• Sonuç bulunamadı

Otoimmün Büllöz Hastal›klarAutoimmune Bullous Diseases

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Otoimmün Büllöz Hastal›klarAutoimmune Bullous Diseases"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Otoimmün Büllöz Hastal›klar

Autoimmune Bullous Diseases

1

Bül, primer elemanter lezyon olarak ya da erozyon-ül-ser gibi sekonder görünümü ile hem hasta hem de doktor aç›s›ndan oldukça dikkat çekici bir lezyondur. Dolays›yla insano¤lunun kendi vücudunu tan›maya bafllamas›yla birlikte, temel elemanter lezyonu vezikül ve/veya bül olan ve yaflam› do¤rudan tehdit edebile-cek etkilere sahip otoimmün büllöz hastal›klar (OBH) tüm deri hastal›klar› içerisinde farkl› bir yere ve öneme sahip olmufllard›r. Etnik gurup ve co¤rafik bölgelere göre farkl›klar görülmekle birlikte s›kl›k aç›s›ndan

ge-nellikle nadir say›lan hastal›klard›r. Ancak sözü edilen özellikleri nedeniyle OBH’lere t›p tarihi boyunca pek çok klinisyen ve araflt›rmac› yak›n ilgi göstermifltir. Bu ilgi nedeniyledir ki bazen ayn› hastal›k için bile (termi-noloji karmaflas›na yol açacak biçimde) birden fazla klinik tan›mlama yap›lm›flt›r. OBH’lerin ayr›flman›n anatomik lokalizasyonuna göre s›n›flamalar› ancak 60 y›l önce yap›labilmifl ve böylece o tarihe kadar bir pemfigus varyant› zannedilen büllöz pemfigoidin ger-çekte farkl› bir OBH oldu¤u ortaya konmufltur.

Özel-Y

Yaazz››flflmmaa AAddrreessii//AAddddrreessss ffoorr CCoorrrreessppoonnddeennccee:: Dr. Soner Uzun, Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi

Deri ve Zührevi Hastal›klar Anabilim Dal› 07059 Antalya, Türkiye Tel: +90 242 249 67 00 E-posta: sonuzun@akdeniz.edu.tr

Özet

Otoimmün büllöz hastal›klar yaflam› tehdit edebilen veya fliddetli morbidite yaratabilen hastal›klar olmalar› nedeniyle di¤er deri has-tal›klar› aras›nda ayr› bir öneme ve yere sahiptirler. 1960’l› y›llar›n bafllar›nda immünofloresan tekniklerle pemfigus ve büllöz pemfi-goid otoantikorlar›n›n keflfi ve kortikosterodlerin tedavide kullan›lmaya bafllanmas› otoimmün büllöz hastal›klar›n tan› ve tedavisin-deki en önemli dönüm noktalar›d›r. 1970’li y›llardan sonra yeni gelifltirilen ileri teknikler sayesinde bu grup hastal›klar›n etyopato-genezini daha iyi anlar hale geldik ve bunun sonucu olarak daha etkili ve modern tedavi yöntemlerinin de önü aç›ld›. Ancak teda-vide kullan›lan ilaçlar›n gerçek etkinli¤ini belirleyecek yeterli say›da randomize kontrollü çal›flmalar›n olmamas› en önemli sorunlar-dan birisidir. Türkderm dergisinin bu özel say›s›nda otoimmün büllöz hastal›klarlar›n epidemiyolojisi, etyopatogenezi, tan›s› ve teda-visi Türkiye’nin farkl› dermatoloji kliniklerinden deneyimli yazarlar taraf›ndan tart›fl›lm›flt›r. (Türkderm 2011; 45 Özel Say› 1: 1-2)

Anahtar Kelimeler: Otoimmün, büllöz hastal›klar

Summary

As they are potentially life threatening and a significant cause of morbidity, autoimmune bullous diseases have a special place and importance among the other skin disorders. Discovery of autoantibodies of pemphigus and bullous pemphigoid by immunofluorescence techniques and first clinical use of corticosteroids are two major milestones in the history of development processes in diagnosis and treatment of autoimmune bullous diseases in early 1960s. After 1970s with development of new and further research tools led to help us better understand of etiopathogenesis of autoimmune bullous diseases and opened the way of more effective and modern treatment modalities. However, today, the limited number of randomized controlled trials about the effectiveness of certain available drugs using in the treatments of autoimmune bullous diseases is still major problem. In this special issue of Turkderm the epidemiology, etiopathogenesis, diagnosis and treatment of autoimmune bullous diseases are discussed by experienced authors from different dermatology clinics in Turkey. (Turkderm 2011; 45 Suppl 1: 1-2)

Key Words: Autoimmune, bullous diseases

Editöryal

Editorial

Soner Uzun

Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastal›klar Anabilim Dal› Antalya, Türkiye

Türkderm-Deri Hastal›klar› ve Frengi Arflivi Dergisi, Galenos Yay›nevi taraf›ndan bas›lm›flt›r. Turkderm-Archives of the Turkish Dermatology and Venerology, published by Galenos Publishing.

DOI: 10.4274/turkderm.45.s1

(2)

likle Lever’in 1950’li y›llar›n bafl›nda histolojik bulgular›n ›fl›-¤›nda yapt›¤› bu çal›flmalar sayesinde tan› ve terminolojideki karmafla büyük oranda giderilmifltir1. 1960’l› y›llar›n

ortas›n-dan itibaren ise Jordon ve Beutner o zaman için yeni bir tek-noloji olan immünofloresan teknikleri kullanarak önce pemfi-gusun ard›ndan da büllöz pemfigoidin otoantikorlar›n› tan›m-lam›fllard›r2,3. OBH’lerin patogenezi konusunda tam bir dönüm

noktas› olan bu keflif flu anki bilgilerimizin de büyük oranda temelini oluflturmaktad›r.

‹lerleyen süreçte özellikle 1970-1990 y›llar› aras›nda elektron-mikroskopi, imünoelektronelektron-mikroskopi, immünoblotting, immünopresipitasyon ve moleküler genetik analizler gibi ile-ri teknikleile-rin kullan›ma girmesi ile OBH’leile-rin daha iyi anlafl›l-mas›na yönelik araflt›rmalar yeni bir ivme kazanm›flt›r. Baflta pemfigus ve büllöz pemfigoid olmak üzere pek çok OBH’de antikorlar›n hedef ald›¤› antijenler belirlenmifl, özellikleri or-taya konmufl ve sorumlu genleri tespit edilmifltir. Bu lerin rekombinan formlar›n›n üretilmesi de sorumlu antijen-lerin fonksiyonlar›na yönelik çal›flmalar›n ve daha spesifik ta-n›lara ulaflabilmenin yolunu açm›flt›r. Son y›llarda rutine giren ve sözü edilen rekombinan antijenlerin kullan›ld›¤› EL‹SA yöntemleri OBH’lerin tan›s›nda bir devrim olarak kabul edil-mektedir. Günümüzde EL‹SA yaln›zca tan› koydurucu özelli¤i nedeniyle de¤il tedavi takiplerindeki prognostik de¤eri ne-deniyle de giderek artan oranlarda baflvurulan bir test haline gelmifltir4. Bu ihtiyaç nedeniyledir ki uzun süredir

kullan›l-makta olan desmoglein (Dsg1 ve Dsg3) ve büllöz pemgioid antijenlerine (BP180 ve BP230) ilaveten ticari olarak mevcut antijen say›s› da artm›flt›r.

OBH’lerin tan›s›nda klinik özellikler ve histolojik muayene günümüzde de önemlerini korumakta olup halen pek çok dermatoloji klini¤inde klinikopatolojik incelemelere ek ola-rak direkt immünofloresan uygulamalar›n›n yap›lmas› rutin tan› yaklafl›m›d›r. Tuzda-ayr›flt›r›lm›fl deri örneklerinin kulla-n›ld›¤› immünofloresan yöntemler ise antikorun bazal mem-bran zonundaki depolanma yerini belirlemede yararl›d›r. 1M NaCl solüsyonunda bekletme ile lamina lusida boyunca ayr›flt›r›lan normal deri örne¤inde depolanman›n tavanda ve-ya tabanda olmas›na dave-yanan test, özellikle subepidermal OBH’lerin ay›r›c› tan›s›nda kulla›lmaktad›r. Ancak günümüz-de hegünümüz-def antijenler seviyesingünümüz-de hatta patogenezgünümüz-de rol oyna-yan antikorlar›n ba¤land›klar› epitoplar seviyesinde bile ol-dukça ince ay›r›mlar yap›labilmektedir. Yukar›da sözü edilen ileri tetkikler ile yap›labilen bu mikroanalizler; özellikle OBH’lerin kendi aralar›ndaki (örne¤in lineer IgA dermatozu ile dermatitis herpetiformis aras›ndaki) veya genel olarak büllöz hastal›klardaki (örne¤in pemfigus foliaseus ile stafilo-koksik hafllanm›fl deri sendromu aras›ndaki) klinikopatolojik örtüflmeleri ay›rt etmek için ihtiyaç duyulan analizlerdir. Hiçbir deri hastal›¤› grubu OBH’ler kadar baflar›l› sonuçlarla araflt›r›lmam›flt›r. Böylece Hipokrat döneminden itibaren iyi bilinen bu hastal›klarla iliflkili olarak, ilk klinik tan›mlamalar›n yap›ld›¤› 1700’lü y›llar›n sonundan itibaren pek çok keflif ya-p›lm›fl ve yeni antiteler tan›mlanm›flt›r. Özellikle son 30 y›lda gelifltirilen tan› teknikleri sayesinde, OBH’lerin “tan› a¤ac›” yeni dallar kazanarak daha da büyümüfltür. Hatta son 10 y›l içerisinde bile (anti-laminin gamma-1 pemfigoid/anti p-200 pemfigoid, anti-epiligrin skatrisyel pemfigoid/antilaminin-332 müköz membran pemfigoidi gibi) çok say›da hastal›k ta-n›mlanm›flt›r. Gerçekten bafl döndürücü bir h›zda elde edilen

heyecan verici geliflmeler sonucunda bu alandaki temel bilgi-lerimizde bir patlama olmufltur. Bu da söz konusu hastal›kla-r› daha iyi anlamam›za ve halâ yeni antitelerin tan›mlanabil-mesine olanak sa¤lam›flt›r. Özellikle etyopatogeneze yönelik olan bu geliflmeler daha etkili ve modern tedavi yöntemleri-nin de önünü açm›flt›r. Ancak bu grup hastal›klar›n tedavisin-deki esas dönüm noktas› di¤er pek çok hastal›kta oldu¤u gi-bi 1940’l› y›llar›n sonunda kortikosteroidlerin keflfi olmufltur5.

Deri hastal›klar›nda özellikle de OBH’lerde 1960’l› y›llar›n ba-fl›ndan itibaren kullan›lmaya bafllanan kortikosteroidler saye-sinde nerdeyse bir mucize gerçekleflmifl ve örne¤in %90’a va-ran mortalite ile grubun en fatal hastal›¤› olan pemfigus vul-gariste bile bu oran k›sa sürede %30’a kadar indirilmifltir. Ar-d›ndan kortikosteroid yan etkilerinin ve özellikle bu grup hastal›klardaki en önemli ölüm nedeni olan enfeksiyonlar›n yeni antibiyotiklerle daha etkili biçimde tedavi edilebilmesi sonucu mortalite oran› günümüzde %5’e kadar çekilmifltir. Hatta yak›n bir gelecekte örne¤in rituksimab gibi yeni ve et-kili ilaçlar ve immünoadsorbsiyon gibi yöntemler sayesinde minimal morbidite ve “s›f›r” mortalite hedefinin gerçeklefl-mesi pekte uzak bir olas›l›k gibi görülmemektedir. Ancak baflta pemfigus ve büllöz pemfigoid olmak üzere bu gurup hastal›klara iliflkin tedavi araflt›rmalar›n›n halen temel sorunu nadir ve yaflam› tehdit eden hastal›klar olmalar› itibar›yla randomize kontrollü çal›flmalar›n yeteri kadar yap›lamamas›, dolays›yla tedavide kullan›lan ilaç ve yöntemlerin gerçek et-kinliklerinin tam olarak belirlenememesidir.

Okuyucu Türkderm dergisinin bu özel say›s› ile otoimmün bül-löz hastal›klar›n epidemiyolojisi, etyopatogenezi, tan› ve teda-visi konusunda ülkemizin farkl› kliniklerinden alanlar›nda de-neyimli ve yetkin yazarlar taraf›ndan derlenmifl oldukça kap-saml› ve güncel bilgilere toplu olarak ulaflma imkân›na sahip olacakt›r. Bu özel say›n›n Türkderm okuyucular›n›n otoimmün büllöz hastal›klar konusundaki klinik pratiklerine katk›s› olma-s› dile¤i ile bilgi ve deneyimlerini paylaflan tüm meslektafllar›-ma, özel say› yap›lmas› düflüncesi ve bu düflüncenin gerçeklefl-mesi için verdi¤i de¤erli katk›lar nedeniyle Türkderm Dergisi Editörü Prof.Dr. Nahide Onsun’a teflekkürlerimi sunar›m.

Kaynaklar

1. Lever WF:Historical perspective of bullous pemphigoid.Clin Dermatol 1987;5:1-5.

2. Beutner EH, Lever WF, Witebsky E, Jordon R, Chertock B: Autoantibodies in pemphigus vulgaris: response to an intercellular substance of epidermis. JAMA 1965;192:682-8.

3. Jordon RE, Beutner EH, Witebsky E, et al.: Basement zone antibodies in bullous pemphigoid.JAMA 1967;200:751-6.

4. Harman KE, Gratian MJ, Seed PT, et al.: Diagnosis of pemphigus by ELISA: a critical evaluation of two ELISAs for the detection of antibodies to the major pemphigus antigens, desmoglein 1 and 3.Clin Exp Dermatol 2000;25:236-40.

5. Hench PS, Kendall EC, Slocumb CH, Polley HF:Adrenocortical Hormone in Arthritis: Preliminary Report. Ann Rheum Dis 1949;8:97-104. Soner Uzun Otoimmün Büllöz Hastal›klar Türkderm 2011; 45 Özel Say› 1: 1-2

2

www.turkderm.org.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Herpetik enfeksiyonda akantolitik hücreler (siyah oklar) ve multinükleer dev hücre (k›rm›z› ok) (A), Darier hastal›¤›nda akantolitik hücre (beyaz ok), corpus rond (siyah ok)

mab›n PV hastalar›nda uzun süreli remisyon sa¤lad›¤›n› göster- mektedir. 2005 y›l›nda yay›nlanan rituksimab güvenlik raporun- da tedaviyi kullananlar›n düflük

BP prognozunda en önemli belirleyiciler olan yafl ve genel durumu gösteren Karnofsky skoru göz önüne al›narak yap›lan hesapla- malarda özellikle hafif ya da orta fliddetteki

Derideki immün sistem hücre- lerinin ve ifllevlerinin etkilenmesiyle ortaya ç›kan hastal›klarda psiflik stres beyin, sinir sistemi ve endokrin sistemi de kapsayan

Hastan›n psikotik durumuna ba¤l› oluflan deriye ba¤l› psikotik durumlar ya delüzyonel parazitozda oldu¤u gibi var olmayan böcek, kurt gibi parazitlerin var

Kronik deri hastal›¤›na efllik eden psikiyatrik tablolar›n ortaya ç›k›fl›n› etkileyen di¤er etmenler aras›nda hasta- n›n daha önce psikiyatrik hastal›k geçirmifl

ESCAR çal›flma grubu (ESCMID Study Group for Coxiella, Anaplasma, Rickettsia and Bartonella) taraf›ndan haz›rlanan “Avrupa’da Kene ile Bulaflan Bakteriyel Hastal›klar

• Primer kutane CD30(+) lenfoproliferatif hastal›klar Primer kutane anaplastik büyük hücreli lenfoma (PKBL) Lenfomatoid papüloz. • Subkutan pannikülit benzeri T hücreli