• Sonuç bulunamadı

[Yayıncılar Birliği, yayıncılar ve yayıncıların Frankurt izlenimleri]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Yayıncılar Birliği, yayıncılar ve yayıncıların Frankurt izlenimleri]"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAYINCILAR

BİRLİĞİ

ERO L ERDURAN

Yayıncılar Birliği Başkanı

Türk yayıncılığının uluslara­ rası fuarlarda şansı var mı? Bu konuda Yayıncılar Birliği başkanı olarak ne düşünüyorsunuz?

T ürk yayıncılığının uluslara­ rası kitap fuarlarında şansı - diğer alanlarda olduğu gibi - pek fazla değil. K itapları; edebiyat ve edebi­ yat dışı olarak gruplandırm ak mümkün. Edebiyat dışı bilimsel in­ celeme. araştırm a alanında ulusla­ rarası şansımızın olabilmesi için öz­ gün çalışm aların yapılması gerekir. Batı yüzyıllardır bu alanda öncülü­ ğünü sürdürüyor. Bizse batının temposunu yakalamaya çalışıyoruz. Edebiyat dışı denilen türde, deği­ şik. özgün çalışmalar uluslararası satış şansı yaratabilir. Oysa biz bu alanda, öteden beri çeviri temelinde varlığım ızı sü rdürüyoruz. Bizde araştırm a - inceleme türü kitap yok denecek kadar az. özgün çalış­ malar da öyle...

Edebiyat türü kitaplara gelin­ ce; yazarlarımız oldukça başarılı... Fakat bu alanda da Türkçe'nin engelleri söz konusu. Türkçe çok okunan diller arasında değil. T ür­ kiye'nin dışında Türkçe konuşan­ ların - ki bugün dünyada 100 milyona yakın insanın Türkçe ko­ nuştuğu söyleniyor - lehçeleri fark­ lıdır, okuma güçlükleri vardır. 100 milyona yakın konuşanı olmasına karşın az okunan bir dil Türkçe. Çok okunan (İngilizce. Fransızca. A lm anca, İtalyanca, İspanyolca) dillere çevrilmesi, T ürk yazarının tanınması için gerekli. Bu dillert çeviri yapanların sayısı az. Üstelik Türkçe çevrilmesi çok güç bir dil. Bir ses dili. Dilci değilim fakat 25 senelik yayın tecrübem var. Bir ses dilini aynı tadı vererek yabancı dillere aktarm ak çok zor. Dolayı­ sıyla bu aktarm alar çok başarılı olmuyor. Ayrıca bu ülkelerin

ki-E rol ki-Erduran

tapları baskı, kâğıt kalitesi, cilt kalitesi bakım ından bizimkilerden çok daha iyi. Bir karşılaştırm a ya­ pılırsa bizimkiler yaya kalır. Bu da fiziki bakımdan bir dezavantaj ta­ bii. Üstelik Türk yayıncısının bu­ günkü maddi gücüyle T ürk yaza­ rını dünyaya açabilmesi çok güç. Bu öncelikle, devletin kültür bütçe­ sinden büyük paylar ayırması gere­ ken bir tanıtım meselesi. Devletin inanması ve yapması gereken bir faaliyet. Bütün bu koşullar yerine getirilse bile uzun zaman gerektiren bir çalışma.

Yayıncılar Birliği'nin işlevi nedir? Bu işlevi yerine getirebi­ liyor mu? Getiremiyorsa nedenleri.

Yayıncılar B irliği'nin amacı; yayıncıları bir çatı altında topla­ mak. ortak sorunlarının çözümü için gerek hükümet, gerekse m ahal­ li idarelerle ilişkiler kurmak olarak özetlenebilir. Birlik olarak, yayın­ cılar arasında haberleşme im kânla­ rını sağlamak da görevlerimiz ara­ sında. Bu işlevleri belirli bir ölçüde yerine getirebiliyoruz. K uruluşu­ muz henüz çok yeni. Yaklaşık dört yıl oldu. Biraz zamana ihtiyacımız var. Kurum laşm ak ve başka görev­ leri yerine getirmek için. Bir ka­ talog yaptık. Ayrıca bir de dergi yayınlıvoruz. Bir diğer hizmetimizse

üyelere kâğft teminidir.

Kaç üyeniz yar? Üyelerle iliş­ kileriniz nasıl? Üyelere yardımınız var mı? Sunduğunuz hizmetler ne- ler?

Üye sayımız ikiyüze yaklaştı. Zaman geçtikçe de bu sayı artıyor. Yayıncılar B irliği'nin görevlerinden biri de birliğin adını duyurmak birliği genişletmek. Bugün tahm ini­ mize göre Türkiye'de 500'ün üs­ tünde yayıncı var. Fakat bu sayı yalnızca birkaç kitap yayınlamış, yayın hayatını sürdürememiş yayın­ cıları da içeriyor. Bizim bugün 200'e yaklaşan üye sayımız içersin­ de kitapçıların vitrinlerinde kitap­ ları yer alan bütün büyük yayınev­ leri var.

Yayınladığınız bu katalogla­ rın kitapçılara okurlara, yayıncı­ lara yararı oluyor mu?

Yayınladığımız katalogla 200'e yakın yayınevinin yayınlarını tek bir kitapçıkta topladık. Mevcut kitapların nitelikleri hakkında iste­ nilen bütün bilgiler var. Bu ka­ talog içinde bütün yayınevlerinin kitaplarını alfabetik olşrak bulu­ yorsunuz. Ayrıca bir yazar indeksi de yer alıyor katalogda. Bugün Türkiye'nin yayın tablosunu bu ka­ talog vermektedir. Yalnız kata- loğun tanıtım ını yeterince yapa­ madık. T ürk kitapçısı katalog kul­ lanmaya alışmamış. Daha henüz ne olduğunu, nasıl kullanılacağını da bilmiyor. Bilse elinin altından eksik etmez. Çünkü, rafınıza üçyüz kitap yerleştirebilirsiniz, fakat katalo- ğunuz varsa onbeş bin üçyüz satar­ sınız. Bugün B atı'da katalogla si­ pariş çok yerleşmiştir. Kullanışlı bir sistemdir. Türkiye'de yirmi bine yakın kitab ev i o ld uğ un u san ı­ yorum. Bunların bir kısmı yalnızca kitap satışı yapmaz. Kırtasiye, oyuncak, kaset de satar. Belki de gerçek rakam bu sayının çok üstün­ dedir. Oysa biz şu ana kadar K ül­ tür B akanlığı'na 800 abone kayde­ debildik. K ataloglar kütüphanelere gidiyor. K ütüphaneciler bu işin eğitimini aldıkları için kataloğun kendileri için ne anlama geldiğini biliyorlar. Değerini biliyorlar. Bu nedenle onların çok işine yarıyor. Bakanlık hariç 500 abonemiz daha

(2)

var. Demek ki varolanın 400'de biri kadar. Bu çok düşük bir ra ­ kam tabii. Elimizden geldiğince bu sayıyı artırm aya çalışıyoruz. Fakat sadece katalogun tanıtım ını yap­ mak yeterli değil. Kullanılmasını da sağlamak gerekli. Zamanla ola­ cak sanırım. Bizi sevindiren tek şey abone sayımızın istenilen hızda ol­ masa da sürekli artm asıdır.

YAYINCILAR

yeni okuyucuların kazanılmasını sağlayacaktır. En etkili kitle ileti­ şim aracı olan televizyonun da. haberlerden sonra, belirli bir za­ man dilimini, kitap tanıtım ına ayırması gerektiğini düşünüyorum.

Okurlarınızın dağılımı hak­ kında bir bilginiz var mı?

Çok satan kitaptan belgesele, bilimden tarihe kadar uzanan yayın çeşitliliğimiz nedeniyle, okur profili de değişik kesimlerden oluşuyor. Çağdaş kadın' ve 'kadının

kitap-malı. Tüketim toplum una doğru hızla yol alıyoruz. Ama bir tüketim aracı olarak bile, hâlâ en ucuz “meta" olan kitabın günlük yaşam da yeri yok. Haftada birkaç video kaseti alıp izleyebilen “tahsilli "-ay ­ dın değil - kesim için, söz konusu olan, parasızlık değil, kitaba ver­ mediği değerdir. K itap bulundur­ manın yol açtığı korkuya gelince, bence bu korkunun geçerli bir yanı yok. K itap yayınlama riskini göze alan yayıncılar varsa, kitap bulun­ durm a riskini göze alan okurlar da olm alıdır. Herşey gibi demokrasi­ nin ve dem okrat olm anın da bir bedeli vardır.

M EHM ET ATAY

E Yayınları

Sizce yayıncılığımız bir en­ düstri düzeyine ulaşmış mıdır?

Öncelikle yayıncılık kavramını doğru saptam ak gerekir. Ders ve yardımcı ders kitaplarını yayıncılık kavramı dışında sayıyorum. Bu açı­ dan bakılınca da endüstri düzeyine gelmek bir yana "kurum laşm a" bile söz konusu değil.

En çok hangi tür kitaplar alıcı buluyor?

Romanın, her zaman, okur kitlesinden daha çok ilgi gördüğü bir gerçek. Alıcı açısından, bakıldı­ ğında; çeviri rom anlar daha çok talep ediliyor.

Kitap fuarlarının satış üzerin­ de etkisi nedir sizce?

K itap fuarlarının satış üzerinde etkisi oluyor!tabii. Okuyucu, fuarda bilmediği ya da arayıp da bulama­ dığı kitapları bir arada görme, tek tek inceleme, edinme olanağı bulu­ yor. Fuara gelen ziyaretçileri en azından potansiyel okur olarak dü­ şünüyorum . Fuarın, motive edici bir yanı olduğuna inanıyorum.

Kitap listeleri eleştiri ve ta­ nıtma yazıları ne ölçüde etkili?

K ita p ta n ıtm a y a z ıla rın ın önemli bir işlevi olduğu kanısın­ dayım. Okuyucu bu kanalla yeni yayınları öğrenebiliyor. Son yıllar­ da, azalan kitapçı sayısı nedeniyle, okuyucu kitabı olması gereken yer­ de görem iyor. Büyük tirajlı gazete­ lerin bu konuyu gündeme alması.

M ehmet A tay

lığı' dizilerimiz nedeniyle önemli sayıda kadın okurum uz var. Genç ve orta kuşak okurum uz macera rom anlarını, aydınlarsa belgesel ve yarı belgeselleri tercih ediyor.

Kitabın alıcı bulmasında be­ lirleyici olan unsurlar neler?

En önemli etken okura ulaş­ mak. Bu da tanıtım - dağıtım - kitapçı mekanizmasının iyi işleme­ sine bağlı.

Yayıncılığın çıkmazlarıyla ilgi­ li bir dizi etken sayılabilir. Ancak en büyük çıkmaz gene okuyucunun kendisi. Bu karanlık tablo girdiler­ deki artış, enflasyon, hayat pahalı­ lığı ile açıklanamaz. Artmaması belki açıklanabilirdi ama gerilemesi asla.

Bunun nedenleri toplum un sü­ rüklenmek istendiği yerde aran­

TURGAY FİŞEKÇİ

Adam Yayıncılık

Kitap satışlarını en çok neler etkiliyor sizce?

K itap satışlarını en çok basın­ da yer alan tanıtm a yazıları etki­ liyor... Bu bir ölçüde okuru yön­ lendiriyor. O kuru yönlendiren baş­ ka nedenler de var; örn eğ in bir kitap sinemaya uyarlanmışsa ya da TV 'de dizi olarak oynamışsa oku­ run ilgisini çekiyor. Yazarın kişili­ ği de, önemli bir nokta. Eğer ya­ zarın renkli, hareketli bir kişiliği varsa, bu okuru etkiliyor ve okur o yazarın kitabını okumak için istek duyuyor...

En çok hangi tür kitaplar alıcı buluyor?

Bugün Türkiye'de insanların y eterin ce o k u d u ğ u n u sö yley e­ meyiz... Ülkemizde daha çok fazla- < ca kafa yormayan, insanları düşün­

ceye yöneltmeyen kolay anlaşıla­ bilen kitaplar tüketiliyor... Kitabın edebi değer taşıyıp taşımaması, bir bölüm okur açısından büyük sorun olmuyor. K itabın moda haline gel­ mesi, onu okumak için yeterli bir neden sayılıyor. İnsanlar, “Bu ki­ taptan onda var, bende de olsun” düşüncesiyle o kitabı alıp okuyor­ lar... Aslında kitap satışı, ülkenin genel durum uyla, eğitim düzeyiyle, kültür düzeyiyle yakından ilgili bir konu. K itap satılması için, önce­ likle insanların okumaya ihtiyaç duymaları gerekir.

(3)

üzerinde ne derecede etkili?

Fuarların kitap satışı üzerinde bir etkisi var doğal olarak... K itap satıcıları giderek azalıyor. Okur daha önce alam adığı, arayıp da bulamadığı kitapları, fuardan alma yoluna gidiyor. Ayrıca fuarlarda belli m iktar indirim de söz konusu. Bu okurun alım gücünü artırıyor.

Basında yer alan kitap tanıt­ ma yazılarının ve en çok satan kitaplar listelerinin kitap satışı üzerinde etkisi var mı?

Turgay Fişekçi

Biraz önce de belirttiğim gibi, insanın okuması için buna ihtiyaç duyması gerekir. Bu tanıtm a yazı­ ları, bir ölçüde okumaya özendi­ riyor... En çok satan kitaplar liste­ leri bir kitabı belli ölçüde moda haline getirip okurda ona sahip olma isteği yaratıyor...

MÜGE GÜRSOY

METİS Yayınları

Sayın Müge Gürsoy, sizce ya­ yıncılığımız bir endüstri düzeyine ulaşmış mıdır?

Yayıncılığımızın bir endüstri düzeyine ulaşmış olduğuna inanm ı­ yorum. Bir ara aram ızda bir espri vardı: Türkiye'de para birimi de­

ğişse bizim haberimiz olmaz; o rta ­ lıkta dolaşan para değil, imzalı kâğıt parçaları, sözler, vaadler çün­ kü. Gerek yayıncılar, gerekse da­ ğıtım cılar çoğunlukla sıfıra yakın bir sermayeyle bu işe atılıyorlar. Bunun sonucunda sektörde risk alma payı son derece düşük oluyor. Yayıncılar, daha idealist ve maddi açıdan daha beklentisiz oldukları için en büyük bedeli ödemek zorun­ da olanlar da onlar oluyor, çünkü kitaplarını alan bir dağıtımcı bun­ ları pazarlayıp tanıtım ını, ağır da olsa satışını riske etmek yerine ' garantili satar' kitaplara yönelip bunları zaten varolan talebe yö­ neltmekle yetiniyor. K itap, talebi yüksek bir mal, hele temel ihtiyaç maddesi olm adığı için üzerindeki kâr marjı çok düşük. Bu en çok yazar ve çevirmenlere yansıyor. Bu durum da da yayıncıdan sonra işin riskini zorunlu olarak paylaşmak da bu kişilere düşüyor.

Reklam harcamalarının satış üzerinde etkisi var mı? Varsa bu etkinin oranı nedir?

Bir mal olarak kitabın algıla­ nışı, bilinen reklam yöntemlerinin satıştaki etkisinin düşük olmasına neden oluyor. Biz sadece duyuru olarak bakıyoruz reklama; kimi za­ man tek ilan bile vermediğimiz bir kitap birkaç baskı yapabiliyor. Bunda en büyük etken okurlarım ız arasındaki 'fısıltı gazetesi' oluyor. Bir kitap eğer anlamlı bir yöne açılıyorsa, okuru onu buluyor.

Kitap satışını etkileyen fak­ törler neler?

K itabın çıkar çıkmaz gerçekle­ şen ve 'an lık ' diyebileceğim satışını, güncel sorunlar ve tartışm alarla ça­ kışma derecesi etkiliyor en çok. Yine çarpıcı bir ad ve kapak kulla­ nımı, basında üzerine yazılması, tartışılması da bu “anlık” satışı etkiliyor. Ancak daha uzun vadeli bir satış am açlanıyorsa dil kullanı­ mından, ele aldığı konuya ciddiyet­ le eğilmeye varana kadar 'içerik'in de büyük önem taşıdığını görüyo­ ruz. Kimi kitap fırtına gibi gün­ deme girip hızla tüketilirken, kimi kitap ağır ama istikrarlı bir biçim­ de okur tarafından bulunup çıkar­ tılıyor ve muhakkak okunuyor.

Kitap fuarlarının satış üzerin­ de etkisi oluyor mu?

K itap fuarlarının satışa m u­ hakkak olumlu etkisi oluyor. O kur bir galeri gezer gibi, hemen hiçbir kitapçıda karşılaşamayacağı ölçüde zengin bir çeşitle karşılaşıyor, seçi­ mini yapabiliyor. Genellikle kitap ­ çılar da en yeni basılmış, en çok satma potansiyeli taşıyan kitaplar öne çıkarıldığı için okurun gerçek bir seçme yapmasına izin veren bir ortam bulunmuyor. Yine buna

bağ-. Müge Gürsoy

h olarak okurun okuma alışkanlığı kazanmasında fuarların büyük ya­ rarı olduğuna inanıyorum . Tekil okurlar pazarın kendisine dayattığı sivrilmiş kitapların ötesindeki zen­ ginliği de görüp kendi (dar da olsa) ilgi alanına göre kitap seçebi­ liyor. 'K itap Keyfı'ni tadarak daha araştırıcı davranmaya yöneliyor. Hele 'kitap şenlikleri'nde yaratılan şenlikli kültür ortam ı okurun da kolayca katılabileceği bir hava ya­ ratarak kitaba daha sıcak bakılma­ sını sağlıyor.

Kitap listeleri, eleştiri ve ta­ nıtma yazıları satışta etkili olu­ yor mu?

Eleştiri ve tanıtım yazıları kuş­ kusuz en büyük yardımcımız. Ne var ki bunların genellikle sadece kitap arkasında bizim yazdıkları­

(4)

mızı tekrarlam akla yetinmeleri, ki­ tabı ülkemiz kültürü ve edebiyatı içinde bir yere oturtm aya çalışan türde yazıların son derece az yazıl­ ması. bu kanalın da etkin olarak kullanılmasını engelliyor. Ülkemiz­ de çok okuyan, çok düşünen ve bu ülkede y aşad ıklarının bilincinde olan daha fazla kültürlü insana ve edebiyat eleştirmenine ihtiyacımız var.

Okur profilinizi çizebilir misi­ niz?

Biz. yaşadığı dünyayı mutlak kabul etmeyen, sorgulayan ve onu değiştirmeye niyetli bir okuru he­ defliyoruz. Gerek kendi yaşamında gerekse genelde yeni çözümlere açık, m uhalif olan ve kolayla yetin­ meyen bir okur. Birkaç yıl önce bir fuarda yaptığım ız anket sonucunda bu okurların yaşlarının 17'den 70'e değiştiğini, en büyük okur g ru ­ bunun 20 ile 30 yaşları arasında yer aldığını, bunların da büyük çoğunluğunun sırasıyla öğrenci, üniversite mezunu ve öğretm enler­ den oluştuğunu gördük. Sanırım bu Türkiye'deki genel okur profi­ lini de çizen bir tablo. Bize en‘ ilginç gelen. 35 - 45 yaş arası okurların sayısının diğer gruplara oranla daha düşük olduğunu g ö r­ mek oldu, bunu da kendimizce Türkiye'nin ekonomik k o n jo k tü - rüyle açıkladık.

Kitabın alıcı bulmasında be­ lirleyici olan unsurlar neler?

K itabın alıcı bulması için önçe okura ulaşması gerekiyor. Bunun için de gerçekten çeşit bulunduran, piyasayı yakından takip eden, sat­ tığı kitapların içeriğini bilen kitap­ çıların bulunması gerekiyor. Bu şartların ülkemizde bulunduğunu söylemek ise çok güç.

BURH AN KUTLUTÜRK

İletişim Yayınları

Fuarların kitap satışına etkisi oluyor mu? Fuardan sonra kitap satışlarınızda bir düşüş gözleniyor mu?

Fuarların kitap satışlarına pek etkisi yok. M asrafları karşılayacak kadar etki gösteriyor. Fuarların

k.

Burhan K utlutürk

satış açısından önemli olmamasına karşın tanıtım açısından önemli ol­ duğunu söyleyebilirim.

Satışlara okur ilgisi nasıl? Roman, roman dışı, yerli yazar, çeviri türü eserlerden hangisi daha çok tercih ediliyor?

O kur satışlarla ilgileniyor. An­ cak gelen insanlar, hep aynı insan­ lar. K itaba bilinçle yaklaşıyor. Yeni çıkan kitaplara yönelme daha fazla oluyor. Bunun yanında, bazen bir yazar üzerinde yoğunlaşma gö­ rülüyor. K itabın içeriğine bakm a­ dan yazan için alıyorlar.

Kitabın kâğıdı, kapağı, bas­ kısı satışlarda etkili oluyor mu?

Daha önce de bir dergide ça­ lıştığım için estetik yapının satışlar­ da önemli olduğunu söyleyebilirim. Biz de estetik yapıya önem vermeye çalışıyoruz.

ENVER AYTEKİN

Sosyal Yayınlar

Fuarların satışınıza etkisi var mı? Fuar öncesi ve fuar sonrası satışlarınızda düşüş oluyor mu?

İstanbul. Ankara. İzmir gibi büyük şehirlerde kitap fuarlarının, kitap satışlarını mutlak bir anlam ­ da etkilemekte olduğu inancında

değilim. Bu fuarların, bugünkü şartlar içinde, kitap satışlarında sa­ yısal bir artışa, okuyucu kitlesinde bir genişlemeye yol açtığı kabul edilemez. Sonucu değiştirmeyen, mevcut talebi belirli bir noktaya konsantre etmekten öteye bir işlevi olmayan girişim ler bunlar. Bugün­ kü şekilleriyle fuarlar, yayınevle­ rinin ve okuyucu kitlesinin değil, organizatör firm aların yararına iş­ leyen bir mekanizma. Üstelik, ya­ yıncılık sektörünün temel dayanağı olan kitapçılık sistemini sakatlamak gibi bir sakınca da var. Yayınevle- rine sağladıkları tek yarar, belirli bir nakit ihtiyacını bir süre için karşılam aktan ibaret olabilir an­ cak. Ama sağlanan bu yararı da, yayınevleri, fu a rla ra katılm anın yüksek maliyetlere ulaşması nede­ niyle pahalı bir şekilde ödemekte­ dirler. F uar sonlarında, kitap satış­ larında meydana gelen düşüş de cabası.

En çok satan kitap listeleri­ nin satışlarınıza etkisi oluyor mu?

Bu listelerin de kitap satışla­ rını büyük ölçüde etkilediğini san­ mıyorum. Çünkü bu listelerin inan­ dırıcı bir yanı yok. Bunların ciddi hiçbir araştırm aya, gerçek bilgiye dayanm adıklarını herkes biliyor. Bu listelerin düzenlenmesinde, şu anda belirleyici olan şey, keyfilik, eş-dost hatırı ve kişisel çıkarlardır. Nesnel bir karakter taşımadıkları ve gerçek durum u ifade etmedikleri için okuyucu üzerinde etkili olam a­ m aktadırlar.

Satışlarda ne tür yayınlar daha çok tercih ediliyor? Roman, roman dışı çeviri, yerli yazar gibi ayrımlardan hangisi daha fazla talep görüyor?

Yayın alanı, özellikle şu son yıllarda, gazeteci kitap yazarları ile seks ve kadın konularını kolay ta­ rafından işleyen yazarların istilası altındadır. Edebiyat, sanat ve bilim bakımından hiçbir değer taşımayan kitaplar kaplam ıştır yayın aianinı. En çok satılan, en çok ilgi gören kitaplar, ne yazık ki, bunlardır. Bir de, 12 Eylül ve Özal konuları var ki, eline kalemi alan,yaradana sığınıp, girişiyor. K ötü paranın iyi parayı piyasadan kovması gibi, bun­ lar da gerçek edebiyat, sanat ve bilim ürünlerini tedavül alanından

(5)

kovm aktadırlar. Bu gibi yayınlar yüzünden, okurların, özellikle de genç kuşakların kafası çarşamba pazarına dönm üştür.

Satışlarda estetik yapı ne de­ recede önem taşıyor? Kapak, bi­ çim, kâğıt, harf biçimi gibi estetik unsurların satışa etkisi oluyor mu?

Kitabın içeriğine uygun olması ve onu tamamlaması kaydıyla, este­ tik unsurun, kitap satışlarında el­ bette ki büyük önemi vardır. İçerik ne derece önemliyse, o içeriği kendisine uygun bir biçime bürün­ dürmek de o derece önem lidir. Es­ tetik unsur derken, bundan sadece kapak kompozisyonunu değil, aynı zamanda metnin rahat okunur harflerle dizdirilmiş olmasını, alın­ tıların belirgin bir biçime sokulm a­ sını, sistematiğin uyumluluğunu, vs.'yi de anlamak gerekir. Bu hu­ suslar, sadece göze değil, anlamaya da yardım eden unsurlardır.

Sizce yayıncılığımız bir en­ düstri düzeyine ulaşmış mıdır? Sermaye, teknik, yazar, çevirmen ve reklam harcamaları açısından?

Yayıncılık sektörü henüz bir endüstri düzeyine ulaşmış bulunm a­ m aktadır. (Ansiklopedik yayıncılık dışında.) Bugün, uzun bir geçmişe dayanan bazı yayınevleri, istisna edilirse, (ki bunların sayısı çok azdır), diğer bütün yayınevleri, ser­ maye ve diğer maddi im kânlar ba­ kım ından son derece zayıftır. Kredi imkânları sıfıra yakındır. Tefeci­ lerin ve uydurma birtakım kâğıt tüccarlarının sultası altındadırlar. Resmi kredi kuruluşları, kitap de­ nilen şeye bir meta gözüyle bakm a­ dıkları için, yayınevlerine kredi aç­ maktan kaçınm aktadırlar. Sözü ge­ çen yayınevlerinin büyük kısmının kendi teknik donanım ları, editoryal kadroları, kendi dağıtım organizas­ yonları yoktur. K itap dediğimiz nesne, henüz harcıalem bir meta haline gelmediğinden, yayın s e k tö ­ rü n d e endüstrileşmenin kendisini göstermesi güçtür. Yatırım serma­ yesinin yetersizliği ve üretimde, yüksek rakam lara ulaşılamaması, (günüm üz şa rtla rı içinde tira j 2.000 ila 5.000 arasında değişmek­ tedir.), yayınevlerini reklam harca­ maları konusunda da büyük zor­ luklarla karşı karşıya bırakm ak­ tad ır. G azetelerin uyguladıkları

Enver A y tek in

reklam fiyat tarifeleri, (yayın sayfa­ ları da dahil), son derece yüksektir. Gazino reklam larına, banka rek­ lam larına hangi tarifeyi uygularlar­ sa, kitap reklam larına da aynı tari­ feyi uygulam aktadırlar. K ültürün yaygınlaştırılm asından ve geniş k it­ lelerin eğitilmesinden yana oldukla­ rını öne süren gazetelerin de bu konudaki tutum ları zalimanedir. Ne yazık ki, gazetelerin kitap tanı­ tımı alanında da birtakım cuntalar oluşmuştur. H erhangi bir yayınevi, eğer bu cuntaların birine dahil de­ ğilse, meydana getirdiği ürünlerin değeri her ne olursa olsun, bu çemberi kıramaz. Televizyonsa ya­ yıncılık sektörüm üzün adım bile ata­ madığı, tam bir kapalı sahadır. Televizyon reklam tarifeleri öylesi­ ne yüksektir ki, hiçbir yayınevi bu yola başvurmayı hayal edemez. Ya­ yın sektörünün endüstri aşamasına erişememesinin diğer ve önemli bir nedeni de, yatırım sermayesi sirkü­ lasyonunun ağırlığı, dolayısıyla da, ortalam a kâr haddinin düşük olm a­ sıdır. Yayıncılık sektöründe yatırım sermayesinin geri dönüşü bazı hal­ lerde, 3 - 5 yılı alm aktadır (hiç dönmemesi ihtimali ve diğer rizi­ kolar hariç). Büyük sermayenin yayıncılık alanına girmemesi bun­ dandır. Ve bütün bu saydıklarım ız­ dan dolayıdır ki, Türkiye'de yayın­ cılık sektörü henüz m anifaktür aşa­

m a sın d an öteye g e ç e m e m iştir. Am atörcedir ve yayınevi sahibinin kişisel emeğine dayanm aktadır.

ATİLLA BİRKİYE

Kavram Yayınlan

Sayın Atilla Birkiye, yayıncılı­ ğımız bir endüstri düzeyine ulaş­ mış mıdır? Sermaye, teknik, yazar - çevirmen ilişkisi ve reklam har­ camaları bakımından...

Yayıncılığımız endüstri düzeyi­ ne ulaşamamış. Nedenleri, eskilere dayanıyor. Zaten Türkiye'de çarpık bir endüstrileşme var. Yayıncılık da, bu bağlam içinde, en kötü durum daki alanlardan biri. En­ düstriye yönelimin öğeleri bile yok görünürde. Bu devletin el atması gereken bir konudur. Çünkü, T ür­ kiye'de bir iki yayın kuruluşu dı­ şında, gerçek anlamda bir serma­ yeden söz etmek olanaklı değil. Yayın sektörü birtakım genç insan­ ların çabaları ve özverileriyle ayak­ ta. Bu da çok ilkel tabii, çağdışı... Ama ne yazık ki, gelinen nokta bu.

Kitap satışını etkileyen fak­ törler neler?

Gazetelerin kültür sanat sayfa­ larında, köşeyazılarında sözü edilen kitapların, genellikle satış grafiği yükselir. Son yıllarda, satışı, kita­ bın iyi ya da kötü olması etkile­ miyor. Bugün ne yazık ki, düzeyi düşük kitaplar çok satabiliyor. Bir de satış faktörü son zam anlarda, kitapların içeriğinin politik olm a­ sıyla ilgili oldu. Roman satışları ciddi biçimde düştü. Özellikle gün­ lük politikayla ilgili, gazeteci ya­ zarların kitaplarının satış ivmesi yükseldi.

Peki, dağıtım faktörünün sa­ tış üzerindeki etkisi nedir?

Dağıtım önemli bir etken. Boy boy ilanlarını verdiğiniz bir kitabın dağıtım ını iyi yapamamışsanız, ver­ diğiniz ilanın bir değeri kalmaz. D ağıtıcının, kitap satışı üzerinde başka bir etkisi daha var. D ağıtı­ cılık payı çok yüksek. %40 - % 35' lik bir oran. K itabın A nadolu'nun çeşitli kentlerinde bulunması önem­ li ama bunu gerçekleştirebilecek güçlü bir dağıtım mekanizması yok. Parçalanm ış bir durum da. O zaman siz de dağıtıcılara dağılmış

(6)

A tilla Birkiye

oluyorsunuz ister istemez. Bu da bir karışıklığa yol açıyor. K itapta senet sistemi kaldırılm adıkça bu karışıklık önlenemez. D ağıtıcılara karşı değilim ama farklı bir da­ ğıtım sistemi kurulm asından ya­ nayım.

En çok hangi kitaplar alıcı buluyor? Roman, roman dışı çevi­ ri, telif, vb...

G örebildiğim kadarıyla çeviri kitaplar, telife oranla daha fazla satıyor. Örneğin rom an türünde bu böyle...

Kitaba gösterilen özenin sa­ tış üzerinde etkisi var mı?

Okurun niteliğine göre, deği­ şen bir etki söz konusu. Özen gös­ terdiğiniz an maliyeti artırıyo r­ sunuz. Özenli ama pahalı kitabı isteyen okur yok gibi. Bizim açı­ mızdan da, kitap satmalı ki, çark dönebilsin. Sonuç olarak kitap da ticari bir meta...

Kitap fuarlarının satış üzerin­ de etkisi oluyor mu?

Fuarların satış üzerinde etkisi olduğuna inanmıyorum. Bunun gibi, %35 - % 40'lık dağıtım pa­ yını kaldıran etkinlikleri sıklaştır­ mak gerek. Yayıncı açısından en önemli yan bu. N akit olayı... Belki fuar sonrası bir ölü dönem yaşa­ nıyor ama, son tahlilde, fuarların uyarıcı bir etkisi var.

Kitap listeleri, eleştiri ve ta­ nıtm a y a z ıla r ı, sa tışta etk ili oluyor mu?

Listelere karşıyım. Haksız bir rekabeti gündeme getirdikleri için. Tanıtımı yapılan kitaplar,neye göre seçiliyor? Ben bugün kitap tanıtımı yapsam, nesnel ölçüler koyarım kendime. Ama bu aynı zamanda, öznel bir edim dir de. Okur son zam anlarda piyasaya çıkan düzeyi düşük bazı kitapların peşine takıl­ dı. Sunma tarzından dolayı takıldı. Şimdi bu sunma beğeni düzeyini de düşürmüş olm uyor mu? Bence bu tü r yazılar, üzerinde çok durulması gereken şeyler. Bugün bir yayın organı, bir kitabı alıp, satışını a rtı­ rabiliyor. Bu günümüzde belki ka­ çınılmaz birşey ama, dediğim -gibi beni rahatsız ediyor. Satışı böylesi- ne etkiliyor olması, kötü olan yanı. Yani, insanlara okuma önerisi yap­ tığımız zaman, çok dikkatli olmak gerekir.

Kitabın alıcı bulmasında en önemli faktör nedir?

Fiyatının düşük olması. Toplu- mumuzda okur profili açısından homojen bir yapı yok. İlgi alanı, artı fiyatlar diyelim.

ER TIİĞRUL ZEKAİ ÖKTE

T arihi A raştırm alar Vakfı Yayınları

Kitap fuarlarının kitap satışı üzerindeki etkisi nedir sizce?

Fuarların başlıca üç faydası var... En önemlisi kitabın tanıtıl­ ması... İkincisi eserle okuyucu, ya­ zarla okuyucu arasında iletişimin sağlanması, üçüncüsü ise fuarİarda kitapların belli bir indirimle satıl­ ması... Ülkemizdeki alımgücü o rta ­ da. Başka zam anlarda kitap alam a­ yan okurlar bu indirim den faydala­

nıyorlar. (

K itap fuarlarından sonra kitap satışında nispi bir artış görülüyor. F uar öncesi kitap satışı yüzde 2 -3 civarındayken, fuar sonrasında bu rakam yüzde 32'lere çıkabiliyor. Bu konuda size çarpıcı bir örnek verebilirim... Yanılmıyorsam iki yıl önceydi. K ültür Bakanlığı, A tatürk K ültür M erkezi'nde bir fuar açmış­ tı... Bu kuruluşlar, birkaç gün için­

de ellerindeki bütün stokları b itir­ diler... Bunlar çok değerli kitaplar­ dı ve okuyucu pek çoğunu tanım ı­ yordu. Bu fuarda tanıdı. Ben kitap fuarlarını çok faydalı görüyorum . H atta bunların zaman içinde daha yaygın hale getirilmesini ve semt kitap pazarlarının açılmasını arzu­ luyorum...

Gazete ve dergilerde yer alan kitap tanıtma yazılarının en çok satan kitaplar listelerinin kitap sa­ tışı üzerindeki etkileri neler?

Basın bunu çeşitli am açlarla yapıyor. Birinci amaç reklam. İkin­ cisi ise kitabı tanıtm ak. Bu reklam ­ dan daha önemli bir fonksiyon. Ancak ben basının kitap tanıtm a yazılarına yeteri kadar önem verdi­ ği düşüncesinde değilim. Bence bu sorunun çözümlenmesi için en iyi yol sadece kitap tanıtm a yazılarına yer veren dergilerin ortaya çık­ ması... En çok satan kitaplar liste­ leri gerçekçi değil. Bazı insanların değer yargılarına göre değişiyor. Basının bu listeleri tarafsız bir bi­ çimde düzenlemesi gerekir...

Kitabın estetik görüntüsünün kitap satışı üzerindeki etkisi ne­ dir?

Türkiye'de bu konuya yeterin­ ce önem verilmiyor. Bence bunun temeli devletten geliyor. Milli E ği­ tim Bakanlığı çocuklarımıza en kötü kalite kitapları eğitim aracı olarak sunuyor. Yani okur erken yaşlardan itibaren çirkinliğe alıştı­ rılıyor. Yayınevleri kâr hadlerini yüksek tutm ak için kalitesiz kitap üretiyor. Halkımıza kalitesiz kitap­ lar sunulduğu için halk bunu psi­ kolojik olarak itiyor. Biz okura kitabı sevdiremiyoruz. Onlara kali­ teli okumayı özendirecek kitaplar sunmuyoruz. Sonra da halk oku­ muyor diye şikâyet ediyoruz. Oysa, bugün ülkemizde bu konuda geniş im kânlar var. Bazı önemli eserler yurt dışında bastırılıyor. Bu da bizi baskı altına sokuyor...

Sizce yayıncılığımız endüstri düzeyine ulaşmış mıdır?

Hayır. Aslında Türkiye'de tek­ nik konularda geniş bir potansiyel var. Yayıncılığımızın endüstri düze­ yine erişmesi için gerekli olan şart­ lar mevcut. Ama şunu söyleyebi­ lirim , endüstrileşmeyen bizleriz...

(7)

i

Yayıncılarımız hâlâ ortaçağ kafası­ nı taşıyorlar. Tüm amaçları düşük maliyetle, yüksek kâr elde etmek. Bugün dizgi evlerinin baskı evle­ rinin çoğu verimli çalıştırılm ıyor. Yani kaynaklarım ız yeterince de­ ğerlendirilm iyor. Bizim bu konuda­ ki en büyük hatamız kendi kültürel değerlerimize gereken önemi verme- yişimiz. H içbir endüstri milli en­ düstri konum una ulaşmadan dışarı açılamaz, bir üst konuma geçemez. Bugün dünya endüstri çağını aştı, artık iletişim çağı başladı. Bilgi emperyalizmi söz konusu artık. Eğer böyle giderse, ülkemizin çok yakında bir bilgi kolonisi durum u­ na gelmesi kaçınılmaz...

YAYINCILARIN

FRANKFURT

' İZLENİMLERİ

ERDAL Ö Z Can Yayınları

Fuarların kitap okurunu ar­ tırmada işlevi var mı? Fuar öncesi ve sonrası kitap satışları fark gös­ teriyor mu?

Fuarların kitap okurunu a rtır­ mada işlevi olduğunu sanmıyorum. Ancak kitapla okuru buluşturdu­ ğuna inanıyorum . Okurun kitabev- lerinde ¡pek kitap gördüğü söyle­ nemez. Ama fuardaki tüm kitapları görüp karıştırm a, seçme imkânı do­ ğuyor.

İstanbul'da kitap satışları fuar sonrasında da bir hızlılık kaza­ nıyor. Çünkü fuarda her beğendiği kitabı alamayan okur, bunları fuar sonrası kitapçılarda arıyor. Yalnız İstanbul dışındaki fuarların kitapçı­ ları büyük ölçüde yaraladığı görü­ lüyor.

Frankfurt kitap fuarını gör­ d ü n ü z. İz le n im le r in iz n eler? Frankfurt kitap fuarı ile bizim fuarlarımızı karşılaştırır mısınız?

F rankfurt K itap F uarı'n ı ilk kez gördüm . Ürpertiçi bir olaydı.

Erdal ö z

Dünyanın d ört bir yanından gelen yayınevlerinin sergilediği milyon­ larca kitabın arasında bir yazar ve yayıncı olarak ezildiğini belirtmek isterim. F rankfurt K itap Fuarı okurla kitabı buluşturan bir fuar değil. Dünya yayıncılarının ürettik ­ leri ürünleri birbirine gösterdiği bir yayın hakları alım - satım mer­ kezi. K itap değil, telif hakları alı­ nıp satılıyor. Büyük bir sanayi

kolu haline gelen yayıncılığın ürün­ lerini çarpıştırdığı müthiş bir kül­ tü r alanı. Bizim de Türkiyeli yayın­ cılar olarak o fuardaki konumumuz utanç verici.

Frankfurt K itap Fuarı ile TÜ - Y A P'ı karşılaştıram am . Bir .kere yapıları çok ayrı. Amaçları çok değişik.

Yayıncılığımız bir endüstri düzeyine ulaşmış mıdır?

Yayıncılığımızın bir sektör ol­ madığı gözle g örülür bir gerçek. Türkiye'de yayıncılık am atör bir tutkudur, özellikle edebiyat ve kül­ tü r türlerinde yapılan yayınlar tatlı bir deliliktir. Ansiklopedileri, okul kitaplarını bunun dışında tutuyo­ rum.

Okur profili çizerek, kitap sa­ tışlarını etkileyen faktörleri belir­ tebilir misiniz?

Son yıllarda okur çok genç, genellikle öğrenci ve büyük çoğun­ luğu kızlardan oluşuyor.

Satışları etkileyen faktörlere gelince: Bir kere düşünce suçları, baskı yasaları ve yasaklayıcı yöne­ timler kitap satışlarını her zaman olumsuz yönde etkilem iştir. Biraz demokrasi, kitap korkusunun biraz azalması kitap satışlarını hemen et­ kiliyor. En azından televizyonları­ mızda başlayan o küçücük kitap ta­ nıtma program ları bile kitap k or­ kusunun silinmesine yol açtı. Son yerel belediye seçimleri ile iş başına gelen SH P'nin belediye b a ş k a la ­ rının çalıştıkları yörelerde kitap sergiletmeleri okurla kitabın buluş­ masında büyük ölçüde yararlı oldu. Bir de bu yıl. K ültür Bakanlığı İl Halk K ütüphanelerinin özgürce ki­ tap seçmelerine izin verdi ki, sonuç oldukça olum ludur.

ATIL ANT

AFA Yayınları

Frankfurt Kitap Fuarı'ndan yeni dönmüş bir yayıncı olarak izlenimlerinizi öğrenebilir miyiz?

Yayın, Batı ülkelerinde sanayi durum unda, bu nedenle karşılaştır­ ma yapmak yayıncılığımız açısından ürkütücü sonuçlar verebilir. Ortak Pazar'a girmeye çalıştığımız şu

(8)

günlerde yayıncılığımızın aslında Ortak Pazar'a girmeye hem hazır olm adığı, hem de hakkı olmadığını düşünüyorum. Şansımız. O rtak P a­ zar ülkelerinin bizimle rekabet etme durum unda olmayışları. Ama Türkçe kitap basmaya başlarlarsa Türk yayıncılarının işini bitirirler.

Frankfurt K itap Fuarı dünya­ nın tüm yayınevlerinin bir arada bulunduğu muazzam bir organizas­ yon. Gezmekle bitirem iyorsunuz. Devasa boyutta her şey. Yayınevleri bütün kitaplarını değil, son çıkan kitaplarını getiriyorlar.

Frankfurt K itap Fuarı gerçek bir pazar, bütün dünya yayıncıla­ rının kendi kitaplarını başka ülke­ lere satmaya çalıştığı. Aslında biz de, ülkemiz yazarlarının kitaplarını satabiliriz. En azından biz yayınevi olarak bu satışı yapmayı düşünü­ yoruz.

Bütün yayıncıların gidip gör­ mesi gereken bir yer Frankfurt Kitap Fuarı. Yayıncılığın boyutla­ rını kavrayabilm ek, kendimize şekil verebilmek, dünyada yayıncıların neler yaptıklarını görebilmek için...

Frankfurt Fuarı ile bizimki­ leri karşılaştırmak mümkün mü?

Frankfurt K itap F uarı, yayın­ cıdan yayıncıya bir fuar. Yayıncılar kendi aralarında alış veriş yapıyor­ lar. TÜYAP Fuarı ise okuyucuyla yayıncı arasında bir fuar. Öncelikle şekil farkı var. F rankfurt K itap Fuarı uluslararası bir fuar. Bizim TÜYAP'ımızsa milli bir fuar. En temel fark iki ayrı tür fuar oluşla­ rı.

TÜYAP, büyük kitapçıların olm adığı, asıl kitapçının çok az olduğu bir ülkede yayınevlerine tüm kitaplarını teşhir etme imkânı sağlıyor. Yavaş yavaş uluslararası katılım ların olması da olumlu bir şey. Yani Frankfurt K itap F uarı'na bakıpta bizimki de fuar mı de­ memek lazım. TÜY APT çok olum ­ lu görüyorum .

TÜYAP'ın yayıncılık sektö­ rünü canlandırıcı bir fonksiyonu var mı?

TÜ Y A P'ın herşeye rağmen bir canlanma sağladığı söylenebilir. En azından yayıncılara m oral bir can­

lanma getiriyor. K itaba olan ilgiyi gözüyle görmesi yayıncının yaptığı işi daha çok sevmesine, daha fazla kitap basma cüretini göstermesine neden oluyor. Bu da bir canlanm a­ ya yol açıyor tabii. Fuarın giderek oturm asının yayıncılık sektöründe başka canlandırıcı etkileri de geti­ receği kanısındayım. Belli bir süre sonra yalnızca okuyucular değil, Anadolu kitapçıları da fuarı dola­ şarak yayınevlerine kitap sipariş et­ meye başlayabilirler. Burada da Yayıncılar B irliği'nin devreye g ir­ mesi gerekir. Çünkü T Ü Y A P'ın işi fuar organizasyonudur. Bu nokta­ dan sonra bizim devreye girmemiz lazım. Eğer bu işin üstesinden gele­ bilirsek kitap satışları daha da a r­ tar.

Türkiye'de yayıncılık bir en­ düstri düzeyine ulaşmış mıdır?

Türkiye'de yayıncılık bir en­ düstri değil. Endüstri olmadığı için bu halde zaten. Endüstri olmanın bir takım şartları var. Bir kere sektöre büyük sermayenin girmesi lazım. K âr edilemeyen kârın çok az olduğu bir sektör olduğu için bü­ yük sermaye girm iyor. K itap az satılan bir meta. T ürk insanının kitap okuru olmak gibi bir derdi yok. Onun için yayınevleri büyük kuruluşlar haline gelemiyorlar. Bel­ li bir büyüklük sınırı içinde kalı­ yorlar. Bizim yapmamız gereken okur sayımızı artırm ak. Bu sayı arttıkça bazı sorunlarım ız çözü­ lecek.

NAZAR FİKRİ

İnkilap ve Aka Yayınları

Bu yıl ki Frankfurt Kitap Fuarı'nı gördünüz, izlenimlerinizi aktarır mısınız?

Tek kelime ile muhteşem bir olay. Kelimelerle anlatm ak zor. Frankfurt K itap Fuarı dünyanın en büyük fuarı. Dünya yayıncılığının buluşma yer. Dünya yayıncılığının içinde bulunduğu durum u görebil­ mek, telif hakkı satın almak için gidiyorum F rankfurt'a.

Frankfurt Kitap Fuarı ile TÜ- YAP'ı karşılaştırabilir miyiz?

Nazar F ikri

Frankfurt K itap F uarı ile TÜ ­ YAP farklı işlevleri olan fuarlar. F ran k fu rt'ta yayıncılar arasında iletişim söz konusudur. K itap satışı yapılmaz. TÜ Y A P ise yayıncı ile okur arasında iletişim kuran bir fuardır. K itap satışı yapılır. Bu farklılığın dışında F ra n k fu rt'u n uluslararası oluşu, T Ü Y A P 'ınsa ulusal oluşu sayılabilir.

Fuar öncesi ve sonrası kitap satışları farklılık gösteriyor mu?

F uarların satış üzerinde olum ­ lu bir etkisi oluyor tabii. Fuar zamanı okur, çok fazla çeşit göre­ biliyor, bunlar arasından seçim ya­ parak belli bir indirim den yararla­ nıyor. Bu okuru olumlu olarak etkiliyor. Ama fuarda kitap alan okur, daha sonra kitapçıya gelerek kitap satın alm ıyor. K itap okuru dar gelirli olan kesim. Ekonomik durum u iyi olan kesimden kitap almak isteyen yok gibi. Oysa kitap almayan bu insanlar haftada birkaç kaset seyreder.

F uarların sayısının artırılm a­ sından yana değilim. Sayısı arttıkça soysuzlaşıyor çünkü. Az olsun ama öz olsun diyorum. Bu nedenle de yılda bir kez TÜ Y A P'ın düzenle­ diği fuara katılıyorum .

Yayıncılığımız bir endüstri düzeyine ulaşabilmiş midir?

GÖSTERİ 90

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İnflamatuar myofibroblastik tümör nadir görülen benign bir lezyon olup daha sık olarak çocuklarda ve genç erişkinlerde izlenir.. Bu tümörün böbrek yerleşimi

1963lerde &#34;Devrim Yazı­ la rı&#34; adlı çeviri dolayısıyla, ceza yasamızdaki insanların ana haklarına aykırı madde - lerden biriyle (I42.maddeyle) dostu

Büyüğü müşirlerden ve sayılı edib- lerden Haşan Bedreddin paşa; ortan­ cası bahsi geçen Sadeddin paşa; kü­ çüğü de seyif ve kalem sahihlerin­ den,

• Sigaranın zararlı etkilerini anlatan yeni uyarı yazıları, sigaranın etkileri konusunda eğitim al- mamış olan (çalışmamızda %41.7) bu yaş gru- bunda, sigara ile

Muhsin İyi islami Hayat Pdf E-Kitap indir Muhsin İyi pdf business cards maker islami Hayat.İslami Dosya, İslami Program, İslami Download, İslami Döküman, İslami Belge,

Farklılaştırılmış Öğretim Yaklaşımı uygulamaları kullanıldığı deney grubundaki öğrencilerle, geleneksel yöntem ile hazırlanan matematik öğretiminin

Kalemi bu maksatla ele almışken, ikisi­ nin adını ilk defa duyduğum üç ressamın bu ilk sergileri beni memleketimizdeki res­ samların durumları hakkında

Aynı kam- püste bulunan kriptoloji merke- zimizde, silahlı kuvvetlerimizin ağırlıklı olarak yararlandığı, çok önemli, üretime yönelik projeler yürütüyoruz?. Bu-