• Sonuç bulunamadı

Mühim bir memleket derdi ve meselesi olduğuna yu- karıda işaret ettiğimiz bu konu üzerindeki tetkik ve müta- lâanın verimli olabilmesi için maales

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mühim bir memleket derdi ve meselesi olduğuna yu- karıda işaret ettiğimiz bu konu üzerindeki tetkik ve müta- lâanın verimli olabilmesi için maales"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ S T A N B U L İ M A R I N D A K A R Ş I L A Ş I L A Ş I L A N G Ü Ç L Ü K L E R VE Ş İ K Â Y E T L E R

Y. Mühendis AKİF BAZOĞLU İmar Müşaviri

İstanbul imarında karşılaşılan güçlüklerin ve halk tara- fından yapılan şikâyetlerin gazeteleri, umumî efkârı ve ü- gili resmî makamları işgal eden mühim bir memleket derdi olduğu malûmdur. Bu konuda gazete muharrirleri ve ilgili meslek erbabı tarafından gazetelerde yapılmış tenkitler, tet- kikler, şikâyetler ve mütalâalar sık sık görülmektedir. Bu sırada, bu mevzu üzerinde onunla doğrudan ve yakinen ilgili, bu işlerin idaresile vazifeli dairenin başında bulunan şahsın düşüncelerinin aynı suretle umumî efkâra arzedilme- sinde fayda olacağım mülâhaza ederek, aynı zamanda da va- zife sahamıza karşı gösterilen bu derece umumî alâka ve şikâyet karşısında lâkayıt kalmış olmamak maksadile bu yazıyı hazırladım.

Mühim bir memleket derdi ve meselesi olduğuna yu- karıda işaret ettiğimiz bu konu üzerindeki tetkik ve müta- lâanın verimli olabilmesi için maales

e

f okuyucuların sabır ve zamanlarım suiistimal etmek zarureti bulunmaktadır. Bir hâdiseyi tebdil bir marazı tedavi için evvelemirde hâdiseyi veya marazı doğuran âmillerin nevi ve tarzı tesirlerini tet- kik ve tayin etmek, ondan sonra bu âmillerin üzerinde yapı- lacak operasyonlarla hâdiseye istenilen şekli vermek veya marazı izale etmek ciheti araştırılmak lâzım geldiği malûm- dur.

Biz de bu ilmî kaideye uyarak evvelemirde hâdiseyi tev- lid eden âmilleri tetkik, ondan sonra da hâdiseye tasavvur edilen muayyen bir şekil vermek için âmiller üzerinde ne gibi operasyonlar yapmak lâzımgeldiğini mütalâa edeceğiz.

1 — Yapı ve yollar kanunu rejimi:

Bugün şikâyet mevzuu olan hâdise imar plânı prensibile başlar.

1933 yılında neşredilen 2290 sayılı Yapı ve Yollar Ka-

nunu, Belediyesi olan şehir ve kasabalar için o zamana ka- dar mevcut olmayan yeni bir takım ölçü ve esaslara bağlı bir imar plânı rejimi ihdas etmiştir. Bu kanunu ve bu reji- mi doğuran icap ve zaruret ne idi?..

Bilindiği gibi son asırda teknik ve içtimaî şartlar geniş bir değişikliğe uğramış, sanayi ve nakil vasıtaları büyük bir inkılâp ve inkişaf göstermiştir; Şehirlere doğru akm artmış, ve şehirlerin inkişafı hızlanmıştır. Bu durum, yollar ve di- ğer amme tesisleri için yeni ölçü ve şartları istilzam etmiş- tir. Meskenlerde ve şehirde sağlık şartları mühim bir faktör olarak nazarı itibara alınmıştır. Halkın gezme, eğlenme hava alma ihtiyacı; tarihî kıymetlerin muafazası ve meydana çı- karılması, turistik ve estetik mülâhazalar şehirlerin tanzi- minde yeni sayılabilecek kıymetler olmuştur. Elhasıl nasıl bir ev,, bir bina bir fabrika kendisinden beklenilen maksat ve hizmete en elverişli ve güzel bir plâna göre yapılmak lâzım- sa, büyük ölçüde bir içtimaî faaliyet manzumesine mekân teşkil eden bir şehrin de bu faaliyeti en iyi

e

n güzel şekilde temin edecek bir plâna göre tanzim edilmesi lüzumu kabul edilmiştir.

Böylece garp dünyasında bir şehircilik fenni ve mesleği meydana gelmiş; gerek son asırda sür'atle inkişaf istidadı gösteren şehirlerin tanziminde ve genişletilmesinde, gerekse harplerde yıkılan şehirlerin yeniden yapılmasında bu yeni meslek geniş mikyasta tatbikata mazhar olmuştur.

Medenî garp dünyasına muvazi yürümek azim ve kara- rında olan Memleketimiz bu sahadaki faaliyetini de bu dün- yanın prensip ve metotlarına uydurmak lüzum ve zaruretini takdir etmiş ve 2290 sayılı kanun bu anlayışın mahsulü ol- muştur.

Yapı ve Yollar Kanunundan evvel mütenazır kanun .Eb- niye kanunu» idi. Bu iki kanunun kısa bir mukayesesi eski rejim ile yeni rejimin farklarını kolayca gösterir.

Yapı v

e

Yollar Kanunu 1933 Şehirlerin tanzimi ve halkm inşaatı kanunda ta- yin ve tadad olunan bir takım prensip ve ölçülere göre yapılmış bir imar plânına ve bu plânın şart- larına tabidir.

Sokak genişlikleri 9,5 metreden başlar, 2,5 metre fark ile artar.

Ebniye Kanunu 1882 (1298) İmar plânı yoktur.

«Sokakların tayini vüs'ati devair belediyenin iş'- arı üzerine idare meclislerince icra olunacaktır.»

6 metreden başlar, 1,5 metre fark ile artar.

Sokaklarda yapılacak binaların yükseklik ve kat sayıları imar plânile veya şehir meclisi kararile tayin ve tahdid olunur. Ve umumiyetle Ebniye Kanununun kabul ettiği irtifalardan çok azdır.

Sokak genişliğine göre yapılacak binaların irti- faları tesbit olunmuştur.

Genişlik m. İrtifa m.

6 - 7,5 Kâı-gir Ahşap 9-11. 18 m. 12 11 den yukarı 21 m. 13,6

22,5 m. 15

(2)

Kanun asgarî kat irtifaı tayin etmiş; ayrıca ye- niden yapılacak binaların nevi, kat adedi, kat ir- tifaı, asgarî cephe genişliği, azamî derinliği, inşa tarzı ve arsaların genişliği hakkında umumî ma- hiyette kararlar almağa şehir meclislerini yetkili kılmıştır.

İmar plânları Şehir Meclisi ve Bakanlık tarafın- dan tasdikten sonra halka ilân olunur.

Plânların tatbikinin 5 senelik programa alınması ve arsaların plâna göre tevhit ve ifrazı ve mün- feriden veya şayian tevzi olunması ve bu tevziin nihayet %15 noksanile yapılabilmesi esas kabul olunmuştur.

Ahşap v

e

yarım ahşap binalar ancak münferit o- larak yapılabilir. Ve iki ahşap bina arsmd en z 15 m. aralık ister.

Işıklık; mutfak, abdesthane, banyo yerleri; mer- divenler, pencere ve kapılar hakkında bazı şartlar ve asgarî eb'ad tesbit olunmuştur.

İmar plânlarına göre iskân mmtakası dışında ara- zi ifrazı kabul olunmaz.

İstikamete tecavüz eden binalarda tamir memnu- iyetine dair sarih hüküm yoktur.

«Bu kanun 43 sene evvel tanzim olunmuştur. Türkiye Belediyelerinin harap kalışının sebeplerinden birisi de bu kanundur. İhtiyaca ne kadar tekabül edemediği tarih neşrin- den beri ittihaz olunan kararlar v

e

tefsirlerin kesretile sa- bittir. Binaenaleyh Ebniye kanununun acilen tadili elzemdir.

Hattâ Nafıa Vekâletinden telgrafla vukubulan talep üzerine emanetçe erbap vukuf ve ihtisastan mürekkep bir komisyon teşkil edilerek en son terakkiyatı f

e

nniye ve mimariyeye göre ve bu âna kadar cereyan eden muhabere ve ittihaz olu- nan mukarrerat nazarı dikkate alınarak etraflı, bütün ihti- yacatı cami yeni bir (Yapı ve Yollar Kanunu) lâyihası tan- zim ve tabettirilip Dahiliye ve Nafıa Vekâletlerine takdim olunmuştur. Bu kanun hükümetçe de bittetkik hemen aynen kabul edilerek Millet Meclisine takdim olunmuştur. Elyevm encümendedir. Serapa harap olan Türkiye beldelerinin az zaman içinde imarı için âcilen ve tercihan çıkarılması lâzım- gelen bir kanundur.»

Yukarıki mukayeseden görülüyor ki Ebniye Kanununun çok serbest rejiminden sonra Yapı ve Yollar Kanununun çok takyitci rejimi gelmiştir.

2 — Yapı ve yollar Kanununun tatbik müeyyide ve kar- şılığı:

Kanunun 11 inci maddesi bir yapıya izin verilebilmesi için vaziyet plânının imar plânına uygunluğunu şart koyar.

5 inci maddesi de müstakbel şehir haritasının imar plânı- nın 5 senelik programa bağlanmasını, bu müddet içinde taf- silât plân ve hesaplarının yapılmasına ve plânın tatbikini ister. 6 ncı madde, plânlar tatbik olunurken belediyeye şü- yulandırma (hamur yapma) ve saire gibi bazı yetkiler ve- rir.

Bir zaman 11 inci madde mutlak olarak anlaşılıyor, ve

Kat irtifama, asgarî cephe genişliğine, azamî bi- na derinliğine, arsaların genişliğine hiç bir su- retle müdahale yoktur. (Yalnız Kadıköy, Çamlıca, Boğaziçi taraflarında bağ ve bahçelerden birer dönümden dun ifraz kabul edilmemektedir.)

Yeni sokak açılması ve mevcut sokağın genişletil- mesini tazammun eden istikamte haritaları eshabı alâkalıya ihbar ve 15 günde vukuu melhuz iti- razlarla birlikte şehir meclisinin tetkik ve tasdi- kine verilir.

İstikamet haritalarının tatbiki programla veya müddetle mukayyet değildir.

Her gayri menkul, arsanın derinliğinin dörtte bi- rine kadar olan kısmını yol genişlemesine bedel- siz terke mecburdur. Fazlasının bedeli ödenecek- tir. Şuyulandırma muamelesi yoktur.

Yangın duvarı yapmak şartiyle umumiyetle biti- şik ahşap bina yapılabilir. Münferit iki ahşap bi- na arasında en az 6 m. istenir.

Bunlar hakkında hiç bir hüküm ve takyit yoktur.

Umumiyetle yangına karşı tedbirler zikrolun- muştur.

ifrazlar karakol ve mektep yeri bırakılmak ve lâğım şebekesine bağlanmak gibi şartlardan baş- ka hiç bir kayda tabi tutulmamıştır. (Bu şartları ihtiva eden madde bugün de aynen muteberdir.) İstikamete tecavüz vaziyetind

e

ki binaların aslî tamirleri menedilmiştir (*).

imar plânına uymayan inşaata —programa dahil olsun olma- sın— izin verilmiyordu. Sonraları Danıştay kararlariyle yal- nız programa dahil olan yerlerde ve program müddeti dahi- linde tasarruf haklarının takyit olunabileceği; onun dışında, derhal istimlâk edilip bedeli ödenmedikçe, kattan gayri bir takyit yapılamıyacağı anlaşıldı.

Kanunun bu m

e

tin müeyyidelerinden sonra, 5 senelik imar tatbikatının malî karşılığı bu kanunda ele alınmamıştır.

Eu karşılık normal belediye gelirleri içinde mütalâa olun- muştur. Belediye gelir kanunile yol tevsiinden veya yeni yol açılmasından dolayı hasıl olan kıymet artışlarını, ve yol in- şa masrafını yolun tarafeynindeki gayri menkul sahiplerin- den almak ve son zamanda, imar plânlarını tanzim masrafı- nın da gayri menkul sahiplerine tevzi etmek esası kabul olunmuştur.

3 — İmar Kredi Müessesesi - İller Bankası:

Belediyelerin 5 yıllık imar programlarile yapacakları imar hareketlerini, harita, plân tanzimi, su, elektrik, mez- baha gibi medenî ve sıhhî tesislerini kısa zamanda yapabil- meleri için lâzım olan parayı normal bütçe ile karşılayamı- yacakları, ancak gelecek uzun senelerin gelirlerine taksim etmek suretiyle bu işlerin başarılabileceği âşikâr olduğundan Belediyelerin bu suretle muhtaç olduğu krediyi temin et- mek üzere. Yapı ve Yollar Kanunu ile hemen aynı zamanda

( * ) Her iki kanunda muvazi hükümler veya esasa taallûk et-

meyen hususların bu cetvele alınmasına lüzum görmedim. Şu mu-

kayese esnasında enteresan bulduğum bir notu buraya iktibas et-

mekte yazımızın ileriki kısımları irin fayda mülâhaza etmekte-

yim. Ebniye Kanununu mütalâa ettiğim mecellei umuru belediye

kitabının müellifi Lûtfi, kanunun baslığı altına şu haşiyeyi koy-

muştur.

(3)

iller Bankası Kanunu kabul olunmuş ve banka faaliyete geçmiştir.

Bankanın bu gaye ile kuruluşunda büyük bir isabet olmuş ve bu müessese memlekete büyük hizmetlerde bulun- muştur. Birçok şehir ve kasabaların harita ve plânlarını, su, elektrik tesisleri ve mevzii imar hareketleri bu banka saye- sinde mümkün olmuştur. Bankanın kuruluşu, Türk beledi- yeciliğinde bir lıamle olmuştur. Ancak ihtiyaç o kadar bü- yüktür ki şehirlerin imar hareketleri için müessesenin malî kapasitesi kâfi gelmemiştir.

4 — İmar Plânları:

Şehirlerimiz Yapı ve Yollar Kanununun kabulünden son- ra 2 nci maddedeki esaslar dairesinde imar plânlarım yap- tırmağa başlamışlardır. Umumiyetle geniş yollar parklar, umumî müesseselere mahsus yerler, ayrık nizamda iskân mıntakaları bu plânlarda hâkim karakter olmuştur. Bu esas- lar şehrin genişleme bölgelerinde tatbik olunduğu gibi e.ski mahallelerin tanziminde de birçok defa buna yakın ölçüler kabul olunmuştur. Şöyle ki, hemen umumiyetle tatbiki pa- halı ve çok yerde de halkın v

e

memleketin malî kudretinin fevkinde plânlar meydana gelmiştir.

Yansen, Prost gibi büyük şöhretler büyük şehirlerimizin plânlarım yapmışlardır. Bu üstadlarm plânları hiç şüphe yok ki bugünkü şehirciliğin birer kıymetli eseridirler. Kendi mi- mar ve mühendislerimizde modern şehirciliğin örneklerini diğ

e

r şehir ve kasabalarımıza işlemişlerdir.

Burada kanunun ve buna istinaden yapılmış «şehirlerin imar plânlarının tanzimi işlerine ait umumî talimatname»

nin tariflerile, yapılmakta olan imar plânlarının karşılaştı- rılması, ileriki tetkiklerimiz için faydalı olacaktır.

Yapı ve Yollar Kanunu 2 nci ve 3 üncü maddelerinde

«müstakbel şehir plânı» 4 üncü ve müteakip maddelerde

«müstakbel şehir haritası» tabirlerini sonradan muaddel maddelerde «imar plânı» sözünü kabul etmiş, talimatnamede de bu tabir kullanılmıştır.

Kanun, imar plânlarının ne maksatla nasıl bir sıra ve usul ile yapılacağım tarif etmemiş, sadece 5 inci madde ile

«plânın kat'îleştiği tarihten itibaren 5 senelik programa it- hal edilerek plâmn tatbiki için icabeden fennî tafsilât plân ve hesapları 5 sene içinde ikmal ve tatbik edilmek» mecbu- riyetini koymuştur.

İmar plânlarının tanzimine ait talimatname plânların nasıl bir usul ve sıra tanzim olunacağım 29 ve 35 inci mad- delerile tayin etmiştir. Yapı ve Yollar tüzüğünde de parse- lasyon plânlarının düzenlenmesine dair kaideler gösteril- miştir.

Demek oluyor ki, kanun plânlar için 5 senelik tatbikat müddeti kabul etmiş ve kanun ve talimatnamelerle bu 5 se- ne zarfında tatbikat plânlarının ve bunlar üzerinde parse- lasyon, şüyulandırma ve saire gibi ameliyelerin yapılmış ol- ması istenmiştir.

Ankara imarının bu tarifata uymak hususunda en ileri de olduğunu tahmin ediyorum. Fakat diğer belediyelerin imar plânı bahsinde bu tarifata uygun bir çalışma yapmamış olduğunu, gördüğüm bazı misallerden tahmin ediyorum. Ka- nun tüzük ve talimatnamenin tarif ettiği ve istediği şekilde plân ve hesapların yapılması evvelemirde kadastro haritala- rının bulunmasına ihtiyaç gösterir ki ekseri şehir ve kasa- balarımızda bu haritalar eksiktir.

Yapılan imar plânlarında bir de şu noktaya işaret et- mek isteriz:

Her projenin bir malî hududu ve karşılığı olur. Bir ev,

herhangi bir bina, bir yol, bir liman, bir fabrika projesi maksada ve ona tahsis olunabilecek paraya göre düzenlenir.

İmar plânları yaparken proje sahiplerinin umumiyetle böyle bir imkân ve hududla mukayyi olmadıklarım görüyoruz.

Şöyle ki: «yapılması lâzımgelen plân budur, bunun için ge- reken imkânı sağlamak ve tatbik etmek belediyenin vazife- sidir!» İşte plânlarımızın tezi!

5 — İmar plânlarının tatbiki:

Yapı ve Yollar Kanunundan sonra her belediye harita- sını ve imar plânını yapdırmağı vazife bilmiş, İller Bankası da buna yardım etmiş ve imar plânları yapılmıştır. Fakat ek- seriya kanunun tarif ettiği tatbikat plânlarının yapılması ge- cikmiş ve hattâ çok defa yapılamamıştır.

Eski şehirlerin tanzimi mutlaka mühim istimlâkler ile ve kanunun 6. nci maddesinin tatbiki suretiyle mümkün ola- bilir. İstimlâk büyük paraya, 6 nci maddenin tatbiki uzun formaliteye ve zamana ve yine paraya ihtiyaç gösteren bir iştir.

Diğer taraftan belediyeler 1/2000 mikyaslı ve hattâ bazan

—İstanbulda olduğu gibi— 1/50000 mikyaslı imar veya nazım plânlarla tatbikata başlamışlardır. Belediyeler kendilerine ait yol, meydan gibi imar hareketleri için lüzumlu plânları ve formaliteleri yaparak faaliyete geçmişler; halk içinde bu plânlara göre inşaatlara istikamet vermek, bu plânlara uy- mayan inşaatlara izin vermemek cihetine gidilmiştir. Kanu- nun mahiyetini ve teferruatım bilmeyen halk da bu mua- meleye naçar boyun eğmiş, bir müddet sonra ikinci dünya harbi başlayınca inşaat imkânları zaten güçleşmiş olduğun- dan bu yanlış tatbikatın halk üzerindeki raeksiyonu fazla his edilmemiştir. Nihayet harp bitip inşaat imkânları elde olun- duktan sonra uzun yılların vücude getirdiği mesken buhra- nının tesir ve tazyiki altında halk geniş bir mesken inşaatı hareketine girmiştir. İşte imar plânlarının ve bunların ek- siklerinin sıkıntısı bu indan itibaren hissedilmeğe başlamış- tır. Mütevali şikâyetlerin; açılan idarî, adlî dâvaların netice- sinde kanunun hakikî mânası anlaşıldı. Şöyle ki: kısaca 5 senelik programa girmeyen yerlerde plânlar tatbik oluna- mıyacak! (İç işleri Bakanlığının 17/4/950 gün ve 621 - 316/

4227 sayısile tamim olunan 9/2/950 tarih ve 23/50, 50/42 sa- yılı damştay tefsir kararı).

Böylece, imar plânı tatbikatında yeni bir safhaya girmiş bulunuyoruz. İstanbulda düne kadar, 1/5000 lik nazım plâna göre halkın inşaatlarına istikamet veriyor; Veya bu plâna göre yola veya meydana ve saireye girdiğinden bahisle in- şaata izin vermiyorduk. 1/2000 lik imar plânlarmdaki yol istikametleri dahi çok yerde takribi çizilmiş birer prensip

•plânları olduğu halde tatbikata esas alınıyordu. Bu tatbikat şeklinin, kanun, tüzük ve talimatnamenin yukarıda 4 üncü maddede hülâsa ettiğimiz hükümlerine uymadığını görmekle beraber, teknik aksaklıklarım da görüyoruz. Filhakika, son- radan yaptığımız bazı 1/1000 veya 1/500 plânlarda evvelki 1/2000 lik plânlara göre küçük, büyük değişiklikler yapmak lâzımgelmiştir. Bunun neticesi halkın inşaatına bir sene şöy- le, ertesi sene böyle bir istikamet veriyoruz, ve hep de imar plânına göre veriyoruz! Bunun halk üzerinde nasıl bir tesir yapacağım takdir etmek güç bir şey değildir.

6 — İstanbul imar plânı ve tatbikatı:

Istanbulun modern prensip ve ihtiyaçlara göre tanzimi

ve imarı işinin plânlaştırılmasınm 1936 da Şehirci Bay

Prost'a verilmiş olduğu malûmdur. O zamandanberi nazım

plânlarla beraber muhtelif mmtakaların imar plânları yapıl-

mıştır. Ancak bu plânların pek azmin mahdut kısımları tat-

(4)

bik olunabildiği ve son senelerde bu tatbikatta büyük müş- külâta ve şikâyetlere tesadüf olunduğu da bir hakikattir.

İmar plânlarının tatbiki meselesi, Şehirci Prost'un İstan- bula gelip nazım plânı hazırlsmasile beraber yani 1936 da ba- his konu olmuş şehirci 1937 de bir kanun projesi teklif et- miştir.

Şehircinin notları arasmda bu bahse muhtelif fasılalarla temas ettiği tekliflerde bulunduğu nazarı dikkati çektiği ve daha sonra da şikâyet ettiği görülmektedir. Mevzuumuzla ilgisi dolayısiyle bunlardan bazı parçalar nakledeceğim:

28/9/1948 tarihli notundan «Belediye 1/1000 ve 1/2000 lik imar plânlarının, bir şehrin imarına tekaddüm eden ihzari iki devre olduğunu artık anlamalıdır. İstikamet ve Nivelman plânları bu işin tatbiki kısmıdır. 29 Hazirandan 4 Aralık 1947 ye kadar devam eden gaybubetim esnasında, imar bürosu en basit bir hıfzıssıhha kaidesini bile nazarı itibara almadan yapı ve yollar talimatnamesini mer'iyete koydu; halbuki bu bahse müteallik 1942 senelerinde vermiş olduğum kanun me- tinlerinden hiç istifade olunmamıştır. Bu notlarda sanayi bölgeleri hakkında muhtelif tekliflerde bulunarak bunların hususî kaide ve nizamlarından bahsetmiştim. Bu da diğerleri gibi hiç bir işe yaramamıştır. Bütün hazırlanan raporlar ko- misyona havale edilmiş, netice itibarile çekmenin derin göz- lerinde mahfuz kalarak tam bir akamete uğramıştır.»

«Yapılan bütün gayretlerin nisyana karışmasını görmek şehirciniz için cidden çok acıdır.» «15 Nisan 1937 de Dahi- liye Bakanına verilmek üzere İstanbul Vali ve Belediye Baş- kanına verdiğim notta izah ettiğim gibi evvelce yapmış ol- duğum tekliflerin nazarı itibara alınmaması yüzünden bu- gün İstanbulun imar plânının tahakkuku mümkün değildir.»

27 Ocak 1941 tarihli notunda: «Ayni zamanda kanunî tedbir- ler alınmazsa hiç bir imar plânının kat'iyyen tatbik mevkii- ne konamıyacağma» işaret etmiştir.

15 Ocak 1943 tarihli notunda: «İmar plânlarile icran' plânlarının ayrı ayrı şeyler olup imar plânlarının ferdî ta- sarruflar üzerinde hukukî bazı takyidler ve umumî mahal- lerle umumî binalar için ayrılmış yerlerde inşaat yasağı ya- rattığını bundan başka, şehrin muhtelif bölgelerini maksat tahsislerine göre tanzim ettiğini ve bu plânların şehirlerin vaziyetine göre 20 - 30 sene için mer'î olacağını; icraat plân- larının ise, yol, kaldırım, lâğım, ağaçlandırma, umumî bina- lar ve ilh gibi yerleri imar plânlarile tayin olunmuş ameli- yelerin icrası maksadile yapılıp, bunlar malî kaynaklara tâbi olarak bir veya birkaç senede tatbik olunacağım, ve 5 se- nelik programın işte bu plânlar olduğunu bildirmektedir.

Ve «İmar plânlarının tatbiki, icraat plânlarının tatbiki- ne tekaddüm eder. Bu iki plân arasındaki gayet açık fark hakkında şehirciniz İsrarla nazarı dikkati celbeder.» demek- tedir.

17 Nisan 1937 tarihli kanun projesinde «İstimlâk tazmi- natları, mülklerin irada göre tayin olunan kıymetlerinin don- durulması, mülklerin üzerindeki takyidler veya plânların meriyet müddeti, yeni plânlara ve prensiplere göre kabili inşa ve istifade olmayan parsellerin islâhı bütün plânların hazırlanmasına kadar gerekli himaye tedbirleri, İstanbul gi- bi eski bir şehirde tarihî ve mimarî hazineleri muhat&za eder- ken şehrin tanzim ve tevsii» gibi hususlar hakkında teklifler yapılmıştır.

15 Ocak 1943 tarihli notunda «istimlâklerin finansmanı ferdlerle belediyenin karşılıklı hak ve mükellefiyetleri mev- zuunda yeni teklifler» yapmıştır.

15 Eylül 1940 tarihli notunda «halen sanayi tarafından kullanılmayan ve plânda sanayi bölgesi olarak kabul olu- nan yerlerdeki bütün araziyi belediyenin satm alıp, parsel-

leyip ihtiyaç sahibi sanayiciye asgarî kârla satabilecek şekil- de kanunlarda değişiklik yapmak» lüzumuna işaret etmiştir.

Şehirci, Şehircilik Kanunu ve ahkâmı hakkında 1936 dan beri yaptığı tekliflerin hiç birinden bir netice almadığını söylemektedir.

Prost'u kısaca dinledikten sonra, mevzuun tetkikine de- vam edelim:

Filhakika, imar plânları karşısında ve bu plânların tat- bikinde, takyide uğrayan ferd tasarruflarının halli en mü- him meseleyi teşkil etmektedir. Burada iki prensibin çar- pıştığını görüyoruz:

Filhakika, imar plânları karşısında ve bu plânların tat- bikinde, takyide uğrayan ferd tasarruflarının halli en mühim meseleyi teşkil etmektedir. Burada iki prensibin çarpıştığı- nı görüyoruz:

Birisi, ferdî tasarruf takyidini 20-30 sene gibi uzun bir müddete tâbi kılmak, diğeri ise bugün maruz bulunduğumuz vaziyette olduğu gibi fertlerin tasarruf takyitlerini peşin is- timlâkle halletmek. Bizce mühim olan o veya bu şeklin mü- nakaşasından ziyade, hangi prensip kabul olunacaksa imar plânlarının tatbiki için de o esasa göre tedbir almaktır. Eğer ferdî tasarruf takyitlerinin istimlâkle halli esas üzerinde du- rulursa bunun malî karşılığım sağlamak lâzımdır. Yani Be- lediyeye imar plânının yukarıda Prost'un tarif ettiği iki saf- hasının da karşılığını temin etmek düşüyor; şöyle ki: bir ta- raftan imar plânına göre inşaata müsaade olunmıyan yerle- rin istimlâki için; diğer taraftan da imar plânlarına göre yol, vesaire gibi şehir hizmetlerinin yapılması için para temini lâzımgeliyor.

Hakikat odur ki, imar plânlarının geniş mânada tatbiki için ne birincisi ne ötekisi halledilememiştir ve bugün ya- pılan tatbiki imkânsız bir hale gelmiştir diyebiliriz.

Prost'un 1940 da işaret etmiş olduğu gibi; sanayi mmta- kalarmı kat'î olarak ilân etmekten çekiniyoruz; zira böyle bir ilân arsa üzerindeki spekilâsif teşebbüsleri harekete ge- tirip, bir sanayicinin o bölgede yeni bir yer edinmesini ve dolavısile programın tatbikini engelliyecek ve sanayiciyi is- tenilmeyen başka yerlere kaçıracaktır.

Bugün sanayiciler de bizden vaktiyle prost'un söylendi- ğini istemektedirler. Arsa, yol, elektrik su istiyorlar. Bun- lar halledilmedikçe sanayi mıntakaları meselesi de halledi- lemiyecektir.

Bu sıkıntıları memleketin başka şehirleri de çekmekte ve şimdi her yerde imar plânlarını nasıl tatbik edeceğiz suali sorulmaktadır.

imar plânları büyük bir tehlike karşısmdadır. Ve bu meselenin halli belediyeler çerçevesinden çıkıp umumî bir memleket meselesi halini almış bulunmaktadır.

Burada plânların şu veya bu şekilde yapılmış olmasının tatbikattaki kolaylık ve zorluğu üzerindeki tesirlerine işaret olunabilir. Ve bu da üzerinde durulması lâzımgelen mühim bir noktadır:

İstanbul plânı bir kül halinde ele alınıp tatbik oluna- madiği için de birçok sıkıntılar meydana gelmektedir. O za- manki düşünce, istek ve arzuya göre hazırlanmış olan Prost plânının ana hatlarından. (2 No.lu park, Atatürk Bulvarı müstesna), hemen hiç birisi tahakkuk edememiş ve binaen- aleyh şehir Prost plânına doğru yol alamamıştır. Liman ve sanayi bölgeleri halledilememiştir. Ana seyrüsefer yolları açılamamıştır. Şehir prost plânından başka istikametlere göre doğru gitmiştir. Bir proje, bir plân bir program dahilinde ve heyeti umumiyesile tatbik olunursa gaye tahakkuk eder;

aksi takdirde bir karışıklık ve anarşi meydana gelir. Ve bu-

gün İstanbulda vaziyet maalesef bu hale gelmiştir.

(5)

Bu kadar emek, zaman ve masraftan sonra Prost plânın- da durup durmadığımızı kendimize sorup buna bir karar ver- meliyiz, ve o kararımıza göre de gerekli tedbirleri almalı- yız. Bugünkü tatbik kabiliyetimize göre, yaptığımız plânlar birer mektep projesi gibi arşivde saklanacak fantazi mahi- yeti arzetmektedir.

Bugünkü yapı ve yollar kanuniyle ve belediyemizin malî imkânile imar plânım tatbike imkân yoktur. Yapı ve yollar kanunu imar plânı prensipini vazetmiş fakat bu plânların tatbiki için lüzumlu paranın ne suretle sağlanacağına temas etmemiş bunu belediyelerin normal gelirlerine terketmiştir.

Bu işe hiç bir belediyede meseleyi halle kâfi gelmemektedir.

Bu vaziyet, yeni tedbirler almak ihtiyaç ve zaruretini göstermektedir. Bu mevzuu 1948 birinci Türk yapı kongre- sinde görüşülmüş aynı lüzum o zaman da kabul olunarak yeni bir imar kanunile istimlâk kanunu projeleri teklif olun- muştur. Bugüne kadar bu sahada yeni bir şey tahakkuk et- tirilememiştir. Bu tasarılara bugün belki daha bazı ilâve- ler yapmak lâzımgelir.

Mevzuun seyrini takip edebilmek için burada küçük bir kaç iktibas daha yapacağım:

3 - 8 Mayıs 1948 tarihinde toplanan «1 inci Türk yapı kongresinin» açılış nutkunda Bayındırlık Bakanlığı yapı ve imar işleri reisi imarla ilgili mevzuat bahsinde şunları söy- lemişti:» Şehirlerimizin en kısa zamanda bugünün medenî şehrinin asgarî ihtiyaç ve imkânlarına ulaşabilmesi, ve ma- mur bir çehre alabilmeleri, bunların yalnız en liyakatli ve en mütehassıs uzmanlar tarafından bile yapılmış olsun, birer imar plânlarının hazırlanmış olmasile mümkün değildir.»

«Bu plânın tatbikine vs tahakkukuna imkân veren ve belediyelerimize bu plânlan realize etmek kudret ve kabi-

ni A B E R L E W :

liyetini sağlayan usul, nizam ve kanunlarında bir an evvel vazedilmesini kesin bir zaruret olarak kabul etmek lâzım- dır. Bugünkü mevzuatımızın ve kanunlarımızın şehirlerimi- zin gelişip inkişaf etmelerine ve plânlarının tatbikine imkân vermemekte olduğu maalesef acı bir hakikattir.»

istanbul imar işleri hakkında Bayındırlık Bakanının isteği üzerine hazırladığım 15/1/1950 günlü raporumdan:

«1/2000 lik plânlar şehrin imarı için bir hazırlık bir avan projedir, bu plânlardan sonra tatbikat vaziyetine geçmek için daha bir takım mühim işler ve hazırlıklar vardır.

Evvelâ teknik bakımdan, tafsilâtlı ve kadastrolu harita- lar üzerinde yolların kat'î istikamet ve meylini tayin eden yeni tatbikat plânlarının çizilmesi lâzımdır, ikinci olarak da tatbikata geçebilmek için lüzumlu kanunî salâhiyetlerin, ma- lî tedbir ve tertiplerin alınması gerekmektedir.»

«Halkm şikâyet ve lztırabı da, ortada tatbik imkânı ha- zırlanmamış olan plânların sadece isteklere bir engel teşkil etmesinden ileri geliyor.» Bu rapor şu şekilde bitirilmiştir:

«Büronun islâhmdan sonra, halli lâzım gelen meseleler:

bilhassa, lüzumlu kanunlar ile finansmandır. Bunlar bir an evvel ele alınıp daha fazla vakit kaybetmeden halledilme- dikçe İstanbul imarında muvaffakiyetli adımlar atılması mümkün olmıyacaktır.»

Bu iktibasları arttırmak mümkündür; fakat maksada yeter olduğu için bunlarla iktifa edeceğim.

Yapı ve Yollar Kanunile bugünkü plân rejiminin tat- bikattaki mahzur ve müşkülâtım, İstanbul imar plânının ba- zı hususlarını, imar işlerinde rastlanan güçlük ve şikâyetle- rin nevi ve sebeplerini, imar müdürlüğü teşkilâtını ve ça- lışmalarım da gelecek yazımda tetkik edeceğim.»

ŞEHİRLERİMİZİN N Ü F U S U ARTIYOK 1945 yılı sayımına nazaran şehirleri- mizin nüfusu 2.791.693 den 3.166.370 e yükselmiştir. Artış şehirlerimizde %13,5 u bulmuştur. Milyondan yukarı 1, 100.000 den yakarı 3 şehrimiz vardır.

Belediye hudutları içinde bulunan nü- fusu gösteren listeyi aşağıda bildiriyo- ruz.

Şehirler 1945 1950

Afyon 29030 29876

Ağrı 8605 10013

Amasya 13344 14446

Ankara 226712 286592

Antalya 25037 27478

Aydın 18504 20413

Balıkesir 33894 36001

Bilecik 4661 • 4886

Bingöl 1616 3728

Bitlis 10779 11152

Bolu 7214 7915

Burdur 14377 14901

Bursa 85919 100007

Çanakkale 22869 10633

Çankırı 14680 14161

Çoruh 3986 4547

Şehirler 1945 1950

Çorum 20307 22707

Denizli 20162 22029

Diyarbakır 41087 45608

Edirne 29439 30245

Elâzığ 23695 29044

Erzincan 12573 18197

Erzurum 50875 54350

Eskişehir 80030 88459

Gaziantep 62873 72743

Giresun 12431 12367

Gümüşhane 3894 4173

Hakkâri 2145 2664

Hatay 27448 30385

İsparta 17292 18294

Mersin 33148 37153

İstanbul 860558 1000022

İzmir 198396 230508

Kars 22360 20524

Kastamonu 13869 13680

Kayseri 57864 64936

Kırklareli 14412 14464

Kırşehir 13783 14168

Kocaeli 28352 35564

Kırşehir 13783 14168

Kocaeli 28352 35564

Şehirler 1945 1950

Konya 58457 64509

Kütahya 19849 19547

Malatya 41530 49077

Manisa 32079 35019

Maraş 33104 35071

Mardin 18522 20015

Muğla 12319 10477

Muş 5040 7057

Niğde 11855 12423

Ordu 10346 11913

Rize 14186 15070

Samsun 38725 43937

Adana 100780 117799

Siird 16210 15574

Sinob 4995 5780

Sivas 44856 52269

Tekirdağ 14780 15680

Tokad 20078 21700

Trabzon 29824 33969

Tunceli 762 1861

Urfa 36356 37456

Van 14266 13471

Yozgat 11576 12032

Zonguldak 32978 35631

Toplam 2791693 3166370

Referanslar

Benzer Belgeler

Kişiler modayı, olduğu gibi uygulamak yerine, kendi vücut özelliğine, ten rengine, diğer giyim aksesuarlarına uygun olan renk, model ve çizgileri seçerek

c) Gaziler caddesinin devamı olarak şehirden ayrılan İzmir - Kemalpaşa (Nif) Turgutlu Uşak anayolu. d) Halkapmardan çıkarak Mersinli - Bornova üzerinden aşağıda

Bu derste yumurtanın döllenmesinden itibaren insanın büyüme ve gelişme sürecinde geçirdiği değişimler ve bu değişimlerin insan vücudundaki biyolojik ve

Mimar Sinan Mimaroğlu 162 Samsun Merkez Bankası binası, proje müsabakası.. Mimar Hüsnü Tamer ; 164

Madde 4— Bu komisyonun tafsilâtı aşağıda yazılı, umu- mî şartlar dahilinde ve memleketin hususiyetlerini göz ö - nünde tutarak bütün ihtiyaçlarını temin edecek surette

Bir yanda ulaşım, sağlık, eğitim ve suyun bir insan hakkı olduğunu söyleyen ve bu doğrultuda Dikili halkına hizmet götüren Osman Özgüven diğer yanda zarar edecekleri

- Devlet tarafından verilen fiyatların, verimin yüksek olduğu bölgelerde düşük maliyetle elde edilen düşük kaliteli fındık üretimini teşvik ettiği, bilinci ile konular

Ürün tasarımı, geliştirilmesi ve üretimi için gerekli veri ve bilgi miktarının çok büyük hacimlere ulaşması Kalite ile birlikte üretim maliyetlerinin de artması Kendi