Ş i ş l i d e b i r k i r a e v i
%
Y. M i m a r E m i n Necip U z m a n
eb'at-T a n z i m edilmiş aydınlık
lan ve ifrazları ile olan aykırılıklarını, diğer yandan günden güne artan ve bir sonu da gelmiyecek gibi görünen içtimaî hayattaki yaşama standartsıziığının doğurduğu istek fazlalığını, ve bunla>ra ilâveten bi-nanın gelir kabiliyetinin korunması ve arttırılması vazifelerini yüklenen mimar, kendini mes'ul buldu-ğu sanat ve mimarî tarihi karşısında sarsıntılar ge-çirmeye mahkûm edilmektedir.
Hele mimarî nizamların bir buhran içinde ol-duğu bir zamanda, devrin içtimaî bünyesini, kültür derecesini eserinde ifadeye kendini mecbur görenler için bu vazifenin ağırlığı bir kat daha artmaktadır.
Bazılarına göre, bir binanın muhakkak bir stili olmak gerektir. Şu veya bu stilde çalışır olmakla
kâh zem kâh medheailiyoruz. Stil heveskârlığı, ana-neye saygı olmaktan ziyade, düşüncenin esaretinden başka birşey değildir. Yeni bir mimarî kurmak iddi-asında devrin kültürel ve içtimaî anlayışının mimarî-de tebellürüne mani olmaktadır. Bugüne kadar mev-cut mimarî tarzlarının menbaı kendi kendinin ifade-si olmak sadeliğini taşır. Bizim için yürünecek en doğru yolun da kendimize dönüş ve kendimizi ifade olacağını zannetmekte ve maksadın, en sade unsur-larla, sanatkâr elinde ifadesini, aradığımız mânayı bize kazandıracak tek ve emin çare olduğuna inan-maktayız.
Kat plânlan
iki küçük dairesile b-eş dairelidir. Nizamın istediği mutfak aydınlığına, sokaktan bir kaç merdivenle inilmek suretiyle varılmakta ve bu aydınlık, apart-manın methali önünde ufak bir bakımla güzel kal-ması mümkün olan bir ön bahçe teşkil etmektedir. Böylelikle apartmana bodrum kat seviyesinden
gi-rilmemekte, ve buralarda tesisi âdet olmuş olan da-ireler en basit günlük itinanın ulaşabileceği yerlerde bulunmakta ve ikametgâh ıslak karanlık yeraltı kat-larının kirli manzarasından kurtulmuş olmaktadır. E. N. U.