• Sonuç bulunamadı

Yaptırılamıyan en son selatin camii:Aziziye Camii neden yapılamadı?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaptırılamıyan en son selatin camii:Aziziye Camii neden yapılamadı?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TARİHÎ BAHİSLER

Yaphnlam ıyan En Son Selâtin Camii

.55»'

' " ' " -y----

>

r ]

J

¿ ¿ . ¡ ı " .*

y?,Z}

---- '

Camii neden yapılamadı

1

Yakııı zamanlara kadar Maçka sırtlarında (Taşlık) adiyle halk arasında tanılan saha lıı şasi tahakkuk edemiyeıı (Aziziye) camiiniıı

temellerini teşkil etmekte idi.

...

Y A Z A N :

... ..

ı

M E H M E D . R EŞ i D

Aziziye

F

 T İH Sultan Mehmed, 145S Milâdî tarihinde Istanbulu fethetmeğe muvaffak olduğu za­ man şehri pek harap ve perişan bulmuştu. Bu manzara. Bizans payitahtının uzun müddet muha­ sara edilip muzaffer Türk ordu­ sunun - hücum sırasında - belde­ yi tahrip etmesinden asla ileri gelmemişti. Şehrin, sabık sahip ve hâkimlerinin eski Şarkî Roma İmparatorluğunu idare etmek hünerini kaybetmelerinden dola­ yı devletin her sahasında görülen gerileme' ve tereddi hareketiyle beraber bizzat şehrin tanzim ve imarını ihmal etmiş ve eski t a ­ rihî âbidelerin çöküp yıkılması­ na seyirci kalmış olmalarından doğan zarurî bir vaziyetti.

Fâtih devrinden başlayarak ge­ çen bu beş asır içinde “Türk İs­ tanbul., un inşasını tamamlayıp güzelleştirecek büyük âbidelerin slklet merkezini -daima- ''Salâtin camileri,, teşkil etmişti. Çünkü camiler, yalnız bir mabed değil; aynı zamanda - etrafındaki med­ reseleri, kütüphaneleri gibi ilim ve tedris müesseselerinden baş - ka - bizzat da gerek dinî, gerek İlmî sahada hoca, İle bütün tale­ be arasında yapılacak münakaşa­ lı dersler için birer dershane ma­

hiyetinde idi.

îslâmiyetin bidayetindenberi İslâm mabedlerine toplayıcı m â ­ nasına gelen cami denmesinin sebebi budur.

OsmanlI devletinin son devirle­ rinde gerek parasızlık, gerekse ilim ve kültür hareketlerinin ya­ vaş yavaş kurulmağa ve çoğal­ mağa başlayan yeni tarzdaki mekteplere geçmezi üzerine ea - miler, yalnız ibadet maksadına ta,hsis edilmişti. On dokuzuncu asırda yapılan camilerin -nisbe - ten- daha küçük olması ve aynı zamanda Türk mimarîsinde bir gerileme devrine tesadüf etmesi, meydana gelen eserlerde - sanat bakımından da - bir tereddiyi ifade etmektedir.

Bunun tesiriyle olacak ki Tan­ zimat feı-maniyle yeni bir devir açan Sultan Abdülmecid, Türki - yîŞSin ve Osmanlı saltanatının yeni İçtimaî şartlarını karşıla­ mak için Avıupa’dakilere müşa­ bih ve Dolmabahçe gibi muaz zam bir saray inşa ettirmek­

te. tereddüt etmemiş olduğu

halde eski Mı Ât.tu Minilerine bir

yenisini ilâve etmeği düşünme­ mişti. Ancak annesi Bezm-i Âlem Kadınefendlnin ısıariyle Dolma- bahce’deki Valide Camiini nisbe- ten büyük ve Nişantaşı’nda T e ş ­ vikiye Camii gibi orta çapta bir kaç mabed inşa ettirmişti.

-.

***

Sultan Abdülâziz’in ağabeysi Sultan Mecid, 7 veremli bir hasta

olduğu için hassas ve asabî ol - makla beraber - mütevazı mizaç­ lı ve herkese karşı pek nazik davranırdı. Bu Padişah lüzumlu gurur ve azametlerden çekindiği gflST küçük kardeşine ve halefine bu -haslet ve vasıfları miras bı - rakmağa muvaffak olmamıştı. Sultan Aziz, kardeşinin boş bı - raktığı Osmanlı tahtına büyük bir kibir ve gururla oturmuştu. Çok kuvvetli bazulu ve pehlivan cüsseli yeni Padişah, seleflerinin şeref ve şöhret bırakan icraat ve eserlerinden geri kalmak istemi- yen bir mizaçta olduğundan, a - ğabeysinin şöyle dursun, ecda­ dından en kudretli hükümdarla­ rından yüksek işler görmek, e- serler bırakmak azminde idi. O- nun için İstanbul’da ismini ebe­ dileştirecek pek büyük bir cami yaptırmak arzusuna mukavemet edemedi. Esasen çoktanberi Fâ - tih, Sultanahmet. Yenicami ve Bayezit ayarında âbideler mey - dana gelemiyordu.. Ne millî ser­ vetimiz, ne de eski büyük kud­ retli mimarlar vardı. Son devir­ lerin camileri de - hemen umu­ miyetle - gelişi-güzel yapılfnış bi nalaıdı. Fakat zamanın tâcidaı-ı çok mağrurdu, bu hakikati bir türlü anlaşamıyordu!

filh a k ik a şehrin İstanbul ya- kM i Türk kültür ve bedayiinin

emsalsiz âbideleri, camileri, İ s ­ tanbul’un millî hüviyetini v e r i­ yor, bu tarihî beldeyi Türk vata­ nına perçinliyordu.

Halbtıki Beyoğlu ve civarı t e ­ peleri, klâsik salâtin camilerimi - zin kıymet ve büyüklüğünde bir Müslüman mabedinden mahrum­ du.

Sultan Aziz, muhayyilesinde canlandırdığı camiin uzaktan ve denizden görülebilecek bir İhtı şamda olması için Beyoğlu hava­ lisinin yüksek bir yerinde yapıl­ masını istiyordu. Galata yangın kulesinden Şişli açıklarına kadar Beyoğlu’hun bütün yüksek tepe - lerini bizzat gezerek dolaştı.

Nihayet selefi ve kardeşi Sul - tan Mecid’in Dolmabahçe sırtla­ rında kısmen istimlâk ederek boş bıraktığı ve arada İbazı münferit binaların bulunduğtı sahayı yeni yaptıracağı ((Aziziye Camii) için son derece münasip görüyordu.

Ancak (Valide Çeşmesi) ve (Vişnezade) mahallelerinden bu kısma ve civara taallûk eden bir kısım evleri de istimlâk etmek lüzumlu bulunuyordu. Çünkü Sul tan Aziz, burada yaptıracağı ca - miin tam önüne çıkmak üzere - Dolmabahçe Sarayından camiin

kaplıyacağı sahaya kadar - asma bi-r köprü yaptıracaktı.

Bütün bu titiz dikkat ve İtina - laı-, Dolmabahçe Sarayına hâkim bir tepede yapılacak yeni cami münasebetiyle Padişahın bu ha­ valiye verdiği ehemmiyetin mah­ sulü bulunuyordu.

Hünkâr, temel atma merasimi­ ni bir an evvel yaptırmağa ve fii­ len de inşaata hemen başlamağa karaı- vermiş bulunuyordu. İnşa­ atın başlıyabilmesi için de istim­ lâk edilecek binaların İstimlâk muamelesini ikmal ile ve derhal yıkdırtmak, kaldırtmak icabedl - yordu.

Şevket ve ihtişamını ve bundan doğan şan ve şerefini arttıraca­ ğına inandığı bu camiin -müm - kün mertebe- kısa bir zamanda inşasını başarmak üzere her tür­ lü teşebbüs ve fedakârlıktan çe­ ki ıvmiy e çekti.

Sultan Aziz, istimlâk »dilecek binaların sayısını bir heyete tes­ pit ettirdikten sonra her binaya birer birer uğramak ve her evi sahibinden bizzat almak külfeti­ ne de katlanmak hevesine kapıl­ mıştı.

Padişah bu maksatla bir gün

yanında altın liralar dolu bir

»u-Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Cami, çeşme, sebil, imaret, kervansaray, han, hamam dizileri, Istanbulda Türklüğün sahiplik damgası halinde yaşar, eski zengin­ le* bir yandan gönüllerinin cöm

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

職涯講座~國際級專業彩妝師 Penny 主講「打造 24hr 專業形象講座」 學務處生涯發展與就業服務 組本學期職涯講座「打造 24hr 專業形象講座」於 2011 年

臺北醫學大學今日北醫: 終身學習,從「皮克斯20年動畫展」開始!

Analiz sonuçları ile dağıtım adaleti, prosedür adaleti ve etkileşim adaleti; kabullenici sessizlik, kabullenici seslilik, savunmacı sessizlik ve savunmacı seslilik

Buna göre, her madde asl›nda zehirdi, bir maddenin faydal› ya da zararl› oluflu- nu, al›nan doz belirliyordu ve canl›lar için yararl› ya da yaflam için

Konsolosların Astrahan’dan Nikola’ya kadar (Kızılsu’nun 550 km kuzeydoğusundan geçerek) oradan da yaklaşık 700 km’lik deve kervan yoluyla Hive’ye

— Üzerinde ipek elbise, ayağında pahalı cinsten kundura taşıyan bir Türkü ben sevemem.. Fakir milletlerin lüks için para harcetmesine ta­ hammül