• Sonuç bulunamadı

Eğer haf- riyatların daha teşhis veya tarihlendiremediği, III üncü asrın ikinci yarısına ait olan mezkûr te- sisleri bilseydik, birçok şeyler serahat kazanmış olurdu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eğer haf- riyatların daha teşhis veya tarihlendiremediği, III üncü asrın ikinci yarısına ait olan mezkûr te- sisleri bilseydik, birçok şeyler serahat kazanmış olurdu"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S a n a t

B İ Z A N S M İ M A R İ S İ

Yazan : P a u l L e m e r l e

Tercüme eden: Y. Mimar H a l û k T o g a y

Bu yazıda ele alınması zarurî olmıyan, hıris- tiyan mimarisinin bilhassa menşe meselesi karı- şıktır. Yalnız şurasını hatırlatalım ki, eğer hıris- tij anlar III üncü asrın ortalarına kadar ayin yap- mak için yeraltı galerisi veya bir dost evinin oda- sLyle iktifa etmişlerse, müstakil dinî inşaat yapmak içinde, klişenin zaferini beklemedikleri muhakkak- tır. Decius'den (M.S. 250) Diocletien (M.S. 303) e kadar geçen, uzun hıristiyan zulmü devri, bu nok- tayi nazara göre muhakkak ki, yaratıcı bir devir olmuştur. Constantin zamanında esas hatları teş- kil edilmiş olarak meydana çıkan hıristiyan iba- det binası," bu devirde teşekkül etmiştir. Eğer haf- riyatların daha teşhis veya tarihlendiremediği, III üncü asrın ikinci yarısına ait olan mezkûr te- sisleri bilseydik, birçok şeyler serahat kazanmış olurdu.

E l e n i s t i k bazilika :

Demek hâdiseler bizi, Constantin devrinden başlamıya şevke emektedir. Hıristiyanlığın zaferi- ni, binalarını büyük görmek istediklerinden, belki- de müminlerin miktariyle nispetsiz olan muazzam binaların, muhteşem gelişmesi takip etmiştir. Bu inşaatlarla Constantin bizzat meşgul olmuştur:

Romada S. Lorenzo fuori le mura, Antico S. Pietro, S. Paolo fuori le mura, İstanbulda ilk Aya Sofya, Aya İrini ve Aya Apostoli ve en meşhuru S. Sepol- cı-o (St. Sepulcre) olan birçok abideleriyle Filis- tin. Bu devirde, abideler kubbeli bazilikanın orta- ya çıkmasına kadar muhafaza edecekleri bir şekil alır. Bunları plânlarına göre iki büyük kategoriye ayırabiliriz :

I. — M e r k e z î veya ş u a î p l â n l ı b i n a l a r : Bu kabil binalar menşeinde bilhassa matyria (hıris- tiyan] ıkta, şehit sayılan azizler namına yapılan kli- şe) veya vaftiz daireleridir. Martyrion, meşhur bir hıristiyan şehid mezarı etrafı veya bir hıristiyan için bilhassa heyecan veren hatıraları bulunan ma- hallerde, tebcil için yapılan ibadet yerleridir. Dai-

Vatikanda Antico S. Pietro, elenistik bazilika tipi plân

revi veya çok dılılı bir plâna sahip olmaları her şe- yi izah etmektedir. Bu abidelerin programı müşa- bih olan mezar abideleri tipinin tesirine maruz kal- dığı kabul edilmektedir.

Vaftiz dairelerine gelince, hemen şurasını ha- tırlatalım ki, o zamanlar bu binalara büyük ölçü- ler vermek gerekiyordu, bu sadece vaftiz sırasın- da suya dalmaktan dolayı değil, fakat vaftizin uzun bir müddet piskopos tarafından senede bir kere olarak tespit ve bu yüzden kalabalığın çok

(2)

Romada S. Constanza'nin iç görünüşü

oluşundan doğuyordu. Bu vaftiz dairelerinin gre- ko-romen kaplıcalarının bazı merkezî plânlı salon- larının tesirine maruz kaldığı kabul edilmektedir.

Hıristiyan mimarlarının, tamamiyle ihtiyaçlarına tekabül eden plânları buralardan almaları tabiîdir.

Merkezî plânlı ilk hıristiyaıı binaları arasında An- takyadaki sekiz köşeli binayı, Kudüste Zeytinlik dağı klisesini, S. Sepolcro (St Sepulcre) rotondu- nu, Romadaki S. Costanza ve hiç olmazsa menşein- de vaftiz dairesi olan Saint Jean Baptiste ismini taşıyan klişeleri sayabiliriz.

II. — B a z i l i k a p l â n l ı b i n a l a r : Mer- kezî plânlı binalar evvelâ hususî maksatlara hasre- dilmiştir. Müminlerin alelâde toplantı ve günlük ayinlerinde ,bazilika plânı tercih edilmiştir. Bazi- lika kompleks bir binadır: esas kısımlarına irca olunursa şöyle tarif olunabilir, evvelâ vaftiz edil- miş veya edilmemiş müminlerin girdikleri revaklı bir avlu ki, buna a t r i u m tesmiye olunur. Bu- rada umumiyetle ayinden sonra papazın eline su döktüğü bir çeşme veya phiale bulunur. Atrium'un şarkmdaki birçok kapılar, esas bazilikayı atrium-

- -. Romada S. .Constanza'nin. merkezi, plânı....

dan ayıran n a r t h e x ' e açılır. Burada ayin es- nasında, mes'in mahremiyetine tamamiyle iştirake hakkı olmıyan hıristiyan namzetleri ve bu hakkı muayyen bir müddet içinde kaybetmiş tövbekâr- lar bulunur. Nihayet, esas bazilika nartex'in şar- kına açılır, bu şark ciheti yarım dairevî bir absid'le nihayetlenen ve sütun sıralariyle üç n e f ' e (şa- hın) ayrılmış müstatilî bir salondur. Bu neflerde müminler bulunur, kadınlar erkeklerden ayrılmış- tır. Umumiyetle olduğu gibi, yan neflerin üzerin- de tribünler bulunmuşsa bunlar kadınlara tahsis edilmiştir. Absid'deki yarım dairevî duvara dayan- mış ve müminlere müteveccih olan oturma mahal- lerine ortada piskopos olmak üzere iki yandada rühban hev'eti yer alır. Absid içersinde bir mukad- des emanet deposu üzerindeki mukaddes mahale bir c i b o r i u m (mihrap sayebanı) veya taştan bir ufak tak oturtulmuştur; bu mukaddes mahal müminlerden parmaklıkla tecrit edilmiştir. Bu mu- kaddes mahallin önünde orta nef üzerindeki bir a m b o n (vâız kürsüsü ) kıraat ve senalara yarı- yordu. Nef'i absid'den ayıran ve ona amud bir müstatilî sahanın yani t r a s e d t 'in bulunması, iptidaî bir plânı mûğlaklaştırır, fakat mümin adak- larını kabul masalları ve klişe hanendesi için sıra- lar yerleştirilmesini de sağlar, bu gelişen bir dinin mürekkepleşmesi, rühban hey'etinin artması ve el- birliğinin zarurî kıldığı ihtiyaçlardandır. Çatı ah- şap ve çift satıhlıdır, yalnız absid bir kubbe par- çasıdır.

Eski dünyanın muhtelif mıntıkalarında az ve- ya çok ehemmiyetli değişikliklerle yüzlerce nümu- nesi mevcud olan bu hıristiyan bazilikasının men- şei uzun zaman münakaşa edilmiştir. Bugün bazi- likanın bir tipten neşet etmediği kabul edilmek- tedir. Bazilika tipi küse, ismini ve esas hatlarını Romanın sivil ve adlî bazilikalarından almış, fakat atrium'u muhakkak ki hususî ev plânlarına; vaf- tiz dairesini belki kaplıca plânlarına; mukaddes mezarların tertibini, kabir ahdilerine; absid'i ise her hangi bir dinî veya sivil abideye medyundur.

Elimizdeki IV üncü aşıra ait hıristiyan bazilikası tipi bir intihalin neticesi değil fakat bir dinin te- şekkülünde zarurî olarak takip edilen merhalele- rin tekâmülüdür. Son ve daha tamamlanmamış araştırmalara göre E. Dyggwe, bazilikanın esas kısmının, toplantı salonu ile mukaddes bir mezarı olan kabir binasının kaynaşması neticesi olduğu fikrine temayül etmektedir. Bu kaynaşma cenaze merasiminin klişe içine alındığı zaman husûle gel- miştir.

Birkaç ehemmiyetli abide zikrederken, bazili- ka tipinin intişarı belli olacaktır: Romada, antico S. Pietror S.' Paolo fuori le. mura, _S-.Lor.enzo. fuori.

(3)

Istanbuldaki Aya Sofyanın uzunluğuna .bir kesiti

le mura. S. Maria Maggiore, S. Clemente; Dalmaç- yada Salone bazilikaları; Mısır'da St. Menas ve Ostracine bazilikaları; Filistinde, Zeytinlik dağı, Emmanüs bazilikaları, Gerasa'daki birçok klişe- ler; Yunanistanda Korent, Epidaure, Nea Anchia- los, Nicopolis, Philippes, St. Paraskevi ve Selânik- tekı St. Demetrius; İstanbulda ilk Aya Sofya ve Aya irini, Aya Studion (İmrahor camiî), Mileteus

(Mile), Pergamus (Bergama) v.s. ... Bu tarif edilen bazilikaya bazan verilen c o n s t a n t i n i e n n e isminin uygun olduğu görülmektedir, zira Cons-

tantin'in her iki payitahtta ve Arzı Mukaddesde kurduğu binalar bu plânı muhafaza etmiştir. Ba- zilika elenistik ismini de taşımıya lâyıktır, şu mâ- nada ki, bazilika bilhassa elenizmin neş'et ettiği mıntıkalarda tekâmül etmiştir. Mahaza bugün bu isimlerin yerine, çatılı bazilikaları tonozlu ve kub- beli binalardan ayırd etmek için ilk hıristiyan

(paleacchretienne ) kelimesini tercih etmektedirler, o zaman bizans ismi kubbeli bazilikalar için kul- lanılmaktadır.

Bu zamanlarda .imparatorluğun diğer vilâyet-

îiaçvarî' bir plân üzerine - inşa ,edilmiş, kubbeli bir . bina tipi, Ravennadaki «Golla Placidia Mozolesi»

(4)

Dairevî bir plân üzerine inşa edilen kubbeli bir bazilika, Ravenna'daki S. Vitale.

• • 'S. Vitale'in iç görünüşü

lerinde neler oluyordu? Mısır üzerindeki vesika- larımızın çok eksikleri vardır ve İskenderiyedeki abideler üzerinde hiçbirşey bilmiyoruz. Zamanımı- za kadar muhafaza edilen binalar bize, Mısırın Şark ve Suriyeden çok intihalde bulunduğunu ba- zan kendine has sureti haller bulduğu, fakat Bi- zansa mimarî unsurdan pek az şey verdiğini gös- termektedir. Ayni müşahedeler Suriye için de ca- ridir, Antakya abidelerini ise tanımıyoruz. Suriye- nin iç taraflarındaki birçok klişeler ayrı bir gurup teşkil etmektedir, bunların hususiyeti, tuğlanın bu- lunmayışı, yerine kesme taşın ve tonoz inşaasınm kullanılmasıdır, Harran gibi çatı inşaasma yarı- yan ahşabın bulunmadığı mıntıkalarda ise, düz te- ras çatı inşaası mecburiyetidir. Bu klişelerin plân- ları bakımından da orijinaldir, bunların atrium- ları yok, narteks'leri ise bir revaktan ibarettir. Hiç bir husus, bu klişelerin Bizans mimarisi üzerinde herhangi bir tesir icra ettiğini göstermemekte- dir, Bilâkis Suriye bazan Bizanstan plân ve mimar kabul edecektir ve VI ncı asırdaki Kasr ibn War- dan klişe ve sarayı buna bir misal olacaktır.

Mezopotamyadaki abideler içinse, durum aynı olmamıştır. Bir taraftan, nef ve transept'leri tonoz- la örtülmüş çok sayıdaki klişe, bu tarz inşaatın şark hıristiyan sanatına Mezopotamyadan yayıldı- ği iddiasını desteklemekte; diğer taraftan, Bizans mimarisinin de kullanacağı, îran mimarisinin hu- susiyeti olan köşe tropları üzerine oturan kubbe- ye burada rastgelinm ektedir. Anadoluya gelince, sahil mıntıkalarının Yunan tesirinde olduğunu bi- liyoruz, fakat iç kısmında sık olarak yunanla alâ- kası olmıyan beşik tonoz veya kubbe inşaatına rast gelinir. Bu husus bize aşağıda izah edeceğimiz fikri anlatmaktadır: yani Bizans elenistik bazilika ya- nında tonozlu ve kubbeli mimariyi de yaratacak ve bunun prensiplerini Şarkta bulacaktır.

B i z a n s i n ş a a t ı n ı n u s u l l e r i :

Bizans mimarisi bir tuğla mimarisidir: tonoz ve kubbeler tuğladan inşa edilmiştir. Bu usuller nereden gelmektedir? İki sebebten dolayı Roma- dan gelmediğini ehemmiyetle işaret edelim. Birin- cisi, misâl olarak alabileceğimiz Caracalla kaplıca- ları gibi tonozlu büyük Roma mimarisi müteca- nis bir inşaattır, burada malzeme harç ile sıkı ve bozulmaz bir şekilde birleşmiş ve âdeta kalıbın içine dökülmüştür. Böylece, Roma mimarisinde, hünerli muvazenet terkiplerine ihtiyaç gösteren hakikî bir tonoz inşaatı değil, fakat şakulü bir taz- yik gösteren monolitler mevzu bahistir. Diğer ta- raftan Constantin saltanatından itibaren, Roma- nın büyük tonozlar inşa etmemesi ve birçok asır- lar klişelerin ahşap çatılı bazilika olarak inşa edil- mesi şayanı dikkattir. Buradan Romadan tonoz sa- natının yabancı mimarlar tarafından tatbik edilen bir ithal sanatı ölduğu ve imparator payitahtı de-

(5)

ğiştirince ona refakât ettikleri neticesi çıkarılmak- tadır. Romanın hiç bir zaman Bizansm yaptığı gi- bi murabba bir plân üzerine değilde, başlıca güç- lükleri ortadan kaldıran dairevî plân üzerine kub- be inşa etmesi de zikre şayandır.

Bizans garpte bulamadığını şarktan iktibas et-

miştir. Tuğla mimarisi taşın az fakat kilin mü- kemmel olduğu Mezopotamya ve İranda teşekkül etmiştir. Bizans ahşabın bulunmadığı şarktan ka- lıpsız kubbe ve tonoz inşaatını öğrenmiştir. Ka- lıpsız muazzam beşik tonozlara, III üncü asrın bü-

(Devamı var)

( Baş tarafı sayfa 221 de )

yet zarfları açılmadan sahiplerine geri verilir. Ancak netice- nin ilânından bir ay sonraya kadar müracaatda bulunulma- dığı takdirde projelerin ziyamdan mesuliyet kabul edilmez.

İSİ — Mükâfat ve mansiyon kazanan projeler idarenin malı olacaktır. İdare istediği projeyi veya muaddel şekillerini tatbikte serbesttir. Müsabakayı kazanacaklardan münasip göreceği birine, jüri raporunda gösterilecek ve ayrıca idare- ce istenecek, değişiklikleri havi olmak üzere imar ve Bayın- dırlık Bakanlığınca istenilen vasıf ve şartları haiz olacak şeklide proje ve eksiltme evrakını, tatbikat ve tafsilât proje- lerini ve betonarme lıesabat ve projeleri ile bilûmum tesi- sat projelerini ayrıca pazarlıkla hazırlattırabilir. inşaatın mimarî kontrolünü da sözü geçen fennî evrakı hazırlayan müsabıka, dilerse, ayrıca pazarlıkla yaptırabilir.

20 — Bu müsabakaya Vakıflar Genel Müdürlüğü Fen Hey'etine dahil Yüksek mimarlar iştirak etmiyeceklerdir.

İHTİYAÇ PROGRAMI

1 — Binanın zemin katı Yenicami caddesi ile Vakıf Ha- nı sokağı cepheleri imar mevzuatı gereğince (5,00) metre geri geçilerek kolonad teşkil edilecektir.

2 — Yazıhanelerin tertibi, muhitin ihtiyaçlarına göre tak- dir edilmek üzere, sureti halleri müsabıklara bırakılmıştır.

3 — İnşaat betonarme karkas olarak yapılacak, ara du- gâ olduğu gözönünde tutularak fazla lükse kaçılmadan ikti- va.rlar ancak bölme vazifesini görecektir. Binanın bir ticaret - sadî şekil ve malzeme intihap edilecektir

4 — Bina Yenicami, Mısır çarşısı, Sultan Murad türbesi lunduğundan cepheleri taş kaplama olarak düşünülecektir, ve aide ultan sebili gilbi âbidevî binalarla çevrelenmiş bu-

5 — Bodrum, zemin ve birinci katlar banka olacaktır.

6 — BODRUM KATINDA : Bankaya ait;

a) Merdiven mahalli

a') Kofrfor ve kiralık kasa dairesi takriben 400 M2

b) Ticarî eşya deposu » 200 M2

Düşünülecek, kofrfor dairesine inen merdiven yerinden birinci kata da çıkılabilecektir.

Hana ait : ^

c) Kalorifer dairesi.

ç) Kömür deposu takriben 100M2

d) Asansör mahalli

e) Kaloriferci ve ateşçilerle kapıcıların ikametine mahsus oda, mutfak helâ ve duş mahalleri.

7 — ZEMİN KATINDA : Bankaya ait:

f) Antre ve merdiven mahalleri g) Vestiyer ve helâ (kadın ve erkek

h> Müşteri holü- takriben 150 M2

j)

Müşteri holü etrafında bankacılık servisine uy- gun memur çalışma mahalli takriben 200 M2

Memurların çalışmalarını kontrola müsait iki adet muavin odası takriben 25 M2

k) Muhaberat odası » 1) Kahve ocağı

m) Kapıcı odası Hana ait:

n) Antre, asansör yeri ve kapıcı odası.

BİRİNCİ KATDA :

30 M2

Bankaya ait;

o) ö) P) r) s) t) u) v)

Müdür odası Bekleme odası

İdare meclisi başkanı odası Umum müdür odası Muhasebe servisi Kontrolörler odası

Muhaberat odası

takriben 30—40 M2 20—25 M2

35—40 M2

35—40 M2

55—60 M2

35—40 M2

30—40 M2

eri kalan sahada normal ebatda odalar.

Bu kat tamamen bankaya aittir, Kofrfor dairesine inen merdiven yerinden bu kata çıkılaccağı gibi, hana ait merdive- nin birinci kat sahanlığından da bir antre verilecektir. Ve istenilen odalara azamî eb'at verildikten sonra geri kalan sa- hada normal eb'atda odalar yapılacaktır.

9 — İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ ve DÖRDÜNCÜ KATLARDA:

Hana ait:

x ) Norml yazıhane odaları

y) ikinci katın merkezî bir yerinde kahve ocağı x) Normal yazıhane odaları

kek).

10 — Bankanın, işgal etmiş olduğu bodrum, zemin ve bi- rinci katlar ıilerde terk edeceği göz önüne alınarak birinci ge- len müsabık bu katların han ihtiyacını karşılayacak şekilde:

Bodrumdaki, yerlerin depo, Zemin katdaki yerlerin mağaza,

Birinci katdaki yerleriûn de yukarıdaki katlar gibi oda- lara tahvillerine ait birer varyant plânı vermeyi kabul etmiş sayılacaktır.

KÜÇÜK HABERLER:

* T. C. Merkez Bankası İzmirde inşa ettireceği şubesi için yakında bir proje müsabakası .açacaktır.

* Fransız Kültür Heyeti tarafmdan İst. Teknik Üniversi- tesinde bir Teknik Kitaplar Sergisi açılmıştır.

+ Antalya Belediyesi şehir oteli projesinin tanzimini mü- sabakaya koymuştur. Şartname T. Y. Mimarlar Birlik-

• lerin.den alınmaktadır.-- ' .

Referanslar

Benzer Belgeler

‹nsan iskelet sistemi di¤er canl›larda oldu¤u gibi hem hareket etmeyi sa¤lar hem de iç organlar›n tutunmas›na bir ortam oluflturarak organlar› d›fl etkilerden korur..

Uzayda bir A noktas›ndan, bir P düzlemine çizilen dikmenin aya¤› olan H noktas›na, A noktas›n›n P düzlemi üzerine dik iz düflümü denir.. Uzayda bir d

etraf›nda 360° döndürüldü¤ünde, de¤iflmeyece¤ini gösteriniz. Yüksekli¤i taban yar›çap›n›n iki kat›na eflit olan, bir dik dairesel silindirin yanal alan› 100 π cm

Havas› boflalt›lm›fl bir kapta, aralar›nda d uzakl›k bulunan iki metal levha birbirine paralel olarak yerlefltirilerek, uçlar› aras›ndaki potansiyel fark› V olan bir

Üç kenar uzunlu¤u, iki kenar uzunlu¤u ile bu kenarlar aras›ndaki aç›n›n ölçüsü veya bir kenar›n›n uzunlu¤u ile iki aç›s›n›n ölçüsü verilen bir üçgen cetvel,

Defter, Belgrad’ın ikinci fethinden sonra 1105 (1694) tarihinde tanzim edilmiş ve müdafaada yer alan serdengeçtilere ihsan edilen dirlikler yazılmıştır.

Onun için birbirinin ardısıra gelen iki aynı evre arasındaki zaman farkı olarak tanımlanan kavuşum ayı, bir yıldız ayından uzun olacaktır.. Bir aylık müddetten

Söz gelimi, bu yıl düğüm noktası Koç burcunda ise Ay Koç burcu üzerine geldiğinde ufkun üstünde 12 saat kalacak ; Yengeç burcuna geldiğinde ufkun üstünde kalma süresi