• Sonuç bulunamadı

ULUSLARA Si e. GENÇLiK VE AHLAK SEMPOZYUMU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ULUSLARA Si e. GENÇLiK VE AHLAK SEMPOZYUMU"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUSLARA Si

e A

GENÇLiK VE AHLAK SEMPOZYUMU

BİLDİRİLER

6-7-8 EKİM.2016

CİLT-2

(2)

Sinop Üniversitesi

Uluslararası Gençlik ve Ahlak Sempozyumu

EDİTÖRLER

Yrd. Doç. Dr. Hasan BARLAK Yrd. Doç. Dr. Emrah

DİNDİ

Öğr.

Gör. Tuna KUZUCAN

ISBN: 978-605-149-850-8

Yayımlanan

bildiri metinlerindeki

yazı

ve bildiri

içeriğinin

tüm

sorumluluğu

bildiri

yazarlarına

aittir.

Birinci

Baskı

·

Aralık

2016

Tasarım

Sinop Üniversitesi

Basın-Yayın

ve Halkla

İlişkiler Müdürlüğü

Tel: 0368 271 58 05 (1276-1277-1278-1279)

Email: basinyayin@sinop.edu.tr

Baskı

·

İkizler Matbaası

Meydan.kapı malı.

Kıbrıs

Cad. No: 12/B Sinop

Matbaa Sertifika No: 33865

(3)

Özet

GENÇLERİN TOPLUMA KAZANDIRILMASINDA SORUMLULUK VERME METODU:

HZ. PEYGAMBER VE ÜSAME B. ZEYD ÖRNEGİ

Yasemin BARLAK

*

Bilindiği gibi Hz. P7ygamber'in İslam'ı tebliğinin Mekke dönemi oldukça sıkıntılı geçmiştir. Hz.

Peygamber'e özellikle toplumun önde gelen, yaşça büyük bireyleri karşı çıkmıştır. Büyük mücadelelerin

yaşandığı bu sıkıntılı dönemde, Hz. Peygamber'e ilk inanan ve onunla birlikte sabırla mücadele edenler

arasında ilk sırayı gençler almaktadır. Kabilesinin lideri olan babası iman etmezken, Hz. Ali'nin küçük

yaşlarda iman etıniş olması ve Hz. Peygamber'in yanından asla ayrılmaması, henüz on yedi

yaşlarındayken iman eden Erkarn'ın, evini Müslümanlara açması ve ilk Müslümanlar için bu evin bir

toplantı merkezi olarak kullanılınası ilk akla gelen örneklerdir. Gençlerin Hz. Peygamber'e verdiği desteğin yanı sıra Hz. Peygamber'in de gençlere çok güvendiği ve ilerleyen yıllarda gençleri önemli görevlere getirdiği görülmektedir.

Üsame b. Zeyd, Hz. Peygamber'in azatlı kölesi Zeyd b. Harise'nin oğludur. Hz. Peygamber, vefatına yakın bir zamanda Bizans 'a·karşı bir ordu hazırlatmış, komutan olarak ise on sekiz yaşlarındaki Üsame'yi atamıştır. Bu derede ciddi bir hareket için yaşı oldukça genç olan Üsame'yi, içerisinde tecrübeli ve

saygıdeğer onlarca sahabinin bulundıı.:,öu bir ordunun komutanı yapmış olması, sahabeyi oldukça

şaşırtmış, hatta kararı eleştirenler olmuştur. Zira Üsame genç olmasının yanı sıra, Arap geleneklerine göre toplumda hürlerle aynı statüde olmayan azatlı bir kölenin oğludı.ir.' ' Bildirimiz Üsame b. Zeyd'in Hz. - Peygamber tarafından komutan olarak atarımasının, gençlerin toplumdaki yeri ve öneıni açısından

değerlendirilmesini içerecektir.

Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammed ve Gençlik, İlk Müslüman Gençler, Üsame b. Zeyd, Üsame Ordusu.

RESPONSIBILITY ASSIGNMENT METHOD iN INTEGRATING YOUNG PEOPLE INTO SOCIETY: PROPHET MUHAMMAD AND USAMA IBN ZAYD CASE

Abstract

As known to all, Prophet Muhammad arınunciation of Islam in Mecca was quite a troublesome period. The lead~g elderly figures of the society were the first to stand up to Muhammad. During this problematic period when great struggles were fought,it were the young people who were the first to believe in Prophet Muhammad and fought by his side with great patience. The fact that while his father, the leader ~\his tribe, did not believe him; Ali, Proplıet Muhammad, believed in him at an early age and always stood by his side and that Erkam, who believed in Prophet Muhammad at the age of seve.ııteen,

hosted Muslims in his house and made his house a meeting point for them are the first instances tlıat

*

Yrd. Doç. Dr., Sinop Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi

(4)

comes into one's mind. it is seen that Prophet Muhammad trusted the young and appointed them to strategic positions in return for their support for him.

Usama b. Zaid was the son ofMuhammad's, freedman Zaid b. Harissa. Muhammad's, got an army against Byz:antine Empire in a time close to his death and assigned Usama ,who was around eighteen years old, as the commander. The fact that he assigned Usama, who was too young for such a critical position, as the commander of an army that was composed of many experienced and prestigious companions of Prophet Muhammad astounded many people and it was even criticized. Because, not only Usama is too young but also the son ofa :freedman who is at a lower status than :free man in society. The paper is to cover the evaluation of Usama's appointmentas the commander in terms of the importance of young people in society.

Key Words: Prophet Muhammad and Youth, First Young Muslims, Usama ibn Zayd, Usama Army

Giriş

12-25 yaş arası olarak ifade edilen gençlik dönemi, aynı zamanda çocukluktan

yetişkinliğe geçiş yani ergenlik dönemi olarak da bilinmektedir. Bu dönemde genç kendini

kanıtlama çabasındadır. Duyguları yoğundur. Zaman zaman hatalar yapar. Ancak bir yandan da '

yetişkin olduğunu, çocukluktan çıktığını kanıtlamak ister. Ona yetersizliklerinin söylenmesinden hoşlanmaz. Sorgulayıcıdır. Bir yandan kendisine verilen sorumluluklardan kaçarken, bir yandan farklı görevler üstlenmek arzusundadır. Ailesine ve biiyüklerine karşı davranışlarında problemler görülebilir. Bununla birlikte birçok şeyı düşünebilecek, değerlendirebilecek ve birçok işin üstesinden gelebilecek bir seviyeye ulaşmıştır. Artık genç insan toplumda saygın bir yer edinmek istemekte, varlığının yaşadığı çevrede önemli ve fark edilir olmasını arzulamaktadır.1 Dolayısıyla gencin toplumsal uyumu yakalayabilmesi, büyük ölçüde bu ihtiyacının karşılanması ile gerçekleşir. 2

İslam' a göre büluğ çağına girmiş olmak bireysel ve sosyal sorumlulukların başlangıcı olarak kabul edilmekte, kişinin büluğ çağına girmesinin ardından ibadetlerini ve toplum içerisindeki bir takım görevlerini yerine getirmeye başlaması beklenmektedir.3 Günümüz toplumlarında her ne kadar gencin sosyal hayatta etkili bir rol üstlenmesi, okul döneminin ve ekonomik bağımsızlık kazanma sürecinin uzaması sebebiyle gecilanekte ve bu süre içerisinde genç, sosyal hayata pasif bir şekilde katılmak.taysa da, esasen gencin fizyolojik ve psikolojik özellikleri bu konumunu benimsemesini engellemektedir. Çoğunlukla buna bağlı olarak gençlik

1 Müjdat Avcı (2006). ''Ergenlikte Toplumsal Uyum Sorunları", Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, c: 7, sayı: 1, s. 39-40.

2 Halide Nur Öztidoğru Erdoğan. "Ergenlik Döneminin Dini Ve Toplumsal Gelişimi'', AIBU Joıınıal of Social Sciences, Vol:l4, Year:l4, Issue:l, 14, s. 158.

3 Turgay Gündtiz (2003). İslam, Gençlik ve Din Eğitimi -Kuramsal Bir Çalışma-, İstanbul: Düşünce Yayınları, s.

170-171.

(5)

dönemi aileler için problemli bir dönem haline gelmektedir. Zira genç, olumlu aktiviielere

yönlendirilmediği takdirde sorunlu bir gençlik dönemi geçirebilmekte, zararlı alışkanlıklar

edinebilmekte, toplumu tehdit eden düşünce ve hareketlerin içerisine katılabilmektedir.

Yörükoğlu, bir beceri sahibi olan, böylece kendine güveni gelişen gençlerin zararlı faaliyetlerin içerisine girme ve suç işleme olasılığının oldukça düşük olduğunu belirtmektedir. Bir gence

başarabileceği bir görev vermenin onun toplum içerisinde olumlu davranış geliştirmesi açısından gerekli olduğunu vurgulayan Yörükoğlu, gençlerin de bunu arzuladıklarının bir delili olarak, İngiltere'de yapılan bir anketi örnek göstermektedir. Ankete göre gençlerin yüzde sekseni toplum içinde gönüllü çalışmaya hazır olduklarını ifade etmektedirler. 4

Hz. Muhammed (s.a.v)'in gençlerle olan ilişkilerine baktığımızda, onun, gençlerin eğitimine oldukça önem verdiğini, bizzat kendi kontrolünde yetişmiş olan ehliyet sahibi gençleri sosyal hayata katacak ve hatta sosyal hayatı yönlendirecek derecede aktif görevlerde

değerlendirdiğini görmekteyiz. Hz. Peygamber bu yaklaşımı ile bir yandan gençlerin yeteneklerini ve enerjilerini doğru bir kanala yönlendirmekte, bir yandan da gençleri sorumluluk vermek suretiyle eğitmektedir. Hz. Peygamber'in gençlerle olan bu münasebetlerinde onlardan her şeyin mükemmelini beklemediğini, hatalarına karşı yapıcı eleştiriler getirdiğini, tedirgin

oldukları ve hakkıyla yapamayacaklarını düşündükleri işlerde ise onlara yol göstererek

cesaretlendirdiğini özellikle ifade etmek gerekir. Hz. Peygamber eğitim metodu olarak gençlerin olumsuz düşüncelerini ve davranışlarını yargılamadan, kınamadan, onların aklına hitap edecek

açıklamalarla ve ikna edici sohbetlerle değiştirmeyi .amaç edinmiştir. Genci mahcup duruma

düşürmemek ve utandırmamak konusunda hassasiyet gösteren Hz. Peygamber, her bir bireye değerli olduğu duygusunu hissettirmeye özellikle gayret etmiştir.5

Üsame b. Zeyd de bu gençler arasında en dikkati çeken örneklerden biridir. O, henüz on sekiz yaşında iken Hz. Peygamber tarafından, Suriye üzerine gerçekleştirilecek olan askeri bir seferin komutanı olarak atanmıştır. Bu atama, sahabenin önemli bir kısmının tepkisini çekse de Hz. Peygamber onun komutanlığı konusunda ısrar etmiştir.6 Bu, sadece gence yönelik bir teşvik faaliyeti değil, aynı zamanda Hz. Peygamber' in toplumdaki yanlış kanaatlerin değiştirilmesi

konusundaki ,girişimlerden biri olarak değerlendirilmelidir. Zira a5il bir sülaleden gelmenin ve yaşın oldukça Önem arz '· ettiği Arap toplumunda, bu şartların hiç birini taşımayan fakat cesur,

yetenekli ve imanlı bu genç, tüm eleştirilere rağmen Hz. Peygamber tarafından desteklenmiş, bu o_lay Hz. Peygamber' in vefatının hemen öncesindeki son girişimi olarak tarihe geçmiştir.

4 Atalay Yörükoğlu (1986). Gençlik Çağı, 2. Baskı, Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, s. 323-324.

5 Bkz. Mustafa Ağınnan. "Hz. Peygaınber'in Gençlere Yaklaşımı", Etkili Din Öğretimi, 3. Baskı, İstanbul:

TIDEF(Türkiye İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu), Eylül 2010, s. 404-413.

6 Halife b. Hayyat (1993). Ttirihzı Halife b. Hayytit, thk. Süheyl Zek:kar, Beyrut: Daru'l-Fi.kr, s. 64.

-

(6)

jitiJ

Bununla birlikte Hz. Peygamber'in sadece toplumun genç kesimi ile ilgilenmediğini, kadın, erkek, engelli, çocuk, genç, yetişkin, yaşlı ayırt etmeksizin toplumu oluşturan kesimlerin hiç birinin sosyal hayattan dışlanmamaları, yaşadıkları toplumu benimsemeleri ve toplumun

gelişmesi ve ilerlemesine katkı sağlamaları. konusunda gerek tavsiyeleri, gerekse uygulamaları

ile insanlara önemli mesajlar verdiğini özellikle belirtniemiz yerinde olacaktır.7 1. İlk Müslüman Gençler ve İslam Toplumunun Oluşumuna Katkıları

Hz. Peygamber' in daveti sırasında ilk İslam'a giren kesimin öncelikle gençler olduğunu görmekteyiz. Kabile bağlarının ve geleneklerin oldukça güçlü olduğu bölgede, ileri yaş

grubunun bu bağları kırmakta zorlandığı, hatta mevcut dengelerin değişmesine şiddetle karşı çıktığı anlaşılmaktadır. Nitekim İslam'a ilk giren sahabiler arasında en genç yaşta olan Hz. Ali on yaşında iman ederken,8 babası, aynı zamanda Mekke'nin saygın şahsiyetlerinden biri olan Ebu Talib, Hz. Peygamber'e muhalefet etmemesine ve onu ölünceye kadar himaye etmesine rağmen, çevrenin üzerindeki etkisine karşı duramamış ve iman etmeıniştir.9 İslam dinini kabul etmelerinin ardından üzerlerindeki büyük sorumluluğun farkında olarak özveriyle. çalışan

gençler ise bu cesur ve kararlı duruşları sayesinde İslam dininin anlaşılmasında ve yayılmasında, Hz. Peygamber'in kurduğu Medine merkezli İslam Devleti'nin oluşumunda ve

teşkilatlanmasında Müslümanlara büyük yararlar sağlamışlardır.

İslam'm yayılmasında büyük hizmetleri olan gençlerden biri Hz. Ali'dir. Hz. Ali, Hz.

Beygamber'in amcasının oğlu ve sevgili damadı, Raşid halifelerin ise dördüncüsüdür.

Müslümanlar nezdinde birçok yönden saygı duyulan bir şahsiyet olmasının yanı sıra ilk dört Müslümandan biri olması itibariyle de oldukça önem taşımaktadır. Miladi 600 yılında dünyaya gelen Hz. Ali, 10 İslam'a girişinin ardından Kureyş'in Müslümanlar üzerine uyguladıkları

baskılara karşı Hz. Peygan;ıber'le birlikte mücadele edenler arasına katılmıştır. Hz. Peygamber, Medine'ye hicret için yola çıkacağı akşam, kendisine suikast planlayan müşrikleri yanıltmak amacı ile onu yatağına yatırmıştır. Oldukça tehlikeli bir görev üstlenen Hz. Ali, ölüm ile yaşam

arasında verdiği bu mücadele sırasında yirmi iki yaşındadır. 11

Abdullah b. Mes'ud da yirmili yaşlara gelmeden Müslüman olan gençlerdendir. İslam:ı kabul edenlerin altıncısı olduğunu bizzat kendisi söylemekte olan ve bu yönü ile gurur duyan İbn Mes 'ud, genç yaşında, Hz. Peygamber' den sonra Kabe' de sesli bir şekilde Kur' an okuma cesaretini gösteren ilk Müslümanlardan biri olmuştur. Habeşistan'a hicret eden Müslümanlar

7 Bkz. İbrahim Sançam (2004). Hz. Mzılıammed ve Evrensel Mesajı, 2. Baskı, Ankara: DİB Yayınlan, s. 334-362.

8 ·Muhammed b. İshak (2004). es-Siretii'n-Nebeviyye, thk Ahmed el-Mezidi, Beyrut: Daru'l-Kütiibi'l-İlmiyye, s.

181-182.

9 İbn İshak, es-Siretii'n-Nebeviyye, s. 266-270.

ıo Abdülhalık Bakır (2004). Hz. Ali ve Dönemi, Ankara: Bizim Büro Basımevi, s. 678.

11 Bakır, Hz. Ali, s. 135-137.

(7)

arasında yer almış, Medine'ye hicretinin ardından Hz. Peygamber'in katıldığı bütün savaşlarda bulunmuştur. Hz. Peygamber'e sürekli yakın durması, onun eğitiminden istifade etmesi, Hz.

Peygamber'in de onu bu konuda desteklemesi, yaşadığı dönemde İbn Mes'ftd'u İslami ilimler konusunda önemli bir konuma getirmiştir.12

İlk Müslümanlar arasında yedinci sırada olduğıı rivayet edilen Erkam b. Ebu'l-Erkam, İslam'ı seçtiğinde on yedi veya on sekiz yaşlarındadır. Onun Safa tepesi üzerindeki evi İslam'ın yayılışının erken dönemlerinde Hz. Peygamber tarafından Müslümanların merkezi yapılmış,

bifçok Mekkeli burada İslam'a girmiştir. Erkam'ın, Müslümanların hizmetine açtığı bu ev İslam'ın evi "Daru'l-İslam" ismiyle anılmıştır. On yedi yaşında gerçekleştirdiği bu büyük hizmetin dışında Erkam, Hz. Peygamber ile birlikte Medine'ye hicret etmiş, Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına da katılmış, önemli sahabiler arasında yerini almıştır.13

Sa'd b.

Ebu

Vakkas on yedi yaşında Müslüman olan gençler arasındadır. Annesi onun İslamiyet'i kabulünden şiddetle rahatsız olmuş ve Müslüman olmadan ölmüştür. Sa'd, cesur

kişiliği ve maharetli savaşçılığı ile Hz. Peygamber'in en güvendiği komutanlar arasında yer almıştır. Müslümanların içerisinde söz sahibi sahabilerden bir olan Sa'd, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde Sas~ere karşı ordu komutanlığının yanı sıra valilik görevi de yapmıştır.14

Genç yaşında ticaretle meşgul olan Talha b. Ubeydullah'ın da yirmili yaşlara gelmeden Müslüman olduğu bilinmektedir. Mekkelilerin Müslüman!ara uyguladığı eziyetlere Hz. Ebu Bekir ile birlikte muhatap kalmıştır. Uhud savaşında Hz. Peygamber'e gelen oku elleriyle engellemeye çalışırken parmaklarından yara almış, o gün bütün vücudu darbe almışken aldırış

etmeden savaşması ve gösterdiği kahramanlıklar Hz. Peygamber'i hayrette bırakmış, ona,

"Talha, (cennet sana) vacip kılındı" demekten kendini alamamıştır. Hz. Peygamber'in ''Havarim" diye 1simlendirdikleri arasında yer alan Talha, ilerleyen yıllarda Müslümanların lider şahsiyetlerinden biri olmuştur.15

Ensar'ın gençlerinden olan Muaz b. Cebel on sekiz yaşlarında Müslüman olmuştur.

İkinci Akabe Biatı'na katılmış, Medine'de arkadaşlarıyla birlikte Beni Selime'nin putlarını kırmış, İslam'ı öğrenme konusunda oldukça istekli hareket ederek çok erken bir dönemde fıkıh

konusunda Ifr ~eygamber'in güvenini kazanacak donanıma ulaşmıştır. Zira Hz. Peygamber onu Yemen'e dini öğretmek, zekatları toplamak ve kadılık yapmak üzere göndermiştir. Hz.

Peygamber' in, ona Yemen' de davaları nasıl çözeceği konusundaki sorusuna; önce K.itab 'a

öaşvuracağı:nı, onda yoksa Rasulullah'm hükmüne başvuracağını, söz konusu mesele ile ilgili

12 İsmail Cerrahoğlu (1988). "Abdullah b. Mes'üd", DİA, c. 1, s. 114~117.

13 Muhammed b. Sa'd (2001). Kitabii't-Tabakiiti'l-Kebir, thk. Ali Muhammed Ömer, Kahire: Mektebetü'l-Hanci, c.

3, s. 223-225.

14 İbrahim Hatiboğlu (2008). Sa'd b. Ebü Vakkas, DİA, c. 35, s. 372-374. . .

15 İbn Sa'd, Tabakiit, c. 3, s. 196-206; Bünyamin Erul (2010). "Talha b. Ubeydullah'', DIA, c. 39, s. 504.

(8)

jltjl

daha önce Hz. Peygamber'in de bir hükmü yoksa _o takdirde kendi reyi ile ictihad edeceğini söylemiş, Hz. Peygamber ondan duymak istediği cevabı alınca Muaz'ın göğsüne hafifçe vurarak büyük bir memnuniyetle Allah'a hamd etmiştir. Muaz, Hz. Peygamber'in güvenini boşa çıkarmayarak genç yaşında aldığı bu büyük sorumluluğu hakkıyla yerine getirmiş, vefatına

kadar birçok fetih hareketine katılarak İslam'ın yayılmasına hizmet etmiştir.16

Müslümanların ikinci halifesi Hz. Ömer 26 yaşında Müslüman olmuştur. Onun İslam'a girişi Mekke'de büyük bir heyecan ortamı oluşturmuştur. Zira Hz. Ömer'in İslam'ı kabulü Müslümanlara cesaret kazandırmış, onunla birlikte din aleni olarak yaşanmaya ve yayılmaya

başlamıştır.17 Gençliğinde, cesaret ve imanı kendisinde özdeşleştiren Hz. Ömer'in, İslam'ın yayılışına büyük hizmetleri olmuştur. Hz. Ömer, Hz. Ebubekir ile birlikte Hz. Peygamber'i her türlü mücadelesinde desteklemiş, halife olduğunda da Müslümanların refahı ve devletin bekası

için en üst düzeyde gayret sarf etmiştir. EbU Ubeyde b. Ceırah, Cafer b. Ebu Talib ve Zeyd b. Sabit gibi erken dönemde Müslümanlığı seçen daha birçok sahabi İslam'ın yayılması konusunda önemli görevler üstlenmişlerdir. İslam tarihinde gururla ifade edilen bu başarıların Hz.

Peygamber' in izlediği eğitici ve teşvik edici metod sayesinde gerçekleştiği görülmektedir.18

Watt, Hz. Muhammed Mekke'de adlı kitabında İlk Müslümanları sınıflandırırken bunlardan birinci grubu "En İyi Ailelerin Genç Oğulları", ikinci. grubu da "Diğer ~lelerden Çoğu Oldukça Genç Olan Erkekler" olarak ifade etmektedir. Hatta bu gençleri Hz. Peygamber'e

~şı düşmanlıkta önde giden, Mekke'ye hfilcim kimselerin yakınları olarak tanımlar. İslam'a ilk girenler büyük çoğıınlukla otuz yaşın altındadırlar. Dolayısıyla sanıldığının aksine İslan:ı'ı ilk seçenler içerisinde çoğıınluğu toplumun zayıf kesimi değil, genç kesimi oluşturmaktadır. Hatta Watt, İslam'ın ortaya çıkışı ve yayılışını "Genç İnsanlar Hareketi" olarak ifade etmektedir.19 O, verdiği örneklerle bu gençlerin İslam'ı kabul ederken siyasi veya iktisadi bir. mesele düşünmediğini, direkt olarak İslam'ın öğretilerinden etkilendiklerini belirtmektedir,20 _Görülmektedir ki putperest bir toplum içerisinde Hz. Peygamber'in getirdiği tek Allah'a imana çağıran, ·eşitlikçi ve güzel ahlakı öne çıkaran İslam dini, özellikle öz güveni yüksek, varlıklı ailelere mensup gençler tarafından kabul görmüştür. Bu gençler, toplumdaki inanç, adalet ve ahlak konusundaki zafiyetleri kısa zamanda fark etmişler ve direnmeksizin, önyargısız bir şekilde doğru olduğunu idrak ettikleri yola girmişlerdir. Gençlerin Hz. Peygamber'in etrafuida kenetlenmeleri, onun eğitimine tabi olarak yetişmelerini sağlamış, Hz. Peygamber İslam'ın

16 İbn Sa'd, Tabak!it, c. 3, s. 539-546.

17 İbn Sa'd, Tabaktit, c. 3, s. 245-247.

18 Bkz. Şuayip Özdeınir, Rahime Kavak. "Kur'an ve Hadislerde Gençlik Dönemi Özellikleri", Turkish Studies - International Periodicalfor the Langııages, Literatzıre ciııd History o/Turkish ar Turkic, Volume 9/2 Winter 2014, s.

1215-1224; Ağınnan, a.g.m., ss. 403-410.

19 W. Montgomery Watt, (1986). Hz. Muhammed Mekke'de, çev. M. Rami Ayas Azmi Yüksel, Ankara: AÜİF

Yayınları, s. 101-103.

20 Watt, Hz. Muhammed Mekke'de, s. 103-105.

(9)

doğması ve yayılması sürecinde gençlere önemli sorumluluklar vererek onların yetenek ve enerjilerini uygun şekilde değerlendirmelerine fırsat vermiş, her zaman destekleyici davranarak onlara olan güvenini en üst düzeyde ortaya koymuştur. Bu örnekler bize gençlik döneminin

yetişkinliğe geçerken yaşanılan bir süreç değil, aksine hayatın içerisinde bizzat

değerlendirilmesi gereken oldukça verimli bir dönem olduğunu göstermektedir.

2. Üsame b. Zeyd'in Hz. Peygamber İle Yakınlığı

Üsame, Hz. Peygamber'in azadlı kölesi, aynı zamanda ilk dört Müslüman' dan biri olan Zeyd b. Harise'nin oğludur. Annesi, Hz. Peygamber'in babası Abdullah b. Abdülmuttalib'ten, eşi Amine'ye kalan Bereke, diğer adı ile Ümmü Eymen adlı cariyedir. Baba tarafından Yemen'in Kelb kabilesine mensup olan Üsame, anne tarafından Habeşlidir. Hz. Peygamber, annesinin ölümünden sonra onunla yakından ilgilenen Ümmü Eymen için "O benim annemden , sonraki annemdi.". demektedir. Zeyd ile Ümmü Eymen'in evliliğine ise Hz. Peygamber vesile olmuştur. Üsame'nin babası Zeyd oldukça beyaz tenli olmasına karşın annesi siyahi bir kadındır. Üsarne de amiesine benzemektedir ve o da siyahidir. Bu durumundan dolayı insanlar bir müddet Üsame'nin babası konusunda tereddüt içeren rahatsız edici ifadeler kullanmışlardır.

Bir gün nesep ko.~usunda ehil bir kişi Üsarne ile babasının ayaklarını gördüğünde bu ayak

diğerindendir diyerek akrabalığa işaret etmiş, Hz. Peygamber bu tespitten çok memnun

kalmıştır.21

Üsarne, kabası ve kendisi kastedilerek; Hz. Peygamber'in sevgilisinin sevgilisi ..

"Hibbu'bni'l-Hibb" veya Hz. Peygamber'in sevgilisi "Hibbu Rasulillah" adı ile anılmıştır. Zira Zeyd'in insanlar içerisinde Hz. Peygamber'iıi en sevdiği kişi olduğu ifade edilmektedir.22 Hz.

Peygamber onu evlat edinmiş, İslam'da evlat edinmek yasaklanıncaya kadar Zeyd, Muhammed'in oğlu anlamında "Zeyd b. Muhammed" adı ile anılmıştır. Zeyd'in ailesi Mekke'ye geldiklerinde onu geri almak istemişlerse de, o Hz. Peygamber'in yanında kalmayı

tercih etmiştir. 23 Görüldüğü gibi Zeyd'in oğlu Üsame de Hz. Peygamber' e en az öz torunu kadar

yakınlık taşımaktadır.

Üsarne, hicretten dokuz yıl önce dünyaya gelmiş, hicretin elli dört veya elli dokuzuncu senesinde Medine yakınında bulunan Curf'ta vefat etmiştir. Kabri Medine'dedir. Rivayetlere

. ' . - M -

göre Hz. Peygamber'in vefatı sırasında Usame on sekiz veya yirmi yaşlarındadır, Usame,

doğumundan itibaren İslam ile tanışmış, Hz. Peygamber'in gözetimi ve terbiyesi altında

Müslüman 'olarak yetişmiştir. O, doğduğunda Hz. Peygamber'in çok sevindiği, zira onu aileden

21 İbn Sa'd, Tabakiit, c. 4, s. 57-58; Vehbe Zuhayli (1996). Üsame b. Zeyd,

3.

Baskı, Dımeşk: Diiru'l-Kalem, s. 14-16.

22 Melımet Salih An (2012). "Üsame b. Zeyd", DİA, c. 42, s. 361.

23 İbn Hişam (1995). es-Siretii'n-Nebeviyye, thk Mustafa es-Sekkii, İbrahim el-Ebyiiıi, Abdülhafız Şelebi, Kahire, c.

1, s. 247-249.

24 İbn Sa'd, Tabakiit, c. 4, s. 57-58; Zuhayli, Üsame b. Zeyd, s. 16-18.

-

(10)

pliM

biri olarak gördüğü ve benimsediği belirtilmektedir. Öyle ki Hz. Peygamber, torunu Hz. Hasan'ı bir dizine, Üsame'yi de diğer dizine oturtur ve onları çok sevdiğini söyleyerek, "Allah'ım sen de onları sev" diye dua ederdi. Hz. Aişe, Hz. Peygamber'in Üsame ile ilgili olarak "Kim Allah ve Rasulünü seviyorsa Üsame'yi sevsin. Üsame insanlar içinde bana en sevgili· olandır."

dediğini, bu sözünden sonra kimsenin Üsame'ye kızgın davranamadığını söylemek:tedir.25

Hz. Peygamber'in Üsame'ye karşı derin sevgisi Hz. Ai:şe'nin hatıralarında açıkça görülür. Üsame bir gün yüzü kanlanmış ve toprak içinde olduğu halde kapıdan içeri girer. Hz.

Peygamber Hz. Aişe'ye bunu temizlemesini söyler. Hz. Aişe rahatsız olur, temizlemek istemez.

Bu defa Hz. Peygamber Üsame'nin yüzündeki kanları ve toprağı kendi elleriy~e temizler. Yine bir defasında Hz. Peygamber Hz. Aişe ile birlikte yanlarında Üsame·oıduğu halde otururlarken, Allah Rasulü bir ara Üsame'ye dikkatlice bakar ve : "Eğer Üsame cariye olsaydı onu giydirir, süsler, sonra onu bir erkekle evlendirirdim" diyerek neşelenir.26 Sahabe, birçok sefere çıkarken Üsame'yi Hz. Peygamber'in bineğinin terkisinde görmüştür. Hatta Sevgili Peygamber Mekke_'nin fethinde Kabe'ye, yanında Üsame ve Bilal olduğu halde girmiştir. Hz. Peygamber Üsame'yi o kadar yakınında tu~ak:tadır ki, bir rivayete göre siyahi bir genç olan Üsame'nin Hz. Peygamber' e olan bu yakınlığı, mağrur Yemenli kabilelerin irtidat etmelerine sebep olarak ' gösterilmiştir. Hz. Peygamber'in Arafat'tan inişi Üsame'yi beklemesinden dolayı gecikmiş, Yemenliler, Hz. Peygamber'in basık burunlu, siyah bir genç yüzünden onları beklefinesinden rahatsız olmuşlar ve " biz bunun için geciktirildik" diye söylenrnişlerdir. 27

Hz. Peygamber Mekke müşriklerinden Hakim b. Hizam'ın kendisine hediye etmek

istediği eski Yemen Hükümdarlarından Seyfb. Zil Yezen'e ait olan özel bir elbiseyi ondan para ile satın almış, sadece bir Cuma günü giydikten şoma onu Üsame'ye hediye etmiştir.28 Üsame

yaşının küçük olması sebebiyle Ub.ud gazvesine katılamamış, ancak çok istekli olması sebebiyle Hz. Peygamber onu kıraıiıamış ve Hendek Gazvesi'ne katılmasına müsaade etınlştir.29 Hz.

Aişe'ye iftira atıldığı ifk hadisesi sırasında da Üsame'yi Hz. Peygamber'in yanında görmekteyiz. Hz. Peygamber'in konu ile ilgili olarak danıştığı kişiler arasında Üsame de bulunmaktadır." Üsame Hz. Aişe hakkında olumlu konuşmuş, "Ya Resulallah ben senin ailen hakkında hayırdan _başka bir şey bilmiyorum. Bu söylenen yalan ve batıldır" demiştir.30 HZ.

Peygamber' in Üsame'ye bunu sorması zannediyoruz ki görüşünü almanın yanında, onun ailenin içinden biri olması sebebiyle, Hz. Aişe'nin daha önce şüphe götürecek bir davranışına şahit olup

25 İbn Sa'd, Tabakiit, c. 4, s. 57-59; Zuhay!I, Üsame b. Zeyd, s. 35.

26 Ebu '1-Hasan Ali b. Muhammed İbnü '1-Esir (2009). Üsdii 'l-Giibe fi Ma 'rifeti 's-Sahiibe, tlık. Eş-Şeyh HaW

Me'mıin, 4. Baskı, Beyrut: Dilııı'l-Ma'rife, c. 1, s. 75; Zuhayli, Üsame b. Zeyd, s. 14-18, 24-31.

27 İbn Sa'd, Tabakiit, c. 4, s. 57-59. ·

28 İbn Sa'd, Tabakiit, c. 4, s. 59.

29 Arı, "Üsame b. Zeyd", DİA c. 42, s. 361.

30 İbn Hişam, es-Siretii 'n-Nebeviyye, c. 2, s. 301; Zuhayli, Üsame b. Zeyd, s. 42-44.

(11)

olmadığını öğrenmek, . onun bu konudaki gözleminden istifade edebilmek amacını

taşımaktadır. 31

Görüldüğü üzere siyah tenli bu gence olan sevgisini Resulullah her fırsatta gösterdiği

ıçın insanlar Üsame'nin Hz. Peygamber iıezdindeki kıymetini kabul etmek durumunda kalmışlardır. Hatta bu durumdan istifade etmek isteyen bazı kişiler Üsame'den, hırsızlık yaptığı için cezalandırılacak olan Kureyş'in Mahzumoğulları soyundan Fatıma adında bir kadının

affedilmesi için Hz. Peygainber'e rica etmesini istemişlerdir. Rasulullah durumdan rahatsız olsa da Üsame'ye bunu ileri düzeyde yıııısıtmamış, teklifin asla İslam'ın adalet anlayışına yakışmayacağını kendi kızı Fatıma'yı örnek vererek belirtirken, _üsame'yi, uyarmakla yetinmiştir.32 Elimizdeki bilgilere göre Üsame'nin Hz. Peygamber'in uyarısına muhatap

olmasına sebep olan en önemli olay hicretin sekizinci yılında gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber'in Fedek civarında yaşayan Mürre kabilesi üzerine gönderdiği iki yüz kişilik askeri birliğin

içerisinde Üsame de bulunmaktadır. Üsame,. Mürre kabilesinin müttefiki olan Cüheyne kabilesine mensup Mirdas b. Nebik'ı öldürmek üzere iken o, "la ilahe illallah" diyerek iman

ettiğini belirtir. Üsame ise onun ölüm korkusuyla iman etmiş ·olduğunu düşünerek onu öldürmekten vaz geçmez." Hz. Peygamber durumu öğrendiğinde Üsame'nin bu davranışından şiddetle rahatsız oiur. Ona tekrar tekrar "kalbini yarıp da mı baktın?" diyerek yanlış yaptığım ifade eder. Üsame bu büyük hatasından dolayı duyduğu pişmanlığı keşke daha önce değil de

günahlarımdan arınmış bir şekilde bu gün Müslüman olsa)Tdım diye ifade etmiş, bir daha Müslüman'a el sürmeyeceği konusunda kendi kendine söz vermiştir.33 Hz. Peygamber'in Üsame'ye karşı sabırlı ve sevgi dolu yaklaşımının çocukluğunda olduğu gibi gençliğiİıde de devam ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Hz. Peygamber'in, Üsame'nin gençlik döneminde işlediği kusurları, ne kadar büyük olursa olsun ilişkilerini sarsmaksızın ancak ciddi bir şekilde uyararak düzelttiğini görüyoruz. Olayın sonrasında ise Hz. P~ygamber'de Üsame'ye

karşı her hangi bir güvensizlik oluşmamış, aynı derecede karşılıklı güven içerisinde hareket etmişlerdir. Zira Hz. Peygamber Üsame'yi hiçbir şekilde duygusal olarak hırpalamadığı için Üsame de Hz. Peygamberden uzaklaşma eğilimine girmemiştir. Böylece özgüvenini kaybetmeyerek daha ciddi meselelerde sorumluluk almaktan kaçınmamıştır. Gençlerin topluma

kazandınlmaslııd~, onların özellikle hata yaptıklarında gösterilen tepki çok önemlidir. Nitekim

3f Hz. Peygamber, bu ' olayla ilgili olarak Hz. Ali'nin tavsiyesi üzerine evde hizmet gören Büreyre adlı cariyeyi

konuşturmuş, Hz. Aişe'nin, onun dikkatini çeken bir kusurunun olup olmaçlığını öğrenmek istemiş, cariye, Hz. Aişe

için ancak hayır konuşacağını, bununla birlikte o hamur yoğurduğuiıda Hz. Aişe'nin hamuru beklemesi gerekirken uyuduğunu, koyunun gelip hamuru yediğini ifade etmiştir İbn Hişam, es-Siretii 'n-Nebeviyye, c. 2, s. 30 l.

32 İbn Sa'd, Tabakat, c. 4, s. 64, Salim Öğüt (1995} "Fatıma bint Esved", DİA, c. 12, s. 226; Seyfullah Kara, "IIz.

Peygamber'in Elinde Şekillenen İdeal Gençlik", Gençlik Araştırma/an Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 2, s. 23.

33 İbnü'l-Esir, Üsdü'l-Giibe, c. 1, s. 77; An, ''Üsame b. Zeyd", DİA, c. 42, s. 362.

-

'

(12)

Atalay Yörükoğlu da, suç işleyen gençlerin büyük çoğuriluğunda güvensizlik, aşağılık duygusu ve sevilmediğine inanma gibi duyguların ön plana çıktığını ifade etmektedir.34

3. Müslümanların Genç Komutam: Üsame b. Zeyd

Hz. Peygamber tarafından Üsame b. Zeyd'in ordu komutanı olarak atanması bizim için iki yönden önem taşımaktadır. Birincisi, Üsame'nin yaşının çok genç olmasına ve insanların da bundan rahatsızlık duymasına rağmen ona böyle büyük bir görevi verirken Hz. Peygamber'in son derece kararlı davranması, ikincisi ise azadlı bir kölenin oğlu olması sebebiyle toplumda zayıf bir konumda görülen Üsame'nin, Hz. Peygamber tarafından liderlik konumuna taşınması.

Bilindiği gibi İslam' dan önce Araplar toplumu hür, mevla ve köle olarak üç sınıfa ayırmışlardı.

Bu sınıflar içerisinde köleler tam bir eşya hükmünde görülürken, her hangi bir sebeple azad edilen veya efendisine kendi bedelini ödeyerek esirlikten kurtulan köleler, "mevla" adını alarak toplumda hür ile esir arasında bir konum elde etmekteydiler.35 Asaletin oldukça önem taşıdığı bu toplumda, her ne kadar önenili bir kabileye mensup olsa da Üsame'nin babasının mevla

olması, annesinin ise Habeşli siyahi bir bayan oluşu onun adına önemli dezavantajlardı.

Hz. Peygamber bu görevlendirme sırasında muhtemelen vefatının yaklaştığının 1.

farkındaydı. Böyle bir hal üzereyken verdiği son emri, bu ordunun hazırlanarak Suriye "ijzerine gönderilmesi oldu. Hiçbir davranışını rastgele gerçekleştirmemek konusunda son derec~ dikkatli

-

.

olduğunu bildiğimiz Hz. Peygamber'in, şüphesiz bu davranışıyla Müslümanlara ve ordunun gidecek olduğu bölgelere önemli mesajları vardı. İslaıp.'ı tebliği boyunca mücadele ettiği Araplardaki kabile geleneklerinin tekrar ortaya çıkmaması açısından bu Hz. Peygamber'in son

eğitimi, Müslümanların ise Hz. Peygamber hayattan ayrılırken son irntihanlarıydı. Arnold, Hz.

Peygamber' in Arap geleneklerine karşı verdiği mücadeleyi şöyle izah etmektedir:

" .. .İslfun'da bütün.mü'minlerin eşit ve kardeş sayılması; Arap veya başka ırktan, hür veya köle, mü'minlerin arasında hiçbir ayrımın gözetilmemesi .... bütün bunlar taleplerini

atalarının belirlediği çerçevede şahsi arzularına .dayandıran ve aynı şekilde ruhunun zevk

duyduğu sonu _ge_lmez kan davfilarını sürdüren Arabın gurur dolu kabile merkezli zihniyetine doğrudan doğruya.ters gelen bir anlayıştı. Gerçekten de, Hz. Muhammed'in öğretisindeki temel prensipler, Arapların o zamana kadar çok değer verdiklerine karşı tam bir protesto mahiyetindeydi. Dine yeni giren Müslümanlara, o zamana kadar hakir görülen değer hükümleri fazilet diye öğretiliyordu."36

34 Yörükoğlu, Gençlik Çağı, s. 297.

35 Neşet Çağatay (1957). İslamdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Ankara: AÜİF Yayınlan, s. 120.

36 Thomas Walker Arnold (2007). İslam '111 Tebliğ Tarihi, Tere. Bekir Yıldırun, Cenker İlhan Polat, İstanbul: İnkili.b

Yayınlan, s. 68-69.

(13)

Hz. Peygamber miladi 632 Muharrem ayında Üsame b. Zeyd'i Şam'a sefer düzenlemek üzere görevlendirdi. O, genel olarak komutanlık konusunda Üsame'ye güveniyordu. Zira savaşa çıkmadığı zamanlarda silahım ya Hz. Ali 'ye ya da Üsame'ye veriyordu. O, içerisinde Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Sa'd b. Ebı1 Vakkas, Ebı1 Ubeyde b. Cerrah gibi önde gelen sahabilerin de bulunması planlanan ordunun kumandanı olarak atadığı Üsame'den, atlılarıyla Filistin topraklarından Belka ve Dfuum sınırlarına kadar gitmesini istedi. Zira bu bölge Üsame'nin

babasının da şehit olduğu Mute savaşının gerçekleştiği bölgelerdi. Rasulullah Üsame'ye verdiği ta]imatlarımn yam sıra onu, dikkat etmesini istediği hususlarda uyardı. Ona ve emrindeki Müslümanlara bir öğüt olarak şunları söyledi: "Allah yolunda Allah'ı

inkar

edenlerle savaşın,

sözünüzde durun, yeni doğan çocuklara, kadınlara dokunmayın, düşmanla savaşmak konusunda çok arzulu ve hırslı olmayın, zira. onlar vasıtasıyla Allah sizi imtihan edebilir. Bunun yerine "Ya Rabbi onların şerrinden bizi koru, onların şiddetinden koru." deyin. Toplu bir şekilde iken ' onlarla karşılaştığınızda, sakin olun. Birbirinize düşmeyin, ihtilaf etmeyin. Deyin ki: "Ya Rabbi biz senin kullarımzız. Onlar da kulların. Bizim ve onların alınları senin elinde. Galip ancak sensin ... "37 Hz. Peygamber Üsame'nin, babasının da şehid edilmesinin hırsıyla heyecanlı hareket edebileceğini biliyor, Müslümanların asla dengeyi bozmamaları ve daima temkinli hare.ket etmeleri konusunda onları uyarıyordu. Nitekim genç ve yetenekli komutanın uyarılmaya

ve doğru şekilde yönlendirilmeye ihtiyacı vardı.

Üsame ile birlikte gönderilecek asker sayısı yaklaşık üç bin kişiden oluşuyordu.

Bunlardan bin tanesi atlıydı. Hazırlıklar başladığı sırada Hz. Peygamber'in vefatıyla

sonuçlanacak olan hastalığı ortaya çıktı. Nitekim bu seriyye aynı zamanda onun son talimatı

olacaktı. Rasulullah, hastalığı ağırlaştıkça, insanların ordunun hazırlanmasında yavaş

davrandıklarını fark etti. Rahatça anlaşılıyordu ki insanlar Üsame'nin emirliğinden memnun

değildi. Ordunun içerisinde, aralarında Muhacir ve Ensar'ın büyükleri dururken genç bir

delikanlıyı emir kıldığım söyleyerek huzursuzluklarını dile 'getirenler vardı. Ayyaş b. Ebu Rebia dahi "İlk Muhacirlerin başında bu çocuk mu olacak" diyerek dunı:mdan duyduğu rahatsızlığı

ifade etmekten çekinmiyordu. Özellikle münafıklar eleştirileri ileri boyutlara ·taşıdılar. Bu

serzenişlerden Hz. Peygamber haberdar oldu. Çok rahatsız olmuştu. Hasta haliyle başına bir

sarık sararak Ç~ ve minberin üzerine otıırdu. Ayağa kalktı, önce Allah'a hamd-ü sena etti.

Ardından mescitte hazır bulunanlara şöyle seslendi: "Ey insanlar! Üsame'nin gönderilmesini

gerçekleştiriniz. Yemin ederim ki onun emirliği konusunda laf ettiniz. Ondan önce babasının emirliği hakkında da söylenmiştiniz. Muhakkak ki o emirliğe layıktır. Muhakkak onun ba,bası da layıktı." Rasulullah'ın sitenıli ve bir o kadar da kararlı bu konuşmasının ardından, insanlar

savaş hazırlıklarını hızlandırdılar. Bir yandan da Hi. Peygamber'in ağrıları şiddetleniyordu.

37 Zuhayli, Üsame b. Zeyd, s. 69-70.

(14)

,,,,

Genç Üsame, ordusuyla birlikte Medine yakınlarındaki Curf denilen mevkiye geldi. Herkes Hz.

Peygamber için yüce Allah'ın ne takdir edeceğini beklemeye başladı.38 Üsame ve onunla birlikte Curf'ta bekleyen adamları Hz. Peygamber'in durumu ağırlaşınca tekrar Medine'ye döndüler. Üsame Hz. Peygamber'i görmek için odasına girdi, ancak Hz. Peygamber'in konuşacak gücü yoktu. Elini bir göğe kaldırdı, bir de Üsame'nin üzerine sürdü. Bu dermansız haliyle birlikte ona dua ediyordu.39 Rasulullah son anına kadar her fırsatta, gelen olumsuz haberlerin endişesiyle "Üsame'yi destekleyin" demeye devam etti. Hz. Peygamber, vefatının hemen öncesinde kısa bir iyileşme emaresi gösterdi ve bunu fırsat bilerek son kez mescidin kapısından Hz. Ebubekir'in arkasında sabah namazı kılmakta olan sahabilerine baktı. İnsanlar onun iyileştiğini düşünerek sevinirken, o, ümmetinin birlik içerisinde namaza durmuş olduğunu görmenin mutluluğunu yaşadı. Kısa bir süre sonra da vefat etti.40

Hz. Peygamber'in vefatının ardından halife olarak seçilen Hz. Ebubekir'in ilk

icraatlarının neler olacağı Müslümanlar tarafından merakla beklenmekteydi. Zira henüz Hz.

Peygamber vefat etmeden önce başlayan ridde hareketi sert bir müdahaleyi gerektiren boyutlara

ulaşmış ve Medine'yi tehdit edecek hale gelmiş, bir yandan da Yahudi ve Hıristiyanlar itaat altından çıkmak üzere hazır vaziyete geçmişlerdi.41 Bu aşamadan sonra Hz. Ebubekir'in·

Üsame'ye karşı davranışları oldukça önem arz ediyordu. Zira Müslümanlar bu defa da, durumun hassasiyetini öne sürerek insanların Medine'den ayrılmaması gerektiğini söylüyor, Üsame ordusunun gönderilmemesi konusunda Hz. Ebubekir' e baskı yapıyorlardı. O ise beklenenin iliine tüm bu olumsuz şartlar altında da olsa Üsame'nin bu sefere mutlaka çıkması gerektiğini düşünüyordu. Muhtemelen' Hz. Ebubekir, Hz. Peygamber'in isteğinin farkındaydı, verdiği mesajı anlıyordu. O da genç Üsame'nin sahabeye komutanlık yapmasının kendileri için önemli bir imtihan olduğunu biliyor, bu talimatı yerine getirmenin topluma kazandıracağı ahlaki etkiyi benimsiyor, bu tarihi olayın Üsame'nin konumunda nice insanlara özgüven aşılayacağına inanıyordu. Hz. Ebubekir, Üsame Ordusu'nun gönderilmesine itiraz edenlere hitaben: "Nefsim kudreti elinde olan Allah'a yemin ederim ki vahşi.hayvanların beni kapıp götüreceklerini bilsem de Üsame Ordusu'nu Hz. Peygamber'in emrettiği şekilde kesinlikle yola çıkarırım." diyerek

kararından vazgeçmeyeceğini açıkça belirtti ve Hz. Peygamber' in vefatından yaklaşık yirmi gün sonra, Rebiulahir'in başlarında insanları tekrar Curfa yönlendirdi. 42

38 İbn Hişam, es-Siretii'n-Nebeviyye, c. 2, s. 650-651; Ahmed b. İshak b. Ca'fer el-Yakı1bl (2002). Tiirilııı'/-Ya'laibi, thk Halil el-Mansur, Beyıut: Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, c. 2, s. 47, 76-77; Zuhayli, Üsame b. Zeyd, s. 68-70.

39 İbn Hişam, es-Siretü 'n-Nebeviyye, c. 2, s. 651. .

40 İbn Hişam, , es-Siretii 'n-Nebeviyye, c. 2, s. 652-653, Ebfı Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi ( ty). Tiirilııı 'r-Rıısııl ve'! Miilük, thk. Muhammed ebu'l-Fazl İbrahim, Beyıut: Diiru Süveydiin, c. 3, s. 198.

41 Halife b. Hayyat, Tiirilıu Halife b. Hayyiit, s. 65; el-İmam Ebu'l-Hasen el-Belazuri (1991). Fııtülııı 'l-Biildiin, thk.

Rıdvan Muhammed Rıdvan, Beyıut: Diiru'l-Kütübi'l-İlmiyye, s. 104.

42 Ebu'l-Hasen Ali b. Ebi'l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdü'l-Kerirn İbnü'l-Esir (1987). el-Kamil fi't-

Tiirilı, thk Ebu'l-Fida Abdullah el-Gazi, Beyrut: Daru'l-Kütüb'i'l-İlrniyye, c. 2, s. 199-200.

(15)

Üsame, Hz. Peygamber'in vefatı ile birlikte yaşanan gelişmelerden tedirgindi. Belki hakkında yapılan yorumların da etkisiyle ordusu içinde bulunan Hz. Ömer'i tekrar Medine'ye göndererek Halife'nin bu seferden vazgeçmesini teklif etti. İnsanlardan muhalefet sesleri tekrar yükselmeye başladı. Hz. Ebubekir'e "Üsame'yi tut, Rasulullah'ın ardından Arapların saldırılarından. korkuyoruz." diyorlardı.43 Ordunun içinde bulunanlardan bazıları ise eğer ·ordu mutlaka gönderilecekse daha yaşlı ve tecrübeli bir komutan ile gönderilsin diyordu. Görülen o ki oıılar asıl olarak Üsame'yi istemiyorlar, onun kumandası altında hareket etmekten kaçınıyorlardı. Hz. Ömer, Üsame'nin isteği üzerine Medine'ye gelerek Halife ile görüştü. Halife daha da keskin bir tavırla kendisini kurtların parçalayacağını bilse yine de Hz. Peygamber'in,

vefatının hemen öncesinde kesin olarak talimat verdiği bu hareketi yanın bırakmayacağını

söyledi. Hz. Ömer'in, Üsame' den başka birini istediklerini söylemesi üzerine ise "Onu Rasulullah komutan atadı, sen benden onu görevden almamı nasıl istersin" diyerek tepki - gösterdi ve bu defa bizzat kendisi yola çıkarak askerlerinin yanına ulaştı. Onları kendi elleri ile yola koyarken, Üsame bineğinin üzerinde o ise yaya olarak yürüyordu. Üsame mahcup bir

şekilde Halife'ye ya onun da bineğe binmesini ya da kendisinin ineceğini söyledi. Hz. Ebubekir ise her iki teklifi de kabul etmedi. Böylece komutanına duyduğu saygıyı tüm insanların

nezdinde bizzat gösterdi. Halife, Üsame'den kendisine destek olması için Hz. Ömer'i geride

bırakmasını rica etti. Üsame de halifenin bu isteğini kırmadı. Hz. Ebubekir, yola çıkacak olan orduya dikkat etmelerini istediği konulan tek tek belinti. Onlardan hainlik etmemelerini, sözlerinde dmmalarını, ganimetten çalmamalarını, çocuk, yaşlı ve kadınları öldürmemelerini, hurma ağaçlarını ve meyve veren hiçbir ağacı kesmemelerini ve yakmamalarını, yemek

amacıyla olmadıkça koyun, sığır ve develeri kesmemelerini, manastıra çekilmiş dindar insanlara

dokunmamalarını istedi. Hz. Ebubekir son olarak orduyu Allah'a emanet ederken, Üsame'ye, Hz. Peygamber' in kendisine emrettiği şekilde hareket etmesini söyledi.44

Üsame, sahabenin ve ensarın ileri gelenlerinin de yer aldığı ordusuyla planlanan şekilde sonunda yola çıkmıştı. Kırk veya yetmiş gün içinde, oldukça başarılı geçen bir harekatın

ardından geri döndü. Rivayetlerde Üsame Ordusu 'nun gönderilmesinin oldukça faydalı sonuçlan olduğu belirtilmektedir. Müslümanların, Hz. Peygamber'in vefatının hemen ardından

sefere çıkardıklaı;ı bu ordu, Şam'da, düşmanlara karşı elde ettiği başarının yanında, Araplara

karşı da birlik içerisinde hareket ettikleri ve güçlü bir şekilde yollarına devam edecekleri mesajını vermişti.45

43 Halife b. Hayyat, Tarfhzı Halife b. Hayyat, s. 64.

44 Taberi, Tarzlı, c. 3, s. 225-227.

45 İbnü'l-Esir, el-Kami/fi't-Tarflı, c. 2, s. 200.

(16)

iııt1

Sonuç

Gençlik dönemi insan hayatının en önemli evrelerinden biridir. Yaklaşık on beş yılı

kapsayan bu dönemde, bir yandan eğitim-öğretim devam ederken bir yandan da toplumsallaşma

süreci gerçekleşmektedir. İnsan bedeninin oldukça enerjik olduğu, duyguların daha yoğun yaşandığı bu dönemin, birey ve toplum için yararlı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir.

İslam dini gençlik dönemini bireysel ve toplumsal sorumlulukların başladığı dönem olarak

belirlemiştir. Hz. Peygamber'in de, gençlerin eğitimi konusunda sorumluluk verme metodunu belirgin bir şekilde uyguladığı görülmektedir. O, gençleri bir yandan eğitirken, bir yandan da yetenekli oldukları alanlarda aktif olarak görevlendirmiştir. Özellikle İslam'ın gelişi ve yayılışı sürecinde Mekke toplumu içerisinde ilk inanların gençlerden oluşması dikkat çekicidir. Kabile

bağlarının ve geleneklerin güçlü olduğu bu toplumda, katı geleneklerin etkisine girmeyen, putperestlik inancını terk etme başarısını göstererek tek Allah'a iman eden gençler, iyilik ve adalet için mücadele etmişler, toplumun dönüşümünde en önemli görevleri yerine getirmeyi

başarmışlardır.

Üsame b. Zeyd, Hz. Peygamber'in gözetiminde yetişen gençlerden biridir. O, azatlı bir kölenin siyah tenli çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Hz. Peygamber'e olan yakınlığı sayesinde aileden biri gibi muamele görmüş, toplumdaki insan haklarından yoksun hiyerarşik yapılanmayı ' kırma konusunda örnek teşkil etmiştir. Üsame, çocukluğundan itibaren bir gencin sevgi gordüğü ve desteklendiği takdirde ne kadar başarılı olabileceğinin en güzel örneklerindendir.

· · o,

bizzat Hz. Peygamber'in ilgi ve sevgisine mazhar olmasaydı ailesinden gelen konumu sebebiyle pasif kalacak ve toplumda hiçbir şekilde önemli bir yer edinemeyecekti. Hz. Peygamber'in ona gösterdiği sevgiyi diliyle ve davranışları ile tüm Müslümanların dikkatini çekecek derecede

vurgulaması, Müslümanlara örnek olmak ve toplumu bu konuda eğitmek amacını taşımaktaydı.

Üsame, Hz. Peygamber' den gördüğü büyük sevgi ve destekle toplum içerisinde temayüz etmiştir. On sekiz yaşına geldiğinde ise Suriye üzerine gönderilecek askeri bir birliğe

komutan olarak tayin edilmiştir. Hz.Peygamber'invefat etmeden kısa bir süre önce verdiği bu

kararı benimsemek, sahabe için oldukça zor olmuştur. Zira hem oldukça genç, hem de azatlı bir kölenin oğlu olanüsame'nin, içerisinde birçok sahabinin bulunduğu birliğe komutanlık yapacak

olması, toplumun değer algılarının değişim sürecinde onlar için zor bir imtihandır. Hz.

Peygamber'in vefatı ile yarım kalan bu girişim, Hz. Ebubekir tarafından yerine getirilmiş,

sahabenin gösterdiği tepkilere rağmen Hz. Pe.ygamber'in asırlara hitap edecek son mesajı böylece tamamlanmıştır.

(17)

KAYNAKÇA

AGIRMAN, Mustafa. "Hz. Peygamber'in Gençlere Yaklaşımı", Etkili Din Öğretimi, 3. Baskı, İstanbul: TİDEF (Türkiye İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu), Eylül 2010, ss. 399-413.

ARI, Mehmet Salih (2012). "Üsame b. Zeyd'', DİA; c. 42, ss. 361-363.

ARNOLD, Thomas Walker (2007). İslam 'ın Tebliğ Tarihi, Tere. Bekir Yıldırım, Cenker İlhan Polat, İstanbul: İnkıHib Yayınlan.

AVCI Müjdat (2006). "Ergenlikte Toplumsal Uyum Sorunları", Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, c: 7, sayı: 1, ss. 40-63.

BAKIR, Abdülhalık (2004). Hz. Ali ve Dönemi, Ankara: Bizim Büro Basımevi.

EL-BELAZÜRİ, el-İmam Ebu'l-Hasen (1991). Futühu 'l-Büldan, thk Rıdvan Muhammed Rıdvan, Beyrut: Dfüıi'l-Kütübi'l-İlmiyye.

CERRAHOGLU, İsmail (1988). "Abdullah b. Mes'ud", DİA,

c.

1, ss. 114-117.

- ÇAGATAY, Neşet (1957). İslamdan Önce Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, Ankara: AÜİF

Yayınlan.

ERUL, Bünyamin (2010), "Talha b. Ubeydullah", DİA, c. 39, ss. 504-505.

GüNDÜZ, Turgay (2003). İslam, Gençlik ve Din Eğitimi -Kuramsal Bir Çalışma-, İstanbul:

Düşünce Y ayınlari.

HALİFE B. HAYYAT (1993). Ttirfhıı Halife b. Hayyat, thk. Süheyl Zekkar, Beyrut: Daru'l- Fikr.

HATİBOGLU, İbrahim (2008). Sa'd b. Ebu Vakkas, DİA, c. 35:

İBNÜ'L-ESİR, Ebu'l-Hasen Ali b. Ebi'l-Kerem Muhammed b. Muhammed b. Abdü'l-Kerim (1987). el-Kamil fi't-Ttirfh, c. 2, thk. Ebu'l-Fida Abdullah el-Gazi, Beyrut: Daru'l-Kütüb'i'l- İlmiyye.

_ _ _ _ Ebu'l-Hasan Ali b. Muhammed (2009). Üsdü'l-Gabe

fi

Ma'rifeti's-Sahdbe,. c. 1, thk. Eş-Şeyh Halil Me'miln, 4. Baskı, Beyrut: Daru'l-Ma'rife.

İBN HİŞAM (1995). es-Sfretü'n-Nebeviyye, ,c. 1- 2, thk. Mustafa es-Sekka, İbrahim el-Ebyan,

Abdülhafız Şelebi, Kahire.

İBN İSHAK, Muhammed (2004). es-Sfretü 'n-Nebeviyye, tb.k.. Ahmed el-Mezicli, Beyrut:

Daru'l-Kütübi:l-İlmiyye.

İBN SA'D, Muh~mmed (2001). Kitabü't-Tabakati'l-Kebfr, c. 3-4, thk. Ali Muhan:un'ed Ömer,. Kahire: Mektebetü'l-Hanci.

KARA, Seyfullah "Hz. Peygamber' in Elinde Şekillenen İdeal Gençlik", Gençlik Araştırma/an Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 2, ss. 6-29.

ÖGÜT, Salim (1995). "Fatıma bint. Esved'', DİA, c. 12, ss. 226.

(18)

. ,.,.

ÖZÖEMİR, Şuayip, KAVAK, Rahime (2014). "Kur'an Ve Hadislerde Gençlik Dönemi Özellikleri", Turkish Studies - International Periodical for the Ltmguages, Literature and History ofTurkish or Turkic, Voluıne 9/2 Winter 2014, ss. 1215-1226.

ÖZÜDOGRU ERDOGAN, Halide Nur. ''Ergenlik Döneminin Dini ve Toplumsal Gelişimi'', AIBU Journal ofSocial Sciences, Vol:l4, Year:l4, Issue:l, 14, ss. 153-165.

SARIÇAM, İbrahim (2004). Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 2. Baskı, Ankara: DİB

Yayınlan.

ET-TABERİ, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir (ty). Tiirfhu'r-Rusul ve'l Mülük, c. 3, thk Muhammed ebu'l-Fazl İbrahim, Beyrut: Dam Süveydan.

WATT, W. Montgomery (1986). Hz. Muhammed Mekke'de, çev. M, Rami Ayas Azmi Yüksel, Ankara: AÜİF Yayınlan.

EL-YAKÜBi, Ahmed b. İshak b. Ca'fer (2002). Tiirfhu'l-Ya'kübf, c. 2, thk. Halil el-Mansur;

Beyrut: Dfuu'l-Kütübi '1-İlmiyye.

YÖRÜKOGLU, Atalay (1986). Gençlik Çağı, 2. Baskı, Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınlan.

ZUHAYLi, Vehbe (1996). Üsame b. Zeyd, 3. Baskı, Dımeşk: Daru'l-Kalem .

Referanslar

Benzer Belgeler

Poliklinik kısmı yatak holünün ortasına a - muden alınmış, bu suretle erkek ve kadın kısım- larile en kısa bir yoldan, doğrudan doğruya bir- leşmiştir.. Binanın

hazırlayacağı turizm pazarlama programları (tanıtıcı yayınlar, film videokasetleri hazırlamak, reklam program ve stratejisinin hazırlanması, yabancı

Bankacılıkla iştigal edecek hususî te- şebbüs olan Banque Lambert'in merkez bü- rolarını ve bu müesseseye bağlı diğer teş- kilâtı aynı çatı altında toplıyacak ve aynı

1 — sıra numaralı projede merasim kısmıyla büro kıs- mının vâzıh şekilde ayrılmış olması ve arsaya yerleştiri- liş şekli uygun olmakla beraber merasim kısmının çok

Bu evler orta halli bir ailenin ihtiyacına göre ayar- ınarak alt katta bir salon, bir yemek holü, bir mutfak s hizmetçi odası, üst katta da iki veya üç yatak odası e bir

Betonarme binalar, kiriş ve sütunların birbirle- rine tedahülü kısmen veya tamamen dahili hesap edildiğine göre, bilhassa ufkî zelezle tesirlerine az veya çok mukavemet

Binanın umumî konstrüksiyonu: Temel beton- arme sömel kontinü temel ve bodrum duvarları taş, döşemeler betonarme duvarlar tuğla çatı betonarme döşeme üzerine

Halin bir kenarında oldukça büyük bir müzayede salonu