• Sonuç bulunamadı

Şarkısı sürüyor...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şarkısı sürüyor..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T T - ^¡l L Z U \

_________5

BAŞKENT GÜNLERİ

Şarkısı sürüyor...

M Ü Ş E R R E F H E K İM O Ğ L U

S

oğuk bir başkent günü, yoğun trafik, gözüm saatte, Ankara Üniversitesi'ne koşuyorum. Yekta Güngör

Özden onuruna

düzenlenen bir toplantıya. Önce bir konser, piyanist

Anjelika Himalaya, yeni

kurulacak konservatuvarın öğretim üyesi olarak selamlıyor konukları. Cumhurbaşkanı Demirel’in öngörüsü gerçekleşiyor, üniversitelerde bir de konservatuvar açılıyor. Ankara Üniversitesi’nin hazırlıkları son aşamaya geldi, yakında öğretim başlıyor.

Konserin son parçası Kırım Rapsodisi, İstiklal

Marşımızdan dizelerle böyle bir toplantıya çok yakışan bir yapıt. Küçük bir konser ama müziğin gizemini yaşatıyor, sona eren günün gerilimini, yorgunluğunu aşıyor insan. Acaba duydunuz mu, ben ilk kez Rektör Akbay'dan duydum o akşam. Ankara

Üniversitesi'nde senato toplantıları da küçük bir konserle başlıyor şimdi. Öğretim üyeleri önce müzik dinliyor, sonra bilim dünyasının sorunlarını görüşüyor.

Parlamentoda da bir yöntem uygulanamaz mı acaba? Resital değil bir orkestra konseri belki. Demokrasi orkestrasını

seslendirenlere esin verebilir. Yekta Güngör Özden Ankara Hukuk Fakültesi’nden, Cumhuriyetimizin altyapısını oluşturan kişilerin yetiştiği bir kuruluş, Sayın Özden de dalında doruğa ulaşan bir öğrencisi. Eski dostları, sınıf arkadaşları arasında mutlu saatler geçirdi o akşam. Bir yandan da “Atatürk Sîzsiniz” adlı kitabı imzaladı. Genişletilmiş 3. basımı gördünüz mü? Yekta Güngör Özden’den bir hoş seda kitaplığımıza.

Biliyorsunuz, ben evrensel müziği seviyorum, Atatürk’ün müzik devriminin amacına ulaşması için çaba gösteriyorum ama geleneksel müziğimizin ustalarına, dalında tepelere ulaşan şarkıcılara, çalgıcılara da sıcak bakar, yüreğimde güzel tınılarla anımsanm onlan. Onlardan biri de

Safiye Ayla. Büyükbabam çok sever, tüm

plaklarını alır, sık sık çalar, bize de dinletirdi gramofonda. 1970’li yıllarda Macaristan’a gittiğim zaman Estergon kalesini kulağımda Safiye Ayla’nın şarkısıyla gezdim.

Unutamadığım bir olay da Kadıköy’de Süreyya Paşa Sineması’nda yaşanıyor. Bir dernek yararına verilecek konser için hayli yüksek bir ücret istiyor Safiye Ayla. Çekişe çekişe bir pazarlık ama ücreti indirmiyor. Konser çok başarılı, herkes birbirine teşekkür ediyor, derken Safiye Ayla’ya parasını ödemeye geliyor dernekçiler. “ Karakız parayı almadı” , diye anlatıyor dernek üyesi. “Kimsesiz çocuklar

yararına verdiğim bir konserden para alacak kadar vergisiz değilim”, diye

parayı geri çeviriyor, pazarlığın çocuklar için daha çok para sağlamak istediğinden kaynaklandığını söylüyor. Yıllarca sonra

İstanbul’da, Cağaloğlu’nda Türkiye İşçi Partisi’nde bir karşılaşmamız var. Emekten yana politikayı desteklemek görevinden söz etti bana. İncecik bir kadın, ama sesi dağları deliyor, Yanık Ömer’i söylerken öz şarkısını da duyuruyor. Yaşamı sona erdi ama şarkısı sürüyor.

Yaşamını yitiren biri de Yaşar Güvenirgil geçen hafta. Başkent gecelerine ses ve renk katan bir sanatçı. İzmir Caddesi’nde bir kulübü var, piyanoda Yaşar Güvenirgil. Şarkılarıyla sevdalanır, danseder

başkentliler, sessiz ve derinden söyler şarkıları.

Sensiz saadet neymiş - Tatmadım bilemem ki

Alnımın yazışısın - Ne yapsam silemem ki... Kulüp kapandı, başkent Yaşar Güvenirgil’siz kaldı sonra, boşluğu dolmadı, şarkıları unutulmadı. Birkaç çift tanıyorum, alınyazılarını silemediler, seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli dizesini yalanlayarak dansettiler yıllarca. Yakından sevmenin güzelliğini yaşadılar.

Bir şarkı, bir dize ne güzel çağrışımlar yapıyor kimi zaman. Kulüp Yaşar da, Süreyya’da dansedenler arasında İnci ve

Gündoğdu Akkor çifti de var. Önce

Hacettepe’nin, sonra Bilkent’in mimarlarından biri. Akrabalığı yok ama

Doğramacı ağacının dallanndan bir karı-

koca. Dansetmeyi unutmadı ama şimdi başka uğraşlardan hoşlanıyor Akkor çifti. Gündoğdu Akkor dergiler hazırlıyor, resim yapıyor durmadan, Bilkent tepeleri gibi yeşeriyor, renkleniyor duvarları, inci Akkor da seramik, resim çalışmalarından sonra dantel örüyor şimdi, yaratıcı gücüne yeni motifler ekliyor. Küçük laleler, ya da karanfillerle incecik bir kitap ayracı. Ucunda mavi bir boncuk. Romantik kitaplara çok yakışır doğrusu. Diyelim bir şiir kitabına, ya da Nâzım’ın mektuplarına.

Gözleri baldan tatlısı kansına yazdığı mektuplara.-^

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu kura- ma göre evrenin ilk anlar›nda meydana gelen küçük kuan- tum dalgalanmala- r›, saniyenin çok küçük bir kesiri içinde evreni ola- ¤anüstü boyutla- ra

Şimdi insanların yalnız doğdukları yerler değil, doydukları yer­ ler ve doymak için tuttukları işler de önemlidir diyerek, biraz da İstanbul

Alınan biopsi malign melanom olarak so- nuçlandı, ve MR'da kitlenin sol maksiller sinüs- den kaynaklanıp burun içine ilerlediği, nazal septumu destrükte ettiği, sol anterior

Level 1-4 lymph node positivity was noted in 29.4%, 33.3% and 6.8% of patients with liver metastasis, lung metastasis and seminal vesicle invasion, respectively.

Mil­ lî Eğitim Bakam iken pek çok kimse ile karşılaşmış, hemen hiçbirini de unutmamıştı... Hepimizin anılarında Yüoel’den bir şeyler

Türk filosunun yüz altmış iki parçaya karşı yüz yirmi iki parçadan ibaret olması h ar­ be başlamadan evvel bazı üme­ ranın tenkidini mucip olmuş -

Bahar (2000), yapt191 cahsrna ile universite ogrencisi 200 kislden olusan bir grupla, ogrencilerin ozon tabakasi ve sera etkisi gibi konulardaki bilgi duzeylenni

[r]