• Sonuç bulunamadı

UZAKTAN GÖRSEL AĞIRLIKLI BİLGİSAYAR DESTEKLİ BESLENME VE OSTEOPOROZ EĞİTİMİNİN ETKİLİLİĞİNİN TESPİTİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "UZAKTAN GÖRSEL AĞIRLIKLI BİLGİSAYAR DESTEKLİ BESLENME VE OSTEOPOROZ EĞİTİMİNİN ETKİLİLİĞİNİN TESPİTİ"

Copied!
118
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

UZAKTAN GÖRSEL AĞIRLIKLI BİLGİSAYAR DESTEKLİ

BESLENME VE OSTEOPOROZ EĞİTİMİNİN ETKİLİLİĞİNİN

TESPİTİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Murat Tansu ÖZYOL

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

UZAKTAN GÖRSEL AĞIRLIKLI BİLGİSAYAR DESTEKLİ

BESLENME VE OSTEOPOROZ EĞİTİMİNİN ETKİLİLİĞİNİN

TESPİTİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Murat Tansu ÖZYOL

Danışman

Prof. Dr. Nevin ŞANLIER

(3)

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Murat Tansu ÖZYOL’ un İlköğretim Uzaktan Görsel Ağırlıklı Bilgisayar Destekli Beslenme ve Osteoporoz Eğitiminin Etkililiği Tespiti başlıklı tezi / /2009 tarihinde, jürimiz tarafında Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı) :……… Üye :………..……….. Üye :………..……….. Üye :………..……….. Üye :………..………..…

(4)

ÖNSÖZ

Beslenme, insanın temel ihtiyaçlarından birini oluşturduğu gibi sağlığını da etkileyen en önemli etmenlerin başında gelmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme için insanların büyümesi ve gelişmesi, varlıklarını sürdürebilmesi, faaliyetlerini en iyi şekilde yapabilmeleri için gerekli besinlerin gereksinim duyulan miktar ve çeşitte, besin değerlerini yitirmeden, sağlık bozucu hale gelmeden ekonomik şekilde alma ve vücutta kullanmadır.

Osteoporoz, kemik kitlesinde azalama ve kemik dokusunun mikro yapısının bozulmasına bağlı kemik kırılganlığının artmasıyla karakterize, çok nedenli ve en sık rastlanan bir iskelet sistemi hastalığıdır.

Yeterli ve dengeli beslenme konusundaki bilgi eksikliği nedeni ile günümüzde insanlar sağlıklarını yitirmekte, hastalıklara yakalanmaktadır. Verilecek beslenme eğitimi sayesinde oluşabilecek hastalıkların önlenmesi oldukça önemlidir. Yetersiz ve hatalı beslenme alışkanlıkları sonucu olarak ortaya çıkabilen hastalıklardan bir tanesi de halk arasında kemik erimesi ismiyle adlandırılan osteoporozdur.

Tüm dünyada ortalama yaşam süresinin uzamasıyla birlikte insanların ileri yaşlarda sahip oldukları kronik hastalıklar önem kazanmıştır. Bu anlamda kronik hastalık varlığı, kişinin fiziksel sağlığı kadar ruhsal durumunu da olumsu etkiler. Doğal olarak yaşlı insanlarında herkes gibi fiziksel, psikolojik ve sosyal alanlarda kaliteli yaşam sürdürme beklentileri vardır. Dünyada pek çok insanın sorunu olan osteoporoz da ileri yaşlarda ortaya çıkan bir hastalıktır ve dünya genelinde mortalite, morbite ve tıbbi harcamaların önemli nedenlerinden birisidir. Osteoporoz insanların yaşam kalitesini etkiler ve bir halk sağlığı problemidir.

(5)

Günümüzde teknolojinin artması ile yaygınlaşan bilgisayar ve internet kullanımı eğitim teknolojilerini olumlu yönde etkilemektedir. Birçok üniversitenin de başlatmış olduğu uzaktan eğitim programları sayesinde, kişilere görsel nitelikli web tabanlı internet üzerinden eğitim programları uygulanabilmektedir.

Bu çalışmada beş farklı ilden katılımcılar üzerinde görsel nitelikli web tabanlı bir eğitim sistemi ile görsel nitelikli uzaktan eğitimin beslenme alışkanlıkları, beslenme ve osteoporoz bilgileri üzerindeki etkililiği değerlendirilmiştir. Katılımcılara internet üzerinden web tabanlı beslenme bilgisi ve beslenmeye bağlı genel osteoporoz bilgisi eğitimi verilmiş olup, eğitim sonrası son test uygulaması yapılmıştır.

Çalışmalarım sırasında beni yönlendiren ve her konuda desteğini esirgemeyen tez danışmanım ve değerli hocam Prof. Dr. Nevin ŞANLIER’ e; istatistikler ve istatistiklerin yorumlanmasında Prof. Dr. Mehmet TAŞPINAR’ a; veri tabanın hazırlanmasında yardımcı olan Fatih BAŞAR’a; araştırmamda verilerin toplanmasına yardımcı olan arkadaşlarıma; sonsuz teşekkür eder, daha sonra yapılacak olan çalışmalara ışık tutmasını dilerim.

Murat Tansu ÖZYOL Mayıs 2009 BANDIRMA

(6)

ÖZET

UZAKTAN GÖRSEL AĞIRLIKLI BİLGİSAYAR DESTEKLİ BESLENME VE OSTEOPOROZ EĞİTİMİNİN ETKİLİLİĞİNİN TESPİTİ

ÖZYOL, Murat Tansu

Yüksek Lisans, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Nevin ŞANLIER

Mayıs – 2009

Katılımcıların beslenme ve genel osteoporoz bilgisini belirlemek ve bu konuda uzaktan eğitim ile bireylerin bu konudaki bilgilerinin artırılması amacı ile İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Balıkesir il merkezlerinde internet üzerinden 405 katılımcı alınmıştır. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır.

Veriler internet üzerinden öncelikle kayıt formu, eğitim öncesi test ve eğitim sonrası test şeklinde web sitesi aracılığı ile toplanmıştır. Katılımcılar öncelikli olarak ön teste tabii tutulmuş arkasından eğitim programına alınmış ve eğitim sonrasında son test uygulanmıştır.

Elde edilen veriler ışığında katılımcıların eğitim düzeyi %21.2 si lise , %74.4 üniversite, %4.4 lisans üstü eğitim mezunudur. Katılımcıların %65.9 erkek %34.1 ise kadındır. Program eğitim öncesi, eğitim sonrası testten ve eğitim programından oluşmaktadır.

Toplanan bulgular, demografik bilgilerin ön test ve son test arasında anlamlı bir fark olup olmadığı ortalama, standart sapma ve t-test ile incelenmiştir. Eğitim öncesi ve eğitim sonrası başarı ortalama ve standart sapmalar açından incelendiğinde arttığı görülmektedir. T-testi ile eğitim öncesi ve sonrasında istatistiksel anlamlılık

(7)

incelenmiş, istatistiksel olarak anlamlı fark görülmüştür (p<0.05). Yaş, cinsiyet, eğitim durumu ve BKİ yönünden eğitim öncesi ve eğitim sonrasındaki anlamlılığa bakıldığında yaş, cinsiyet ve eğitim durumu yönünden istatistiksel anlamlılığa rastlanmıştır.

Araştırma sonucunda kişilerin beslenme ve genel osteoporoz bilgilerinin yüksek olmadığı tespit edilmiştir. Uzak eğitim aracılığı ile bu bilgilerinin artırılmasının daha geniş kitlelere hitap ederek, daha hızlı bir zamanda ve daha etkili bir şekilde olabileceği bulunmuştur. Beslenme eğitimi ve beslenmeye bağlı oluşabilecek diğer hastalıkların da uzaktan eğitim teknolojisi kullanılarak doğru ve geniş kapsamlı kitlelere hızlı, ekonomik bir şekilde anlatılabileceği sonucuna varılmıştır.

(8)

ABSTRACT

DETERMINATION OF EFFECTIVENESS OF DISTANCE LEARNING AIDED AND VISUALLY EMPHASIZED NOURITION AND OSTEOPOROSIS

EDUCATION

To determine nutrition and general ostreoposis knowledge of attendees and with the aim of improvement knowledge of distance learning related people in this field, 405 attendees has participated through internet in the cities and districts such as İstanbul, Ankara, Bursa, Izmir, Balıkesir and others. Model was used to investigate the scan.

Priorly, data has been collected using registration, pre - test and final test via web site. Attendees have taken pre - test at first and then antteded an education and finally attendees have taken a final test.

According to the collected data, the education level of attendees was varying and graduate percentage is as follow; 21,2 % high school, 74.4 % university, 4,4 % master and finally. 65,9 % were men attendees while women attendee percentage was 34,1 %. Test comprised of 25 questions in which first 3 questions was about nutrition and the rest was about nutrition and ostreoposis knowledge.

It was investigated whether there is an important difference between collected data, demographic information, pre-test and final test score.

In conclusion of the research, it was found that attendees have poor knowledge on the nutrition and ostreoposis. Also, it was found that remote education will enable increasing knowledge of related people reaching more people, faster and in a more effective way. Finally, it was founded that in nutrition education and

(9)

nutrition based health problems, it is possible to introduce the subject to the people in a large mass using distance learning technology fastly and economically.

(10)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET ... iv

ABSTRACT ... vi

İÇİNDEKİLER ... viii

TABLOLARIN LİSTESİ ... xi

ŞEKİLLERİN LİSTESİ ... xii

1.1. GİRİŞ... 1 1.1.1. Problem... 2 1.1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları... 5 1.1.5. Araştırmanın Varsayımları ... 5 1.2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE... 5 1.2.1. Osteoporozun Tarihçesi... 5 1.2.1. Osteoporozun Tanımı ... 6

1.2.3. Osteoporoz Belirtisi ve Tanımlanması ... 7

1.2.4. Osteoporozun Sınıflandırılması ... 7 1.2..4.1. Birincil Osteoporoz... 7 1.2.4.1.1. Tip I... 8 1.2.4.1.2. Tip II... 8 1.2.4.1.3. İdiopatik Osteoporozis ... 8 1.2.4.2.İkincil Osteoporoz ... 8 1.2.4.2.1. Sebepleri... 8

1.2.4.3. Kadınlardaki Osteoporoz ve Sebepleri ... 9

1.2.5. Osteoporoz Oluşumundaki Faktörler ... 9

1.2.5.1. Birincil Faktörler ... 10

(11)

1.2.5.1.2. Cinsiyet ve Yaş ... 10 1.2.5.1.3. Genetik Faktörler ... 11 1.2.5.1.4. Fiziksel Aktivite... 11 1.2.5.1.5. Paratiroid Hormon... 12 1.2.5.1.6. Kalsitonin ... 12 1.2.5.2. İkincil Faktörler ... 12 1.2.5.2.1. Kalsiyum... 12 1.2.5.2.1.1. Kalsiyumun Emilimi ... 13

1.2.5.2.1.2. Kalsiyumdan Zengin Besinler... 14

1.2.5.2.1.3. Laktoz İntoleransı... 16

1.2.5.2.2. Aşırı Protein Alımı... 17

1.2.5.2.3. D Vitamini ... 17

1.2.5.2.3.1. D Vitamini Yetersizliği ... 19

1.2.5.2.3.2. Osteoporoz Tedavisinde Kalsiyum ve D Vitamini ... 19

1.2.5.2.4. Vitaminler... 20 1.2.5.2.4.1. Vitamin C... 20 1.2.5.2.4.2. Vitamin K ... 20 1.2.5.2.4.3. Vitamin A ... 21 1.2.5.2.4.4. Vitamin B6... 21 1.2.5.2.5. Posa ... 21

1.2.5.2.6. Çay, Alkol ve Kahve ... 22

1.2.5.2.7. Sigara... 24

1.2.5.2.8. Vucut Ağırlığı ... 23

1.2.5.2.9. İlaçlar... 23

1.2.6. Osteoporozun Önlenmesi ... 23

1.2.7. Osteoporoz Tedavi İlkeleri ... 24

1.2.8. Osteoporoz Tedavisinde Kullanılan İlaçlar ... 25

1.2.9. Uzaktan Eğitim ... 25

1.2.9. Tanımı... 27

1.2.10. Tarihsel Gelişimi ... 26

1.2.10.1. Dünyadaki Tarihsel Gelişimi... 26

(12)

1.2.11. Uzaktan Eğitimin Özellikleri ... 29

1.2.12. Uzaktan Eğitimin Amaçları ... 29

1.2.13.Uzaktan Eğitimin Yararları... 30

1.2.14. Uzaktan Eğitimin Sınırlılıkları... 31

1.2.15. İnternete Dayalı Uzaktan Eğitim... 31

1.2.16.Web Tabanlı Uzaktan Eğitim ... 32

1.2.16.1. Web Tabanlı Uzaktan Eğitimde Olması Gerekenler ... 34

II. BÖLÜM... İLGİLİ ARAŞTIRMALAR... 35 III. BÖLÜM ... 3.1. Araştırmanın Modeli ... 41 3.2. Evren ve Örneklem ... 41 3.3. Eğitim Programı... 42 3.4. Verilerin Toplanması... 45 3.5. Verilerin Analizi ... 46 IV. BÖLÜM... BULGULAR ve YORUMLAR... 47

4.1. Katılımcıların Demografik Özellikleri... 47

4.2. Katılımcıların Beslenme Alışkanlıkları... 48

4.3. Eğitim Öncesi ve Eğitim Sonrası Değerlendirme... 53

V.BÖLÜM ... SONUÇ ve ÖNERİLER... 68 5.1.Sonuç... 68 5.1.Öneriler... 70 KAYNAKÇA... 72 EKLER... 82

Kayıt Forumu Ekran Görüntüsü ... 82

Eğitim Programı Ekran Görüntüleri ... 83

(13)

TABLOLARIN LİSTESİ

Tablo No Sayfa No

1 Tip I ve Tip II Osteoporoz Karşılaştırılması 8

2 Osteoporoz Oluşumundaki Faktörler 10

3 Kalsiyum Gereksinmesi 13

4 Yenilebilir besinlerin 100 gramlarının kalsiyum içerikleri 14

5 Katılımcıların Demografik Özeliklerine Göre Dağılımları 47

6 Katılımcıların Beslenme Alışkanlıkları 49

7

Günde yenilen yemek sayısının eğitim öncesi ve eğitim sonrasında olan ilişkisi

52

8 Beden Kütle İndeksi ‘nin cinsiyet üzerindeki dağılımı 52

9

Kadınların beslenme bilgisi ve osteoporoz bilgisi sorularının eğitim öncesi ve eğitim sonrası yanıtlarının doğru yanlış dağılımı

53

10

Erkeklerin beslenme bilgisi ve osteoporoz bilgisi sorularının eğitim öncesi ve eğitim sonrası yanıtlarının doğru yanlış dağılımı

55

11 Eğitim Öncesi ve Sonrasında yanıtlanan sorular arasındaki farklılığı 63

12 Eğitim Öncesi ve Sonrası verilen cevapların yaş, cinsiyet, eğitim

durumu ve BKI ile arasındaki farklılık

(14)

ŞEKİLLERİN LİSTESİ

Şekil No Sayfa No

1 Normal ve osteoporotik kemiğin yapısı 6

2

Uzaktan Beslenme Bilgisi ve Osteoporoz Eğitim Sistemi Şeması 44

3

İnternetten eğitim programına kayıt formu ekran görüntüsü 82

4

İnternetten eğitim programı ekran görüntüsüleri 83

5

(15)

I.BÖLÜM

1.1. GİRİŞ

Yeterli ve dengeli beslenme; sağlığın korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde, oldukça önemlidir. Sağlıklı beslenmek için, her yaş grubundaki bireylerin tüm besin öğelerini, ihtiyaç duyulan miktarlarda tüketmeleri gerekir. Çünkü besin öğelerinin her birinin farklı görevleri vardır (Baysal, 2002).

Beslenmesi yeterli olan, yeterli egzersiz yapabilen, puberte dönemini sağlıklı geçirenlerde, kemik yapım ve yıkımı dengededir. Fakat genetik yapı, hormon düzeyleri, beslenme, alkol, sigara, çay ve kahve gibi alışkanlıklar, kemik metabolizmasını etkileyen hastalıklar ve bazı ilaçların kullanılması gibi faktörlerden kemik kütlesi önemli ölçüde etkilenmektedir (Karaoğulları, 2003).

Osteoporoziste, zaman içinde kemikler kalsiyum kaybederek, delikli, zayıf ve kolay kırılabilir hale gelirler. Kemiğin içyapısı ve kalitesi bozulur, vücudun kemik çatısı zayıflar. Osteoporotik kemik yapısındaki kütlesini kaybetmiştir (Gökçe ve Kutsal, 2006).

Osteoporoz, kemik kitlesinde azalama ve kemik dokusunun mikro yapısının bozulmasına bağlı kemik kırılganlığının artmasıyla, çok sebepli olarak en sık rastlanan bir iskelet sistemi hastalığıdır (Çöl, 2000).

Dünyanın her yerinde 65 yaşın üstündeki pek çok kadın ve erkekte kalça, omurga, el bileği ve diğer kemiklere ait kırıklara rastlanmaktadır. Tedavi edilmeyen osteoporoz kemik ağrısına, şekil bozukluklarına yol açabilir. Ayrıca kişi giderek çevresindekilere daha bağımlı bir hale gelir ve üretken bir yaşamdan uzaklaşır. Yaşam kalitesi bozulur ve depresyon benzeri psikolojik sorunlar yaşayabilir. Osteoporozun bir diğer özelliği kırık olmadığı sürece ağrı yapmadığı için sinsice, sessizce ilerleyen bir hastalık olmasıdır (Gökçe ve Kutsal, 2006).

(16)

Osteoporoz, erkekleri ve hatta çocukları bile etkisi altına alabilen bir hastalık olmakla birlikte, daha çok menopoz sonrası dönemdeki kadınları etkileyen bir sağlık problemidir. Elli yaş üstü kadınların yaklaşık % 40 ‘ında, hayatının bir döneminde osteoporoza bağlı kırık gelişmektedir (Karaoğulları, 2003).

Uzaktan eğitim, geleneksel öğrenme-öğretme yöntemlerindeki sınırlılıklar nedeniyle sınıf içi etkinliklerin yürütülme olanağı bulunmadığı durumlarda eğitim çalışmalarını planlayanlar, uygulayanlar ile öğrenenler arasında iletişim ve etkileşimin özel olarak hazırlanmış öğretim üniteleri ve çeşitli ortamlar yoluyla belli bir merkezden sağlandığı bir öğretim yöntemidir (Anon, 2007).

Web Tabanlı Uzaktan Eğitim, eğitim programının internet aracılığı ile öğrenciye ulaştığı, merkezden obje kontrollü olarak yönetilen eğitim sistemidir. Eğitim programı internet aracılığı ile öğrenciye ulaştırılırken bilinen tüm web teknolojileri ve teknikleri kullanılmaktadır. İçeriğe erişmek için durağan(statik) ve etkin(dinamik) sayfa yapıları düzenlenmektedir. İletişimin sağlanması ve sağlıklı olarak yürütülmesi için elektronik posta listelerinden ve etkileşimli elektronik programlanmış sayfalardan(dinamik web dilleri ile yazılmış jsp, aspx, php, ajax vb. ) faydalanılmakta, etkileşimin artırılabilmesi için forum ve anlık sohbet programları kullanılmaktadır.

Uzaktan görsel ağırlıklı bilgisayar destekli gerçekleştirilen beslenme ve osteoporoz eğitiminin etkililiği web tabanlı olarak internet üzerinden kişilerin temel beslenme ve osteoporoz bilgileri eğitim öncesi testle alınmıştır. Ön test sonrasında kişilere görsel yönü zengin resimler ve animasyonlardan oluşan eğitim programı sunulmuştur. Eğitim programı sonrası test ile bu etkililik istatistik programı ile değerlendirilerek yorumlanmıştır.

1.1.1. Problem

Bu araştırmanın problemi Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Balıkesir ve bunlara bağlı kent merkezlerindeki bireylerin uzaktan eğitimin beslenme ve beslenmeye bağlı

(17)

genel osteoporoz hastalığı hakkındaki bilgi düzeylerine etkililiği nedir? Sorusuna cevap aranmaktadır.

1.1.2. Araştırmanın Amacı

Beslenme bilimi sürekli kendisini güncelleyen, değişime açık bir bilim dalıdır. Osteoporoz 2000 li yıllardan itibaren önemli bir hastalık haline geldiği geniş kitlelerce kabul edilmiştir. Bu araştırmada 18–40 yaşları arasında erkek ve kadın temel bilgisayar bilgisi bilen, gruba internet üzerinden osteoporoz eğitimi verilmesi hedeflenmektedir.

Bu genel amacı gerçekleştirmek için aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

 Temel beslenme alışkanlıkları ve bunların düzenlenmesi

 Seçilen grubun beslenme bilgileri ve buna bağlı olarak osteoporoz hakkında bilgileri

 Osteoporoz dönemindeki beslenme alışkanlıkları ve bunların düzenlenmesi

 Uzaktan eğitimin etkililiğinin hayatlarındaki olumlu kalıcı değişiklikler üzerindeki başarısı

 Web tabanlı uzaktan eğitimin yararlılıkları

Günümüzde bilişim ve Internet teknolojileri ile bunlara benzeyen alanlarda ki hızlı gelişmeler uzaktan eğitimi daha etkin ve daha hızlı olması yönünde etkilemektedir. Ülkemizde ve dünyada birçok üniversite eğitim programlarına uzaktan eğitimi alarak bu konuya ağırlık vermesi bunun bir göstergesidir.

Bu çalışmada uzaktan eğitimle ilgilenmemizin temel sebebi de yeni gelişen eğitim metotlarına uzak kalmamak ve birim maliyete daha fazla etkin, kaliteli, dinamik, hızlı güncellenebilir eğitim ortamı oluşturabilmektir.

(18)

Uzaktan eğitim programları maliyet değerleri örgün eğitim programlarına göre daha düşük bütçede gerçekleşmektedir. İnternet üzerinden gerçekleştirilen eğitim tekniği kısa bir süreçte dünya üzerinde mekân tanımaksızın geniş kitlelere ulaşabilmektedir. Bu araştırmada uzaktan eğitimin bu yönü kullanılarak kısa bir süreçte beş il ve bunların dışındaki ilçelere de hızlı bir şekilde erişim amaçlanmıştır.

Ayrıca kullanılan istatistik programlarındaki veri girişleri için, bilinen araştırma veri toplama tekniklerinden olan anket yöntemini dijital ortama taşıyarak veri giriş süresini kısalmasını, böylelikle zaman ve maddi olanaklarda tasarruf edilmesini sağlamaktadır.

Uzaktan eğitim programları içerisinde bulunan istatistik programları da araştırmadaki bilgilerin yorumlanmasında yardımcı olmuştur.

Özellikle internet ve bilgisayar kullanma bilgisi olan bireyler de bu metottan faydalanarak daha iyi bir eğitim kalitesi elde edebilmeyi amaçlamaktadır.

1.1.3. Araştırmanın Önemi

Araştırmanın önemi beslenme bilgisi yetersizliğinin osteoporoz üzerindeki etkilerini göstermek ve ilerleyen teknoloji ile birlikte uzaktan eğitiminin beslenme eğitimindeki başarısını görmeye çalışmaktadır.

Uzaktan eğitim teknolojisi ile internet üzerinden geniş kitlelere ulaşılabileceğini, ulaşılan kitlelere görsel zenginliği ağırlıklı tutarak kalıcı bilgilerin verilerek bireylerin beslenme ve osteoporoz üzerindeki bilgilerinin olumlu yönde geliştiğini tespit etmeye çalışmaktadır.

Eğitim programına katılan bireylerin temel beslenme bilgileri ve osteoporoz bilgi düzeylerini yükselterek kendileri ve çevreleri için bu konuda faydalı olmaları amaçlanmıştır. Bu şekilde gelecek nesiller üzerinde genel beslenme ve beslenmeye bağlı osteoporoz oluşumunu belirli ölçüde azaltmaya çalışmaktadır.

(19)

Eğitim programında bireylerin toplanan bilgileri bir başka eğitim programı gerçekleştirmede kolaylıklar sağlayacaktır.

1.1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

 Bu araştırma, beş büyük ilde ve temel bilgisayar kullanma bilgisi ile sınırlıdır.

 Bilgisayar ve internet erişimi ile sınırlıdır.  Bu araştırma planlanan zaman ile sınırlıdır.

 İnternet erişiminin eğitim süresince sürekliliği ile sınırlıdır.

1.1.5. Araştırmanın Varsayımları

 Araştırmanın kavramsal çerçevesini oluşturmak amacıyla taranan kaynakların güvenilir ve yeterli bilgi verdiği varsayılmaktadır.

 Araştırmada durumu saptamak için hazırlanan anketin içeriğinin yeterli olduğu varsayılmaktadır.

 Örneklemin evreni temsil niteliği taşıdığı varsayılmaktadır.

 Örneklem grubunun ankete verdiği cevaplarda samimi oldukları varsayılmaktadır.

 Katılımcıların; güncel olaylara karşı ilgili olması, yeni öğrenmelere açık olması, kendilerini geliştirme ile ilgili sorumluluk alması, doğru ve güncel bilgi aktarmasının gerektiği varsayılmaktadır.

1.2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.2.1. Osteoporozun Tarihçesi

Osteoporoz ilk defa kesin tarifi, 1982 yılında histolojik olarak gözeli kemik anlamına gelen “phorous bone” başlığı altında Strazbourglu patolog Jean George Lobstein tarafından yapılmıştır. Fransız ve Alman hekimlerin 19. asırdaki yazılarında osteoporozdan bahsedilmekte ve normal mineralize olmuş fakat miktarı azalmış kemik dokusu olarak tarif etmektedir. Çocuklarda raşitizm tarifi 1645’te, hastalığın balık yağı ile tedavisi 1824’te, güneşle ilişkisi ise 1919 yılında ortaya konulmuştur.

(20)

Bundan üç yıl sonra bir grubu kemiğin mineralizasyon unda D vitaminin rolü tespit edildi. Yirminci asıra kadar İngiliz ve Amerikalıların ders kitaplarında osteoporoz bilinmemekteydi (Dişlen, 1996).

1.2.2. Osteoporoz Tanımı

Osteoporoz, düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikro yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artması ile karakterize sistemik bir hastalıktır (Tüzün, 1999).

Osteoporoz, kemiklerde zayıflama ve kırık riskinin arttığı bir hastalıktır. Sözcük anlamı “delikli, gözenekli kemik” demektir (Şekil 1). Kemiklerden kalsiyum kaybının artması sonucunda kemikler kolaylıkla kırılabilir duruma gelir. Osteoporoz tüm iskeleti etkilemekle birlikte kırıklar genellikle bilek, omurga ve kalça kemiğinde oluşmaktadır (Rakıcıoğlu, 2006).

Şekil 1. Normal ve osteoporotik kemiğin yapısı (Yıldırım, 2007)

Kemik kaybıyla seyreden hastalıklar özellikle ileri yaş grubunun önemli bir sağlık problemidir. Dünya çapında 100 milyon kişi, kemik mineral yoğunluğunun (kemik mineral yoğunluğu=kemik kütlesi/Kemik hacmi) azalması olarak bilinen osteoporozla karşı karşıyadır. Artan yaşla beraber osteoporoz riski, dolayısıyla kırık

(21)

riski de artmaktadır. Elli yaşında bir kadının geri kalan hayatında kalça kırığı riski %17’dir. Yaşam sürecinin uzamasıyla beraber, her iki cinste de osteoporoz ve kırık riski artmaktadır (Erdemli ve Tekelioğlu, 2002). Osteoporoz oldukça yaygın bir hastalıktır. Menopoz sonrası, kadınların %30’ unda kırıklara, daha ileri yaşlarda ise kadınların üçte birinde kalça kırığına neden olmaktadır (Batman 2001).

1.2.3. Osteoporozun Belirtisi ve Tanımlanması

Ortalama yaşam süresinin giderek artmasına bağlı olarak osteoporoza bağlı kırıklar çok önemli bir sağlık sorunu durumuna gelmiştir. Osteoporoza bağlı kırıklar en çok omurgalarda, el bileğinde ve kalçada görülmektedir ancak kemik mineral yoğunluğunun çok azaldığı durumlarda tüm bölgeler risk altındadır. Vertebralarda ve el bileğinde oluşan kırıklar morbidite açısından önem taşırken %15–20 oranında ölümle sonuçlanabilen kalça kırığı özellikle yaşlı erkek ve kadınlarda mortalite açısından çok önemlidir (Tüzün, 1999).

Osteoporoza ilişkin epidemiyolojik bilgiler tanı kriterlerinin olmaması ve kemik yoğunluğu ölçümlerinde tam bir standardizasyon sağlanamaması gibi nedenlere bağlı olarak oldukça kısıtlıdır. Epidemiyolojik çalışmalar çoğunlukla hastalığın en önemli objektif bulgusu olan kırıklar üzerinde yoğunlaşmıştır (Anon, 2001).

1.2.4. Osteoporozun Sınıflandırılması

Sebeplerine göre osteoporozun görülme şekilleri

1.2.4.1.Birincil Osteoporoz

1.2.4.1.1. Tip I (Postmenopozal osteoporoz): Altmış beş yaşa kadar

kadınlarda görülen postmenopozal osteoporoz. Erken dönemdeki postmenopozal kadınlarda östrojen yetersizliğine bağlı olarak hızlanır. Kalsiyum yetersizliğine bağlı değildir (Şanlıer, 1995).

(22)

1.2.4.1.2. Tip II (senil (ihtiyar), kadın ve erkek): Yavaşlamış kemik kaybı ile

karakterize edilir. Kronik kalsiyum yetersizliğine bağlı olarak hem kortikal hem de trabeküler kemik kaybı görülür (Şanlıer, 1995).

1.2.4.1.3.İdiopatik Osteoporozis: Menopoz, yaşlanma veya herhangi bir

başka nedeninin ortaya koyulamadığı idiopatik osteoporoz (Şanlıer, 1995).

Tablo 1. Tip I ve Tip II Osteoporoz karşılaştırılması (Tüzün,1999)

Tip I

Postmenopozal OP

Tip II Seni OP

Yaş 50 - 75 > 75

Patogenez Artmış oksteoklastik aktivite Artmış kemik rezorpsiyonu

Azalmış oksteoklastik aktivite

Azalmış kemik formasyonu

Tutulan kemik Trabeküler Kortikal + trabeküler

Kırık lokalizasyonu Vertabra, el bileği Proksimal femur, humerus üst uç

Kemik kayıp hızı Hızlı kısa sürede Yavaş uzun sürede

Esas neden Menopoz Yaşlanma

1.2.4.2. İkincil Osteoporoz

Herhangi bir hastalığın veya kullanılan ilacın veya beslenme bozukluğu sonucu ortaya çıkan osteoporozdur (Cengiz, 2002).

1.2.4.2.1. Sebepleri:

a) Endokrin ve metabolik hastalıklara bağlı osteoporoz (hiperkalsirü, hipertroidi, akromegali, erişkin östrojen eksikliği, gebelik vs. gibi).

b) Gastrointestinal sistem hastalıkları (kronik karaciğer hastalığı, alkolizmi, gastrik cerrahi vs.)

c) Hemotolojik ve malign hastalıklar (multipl myelomi, orak hücreli anemi, lenfoma, lösemi ve diğer malign hastalıklar)

d) Genetik bozuklar sonucu tanımlamam bağdoku hastalıkları e) Kronik inflamatuar hastalıklar (romatoid artrit, spondilitis vs.)

(23)

f) Kronik obstruktif akciğer hastalığı g) Renal yetmezlik

h) Haraketsizlik (fiziksel aktivite yetersizliği) i) Aşırı tuz tüketimi

j) Aşırı kahve ve gazlı içeceklerin tüketimi k) Hayvansal proteinden zengin beslenme l) İmmobilizasyon

m) İlaçlar (heparin, kortikosteroid, troid hormonları, lityum sitostotik ilaçlar, etil alkol, fenotiazin devirleri)

n) Beslenme bozukluğu ve eksikliği: kalsiyum, D, C vitamini eksikliği, fazla fosforun alımı, aşırı alkol, posa tüketimi gibi (Cengiz, 2002).

1.2.4.3. Genç Kadınlardaki Osteoporozis

1.2.4.3.1. Sebepleri:

a) Hipotalamik amenore b) Anoraksiya nevroza

c) Aşırı egzersizle oluşan amenore nedeniyle

d) Gonadotropin salınımını sağlayan hormon eşdeğerlerinin kullanımı

1.2.5. Osteoporoz Oluşumundaki Faktörler

Osteoporozun oluşumunda birincil ve ikincil faktörler mevcuttur. Osteoporozun oluşmasında ve osteoporotik kırıkların meydana gelmesindeki faktörler Tablo 2’de verilmiştir.

(24)

Tablo 2 Osteoporoz Oluşumundaki Faktörler (Şanlıer, 1995)

Birincil faktörler İkincil faktörler

Kalıtım ve ırk Kalsiyum

Cinsiyet ve yaş Aşırı protein alımı

Fiziksel aktivite eksikliği veya fazlalılığı

D vitamini

Paratroid hormon Mineraller

Kalsitonin Aşırı tuz tüketimi

D vitamini Vitaminler

Posa

Sigara, alkol, kafein ve çay Obezite

İlaçlar

1.2.5.1. Birincil Faktörler

1.2.5.1.1. Kalıtım ve Irk:

Kalıtım ve ırk ile kemik mineral yoğunluğu arasında yakın bir ilişki bulunamamıştır (Şanlıer, 1995).

1.2.5.1.2. Cinsiyet ve Yaş:

Osteoporoz erkeklerden daha çok kadınlarda ve özellikle menopoz sonrası ilk beş yıl içinde görülmektedir. Kadınlarda kemik mineral yoğunluğu erkeklerden daha düşüktür ve kadınlar osteoporozise daha duyarlıdırlar.

Yaş ilerledikçe kemik kitlesindeki azalma, özellikle kadınlarda önemli sağlık sorununu oluşturmaktadır. Kemik mineral içeriğinin, yaşlandıkça azalması nedeniyle yaşlılar osteoporozis riskini taşıyan en önemli gruptur. Kemik kaybının hücre aktivitesinin azalması nedeniyle olduğu, kırıkların daha çok kalça kemiğinde yetmiş yaşın üzerindeki kadın ve erkeklerde görüldüğü saptanmıştır (Şanlıer, 1995).

(25)

İlerleyen yaşla birlikte bağırsaklardan kalsiyum ve D vitamini emilimi, böbreklerden aktif D vitamini oluşumu azalır. Kalsiyum seviyesinin azalması parathormon seviyesini arttırır, böylece kemik rezorpsiyonu artar. Dolayısıyla osteoporoza yatkınlık oluşur. Vitamin D eksikliği yaşlılarda sık görülür. Yetersiz beslenme, ciltteki vitamin D sentezinde azalma ve güneş ışığından yararlanmada azalma, yaşlılardaki vitamin D eksikliğinin en önemli sebeplerindendir. Yaşlılar, vücutlarının büyük bir kısmını güneşlendirirlerse diyetle vitamin D alınımına ihtiyaç duymazlar. Ancak diyetle yeterli vitamin D’yi alamayan ve vücudunun sadece belli bir kısmını (el-yüz) güneşlendiren yaşlılar vitamin D yetersizliği ve osteomalazi açısından risk altındadır. Özellikle eve bağımlı olan yaşlıların güneşlenme şansları, daha da azalmıştır, ki bu da nutrisyonel D vitamini desteğinin önemini açığa çıkarır. Bütün bunlar osteoporoz gelişimi açısından oldukça önemlidir (Karadavut ve ark., 2002).

1.2.5.1.3. Genetik faktörler:

Osteoporozun oluşumunda genetik faktörlerin varlığı bir süreden beri kabul edilmekle birlikte bu konuda hala bir takım kuşkular da bulunmaktadır. Özellikle ailesinde osteoporoz öyküsü olanlarda ve beyaz tenli kişilerde osteoporoz riski yüksektir. (Lappe, 1994; Wasaha, 1996; Tosun,2006). Tek ve çift yumurta ikizlerinde yapılan araştırmalarda, kemik yoğunluğundaki patolojik değişimlerde benzerlikler olduğu saptanmış ve bu durumun genetik etkilerle ortaya çıktığı düşünülmüştür (Tosun, 2006).

1.2.5.1.4. Fiziksel Aktivite

Fiziksel aktivite kemik kütlesini artırırken, hareketsiz veya yatağa bağımlı kişilerde kas kütlesiyle birlikte kemik kütlesi azaltmaktadır. Egzersizlere gelişme çağından itibaren hayatın her döneminde yer verilmelidir (Biberoğlu,2006). Haftada 4 kez, 30–60 dakika fiziksel aktivitede bulunmak kemik kırık riskini %50-70 oranında azaltmaktadır (Rakıcıoğlu, 2006).

(26)

1.2.5.1.5.Paratroid hormon

PTH, Paratroid bezinden salgılanan seksen dört amino asitten oluşan bir hormondur. Kandaki kalsiyum düzeyi hormonun salgılanmasını düzenlemektedir. D vitamini ile hormon arasında ilişki vardır ve PTH olmadan D vitamini etkinliğini gösteremez (Anon, 2009).

Paratroid hormonu; iskelet sisteminde, osteoklasları aktive ederek kalsiyumun kemiklerden kana geçmesini sağlamakta ve ayrıca osteositler osteoklaslara

dönüştürmekdir ( Şanlıer, 1995).

1.2.5.1.6. Kalsitonin

Parenteral kalsitoninlerin hasta tarafından tolerabilitesi sınırlı olduğ undan özellikle fraktür oluşumu üzerine etkinliği yönünden uzun süreli çalışmalar yetersizdir. Bu anlamda daha avantajlı olan intranazal kalsitoninlerin, uzun süreli çalışmalarda, gerek kemik kaybını önlemede, gerekse yerleşmiş osteoporozda etkili olduğu bildirilmiştir. Kalsitoninler özellikle son 15 yıldır osteoporoz tedavisinde ilk akla gelen tedavi ajanlarından biri olmasına karşın fraktür oluşumu üzerine etkilerini irdeleyen uzun süreli klinik çalışmalar yetersizdir. Seksenli yıllarda kemik dansitometrelerinin de kullanım alanına yeni girmelerinin uyandırdığı ilgi ile daha çok kemik mineral yoğunluğu üzerindeki etkisini irdeleyen kısa süreli klinik çalışmalar tercih edilmiştir (Tüzün, 1999).

1.2.5.2. İkincil faktörler 1.2.5.2.1.Kalsiyum:

Kalsiyumun yeterli tüketilmesi, tüm yaş grubundaki bireyler için önemlidir. Diyet ile günlük alınması gerekli olan miktarlar Tablo3’de verilmiştir. Hızlı bir kemik gelişiminin olduğu gençlerde ve kaybın arttığı yaşlılarda, kalsiyum gereksinmesi daha fazladır. Gebelik döneminde doğacak bebeğin vücudundaki

(27)

kalsiyum, emziklilik döneminde ise salgılanan sütteki kalsiyum, annenin besinlerle aldığı kalsiyumdan sağlanmaktadır (Baysal, 2002).

Tablo 3. Kalsiyum Gereksinmesi (Sağlık Bakanlığı, 2004)

Kalsiyum Gereksinmesi mg/gün Bebekler 0-6 ay 400 7-12 ay 600 Çocuklar 1-9 yaş 800 Gençler 10-18yaş 1300 Yetişkinler 19-50 yaş 1000 Yaşlı 51-65 yaş 1200 65 yaş – üzeri 1200 Gebe kadın 1300 Emzikli kadın 18 yaş altı 1300 19 yaş üzeri 1000

Kalsiyumun büyük çoğunluğu kemik ve dişlerin yapısında, geri kalanı yumuşak dokularda ve az miktarı da vücut sıvılarında bulunur. Kalsiyumla birlikte kemiğin yapısında magnezyum, flor, çinko ve sodyum gibi mineraller de vardır. Besinlerimiz ile aldığımız kalsiyumun ancak %30-40’ı emilebilmektedir. Emilemeyen kısım ise dışkı, idrar az miktarda da deri ve saç ile atılır (Kutsal, 2007).

1.2.5.2.1.1. Kalsiyum Emilimi

Emilimi azaltan etmenler:

• Diyetin posa içeriğinin yüksek olması • Sindirim ve emilim bozuklukları

• Fazla miktarda çinko ve alüminyum alımı (özellikle preparat olarak)

• Menopoz döneminde östrojen hormonunun salgısının durması veya azalması • D vitamininin yetersizliği

(28)

• Besinlerin bileşiminde bulunan oksalat, fitat gibi öğeler

(Tahıllardaki fitik asit ve ıspanak gibi bazı yeşil yapraklı sebzelerde bulunan oksalik asit; kalsiyum ile birleşerek suda erimeyen tuzları oluşturur ve emilimi azaltırlar) (Baysal, 2002).

Emilimi arttıran etmenler:

• Besinlerdeki kalsiyum-fosfor dengesinin uygunluğu • Gebelik ve emziklilik vb. gereksinmenin arttığı durumlar • D vitamininin varlığı

• Laktoz varlığı (Sütün bileşimindeki doğal şeker laktozdur. Sütteki laktoz ve az miktardaki D vitamini sayesinde, kalsiyumun emilim oranı daha yüksektir. Sütteki kalsiyum, diğer tüm bitkisel kaynaklı besinlerdeki kalsiyumdan daha iyi emilir) (Kutsal, 2007).

1.2.5.2.1.2. Kalsiyumdan Zengin Besinlerimiz

Sıklıkla tüketilen bazı besinlerin kalsiyum içerikleri Tablo 4’te görülmektedir. Kalsiyum kaynakları belirlenirken emilmeyi etkileyen etmenlerin de birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Kalsiyum için en iyi kaynaklar, emilebilen kalsiyumu en çok içeren besinlerdir. Bu yönden besinlerimiz; kalsiyumun en iyi, iyi, orta ve zayıf kaynakları olarak sınıflandırılabilir. En iyi kaynaklar süt ve süt ürünleridir (yoğurt, peynir, çökelek vb.). İyi kaynaklar; pekmez, susam, fındık, fıstık ve benzeri yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve kurutulmuş meyvelerdir. Orta derecede kaynaklar; yeşil sebzeler, yumurta, portakal, mandalina, limon, çilek gibi besinlerdir. Zayıf kaynaklar ise; tahıllar, diğer sebze-meyveler ve etlerdir (Baysal,2002).

Tablo 4. Yenilebilir besinlerin 100 gramlarının kalsiyum içerikleri (mg) (Baysal ve ark. , 1991) BESİNLER Kalsiyum miktarı BESİNLER Kalsiyum miktarı

İnek sütü (Yağsız) 123 Roka 205

İnek sütü (Yağsız) 122 Maydanoz (taze) 203

(29)

Tablo 4’ün devamı

Yoğurt ( Yarım yağlı) 120 Madımak 166

Yoğurt Yağlı 111 Pancar Yaprak 119

Beyaz peynir (Yağsız) 96 Lahana Kara 116

Beyaz peynir Yağlı 162 Pazı 114

Beyaz peynir-Edirne 437 Ispanak 93

Beyaz peynir-Urfa 338 Bamya Taze 92

Krem Peynir (Sade) 80 Kıvırcık 81

Kars Tipi 731 Pırasa 52

Cheddar 721 Soğan Yeşil 51

Kaşar Peyniri 700 Kivi 100

Rokfor 662 Erik pestil 90

Çökelek Kuru 505 Kayısı pestil 86

Otlu Peynir 497 Kuru incir 126

İyi kaynaklar Kuru kayısı 67

Pekmez (üzüm) 400 Kuru üzüm 62

Badem 234 Kuru Erik 51

Fındık 209 Tarhana 685

Antep Fıstığı 131 Orta derecede zengin

Ayçiçek Çekirdeği 120 Yumurta 56

Susam 110 Portakal 41

Ceviz 99 Mandalina 40

Yer Fıstığı (iç kavrulmuş) 72 Greyfurt 16

Soya fasulyesi 226 Limon 26

Nohut 150 Fasulye Taze 56

Kuru Fasulye (Beyaz) 144 Enginar 50

Barbunya 135 Lahana Beyaz 49

İç bakla 102 Lahana Bürüksel 47

Mercimek 79 Taze Bakla 43

Börülce 74 Kereviz 43

Bamya Kurutulmuş 678 Lahana Kırmızı 42

Fasulye kurutulmuş 480 Turp Siyah 39

Patlıcan kurutulmuş 137 Havuç 37

Biber Kurutulmuş 120 Marul 35

Biber Kurutulmuş 392 Turp Kırmızı 35

Asma Yaprağı 392 Taze Biber Kırmızı 29

Ebegümeci 249 Sarımsak baş 29

Kabak Yaz 28 Ekmek (Buğday unundan) 19

Taze Börülce 27 Bazlama Ekmek 57

Soğan Kuru 27 Yufka Ekmek 45

Soğan Kuru 26 Bulgur 36

Hıyar (Soyulmamış) 25 Makarna 27

Hıyar (Soyulmuş) 17 İrmik 25

Kuşkonmaz 22 Pirinç 24

Kabak Kış 21 Bisküvi 22

Karnabahar 25 İrmik 25

(30)

Tablo 4’ün devamı

Yerelması 14 Yufka (böreklik) 7

Domates 13 Taze İncir 36

Patlıcan (taze) 12 Böğürtlen 32

Biber (taze) 9 Kiraz-vişne 22

Çilek 21

Erik Kırmızı 18

Zayıf kaynaklar Taze Kayısı 16

Dana eti 11 Kavun 14

Sığır eti 10 Taze Erik Mürdüm 12

Hindi; et ve deri 15 Taze Üzüm 12

Tavuk Bütün (Et, Deri) 11 Ayva 11

Levrek balığı 21 Şeftali 9

Kılıç balığı 17 Şeftali 8

Mersin balığı 12 Muz 8

Uskumru 8 Elma 7

Sardalye 33 Karpuz 7

Istakoz 29 Nar 3

Küçük balıklar kılçığı ile birlikte yenildiğinde kalsiyumdan zengin beslenilmiş olmaktadır. Kemikler kırılıp sirke ile kaynatıldığında, kalsiyum kemiğin suyuna geçer. Kemik suyu yemeklerde kullanılarak kalsiyumdan yararlanılabilir (Baysal,2002).

1.2.5.2.1.3. Laktoz İntoleransı

Süt ürünleri beslenmemizde kalsiyumun en önemli kaynağıdır. Bazı bireylerin vücudunda, sütün doğal şekeri laktozun sindirimi için gerekli olan lâktaz enzimi yeterince yapılamaz. Eğer bu kişiler çok fazla süt içerlerse midede kramp, gaz ve diyare (ishal) şikâyetleri görülür. Laktoz intoleransı farklı şiddette oluşabilmektedir. Bazı kişiler sütün az miktarlarını tolere edebilirken, bazıları sadece yoğurt ve peyniri tolere edebilmekte, bazıları ise hiç bir süt ürününü tüketememektedir. Laktoz intoleransı olan bireylerde, diğer besinler ile kalsiyum gereksinmesinin karşılanması oldukça zordur (Rakıcıoğlu, 2006).

(31)

Laktoz intoleransı durumunda:

• Sütün yerine yoğurt tercih edilebilir.

Yoğurt, fermantasyon nedeniyle daha az laktoz içerir.

• Peynir, laktoz içeriği düşük olması nedeniyle tercih edilebilir.

• Süt içileceği zaman bir kerede, az miktarlarda içilerek, barsaklarda sütün laktozunun parçalanma yeteneği arttırılabilir.

• Laktozu azaltılmış veya laktoz içermeyen lâktaz ilaveli sütler tercih edilebilir (Rakıcıoğlu, 2006).

1.2.5.2.2. Aşırı protein alımı:

Proteinden zengin diyet, kalsiyumun idrarla atılımını arttırır. Bu etki yüksek fosfat içeriği nedeniyle hayvansal proteinlerde bitkisel proteinlerden daha fazladır. Yüksek fosfat alımı ise idrar ile kalsiyum atılımını azaltırken, feçesle atılımı artırmaktadır. Fosfatın olumlu hipokalsiürik etkisi vardır. Bu etki ile, diyet proteinlerindeki sülfürlü aminoasid içeriğine bağlı kalsiürik etkiyi engeller. Prote-inler; renal tübüler kalsiyum geri emilimini azaltıcı, glomerüler filtrasyonu artırıcı etkileri yanında, asitlerin tamponlanmasında iskelet kalsiyumunu kullanarak osteoporozu kolaylaştırıcı etki göstermektedirler. Proteinli diyet kanda asit rezidülerin artmasına yol açar; bunlar kalsiyum ile nötralize edilmeye çalışılır ve bu kalsiyum kemikten temin edilir. Protein içeriği yüksek diyetler, fazla iktarda fosfor içerir. Fosfor kanda fazlalaşınca parathormon (PTH) stimüle edilir, PTH kemikten kalsiyumu mobilize ederek kalsiyum dengesini düzeltmeye çalışır (Kara ve Haspolat, 2002).

1.2.5.2.3. D vitaminin Osteoporozda Önemi

Kalsiyumun barsaktan emilebilmesi için D vitamini gerekmektedir. Derimizde bulunan inaktif D vitamini, güneş ışınları ile aktif hale geçer. Güneşe yeterli maruz kalmayan kişilerde D vitamini eksikliği olur, kalsiyum barsaktan emilemez. Vücudun her tarafının giysi ile kapatılması kadınlarda D vitamini eksikliği yaratarak, erken yaşlarda osteoporoz görülmesine neden olmaktadır. Yaşlıların evden

(32)

fazla çıkamamaları sonucu güneşten yeterli faydalanamadıkları için de osteoporoz daha da kolaylaşır (Biberoğlu,2006).

D vitamini yağda eriyen ve kemik sağlığı için gerekli olan bir vitamindir. İnce barsaklardan kalsiyumun emilmesini ve kemik yapımında kullanılmasını kontrol eder. Yetersizliğinde kemik mineralizasyonu bozulur ve büyüme çağındaki çocuklarda raşitizm (rikets), yetişkinlerde osteomalasia (kemiğin yumuşaması), ileriki yaşlarda osteoporoz oluşur. Bu durum kemik ağrıları ve deformitesine neden olur (Rakıcıoğlu, 2006).

Yaşlılarda düşük D vitamini düzeyi omurlar ve ön koldan çok özellikle proksimal femur KMY ile ve dolayısıyla femur kırıkları ile ilişkili bulunmuştur. D vitamini eksikliği sıklıkla sekonder hiperparatiroidizme neden olur bu durum özellikle yeterli güneş ışığı alamayan ve iyi beslenemeyen huzur evinde yaşayan ya da eve bağımlı yaşlılar arasında yaygındır (Tüzün, 1999).

D vitaminin etkisi;

• İntestinal Ca emiliminde artış • PTH salımında azalma • Kemik formasyonunda artış

• Kemik rezorbsiyonunda artış şeklinde özetlenebilir. Son yıllarda alfakalsidol ve kalsitriol gibi aktif D vitamini metabolitleri osteoporoz tedavisinde yaygın olarak kullanım alanına girmiştir (Biberoğlu,2006).

Aktif D vitamini metabolitleri; • Vitamin D eksikliği

• Latent vitamin D eksikliği

• D vitamini normal, osteoporozlu olgularda kullanılmaktadır. • Yaşlanma ile deride D vitamini sentezinin azalması

• Yetersiz güneş ışığı alma

• Östrojen eksikliğine bağlı olarak 1 alfa hidroksilaz enzim aktivitesinde azalma • PTH’a renal 1,25 (OH) 2 D3 üretme cevabının azalması

(33)

• Kemik formasyonu üzerindeki olumlu etkilerini oluşturmaktadır.

Osteoporozun en önemli komplikasyonu olan fraktür oluşumunda D vitaminin; • Kas kuvvetini artırmak

• Nöromüsküler koordinasyonun artırılması

• Düşme eğilimini azaltarak kalça kırığı insidansını azaltması yönünde etkileri vardır (Biberoğlu,2006).

1.2.5.2.3.1. D vitamini yetersizliğine kimlerde rastlanır

Risk taşıyan gruplar: • Gebe-emzikli kadınlar

• Bebekler ve büyüme çağındaki çocuklar • Yaşlılar

• Kapalı kadınlar (güneş ışığına daha az maruz kaldıklarından D vitamini sentezi kısıtlıdır)

• Şiddetli karaciğer veya böbrek hastalığı veya emilim bozukluğu olan hastalar • Bazı epileptik ilaçları kullananlar (bu ilaçlar D vitamininin karaciğerdeki metabolizmasını değiştirir ) (Baysal, 2002).

1.2.5.2.3.2. Osteoporoz Tedavisinde Kalsiyum ve D Vitamini

Kalsiyum (Ca) yaşam boyunca kemik döngüsünün formasyon fazında gerekli bir elementtir. Ca dengesi iskelet için hayati bir önem taşımamaktadır, çünkü vücuttaki Ca’un %99’unun kemiklerde bulunduğu göz önüne alınırsa negatif Ca dengesinin kemik kaybıyla eş anlamlı olduğu ortaya çıkacaktır. Öyleyse; kemik kaybı oluşturmayacak Ca dengesini sağlayacak Ca miktarı ne olmalıdır? Yapılan çeşitli çalışmalarda kalsiyum dengesindeki eşik değer bulunmaya çalışılmıştır; yani kemiklerde ne kayba ne de kazanca yol açan Ca miktarı. Negatif Ca dengesine yol açarak kemik kaybına neden olan bazı durumlarda Ca alınımını arttırmak da çözüm olamamaktadır, örneğin; sigara içmek ve fiziksel inaktivite gibi.Buna karşın Ca retansiyonunun artması kemik mineral yoğunluğunda artma ve fraktür riskinde azalmaya yol açmaktadır. Buna en tipik örnek idrarda Ca retansiyonuna neden olan tiazid grubu diüretiklerin kemiği koruyucu hatta kırıkları azaltıcı etkisinin çeşitli

(34)

çalışmalarla gösterilmiş olmasıdır. Genellikle yetişkinler için günde 800 mg Ca alınımının eşik değer, 1200 mg’ın ise kemiklerde bir kazanım oluşturabilecek pozitif dengeyi sağlayan miktar olarak kabul edilir. Düşük kalsiyum (Ca) alımı özellikle ileri yaşlarda fraktür riskini artıran önemli bir faktördür. Ayrıca 70 yaşın üzerinde düşük KMY ile koreledir. Negatif kalsiyum dengesi yaşla artmaktadır. Kalsiyum suplementasyonu kemik rezorbsiyonunu azaltmaktadır. Özellikle ileri yaş gruplarında yapılan çalışmalarda Ca. suplemantasyonunun kemik kaybını yılda %2-4 oranında azalttığını ortaya koymaktadır. Yine kalsiyum alınımıyla kalça kırığı riski azalmaktadır. Yeterli kalsiyum alınımıyla osteoporozun gidişi büyük ölçüde kontrol edilebilir. Kalsiyum alımının arttırılması her iki cins için de osteoporozun önlenmesinde birinci hedef olmalıdır (Tüzün, 1999).

1.2.5.2.6. Vitaminler:

1.2.5.2.6.1. Vitamin C

Vitamin C, güçlü bir redükte edici ajandır, kollajenin uygun sentezi için gereklidir. İnfantta skorbüt jeneralize osteoporozla karakterizedir. Vitamin C eksikliğinde konnektif doku hücreleri az miktarda kollajen sentezler ve sekrete eder. Bu da klinik tabloya neden olur. Skorbütteki iskelet değişiklikleri çocuklarda çok belirgindir. Özellikle alt ekstremite olmak üzere uzun tübüler kemiklerde yaygın sübperiosteal hemoraji vardır (Kara ve Haspolat, 2002; Hall ve Greendale, 1998).

1.2.5.2.6.2. Vitamin K

K vitamini, gama karboksiglütamik asit içeren proteinlerin sentezi için gereklidir. Bu proteinlerin; koagülasyon mekanizmasının katalizi, mineralizasyonun inhibisyonu ve osteoklast için kemotaktik uyarıların sunulmasını da içeren değişik fonksiyonlarının olduğu düşünülmektedir. K vitaminine bağlı bu proteinlerden osteokalsinin hidroksiapatite karşı büyük bir afinitesi vardır ve kemik rezorpsiyon hücreleri için kemotaksiktir (Kara ve Haspolat, 2002).

(35)

Kemik mineralizasyonu için gerekli olan K vitamini yeterli miktarlarda tüketilmelidir. Yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve balık K vitamininden zengin besinlerdir (Rakıcıoğlu, 2006).

1.2.5.2.6.3. Vitamin A

A vitamini normal gelişme sırasında kemik yıkımı için gereklidir. A vitamini eksikliğinde iskeletin büyüme hızında gecikme görülür. Bu vitamin, gelişme sırasında osteoblast ve osteoklastların birbirleriyle etkileşimlerini, dağılımlarını ve aktivitelerini kontrol eder. Vitamin A'nın osteoklastlar üzerinde direkt stimülatör etkisi vardır ve vitamin A fazlalığı in vivo kemik rezorpsiyonunu artırır, hiperkalsemi yapar. A vitamini kemik rezorpsiyonunu stimüle etmesinin yanı sıra, kemik formasyonunu inhibe eder (Binkley ve Krueger 2000; Kara ve Haspolat, 2002).

1.2.5.2.6.4. Vitamin B6

B6 vitamini normal kollajen metabolizmasında kofaktördür. Uzun süren B6, B12 vitamini ve folik asit eksiklikleri osteoporoz gelişmesine elverişli bir ortam oluşturur ( Bunker, 1994; Kara ve Haspolat, 2002).

1.2.5.2.7. Posa

Aşırı posa alımı, kalsiyumun biyoyaararlılığını azaltırken orta düzeydeki posa alımının kalsiyum absorbsiyonuna etkisi bulunamamıştır (Baysal, 1991). Yüksek posa alım negatif kalsiyum dengesine neden olmakta ve üronik asit artıkları tarafından barsaktaki kalsiyumun emilimi engellemektedir. Uzun süre aşırı posa alımının osteopeninin gelişmesinde risk faktörü olabileceği öne sürülmektedir (Brickman, 1990; Kara ve Haspolat, 2002;).

Proteinden zengin diyetlerin idrarla kalsiyum atılımını artırdığı bilinmektedir.

Bu etki, yüksek fosfat içeriği ve beraberindeki asidik yüklenme nedeniyle hayvansal proteinlerde daha fazladır. Yüksek protein alımı, zorunlu kalsiyum kaybının bir

(36)

belirleyicisidir. Yüksek proteinli diyetler, yüksek kalsiyum alınması gereğini doğurur ve eğer kalsiyum alımı düşük ise protein alımındaki artış, kalsiyum dengesinde bozukluğa neden olacaktır. Yüksek fosfat alımı idrarla kalsiyum atılımını azaltırken feçesle atılımını artırmaktadır. Yüksek protein alımının kemik üzerine olumsuz etkileri olduğu savını destekleyen dolaylı bir kanıt, yüksek hayvansal proteinle bes-lenme alışkanlığı olan ülkelerdeki kalça kırığı insidansının daha yüksek olmasıdır. Fakat bu ülkelerdeki uzun yaşam beklentisinin kırık riskinin artmasında etkili olabileceği unutulmamalıdır. Kalça kırıklarıyla protein alımı arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalarda çelişkili sonuçlar alınmaktadır. Protein kalsiyum metabolizmasını değişik yollarla etkileyebilir. Proteinler organik asitlere metabolize olur ve bunlar da kemik mineralleri yardımıyla tamponlanırlar. Proteinle birlikte bikarbonatların verilmesi durumunda kalsiürinin azalması bu görüşü destekler. Aşırı hayvansal protein yüklü diyetle beslenme özellikle, böbrek fonksiyonlarında yavaşlama nedeniyle tamponlama kapasitesinin azaldığı yaşlı kişilerde kalsiyum homeastozisini olumsuz etkileyebilir. Proteinler ayrıca glomerül filtrasyon hızını artırarak da kalsiyum atılımını etkilemektedirler (Dinç ve Eryavuz, 2002).

1.2.5.2.8. Çay-kahve ve alkol

Çay içenlerde içindeki flavonoidlerden ötürü çay içmeyenlere göre daha yüksek KMY bulunmuş, çay içmenin osteoporoza karşı koruyucu etkisi olduğu sonucuna varılmıştır (Hegarty , May ve Khaw, 2000). Fazla kafein (çay, kahve) tüketiminin osteoporotik fraktür için risk faktörü olduğu, yaşlılarda kemik mineralinde hafif azalmaya, gençlerde ise orta derecede artmaya yol açtığı saptanmıştır. Aşırı alkol alımının kemik kitle kaybına yol açtığı bildirilmiştir (Sampson, 1997; Kara ve Haspolat, 2002).

1.2.5.2.9. Sigara

Sigara içenlerde, kalsiyum ve D vitamin metabolizması belirgin olarak etkilenmektedir. Sigara içenlerde vitamin D-PTH sistemi baskılanmaktadır. Sigara içenlerde 25(OH)D düzeyi, içmeyenlere göre daha düşük bulunmuştur. Ayrıca

(37)

osteokalsin düzeyinin düşmesi osteoblast depresyonunu göstermektedir. Sigara içme; femur boynu ve total vücut kemik yoğunluğu kaybına yol açmaktadır ( Dawson ve Hughes, 1999; Kara ve Haspolat, 2002).

1.2.5.2.10. Ağırlık

Adölesan çağı büyüme ve gelişmenin hızlı seyrettiği bir dönem olup, boy uzaması ve vücut ağırlığındaki artış, besin öğelerine olan gereksinimi de artırmaktadır. Sağlıklı bir büyüme ve gelişme sağlanabilmesi için yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığının oluşturulması gerekmektedir. Adölesanlarda yerleşecek yanlış beslenme alışkanlıkları (fast-food beslenme biçimi, vb.), öğrenme, anlama ve kavrama ile ilgili zihinsel faaliyetleri olumsuz etkileyebileceği gibi zayıflık ve dengesiz beslenmeye bağlı obezite problemlerini de beraberinde getirecektir. Obezite, çocukların ve adölesanların %20-27'sini, yetişkinlerin ise %33'ünü etkilemektedir. Obez adölesanların %80'i yetişkinlikte de obez olmaktadır. ABD'de III. Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması [Third National Health and Nutrition Examination Survey (NHANES III)] 'na göre, yetişkin ve adölesanlardaki obezite prevalansı artmaktadır. 1976'dan 1987'ye kadar, 6–11 yaş grubunda obezite oranı %54, 12–21 yaş grubunda Obesite oranı %64 oranında artmıştır. Ülkemizde ise şişmanlık prevalansı, 6–18 yaş grubu erkek çocuklarda %7.5, kız çocuklarında %10.4 oranındadır (Şenol, 1999).

1.2.5.2.11. İlaçlar

Uzun süreli furosamide, antikonvülsan ve kortikosteroid grubu ilaçların kullanımı yaygın kemik kaybına yol açarak fraktür gelişimine neden olabilir. Ayrıca kemik yapımını baskılayarak, bağırsaklardan kalsiyum emilimini azaltarak, kemik yıkımı ve böbreklerden kalsiyum atılımını da arttırarak osteoporoz gelişimine neden olurlar (Wasaha, 1996; Canalish and Giustina, 2001; Kanish ve ark., 2007).

1.2.5.2.12. Aşırı tuz tüketimi

Aşırı tuz tüketilmemelidir. Aşırı tuz ve kafeinin tüketilmesi idrarda kalsiyum ve magnezyum atımını arttırır (Baysal, 2002).

(38)

1.2.6. Osteoporozun Önlenmesi

Osteoporozu önlemede en önemli iki faktörden biri güçlü bir kemik

oluşumunu sağlamak, diğeri ise kemik kaybını önlemektir. Eğer başlangıçta kemikler güçlü ise kayıp başladığında daha az sorun yaşanır. Yaşam boyunca kemik hücreleri sürekli olarak yapılır ve yıkılır. Yapım ve yıkım yaşa ve bireyin fizyolojik durumuna göre değişir. Büyümenin hızlı olduğu çocuk ve adölesanlarda kemik oluşumu, kaybından fazladır. Kemikte en hızlı büyüme doğumdan yaklaşık 20 yaşa kadar oluşur. Kemik mineral yoğunluğu,12-40 yaşları arasında en üst düzeye ulaşır. Kemik kaybı ise 30-40 yaşlarında başlar ve yaşam boyu devam eder (Baysal, 2002).

Kadınlarda menopozdan sonra östrojen düzeyindeki azalmaya bağlı olarak, kemik kayıp hızı önemli ölçüde artar. Bu dönemde idrarda kalsiyum atımında artış, bağırsaklardan kalsiyumun etkin olarak emilmesindeki azalma, kemik kaybının nedenlerindendir. Menopoz öncesi kemik kaybı yılda %0.3-0.5 iken, menopoz sonrası yılda %2-5’dir. Yaşam boyunca kadınlarda %45-50, erkeklerde %20-30 oranında kemik kaybı oluşur. Gençlik yıllarında kemik mineral yoğunluğunu en üst düzeye ulaştırmak ileriki yaşlarda kaçınılmaz olan kemik kaybını en aza indirir (Rakıcıoğlu,2006).

1.2.7. Osteoporoz Tedavi İlkeleri

Kaybolan kemiği tekrar yerine koymak oldukça zor, pahalı ve uzun zaman alan bir olaydır, dolayısı ile risk faktörlerini belirlemek ve osteoporozu önlemek gelişmiş bir osteoporozu tedavi etmekten daha kolaydır. Erken tanı konması son derece önemlidir.

Tedavide;

1. Yaşam tarzında değişiklikler yaparak düşmeyi azaltacak önlemler almak, 2. Doktorunuzca önerilen egzersiz programlarını uygulamaya çalışmak, 3. Beslenmezini önerilen şekilde düzenlemek,

(39)

5. Osteoporozun önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu bilmek gerekmektedir (Kutsal, 2007).

1.2.8. Osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlar

Hormon replasman (yerine koyma) tedavisi östrojen ve progesteron almak hormon yerine koyma tedavisi olarak bilinir ve menopoza giren kişilerde ateş basması, boyun ve yüzde kızarıklıklar, lekeler, terleme, üşüme, titreme, cinsel ilişki sırasında rahatsızlık duyma, depresif belirtiler ve osteoporozu önlemek amacı ile kullanılır (Kutsal, 2007).

1.2.9. Uzaktan Eğitim Tanımı

Uzaktan Eğitim, geleneksel öğrenme-öğretme yöntemlerindeki sınırlılıklar nedeniyle sınıf içi etkinliklerin yürütülme olanağı bulunmadığı durumlarda eğitim çalışmalarını planlayanlar ve uygulayanlar ile öğrenenler arasında iletişim ve etkileşimin özel olarak hazırlanmış öğretim üniteleri ve çeşitli ortamlar yoluyla belli bir merkezden sağlandığı bir öğretim yöntemidir. Bir başka tanıma göre uzaktan eğitim, öğrenci ile öğretenin birbirinden uzakta olmalarına karsın es zamanlı ya da ayrı zamanlı olarak bir araçla iletişim kurdukları bir eğitim sistemidir (Alkan, 1987).

Başka bir tanıma göre uzaktan eğitim geleneksel eğitim uygulamalarının öğretim yaşı, zamanı, yeri, yöntemi, amaçları ve benzeri sınırlılıklarına bağlı kalmaksızın; özel olarak hazırlanmış yazılı gereçler, kitle iletişim programları kısa süreli yüz yüze öğretimin bir sistem bütünlüğü içerisinde kullanılması ile yürütülen etkinliklerdir (Hızal, 1983).

Öğrenenle öğreten arasında iki yönlü iletişimi ve etkileşimi sağlamak için ayrıca bilişim ve etkileşim teknolojilerinden yararlanılır. Öğrenci değerlendirmesinin sağlanması için etkili bir eğitim yönetimi oluşturulur. Uzaktan öğretim, eğitimde bilgi teknolojilerinin kullanımının bir boyutudur. Bu alandaki kavram ve uygulamalar, bir takım gereksinimlerin ve çeşitli alanlardaki gelişmelerin sonucudur (Özfırat ve Yürüker, 1999).

(40)

1.2.10. Tarihsel Gelişimi

1.2.10.1. Dünyada Uzaktan Eğitimin Tarihsel Gelişimi

Uzaktan öğretimin 1700'lü yılların ilk yarısından başlayarak günümüze değin bir uygulama alanı bulduğu ortaya konulmuş bir gerçektir. İsveç'te yayınlanan (1833) ve kompozisyon yazımı öğrenimini amaçlayan bir duyurunun uzaktan öğretimin öncül uygulaması olduğu Holmberg'in çalışmalarında yer almaktadır (İşman, 1998).

Uzaktan Eğitim alanındaki ilk girişimlerden biri, ABD'de Boston'da "Evde Gelişmeyi Teşvik Derneğinin" kurulmasıdır. Ithaca'da "Correspondence University"nin kurulması, mektupla eğitimin önemli aşamalarından biridir (1883). Colombia Üniversitesi'nde özel bir bölüm açılmıştır (1982). Yine bu dönemlerdeki diğer gelişmelerden Pennsylvania'daki "International Correspondence School" ve Chicogo'daki " American Correspondence School" öncü girişimler olarak literatürde yer alırlar (İşman, 1998).

Mektupla eğitim biçiminde yürütülen Uzaktan Eğitim olgusu, 1900'lü yılların ilk yarısında yine mektupla eğitim olarak, ancak, radyo, teyp gibi araçlarla desteklenmiş şekilde varlığını sürdürmüş televizyonun ardından video ve bilgisayar iletişim sistemleri teknolojilerindeki çok hızlı gelişmeler paralelinde uygulama boyutları olabildiğince çeşitlenerek günümüze ulaşmıştır (Demiray, 1999).

İngiltere'de Londra Üniversitesi'ni dışarıdan bitirmek isteyenlere yönelik düzenlenen programlar da Uzaktan Eğitim yönteminin, öncül uygulaması olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, "National Extension College (NEC)," 1974 yılında Uzaktan Eğitimin bu günkü anlamda ivme kazanmasında önemli kilometre taşı olan İngiliz Açık Üniversitesi'nin hem çekirdeğidir hem de bu üniversitenin kuruluş çalışmalarının yürütüldüğü, yönlendirildiği, oluşturulduğu bir kurumdur (Demiray, 1999).

(41)

1.2.10.2. Türkiye'de Uzaktan Eğitimin Tarihsel Gelişimi

Ülkemizde köklü bir biçimde 1982 yılından bu yana uygulama alam bulan Uzaktan Eğitimin geçmişi incelendiğinde 50-60 yıl geriye gidebilmesine karşın, bu günkü anlamını yakın zamanlarda 1970'li yılarda kazandığı görülmektedir. Türkiye'de Uzaktan Eğitim düşüncesi ilk kez 1927 yılında eğitim sorunlarının konuşulduğu bir toplantıda konu edilmiş bu da halkın okuryazar duruma getirilmesi konusunda Uzaktan Eğitimden yararlanılabileceği tartışılmıştır (Alkan,1987).

Ülkemizde Uzaktan Eğitim olgusunun tartışma sonrasında yaşama geçirilememesinin nedenleri öğretmensiz eğitimin olamayacağı, özellikle uzaktan okuma-yazma öğrenilemeyeceği düşüncesinin ağır basmasıydı. Bu yaklaşımla Uzaktan Eğitim; ülkemiz için 1956 yılına kadar silik bir kavram olarak kalmıştır. Bir başka deyişle 1927–1955 arasındaki dönem, Uzaktan Eğitimin ülkemizde sadece bir düşünce olarak kaldığı bir dönem olarak tanımlanmaktadır (Kaya ve Odabaşı, 1996).

Türkiye'de Uzaktan Eğitim olarak adlandırılabilecek ilk somut ve önemli uygulama 1956 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsünde başlatılmıştır. Bu uygulamada, bankalarda çalışanlar mektupla eğitim görmüşlerdir. 1961 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Mektupla Öğretim Merkezi kurulmuş ve bu kurumda da dışarıdan okulu bitirmek isteyenlere mektupla öğretim verilmeye başlanmıştır. 1966 yılında bu çalışmalar genel müdürlük düzeyinde örgütlenerek yaygınlaştırılmıştır. Değinilen uygulamaları, Deneme Yüksek Öğretmen Okulu ve Yaygın Yüksek Öğretim Kurumu'nun kurularak öğretime başlaması izlenmiştir.

Daha sonraları 1975 ve 1978 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı'nın girişimleri ile YAY-KUR deneyimi, Uzaktan Eğitimin ülkemizdeki bir diğer uygulaması olmuş, ancak bu girişimlerde amaç aynı olmakla birlikte ekonomik ve politik açıdan yöntem ve yaklaşımlarda farklılıkların bulunması nedeniyle başarılı

(42)

olamadan sona ermiştir. 1978 yılında sunulan bir tasarıda "Açık Üniversite" kurulması yer almışsa da, bu tasarı yasalaşamamıştır (Kaya, 1996).

Türkiye’ de 1974 yılında Mektupla Yüksek Öğretim Merkezi kurulmuştur. Bu girişim yerini daha sonra Yaygın Yüksek Öğretim Kurulu'na bırakmıştır, ancak başarılı olamamıştır. 1983 yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası ile Anadolu Üniversitesi bünyesinde bir Açık Öğretim Fakültesi açılmıştır. Bu fakülte, uzaktan öğrenim konusunda; öğrenim, araştırma ve yayın hizmetlerini vermektedir (Çilenti, 1988).

Bir başka anlatımla, ülkemizde 1970'li yıllardaki 'Mektupla Eğitim' ve 'YAY-KUR' uygulamaları, örgün eğitim karşısında bir seçenek olarak denenmeye başlamış, ancak istenilen düzeyde başarı ve verim sağlanamamıştır.

1981 yılında ülke çapında okuma-yazma seferberliği ilan edilmiş ve bu konuda büyük ölçüde televizyondan yararlanılmıştır. Uygulamada oldukça başarı sağlanmış ve okuma-yazma oranı artırılmıştır. Aynı yıl içersinde ülkemizde bugünkü anlamına oldukça yakın sayılabilecek uzaktan öğretim uygulaması, düzenlenen kanun hükmündeki bir kararname ile Türk Üniversitelerine uzaktan öğretim yapma olanağı ve hakkı tanınarak başlatılmıştır (Özfırat, 1997).

1981–1982 öğretim yılına kadar uzaktan öğretim-eğitim konusunda yapılan çalışmalar, genel çizgileriyle yukarıdaki biçimde özetlenebilir. Ancak bu yıldan sonraki gelişmeler, daha hızlı, somut, planlı ve bilimsel temele dayalı, toplumsal yaşamda daha işlevsel ve çarpıcı boyutta gerçekleşmiştir. 1981 Kasım'ında, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda yer alan 41 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamede üniversitelerin uzaktan öğretime başlamalarına olanak tanındığı belirtilmiş ve alt yapısı hazır olan Anadolu Üniversitesi bu yıldan itibaren uzaktan öğretim yapmakla görevlendirilmiştir (Demiray, 1999).

Ülkemizdeki uzaktan öğrenim uygulamalarına bakıldığında, televizyon uygulamalan arasında; Anadolu Üniversitesi, MEB'e bağlı Açık Öğretim Lisesi ve

(43)

Açık İlköğretim Okulu uygulamaları, Fırat Üniversitesi'nin "Uydu Antenin Mikrobilgisayarlarla Yönlendirmesi ve Yayın Aktarımı" adlı proje ile bir yerel TV (Fırat TV vasıtasıyla üniversitede düzenlenen sempozyumlar, toplantılar, dersler... Vb. faaliyetler bulunmaktadır.

Ayrıca Selçuk Üniversitesi'nde Atatürk İlkeleri Tarihi, İngilizce, Türk Dili alanlarında uzaktan öğrenim verilmekte ve internet üzerinden sınavlar yapılmaktadır (Demiray, 1999).

1.2.11. Uzaktan Eğitimin Özellikleri

Uzaktan eğitim yer, mekan ve zaman konusunda evrenseldir. Dünyanın her yerinde bireyler uzaktan eğitimden yararlanabilir.

Uzaktan eğitimde birey sınıf ortamı dışına taşındığı için bireysel olarak eğitimini alır. Özelleştirilmiş olan bu eğitimin faydalarının yanı sıra zararları olduğu da tartışılmaktadır. İnsanların artan eğitim taleplerine hızlı ve etkili şekilde cevap verebilmek için uzaktan eğitim kurumlarının açılması kaçınılmaz olmuştur. Bu da bu alanda endüstrileşmeyi getirmiştir. Eğitim kurumlarındaki ders saatleri kendilerine uygun olmayan bireylerin ve hasta, özürlü ve suçlu insanların eğitim ihtiyacını karşılamak için uzaktan eğitim en iyi çözümdür. Böylelikle geleneksel eğitime uygun olmayan öğrencilere eğitim hizmeti verilmiş olur. Gelişen teknoloji ile eğitimde hareket sağlanmıştır. Kablosuz teknoloji, internet ve portatif bilgisayarlar insanların hareketlilik içinde de eğitimlerine devam etmelerine imkan tanır. Elektronik posta yoluyla, geri beslemede sürat artmıştır. Çalışmalar e-posta yoluyla gönderilip sonuçları kısa zaman içinde geri alınabilmektedir. Uzaktan eğitim genel anlamda geleneksel eğitime göre çok daha ucuzdur. Teknolojinin tanıdığı imkanlar doğrultusunda sanal sınıf1ar ile yüz yüze eğitim verilebilmektedir (Kazu ve Özdemir, 2002).

(44)

1.2.12. Uzaktan Eğitimin Amaçları

Uzaktan eğitimin birçok amacı vardır. Uzaktan eğitimin amaçlarını şu şekilde özetlemiştir:

 Daha fazla kişiye eğitim götürmek,

 Öğrenme fırsatlarını ve alternatiflerini arttırmak,  Fiziksel uzaklığı eğitim sürecinden çıkarmak,  Eğitim maliyetlerini düşürmek,

 Hedef kitleye daha hızlı erişebilmek,  Eğitim sürecini hızlandırmak,

 Öğrenmeyi hızlandırmak,

Öğrencileri daha aktif hale getirmek (Şimşek, 2001).

1.2.13. Uzaktan Eğitimin Yararları

Uzaktan eğitimin birçok yararı vardır. Böyle bir eğitimin yararlarını şu şekilde özetlemiştir:

 İnsanlara değişik eğitim seçeneği sunma,  Fırsat eşitsizliğini en aza indirme,

 Kitle eğitimini kolaylaştırma,

 Eğitim programlarında standart sağlama,  Eğitimde maliyeti düşürme,

 Eğitimde niteliği arttırma,  Öğrenciye serbesti sağlama,

 Öğrenciye zengin bir eğitim ortamı sunma,

 Öğrenciyi sınıf ortamında öğrenim görmeye zorlamama,  Bireysel öğrenmeyi sağlama,

 Bağımsız öğrenme sağlama,

 Bireye öğrenme sorumluluğu kazandırma,  İlk kaynaktan bilgi sağlama,

Şekil

Tablo 1. Tip I ve Tip II Osteoporoz karşılaştırılması (Tüzün,1999)
Tablo 2 Osteoporoz Oluşumundaki Faktörler (Şanlıer, 1995)
Tablo 3. Kalsiyum Gereksinmesi (Sağlık Bakanlığı, 2004)
Tablo 4. Yenilebilir besinlerin 100 gramlarının kalsiyum içerikleri (mg)  (Baysal  ve ark
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Milet Athena kutsal alan~~ üzerine olan çal~~man~ n ikinci ana ba~l~~~~ kutsal alan ile ilgili re- konstrüksiyon ve alan~ n anlamland~r~lmas~ na ili~kin k~s~ mlar olu~turmaktad~

İslam dünyasını bir süre için doğudan gelen istilalara karşı koruyan ve “Tamgaç” gibi, Çin’e hakimiyeti ifade eden ünvanlar kullanıp, Türkler arasında “Dünya

İlköğretim kurumları yönetmeliğine göre ilköğretim okullarının 1–5 inci sınıflarında sınıf öğretmenliği esastır. Sınıf öğretmenleri ilköğretim

Eğitilenin düzenli çalışma mekanından farklı bir yerde eğitim alabilmesi için, seyahat etmesi ve zaman harcaması gerekmektedir. Öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletişimi

değil”, “Bu web sitesi, olması gerektiğini umduğum bütün yeterlilik ve işlevlere sahip”, “Bilgi girişi yapılan yerler kafa karıştırıcı değil”, “Bu sitedeki

 Öğrencilere, farklı öğrenme stillerine uygun ve kendi.. öğrenme tercihlerine göre seçebilecekleri etkinlik

Ancak erkeklerde de osteoporoza bağlı kırıklara bağlı mortalite oranlarının yüksek olması nedeniyle erkek bireylerin osteoporoz bilgi düzeyi, öz

In this study, to use Kiosk and Smartphone App analysing order service system and big data, weather, temperature, sales volume, and order specifications,