• Sonuç bulunamadı

1.2. Siyasal Sistem Kavramı

1.2.3. Siyasal Sistemlerde Siyasi Partiler

1.2.3.1. Siyasi Parti Kavramı

Siyasi partiler, hemen hemen her ülkede siyasal sistem ve söz konusu sistemin içerdiği siyasal yaşamın dinamik bir gücü ve vazgeçilmez bir kurumu olma özelliğine sahiptir. Siyasal rejimleri straksyonları(yapısı), siyasal partiler konusunda fazla öneme sahip bulunmamaktadır. Çünkü, politize olan grupların görüşlerini siyasi partiler aracılığı ile geniş kitlelere ulaştırmakta; bu sayede siyasal rejimin mahiyeti göz ardı edilmekte; siyasal partiler araçsal ve manipulatif bir öneme sahip olmaktadır.

Parti kavramının etimolojik kökeni; Fransızca’da bölünme anlamına gelen “part” kelimesine dayanmaktadır. Ancak, söz konusu kavram günümüzdeki anlamına yönelik ilk kez 1834 yılında “bir siyasi grup tarafından oluşan siyasi bütünleşme” ifadesi ile kullanılmıştır(http://www.etymonline.com).

Siyasi partiler konusunda birçok tanımlama yapılmış; ancak siyasi partilerin tanımlanması hususunda yazarların üzerinde uzlaştığı bir tanım bulunmamaktadır. Siyasi partilerin tanımlanması konusundaki sorunsal üç ana başlık üzerinde

yoğunlaşmaktadır. Bu konular; partinin niceliği, partinin yapısı ile örgütü ve partinin fonksiyonlarıdır(Özbudun, 1974:1-4). Bu ayrımların ışığında siyasi partileri politik denetim için mücadele eden gruplar olarak ifade eden Weber’e (Janoski vd, 2010:291) paralel bir şekilde genel olarak partiler bir program etrafında toplanan, halkın desteğini sağlayarak devlet mekanizmasının kontrolünü ele geçirmek isteyen ya da mevcut iktidarını sürdürme isteğinde bulunan istikrarlı/sürekli örgüt yapısına sahip siyasi topluluklar şeklinde tanımlanmaktadır (Kapani, 2004:160, Özbudun, 1974:4, Kışlalı, 2002:261). Siyasi partiler kanunda ise siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak ifade edilmektedir (www.basbakanlik.gov.tr).

Siyasi partiler, siyasal sistemin karmaşıklaştığı; geleneksel toplumdan modern topluma geçtiği aşamalarda; siyasal sistem girdi üreten ve ürettiği girdilerin çıktılara yani toplumsal sorun ve siyasal sorunlara yönelik alınan kararlarda siyasal sistemi yönlendiren mekanizmanın ele geçirilme, kontrol edilme ve denetlenme sürecinde karşımıza çıkmaktadır (Öztekin, 2001:75).

Siyasal sistemlerin önemli bir unsuru olan partiler, bireylerin homojen bir nitelik sergilememesi nedeniyle çeşitlilik göstermektedir. Çünkü, siyasi partiler farklı görüşleri savunan ve farklı talepleri olan insanları bir araya getirdiği için birbirinden farklıdır. Partilerin siyaset sahnesinde boy göstermeleri yaklaşık 150 yıl gibi bir zaman zarfını kapsamaktadır. Siyasi Partilerin ortaya çıkışı konusunda Seçim ve Parlamento içerisinde doğan partiler ve Seçim ve Parlamento dışında doğan partiler olarak yapılan tarihi sınıflandırma birtakım bilgiler sunmaktadır. Parlamento içerisinde doğan partiler, Roma cumhuriyetlerinden itibaren varlığını sürdürse de ilk somut örneği 1789 Fransız Kurucu Meclisindeki gruplaşmadır. Bu partilerin ortaya çıkış sebebi, ideolojik ve yöresel etkenler ile kişisel çıkarlar olarak belirtilmektedir (Duverger, 1986:16–22). Parlamento dışında doğan partiler ise seçim ve parlamento içerisinde doğan partilerin hazırlık aşamasında yer alan bazı sivil örgütlenmelerin (dernek, sendika, dini cemaatlerin, halkevleri, fikir kulüpleri) etkisi ile kurulan

partilerdir(Duverger,1986:23-27). Nicel anlamda çok fazla bulunan söz konusu partiler, daha çok meşru partilerin oluşumunda yer almaktadır. Bu nedenle partilerin ortaya çıkışı ve siyasa üretim sürecinde önemli katkıları bulunmaktadır.

Siyasi partiler siyasal sistemde kamusal amaçlara destek sağlayan yetkin tek kaynaktır. Siyasal sistem ile ilgili olan bütün alanlarda faaliyet gösterebilmektedir. Siyasal sistemin amacı iktidarı ele geçirmek ve iktidarın fırsat ve getirilerinden sonuna kadar faydalanmaktır Siyasi partilere destek işlevini seçmen yerine getirmektedir. Söz konusu destek, siyasal sistemin amaçlarının etkilenebilmesi için zorunludur. Partiler, siyasal sistemin bütünleşmesi konusunda ön plana çıkmaktadır. Bu işlevi yerine getirirken destek(seçmen) ile sistemin amaçlarını bütünleştirmektedir.

Siyasal sistem içerisinde belirli misyonları yerine getirmek için örgütlenen siyasi partilerin bir takım işlevleri bulunmaktadır. Siyasal partilerin bazı işlevleri evrensel nitelikte olup bazıları ise içinde bulunulan sistemin yapısına göre şekillenmektedir. Bu işlevler (Aydın,2006:182,Yayla, 2004:203, Sarıbay,2001: 10, Heywood,2006:361 Turan,1986:100-107):

 Belirli çıkarlar, toplumsal talepler ve düşünce eğilimlerini birleştirmek  Siyasal sistemde temsili sağlamak

 Toplumdaki bölünme ve/veya çatışmaları temsil etmek

 Halk kitlesi ile iktidar arasında ikincil bir yapı/köprü/iletişim kanalı vazifesi görmek

 Siyasal sosyalleşmeyi sağlamak, vatandaşları siyasal sisteme entegre etmek

 İktidar olarak ya da muhalefette bulunarak yönetim sürecine katılmak ve devlet mekanizmasını ele geçirmek, hükümetin organizasyonunu sağlamak  Toplumsal hedefleri belirleme, bunları gerçekleştirme arzusu ile toplumsal

reform ve dönüşümü sağlamak

 Toplum ve toplumu oluşturan bireylere kimlik kazandırmak, söz konusu kimliğin gelişimini ve devamlılığını sağlamak

 Siyasal sistemin işlerliliğini sağlamak için seçimlere katılmak, aday göstermek

İKİNCİ BÖLÜM

LİDERLİK KAVRAMI VE LİDER İMAJI

“Tarih liderin mezarlığıdır.” Thomas Carlyle İnsanoğlu, yaratılışından bu yana bir arada yaşama arzusunu içerisinde barındırmaktadır. Bu nedenle liderlik, grup yaşamının ortaya çıkardığı bir statüdür. Toplum halinde yaşayan insanların; inisiyatif kullanan, çözüm üreten, kişilere duyduğu ihtiyaç liderliğin varlık sebebidir (Güner, 2002:5, Eren, 2001:342). İlk ve ortaçağlarda liderlik daha çok iktidar ve güç kullanımı ile birlikte anılmakta ve sadece ülkeyi yönetenlere yakıştırılan bir özellik olmakta iken, sonraları daha demokratik tanımlamalarla kavram değişimine uğrayarak günümüzde sadece ülke yönetimi ile değil, şirket ve her türlü işletme yönetimi ile de ilişkilendirilmektedir.

Demokrasi dalgaları, bilimsel gelişmelerin artan hızı ve iletişim (haberleşme) araçlarındaki gelişmeler nedeniyle lidere ihtiyaç azaldı diye düşünülse de insanları ortak bir payda da buluşturabilmek, onların istek ile çıkarlarını koordine edebilmek (Maxwell, 1998:57) ve toplumların varlıklarını devam ettirebilmek için lidere gereksinim duyulmaktadır. Çünkü lider var olanı olması gereken dönüştürerek toplumsal potansiyelin harekete geçirilmesinde nihai bir rol oynamaktadır. Bu nedenle de lider; değişimle başa çıkmanın temel unsuru olarak ön plana çıkmaktadır.

Çalışmamıza konu olan Türk siyasetinde siyasi liderlerin özel bir yönü vardır. Siyasi liderler Türk siyasi hayatında başarı ve başarısızlıkları ile kritik roller üstlenmiştir. Siyasi liderlerin düşünsel yapıları, dünya görüşleri, liderlik üslupları ve stratejileri, siyasi hayatımıza damgasını vurmaktadır. Çoğu zaman liderlerin söylemleri ve davranışları siyasal rejimimizi bir meşruiyet krizi ile karşı karşıya bırakabiliyor ya da böyle bir krizin önlenmesini sağlayabilmektedir.

2.1. Lider Kavramı

Daha çok Yönetim Bilimi’ni ilgilendiren bir kavram olarak gözükse de aslında liderlik temeli sosyoloji ve siyaset alanına dayanan (Şişman,2002:1) liderlik

hakkında tek bir tanım yapmanın ve herkesin kabul edebileceği bir anlamla bağdaştırmanın mümkün olmadığı çok yönlü bir kavramdır. Bu nedenle, liderlik kavramını tanımlama çabalarının tümü; farklı anlam boyutları ile farklı disiplinlerin lider ve liderlik kavramını sahiplenme sorununu da beraberinde getirmektedir.

Etimolojik olarak 13. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkmasına rağmen son iki yüzyılda sıklıkla kullanılan (Stogdill, 1981:3) lider kavramı, İngilizce’de yönlendirme ya da önderlik etme anlamına gelen lead kelimesinde türemiştir. Lider kavramı, otoriter bir devletin yöneticisine Fuhrer, Duce ve Caudillo gibi verilen isim olarak tarif edilmiştir (www.ethmology.com). Lider kelimesi dilimizdeki sözlük anlamı itibariyle; “bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse, önder, şef” anlamlarında kullanılmaktadır. Buna bağlı olarak liderlik ise, “liderin görevini, lider olma” durumunu ifade etmektedir (www.tdk.gov.tr ). Sözcük anlamı ile genel manada liderlik kılavuzluk etmek, yöneltmek, başı çekmek, etkilemek, kumanda etmek, ilk olmak, önde gitmek, yol açmak ve göstermek, hakim olmak ile ilerleme sağlamak (Cox ve Hoover 2003: 6-7)olarak tanımlanabilmektedir. V.J.Bentz sadece 1949’a kadar ki liderlikle ilgili literatür taramasında birbirinden farklı 130 farklı liderlik tanımıyla karşılaşılmıştır (Bass, 1965:87). Bu bilgiden hareketle, liderlik kavramı üzerine, günümüze kadar bir çok tanımlamanın yapıldığı aşikardır. Ancak bu tanımlamaların hiç birisi, kesin hatlarıyla kavram üzerinde ortak bir tanımın oluşmasına katkı sağlamamıştır (Luthans, 2005:412-413). Başka bir deyişle liderlik kavramı üzerine çok sayıda tanımlama yapılmasına rağmen, üzerinde uzlaşılmış bir tanım bulunmamaktadır. Araştırmacılar, liderliğin tanımını daha çok kişisel perspektiflerine ve önem verdikleri olgulara göre yapmışlardır (Zel, 2001: 90). Bunlardan bazıları şu şekildedir:

 Liderlik,”gönüllü biçimde ortak amaçlara ve bu amaçları gerçekleştirmek üzere beraber çalışmaya yönelen bir kişi ile takipçilerinin içinde yer aldığı örgüt veya kurumda meydana gelen ve başkalarında gözleyebildiği bir faaliyet ve faaliyetler kümesi”(Gökçe ve Şahin,2001:89).

 Lider, “insanları etkileyen, yönetsel otorite sahibi olan kişi iken liderlik, amaçları başarmak için bir grubu etkileme süreci ve belirli hedefler dâhilinde birleştirme sanatıdır” (Akiş, 2004: 34-35).

 Lider vizyon sahibi olan kişidir. Liderlik bu “vizyonu paydaşlara dağıtma sürecidir” (Özden 2000: 57).

 Liderlik “ kişiler ve grup üyeleri arasında bir etkileşim ve alışveriş” iken, lider başkalarını etkileyen, başkalarından grup üyelerinin ihtiyaçları ile arzularından etkilenen ve grup üyelerinin enerjilerini istenen bir yöne kaydırarak değişimi gerçekleştiren kişidir (Bass,1965:81).

 Liderlik, insanları, hayal ettikleri amaçları gerçekleştirmeleri için etkileyerek bir araya getirme sanatıdır (İmrek 2004: 23-24).

 Hellriegel ve Slocum (1992:459-460) göre liderlik; “bazı amaçların başarılması yönünde insanların davranışlarını yönlendirme sürecidir.”  Gardner ve Avolio’ ya (1998) göre liderlik belirli amaçlar doğrultusunda

grup üyelerine önderlik etme ve onları ikna ederek grubu güdüleme süreci olarak tanımlamaktadır (aktaran: Eraslan, 2004:113).

 Liderlik belli bir durumda, belli bir anda ve belli koşullar altında bir grup üzerindeki; insanların örgütsel hedeflere ulaşmak için gönüllü olarak çabalamasını teşvik eden, ortak hedeflere ulaşmada yardımcı olan deneyimleri aktaran ve uygulanan liderlikten hoşnut olmalarını sağlayan etkileme sürecidir (Werner, 1993: 17).

 Krausz (1986: 86) ise liderliği, “diğer kişilerin faaliyetlerini etkilemekte kullanılan güç” olarak tanımlamıştır.

 Lider; üyesi olduğu örgütün ya da kurumun yaşamasını sağlamak, yaptığı işlerle nelere değer verildiğini açık bir şekilde göstermek, vizyon oluşturmak ve bu vizyonu toplum dolayısıyla kurum içinde benimsetmek sürecinden sorumlu olan kişi (Baltaş,2001;109).

 George ve Junes‘a göre (1995: 404) lider, “grupların ve organizasyonların amaçlarına ulaşmalarını sağlamak üzere gruptaki üyeleri etkileyen kişidir.”  Dubrin (1978) “liderliği amaçları gerçekleştirmek için uğraşanları duruma göre uyarlayıcı, onların sorularını yanıtlayıcı bir rol” olarak tanımlarken, Katz ve Kahn (1977) liderliği “organizasyonun günlük emirleriyle mekanik koordinasyonundan daha ötede etki yönünden ortaya çıkan bir fazlalık olarak tanımlamaktadır (Aktaran:Zel,2001:91).

 Liderlik insanları belirli amaçlar etrafında kümeleyen ve amaçların hayata geçirmek için insanları harekete geçiren bilgi ve tecrübelerin toplamıdır. Lider ise kendi iç grubunun üyelerinin net olmayan amaç ve düşünceleri ortaya çıkarabilen ve grup üyelerinin güçlerini bu amaçların etrafında birleştirebilen kimsedir (Eren, 2001: 465).

 Liderlik belirli bir zaman da, kişisel veya grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere bir kimsenin grubun üyelerinin faaliyetlerini etkilemesi ve yönlendirmesi süreci iken lider” izleyenler, şartlar arasın daki ilişkilerin oluşturduğu karmaşık bir fonksiyondur.” (Koçel, 2003: 465).

 Lider ise başkalarını belirli bir amaç doğrultusunda davranmaya sevk eden, grupsal çabaları uzlaştıran, dolayısıyla grup üyelerini etkileyen ve takip edilmeye değer kişi olma özelliği bulunan kişidir (Usal, 1995: 268).

 İnsanların içinde yaşadığı grupların bir takım amaç ile beklentileri bulunmaktadır. Amaçların gerçekleştirilebilmesi ve beklentilerin yerine getirilebilmesi için grubu yönlendiren kişi liderdir (Ardıç ve Yenigün 1997;545).

Dubrin (2001:2-3), liderlik konusunda binlerce makale ve kitap yazıldığını, sonuç olarak liderliğin bir çok farklı şekilde tanımlandığını ifade etmektedir. Ancak, liderlik tanımında dikkat çeken özellik şudur ki; etki, güç ve otorite kavramlarının belirgin olarak ön plana çıkması, bir amacın olması, belli bir grubu yönlendirebilecek bir kişinin varlığıdır. Fakat liderliğin temelinde asıl olarak başkalarını etkileme gücü bulunmaktadır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2005: 204). Bu doğrultuda lider bir grup insanı belirli amaçları için bir araya getiren ve onları bu amaçları gerçekleştirmek için belirli bir yöne kanalize eden yönetsel otoriteye sahip kişi olarak tanımlanabilmektedir.

Lider, insanları etkileyebilme ve değişim ile dönüşümü sağlayabilme kapasitesine sahip olan kişidir. Liderin etrafında bulunan insanları etkileyebilme gücü; liderin amaca ulaşacağı inancı, lider ile lidere inanlar arasındaki gönül bağı (Koontz vd., 1980: 660) ve lideri izleyenlerin algıladığı imajı ile yakından ilintilidir. Bu noktadan hareketle, liderin en temel özelliği başkalarını etkileyebilmesidir.

Liderin kişileri etkileme gücünü sağlayan bazı araçlar bulunmaktadır (Baysal ve Tekarslan, 1998: 202). Bunlar:

 Meşru güç: Liderin yer aldığı gruptaki pozisyonuna bağlı olarak elde ettiği güç.

 Zorlayıcı güç: Liderin izleyicilerini belirli kurallara uymaya zorlama gücü.

 Ödül ve ceza gücü: Liderin kendi takipçilerini ödüllendirebilme ve cezalandırabilme hakkına sahip olabilmesidir.

 Bireysel nitelikler: Liderin özelliklerinin lideri takip eden kişiler tarafından benimsenmesi nedeniyle elde edilen güçtür.

Söz konusu araçlar liderin sayesinde lider izleyenleri üzerinde tam olarak otoriteyi sağlayarak izleyicilerini etkilemektedir.

1980’lerdeki liderlik tipolojileri ve tanımlamalarında yeni çığır açılmıştır. Söz konusu sınıflandırma ve tanımlamalar ile lider içinde yaşadığımız sosyal ve siyasal sistemin etkinliğini artıran katalizör konumuna gelmiştir.

Benzer Belgeler