• Sonuç bulunamadı

Anla ma Maddeleri

Belgede Hudeybiye Seferi (6/628) (sayfa 70-74)

BÖLÜM 4: HUDEYB YE’YE VARI VE TARAFLAR ARASINDA

4.3. Taraflar Arasında Anla ma mzalanması

4.3.1. Anla ma Maddeleri

Taraflar Arasında On Senelik Sulh

Anla manın bu maddesine göre taraflar arasında on sene sürecek olan bir barı hâkim olacaktı. Bu süre içerisinde insanlar birbirlerinden emin olacaklar, kimsenin canına ve malına zarar gelmeyecekti.310

Bu maddeye göre Rasûlüllah’ın ashabından hac, umre yapmak veya Yemen’e, Tâif’e geçmek yahut da ticaret amacıyla Mekke’ye gelen kimselerin ve

308 Vâkıdî, II, 605-606.

309 Makdisî, s. 224-225.

310 bn Hi âm, II, 317; bnü’l-Esîr, II, 203-204; bn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 60; a.mlf.,

Kurey liler’den de am’a, Batı’ya veya Mısır’a geçmek üzere Medine’ye gelen kimselerin canları ve malları güven içerisinde olacaktı.311

Ya‘kûbî ise barı anla masının üç senelik oldu unu bildirmektedir.312 steyen Toplulu un stedi i Tarafla Anla abilmesi

Anla manın bu maddesine göre Muhammed’in akid ve ahdine girmek isteyen kimse bu konuda serbest olacak, Kurey ’in akid ve ahdine girmek isteyen kimse de yine bu hususta serbest olacaktı.313 Bu maddeye göre Benû Bekr ve Huzâalılar taraflıklarını açıklamı lardı. Ancak bu, anla manın yazıya geçirilmesi esnasında ya andı ı için konuyu ilerleyen sayfalarda yeri geldi inde zikretmeyi daha uygun gördük.

Müslümanların Umrelerinin Gelecek Yıla Ertelenmesi

Anla manın bu maddesine göre Müslümanlar o yıl niyet ettikleri umreyi yerine getirmeyeceklerdi. Ancak gelecek yıl Mekke’ye girebilecek ve orada üç gün kalacaklardı. Gelirken yanlarında herhangi bir yolcunun yolculuk esnasında yanında bulundurması gerekenden ba ka silah olmayacaktı. Bu silah da kınları içinde bulunan kılıçlardı. Bu sırada Mekkeliler ehri bo altıp da lara çıkacaklardı.314 Taberî’de yer alan bir bilgiye göre bu madde yazıya geçirilirken Mekke’nin elçileri, Müslümanların gelecek yıl umre amacıyla Mekke’ye geli lerinden dönerken yanlarında bulunan ki ilerden Mekke’de kalmak isteyen olursa onların Mekke’de kalmalarına müsaade edilmesi meselesini de dile getirmi lerdi.315

Rasûlüllah bu maddenin bu ekilde de il de tavaf etmeleri üzere Mekkeliler’in aradan çekilmeleri ve onları tavafta serbest bırakmaları eklinde olmasını teklif etmi ti. Ancak Kurey liler’in bu konuda hiç taviz vermeye niyetleri yoktu. Aksi

311 el-Belâzürî, Ensâb, I, 351.

312 Ya‘kûbî, s. 54.

313 Vâkıdî, II, 611-612; bn Hi âm, III, 248-249; bn Sa‘d, II, 93; el-Belâzürî, I, 440; Taberî, II, 635; bn Seyyidünnâs, II, 164.

314 Vâkıdî, II, 611-612; bn Hi âm, II, 317; bn Sa‘d, II, 97; bn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, II, 60; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 168-169; Ronart, s. 223.

takdirde Araplar, Rasûlüllah ve ashabının Mekke’ye zorla girdikleri ve Kurey liler’e boyun e dirdikleri eklinde konu acaklardı.316

Mekke’ye Gelenlerin âde Edilmemesi

Buna göre Arap kabileleri arasından Rasûlüllah’ın tarafındaki biri Kurey tarafına gitmek isterse buna engel olunmayacaktı.317

Medine’ye Gelenlerin âde Edilmesi

Bu madde ise Kurey tarafından Medine’ye gidip Rasûlüllah’ın tarafına geçmek isteyenlerin Mekke’ye iade edilmesini öngörüyordu.318 Bu iki maddenin tek bir maddede zikredilmi olması da söz konusudur.319

Ancak burada u ayrıntıyı da zikretmekte fayda var ki, Rasûlüllah kadınların iadesi ile ilgili herhangi bir art kabul etmemi ti.320 Bununla ilgili açık emir Mümtehine Sûresi’nin 10. âyetinde yer almaktadır.321 Bu âyetin Sübey‘a bint Hâris hakkında nâzil oldu u da bildirilmektedir.322 Ancak Watt bu maddeye kadınların ve çocukların da dahil edilmi olabilece ini söylemektedir.323 Buna ra men bu görü ün kabul edilmesi mümkün de ildir. Çünkü bu maddeyle ilgili olarak anla manın geçerli oldu u süre içerisinde ileriki zamanlarda gerçekle en bazı olaylar dü üncemizi desteklemektedir.

Bu maddeden istisna edilen kadınlardan biri Ümmü Gülsüm bint Ukbe b. Ebî Muayt idi. Hattâ onun anla ma süresi içerisinde Mekke’den Medine’ye hicret eden

316 Köksal, XIII, 200.

317 bn Hi âm, II, 317; bnü’l-Esîr, II, 203-204; bn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 60; a.mlf.,

el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 168-169.

318 Vâkıdî, II, 611-612; bn Hi âm, II, 317; bn Sa‘d, II, 102; bn Kesîr, es-Sîretü’n-Nebeviyye, II 60; a.mlf., el-Bidâye ve’n-Nihâye, IV, 168-169.

319 bn Sa‘d, II, 101-102; Buhârî, Sulh, 7.

320 Hammâ , s. 103.

321 “Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldi i zaman, onları, imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. E er siz de onların inanmı kadınlar olduklarını ö renirseniz onları kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl de ildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdi iniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfetti inizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir”

322 el-Mekkî, s. 74.

ilk kadın oldu u ifade edilmektedir.324 Ümmü Gülsüm Mekke’den Medine’ye hicret edince karde leri Umâre ve Velîd anla ma gere i iadesini Rasûlüllah’tan talep etmi lerdi. Ancak Rasûlüllah anla manın kadınları kapsamadı ını söyleyerek bu tekliflerini kabul etmemi ti. E er bu husus açıkça anla ma maddesinde bulunsa idi kar ı tarafın itiraz etmesi kaçınılmaz olurdu. Fakat böyle bir ayrıntı maddenin kabulünde dile getirilmemi ve buna dayanarak Rasûlüllah iade taleplerini rahatlıkla geri çevirebilmi ti.

Yine Rasûlüllah’ın amcası Hamza’nın öksüz kızı Ammâre, Müslümanların kaza umresi sonunda Mekke’den ayrılı ları esnasında Rasûlüllah’a “Amcacı ım, amcacı ım!” diye seslenerek arkalarına takılmı tı. Ali b. Ebû Tâlib ona uzanarak elinden tutmu ve e i Fâtıma’ya amcasının kızını almasını söylemi ti. Böylece onu Medine’ye götürmü lerdi. Hattâ Medine’ye ula tıklarında Ali b. Ebû Tâlib, Ca‘fer b. Ebû Tâlib ve Zeyd b. Hârise onun bakımını üstlenme konusunda çeki mi lerdi. Rasûlüllah da Ammâre’nin bakımını Ca‘fer b. Ebû Tâlib’e vermi ti. Gerekçe olarak da Ca‘fer’in hanımının Ammâre’nin teyzesi olmasını göstermi ti. Çünkü teyze anne yarısı demekti.325

Yukarıda da bahsetti imiz ve kadınların iâde edilmemesini emreden âyet, adından da anla ıldı ı üzere imtihan âyeti denilen Mümtehine Sûresi’nin 10. âyetidir. Bu âyetin Ukbe b. Ebî Muayt’ın kızı Ümmü Gülsüm’ün hicreti neticesinde nâzil oldu u anla ılmaktadır. Çünkü Rasûlüllah bu hanım sahâbinin iâdesinin reddine bu âyet neticesinde karar vermi tir.

Taberî’nin bn Abbas’tan yaptı ı nakle göre bn Abbas’a Rasûlüllah’ın kadınları imtihan etmesinin nasıl oldu u sorulmu ve o da Rasûlüllah’ın onlara; kocasına kızdı ı için yurdundan çıkmadı ı, bir topraktan bir ba ka topra ı arzulayarak çıkmadı ı, dünya adına ve dünya pe inde ko arak çıkmadı ı, yalnız ve yalnız Allah ve Rasûlü için çıktı ı konusunda Allah adına yemin ettirerek söyletti ini ve bu

ekilde imtihan etti ini söylemi tir.

324 bnü’l-Cevzî, II, 271.

Mücâhid ‘imtihan edin’ kavlinin ‘niçin geldiklerini soru turun’ anlamında oldu unu söylemektedir. Buna göre e er kocalarına kızarak, onları kızdırarak veya ba ka bir sebeple iman etmeksizin gelmi lerse onların geri gönderilmeleri gerekmektedir. Katâde der ki: “Onların imtihan edilmeleri öyle idi: Sizi yurdunuzdan kocanıza kar ı olan nefretiniz mi çıkardı? slâm’a ve Müslümanlara sevgi ile slâm tutkusundan ba ka bir ey mi çıkardı?” diye Allah’a yemin ettirilirlerdi. Bunu söyledikleri takdirde imtihanları kabul edilirdi.”326

Belgede Hudeybiye Seferi (6/628) (sayfa 70-74)

Benzer Belgeler