• Sonuç bulunamadı

GIDA KAYNAKLI ENTEROKOKLARIN POTANSİYEL RİSK FAKTÖRLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "GIDA KAYNAKLI ENTEROKOKLARIN POTANSİYEL RİSK FAKTÖRLERİ"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GIDA KAYNAKLI ENTEROKOKLARIN POTANSİYEL RİSK FAKTÖRLERİ

Özet

Enterokoklar insan ve hayvan sindirim sisteminin yan› s›ra çevresel kaynaklardan da izole edilebilen laktik asit bakterileridir (LAB). Enterokoklar farkl› s›cakl›k ve pH derecelerine dayan›kl› olmalar›n›n yan›nda ekstrem tuz konsantrasyonunda da geliflebilme yeteneklerinden dolay› fermente g›dalardan yüksek s›kl›kla izole edilirler. Enterokoklar sahip olduklar› çeflitli teknolojik özellikleri sayesinde geleneksel fermente g›dalar›n tipik tat ve aromas›n›n gelifltirilmesinde uzun y›llard›r yayg›n olarak kullan›lmakta ayr›ca ürünlerin raf ömrünün uzat›lmas›na da katk› sa¤lamaktad›rlar. Çeflitli yararl›

özelliklere sahip olmalar›na ra¤men enterokoklar, artan antibiyotik direnci, çeflitli hastal›klara sebep olan virülens faktörlere sahip olmalar›, biyofilm ve biyojen amin üretme özellikleri nedeniyle insan sa¤l›¤›

aç›s›ndan ciddi risk oluflturmaktad›rlar. Bu derlemede enterokoklar›n antibiyotik direnç mekanizmalar›, çeflitli virülens faktörleri ile biyofilm ve biyojen amin üretme özellikleri irdelenmeye çal›fl›lm›flt›r.

Anahtar kelimeler: Enterokok, antibiyotik direnci, virülens faktör, biyofilm, biyojen amin

POTENTIAL RISK FACTORS OF FOOD ORIGINATED ENTEROCOCCI

Abstract

Enterocooci are lactic acid bacteria (LAB), isolated from human and animal digestive tract in addition environmental sources. Enterococci are often isolated from fermented foods because of resistant to different temperature and pH and also ability of growing at extreme salt concentration. Enterococci have been used in traditional fermented food products to improve their typical taste and aroma due to various technological properties for many years. They also contribute to increase of product’s shelf life.

Although enterococci have various useful properties, they pose serious risk factors for human health due to incresing antibiotic resistance, to pose virulence factors that cause various diseases, production properties of biofilm and biogenic amines. In this review mechanism of antibiotic resistance, various virulence factors, biofilm and biogenic amine production properties of enterococci were attempted to be examined.

Keywords: Enterococci, antibiotic resistance, virulence factor, biofilm, biogenic amine Didem Akpınar Kankaya*, Banu Özden Tuncer, Yasin Tuncer

Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, G›da Mühendisli¤i Bölümü, Isparta, Türkiye

Gelifl tarihi / Received: 25.04.2016 Düzeltilerek Gelifl tarihi / Received in revised form: 09.06.2016 Kabul tarihi / Accepted: 10.06.2016

* Yazışmalardan sorumlu yazar / Corresponding author;

ddmakpinar@hotmail.com, ✆ (+90) 246 211 1713, (+90) 246 237 0437

(2)

GİRİŞ

Laktik asit bakterilerinin (LAB) önemli bir üyesi olan enterokoklar özellikle Akdeniz ülkelerinde üretilen geleneksel fermente ürünlerin olgunlaflt›r›lmas›nda önemli rol oynamaktad›rlar (1). Enterokoklar lipolitik ve esterolitik aktiviteleri ve sitrat kullan›m› gibi metabolik faaliyetleri sayesinde bu g›dalar›n tipik tat ve aromalar›n›n oluflumuna katk› sa¤lad›klar› gibi yak›n akraba türler ve Listeria monocytogenes baflta olmak üzere çeflitli g›da kaynakl› patojen bakterilere karfl› etkili bakteriyosinler (enterosin) üreterek de ürünün raf ömrünün uzamas›na katk›da bulunmaktad›rlar (2-4).

Enterokoklar peynir, sosis, sucuk, deniz ürünleri, k›rm›z› et ve kanatl› etleri gibi baflta hayvansal g›dalar olmak üzere, su ve bitkilerden de yayg›n olarak izole edilmektedirler (5, 6). Yap›lan çal›flmalar hayvansal g›dalardan s›kl›kla izole edilen enterokok türlerinin Enterococcus faecalis, E. faecium ve E. durans oldu¤unu göstermifltir (4, 7-10). Hayvansal g›dalardan izole edilen enterokok türleri aras›nda E. faecalis’in görülme s›kl›¤›n›n di¤er türlere nazaran daha yüksek oldu¤u yap›lan çal›flmalarda gösterilmifltir (4, 7).

Enterokoklar›n baz› teknolojik ve probiyotik özelliklere sahip olduklar› bilinmesine ra¤men, bu bakterilerin sahip olduklar› virülens özellikleri ve artan antibiyotik dirençleri f›rsatç› patojen olarak kabul edilmelerine neden olmufltur. Enterokoklar özellikle endokardit, bakteriyemi, idrar yollar›, merkezi sinir sistemi, kar›n içi ve pelvik enfeksiyonlara neden olmaktad›rlar (1). E. faecalis ve E. faecium kaynakl› enfeksiyonlar, Dünya genelinde en s›k karfl›lafl›lan klinik enfeksiyonlar aras›nda yer almaktad›r (11). E. durans, E.

gallinarum, E. casseliflavus ve E. raffinosus kaynakl› enfeksiyonlar›n ise görülme s›kl›¤›n›n daha düflük oldu¤u belirtilmektedir (12, 13). G›da kaynakl› enterokoklar›n tüketici sa¤l›¤› aç›s›ndan bir di¤er risk faktörü biyojen amin üretimidir.

Yüksek miktarda biyojen amin içeren g›dalar›n tüketilmesi ciddi sa¤l›k problemlerine yol açabilmektedir (14-16).

ANTİBİYOTİK DİRENCİ

Antibiyotik direnci, bakterilerin antimikrobiyel bir ajan›n öldürücü ya da üremeyi durdurucu etkisine karfl› koyabilme yetene¤i olarak ifade edilmektedir.

Enterokoklar klinik olarak kullan›lan temel grup antibiyotiklere karfl› do¤al veya kazan›lm›fl direnç gösterebilirler (17). Do¤al direnç bakterinin temel özelli¤i olup, antibiyotik kullan›m› ile iliflkili de¤ildir. Bu durum bakterinin antibiyoti¤in hedefi olan yap›y› tafl›mamas› ya da bakterinin yap›sal özelliklerinden dolay› antibiyoti¤in hedefine ulaflamamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Di¤er taraftan bakteri genetik özelliklerindeki de¤iflimlere ba¤l› olarak antibiyotiklere karfl› sonradan direnç kazanabilmektedir. Enterokoklar antibiyotik direnç genlerinin yay›lmas›n› kolaylaflt›ran etkin genetik mekanizmalara sahiptirler (6).

Antibiyotik dirençli enterokoklar sadece klinik alanda de¤il ayn› zamanda g›da endüstrisinde ve çiftlik hayvanlar›yla yak›n temasta bulunan kiflilerde de yayg›n olarak karfl›lafl›lan bir problemdir (18, 19). Antimikrobiyel ajanlar, besi hayvanlar›nda çeflitli hastal›klar›n tedavi edilmesinde, bakteriyel enfeksiyonlardan korumada ve geliflimi desteklemek amac›yla yem katk›s› olarak kullan›lmaktad›r. Hayvan yetifltiricili¤inde antibiyotik kullan›m› ile antibiyotik direncinin art›fl› aras›ndaki iliflki yap›lan çal›flmalarla gösterilmifltir. Farkl›

veterinerlik uygulamalar› nedeniyle dirençli bakteri oranlar›nda ülkelere ba¤l› farkl›l›klar gözlenmektedir.

Özellikle kümes hayvanlar›, inekler ve domuzlardan glikopeptid dirençli E. faecium uzun y›llard›r izole edilebilmektedir. Baz› ülkelerde makrolid dirençli enterokoklar›n domuzlarda kümes hayvanlar›ndan daha yüksek oranda gözlendi¤i belirtilirken, baz› ülkelerde de daha düflük direnç gözlendi¤i belirtilmektedir. Çeflitli ülkelerde ise quinupristin/dalfopristin dirençli E. faecium görülme s›kl›¤›n›n daha yüksek oldu¤u belirtilmektedir (17).

Özellikle Avrupa ve Asya’da çiftlik hayvanlar›n›n beslenmesinde büyüme faktörü ve koruyucu ajan olarak avoparsin katk›l› yemlerin kullan›m›

vankomisin dirençli enterokoklar›n (VRE’›n) görülme s›kl›¤›n› artt›rm›flt›r (20, 21). ‹nsan tedavisinde kullan›lan antibiyotikler ile hayvanlarda geliflim artt›r›c› olarak kullan›lan antibiyotikler aras›nda çapraz direnç bulunmaktad›r. Çapraz direnç sonucunda hayvan gelifliminde kullan›lan antimikrobiyeller, insanlarda tedavi amac›yla kullan›lan ilaçlara dirence neden olmaktad›r (22).

Antibiyotik direnci yayg›n antibiyotik kullan›m›n›n yan› s›ra bakterilerin olumsuz çevre koflullar›nda yaflam›n› sürdürmek için kulland›¤› savunma mekanizmalar›na ba¤l› olarak da ortaya ç›kmaktad›r.

(3)

Antibiyotik direncinin bakteriler aras›nda plazmit ve transpozon arac›l›¤›yla aktar›labildi¤i, yap›lan çal›flmalarla gösterilmifltir (19, 23-26).

Enterokoklarda 8 tip (VanA, VanB, VanD, VanE, VanG, VanL, VanM ve VanN) sonradan kazan›lan (acquired) glikopeptid direnci rapor edilmifl olmakla birlikte VanC E. gallinarum ve E.

casseliflavus’da tan›mlanm›fl do¤al tip glikopeptid direncidir. Glikopeptidler peptidoglukan biyosentezini etkileyerek bakteriyel geliflimi inhibe ederler (27, 28). Glikopeptid direnci için biyokimyasal temel, antibiyotik hedefinin modifikasyonudur. Glikopeptid direnç gen kümeleri ligaz genlerine göre D-Ala-D-Lac ligaz ve D-Ala-D-Ser ligaz olarak adland›r›l›rlar. Glikopeptid dirençli enterokoklar D-Ala-D-Ala yerine, D-Ala-D-Lac (vanA, vanB, vanD ve vanM) veya D-Ala-D-Ser (vanC, vanE, vanG, vanL ve vanN) fleklinde sonlanan peptidoglukan öncülleri üreterek antibiyotiklerin ba¤lanma özelli¤ini azaltmaktad›r.

Enterokoklarda en s›k rastlanan glikopeptid direnç fenotipi VanA tipidir ve genellikle yüksek vankomisin direnci (Minimum inhibisyon konsantrasyonu (M‹K) ≥ 128 µg/mL) ile iliflkilidir.

VanA tipi direnç gösteren sufllar›n ço¤u, ayn›

zamanda teikoplanine (M‹K ≥ 8 µg/mL) karfl› da dirençlidir. Bu tip direnç, glikopeptidler (vankomisin, teikoplanin, avoparsin ve ristosetin) ve basitrasin, polimiksin B veya robenidin gibi farkl› antibiyotikler taraf›ndan indüklenebilir. VanA fenotipi Tn1546 transpozonu üzerinde kodlu vankomisin direnç fenotipi oluflmas› için elzem olan 7 gen (vanRSHAXYZ) içermektedir (17). VRE sufllar›nda vankomisin direnci iki bileflenli regülatör sistem (vanR-vanS) taraf›ndan düzenlenmektedir. vanS geni taraf›ndan kodlanan VanS vankomisin varl›¤›n›

veya vankomisinin hücre duvar›nda meydana getirdi¤i ilk de¤ifliklikleri tespit eden sensör olarak görev görür. VanS daha sonra yan›t regülatörü olan VanR’ye bir sinyal iletir ve VanR vankomisin direncinde görev alan di¤er proteinlerin (VanH, VanA, VanX) sentezinin aktivasyonunu sa¤lar.

VanH, pirüvat› D-Lac’a indirgeyen bir dehidrogenaz iken VanA, D-Ala ve D-Lac aras›ndaki ester ba¤lar›n› düzenleyen bir ligazd›r. Vankomisinin D-Ala-D-Lac ucuna ba¤lanamamas› sonucu vankomisine karfl› dirençlilik geliflir. VanX, peptidoglukan bilefli¤ini D-Ala-D-Ala’ya hidroliz eden bir dipeptidazd›r ve bu olay vankomisine karfl› duyarl›l›k geliflmesini önler. VanY, son

peptidoglukan kal›nt›lar›n›n D-Ala ucunu hidroliz eden bir D, D-karboksipeptidazd›r. Böylece D-Ala-D-Lac ucu, vankomisin direnci ile sonuçlanan peptidoglukan sentezinde, dipeptidin D-Ala-D-Ala ucunda yer al›r. VanZ direnç mekanizmas›n›n geliflmesinde yard›mc› olup teikoplanin direncini de tetiklemektedir, ancak bu mekanizma henüz tam olarak anlafl›lamam›flt›r (28).

Enterokok cinsi üyesi bakteriler genellikle penisilin, ampisilin, piperasilin ve imipenem gibi β-laktam grubu antibiyotiklere karfl› do¤al olarak düflük seviyede direnç gösterirler (29). β-laktam grubu antibiyotiklere karfl› direncin temel mekanizmas›, düflük affinitede penisilin ba¤lay›c› proteinlerin (PBP) sentezlenmesidir. β-laktam direnci, β-laktam halkas›n›n parçalanmas› sonucu ortaya ç›kar.

E¤er bakteri β-laktamaz veya penisilinaz enzimlerini üretiyorsa, bu enzimler antibiyoti¤in β-laktam halkas›n› parçalayarak antibiyoti¤i etkisiz hale getirirler (30). β-laktam grubu antibiyotiklere karfl›

bir baflka direnç mekanizmas› E. faecium’da tan›mlanm›flt›r. Bu direnç mekanizmas›nda penisilin duyarl› DD-transpeptidaz enziminden farkl›

olarak bir LD-transpeptidaz görev almaktad›r. Bu LD-transpeptidaz enzimi düflük konsantrasyonlarda (% 0.7) bulunur ancak β-laktamlara karfl› duyarl›

de¤ildir. Dolay›s›yla mutasyonlar a¤›rl›kl› olarak LD-transpeptidaz fenotiplerin oluflmas›na yol açmakta ve bu da β-laktam dirençli sufllar›n görülmesine olanak sa¤lamaktad›r (17).

Aminoglikozit grubu antibiyotikler 30S ribozomal alt ünitesinde 16S rRNA’ya ba¤lanarak protein sentezine engel olurlar (28). Yap›lan çal›flmalar, enterokoklar›n aminoglikozitlere karfl› gelifltirdi¤i 3 tip direnç mekanizmas› oldu¤unu göstermifltir (31). Tüm enterokoklar, düflük hücresel geçirgenliklerinden dolay› aminoglikozitlere karfl›

orta seviyede do¤al direnç (M‹K, 62-500 µg/mL) gösterirler. Penisilin, aminoglikozitlerin hücre içine giriflini kolaylaflt›rd›¤›ndan bu do¤al aminoglikozit direnci penisilin ilavesiyle çözümlenebilmektedir.

Yüksek seviyede aminoglikozit direnci 30S ribozomal alt ünitesindeki bir proteini etkileyen belirli mutasyonlar sonucunda meydana gelmektedir (17). Bir di¤er aminoglikozit direnç mekanizmas›

ise rRNA metiltransferaz (EfmM) enziminin aktivitesi sonucu 16S rRNA modifikasyonu ile meydana gelmektedir (32). Aminoglikozitlere karfl› yüksek seviyelerdeki dirençlilik, antibiyotik moleküllerini inaktive edebilen enzimlerin

(4)

sentezlenmesi sonucu ortaya ç›kmaktad›r.

Aminoglikozitlere karfl› oluflan yüksek dirençlilik genelde fosfotransferazlar (APHs), asetiltransferazlar (AACs) ve nükleotidiltransferazlar (ANTs) gibi aminoglikozit modifiye edici enzimlerin aktiviteleri sonucu gerçekleflmektedir (17). Özellikle et ürünlerinden izole edilen enterokoklar›n streptomisin d›fl›ndaki aminoglikozitlere yüksek oranda direnç gösterdikleri belirtilmifltir (33-35).

Makrolid ve linkozamid grubu antibiyotikler ribozomun 50S alt ünitesine ba¤lanarak protein sentezini inhibe etmektedirler. Bu grup antibiyotikler enterokok enfeksiyonlar›n›n tedavisinde kullan›lmamas›na karfl›n penisilin alerjisi olan kiflilerde penisilin yerine makrolid grubu antibiyotiklerden eritromisinin tercih edilmesinin, enterokoklar aras›nda bu grup antibiyotiklere karfl› direncin görülme s›kl›¤›n› artt›rd›¤›

düflünülmektedir (28). Makrolid grubu antibiyotiklere karfl› en yayg›n gözlenen kazan›lm›fl direnç, makrolidin ribozoma ba¤lanma affinitesini azaltan 23S rRNA alt ünitesinin metillenmesidir (Örne¤in;

ermA, ermB, ermC ve ermTR genleri). Bu modifikasyon linkozamidlerin de ba¤lanma affinitesini azaltmaktad›r (17, 28). Antibiyotik molekülünün lakton halkas›n›n hidrolizi de di¤er bir direnç mekanizmas›d›r. Baflka bir direnç mekanizmas› ise efluks pompalar›yla antibiyotik moleküllerinin bakteri hücresinden uzaklaflt›r›lmas›d›r (Örne¤in; mefA, mefE, msrA, msrC ve mreA genleri) (17). En s›k rastlanan makrolid direnç determinantlar› erm genleridir. Bu genler bir metiltransferaz enzimi kodlamaktad›r. Bu enzim 23S rRNA alt ünitesindeki adenin molekülünün N6-dimetilasyonuna neden olarak eritromisinin ba¤lanmas›n› engellemektedir (36). Ribozomal hedefin modifikasyonu, makrolidler, linkozamidler ile streptogramin B aras›nda veya makrolidler ile linkozamidler aras›nda veya makrolidler, ketolidler ile streptogramin A ve B aras›nda çapraz dirence neden olmaktad›r. Tan›mlanm›fl erm genleri aras›nda enterokoklarda en s›k rastlanan› ermB genidir (34, 37, 38).

Tetrasiklin direnci klinik kaynakl› enterokok izolatlar›nda s›kl›kla karfl›lafl›lan bir antibiyotik direnci olmakla birlikte, çeflitli hayvansal g›dalarda da dirençli sufllar›n varl›¤› tespit edilmifltir (4, 9).

Enterokoklarda tetrasiklin direnci genellikle ribozomal koruma sa¤layan tet(M) geni ile iliflkilidir.

Ancak ribozomal korumayla iliflkili tet(O) ve

tet(S) gibi baflka genler de tan›mlanm›flt›r (39).

Klinik izolatlarda tet(M) geninin genellikle Tn916 transpozonu üzerinde bulundu¤u bunun yan› s›ra konjugatif plazmit veya kromozom üzerinde de bulunabildi¤i bildirilmifltir. tet(K) ve tet(L) genleri tetrasiklinin d›flar› at›lmas›n› sa¤layan pompalar›n kodlanmas›nda görevlidir (40). Di¤er direnç genleri ise ribozoma ba¤lanarak onun yap›s›n› modifiye eden ve tetrasiklinin ribozomlarla birleflmesini engelleyen proteinler kodlarlar (17).

Rifampisin RNA polimeraz›n β alt ünitesine (RpoB) ba¤lan›p, transkripsiyonun bafllamas›n›

engelleyerek bakteriyel geliflimi önlemektedir.

Ço¤u bakteriyel enfeksiyonun tedavisinde kullan›lan rifampisin enterokok enfeksiyonlar›nda yayg›n olarak kullan›lmamas›na ra¤men enterokoklarda s›kl›kla kazan›lm›fl rifampisin direnci gözlenmektedir.

Bu durumun di¤er bakteriyel enfeksiyonlar›n tedavisi s›ras›nda kommensal enterkoklar›n antibiyoti¤e maruz kalmas› ile olufltu¤u düflünülmektedir. Do¤al rifampisin dirençli E.

faecalis ve E. faecium mutantlar›n›n in vitro olarak izole edildi¤i belirtilmifltir (41). rpoB mutasyonu ile meydana gelen rifampisin direnci sefalosporin direncini etkilemezken, rpoB H486Y mutasyonunun sefalosporin direncinde art›fla neden oldu¤u belirlenmifltir (28).

Kinolonlar enterokoklara karfl› orta seviyede aktivite göstermesine karfl›n, klinik uygulamalarda florokinolonlar›n kullan›lmas› enterokoklar›n bu antibiyoti¤e direnç kazanmas›na neden olmaktad›r.

Kinolonlar özellikle DNA süper sarmal›n›n kontrolünde görevli tip II topoizomerazlara (DNA giraz ve DNA topoizomeraz IV) ba¤lan›p fonksiyonlar›n› yerine getirmelerini engelleyerek bakteri geliflimini inhibe etmektedirler. DNA giraz›n GryA ve topoizomeraz IV’ün ParC alt ünitelerinde meydana gelen mutasyonlar sonucunda antibiyoti¤in enzime ba¤lanmas›

engellendi¤inden enterkoklarda kinolon direnci ortaya ç›kmaktad›r (42, 43). Kinolonlara karfl›

tan›mlanan bir di¤er direnç mekanizmas› ise Qnr ailesi proteinler taraf›ndan DNA giraz ve topoizomeraz IV’ün kinolonlardan korunmas›yla sa¤lanmaktad›r (44). Kinolonlara karfl› gözlenen üçüncü direnç mekanizmas› ise efluks pompalar› ile antibiyoti¤in hücre d›fl›na at›lmas›d›r. EmeA (45) ve EfrAB (46) kinolon direnci için tan›mlanan efluks pompalar›d›r.

Oksazolidinon grubu antibiyotiklerin temsilcisi olan linezolid Gram pozitif bakterilere karfl› yüksek

(5)

antimikrobiyel aktivite (M‹K, 4 µg/mL) gösterir (47). 23S ribozomal alt ünitede meydana gelen mutasyon bu antibiyoti¤e karfl› direnç (M‹K, 8 µg/mL) oluflmas›na neden olmaktad›r. Meydana gelen direnç seviyesi mutasyona u¤rayan rRNA genlerinin allellerinin say›s›na ba¤l›d›r. Linezolide dirençli sufllar ayn› zamanda vankomisin, ampisilin, makrolidler, florokinolonlar, kloramfenikol, rifampin, gentamisin, nitrofurantoin ve trimetoprim/

sülfametoksazol gibi di¤er antibiyotiklere karfl›

da direnç gösterebilirler (48).

Kloramfenikol direnci ço¤unlukla kloramfenikolü inaktive eden kloramfenikol asetiltransferazlar›n varl›¤› ile gerçekleflmektedir. Membrana özel tafl›y›c›lar ile antibiyoti¤in d›flar› at›lmas› di¤er bir direnç mekanizmas›n› oluflturmaktad›r.

Kloramfenikol asetiltransferazlar› ve özel tafl›y›c›lar›

kodlayan genler s›kl›kla plazmitler, transpozonlar veya gen kasetleri ile ilgilidir. Kloramfenikol direnci ayn› zamanda d›fl membran proteinlerinin ekspresyonunun azalmas›na neden olan 23S rRNA’da meydana gelen mutasyonlar, kloramfenikolün 3-O-fosfotransferazlar ile inaktive edilmesi veya 23S rRNA metilaz ile hedef bölgenin modifikasyonu ile de oluflmaktad›r (49).

VİRÜLENS FAKTÖRLER

Mikroorganizmalar›n hastal›k yap›c› etkisini artt›ran efektör moleküller virülens faktörler olarak isimlendirilmektedir. Enterokoklar aras›nda en yüksek virülense t›bbi izolatlar sahipken, bu s›ralamay› g›da izolatlar› ile starter sufllar izlemektedir (50, 51). Enterokoklarda sitolizin/

hemolizin, jelatinaz, agregasyon maddesi (Agg), adhezin kollojen (Ace, Acm), hücre d›fl› yüzey proteini (Esp), seks feromonlar›, adhezin benzeri endokarditis antijenleri (EfaA) ve hiyalüronidaz (hyl) gibi virülens faktörlerin bulundu¤u belirtilmektedir (52, 53).

Agregasyon maddesi (Agg) E. faecalis sufllar›nda tan›mlanan bir yüzey proteini olup, agregat oluflturarak konjugasyon süresince plazmit transferini kolaylaflt›rmaktad›r (54, 55). Agg enterokokal hücre yüzeyinin hidrofobisitesini artt›rmaktad›r.

Bu durum kolesterol lokalizasyonuna sebep olarak kolesterolün lizozomal araçlarla birleflmesini geciktirir veya engeller (56). Agg integrinler taraf›ndan tan›nan Arg-Gly-Asp aminoasit motifini içerir. Bu sayede Agg insan makrofajlar› ve farkl›

intestinal epitelyum hücreleri gibi çeflitli hücrelere

ba¤lanabilirler. Hem adhezin hem de invazin olarak görev yapt›¤›ndan önemli bir virülens faktör olarak de¤erlendirilmektedir (57, 58). E. faecalis’de tan›mlanan di¤er bir yüzey proteini adhezin kollojen (Ace)’dir. Hücre d›fl› matriks proteinlerine ba¤lanmay› sa¤lad›¤›ndan özellikle E. faecalis endokarditlerinde yayg›n olarak Ace ile karfl›lafl›lmaktad›r (54).

Hücre d›fl› yüzey proteini (Esp), hücre duvar›yla iliflkili bir protein olup ilk kez E. faecalis MMH5594 suflunda tan›mlanm›flt›r (59). 5622 baz çifti içeren esp geni taraf›ndan kodlanan Esp, klinik izolatlarda s›kl›kla görülmektedir. Esp’nin adezyon ve kolonizasyonu destekledi¤i, ba¤›fl›kl›k sistemini engelledi¤i ve antibiyotik direnci üzerinde de rol oynad›¤› belirtilmektedir (1). Esp’nin ayn› zamanda çevresel strese direnç sa¤layan enterokokal biyofilm oluflumunda ve üriner sistem gibi ökaryotik hücrelere adezyonu sa¤lamada da etkili oldu¤u belirtilmektedir (60, 61). Yap›lan çal›flmalarda esp genindeki bozulman›n E. faecalis’in biyofilm oluflturma yetene¤ini de engelledi¤i, esp-- E. faecalis sufllar›na plazmit arac›l›¤› ile esp geninin aktar›lmas›ndan sonra ise biyofilm üretebildikleri belirtilmifltir (62).

Enterokok türleri taraf›ndan salg›lanan virülens faktörler de patojenite üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Sitolizin/ hemolizin feromon sorumlu plazmit üzerinde yer alan genler taraf›ndan kodlanan fakat kromozomal olarak da kodlanabilen bakteriyel bir toksindir (54). Sitolizin di¤er Gram pozitif bakteriler üzerinde bakterisidal etkiye sahipken, insanlar için de β-hemolitik özellik göstermektedir. Sitolizin iki bileflenli sistemden oluflan quorum-sensing mekanizmas› ile kontrol edilmektedir. Sitolizinler lökositler ve makrofajlara zarar vererek immun sistem üzerinde etkili olmakta ve doku hasar›na yol açmaktad›rlar. Yap›lan çal›flmalar bu genlerin klinik izolatlarda daha yayg›n gözlendi¤ini ortaya koymufltur. Patojen enterokok sufllar›nda sitolizin üretim miktar›n›n, patojen olmad›¤› düflünülen sufllardan daha fazla oldu¤u gösterilmifltir (63).

Hiyalüronidaz, jelatinaz ve serin proteaz gibi hidrolitik enzimlerin rolleri tam olarak bilinmese de virülens faktörler aras›nda yer almaktad›rlar.

Hiyalüronik asit üzerine etkili y›k›c› bir enzim olan hiyalüronidaz doku hasar›na neden olmaktad›r.

Hiyalüronidaz kromozomal hyl geni üzerinde kodlanm›flt›r. Hiyalüronidaz dokulardaki

(6)

mukopolisakkaritleri parçalayarak enterokoklar›n ve toksinlerinin konak hücrede yay›lmas›n›

kolaylaflt›rmaktad›r (64). Jelatinaz, E. faecalis taraf›ndan sentezlenen ekstraselüler çinko içeren metaloendopeptidazd›r (54). Jelatinaz jelatin, kazein, hemoglobin ve di¤er biyoaktif peptitlerin hidrolizine neden olarak dokularda bakteriyel yay›l›m› artt›rmaktad›r (65, 66). Jelatinaz üretiminden sorumlu gelE geni kromozomal DNA üzerinde kodludur ve hücre yo¤unlu¤una ba¤l›

olarak regüle edilmektedir (18).

Seks feromonlar› kromozomal DNA üzerinde kodlu, sufllar aras›nda plazmit DNA’n›n konjugatif transferini kolaylaflt›ran ve 7-8 aminoasit uzunlu¤unda küçük, hidrofobik peptitlerdir. Enterokok sufllar›nda seks feromonlar›n›n üretimi virülens determinantlar›n ve antibiyotik dirençlili¤in feromon yan›t veren konjugatif plazmitler (pheromone- responding conjugative plasmids) arac›l›¤› ile di¤er enterokok sufllar›na yay›lmas›n› teflvik etmektedir. Bu durum patojenitenin di¤er bakterilere aktar›lmas›n› yayg›nlaflt›rmaktad›r (64, 67).

Yap›lan çal›flmalar özellikle klinik enterokok izolatlar›nda virülens faktörlerin yayg›n olarak gözlendi¤ini ortaya koymufltur. Elde edilen klinik izolatlarda ço¤u virülens genlerin (cylA, gelE, efaA, ace, asa) bulundu¤u ancak baz› durumlarda fenotipik olarak düflük seviyede gözlendi¤i belirtilmifltir. Di¤er taraftan enterokoklarda bulunan virülens faktörlerin izolat›n kayna¤›na göre farkl›l›k gösterdi¤i ifade edilmektedir. Endodontik enterokok izolatlar›nda ifade edilmeyen virülens genler tespit edilirken, klinik enfeksiyonlardan izole edilen enterokok sufllar›nda daha fazla virülens faktör gözlendi¤i belirtilmifltir (7, 68). Valenzuela vd. (69), deniz ürünlerinden izole ettikleri E.

faecium’larda yayg›n olarak efaAfm virülens faktörünün gözlendi¤ini, gelE, esp ve ccf’nin ise yaln›zca bir izolatta bulundu¤unu belirtmifllerdir.

‹no¤lu ve Tuncer (53) tulum peynirinden elde ettikleri E. faecalis ve E. faecium izolatlar›n›n hepsinin en az bir virülens faktör tafl›d›klar›n›, gelE, efaAfm, efaAfs, ccf, spfm, espfs ve agg’nin izolatlarda tespit edilen virülens faktörler olduklar›n›

belirtmifllerdir. Farkl› bir çal›flmada keçi sütünden izole edilen E. faecalis, E. faecium ve E. hirae izolatlar›n›n hepsinde esp ve gelE varl›¤› tespit edilmesine karfl›n jelatinaz üretimi fenotipik olarak sadece üç adet E. faecalis’de tepsit edilmifltir (70). Farkl› kaynaklar kullan›larak yap›lan çal›flmalar

bitkisel ve hayvansal kaynakl› fermente ürünlerden izole edilen enterokoklarla, probiyotik ve starter kültür olarak kullan›lan enterokoklar›n sahip olduklar› virülens faktörler nedeniyle daha iyi incelenmesi gerekti¤ini ortaya koymaktad›r (53, 71).

BİYOFİLM ÜRETİMİ

Biyofilm ekzopolimerik bileflenler, proteinler, nükleik asit ve polisakkaritlerden oluflan sulu bir matriks olup, çeflitli canl› ve cans›z yüzeyler üzerine tutunmufl hücre populasyonudur (72). Biyofilm oluflumu yüzeye tutunma ve ba¤lanma, hücreler aras› interaksiyon, bitiflik bir biyofilm oluflumu ve üç boyutlu biyofilm oluflumu olmak üzere kompleks bir dizi basamaktan oluflmaktad›r. Biyofilm içerisindeki bakteriler serbest hallerinden daha farkl› özellik göstermektedir (73). Biyofilm içerisindeki organizmalar besin eksikli¤i, pH de¤ifliklikleri, oksijen radikalleri, dezenfektanlar ve antibiyotiklere karfl› planktonik bakterilerden daha dirençlidirler. Olgun bir biyofilm tabakas›, normal bir bakterinin öldürülmesi için gerekli antibiyotik konsantrasyonunun 10-1000 kat fazlas›n›

tolere edebilmektedir. Biyofilmler birçok hastal›¤›n kayna¤› olup ortadan kald›r›lmas› oldukça zordur.

Amerika Birleflik Devletleri Ulusal Sa¤l›k Enstitüsü (NIH) hastal›klar›n % 60’›n›n biyofilm oluflturan bakterilerden kaynakland›¤›n› belirtmektedir (74). Biyofilm içerisindeki bakteriler, kalp kapakç›k iltihab›, ateflli yara enfeksiyonlar›, kronik orta kulak iltihab› ve kistik fibröz gibi hastal›klara sebep olman›n yan›nda kateterler, yapay kalp pilleri, protez kalp kapakç›klar› ve ortopedik cihazlar gibi çeflitli medikal ekipmanlar üzerinde de kolonize olabilmektedir (73).

Ortamda bulunan glukoz, serum gibi besin elemetleri ile demir ve karbondioksidin kullan›labilirli¤i, ozmotik bas›nç, pH ve s›cakl›k biyofilm üretimini etkileyen faktörlerdir. Karbonhidrat metabolizmas›, E. faecalis’in de aras›nda bulundu¤u çeflitli Gram pozitif bakterilerin biyofilm üretimini düzenlemektedir (75). E. faecalis taraf›ndan biyofilm oluflumunda Esp adhezyon proteini (enterokokal yüzey proteini), epb lokusu taraf›ndan kodlanan pili, lipoteikoik asit (LTA) alanin esterifikasyonu (DltA) ve hücre duvar› ile iliflkili polisakkaritin sentezi için gerekli glikotransferaz›n (Epa) dahil oldu¤u pek çok mekanizma tan›mlanm›flt›r (73, 76-79). Ancak bu mekanizmalar içerisinde en iyi tan›mlanan Esp’dir. Esp epitel

(7)

yüzeylere tutunma, biyofilm oluflturma gibi özelliklerinden sorumludur. Yap›lan ço¤u çal›flma ile esp+ izolatlar›n biyofilm oluflturdu¤u, esp- izolatlarda ise biyofilm oluflumunun gözlenmedi¤i tespit edilmifltir (60, 80). Di¤er taraftan espfmgeni tafl›yan E. faecalis sufllar›n›n bu geni tafl›mayan sufllara göre daha yüksek konjugasyon oran›na sahip oldu¤u ve ampisilin, siprofloksasin ve imipenem antibiyotiklerine daha yüksek direnç gösterdi¤i belirtilmifltir (65). Biyofilm oluflumunda bir di¤er önemli faktör polisakkarit antijenleridir.

Polisakkarit antijenleri enterokokal polisakkarit antijen (epa) gen kümesinde de bulunan orfde1’den orfde16’ya kadar s›ralanan genler taraf›ndan kodlanmaktad›r. Yap›lan çal›flmalar polisakkarit sentezi için orfde4 (epaB) ve orfde6 (epaE) genlerinin gerekli oldu¤unu göstermifltir (76, 77).

BİYOJEN AMİN ÜRETİMİ

Biyojen aminler aminoasitlerin dekarboksilasyonu veya aldehit ve ketonlar›n aminasyonu ve transaminasyonu ile oluflan, düflük molekül a¤›rl›kl›, toksik azotlu bilefliklerdir (81-83).

Aminoasitlerden karbondioksidin ayr›lmas›

olarak tan›mlanan dekarboksilasyon olay›, dekarboksilaz enzimi ile gerçekleflmekte ve bu enzim bitkisel ve hayvansal dokular ile mikroorganizmalar taraf›ndan oluflturulabilmektedir (84). G›dalarda biyojen amin oluflumu ço¤unlukla serbest aminoasitlerin mikrobiyel dekarboksilasyonu sonucu meydana gelmektedir (85). Biyojen aminler ço¤unlukla bal›k ve bal›k ürünleri, fermente et ve süt ürünleri ile çeflitli fermente g›dalarda gözlenmektedir. G›da ve içeceklerde karfl›lafl›lan en önemli biyojen aminler s›ras›yla histidin, tirozin, ornitin, lizin ve β-fenilalanin dekarboksilasyonu sonucu ortaya ç›kan histamin, tiramin, putresin, kadaverin ve β-feniletilamindir (86). Biyojen aminler kimyasal yap›lar›na göre alifatik (putresin, kadaverin, spermin, spermidin), aromatik (tiramin, feniletilamin) ve heterosiklik (histamin, triptamin) olarak s›n›fland›r›labildikleri gibi amin gruplar›na göre monoaminler (tiramin, feniletilamin), diaminler (putresin, kadaverin) ve poliaminler (spermin, spermidin) olarak da s›n›fland›r›labilmektedir. Biyojen aminlerin oluflumu pH ve s›cakl›k gibi çevresel koflullar›n yan› s›ra, ortamda serbest aminoasitlerin ve

yüksek dekarboksilaz enzim aktivitesine sahip mikroorganizmalar›n varl›¤› ile mikroorganizmalar›n geliflimi gibi çeflitli faktörlere ba¤l›d›r (87, 88).

Biyojen amin biyosentezi ökaryotik hücrelerde hormon, alkaloit, nükleik asit ve protein sentezleri için elzemdir. Baz› biyojen aminler nörotransmitter olarak görev al›rken, baz›lar› da DNA, RNA ve protein sentezinin düzenlenmesi gibi önemli biyolojik fonksiyonlara sahiptir. Biyojen amin üretimi bakterilerde enerji eldesi için bir yol olabilece¤i gibi ozmotik ve oksidatif stres yan›tlar›

gibi di¤er fizyolojik fonksiyonlara da arac›l›k edebilmektedir (88). Biyojen aminler çeflitli biyolojik faktörler için gerekli olsalar da g›dalarla birlikte yüksek oranda tüketilmeleri toksik etkiye sebep olmaktad›r. Düflük oranlarda biyojen amin içeren g›dalar›n tüketilmesi durumunda biyojen aminler amin oksidazlar vas›tas›yla sindirim sisteminde fizyolojik olarak daha az aktif formlara dönüfltürülmektedir. Ancak yüksek miktarlarda biyojen amin içeren g›dalar›n tüketilmesi veya çeflitli nedenlerle detoksifikasyonun engellenmesi sonucunda adrenalin ve noradrenalin sal›n›m›, mide asidi salg›lanmas›, migren, taflikardi, kalp hastal›klar›, kan flekeri ve kan bas›nc›n›n yükselmesi gibi ciddi problemlere yol açmaktad›r (14-16).

Biyojen amin üretimi, dekarboksilaz ve aminoasit/

amin de¤iflimi için gerekli olan en az iki genin ifade edilmesi ile gerçekleflmektedir. Bu genler daima ba¤l› olmakla birlikte baz› durumlarda regülasyon için üçüncü bir genle organize olabilmektedir. Biyojen amin üretimi için histidin dekarboksilaz (hdc), tirozin dekarboksilaz (tdc), lizin dekarboksilaz (ldc) ve ornitin dekarboksilaz (odc) genleri farkl› bakteri sufllar›nda tespit edilmifltir. Biyojen amin üretimi için gerekli genler baz› durumlarda plazmit üzerinde kodlanm›flken, baz›

durumlarda yatay gen transferi ile de kazan›lm›fl olabilmektedir. Biyojen amin üretimi genel olarak sufla özgü bir özellik iken tiramin biyosentezi E.

faecalis, E. faecium ve E. durans’da tür düzeyinde bir özellik olarak tan›mlanmaktad›r (89). Çeflitli araflt›r›c›lar taraf›ndan yap›lan çal›flmalarda farkl›

enterokok sufllar›n›n biyojen amin üreticisi olduklar› belirtilmifltir (10, 53, 90). Dondurulmufl sardalya ve uskumrudan izole edilen E. durans sufllar›n›n tiramin üreticisi olup, tdc genine sahip olduklar› belirtilirken (84), flaraptan izole edilen E. faecium sufllar›n›n hepsinde tiramin üretimi tespit edilmifl, histamin ve putresin üretimine

(8)

rastlanmad›¤› bildirilmifltir (91). Piflmemifl deniz ürünlerinden elde edilen E. faecium izolatlar›nda ise histamin, tiramin, putresin ve kadaverin üretimlerine rastland›¤› ifade edilmifltir (69).

Jiménez vd. (92) taraf›ndan yap›lan çal›flmada farkl› memeli sütlerinden elde edilen enterokok izolatlar›n›n hepsinde (E. faecalis, E. faecium, E.

durans, E. hirae, E. casseliflavus) tiramin üretimi tespit edilirken, histamin üretimi gözlenmemifltir.

Di¤er taraftan tüm E. faecalis izolatlar›nda ise putresin üretimi tespit edilmifltir. ‹no¤lu ve Tuncer (53) Tulum peynirinden izole edilen enterokok sufllar›n›n histidin, lizin, ornitin dekarboksilasyonuna sahip olmad›klar›n› ancak izolatlar›n % 92.9’unun tdc genine sahip olup, tiramin üreticisi olduklar›n›

belirtmifltir. Yüceer ve Özden Tuncer (10) taraf›ndan yap›lan çal›flmada sucuk örneklerinden izole edilen LAB’nin hiçbirinde histidin, lizin, ornitin dekarboksilasyonu ve dekarboksilasyon genleri (hdc, ldc, odc) tespit edilemezken, enterokok sufllar›n›n % 68’inde tirozin dekarboksilaz geninin (tdc) tespit edildi¤i ve bu sufllar›n tiramin üreticisi olduklar› belirtilmifltir. Yap›lan çeflitli çal›flmalarla enterokoklarda özellikle tiramin üretiminin oldukça yayg›n oldu¤u belirtilmifltir (8, 70, 91, 93-96).

SONUÇ

LAB’nin önemli bir üyesi olan enterokoklar farkl›

metabolik aktiviteleri sayesinde çeflitli geleneksel fermente g›dalar›n kendilerine has tat ve aromalar›n›n oluflmas›nda önemli rol oynamalar›n›n yan› s›ra baz› türlerinin f›rsatç› patojen olduklar›

bilinmektedir. G›da kaynakl› enterokoklar›n aktar›labilir antibiyotik direnç genlerine sahip olmalar›, plazmit ve transpozonlar arac›l›¤› ile antibiyotik direncinin insan sindirim sisteminde di¤er enterokoklara veya bakteri türlerine aktar›m riskini ortaya ç›karmaktad›r. Bu nedenle antibiyotik dirençli g›da kaynakl› enterokoklar direnç genlerinin yay›l›m› için rezervuar görevi görmektedir.

Antibiyotik direncinin yan› s›ra enterokoklar tüketici sa¤l›¤› aç›s›ndan risk teflkil eden çeflitli virülens faktörlere, biyofilm ve biyojen amin üretim özelli¤ine sahiptirler. Bu nedenle starter kültür olarak kullan›lacak enterokok sufllar›n›n seçiminde teknolojik özelliklerinin yan› s›ra antibiyotik direnci, virülens faktör içermesi ve biyojen amin üretimi gibi özelliklerinin de seçim kriteri olarak göz önüne al›nmas› gerekmektedir.

KAYNAKLAR

1. Foulquié Moreno MR, Sarantinopoulos P, Tsakalidou E, de Vuyst L. 2006. The role and application of enterococci in food and health. Int J Food Microbiol, 106: 1-24.

2. Franz CM, Huch M, Abriouel H, Holzapfel W, Galvez A. 2011. Enterococci as probiotics and their implications in food safety. Int J Food Microbiol, 151: 125-140.

3. Özden Tuncer B, Ay Z, Tuncer Y. 2013. Occurrence of enterocin genes, virulence factors, and antibiotic resistance in 3 bacteriocin-producer Enterococcus faecium strains isolated from Turkish Tulum Cheese. Turk J Biol, 37: 443-449.

4. Morandi S, Silvetti T, Miranda Lopez JM, Brasca M. 2015. Antimicrobial activity, antibiotic resistance and the safety of lactic acid bacteria in raw milk Valtellina Casera Cheese. J Food Safety, 35: 193-205.

5. Komprda T, Sladkova P, Petirova E, Dohnal V, Burdychova R. 2010. Tyrosine and histidine- decarboxylase positive lactic acid bacteria and enterococci in dry fermented sausages. Meat Sci, 86: 870-877.

6. Werner G, Coque TM, Franz CMAP, Grohmann E, Hegstad K, Jensen L, van Schaik W, Weaver K.

2013. Antibiotic resistant enterococci-Tales of a drug resistance gene trafficker. IJMM Int J Med Microbiol, 303: 360-379.

7. Chajecka-Wierzchowska W, Zadernowska A, Nalepa B, Laniewska-Trokenheim L. 2012.

Occurrence and antibiotic resistance of enterococci in ready-to-eat food of animal origin. Afr J Microbiol Res, 6 (39): 6773-6780.

8. Tuncer Y. 2009. Some technological properties of phenotypically identified enterococci strains isolated from Turkish Tulum Cheese. Afr J Biotechnol, 8 (24): 7008-7016.

9. Yo¤urtçu NN, Tuncer Y. 2013. Antibiotic susceptibility patterns of Enterococcus strains isolated from Turkish Tulum Cheese. Int J Dairy Technol, 66 (2): 236-242.

10. Yüceer Ö, Özden Tuncer B. 2015. Determination of antibiotic resistance and biogenic amine production of lactic acid bacteria isolated from fermented Turkish Sausage (Sucuk), J Food Safety, 35: 276-285.

11. ECDC. 2011. Annual Epidemiological Report on Communicable Diseases in Europe, Stockholm, SE.

(9)

12. Tanasupawat S, Sukontasing S, Lee JS. 2008.

Enterococcus thailandicus sp. nov., isolated from fermented sausage ('mum') in Thailand. Int J Syst Evol Microbiol, 58: 1630-1634.

13. Dahlén G, Blomqvist S, Almståhl A, Carlén A.

2012. Virulence factors and antibiotic susceptibility in enterococci isolated from oral mucosal and deep infections. J Oral Microbiol, 4: 10855. DOI:

10.3402/jom.v4i0.10855

14. Shalaby AR. 1996. Significance of biogenic amines to food safety and human health. Food Res Int, 29: 675-690.

15. Ladero V, Calles Enríquez M, Fernández M, Alvarez MA, 2010. Toxicological effects of dietary biogenic amines. Curr Nutr Food Sci, 6: 145-156.

16. Talon R, Leroy S. 2011. Diversity and safety hazards of bacteria involved in meat fermentations.

Meat Sci, 89: 303-309.

17. Garrido AM, Gálvez A, Pulido RP. 2014.

Antimicrobial resistance in enterococci. J Infect Dis Ther, 2 (4): doi: 10.4172/2332-0877.1000150.

18. Fisher K, Phillips C. 2009. The ecology, epidemiology and virulence of Enterococcus.

Microbiology, 155 (6): 1749-1757.

19. Getachew Y, Hassan L, Zakaria Z, Zaid CZM, Yardi A, Shukor RA, Marawin LT, Embong F, Aziz SA. 2012. Characterization and risk factors of vancomycin-resistant enterococci (VRE) among animal-affiliated workers in Malaysia. J Appl Microbiol, 113: 1184-1195.

20. Jung WK, Lim JY, Kwon NH, Kim JM, Hong SK, Koo HC, Kim SH, Park YH. 2007. Vancomycin- resistant enterococci from animal sources in Korea.

Int J Food Microbiol, 113: 102-107.

21. Chan YY, Nasir MHBA, Yahaya MAB, Salleh NMAB, Dan ADBM, Musa AMB, Ravichandran M. 2008.

Low prevalence of vancomycin and bifunctional aminoglycoside-resistant enterococci isolated from poultry farms in Malaysia. Int J Food Microbiol, 122: 221-226.

22. Cogliani C, Goossens H, Greko C. 2011. Restricting antimicrobial use in food animals: lessons from Europe. Banning nonessential antibiotic uses in food animals is intended to reduce pools of resistance genes. Microbe, 6 (6): 274-279.

23. Marshall BM, Levy SB. 2011. Food animals and antimicrobials: Impacts on human health.

Clin Microbiol Rev, 24: 718-732.

24. Frye JG, Lindsey RL, Meinersmann RJ, Berrang ME, Jackson CR, Englen MD, Turpin JB, Fedorka- Cray JP. 2011. Related antimicrobial resistance genes detected in different bacterial species co-isolated from swine fecal samples. Foodborne Pathog Dis, 8: 663-679.

25. Harada T, Kawahara R, Kanki M, Taguchi M, Kumeda Y. 2012. Isolation and characterization of vanA genotype vancomycin-resistant Enterococcus cecorum from retail poultry in Japan. Int J Food Microbiol, 153: 372-377.

26. Glenn LM, Englen MD, Lindsey RL, Frank JF, Turpin JE, Berrang M E, Meinersmann RJ, Fedorka- Cray PJ, Frye, JG. 2012. Analysis of antimicrobial resistance genes detected in multiple-drug- resistant Escherichia coli isolates from broiler chicken carcasses. Microb Drug Resist, 18: 453-463.

27. Courvalin P. 2006. Vancomycin resistance in Gram-positive cocci. Clin Infect Dis, 42 (1): 25-34.

28. Kristich CJ, Rice LB, Arias CA. 2014, Enterococcal Infection-Treatment and Antibiotic Resistance.

In: Enterococci: From Commensals to Leading Causes of Drug Resistant Infection, Gilmore, M.S., Clewell, D.B., Ike, Y., Shankar, N. (Ed.), Massachusetts Eye and Ear Infirmary, Boston.

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK190424/

(Eriflim tarihi Ocak 2016).

29. Huycke MM, Sahm DF, Gilmore MS. 1998.

Multiple-drug resistant enterococci: The nature of the problem and an agenda for the future.

Emerg Infect Dis, 4 (2): 239-249.

30. Templer SP. 2006. Antibiotic Resistant Enterococci From Food and Clinical Samples: Microbiological Characterization, Moleculer Typing and Genetic Relation of Strains. Inauguraldissertation der Philosophischnaturwissenschaftlichen Fkultät der Universität Bern, M. Sc. Thesis, Zürich, 72 p.

31. Chow JW. 2000. Aminoglycoside resistance in enterococci. Clin Infect Dis, 31: 586-589.

32. Galloway-Peña J, Roh JH, Latorre M, Qin X, Murray BE. 2012. Genomic and SNP analyses demonstrate a distant separation of the hospital and community-associated clades of Enterococcus faecium. PLoS one, 7 (1): 1-10.

33. Ribeiro T, Oliveira M, Fraqueza MJ, Laukova A, Elias M, Tenreiro R, Barreto AS, Semedo-Lemsaddek T. 2011. Antibiotic resistance and virulence factors among enterococci isolated from chourico, a traditional Portuguese dry fermented sausage.

J Food Prot, 74: 465-469.

(10)

34. Jamet E, Akary E, Poisson MA, Chamba JF, Bertrand X, Serror P. 2012. Prevalence and characterization of antibiotic resistant Enterococcus faecalis in French cheeses. Food Microbiol, 31:

191-198.

35. Aslam M, Diarra MS, Checkley S, Bohaychuk V, Masson L. 2012. Characterization of antimicrobial resistance and virulence genes in Enterococcus spp. isolated from retail meats in Alberta, Canada.

Int J Food Microbiol, 156: 222-230.

36. Pechère JC. 2001. Macrolide resistance mechanisms in Gram-positive cocci. Int J Antimicrob Agents, 18: 25-28.

37. Martel A, Meulenaere V, Devriese LA, Decostere A, Haesebrouck F. 2003. Macrolide and lincosamide resistance in the Gram-positive nasal and tonsillar flora of pigs. Microb Drug Resist, 9: 293-297.

38. Jaglic Z, Vlkova H, Bardon J, Michu E, Cervinkova D, Babak V. 2012. Distribution, characterization and genetic bases of erythromycin resistance in staphylococci and enterococci originating from livestock. Zoonoses Public Health, 59 (3): 202-211.

39. Aarestrup FM, Agerso Y, Gerner Smidt P, Madsen M, Jensen LB. 2000. Comparison of antimicrobial resistance phenotypes and resistance genes in Enterococcus faecalis and Enterococcus faecium from humans in the community, broilers, and pigs in Denmark. Diagn Microbiol Infect Dis, 37: 127-137.

40. Leclercq R. 1997. Enterococci acquire new kinds of resistance. Clin Infect Dis, 24: 80-84.

41. Kristich CJ, Little JL, Hall CL, Hoff J.S. 2011.

Reciprocal regulation of cephalosporin resistance in Enterococcus faecalis. mBio, 2 (6): e 00199-11.

42. Werner G, Fleige C, Ewert B, Laverde Gomez JA, Klare I, Witte W. 2010. High-level ciprofloxacin resistance among hospital-adapted Enterococcus faecium (CC17). Int J Antimicrob Agents, 35 (2):

119-125.

43. Palmer KL, Daniel A, Hardy C, Silverman J, Gilmore M.S. 2011. Genetic basis for daptomycin resistance in enterococci. Antimicrob Agents Chemother, 55 (7): 3345-3356.

44. Mascher T, Helmann JD, Unden G. 2006.

Stimulus perception in bacterial signal-transducing histidine kinases. Microbiol Mol Biol Rev, 70 (4):

910-938.

45. Jung YH, Shin ES, Kim O, Yoo JS, Lee KM, Yoo JI, Chung GT, Lee YS. 2010. Characterization of two newly identified genes, vgaD and vatG, conferring resistance to streptogramin A in Enterococcus faecium. Antimicrob Agents Chemother, 54 (11):

4744-4749.

46. Valenzuela, AS, Lerma, LL, Benomar N, Gálvez A, Pulido, RP, Abriouel H. 2013. Phenotypic and molecular antibiotic resistance profile of Enterococcus faecalis and Enterococcus faecium isolated from different traditional fermented foods.

Foodborne Pathog Dis, 10: 143-149.

47. Diekema DJ, Jones RN. 2001. Oxazolidinome antibiotics. Lancet, 358: 1975-1982.

48. Jones RN, Della Latta P, Lee LV, Biedenbach DJ. 2002. Linezolid-resistant Enterococcus faecium isolated from a patient without prior exposure to an oxazolidinone: Report from the SENTRY Antimicrobial Surveillance Program. Diagn Microbiol Infect Dis, 42 (2): 137-139.

49. Roberts, MC, Schwarz S. 2009. Tetracycline and chloramphenicol resistance mechanisms. In:

Antimicrobial Drug Resistance, Mayers, ML (ed.), Humana Press, pp. 183-193.

50. Busani L, Del Grosso M, Paladini C, Graziani C, Pantosti A, Biavasco F, Caprioli A. 2004. Antimicrobial susceptibility of vancomycin-susceptible and resistant enterococci isolated in Italy from raw meat products, farm animals, and human infections.

Int J Food Microbiol, 97: 17-22.

51. Ben Omar N, Castro A, Lucas R, Abriouel H, Yousif NM, Franz CM, Holzapfel WH, Pérez-Pulido R, Martínez Canamero M, Gálvez A. 2004. Functional and safety aspects of enterococci isolated from different Spanish foods. Syst Appl Microbiol, 27, 118-130.

52. Willems RJ, Bonten MJ. 2007. Glycopeptide resistant enterococci: deciphering virulence, resistance and epidemicity. Curr Opin Infect Dis, 20: 384-390.

53. ‹no¤lu Z, Tuncer Y. 2013. Safety assessment of Enterococcus faecium and Enterococcus faecalis strains isolated from Turkish Tulum Cheese. J Food Safety, 33: 369-377.

54. Koch S, Hufnagel M, Theilacker C, Huebner J. 2004. Enterococcal infections: host response, therapeutic, and prophylactic possibilities. Vaccine 22: 822-830.

(11)

55. Hällgren A, Claesson C, Saeedi B, Monstein HJ, Hanberger H, Nilsson LE. 2008. Molecular detection of aggregation substance, enterococcal surface protein, and cytolysin genes and in vitro adhesion to urinary catheters of Enterococcus faecalis and E. faecium of clinical origin. Int J Med Microbiol, 299 (5): 323-332

56. Eaton TJ, Gasson MJ. 2002. A variant enterococcal surface protein Espfm in Enterococcus faecium;

distribution among food, commensal, medical, and environmental isolates. FEMS Microbiol Lett, 216: 269-275.

57. Sartingen S, Rozdzinski E, Muscholl Silberhorn A, Marre R. 2000. Aggregation substance increases adherence and internalization but not translocation of Enterococcus faecalis through different intestinal epithelial cells in vitro. Infect Immun, 68 (10):

6044-6047.

58. Archimbaud C, Shankar N, Forestier C, Baghdayan A, Gilmore MS, Charbonnè F, Joly B.

2002. ln vitro adhesive properties and virulence factors of Enterococcus faecalis strains. Res Microbiol, 15: 375-380.

59. Shankar V, Baghdayan AS, Huycke M, Lindahl G, Gilmore M. 1999. Infection derived Enterococcus faecalis strains are enriched in esp, a gene encoding a novel surface protein. Infect Immun, 67: 193-200.

60. Toledo Arana A, Valle J, Solano C, Arrizubieta Cuceralla, C, Lamata M, Amorena B, Leiva J, Penadés JR, Lasa I. 2001. The enterococcal surface protein, Esp, is Involved in Enterococcus faecalis biofilm formation. Appl Environ Microbiol, 67 (10): 4538-4545.

61. Borgmann S, Niklas DM, Klare I, Zabel LT, Buchenau P, Autenrieth IB, Heeg P. 2004. Two episodes of vancomycin resistant Enterococcus faecium outbreaks caused by two genetically different clones in a newborn intensive care unit.

Int J Hyg Environ Health, 207: 386-389.

62. Latasa C, Solano C, Penadés JR, Lasa I. 2006.

Biofilm-associated proteins. C R Biol, 329 (11):

849-857.

63. Fernandes SC, Dhanashree B. 2013. Drug resistance virulence determinants in clinical isolates of Enterococcus species. Indian J Med Res, 137 (5): 981-985.

64. Kayaoglu G, Ørstavik D. 2004. Virulence factors of Enterococcus faecalis: relationship to endodontic disease. Crit Rev Oral Biol Med, 15: 308-320.

65. Billström H, Lund B, Sullivan A, Nord CE.

2008. Virulence and antimicrobial resistance in clinical Enterococcus faecium. Int J Antimicrob Agents, 32 (5): 374-377.

66. Worth LJ, Slavin MA, Vankerckhoven V, Goossens H, Grabsch EA, Thursky KA. 2008.

Virulence determinants in vancomycin-resistant Enterococcus faecium vanB: clonal distribution, prevalence and significance of esp and hyl in Australian Patients with haematological disorders. J Hosp Infect, 68 (2): 137-144.

67. Devriese LA, Baele M, Butaye P. 2006. The genus Enterococcus: taxonomy. Prokaryotes, 4:

163-174.

68. Solheim M, Aakra Å, Snipen LG, Brede DA, Nes I. 2009. Comparative genomics of Enterococcus faecalis from healthy Norwegian infants. BMC Genomics, 10: 194-205.

69. Valenzuela AS, Benomar N, Abriouel H, Cañamero MM, Gálvez A. 2010. Isolation and identification of Enterococcus faecium from seafoods: Antimicrobial resistance and production of bacteriocin-like substances. Food Microbiol, 27: 955-961

70. Perin LM, Miranda RO, Todorov SD, de Melo Franco BDG, Nero LA. 2014. Virulence, antibiotic resistance and biogenic amines of bacteriocinogenic lactococci and enterococci isolated from goat milk. Int J Food Microbiol 185: 121-126.

71. Trivedi K, Cupakova S, Karpiskova R. 2011.

Virulence factors and antibiotic resistance in enterococci isolated from food-stuffs. Vet Med, 56 (7): 352-357.

72. Costerton JW. 2001. Cystic fibrosis pathogenesis and the role of biofilms in persistent infection.

Trends Microbiol, 9: 50-52.

73. Mohamed JA, Huang DB. 2007. Biofilm formation by enterococci. J Med Microbiol, 56: 1581-1588.

74. Lewis K. 2001. Riddle of biofilm resistance.

Antimicrob Agents Chemother, 45: 999-1007.

75. Pillai SK, Sakoulas G, Eliopoulos GM, Moellering Jr RC, Murray BE, Inouye RT. 2004. Effects of glucose on fsr-mediated biofilm formation in Enterococcus faecalis. J Infect Dis, 190: 967-970.

76. Xu Y, Singh KV, Qin X, Murray BE, Weinstock GM. 2000. Analysis of gene cluster of Enterococcus faecalis involved in polysaccharide biosynthesis.

Infect Immun, 68 (2): 815-823.

(12)

77. Mohamed JA, Huang W, Nallapareddy SR, Teng F, Murray BE. 2004. Influence of origin of isolates, especially endocarditis isolates, and various genes on biofilm formation by Enterococcus faecalis. Infect Immun, 72: 3658-3663.

78. Fabretti F, Theilacker C, Baldassarri L, Kaczynski Z, Kropec A, Holst O, Huebner J.

2006. Alanine esters of enterococcal lipoteichoic acid play a role in biofilm formation and resistance to antimicrobial peptides. Infect Immun, 74 (7):

4164-4171.

79. Nallapareddy SR, Singh KV, Sillanpää J, Garsin DA, Höök M, Erlandsen SL, Murray BE.

2006. Endocarditis and biofilm associated pili of Enteroccus faecalis. J Clin Investig, 116: 2799-2807.

80. Tendolkar PM, Baghdayan AS, Gilmore MS, Shankar N. 2004. Enterococcal surface protein Esp, enhances biofilm formation by Enterococcus faecalis. Infect Immun, 72: 6032-6039.

81. Bardöcz S. 1995. Polyamines in food and their consequences for food quality and human health.

Trends Food Sci Technol, 6: 341-346.

82. Santos S, 1996. Biogenic amines: their impotance in foods. Int J Food Microbiol, 29: 213-231.

83. Gingerich TM, Lorca T, Flick GJ, Pierson MD, Mc Nair HM. 1999. Biogenic amine survey and organoleptic changes in fresh stored and temperature abused bluefish. J Food Protect, 62: 1033-1037.

84. Fadhlaoui-Zid K, Curiel JA, Landeta G, Fatto- uch S, Reverón I, de las Rivas B, Sadok S, Muñoz R. 2012. Biogenic amine production by bacteria isolated from ice-preserved sardine and mackerel.

Food Control, 25: 89-95.

85. Halász A, Baráth Á, Simon Sarkadi L, Holzapfel W. 1994. Biogenic amines and their production by microorganisms in food. Trends Food Sci Technol, 5: 42-49.

86. Alvarez MA, Moreno Arribas MV. 2014. The problem of biogenic amines in fermented foods and the use of potential biogenic amine-degrading microorganisms as a solution. Trends Food Sci Technol, 39: 146-155.

87. Ladero V, Sánchez Llana E, Fernández M, Alvarez MA. 2011. Survival of biogenic amine-producing dairy LAB strains at pasteurisation conditions. Int J Food Sci Technol, 46: 516-521.

88. Linares DM, Martin C, Ladero V, Alvarez MA, Frenández M. 2011. Biogenic amines in dairy products. Crit Rev Food Sci Nutr, 51: 691-703.

89. Ladero V, Fernández M, Calles Enriquez M, Sánchez Llana E, Cañedo E, Martin MC, Alvarez MA. 2012. Is the production of the biogenic amines tyramine and putrescine a species-level trait in enterococci? Food Microbiol, 30: 132-138.

90. Lorencová E, Bunková L, Matoulková D, Dráb V, Pleva P, Kubán V, Bunka F. 2012.

Production of biogenic amines by lactic acid bacteria and bifidobacteria isolated from dairy products and beer. Int J Food Sci Technol, 47:

2086-2091.

91. Capozzi V, Ladero V, Beneduce L, Fernández M, Alvarez MA, Benoit B, Laurent, B, Grieco F, Spano G. 2011. Isolation and characterization of tyramine-producing Enterococcus faecium strains from red wine. Food Microbiol, 28: 434-439.

92. Jiménez E, Ladero V, Chico I, Maldonado Barragán A, López M, Martín V, Fernández L, Fernández M, Álvarez MA, Torres C, Rodríguez JM.

2013. Antibiotic resistance, virulence determinants and production of biogenic amines among enterococci from ovine, feline, canine, porcine and human milk. BMC Microbiol, 13 (288):1-12.

93. Kucerová K, Svobodová H, Tuma S, Ondrácková I, Plocková M. 2009. Production of biogenic amines by enterococci. Czech J Food Sci, 27: 50-55.

94. Lu S, Xu X, Zhou G, Zhu Z, Meng Y, Sun Y.

2010. Effect of starter cultures on microbial ecosystem and biogenic amines in fermented sausage. Food Control 21: 444-449.

95. Muñoz Atienza E, Landeta G, de Las Rivas B, Gómez Sala B, Muñoz R, Hernández PE, Cintas LM, Herranz C. 2011. Phenotypic and genetic evaluations of biogenic amine production by lactic acid bacteria isolated from fish and fish products. Int J Food Microbiol, 146: 212-216.

96. Kalhotka L, Cwiková O, Círtková Kovárová V, Matousovál Z, Prichystalová J. 2012. Changes in counts of microorganisms and biogenic amines production during the manufacture of fermented sausages Polican. J Microbiol Biotech Food Sci, 2 (2): 667-683.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çal›flmada, hastanemiz Mikrobiyoloji laboratuvar›na gön- derilen çeflitli materyalden izole edilen 201 Klebsiella cinsi bakterinin antibiyotik duyarl›l›¤› ve

Literatürdeki ça- lışma sonuçlarına bakıldığında, Sungur ve ark.’nın (2016) çalışmasında erkek öğrencilerin genel olarak üniversiteye uyumları ve sosyal

Tasar›mlar bireysel müflteri ihtiyaçlar›na ve buna ba¤l› hedef kitlelerine göre ilk elden sürülür. Tasar›mlara atfedilen nitelemeler biçim dili olarak ürünlerin

Tetrasiklin, minosiklin, doksisik- lin ve streptogramin dışında test edilen antibiyotiklere E.faecium izolatlarının E.faecalis izolatlarına göre daha dirençli (p< 0.001-0.013),

Manyetik araştırmalarda, kaynak manyetizasyonunun ve bölgesel yer manyetik alanının düşey olarak yönlenme- diği durumlarda manyetik belirtinin en yüksek değerleri kaynak

Çalışmamızda izole edilen sekiz E.faecium suşu- nun (üçü nöroloji yoğun bakım, ikisi yenidoğan yoğun bakım, ikisi çocuk hastalıkları, biri dahi- liye yoğun

Çeşitli klinik örneklerden Haziran 2009-Mart 2011 arasında izole edilen Staphylococcus aureus ve koagülaz negatif stafilokoklarda (KNS) metisilin direnci, “slime” (slaym)

Gaziantep Üniversitesi T›p Fakültesi fiahinbey Hastanesinde takip edilen hastalar›n kan, idrar, rektal sürüntü, sonda ucu gibi çeflitli örneklerinden Ekim 2006-Mart 2008