• Sonuç bulunamadı

İki ayrı hayat iki ayrı şehir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İki ayrı hayat iki ayrı şehir"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHİFE İKİ

İki ayrı hayal

iki ayrı şiir

Rauf MUTLUAY

(E debiyat öğretm eni)

■ ^ 7 aşarken ikisi de aynı dost halkaları çevre- -* sinde tek rarlan arak yankılanan ünleri, eser­ lerinin yeni ve özel etkileri, özgün (O rijinal) hal­ leri ve yargılariyle ayrı hayranlık merkezleri ol­ m uş, daha sonra y arattık ları geçimsizlik ve d ar­ gınlıkla birbirinden tam am en uzaklaşıp k arşıt ku­ tu p lard a a y n şiir anlayışlarını sürdürm üşlerdi, öm ü rleriy le kaderlerinin birbirine çok benzer başlangıçları, hem tarihim izin, hem edebiyat ha­ yatımızın önemli düğüm noktalarında, onları büs­ bütün ayırdı birbirinden.

İkisi de aynı yılda (1884), İm paratorluğun iki uzak uç noktasında doğm uşlardı. Bu ayrı fetih topraklarının artık çözülüp dağılan soylu ailete- rindendiler. «Bilâ tefrik-i cins ü din» ilkesinde Osmanlılığı kaynaştırm ak istiyen M eşrutiyet İtti­ hatçılığı Bağdatlı Alûsizade ile Üsküplü Şehsü- varzade'vi aynı değerde görecekti şüphesiz. Son- ra la n Türkocağında m ayalanm aya başlıyan milli­ yetçilik ülküsü de Türkçenin bu iki söz ustasına aynı saygıyı gösterm ekte k usur etm edi. Ama on­ lar hep birbirlerini, «Arap H aşim », «Nişli Agâh» diyerek, y u rt sınırları dışında kalm ış doğum yer­ lerinin garip dam galariyle küçüm siyerek anm ak­ ta inat ettiler.

Paris yılları

H

em Bağdat, hem tîsküp; a y n yönlerden kül­ tü r başkentine koşan bu iki edebiyat adayı İçin yaşanası yerler değildi artık . Hâlâ çocuk dün­ yalarında. ayrıldıkları sıla toprağının özlem san- cılariyle küçük yaşta yitirdikleri analarının ök­ süzlük acısı vardı. «Şiir-i K am er» le «Açık Deniz» in asıl başlangıç tohum ları, bu m utsuz ve um u­ dunu bulam am ış çocukluk izlenim lerinden gelir. İkisinin de babaları yeniden evlenm iş, ikisi de aile yuvasından uzakta yatılı okullara sığın­ m ak zorunda kalm ışlardı. Ne var ki birinin Ga- latasaraya geç başvurm ası, kaydı ertesi yıla e r­ telenince b ir ak rab a evindeki etkilere kapılarak Parise gidişiyle, yollan buluşm az birbiriyle. Biri Türkçeyı yeni öğrenen, öteki «Bu dil ağzım da an­ nem in sütüdür» diyen iki genç ,aynı yıllarda öğ­ renci ve şiir heveslisidirler. H aşim ilk olarak «Hayal-i Aşkım» ı yayım latır (1900), Yahya Ke­ m al ta h ta çıkış yıldönüm ünde padişaha b ir öv­ gü m uham m esi (1902).

Ahmet H aşim ’le Yahya Kemal arasındaki ka­ der, dönem, zevk, davranış ve yaşam a yakınlıkları sanıldığından çoktur. Yalnız birini şartlıyarak ay­ dınlatan, güçlendirip olgunlaştıran P -ris yılları —hem kültür, hem ülkü, hem mevki bakım ından birine ayrıcalıklar sağlıyan o önemli Paris vil­ la n — aralarındaki en büyük ayrılığı y aratır ben­ ce. Oysa ikisi de Fransızcayı vaktinde öğrenm iş­ ler, hemen aynı edebiyatla beslenm işler, aynı şiir akım lariyle ortam ının içinde yetişm işlerdi. İkisi de politika ve eylem dışı kalm aya dikkat edecek­ ler ve sanatlarını kullanm ıyacaklardır günlük o- laylarda.

İkisi de yemek ve içki sever, yalnız yaşar, ev­ liliğe cesaret edemez, yuvasız ve dölsüz k alırlar. İkisi de şiir düşü n ü r ve yaşar, arada biraz gaze­ telere yazar, öğretm enlikler yaparlar. İkisi de ne düıçva savaşiyle, ne m ütareke ve Milli Müca­ dele dram iyle yakından ilgilenirler. İkisi de bir bakım a uzak «taşralı» oldukları halde yalnız

Is­

tan b u ls bağlanır ve Anadoluya çıkm ak istem ez­ ler.

Ayrılıklar dönemi

r > undan sonra ayrılıklar başlar. H aşim in Ça- * * nakkale zabitliği, sanatını hiç etkilem ez am a Yahya Kemal hiç askere alınmaz. Birinin G alatasarayı bitirdikten (1907) hemen sonra baş- lıyan küçük m em ur hayatı, çeşitli öğretm enlikler­ le ölüm üne k adar sü rer. Yahya Kemal yurda dön­ dükten sonra (1912) öğretm enliğe başlar, D arül­ fünuna geçer ve gittikçe yükselen m aaş ve mev- kilerle sonuna k adar desteklenir. Bu geçim tok­ luğu ve hayat güveni ayrılığı, iki şairin fizik ya­ pılarının benzemezliğiyle çoğalır gittikçe. Ha­ şim , kendisini olduğundan çirkin ve yakışıksız sa­ yan bir iç düğüm üyle yaralı, hasete varan kıs­ kançlıklarla kinli; yalnızlık, aşksızlık, dostsuzlıık- la zehirlidir, Sık ve çabuk hastalanır, çeşitli

Iıa-vat nim etlerinden yoksun, kişiliğiyle İlgisiz işler­ de yorgun, akşam ların düşlerine sığınır. Yahya Kemal, sağlıklı ve dayanıklıdır. Bedenini cöm ert­ çe kullanır, rah at koşullarda gönlünce yaşam a fırsatları bulur, her zaman genişleyen b ir hay­ ra n la r çevresinin içinde her zaman değerlendiri­ lir. Sade bu ayrılık bile, araların d a kapanm az bir uzaklık açar. Ahmet H aşim 1933 de ölür. N amık Kemal, Tevfik F ikret, S ait Faik gibi hemen kırk sekiz yaşında, kanm adan, Yahya Kemal ondan yirm i beş yıl fazla yaşar; çevresini de, eserini de, düşüncesini de, ününü de bulm uş ve kurm uş durum da, gittikçe yankılanıp büyüm esini sağlı- yan olgun ve verim li b ir yirm i beş yıl daha; ger­ çekten yaşam aktan bıkıp ölüm ü dileyecek şekil­ de, doyarak.

Hem Ahmet Haşim , hem Yahya Kemal, şiir­ de yaptıklarına son derece inançlı, titiz, güvenli ve ödünsüzdürler. Eserlerini sa tır satır savunur, eleştiriye hak tanım az, yalnız kendilerini onayla­ yan hayranlarının beğenilerine inanır, hırçın, ge­ çimsiz, alıngan ve kavgacıdırlar. Bu mizaç ben­ zerliği ile şair gururu, aynı tü rd ek i iş ve em ek ortaklığının rekabetiyle birleşince onları uzlaşm az uçlara iter, birbirleriyle konuşm az, barışm az, var saymaz, birbirlerini kabul etm ez görünürler.

M eşrutiyetten so n ra başlıyan hece vezni öze­ nine iki.;i de katılm am ış, halk edebiyatına yönel­ m em iş, büyük akım a karşın ikisi de aruzdan vaz­ geçmemiş, onca büyük olay arasında şiirlerine güncel konuları da sosyal sorunları da alm am ış­ lard ır. Yalnız Yahya Kemalin tarih sevgisi ve öğ­ renim olanakları, onu çeşitli yollardan y u rt - ulus kavram larının bileşim ini aram aya götürm üş, iş rahatlığı içinde politik mevkileri ve üniversite hocalığı b ir düşü n ü r olm anın görevini de yükle­ m iştir.

Böylece Yahya Kemalin açık ve aydınlık, t- yim ser ve güvenli, tarih düşüncesine ve dünya tasvirine dayanan düşünce ve em ek şiiri; H aşim in belirsiz ve kapanık, k ötüm ser ve kararsız, an­ ların izlenim lerini ve hayal öğelerine yaslanan sim geçi şiirinden tam am en ayrılır. İkisi de geçmişe özlemle başladıkları halde işe, biri bunu kişisel m utluluğunun yitirilm iş, ele geçmez anılarını şiir­ leştirm ek için kullanır; öteki kendi tekil serüve­ ninden, ulusal b ir bilincin ülkü arayışını çıkarır.

Sonuç

TT ep birbiriyle karşılaştırılan iki doruk gibi, :||j -*• H aşinde Yahya K emalin a d la n , şiirim ize : |j : yeni aşam alar getiren aynı kuşağın içinde hep bir- likte anılır; iste r b ir yakınlığı, ister b ir karşıtlığı belirtm ek için. Sonraları da aynı tutum la, top- lum sal gerçeklerim izi görm ezlikten gelme davra- nışıvla eleştirilecekler, «Hayal Şehrin Hayal Şai- ;;;; ri» olarak çağlarının tarih ve toplum gerçrkleri- :::: nin bile bile dışında kalm a um ursam azlığıyla suç- lanacaklardır.

Ö m ür dönem leri ve kişisel kaderleri bakımın- dan bir kaç yakınlığına baktığım ız bu iki şair, e-

serlerini aynı kaynaktan, avm yöntem le çıkar- •;;; m anuşlardı. Onun için de edebiyatım ızın bugü- ;j|; nündeki etkileri de değişik oluyor.

N icedir şiirimiz,, Ahmet H aşim in im aj yük- J;İ İÜ, belirsiz, çağrışım karışıklığıyla kapalı tekil dünyasından d&hleftİyor. G ariptir, her biri kendi ■{■ alanında gününün gerçeklerini ve ülkülerini savu- nan Tevfik Fikret, Mehmet Akif, Yahya Kemal, h a ttâ Nâzım H ikm etle Dağlarca’ya karşın yeni ••• şiir kuşağı H aşim in gizli, uzak, bireysel ve düş- ■■■ »el şiirine daha yakın duyuyor kendini. Ezilm iş ve değerlendirilm ediğine inanm ış sağlıksız b ir ■>; öm rün bu dünyaya kırgın ve hayata küskün, o- nun için de düşlerin çağrısına sığınan m utsuzluk !!! şiiri, yeni ozanlarım ızın çoğuna daha üstün ve güçlü görünüyor. ||Ş |

Açık ve aydınlık, doğru ve gerekli, inanca ve i!:: ülküye dayalı, kalabalıkları etkileyebilecek güçte yaygın ve güçlü bir şiirden besbelli b ir kaçış a- kim i var. Bu, toplum gerçeklerinden önce inşa- ;ij; m n, bireyin konu olm asını isteyişten, «ben» lerin ;;K başkaldırısından doğuyor. Mutsuz, yalnız, küskün £ •; ve uzak, okuyucusundan bile yoksun ve ona u- m ursam az küçümseyişiyle, toplum a dargın ve kız- ■;;; gın b ir şiir bu; «biz» dem ekten kaçınan. Onıın için de binlerce şiir yazılıyor, yayılıyor am a kim- se şiir konuşm uyor, şiir okum uyor şimdi.

• ••■ • MI■ ■■>

* » » ■

• ... ...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kişiler modayı, olduğu gibi uygulamak yerine, kendi vücut özelliğine, ten rengine, diğer giyim aksesuarlarına uygun olan renk, model ve çizgileri seçerek

Bu derste yumurtanın döllenmesinden itibaren insanın büyüme ve gelişme sürecinde geçirdiği değişimler ve bu değişimlerin insan vücudundaki biyolojik ve

Evlerin hepsi ayrı ayrı renklerde boyanmış bulunmaktadır. 2) Nevv York şehrinde Modern sanatlar müze- sinde George Fred Keck'iiî yapdığı tek katlı evle- rin küçük bir

Salip şeklindeki binalar altı katlı olup diğer alçak bi- naları gölgelememesi için şimale doğru konulmuşlardır ve salip şeklindeki bina kısımları umumiyetle diğer bloklarm

- Devlet tarafından verilen fiyatların, verimin yüksek olduğu bölgelerde düşük maliyetle elde edilen düşük kaliteli fındık üretimini teşvik ettiği, bilinci ile konular

Zemin katında büyük bir hol, normal eb'adda 2 oda ayrıca bir camekânla ayrılan ve icabında büyük bir salon şeklini ala- bimlesi için birleştirilebilecek tertibatta 2 büyük

Yapacağımız kalıp taşıyacağı yükünü tam bir emniyet ile taşıyabilecek şeklide teşkil edil- melidir.. Bunun için kaliD tağyiri şekil etmiye- cek surette

4.1. İşveren, çalışana ait kişisel verilerin gizliliği, bütünlüğü ve korunmasından sorumlu olup, bu kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini ve kişisel