• Sonuç bulunamadı

Panel 3 sunular› TÜBERKÜLOZ SAVAfiINDA SORUNLAR Yöneten: Ahmet SAN‹Ç

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Panel 3 sunular› TÜBERKÜLOZ SAVAfiINDA SORUNLAR Yöneten: Ahmet SAN‹Ç"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

23.ANKEM ANT‹B‹YOT‹K VE KEMOTERAP‹ KONGRES‹, ÇEfiME-‹ZM‹R, 28 MAYIS – 01 HAZ‹RAN 2008

ANKEM Derg 2008;22(Ek 2):75-96

Panel 3 sunular›

TÜBERKÜLOZ SAVAfiINDA SORUNLAR Yöneten: Ahmet SAN‹Ç

• Tüberküloz niye eradike edilemiyor ? Ahmet SAN‹Ç

• Akci¤er d›fl› tüberküloz olgular›na yaklafl›m›m›z nas›l olmal› ? Salih HOfiO⁄LU

• Tüberküloz ile savaflta yeni ilaçlara, afl›lara umutla bakabilir miyiz ?

Süheyla SÜRÜCÜO⁄LU

• Tüberküloz tan›s› ve epidemiyolojik çal›flmalarda elde edilen laboratuvar sonuçlar›na yaklafl›m›m›z nas›l olmal› ?

Orhan Kaya KÖKSALAN

(2)

ÖZET

‹nsanl›¤›n en eski sorunlar›ndan biri olan tüberküloz, tan›-tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler ve uygulanmakta olan eradikasyon programlar›na ra¤men baflta geliflmekte olan ülkeler olmak üzere dünyan›n her yerinde halk sa¤l›¤› sorunu olma- ya devam etmektedir. Tüberküloz eradikasyon programlar›ndaki baflar›s›zl›k nedenleri; (i) basilin kompleks ve kal›n hücre du- var› yap›s› nedeni ile fagositozdan kurtulmas›, (ii) lezyonlarda dormant duruma geçen tüberküloz basilinin ba¤›fl›kl›k sistemi etkisinden kurtularak ony›llardan sonra hastal›k oluflturmas›, (iii) etkili bir afl›s›n›n keflfedilememifl olmas›, (iv) hastal›¤›n ta- n›s›nda yaflanan zorluklar, (v) tedavisinin uzun sürmesi, (vi) düflük sosyoekonomik bölgelerde yayg›n olarak görülmesi, (vii) HIV infeksiyonu ve çok ilaca dirençli tüberküloz olgular›n›n artmas› ve (viii) eradikasyon programlar›n›n 10 y›llar boyunca ayn› kararl›l›kta uygulanamamas›ndand›r. Tüberküloz sorunu Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün önerileri do¤rultusunda eradikas- yon program›na tam olarak uyulmas› ve yeni afl›, ilaç ve tan› metodlar›n›n gelifltirilmesi ile çözülebilir.

Anahtar sözcükler: Ç‹D-TB, çok ilaca dirençli tüberküloz, eradikasyon, tüberküloz SUMMARY

Why Can Tuberculosis Not Be Eradicated ?

Tuberculosis, a problem of humanity that dates back to ancient times, still lingers on as a public health issue in deve- loping countries as well as the other countries of the world despite significant developments in diagnosis-treatment methods and eradication programs in use. The reasons for the eradication programs not being successful are as follows; (i) the tuber- culous bacili can get away from phagocytes due to its thick cell wall and complex nature, (ii) the fact that the tuberculous ba- cili which becomes dormant in lesions can be active again after decades can cause illness, (iii) an effective vaccination has not been discovered yet, (iv) problems come up in the diagnosis process, (v) treatment takes a long time, (vi) it is wide-spread in low socio-economic regions, (vii) the increase observed in cases of HIV infection and multi-drug resistant tuberculosis, (viii) the eradication programs have not been applied with the same decisiveness for decades. The matter of tuberculosis can be resolved with applying the eradication programs projected by the World Health Organization completely, and developing new vacci- nations, drugs and methods of diagnosis.

Keywords: eradication, MDR-TB, multi-drug resistant tuberculosis, tuberculosis

TÜBERKÜLOZ N‹YE ERAD‹KE ED‹LEM‹YOR ?

Ahmet SAN‹Ç

Qafqaz Üniversitesi, BAKÜ, AZERBAYCAN asanic@qafqaz.edu.az

ANKEM Derg 2008;22(Ek 2):76-81

Tüberküloz tedavi edilebilir olmas›na kar- fl›n en çok ölüme yol açan infeksiyon hastal›¤›

olmas›, kontrol alt›na al›nabilir olmas›na karfl›n giderek görülme s›kl›¤›n›n artmas› nedeni ile bulafl›c› hastal›klar›n en önemlilerinden biri ol- maya devam etmektedir. Tüberküloz kemotera- pisinin kullan›ma girdi¤i 1950 y›l›ndan sonra antitüberküloz ilaçlar yard›m› ve BCG (Bacille Calmette Guérin) afl›s› uygulamalar› ile tüber- külozun eradike edilebilece¤i iddia edilmifl, an- cak hastal›¤›n birkaç y›l kontrol alt›na al›nma-

s›ndan sonra, özellikle son 20 y›lda birçok ülke- de çok ilaca dirençli tüberküloz (Ç‹D-TB) olgu- lar›nda artma gözlenmifltir(1,2,4,5,6,9).

Dünya nüfusunun 1/3’ünün (yaklafl›k 1.7 milyar insan) tüberküloz basili ile infekte oldu-

¤u ileri sürülmektedir. 2006 y›l›nda tahmin edi- len yeni tüberküloz olgular›n›n say›s› 9.2 mil- yondur (100,000 nüfusta 139); bunlar›n 4.1 mil- yonu yeni yayma pozitif olgudur (toplam›n % 44’ü) ve 0.7 milyonu HIV pozitif olgudur (toplam›n

% 8’i). Hindistan, Çin, Endonezya, Güney Afri-

(3)

ka ve Nijerya, mutlak hasta say›lar› aç›s›ndan en çok hasta olan ülkelerdir. Afrika Bölgesi, nüfusa göre en yüksek insidansa sahiptir (100,000 nü- fusta 363)(14).

Global tüberküloz kontrol program›n›n te- mel hedefi tüberküloz olgular›n›n % 70’ini tes- pit etmek ve yeni bulunan smear pozitif olgula- r›n % 85’ini tedavi etmektir. Ayr›ca 2015 y›l›nda, 1990 y›l›na göre prevalans ve ölüm oranlar›n›n yar›ya indirilmesi hedeflenmifltir. Tüberkülozla savaflta Dünya Sa¤l›k Örgütü “do¤rudan göze- timli tedavi stratejisini (DGTS)” esas almakta- d›r. Bu strateji, semptomatik hastalarda pasif yöntemle bakteriyolojik tan›, gözetimli k›sa sü- reli tedavi, kay›t-raporlama-analiz sistemati¤i- nin kurulmas›, ücretsiz ilaç ve bütün bunlar› yü- rütmek için politik iradenin ortaya konmas› un- surlar›n› içermektedir(1,2,4,5,9,14).

Tüberküloz eradikasyon program›n›n ba- flar›s›zl›k nedenleri afla¤›da sunulmufltur:

(1) Mycobacterium tuberculosis’in ba¤›- fl›kl›k sistemi taraf›ndan yok edilemeyifli ve y›llar sonra hayat›n herhangi bir döneminde hastal›k olarak ortaya ç›kmas›

S›kl›kla solunum yoluyla alveole ulaflan basil alveolar makrofajlarca fagosite edilir. Bu dönemde mikobakterilerin y›k›larak yok edil- mesi al›nan mikobakterilerin virulans› ve konak fagositlerinin intrensek mikrobisidal kapasitele- rine ba¤l›d›r. Genellikle aktive olmam›fl makro- fajlar›n içindeki basil üremeye devam eder ve daha sonra makrofajlar› parçalayarak yeni hüc- releri infekte eder.

Bölgeye gelen monositler makrofajlara dö- nüflür; bunlar basilleri daha kolay fagosite eder.

Fakat tüberküloz basilinin kal›n ve kompleks hücre duvar› ve makrofajlar›n fagositoz meka- nizmalar›n› olumsuz yönde etkilemeleri nedeni ile bakteri tahrip edilemez (Tablo 1). Bu devre- de mikobakteriler logaritmik olarak ço¤al›r, olay yerine monositler birikmeye devam eder.

Basiller lenf yoluyla komflu lenf bezlerine tafl›n›r; kan ak›m›na kar›flan basiller kemik ili¤i, dalak, böbrek, karaci¤er ve merkezi sinir siste- mine yay›l›r.

Olay›n bafllang›c›ndan 2-4 hafta sonra ken- dilerine sunulan antijen ile aktive olan Thelper

hücreleri bölgeye gelir. Bu Thelperhücreleri sal- d›klar› sitokinlerle makrofajlar› aktive eder.

Makrofajlar›n basilleri öldürme yetene¤i artar.

Bu devrede basillerin logaritmik ço¤almas› du- rur. Primer lezyonun merkezinde solid peynir- leflme nekrozu geliflir ve oluflan anaerobik or- tam tüberküloz basilinin hücre d›fl› üremesini inhibe eder. Bakteriler dormant hale geçer. An- cak, immun denetim yetersiz kal›rsa hastal›k s›- n›rl› kalmaz, ilerler primer infeksiyon geliflir;

veya dormant hale gelen lezyonlar sonraki dö- nemlerde (on y›llar sonra) immun sistemin her hangi bir nedenle zay›flamas› durumunda yeni- den aktive olabilir, post primer tüberküloz geli- flir(3,4,6,12,13).

Tüberküloz ile infekte olan flah›slar›n % 85- 90’›nda mikroorganizmalar tüberkül ad› verilen sessiz infeksiyon odaklar›nda tutulur ve klinik belirti vermez, yani hastal›k oluflturmazlar. Ba- sille infekte flah›slar›n % 3-4 kadar›nda basille karfl›laflma sonras›ndaki bir y›l içinde hastal›k geliflebilir; % 5-15 olguda hastal›k hayat›n her hangi bir devresinde “geç nüks” biçiminde has- tal›k haline dönüflebilir. Bu nedenle tüberküloz eradikasyon programlar› kararl›l›kla, hiç ara ve- rilmeksizin uzun y›llar devam ettirilmeli- dir(3,4,6,12,13).

(2) Tüberküloza etkin olabilecek afl›s›n›n henüz bulunamam›fl olmas›

Hastal›¤›n en yayg›n formu olan eriflkin akci¤er tüberkülozda BCG afl›s›n›n koruyuculu-

¤unun ‹ngiltere’de % 80’lerde, Hindistan’da ise

% 0’larda oldu¤unu gösteren çal›flmalar mev- cuttur. Teorik olarak bunun nedeninin ›l›man ve tropikal iklim alt›nda çevresel yo¤un mikobak-

77

Tablo 1: Fagositoza karfl› tüberküloz basilinin savunmas›(10). 1. Fagozom-lizozom birleflmesinin önlenmesi 2. Fagolizozomdan sitoplazmaya kaç›fl 3. Lizozom içeri¤inin alkalizasyonu

4. ROI’nin inhibisyonu (katalaz üretimi ve kal›n lipid duvar)

5. iNOS gen aktivasyonunun bask›lanmas›

6. Lizozomal enzimlere direnç (hücre duvar› yüksek mol a¤›rl›kl› lipidleri arac›l›¤›yla)

7. Makrofajlarda CD1 ve Fas molekül yap›m›n›n bask›lan- 8. Makrofaj aktive edici moleküllerin yap›m›n›n önlen-mas›

9. Metabolizma veya hücre döngüsünün durdurulmas›mesi

(4)

terilere maruz kalan insanlarda BCG afl›s›n›n koruyuculu¤unun azalmas› yan›nda, helmintik infeksiyonlar gibi di¤er patojenler ile ko-infeksi- yon varl›¤› ve afl›n›n genetik de¤iflikli¤inden kaynaklanabilece¤i ileri sürülmektedir. Tüm bu verilerden sonra büyük hayaller ile bafllat›lan ve tüm dünyada BCG afl›s›n›n tüberküloz insidan- s›n› dramatik olarak düflüremeyece¤inin anla- fl›lmas› ile bir çok araflt›rmac› yeni afl› çal›flmala- r›na bafllam›fllard›r. BCG afl›s›n›n bu haliyle ço- cukluk ça¤› tüberkülozunun menenjit ve milier gibi a¤›r formlar›ndan korudu¤u ancak bilinme- yen nedenlerden dolay› eriflkinlerde koruyucu- lu¤unun olmad›¤› gösterilmifltir. Üstelik son za- manlarda yap›lan kontrollü genifl çapl› çal›flma- larda BCG afl›s›n›n etkinli¤inin bilinenin aksine 10 y›ldan sonra kayboldu¤u ile ilgili- dir(1,2,3,5,6,11).

(3) Tüberküloz tedavisinin uzun sürmesi Tüberküloz tedavisinin bafll›ca amac› tü- berküloz basillerini h›zla öldürürken, ilaç diren- ci geliflimini önlemek ve konakç› dokular›ndan persistan basilleri temizleyerek nüks geliflimini önlemektir. Tüberküloz tan›s› alan hastalara, kür sa¤layacak ilaç kombinasyonuyla etkin bir tedavi rejimi oluflturulmal›d›r.

Tüberküloz tedavisini düzenli, kesintisiz sürdürmek ve tamamlamak çok önemlidir. Bu nedenle hastalara gözetimli tedavi uygulanma- l›d›r. Hastaneye yat›rmak, gözetimli tedavi ile eflde¤er de¤ildir, hastanede de hastan›n ilaçlar›- n›n içti¤i görevli bir hemflire, hastabak›c› veya doktor taraf›ndan görülmelidir. Uzun süreli te- davilerde ilaçlar›n kesintisiz kullan›m›nda problemler yaflanmaktad›r. Bu problemin ön- lenmesi için tedavi bafllang›c›nda hekim, her hastaya, tüberküloz seyri, tedavisi, ilaç yan etki- leri konusunda ayr›nt›l› bilgi vermeli ve hasta- n›n sorular›n› cevaplamal›d›r. Tedaviye uyum- suzluk, tedavi baflar›s›zl›¤› ve ilaç direnci gelifli- minin en önemli sebebidir. Hastalar bu konuda uyar›lmal›d›r.

Toplum e¤itimi için; okullarda, askerlik s›- ras›nda, hapishane, bak›mevi gibi toplu yafla- nan yerlerde tüberküloz konusunda seminerler düzenlenmeli, broflürler da¤›t›lmal›d›r. Tüber- küloz ilaçlar›n›n sa¤l›k personeli gözetiminde

içirilmesi ve içirilen her dozun kay›t alt›na al›n- mas› mant›¤›na dayanan bu uygulamaya hasta ve ailesinden süratle direnç gelmektedir. Hasta- l›¤a önem vermediklerinin düflülmesi, ilaç içme beceriksizli¤i ile suçlanma, sa¤l›k kurumuna güven duygusu verememe gibi alg›land›klar›n›

düflünmekte ve ilaçlar›n kendilerine verilmesini istemektedirler. Burada uzun tedavi süresi, bir- kaç hafta sonra görülecek klinik iyileflmeden sonra doz atlama ve bunun bir süre tutuma dö- nüflmesi sonucunda dirençli tüberküloz formu- na dönüflme tehlikesi çok iyi anlat›larak hasta ve ailesi ile ifl birli¤i sa¤lanmaya çal›fl›lmal› ve ilac›n bölge sa¤l›k oca¤›nda içilmesi yolunda mutabakata var›lmas› sa¤lanmal›d›r. DGTS’ye direnen hastalar ile yap›lan psikolog görüflme- leri uyumu art›rmaktad›r(2,4,8).

(4) Tüberküloz HIV birlikteli¤i

Human immunodeficiency virus (HIV)’un neden oldu¤u akkiz ba¤›fl›kl›k yetmezlik sen- dromu (AIDS) tüberküloz s›kl›¤›nda art›fla ne- den olmufltur. Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün rapo- runa göre 1997 y›l›nda 8 milyon olan yeni tüber- küloz olgu say›s› 2000 y›l›nda 8.3 milyona ç›k- m›flt›r ve bu art›fl›n nedeni özellikle AIDS s›kl›-

¤›n›n artmas›na ba¤lanm›flt›r. Tüberkülin pozi- tif HIV infekte kiflilerde her y›l % 8 olguda aktif tüberküloz geliflir. HIV infekte kiflilerde normal toplumdan 500 kat fazla aktif tüberküloz geliflir.

Tüberkülozun y›ll›k art›fl h›z› % 6’d›r ve bu olgular›n % 7’si HIV infeksiyonu ile iliflkili- dir; Afrika’da ise bu oran % 31’dir. Özellikle ge- liflmekte olan ülkelerde HIV ile infekte olgular›n yar›s›nda tüberküloz görülmektedir ve solu- num yolu infeksiyonlar› içinde ilk s›ray› almak- tad›r. Geliflmemifl ülkelerde ço¤u HIV infeksi- yonu tan›s› tüberküloz tan›s› alan olgular›n in- celenmesi s›ras›nda konulmaktad›r(3,7,12).

(5) M.tuberculosis’in tan›s›n›n zor kon- mas›, laboratuvar tan› ve antitüberküloz du- yarl›l›k testlerinin uzun sürmesi

Tüberküloz hastalar›n›n erken tan› ve te- davisi bu hastal›ktan toplumu korumada en et- kili yoldur. Klinik, radyolojik, bakteriyolojik, histolojik ve hayvan deneyleri yan›nda yeni tefl- his metodlar› gelifltirilmeye çal›fl›lmaktad›r.

(5)

Dünya Sa¤l›k Örgütü, hastal›¤›n kesin tan›s›n›n etkenin kültürde üretilmesi ve tan›mlanmas› ile mümkün olaca¤›n› bildirmektedir.

Akci¤er grafisinde görülen lezyonlar tü- berkülozu düflündürebilir, fakat gerek tüberkü- loza ba¤l› lezyonlar›n çok çeflitlili¤i gerekse di-

¤er hastal›klarda benzer radyolojik bulgular›n ortaya ç›kabilmesi nedeniyle hiçbir radyolojik bulgu tüberküloza özgü say›lamaz. PPD deri testi kiflilerin do¤al infeksiyon veya BCG yolu ile tüberküloz basili ile karfl›lafl›p karfl›laflma- d›klar›n› ortaya koyar. Pozitif deri testi tüberkü- loz hastal›¤›n›n varl›¤›n› veya yoklu¤unu da or- taya koymaz, sadece o kiflinin tüberküloz basili antijeni ile daha önce karfl›laflt›¤›n› belirtir.

Klasik bir olguda üç haftadan daha fazla devam eden öksürük, nedeni bulunamayan atefl, hemoptizi, gece terlemesi, zay›flama gibi semptomlar›n varl›¤›nda üç balgam yaymas›n- da aside rezistan basil (ARB) aranmas› rutin uy- gulamaya girmelidir. Balgam›n mikroskopik in- celenmesi, özgüllü¤ü yüksek, uygulamas› kolay ve ucuz, saha çal›flmalar›nda kolayca yap›labi- len bir tetkiktir. Kültür pozitif olgular›n yakla- fl›k % 70’ini saptayabilmekte, ancak teksif yap›- lamayan flartlarda duyarl›l›¤› düflmektedir.

Mikroskopik incelemede ARB’in görülebilmesi için klinik örne¤in mililitresinde yaklafl›k 10,000 bakteri olmas› gerekir. Ayr›ca mikroskopik in- celeme sonucu saptanan basilin tüberküloz ba- sili veya hangi tür mikobakteri oldu¤u konu- sunda karar verilemez.

Üreme özellikleri ve klasik biyokimyasal testlerle mikobakterilerin tan›mlanmas›, kat› be- siyerinde tatmin edici üremenin gözlenmesin- den 3-6 hafta sonra yap›labilmektedir. Üretilmifl olan mikobakterilerin klasik metodlarla tür se- viyesinde tan›mlanabilmesi için uzun süreye gereksinimleri yan›nda test say›s›n›n fazla ol- mas›, uygulama ve de¤erlendirme zorluklar›n›

da beraberinde getirmektedir. H›zl› kültür yön- temlerinden radyometrik Bactec 460 ve MGIT sisteminde (BD Biosciences) kullan›lan NAP (p- nitro-α-asetilamino-β-hidroksipropiofenon) tes- ti tüberkülozu non-tüberküloz mikobakteriden ay›rabilmektedir.

Tüberküloz laboratuvar› uygulamalar›nda daha k›sa zamanda sonuçlanan moleküler yön- temler gelifltirilmifltir. Rutin uygulamalarda,

kültür ve fenotipik özelliklere dayanan tüberkü- loz identifikasyon ve duyarl›l›k yöntemlerinin alt›n standart oldu¤u göz ard› edilmeksizin mo- leküler yöntemlerin kullan›lmas› yararl› olacak- t›r. Ancak yeni metodlar mali kaynak ve yetifl- mifl insan gücüne ihtiyaç göstermektedir.

Center for Disease Control and Prevention (CDC)’nin 1993 y›l›ndaki raporunda, her hasta- dan izole edilen tüberküloz basiline primer an- tititüberküloz ilaçlar›n›n duyarl›l›k testinin ya- p›lmas› gerekti¤i bildirilmektedir. Ayr›ca, yeter- li tedavi almas›na ra¤men üçüncü ay›n sonunda kültür pozitifli¤i devam eder veya tedaviye kli- nik cevap vermez ise hastalar›n izolatlar›na du- yarl›l›k testi tekrar› önerilmektedir(6,11).

(6) Sosyoekonomik etkenler

Bölgesel ve kiflisel sosyoekonomik durum önemlidir. Kent varofllar›nda risk yüksektir. Ka- labal›k yaflam koflullar› ve toplumda do¤al di- rencin düflük olmas› tüberkülozun h›zl› yay›l- mas›ndan sorumlu ana faktörlerdendir. Düflük sosyoekonomik düzey (kalabal›k yaflam, yeter- siz beslenme, kontrol önlemleri eksikli¤i/yok- lu¤u), bak›mevinde kalma, hapishanede bulun- ma, alkolizm riski art›ran durumlard›r. Bu böl- gelerde yaflayanlar›n tüberküloz hastal›¤› ve on- dan korunma konular›nda bilgileri ve hassasi- yetleri çok azd›r. Ayr›ca, sosyoekonomik gelifl- meyi tamamlayamam›fl devletlerin tüberküloz eradikasyon programlar›nda yetersizlikler var- d›r.

Tüm dünyada 16 milyondan fazla olan tü- berkülozlu hasta say›s›n›n % 80 kadar› 22 ülke- de bulunmaktad›r. Dünyada tüberküloz hasta- lar›n›n % 80’ini kapsayan, en çok hastan›n oldu-

¤u bu ülkeler yüksek hasta yükü olan ülkeler olarak ele al›nmaktad›r. Geliflmekte olan ülke- lerde di¤er ürkütücü bir gerçek tüberküloz has- talar›n›n ancak % 46’s›n›n saptanabildi¤i ve bunlar›n da yar›dan az›n›n tedavi imkan›na ka- vuflabildi¤idir.

Geliflmifl ülkelerde infekte bireylerin % 80’i 50 yafl ve üzerindeki yafl gruplar›nda saptan- maktad›r. Geliflmifl ülkelerde y›ll›k infeksiyon riski % 0.1-% 0.01 oran›nda olup bu oran her y›l

% 10’dan fazla azalmaktad›r. Geliflmekte olan ülkelerde ise infekte bireylerin % 77’si 50 yafl al- t›nda olup, bu ülkelerde y›ll›k infeksiyon riski

79

(6)

% 0.5-% 2.5 oran›nda olup azalma oran› daha düflüktür(1,2,5,9,14).

(7) Tüberküloz eradikasyonunda devle- tin uzun süreli kararl› politikalar›ndaki yeter- sizlikler

Devlet programlar›nda tüberküloz hastal›-

¤›n›n ihmal etmesi sonucu kontrol sistemleri kö- tüleflmifl ve hatta birçok yerde kaybolmufltur.

Kontrolün yoklu¤u ya da uygun olmamas› has- tal›¤›n art›fl› ile birlikte ilaca dirençli tüberkülo- zun artmas›na yol açm›flt›r. Tüberküloz ve HIV infeksiyonunun birlikte oldu¤u hallerde, HIV’in endemik oldu¤u yerlerde tüberküloz patlay›c› tarzda art›fl yapm›flt›r.

Türkiye’de, endemik olarak bulunmas›na ra¤men, tüberkülozun epidemiyolojisi ile ilgili yeterli, güvenilir güncel veri ne yaz›k ki yoktur.

Ülkemizde 1950’li y›llarda tüberkülozun eradi- kasyonu konusunda genifl çapl› program baflla- t›lm›fl, ancak daha sonra program ayn› h›zda sürdürülememifltir. Son 23 y›ld›r (1982’den beri) ülkemizde prevalans çal›flmas› yap›lmam›flt›r.

Son 20 y›lda de¤iflik illerde yap›lan okul çal›fl- malar› ve di¤er çal›flmalar vard›r, ancak siste- matik bir veri yoktur. BCG afl›s›n› rutin uygula- mam›z nedeniyle infeksiyon riski hesaplamalar›

yap›lamamakta ve dispanserlere kay›tl› hastalar d›fl›ndaki hastalar›n say›lar› ve özellikleri sa¤- l›kl› flekilde bilinmemektedir.

Ülkemizde bakteriyolojik tan› koymak ko- nusunda ciddi eksiklikler vard›r. Dispanserlerin Sa¤l›k Bakanl›¤› Verem Savafl Dairesi Baflkanl›-

¤›’na gönderdi¤i sonuçlara göre hastalar›n % 24’ü mikroskopi pozitif bulunmufltur. Bu pozitiflik oran› yan›lt›c›d›r; çünkü, verem savafl dispan- serleri kendi saptad›klar› pozitiflikleri bildir- mekte, hastanede ve di¤er özel sa¤l›k kurumla- r›nda saptanan pozitifliklerin tümü kay›tlara geçmemektedir. Ayr›ca ülkemizde tedavi so- nuçlar›n›n raporlanmas›nda da sorunlar vard›r.

Ülkemizde yeni hastalarda standart d›fl›

tedaviler azalmakla birlikte hâlâ vard›r. Eski hastalarda ise hatal› tedaviler, etkisiz ilaçlar›

uzun süreler kullanma fleklindeki uygulamalar azalmakla birlikte devam etmektedir. Tan› ko- nulan hastalar›n tedavilerinin sürdürülmesi ve tamamlanmas›nda sorunlar vard›r. Tan› konul-

mufl hastalar›n bildirimleri ve verem savafl› dis- panserlerine nakledilmelerinde eksiklikler var- d›r. DGTS uygulamas› ülkemizde plot uygula- malar halinde devam etmektedir; daha yayg›n hale getirilmelidir(1,2,5,9,14).

Sonuç olarak tüberkülozun son y›llarda tüm dünyada art›fl göstermesinde, ülkeler aras›

seyahatlerin/göçlerin artmas›, HIV endemisi gi- bi faktörlerin yan› s›ra, devletin, hekimlerin tü- berküloz kontrol programlar›na uymamas›, gö- zetimsiz tedavi uygulamalar› ile yetersiz tan› ve tedavi yaklafl›mlar› önemli rol oynamaktad›r.

Bir toplumdaki tüberküloz kontrolü, eradikas- yon programlar›n›n taviz vermeksizin uygulan- mas› ile sa¤lan›r.

KAYNAKLAR

1. Corbett L, Raviglione M: Global burden of tuber- culosis: past, present and future, “Cole ST, Eise- nach KD, McMurray DN, Jacobs WR (eds): Tuber- culosis and Tubercule Bacillus” kitab›nda s.3-14, ASM Press, Washington DC (2005).

2. Enarson DA, Chiang CY, Murray JF: Global epi- demiology of tuberculosis, “Rom WR, Saray M (eds): Tuberculosis, 2nd ed.” kitab›nda s.13-29, Lippincott, Williams and Wilkins, Philadelphia (2004).

3. Flynn JL, Chan J: Immunology of tuberculosis, Annu Rev Immunol 2001;19:93-129.

4. Iseman MD (Çeviren: Özkara fi): Klinisyenler ‹çin Tüberküloz K›lavuzu, s.1-19, 63-96, Nobel T›p Ki- tabevleri, Ankara (2002).

5. K›l›çaslan Z: Dünyada ve Türkiye’de tüberküloz epidemiyolojisi ve kontrolü, “Uzun Ö, Ünal S (eds): Güncel Bilgiler Ifl›¤›nda ‹nfeksiyon Hasta- l›klar›, Cilt 2” kitab›nda s.821-33, Bilimsel T›p Ya- y›nevi, Ankara (2002).

6. Kocabafl A: Akci¤er tüberkülozu, “Willke Topçu A, Söyletir G , Do¤anay M (eds): ‹nfeksiyon Has- tal›klar› ve Mikrobiyolojisi, Cilt 1” kitab›nda s.538-91, Nobel T›p Kitabevleri, ‹stanbul (2002).

7. Leblebicio¤lu H: AIDS ve tüberküloz, 21.Yüzy›l- da Tüberküloz Sempozyumu, Sempozyum Kitab›

s.156-62, Samsun (2003).

8. Özcan A: Tüberküloz olgular›na yaklafl›mda dok- tor neleri yapmal›, neleri yapmamal› ? 21.Yüzy›l- da Tüberküloz Sempozyumu, Sempozyum Kitab›

s.233-40, Samsun (2003).

(7)

9. Özkara fi, Aktafl Z, Özkan S, Ecevit H: Türkiye’de Tüberkülozun Kontrolü ‹çin Baflvuru Kitab›, Sa¤- l›k Bakanl›¤›, Verem Savafl Daire Baflkanl›¤›, An- kara (2003).

10. Öztürk R: Tüberkülozda do¤al direnç ve risk fak- törleri, 21.Yüzy›lda Tüberküloz Sempozyumu, Sempozyum Kitab› s.48-57, Samsun (2003).

11. Saniç A: M.tuberculosis ve fagozom, XXXI. Türk Mikrobiyoloji Kongresi, Kongre kitab› s.192-3,

Kufladas› (2004).

12. Saniç A, Çoban AY (eds): Mikobakteriler ve Labo- ratuvar Tan› 1999, Samsun (1999).

13. vanCrevel R, Ottenhoff TH, van der Meer JW: In- nate immunity to Mycobacterium tuberculosis, Clin Microbiol Rev 2002; 15(2):294-309.

14. World Health Organization: Global Tuberculosis Control. Surveillance, Planning, Financing, WHO Report 2008, WHO, Geneva (2008).

81

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu görüflü destekler nitelikte olan ve 2006 y›l›nda yap›lan daha kapsaml› bir de- neysel çal›flmada ise aç›k kar›n giriflimi yap›lan deneklerde laparoskopik

Multicentre study of the molecular epidemio- logy, serotypes and antimicrobial susceptibility patterns of invasive Streptococcus pneumoniae isolated from children in the Ille de

AARB negatif ancak tüberküloz hastal›¤›- n› yüksek düzeyde flüphelendiren klinik verile- re sahip olgularda, NAAT ile MTBC pozitifli¤i- nin saptanmas›

Di¤er h›zl› kültür sistemlerinde oldu¤u gibi TK kültür sistemi ile antitüberküloz ilaçlara duyarl›l›k ba- k›labilmekte, M.tuberculosis kompleks grubu bakteriler

Bunun ölçüleri bu serbest ticaretin etkileri son derece önemlidir ve yaptığımız hesaplara göre özellikle rekabet ye- tenekleri bakımından Türk sanayiinin (1960 lardan

f s i g canl¬kalma oranlar¬n¬sabit tutarsak, bu durumda daha küçük pozitif λ daha büyük bir oran gerçekler: az büyüyen (veya azalan) nüfus daha h¬zl¬büyüyen nüfusa

8 Temmuz 2008 günü ö leden önce Eski ehir’deki sizlik Sigortas kapsam nda 16 de ik meslekte kursun aç n yap ld projeler kapsam nda pilot okul seçilen Atatürk Endüstri

Sigortal i sizin, i sizlik ödene i, sa k sigortas , dan manl k-i e yerle tirme ve mesleki e itim hizmetlerinden yararlanabilmesi için; hizmet akdinin sona ermesinden önceki son 3 y