• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

4.2. Katılımcıların Beslenme Alışkanlıkları

Yiyecek seçimi ve beslenme alışkanlıklarının meydana gelmesinde rol oynayan etmenler çeşitlidir. Beslenme alışkanlıkları bu değişik etmenlerin etkisiyle yavaş yavaş oluşur ve gelişirler. Yaşanılan yerin coğrafi, iklim ve tarımsal durumu, inanç, gelenek-görenekler, sosyoekonomik koşullar beslenme alışkanlıklarının ortaya çıkması ve gelişmesine neden olmaktadır (Pekcan, 1999).

Bireylerin beslenme durumu araştırılırken genellikle günlük toplam tüketilen enerji ve besin öğesini gereksinim yönünden karşılanıp karşılanmadığına bakılır. Ancak öğünlerde tüketilen besinlerin türü, öğün atlama durumu, öğünler arası sürenin uzun veya kısa oluşu, bir öğünde fazla besin tüketimi gibi yemek alışkanlıklarının da insan metabolizmasında dolayısıyla sağlığında etkilidir (Arslan vd., 1993). Bireylerin beslenme alışkanlıkları ve yemek tercihleri yaş, cinsiyet, eğitim durumu, sosyoekonomik düzey, sağlık durumu ve fizyolojik yapı gibi faktörlere göre değişiklik gösterir. Günlük enerji ve besin öğelerinin gereksinimlerinin düzenli öğünler şeklinde ve her öğünde uygun besin örüntüsü ile sağlanması önemlidir (Karaağaoğlu, 1999).

Katılımcıların beslenme alışkanlıkları eğitim öncesi ve eğitim sonrası ise Tablo 6 da açık bir şekilde verilmiştir.

Tablo 6. Katılımcıların Beslenme Alışkanlıkları (n:405)

Değişkenler Eğitim Öncesi Eğitim Sonrası

Öğün sayısı S % S % 1 öğün 94 23.2 71 17.5 2 öğün 196 48.3 208 51.3 3 öğün 78 19.2 88 21.7 4 öğün 37 9.3 38 9.5 x2=2.803 sd=9 p=0.851 Öğün atlama durumu Atlar 228 56.2 191 47.1 Atlamaz 137 33.8 180 44.4 Bazen Atlar 40 10 34 8.5 x2=3.86 sd=4 p=0.986 En çok atlanan öğün Sabah 64 23.8 57 23.5 Öğle 198 73.8 163 72.4 Akşam 6 2.4 5 4.1 x2=3.95 sd=5 p=0.754 P> 0.05

Katılımcıların büyük bir bölümü günü 2 öğün yemekle geçirmekte olduğunu belirtmiştir. Eğitim öncesi %48.3 lük bölüm günde 2 öğün yemek yediğini belirtirken eğitim sonrası bu değer %51.3 ‘lük bir bölüme yükselmiştir. Katılımcıların büyük bir bölümünde eğitim öncesi ve eğitim sonrası öğün sayılarında az bir oranda artış görülmüştür. Günü 1 öğünle geçiren katılımcıların sayında azalma varken günü 3 öğünde geçiren katılımcılarda artış gözlenmiştir. Genel olarak eğitim programının katılımcıların öğün sayılarına olan etkisini incelediğimizde, istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05).

Öğün atlayanlar %56.2 ‘den %47.1’ e düşmüştür. Öğün atlamama farkında %9.1’ lik çok az bir değişim gözlenmiştir. Eğitim programının katılımcıların öğün atlamasındaki etkisinin istatistiksel olarak anlamlı bir farkı bulunmamıştır (p>0.05).

Eğitim öncesi en çok atlanılan öğün öğle yemeği eğitim sonrasında 35 kişilik bir düşüş göstermiş, ama yine de en çok atlanan öğün olmuştur. Tablo 6 da görüldüğü gibi katılımcıların beslenme alışkanlılarında iyi yönde değişimler gözlenmektedir.

Öğün sayısı azaldığında, öğünlerde yenilen besinlerin miktarı arttığından daha çok besin öğesinin emilimi insülin yanıtını artırarak depolama oranını yükseltmektedir (Yurttagül, 1995). Öğün atlamak bazal metabolizmayı yavaşlatacağından, öğün atlamak yerine en az üç, hatta altı öğünde önerilen miktardaki besinleri tüketmek, organizmanın sindirim ve metabolizma faaliyetlerinin belirli bir düzeyde tutulmasına yardımcı olur (Şensoy, 2001).

Kahvaltı yapmama durumu özellikle kızlarda (% 68.1) erkeklere kıyasla (% 51.9 ) daha fazla bulunmuştur. Bu durum sosyoekonomik yapının yanı sıra genç kızların ağırlıklarını koruma isteği ve beslemenin sağlık için önemini kavramamış olmalarından da kaynaklanmış olabilir. Vücudumuz uyurken bile çalışmaya devam eder. Akşam yemeği ile sabah arasında yaklaşık 12 saatlik bir süre geçer. Bu süre içinde vücut, besinlerin tümünü kullanır. Sabah kahvaltı yapılmazsa beyinde yeterince enerji oluşmaz. Bu durumda yorgunluk, baş ağrısı, dikkat ve algılama azlığı gibi sıkıntılar yaşanabilir. Kahvaltı yapılmadığında vücut kendi depolarından kullanır ve hastalıklar karşısında direnci düşer. Yorgunluk, bitkinlik genellikle duyulan açlık hissi ile beraber görülmektedir. Doygunluk sağlanması ile yorgunluk ve bitkinlik ortadan kaldırılabilmektedir. Dengeli bir kahvaltıda günlük enerjinin ¼ ü ya da en az 1/5 inin karşılanması gerekmektedir (Anon 2004).

Yeterli ve dengeli beslenme ancak besleyici ve güvenilir besinlerin tüketilmesi ile sağlanabilir. Bu da eğitim yoluyla gerçekleşebilir. Beslenme eğitimi ile bireylere doğru ve gerçek bilgiler vererek, daha iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmak, yanlış beslenme alışkanlıklarını ve uygulamalarını değiştirip olumlu uygulamaları yaşam biçimi haline dönüştürülmesi sağlamak, onların yeterli ve

dengeli beslenmeleri dolayısıyla daha sağlıklı olmaları amaçlanmalıdır (Baysal, 2002).

Tablo 7 de eğitim durumunun uzaktan eğitim programı öncesinde ve sonrasında günde yenilen öğün sayısı üzerindeki sayısal değeri verilmiştir. Eğim öncesinde ve eğitim sonrasında en büyük fark lise mezunu kişilerde görülmüştür. Eğitim öncesinde lise mezunu %7 lik bir yüzde ile 1 öğün yemek yerken bu değer eğitim programı sonrasından %4.6 lık bir yüzdeye gelmiştir. Üniversite mezunlarında günde 2 öğün yemek yiyen kişi sayısında her hangi bir değişiklik gözlenmemiştir. Üniversite mezunlarının günde 1 öğün yemek yiyen sayısı eğitim programı sonrasından %5.2 lik bir artış göstermiştir. Yüksek lisans ve doktora eğitim düzeyindeki katılımcılar için ise günde 1 öğün yemek yiyen kişi sayısı eğitim programı sonrasında %0.3 lük bir düşüş göstermiştir. Katılımcıların hepsinin eğitim düzeyleri göz önünde bulundurularak eğitim öncesinde %48.3 lik bir bölümü eğitim sonrasında %51.3 lik bir yüzde ile büyük bölümün günde 2 öğün yemek yediğini belirtmiştir.

Öğün sayılarının eğitim programı öncesi ve sonrasındaki değişimi arasında anlamlı bir fark ilişkisini istatistiksel olarak incelediğimizde, anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05).

Eğitim programının katılımcıların günlük öğün sayıları üzerindeki değişimleri üzerinde önemli bir etkisinin görülmediğini, beslenme alışkanlıklarında yüksek bir etki olmadığı saptanmıştır.

Tablo 7. Günde yenilen yemek sayısının eğitim öncesi ve eğitim sonrasında olan ilişkisi

Eğitim programına katılan bireylerin kayıt esnasında doldurdukları forumda boy ve kilo bilgileri alınmıştır. Boy ve kilo bilgileri doğrultusunda tüm bireylerin BKİ’ leri kadın ve erkek olarak verilmiştir (Tablo 8). Bireylerin BKİ leri kadınların %63.2, erkeklerin %57.4 ü normal olarak tanımlanan 18.5 – 24.9 aralık içinde dağılım göstermektedir. Her iki cinsiyet için dağılımdaki değerlere baktığımızda bireylerin normal ve zayıf dağılımın yüksek olduğu görülmektedir.

Tablo 8. BKİ ‘nin cinsiyete göre BKI’ nin dağılımı (n:405)

Programa katılan bireylerin %74.3 (301 kişi)’ü üniversite mezunu, %4.4 (18 kişi) lisans üstü mezunudur. Araştırmamıza katılan bireylerin eğitim durumları yüksektir. Eğitim bilgisinin yükselmesine bağlı olarak bireylerin beslenme

Günde yenilen öğün sayısı

Eğitim Öncesi Eğitim Sonrası

Eğitim Durumu 1 öğün 2öğün 3 öğün 4 öğün 1 öğün 2öğün 3 öğün 4 öğün S % S % S % S % S % S % S % S % Lise mezunu 32 7.0 35 8.6 15 3.7 9 2.2 19 4.6 47 11.6 10 2.4 10 2.4 Üniversite mezunu 49 12.0 152 37.5 63 15.5 27 6.6 70 17.2 152 37.5 55 13.5 24 5.9 Lisansüstü eğitim mezunu 3 0.7 9 2.2 4 0.9 7 1.7 2 0.4 9 2.2 3 0.7 4 0.8 x2=13.96 sd=6 P=0.052 x2=7.34 sd=2 p=0.228 P>0.05 Cinsiyet Kadın Erkek BKİ (kg/m2) S % S % <18.5 ve 18.5 (zayıf) 34 24.6 37 13.8 18.5–24.9 (normal) 87 63.2 153 57.4 25–29.9 (hafif şişman) 13 9.4 68 25.5 30 ve üst (şişman) 4 2.8 9 3.3

alışkanlıkları ve bilgisi yükselmektedir. Elde ettiğimiz bu veriler daha önce yapılan çalışmalardaki verilerle de benzerlik göstermektedir (Sürücüoğlu, 1986).

Sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik değişikler beslenme alışkanlıklarına da yansımakta ve zaman içinde bireylerin beslenme alışkanlıkları değişebilmektedir. Türkiye’deki bireylerin çoğunun beslenme bilgisinden yoksun olduğu bilinmektedir. Ailelerdeki beslenme hataları, evde beslenmeden sorumlu olan kadının eğitim düzeyi ile paralellik göstermektedir. Eğitim düzeyi yükseldikçe yanlış ve hatalı uygulamalar azalmakla, sağlık ve beslenmeye ilişkin bazı yararlı uygulama ve alışkanlıkların arttığı görülmektedir (Sürücüoğlu, 1986).

Benzer Belgeler