• Sonuç bulunamadı

Subepidermal Otoimmun Büllöz Hastal›klar›n Tedavisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Subepidermal Otoimmun Büllöz Hastal›klar›n Tedavisi"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Subepidermal Otoimmun Büllöz

Hastal›klar›n Tedavisi

Treatment of Subepidermal Autoimmune Bullous Diseases

Ekin fiavk

Adnan Menderes Üniversitesi T›p Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastal›klar Anabilim Dal›, Ayd›n, Türkiye

Girifl

Klinik olarak vezikülobüllöz lezyonlarla seyreden ve patogenezin derinin çeflitli yap›sal proteinlerine kar-fl› otoantikor oluflumu ile karakterli oldu¤u dermatoz spektrumu otoimmün büllöz hastal›klar bafll›¤› alt›n-da toplan›r. Bu grupta yer alan ve bül oluflumunun epidermis alt›nda gerçekleflti¤i hastal›klar pemfigoid grubu dermatozlar, lineer IgA dermatozu, edinsel epidermolizis bülloza, dermatitis herpertiformis ve büllöz sistemik lupus eritematozustur1. Bu yaz›da

yu-kar›da say›lan hastal›klar›n güncel tedavileri ile ilgili bilgiler s›ras›yla aktar›lacakt›r.

Subepidermal otoimmun büllü hastal›klar›n tedavisindeki ortak hedef inflamasyonu ve patojen otoantikor oluflu-munu engellemek ve/veya bu antikorlar›n eliminasyonu-nu sa¤lamakt›r. Ayr›ca baflta pemfigoid grubu ve edinsel epidermolizis bülloza olmak üzere bu bafll›k alt›nda topla-nan dermatozlar›n tümünde aç›lan vezikülobüllöz lezyon-lar›n enfekte olmamas› ve h›zl› reepitelizasyonu için yerel temizli¤e dikkat edilmesi, antiseptik ve kurutucu banyolar ile yara bak›m›n›n da ihmal edilmemesi flartt›r.

Y

Yaazz››flflmmaa AAddrreessii//AAddddrreessss ffoorr CCoorrrreessppoonnddeennccee:: Dr. Ekin fiavk, Adnan Menderes Üniversitesi T›p Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastal›klar Anabilim Dal›, Ayd›n, Türkiye E-posta: esavk@adu.edu.tr

Özet

Subepidermal otoimmun büllöz hastal›klar›n tedavisindeki ortak hedef inflamasyonu ve patojen otoantikor oluflumunu engelle-mek ve/veya bu antikorlar›n eliminasyonunu sa¤lamakt›r. Bu grupta yer alan ve bül oluflumunun epidermis alt›nda gerçekleflti¤i hastal›klar pemfigoid grubu dermatozlar, lineer IgA dermatozu, edinsel epidermolizis bülloza, dermatitis herpertiformis ve bül-löz sistemik lupus eritematozustur. En s›kl›kla kullan›lan sistemik tedavi seçenekleri kortikosteroidler olup di¤er alternatifler aras›nda dapson, çeflitli antibiyotikler ve nikotinamid, azatiyoprin, siklofosfamid, metotreksat, siklosporin, mikofenolat mofetil, intravenöz immunoglobulinler ve plazmaferez say›labilir. Ayr›ca aç›lan vezikülobüllöz lezyonlar›n enfekte olmamas› ve h›zl› reepitelizasyonu için yerel temizli¤e dikkat edilmesi, antiseptik ve kurutucu banyolar ile yara bak›m›n›n da ihmal edilmemesi flartt›r. (Türkderm 2011; 45 Özel Say› 1: 54-8)

Anahtar Kelimeler: Subepidermal büllöz hastal›k, tedavi

Summary

The common therapeutic goal for all subepidermal bullous diseases is to prevent inflammation and production of pathogenic autoantibodies and/or to facilitate the elimination of these antibodies. Diseases included in this group are the pemphigoids, linear IgA dermatosis, epidermolysis bullosa acquisita, dermatitis herpetiformis and bullous systemic erythematosus. Corticosteroids are the most commonly used systemic medication. Other alternatives include dapsone, various antibiotics and nicotinamide, azathioprine, cyclophosphamide, methotrexate, cycloporine, mycophenolate mofetil, IV immunoglobulins and plasmapheresis. Rapid reepithelialization and prevention of secondary infections are provided by local hygenic measures including antiseptic baths and wound care. (Turkderm 2011; 45 Suppl 1: 54-8)

Key Words: Subepidermal bullous disease, treatment

Türkderm-Deri Hastal›klar› ve Frengi Arflivi Dergisi, Galenos Yay›nevi taraf›ndan bas›lm›flt›r. Turkderm-Archives of the Turkish Dermatology and Venerology, published by Galenos Publishing.

(2)

Pemfigoid Grubu

Büllöz Pemfigoid (BP)

Pemfigoid grubunun prototipidir ve ayn› zamanda tüm otoim-mün büllü dermatozlar›n pemfigus vulgarisle birlikte en s›k gö-rülen hastal›¤›d›r. BP olgular›n bir k›sm›nda lezyonlar›n ortaya ç›kt›¤› ilk bir y›l içerisinde ancak genellikle 5 y›l içerisinde kendi-li¤inden iyileflebilmektedir2. Öte yandan Almanya ve Amerika

Birleflik Devletleri’ndeki genifl serili çal›flmalarda y›ll›k mortalite oran› %23-28 olarak saptanm›flt›r3. Ancak bu yüksek ölüm

h›z›-n›n, en az›ndan k›smen, hastal›¤›n s›k görüldü¤ü ileri yafl guru-bunda efllik eden baflka t›bbi sorunlara da ba¤l› olabilece¤i ak›l-da tutulmal›d›r. Pemfigus grubunak›l-daki hastal›klara k›yasla ak›l-daha ›l›ml› bir seyir gösteren bu hastal›¤›n da tedavisindeki temel se-çenek kortikosteroidlerdir.

Hafif BP olgular›n›n tedavisinde topikal kortikosteroidlerin etki-li ve güvenietki-lir bir seçenek oldu¤una dair yak›n tarihetki-li ve a¤›rl›kl› olarak Frans›z çal›flmac›lar›n bildirdi¤i sonuçlar bulunmaktad›r3,4.

Günde ondan az yeni bül ç›k›fl› ile karakterli olarak tan›mlanm›fl “›l›ml›” 77 BP olgusunun tüm vücut yüzeyine günde iki kez %0,05 klobetazol propiyonat krem (40 g) uygulanm›fl; etkinlik 0,5 mg/kg günlük oral prednizolon verilen 76 “›l›ml›” BP hasta-s›ndaki sonuçlar ile karfl›laflt›r›lm›flt›r. Ayn› çal›flmada günde on-dan fazla yeni bül ç›k›fl› gösteren “fliddetli” BP olgular›na (93 ol-gu) uygulanan topikal kortikosteroid ile 1 mg/kg gün dozdaki sistemik kortikosteroid tedavisi karfl›laflt›r›lm›flt›r4. Çal›flmac›lar,

a¤›r olgularda topikal kortikosteroid tedavisinin sistemik korti-kosteroid tedavisine k›yasla hastal›¤›n kontrol alt›na al›nmas› (%99’a karfl›n %91), bir y›ll›k yaflam flans› (%76’a karfl›n %58) ve istenmeyen ciddi yan etkiler (%29’a karfl›n %54) gibi parametre-ler aç›s›ndan daha tercih edilebilir oldu¤u; hafif olgularda da her iki tedavi yönteminin ayn› parametreler yönünden eflde¤er oldu¤u sonucuna varm›fllard›r. Bunu izleyen ve 312 BP olgusunu kapsayan çok merkezli bir baflka çal›flmada bu kez farkl› topikal kortikosteroid uygulama rejimlerinin etkinli¤i ve güvenilirli¤i araflt›r›lm›flt›r5. Bir y›l süreyle günde 40 g klobetazol propiyonat

krem uygulanan hastalar ile ayn› kremin daha az miktarda (10-30 g/gün) ve daha k›sa süre boyunca (4 ay) uyguland›¤› hastalar karfl›laflt›r›ld›¤›nda her iki grupta da hastal›¤›n kontrol alt›na al›nd›¤› (%100’e karfl›n %98) gözlenmifl; ayr›ca bunun ortalama 8 gün gibi k›sa bir sürede gerçekleflebildi¤i saptanm›flt›r. BP prognozunda en önemli belirleyiciler olan yafl ve genel durumu gösteren Karnofsky skoru göz önüne al›narak yap›lan hesapla-malarda özellikle hafif ya da orta fliddetteki BP olgular›nda k›sa süreli düflük doz topikal kortikoterapinin uzun süreli yüksek do-za k›yasla ölüm ve di¤er ciddi istenmeyen etkiler aç›s›ndan 2 kat daha güvenilir oldu¤u bulunmufltur. Çal›flmac›lar gerekli kümü-latif kortikosteroid dozunu %70 oran›nda azaltan k›sa süreli dü-flük doz kortikosteroid uygulamas› ile yüksek tedavi etkinli¤i ya-n›nda düflük tedavi maliyeti, istenmeyen etkilerde azalma ve hasta uyumunda art›fl›n da sa¤lanaca¤›n› savunmufllard›r. Günümüzde topikal kortikosteroid tedavisi özellikle BP’nin s›-n›rl› formlar› için ilk seçenek olarak sunulmakta, yafll› ve genel durumu bozuk olan hastalarda etkinli¤inin yan› s›ra güvenilir-li¤i nedeniyle de tercih edilebilece¤i bildirilmektedir3,6.

BP tedavisinde halen en yayg›n kullan›lan ajanlar ise sistemik

kor-tikosteroidlerdir (prednizolon ve prednizon). Sistemik kortikoste-roidlerin farkl› fliddetteki olgularda farkl› pozolojilerle uygulan-mas› ile elde edilen kontrollü çal›flma verileri yetersiz olmakla be-raber yine de özellikle yayg›n olgularda en etkili seçenek olduk-lar› kabul edilmektedir. ‹ngiliz Dermatoloji Derne¤i’nin k›lavu-zunda önerilen pozoloji hafif olgular için 20 mg/gün ya da 0,3 mg/kg gün, orta fliddetteki olgular için 40 mg/gün ya da 0,6 mg/kg gün ve çok fliddetli olgular için 50-70 mg/gün ya da 0,75-1,0 mg/kg gün’dür3. Daha yüksek dozlarda uygulanan

kortikoste-roidler ile iyileflme ve relaps h›zlar› aç›s›ndan ek yarar sa¤lanama-d›¤› gösterilmifltir2,6. Bafllang›ç kortikosteroid dozu ile bir hafta

so-nunda yan›t al›namamas› durumunda söz konusu dozun %50-100’ü oran›nda doz art›m› önerilmektedir. Etkin tedavi ile 1-3 haf-tada yeni lezyon ç›k›fl›n›n durmas›, kafl›nt› yak›nmas›nda gerileme ve mevcut erozyonlarda reepitelizasyon beklenir2. Hastal›¤›n

kon-trol alt›na al›nmas›n› takiben ortalama bir ay sonra doz azalt›lma-s›na geçilmelidir3. Kortikosteroidin kademeli olarak

azalt›lmas›n-da izlenecek stanazalt›lmas›n-dart protokol bulunmamaktad›r. Ancak baz› kaynaklarda 2 haftada bir %20-25’lik doz azalt›lmas›na gidilebi-lece¤i, günlük doz 20 mg’a var›ld›ktan sonra doz azalt›lmas›n›n daha da yavafl yap›lmas› gerekti¤i bildirilmifltir1,2. Sistemik

korti-kosteroid tedavisi uygulanan olgularda osteoporoz engelleyici önlemler ve ek tedavi efl zamanl› olarak bafllat›lmal›d›r.

Hastal›¤›n daha h›zl› kontrol alt›na al›nmas› gerekti¤i, kortikoste-roidlerin uzun süreli kullan›m›na ba¤l› olarak ciddi istenmeyen etkilerinin ortaya ç›kt›¤› durumlarda adjuvan ya da alternatif ola-rak kullan›lm›fl olan tedavi seçenekleri aras›nda çeflitli antibiyotik-ler ve nikotinamid, azatiyoprin, dapson ve sülfonamidantibiyotik-ler, siklo-fosfamid, metotreksat, siklosporin, mikofenolat mofetil, intrave-nöz immünoglobulin (‹V‹G), klorambusil ve plazmaferez yer al›r1-3,6,7. Ancak bu listede yer alan ajanlar›n hiçbiri ile ilgili genifl

serili kontrollü çal›flma verisi bulunmay›p öneriler az say›l› olgu bildirilerine ve bireysel deneyimlere dayand›r›lmaktad›r. Nikotinamid ile kombine edilerek verilen tetrasiklinlerin BP’de-ki etBP’de-kinliklerinin antibiyotik özellikleri ile de¤il, BP hayvan mo-dellerinde yeni bül oluflumu için gerekli olduklar› gösterilmifl olan matriks metaloproteinaz enzimlerinin inhibisyonu arac›l›-¤› ile gerçekleflti¤i kabul edilmektedir. Tetrasiklin (2 g/gün) ve nikotinamid (1,5 g/gün) tedavisinin sistemik kortikosteroid (40-80 mg/gün) ile karfl›laflt›r›ld›¤› 20 hastal›k randomize kontrollü çal›flmada etkinlik eflde¤er bulunmufl, istenmeyen etkiler ve re-laps süresi aç›s›ndan ise kortikosteroidlere daha avantajl› bir se-çenek oldu¤u sonucuna var›lm›flt›r8. Ancak literatürdeki

tetra-siklin ve nikotinamid verilen olgular›n büyük ço¤unlu¤una be-raberinde sistemik ya da topikal kortikoterapi de uygulanm›fl-t›r3. Optimum dozlar belirlenmifl olmamakla beraber tetrasiklin

500-2000 mg/gün, doksisisklin 200-300 mg/gün, minosiklin 100-200 mg/gün ve nikotinamid de 500 mg/gün bafllan›p kademeli olarak 1500-2500 mg/güne ulaflan dozlarda kullan›lm›fllard›r3.

Bir ile üç hafta içerisinde etki göstermesi beklenen tetrasiklin ve nikotinamid kombinasyonu hafif ya da orta fliddetteki olgular-da ilk basamakta denenebilecek bir alternatiftir.

Azatiyoprin kortikosteroidlerden sonra BP’de en fazla deneyi-min oldu¤u ilaçt›r. Ancak kortikosteroid ihtiyac›n› azalt›c› etki-si umularak adjuvan ajan olarak tedavi protokolüne eklenen azatiyoprinin ek bir yarar sa¤lay›p sa¤lamad›¤› konusu net de-¤ildir. Burton ve ark.’lar›n›n 3 y›l süreyle izledikleri 25 olguda

(3)

yaln›zca sistemik kortikosteroid alan hastalara k›yasla kortiko-terapinin azatiyoprin ile birlikte uyguland›¤› hastalarda hastal›-¤›n kontrol alt›na al›nmas› için gereken kümülatif kortikostero-id dozunda %45’lik bir azalma elde edildi¤i bildirilmifltir. Ancak hasta seçimi ve izlem metodolojisi ile ilgili sorunlar› olan bu ça-l›flman›n yan›nda Guillaume ve ark.’lar›n›n 67 olguyu karfl›laflt›r-mal› olarak izledi¤i bir baflka çal›flman›n sonucunda ise adjuvan azatiyoprin ile ek yarar sa¤lanamad›¤› savunulmufltur9.

BP tedavisinde 50-200 mg/gün dozda dapson ve 1-1,5 g/gün dozda sülfapiridin ya da süfometoksipiridazin tek bafl›na ya da topikal kortikosteroidlere ek olarak uygulanm›flt›r. Al›nan ya-n›t oranlar› ancak %45 ile %15 aras›nda saptanm›fl ve bu yan›-t›n ortaya ç›k›fl›n›n da kortikosteroidlere k›yasla daha yavafl ol-du¤u gözlenmifltir. Küçük bir olgu serisinde kortikosteroid ve azatiyoprin kombinasyonu alan olgularda 3. ajan olarak eklen-di¤inde fayda sa¤lad›¤› bildirilmifltir6.

Metotreksat›n 5-25 mg/haftal›k dozlarda kullan›ld›¤› 62 BP olgu-su yay›nlanm›flt›r10. Monoterapi olarak uygulanan 45 olgunun

42’sinde klinik düzelme elde edilmifl; kortikosteroidler ile birlikte verilen 17 olgunun tümünde de iyileflmede h›zlanma sa¤land›¤› rapor edilmifltir. Bir çal›flmada günlük kortikosteroid dozunda el-de edilen azalma ortalama 27,5 mg olarak hesaplanm›flt›r. En s›k gözlenen yan etkiler anemi ve enfeksiyonlar olmufltur.

BP tedavisinde kullan›lm›fl olan di¤er immünosüpresif ajanlar-la ilgili veriler daha da k›s›tl›d›r. Siklofosfamidin 100 mg/gün dozda kortikosteroid tedavisine ek yarar sa¤lamad›¤› 10 hasta-da gösterilmifltir. Siklosporinin > 6 mg/kg gün gibi yüksek doz-da bile kortikosteroidlere ek etkinli¤inin olup olmad›¤› net olarak anlafl›labilmifl de¤ildir3. Almanya’da yap›lan çok

mer-kezli bir çal›flmada mikofenolat mofetil + sistemik kortikoste-roid kombinasyonu ile elde edilen ortalama iyileflme süreleri ve toplam kortikosteroid dozlar›, azatiyoprin + kortikosteroid kombinasyonu ile efl de¤erde bulunmufl; hepatik toksisite aç›-s›ndan ise mikofenolat mofetilin azatiyoprine göre daha avan-tajl› oldu¤u bildirilmifltir11. Klorambusil 0,1-0,15 mg/kg gün

dozda sistemik kortikosteroidler ile kombine edildi¤inde korti-kosteroid + azatiyoprin kombinasyonuna k›yasla toplam teda-vi süresi ve kortikosteroid dozunda azalma elde edilmifltir. An-cak bu ajan›n ciddi yan etkileri nedeni ile di¤er adjuvanlara ya-n›t al›namayan olgular için kullan›lmas› önerilmifltir3.

Plazma-ferez uygulamas› yap›lan olgularda elde edilen sonuçlar farkl› uygulama protokolleri ve efllik eden farkl› sistemik tedavilerin de katk›s› ile çok çeflitlidir. Dolays›yla da günümüzde bu yönte-min kullan›m› ancak dirençli ya da kortikosteroidlere ba¤l› cid-di yan etkilerin gözlenmifl oldu¤u BP olgular› ile s›n›rl›d›r3.

Konvansiyonel immünosüpresif tedaviye yan›t› az olan olgu-larda kullan›lm›fl olan ‹V‹G ile ilgili deneyim henüz literatürde 17 olgu ile s›n›rl›d›r12. Bu hastalar›n ço¤unda 3 ay gibi bir

süre-de çeflitli uygulama protokolleri ile her siklusta verilen 2 g/kg doza iyi yan›t al›nm›flt›r. Ayr›ca ‹V‹G’in bu olgular›n 3 y›l› aflan izlem sürelerinde, efllik eden konvansiyonel immünosüpresif tedavinin kesilmesine olanak verdi¤i ve uzun süreli remisyo-nun sa¤lanmas›na yard›mc› oldu¤u da bildirilmifltir.

Özellikle dirençli pemfigus olgular›n›n tedavisinde yeni dene-nen bir ajan olan CD20 + B lenfositlerine karfl› gelifltirilmifl mo-noklonal hümanize antikor rituksimab ile de henüz çok k›s›tl› BP deneyimi vard›r. BP yan›nda hematolojik malignite ve

kor-tikosteroide dirençli graft versus host hastal›¤› da olan bir ol-guya kortikosteroid, mikofenolat mofetil ve daklizumab teda-visine ek olarak haftal›k 375 mg/m2dozda intravenöz

rituksi-mab verilmifl; hasta remisyon elde edildikten bir y›l sonra sep-sis ile kaybedilmifltir13. Befl olguluk bir seride rituksimab verilen

3 olguda tam, 1 olguda k›smi remisyon elde edilirken 1 olgu kaybedilmifltir14.

Gelecekte patogenetik basamaklar›n daha ayr›nt›l› bir flekilde ortaya konulmas› ile BP tedavisinde net olarak nedene odakla-nan tedavi stratejilerinin gelifltirilmesi mümkün olacakt›r15.

Efl-lik eden nörolojik ve psikiyatrik bozukluklar›n olmas›, spirano-lakton gibi baz› ilaçlar›n kullan›l›yor olmas› ve hastan›n yatalak olmas› gibi BP aç›s›ndan kötü prognostik belirteçler de ak›lda tutularak seçilecek tedavi rejiminin yaln›zca lezyon iyileflmesi-ne yöiyileflmesi-nelik olmay›p yafll› bireylerin geiyileflmesi-nel sa¤l›k durumunu da-ha da kötülefltirecek bir tehdit oluflturmamas›na da dikkat edilmesi gereklidir16,17.

Skatrisyel Pemfigoid (SP)

Mukozal pemfigoid olarak ta bilinen SP’de tedavi BP’den farkl› olarak tutulumun a¤›rl›kl› oldu¤u bölgeye göre farkl›l›k gösterir. Oküler, genital, nazofarengeal, laringeal ya da özofagiyel tutu-lum gösteren ve yüksek riskli olarak kategorize edilen olgularda her türlü tedaviye direnç olas›l›¤› yüksektir18,19. Lezyonlar›n oral

mukoza ve deride s›n›rl› kald›¤› düflük riskli grupta ise hastal›k to-pikal kortikosteroidler ya da kalsinörin inhibitörleri ile kontrol al-t›na al›nabilir. Beraberinde a¤›z bak›m› yap›lmas› flartt›r. Düflük riskli olgularda sistemik tedavi seçeneklerinin bafl›nda kortikoste-roidler (0,5-1 mg/kg gün) ve dapson (1-1,5 mg/kg gün) gelir2,12.

Nikotinamid ile kombine edilen tetrasiklinler ve azatiyoprinin de bu hastalar için geçerli alternatifler olabilecekleri bildirilmifltir2,19.

Körlük ve ciddi striktür nedeni olabilecek düzeyde skatris oluflu-muyla seyreden yüksek riskli olgularda ise tedavi daha agressif olmal›d›r20. Bu olgularda kortikosteroidlerin hem daha yüksek

(1-2 mg/kg gün) dozda hem de siklofosfamid (1-(1-2 mg/kg gün) ile kombinasyon fleklinde verilmesi önerilmektedir2,12. Uygulama 2-4

haftada tekrarlanan dekzametazon + siklofosfamid puls tedavi-si fleklinde de olabilir. Siklofosfamidi tolere edemeyen hastalar-da hastalar-daha az etkili ancak hastalar-daha güvenilir azatiyoprin denenebilir19.

Kortikosteroid tedavisine dirençli olgularda mikofenolat mofetil, ‹V‹G ve rituksimab ile ümit verici sonuçlar bildirilmifltir ancak he-nüz randomize kontrollü çal›flma verisi yoktur. Oküler tutulum tedavisinde forniks rekonstrüksiyonu, korneaya epitelyal hücre kültüründen yama uygulamas› gibi çeflitli cerrahi giriflimlerin de yeri olaca¤›ndan bu hastalar›n izleminde mutlaka oftalmologlar ile iflbirli¤i gereklidir20.

Pemfigoid Gestasyones (PG)

Do¤um sonras›nda hastal›¤›n rezolüsyonu beklendi¤inden tedavi temelde gebenin çok fliddetli olabilen pruritus nede-ni ile azalan konforunu geriye getirmek amac›n› tafl›r. Neden oldu¤u anksiyete d›fl›nda anne ya da bebek için yaflamsal risk tafl›mayan PG’nin birinci basamak tedavisini potent topikal kortikosteroidler ile klemastin gibi antihistaminikler olufltu-rur. fiiddetli olgularda 20-40 mg/gün ya da 0,25 mg/kg gün

(4)

gibi düflük doz sistemik kortikosteroid gerekebilir2,21.

Deksa-metazon ve betaDeksa-metazonun fetus üzerinde olumsuz etkileri olabilece¤inden prednizolon tercih edilmelidir. Oral korti-kosteroid tedavisine yan›t›n çok h›zl› olmas› beklenir ve bir-kaç gün içerisinde yeni lezyon ç›k›fl› engellendikten sonra 1-2 hafta içerisinde dozun kademeli olarak azalt›lmaya bafllan-mas› önerilir21.

Lineer IgA Dermatozu (LAD)

Çocukluk ça¤›n›n en s›k saptanan ve bu nedenle çocukluk ça-¤›n›n kronik büllöz hastal›¤› olarak ta isimlendirilen dermato-zun do¤al seyrinde s›kl›kla 5 y›l içerisinde rezolüsyon gözlen-mekle birlikte ergen hatta eriflkin yafla ulaflan olgular da ola-bilmektedir22. Lezyon say›s› ile hastal›¤›n kronikleflme riski

ara-s›nda iliflki bulunmamaktad›r. ‹yi prognoza ra¤men ço¤u çocuk hastaya sistemik tedavi uygulanmaktad›r. ‹lk tercih edilen ajan dapson olup 0,5 mg/kg gün doz ile bafllanan tedavi al›nan te-rapötik yan›ta göre ve kademeli olarak 1-1,5 mg/kg gün doza artt›r›l›r. Refrakter olgularda 2 mg/kg gün doza kadar ç›k›labi-lece¤i bildirilmifltir2,7. Dapson tedavisi öncesinde glikoz 6 fosfat

dehidrogenaz eksikli¤i olmad›¤›ndan emin olunmal›, tedavi süresince tüm olgular anemi, methemoglobinemi, hepatototk-sisite ve nadir de olsa agranülositoz riski aç›s›ndan ayl›k kon-trollerle izlenmelidir2,7,22. Dapsonun 0,25-3 g/gün dozda

sülfapi-ridin gibi di¤er baz› sülfonamidlerle kombine olarak uygulan-d›¤›nda yan etki profilinde de¤ifliklik olmaks›z›n etkinlikte ar-t›fl sa¤lanabilece¤i de bildirilmifltir7. Tipik olgularda sistemik

te-daviye h›zl› yan›t al›nmas› beklenir. Lezyonlar›n yayg›n oldu¤u baz› olgularda dapsonun etkinli¤i belirene kadar 1 mg/kg gün gibi düflük doz sistemik kortikosteroid 1-3 hafta verilip kade-meli olarak 3-6 haftada kesilebilir. Çok s›n›rl› olgularda topikal kortikosteroidler ile de kontrol sa¤lanabilmektedir22. Ayr›ca

henüz kontrollü çal›flma verileri olmasa da takrolimus ve oral makrolidlerin de LAD tedavisinde etkili oldu¤unu bildiren ya-zarlar vard›r23.

Edinsel Epidermolizis Bülloza (EEB)

Tedaviye özellikle dirençli bir dermatozdur. Sistemik kortikos-teroidlerin çeflitli immünosüpresif ajanlarla kombine kullan›-m›nda bile yan›t arzulanan ölçüde olamamakta, uzun süreli sistemik tedavinin ise hasta yaflam kalitesini ve süresini ciddi olarak olumsuz etkileyen yan etkileri ortaya ç›kmaktad›r2,24.

Bi-rinci basamak tedavi seçene¤i hafif olgularda 0,5-1 mg/kg gün, daha fliddetli olgularda ise 1-1,5 mg/kg gün dozda sistemik kortikosteroidlerdir24. Gerek duyuldu¤unda kullan›lacak

adju-van ajanlar›n bafl›nda ise yan etkileri yönünden güvenilir bir ilaç olan kolflisin yer al›r. Hafif olgularda kortikosteroid ile 0,5-1 mg/gün kolflisinin kombine edilmesi önerilirken daha fliddet-li olgularda kolflisin dozu 1-2 mg/gün olarak befliddet-lirlenmifltir. Dermal nötrofilik infiltrat gözlenen baz› EEB olgular›nda kor-tikosteroidler ile dapson da (100-300 mg/gün) kombine edil-mifltir. Dirençli olgularda tedavi rejimine eklenebilecek di¤er seçenekler siklosporin (3-6 mg/kg gün), plazmaferez, ‹V‹G ve ri-tuksimabd›r2,12,24. ‹V‹G (2 g/kg/gün) ile tedaviye dirençli 10 EEB

hastas›n›n ço¤unda iyileflme gözlenmifl; ayda bir yap›lan

uygu-laman›n yeni lezyon geliflimi duruncaya kadar devam›n›n ge-reklili¤i vurgulanm›flt›r. Yaflam› tehdit edici fliddetteki bir EEB olgusunda tedaviye rituksimab›n eklenmesi ile dramatik yarar elde edildi¤i bildirilmifl; konvansiyonel tedaviye yan›ts›z kalan baz› EEB olgular›nda da adjuvan rituksimab›n fayda sa¤lad›¤› gözlenmifltir24.

Dermatitis Herpetiformis (DH)

Tedavinin ilk basama¤› glutensiz diyet olmal›d›r7. Ancak hem

çölyak hastal›¤› hem de DH’de gluten duyarl›l›¤› olmakla bera-ber enteropatiye k›yasla dermatozda glutensiz diyet ile iyilefl-menin çok daha yavafl olaca¤› hat›rda tutulmal›d›r. Glutensiz yet ile ortalama 2 y›l gibi bir sürede kaybolan deri lezyonlar› di-yete glutenin eklenmesini izleyen 3 ayda tekrar belirebilmekte-dir25. Gluten içeren g›dalar›n bafl›nda bu¤day, arpa ve çavdar

gi-bi tah›llarla haz›rlanan g›dalar gelmektedir. Ayr›ca gi-biran›n arpa malt› (çimlendirildikten sonra kurutulmufl tah›l), dondurma ve ketçap gibi baz› ürünlerin de koruyucu ya da k›vam verici mad-de olarak gluten içerdi¤i hastalara hat›rlat›lmal›d›r. Gluten içer-meyen tah›l ve niflasta kaynaklar› olan patates, pirinç, nohut ve m›s›r›n tüketilmesi ise serbesttir. Yulaf›n içeri¤inde gluten bu-lunmamakla beraber, içeri¤indeki avenin isimli proteinin glute-ne yap›sal benzerlik göstermesiglute-ne ba¤l› olarak yulaf içeren g›-dalar›n gluten ile çapraz reaksiyona neden olabilece¤i sav›ndan hareketle baz› diyetisyenler glutensiz diyette yulaf›n da yasak-lanmas›n› önermektedir26. Glutensiz diyet ile 25 y›l boyunca

izle-nen 133 DH olgusunda hastal›¤› kontrol alt›nda tutmak için ge-rekli ilaç dozunda azalman›n hatta ilaçs›z remisyonun sa¤land›-¤›, ayr›ca efllik eden enteropatinin de düzelmesi nedeniyle emi-lim bozuklu¤u ile iliflkili olan demir ve vitamin eksikliklerinin ge-riledi¤i ve hastalar›n genel durumlar›nda da iyilik halinin göz-lendi¤i bildirilmifltir27. Ancak tüm bu yararl› etkilerine karfl›n DH

olgular›nda glutensiz diyet uygulanmas›n›n çok da kolay olma-d›¤› hat›rlanmal›d›r. Hastalar tükettikleri g›dalar›n içeriklerini ö¤renmeli, zaman zaman diyetisyen görüflü almal› ve e¤er var ise motivasyonlar›n› artt›rmaya yönelik destek gruplar›ndan ya-rarlanmal›d›rlar25. Gluten duyarl›l›¤›na karfl› henüz

gelifltirilmek-te olan özgül baz› gelifltirilmek-tedavi algelifltirilmek-ternatifleri aras›nda immünojenik gluten epitoplar›ndan ar›nd›r›lm›fl unlar, intestinal proteazlara dirençli peptidin y›k›m›n› sa¤layacak ekzojen endopeptidazlar, baz› epitelyal reseptörlerin blokaj› ile intestinal emilimin azalt›l-mas›, doku transglutaminaz inhibitörleri, glutenin dokuya su-numunu engelleyici HLA-DQ2 antagonistleri ve proinflamatuar sitokinlerin inhibisyonu say›labilir28.

DH’nin t›bbi tedavisinin temel dire¤i dapsondur. Hatta bu has-tal›kta dapsona al›nan yan›t o kadar h›zl› ve dramatiktir ki ke-sin tan› almam›fl baz› olgularda tedaviden tan›ya varmak amaçl› olarak ta kullan›labilir. Yeni lezyon ç›k›fl›n› ve yan-ma/pruritus yak›nmas›n› ortadan kald›rmak için önerilen doz 1 mg/kg gündür25. En s›kl›kla saptanan istenmeyen etki olan

he-moliz bazen 2 hafta gibi k›sa bir sürede ortaya ç›kabilece¤in-den dapson tedavisi bafllanan hastalar›n yak›n laboratuvar iz-lemi flartt›r. A¤›r bir hemolitik anemiden kaç›nmak için tedavi öncesi glikoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim seviyesi mutlaka bak›lmal›d›r. Methemoglobinemi ve hemolitik anemi gibi da-ha s›k gözlenen ve doza ba¤l› ortaya ç›kan yan etkiler d›fl›nda

(5)

dapson kullan›m› sonras›nda nadiren baz› idyosinkrazik etkiler de olabilmektedir. Bunlardan en önemlisi diffüz eritem ya da ürtikeryal bir erüpsiyona efllik eden yüksek atefl, lenfadenome-gali ve çeflitli iç organ tutulumlar›yla karakterize bir klinik tab-lo olan dapson hipersensitivitesi sendromudur. Bu yan etki dapson bafllanan DH’li olgular›n %5 kadar›nda tedavinin 2 ile 6. haftalar› aras›nda geliflebilmektedir.

Dapsonun yetersiz kald›¤› ya da istenmeyen etkileri nedeni ile kullan›lamad›¤› durumlarda sülfasalazin (1-2 g/gün) ya da sül-fametoksipiridazin (0,25-1,5 g/gün) denenebilir. Bu ilaçlar›n da afl›r› duyarl›l›k reaksiyonu, hemoliz, proteinüri ve kristalüriye neden olabilece¤i ak›lda tutularak ayl›k hemogram ve ürog-ram izlemleri yap›lmal›d›r. DH’de sistemik kortikosteroidlere yan›t zay›ft›r ve pruritus ancak klobetazol propiyonat gibi sü-per potent topikal kortikosteroilerle bask›lanabilmektedir. An-tihistaminik seçiminde 3. nesil olarak da isimlendirilen ve eozi-nofiller üzerinde bask›lay›c› etkinlikleri oldu¤u savunulan yeni antihistaminiklerin tercih edilebilece¤i de bildirilmifltir23,25.

Büllöz Sistemik Lupus Eritematozus (BSLE)

SLE’deki bül oluflumu s›kl›kla hastal›¤›n di¤er organlardaki bir ata¤›na, özellikle de renal tutuluma efllik eder. Her ne kadar EEB ile ayn› antijene (kollajen VII) karfl› geliflen otoantikorlarla karakterli olsa da BSLE’de tedaviye yan›t çok daha h›zl› ve belir-gindir. ‹lk tercih edilen dapson olup 25-50 mg/gün gibi düflük dozlarla bile dramatik yan›t al›nmas› beklenir. Yeni lezyon ç›k›-fl›n›n 1-2 günde durdu¤u, aç›lm›fl lezyonlar›nda ayn› h›zla epite-lize olduklar› gözlenebilir. Baz› olgularda daha yüksek dozda dapsona gereksinim duyulurken tedavinin bir y›la kadar idame ettirilmesi de gerekebilir. Sistemik kortikosteroidlerin kullan›m› genellikle SLE’nin di¤er organ tutulumlar›n› kontrol alt›na al-mak içindir. Ancak dapsona yan›t›n yetersiz kald›¤› durumlarda da tek bafl›na ya da dapson ile kombine olarak uygulanabilirler. Toksik epidermal nekrolizi and›racak fliddetteki BSLE olgular›n-da ‹V‹G ve yüksek doz kortikosteroidler, eritema multiformeyi and›ran s›n›rl› formlarda ise antimalaryaller kullan›labilir7.

Kaynaklar

1. Zillikens D: Autoimmune bullous diseases. Braun Falco’s Dermatology. Ed. Burgdorf WHC, Plewig G, Wolff HH, Landthaler M. ‹talya, Springer 2009; 641-68.

2. Kasperkiewicz M, Schmidt E: Current treatment of autoimmune blistering diseases. Curr Drug Discov Technol 2009;6:270-80. 3. Wojnarowska F, Kirtschig G, Highet AS, Venning VA, Khumalo NP;

British Association of Dermatologists: Guidelines for the management of bullous pemphigoid. Br J Dermatol 2002;147:214-21. 4. Joly P, Roujeau JC, Benichou J, Picard C, Dreno B, Dellaporte E, etal; Bullous Diseases French Study Group: A comparison of oral and topical corticosteroids in patients with bullous pemphigoid. N Engl J Med 2002;346:321-7.

5. Joly P, Roujeau JC, Benichou J, Delaporte E, D'Incan M, Dreno B, et al.: A comparison of two regimens of topical corticosteroids in the treatment of patients with bullous pemphigoid: a multicenter randomized study. J Invest Dermatol 2009;129:1681-7.

6. Kirtschig G, Middleton P, Bennett C, Murrell DF, Wojnarowska F, Khumalo NP: Interventions for bullous pemphigoid (review). The Cochrane Collaboration 2010;10:1-61.

7. Patricio P, Ferreira C, Gomes MM, Filipe P: Autoimmune bullous dermatoses: a review. Ann NY Acad Sci 2009;1173:203-10.

8. Fivenson DP, Breneman DL, Rosen GB, Hersh CS, Cardone S, Mutasim D: Nicotinamide and tetracycline therapy of bullous pemphigoid. Arch Dermatol 1994;130:753-8.

9. Guillaume JC, Vaillant L, Bernard P, Picard C, Prost C, Labeille B, et al.: Controlled trial of azathioprine and plasma exchange in addition to prednisolone in the treatment of bullous pemphigoid. Arch Dermatol 1993;129:49-53.

10. Gürcan HM, Ahmed AR: Analysisi of current data on the use of methotrexate in the treatment of pemphigus and pemphigoid. Br J Dermatol 2009;161:723-31.

11. Beissert S, Werfel T, Frieling U, Böhm M, Sticherling M, Stadler R, et al.: A comparison of oral methylprednisolone plus azathioprine or mycophenolate mofetil for the treatment of bullous pem-phigoid. Arch Dermatol 2007;143:1536-42.

12. Ahmed AR: Use of intravenous immunoglobulin therapy in autoimmune blistering diseases. Int Immunopharmacol 2006;6:557-78.

13. Schmidt E, Hunzelmann N, Zillikens D, Bröcker EB, Goebeler M: Rituximab in refractory autoimmune bullous diseases. Clin Exp Dermatol 2006;31:503-8.

14. Lourari S, Herve C, Doffoel-Hantz V, Meyer N, Bulai-Livideanu C, Viraben R, et al.: Bullous and mucous membrane pemphigoid show a mixed response to rituximab: experience in seven patients. J Eur Acad Dermatol Venereol 2010 [Elektronik bask›]

15. Ujiie H, Shibaki A, Nishie W, Shimizu H: What’s new in bullous pemphigoid? J Dermatol 2010;37:194-204.

16. Bernard P, Reguiai Z, Tancrède-Bohin E, Cordel N, Plantin P, Pauwels C, et al.: Risk factors for relapse in patients with bullous pemphigoid in clinical remission: a multicenter, prospective, cohort study. Arch Dermatol 2009;145:537-42.

17. Bastuji-Garin S, Joly P, Lemordant P, Sparsa A, Bedane C, Delaporte E, et al; French Study Group for Bullous: Risk Factors for Bullous Pemphigoid in the Elderly: A Prospective Case-Control Study. J Invest Dermatol 2011;131:637-43.

18. Chan LS, Ahmed AR, Anhalt GJ, Bernauer W, Cooper KD, Elder MJ, et al.: The first international consensus on mucous membrane pemphigoid: definition, diagnostic criteria, pathogenic factors, medical treatment, and prognostic indicators. Arch Dermatol 2002;138:370-9.

19. Sacher C, Hunzelmann N: Cicatricial pemphigoid (mucous membrane pemphigoid): current and emerging therapeutic approaches. Am J Clin Dermatol 2005;6:93-103.

20. Eschle-Meniconi ME, Ahmad SR, Foster CS: Mucous membrane pemphigoid: an update. Curr Opin Ophthalmol 2005;16:303-7. 21. Semkova K, Black M: Pemphigoid gestationis: Current insights into

pathogenesis and treatment. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol 2009;145:138-44.

22. Lara-Corrales I, Pope E: Autoimmune blistering diseases in children. Semin Cutan Med Surg 2010;29:85-91.

23. Fabbri P, Antiga E, Caproni M: Practical advances in diagnosis and treatment of dermatitis herpetiformis and IgA linear dermatosis. 19. Avrupa Dermatoveneroloji Kongresi, Göteburg 2010. 24. Ishii N, Hamada T, Dainichi T, Karashima T, NakamaT, Yasumoto S,

et al.: Epidermolysis bullosa acquisata: what’s new? J Dermatol 2010;37:220-30.

25. Caproni M, Antiga E, Melani L, Fabbri P; Italian Group for Cutaneous Immunopathology: Guidelines fort he diagnosis and treatment of dermatitis herpetiformis. J Eur Acad Dermatol Venereol 2009;23:633-8.

26. Wikipedia http://en.wikipedia.org/wiki/Gluten-free_diet

27. Garioch JJ, Lewis HM, Sargent SA, Leonard JN, Fry L: 25 years experience of a gluten-free diet in the treatment of dermatitis herpetiformis. Br J Dermatol 1994;131:541-5.

28. Schuppan D, Junker Y, Barisani D: Celiac Disease: From Pathogenesis to Novel Therapies. Gastroenterology 2009;137:1912-33.

Referanslar

Benzer Belgeler

Otoimmün Büllöz Hastal›klar›n Tan›s›nda ELISA ELISA for the Diagnosis of Autoimmune Bullous DisordersY. Ayfle Akman Karakafl Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi, Deri

Herpetik enfeksiyonda akantolitik hücreler (siyah oklar) ve multinükleer dev hücre (k›rm›z› ok) (A), Darier hastal›¤›nda akantolitik hücre (beyaz ok), corpus rond (siyah ok)

mab›n PV hastalar›nda uzun süreli remisyon sa¤lad›¤›n› göster- mektedir. 2005 y›l›nda yay›nlanan rituksimab güvenlik raporun- da tedaviyi kullananlar›n düflük

Kronik deri hastal›¤›na efllik eden psikiyatrik tablolar›n ortaya ç›k›fl›n› etkileyen di¤er etmenler aras›nda hasta- n›n daha önce psikiyatrik hastal›k geçirmifl

Çal›flmam›zda güneflten koruyucu krem kullanan olgular›n üçte ikisinden fazlas›n› kad›nlar oluflturmaktayd› ancak yafl, nevüs say›s›, e¤itim durumu, ailede tümör

Yafl gruplar›n göre ayr›ld›¤›nda, 0- 6 ay için erkeklerde atopik dermatit, k›zlarda seboreik dermatit; 6 ay- 2 yafl grubun- da erkeklerde ve k›zlarda atopik dermatit;

Menopoz poliklini¤ine baflvuran do¤al menopoz olgular›nda menopoz bafllang›ç yafl ortalamas›n›, parite, sigara içimi ve sosyoekonomik durumun menopoz yafl ortalamas›

Küreli değirmene oranla dispersiyon süresi çok daha kısa olmasına karşılık, bu öğütücü de diğeri gibi kesikli bir disperze edici olup, sürekli bir dispersiyon