• Sonuç bulunamadı

Politik inşada liderlik, bilinmeyen ve karmaşık sosyal dünyayı anlamlı kılmaktır. Lider, bir kurumun en üstünde yer alan insanlar için yaratılan ideal bir tiptir. Bu nedenle lider bir tür dramaturg, ajitatördür. Çünkü kendisine meşru yetki ve fırsatlar sağlansa da, lider kendi özellikleri ile bir “ideal tip”,” her şeye değer kişi” yaratarak insanların kendisine inanması sağlamakta ve kitleleri peşinden sürüklemektedir (Edelman,1998:39). Bu bağlamda lider, iç grubunun gözünde bir imaj yaratarak siyasal sistemde belirleyici bir konum elde etmiş olmaktadır.

Siyasi liderliğin politika üzerindeki etkisi ve politik liderlik üzerine yazılan literatürün devlet fonksiyonlarının genişleyerek ülkelerin toplumsal ve ekonomik hayatlarına egemen olmaya başladığı “petrol krizi” ile ön plana çıkmaktadır. Böylelikle modern dünyada meydana gelen gelişmeler neticesinde, siyaseti ve dolayısıyla toplumsal gelişmeleri kontrol edebilmek amacıyla, politika liderler siyasi sistemin odak noktası haline gelmiştir. Başka bir deyişle siyasi liderler, devletlerin

ve diğer insan topluluklarının yaşamlarında çok önemli bir fark yaratmaktadır(Tucker,1995:xi).

Liderliğin interdisipliner bir hale gelmesi sonucunda, liderlik sosyoloji, psikoloji, tarih ve sosyal antropoloji gibi birçok disiplindeki akademisyenlerin üzerinde odaklandığı bir konu haline gelmiştir. Siyaset bilimcileri de bu akımdan etkilenerek, liderin ve liderlik süreçlerinin ulusal ve uluslararası siyaseti biçimlenmesinde oynadığı role, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlamıştır. Bu nedenle, birçok tanımlama yapılmıştır. Liderlik konusunda da vurgulandığı gibi, lider ve liderlik tanımı ile ilgili üzerinde uzlaşılan bir tanım bulunmaması, siyasi liderliğin tanımlanma zorluğunu beraberinde getirmektedir. Siyasi liderlik çalışmalarında var olan anlaşmazlık konularından bir diğeri de, liderin davranışlarını büyük ölçüde kişisel özellikler, hesaplaşmalar ve stratejilerin penceresinden bakanlar ile siyasi sonuçları bireylerin üzerinde pek az denetimin olabildiği tarihi, toplumsal ve iktisadi güçlerin bir ürünü olarak görenler arasında meydana gelmektedir (Heper ve Sayarı,2008:9).

Siyasi lider tanımları iki nokta üzerine odaklanmaktadır. Bunlar iktidar gücünün kullanılması ve lider ile takipçileri arasındaki özel ilişki olarak formüle edilmektedir.

Politik lider şu şekillerde tanımlanmaktadır:

 Kişisel açıdan sahip olduğu saygınlık, üstünlük ve çekicilik yüzünden kendisine itaat edilen kişidir (Duverger,1986:136).

 Halkı harekete geçirmek üzere bir yada birkaç kişi tarafından kullanılan güçtür (Blondel,1987:4).

 Totaliter bakış açısıyla liderlik karizmayla, kutsallıkla, tarihsel misyonla, mitoloji veya gelenek, dinsel veya ideolojik argümanlarla bir kişisel kült yaratılma süreci, bir insanın diğer insanlar üzerinde kutsal bir güç oluşturması,tanrısallaşmasıdır.Lider ise yaratılan kişilik kültü ile toplumun taptığı kişidir (Linz, 1984:32).

 Siyasi partinin en üst noktasında bulunan, partiyi tek başına ya da kurmaylarıyla birlikte yöneten kişidir ( Tan,2002:36).

 Politize olmuş herhangi bir gruba başkanlık eden ve yol gösteren kimse (Ülken,1969:224)

 Yönetilenin yapmak istemediği ve sevmediği işleri, onlara yaptırma yeteneğine sahip kişidir (Güner, 2002:6).

 Lider grup içerisinde kamu dikkatini çeken güçlü bir semboldür (Edelman, 1998,44).

 “Hem liderler hem de destekleyicileri tarafından konulan hedefleri bağımsız bir şekilde veya karşılıklı olarak gerçekleştirmek amacıyla, çeşitli ekonomik, politik ve diğer kaynakların bir rekabet ve çatışma konteksti içinde harekete geçirilmesiyle ilgili karşılıklı bir süreçtir.” (Burns,1978:425).

 Siyasi bir topluluğun başında bulunan, söz konusu topluluğu amaçlar yönünde kanalize eden, üyelerin bireysel amaçlarıyla topluluk amaçlarını koordineli hale getiren ve üyelerde ortak bir bilinç oluşturarak siyasal topluluğu yükseltme çabası içerisinde olan kişidir (Arklan,2006: 47)

 “Grup veya bir teşkilat mensuplarının faaliyetleri üzerinde tesir ve nüfuzu olan ve grup hedeflerinin ile grubun ideolojisinin oluşumunda önemli role sahip üyedir.” (Krech vd.1971:291.)

 “Homo Politicus” olarak ifade edilen siyasi lider; güç arayıcısı olan, giderek artan bir şekilde güce vurgu yapan, kendisi için güç talep eden, güçle ilgili beklentileri vurgulayan ve güç becerilerinde en azından minimum bir ustalık kazanan kişidir (Lasswell, 1976:39).

 “Mensubu olduğu grubun amaçlarına yön veren ve bunların hayata geçirilmesinde grubu en çok etkileyen kişi.” (Tekarslan v.d.,1989:104)  En aktif güç hamilidir (Lasswell ve Kaplan,1950:152).

 Bir ulusun üyelerini eyleme yöneltmek amacıyla bir veya birkaç birey tarafından güç uygulayıcı olan ve olmayacak olan şeyleri başaran kişidir (McFarland,1969:155).

 “Gruptaki karşılıklı iliksilerde, grubun kararlarında ve grubun amaçlarının seçiminde belirleyici bir rol oynayan bir grup üyesi.” (Külebi,1986:28)

Liderlik, dünyada en çok gözlenen en az anlaşılan olgulardan birisidir. Liderlik konusu üzerine eğilen birçok araştırmaya rağmen, politik liderlik hususunda kesin ve genel bir tanım yapmak çok zordur. Bunun nedeni; bilim adamlarının yaşadıkları zorluklar, yapısal öğeler, liderlik konusunun karmaşıklılığı olarak formüle edilebilir. Ancak, yukarıda yer alan politik lider tanımlarında “güç” kavramının ön plana çıktığı görülmektedir. Başka bir deyişle, siyasal liderliğin tanımında kullanılan en yaygın öğe güçtür. Zira siyasi liderliği referans alan herhangi bir teorinin temelinde politik güç bulunmaktadır (Friedrich,1970:17). Bundan başka siyasi lider ile yapılan tanımlardaki ortak noktalar ise; idare yetkisi, mevki nedeniyle diğer insanlardan ayrışma, mevcut ya da gerçekleştirilmesi umulan beklentilerin mimarı olma ve ait olunan grubun ideolojisini etkin kılmadır.

Tüm bu söylenenlerden hareketle, siyasi liderlik çalışmalarının;  Liderin kişiliğine

 Liderin geçmişi ve siyasi kariyeri  Liderin üslubu,yetenek ve stratejileri  Liderin ideolojisi, inançları ve amaçları  Liderin takipçileri

 Liderin etkileşim içinde olduğu siyasal ve sosyal sistem

 Liderin içinde bulunduğu ortamda karşılaşılan güçlükler ya da fırsatlar

 Liderin kullandığı teknikler üzerine odaklandığı görülmektedir (Peele,2005:189-193,Heper ve Sayarı,2008:13).

Liderlik sınıflandırmalarında liderlik çalışmaları ve siyasi liderlik tanımlarının odak noktası haline gelen konuların; liderlik tipolojilerinin kategorize edilmesinde de kullanıldığı görülmektedir. Bu bağlamda lider sınıflandırmalarında yukarıda formüle edilen noktalardan ve güç konusundaki farklılıklar üzerine odaklanılarak (Kellerman, 1986: 189) yapıldığı ifade edilmektedir. Lider sınıflandırmasında en çok üzerinde durulan isim otorite kaynağına referansla lider kategorizasyonunu yapabileceğimiz Weber’dir. Meşruluğu hukuki geçerlilik olarak değil de “otoriteye tabi olanlar tarafından beslenen inanç” anlamında kullanan Weber, Platon ya da Aristoteles gibi otorite tipleri arasında iyi ya da kötü diye herhangi bir ayrım yapmamıştır. Alman düşünür Max Weber siyasi liderliğe yönelik

yasal/rasyonel, geleneksel ve karizmatik olmak üzere üç tip meşru otorite olduğunu belirtmiştir (Kapani,2004:89). Buradan hareketle, söz konusu ayrımın lider sınıflandırmasına yardımcı olacağı düşünülebilmektedir.

Geleneksel otorite meşruluğunu çok eski zamanlardan beri yerleşmiş olan geleneklerden ve köklü geçmişten almaktadır. Bu otorite biçiminde itaatin temel ölçütü, geleneklere olan yoğun saygı ve bağlılıktır. Otoriteye tabi olan kişiler, geleneksel olarak aktarılan kaidelere yöneticilere itaat etmekte ve bağlanmaktadır. Bu nedenle kutlu geçmiş, geleneksel otoriteye olan bağlılığa da bir kutsallık atfetmektedir (Çetin,2003:96). Söz konusu otorite ve liderlik arasındaki bağlantıyı sağlayan ikinci tip karizmatik otoritedir. Yunanca Tanrı vergisi manasında kullanılan karizmadan (Kapani,2004:90) gelen karizmatik otorite; bir kişinin Tanrıdan gelen kutsallığı, kahramanlığı ve karakteristik özellikleri ile örnek alınması gereken olağanüstü insan imgesi/imajı ile yakından ilgilidir (Weber, 1986:327-329). Weber’e göre karizma; bireyi alışılmış, sıradan, öteki insanlardan ayıran ve onu doğaüstü, insanüstü yada en azından ayrıcalıklı özellikler kazanmış bir kimse olarak tanınmasını sağlayan bir kişilik niteliği olarak tanımlanmaktadır (Uztuğ, 2002: 142). Bu bağlamda liderin olağanüstü özelliklerinin iktidarın meşruluğunu olağan kıldığı düşünülebilmektedir. Ancak bu meşruluk, liderin yaşam süresi ile sınırlıdır. Bu liderlik tarzı yetki ve geleneklere dayanmamakta ve belli bir kişinin liderin karizmatik olduğuna dair duyduğu inancı ortaya çıkması ile oluşmaktadır (Wilner,1946:245-247). Son otorite türü, yasal-rasyonel otoriterdir. Bir kişinin yönetme yetkisini herkesin uyduğu kurallardan alması liderin meşruiyeti sağlamaktadır. Weber, bu lider tipini bürokrasi ile beraber açıklamaktadır. Söz konusu yasal zeminde bürokratik yapıda, herkesi bağlayan kurallar ile belirlenen resmi yetki alanları, resmi işbölümü ve bunların sistematik sürekliliği mevcuttur (Weber, 1993:207-208). Bütün bu bilgilerin ışığında, Geleneksel otorite sonucunda geleneklerin ve geçmişin verdiği meşrulukla sorgulan (a)mayan, salt itaat edilen geleneksel lider; karizmatik otorite ile özellikle kriz anlarında ortaya çıkan karizmatik lider, kişisel özellikleri ve başarısında etkilenilen karizmatik lider; yasaların verdiği yetki ile bürokratik lider tipi bulunmaktadır.

İkinci liderlik sınıflandırılması; Harold D. Lasswel tarafından Thomas Carlyle’nin “Büyük İnsanlar Teorisine” göre şekillenmemiştir. Söz konusu teoriden

hareketle, Lasswell liderleri politik ajitatör1 ve politik yönetici olarak kategorize etmiştir (Lasswell, 1930:77-78). Politik ajitatör, değerli bulunan hedeflere ulaşmak için halkını harekete geçiren canlı bir figürdür. Topluma hâkim bir kişinin konumu; halkın duygularını harekete geçirmeye ve onu güdülemeye dayanmıyor ise toplumun dikkatini çeken bir ajitatördür (Blondel,1987:38). Başka bir deyişle, toplumu motive eden ve onu istediği yöne kanalize eden politik ajitatör siyasi sistemin belirleyicisi konumunda iken, siyasi manada görevlerini ifa eden siyasi yönetici ise siyasi sistemin genel işleyişini etkilemektedir. Politik ajitatör ile politik yönetici arasında bir ayrım yapan Lasswell’e göre politik yönetici ise sadece görevlerini yerine getirmektedir. Yöneticiler meydana gelen olayları biçimlendirme ve söz konusu olayları istenilen noktalara ulaştırma da politik ajitatörden daha az başarılıdır (Lasswell,1930:79-80).

Yukarıdaki klasifikasyonlardan hareketle, liderin birçok ülkede siyasi sistemin temel belirleyicisi olduğu anlaşılmaktadır. Artık siyasetin temel aktörü siyasal partiler değil siyasi liderlerdir. Söz konusu bu gerçek siyasal sistemden tamamen bağımsızdır (Yıldız, 2002:81). Siyasal liderlerin belirleyiciliğinin en temel sebebi ise başında bulunduğu ve peşinden sürüklediği siyasal topluluktur. Siyasi lider, kendisine inanlar için bir prototiptir. Bu nedenle liderin etrafında kümelenen kişiler liderlerinden kolay kolay vazgeç (e)memektedir. Böylelikle demokratik amaçlara hizmet eden liderler bile bulundukları konumu/koltuğu uzun süre bırakamamaktadırlar. Bu durum için de genellikle usta, kurt, iyi siyasetçi gibi stereotipler oluşturulmaktadır. Çalışmamızın konusunu siyasi parti liderleri oluşturduğu için siyasi parti liderlerinin mevcut durumlarının analiz edilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır.

Liderler, siyasi partinin en tepe noktasında bulunan en aktif ve en gözde kişilerdir. Siyasi partiler her ülkede siyasetinin vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir. Hatta demokrasinin tam anlamıyla konsolide edilemediği yerlerde ise siyasi sistemin en etkili öğesi konumundadır. Ancak çoğu lider siyasi parti ile özdeşleşmiş; siyasi partinin üzerinde tek ”el” oluşturmuştur. Kışlalı (2002: 269) da bu durumu seçmenlerin algılanması zor olan bir kurumsal yapıyı (parti realitesini) lider gibi

      

somut bir kişiyle bütünleştirmeleriyle açıklamaktadır. Bu nedenle –siyasi rejim ne olursa olsun-, siyasi parti liderlerinin zahiride demokratik, reelde ise oligarşik olduğunu söylenebilmektedir. Parti tüzüğünün ya da seçim kanunun verdiği yetki ile zamanla liderin oligarşik bir tutum sergilediği sergilemektedir (Duverger,1986:210). Bu konu hakkında en bilinen çalışma Robert Michels’e aittir. Michels’e göre, her toplumda ve her örgütte var olan küçük yönetici grubu, giderek bir oligarşi oluşturma eğilimindedir. “Oligarşi’nin Tunç Kanunu” olarak isimlendirdiği bu sava göre, söz konusu yönetici grup/azınlık karar verme mekanizmasına sahip olarak otoritesini sağlamlaştırmaktadır (Kışlalı,2002: 268). Bu küçük azınlığın başında ise liderler gelmektedirler. Söz konusu kurum ya da örgütün üyeleri liderleri putlaştırarak onları büsbütün güçlendirmeleri liderin işini daha da kolaylaşmaktadır. Böylelikle parti liderleri önemli kararların alınmasında ve parti örgütünün kontrolünde tek söz sahibi olmaktadır (Bektaş,1993:75,Özüerman, 2000:153-159)

Ülkemizdeki siyasi parti liderleri hakkında yapılan analizlerin yukarıda belirtilen durumlarla örtüştüğü söylenebilmektedir. Lider, partinin üyeleri için bir örnek teşkil etmektedir. Bu nedenle seçmen ve parti üyelerince benimsenen bir liderin değişmesi nadir görülmektedir (Özbudun,2003:79). Bu olayı günümüz Türkiye'sinde de yakından gözlemlemek mümkündür. Ülkemizde uzun süre parti liderliğinde kalan kişilere daha usta ve iyi politikacı gibi nitelikler yakıştırılmaktadır. Ancak bu bağlılığın asıl nedeni; Türk siyasi hayatında partileşme çabalarının yoğun bir şekilde devam ettiği 20. yüzyılın başından günümüze siyasi partilerin lider merkezli bir görünüme sahip olduğu gerçeği ve otoriter lider tipi ile açıklanabilmektedir. Otoriter lider görüntüsü, liderin demokratik yöntemleri benimser gibi görünmesine rağmen benimsememesi ya da tam anlamıyla kabullenmemesi ve yarışmacı bir ortamının olmaması ile yakından ilgilidir (Tuncay,1996:184-186). Bundan dolayı ülkemizde aktif siyaset içinde olan kişiler; liderlerinin güçlü pozisyonları ve lidere bağlı olmazlar ise partinin yer aldığı platformlarda kendilerine yer edinmelerinin imkânsızlığı nedeniyle liderlerini her konuda desteklemektedir (Yanık,2002:120). Hal böyle olunca lider sultası güçlenerek iktidar ve muhalefet partilerinde bir siyasal hastalık ortaya çıkmaktadır (Bilir,2009 www.idc.sdu.edu.tr. ).

Benzer Belgeler