı bilgilere de yer vermektedir.

Siyer, megâzî ve tarih kitaplarının yanı sıra hadis literatürü içerisinde yaptı ımız taramalar bize Hz. Peygamber döneminin sosyal ve kültürel hayatını tanıma noktasında büyük katkı sa lamı tır.

Hadis kaynakları arasında özellikle Buhârî’nin (ö. 256/870) Sahîhu’l-Buhârî adlı eseri Hudeybiye Seferi esnasında ya anan olaylarla ilgili detaylı bilgiler sunması bakımından önem ta ımaktadır.8 Söz konusu eserin çe itli bölümleri altında konumuzla do rudan veya dolaylı olarak sunulmu bilgilere ula mak mümkün olmu tur. Bu eserde kar ıla tı ımız bilgi zenginli i de bize Hadis kitaplarının yalnızca Siyer, Megâzî, Cihâd gibi bölümlerinde de il, her bölümde tarih çalı malarına kaynaklık edebilecek önemli bilgilere ula mamızın mümkün oldu unu göstermektedir. Buhârî’nin bu eserinin u bölümlerinde konumuzla ilgili bilgilere ula tık: Sulh, Cizye ve’l-Muvâdea Maa Ehli’z-Zimme ve’l-Harb, Tefsîr ,el- ‘tisâm bi’l-Kitâbi ve’s-Sünne, Megâzî, urût, Cihâd ve’s-Siyer, Hacc, Ebvâbu’l-Muhsar ve Cezâü’s-Sayd, Zebâih ve’s-Sayd, Tıbb, Menâkıb, E ribe, Ebvâbu Sıfâti’s-Salât, stiskaa, Ahkâm, Fadâili’l-Kur’ân.

Yine Müslim’in (ö. 261/875) Sahîh’inde mâre, Hac, Cihâd ve’s-Siyer; Nesâî’nin (ö. 303/915) Sünen’inde Menâsik, Menâsikü’l-Hac, Havf, Biat gibi bölümlerinde

7 Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr b. Yezîd et-Taberî (ö. 310/922), Târîhu’t-Taberî: Târîhu’l- Ümem ve’l-Mülûk (n r. Muhammed Ebü’l-Fadl brâhîm), I-XI, Kâhire 1967; zzeddîn Ebü’l- Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdülkerîm b. Abdulvâhid b. Esîr e - eybânî (ö. 630/1232), el-Kâmil fi’t-Târîh (n r. Carolus Johannes Tornberg), I-XIII, Beyrut 1979-1982; Ebü’l-Fidâ‘ mâdüddîn smâîl b. ihâbiddîn Ömer b. Kesîr b. Dav‘ b. Kesîr b. el- Kaysî el-Kure î el-Busravî ed-Dıme kî e - âfiî (ö. 774/1373), el-Bidâye ve’n-Nihâye, I-XIV, Beyrut 1966.

8 Ebû Abdillah Muhammed b. smâîl b. brâhîm el-Cu‘fî el-Buhârî (ö. 256/870), Sahîhu’l-Buhârî, I-VIII, stanbul 1979.

(15)

oldu u gibi di er hadis kaynaklarının Cihad, Siyer, Hac gibi bölümlerinde konumuzla ilgili bilgiler mevcuttur.9

Ba vuru kaynaklarımız arasında yer alan bir di er tür, tabakât kitaplarıdır. Özellikle ilk iki cildi siyer ve megâzî, sonraki ciltleri tabakât bilgilerini içeren bn Sa’d’ın (ö.

230/845) et-Tabakâtü’l-Kübrâ adlı eseri ahıslarla ilgili verdi i bilgiler açısından önem arz etmektedir.10

bn Sa‘d’ın (ö. 230/845) et-Tabakâtü’l-Kübrâ’sının yanı sıra el-Belâzürî’nin (ö.

279/892) Ensâbü’l-E râf, bn Abdülber’in (ö. 463/1071) el- stiâb fî Ma‘rifeti’l- Ashâb, bn Hacer’in (ö. 852/1449) el- sâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe isimli eserleri Hudeybiye Seferi’ne katılanlarla ilgili bilgiler vermektedir.11 Ancak bu eserlerin incelenmesinde ya adı ımız sıkıntı Bedir, Uhud ve Hendek sava ına katılanlarla ilgili açık bilgiler verilmesine ra men Hudeybiye Seferi’ne katılanların her zaman açık bir ekilde ifade edilmemesi olmu tur. Bir ahsın bunlara katılıp katılmadı ı bazen açık bir ifade ile teker teker zikredilmekte, bazen Bedir’den sonrakilere veya Uhud’dan sonrakilere katıldı ı eklinde genel bir ifade ile belirtilmektedir.

Hudeybiye Seferi ba lı ba ına bir sava olmadı ı için biz bu tarz ifadelere temkinli yakla mak zorunda kaldık. Bu bilgileri yok saymanın da yanlı olaca ı dü üncesiyle bu bilgilere di er kaynaklarla teyit edildi i ölçüde yer verdik.

Co rafya kitaplarından Yâkût el-Hamevî’nin (ö. 626/1229) Mu‘cemü’l-Büldân adlı kitabı Hudeybiye Seferi’nin Medine’den çıkı ve geri dönü üne kadar geçen

9 Ebü’l-Hüseyin Müslim b. Haccâc el-Ku eyrî en-Nîsâbûrî (ö. 261/875), Sahîhu Müslim, I-IV, stanbul, ts.; Ebû Abdurrahmân Ahmed b. uayb en-Nesâî (ö. 303/915), Sünenü Nesâî (el- Kütübü’s-Sitte ve urûhuhâ), XV-XVI, stanbul 1992.

10 Ebû Abdillah Muhammed b. Sa‘d b. Menî‘ el-Kâtib el-Hâ imî el-Basrî el-Ba dâdî (ö. 230/845), et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-IX, Beyrut 1985.

11 Ebü’l-Abbas Ahmed b. Yahyâ b. Câbir el-Belâzürî (ö. 279/892), Ensâbü’l-E râf (n r. Süheyl Zekkâr ve Riyâz Zerke î) I-XIII, Beyrut 1996; Ebû Ömer Cemâlüddîn Yûsuf b. Abdullah b.

Muhammed b. Abdülber en-Nemerî (ö. 463/1071), ed-Dürer fî htisâri’l-Megâzî ve’s-Siyer (n r.

Mustafa Dîb el-Bu â), Beyrut 1984; Ebü’l-Fazl ihâbüddîn Ahmed b. Ali b. Muhammed b.

Hacer el-Askalânî (ö. 852/1449), el- sâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe (n r. Ali Muhammed el-Becavî), I-VIII, Kâhire 1972.

(16)

sürecinde güzergâhı olu turan yerler hakkında bilgiler vermesi bakımından ilmî bir önemi hâizdir.12

Çalı mamız esnasında ba vurdu umuz kaynakların bir kısmını da tefsîr kitapları olu turmaktadır.13 Çünkü bu sefer esnasında nâzil olan Fetih Sûresi ve yine bu sefer sonrasında imzalanan anla ma maddeleriyle alâkalı olan Mümtehine Sûresi’nin 10.

âyeti konumuzu do rudan ilgilendirmektedir.

Fetih Sûresi Hudeybiye mevkiinde yapılan anla ma neticesinde ihramdan çıkılıp Medine’ye dönmek üzere yolda bulunuldu u esnada, Mümtehine Sûresi’nin 10.

âyeti ise bundan daha sonra ve Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslüman kadınların ailelerine iâde edilmemesi gerekti i hakkında nâzil olmu tur.

Ara tırmaların de erlendirilmesine gelince, konumuzla ilgili ciddî bir tarih çalı masına ula amamı bulunmaktayız. Ancak çok özet bilgiler sunmasına ra men kronoloji konusundaki hassasiyeti açısından Ebû Halîl’in eseri bizim için önem arz etmi tir.14

Temel eserleri bir araya getiren bununla beraber genellikle Vâkıdî’yi esas alan ve her bir konuyu ayrı ayrı ba lıklandırarak rivâyetleri daha kolay görmemizi sa layan Âsım Köksal’ın çalı ması da Türkçe eserler arasında faydalandı ımız önemli kitaplardandır.15

Ça ımız ara tırmacılarından Muhammed Hamidullah’ın slâm Peygamberi adlı çalı ması konumuza çok detaylı bir ekilde e ilmemektedir.16 Ancak Hamidullah’ın özellikle dikkatimizi çeken bir tespiti kaynakların genelinin aksine, Rasûlüllah’ın Hudeybiye Seferi esnasında yolda iken, Medine’den silâhsız çıkılmı olması sebebiyle herhangi bir sava ihtimaline hazırlık olması için ashabdan bazılarına

12 ihâbüddîn Ebî Abdillah Yâkût b. Abdillah el-Hamevî er-Rûmî el-Ba dâdî (ö. 626/1229), Mu‘cemü’l-Büldân, I-V, Beyrut 1957.

13 Ebü’l-Fidâ‘ mâdüddîn smâîl b. ihâbüddîn Ömer b. Kesîr b. Dav‘ b. Kesîr b. el-Kaysî el- Kure î el-Busravî ed-Dıme kî e - âfiî, Hadislerle Kur’ân-ı Kerîm Tefsîri (çev. Bekir Karlı a, Bedrettin Çetiner), I-XVI, stanbul 1983-1992.

14 evkî Ebû Halîl, Silsiletü Gazavâtü’r-Rasûli’l-A‘zam: Sulhü’l-Hudeybiye, Dıma k 1986.

15 Mustafa Âsım Köksal, slâm Tarihi, I-XVIII, stanbul 1987.

16 Muhammed Hamidullah, slâm Peygamberi (çev. Salih Tu ), I-II, Ankara 2003.

(17)

Medine’den sava araç-gereçlerini getirtti i rivâyetidir. Fakat biz bu tesbitin aksine, ba ta Mûsâ b. Ukbe, Vâkıdî ve bn Hi âm olmak üzere bir çok kaynakta rivâyet edildi i üzere Rasûlüllah’ın, bu yolculu a umre niyetiyle çıktı ı için yanına sava aletlerini almadı ı ve sonra da getirtmedi i bilgisini kabul etmeyi uygun gördük.

Yine El ad Mahmudov’un hazırlamı oldu u Sebep ve Sonuçları Açısından Hz.

Peygamber’in Sava ları adlı doktora tezi de çalı mamıza ciddî katkılar sa lamı tır.17 Bu tez, Hudeybiye Seferi’nin sebeplerini ve bu esnada gerçekle en anla manın sonuçlarını kısmen tartı malı bir ekilde aktarmaktadır. Bu çalı madan sa ladı ımız faydalardan en önemlisi anla ma sonuçlarını de erlendirirken anla ma maddelerini tek tek ele alarak her bir maddenin do urdu u sonuçları ayrıca ele almı olmasıdır.

el-Hakemî’nin 1990 yılında basılan eseri Merviyyât Gazvetü’l-Hudeybiyye, konumuzla ilgili rivâyetleri bir araya getirmi olması bakımından çok büyük bir öneme sahiptir.18 Rivâyetler hadis kaynaklarından ara tırılıp büyük oranda kronolojiye uyulmaya çalı ılarak okuyucuya sunulmaktadır. Biz bu eser sayesinde ula amadı ımız bilgileri görme ansını elde ettik.

1.2. Hudeybiye Seferi Öncesinde Mekke Ve Medine’de Ya anan Siyasî Geli meler

Mekkeliler’in kar ı koyu ları sebebiyle Medine’ye göç etmek zorunda kalan Müslümanlar ile Mekkeliler arasında bu göç olayından sonra yıllarca sürecek olan bir sava hâli ba lamı tı. Müslümanların lideri olan Rasûlüllah, Allah’ın emirlerini yayarak slâm hâkimiyetini kurmak için çabalarken, kar ı taraftaki Kurey liler onun gücünü kırmak ve menfaatlerine ters dü en bu durumdan kurtulmak istiyorlardı. te bu hedefler çerçevesinde iki taraf arasında ilki hicretin 2. yılı, ikincisi 3. yılı ve üçüncüsü de 5. yılı gerçekle en üç büyük sava gerçekle mi ti. Bu sava lar Bedir, Uhud ve Hendek sava larıdır. Tarafların münasebetleri elbette sadece bu üç sava ile sınırlı de ildi. Ancak tarihte en çok öneme sahip olan olaylar bunlar olmu tur.

17 El ad Mahmudov, Sebep ve Sonuçları Açısından Hz. Peygamber’in Sava ları, Basılmamı Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, stanbul 2005.

18 Hâfız Muhammed el-Hakemî, Merviyyât Gazvetü’l-Hudeybiyye, Medîne 1990.

(18)

Söz konusu sava lar sonrasında Medine’deki Müslümanların durumu pek de parlak de ildi. Güneyde dâimî dü manları Mekkeliler, kuzeyde ise Hayber Yahudileri vardı. Gatafân ve Fezâre gibi kabileler bunları her an destekleyebilecek vaziyetteydiler.

Fezâreliler hem Medine hem de Suriye yolunu rahatlıkla tehdit edebilecek stratejik bir mevkide bulunuyorlardı. Nitekim Zeyd b. Hârise bir ticaret yolculu u esnâsında bunların baskınına u ramı , kervandakiler dövülmü ve malları ya malanmı tı. te bunun üzerine Rasûlüllah, 6. yılın Ramazan ayında bunlar üzerine Zeyd b. Hârise kumandasında bir seriyye göndermi ti. Müslümanlara kar ı kı kırtıcı hareketlerde bulunan Ümmü Kırfe esir alınmı , Fezâre’nin önemli ahsiyetleri öldürülmü tü.

Bazı rivâyetlerde Ümmü Kırfe’nin öldürüldü ü kaydedilmekle beraber bunun do ru olmadı ı; zîrâ Rasûlüllah’ın; çocukların, kadınların ve ya lıların öldürülmesini tasvip etmedi ini bilen Zeyd b. Hârise’nin böyle bir emir vermesinin mümkün olmayaca ı ifade edilmi tir.19

Ayrıca Medine’den çıkarılan Benî Nadîr Yahûdîleri de Hayber’e yerle mi lerdi.

Bunlar Suriye ve Irak bölgelerinden gelen, ticaret yolu Dûmetülcendel’den geçip Hayber yoluyla Medine’ye ula an kervanlar için bir tehdit unsuru idiler. Bunlar Mekkeliler’le birlikte Müslümanlara kar ı Gatafân, Fezâre ve Benû Süleym’in de deste ini alarak büyük bir saldırı hazırlı ı yapmı , neticede Hendek sava ı vukû bulmu tu.20

te bu sebeplerle kalıcı bir tehdit haline gelen Yahûdîler ve güneydeki Mekkelileri etkili bir yöntemle etkisiz hale getirmek gerekiyordu.

Hamidullah’ın tespitine göre Müslümanlar, önce kuzey cephesine yönelecek olurlarsa Gatafân ve Fezâre’nin buradaki Hayberliler’i desteklemesi ve Mekkeliler’in de kı kırtılması sonucu bu cephe ciddî bir güç haline gelebilirdi.

Nitekim Hamidullah, o sıralarda Mekkeliler ile Hayberliler arasında bir anla ma

19 Kapar, “Fezâre”, D A, XII, 538.

20 Hamidullah, “Hayber”, D A, XVII, 21; Geni bilgi için bk. Yasemin Sarı, Hendek Sava ı, Sakarya 2006, Basılmamı Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

(19)

yapıldı ını zikretmektedir. Bu anla maya göre Rasûlüllah iki taraftan herhangi biri üzerine yürüyecek olursa di eri hemen Medine’yi i gal edecekti.21

Mekke’ye baktı ımız zaman ise burası Müslümanların kıblesini olu turan Kâbe’nin içerisinde bulundu u, ayrıca kültürel anlamda di er Arap ehirlerine göre geli mi , ticaret konusunda da canlı bir ehirdi. Bu topraklara sava mak için gitmek yerine buradakilerle bir uzla ma sa lamak daha uygun olurdu. Zaten son zamanlarda ya adıkları kıtlık, kervan yollarının kendileri için tehlikeli hale gelmesi ve üst üste yapılan sava lar sonrasında Mekkeliler de uzla ma konusuna sıcak bakabilirlerdi.22 Rasûlüllah’ın Medine’de kurdu u hâkimiyet askerî yönden günden güne ilerleme gösteriyordu. Onun özelikle önem verdi i mesele dü manlarıyla yaptı ı sava veya çatı malarda en az ölümle sonuca ula maktı. Nitekim yapılan sava ların sonucuna baktı ımızda her bir sava ın bir öncekine göre daha kalabalık gruplar arasında gerçekle mi olmasına ra men daha az ölümle sonuçlandı ı oldukça açıktır.23 Kurey kabilesi gerek antla malar gerekse Kâbe hizmetlerini yürütüyor olmanın vermi oldu u itibar sayesinde emniyet ve güven içerisinde kı aylarında Yemen ve Habe istan’a, yaz aylarında da Suriye ve Anadolu’ya kadar ticârî yolculuklar yapabiliyordu.24

Medineli Sa‘d b. Muâz bir keresinde Mekkeli dostu Safvân b. Ümeyye’nin emânı altında Kâbe’yi tavaf ederken Ebû Cehil çıkagelmi ve Sa‘d’a hitâben “Dikkat et, ben görüyorum ki sen Mekke’de emniyet içinde Kâbe’yi tavaf ediyorsun. Halbuki siz o dinlerini de i tirenleri barındırdınız ve onlara yardım etmekte oldu unuzu söylüyorsunuz. unu iyi bil ki, vallâhi sen e er Ebû Safvân’ın beraberinde bulunmasaydın ailene sa sâlim dönemezdin” diyerek onu tehdit etmi ti. Bunun üzerine Sa‘d da Ebû Cehil’e kar ı yüksek bir sesle “Dikkat et, Allah’a yemin

21 Hamidullah, slâm Peygamberi, I, 250.

22 Hamidullah, slâm Peygamberi, I, 251.

23 Hamidullah, Hz. Peygamber’in Sava ları, s. 13.

24 Kurey ’in bu güvenli durumu yani serbest dola ımı “îlâf” kelimesiyle ifade edilmekte ve bu husus Kur’an-ı Kerim’de Kurey veya Îlâf adı verilen sûrenin konusunu te kil etmektedir.

“Kurey ’e kolayla tırıldı ı, evet, kı ve yaz seyahatleri onlara kolayla tırıldı ı için onlar, kendilerini açlıktan doyuran ve her çe it korkudan emin kılan u evin Rabbine kulluk etsinler”

(Kurey 106/1-4); bkz. Hamidullah, “Îlâf”, D A, XXII, 63; Ya aro lu, “Kurey Sûresi”, D A, XVI, 33.

(20)

ederim ki e er sen beni bu tavaftan men edersen, ben de sana kar ı bundan daha iddetlisini yapar, senin Medine üzerinden geçen ticaret yolunu keser ve seni ondan men ederim” eklinde kar ılık vermi ti.25

Bu rivâyet Medine üzerinden geçen Mekke-Suriye ticaret yolunun Kurey ’in ticaret kervanları açısından ne kadar önemli oldu unu ve Müslümanlar tarafından Kurey ’in aleyhine ambargo maksadıyla kullanılabilecek önemli bir vasıta oldu unu da göstermektedir. Rasûlüllah’ın tüccar bir soydan geli i, yirmi yıla yakın bir süre fiilen aktif bir ticaret hayatı içinde bulunarak Kurey liler’in ticaret yolları ve güzergâhlarını çok iyi bilmesi ve ticaret kervanlarının Kurey için ne denli önemli oldu unu anlaması, onun Kurey ’e yönelik siyasetinde önemli bir etken olmu tur. Mekkeliler’e kar ı en etkili darbenin bu yönden yapılabilece inin farkında olan ve güzergâhlardaki kabilelerin durumlarına da vâkıf olan Rasûlüllah, Medine’ye hicret ettikten sonra dü man konumunda olan taraflar arasında mevcut sava halinin gerektirdi i durumları da göz önünde bulundurarak Kurey ’in ticaret kervanlarını tehdit etmeye ve kervan yollarını ablukaya almak sûretiyle ambargo uygulamasını ba arılı bir ekilde yürütmeye ba ladı. Böylece slâm’da ilk askerî operasyonlar düzenlendi.26

Hicretin 2. yılında gerçekle en Bedir Sava ı ve onu takip eden seferlerin sonuçlarından biri de Cüheyne ve Kızıl Deniz’deki di er kom u kabilelerin Medine’ye müttefik olmasıydı. Bu da Mekke kervanlarının Suriye’ye giden sahil yolunun kesilmesi anlamına geliyordu. Bu gizli tehlike önceleri Kurey liler’in gözünden kaçmı tı. Bununla beraber Kurey liler kuzeydo uda bulunan, Basra körfezinde Irak’a giden yol üzerindeki Süleym ve Gatafân kabileleri ile var olan ittifaklarını güçlendirmi lerdi. Bu kabileler Mekke ve Medine’nin do usundaki Necd ovasında ya ıyorlardı.27

Bedir yenilgisinden sonra Kurey liler ticaret yollarının tehlikeye girdi ini anlamaya ba lamı lardı. Bunun sonucu olarak Suriye’ye gitmek için yeni kervan yolları

25 Vâkıdî, I, 35.

26 Mahmudov, s. 35.

27 Lings, s. 237.

(21)

arayı ına girmi ler, Irak yolunu takip ederek Suriye’ye ula mayı denemi lerdi.

Fakat burada da Müslümanların silahlı birlikleriyle kar ıla mı lardı.28

Geli en olaylarla beraber Hendek Sava ı’ndan be ay sonra Zeyd’in do udaki kervan yolunda yaptı ı ba arılı baskın Kurey liler’in dü üncelerinin bu kez batıya çevrilmesine yol açmı tı. Kızıl Deniz sahillerindeki müttefikleri olan Huzâa kabilesinin Benî Mustalik kolunu Medine’ye kar ı ayaklandırmı lardı. Kurey liler bu kabileye sahildeki di er kabilelerin de i tirak edece ini ümit ederek, batı yolunun tekrar kendileri için güvenli hale gelece ini dü ünüyorlardı. Fakat Huzâa’nın di er kolları Rasûlüllah’a kar ı Mekke’nin tahmin etti i kadar dü manlık beslemiyorlardı. Rasûlüllah, olayı haber aldıktan sekiz gün sonra Benî Mustalik henüz yola çıkmadan onların yerle im bölgesine yakın ve sulak bir yere konu lanmı tı. Kabilenin obasını ku atmı ve kabile üyeleri fazla kar ı koymadan teslim olmu lardı. Neticede de 200 aile esir alınmı tı.29

Hicretin 6. yılında Mekke’ye uygulanan bu day ambargosu da siyasî ve iktisadî ambargoya yönelik tedbirlerden biriydi. Söz konusu dönemde Arabistan’ın bu day deposu olan Yemâme’nin idarecisi Sümâme b. Usâl el-Hanefî’nin slâm’ı kabul etmesi, Mekke’ye her çe it tahıl ürününün ihracının yasaklanmasıyla sonuçlanmı tı.

Yine Rasûlüllah’ın gıda maddeleri ve kuma gibi ürünlerde Medine’den ihracatı sınırlaması da bu tedbirlerin bir parçası olarak görülmektedir.

Ancak Mekkeliler’e uygulanan bu ambargodan etkilenmesinler diye Rasûlüllah açlık tehlikesiyle kar ı kar ıya kalan Mekkeli fakirlere harcanmak üzere 500 dinar para yardımında bulunmu tu.30 Bu durum kar ısında Ebû Süfyân, Rasûlüllah’ın bununla gençleri aldatıp saptırmak istedi ini iddiâ etmi ti.31

Uygulanan tahıl ambargosundan iyice bunalan Mekkeliler’in Rasûlüllah’a ba vurmaları neticesinde ise Sümâme b. Usâl ambargoyu kaldırmı tı.32

28 Mahmudov, s. 78.

29 Lings, s. 239.

30 Mahmudov, s. 31.

31 Hamidullah, slâm Peygamberi, I, 252.

32 Mahmudov, s. 31.

(22)

Yine Rasûlüllah, Ebû Süfyân’a Medine mahsulünden olan bol miktarda hurma göndererek deri mukabilinde bunları de i toku etmeyi kendisine teklif etmi ti.33 Mâruz kalınmı olan kıtlık dönemi içerisinde bu teklif hiç üphesiz Ebû Süfyân için büyük bir lütuftu.

Muhtemelen bir yumu ama ihtimâlini denemek maksadıyla Rasûlüllah, Ebû Süfyân’ın bir ticaret kervanının ba ında oldu u halde Suriye-Filistin yönüne do ru gidebilmesi için slâm ülkesi topraklarından geçip gitmesine izin vermi tir.

Uzla ma gayreti içinde olan Rasûlüllah, bu sıralarda, Ebû Süfyân’ın Habe istan’a hicret etmi ve buradayken kocasının ölümü üzerine dul ya amakta olan kızı Ümmü Habîbe ile nikâhlanmı tı. Kısa zaman içinde de Ümmü Habîbe, Medine’ye ula mı tı.34

33 Hamidullah, slâm Peygamberi, I, 252.

34 bn Habîb, el-Muhabber, s. 88-89; Hamidullah, slâm Peygamberi, I, 253.

(23)

BÖLÜM 2: HUDEYB YE SEFER ’N N SEBEPLER VE

YAPILAN HAZIRLIKLAR

2.1. Hudeybiye Seferi’nin Sebepleri

Rasûlüllah’ın Hudeybiye Seferi’ne çıkı sebebi olarak rüyasında Mekke’ye girdi ini ve Kâbe’nin anahtarlarını eline aldı ını görmesi gözükmekle beraber i in temelinde birden çok sebep bulunmaktadır.

Öncelikle ele almamız gereken sebep Hendek Sava ı sonrasında Müslümanlar’ın siyasî anlamda güçlenmesi ve Mekke’ye do ru hareket etme cesaretinin do masıdır. Nitekim Hendek Sava ı’na kadar Müslümanlar, Kurey ’e kendini kabul ettirecek hale gelememi , onları bir sulh anla ması imzalamaya mecbur edecek kuvvet ve kudreti gösterememi olduklarından henüz bu tarz bir muvaffakiyet elde edilememi ti. Söz konusu sava sonrasında Arap kabilelerinin da ılıp peri an olmalarından beri Müslümanların elde etti i kuvvet ve kudret artık Kurey ’e kendini kabul ettirecek dereceye gelmi ti.35

Bir di er sebep de o sıralarda Müslümanlar’ın kuzey ve güney cephelerinde dü manlarının bulunması ve uygun bir yöntemle bunların etkisiz hale getirilmesinin gereklili iydi. Çünkü hâlihazırda bu iki cephe, Müslümanlar için ciddî bir tehdit olu turmaktaydılar. Bunların ilki güney cephesi idi ki burada Müslümanların ilk dü manı olan Kurey liler vardı. Bunlar sinsî bir ekilde Medine’ye saldırabilirlerdi.

kincisi ise kuzey cephesi idi. Bu cephede de Hayber Yahudileri vardı. Ancak bunlar tek ba larına herhangi bir saldırıda bulunabilecek halde de illerdi. Bununla beraber bu Yahudiler çe itli güçleri Müslümanların aleyhinde kı kırtarak onları bir araya getirip büyük bir kuvvet olu turabilirlerdi. Zaten bu, onların çokça uyguladı ı bir yöntemdi.

te Müslümanlar bu bakımdan söz konusu cephelere kar ı hazırlanmalı ve bu iki dü mandan da kurtulabilmek için önce birini halledip sonra da ikincisine dönebilecek ekilde hazırlık yapmalıydılar. Kuzey cephesi kendi ba ına

35 Es‘ad, s. 645.

(24)

kımıldayacak imkâna sahip olmadı ı için önce güneye yönelmekle i e ba lamak do ru gözükmekteydi. Çünkü önce kuzey cephesi üzerine yürünecek olursa güneyden Kurey liler hücûma geçebilirlerdi.36

Bir di er mesele de Mekke’nin Müslümanların eski ve çok sevdikleri vatanları olması ve muhâcir Müslümanların ço unun canlarını kurtararak Mekke’den gelmi olmalarının yanı sıra aile ve çoluk çocuklarının hâlâ orada bulunmasıydı.37

Rasûlüllah ve Müslümanlar Mekke’den Medine’ye göç ettiklerinden beri Kurey liler onları Mekke’yi ziyaretten men ediyorlardı. Müslümanlar vatanları ve ailelerinden uzak olmalarının da üstünde edâ edemedikleri bir ibâdeti yerine getirememekten mahzundular.38 Nitekim Müslümanlar, hanîfli in atası ve Kâbe’nin kurucusu olan brahim’in torunları olarak “Emniyetli Harem”e girme konusunda daha ehil ve buna daha lâyık olduklarını dü ünüyor, orada gerekli ibadetleri yerine getirmeleri gerekti ine inanıyorlardı.39 Halbuki yalnızca Müslümanlar için de il, di er inanç mensuplarının da kutsal saydı ı Kâbe’yi ziyaret niyetiyle yola çıkan kimseler emân altında kabul edilirlerdi. Bu konumda olan kimselere sava açmak Arap geleneklerine aykırıydı.40 Bu da Müslümanları cesaretlendiren unsurlardan biri olmalıydı.

Bir görü e göre de Mekkeliler’in Müslümanlarla dâimî harp halinde olmaları slâm dinini yakından tanımalarına mâni oluyordu. Di er taraftan da yarımadanın di er kabileleri, bu iki grubun mücadelesinin sonucunu bekliyorlardı. E er bu sıralarda Mekkelilerle Müslümanlar arasında bir anla ma yapılırsa slâm dininin daha büyük bir süratle yayılaca ı kesin görünüyordu. Rasûlüllah’ın bütün dü üncesi de i te bu noktada toplanıyordu.41 Rasûlüllah’ın Mü rikler’le yapmak istedi i anla manın, sosyal bünyeyi ileriki zamanda gerçekle ecek olan fethe hazırlamak ve ortaya atılan

36 âkir, II, 47-48.

37 ibli Nu‘mânî, s. 283.

38 Ferec, s. 513.

39 Halil, s. 227.

40 Bü ra Sıdıka Kaya, slâm Öncesi Arap Toplumunda Emân Uygulamaları, Sakarya 2007, Basılmamı Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 32.

41 Ülkü, s. 172.

(25)

her türlü ihtilâfı sayılı maddelerle sınırlamak açısından fayda sa layaca ı ümidiyle diledi i de söylenmektedir.42

Lammens’e göre ise Rasûlüllah, Hendek muhasarasına bir nevi cevap olmak üzere, bir gösteri yapmak zamanının geldi ine hükmederek böyle bir giri imde bulunmu tu.43

Müslümanlar hicretin altıncı yılı içerisindeyken bir gece Rasûlüllah rüyasında ashabıyla birlikte ba ını tıra ederek Mekke’ye girdi ini ve Kâbe’nin anahtarlarını eline aldı ını görmü tü. Rüyasını ashaba anlattı ında Müslümanlar heyecanlanmı lar ve rüyanın gerçekle ece i inancıyla çok sevinmi lerdi.

Bu rüya üzerine Rasûlüllah, ashabını, umre yapma amacını da dile getirerek, daha sonra Hudeybiye Seferi diye adlandırılacak olan sefere çıkmak üzere ça ırmı ve hemen hazırlıklara ba lanmasını istemi ti. Ashab da tüm bu olanlar üzerine rüyanın o yıl gerçekle ece ine kesin gözüyle bakmaya ba lamı lardı.44

el-Hakemî, Rasûlüllah’ın, bu rüyayı Hudeybiye’de iken gördü ünü, bu sebeple bu rüyanın Medine’den çıkı sebebi olamayaca ını ileri sürmekte ise de,45 hem tarih hem de hadis kaynaklarının bildirdi i üzere bu rüyanın Medine’de iken görülmü olması daha güçlü bir rivâyet olarak kaynaklarda yer almaktadır.

Kaynaklarda ve ara tırmalarda seferin sebepleri bu ekilde gösterilmekle birlikte asıl sebebin farklı oldu u ve Hz. Peygamber’in Kurey kabilesini Arap toplumunun ve kültürünün kurallarına uymaya zorlama gayretinde gizli oldu u anla ılmaktadır.

2.2. Yapılan Hazırlıklar

Rasûlüllah’ın gördü ü rüya üzerine ashabın yaptı ı hazırlıkların ba ında kurbanlıkların hazırlanması geliyordu. Nitekim Mekke yönüne yola çıkan kimselerin yanlarında kurbanlıklar götürmesi onların umre niyetiyle yola çıktı ının

42 Daryal, s. 118.

43 Lammens, s. 578.

44 Vâkıdî, II, 572; Makdisî, s. 224.

45 el-Hakemî, s. 25.

(26)

göstergesi sayılırdı.46 Müslümanların yanlarına aldıkları bu kurbanlıklar 70 adet idi.

Bunların her birinin on ki inin kurbanlı ı oldu u bildirilmektedir.47 Bu mümkün olmakla beraber bu bilgiden yola çıkarak Hudeybiye Seferi’ne katılanların sayısının 700 oldu u sonucuna varmak do ru görünmemektedir. Çünkü bu sefere katılanların sayısının 1000’i a kın oldu u rivâyetlerden anla ılmaktadır. Zaten ba ka kaynaklarda da bunun aksine her bir kurbanlı ın yedi ki i için kesildi ine dair bilgiler mevcuttur. Bununla beraber Câbir’den gelen bir rivâyet Rasûlüllah’ın ashabına her birinin bir kurbanlı a ortak olmasını söyledi ini nakletmektedir.48 Bu durumda ortaya çıkan rakam kurbanlıkların yedi ki i arasında payla tırılmasına göre 490, on ki i arasında payla tırılmasına göre ise 700 olmaktadır. Sonuç olarak unu söyleyebiliriz ki kurbanlıkların sayısına göre grubun sayısını belirlemek bizi kesin bir sonuca ula tıramamaktadır.

Caetânî’nin yer verdi i bir bilgiye göre Rasûlüllah bütün bu kurbanlık hayvanları Nâciye b. Cündüb el-Eslemî’nin koruması altında Zü’l-Cedr denen merada toplatmı tı. Kafile yola çıkar çıkmaz hayvanları meradan alıp do ruca Zülhuleyfe’ye getirmesini ona emretmi ti.49

Bu kurbanlıklar arasında ba ında gümü ten bir halka bulunan Ebû Cehil’in devesi de vardı.50 Bu deve Bedir ganimetlerinden idi.

Vâkıdî’nin bildirdi ine göre ashabdan maddi açıdan güçlü ki ilerden olu an bir grup da sefere çıkarken kurbanlık yola çıkarmı tı. Bu grup içinde Ebû Bekir, Abdurrahman b. Avf, Osman b. Affân, Talhâ b. Ubeydullah, Sa’d b. Ubâde’nin varlı ını görmekteyiz.

Bu yolculu a çıkarken ashabdan bazıları yanlarında silah ve benzeri askerî teçhîzat da bulundurmaları gerekti inin önemine de inmi ti. Özellikle Ömer b. Hattâb’ın bu konuda ısrarlı davrandı ı görülmektedir. Ömer b. Hattâb bu konuda Rasûlüllah’a:

“Yâ Rasûlüllah! Bizim için Ebû Süfyan b. Harb ve askerlerinden korkmuyor

46 Kaya, s. 32.

47 bn Hi âm, II, 308-309; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 56; Taberî, I, 620.

48 bn Sa‘d, II, 103.

49 Caetânî, IV, 375.

50 bn Sa‘d, II, 103; Ebû Dâvud, Menâsik, 12.

(27)

musun? Sava için hiçbir hazırlı ımız yok” deyince Rasûlüllah, ihramlı iken silah ta ımayı ho kar ılamadı ını dile getirmi ti. Sa‘d b. Ubâde de: “Yâ Rasûlüllah!

E er silahlarımız olursa üpheli birini gördü ümüz takdirde onlara kar ı hazırlıklı olurduk” demi ancak o da Ömer b. Hattâb gibi aynı cevabı almı tı.51

Kaynakların genelinin aksine Hamidullah, Rasûlüllah’ın Medine’den çıkı ından itibaren her fırsatta umre niyetiyle yola çıktı ını dile getirdi ini söyledikten sonra yine de Ömer b. Hattâb’ın teklifi üzerine Medine’den sava araç ve gereçleri getirtmeyi de ihmal etmedi ini söylemektedir.52 Hamidullah’la beraber Ya‘kûbî’nin eserinde de Müslümanların silâhla yola çıktıkları bildirilmektedir.53 Ancak bu takdirde ileride bahsedilece i üzere Rasûlüllah’ın elçiler vasıtasıyla Mekkeliler’e defalarca gönderdi i umre niyetiyle geldikleri haberi, var olan durumla uygunluk arz etmemi olurdu. Çünkü sava araç gereçleriyle gelmi bir grubun bu iddiası kabul edilebilir de ildir.

Müslümanlar yola çıkarken yanlarına sadece bir yolcunun avlanmak veya yol tehlikelerinden korunmak amacıyla yanında bulundurması gereken kınları içerisinde birer kılıç almı lardı.54

Rasûlüllah Medine’den ayrılmadan önce ehrin düzeninin bozulmaması ve i lerin yolunda gitmesi için bazı görevlendirmeler yapmı tı. Bu konuda kar ımıza üç isim çıkmaktadır. Bunlardan biri Abdullah b. Ümmü Mektûm, di eri Nümeyle b.

Abdullah el-Leysî ve üçüncüsü de Ebû Rühm Külsüm b. Husayn’dır.

Bir kısım kaynaklar sadece Abdullah b. Ümmü Mektûm’un Medine’ye görevlendirildi ini belirtmektedirler.55 Ancak bn Hi âm, Nümeyle b. Abdullah’ın Medine’ye görevlendirildi ini nakletmektedir.56 Sonuç olarak daha detaylı bilgi veren rivâyette Abdullah b. Ümmü Mektûm’un namaz, Ebû Rühm’ün ise Medine’yi

51 Vâkıdî, II, 572-573.

52 Hamidullah, “Hudeybiye Antla ması”, D A, XVIII, 298.

53 Ya‘kûbî, II, 54.

54 Vâkıdî, II, 572-573; Lings, s. 343.

55 Vâkıdî, II, 573; bn Sa‘d, II, 95; bn Hibbân, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 280; Hudarî, Nûru’l- Yakîn, s. 175.

56 bn Hi âm, II, 308; bn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 56.

(28)

korumak için görevlendirildi ini görmekteyiz.57 Bu durumda gözleri kör olan Abdullah b. Ümmü Mektûm’un namaz için görevlendirildi i anla ılmakla beraber Medine’yi koruma konusunda Ebû Rühm’ün mü yoksa Nümeyle b. Abdullah’ın mı görevlendirildi i tam olarak açık de ildir.

Zürkânî’nin bildirdi ine göre ise, Rasûlüllah Nümeyle’yi ve Ebû Rühm’ü düzeni korumaları için, bn Ümmü Mektûm’u ise namaz kıldırmak üzere görevlendirmi tir.58

57 Seâlibî, II, 139.

58 el-Hakemî, s. 25.

(29)

BÖLÜM 3: SEFERE ÇIKI VE YOLCULUK ESNASINDA

YA ANANLAR

3.1. Sefere Çıkı

3.1.1. Yola Çıkı Tarihi

Müslümanların Hudeybiye Seferi’ne çıktıkları yıl hususunda kaynaklarda ve ara tırmalarda herhangi bir ihtilâf görülmemektedir. Kaynakların hepsi seferin, hicretin 6. yılı milâdî 628 yılında gerçekle ti i konusunda hemfikirdir.59

Sefere hicrî altıncı yılın hangi ayında çıkıldı ı hususunda ise farklı görü ler bulunmaktadır. Kaynakların ço unun bildirdi ine göre Hudeybiye Seferi’ne Zilka‘de60 ayında çıkılmı tır. Taberî’de yer alan Seleme b. Ekva‘ rivâyetine göre Zilhicce,61 Hi âm b. Urve’nin babasından nakletti i bilgiye göre ise Ramazan62 ayı Hudeybiye Seferi için verilen di er zaman dilimleri olarak kar ımıza çıkmaktadır.

Günü ile ilgili olarak ise Zilka‘de ayının ba ında pazartesi günü,63 yine aynı görü ü destekleyen Zilka‘de ayının ikinci gününe denk gelen pazartesi,64 bir rivâyete göre de Zilka‘de ayının ba ında Per embe günü65 yola çıkıldı ı eklinde rivâyetlere tesadüf olunmaktadır. Vâkıdî ise gün adı vermeden Zilka‘de ayının ikinci günü yola çıkıldı ını nakletmektedir.66

Yukarıda yer alan rivâyetlerden Hudeybiye Seferi’ne, hicretin 6. yılı Zilka‘de ayının ikinci günü yani 14 Mart 628 pazartesi günü çıkıldı ı a ırlık kazanmaktadır.

59 Mûsâ b. Ukbe, s. 223; bn Sa‘d, II, 95; bn Habîb, s. 115; bn Kuteybe, s. 162; Taberî, I, 596;

Mes‘ûdî, s. 296; Zehebî, s. 363; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 56; Âl-i Âbid, II, 495-496;

Watt, “Hz. Muhammed”, s. 65; Sofuo lu, VII, 3357-3358; Zakzûk, s. 881; Sönmez, s. 206.

60 Vâkıdî, II, 573; bn Hi âm, II, 308; bn Sa‘d, II, 95; bn Habîb, s. 115; Taberî, I, 620; bnü’l- Esîr, II, 200; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 56; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 163;

Âl-i Âbid, II, 495-496; Watt, “Hz. Muhammed”, s. 65; Sofuo lu, VII, 3357-3358; Zakzûk, s.

881; Sönmez, s. 206; Es‘ad, s. 646.

61 Taberî, I, 596.

62 Zehebî, s. 363; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 56; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 163.

63 Vâkıdî, II, 573; bn Sa‘d, II, 95; Es‘ad, s. 646.

64 Sofuo lu, VII, 3357-3358; bn Sa‘d, II, 95.

65 bn Habîb, s. 115; Âl-i Âbid, II, 495-496.

66 Vâkıdî, II, 573.

(30)

3.1.2. Sefere Katılanların Sayısı

Hudeybiye Seferi’ne katılanların sayısı ile ilgili birbirinden farklı bir çok bilgi verilmektedir. Bunların en azı 300, en fazlası ise 1800 ki i olduklarıdır.

Câbir b. Abdullah’dan rivâyet edilen bir bilgiye göre Müslümanlar Hudeybiye’de 1500 ki iydiler.67 Ondan bu haberi Sâlim b. Ebi’l-Ca‘d,68 Katâde ve Said b.

Müseyyeb69 nakletmi lerdir. Bunun dı ında 1500 sayısını nakleden ba ka kaynaklar da vardır.70

Bu konuda kaynaklarda en fazla kar ıla tı ımız sayı 1400’dür. Bu da Berâ b.

Âzib,71 Câbir kanalıyla Katâde72 (ancak bu rivâyetin Câbir’den alınan asıl rivâyet olmadı ı onun 1500 ki i olduklarını söyledi i rivâyetlerin devamında yer almaktadır), Amr b. Dinâr,73 A‘me ,74 Ebû Zübeyr75 ve Ebû Süfyan,76 babasından nakleden yâs b. Seleme,77 Ma‘kıl b. Yesâr78 rivâyetleri ile bize ula maktadır.

Vâkıdî de verdi i 1600 rakamından sonra 1400 ki i olarak söylendi ini de aktarmı tır.79

1400 rakamını nakleden râvîlerin bir kısmının Hayber ganimetlerinin taksiminden yola çıkarak bu rakama ula tıkları anla ılmaktadır. Onlara göre Hayber ganimetleri 1800 sehme ayrılmı ve bunlar Hudeybiye’ye katılanlara da ıtılmı tı. Hudeybiye’de

67 bn Sa‘d, II, 97; Buhârî, Menâkıb, 25; Megâzî, 35; Müslim, mâre, 8; bn Kuteybe, s. 162;

Zehebî, s. 365; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 62; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 171.

68 Buhârî, Menâkıb, 25; Megâzî, 35; Zehebî, s. 364-365.

69 bn Kuteybe, s. 162; Zehebî, s. 365; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 62; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 171.

70 bnü’l-Esîr, II, 200; Davuto lu, II, 540; Watt, “Hz. Muhammed”, s. 65; Es‘ad, s. 646.

71 bn Sa‘d, II, 97; Buhârî, Menâkıb, 25; Megâzî, 35; Zehebî, s. 375; bn Kesîr, Es-Sîretü’n- Nebeviyye, II, 62; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 170-171.

72 Buhârî, Megâzî, 35; bn Kuteybe, s. 162; Zehebî, s. 365; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 62; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 171.

73 Buhârî, Tefsir, Sûretü’l-Feth, 5; Zehebî, s. 365.

74 Zehebî, s. 364-365.

75 Müslim, mâre 18; Zehebî, s. 365.

76 bn Sa‘d, II, 102; Zehebî, s. 365.

77 bn Sa‘d, II, 98-99; Taberî, I, 621; Zehebî, s. 375.

78 bn Sa‘d, II, 99-100; el-Ali, s. 308.

79 Vâkıdî, II, 574.

(31)

200 at oldu u için 400 sehm at sahiplerine verilmi ti. Geriye kalan 1400 sehm de Hudeybiye’ye katılan yayalara da ıtılmı tı.80

Kaynakların bize ula tırdı ı bir di er rivâyet de 1600 ki i olduklarıdır.81 Vâkıdî bu bilgiyi daha do ru buldu unu söylemektedir.

Abdullah b. Ebî Evfâ ise Hudeybiye’de gerçekle en Rıdvân Biatı esnasında 1300 ki i olduklarını söylemektedir.82

el-Belâzürî’de yer alan bn Abbâs rivâyetine göre Müslümanların sayısı 1540 idi.

Burada da yine Hayber ganimetlerinin taksiminden yararlanılarak bir çıkarım yapılmaktadır. bn Abbâs Hayber ganimetlerinin 1580 sehme ayrıldı ını, bunların 1540’ının Hudeybiye’ye katılanlara, 40’ının ise henüz Habe istan’dan yeni gelmi olan Ca‘fer b. Ebî Tâlib ile beraber olan 40 ki iye da ıtıldı ını nakletmektedir.83 Aynı rivâyete bn Seyyidünnâs da yer vermi , ancak rivâyetin zayıf olmakla beraber atlarla ilgili bilgi içermedi ini ve burada 40 olarak bahsedilen Habe istan’a katılanların sayısının bn shâk’a göre 16 oldu unu eklemi tir.84

Vâkıdî’nin de içlerinde bulundu u bazı kaynakların nakletti i bir di er rivâyet de 1525 ki i olduklarıdır.85 bn Abbâs’tan gelen bir haber de onların 1525 ki i olduklarını bildirmektedir.86

bn Ebî eybe’nin Seleme b. Ekvâ’dan nakletti i habere göre 1700,87 Urve b.

Zübeyr’den yaptı ı nakle göre ise 180088 ki i oldukları söylenmektedir.

Aktaraca ımız bir di er bilgi onların 700 ki i olduklarının da nakledilmi oldu udur.89 bn Kuteybe’nin Rıdvân Biatı esnasında katılanların 700 ki i oldu unu

80 bn Seyyidünnâs, II, 139; bn Kesîr, el-Bidaye ve’n-Nihâye, IV, 202.

81 Mûsâ b. Ukbe, s. 234; Vâkıdî, II, 574; bn Sa’d, II, 95.

82 bn Sa‘d, II, 97; Buhârî, Megâzî, 35; Müslim, mâre, 18; Taberî, I, 621; Zehebî, s. 364; el-Ali, s.

300.

83 el-Belâzürî, Fütûhu’l-Büldân, 40-41.

84 bn Seyyidünnâs, II, 140.

85 Vâkıdî, II, 574; bn Sa‘d, II, 95.

86 Taberî, I, 621.

87 Kastallânî, I, 490; el-Hâkemî, s. 49.

88 el-Hakemî, s. 49.

(32)

söylemesi do rudan do ruya Hudeybiye’ye gidenlerin sayısının da 700 oldu unu nakletmesi anlamına gelmektedir.90

yâs b. Seleme’nin babasından nakletti i ve isnâdının zayıf oldu u belirtilen bir hadiste Hudeybiye’de 100 hayvanın kurban edildi i ve oradakilerin sayısının da 700 oldu u aktarılmaktadır.91

Râvilerî 700 rakamına ula tıran en önemli dayanaklardan biri Hudeybiye’de kesilen kurbanların sayısıdır. Öyle ki Medine’den götürülen kurbanlıkların 70 adet oldu unu biliyoruz. Bunların her biri 10 ki i için oldu undan sahabenin 700 ki i oldu u sonucuna ula ılmaktadır.92 Vâkıdî bu rivâyeti naklettikten sonra 1600 rakamının kendileri katında daha kesin oldu unu da dile getirmektedir. bn Kesîr, herkesin kurban kesmesi ve yine herkesin ihrama girmesi gerekmedi i, nitekim Rasûlüllah’ın ihrama girmemi olan Ebû Katâde’nin de içlerinde bulundu u bir grubu önden gönderdi inin bilindi ini öne sürerek bu rivâyeti reddetmi tir.93 Bu yakla ım tamamıyla yanlı olmamakla birlikte yalnızca bu sebebe dayanarak rivâyeti reddetmek do ru olmaz. Çünkü Vâkıdî’nin verdi i bilgiye göre Zülhuleyfe’de ihrama girmemi olan Müslümanlar Cuhfe’de ihrama girmi lerdi.94 Ancak ana kaynakların müelliflerinin dahi bu rivâyete yer vermekle beraber kabul etmediklerini dile getirmeleri ve 1000’i a kın olduklarıyla ilgili haberlerin daha çok olması sebebiyle 700 rakamının kabul edilmesi mümkün gözükmemektedir. Bu konuda bizi destekleyen bir bilgi de Câbir’den gelen bir rivâyettir. Buna göre Müslümanların Hudeybiye’de 1400 ki i oldukları, kurban kesmeyenlerin kesenlerden daha çok oldukları nakledilmektedir.95 E er kurban kesenlerin sayısı 700 ise, kesmeyenlerin sayısının daha fazla olması için 1400’den fazla olmaları gerekmektedir.

89 Vâkıdî, II, 614; Müslim, mâre, 18; bn Kuteybe, s. 162; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 63; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 171; Makdisî, s. 224; Ömer Ferrûh, s. 67; el-Ali, s. 300;

Kastallânî, I, 489.

90 bn Kuteybe, s. 162.

91 el-Mekkî, s. 80.

92 Vâkıdî, II, 614; bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 63; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 171;

el-Ali, s. 300; Kastallânî, I, 489.

93 bn Kesîr, Es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 63; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 171.

94 Vâkıdî, II, 578-579; Es‘ad, s. 646.

95 bn Sa‘d, II, 102.

(33)

Yalnızca Sahîh-i Müslim’de gördü ümüz bir rivâyette Rasûlüllah ashabına slâm kelimesini söyleyenlerin yani Müslümanların sayısının kaç oldu unu sormu ve ashabından bunları saymalarını istemi tir. Ashab da “Yâ Rasûlüllah, sayımız altı yüzle yedi yüz arasında oldu u halde bize bir kötülük etmelerinden mi korkuyorsun?” diye cevap vermi ti. Rasûlüllah ise onların bilmedi ini belki yakında ibtilâ olunacaklarını söylemi ti. Huzeyfe, az sonra ibtilâ olunduklarını hattâ öyle ki kendilerinin namazlarını bile gizli kılmaya ba ladıklarını bildirmektedir.96 Davuto lu, bu hadisin Buhârî’deki metninde 1500 ki i olduklarının yer aldı ını söylemekte ve hadisin konusunun harbe i tirak için asker yazmak oldu unu, bu konu manın nerede geçti inin ihtilâflı oldu unu ve bir takım kimselerin bunun Hudeybiye’de cereyan etti ini söylediklerini kaydetmektedir.97 Bununla birlikte bu rivâyetin Mekke dönemiyle ilgili oldu u hususu daha kabul edilebilir bir görü tür.

Yalnızca bnü’l-Esîr’in di er bir rivâyet olarak nakletti ine göre 300 ki iydiler.98 Ancak bu rivâyeti de kabul etmemiz mümkün görünmemektedir.

Bu seferde Müslümanların beraberinde kaç kadın oldu u hakkında farklı bilgiler olmakla beraber yaptı ımız ara tırmada dokuz kadın müslümanın bu sefere katıldı ını ö renmi bulunmaktayız. Vâkıdî de dâhil olmak üzere bir çok tarihçi dört kadın oldu undan bahsetmektedir.99 Bu kaynakların hemfikir oldukları isimler Ümmü Seleme, Ümmü Umâre, Ümmü Meni‘ (Esmâ bint Amr) ve Ümmü Âmir el- E heliyye’dir. Bizim ara tırmalarımız sonucu ula tı ımız di er isimler, Rübeyyi‘

bint Muavviz b. Afrâ,100 Ümmü’l-Münzir (Selmâ) bint Kays b. Amr el- Ensâriyye,101 Fürey‘a bint Mâlik b. Sinân,102 Ümmü Kürz el-Ka‘biyye103 ve Ümmü Hâ im (Hi âm) bint Hârise104’den olu an be ki idir. Bunlarla beraber sefere katılan kadınların toplam sayısı dokuza çıkmaktadır.

96 Müslim, mâre, 18.

97 Davuto lu, II, 540.

98 bnü’l-Esîr, II, 200.

99 Vâkıdî, II, 574; Seâlibî, Mu‘cizu Muhammed Rasûlüllah, II, 139; âmî, V, 56.

100 bn Abdülber, el- stiab, IV, 1837; Öztürk, s. 109.

101 bn Abdülber, el- stiab, IV, 1861.

102 bn Abdülber, el- stiab, IV, 1903; Öztürk, s. 163.

103 Öztürk, s. 165.

104 bn Abdülber, el- stiab, IV, 1963; Öztürk, s. 164.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalı mada akne vulgaris lezyonlarından izole edilen Propionibacterium acnes'lerde eritromisin direncinin üç yıllık de i imi incelenmi tir.. Akne vulgaris hastalarından 1998

A ) Eğer ruhsatname hilâfına yapılan işler mah- zurlu görülmez ve bu kanun hükümlerine aykırı bu- lunmazsa tasdik edilmekle beraber yapı denetleme harcı kat olarak alınır.

Yaptığımız çalımanın sonucunda, tüm ya grubu iskemik inmeli hastalarda ACA düzeylerinde anlamlı oranda yükseklik tespit edilmemi ve ACA’lar inme

Hakkımda her nasılsa vukua gelmiş olan muame­ lâtın heyeti âyanca da mucibi te­ essür olduğu fakat zamanın neza­ keti derpişi teemmül edilerek bu babda bir

Gün geçtikçe küçülen fakat işlevleri artan bilgisayarlara, ünlü teknoloji firması Quadro tarafından bir yenisi daha eklendi: Quadro Stick PC.. Mobil kullanım için rahat

Belge'nin özenli çevirisiyle Te- pedelenli Ali Paşa'yı anlatan Yanya Sultanı'nı mı derken Şi­ rin Devrim'in yazdığı "Şakir Paşa Ailesi - Harika

“Bir teknik öğretmen gözünden bilim ve teknoloji”. Merhaba, Bilim ve Teknik ailesi derginizi her ay me-

CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in teyzesi Melâhat Sar gut dün Kadıköy Feneryolunda ge­ çirdiği bir trafik kazası sonu­ cunda ölmüştür.. Emekli İngilizce