• Sonuç bulunamadı

MALATYA İLİ ARAPGİR İLÇESİNDEKİ İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN DEMİR TÜKETİMİ VE BUNUN OKUL BAŞARISINA ETKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MALATYA İLİ ARAPGİR İLÇESİNDEKİ İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN DEMİR TÜKETİMİ VE BUNUN OKUL BAŞARISINA ETKİLERİ"

Copied!
92
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MALATYA İLİ ARAPGİR İLÇESİNDEKİ İLKÖĞRETİM

ÖĞRENCİLERİNİN

DEMİR TÜKETİMİ VE BUNUN OKUL BAŞARISINA

ETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan ORHAN YAVUZ

(2)

MALATYA İLİ ARAPGİR İLÇESİNDEKİ İLKÖĞRETİM

ÖĞRENCİLERİNDE

DEMİR TÜKETİM DURUMLARININ OKUL BAŞARISINA

ETKİLERİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Orhan YAVUZ

Danışman

Yrd.Doç. Dr. Saime KÜÇÜKKÖMÜRLER

(3)

Orhan YAVUZ’un Malatya İli Arapgir İlçesindeki İlköğretim Öğrencilerinin Demir Tüketim Durumları ve Bunun Okul Başarısına Etkileri başlıklı tezi 21/05/2009 tarihinde, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalı Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı’nda jürimiz tarafından Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye(Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Saime KÜÇÜKKÖMÜRLER ..……..……….

Üye: Yrd. Doç. Dr. Yasemin ERSOY ………..

(4)

i katkı sağlayacağı temennisi ile hazırlanmıştır.

Bütün çalışmam boyunca, verilerin toplanmasındaki yardımlarından dolayı öğretmen arkadaşlarım Hüseyin AYÇİÇEK, Aslan GÖZÜBÜYÜK, idari Amirim Fahrettin İŞGÖREN’e verilerin çözümlenmesindeki yardımlarından dolayı eşim’e, araştırmanın hazırlanması aşamasında yardımlarını esirgemeyen hocam Suzan ŞEREN’e ve araştırma konusun belirlenmesinden çalışmamın son aşamasına kadar hiçbir bilgi ve yardımı esirgemeyen danışmanım Yrd. Doç. Dr. Saime KÜÇÜKKÖMÜRLER’e teşekkürlerimi sunarım.

Araştırma konusuyla ilgili daha sonra yapılacak olan araştırmalara ışık tutması dileğiyle.

Orhan YAVUZ MART-2009

(5)

ii

yürütülen bu araştırmanın kapsamına Malatya’nın ilköğretim okullarında öğrenim gören 309 öğrenci alınmıştır.

Veriler anket formu ve besin tüketim kaydı formu ile toplanmıştır. Anket formunda öğrencilerin demografik özellikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri, diyet demir eksikliği ile ilgili bilgileri ve eğitim gördükleri okul ve sınıflara ait bilgileri kapsayacak şekilde, besin tüketim kaydı formu ise öğrencilerin 3 günlük besin tüketimlerini kaydetmelerine yönelik hazırlanmıştır.

Araştırma sonuçlarına göre araştırmaya cinsiyet açısından eşit sayılabilecek bir katılım sağlanmıştır. Öğrenciler 11-16 yaş aralığındadır. Öğrencilerin yarıdan fazlası(%54,7) düşük gelirli ailelerden gelmektedir. Öğrencilerin %42,4’ü normal(yatılı olamayan) eğitim veren okullarda, %57,6’sı ise yatılı okulda öğrenim görmektedirler. Öğrencilerin yaş, cinsiyet, okul ve sınıf durumlarına ile diyet demir tüketim durumları arasında anlamlı farklılıklar(p<0,05) bulunmaktadır. Öğrencilerin büyük bölümünde demir eksikliği anemisi belirtileri görülmektedir. Öğrencilerin cinsiyetleri ve kız öğrencilerin diyet demir eksikliği ile Yılsonu Başarı Puanı(YBP) arasında anlamlı farklılıklar(p<0,05) bulunmuştur. Demir eksikliği anemisi belirtilerinden geç anlama, unutkanlık, kolda ve ayaklarda uyuşma, sürekli uyuma isteği ve merdiven inip çıkmada güçlük ile Yılsonu Başarı Puanları arasında anlamlı farklılıklar(p<0,05) bulunmuştur. Beslenme eğitimi verilerek bu tip malnutrisyonların önüne geçilebilir.

(6)

iii

students of the primary education schools and the effects of this diatery iron consumption to the student’s success. Data have been collected through the surveys questionnaire and the food consumption registry forms. Nutrient intake was estimated from 24 h recall.

According to the results of the research, the number of the boys and girls participated in the research are almost equal to the each other. Ages of the students range from 11-16. More than half (54%)of the children live in low-income families. There have been significant varieties (p<0,05)(discrepancies) between the ages, sexes, schools, classes of the students and the amount of their diatery iron consumption. Most of the students have shown the symptoms of the diatery iron deficiency anemia. There have been significant varieties(p<0,05) between the sexes of the students and prevalence of diatery anemia in girls and the student’s end of year (final) performance. There have been significant varieties (p<0,05) between the symptoms of the anemia; comprehension deficiency, amnesia, pins and needles in arms and legs,(tingling and pricking, paraesthesia) strong tendency of sleep and difficulty in both climbing up and (climbing) down the stairs, and the student’s end of year (final) performance. In order to prevent malnutrition, nutrition education should be given to the students.

(7)

iv

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI ……… i

ÖNSÖZ ……… ii

ÖZ ……… iii

ABSTRACT ……… iv

İÇİNDEKİLER ……… v

KISALTMALAR VE SİMGELER ……… viii

TABLOLAR LİSTESİ ……… ix ŞEKİLLER ……… xi BÖLÜM I 1.GİRİŞ ……… 1 1.1. Problem Cümlesi ………. 6 1.1.1. Alt Problemler ……… 6 1.2. Sınırlılıklar ……… 7 1.3. Sayıltılar ……… 7 1.4. Tanımlar ……… 7

1.5. Araştırmanın Önemi ve Gerekçesi ………. 8

BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 9

2.1. Kavramsal Çerçeve ……….. 9

2.1.1. Beslenme ve Önemi ……….. 9

2.1.1.1. Adölesan Dönemi Çocuklarında Beslenme ………... 9

2.1.1.2. Adölesanlarda Beslenme Problemleri ………... 10

2.1.1.2.1. Dünyada Yaygın Olarak Görülen Malnütrisyonlar ….. 10

2.1.1.2.2. Anemi ……….. 12

(8)

v Etmenler ……….. 15 2.2. İlgili Araştırmalar ………... 18 BÖLÜM III 3. YÖNTEM ……….. 20 3.1. Evren ve Örneklem ……….. 20

3.2. Veri Toplama Araçları ……….. 21

3.2.1. Kişisel Bilgi Formu ……….. 21

3.2.2. Besin Tüketim Kaydı Formu ……….. 22

3.3. Verilerin Toplanması ……… 22

3.4. Verilerin Çözümlenmesi ……….. 23

BÖLÜM IV 4. BULGULAR VE TARTIŞMA ……… 25

4.1. Öğrencilerin Demografik Özellikleri ……… 26

4.2. Öğrencilerin Eğitim Durumları ……….. 33

4.3. Öğrencilerin Sağlık Durumları ……….. 34

4.4. Öğrencilerde Demir Eksikliği Belirtilerinin Görülme Sıklıkları 36 4.5. Öğrencilerin İçecekleri Tüketme Şekil ve Zamanları ……... 38

4.6. Öğrencilerin İçecek Tercihleri ……….. 42

4.7. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine Göre Demir Tüketimleri 44 4.8. Yılsonu başarı puanının(YBP) çeşitli değişkenlere göre İncelenmesi ……….. 46

4.9. Öğrencilerin Yılsonu Başarı Puanlarının Eğitim durumlarına göre İncelenmesi ………... 49

4.10. Öğrencilerdeki demir eksikliği belirtilerinin görülme sıklıkları ile yılsonu başarı puanları arasındaki ilişkilerin incelenmesi ………. 50

(9)

vi

KAYNAKÇA ……….. 65

EKLER ……… 74

EK 1 Kişisel Bilgi Formu ……… 74

EK 2 Besin Tüketim Formu ……… 78

(10)

vii YBP : Yılsonu Başarı Puanı

(11)

viii

Gereksinimleri ……… 16

2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Demografik Özellikleri …. 26

3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Anne Babalarının Eğitim

ve Meslek Durumlarına Göre Dağılımları ………. 31

4. Öğrencilerin Eğitim Durumlarına Göre Dağılımları ……. 34

5. Öğrencilerin Sağlık Durumlarına Göre Dağılımları ……. 35

6. Öğrencilerin Demir Eksikliği Belirtilerinin Görülme Sıklıklarına Göre Dağılımları ……… 36

7. Öğrencilerin Bazı İçecekleri Tükettikleri Zamanlara Göre

Dağılımları ……… 39

8. Öğrencilerin İçecek Tercihlerine Göre Dağılımları ……. 42

9. Öğrencilerin Okullarına, Sınıflarına, Cinsiyetlerine, Yaşlarına, Gelir Düzeylerine ve Beden Kitle İndekslerine Göre Demir Tüketim

Durumları Ki-Kare Testi Analiz Sonuçları ………. 44

10. Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre, Kız Öğrencilerin Demir Tüketme Durumlarına Göre ve Erkek Öğrencilerin Demir Tüketme Durumlarına Göre YBP’lerinin Aritmetik Ortalamaları, Standart

(12)

ix

12. Demir Eksikliği Anemisi Belirtilerinin Görülme Sıklıkları İle Öğrencilerin YBP’lerinin Karşılaştırma Sonuçları …..………….. 51

13. Çay Tüketim Şekillerine Göre Öğrencilerin YBP’lerinin

Aritmetik Ortalamaları, Standart Sapmaları ve Anova Sonuçları …….. 59

14. Kahvaltıda Tercih Edilen İçecek Türüne Göre Öğrencilerin

(13)

x

1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımları 27

2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Yaşlarına Göre Dağılımları 27

3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Boylarına Göre Dağılımları 28

4. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Vücut Ağırlıklarına Göre

Dağılımları 28

5. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin BKİ’lerine Göre Dağılımları 29

6. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Aylık Gelirlerine

Göre Dağılımları 30

7. Öğrenci Anne Babalarının Eğitim Durumlarına Göre Dağılımları 31

(14)

BÖLÜM I

1. GİRİŞ

Eğitim sisteminin girdi öğeleri arasında şunlar sayılabilir; öğrenci, öğretmen, ekonomi, eğitim programları ve yönetim. Bu etkenlerden her birisinin nitelikleri eğitimin verimliliğini etkilemektedirler(Tan, ve Erdoğan, 2004).

Bu etkenlerden en önemlisi olan öğrencinin, genetik yapısına bağlı olarak belirli sınırları vardır ve bu sınırlara ulaşması veya ulaşmaması beslenme alışkanlıklarına ve çevre koşullarına bağlıdır. Zaten yapılan araştırmalar ilk 7 yılda yeterli ve dengeli beslenen çocukların başarılarının yüksek olduğunu göstermektedir(Gökçay, ve Garipağaoğlu, 2002).

Yeterli ve dengeli beslenmenin besin çeşitliliğiyle sağlanmasına karşın okul çocuklarında bu kolay olmamaktadır ve yapılan araştırmalarda bu bilgiyi desteklemektedirler.

Bu çalışmalarda özellikle demir, kalsiyum ve bazı vitaminlerin(A, C, ve E vitaminleri) yetersiz tüketildiği görülmektedir. Ülkemizde okulların genelinde öğrencilere herhangi bir yiyecek verilmemekte genellikle öğrenciler gelişigüzel yiyecekler tüketmekte veya okul kantinleri ve okul yakınlarındaki yiyecek satan kuruluşlardan besleyici değeri düşük yiyecekler satın alarak tüketmektedirler(Gökçay, ve Garipağaoğlu, 2002). Böyle bir durumda gerçekleşen yanlış beslenmenin öğrenciler üzerinde birçok olumsuz etkileri olacağı kaçınılmaz bir gerçektir.

(15)

Okul öğrencilerinin beslenmelerinde dikkati çeken bir başka konu ise öğün atlamadır. Özellikle sabah kahvaltısının atlandığı yapılan birçok araştırma ile kanıtlanmıştır. Günün en önemli öğünü saydığımız sabah kahvaltısının atlanmasında gece geç yatma, erken kalkamama, okula geç kalma, ailenin ilgisizliği, yemeğe ilgisizlik, sosyo-ekonomik durum, gibi birçok neden etkili olmaktadır(Gökçay, ve Garipağaoğlu, 2002, Şanlıer ve Arıkan, 2002). Sabah kahvaltısı yapan çocuklarda okul başarısı daha yüksek olmaktadır. Öğün atlamanın neden olduğu sorunlardan birisi de günlük gerekli besin öğelerinin diğer öğünlerde karşılanmasını güçleştirerek besin öğelerinde yetersizliğe yol açmasıdır(Gökçay, ve Garipağaoğlu, 2002).

Vücutta her bir besin öğesi, vitaminin ve mineral maddelerin insan metabolizmasında yaşamsal önemi olan bir çok olayda belirli görevleri bulunmaktadır(Şanlıer, ve Ersoy, 2004). Bunlardan herhangi birisinin eksik veya fazla tüketilmesi halinde ise vücutta birçok metabolik olay tam olarak yerine getirilememektedir.

Demir de vücuttaki birçok metabolik olayda görev almakta olup demir eksikliği tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Özellikle okul öncesi, ilkokul ve adolesan dönemlerinde karşımıza çıkmaktadır(Çavdar ve ark. 1976). Dünya sağlık örgütü verilerine göre 1993-2005 yılları arasında dünya genelinde toplam nüfusun %24,8’i, okul çağındaki çocukların ise % 25,4’ü anemiktir(De Benoist, ve diğ., 2008).

Demir eksikliği ve buna bağlı anemi özellikle varoşlarda yaşayan ailelerin çocuklarında görülmektedir(Wharton, 1999). Çocuklardaki demir eksikliğinin belli başlı nedenleri vardır. Okul öncesi ve bebeklik dönemlerinde demir eksikliğinin nedenleri şunlardır; diyete eklenen inek sütü, ek besinlere geç başlanması ve yetersiz demir alımı sayılabilir(İmran ve Köksal, 1996, Tokatlı, 1996).

Okul çağı çocuklarda ve adolesanlarda demir eksikliği nedenlerini şöyle sıralayabiliriz; hızlı büyüme ile artan ihtiyaç, yanlış besin seçimi, alınan demirin biyoyararlanımının zayıf olması ve kan kaybıdır(Müsevitoğlu, 1996, Gürgöze 2001,

(16)

Torun, 2001, Gökçay ve Garipağaoğlu, 2002, Vatandaş, 2007). Vejetaryen beslenme de birçok mineral yetersizliğine neden olmaktadır(Gökçay ve Garipağaoğlu, 2002).

İngiltere’de vejetaryen beslenme şeklinin artması sonucu kırmızı et tüketimi azalmış ve buda demir tüketimini azaltmıştır(Stanner, 2003). Bu beslenme şekline kızlarda erkeklere oranla daha fazla rastlanmaktadır. Ayrıca kızların menstrüasyon sonucu oluşan demir kayıpları ve kilo almamak için yaptıkları perhizler gibi nedenlerde eklendiğinde kızlarda demir eksikliğine daha fazla rastlanılmaktadır(Müsevitoğlu, 1996, Berçem, 1997, Gökçay ve Garipağaoğlu, 2002,). “Menstrüasyon gören kızlarda demir eksikliği %37,8 iken menstrüasyon görmeyen kızlarda bu oran %28,8 bulunmuştur.”(Berçem, 1997).

Erken fark edilen beslenme yetersizliğine bağlı demir eksikliğinin diyetle alınan demir miktarının arttırılması ile önlenebileceği düşünülmektedir(Eroğlu ve Büyükgebiz, 1996, Müsevitoğlu, 1996). Bu amaçla da birçok çalışma yapılmış ve besinlere demir ilavesi için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Romana ve arkadaşları(2002) da bu amaçla demir ilavesi yapılmış unlu mamuller üzerinde çalışmışlardır. Türkiye koşullarında unlu mamullerin tüketiminin çok fazla olduğunu düşünecek olursak böyle bir çalışmanın, demir eksikliğinin başlangıç safhasında sağlayacağı fayda göz ardı edilemez. Ancak demir eksikliği ileri safhalara ulaşarak anemiye yol açtıktan sonra fark edilmektedir. Bu nedenle demir eksikliğinin fark edilmesi için belirtilerine dikkat edilmelidir. Demir eksikliği belirtileri; uykusuzluk, çabuk yorulma, dikkatte azalma, pika adı verilen toprak, kil, kireç ve buz yeme alışkanlığı vb. dir(Tunaoğlu, 1984, Paç, 1987).

Demir eksikliğinin gelişmesini önlemek için diyete demirce zengin gıdalar konulabilir. Bunun yanı sıra alınan gıdalardaki demirden vücudun en iyi şekilde yararlanabilmesi için gerekli bazı uygulamalara dikkat edilmesi de önemli bir noktadır.

Demir tükettiğimiz besinlerin çoğunda bulunmaktadır fakat zengin kaynakları kırmızı ve beyaz et, karaciğer, yeşil sebzeler, tahıllar ve baklagiller olmakla beraber

(17)

zengin kaynak olmaktan daha önemli olan besinin içerdiği demirin vücuttaki emilim miktarıdır. Bitkisel kaynaklı besinlerde demir emilimi en az olurken hayvansal kökenli besinlerde demir emilimi en üst seviyelere ulaşmaktadır(Paç, 1987, Coşkun, 1996).

Soya fasulyesi dışındaki bitkisel kaynaklı besinlerden içerdikleri demirin %10’u emilirken, etin %30’u, soya fasulyesinin %20’si, balıkların ise %15’i emilir(Passmore, ve diğ., 1978). Soya diyeti sonucu alınan demirin %40-47’si hemoglobin demirine dönüşürken, pamuk tohumu diyeti sonucu alınan demirin %29-34’ ünün hemoglobin demirine dönüştüğü görülmüştür(Pellett, L.J., ve diğ., 1990).

Demir kaynakları konusunda da çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Duc ve arkadaşları(1999), pirinç çeşitlerindeki demir miktarları ve besin hazırlama uygulamalarının bu miktarlara etkisini, Lucca ve arkadaşları(2006) pirinçteki demiri zenginleştirme çalışmaları yapmışlar ve bunun beslenme üzerine etkilerini araştırmışlardır. Yoshie ve arkadaşları(1997) deniz ürünlerindeki demirin vücuttaki çözünürlüklerini araştırmışlardır.

Ayrıca ilave demir alımı uygulamaları da yapılmaktadır. Alınan ilave demirin vücutta herhangi bir yan etkisi olmadığı da saptanmıştır(Sirdah, M.M., ve ark., 2002,). Bu da demir ilavesi yapılan besinlerin tüketiminin herhangi bir sakıncası olmadığını göstermektedir.

Demir emilimi, ince bağırsakta gerçekleşir(Tunaoğlu, 1984).Gıdalarla günlük 20-50 mg demir alınırken, intestinal sistemde sadece 1-2 mg demirin emilimi gerçekleşir(Berçem, 1997). Bu emilim miktarını daha birçok etmen etkiler.

Besinlerin içerdikleri demirin emilim miktarları demirin özellikleri dışında diyetteki demirin miktarına, vücuttaki demir depolarının durumuna, diyette alınan besinlerin demirle etkileşimine göre değişir(Berçem, 1997, Bulut, 2003, Faldella, ve ark., 2003).

(18)

Diyette yer alan askorbik asit demirin emilimini arttırırken, inek sütü, çay ve benzeri gıdalar demir emilimini azaltırlar(Kınık, 1996, Özalp, 1996, Torun, 2001). İngiltere’de okul öncesi çağda olan çocuklar üzerinde yapılan araştırmada çay içen çocukların demir oranının, çay içmeyenlerden daha düşük olduğu bulunmuştur(Watt, R.G. ve ark., 2000).

Demir eksikliğinin ileri düzeylerinde demir eksikliği anemisi ortaya çıkmaktadır. “Anemi sözcük olarak eritrosit kitlesinde veya kan hemoglobin konsantrasyonunda azalma anlamına gelmektedir.”(Doğru ve Ark., 1995). Demir eksikliği anemiye neden olacak derecede ilerlemeden önce dahi vücudun birçok sisteminde işlev bozukluklarına yol açmaktadır(Tunaoğlu, 1984). Mineral maddelerin içinde önemli bir yeri vardır. En önemli görevi ise hücrelere hemoglobin aracılığı ile oksijen taşımaktır(Gümrük ve Altay, 1995, Baysal, 2002)..

Öğrenci başarısını etkileyen çok fazla sayıda faktörler vardır(Solmaz, 2002). Demir eksikliği de bunlardan birisidir. Bu konuda birçok çalışma yapılmış ve demir eksikliği olan çocukların başarı düzeyleri, anlama düzeyleri, dikkat seviyeleri vb. daha düşük olduğu kanıtlanmıştır(Paç, 1987, Dalman ve ark., 1993, Güneş, 1998, Torun, 2002, Taras, 2005,).

Demir eksikliği dışında cinsiyet, anne-babanın eğitim durumu, sosyo-ekonomik durum, kardeş sayısı, çalışma ortamı, çalışma süresi, öğrencinin aile ve çevresiyle olan iletişim, aile ve öğrenme ortamının özellikleri, ailenin eğitim seviyesi ve öğrencinin ailesiyle kalarak yada aile dışında kalarak eğitim görmesi gibi değişkenlerin de öğrencilerin okul başarılarını etkiledikleri belirlenmiştir( Berber, 1990, Aslan, 1994, Berçem, 1997, Ulular, 1997, Solmaz, 2002,).

(19)

1.1. Problem Cümlesi

Malatya ili Arapgir ilçesindeki ilköğretim öğrencilerinin demir tüketim miktarlarının okul başarılarına etkisinin değerlendirilmesi.

1.1.1. Alt Problemler

Bu probleme ilişkin daha fazla yanıt bulabilmek için cevap aranan alt problemler bu bölümde belirlenmiştir.

Öğrencilerin sosyo-ekonomik ve demografik özellikleri ile demir tüketim miktarları arasında önemli bir ilişki var mıdır?

Öğrencilerin demir tüketim miktarları ile okul başarıları arasında önemli bir ilişki var mıdır?

Öğrencilerin sağlık durumları ile okul başarıları arasında önemli bir ilişki var mıdır?

Öğrencilerde demir eksikliği belirtilerinin görülme sıklıkları ile okul başarıları arasında önemli bir ilişki var mıdır?

Öğrencilerin içecek tercihleri ile okul başarıları arasında önemli bir ilişki var mıdır?

Öğrencilerin içecekleri tüketme zamanları ile okul başarıları arasında önemli bir ilişki var mıdır?

(20)

1.2. Sınırlılıklar

Araştırma sonucunda elde edilen veriler, öğrencilere uygulanan kişisel bilgi formu ve besin tüketim kaydı formuyla sınırlıdır.

Bu araştırma Malatya ili Arapgir ilçesindeki ilköğretim okullarında, 2007-2008 eğitim öğretim yılında 6., 7. ve 8. sınıflarda eğitim gören öğrencilerle bu öğrencilerden de araştırmaya katılanlarla sınırlıdır.Toplam öğrenci sayısı 500 civarında olup bunlardan 400 kadarına ulaşılması hedeflenmiş ve anket uygulanmış fakat hatalı veya eksik doldurulmuş olduğu belirlenen anketlerde çıkartıldıktan sonra 309 öğrenci ile toplam öğrenci sayısının %61,8’inin katılımı sağlanmıştır.

1.3. Sayıltılar

Araştırmaya katılan öğrencilerin veri toplama aracına içten ve yansız cevaplar verdikleri kabul edilmiştir.

Araştırmaya katılan öğrencilere uygulanan besin tüketim kaydı sonuçlarının gerçeği yansıttığı kabul edilmiştir.

1.4. Tanımlar

Başarı: Birtakım bilgi ve becerilerin, öğrencinin istenilen düzeyde bir yeterlilik göstermesidir(Berber, 1990).

Başarı Puanı: Öğrencilerin okuldaki derslerde işlenilen konular sonunda yapılan sınavlardan aldıkları puanların ortalamasıdır(Berber, 1990).

Okul Başarısı: Öğrencilerin derslerde göstermiş oldukları bilgi ve becerilerinin istenilen düzeyde olmasıdır(Berber, 1990).

(21)

Demir Eksikliği Anemisi(Kansızlığı): Eritrosit sayısının azalması veya eritrositteki hemoglobin miktarının azalması veya her ikisinin birlikte olması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır(Anon).

1.5. Araştırmanın Önemi ve Gerekçesi

İnsanların sağlıklı ve verimli çalışarak başarılı olmalarında beslenmenin önemi büyüktür. Özellikle eğitimin zamanla daha büyük bir önem kazandığı bir dönemde başarıyı etkileyen etmenlerin tespit edilmesi daha büyük bir önem taşımaktadır.

Çocuklarımızın eğitim hayatlarının ilk dönemleri olan ilköğretim okullarında sekiz yıl eğitim-öğretim görmekteler ve bu azımsanamayacak sürede çocuklarımızın kişiliklerinin ve alışkanlıklarının temelleri atılmaktadır. Bu nedenledir ki bu dönemdeki çocukların beslenme eksikliklerinin belirlenerek tamamlanması gelecekleri açısından büyük önem taşımaktadır.

Yapılan birçok araştırma demir eksikliğinin öğrencilerin okul başarılarını etkilediğini göstermekte ve dünya sağlık örgütünün 2008 verilerine bakıldığında dünya nüfusunun %24,8’inin, dünyadaki okul çağı çocukların toplamının ise %25,4’ünün anemik olduğu görülmektedir(De Benoist, ve diğ., 2008). Bu bilgide konunun önemini bir kez daha vurgulamaktadır.

Bu çalışma bu bölgedeki eğitim-öğretim kurumlarına ve sağlık kuruluşlarına konuyla ilgili bilgi vererek konuyla ilgili yapılabilecek iyileştirici, düzeltici ve önleyici çalışmaların yapılmasında yardımcı olabilir. Ayrıca bu konuda yeni araştırmalara yol açabileceği gibi konuyla ilgili kişiler için kaynak olabilir.

(22)

BÖLÜM II

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.1. Beslenme ve Önemi

“Beslenme, büyüme, yaşamın sürdürülmesi ve sağlığın korunması için besinlerin kullanılmasıdır.” Yeterli ve dengeli beslenme ise insanın ihtiyacı olan enerji ve besin öğelerinin yeteri miktarda alınmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme sağlanmadığı takdirde insanlarda birçok sağlık problemleri ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte insanların ihtiyaçları, yaşamın çeşitli dönemlerinde ve bazı özel durumlarda değişim göstermektedir(Baysal, 2002).

2.1.1.1. Adölesan Dönemi Çocuklarında Beslenme

Bu dönemde çocukların besin öğesi, vitamin ve mineral gereksinimlerinde meydana gelen değişiklikler olurken aynı zamanda fizyolojik ve psikolojik değişiklikler geçirmeleri, aileden bağlarını azaltarak sosyal hayata katılmaya başlamaları beslenme alışkanlıklarını olumsuz yönde etkileyerek malnutrisyonlara yol açmaktadır. (Turner and Ross, 2003, Brown ve diğ., 2005, Türkmenoğlu, 2007)

(23)

2.1.1.2. Adölesanlarda Beslenme Problemleri

Yetersiz ve dengesiz beslenme kronik hastalıklara yol açması ve enfeksiyon hastalıklarına eğilimi arttırması nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur (Öztek, ve ark., 1999).

Çocukluk çağındaki enerji ve besin öğelerinin yeteri kadar alınmaması sonucunda yetersiz ve dengesiz beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunlarına yol açar. Beslenmeye bağlı sağlık sorunları genel olarak malnütrisyon adı ile anılır. Malnütrisyon nedenleri genel olarak şunlardır;

1. Yetersiz ve/veya dengesiz beslenme.

2. Çevre koşullarından kaynaklanan enfeksiyonların yaygınlığı. 3. Çocuk beslenmesi ile ilgili sosyo-ekonomik ve kültürel etmenler.

4. Doğuştan gelen veya daha sonradan oluşan, besin öğelerinin emilim ve sindirim metabolizmasını olumsuz etkileyen hastalıklar(Baysal, 2002).

2.1.1.2.1. Dünyada Yaygın Olarak Görülen Malnütrisyonlar;

Obezite

Son 20 yıl içinde özellikle adolesanlarda fazla kilo ve obezite önemli bir artış göstermiştir. Genetik özellikler etkili bir faktör olsa da son yıllardaki artış sadece genetik özelliklerin etkili olmadığını göstermektedir. Obezitenin artmasında kalıtsal etmenlerle birlikte yüksek kalorili besinler, yetersiz fiziksel aktivite ve fazla yağ tüketimi de önemli rol oynamaktadır(Bowman and Russell, 2001, Webb, 2002, Brown ve diğ., 2005,).

İlaç Kullanımı

Tütün, alkol ve uyuşturucu ilaç kullanımı da ergenlerin beslenmelerini etkileyen faktörlerden biridir. Yapılan araştırmalar da herhangi bir ilaç veya madde kullananların beslenme durumlarının kullanmayanlara göre daha kötü olduğunu göstermektedir(Bowman and Russell, 2001, Brown ve diğ., 2005,).

(24)

İlaç kullanımı ergenlerde A, B1, C vitaminlerinin, demir, kalsiyum, protein ve

enerjinin yetersiz alımına neden olur. Bundan başka iştahsızlık, öğün atlama, besinlerden yararlanımın düşmesi ve demir eksikliği anemisi gibi sorunlara neden olur(Bowman and Russell, 2001, Brown ve diğ., 2005,).

Hipertansiyon

Adolesanlarda hipertansiyona neden olabilecek önemli faktörler; aile geçmişindeki hipertansiyon hikâyesi, diyetteki fazla sodyum, fazla kilo, yüksek kalori, hareketsiz yaşam tarzı ve sigara kullanımıdır. Bu faktörlerin yok edilmesi, özellikle fazla kiloların yakılması risk miktarını önemli ölçüde düşürür(Bowman and Russell, 2001, Brown ve diğ., 2005,).

Hiperlipidemia

Hiperlipidemia günümüzdeki yaygın sağlık sorunlarındandır. Yapılan araştırmalarda Birleşik Devletler’deki her dört ergenden birinde hiperlipidemia olduğu saptanmıştır. Hiperlipidemiaya yol açan risk faktörleri; beslenme şekli, kandaki yüksek kolesterol, sigara, fazla kilo, yüksek tansiyon ve düşük seviyedeki fiziksel aktivitedir. Erken yaşlardaki müdahale sonucu hiperlipidemianın ileri yaşlarda neden olabileceği sorunlar azaltılabilir(Bowman and Russell, 2001, Brown ve diğ., 2005).

Yeme Bozuklukları

Önemli yeme bozuklukları anoreksia nervosa, bulimia nervosa ve tıkınırcasına yeme bozukluğu(binge-eating disorder) olmak üzere 3’e ayrılır(Bowman and Russell, 2001, Insel, Turner and Ross, 2003, Brown ve diğ., 2005).

a) Anoreksia Nervosa: Özellikle adolesanlarda kızlarda ve azda olsa yetişkin kadınlarda da görülen, kendini şişman hissetme duygusu nedeniyle oluşan, yemek yememe ve az uyuma buna rağmen de aşırı aktivite ile baş gösteren bir sağlık sorunudur. Hastalığın ilk aşamasında tedavisi mümkün iken daha sonraki aşamalarında tedavisi zorlaşır ve zamanında tedavi edilmediği takdirde ölümle

(25)

sonuçlanabilir(Bowman and Russell, 2001, Insel, Turner and Ross, 2003, Brown ve diğ., 2005).

b) Bulimia Nervosa: Bulimia nervosa bir defada çok fazla miktarda besini yedikten sonra kusma, ilaç kullanma vb. gibi çeşitli yollarla tüketilen besinin kullanılmadan vücuttan atılaması veya aşırı egzersiz ile kendini gösteren bir sağlık sorunudur. Anoreksia nervosa gibi bulimia nervosa da daha çok kadınlarda görülmektedir. Bu hastalıklara sahip olan bireylerin %90’ı kadındır(Bowman and Russell, 2001, Insel, Turner and Ross, 2003, Brown ve diğ., 2005).

c) Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (Binge-eating Disorder),Kişinin yemek yerken kontrolü kaybederek tüketilen besinlerin mide kaslarını zorlaması aşamasına kadar yemek yemesidir. Bu davranışın hastalık olarak nitelendirilebilmesi için altı ay süreyle haftada en az iki kez tekrarlaması gereklidir(Bowman and Russell, 2001, Insel, Turner and Ross, 2003, Brown ve diğ., 2005).

2.1.1.2.2. Anemi

Dünya genelindeki en önemli beslenme sorunlarından biri olan anemi dünyadaki toplam nüfusun %24,8’inde görülmektedir(De Benoist, ve diğ., 2008). Çeşitli nedenlerden olabilir. En sık görüleni ise demir eksikliği anemisidir. Vitamin B12 eksikliği anemisi ve folik asit eksikliği anemisi de demir eksikliği anemisinden

sonra en sık görülen anemi türleridir(Passmore, 1978).

Bu şekilde yüksek oranda olan bir hastalığın halk sağlığı açısından büyük bir tehdit olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Aneminin sebebinin ne olduğu da önemlidir.

(26)

2.1.1.2.2.1. Demir Eksikliği Anemisi

En sık görülen anemi türüdür. Çok az ölüme neden olmakla birlikte, milyonlarca insanın kötü sağlık koşullarında yaşamalarına neden olmaktadır(Passmore, 1978, Bowman and Russell, 2001).

2.1.1.2.2.1.1. Demir Eksikliği Anemisinin Nedenleri

• Dengesiz beslenme

• Beslenme bilgisinin olmaması

• Bebeklerde ek besine geç başlanması ve uzun süre nişasta ve şekere dayalı beslenme

• Hamilelik ve emziklilikte artan ihtiyacın karşılanmaması • Bağırsak parazitleri

• Hastalıklara bağlı iç ve dış kanamalar • Sık doğumlar

• Halk çoğunluğunun diyetinin daha çok tahıllara dayanması, etlerin diyette az yer alması

• C vitaminin az alınması(Baysal, 2002, Şeren, 2002).

2.1.1.2.2.1.2. Demir Eksikliği Anemisinin Belirtileri

• Geç hatırlama • Geç anlama • Unutkanlık • Bıkkınlık • Dikkat dağınıklığı • Derslere ilgisizlik • Çabuk yorulma

(27)

• Fazla üşüme • Üşengeçlik

• Kolda ve ayaklarda uyuşma • Sürekli uyuma isteği

• Uzun süre ayakta kalınca baygınlık hissi • Merdiven inip çıkmada güçlük

• Nefes alıp vermede güçlük • Kalp çarpıntısı

• Deride Kaşıntı

• Vücudun solgun olması

• Tırnaklarda, avuç içlerinde ve göz akında solukluk • Tırnaklarda dışa kıvrılma

• Dudak kenarlarında çatlaklık • Yaralarda geç iyileşme

• Kalabalık içinde, uzun süre kalamama ve nefes alamama duygusu

• Toprak, buz, kahve tozu yeme isteği(pika)vb.(Şeren, 2002, Türkmenoğlu, 2007).

2.1.1.2.2.1.3. Demir

Demir özellikle hemoglobin yapımı olmak üzere vücutta çeşitli görevleri olan önemli bir mineraldir.

Vücuttaki Durumu

İnsan vücudunda büyük çoğunluğu hemoglobin içinde olmak üzere toplam 3-5 gram demir bulunur(Passmore, 1978, Baysal, 2002).

(28)

Emilimi ve Fonksiyonları

Vücutta demirin emilimi ve kullanımı için çeşitli mekanizmalar kullanılır. Bu mekanizmalar demirin faydalarını arttırırken zararlarını en aza indirirler. Ayrıca demirin emilimi ve kullanımı çeşitli faktörlerden etkilenir. Bunların en önemlileri vücuttaki demir depoları, diyet kompozisyonu ve demirin yapısıdır. Alınan demir midede emilmediği halde mide asidi ile ince bağırsağın emebileceği uygun şekle getirilir ve ince bağırsakta demirin büyük bölümü emilir(Bowman and Russell, 2001, Wardlaw ve diğ., 2004).

Demir vücutta bağışıklık sistemi, zihinsel gelişim, vücut ısısının düzenlenmesi, enerji metabolizması ve çalışma performansı gibi birçok işlevde önemli rol oynar(Bowman and Russell, 2001, Wardlaw ve diğ., 2004).

2.1.1.2.2.1.3.3. Gıdalardaki Demir ve Kullanımını Etkileyen Etmenler

Demir çeşitli formlardaki yiyeceklerde bulunur. Hayvansal kaynaklı besinlerde hem demir daha fazla bulunurken bitkisel kaynaklı gıdalarda hem olmayan demir bulunur. Vücutta hem demirin emilimi daha kolay ve fazla olur. Bu nedenle demir elde etmenin en kolay yolu hayvansal kaynaklı ürünleri tüketmektir. Etin bir başka avantajı da diğer yiyeceklerdeki hem olmayan demirin emilimine yardımcı olmasıdır(Bowman and Russell, 2001, Wardlaw ve diğ., 2004).

Demir emilimini etkileyen çeşitli faktörler vardır. Mide asidinin fazla olması, demir depolarının düşük olması, askorbik asit(C vit.) ve hem demirin fazla olması gibi faktörler demir emilimini arttırırlar. Fitik asit, oksalik asit, çay ve kahve gibi içecekler, polifenoller, demir depolarının dolu olması, Zn, Mn ve Ca minerallerinin fazla alınması ve hem olmayan demir miktarının fazla olması demir emilimini azaltan faktörlerdir(Bowman and Russell, 2001, Wardlaw ve diğ., 2004).

Hem Demir: Hem demir büyük çoğunlukla et, balık ve kümes hayvanlarından alınan hemoglobin ve miyoglobinden alınır. Etteki demirin %40’ı

(29)

hem demirdir. Demir emilimini etkileyen faktörlerden çok fazla etkilenmez ve demir ihtiyacının büyük bölümü hem demirden karşılanmaktadır(Bowman and Russell, 2001, Wardlaw ve diğ., 2004).

Hem Olmayan Demir: Hem olmayan demir bitkisel kaynaklı demirdir ve vücudumuzda kullanılma oranı düşüktür. Hem demire oranla diyetteki diğer faktörlerden daha fazla etkilenir. Bu nedenle hem olmayan demir tüketildiğinde demir emilimini arttıran faktörlere(C vit. gibi) diyette daha fazla yer verilmesi, emilimi azaltan etmenlerin(çay, kahve gibi) ise azaltılması demirin emilimini olumlu etkiler(Bowman and Russell, 2001, Wardlaw ve diğ., 2004).

Demir İhtiyacı

İnsanların demir ihtiyaçları yaşa, cinsiyete, hamilelik ve emzirme gibi özel durumlara göre değişir. Aşağıdaki tabloda insanların demir gereksinimleri verilmiştir(Tablo 1).

Tablo 1. Yaşa, Cinsiyete ve Özel Durumlara Göre İnsanların Demir Gereksinimleri(Brown ve diğ., 2005).

Yaş cinsiyet ve özel

durumlar Demir Gereksinimi (mg/gün)

Bebeklik 0-6 ay 0,27 7-12 ay 11 Çocukluk 1-3 yaş 7 4-8 yaş 10 Erkekler 9-13 yaş 8 14-18 yaş 11 19 yaş ve üzeri 8 Kadınlar 9-13 yaş 8 14-18 yaş 15 19-50 yaş 18 51 yaş ve üzeri 8 Hamilelik Bütün yaş grupları 27 Emziren kadın 18 yaş ve altı 10 19 yaş ve üzeri 9

(30)

Demir Yetmezliği

Demir eksikliği muhtemelen dünya genelindeki en yaygın mikrobesin eksikliğidir ve en yaygın anemi nedeni de demir eksikliğidir. Özellikle ilkokul ve adolesan dönemlerinde görülmektedir. Dünyada görülen anemi vakalarının yaklaşık olarak %45-50’sine demir eksikliğinin neden olduğu belirlenmiştir(Çavdar ve diğ., 1976, Bowman and Russell, 2001, Kara, 2003, Brown ve diğ., 2005).

Demir Fazlalığı

Demir eksikliğinin zararlı olduğu kadar fazlası da zararlıdır ve toksik etki gösterir. Doğal yollarla alınan demirde bu soruna rastlanılmayıp genelde ilaçlarla alınan demirde bu soruna rastlanılmaktadır(Bowman and Russell, 2001, Kara, 2003).

(31)

2.2. İlgili Araştırmalar

6-11 ay yaş grubundaki demir eksikliği olan çocukların Bayley davranış değerlendirme testinden (bebek ve çocukların davranışlarından hareketle zeka düzeylerini ölçmede kullanılan bir test) almış oldukları puan kontrol grubundan düşük bulunmuştur. Buna benzer bulgular 12-24 ay yaş grubundaki çocuklarda da saptanmıştır(Tunaoğlu, 1984).

“Araştırmalar göstermiştir ki demir eksikliği ile beraber bulunan apati, uykuya meyil, çabuk yorulma, irritabilite, dikkatte azalma gibi semtomlar öğrenmeyi, etkileyebilmektedir.”(Paç, 1987).

Ayrıca demir eksikliğinin ilkokul çocuklarının(10-11 yaş) görsel algılama test sonuçlarında başarıyı düşürdüğü, yapılan demir tedavisi sonucu başarının tekrar yükseldiği tespit edilmiştir. Bununla birlikte demir tedavisinin kontrol grubuyla kıyaslandığında okul başarısını arttırdığı belirlenmiştir(Paç, 1987).

Yemekle birlikte içilen çay miktarının hemoglobin düzeyinin düşmesine yol açtığı saptanmıştır(Beşer, 1988).

Demir eksikliği anemisi belirtilerinden 1-3 tanesi görülen üniversite öğrencileri ile bu belirtileri taşımayan öğrenciler arasında hemoglobin ortalamaları açısından önemli farklılıklar saptanmıştır. 4 ve daha fazla belirti görülen öğrencilerde ise hemoglobin ortalamalarının en düşük olduğu saptanmıştır(Hayran ve ark., 1989).

Hindistan’da yapılan bir çalışmada 8-15 yaşlarındaki 163 tane anemik kız çocuğuna 4 ve 8 ay demir tedavisi uygulanmış ve 8 aydan sonra kavrama düzeylerinde anlamlı düzelmeler görülmüştür(Seshadri, and Gopaldas, 1989).

Demir eksikliği ve buna bağlı anemi ile başarı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır, fakat anemili çocukların anemili olmayan çocuklara göre not ortalamalarının daha düşük olduğu saptanmıştır(Güneş, 1998).

(32)

Demir eksikliği anemisi olan bir gruba uygulanan demir tedavisi sonunda IQ seviyelerinde 4,79 puan artış olduğu saptanmıştır(P<0,001). Buna karşın kontrol grubuyla kıyaslandığında 8,10 puan kontrol grubundan düşük bulunmuştur. Bu fark istatistiksel açıdan anlamlı olmamasına rağmen insan yaşamında olumsuz etkileri olabileceği düşünülmektedir(Özabacı, 1999).

Çocuklar üzerinde yapılan araştırmada 6 ay-2 yaş çocuklarda 2-14 yaş arası çocuklara oranla daha fazla anemi saptanmıştır(Bozkurt, 1999).

9-12 yaş grubu erkeklerde %7.14, kızlarda %9.5, 12-14 yaş grubu erkeklerde %3.8, kızlarda ise %14.2 oranında anemi saptanmıştır(Bozkurt, 1999).

İsveç’te yapılan bir çalışmada inek sütü içen çocuklarda demir eksikliğinin daha fazla oranda görüldüğü saptanmıştır(Bramhagen ve Axelsson, 1999).

Demir eksikliği anemisi olan çocukların daha endişeli, daha mutsuz ve daha kararsız oldukları ve 6 ay demir tedavisi almalarına rağmen Bayley zihinsel gelişim testinden de en düşük puanları aldıkları saptanmıştır. Ayrıca en düşük hemoglobin yoğunluğuna sahip çocukların, zihinsel ve bedensel gelişim ölçeklerinden de genellikle en düşük sonuçları aldıkları saptanmıştır(John, and James, 2003).

İstanbul’da farklı sosyo-ekonomik seviyedeki iki bölge ilköğretim okullarında yapılan araştırmada düşük sosyo-ekonomik seviyedeki öğrencilerde demir eksikliği saptanan öğrenci sayısı, yüksek sosyo-ekonomik seviyedeki öğrencilerde demir eksikliği saptanan öğrenci sayısından iki kat fazla çıkmıştır(Manios ve ark., 2007).

(33)

BÖLÜM III

3. YÖNTEM

Bu bölümde; araştırmada izlenilen yöntem evren, örneklem, veri toplama teknikleri ve verilerin analizi alt başlıkları ile açıklanmıştır.

3.1. Evren ve Örneklem

Bu araştırmanın çalışma evrenini, Malatya ili Arapgir ilçesinde eğitim-öğrenim gören ilköğretim 2. kademe öğrencileri oluşturmaktadır. İlçedeki ilköğretim okullarının 2. kademesinde yaklaşık 500 öğrenci eğitim-öğretim görmektedir. Örneklemde bu sayının %61,8’i oranında öğrenci alınmıştır.

Araştırma için bu bölgenin seçilme nedenleri ise şunlardır;

1. Araştırmacının burada görev yapıyor olması,

2. Araştırmacının araştırma için gerekli işlemlerde bu bölgedeki idari amirlerden ve eğitim-öğretim kurumlarından yardım almasının kolay olacağının düşünülmesi,

(34)

3.2. Veri Toplama Araçları

Veri toplama aracı olarak uygulama kolaylığı ve az zaman alması nedeniyle anket formu tercih edilmiştir. Yakın çevrede Laboratuar olanaklarına ulaşmak mümkün olmadığından öğrencilerin kan demir düzeylerine bakılamamıştır.

3.2.1. Kişisel Bilgi Formu

Anket formu araştırmacı tarafından uzman görüşleri alınarak, Şeren(2002), ve Türkmenoğlu(2007) tarafından geliştirilen anketlerden yararlanılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan anket ön testten geçirilerek geçerliliği ve güvenilirliği kontrol edilmiş ve bu doğrultuda eksiklikleri tamamlanmış ve yanlışlıkları düzeltilmiştir. Anketler herkes tarafından kolay anlaşılabilecek düzeye getirildikten sonra uygulanmıştır. Uygulama öncesi öğrencilere anketle ilgili bilgi verilmiş ve öğrencilerin yanlış cevap verme olasılıklarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ayrıca boy ve vücut ağırlığı gibi değişebilecek bilgiler için uygulama esnasında ölçüm araçları bulundurularak yanlış bilgi verilmesi önlenmeye çalışılmıştır.

Uygulanan anket 2 bölümden oluşmaktadır.

1. Demografik bilgiler

2. Demir eksikliği belirtileri ve demir tüketimiyle ilgili beslenme alışkanlıkları

Demografik bilgiler öğrencilerin yaş, boy, vücut ağırlığı, cinsiyet, eğitim bilgileri, ailevi bilgiler ve sağlık bilgilerinden oluşmaktadır. Demir eksikliği belirtilerinin bulunduğu bölümde bu belirtilerin görülme sıklıkları sorulmuştur. Demir metabolizmasıyla ilgili beslenme uygulamalarının bulundukları bölümler ise çeşitli içeceklerin tüketilme zamanları ve tüketilme şekilleri ile ilgili bilgilerden oluşmaktadır.

(35)

3.2.2. Besin Tüketim Kaydı Formu

Besin tüketim kaydı formu araştırmacı tarafından uzman kişilerin görüşleri alınarak hazırlanmıştır. Bu formda öğrencilerin tükettikleri gıdaların isimlerini, miktarlarını ve içindeki besinleri yazabilecekleri üç bölüm bulunmaktadır.

3.3. Verilerin Toplanması

Veri toplama araçlarının 2007-2008 eğitim öğretim yılında ilköğretim ikinci kademede eğitim gören öğrencilere uygulanabilmesi için gerekli izin İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden alınmıştır (ek-3).

Anket araştırmacının belirlediği gün ve saatlerde kendi görevli olduğu okuldaki öğrencilere kendi ders saatinde uygulanmıştır. Diğer okullarda ise görevli öğretmenlerle işbirliği içinde belirlenen gün ve saatlerde uygulanmıştır.

Veri toplama araçları uygulanmadan önce öğrencilere gerekli bilgiler verilmiştir. Gerekli bilgiler verildikten sonra kişisel bilgi formu 15 dakikada uygulanmış olup besin tüketim kaydı formu ise 2’si hafta içi biri hafta sonu olmak üzere toplam 3 günde uygulanmıştır.

Öğrencilerin boy ve vücut ağırlığı ölçümleri kurallarına uygun olarak araştırmacı tarafından alınmıştır(Gibson, 1990).

Uygulamaya alınan 353 öğrenciden 44 tanesi, kişisel bilgi formunda veya besin tüketim kaydı formundaki bilgilerin eksik olması, samimi cevaplar verilmemesi veya bu formlardan herhangi birisinin eksik olması gibi sebeplerden dolayı iptal edilmiş geriye kalan 309 öğrenci araştırma kapsamına alınmıştır.

(36)

3.4. Verilerin Çözümlenmesi

Besin tüketim kaydı formları ile toplanan verilerin bilgisayar ortamında BeBiS(Beslenme Bilgi Sistemi) programı kullanılarak analizi yapılmış ve öğrencilerin günlük tükettikleri demir miktarları bulunmuştur. Diyet demir tüketimi değerlendirilmesinde önerilen RDA değeri 9-13 yaş arası kız ve erkeklerde 8 mg/gün, 14-18 yaş arasında erkeklerde 11mg/gün kızlarda ise 15 mg/gündür. Değerlendirmede 9-13 yaşta 7-9 mg/gün yeterli sayılırken 14-18 yaş grubu kızlarda 14-16mg/gün, 14-18 yaş grubu arası erkeklerde ise 10-12mg/gün diyet demir tüketimi normal olarak kabul edilmiştir. Bu değerlerin altı yetersiz diyet demir tüketimi, üstü ise fazla diyet demir tüketimi olarak kabul edilmiştir(Anon, 1991, Brown ve diğ., 2005)

Beden kitle indeksi hesaplamasında “vücut ağırlığı(kg)/boy(m2)” formülü kullanılarak beden kitle indeksi bilgileri bulunmuştur.

Kişisel bilgi formu ile toplanılan veriler ilkönce veri kodlama formlarına işlenerek bilgisayar ortamına aktarılmaya hazır hale getirilmiştir.

En son veri olan öğrencilerin yılsonu başarı puanları okul idarelerinden alınmıştır.

Bilgisayar ortamına aktarmak için hazır hale gelen kişisel bilgi verileri, diyet demir tüketim miktarları ve yılsonu başarı puanları bilgisayar ortamında SPSS 12.0 (The Statistical Package for The Social Sciences) programına aktarılmış ve bütün istatistiksel analizler bu program ile yapılmıştır.

Öğrencilere ait demografik bilgiler, sağlık bilgileri, okul bilgileri, demir eksikliği belirtilerinin görülme sıklıklarına ait bilgiler, içecek tüketim bilgileri ve diyet demir tüketim miktarı bilgilerine ait sayı(n) ve yüzdelerin(%) verildiği frekans tabloları hazırlanmıştır.

(37)

Gruplar arasında demografik bilgiler ile diyet demir tüketim miktarları arasında anlamlı farklılıklar olup olmadığını anlamak için kikare testi, diyet demir tüketimi ve okul başarı puanları açısından anlamlı farklılıklar olup olmadığını belirlemek için ikili gruplarda “t” testi, ikiden fazla gruplar için “ANOVA” (F testi) uygulanmıştır. ANOVA sonucunda ortaya çıkan F değerinin anlamlı çıkması durumunda, hangi gruplar arasında anlamlı farklılıkların olduğunu belirlemek için “Tukey” testi uygulanmıştır.

(38)

BÖLÜM IV

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

Bu bölümde araştırmada incelenen probleme yönelik toplanan verilerin istatistiksel analizi sonucunda elde edilen sonuçlar ve bu sonuçlara yönelik yorumlar yer almaktadır.

Bu bölümlerden birincisi öğrencilerin anketteki sorulara verdikleri cevaplara yönelik frekans tablolarının bulunduğu bölümdür. Bu bölümde öğrencilerin demografik bilgileri, eğitim bilgileri, sağlık bilgileri, demir eksikliği belirtilerinin görülme sıklıklarına ait bilgiler, içecek tüketme şekilleri ve sıklıklarına ait bilgiler, diyet demir tüketim durumlarına ait bilgiler ve yılsonu başarı puanı durumlarına ait bilgiler bulunmaktadır.

İkinci bölüm öğrencilerin demografik özellikleri ile diyet demir tüketim durumları arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığını belirlemek için yapılan ki-kare testi sonuçlarının bulunduğu bölüm.

Üçüncü bölümde ikili gruplarda bağımlı değişken açısından anlamlı farklılıklar olup olmadığını gösteren tabloların bulunduğu bölümdür. Bu bölümde gruplar arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan “t” testi sonuçları bulunmaktadır.

Dördüncü bölüm ikiden fazla gruplarda bağımlı değişken açısından anlamlı farklılıklar olup olmadığını gösteren tabloların bulunduğu bölümdür. Bu bölümde gruplar arasındaki farkların anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan ANOVA (F testi) sonuçları ve anlamlı farklılıklar bulunan gruplardaki farklılıkların hangi

(39)

gruplar arasında olduğunu belirlemek için yapılan Tukey testi sonuçları bulunmaktadır.

4.1. Öğrencilerin Demografik Özellikleri

Araştırmaya katılan öğrencilerin cinsiyet, yaş, boy, vücut ağırlığı ve ailenin aylık gelir dağılımları, anne ve babalarının eğitim durumları ve meslek bilgileri tablo ve grafiklerle verilmiştir.

Tablo 2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Demografik Özellikleri(n:309) Cinsiyet Sayı % Kız 156 50.5 Erkek 153 49.5 Yaş 11-12 82 26.5 13-14 198 64.1 15-16 29 9.4 Boy 145 cm ve altı (kısa) 111 35.9 146-155 cm (normal) 118 38.2 156 cm ve üzeri (uzun) 80 25.9 Vücut Ağırlığı 30 kg ve altı 29 9.4 31-40 kg 150 48.5 41-50 kg 106 34.3 51 kg ve üzeri 24 7.8

Beden Kitle İndeksi

Zayıf 173 56.0

Normal 128 41.4

Kilolu 8 2.6

Ailenin Aylık Geliri

0-499 YTL (Düşük) 169 54.7

500-999 YTL (Orta) 105 34.0

(40)

151 152 153 154 155 156 CİNSİYET Kız Erkek

Grafik 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımları

Araştırmaya katılan öğrencilerin %50.5’i kız, %49.5’i erkek olarak belirlenmiştir. Bu bilgiye göre cinsiyetler açısından eşit sayılabilecek bir katılım sağlanmıştır(Tablo 2).

Türkiye istatistik kurumu verilerine bakıldığında da ilçedeki 10-14 yaş arasındaki nüfusunun %50.7’sinin 413 kişiyle erkek ve %49.3’ünün de 402 kişiyle kadın olduğu görülmektedir. Bu bilgiyle araştırmadaki öğrencilerin cinsiyet dağılım oranları arasında eşit sayılabilecek bir yakınlık vardır.

0 50 100 150 200 YAŞ 11--12 13--14 15--16

(41)

Tablo 2’de öğrencilerin büyük bölümünün(%64.1) 13-14 yaşlarında oldukları görülmektedir. Bununla birlikte araştırmaya katılan öğrencilerin yaşlarının 11-16 yaş aralığında oldukları bulunmuştur.

0 20 40 60 80 100 120 BOY 145 cm ve altı (kısa) 146-155 cm (normal) 156 cm ve üzeri (uzun)

Grafik 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Boylarına Göre Dağılımları

Öğrencilerin boylarına bakıldığında %50.5’inin 136-150 cm aralığında boya sahip oldukları, %36.9’unun da 151-165 cm aralığında boya sahip oldukları görülmektedir(Tablo 2). 0 20 40 60 80 100 120 140 160 KİLO 30 kg ve altı 31-40 kg 41-50 kg 51 kg ve üzeri

Grafik 4. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Vücut Ağırlıklarına Göre Dağılımları

(42)

Öğrencilerin vücut ağırlıklarına bakıldığında yarıya yakınının %48.5, 31-40 kg aralığında vücut ağırlığına sahip oldukları, %34.3’ünün (n=106) 41-50 kg aralığında vücut ağırlığına sahip oldukları görülmektedir(Tablo 2).

0 50 100 150 200 BKİ Zayıf Normal Kilolu

Grafik 5. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin BKİ’lerine Göre Dağılımları

Öğrencilerin BKİ’lerine göre dağılımlarına bakıldığında %56 ile yarıdan fazlasının zayıf olduğu, %41.4’ünün normal kilolu ve %2.6’sının fazla kilolu olduğu saptanmıştır(Tablo 2).

Bu bilgiler ışığında öğrencilerin %56’sının yaşlarına ve fiziksel aktivite durumlarına göre yetersiz beslendikleri söylenebilir. Fazla kilolu olanların ise %2.6 olması fazla kilo sorununun olmadığını göstermektedir(Tablo 2).

(43)

0 50 100 150 200 AYLIK GELİR 0-499 YTL (Düşük) 500-999 YTL (Orta) 1000 YTL ve üzeri (Yüksek)

Grafik 6. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Aylık Gelirlerine Göre Dağılımları

Araştırmaya katılan öğrencilerin ailelerinin aylık gelirlerine bakıldığında yarıdan fazlasının %54.7, 0-499 YTL aralığında aylık gelire sahip oldukları, %34.0’ünün 500-999 YTL aralığında aylık gelir miktarına sahip oldukları, görülmektedir. Aylık gelir miktarı 1000 YTL ve üzerinde olanların ise sadece %11.3’lük bir bölümü oluşturduğu görülmektedir(Tablo 2).

Genel olarak bakıldığında ailelerin sosyo-ekonomik durumlarının düşük seviyede olduğu görülmektedir. Bu sonuca ulaşılmasında velilerin büyük bölümünün mesleğinin çiftçilik olmasının önemli bir etken olduğu düşünülebilir. Ayrıca sosyo-ekonomik durumun düşük olması demir eksikliği oranını arttıran bir etken olarak düşünülebilir.

Manios ve ark. 2007’de İstanbul’da yaptıkları çalışmada düşük sosyo-ekonomik seviyedeki öğrencilerde demir eksikliği oranını yüksek sosyo-sosyo-ekonomik seviyedeki öğrencilere göre iki kat fazla bulmuşlardır.

(44)

Tablo 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Anne ve Babalarının Eğitim ve Meslek Durumlarına Göre Dağılımları(n:309)

Anne ve Babanın Eğitim Durumu Anne Baba Sayı % Sayı % Okuryazar değil 25 8.1 5 1.6 Okuryazar 18 5.8 12 3.9 İlkokul 228 73.8 178 57.6 Ortaokul 19 6.1 60 19.4 Lise 15 4.9 31 10.0 Üniversite, yüksekokul 4 1.3 23 7.4 Toplam 309 100.0 309 100.0

Anne ve Babanın Mesleği

Memur 3 1.0 37 12.0 İşçi 2 0.6 40 12.9 Esnaf, ticaretçi vb. 3 1.0 57 18.4 Çiftçi - - 170 55.0 Emekli - - 2 0.6 İşsiz - - 3 1.0 Ev hanımı 301 97.4 - - Toplam 309 100.0 309 100.0 0 50 100 150 200 250 Okuryazar değil

Okuryazar İlkokul Ortaokul Lise Yüksekokul

Anne Baba

(45)

Öğrencilerin annelerinin eğitim durumlarına bakıldığında büyük bölümünün %73.8 ile ilkokul mezunlarından oluştuğu görülmektedir. Diğer %26.2’lik bölümünün ise diğer gruplardan oluştuğu görülmektedir. Ayrıca üniversite mezunlarının ise sadece %1.3 gibi ufak bir grubu oluşturdukları görülmektedir (Tablo 3).

Öğrencilerin balarının eğitim durumlarına bakıldığında annelerde olduğu gibi en yüksek oranın %57.6 ile ilkokul mezunu gruba ait olduğu görülmektedir. Fakat babaların eğitim seviyelerinin annelere kıyasla daha yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca babalarda okuma yazma bilmeyenlerin annelere oranla daha az olduğu görülmektedir. Bununla birlikte ortaokul, lise ve üniversite mezun oranlarının babalarda annelere oranla daha yüksek olduğu görülmektedir. Dolayısıyla babaların eğitim durumlarının annelerinkinden daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz(Tablo 3).

Bu sonuç, bölgedeki insanların kız çocuklarının okutulmayacağını düşünmeleri sonucunda ortaya çıkmaktadır.

0 50 100 150 200 250 300 350

Memur İşçi Esnaf Çiftçi Emekli İşsiz/Ev

hanımı

Anne Baba

Grafik 8. Öğrenci Anne ve Babalarının Meslek Durumlarına Göre Dağılımları

Annelerin meslek durumlarına bakıldığına tamamına yakınının %97.4, ev hanımı olduğu görülmektedir(Tablo 3).

(46)

Babaların meslek durumlarına bakıldığında yarıdan fazlasının %55.0, çiftçi olduğu görülmektedir(Tablo 3).

Genel olarak bakıldığında anne ve babaların eğitim seviyelerinin çok düşük olduğu görülmektedir. Ayrıca babaların yarıdan fazlasının mesleğinin çiftçi, annelerin ise tamamına yakınının ev hanımı olduğu görülmektedir(Tablo 3).

Türkiye istatistik kurumu verilerine göre Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli bölgesinde işsizlik oranı %13.7 olarak görülmektedir.

Bu araştırmada işsizlik oranı %1 olarak belirlenmiştir. Fakat katılımcıların içinde çiftçilerin çok olması ve köyde yaşayanların herhangi bir işi olmasa dahi mesleğini işsiz yerine çiftçi olarak göstermesi bu oranın düşük olmasındaki önemli etkenlerden birisidir. Katılımcıların çoğunun çiftçi olması ve bölgede kuru tarımın yapılması sosyo-ekonomik durumun düşük olmasındaki en önemli etken olduğu söylenebilir.

Ayrıca bölgenin dışa göç vermesi de genellikle işiz insanların göçtüğü düşünülecek olursa işsizlik oranını düşüren önemli etkenlerden birisidir.

4.2. Öğrencilerin Eğitim Durumları

Araştırmaya katılan öğrencilerin eğitim gördükleri okullara ve sınıflara göre dağılımları tablo 4’te verilmiştir.

(47)

Tablo 4. Öğrencilerin Eğitim Durumlarına Göre Dağılımları(n:309)

EĞİTİM BİLGİLERİ Sayı %

Okulu 1. Okul 84 27.2 2. Okul 47 15.2 3. Okul (Yatılı) 178 57.6 Sınıfı 6. Sınıf 91 29.4 7. Sınıf 106 34.3 8. Sınıf 112 36.2

Tablo 4’te araştırmaya katılan öğrencilerin okullarına bakıldığında yarıdan fazlasının %57.6 (n=178) ile 3. okulun öğrencisi oldukları görülmektedir. Aynı zamanda öğrencilerin %57.6’sının (178) yatılı eğitim veren okulda eğitim gördükleri, %42.4’ünün ise normal eğitim veren okullarda eğitim gördükleri görülmektedir. Öğrencilerin sınıflarına bakıldığında ise her 3 sınıfa ait öğrenci oranında da büyük farklar olmadığı görülmektedir.

Öğrencilerin aileyle kalarak yada aile dışında kalarak okumalarının öğrencilerin okul başarılarını etkilediği bulunmuştur. Ailelerinin yanında kalarak eğitim öğretim gören öğrencilerin okul başarılarının yatılı bir okulda veya ailelerinin yanında olmadıkları bir şekilde eğitim öğretim gören öğrencilerin okul başarılarından daha yüksek olduğu bulunmuştur(Berber, 1990).

4. 3. Öğrencilerin Sağlık Durumları

Öğrencilerin herhangi bir sağlık sorunu olup olmaması ve sağlık sorunu olanların hangi sağlık sorunları oldukları tablo 5’te verilmiştir.

(48)

Tablo 5. Öğrencilerin Sağlık Durumlarına Göre Dağılımları

SAĞLIK BİLGİLERİ Sayı %

Sağlık sorunu Var 33 10.7

Yok 276 89.3 Toplam 309 100.0 Hastalıklar Anemi(kansızlık) 4 12.1 Lösemi 1 3.0 Diyabet 1 3.0 Migren 7 21.2 Böbrek hastalıkları 3 9.1 Astım 13 39.4 Kalp hastalıkları 3 9.1 Ülser 1 3.0 Toplam 33 100.0

Araştırmaya katılan öğrencilerin %10.7’si sağlık sorunlarının olduğunu belirtmişlerdir. Sağlık sorunlarının en sık görülenlerinin ise astım, migren ve kansızlık olduğu görülmüştür(Tablo 5).

Bütün öğrencilerin içinde %1.3’ü, sağlık sorunu olan öğrencilerin içinde ise %12.1’i teşhis edilmiş anemiye sahip olduklarını belirtmişlerdir(Tablo 5).

Dünya genelindeki en önemli beslenme sorunlarından biri olan anemi dünyadaki toplam nüfusun %24,8’inde görülmektedir(De Benoist, ve diğ., 2008).

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2004 yılında devlet hastanelerinde yatan 6012643 hastadan 59430(%1)’u anemi tedavisi görmektedir. Bu anemi tedavisi görenlerinde %0.64’ü (380 kişi) yaşamını yitirmiştir.Bu bilgiler doğrultusunda aneminin önemli bir sağlık sorunu olduğunu ve zamanında tedavi edilmediğinde ölümle sonuçlanabileceğini göstermektedir.

(49)

4.4. Öğrencilerde Demir Eksikliği Belirtilerinin Görülme Sıklıkları

Demir eksikliğinde geç hatırlama, geç anlama, unutkanlık, bıkkınlık, dikkat dağınıklığı, derslere ilgisizlik, çabuk yorulma, fazla üşüme, üşengeçlik, kolda ve ayaklarda uyuşma, sürekli uyuma isteği, uzun süre ayakta kalınca baygınlık hissi, merdiven inip çıkmada güçlük, nefes alıp vermede güçlük, kalp çarpıntısı, deride kaşıntı, kalabalık içinde, uzun süre kalamama ve nefes alamama duygusu, toprak, buz, kahve tozu yeme isteği(pika) gibi belirtiler görülür(Şeren, 2002, Türkmenoğlu, 2007). Bu belirtilerin öğrencilerde görülme sıklıkları aşağıda verilmiştir(Tablo 6).

Tablo 6. Öğrencilerin Demir Eksikliği Belirtilerinin Görülme Sıklıklarına Göre Dağılımları(n:309)

Demir Eksikliği Belirtileri

Her Zaman Sık Sık Ara Sıra Görülmüyor Sayı % Sayı % Sayı % Sayı % Geç anlama 12 3.9 12 3.9 143 46.3 142 46.0 Geç hatırlama 11 3.6 21 6.8 159 51.5 118 38.2 Unutkanlık 15 4.9 29 9.4 162 52.4 103 33.3 Baş dönmesi 6 1.9 33 10.7 97 31.4 173 56.0 Bıkkınlık 16 5.2 31 10.0 84 27.2 178 57.6 Üşenme 9 2.9 23 7.4 96 31.1 181 58.6 Üşüme 13 4.2 13 4.2 137 44.3 146 47.2

Kol ve ayaklarda uyuşukluk 11 3.6 26 8.4 76 24.6 196 63.4

Sürekli uyuma isteği 11 3.6 16 5.2 96 31.1 186 60.2

Uzun süre ayakta durunca

baygınlık hissi 8 2.6 21 6.8 58 18.8 222 71.8 Merdiven inip çıkmada güçlük 12 3.9 15 4.9 70 22.7 212 68.6

Kalabalık içinde nefes alamama

duygusu 23 7.4 24 7.8 70 22.7 192 62.1 Kalabalık ortamda uzun süre

kalamama 21 6.8 41 13.3 106 34.3 141 45.6 Toprak yeme isteği 10 3.2 7 2.3 18 5.8 274 88.7

Buz yeme 12 3.9 12 3.9 94 30.4 191 61.8

(50)

Öğrencilerde demir eksikliğinde görülen belirtilerin var olup olmadıklarına bakılmış ve öğrencilerde bu belirtilerin görülme sıklıklarının şu şekilde olduğu belirlenmiştir.

Öğrencilerde demir eksikliği belirtilerinden en fazla görülenler geç anlama %54.0, geç hatırlama %61.8, üşüme 52.8 ve kalabalık ortamlarda uzun süre kalamama %54.4 olarak belirtilmiştir(Tablo 6).

Belirtilerden her zaman görülme sıklığı en fazla olan belirtiler kalabalık içinde nefes alamama duygusu %7.4, kalabalık ortamda uzun süre kalamama %6.8, bıkkınlık %5.2 ve unutkanlık %4.9 olarak belirtilmiştir(Tablo 6).

Demir eksikliği belirtilerinden en az görülenler ise %11’lik görülme sıklığı ile kahve tozu yeme isteği, %11.3 toprak yeme isteği, %28.2 uzun süre ayakta durunca baygınlık hissi ve %41.4 merdiven inip çıkmada güçlük olarak belirtilmiştir(Tablo 6).

Genel olarak bakıldığında demir eksikliği belirtilerinin öğrencilerin büyük bir bölümünde hiç görülmediği, görülenler ise görülme sıklıklarına göre baktığımızda düşük oranlarda her zaman ve sık sık olarak görüldükleri belirtilmiştir. Önemli bir bölümü ise ara sıra bu belirtilerin görüldüğünü belirtmişlerdir(Tablo 6).

Şeren(2002)’nin kadınlar üzerinde yaptığı araştırmada bu belirtilerden en sık görülenler; unutkanlık, merdiven inip çıkmada güçlük, baş dönmesi, bıkkınlık, geç hatırlama, üşengeçlik, kol ve ayaklarda uyuşukluk olarak belirlenmiştir.

Şerenin yaptığı araştırma ile bu araştırmada en sık görülen belirtilerde ortak olarak unutkanlık ve geç hatırlama belirlenmiştir.

Soydal(1998)’ın işçiler üzerinde yaptığı çalışmada işçilerin %19.2’sinde çabuk yorulma ve halsizlik, %13.5’inde baş dönmesi, %6.7’sinde çarpıntı şikayetleri saptanmıştır. Ayrıca anemi saptananlarına %12.5’inde baş dönmesi, %56.3’ünde

(51)

çabuk yorulma ve halsizlik, %12.5’inde çarpıntı şikayeti bulunmaktadır. İşçilerdeki çabuk yorulma ve halsizlik ile solukluk belirtileri ve anemik olma durumları arasındaki ilişki istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur.

Hayran ve ark.(1989)’nın yaptığı araştırmada demir eksikliği anemisi belirtilerinden 1-3 tanesinin görüldüğü öğrencilerin hemoglobin düzeyleri bu belirtilerin hiçbirisi görülmeyen öğrencilerin hemoglobin düzeylerinden düşük bulunmuştur. 4 ve daha fazla belirti taşıyanların hemoglobin düzeyleri ise en düşük olarak saptanmıştır.

Demir eksikliği anemisi saptanan kişilerin %48’inde toprak yeme, buz yeme, kahve yeme, çay yeme gibi pikalara rastlanmıştır(Durhan, 2007).

Bay(2006)’ın yaptığı araştırmada demir eksikliği anemisi belirtilerinden en sık rastlanan belirtinin solukluk olduğu ve pika türlerinden de en sık rastlanılanın toprak yeme olduğunu saptanmıştır.

Bu araştırmaya alınan öğrencilerde en sık rastlanan pika türü ise buz yeme olarak belirlenmiştir. Toprak ve kahve tozu yeme isteğinin ise düşük oranlarda görüldüğünü belirtmişlerdir.

4.5. Öğrencilerin İçecekleri Tüketme Şekil ve Zamanları

Öğrencilerin demir emilimine etki eden bazı içecekleri tükettikleri zamanlara göre dağılımları tablo 7’de verilmiştir.

Günlük diyette yer alan askorbik asit(C vitamini) demir emilimini arttırırken çay, kahve, inek sütü, kola vb içecekler demir emilimini azaltırlar(Torun, 2001, Özalp, 1996, Kınık, 1996). Bu bilgiler doğrultusunda öğrencilerin içecek tüketim zamanlarının önemli olduğu düşünülmüş, içecekleri tüketim zamanlarının demir emilimini önleyeceği ve bunun bir etkisi olabileceği düşünülerek içeceklerin tüketim

(52)

zamanları hakkında bilgi toplanmıştır. Bu bilgilere bakıldığında aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir.

Tablo 7. Öğrencilerin Bazı İçecekleri Tükettikleri Zamanlara Göre Dağılımları(n:309)

İÇECEKLERİ TÜKETME ZAMANLARI Sayı %

Çay Yemekten hemen önce veya hemen sonra 57 18.4 Yemekten 1 saat önce veya 1 saat sonra 46 14.9

Yemek sırasında(Kahvaltı) 147 47.6

Diğer zamanlarda 29 9.4

Her zaman 18 5.8

İçmem 12 3.9

Kahve Yemekten hemen önce veya hemen sonra 14 4.5 Yemekten 1 saat önce veya 1 saat sonra 45 14.6

Diğer zamanlarda 132 42.7

İçmem 118 38.2

Kolalı içecekler

Yemekten hemen önce veya hemen sonra 39 12.6 Yemekten 1 saat önce veya 1 saat sonra 51 16.5

Yemek sırasında 26 8.4

Diğer zamanlarda 133 43.0

Her zaman 7 2.3

İçmem 53 17.2

Meyve suyu Yemekten hemen önce veya hemen sonra 36 11.7 Yemekten 1 saat önce veya 1 saat sonra 36 11.7

Yemek sırasında 39 12.6

Diğer zamanlarda 134 43.4

Her zaman 13 4.2

İçmem 51 16.5

Öğrencilerin çay tüketim zamanlarına bakıldığında, öğrencilerin sadece %3.9’u çay içmediğini belirtmiştir. Çay içen öğrencilerin %14.9’u çayı yemekten bir saat önce veya bir saat sonra içtiklerini belirtirken %47.6’sı çayı yemek sırasında içtiklerini belirtmişlerdir(Tablo 7).

(53)

Çayın içilme zamanı demir emilimini etkilemektedir(Şeren, 2002). Çaydaki fenolik maddeler besinlerdeki demirin kalitesini düşürmektedir. Bu etkisi özellikle bitkisel kaynaklı diyet sahiplerinde kansızlığa neden olmaktadır. Fakat çayın içilme saati ile yemek saati arasındaki süre ne kadar açılırsa bu etki o kadar azaltılmış olur(Baysal, 1992).

Yemekle birlikte içilen çay miktarının hemoglobin düzeyinin düşmesine yol açtığı saptanmıştır(Beşer, 1988).

Çay içen öğrencilerin yarıya yakın bir bölümünün %47.6 çayı yemekle birlikte içtiklerini belirttiklerini dikkate alırsak bu öğrencilerde demir eksikliği görülme olasılığının yüksek olduğu düşünülebilir. Watt, R.G. ve arkadaşlarının 2000 yılında okul öncesi çağdaki çocuklar üzerinde yaptıkları araştırmada çay içen çocukların demir oranlarının çay içmeyenlerin demir oranlarından düşük olduğu görülmüştür.

Öğrencilerin kahve tüketim zamanlarına bakıldığında, öğrencilerin %38.2’si kahve içmediklerini belirtmişlerdir. Kahve içen öğrenciler ise %61.8’lik bölümü oluştururken bunlardan %42.7’si kahveyi yemek saatleriyle alakası olmayan diğer saatlerde içtiklerini belirtmişlerdir. Ayrıca yemekle birlikte kahve içen öğrenci olmadığı görülmektedir(Tablo 7).

Bu bilgiye bakıldığında kahve tüketimi ile yemek saatleri arasında fazla önemli bir ilişki olmadığı görülmektedir. Bu nedenle demir eksikliği açısından kahve tüketiminin olumsuz özelliklerinin önemli ölçüde azaldığını söyleyebiliriz.

Öğrencilerin kakaolu içecek tüketim zamanlarına bakıldığında, öğrencilerin %35.6’sı kakaolu içecekleri hiç içmezken %43.4’ü yemekle ilgisi olmayan diğer zamanlarda kakaolu içecekleri tükettiklerini belirtmişlerdir. Yemekten hemen önce veya hemen sonra kakaolu içecek içen öğrenciler ile yemekten bir saat önce veya bir saat sonra kakaolu içecek içen öğrenciler toplam %21.0’lık bir bölümü oluşturmaktadırlar.

(54)

Öğrencilerin kolalı içecekleri tüketim zamanlarına bakıldığında öğrencilerin sadece %17.2’si kolayı hiç tüketmediklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin %8.4’ü ise kolalı içecekleri yemek sırasında tükettiklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin %43.0’ı ise kolalı içecekleri yemek saatleriyle ilgisi olmayan diğer saatlerde tükettiklerini belirtmişlerdir(Tablo 7).

Öğrencilerin kolalı içecekleri tükettikleri zamanlarında en büyük oran diğer içeceklerde olduğu gibi diğer zamanlarda içenlerin oluşturduğu gruba ait olduğu görülmektedir. Bununla birlikte zaman dilimlerinin tamamında belirli oranlarda öğrenci bulunması kolalı içeceklerin tüketiminin demir eksikliğine neden olabileceğini düşündürebilir.

Kolalı içeceklerin tüketim zamanları açısından öğrenciler incelendiğinde büyük orandaki bir bölümü %79.0 kolalı içecekleri yemeklerle ilgisi olmayan bir zamanda içmekte veya hiç içmemektedir. Bu sonuçlar incelendiğinde kolalı içeceklerin demir eksikliği açısından oluşturduğu riskin çaydan daha az olduğu söylenebilir.

Öğrencilerin meyve suyu içme zamanlarına bakıldığında ise öğrencilerin %16.5’i meyve suyunu hiç tüketmediklerini belirtmişlerdir. Öğrencilerin %43.4’ü ise meyve suyunu yemekle ilgisi olmayan diğer zamanlarda içtiklerini belirtirlerken yemekten hemen önce veya hemen sonra tüketenlerle yemeğin yanında tüketenlerin toplam miktarının %24.3 olduğu belirtilmiştir(Tablo 7).

Diğer içeceklerin aksine meyve suyunun yemeklerle birlikte tüketilmesi içerdiği askorbik asit(C vitamini) dolayısıyla diğer içeceklerde olduğunun aksine demir emilimini artıracağı için bu açıdan sakıncasının olmadığı gibi olumlu etkilerinin olduğu söylenebilir.

Şekil

Tablo 1. Yaşa, Cinsiyete ve Özel Durumlara Göre İnsanların Demir  Gereksinimleri(Brown ve diğ., 2005)
Tablo 2. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Demografik Özellikleri(n:309)  Cinsiyet Sayı %  Kız 156  50.5  Erkek 153  49.5  Yaş  11-12 82  26.5  13-14 198  64.1  15-16 29  9.4  Boy  145 cm ve altı (kısa) 111  35.9  146-155 cm (normal)  118  38.2  156 cm ve ü
Grafik 1. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımları
Grafik 3. Araştırmaya Katılan Öğrencilerin Boylarına Göre Dağılımları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

– Polythom maddelerden oluşan testler (Kısmî puanlama).. – Sınıflama ve sıralama ölçeğinde maddelerden oluşan

• Sistematik hata (Yanlılık): Gözlem birimlerine yönelik ölçmelere farklı miktarlarda karışmakla birlikte belli bir sistematiği ve kuralı olan hata türüdür.. •

• Hangi ölçme araçları üst düzey beceri ve davranışları yoklamada daha kullanışlı ve işlevseldir. • Çoktan seçmeli testler ile üst düzey davranışlar

Tüketim açısından bitkilerin evcilleştirilmesi kadar önemli olan ve tarımsal hayatın diğer ayağını oluşturan hayvanların evcilleştirilmesinin ilk olarak ne

(Süper siman) » &gt; 46.70 » Sivas Fabrikası mamulatı. Portland

İkinci bölümde, Türk Hava Yolları altında Türk kargosundan, Türk Hava Yolları’nın Türk kargosunun arkasındaki bir güç olduğundan ve kargonun nereden

İkinci bölümde, Türk Hava Yolları altında Türk kargosundan, Türk Hava Yolları’nın Türk kargosunun arkasındaki bir güç olduğundan ve kargonun nereden

Sonuçlar: G‹A için risk faktörü olarak sadece demir eksikli¤i anemisinin bulundu¤u antiagregan ve demir replasman tedavileri yap›lan 2 hastan›n iki y›ll›k takiplerinde