• Sonuç bulunamadı

Siyasi parti liderlerinin mitinglerde rakipleri hakkında kullandıkları söylemlerin liderlerin imajları üzerine olası etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Siyasi parti liderlerinin mitinglerde rakipleri hakkında kullandıkları söylemlerin liderlerin imajları üzerine olası etkileri"

Copied!
248
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİANABİLİM DALI

KAMU YÖNETİMİ BİLİM DALI

SİYASİ PARTİ LİDERLERİNİN MİTİNGLERDE

RAKİPLERİ HAKKINDA KULLANDIKLARI

SÖYLEMLERİN LİDERLERİN İMAJLARINA OLASI

ETKİLERİ

Rukiye SAYGILI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Orhan GÖKCE

Konya - 2012

(2)
(3)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(5)

TEŞEKKÜR  

Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından desteklenen bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Anabilim Dalına yüksek lisans tezi olarak sunulmuştur.

Bu çalışmanın her safhasında zaman ayıran ve çalışmanın her aşamasında engin bilgisi ile yardımcı olan Danışmanım Prof. Dr. Orhan GÖKÇE’ye teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Uygulama aşamasında yardımlarını esirgemeyen hocam Yrd.Doç.Dr. Erhan ÖRSELLİ’ye, çalışmamın her anında gerek akademik bilgileri ile gerekse motivasyon anlamında bana yol gösteren hocalarım Doç.Dr. Gülise GÖKÇE, Yrd.Doç.Dr. Hülya EŞKİ UĞUZ, Yrd. Doç.Dr. Esra Banu SİPAHİ’ye, anket çalışmasında bana destek veren Arş.Gör. Vahap GÖKSU ile Arş.Gör, Dr. Alper Tunga ALKAN’a, ve hayatım boyunca yaptığım her işte beni sonuna kadar destekleyen, beni yüreklendiren sevgili ailem ile arkadaşım Arş.Gör. Fatma Nur YORGANCILAR’a şükranlarımı sunarım.

(6)

 

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Rukiye SAYGILI Numarası: 094228002003 Ana Bilim /

Bilim Dalı Kamu Yönetimi / Kamu Yönetimi Danışmanı Prof. Dr. Orhan GÖKCE

Ö

ğrencinin

Tezin Adı

Siyasi Parti Liderlerinin Mitinglerde Rakipleri Hakkında Kullandıkları Söylemlerin Liderlerin İmajlarına Olası Etkileri

ÖZET

Post modern dünyanın algı ve tüketimi imajlara dayanmaktadır. Hayatın her alanında ve anında karşılaşılan bir kavram olan imaj, kitle iletişim araçlarının etkisi ile ayrı coğrafyalarda yaşayan ve tamamen birbirinden farklı olan insanlara ulaşmaktadır. Siyasi sistemde imajların hüküm sürmesi, siyasetin imaj siyasetine dönüşmesine ve lider odaklı bir şekilde sürdürülmesine de yol açmıştır. Bu nedenle liderler yoğun imaj çalışmaları ile seçmenin karşısına çıkmakta ve seçmeni bu imajları vasıtasıyla etkilemeye çalışmaktadır.

İmajın oluşması ve yönlendirilmesinde medyanın önemli etkisi bulunmaktadır. Birçok öğenin bir araya gelmesi ile oluşan imajın siyasi arenada seçmenler üzerinde ikna edici etkisi, sadece medya aracılığı ile olmamaktadır. Özellikle liderin kişisel özellikleri ve hedef kitleye bağlı olarak şekillenen imajlar, seçmenin beklentilerine göre şekillenmekte ve medya aracılığıyla geniş kitlelere yayılmaktadır. Lider imajını etkileyen önemli bir diğer unsur ise siyasi söylemlerdir. Liderlerin tarafından kurgulanan siyasi söylemler, liderin seçmenle kendisini özdeşleştirmesini sağlayan araçlardan bir tanesidir. Söylemler liderleri, liderler de söylemleri yaratmaktadır.

(7)

Günümüz siyasetinde liderlerinin imajları, mensubu oldukları partilerin imajlarının da önüne geçmiştir. Liderlerin partilerinde siyaset yapmaktan vazgeçmeleri sonucunda oy kayıpları yaşanmaktadır. Bu nedenle lider imajı ve lideri lider yapan nitelikler, siyasette çok daha fazla önem kazanmıştır. Bu tez, 2011 Genel seçimlerinde parti liderlerinin birbirlerine yönelik kullandıkları söylemlerin liderlerin imajlarına etkisini incelemektedir. Bu noktada, “lider imajını etkileyen faktörler nedir?” ve “lider imajlarının seçmene etkisi nedir?” tartışmalarından hareketle siyasi liderlerin imajlarının oluşumunda etkili olan dinamikleri ortaya koymak, siyasi söylemlerin imajları üzerine etkisini araştırmak amaçlanmıştır.

Anahtar sözcükler: Siyasi sistem, siyasi imaj, siyasi lider, siyasi kampanyalar, siyasi söylem.

(8)

 

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Rukiye SAYGILI Numarası: 094228002003 Ana Bilim /

Bilim Dalı Kamu Yönetimi / Kamu Yönetimi Danışmanı Prof. Dr. Orhan GÖKCE

Ö

ğrencinin

Tezin İngilizce Adı

The Possible Effects of THe Political Leaders’ Political Meeting Discources About Their Oppenents on Their Image

SUMMARY

The perceptions and consumption in postmodern world substantially depend on image. The concept of image which is omnipresence in every moment and part of the life spreads to different parts of the world and to people in different countries via mass communication. The politics has transformed into a kind of image politics and leader-based politics. Therefore political leaders appeal to voters with image campaigns.

The media plays a vital role in shaping and conducting the image. However media is not the only player to determine voting behavior and political attitudes. Personal attributes and leadership styles of leaders and images and expectations which are shaped with regard to target groups can change according to leader types and spread to common people via mass communication.Political statements and discourses also affect leaders’ image. Political discourses constructed by the leaders provide a ground for leaders identifying with voters. Political discourses make leaders and leaders make political discourses.

Leaders’ images get ahead of theirs parties’ images in present-day politics. The parties whose leaders leave their parties lose a significant number of votes.

(9)

Therefore leaders’ images and attributes which make leader a leader gain more importance in politics. This thesis analyses impacts of the leaders’ statements for each other on theirs imagesin the general election in 2011. This thesis, by focusing on debates over factors affecting leaders’ images and theirs effects on voters, aims to understand the dynamics that affects the formation of images of the political leaders and impacts of the political leaders’ discourses on their images.

Keywords: Political system, political image, political leader, political campaigne, political discourse

(10)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI...ii

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU...iii

TEŞEKKÜR...iv ÖZET... v SUMMARY ...vii İÇİNDEKİLER ...ix TABLOLAR LİSTESİ...xiii GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM SİSTEM KAVRAMI VE SİYASAL SİSTEM 1.1. Sistem Kavramı ve Gelişimi ... 3

1.2. Siyasal Sistem Kavramı ... 5

1.2.1. Siyaset Kavramı... 6

1.2.2. Siyasal Sistem... 7

1.2.3. Siyasal Sistemlerde Siyasi Partiler ... 14

1.2.3.1. Siyasi Parti Kavramı ... 15

İKİNCİ BÖLÜM LİDERLİK KAVRAMI VE LİDER İMAJI 2.1. Lider Kavramı ... 18

2.2. Siyasi Lider Kavramı ... 22

2.3. Lider İmajı... 29

2.3.1. Siyasi Lider İmajı ... 30

2.3.1.1. İmaj Kavramı ... 33

2.3.1.1.1. Görsel Öğeler ... 40

(11)

2.3.1.1.3. Kişi İmajı... 42

2.3.2. Lider İmajının Önemini Artıran Hususlar ... 44

2.3.2.1. Siyasi Parti Kimliği ve Parti Bağları... 44

2.3.2.2. Partilerin Benzerliği ve Kurumsallaşamama Sorunsalı ... 46

2.3.2.3. Parti İçi Demokrasi ... 47

2.3.2.4. Kitle İletişim Araçları ve Yıldızlar Sistemi ... 48

2.3.3. Lider İmajının Oluşumu ... 49

2.3.3.1. Lider İmajının Oluşumunda Ön Plana Çıkan Unsurlar ... 50

2.3.3.1.1. Lider İmajını Etkileyen Görsel Özellikler... 51

2.3.3.1.2. Lider İmajını Etkileyen Duyusal- Bilişsel Özellikler... 55

2.3.3.2. Lider İmajını Etkileyen Olumlu ve Olumsuz Unsurlar ... 66

2.3.3.2.1. Önyargı... 66

2.3.3.2.2. Stereotipler ... 69

2.3.3.2.3. Siyasi Kampanyalar ... 71

2.3.3.2.3.1. Siyasi Kampanya Kavramı... 72

2.3.3.2.3.2. Siyasi Kampanyalarda Kullanılan Teknikler ... 74

2.3.3.2.3.3. Siyasi Kampanyalarının Lider İmajı Üzerine Etkisi ... 79

2.3.3.2.4. Söylem... 82

2.3.3.2.4.1. Siyasi Söylem... 85

2.3.3.2.4.2. Siyasi Söylemlerin Lider İmajı Üzerine Etkisi ... 87

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM LİDERLERİN SÖYLEM VE İMAJLARININ MEDYADAKİ SUNUMUNA VE SEÇMEN ALGISINA YÖNELİK UYGULAMALI BİR ARAŞTIRMA 3.1. Medyadaki Söylemlerin İçerik Çözümlemesi... 92

3.1.1. Analizin Örneklemi, Sınırlılıkları ve Zaman Dilimi ... 93

3.1.2. Sınıflandırma Sistemi ve Kodlama... 95

3.1.3. Verilerin Çözümlenmesi... 96

(12)

3.1.3.2. Söylemlerin Algılanma ve Konulaştırma Biçimleri ... 103

3.1.3.2.1. Haberlerin Yansıtılma Biçimi ... 104

3.1.4. Sınıflandırma ... 107

3.1.4.1. Liderlerin Eleştirel Söylemleri... 111

3.1.4.1.1. Recep Tayyip Erdoğan’ın Eleştirel Söylemleri... 111

3.1.5.1.2. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Eleştirel Söylemleri... 120

3.1.5.1.3. Devlet Bahçeli’nin Eleştirel Söylemleri... 123

3.1.5.1.4. Selahattin Demirtaş’ın Eleştirel Söylemleri... 126

3.1.5.2. Liderlerin Vaatleri... 126

3.1.5.2.1. Recep Tayyip Erdoğan’ın Vaatleri... 127

3.1.5.2.2. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Vaatleri... 129

3.1.5.3.Liderlerin Gündeme Yönelik Söylemleri ... 132

3.1.5.3.1. Recep Tayyip Erdoğan’ın Gündeme Yönelik Söylemleri ... 132

3.1.5.3.2. Devlet Bahçeli’nin Gündeme Yönelik Söylemleri ... 134

3.1.5.3.3. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gündeme Yönelik Söylemler... 135

3.1.5.4. Siyasi Partilerin Milletvekili Aday Profilleri... 136

3.1.5.4.1. AK Parti Milletvekili Adaylarının Profilleri ... 136

3.1.5.4.2. CHP Milletvekili Adaylarının Profilleri... 137

3.1.5.4.3. MHP Milletvekili Adaylarının Profilleri... 138

3.1.5.4.4. BDP Milletvekili Adaylarının Profilleri... 140

3.2. Seçmenin Lider Algısının Anket Yöntemi Aracılığıyla Analizi... 140

3.2.1. Araştırmanın Evreni ve Örneklem Seçimi ... 141

3.2.2. Araştırma Verilerinin Analiz ve Bulguları ... 143

3.2.2.1. Örneklem Grubunun Demografik Özelliklerinin Analizi... 143

3.2.2.2. Seçmen Lider Algısının Farklı Faktörler Temelinde Analizi ... 146

3.2.2.2.1. Siyasi Parti Liderlerinin Seçmen Nezdindeki Lider Algısı ve Özellikleri... 146

3.2.2.2.2. Seçmen-Lider- Söylem Etkileşimi ... 151

(13)

3.2.2.2.4. Seçmen Nezdinde Söylemlerin Bilinirliliği ... 158

3.2.2.2.5. Liderin Performansı ile Beğenilen Lider Algısı... 177

3.2.3.6. Partilerin Reklam Kampanyaları- Beğenilen Lider Algısı ... 190

SONUÇ... 197

KAYNAKÇA ... 206

(14)

TABLOLAR LİSTESİ  

Tablo 1. Siyasal sistemin çevresi ve işleyişi (Kaynak : Ünsal, 1980:22) ... 12

Tablo2. Lasswell’in İletişim Modeli ... 74

Tablo 3. Gazetelerin Ortalama Günlük Satışları ... 94

Tablo 4. Araştırma Zaman Dilimi İçerisinde Basının İlgisi... 97

Tablo 5. Haberlerin Basın Organlarına Göre Dağılımı... 100

Tablo 6. Gazetelerin Liderlere Yönelik Haberleri Yansıtma Oranı... 102

Tablo 7. Araştırma Örnekleminin Liderler Algısı... 105

Tablo 8. Konuların Dağılımı ... 109

Tablo 9. Liderlerin Siyasi Mitinglerde Birbirlerine Yönelik Kullandıkları Eleştirel Söylemler ... 110

Tablo 10. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kemal Kılıçdaroğlu’na Yönelik Eleştirel Söylemleri... 112

Tablo 11. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye Yönelik Eleştirel Söylemleri ... 116

Tablo 12. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın BDP Lideri Selahattin Demirtaş’a Yönelik Eleştirel Söylemleri ... 118

Tablo 13. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın PKK Terör Örgütüne Yönelik Eleştirel Söylemleri... 119

Tablo 14. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Yönelik Eleştirel Söylemleri ... 121

Tablo 15. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Yönelik Eleştirel Söylemleri ... 124

Tablo 16. BDP Bağımsız Adaylarının ve BDP Lideri Selahattin Demirtaş’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Yönelik Eleştirel Söylemleri ... 126

Tablo 17. AK Parti Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Vaatleri ... 128

(15)

Tablo 19. AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın Gündeme Yönelik Genel

Konular Üzerine Söylemleri ... 133

Tablo 20. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Gündeme Yönelik Genel Konular Üzerine Söylemleri ... 135

Tablo 21. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Gündeme Yönelik Genel Konular İle İlgili Kullandığı Söylemler ... 135

Tablo 22. AK Parti’nin Milletvekili Aday Profilleri... 136

Tablo 23. CHP’nin Milletvekili Aday Profilleri ... 137

Tablo 24. MHP’nin Milletvekili Aday Profilleri ... 139

Tablo 25. BDP’nin Milletvekili Aday Profilleri ... 140

Tablo 26. Bölgelere Göre Örneklem Kapsamına Alınan İller ve Örneklemin Dağılımı... 142

Tablo 27. Örneklem Grubunun Cinsiyet Durumuna Göre Dağılımı... 144

Tablo 28. Örneklem Grubunun Medeni Durumuna Göre Dağılımı... 144

Tablo 29. Örneklem Grubunun Yaşa Göre Dağılımı ... 144

Tablo 30. Örneklem Grubunun Gelir Durumuna Göre Dağılımı... 145

Tablo 31. Örneklem Grubunun Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ... 145

Tablo 32. Örneklem Grubunun Meslek Durumuna Göre Dağılımı ... 146

Tablo 33. Mevcut siyasi liderler arasında en beğenilen lider algısı... 147

Tablo 34. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Vatandaşın Zihninizde Çağrıştırdığı Özellikler... 148

Tablo 35. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Vatandaşların Zihninde Çağrıştırdığı Özellikler... 150

Tablo 36. Siyasi Parti Liderlerinin Seçim Öncesi Rakipleri Hakkında Kullandıkları Sözlerin Seçmenin Oy Kararına Etkisinin Olup Olmadığı ... 152

Tablo 37. Siyasi Parti Liderlerinin Seçim Öncesi Rakipleri Hakkında Kullandıkları Sözler ile Katılımcıların Beğendikleri Liderler Arasındaki İlişki... 153

Tablo 38. Oy Verme Davranışınızda (Parti Tercihinizde) Etkili Olan Faktör ... 155

(16)

Tablo 40. Sloganların Ait Olduğu Partiler ... 158

Tablo 41. Seçmen-Söylem Bilinirliliğinin Analizi ... 159

Tablo 42. “İşimiz Hizmet Gücümüz Millet” söylemi ... 161

Tablo 43. “Türkiye rahat bir nefes alacak” Söylemi... 162

Tablo 44. “Ses ver Türkiye” Söylemi ... 163

Tablo 45. Demokratik Özerklik için Özgürlük ve Demokrasi” Söylemi... 164

Tablo 46. “Hedef 2023” Söylemi... 165

Tablo 47. “İleri Demokrasi” Söylemi ... 165

Tablo 48. “Çılgın Proje” Söylemi ... 166

Tablo 49. “Hayaldi Gerçek Oldu” Söylemi ... 167

Tablo 50. “Sosyal Devlet” Söylemi ... 168

Tablo 51. “Biz Birlikte Türkiye’yiz” Söylemi... 168

Tablo 52. “Ülkede ileri demokrasi değil, Olağanüstü Hal (OHAL), örtülü demokrasi var” ... 169

Tablo 53. “BDP ve CHP el ele” Söylemi... 170

Tablo 54. “MHP ve CHP ruh ikizi” Söylemi... 171

Tablo 55. “Sosyal Devlet” Söylemi ... 171

Tablo 56. “AKP Devri, Lale ve Sülale Devri” Söylemi ... 172

Tablo 57. “Yeterince çılgın var, bizim projelerimiz insan odaklı” Söylemi... 173

Tablo 58. "CHP lokomotif olmuş; BDP ve MHP, CHP'nin vagonu” Söylemi... 174

Tablo 59. "Köylülere ve çiftçilere ucuz mazot" Söylemi... 174

Tablo 60. "Taşeron işçilere kadro " Söylemi ... 175

Tablo 61. Seçmen Nezdinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mitinglerdeki Performansı ... 178

Tablo 62. Beğenilen Lider- Liderin Seçim Mitinglerindeki Performans Algısı: Recep Tayyip Erdoğan... 179

Tablo 63. Seçmen Nezdinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun Mitinglerdeki Performansı. 181 Tablo 64. Beğenilen Lider- Liderin Seçim Mitinglerindeki Performans Algısı: Kemal Kılıçdaroğlu... 183

(17)

Tablo 65. Seçmen Nezdinde Devlet Bahçeli'nin Mitinglerdeki Performansı ... 186

Tablo 66. Beğenilen Lider-Liderin Seçim Mitinglerindeki Performansı Algısı :Devlet Bahçeli... 187

Tablo 67. AK Parti’nin Seçimlerde Kullandığı Reklam Filmlerinin Başarısı ... 190

Tablo 68. CHP'nin Seçimlerde Kullandığı Reklam Filmlerinin Başarısı ... 191

Tablo 69. MHP'nin Seçimlerde Kullandığı Reklam Filmlerinin Başarısı... 191

Tablo 70. AK Parti’nin Reklam Filmlerinin Başarısı- Beğenilen Lider İlişkisi ... 192

Tablo 71. CHP’nin Reklam Filmlerinin Başarısı- Beğenilen Lider İlişkisi... 193

(18)

GİRİŞ

Tüketim toplumunun ön plana çıkardığı popüler kavramlardan bir tanesi olan imaj, aslında insanların kendilerine yönelik algıyı belirleme isteğiyle varlığını her zaman hissettirmiştir. Günümüzde toplumların daha karmaşık bir hal alması, bireyleri yalnızlığa itmektedir. Bu yalnızlık sonucu kendi kabuğuna çekilen bireyler, sosyal ilişkilerini azaltarak kendilerini ve çevrelerini imajlar vasıtasıyla tanımlamaktadır. Bu nedenle, günümüzde toplumlar imajlar toplumu olarak adlandırılmakta, böylelikle imajlar her alanda büyük öneme sahip olmaktadır. Bunun içindir ki imaj konusu, sosyal ve siyasal bilimler alanında giderek önemi artan kavramlardan birisi haline gelmiştir. Ülkemizde ise bu konu, daha yeni yeni bilimsel çalışmaların odağına yerleşmektedir. Bu nedenle, bu konuyla ilgili çalışmaların sayısı oldukça az ve sınırlıdır. Ayrıca bu çalışmaların birçoğu kuramsal niteliktedir.

Bu tezin en temel amacı farklı ortamlarda ve bağlamlarda imaj kavramına ilişkin ortaya konan görüşleri belirli bir perspektifte derlemek ve bu çalışmanın amacı doğrultusunda uygulanabilir nitelikte bir kuram geliştirmektir. Bu anlamda tezin birinci bölümünde siyasi sistem içerisinde hareket eden siyasi partiler ve siyasi parti liderleri ile ilgili temel bilgilere yer verilecektir. Tezin ikinci bölümünde ise imaj kavramı değişik boyutlarıyla ele alınacak, kavramın benzer kavramlarla ilişkisi tartışılacak ve bu tartışmaların ışığında kuramsal bazda bir çatı oluşturulacaktır. Söz konusu kuramsal çatının (i) İmaj nedir? (ii) İmaj nasıl oluşur? (iii) Özellikleri ve işlevleri nelerdir? (iv) İmajın alt yapısında yer alan kavramlar nelerdir? Söz konusu kavramların imaj ile olan ilişkisi nedir? (v) Siyasi söylemlerin liderlerin imajları üzerine olası etkileri nelerdir? sorularına yanıt vermesi hedeflenmektedir.

Kuramsal bölümü takiben tezin üçüncü ve son bölümünde siyasi liderlerin miting konuşmaları analize tabi tutulacaktır. Zira siyaset o kadar karmaşıklaşmıştır ki, herkes siyaseti liderler üzerinden algılamakta ve bu algıda da siyasetçinin imajı son derece belirleyici olmaktadır. Hatta denilebilir ki siyasetçinin imajı; siyasetçinin söylemlerinin nasıl algılanacağının da çerçevesini çizmektedir. Bu temel varsayımdan hareketle tezin bu bölümünde, anket ve içerik çözümlemesi yöntemleri kullanılarak, lider söylemlerinin lider imajına etkileri araştırılacaktır. Bu yapılırken de imaj kavramının siyaset, lingüstik, sosyoloji ve özellikle de sosyal psikoloji ile

(19)

ilişkilendirilmesine özel bir önem verilecektir. Bu güne kadar, imaj kavramı daha çok işletme ve halkla ilişkiler alanı tarafından sahiplenilmiş ve kavram daha çok marka, ürün, kurum imajı üzerinden analiz edilmiştir. Siyaset alanındaki var olan çalışmalar ise genelde imajın seçmene yönelik etkisini ele almakla yetinmektedir. Kanımızca sosyo-psikolojik öğelerin eksikliği, imajın tanımlanmasında ve uygulanmasında daralmalara neden olmaktadır. İmajın insan zihnin bir ürünü olması; imaj kavramının bilişsel alt yapısının ele alınmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu süreçte insanlar uyaranları tanımlarken; önyargı, stereotip ve itibar gibi kavramlara başvurmaktadır. Çünkü insanın kendini nasıl gördüğü ve diğer gruplara yönelik bakışı içinde barındıran itibar, stereotip ve önyargı; nesnenin ya da kişinin algılanmasında rol oynayan kafamızdaki imgelerdir. Bundan başka bireyler, söylemlerinde stereotip ve önyargıları barındırmaktadır. Bireyler, kendilerini tanımlarken ya da karşı tarafı algılarken ve söylem geliştirirken ya da var olan söylemleri algılarken siyasi duruşlarından, imajlardan, siyasi önyargı ve stereotiplerden faydalanmaktadır. Bu nedenle bu çalışma, imaj kavramını bireyin zihinsel anlamda geçirdiği süreçlerle eşitlemekte ve analizini önyargı, stereotip, itibar ile bu kavramların oluşumunda önemli fonksiyonları bulunan öğeler üzerine inşa etmektedir.

(20)

BİRİNCİ BÖLÜM

SİSTEM KAVRAMI VE SİYASAL SİSTEM 1.1. Sistem Kavramı ve Gelişimi

Latince “systema” kelimesinden gelen sistem kavramı, 17. yüzyıldan itibaren tam bir oluşum, evren anlamlarında kullanılmıştır. Ancak, 18. yüzyıla gelindiğinde düşünceler, ilkelere ilişkin küme(ler) anlamında kullanılmaya başlanmıştır (www.etymonline.com). Sistem yaklaşımın geçmişi, organik ve mekanik arasında uzun soluklu felsefi tartışmaların yapıldığı 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyılda aranmasına rağmen (Deutsch,1968:389) söz konusu teorinin temelleri, antik Yunan’a kadar götürülebilmektedir. Aristoteles’in “bütün parçaların toplamından daha fazla bir şeydir” yönündeki tanımlaması sonucunda (Tecim, 2004:79) tümele yaptığı vurgu ile sistem kavramının ilk temellerini bu dönemde aramak mümkündür. Ortaçağ felsefesinin Aristoteles’in felsefesinden etkilenmesine karşın, modern bilimde sistem teorisinin hem mekanik hem de organik modeli büyük ölçüde 1850’den sonraki deneyimlere ve işlemlere dayanmaktadır(Deutsch,1968:389). Phillips, söz konusu teorinin kökenlerini, daha geriye en az Alman filozof Hegel’e kadar dayandırmaktadır (Phillips,1971:56).

Sistem teorisi, daha mekanik yaklaşımların sınırlarından ayrılmayı sağlamak ve kapalı sistem düşüncesine göreceli olarak dayanan ilkelerin reddi için rasyonel görülmektedir (Kast ve Rosenzweig,1972:447-448). Ackoff (1972), Bertalanffy (1968), Churchman (1979) ve Checkland (1981)) gibi sistem üzerine çalışan akademisyenler, reel dünyadaki problemleri çözmede bilimsel veya mekanik düşünme modelinin yetersiz kaldığını ifade ederek, gerçek dünyada illiyet bağına bağlı bir ilişki yerine karşılıklı ve döngüsel bir etkileşimin bulunduğunu belirtmişlerdir. Böylece; algılama, öğrenme ve düşünmenin parçalara ayrılarak değil de bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunan Bertalanffy (1968), bir biyolog olarak organizma biyolojisindeki kavramları bir takım genel kavramlar dizisi haline getirerek kendi dünya görüşünü (Weltanshaung) ortaya koymuştur. Dolayısıyla, Bertalanffy (1968) olayları anlamak ve açıklamak için sistem düşüncesini kullanma fikrini ortaya atarak bütün disiplinleri etkileyen bir formül ile genel bir kuram ortaya

(21)

atmış ve bu teoriyi Genel Sistem Teorisi (GST) olarak adlandırmıştır (Tecim,2004:79). Von Bertalanffy’nin biyoloji alanında ortaya attığı bu akım ile herhangi bir sisteme uygulanacak temel prensipleri matematiksel bir araştırma ile açıklamayı hedeflemektedir. Bu bilgilerden hareketle genel sistem yaklaşımı, her olay/olguyu ve bunların çevresini oluşturan alt sistemlerden kopuk bir şekilde analiz etmek yerine, farklı çerçevelerden diğer ilişkin öğeler ile analiz etmenin daha verimli ve etkin olacağı ileri sürülmüştür (Koçel, 2003:97).

Genel sistemlerin ortaya çıkma sebeplerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Tekeli İ.,1971:4-5):

1) Ele alınan olgu ve olayların çevre ile olan ilişkisi göz ardı edilmeksizin, çevrenin olası etkilerinin ele alınarak olay ve olguların sebeplerini daha makul şekilde açıklama,

2) Bütünü oluşturan öğelerin tek başına incelenmesinin mevcut durumu açıklama konusunda yeterli olmaması ve söz konusu öğelerin bütünün oluşmasında önemli rolü olduğunun kabul etme,

3) İnsanların sergiledikleri tutum ve davranışların açıklanamasında genel geçer ilkelerin ortaya koyma arzusudur.

İlk başta biyologlar, tarafından daha sonra ise sosyal bilimciler tarafından kullanılan(Kast ve Rosenzweig,1972:447-448) sistem kavramı, etimolojik kökenine paralel şekilde bir ilkeler bütünü olarak kabul edilebilmektedir. Sistemin bir bütün olarak kabul edilmesi sistemin parçalardan yani alt sistemlerden oluşmasından ileri gelmektedir. Sistem tanımlamalarında ön plana çıkan bir diğer öğe ise söz konusu parçalar arasındaki sıkı ve karşılıklı ilişkidir. Bütünü meydana getiren parçaların kendilerine özgü işleyişlerinin bulunmakta, fakat her birinin etkinliğinin de bir diğerine bağlı olduğu söylenebilmektedir. Başka bir deyişle, bütünü oluşturan parçaları ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini bir arada incelemektedir(Şimşek,2005:89-90). Sistem yaklaşımının temelinde, “sistem” olarak ele alınan bütünün amacını gerçekleştirmesi bulunmaktadır. Söz konusu amacın gerçekleştirirken parçaların dış çevre ile olan ilişkisi sistem kavramındaki bir diğer önemli noktayı oluşturmaktadır. Kısacası sistem, belli bir amacı gerçekleştirmek için birlikte çalışan ve birbirlerini etkileyen fiziksel olan veya olmayan elemanlar topluluğundan oluşan bir bütündür (Tecim, 2004:78).

(22)

Yani bu tanıma göre dört unsur ön plana çıkmaktadır. Bunlar (Marşap, 2000:10-11):

 Birden çok bileşen,  Bileşenler arası ilişkiler,

 Bileşenlerin oluşturduğu bir bütün,  Bir amaçtır.

Herhangi bir yapı, olay ya da faaliyeti ifade eden sistem aralarında sıkı bir ilişki bulunan birleşmiş ya da entegre olmuş parçalardan oluşan, söz konusu parçaların dış çevre ile olan ilişkisi sonucunda meydana gelen karmaşık bir bütün olarak tanımlanmaktadır(Fergan,1974:21; Hicks,1979:135). Sonuç olarak sistemler arasında bir hiyerarşinin mevcut olduğu ve sistemlerin parçalardan yani alt sistemlerden oluştuğu sonucuna varılabilmektedir. Ancak, söz konusu hiyerarşi sistemin işleyişindeki yetki sorumluluk ve kargaşasını önlemeye yönelik bir hiyerarşidir. Yani sistem sözcüğü, sistem teorisinin belirli kurallarını, ilkelerini ifade etmektedir.

Konumuz sistem kuramı olmadığından burada sistem yaklaşımı üzerinde kapsamlı bir şekilde durulmamaktadır. Burada kuramın çalışmamızın konusu önemli ve anlamlı görülen boyutlarını belirtmeyle yetinilmeye çalışılmaktadır. Esas konumuz siyaset olduğu için doğrudan sosyal sistemin bir alt sistemi olan siyasal sisteme geçilmektedir.

1.2. Siyasal Sistem Kavramı

Niklas Luhmann(1993) autopoietic (kendi kendini üreten) sistemleri dörde ayrımaktadır. Bunlar makineler, organizmalar, psikolojik sistemler ve sosyal sistemlerdir. Luhmann‘a göre; makineler ihtiyaç temelinde; organizmalar hayat temelinde; psikolojik sistemler bilişsel temelde, sosyal sistemler ise iletişim temelinde kendi kendilerini üretmektedir. Luhmann’a göre modern toplum, işlevsel fark içeren bir sosyal sistemdir. Bu sistem bir bütündür ve işlev sistemlerine ayrılmıştır(Luhmann,1993:287). Sosyal sistemler de işlevlerine göre çeşitli alt sistemlere ayrılmıştır. Bunların en önemlileri siyaset, ekonomi, hukuk, bilim, din ve

(23)

sanattır. Toplum iletişimi kullanmaktadır ve toplum söz konusu iletişimden meydana gelmektedir (Krause, 2005: 40-45).

Bireyin mevcudiyeti, onun diğer insanlarla bir arada yaşama arzusunu da beraberinde getirmektedir. Bu sebeple bireyler, ortak amaçlarını ve ihtiyaçlarını gerçekleştirmek için, toplum adı verilen bir bütün meydana getirmektedir. Toplumsal yaşama dâhil olan birey, doğduğu andan itibaren çevresi ile etkileşim içerisindedir. Söz konusu etkileşim neticesinde birey, ortak amaçları ifa etmek ve var olan düzende kendine yer edinmek için iş bölümüne yönelmektedir. Bunun neticesinde, siyaset ortaya çıkmaktadır. Başlangıçta sadece yönetici ve yönetim şekline ait olgularla açıklanan siyaset, uygulama sürecinde ise topluma ve bireye olan geniş etkisi nedeniyle çok farklı boyutlarda incelenmesi kaçılmaz hale gelmiştir. Oluşturduğu bu etki nedeniyle siyaset, siyasal hayatta bireyleri ilgilendiren sorunları, ortamı, sosyal yaşam ve ilişkileri, siyasal yapı ve kişileri, siyasal aktörleri, siyasal sistemin işleyiş ve kararlarını, siyasi sistemin değişim ve gelişimini, kısacası bireyin hayatını kuşatan hemen hemen her konuyu kendisine çalışma alanı olarak seçmiştir (Çam, 1995: 37-38).Siyasetin giderek karmaşık bir hal alması neticesinde, siyasi analizlerin daha kolaylıkla yapılabilmesi için diğer bilimsel alanlarda da yer alan sistem kuramı benimsenmiştir.

1.2.1. Siyaset Kavramı

Terminolojik olarak siyaset ve yabancı yazından dilimize geçen politika aynı anlamda kullanılmaktadır. Buna karşın epistemolojik açıdan, iki kavram birbirinden farklıdır (Türköne,2003:4).

Politika kavramı, Antik Yunan’da şehir devleti anlamına gelen Polis’ten türemiştir. Buradan hareketle, Kent devleti anlamına gelen bu kavram genellikle daha çok yönetsel yani devlet ile ilgili olan her şeyi (Türköne,2003:4) ve siyasi iktidarın ele geçirilmesine yönelik tüm faaliyetleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Aristo’ya göre insanın “Zoon Politikan” olması sebebiyle siyasetin içerisinde yer almaktadır. Çünkü düşünüre göre siyaset insanın erdemli ve mutlu bir hayat sürmesinin formülüdür.

Siyaset ise Arapça kökenli bir kavram olup dilimize iyiden iyiye nüfuz etmiştir. Siyaset kavramı, at bakıcısı seyis kelimesi ile aynı kökten gelmektedir.

(24)

Türk-Osmanlı geleneğinde siyaset kelimesi, işlenen suçlara karşılık olarak ya da kamu düzenini sağlamak için verilen özel cezaları ifade etmek için kullanılmıştır. Bu sebeple Osmanlı siyaset anlayışında bu tarz cezalara “siyaseten katl” veya “siyaset” olarak adlandırılmıştır. Günümüzdeki siyaset anlayışının Osmanlı Türk yönetimi mirasından yeterince pay alması nedeniyle, siyaset kelimesi devleti yönetmek anlamının yanında kefen giymek ve/ya ölüme hazır olmak anlamında da kullanmaktadırlar(Daver,1968:39-40)

Easton’a göre politika kavramı, otorite tarafından dağıtılan değerlerin toplumda yaygın olarak kabul edilmesi sonucu vatandaşlar için bağlayıcı bir müeyyide oluşturan değerler olarak tanımlanmaktadır(Heywood, 2006:4). Lasswell’e göre siyaset “Kimin, neyi, ne zaman, nasıl elde ettiğini” belirleyen bir faaliyettir(Kapani, 2004:18). Siyaset biliminin iki otorite isminden hareketle genel anlamda siyaset; devlet ve halk yönetimi ile ilgili olan faaliyetlerin tümü olarak tanımlanabilmektedir. Bu tanımdan hareketle, siyaset olgusunun yönetsel ve toplumsal açıdan bir bütünlük arz ettiği söylenebilmektedir. Çünkü, ülke yönetiminin tümünü oluşturan devlet ve halk yönetimi; birbirileri ile oluşturdukları etkileşim sonucunda birbirinde ayrılmaz ve kompleks bir yapı sergilemektedir. Bu nedenle, siyasetin ve siyasal hayatın daha kolay analiz edilebilmesi için siyaset bir sistem olarak ele alınmaktadır.

1.2.2. Siyasal Sistem

Luhmann’dan (1993) hareketle, sosyal sistemi bir supra sistem olarak ele alınabilmektedir. Bireyler toplum içerisinde birbirinden farklı roller üstlenmektedir. Söz konusu roller, farklı alt sistemleri oluşturmaktadır. Din, hukuk, siyaset gibi alt sistemler; bireysel davranışlar ile söz konusu davranışların dışında kalan ilişkiler ve faaliyetlerinden oluşan ve birbiriyle entegre halde bulunan analitik alt sistemlerdir. Başka bir deyişle söz konusu alt sistemler; sistemin temel birimi olan insanlar arasındaki ilişki ve roller ile insanların bilişsel ve psikolojik süreçlerini etkileyen her şeyi kapsamaktadır(Tekeli Ş.,1976:140-141).

Huth’a(1994) göre siyasal sistem, sosyal sistemin dokuz alt sisteminden bir tanesidir. Siyasal sistemin varlığını devam ettirmesi için çevre ile ilişki içerisinde bulunması gerekmektedir. Bu bağlamda Luhmann’dan oldukça etkilenen Huth,

(25)

iletişimi siyasal sistemin temel yapı taşıdır olarak kabul etmektedir. Söz konusu iletişimin de kendine ait kodları bulunmaktadır(Huth,1994:68). Easton ise siyasal sistemi sibernetik bir modelle uygun olarak analiz etmiştir. Ona göre siyasal sistem, kara kutu niteliğinde bulunan her şeyi açıklayabilme gücüne yetkin bir kavramdır(Duverger, 1986:234). Söz konusu iki düşünürün ifadelerinden hareketle; siyasal sistem farklı şekillerde ele alınmaktadır. Easton, toplumu bir supra sistem; siyaseti de başka bir sistem olarak ifade ederken; Huth sosyal sistemi bir sistem, siyaseti de toplumsal sistemin bir alt sistemi olarak analiz etmektedir. Biz ise çalışmamızda Huth ve Luhmann’dan hareketle, siyasal sistemi sosyal sistemin bir alt dalı olarak kabul edeceğiz.

Siyasal sistem diğer alt sistemler ile yakından ilişkilidir. Örneğin, ekonomi alt sistemi gelir üretirken, siyasal iktidar kamu politikaları ile iktidarını üretir. Parson’a göre sosyal sistemin çevre ile bağlantısını sağlayan en önemli alt sistem ekonomidir. Ekonomik sistemin en temel amacı toplum için gelir üretmektir. Sistemi alt sistemler ve çevre ile bütünleştirme amacı taşıyan birincil sistem katmanlaşma sistemidir. Gerekli dayanışmayı sağlayan toplumsal denetim yolları bu alt sistemin içerisindedir. Ancak toplum için amaçların elde edilmesi sorununu çözen alt sistem ise siyasal sistemdir(Mitchell’den aktaran Kemal Saybaşılı,1999:150).

Siyasal sistem en geniş tanımıyla, toplumların kolektif amaçlarını belirlemek ve gerçekleştirmek üzere geliştirilen ve birbiri ile bağlantılı bir bütün oluşturan bu örgütler dizisidir(Almond,1974:4).

Toplumsal sistemin bir alt sistemi olan siyasal sistemi; diğer alt sistemlerden ayıran bazı özellikler bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla; içerik, emredicilik-bağlayıcılık ve çevredir. Söz konusu özelliklerden ilki içeriktir. Siyasal sistemin sosyal sistemin alt sistemi olması, diğer alt sistemler ile ilişkisi bakımından ve siyasal sistemin savaştan refah devletine kadar çeşitli alanları kapsaması ve söz konusu alanlardaki işleyişi sürdürebilmesi için geliştirdiği parlamento, ordu, siyasal partiler gibi kurumlar nedeniyle(Ünsal,1980:9-11) diğer sistemlerden daha kapsamlıdır. Bu bağlamda siyasal sistemin diğer alt sistemlerin ve söz konusu sistemlerin sosyal sistemlerle etkileşimini sağlayan bir köprü olduğu ifade edilmektedir (Duverger, 1986:411-412)

(26)

Siyasal sistemi diğer sistemlerden ayıran ikinci özellik ise aldığı kararların toplumu oluşturan tüm bireyler üzerinde emredici ve bağlayıcı bir niteliği olmasıdır. Çünkü siyasal sistem; toplumsal düzeni ve işleyişi sağlamak için bir takım normlar, yasalar ve kararlar oluşturmak suretiyle toplum üzerinde belirli yaptırımları uygulamak için meşru fiziksel kuvvet ve zor kullanma gücüne sahiptir(Yoldaş,2007:201). Başka bir deyişle siyasal sistemin tanımda vurgulanan “toplumun genelinde var olan bütün değer ve varlıkları otoriter biçimde dağıtma” ifadesi, siyasal sistemin sosyal sistemde var olan bütün değerleri dağıtan ve söz konusu sosyal otoriterlerden daha üstün bir nitelik taşıdığı anlamına gelebilmektedir. Söz konusu üstünlük; siyasal sistemin sistemik değerlerin toplumun geneline kabul ettirebilmek için güç kullanma yetkisini de beraberinde getirebilmektedir.

Siyasal sistemin üçüncü ayırt edici özelliği ise çevre ile olan ilişkisidir. Siyasal sistem; toplum içi ve toplumdışı çevre (Kalaycıoğlu,1983:8-49) içerisinde etkinlik göstermektedir. Siyasal sistemin çevresi, diğer alt sistemler ve sosyal sistemle olan etkileşimden dolayı birden fazla öğeyi içerisinde barındırmaktadır. Siyasal sistem varlığını da birçok öğeyi absorbe etmiş olan çevre sayesinde sürdürmektedir. Çünkü siyasal sistemin açık bir sistem olması, çevreden gelen değişiklikleri, toplumsal değerleri otoriter bir şekilde dağıtma gücü ile kolayca kabullenebilecektir.

Yukarıda belirtilen özelliklerden başka Easton, siyasal sistemleri diğer sistemlerden ayıran faktörleri; toplum geneline yönelik bir politika yapma kapasitesine ilişkin siyasal davranış ile alınacak karar için toplumsal konsensüsün sağlanıp sağlanamayacağı ihtimali(Easton,1965a:95-97) olarak ifade etmektedir. Sistem kavramını Siyaset Bilimi’ne uyarlayan ilk kişi David Easton’dır. David Easton siyasal sistem kuramını geliştirirken Max Weber ve Talcott Parsons’ın perspektiflerinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Ancak, yapısal – işlevsel yaklaşımdan farklı bir anlayış ile siyasal olayları siyasal sistem altında analiz etmeye çalışmıştır (Kalaycıoğlu, 1983: 46). Easton, siyasal sistem kuramının temellerini Siyasal Sistem(1953) adlı eserinde ortaya atmıştır(Easton,1981:303). Ancak, kuramsal bazda eksik olan sistem teorisini, Siyasi Analiz İçin Bir Çerçeve(1965) isimli kitabında siyasal sistem ismiyle tam anlamıyla ortaya koymuştur.

(27)

Siyasal sistemi bir kara kutu olarak analiz eden ve siyasal sistemin içeriğinin ne olduğunu önemsemeyen (Easton, 1965b: 78-79) Easton, sistemin çevre ile olan ilişkisini ele alarak(Tekeli Ş., 1976: 116)bir tanımlama yoluna gitmiştir. Buradan hareketle Easton, siyasal sistemi önceden belirlenen roller ve söz konusu roller arası ilişkiler sonucu oluşan ve toplumun genelinde bulunan değer ve varlıkları otoriter bir şekilde dağıtan öğeler/örgütler dizisi (Easton,1965a:76-77,Easton ve Dennis, 1967:25)olarak tanımlamaktadır. Başka bir deyişle, Easton’a göre siyasal sistemde, sınırları belirli bir çevrenin etkilediği bir siyasal hayat ile sisteme konu olan öğelerin kendi aralarında yoğun etkileşimi bulunmaktadır(Easton, 1965a: 76).

Easton’un siyasal sistemini belirleyen temel öğeler şunlardır Bunlar (Easton, 1965b: 24):

 Sistem/ Kimlik Özellikleri

 Yanıt/ Sistem İçerisinde Farklılaşma  Geri Bildirim/ Sistemin Bütünleşmesi  Çevre

Sistem, siyasal yaşamın sistemik bir davranışı olarak görülmesidir. Başka bir deyişle, siyasal sistem genel sistemin alt sistemi olarak davranışsal açıdan ele alınmaktadır. Siyasal sistemin temel öğesi beşeri ilişkiler ve siyasal rollerden insanlar arası etkileşimdir. Siyasal role sahip kişiler; sistemin üyeleri olarak ön plana çıkmakta; siyasal etkileşimleri yansıtan siyasi kurumlar ise ikinci planda tutulmaktadır (Easton, 1965a:49-68). Sistemi diğer sistemlerden ayıran bazı özellikler vardır. Bunlar birimler ve sınırlardır. Birimler sistemi oluşturan öğelerdir. Yani sistemin siyasal eylemleridir. Sınırlar ise her sistemin içinde zorunlu olarak bulunduğu ortam ya da çevreye işaret etmektedir. Sınırlar, sistemin diğer sistemlere yönelik verdiği tepki sonucunda ortaya çıkan işleyiş açısından önemlidir. Sistem kendi enerjisi ve enerjisini kullanmayı sağlayacak bilgilerden oluşmaktadır. Sistem aldığı girdileri, çıktıya dönüştürürken bir farklılaşma yaşanmaktadır. Yanıt ise sistemde baş gösteren sorunlara, sistemin iç dinamikleri ve işleyişinde meydana gelen değişmelere yönelik sistem üyelerinin buldukları çözüm önerilerini ve opsiyonları kapsamaktadır.

(28)

Sistemin kendini koruyabilmesi için farklı etkinliklerin birbirine bütünleşmesini sağlayan Geri bildirim, sisteme neden olan sorunlara karşılık bilgi ve sorunun etkilerin sistemde karar verme yetkisine sahip olanlara ve sistemin kilit aktörlerine ulaşarak sistemin devamlılığını sağlayan süreç olarak değerlendirilmektedir. Easton’a göre, siyasal sistemini diğer sistemlerden farklılaştıran öğeler geribildirim ve yanıt olarak değerlendirilmektedir. Çevre ise sistemin varlığını sürdürdüğü çevreden farklı olarak çevrenin dışsallıklarına açık olduğunun ifadesidir (Easton,1965a:24-26). Geri bildirim, eylemlerin neticesine yönelik değerlendirilmekte ve bu neticenin başarılı ya da başarısız oluşuna göre gelişmesini etkileyen(Gökçe,1993:60) mekanizma olması sonucunda; sistemin ihtiyacı olan girdiler ile bunların neticesinde meydana gelen çıktıların belirlenmesine yardımcı olarak sistemin devamlılığını sağlamaktadır.

İçinde yaşadığı ve etkilerine açık olduğu çevreden ayırt edilebilen (Easton, 1965a: 24) siyasal sistem; çevre ile olan etkileşiminden dolayı açık bir sistemdir. Ancak siyasal sistemi çevresinden ayıran belli sınırları da içerisinde barındırmaktadır. Bu sınırları çizen ise siyasal sistemin emredici nitelikte bulunan tüm uğraşlarıdır. Söz konusu uğraşlar nedeniyle siyasal sistem, bütün toplumsal değişimlere açıktır. Bu bağlamda siyasal sistem kuramının bütün toplumlar ve sistemlerde uygulanabilirliği su götürmez bir gerçektir.

Sistemin yaşam alanını oluşturan çevre, sistemin dinamik bir yönünü de ön plana çıkaran ana unsurlardan bir tanesidir. Çünkü çevre ve sistem ilişkisini şekillendiren değişkenler olan girdilerin ve çıktıların etkinliğini sürdürdüğü alandır. Ancak sistem bu etkinliği sürdüremezse, sistemin açık bir sistem olması onun entropiye(bozulma) maruz kalmayacağı anlamına gelmemektedir. Easton ‘a göre sistem başarısızlığa uğrayabilmektedir. Söz konusu başarısızlık iki türlü olabilmektedir. Sistem ya değişikliğe uğrayarak yeni bir forma dönüşmekte ya da sistem tamamen ortadan kalkabilmektedir. Sistem çeşitli değişikliklere uğrasa bile varlığını sürdürmektedir. Şayet sistem varlığını sürdüremeyecek derece de değişir ise sistem yok olmaya mahkumdur(Easton,1981:82-84).

(29)

Tablo 1. Siyasal sistemin çevresi ve işleyişi (Kaynak : Ünsal, 1980:22)

Siyasal sistemle çevresinin ilişkilerini iki öğe sağlamaktadır. Bunlar çevreden gelen ve sisteme itici güç veren girdiler (input) ile sistemin girdilere cevap şeklinde çevreye gönderdiği tepkiyi ifadelendiren çıktılardır (output) (Easton, 1965a:108).

Bir sistem entropiye maruz kalmadığı sürece varlığını sürdürebilmek için sistemin işleyişini sağlayan girdiye ihtiyaç duymaktadır. Girdiler, çevrenin sisteme baskı uygulayarak kabul ettirmeye çalıştığı tüm değişkenleri içinde barındırmaktadır(Easton, 1965a:27). Easton, söz konusu girdilerin en önemlilerini istekler (demands) ve destekler (supports) olarak belirtmektedir (Easton,1965a:108-109). İstekler, dış istekler ve iç istekler diye ikiye ayrılmaktadır. Sistemin çevresi, sisteme giren istemlerin belirlenmesine yardımcı olmaktadır. Sisteme dâhil olan üyelerde bu çevre içerisinde hareket etmektedir. İstekler ve çevre arasındaki bu ilişki dış istekleri oluşturmaktadır. İç istekler ise sistemin içinde oluşan özel durumlardan doğmaktadır. İç isteklere sistem içerisinde yer alan bireylerin doyumsuz istemleri sonucu talep ettikleri siyasal isteklerin değişmesi talebi örnek olarak verilebilmektedir. İstekler sistemin dinamikliğini, sistemin işleteceği hammaddeyi ve sistemin çalışması için gerekli olan enerjiyi sağlamaktadır (Easton,1981:388-399).

Destek ise sistemin işleyişi için gerekli olan ikinci girdidir. Parsons desteği, siyasi işlemlerin tümünü değerlendirmenin bir yolu olarak kabul etmektedir (Easton, 1976:432). Easton ise desteği, siyasal sistem üyelerinin sisteme yönelik tutumları

(30)

olarak tanımlamakta dır(Easton,1976:433). Bir siyasal sistemde üç amaca yönelik destek verilmektedir. Bu amaçlar; siyasal toplum, rejim ve iktidardır/hükümet. Siyasal toplum, biz duygusunun gelişmesi, ortak yaşama alanı yaratıldığı sürece desteklenmektedir. Sistemin devamlılığını sağlayacak enerjiyi üreten rejim ise sisteme yönelik istemlerin doyurulması ve alınan kararların uygulamaya konulması yolunda yapılan bütün düzenlemeleri içerdiğinden dolayı desteklenmektedir. Siyasal iktidar ise rıza ya da onay ile desteklenmektedir. Bu üç alan birbirinden bağımsız değildir (Easton,1981:391-392,Easton,1976:435-436)

Siyasal sistemde çıktı kavramı, siyasal sistemin girdilerini karşılamak, sistemin üyelerinin sisteme yönelik istemlerini doyurabilmek ve sistemin devamlılığını sağlamak için alınan kararların uygulanmış şekli olarak formüle edilmektedir (Easton,1965a:126-127). Başka bir deyişle çıktılar, bir bütün olarak düşünülen sisteme yönelik uygulanan siyasi kararlar ve politikalardır (Easton,1981:395). Çıktılar, çevrede bir tepkime ya da değişme yaratarak yeni girdilerin doğmasına yol açmakta, siyasal sistem ise bunlara yeni çıktılar ile cevap vermektedir. Böylelikle, öteki sistemlerden siyasal sisteme gelen etkiler -ki bunlar çıktıdır- siyasal sistem için girdi oluşturmaktadır. Siyasal sistemin çıktıları da öteki tüm sistemler için birer girdi mahiyetindedir (Easton, 1965a:25). Siyasal sistemin çıktıları bir diğer sistem için ise girdileri simgelemektedir (Easton, 1981: 384, Easton,1965b:109). Bu durum, siyasal sistemin çıktıları ile geri bildirim süreci arasındaki yakın ilişkiyi de gözler önüne sermektedir. İsteklere ve desteklere verilen bir cevap olma ile yeni istekler ve desteklerle meydana gelebilecek değişiklikler için bir kaynak olma özelliği teşkil eden çıktılar, söz konusu değişikliklerin boyutunu geri besleme mekanizması ile belirlemektedir. Bundan başka çıktılar, geri bildirim sürecinden yararlanarak, sisteme girdi olarak giren isteklerin gerçekleştirilip gerçekleştirilemediği hakkında bilgi edinerek sistemin işleyişinin başarılı ya da başarısız olduğu konusunda fikir sahibi olmaya yardımcı olmaktadır (Easton,1965a:127-128). Buna paralel bir şekilde Easton (1965a:112-113); siyasal sistem, toplumun isteklerini çıktıya dönüştürebileceği sürece başarılı olduğunu, aksi takdirde sistem büyük krizler ile karşılaşacağını belirtmektedir.

Siyaseti kaynak ve değer dağılımı açısından inceleyen Easton’ın Siyasal Sistem Analizi, birçok yönden incelenerek bazı noktalar bakımından

(31)

eleştirilmektedir. Easton’ı tarihten soyutlanmak ile suçlayan Şirin Tekeli(1976:3) söz konusu eleştirileri iki ana başlık altında ele almıştır. Bu eleştirilerden ilki; Easton’ın çalışmalarının çözüm aradığı sorunlar için kavramsal bir çerçeve oluşturamaması yönündedir. Bu durumu Duverger, kara kutunun içini incelemeyi ihmal ettiği şeklinde analiz etmektedir (Ünsal, 1980:25). İkinci eleştiri ise Easton’ın çizdiği teorik çalışmaya yönelik uygulama yapan araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur. Söz konusu araştırmacılar sistem kuramının metodolojik zayıflıkları üzerinde durmuş, keyfî değişkenlere yer vermesi nedeniyle, sistemin sınırlarının iyi belirlenemediği ileri sürülmüştür (Ünsal,1980:24, Tekeli, 1976:270–337). Easton’a bir diğer eleştiri ise Cot ve Mounier (1970) gelmektedir. Onlara göre, Easton anlamsız ve tutucu bir sapma içerisindedir. Onlara göre Easton’ın siyasal sisteminin ana öğelerinden bir tanesi olan çevre dar kapsamlıdır. Easton’ın çevre kavramını, üretim ilişkilerinden, sınıflara, sınıflardan kültürel farklılıklara, kültürel farklardan din savaşlarına bir çok konuda eksiktir. Cot ve Mounier, siyasal sistemi açıklayıcı değişkenleri toplumda değil, sistemin çevre ile olan ilişkilerinde aramaktadır. Bu yazarlara göre, Easton, meyvenin kabuklarını incelemekle yetinmektedir (Ünsal, 1980:25). Bundan başka Easton yapısal – işlevselciliğin ortaya attığı temel kavram ve terminolojinin siyasal sistemi tanımlamada yetersiz kaldığını savunmaktadır. Bundan başka siyasal sistemin işlev üzerine odaklanmasının gereksiz olduğuna; sistemin spesifik işlevlerini yerine getirdiğine; siyasal sistemi işlevsel yönden amprik anlamda incelemenin nerdeyse imkansız bir hal aldığına işaret etmektedir. Bununla beraber; Easton siyasal sistemde var olan işlevin karmaşık bir hal aldığını bu nedenle, “işlev” kavramının genişletilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Ancak bu işlem, işlev kavramı vasıtasıyla incelenecek olan bilimin temel aracı olan illiyet bağının kurulmasını engelleyebilmektedir. Böylelikle, siyasal sistem konu olan sorunların çözülmesine yardımcı olacak işlevlerin tanımlanması ve araştırılmasından öte başka sorunların oluşmasına neden olacağından (Easton, 1965a:110-118) dolayı eleştirilebilinmektedir.

1.2.3. Siyasal Sistemlerde Siyasi Partiler

Siyasi partiler oy hakkının genişlemesi üzerine yaygınlaşan modern demokrasiler ile anlamlanan bir kurum gibi gözükse de geçmişten (İlkçağ cumhuriyetlerinden)

(32)

günümüze yönetimi etkilemeye çalışan veya yönetimi legal ya da illegal yollar ile ele geçirmeye çalışan insan güruhlarını anlatmak için kullanılmaktadır. Siyasi parti kavramının günümüzde kullanılma amacı, siyasi sistem içerisinde yer alan faaliyetleri yürüten ve kaynak dağılımını otoriter bir biçimde sağlamak için iktidarı ele geçirmeye çalışan mekanizmaları irdelemek üzerine yoğunlaşmaktadır.

Siyasal sistemin bir alt sistemi olarak tasavvur edilen siyasal partiler; bir denge içerisinde hareket eden parçalardan oluşmaktadır. Söz konusu öğeler; siyasal partilerinin sistem olarak var olma amacını ve sistemin işleyişi için gereksinim duyulan girdiler ile girdiler sonucu oluşacak olan siyasaların (çıktılar) oluşumuna katkı sağlayacaktır. Bu nedenle siyasal partilerin sistem açısından değerlendirildiğinde önemli öğeleri; siyasi parti programları, yönetici kadroları olarak belirtilebilinmektedir. Söz konusu öğelerin ön plana çıkma nedenini, siyasi partilere oy verme ya da üye olma eğilimi, parti programı/ideoloji ile yönetici kadro özellikle lider ile olan girift bağlantısı üzerinden açıklayabilmekteyiz. Bu bağlamda, siyasi partilerin siyasal sistemin işleyişine olan katkısı daha çok ideoloji ve lider üzerinden analiz edilmeye çalışılacaktır.

1.2.3.1. Siyasi Parti Kavramı

Siyasi partiler, hemen hemen her ülkede siyasal sistem ve söz konusu sistemin içerdiği siyasal yaşamın dinamik bir gücü ve vazgeçilmez bir kurumu olma özelliğine sahiptir. Siyasal rejimleri straksyonları(yapısı), siyasal partiler konusunda fazla öneme sahip bulunmamaktadır. Çünkü, politize olan grupların görüşlerini siyasi partiler aracılığı ile geniş kitlelere ulaştırmakta; bu sayede siyasal rejimin mahiyeti göz ardı edilmekte; siyasal partiler araçsal ve manipulatif bir öneme sahip olmaktadır.

Parti kavramının etimolojik kökeni; Fransızca’da bölünme anlamına gelen “part” kelimesine dayanmaktadır. Ancak, söz konusu kavram günümüzdeki anlamına yönelik ilk kez 1834 yılında “bir siyasi grup tarafından oluşan siyasi bütünleşme” ifadesi ile kullanılmıştır(http://www.etymonline.com).

Siyasi partiler konusunda birçok tanımlama yapılmış; ancak siyasi partilerin tanımlanması hususunda yazarların üzerinde uzlaştığı bir tanım bulunmamaktadır. Siyasi partilerin tanımlanması konusundaki sorunsal üç ana başlık üzerinde

(33)

yoğunlaşmaktadır. Bu konular; partinin niceliği, partinin yapısı ile örgütü ve partinin fonksiyonlarıdır(Özbudun, 1974:1-4). Bu ayrımların ışığında siyasi partileri politik denetim için mücadele eden gruplar olarak ifade eden Weber’e (Janoski vd, 2010:291) paralel bir şekilde genel olarak partiler bir program etrafında toplanan, halkın desteğini sağlayarak devlet mekanizmasının kontrolünü ele geçirmek isteyen ya da mevcut iktidarını sürdürme isteğinde bulunan istikrarlı/sürekli örgüt yapısına sahip siyasi topluluklar şeklinde tanımlanmaktadır (Kapani, 2004:160, Özbudun, 1974:4, Kışlalı, 2002:261). Siyasi partiler kanunda ise siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak ifade edilmektedir (www.basbakanlik.gov.tr).

Siyasi partiler, siyasal sistemin karmaşıklaştığı; geleneksel toplumdan modern topluma geçtiği aşamalarda; siyasal sistem girdi üreten ve ürettiği girdilerin çıktılara yani toplumsal sorun ve siyasal sorunlara yönelik alınan kararlarda siyasal sistemi yönlendiren mekanizmanın ele geçirilme, kontrol edilme ve denetlenme sürecinde karşımıza çıkmaktadır (Öztekin, 2001:75).

Siyasal sistemlerin önemli bir unsuru olan partiler, bireylerin homojen bir nitelik sergilememesi nedeniyle çeşitlilik göstermektedir. Çünkü, siyasi partiler farklı görüşleri savunan ve farklı talepleri olan insanları bir araya getirdiği için birbirinden farklıdır. Partilerin siyaset sahnesinde boy göstermeleri yaklaşık 150 yıl gibi bir zaman zarfını kapsamaktadır. Siyasi Partilerin ortaya çıkışı konusunda Seçim ve Parlamento içerisinde doğan partiler ve Seçim ve Parlamento dışında doğan partiler olarak yapılan tarihi sınıflandırma birtakım bilgiler sunmaktadır. Parlamento içerisinde doğan partiler, Roma cumhuriyetlerinden itibaren varlığını sürdürse de ilk somut örneği 1789 Fransız Kurucu Meclisindeki gruplaşmadır. Bu partilerin ortaya çıkış sebebi, ideolojik ve yöresel etkenler ile kişisel çıkarlar olarak belirtilmektedir (Duverger, 1986:16–22). Parlamento dışında doğan partiler ise seçim ve parlamento içerisinde doğan partilerin hazırlık aşamasında yer alan bazı sivil örgütlenmelerin (dernek, sendika, dini cemaatlerin, halkevleri, fikir kulüpleri) etkisi ile kurulan

(34)

partilerdir(Duverger,1986:23-27). Nicel anlamda çok fazla bulunan söz konusu partiler, daha çok meşru partilerin oluşumunda yer almaktadır. Bu nedenle partilerin ortaya çıkışı ve siyasa üretim sürecinde önemli katkıları bulunmaktadır.

Siyasi partiler siyasal sistemde kamusal amaçlara destek sağlayan yetkin tek kaynaktır. Siyasal sistem ile ilgili olan bütün alanlarda faaliyet gösterebilmektedir. Siyasal sistemin amacı iktidarı ele geçirmek ve iktidarın fırsat ve getirilerinden sonuna kadar faydalanmaktır Siyasi partilere destek işlevini seçmen yerine getirmektedir. Söz konusu destek, siyasal sistemin amaçlarının etkilenebilmesi için zorunludur. Partiler, siyasal sistemin bütünleşmesi konusunda ön plana çıkmaktadır. Bu işlevi yerine getirirken destek(seçmen) ile sistemin amaçlarını bütünleştirmektedir.

Siyasal sistem içerisinde belirli misyonları yerine getirmek için örgütlenen siyasi partilerin bir takım işlevleri bulunmaktadır. Siyasal partilerin bazı işlevleri evrensel nitelikte olup bazıları ise içinde bulunulan sistemin yapısına göre şekillenmektedir. Bu işlevler (Aydın,2006:182,Yayla, 2004:203, Sarıbay,2001: 10, Heywood,2006:361 Turan,1986:100-107):

 Belirli çıkarlar, toplumsal talepler ve düşünce eğilimlerini birleştirmek  Siyasal sistemde temsili sağlamak

 Toplumdaki bölünme ve/veya çatışmaları temsil etmek

 Halk kitlesi ile iktidar arasında ikincil bir yapı/köprü/iletişim kanalı vazifesi görmek

 Siyasal sosyalleşmeyi sağlamak, vatandaşları siyasal sisteme entegre etmek

 İktidar olarak ya da muhalefette bulunarak yönetim sürecine katılmak ve devlet mekanizmasını ele geçirmek, hükümetin organizasyonunu sağlamak  Toplumsal hedefleri belirleme, bunları gerçekleştirme arzusu ile toplumsal

reform ve dönüşümü sağlamak

 Toplum ve toplumu oluşturan bireylere kimlik kazandırmak, söz konusu kimliğin gelişimini ve devamlılığını sağlamak

 Siyasal sistemin işlerliliğini sağlamak için seçimlere katılmak, aday göstermek

(35)

İKİNCİ BÖLÜM

LİDERLİK KAVRAMI VE LİDER İMAJI

“Tarih liderin mezarlığıdır.” Thomas Carlyle İnsanoğlu, yaratılışından bu yana bir arada yaşama arzusunu içerisinde barındırmaktadır. Bu nedenle liderlik, grup yaşamının ortaya çıkardığı bir statüdür. Toplum halinde yaşayan insanların; inisiyatif kullanan, çözüm üreten, kişilere duyduğu ihtiyaç liderliğin varlık sebebidir (Güner, 2002:5, Eren, 2001:342). İlk ve ortaçağlarda liderlik daha çok iktidar ve güç kullanımı ile birlikte anılmakta ve sadece ülkeyi yönetenlere yakıştırılan bir özellik olmakta iken, sonraları daha demokratik tanımlamalarla kavram değişimine uğrayarak günümüzde sadece ülke yönetimi ile değil, şirket ve her türlü işletme yönetimi ile de ilişkilendirilmektedir.

Demokrasi dalgaları, bilimsel gelişmelerin artan hızı ve iletişim (haberleşme) araçlarındaki gelişmeler nedeniyle lidere ihtiyaç azaldı diye düşünülse de insanları ortak bir payda da buluşturabilmek, onların istek ile çıkarlarını koordine edebilmek (Maxwell, 1998:57) ve toplumların varlıklarını devam ettirebilmek için lidere gereksinim duyulmaktadır. Çünkü lider var olanı olması gereken dönüştürerek toplumsal potansiyelin harekete geçirilmesinde nihai bir rol oynamaktadır. Bu nedenle de lider; değişimle başa çıkmanın temel unsuru olarak ön plana çıkmaktadır.

Çalışmamıza konu olan Türk siyasetinde siyasi liderlerin özel bir yönü vardır. Siyasi liderler Türk siyasi hayatında başarı ve başarısızlıkları ile kritik roller üstlenmiştir. Siyasi liderlerin düşünsel yapıları, dünya görüşleri, liderlik üslupları ve stratejileri, siyasi hayatımıza damgasını vurmaktadır. Çoğu zaman liderlerin söylemleri ve davranışları siyasal rejimimizi bir meşruiyet krizi ile karşı karşıya bırakabiliyor ya da böyle bir krizin önlenmesini sağlayabilmektedir.

2.1. Lider Kavramı

Daha çok Yönetim Bilimi’ni ilgilendiren bir kavram olarak gözükse de aslında liderlik temeli sosyoloji ve siyaset alanına dayanan (Şişman,2002:1) liderlik

(36)

hakkında tek bir tanım yapmanın ve herkesin kabul edebileceği bir anlamla bağdaştırmanın mümkün olmadığı çok yönlü bir kavramdır. Bu nedenle, liderlik kavramını tanımlama çabalarının tümü; farklı anlam boyutları ile farklı disiplinlerin lider ve liderlik kavramını sahiplenme sorununu da beraberinde getirmektedir.

Etimolojik olarak 13. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkmasına rağmen son iki yüzyılda sıklıkla kullanılan (Stogdill, 1981:3) lider kavramı, İngilizce’de yönlendirme ya da önderlik etme anlamına gelen lead kelimesinde türemiştir. Lider kavramı, otoriter bir devletin yöneticisine Fuhrer, Duce ve Caudillo gibi verilen isim olarak tarif edilmiştir (www.ethmology.com). Lider kelimesi dilimizdeki sözlük anlamı itibariyle; “bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse, önder, şef” anlamlarında kullanılmaktadır. Buna bağlı olarak liderlik ise, “liderin görevini, lider olma” durumunu ifade etmektedir (www.tdk.gov.tr ). Sözcük anlamı ile genel manada liderlik kılavuzluk etmek, yöneltmek, başı çekmek, etkilemek, kumanda etmek, ilk olmak, önde gitmek, yol açmak ve göstermek, hakim olmak ile ilerleme sağlamak (Cox ve Hoover 2003: 6-7)olarak tanımlanabilmektedir. V.J.Bentz sadece 1949’a kadar ki liderlikle ilgili literatür taramasında birbirinden farklı 130 farklı liderlik tanımıyla karşılaşılmıştır (Bass, 1965:87). Bu bilgiden hareketle, liderlik kavramı üzerine, günümüze kadar bir çok tanımlamanın yapıldığı aşikardır. Ancak bu tanımlamaların hiç birisi, kesin hatlarıyla kavram üzerinde ortak bir tanımın oluşmasına katkı sağlamamıştır (Luthans, 2005:412-413). Başka bir deyişle liderlik kavramı üzerine çok sayıda tanımlama yapılmasına rağmen, üzerinde uzlaşılmış bir tanım bulunmamaktadır. Araştırmacılar, liderliğin tanımını daha çok kişisel perspektiflerine ve önem verdikleri olgulara göre yapmışlardır (Zel, 2001: 90). Bunlardan bazıları şu şekildedir:

 Liderlik,”gönüllü biçimde ortak amaçlara ve bu amaçları gerçekleştirmek üzere beraber çalışmaya yönelen bir kişi ile takipçilerinin içinde yer aldığı örgüt veya kurumda meydana gelen ve başkalarında gözleyebildiği bir faaliyet ve faaliyetler kümesi”(Gökçe ve Şahin,2001:89).

 Lider, “insanları etkileyen, yönetsel otorite sahibi olan kişi iken liderlik, amaçları başarmak için bir grubu etkileme süreci ve belirli hedefler dâhilinde birleştirme sanatıdır” (Akiş, 2004: 34-35).

(37)

 Lider vizyon sahibi olan kişidir. Liderlik bu “vizyonu paydaşlara dağıtma sürecidir” (Özden 2000: 57).

 Liderlik “ kişiler ve grup üyeleri arasında bir etkileşim ve alışveriş” iken, lider başkalarını etkileyen, başkalarından grup üyelerinin ihtiyaçları ile arzularından etkilenen ve grup üyelerinin enerjilerini istenen bir yöne kaydırarak değişimi gerçekleştiren kişidir (Bass,1965:81).

 Liderlik, insanları, hayal ettikleri amaçları gerçekleştirmeleri için etkileyerek bir araya getirme sanatıdır (İmrek 2004: 23-24).

 Hellriegel ve Slocum (1992:459-460) göre liderlik; “bazı amaçların başarılması yönünde insanların davranışlarını yönlendirme sürecidir.”  Gardner ve Avolio’ ya (1998) göre liderlik belirli amaçlar doğrultusunda

grup üyelerine önderlik etme ve onları ikna ederek grubu güdüleme süreci olarak tanımlamaktadır (aktaran: Eraslan, 2004:113).

 Liderlik belli bir durumda, belli bir anda ve belli koşullar altında bir grup üzerindeki; insanların örgütsel hedeflere ulaşmak için gönüllü olarak çabalamasını teşvik eden, ortak hedeflere ulaşmada yardımcı olan deneyimleri aktaran ve uygulanan liderlikten hoşnut olmalarını sağlayan etkileme sürecidir (Werner, 1993: 17).

 Krausz (1986: 86) ise liderliği, “diğer kişilerin faaliyetlerini etkilemekte kullanılan güç” olarak tanımlamıştır.

 Lider; üyesi olduğu örgütün ya da kurumun yaşamasını sağlamak, yaptığı işlerle nelere değer verildiğini açık bir şekilde göstermek, vizyon oluşturmak ve bu vizyonu toplum dolayısıyla kurum içinde benimsetmek sürecinden sorumlu olan kişi (Baltaş,2001;109).

 George ve Junes‘a göre (1995: 404) lider, “grupların ve organizasyonların amaçlarına ulaşmalarını sağlamak üzere gruptaki üyeleri etkileyen kişidir.”  Dubrin (1978) “liderliği amaçları gerçekleştirmek için uğraşanları duruma göre uyarlayıcı, onların sorularını yanıtlayıcı bir rol” olarak tanımlarken, Katz ve Kahn (1977) liderliği “organizasyonun günlük emirleriyle mekanik koordinasyonundan daha ötede etki yönünden ortaya çıkan bir fazlalık olarak tanımlamaktadır (Aktaran:Zel,2001:91).

(38)

 Liderlik insanları belirli amaçlar etrafında kümeleyen ve amaçların hayata geçirmek için insanları harekete geçiren bilgi ve tecrübelerin toplamıdır. Lider ise kendi iç grubunun üyelerinin net olmayan amaç ve düşünceleri ortaya çıkarabilen ve grup üyelerinin güçlerini bu amaçların etrafında birleştirebilen kimsedir (Eren, 2001: 465).

 Liderlik belirli bir zaman da, kişisel veya grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere bir kimsenin grubun üyelerinin faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi süreci iken lider” izleyenler, şartlar arasın daki ilişkilerin oluşturduğu karmaşık bir fonksiyondur.” (Koçel, 2003: 465).

 Lider ise başkalarını belirli bir amaç doğrultusunda davranmaya sevk eden, grupsal çabaları uzlaştıran, dolayısıyla grup üyelerini etkileyen ve takip edilmeye değer kişi olma özelliği bulunan kişidir (Usal, 1995: 268).

 İnsanların içinde yaşadığı grupların bir takım amaç ile beklentileri bulunmaktadır. Amaçların gerçekleştirilebilmesi ve beklentilerin yerine getirilebilmesi için grubu yönlendiren kişi liderdir (Ardıç ve Yenigün 1997;545).

Dubrin (2001:2-3), liderlik konusunda binlerce makale ve kitap yazıldığını, sonuç olarak liderliğin bir çok farklı şekilde tanımlandığını ifade etmektedir. Ancak, liderlik tanımında dikkat çeken özellik şudur ki; etki, güç ve otorite kavramlarının belirgin olarak ön plana çıkması, bir amacın olması, belli bir grubu yönlendirebilecek bir kişinin varlığıdır. Fakat liderliğin temelinde asıl olarak başkalarını etkileme gücü bulunmaktadır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2005: 204). Bu doğrultuda lider bir grup insanı belirli amaçları için bir araya getiren ve onları bu amaçları gerçekleştirmek için belirli bir yöne kanalize eden yönetsel otoriteye sahip kişi olarak tanımlanabilmektedir.

Lider, insanları etkileyebilme ve değişim ile dönüşümü sağlayabilme kapasitesine sahip olan kişidir. Liderin etrafında bulunan insanları etkileyebilme gücü; liderin amaca ulaşacağı inancı, lider ile lidere inanlar arasındaki gönül bağı (Koontz vd., 1980: 660) ve lideri izleyenlerin algıladığı imajı ile yakından ilintilidir. Bu noktadan hareketle, liderin en temel özelliği başkalarını etkileyebilmesidir.

(39)

Liderin kişileri etkileme gücünü sağlayan bazı araçlar bulunmaktadır (Baysal ve Tekarslan, 1998: 202). Bunlar:

 Meşru güç: Liderin yer aldığı gruptaki pozisyonuna bağlı olarak elde ettiği güç.

 Zorlayıcı güç: Liderin izleyicilerini belirli kurallara uymaya zorlama gücü.

 Ödül ve ceza gücü: Liderin kendi takipçilerini ödüllendirebilme ve cezalandırabilme hakkına sahip olabilmesidir.

 Bireysel nitelikler: Liderin özelliklerinin lideri takip eden kişiler tarafından benimsenmesi nedeniyle elde edilen güçtür.

Söz konusu araçlar liderin sayesinde lider izleyenleri üzerinde tam olarak otoriteyi sağlayarak izleyicilerini etkilemektedir.

1980’lerdeki liderlik tipolojileri ve tanımlamalarında yeni çığır açılmıştır. Söz konusu sınıflandırma ve tanımlamalar ile lider içinde yaşadığımız sosyal ve siyasal sistemin etkinliğini artıran katalizör konumuna gelmiştir.

2.2. Siyasi Lider Kavramı

Politik inşada liderlik, bilinmeyen ve karmaşık sosyal dünyayı anlamlı kılmaktır. Lider, bir kurumun en üstünde yer alan insanlar için yaratılan ideal bir tiptir. Bu nedenle lider bir tür dramaturg, ajitatördür. Çünkü kendisine meşru yetki ve fırsatlar sağlansa da, lider kendi özellikleri ile bir “ideal tip”,” her şeye değer kişi” yaratarak insanların kendisine inanması sağlamakta ve kitleleri peşinden sürüklemektedir (Edelman,1998:39). Bu bağlamda lider, iç grubunun gözünde bir imaj yaratarak siyasal sistemde belirleyici bir konum elde etmiş olmaktadır.

Siyasi liderliğin politika üzerindeki etkisi ve politik liderlik üzerine yazılan literatürün devlet fonksiyonlarının genişleyerek ülkelerin toplumsal ve ekonomik hayatlarına egemen olmaya başladığı “petrol krizi” ile ön plana çıkmaktadır. Böylelikle modern dünyada meydana gelen gelişmeler neticesinde, siyaseti ve dolayısıyla toplumsal gelişmeleri kontrol edebilmek amacıyla, politika liderler siyasi sistemin odak noktası haline gelmiştir. Başka bir deyişle siyasi liderler, devletlerin

(40)

ve diğer insan topluluklarının yaşamlarında çok önemli bir fark yaratmaktadır(Tucker,1995:xi).

Liderliğin interdisipliner bir hale gelmesi sonucunda, liderlik sosyoloji, psikoloji, tarih ve sosyal antropoloji gibi birçok disiplindeki akademisyenlerin üzerinde odaklandığı bir konu haline gelmiştir. Siyaset bilimcileri de bu akımdan etkilenerek, liderin ve liderlik süreçlerinin ulusal ve uluslararası siyaseti biçimlenmesinde oynadığı role, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Bu nedenle, birçok tanımlama yapılmıştır. Liderlik konusunda da vurgulandığı gibi, lider ve liderlik tanımı ile ilgili üzerinde uzlaşılan bir tanım bulunmaması, siyasi liderliğin tanımlanma zorluğunu beraberinde getirmektedir. Siyasi liderlik çalışmalarında var olan anlaşmazlık konularından bir diğeri de, liderin davranışlarını büyük ölçüde kişisel özellikler, hesaplaşmalar ve stratejilerin penceresinden bakanlar ile siyasi sonuçları bireylerin üzerinde pek az denetimin olabildiği tarihi, toplumsal ve iktisadi güçlerin bir ürünü olarak görenler arasında meydana gelmektedir (Heper ve Sayarı,2008:9).

Siyasi lider tanımları iki nokta üzerine odaklanmaktadır. Bunlar iktidar gücünün kullanılması ve lider ile takipçileri arasındaki özel ilişki olarak formüle edilmektedir.

Politik lider şu şekillerde tanımlanmaktadır:

 Kişisel açıdan sahip olduğu saygınlık, üstünlük ve çekicilik yüzünden kendisine itaat edilen kişidir (Duverger,1986:136).

 Halkı harekete geçirmek üzere bir yada birkaç kişi tarafından kullanılan güçtür (Blondel,1987:4).

 Totaliter bakış açısıyla liderlik karizmayla, kutsallıkla, tarihsel misyonla, mitoloji veya gelenek, dinsel veya ideolojik argümanlarla bir kişisel kült yaratılma süreci, bir insanın diğer insanlar üzerinde kutsal bir güç oluşturması,tanrısallaşmasıdır.Lider ise yaratılan kişilik kültü ile toplumun taptığı kişidir (Linz, 1984:32).

 Siyasi partinin en üst noktasında bulunan, partiyi tek başına ya da kurmaylarıyla birlikte yöneten kişidir ( Tan,2002:36).

Şekil

Tablo 1. Siyasal sistemin çevresi ve işleyişi (Kaynak : Ünsal, 1980:22)
Tablo 3. Gazetelerin Ortalama Günlük Satışları
Tablo 6. Gazetelerin Liderlere Yönelik Haberleri Yansıtma Oranı
Tablo 8. Konuların Dağılımı
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Yeni medyanın popüler kanalı olan İnternet ve İnter- net’in ikinci sürümü ile gelen sosyal medya, söz konusu ilişki ağını 2000’li yıllar sonrasında sanal

M ahalli İdareler Genel Seçimleri’nde Milas Belediye Baş- kanlığı makamı için 7 aday yarıştı. Seçimin en iddialı adayları olan Millet İttifakı Milas Belediye

are higher significantly before noon than afternoon..When users are more than 80 in multi- function sport court, users of more than 15 in shooting court and users of more than 40

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Amasra Tarlaağzı ve Gömü köyü için yap ılan termik santral başvurularının

Özinanır, zaman zaman bu suyu taşıyan özneyi genel bir “sol” olarak anmakla buland ırıyor (yukarıda böyle bir genel “sol” olmadığını vurguladık), ama yazının

Uygulanan yanlış programlar ve yönetim hataları yüzünden gerekli reformlar yapılamadığı için ülkemiz, yüksek enflasyon, çok büyük bir kamu borç stoku, düşük büyüme

Dile getirilen temel sıkıntılar arasında temsil edenler ile temsil edilenler arasındaki mesafenin (kopukluğun) oluşması ve /veya artması da yer almaktadır.

Vilayet Kongreleri’nde usulsüzlük yapılması durumunda iptal edilmesini isteme yetkisine sahip olan müfettiş- lerin, yılda bir kez Genel Sekreterliğin belirleyeceği bir