• Sonuç bulunamadı

Dijital ve konvansiyonel ölçüler yardımıyla üretilen anterior tek kron restorasyonlarının iç uyumlarının farklı ölçüm teknikleri ile değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Dijital ve konvansiyonel ölçüler yardımıyla üretilen anterior tek kron restorasyonlarının iç uyumlarının farklı ölçüm teknikleri ile değerlendirilmesi"

Copied!
128
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

DİJİTAL VE KONVANSİYONEL ÖLÇÜLER YARDIMIYLA ÜRETİLEN ANTERİOR TEK KRON RESTORASYONLARININ İÇ UYUMLARININ

FARKLI ÖLÇÜM TEKNİKLERİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

Hilal GÜLGEZEN AYDIN

PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI UZMANLIK TEZİ

DANIŞMAN Prof. Dr. Volkan ŞAHİN

2019-KIRIKKALE

(2)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ

DİJİTAL VE KONVANSİYONEL ÖLÇÜLER YARDIMIYLA ÜRETİLEN ANTERİOR TEK KRON RESTORASYONLARININ İÇ UYUMLARININ

FARKLI ÖLÇÜM TEKNİKLERİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

Hilal GÜLGEZEN AYDIN

PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİM DALI UZMANLIK TEZİ

DANIŞMAN Prof. Dr. Volkan ŞAHİN

Bu araştırma Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi tarafından 2018/069 proje numarası ile desteklenmiştir.

2019-KIRIKKALE

(3)
(4)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER………...III ÖNSÖZ………...VI SİMGELER VE KISALTMALAR………...VII ŞEKİLLER……….IX ÇİZELGELER………XI ÖZET………...XII SUMMARY……….XIII

1. GİRİŞ………1

2. GENEL BİLGİLER………...3

2.1. Ölçü Materyalleri………...3

2.1.1. Sabit Protetik Diş Tedavisinde Kullanılan Ölçü Materyalleri……….…....4

2.1.1.1. Polisülfitler……….………..5

2.1.1.2. Polieterler……….…....6

2.1.1.3. Kondansasyon tip silikonlar……….…8

2.1.1.4. İlave tip silikonlar……….…....9

2.1.1.5. Vinil siloksaneterler………...10

2.2. Ölçü Kaşığının Seçimi………..11

2.3. Ölçü Teknikleri………....11

2.3.1. Tek fazlı ölçü tekniği………...12

2.3.2. Çift fazlı ölçü tekniği………...12

2.3.2.1. Çift fazlı çift aşamalı ölçü tekniği…….……….….12

2.3.2.2. Çift fazlı tek aşamalı ölçü tekniği………...12

2.3.3. Dijital ölçü teknikleri………...….…...13

2.3.3.1. İndirekt teknik………..….…...14

2.3.3.2. Direkt teknik……….…………..14

2.4. Dental CAD/CAM Sistemleri……….……...…...15

2.4.1. Tarama/veri elde etme……….…………..16

2.4.2. Restorasyon tasarımı……….16

2.4.3. Restorasyon üretimi……….………..17

2.4.4.4. Güncel ağız içi tarayıcı sistemleri……….…….….18

2.4.4.1. Lava C.O.S. sistemi………....……18

(5)

2.4.4.2. iTero sistemi……….…...19

2.4.4.3. TRIOS sistemi………20

2.4.4.4. Omnicam ve Bluecam sistemleri……….……...21

2.4.4.5. True Definition sistemi………....….…..23

2.4.4.6. E4D sistemi………...24

2.4.4.7. Planscan sistemi………...…..24

2.4.4.8. CS 3600 sistemi………....………..25

2.4.5. Güncel laboratuvar tarayıcı sistemler……….………...…25

2.4.5.1. 3Shape sistemi……….…….……..26

2.4.5.2. Sirona sistemi……….27

2.4.5.3. KaVo sistemi………..27

2.4.5.4. DWOS sistemi………...…….………28

2.5. CAD/CAM Sistemlerinde Kullanılan Seramik ve Seramik Benzeri Materyaller……….………….29

2.5.1. Rezin matriks içeren seramikler……….……...30

2.5.1.1. Rezin nanoseramikler………..…..….30

2.5.1.1.1. Lava Ultimate……….………….31

2.5.1.1.2. Cerasmart………...……...31

2.5.1.2. Rezin infiltre cam seramikler……….………..…..…32

2.5.1.2.1. Vita Enamic……….…...……...32

2.5.1.3. Rezin matriks içeren zirkonya-silika seramikler……….…………...33

2.5.1.3.1. Paradigm MZ100……….……...…...33

2.6. Restorasyon İç ve Marjinal Uyumu……….………...33

2.6.1. Restorasyon iç ve marjinal uyumu ölçüm teknikleri……….………....34

2.6.1.1. Silikon replika yöntemi………...……...35

2.6.1.2. Kesit alarak direkt ölçüm tekniği………...….…35

2.6.1.3. Mikro-BT ile ölçüm tekniği………...….…....36

2.7. Hipotez………..….…..37

3. GEREÇ VE YÖNTEM………...….……38

3.1. Ana Modelin Hazırlanması……….……..38

3.2. Özel Ölçü Kaşıklarının Yapımı……….…...39

3.3. Konvansiyonel Ölçülerin Elde Edilmesi……….……….…….40

3.3.1. Çift fazlı tek aşamalı ölçü tekniği ile ölçülerin elde edilmesi….……….…...…40

3.3.2. Çift fazlı çift aşamalı ölçü tekniği ile ölçülerin elde edilmesi………..….……..42

(6)

3.4. Dijital Ölçülerin Elde Edilmesi……….……43

3.5. Restorasyon Tasarımlarının Yapılması ve Üretimi………..………….44

3.6. Silikon Replikaların Üretilmesi……….………...46

3.7. Mikro-BT Taramalarının Yapılması ve İç Uyumun Değerlendirilmesi…..……..48

3.8. İstatistiksel Değerlendirmeler………..54

4. BULGULAR……….………..……55

5. TARTIŞMA………...……….62

6. SONUÇLAR………...………81

KAYNAKÇA………...…………...82

ÖZGEÇMİŞ………..114

(7)

ÖNSÖZ

Uzmanlık eğitimim süresince mesleki bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım değerli hocam ve tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Volkan ŞAHİN’ e,

Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı’nın değerli öğretim üyelerine ve bölüm çalışanlarına,

Uzmanlık eğitimim süresince hep yanımda olan sevgili arkadaşlarım Uzm. Dt.

Duygu TAŞKIN GEDİK, Uzm. Dt. Fatoş TÜRKKAL, Uzm. Dt. Almira Ada DİKEN TÜRKSAYAR’ a ve çok değerli çalışma arkadaşlarıma,

Her zaman desteğini ve güvenini hissettiğim manevi kardeşim Arş. Gör. Alim AKYEL’ e,

Yaptığım her güzel işte payı olan, varlıklarıyla bana güç veren kıymetlilerim, annem Kamile GÜLGEZEN, babam Recai GÜLGEZEN ve ablam, değerli meslektaşım Uzm. Dr. Gizem GÜLGEZEN’ e,

Sevgisi ve sabrıyla beni güçlü kılan, hiçbir anımda beni yalnız bırakmayan kıymetli eşim İlyas Gökay AYDIN’ a ve çok değerli ailesine,

en içten teşekkürlerimi sunarım…

(8)

SİMGELER VE KISALTMALAR

Al2O3 : Alüminyum oksit BT : Bilgisayarlı tomografi

Bis-GMA : Bisfenol A-glisidil metakrilat Bis-EMA : Bisfenol A-etoksi dimetakrilat B2O3 : Bor trioksit

CCD : Charge Coupled Device

CAD/CAM : Computer Aided Design/Computer Aided Manufacturing dk : Dakika

EGDMA : Etilen glikol dimetakrilat GPa : GigaPaskal

Hz : Hertz

HT : High Translucency CaO : Kalsiyum oksit kV : Kilovolt

LED : Light Emitting Diode LT : Low Translucency MPa : MegaPaskal

Mikro-BT : Mikro Bilgisayarlı Tomografi µA : Mikroamper

µm : Mikrometre mm : Milimetre mm3 : Milimetre küp ms : Milisaniye nm : Nanometre N : Newton

PVS : Polivinil Siloksan

PSD : Position Sensitive Device K2O : Potasyum oksit

ROI : Region of Interest sn : Saniye

SEM : Scanning electron microscope

(9)

SiO2 : Silisyum dioksit Na2O : Sodyum oksit .stl : Stereolithography

TEGDMA : Trietilen glikol dimetakrilat UV : Ultraviyole

UDMA : Üretan dimetakrilat VOI : Volume of Interest ZrO2 : Zirkonyum dioksit p : Anlamlılık düzeyi

> : Büyüktür º : Derece

< : Küçüktür

% : Yüzdelik

(10)

ŞEKİLLER

Şekil 2.1. Aktif dalga boyu örnekleme prensibi Şekil 2.2. Paralel konfokal görüntüleme

Şekil 2.3. Triangulasyon tekniği

Şekil 2.4. Laboratuvar tarayıcılarının çalışma prensibi

Şekil 2.5. Gracis ve ark. (2015) tarafından önerilen tam seramik ve seramik benzeri materyallere ilişkin sınıflandırma

Şekil 3.1. Akrilik esaslı plastik üst çene modeli ve prepare edilmiş sağ maksiller santral diş

Şekil 3.2. Üretilen özel ölçü kaşığı

Şekil 3.3. Çift fazlı tek aşamalı ölçü tekniğinin uygulanışı

Şekil 3.4. Çift fazlı tek ve çift aşamalı ölçü yöntemleri ile elde edilen ölçüler Şekil 3.5. Tip IV alçı kullanılarak elde edilen pinli modeller

Şekil 3.6. Çift fazlı çift aşamalı ölçü tekniğinin uygulanışı

Şekil 3.7. TRIOS 3 ağız içi tarayıcı kullanılarak ölçü elde edilmesinin aşamaları Şekil 3.8. Restorasyon tasarım aşamaları

Şekil 3.9. Restorasyonların freze yöntemiyle üretilmesi

Şekil 3.10. Lava Ultimate nanoseramik rezin restorasyon materyali Şekil 3.11. Üretilen restorasyonlar

Şekil 3.12. Restorasyonların iç yüzüne akıcı kıvamlı silikon materyalinin uygulanması Şekil 3.13. Sabit yükleme cihazı

Şekil 3.14. Silikon replika örneği Şekil 3.15. Üretilen silikon replikalar

Şekil 3.16. Mikro bilgisayarlı tomografi cihazı

Şekil 3.17. Kron-day kompleksinin mikro-BT tarama görüntüsü

Şekil 3.18. Kron-day kompleksinin a) transversal b) sagittal c) koronal kesit görüntüleri

Şekil 3.19. Transversal kesitte kron-day kompleksinin orta 1/3 mikro-BT kesit görüntüleri

Şekil 3.20. Transversal kesitte kron-day kompleksinin insizal 1/3 mikro-BT kesit görüntüleri

Şekil 3.21. Silikon replika örneğinin mikro-BT tarama görüntüsü

(11)

Şekil 3.22. Silikon replika örneğinin a) transversal b) sagittal c) koronal kesit görüntüleri

Şekil 3.23. Kron-day ve silikon replika yapılarının mikro-BT tarama görüntüleri Şekil 3.24. Hacim verilerine ait sınır

Şekil 4.1. Farklı uyum değerlendirme tekniklerine ait insizal 2/3 hacim değerleri (mm3)

Şekil 4.2. Farklı ölçü tekniklerine ait insizal 2/3 hacim değerleri (mm3)

Şekil 4.3. Farklı uyum değerlendirme tekniklerine ait marjinal 1/3 hacim değerleri (mm3)

Şekil 4.4. Farklı ölçü tekniklerine ait marjinal 1/3 hacim değerleri (mm3)

Şekil 4.5. Farklı uyum değerlendirme tekniklerine ait toplam hacim değerleri (mm3) Şekil 4.6. Farklı ölçü tekniklerine ait toplam hacim değerleri (mm3)

(12)

ÇİZELGELER

Çizelge 2.1. Elastomerik ölçü materyallerinin fiziksel ve mekanik özellikleri Çizelge 4.1. Shapiro-Wilk normallik testi bulguları

Çizelge 4.2. Levene varyans homojenliği testi bulguları Çizelge 4.3. Çift yönlü ANOVA test bulguları

Çizelge 4.4. Farklı ölçü teknikleri ve uyum değerlendirme teknikleri ile elde edilen iç hacim ortalama ve standart sapma değerleri (mm3)

(13)

ÖZET

Dijital ve Konvansiyonel Ölçüler Yardımıyla Üretilen Anterior Tek Kron Restorasyonlarının İç Uyumlarının Farklı Ölçüm Teknikleri ile Değerlendirilmesi

Kron restorasyonlarının iç ve marjinal uyumu tedavi başarısına etki eden en önemli faktörlerdendir.

Bu uyum kullanılan ölçü materyali, ölçü tekniği, restorasyon materyali ve restorasyonun üretim şekli gibi faktörlerden etkilenmektedir. Bu in vitro çalışmada dijital ve konvansiyonel ölçü tekniklerinin kron restorasyonlarının iç uyumuna etkisinin değerlendirilmesi ve farklı uyum değerlendirme tekniklerinin ölçüm hassasiyetlerinin kıyaslanması amaçlanmıştır.

Prepare edilmiş plastik maksiller santral dişin ölçüleri çift fazlı tek ve çift aşamalı polivinil siloksan ölçü teknikleri ve TRIOS 3 (TRIOS 3, 3Shape, Kopenhag, Danimarka) ağız içi tarayıcı kullanılarak elde edilmiştir (n=10). Elde edilen ölçüler yardımıyla siman aralığı 50µm olarak ayarlanmış nanoseramik rezin (Lava Ultimate, 3M Espe, St. Paul, MN, ABD) tek kron restorasyonları CAD/CAM bloklardan freze yoluyla üretilmiştir. Tüm restorasyonlar day üzerine yerleştirilerek Mikro-BT (SkyScan 1275 X-ray Mikro-BT, Bruker, Massachusetts, ABD) taramaları tamamlanmıştır.

Restorasyon iç yüzeyine akıcı kıvamlı polivinil siloksan ölçü materyali yerleştirilerek 50N’luk sabit basınç altında üretilen silikon replikaların da Mikro-BT taramaları tamamlanmıştır. Siman boşluğunun üç boyutlu analizi ve hacim hesaplaması için veriler yapılandırılmış (NRecon 1.7.4.2., Bruker, Massachusetts, ABD) ve analiz işlemi (CTan 1.18.4.0., Bruker, Massachusetts, ABD) tamamlanmıştır.

Verilerin normal dağılıma uygunluğu Shapiro-Wilk testi ile değerlendirilmiştir. Varyans analizi çift yönlü ANOVA, gruplar arası farklılıklar ise Tukey ve Games-Howell testleri ile değerlendirilmiştir (p=0,05).

Dijital ölçü tekniği çift fazlı tek ve çift aşamalı konvansiyonel ölçü tekniklerine kıyasla daha düşük insizal 2/3 hacim değerleri göstererek daha başarılı sonuçlar göstermiştir. Dijital ölçü ve çift fazlı tek aşamalı konvansiyonel ölçü teknikleri, çift fazlı çift aşamalı konvansiyonel ölçü tekniğine kıyasla daha düşük marjinal 1/3 hacim değerleri göstererek daha başarılı sonuçlar göstermişlerdir. Toplam hacim bakımından dijital ölçü tekniği en düşük değerleri (34.30±0.66 mm3) gösterirken, çift fazlı çift aşamalı konvansiyonel ölçü tekniği en yüksek değerleri (38.44±0.98 mm3) göstermiştir. Ölçü teknikleri ve ölçüm alanlarından bağımsız olarak silikon replika hacim verileri, mikro-BT tekniği verilerine kıyasla istatistiksel olarak daha yüksek değerler göstermiştir.

Anahtar kelimeler: Dijital ölçü, İç uyum, Konvansiyonel ölçü, Mikro-BT, Silikon replika

(14)

SUMMARY

Evaluation of Internal Fit of Anterior Single Crown Restorations Fabricated by Digital and Conventional Impressions with Different Measurement Techniques

Internal and marginal fit of crown restorations are the most important factors affecting the success of treatment. Restoration compatibility is influenced by factors such as impression material, impression technique, restoration material and fabrication technique of the restoration. The aim of this in vitro study was to evaluate the effect of digital and conventional impression techniques on the internal fit of crown restorations and to compare the measurement accuracy of different evaluation techniques.

The impressions of the prepared typodont maxillary central (#11) were obtained by using one-stage and two-stage polyvinyl siloxane impression techniques and TRIOS 3 (TRIOS 3, 3Shape, Copenhagen, Denmark) intraoral scanner (n=10). With the help of the obtained impressions, the nano-ceramic resin (Lava Ultimate, 3M Espe, St. Paul, MN, USA) single crown restorations with 50 µm cement space was produced by milling from CAD / CAM blocks. Micro-CT scans (SkyScan 1275 X-ray Micro-CT, Bruker, Massachusetts, USA) were performed by placing all restorations on the prepared typodont die, respectively. Impression silicone replicas were fabricated under a constant pressure of 50 N by filling light-body polyvinyl siloxane impression material into the restoration and micro-CT scans of the fabricated impression silicone replicas were completed. The data was structured (NRecon 1.7.4.2., Bruker, Massachusetts, USA) and the analysis process (CTan 1.18.4.0., Bruker, Massachusetts, USA) was completed for the three-dimensional analysis and volume calculation of the cement space. The normality of data distribution was evaluated by Shapiro-Wilk test. Two-way ANOVA was used for analysis of variance and differences between groups were evaluated by post hoc Tukey and Games- Howell tests (p = 0.05).

The digital impression technique showed lower incisal 2/3 volume values and more succesful results compared to one and two-stage conventional impression techniques. Digital impression and one- stage conventional impression techniques showed lower marginal 1/3 volume values and more succesful results compared to the two-stage conventional impression technique. In terms of total volume, the digital impression technique showed the lowest values (34.30 ± 0.66 mm3), whereas the two-stage conventional impression technique had the highest values (38.44 ± 0.98 mm3). Regardless of the impression techniques and measurement sites, impression silicone replica volumes showed statistically higher values than the micro-CT technique volumes.

Key words: Conventional impression, Digital impression, Impression silicone replica, Internal fit, Micro-CT

(15)

1. GİRİŞ

Protetik diş tedavisinde tedavi başarısına etki eden en önemli faktörlerden biri restorasyon iç ve marjinal uyumunun sağlanmasıdır. Kullanılan ölçü materyali, tercih edilen ölçü tekniği ve restorasyon materyali, restorasyonun üretim tekniği gibi faktörler bu uyuma etki etmektedir. Kullanılan ölçü tekniğinin hassasiyetinin veya ölçü materyalinin boyutsal stabilitesinin yeterli olmaması durumunda alınan ölçü yardımıyla üretilen çalışma modeli ve preparasyon arasında farklılık, restorasyon ve diş arasında ise uyumsuzluk görülmektedir.

Dijital ölçü ve CAD/CAM sistemlerinin kullanımının yaygınlaşması ile birlikte ölçü ve restorasyon üretim prosedürleri değişmiştir. Bu sistemler ile daha hassas ölçülerin elde edilmesi, ölçü tekrarlarının azaltılması, daha uyumlu restorasyonların üretilmesi, üretim süresinin ve maliyetlerinin azaltılması hedeflenmiştir. Beklendiği üzere dijital sistemler tedavi süreçlerini hızlandırmış ve daha öngörülebilir sonuçlar sunarak tedavi başarısını arttırmıştır. Ancak dijital tekniklerin konvansiyonel tekniklere kıyasla her bakımdan üstün olduklarını söylemek mümkün değildir.

Literatürde konvansiyonel ve dijital ölçüler yardımıyla üretilen restorasyonların uyum değerlerinin üretilen restorasyon materyaline, restorasyon türüne, kullanılan ölçü materyaline, ölçü tekniğine ve ağız içi tarayıcı sistemine göre farklılık gösterdiği görülmektedir.

Restorasyon iç uyumunu değerlendiren çok sayıda yöntem bulunmaktadır. İn vivo şartlarda yapılan değerlendirme sonuçlarının restorasyon geometrisi, çevresel faktörler vb. değişkenler nedeniyle standardize edilmesi güçtür. İn vitro şartlarda yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde silikon replika tekniği göze çarpmaktadır. Sıklıkla tercih edilen bir yöntem olmasına karşın silikon materyalinin boyutsal stabilitesinden kaynaklanabilecek sorunlar taşıması tekniğin önemli bir dezavantajıdır. Mikro-BT görüntüleme tekniği ile restorasyon iç ve marjinal uyumu iki ve üç boyutlu şekilde yüksek hassasiyet ile değerlendirilebilmektedir. Literatürde restorasyon uyumunu ölçen tekniklerin hassasiyetlerini değerlendiren az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı; i) dijital ve konvansiyonel ölçü tekniklerinin tek kron restorasyonlarının iç uyumlarına etkisinin değerlendirilmesi, ii) iç uyum

(16)

değerlendirmesinde kullanılan silikon replika ve mikro-BT ile ölçüm tekniklerinin ölçüm hassasiyetlerinin kıyaslanmasıdır.

(17)

2. GENEL BİLGİLER

2.1. ÖLÇÜ MATERYALLERİ

17. yy. ortalarında, Alman askeri cerrah Gottfried Purman tarafından çenelerin ve dişlerin kaydedilmesi için balmumu ile kayıtlarının alındığı bilinmektedir (Ward 1961). 1756’da Philip Pfaff, iki parça balmumu ile dişsiz bir çenenin ölçüsünü almış ve Paris alçısı ile model elde etmiştir (Ward 1961). Kullanılan diğer bir ölçü materyali, bozulma veya kırılma olmadan andırkattan çıkarılamama dezavantajı ile bilinen çinko oksit öjenol olmuştur (Rubel 2007). Reversibl hidrokolloidler 1925’te tanıtılmış, ardından irreversibl hidrokolloidler 1941’de piyasaya sürülmüştür (Schulein 2005).

Hidrokolloidlerin dezavantajı su kaybının neden olduğu büzülme kaynaklı uyumsuzluklara yol açmasıdır. 1953’te polisülfit; kondansasyon silikonları ile birlikte ölçü materyali olarak kullanılmıştır. Her iki ölçü materyali de, düşük moleküler ağırlıklı yan ürünlerin buharlaşmasından dolayı birkaç saat içerisinde önemli seviyede büzülme göstermiştir (Schulein 2005, Hamalian 2011). 1960’ların sonlarında, gelişmiş mekanik özellikleri ve düşük büzülmesinden dolayı polieter alternatif bir polimer olarak önerilmiştir (Hamalian 2011). 1970’lerde, polivinil siloksan (PVS) piyasaya sürülmüş ve kısmen yüksek boyutsal stabilitesi nedeniyle oldukça popüler hale gelmiştir.

Ölçü materyalleri, ağızdaki sert ve yumuşak dokuların, dişlerin şekillerini ve birbirleri ile ilişkilerini kaydetmeyi sağlayan materyallerdir. Restorasyon üretimi için alınan ölçünün netliği, üretilen restorasyonun doğruluğu açısından büyük önem taşımaktadır. Ölçü materyallerinin boyutsal stabiliteleri restorasyonun uyumunu etkileyebilmektedir. Hassas bir çalışma modelinin elde edilmesi, dişlerin ve çevre dokuların net ölçülerinin alınabilmesiyle mümkün olmaktadır. Ölçüde istenen netliğin elde edilebilmesi için doğru ölçü materyali ve tekniğinin seçilmesi çok önemlidir.

Sabit protetik restorasyonlara ilişkin ölçü alımı sırasında yapılan en büyük hatalar genellikle bitim sınırının ölçüye tam aktarılamaması ve ölçü materyalinin uygulanması sırasında yapılan hatalar nedeniyle ölçüde görülen deformasyonlardır. Bu sorunları önleyebilmek için farklı ölçü materyallerinin fiziksel ve biyolojik özelliklerinin yanı

(18)

sıra avantaj ve dezavantajları ile ilgili gerekli bilgilere sahip olunması gerekmektedir (Braden 1976, Markovic ve ark. 2012, Christensen 1997).

Genel olarak ideal ölçü materyalinde bulunması istenen özellikler;

• Hidrofilik olması

• Yeterli çalışma zamanına sahip olması

• Maliyetinin düşük olması

• Kolay karıştırılması ve kolay uygulanabilmesi

• Düşük temas açısına sahip olması

• Detayları net olarak yansıtabilmesi

• Steril edilebilmesi ve steril edildikten sonra boyutsal stabilitesini koruyabilmesi

• Koku ve tatlarının kabul edilebilir olması

• Yırtılmaya dirençli olması

• Doku andırkatlarından ve interproksimal boşluklardan ayrılırken ortaya çıkan çekme ve basma gerilimlerine yeterli direnç sağlaması

• Raf ömrünün uzun olması

• Doku ile uyumlu olması

• Boyutsal stabilitesinin iyi olması

• Model oluşturulurken kullanılan materyaller ile uyumlu olmasıdır (Nayyar ve ark. 1979, Smith ve ark. 1986, Donovan ve Chee 2004, Lawson ve ark. 2008).

2.1.1. Sabit Protetik Diş Tedavisinde Kullanılan Ölçü Materyalleri

Sabit protetik diş tedavisinde konvansiyonel ölçü tekniği ile çalışma modeli elde etmek amacıyla elastomerik ölçü materyalleri kullanılmaktadır. Elastomerler polimer yapısındadır ve viskoziteleri, polimer moleküllerinin ağırlığı ile belirlenmektedir.

Elastomerlerin yırtılmaya karşı dirençleri ve boyutsal stabiliteleri iyidir (Craig 1988).

Bu tip materyaller genelde iki bileşenlidir. Polimerizasyonları kondansasyon veya katılma reaksiyonu ile meydana gelir (Schaefer ve ark. 2012). Kullanım amaçlarına ve

(19)

kullanılan ölçü tekniğine uygun çeşitli kıvamlarda üretilirler. Elastomerik yapıda ölçü materyallerinin fiziksel ve mekanik özellikleri Çizelge 2.1’de gösterilmiştir.

Çizelge 2.1. Elastomerik ölçü materyallerinin fiziksel ve mekanik özellikleri (Powers ve ark. 2017)

2.1.1.1. Polisülfitler

Polisülfitler 1960'lı yılların başlarında genel kullanıma giren ilk elastomerik materyallerdir (Smith ve ark. 1986). Baz ve katalizör olarak iki pat şeklinde kullanılmaktadırlar. Baz patı polisülfit polimerleri içerir. Katalizör patı ise, kurşun oksit (%30), sülfür (%14) ve reaktif olmayan yağlar (%17) içermektedir (Mörmann ve Bindl 2000). Polimerler kurşun oksitin oksitleyici etkisi ile çapraz bağlanıp moleküler zincir oluştururlar. Bu durum, materyale elastik özellik katar. Ortam sıcaklığının fazla olması ve nem varlığı polimerizasyonu hızlandırmaktadır. Polisülfitlerde ilk polimerizasyonu takiben yapıda büzülme meydana gelir. Bu durum iki nedenden

Özellikler A tipi silikon Polieter C tipi silikon Polisülfit Çalışma

zamanı Kısa-orta Kısa Kısa Orta-uzun

Sertleşme

zamanı Kısa-orta Kısa Kısa-orta Orta-uzun

Sertleşme büzülmesi

Çok düşük Düşük Orta-yüksek Yüksek Elastik geri

dönüş Çok düşük Yüksek Yüksek Orta

Çıkarılırken gösterdiği

esneklik

Az-orta Az-orta Orta Yüksek

Yırtılma

direnci Az-orta Orta Az-orta Orta-yüksek

Alçı tarafından

ıslatılabilme İyi-çok iyi Çok iyi Zayıf Orta Detayları

kaydedebilmesi Mükemmel Mükemmel Mükemmel Mükemmel

(20)

kaynaklanabilir. Birincisi, ilk polimerizasyonu takiben, yapı içerisinde reaksiyonun devam etmesi, ikincisi ise polimerizasyon reaksiyonunun yan ürünü olarak açığa çıkan suyun buharlaşmasıdır (Merchant ve ark. 1984, McCabe 1999). Ancak daimi deformasyonu yüksek, elastik geri dönüş oranı düşüktür. Elastik geri dönüş özelliği, diğer elastomerlerden oldukça düşüktür. Elastomerler içinde en yüksek yırtılma direncine sahip olması sayesinde, subgingival bölgeler gibi andırkatlı alanlarda kullanılabilmektedir.

Yüksek yırtılma direnci ve akıcılığı dişeti oluğu içerisinde baskı oluşturmayı ve ağızdan çıkarmayı kolaylaştırır (Smith ve ark. 1986). Polisülfit materyalleri hidrokolloidlerden daha iyi boyutsal stabilite ve yırtılma direncine sahiptir. Ölçü alındıktan hemen sonra dökülmeleri gerekir, 1 saatin üzerindeki gecikmeler klinik olarak önemli boyutsal değişikliklere neden olmaktadır (Shillingburg ve ark. 1981, Charbeneau 1988, Malone ve Koth 1989, Rosenstiel ve ark. 2006). Polisülfitlerin uzun çalışma ve polimerizasyon süreleri çok sayıda dişin hazırlığı yapılıp ölçüsü alınırken bir avantajdır, ancak yalnızca bir veya iki dişin hazırlandığı durumlarda dezavantaj oluşturur (Smith ve ark. 1986). Bu materyalin hidrofobik doğası nedeniyle, ölçü alınan yüzeyde nem kontrolü oldukça önemlidir (Shillingburg ve ark. 1981, Rosenstiel ve ark. 2006). Hafif, orta ve yoğun olmak üzere üç farklı viskozitede bulunurlar (Smith ve ark. 1986, Charbeneau 1988).

Polisülfit materyalinin günümüzde kullanımının kısıtlanmasına en büyük neden yapısındaki sülfürün kötü kokuya neden olmasıdır. Materyalin içinde bulunan kurşun bileşiklerinin hastanın tükürüğüne diffüze olması istenmeyen bir durumdur. Akıcı kıvamından ötürü hastayı rahatsız edebilir. Bir ölçü ancak bir defa dökülebilir, tekrarlanamaz (Linke ve ark. 1985, Smith ve ark. 1986). Polisülfit ölçüler sodyum hipoklorit, iyodofor, gluteraldehit ve fenolik gluteraldehit içeren solüsyonlarda dezenfekte edilebilir (McCabe ve Storer 1980).

2.1.1.2. Polieterler

Polieterler 1960'ların sonunda tanıtılmıştır. Bu materyalin sertleşme reaksiyonu;

reaktif etilen imin terminal halkalarını açarak yan ürün oluşumu olmayan moleküller

(21)

ile birleştiren katyonik polimerizasyon yoluyla gerçekleşmektedir. Polieter ölçü materyalleri, yüzey netliği oldukça iyi olan ölçü materyalleridir. Hafif, orta ve yoğun viskoziteli olarak kullanıma sunulmaktadır. İki patlı sistemlerdir. Baz kısmında polieter polimeri, doldurucu maddeler, glikol eter ve plastikleştiriciler, katalizör kısmında ise, aromatik sülfonik asit ve doldurucular bulunur (Harris 1969, Donovan ve Chee 2004).

Polieter ölçü materyallerinin boyutsal stabilitesi oldukça yüksektir, bunun nedeni polimerizasyon reaksiyonunda yan ürün açığa çıkmamasıdır. Kuru ortamda 1 hafta kadar saklanabilir ancak su emme özelliklerinden dolayı nemli ortamda saklanan polieter ölçü materyallerinin boyutsal değişime uğradığı bildirilmektedir. Polieter materyalinin elastik geri dönüş oranı %98,5’ tir, bu özellik açısından polisülfitlerden yüksek, ilave tip silikonlardan ise düşük değerler gösterirler (Sweeny ve ark. 1950, Mou ve ark. 2002). Sertleşmesi sırasında düşük büzülmenin yanı sıra iyi bir hassasiyet ve yüzey detayı sağlar. Esnekliği çok düşük, sertliği yüksektir (Baum ve ark. 1981, Craig ve Hare 1990). Materyalin sertliği alçı modeli ölçüden ayırırken zorluklara neden olmaktadır. Özellikle ince ve tek dişler, özen gösterilmezse kırılabilir. Yeni polieter ölçü materyalleri eski ürünlerden daha esnektir ve bu özellik ağızdan çıkarılmalarını kolaylaştırır. Çıkarma sırasında yırtılmaya karşı direnci silikonlar ile benzer, polisülfitlerden daha azdır (Braden ve ark. 1971, Nayyar ve ark. 1979, Baum ve ark. 1981, Shillingburg ve ark. 1981, Rosenstiel ve ark. 2006).

Polieterin bir başka avantajı, ağızda polisülfit için gereken sürenin yarısından daha az polimerizasyon süresine sahip olmasıdır. Materyal hidrofilik olduğu için suyu emer, bu nedenle ağızdan çıkar çıkmaz yıkanmalı ve kurutulmalıdır. Islanabilirliklerinin iyi olması alçı model elde edilmesini kolaylaştırır (Sakaguchi ve Powers 2012). Tek veya çift fazlı olarak kullanılabilir. Motorlu karıştırma ünitesi ile kullanılan formları oldukça popülerdir. Alerjik reaksiyonlara neden olduğu bildirilmiştir (Smith ve ark.

1986, Rosenstiel ve ark. 2006). Ölçü materyalinin temas ettiği dokularda yanma görülen vakalar bildirilmiştir, şiddetli vakalarda eritemler oluşabilmektedir (Nakamura ve ark. 2003, Schaefer ve ark. 2013). Polieter ölçü materyalleri sodyum hipoklorit içerisine daldırılarak dezenfekte edilebilir (Mörmann ve Bindl 2000).

(22)

2.1.1.3. Kondansasyon tipi silikonlar (C tipi silikonlar)

Kondansasyon tipi silikonlar, günümüzde sabit protetik restorasyonların üretimi amacıyla en sık kullanılan ölçü materyallerindendir. Bu materyaller iki pat veya pat ve likit olarak kullanımı olan, baz ve katalizör bileşenlerinden oluşur. Baz kısmında terminal hidroksil gruplarına sahip dimetilsiloksan, çapraz bağlanma reaksiyonunu geliştirecek ortoalkilsilikat ve doldurucular bulunurken, katalizör kısmında, metal organik esterler ve yağlı çözücüler bulunmaktadır. Elastomerin şekillenmesi, polimerizasyon sırasında silikon polimerin uç grupları ile alkil silika arasında üç boyutlu örgü yapısı oluşturan çapraz bağlanma reaksiyonu ile gelişir ve yan ürün olarak etil alkol açığa çıkar. Etil alkolün buharlaşması, boyutsal stabiliteyi etkileyen en önemli faktördür (Koski 1977, McCabe 1999). Bu durumu önlemek için, kondansasyon silikonu ile alınmış ölçülerin hemen dökülmeleri önerilmektedir.

Yapılan çalışmalarda en fazla boyutsal değişimin ilk 1 saat içinde görüldüğü, 24 saatteki büzülme oranının ise % 0.2-1 aralığında olduğu vurgulanmaktadır.

Kondansasyon silikonları, polimerize olurken diğer elastomerik ölçü materyallerinden daha fazla büzülme gösterir. Boyutsal stabilitesi polisülfitten daha azdır. Kondansasyon silikonu ve polisülfit, polimerizasyon reaksiyonlarından dolayı boyutsal bir kararsızlığa sahiptir (Charbeneau 1988, Rosenstiel ve ark. 2006).

Silikonların temel dezavantajı, zayıf ıslatma özellikleridir. Hidrofobik yapıları nedeniyle ölçüsü alınacak alan net bir ölçü elde etmek için tamamen kuru olmalıdır.

Hava kabarcıklarını hapsetmeden dökmek de diğer ölçü materyallerine kıyasla daha zordur ve sürfaktan kullanımı gerekebilir (Charbeneau 1988, Rosenstiel ve ark. 2006).

Materyalin elastik geri dönüşü %99’dur. Materyalin çalışma ve sertleşme zamanı baz- katalizör oranı değiştirilerek ayarlanabilse de üreticinin önerdiği baz-katalizör oranının kullanılmasının materyalin optimal özellik göstermesini sağladığı bilinmektedir. Aşırı nem ve sıcaklık çalışma zamanını kısaltmaktadır (Cullen ve Sandrik 1989, Van Noort 2002). Sertleşme süreleri genellikle polisülfit materyallere göre daha kısadır. Silikon ölçü materyalleri, hafif, orta ve yoğun viskoziteli ve putty formlarda kullanılabilmektedir (Graig ve Peyton 1971).

(23)

2.1.1.4. İlave tip silikonlar (A tipi silikonlar)

İlave tip silikonlar, 1970’lerin başlarında kullanılmaya başlanan ve pek çok olumlu özelliği sayesinde günümüze dek popülerliğini sürdüren ölçü materyalleridir.

PVS ölçü materyali, üstün özellikleri ve çok akışkandan yoğun kıvama kadar değişen farklı viskozitelerde üretilmesi nedeniyle sıklıkla tercih edilmektedir. Bu materyal ile elde edilen ölçüler detayları çok iyi yansıtır, yüksek yırtılma dayanımları ve elastik geri dönüşleri sayesinde defalarca dökülebilir. Baz patında hidrosilan uçlu molekülleri içeren vinil prepolimeri, katalizör patında ise silikon prepolimeri içerir. Katalizör yapısında aktive edici göreviyle vinil uç gruplarına sahip siloksan oligomerleri içeren kloroplatinik asit, polimerizasyon reaksiyonunu başlatır. Reaksiyon ilave tip polimerizasyon olduğu için bu ismi almışlardır (Cook ve Thomasz 1986, Chee ve Donovan 1989, Wassell ve Ibbetson 1991). Hiçbir yan ürün oluşmamasına rağmen, çoğunlukla, siloksan molekülünün oligomerizasyon reaksiyonunda bulunan hidroksil gruplarının varlığında hidrojeni serbest bırakabilen ikincil bir reaksiyon oluşur. Bu nedenle, bazı üreticiler hemen dökülebileceğini öne sürmelerine rağmen, polivinil siloksan ölçüleri dökmeden önce en az 60 dakika beklenmesi tavsiye edilmektedir (Sakaguchi ve Powers 2012, Powers ve ark. 2017). Bunu önlemek için günümüzde polivinil siloksanlara hidrojen absorbe edici ajanlar eklenmektedir.

İlave tip silikonlar en az büzülme gösteren elastik ölçü materyalidirler (Charbeneau 1988). Polivinil siloksanlar, mükemmel ve uzun süreli boyutsal stabilite (Braden 1976, McCabe ve Wilson 1978, McCabe ve Storer 1980, Tjan ve Li 1991, Wassell ve Ibbetson 1991) ile karakterize edilir, bu özellik ölçü alındıktan 1 hafta sonra bile dökülebilme imkanı tanır (Smith ve ark. 1986). Bu materyallerin 24 saat içinde büzülme değerleri % 0,05-0,07’dir. Boyutsal stabiliteleri polieterler ile benzerdir (Rosenstiel ve ark. 2006). İlave tip silikonlar kondansasyon silikonlarından daha az polimerizasyon büzülmesi gösterirler (Braden 1976, McCabe ve Wilson 1978, McCabe ve Storer 1980). Materyalin elastik geri dönüş oranı da oldukça yüksektir.

Sertlik miktarı polieterlerden az olsa da diğer elastomerik materyallerden daha yüksektir. Bu özelliği materyalin yırtılmadan ağızdan çıkarılabilmesine engel teşkil eder (Sweeny ve ark. 1950, Pearson 1990, McCabe 1999).

(24)

Geleneksel olarak, polivinil siloksan hidrofobik bir materyaldir ve klinik olarak kabul edilebilir bir ölçü elde etmek için uygun nem kontrolü çok önemlidir. Hidrofilik polivinil siloksan ölçü materyali olarak tanıtılan ürünler mevcuttur. Bu ürünler ıslanabilirliklerini artıran ve alçı ile dökme işlemini kolaylaştıran sürfaktanlar içermektedir. Ancak bu hidrofilik polivinilsiloksan materyalleri, sıvı ve polimerize olmamış durumda iken hala hidrofobiktir ve ıslatma yetenekleri nem varlığında tehlikeye girmektedir. Sonuç olarak, nem kontrolü sağlanmadığında yüzey detaylarının aktarımı sorun teşkil etmektedir (Petrie ve ark. 2003, Donovan ve Chee 2004, Sakaguchi ve Powers 2012).

Polivinil siloksanların en büyük dezavantajı lateks eldivenler ile temasında polimerizasyonun yavaşlaması veya gerçekleşmemesidir. Lateks içeriğindeki serbest sülfür moleküllerinin kloroplatinik asidi kontamine etmesi nedeniyle polimerizasyonun bozulduğu düşünülmektedir. Bu nedenle vinil eldiven ile kullanımı veya lateks eldiven çıkarıldıktan sonra ellerin 30 sn. su ile yıkanması önerilmektedir (Cook ve Thomasz 1986, Kahn ve ark. 1989, Chee ve ark. 1991). Dezenfeksiyon, sodyum hipoklorit, fenol, gluteraldehit ve fenolik gluteraldehit solüsyonları ile sağlanabilir (Tjan ve Li 1991, Mörmann ve Bindl 2000).

2.1.1.5. Vinil siloksaneterler (Vinil Polieter Siloksan)

Polieter ve polivinil siloksan materyallerinin özelliklerini birleştiren vinil siloksaneter veya vinil polieter siloksan, 2009 yılında tanıtılmıştır (Enkling ve ark.

2012). Polivinil siloksanın çıkarılma kolaylığı ile polieterin hidrofilik özelliğini birleştiren materyalin dar ve derin diş eti oluğu gibi nem kontrol sorunlarının yaşandığı zor bölgeler için umut verici olduğu bildirilmiştir (Schulein 2005, Walker ve ark.

2013). Ancak, bu yeni materyalin ölçü doğruluğunu inceleyen daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır (Stober ve ark. 2010).

(25)

2.2. ÖLÇÜ KAŞIĞININ SEÇİMİ

Özel ölçü kaşıkları, ölçü materyalinin her yerde eşit kalınlıkta olmasını sağlayarak distorsiyonu en aza indirmeye, materyal kullanımını azaltmaya ve hasta konforunu arttırmaya izin verir (Donovan ve Chee 2004). Özel ölçü kaşıklarının daha yüksek hassasiyetli ölçü almayı sağladığı bildirilmiştir (Thongthammachat ve ark. 2002).

Sabit protetik diş tedavisinde birden fazla dişin restore edildiği vakalarda veya ark formu/boyutunun standart ölçü kaşığı kullanımına izin vermediği durumlarda kullanılmaktadır.

Ölçü işlemi sırasında standart plastik ölçü kaşıklarının yan duvarları bükülebilir, ağızdan çıkarılırken ölçü distorsiyona uğrayabilir, bunun sonucunda doğru model elde edilemez ve zayıf restorasyon uyumuna neden olabilir. Rijit standart metal kaşıklarda ise durum bunun tam tersidir. Metal ölçü kaşıkları kullanılırken ağızdaki tüm andırkat alanlara fazla miktarda ölçü materyalinin akması engellenmelidir, aksi durumda ölçü kaşığının ağızdan çıkarılması oldukça zor olacaktır.

2.3. ÖLÇÜ TEKNİKLERİ

Sabit protetik restorasyonların yapımında kullanılmak üzere alınan ölçülerin daha doğru sonuçlar vermesi için pek çok ölçü tekniği geliştirilmiştir. Ölçü tekniğinin, ölçü netliğine çok büyük etkisi olduğu bilinmektedir (Koski 1977, Idris ve ark. 1995).

Konvansiyonel ölçü teknikleri tek fazlı ve çift fazlı olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Günümüzde halen gelişimi devam etmekte olan dijital ölçü teknikleri de bir başka grubu oluşturmaktadır. Bazı çalışmalar ölçü materyallerinin geliştirilmesi ile birlikte ölçü netliğinin ölçü materyalinden çok ölçü tekniğine bağlı olduğunu bildirmektedir (Nayyar ve ark. 1979, Chee ve Donovan 1989, Hung ve ark. 1992, Christensen 1997).

(26)

2.3.1. Tek Fazlı Ölçü Tekniği

Tek fazlı ölçü tekniği tek aşamalı bir tekniktir ve genellikle orta kıvamda bir ölçü materyali kullanılır. Bu teknik ile elde edilen ölçüler çift fazlı ölçülere göre daha az detay vermektedir. Bu durum kullanılan materyalin viskozitesinin yüksek, akıcılığının düşük olmasından kaynaklanmaktadır. Bu teknikte materyalin boyutsal stabilitesini arttırmak amacıyla kullanılan kaşık ile doku arasında 2-4 mm aralık bulunması gerekmektedir (Johnson ve Craig 1985, Nissan ve ark. 2000, Donovan ve Chee 2004).

2.3.2. Çift Fazlı Ölçü Tekniği

Çift fazlı ölçü tekniği; tek aşamalı ve çift aşamalı olmak üzere iki şekilde uygulanabilir.

2.3.2.1. Çift fazlı tek aşamalı ölçü tekniği

Çift fazlı tek aşamalı ölçü tekniğinde akıcı ve yoğun kıvamlı iki tip ölçü materyali tek aşamada uygulanır. Hazırlanan iki materyal ölçü kaşığına yerleştirilir ve iki materyal beraber polimerize olur (Millar ve ark. 1998, Cullen ve Sandrik 1989). Bu yöntemin hasta başında uygulama süresi kısadır. Ancak araştırmacılar tarafından sıkça kullanımı önerilmemektedir (Luthardt ve ark. 2008).

2.3.2.2. Çift fazlı çift aşamalı ölçü tekniği

Çift fazlı çift aşamalı ölçü yönteminde yoğun kıvamlı ölçü materyali kaşığa yerleştirilir, ağıza uygulanır ve polimerizasyonu tamamlandıktan sonra çıkarılır. Daha sonra ölçünün içerisine akıcı kıvamlı ölçü materyali yerleştirilir ve ağızda polimerizasyonu tamamlanır. Bu teknikle elde edilen ölçülerin tek fazlı ölçü tekniğine kıyasla daha yüksek netlik gösterdiği bildirilmiştir (Idris ve ark. 1995, McLaren ve White 2000). Bu teknikte, yoğun kıvamdaki ölçüden sonra görülen polimerizasyon büzülmesi akıcı kıvamlı ölçü aşaması ile giderilmektedir. Çift fazlı çift aşamalı ölçü

(27)

tekniği, kondansasyon tip silikonların polimerizasyon büzülmesini azaltmak amacıyla geliştirilmiştir (Takahashi ve Finger 1994, Millar ve ark. 1998).

2.3.3. Dijital Ölçü Teknikleri

Konvansiyonel ölçüler protetik restorasyonların yapımında uzun yıllardır başarı ile kullanılmaktadır. Fakat teknolojik gelişmeler ile birlikte bu ölçü materyallerinin ve tekniklerinin dezavantajları dikkate alınarak dental laboratuvarlarda ve kliniklerde dijital ölçü ve üretim teknikleri daha çok uygulanmaya ve rutin haline gelmeye başlamıştır (Beuer ve ark. 2008a, Begum ve ark. 2012). Dr Francois Duret, 1971'de optik ölçülerin öncülüğünü yapmıştır. 1980'lerin başında İsviçre'den Profesör Mörmann ilk kez elde kullanılan ağız içi tarayıcıyı tasarlamış ve patentini almıştır. Bu tarayıcı Cerec sisteminin 1. nesli kabul edilmektedir. İlk zamanlarda marjinlerin görüntüsünün elde edilmesinin ve yüksek uyum ile dijitalize edilmesinin güç olması nedeniyle dijital ölçü sisteminin başarısı istenilenin altında kalmıştır (Miyazaki ve ark.

2009). Ancak teknoloji oldukça hızlı ilerlemiş ve sürekli yeni yazılımlar ve cihazlar piyasaya tanıtılmıştır.

Dijital sistemde prepare edilen diş ve çevre dokuların ilişkileri, üç boyutlu ağız içi tarayıcısıyla dijital olarak kaydedilmekte ve elde edilen bilgi, sanal model oluşturabilmek için bilgisayara aktarılmaktadır. Bu sistem sayesinde restorasyonlar sanal model referans alınarak üretilebilir. Sanal modeller; diş ve çevre dokularının ilişkileri indirekt olarak laboratuvar tarayıcılarıyla kaydedilerek de elde edilebilir (Ender ve Mehl 2015). Ağız içi tarayıcılar ve laboratuvar tarayıcılarının kullanımları kolaylaştıkça protetik diş tedavisi alanında kullanım oranları artmış ve tedavinin önemli bir bölümünü oluşturmaya başlamışlardır. Dijital teknik, hekime ekranda preparasyonu ve antagonist dişlerle olan ilişkisini kontrol edebilme, eğer gerekliyse ölçünün tümünü yenilemeye gerek bırakmadan düzeltmeler yapabilme imkanı tanımaktadır. Ayrıca herhangi bir fiziki modelin laboratuvara gönderilmesine gerek kalmadan teknisyen ve hekim eş zamanlı olarak preparasyonu görebilmekte ve beraber çalışabilmektedir. Bazı çalışmalar konvansiyonel ölçüler ile karşılaştırıldığında ağız içi tarayıcılardan elde edilen restorasyonların daha başarılı marjinal uyum sağladığını göstermektedir (Syrek ve ark. 2010, Ng ve ark. 2014, Tidehag ve ark. 2014). Dijital

(28)

sistemlerle veri toplama; teknisyenin aktif olduğu indirekt teknik ve hekimin aktif olduğu direkt teknik olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilir (Almeida e Silva ve ark. 2013).

2.3.3.1. İndirekt teknik

İndirekt teknikte ağız içi tarayıcı kullanılmadan konvansiyonel yöntemlerle ölçü alınır. Alınan ölçüden dökülen model optik veya mekanik sistemler ile taranır. Bazı sistemler; alçı model elde edilmeden alınan ölçü yüzeyinin taranması ile sanal model elde edilmesine imkan tanımaktadır (Güth ve ark. 2013a).

2.3.3.2. Direkt teknik

Direkt teknikte konvansiyonel ölçü yöntemleri tamamen ortadan kalkmıştır.

Ölçüsü alınmak istenen bölge ağız içi tarayıcılar yardımı ile taranır ve bilgisayara aktarılır (Güth ve ark. 2013a). İndirekt teknik, konvansiyonel ölçü materyallerini ve ölçü tekniklerini içerdiği için hassasiyet yönünden direkt tekniğe kıyasla farklılık göstermektedir. Ölçü materyalinin boyutsal stabilitesi, saklama koşulları, dezenfeksiyon sırasındaki distorsiyonlar, ölçü kaşığından ayrılması ve uyumsuzluğu, dental laboratuvara transferi sırasındaki şartlar dikkate alınmalıdır (Christensen 2008b, Güth ve ark. 2013a). Konvansiyonel ölçü tekniğinin hastaya verdiği rahatsızlık da indirekt tekniğin dezavantajlarındandır.

Direkt tekniğin avantajları;

o Ölçü kaşığı ve ölçü materyali seçiminin, dezenfeksiyon ve ölçünün laboratuvara ulaştırılması aşamalarının ve bu aşamaların maliyetinin ortadan kaldırılması,

o Hasta verilerinin kayıt altına alınması,

o Ölçü alımında meydana gelebilecek yırtılma, distorsiyon, ölçü kaşığından ayrılma gibi komplikasyonların ortadan kaldırılması,

(29)

o Ölçü alma ve model elde etme arasında geçen süreye bağlı olarak ölçü-model netliğinin kaybolması riskinin olmayışı,

o Konvansiyonel ölçü alma yönteminde oluşabilecek bulantı refleksinin olmaması, hasta konforu

o Eş zamanlı görüntüleme sağlaması sayesinde net olmayan bölgelerin ölçüsünün tekrarlanabilmesi,

o Hasta başında analiz ve planlama yapma imkanı sağlaması,

o Komşu anatomik bölgeleri aşamalı olarak kaydedebilme imkanı sağlaması, o Renk seçiminde rehber oluşturması, rengin kaydedilebilmesidir (Ender ve

Mehl 2011, Ender ve Mehl 2013, Alghazzawi 2016).

Bunların yanında dijital ölçü sistemleri bazı kısıtlamalara sahiptir;

o Preparasyon sınırlarının kan, tükürük ve yumuşak doku tarafından örtülerek optik kameranın görüş alanını kısıtlaması ve ölçü netliğini etkilemesi,

o Her sistemin kullanıcı açısından geçirilmesi gereken bir öğrenme süresinin bulunması,

o İmplant destekli restorasyonların ölçüsü alınırken her implant sistemine özel parçaların kullanılması ve bu sistemlerin cihaz yazılımına kayıtlı olması gerekliliği,

o Geniş dişsiz alanların taranmasının çok kolay olmamasıdır.

Ayrıca tüm ark protetik tedavi yapıldığında dijital ölçünün konvansiyonel ölçülere kıyasla tüm ayrıntıları gösteremediği bildirilmiştir (Ender ve Mehl 2013, Nedelcu ve Persson 2014, Patzelt ve ark. 2014, Ender ve Mehl 2015, Alghazzawi 2016).

2.4. DENTAL CAD/CAM SİSTEMLERİ

Diş hekimliğinde bilgisayar destekli üretim ve tasarım (Computer Aided Design/Computer Aided Manufacturing; CAD/CAM) prosedürlerinin gelişimi hızla devam etmektedir. CAD/CAM sistemleri üç ana bölümden oluşur: (1) prepare edilmiş diş ve çevre dokulardan edindiği verileri sanal bir modele çevirmeyi sağlayan bir veri toplama ünitesi; (2) sanal modeller üzerinde sanal restorasyonlar tasarlamayı ve

(30)

frezeleme parametrelerini ayarlamayı sağlayacak yazılım; ve (3) restorasyonu tercih edilen materyal bloklarından freze yoluyla üretmeyi sağlayacak bilgisayar destekli freze cihazı (Henkel 2007, HcMaster ve ark. 2008, Galhano ve ark. 2012). Sistemin ilk iki bölümü CAD, üçüncü bölümü ise CAM aşamasından sorumludur. Verilerin toplanması her sistemde farklılıklar göstermektedir.

2.4.1. Tarama/Veri Elde Etme

Ağız ortamında görüntü kaydedebilen ağız içi tarayıcılar, bütün dijital sistemlerin ortak komponentidir. Veri elde etmek için kullanılan tarayıcılar; temas uçlu, lazer uzaklık ölçer, yük bağlaşımlı aygıt (CCD) kameralı çizgisel lazer ışını gibi farklı yapılarda olabilirler. Temas uçlu ince prob kullanıldığında tüm alanın taranması çok zaman alıcıdır. Lazer uzaklık ölçer daha hızlı ve ekonomiktir ancak gönderilen lazer ışınından yansıyan ışığın konum duyarlı dedektör (PSD) sensör tarafından tekrar algılanmasının yarattığı diffüzyon etkisi sonucu hassasiyet azalmaktadır. Bu nedenle keskin kenar ve köşelerin taranması zorlaşmaktadır. Çizgisel lazer kullanıldığında tarama süresi kısalır ancak CCD kameranın çözünürlüğü hassasiyeti etkiler (Mehl ve Hickel 1999, Karaalioğlu ve Duymuş 2008, Dirxen ve ark. 2013) Ağız içi dijital ölçüler ile ilgili hala giderilmesi gereken eksikler ve kısıtlamalar bulunmaktadır. Bazı sistemler ölçüsü elde edilmek istenen alana bir tabaka toz sprey uygulamasına ihtiyaç duyar ancak uygulanan homojen olmayan toz tabakası diş preparasyon sınırlarını etkileyebilir. Bir başka sorun ise tarama sırasında tarayıcının hareketi nedeniyle ölçü netliğinin etkilenmesidir.

2.4.2. Restorasyon Tasarımı

CAD/CAM sistemleri, açık ve kapalı dijital veri paylaşım kapasitesi temel alınarak iki tipe ayrılabilir. Kapalı sistemler, veri toplama, sanal tasarım ve restorasyon imalatı da dahil olmak üzere tüm CAD/CAM prosedürlerini sunar. Tüm aşamalar aynı sistem içerisindedir. Farklı sistemler arasında veri paylaşımı yoktur. Bu durum, dental laboratuvarların tüm firmaların tasarım ve üretim yazılımlarını bulundurma gerekliliği nedeniyle problem oluşturabilir. Açık sistemler orijinal dijital verilerin diğer CAD

(31)

yazılımı ve CAM cihazları tarafından kabul edilmesine imkan tanır (Correia ve ark.

2006). Tasarım aşamasında, sistemin otomatik tasarladığı restorasyonun, manuel olarak düzenlenmesi mümkün olmaktadır.

2.4.3. Restorasyon Üretimi

Restorasyon tasarımı tamamlandığında, CAD yazılımında oluşturulan veriler, freze işlemi için CAM işlemcisine yüklenir ve freze cihazına ulaşır.

Üretim cihazları, frezeleme eksen sayılarına göre sınıflandırılır (Beuer ve ark. 2008a):

o Üç eksenli cihazlar: 3 düzlemde (x,y,z) belli miktarda hareket edebilirler. Bu nedenle restorasyon üzerinde bu düzlemler üzerinde olmayan kompleks geometrili bölgelerin aşındırılması mümkün değildir. Kısa işlem süresi, düşük maliyet ve kullanım kolaylığı gibi nedenlerden ötürü tercih edilmektedirler.

Dental alanda kullanılan bu sistemlerin motor kolları restorasyon iç ve dış yüzeylerini aşındırabilmek için 180° rotasyon yapabilmektedir (Christensen 2008a, Borba ve ark. 2013). Örnek olarak; Cerec inLab (Sirona, Bensheim, Almanya), Lava (3M ESPE, ABD) gösterilebilir (Berner 2009, Begum ve ark.

2012).

o Dört eksenli cihazlar: 3 düzleme ek olarak, materyalin yerleştirildiği kol da eş zamanlı olarak hareket edebilmektedir. Böylece işlem daha hızlı yapılabilmektedir. Örnek olarak; Cerec MC XL (Sirona, Bensheim, Almanya) gösterilebilir (Hamza ve ark. 2013).

o Beş eksenli cihazlar: 3 düzleme ek olarak, materyalin yerleştirildiği kol ve freze kollarının bulunduğu bölge de hareket edebilmektedir. Bu özellik

kompleks geometrili restorasyonların üretilmesine imkan tanır. Örnek olarak;

Everest Engine (Kaltenbach&Voigt GmbH, Almanya), Lava CNC 500 (3M ESPE, ABD) gösterilebilir (Chee ve ark. 1991, Vojdani ve ark. 2013).

(32)

Hazır bloklardan frezler, elmaslar veya elmas diskler ile kesme işlemi yapılarak istenilen şeklin elde edilmesine “eksiltmeli imalat” adı verilmektedir. Bu yöntemin dezavantajı materyalin büyük bölümünün ziyan edilmesidir, bir restorasyon üretebilmek için bloğun yaklaşık %90’ı eksiltilmektedir. Alternatif olarak “ilaveli”

CAM yaklaşımı olan hızlı prototiplendirmede kullanılana benzer bir teknoloji dental CAD/CAM sistemlerinde kullanılmaktadır. Selektif lazer sinterleme ile metal ve seramik restorasyonlar üretilebilmektedir (Ersu ve ark. 2008). Sistem materyali seramik ya da metal tozlarının bulunduğu küvetten sinterler ve yapı tamamlanana kadar bunu sürdürür.

2.4.4. Güncel Ağız İçi Tarayıcı Sistemleri

2.4.4.1. Lava C.O.S. sistemi

Lava C.O.S. (Lava Chairside Oral Scanner, 3M ESPE, Seefeld, Almanya), 2006 yılında icat edilen ve 2008'de piyasaya sunulan ağız içi tarayıcı cihazıdır. Aktif dalga boyu örnekleme (AWS) prensibi ile çalışmaktadır (Rohaly 2006) (Şekil 2.1). Bu prensip, tek lens görüntüleme sisteminden üç boyutlu veri elde etmeyi ifade eder. Üç sensör, farklı açılardan eşzamanlı olarak görüntüler yakalayabilir ve patentli görüntü işleme algoritmaları ile odak içi ve odak dışı verilerle yüzey yamaları oluşturabilir (Lava Chairside Oral Scanner C.O.S, 3M ESPE 2009). Saniyede 20 adet üç boyutlu veri kümesi yakalanabilir ve her taramada 10.000'in üzerinde veri noktası bulunmaktadır. Bu özellikler, sistemin 2400’den fazla veri kümesi (veya 24.000.000 veri noktası) ile hassas bir tarama yapmasını sağlar (Syrek ve ark. 2010). Tarayıcı kamerasının 10 x 13,5 mm görüntü alanı bulunur. 5-15 mm derinlik seviyesinde ölçüm ve 20 Hz ile video çekimi yapabilir. Bu optik düzeneğin 22 ayrı lens sistemi ve 192 adet mavi ışık yayan diyot (LED) hücresi vardır (Logozzo ve ark., 2011).

Lava C.O.S. sistemi CEREC AC Bluecam'a benzer şekilde, taramadan önce diş yüzeyinde bir toz sprey uygulaması gerektirir. Homojen bir tabaka oluşturmak için ağız çalkalandıktan ve hava ile kurutulduktan sonra toz sprey diş yüzeyine püskürtülür.

Taramalar tamamlandıktan sonra bir stereolitografik (.stl) model oluşturulur ve

(33)

laboratuvara aktarılır. Bu tür modeller kullanılarak sadece Lava kron ve köprüler değil farklı markalara ait freze bloklarından restorasyonlar da üretilebilir (Birnbaum ve ark.

2009). Farklı yazılımlar ile uyumluluk göstermesi Lava C.O.S. sistemini yarı açık bir sistem yapmaktadır (Galhano ve ark. 2012).

Şekil 2.1. Aktif dalga boyu örnekleme prensibi

2.4.4.2. iTero sistemi

Cadent Inc (Carstadt, NJ) tarafından 2007 yılında piyasaya sürülmüştür. iTero sistemi paralel konfokal görüntüleme prensibine dayanan lazer ve optik tarama ile ağız içi yüzeyleri ve konturları yakalar (Garg 2008) (Şekil 2.2). Bir tarama sırasında diş yapısı 300 odak derinliğinde toplam 100.000 nokta lazer ışığı ile taranabilir. Bu odak derinlik görüntüleri, kameranın diş yüzeylerinin hassas verilerini elde etmesine olanak tanıyarak yaklaşık 50 μm seviyesinde ayrılır (Kachalia ve ark. 2010). iTero sistemi ile ağızdaki tüm yapıları ve materyali toz sprey ile kaplamadan taramak mümkündür (Galhano ve ark. 2012). Bu sistem kırmızı lazeri bir ışık kaynağı olarak kullanır ve ana bilgisayar, fare, klavye, ekran ve tarayıcıdan oluşur (Birnbaum ve Aaronson 2008).

Kırmızı lazer ışık demeti bir seri odaklama merceğinin içerisinden geçerek probun yüzeyinden taraması yapılacak nesneye ulaşır. Gelen ışık demetinin dar bir aralıktan geçirilerek kontrollü yol izlemesi sağlanmaktadır. Odaklayıcı mercekler proba doğru belli bir açı ve pozisyonda duran fokal yüzeylerden oluşmaktadır. Tarayıcı kol içerisindeki dâhili motor bu yüzeylerin pozisyon ve açılarını değiştirebilmektedir.

(Henkel, 2007; Logozzo ve ark., 2011). Sistemin titanyum dioksit ve benzeri toz Nesne

Dönen eksen

dışı açıklık Dönen görüntü

noktası

Kamera merkezi

Görüntü düzlemi Lens

(34)

uygulamasına ihtiyaç göstermemesi büyük bir avantaj gibi görünse de bu durum tarayıcı kolun içerisine fazladan bir renk düzeneğinin eklenmesini zorunlu kılmıştır.

Bu yapıların bir arada bulunması sistemin tarayıcı kamera ebatlarının diğer sistemlere kıyasla daha büyük olmasına sebep olmaktadır.

iTero kron, köprü, laminate veneer, ortodontik aligner, ortodontik retainer ve implant destekli protez yapımında kullanılan açık sisteme sahip bir tarayıcıdır. Dijital dosyaları .stl formatı ile bir başka CAD/CAM sistemi ile donatılmış diğer laboratuvarlara gönderebilmek üzere dışa aktarır. Açık bir sistem olan iTero, DWOS gibi .stl görüntülerini kabul eden yazılımlarla uyumludur (Garg 2008, Galhano ve ark.

2012).

Şekil 2.2. Paralel konfokal görüntüleme

2.4.4.3. TRIOS sistemi

2011 yılında, 3Shape (Kopenhag, Danimarka) tarafından yeni bir ağız içi dijital tarayıcı olan TRIOS sistemi piyasaya sürülmüştür. Sistemin ilk modeli siyah-beyazdır.

2013 yılında aynı sistemin renkli modeli üretilmeye başlanmıştır. Bu sistem çok hızlı optik kesit alma ve konfokal mikroskopi prensibi altında çalışmaktadır (Şekil 2.2.).

Sistem, tarayıcı ile taranan nesne arasında sabit bir uzaysal ilişkiyi sürdürürken bir dizi

Odak filtresi

Odak dışı ışık (kötü veri)

Odaklanmış veri Lens

Diş Nokta ve dikiş

rekonstrüksiyonu ile bağlı tomografik dilimler

(35)

odak düzlemi konumu boyunca desenin odağı düzlemindeki değişimleri tanır. Ayrıca saniyede 3000 görüntü kadar hızlı bir tarama hızı tarayıcı prob ve dişler arasındaki göreceli hareketin etkisini azaltır. Elde edilen çok sayıda görüntüyü analiz ederek, sistem dişlerin ve dişeti renginin gerçek konfigürasyonunu yansıtacak şekilde anında bir nihai dijital üç boyutlu model oluşturabilir. Toz sprey uygulaması gerektirmeden çalışır (Logozzo ve ark. 2011). Yapısındaki telesentrik lens sayesinde kayan odak düzlemi ile görüntü oluşturulurken düşük seviyede bozulma görülmektedir (Logozzo ve ark. 2011). Cihazın kamerası içerisinde otomatik buğu önleyici mekanizma mevcuttur (Hansen ve Clausen 2013). Enfeksiyon kontrolünün sağlanabilmesi için tarayıcı uç otoklavda steril edilebilmektedir.

TRIOS sistemlerinde görüntü ile tarama eş zamanlı olmaktadır. Hekim tarama yaptığı bölgeyi eş zamanlı olarak ekranda takip edebilmektedir. Tarama görüntüleri büyütülebilir, döndürülebilir veya fazlalıkları kesilebilir (Kostiukova ve ark. 2014).

Sistem neredeyse tüm restorasyon materyallerini desteklemektedir. Diş rengi veya çekilen vaka fotoğrafları gibi kayıtlar laboratuvar ile paylaşılabilmektedir (3Shape A/S, 2014b).

Piyasadaki en yeni sürüm olan TRIOS 3 sistemi ile kron, köprü, laminate veneer, inley, onley, hareketli bölümlü protez, geçici restorasyon, diagnostik mumlama, post- core, implant dayanağı ve ortodontik alignerlar gibi geniş yelpazede tedaviler gerçekleştirilebilir. TRIOS 3 sistemi önceki versiyonlarında olduğu gibi verileri özel .dcm uzantılı dosyalar halinde saklar. Özel şifrelenmiş dosyalar nedeniyle tasarım yalnızca 3Shape’in spesifik CAD yazılımı ve 3Shape Dental System tarafından yapılabilir. Ancak veriler CAD yazılımları aracılığıyla .stl uzantılı verilere dönüştürülebilir (Imburgia ve ark. 2017). TRIOS sisteminde sadece tarayıcı ünite ve CAD yazılımı bulunmaktadır (Logozzo ve ark. 2011).

2.4.4.4. Omnicam ve Bluecam sistemleri

CEREC ,“Chairside Economical Restoration of Esthetic Ceramics” ifadesinin kısaltması olarak tanımlanmaktadır. 1987 yılında CEREC 1 sistemi (Sirona, Bensheim, Almanya) Duret sistemi ile beraber ilk ağız içi dijital ölçü ve CAD/CAM

(36)

cihazı olarak piyasaya çıkmıştır (Rekov 2006). Bluecam sistemi 2009 yılında tanıtılmıştır. Kendisine ait freze ünitesi ile birlikte tek seansta inley, onley, kron, köprü, laminate veneer yapımına izin vermektedir. Cihaz; kamera, buğu önleyici, işlemci, entegre klavye ve “TrackBall” mouse, ayak kontrol pedalı ve monitörden oluşmaktadır. CEREC sistemleri konfokal mikroskop veya aktif triangulasyon tekniğinin prensipleri ile çalışmaktadırlar (Schwotzer 2007, Thiel ve ark. 2011) (Şekil 2.2 ve 2.3). Bu sistem üç doğrusal ışık ışınının kesişiminin üç boyutlu uzayda belirli bir noktaya odaklandığı üçgensel ışık kavramıyla tasarlanmıştır (Mörmann 2006). Işık demetinin dalga boyu 470 nm civarındadır. Düzensiz ışık dağılımına sahip yüzeyler taramaların doğruluğunu etkilemektedir. Üniform ışık dağılımı üretmek ve tarama hassasiyetini artırmak için, opak titanyum dioksit toz ile yüzeylerin kaplanması gereklidir (CEREC 3 2004). CEREC Bluecam cihazı görünür mavi LED diyod ışığı kullanarak görüntüyü kaydeder. CEREC Bluecam, 1 dakika içinde bir yarım çeneyi ve birkaç saniye içinde de antagonist yarım çeneyi görüntüler (Birnbaum ve ark. 2009).

Cihaz içerisindeki titreşim algılayıcı mekanizma sayesinde alınan net olmayan görüntüler kabul edilmemektedir. Güncel versiyonlarında görüntü sabitleme sistemi bu mekanizmanın yerini almıştır (Logozzo ve ark. 2011).

Yeni CEREC sistemi olan CEREC Omnicam, 2012 yılında piyasaya sürülmüştür.

Omnicam sistemi, ardışık veri toplanarak üç boyutlu modelin oluşturulduğu kesintisiz bir görüntüleme tekniğine sahipken, Bluecam sisteminde tek seferde görüntü elde edilmektedir. Omnicam tek bir diş, bir yarım çene veya tüm çene için kullanılabilirken, Bluecam yalnızca tek bir diş veya bir yarım çene için kullanılabilir. Cihazın tasarımı Bluecam sistemine benzemektedir. Bluecam’ de mavi ışık kullanılırken Omnicam sisteminde polarize edilmemiş görünür dalga boyunda beyaz LED kullanılmaktadır (Kostiukova ve ark., 2014; Sirona Dental Systems GmbH, 2014). Omnicam sisteminin en belirgin özelliği tozsuz tarama ve doğal renkli, hassas üç boyutlu görüntülerdir.

CEREC sistemi, dijital ölçü verilerini Sirona' nın CEREC MC ve CEREC In-Lab gibi CAM cihazlarını destekleyen özel bir dosya formatı olarak dışa aktaran kapalı bir sistemdir (CEREC 3 2004, Birnbaum ve ark. 2009).

(37)

Şekil 2.3. Triangulasyon tekniği

2.4.4.5. True Definition sistemi

True Definition, daha hızlı ve pürüzsüz taramayı sağlamak için değiştirilen veri işleme algoritmalarıyla LAVA C.O.S.' ın evrimini temsil eden 3M ESPE tarafından üretilen ikinci ağız içi tarayıcıdır ve 2012 yılından beri piyasada mevcuttur. Titreşen görünür mavi ışık kullanan yapılandırılmış ışık tarayıcısıdır ve üç boyutlu video teknolojisi olan aktif dalga boyu örnekleme prensibi altında çalışır (Şekil 2.1.). Tarama sırasında ince bir tabaka titanyum dioksit sprey uygulamasına ihtiyaç duyar. Ağız içi tarayıcısının önceki versiyonuna kıyasla daha küçük ve daha hafif olması dikkat çekmektedir.

True Definition, bir video dizisi olarak görüntülenen tek renkli görüntüler üretir. Tarama bittikten sonra elde edilen veriler bulut tabanlı bir platforma (3M Connection Center) aktarılır, ancak daha sonra bu dosyaları .stl uzantılı formata dönüştürmek mümkündür. Sonrasında herhangi bir kısıtlama olmadan CAD cihazlarında frezeleme yapılabilmektedir bu nedenle yarı açık bir sistemdir (Kostiukova ve ark. 2014, Imburgia ve ark. 2017). İnley, onley, laminate veneer, kron, köprü gibi sabit protezlerin üretiminde, buna ilave olarak implant cerrahi rehberlerinin ve ortodontik plakların hazırlanmasında kullanılabilir (Baheti ve ark. 2015).

Dişe yansıtılan saçak paterni, çizgiler diş kontürü nedeniyle bozulmuştur

Diş

Yüzey veri noktalarını hesaplamak amacıyla bilinen açı değerinden görülen distorsiyonlar

(38)

2.4.4.6. E4D sistemi

E4D Dentist System (D4D Technologies LLC, ABD) tarama cihazı 2008 yılının başlarında piyasaya sunulmuştur. Sistem ile kron, köprü, inley, onley, laminate veneer üretimi yapılabilmektedir (E4D Technologies 2013). Bu sistemin kendine ait lazer tarayıcısı, tasarım ve freze ünitesi bulunmaktadır. Ağız içi tarayıcısı, kısa yüksekliği sayesinde ağız açıklığının kısıtlandığı durumlarda bile rahatlıkla kullanılabilmektedir.

Tarama işlemi cihazın alt kısmında yer alan bir pedal ile sağlanmaktadır. Alınan anlık görüntüler birleştirilerek üç boyutlu model oluşturulur (Logozzo ve ark. 2011, Kostiukova ve ark. 2014). Titanyum dioksit gibi yansıtıcı toz uygulamasına ihtiyaç göstermez (Culp ve Swann 2009). Ağız içi tarama kırmızı lazer ışığı kullanılarak gerçekleştirilmektedir (Kachalia ve ark. 2010). E4D firması Nevo isminde yeni bir tarayıcı sistem geliştirmiştir, bu sistem görüntü elde etmek için 450 nm dalga boyunda mavi lazer ışığını kullanır.

2.4.4.7. Planscan sistemi

2013 yılında Planmeca (Planmeca, Finlandiya) firmasının dijital diş hekimliği sektöründe E4D Technologies (E4D Technologies LLC, ABD) firması ile anlaşması sonucu üretilen bu ağız içi tarama cihazı genel olarak E4D firması tarafından tanıtılan

“Nevo™” cihazı ile tasarım, teknoloji ve program ara yüzleri bakımından büyük benzerlikler göstermektedir (Planmeca E4D Technologies 2014a). Cihaz dental ünite bağlanabilir veya portatif olarak kullanılabilir. Sistem farklı büyüklüklerde, dezenfekte edilebilir tarama uçlarına sahiptir. Bu uçlar içerisinde buğu önleyici mekanizma bulunmaktadır (Kostiukova ve ark. 2014). Kamera sistemi triangulasyon metodunu kullanan 450 nm dalga boyunda lazer ışık kaynağı ile görüntüleme yapmaktadır. Tarama mesafesi ortalama 15-20 mm civarındadır ve titanyum dioksit benzeri yansıtıcı toz uygulanmasına ihtiyaç göstermez (Kostiukova ve ark. 2014, Planmeca E4D Technologies 2014b). Tarama görüntüleri üzerinde kesme ve eksik kısımların otomatik doldurulması işlemleri yapılabilmektedir. Açık sisteme sahiptir, veriler .stl uzantılı olarak kaydedilebilir (Planmeca E4D Technologies 2014b).

Referanslar

Benzer Belgeler

• Yardımcı personel hekime implant üstü protezlerin uygulaması sırasında yardımcı olmak için kullanılan parçaları ve aletleri bilmelidir.. • Ayrıca

Bu ders ile birlikte hedeflenen; protetik diş tedavisi yardımcılığında temel kavramların, uygulanan tedavi çeşitlerinin, kullanılan malzemelerin ve yömtemlerin

Protetik diş tedavilerinin çok çeşitli olması ve tedaviye yönelik farklı malzeme ve ekipman. kullanılmasından dolayı yardımcı personelin bu konular hakkında kapsamlı

Bu çalışmada bir SAP projesinde oluşabilecek riskler birer hata türü olarak belirlenmiş, uzmanlar tarafından önem sıralarının yapılması ile SWARA ve BAHS

aydaki anatomik başarısı ile yaş, semptom süresi, dekolman kadran boyutu, kullanılan tamponad, operasyon öncesi EİDGK, makula tutulumu, operasyon öncesi yırtık

Ağız içi tarayıcılar ile ölçü alınması işlemi 3 farklı dijital tarayıcı sistem: Trios 3 (3Shape, Copenhagen, Denmark), iTero Element 2 (Align Technology,

Marjinal ve internal uyum parametrelerinin değerlendirildiği bu çalışmada, konvansiyonel ve dijital ölçü ve üretim metotları kullanılarak elde edilen kron

Bu siste m, metal üretiminde kullanılan bir tabakalı üretim tekniğidir. Sıvayarak harç yığma tekniği, plastik üretiminde kullanılırken, bu tekniğin metal üretimi