• Sonuç bulunamadı

RESİM BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÇOCUKLUK DÖNEMİ RESİM YAŞANTILARININ İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "RESİM BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ÇOCUKLUK DÖNEMİ RESİM YAŞANTILARININ İNCELENMESİ"

Copied!
72
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

MESLEKĠ RESĠM EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

MESLEKĠ RESĠM-Ġġ EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

RESĠM BÖLÜMÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN ÇOCUKLUK DÖNEMĠ

RESĠM YAġANTILARININ ĠNCELENMESĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan Huriye ŞANLI

(2)

T.C.

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

MESLEKĠ RESĠM EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

MESLEKĠ RESĠM-Ġġ EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

RESĠM BÖLÜMÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN ÇOCUKLUK DÖNEMĠ

RESĠM YAġANTILARININ ĠNCELENMESĠ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Huriye ŞANLI

Danışman

Yrd.Doç.Dr. K.Özlem ALP

(3)

JÜRİ ONAY SAYFASI

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü‟ne

Huriye ġANLI‟nın “Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim YaĢantılarının Ġncelenmesi” baĢlıklı tezi 07.06.2010 tarihinde, jürimiz tarafından Mesleki resim Eğitimi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

BaĢkan (Tez DanıĢmanı): Yrd. Doç.Dr. K. Özlem ALP………

Üye : Yrd. Doç.Dr. Ġbrahim KISAÇ.………

Üye : Yrd. Doç.Dr. AyĢegül TÜRK……….

(4)

ÖNSÖZ

Yüzlerce yıldır, resim sanatı insanoğlunun fikirlerini, duygularını kısaca yaĢantılarını renk ve biçimle yüzeylere yansıttığı bir etkinlik olmuĢtur. Ġnsanın yaĢamı anlatmak için seçtiği bu etkinlik farklı süreçlerden ve aĢamalardan geçmiĢ ve günümüzde uygun eğitim ve öğretim yaklaĢımları ile geliĢmiĢtir.

Resim eğitimi; aile, okul ve diğer yaĢantıları içeren bir süreçtir. Bu yaĢantılar, çocuğun geliĢimi ve ilerideki hayatında meslek seçimini etkiler. Çocuğun bütünlük kazanması açısından bu etkilerin olumlu geçmesi gereklidir.

Bu araĢtırma, resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantılarının incelenmesi, ortak ve farklı yanların bulgulanması amacı ile yapılmıĢtır.

AraĢtırma 2 bölümden oluĢmaktadır. Ġlk bölüm kiĢisel bilgileri, ikinci bölüm 7-14 yaĢ çocukluk dönemi resim yaĢantılarına iliĢkin görüĢleri kapsamaktadır. Sonucun ardından, araĢtırmada kullanılan kaynaklar, kaynakçada yer almaktadır.

Bu çalıĢmanın baĢlangıçtan sonuna kadar her aĢamasında desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve yapıcı eleĢtirileriyle yol gösteren değerli danıĢmanım Yrd. Doç.Dr. K.Özlem ALP‟e, verilerin istatistiksel değerlendirme sürecinde bana değerli vaktini ayırarak yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç.Dr. Ġbrahim KISAÇ‟a çok teĢekkür ederim. Ayrıca her an yanımda olan ve desteklerini esirgemeyen aileme Ģükranlarımı sunuyorum.

Huriye ġANLI

(5)

ÖZET

RESĠM BÖLÜMÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN ÇOCUKLUK DÖNEMĠ RESĠM YAġANTILARININ ĠNCELENMESĠ

ġANLI, Huriye

Yüksek Lisans, Mesleki Resim Eğitimi Ana Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç.Dr. K.Özlem ALP

Ankara 2010

Bu araĢtırmanın amacı resim bölümü öğrencilerinin çocukluk döneminde yaptıkları resimleri; aile, okul ve diğer yaĢantıları açısından incelemektir.

Bu araĢtırmanın örneklemini; Ankara‟da Hacettepe ve Gazi Üniversitelerinin resim eğitimi veren bölümlerinde eğitim alan 250 kiĢi oluĢturmuĢtur. Öğrencilerin çocukluk döneminde nasıl bir yaĢantı içinde oldukları ve resim ile ilgili yeteneklerinin nasıl desteklenip desteklenmedikleri durumunu belirlemek amacıyla uygulanan anket sonucunda, öğrencilerin çocukluk dönemi resimleri ile ilgili yaĢantıları; aile, okul ve diğer yaĢantıları boyutunda incelenmiĢtir.

Veriler SPSS 13.0 istatistik paket programı kullanılarak analiz edilmiĢtir. Ortalama, standart sapma kullanılmıĢ, ikili gruplarda t Testi, ikiden fazla grupların karĢılaĢtırılmasında Tek Yönlü Varyans Analizi ve gruplar arası farkın tespiti için Tukey testi kullanılmıĢtır.

AraĢtırmanın bulgularına göre; öğrencilerin cinsiyetlerine göre okul hayatlarının değerlendirilmesinde kız öğrencilerin erkek öğrencilerden daha çok desteklendiği görülmüĢtür. Öğrencilerin resim ile ilgili aile yaĢantılarının, mezun oldukları lise türüne göre incelendiğinde; Anadolu Liselerinin diğer lise türlerine göre ortalamasının yüksek olduğu yani Anadolu Lisesi öğrencilerinin aile içi resim yaĢantılarının daha zengin olduğu gözlenmiĢtir. Öğrencilerin resim ile ilgili okul yaĢantılarının mezun oldukları lise türüne göre değerlendirilmesinde; Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinin daha olumlu yaĢantılar sergilediği ve Genel Lise ile Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi ve Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi ile de Meslek Lisesi arasında anlamlı farklılıklar olduğu bulgulanmıĢtır. Meslek Lisesi öğrencilerinin okul yaĢantılarının diğer lise türlerinden mezun olan öğrencilere göre daha sınırlı olduğu ortaya çıkmıĢtır. Resim bölümü

(6)

öğrencilerinin aile ve diğer yaĢantılarının anne eğitim düzeyine göre değerlendirilmesinde ön lisans mezunu annelerin; okul yaĢantılarının anne eğitim düzeyine göre değerlendirilmesine bakıldığında ise lise mezunu annelerin en yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmektedir. Ortalama puan değerinin yüksek olması grupların öğrenci yaĢamlarını destekledikleri, zenginleĢtirdikleri, olumlu yönler sundukları anlamına gelmektedir. Öğrencilerin çocukluk dönemi aile ve okul yaĢantıları baba eğitim düzeyine göre incelendiğinde; en düĢük değerin ilkokul mezunu baba grubuna, en yüksek değerin ise yüksek lisans/doktora mezunu baba grubuna ait olduğu görülmektedir. Öğrencilerin diğer yaĢantılarına (aile ve okul dıĢındaki arkadaĢlık iliĢkileri, rastlantısal yaĢantılar ve travmatik olaylar vb.) baba eğitim düzeyine göre bakıldığında; en yüksek değerin okuryazar babalara ait olduğu, en düĢük değerin ise ilkokul mezunu babalara ait olduğu bulgulanmıĢtır. Bu durum okuryazar olan akademik bir baĢarısı olmayan babaların çocuklarını diğer yaĢantılar boyutunda daha fazla destekledikleri, daha çok olumlu girdilerde bulunduğu anlamına gelmektedir.

Ayrıca yapılan araĢtırmanın sonucuna bakıldığında; çocukluk dönemini büyük Ģehirde geçiren öğrenciler, resim ile ilgili aile yaĢantılarını; ilçede geçiren öğrenciler ise, okul ve diğer yaĢantılarını daha olumlu ve zengin geçirmiĢlerdir.

Bu bulgular doğrultusunda öğrencilerin çocukluk döneminde resim yeteneklerinin ortaya çıkarılmasında destek olmak amacıyla öneriler sunulmuĢtur.

(7)

ABSTRACT

EXAMINATION OF THE ART STUDENTS‟ DRAWING EXPERIENCES DURING THEIR CHILDHOOD

ġANLI, Huriye

M. A., Department of Professional Art Education Advisor: Asst. Prof. Dr. K.Özlem ALP

Ankara 2010

This study aims to examine the drawings which are made by the visual arts students when they were children in terms of their family, school and other experiences. A literature review was carried out for this purpose.

Sample of the study was made up of the 250 students who study in the Faculty of Art Education in Ankara, Hacettepe and Gazi Universities. In order to determine what kind of a life style they had and whether their artistic talents were supported or not,a pilot survey was conducted and the results, regarding their family, school and other life practices, were examined. The data was analyzed using SPSS13.0 software. For the statistical analysis, mean and standard deviation was employed. For the two group comparisons t test, for the comparisons of more than two groups one way ANOVA and for determining the variation between the groups Tukey test was conducted.

Results of the study showed that girls were more supported than boys during their school lives. Results also showed that students who attended to Anatolian High Schools had a richer family environment in terms of visual arts. When the relationship between the students‟ school lives and the type of school they were graduated from was examined, data revealed that students who attended to Anatolian High School of Fine Arts had more positive lifestyles. Furthermore results showed that there were significant differences between the High School and Anatolian High School of Fine Arts, and between Anatolian High School of Fine Arts and Vocational High School. Students

(8)

who attended to the Vocational High Schools had more limited life styles. When family lives of the visual arts students were analyzed in terms of the educational levels of their mothers, mothers who had associate degree had higher mean scores; when school lives of the students were analyzed in terms of the educational level of their mothers, mothers who graduated from high schools had higher mean scores. Higher mean scores indicate that mothers supported and enriched the students‟ lives and provided positive aspects. When students‟ family and school experiences during their childhood were analyzed in terms of the education levels of their fathers, lowest scores were observed in the group of fathers who were primary school graduates and the highest scores were observed in the group of fathers who took masters‟ degree. When other life experiences (like friendships, coincidental or traumatic experiences etc.) were examined in terms of the education levels of the fathers, the highest scores were observed in the group of fathers who were literate and the lowest scores were observed in the group of fathers who were primary school graduates. Current situation indicates that fathers who were literate but not have postgraduate degree support their children in terms of their life experiences more, and they provide more positive inputs for their children.

In addition, the results of the research revealed that, students who spent their childhood in big cities have richer and positive experiences about visual arts; and students who spent their lives in smaller towns have richer and positive experiences about their school and other social lives.

In parallel to current findings, some suggestions were proposed with the aim of bringing out the students‟ artistic talents during their childhood.

(9)

ĠÇĠNDEKĠLER

Sayfa

JÜRĠ ÜYELERĠNĠN ĠMZA SAYFASI……….……….i

ÖNSÖZ……….……….ii

ÖZET………....iii

ABSTRACT……….iv

TABLOLAR LĠSTESĠ ..………....vii

BÖLÜM.I. GĠRĠġ………..…1 1.1 Problem Durumu………1 1.2 Problem Cümlesi………..……..4 1.3 Alt Problemler………4 1.4 AraĢtırmanın Önemi………..5 1.5 AraĢtırmanın Varsayımları………6 1.6 AraĢtırmanın Sınırlılıkları………..6 1.7 Tanımlar……….…6

BÖLÜM.II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE………..….7

2.1.Sanat Eğitimi……….……7

2.1.1.Sanat Eğitiminin Tanımı………...…7

2.1.2.Sanat Eğitiminin Amaçları………...…8

2.1.3.Sanat Eğitiminin Önemi ve Gerekliliği………..…10

2.1.4.Ġlköğretimde Sanat Eğitimi……….………10

2.2.Yaratıcılık………13

2.2.1.Yaratıcılığın Tanımları………...…13

2.2.2.Çocukta Yaratıcılık GeliĢimi………..14

2.2.2.1Çocukta Yaratıcılık GeliĢiminde Temel Ġlkeler……….…….15

2.2.3.Çocukta Yaratıcılığı Etkileyen Etmenler………15

2.2.3.1.Çocuğun Aile YaĢantısında Yaratıcılığını Etkileyen Etmenler…….16

2.2.3.2.Çocuğun Okul YaĢantısında Yaratıcılığını Etkileyen Etmenler……18 2.2.3.3.Çocuğun Diğer YaĢantılarında Yaratıcılığını Etkileyen Etmenler…19

(10)

Sayfa

2.3.Çocuk Resmi………20

2.3.1Çocuk Resmindeki GeliĢim Evreleri………...……22

2.3.2.Çocuk Resminin Özellikleri………...……26

2.4.Ġlgili AraĢtırmalar………28

BÖLÜM.III.YÖNTEM………31

3.1 Evren ve Örneklem………....31

3.2 Veri Toplama Aracı……….………..31

3.3 Verilerin Analizi………32

BÖLÜM.IV. BULGULAR VE YORUM………...……….34

4.1 Örneklem Grubuna ĠliĢkin KiĢisel Bilgiler….………...…...….34

4.2 7-14 YaĢ Çocukluk Dönemi Resim YaĢantıları Ġle Ġlgili Bulgular …...……36

BÖLÜM V. SONUÇ VE ÖNERĠLER………...……….52 5.1Sonuç………..……….…….….52 5.2 Öneriler………...……….……….….53 KAYNAKÇA ………..………...54 EKLER………..…………..57

(11)

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa TABLO.1. AraĢtırmaya Katılan Öğrencilerin KiĢisel Bilgilerine ĠliĢkin Dağılımı ….33 TABLO.2. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Aile YaĢantıları, Okul YaĢantıları ve Diğer YaĢantılarının Cinsiyete

Göre Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve t Değeri………36 TABLO.3. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Aile YaĢantılarının Mezun Oldukları Lise Türüne Göre

Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri ………37 TABLO.4. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Okul YaĢantılarının Mezun Oldukları Lise Türüne Göre

Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri……….38 TABLO.5. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Diğer YaĢantılarının Mezun Oldukları Lise Türüne Göre

Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri ………39 TABLO.6. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Aile YaĢantılarının Anne Eğitim Düzeyine Göre Değerlendirmelerinin

Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri……….………40 TABLO.7. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Okul YaĢantılarının Anne Eğitim Düzeyine Göre Değerlendirmelerinin

Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri ………42 TABLO.8. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Diğer YaĢantılarının Anne Eğitim Düzeyine Göre Değerlendirmelerinin

Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri……….43 TABLO.9. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Aile YaĢantılarının Baba Eğitim Düzeyine Göre Değerlendirmelerinin

Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri ………44 TABLO.10. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Okul YaĢantılarının Baba Eğitim Düzeyine Göre Değerlendirmelerinin

Ortalamaları, Standart Sapmaları ve F Değeri……….46 TABLO.11. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Diğer YaĢantılarının Baba Eğitim Düzeyine Göre Değerlendirmelerinin

(12)

TABLO.12. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle Ġlgili Aile YaĢantılarının Bu Dönemin Çoğunluğunu Geçirdikleri YerleĢim Yerine Göre Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve

F Değeri ……….………48 TABLO.13. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Okul YaĢantılarının Bu Dönemin Çoğunluğunu Geçirdikleri YerleĢim Yerine Göre Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve

F Değeri ………..………49 TABLO.14. Resim Bölümü Öğrencilerinin Çocukluk Dönemi Resim Ġle

Ġlgili Diğer YaĢantılarının Bu Dönemin Çoğunluğunu Geçirdikleri YerleĢim Yerine Göre Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve

F Değeri ………..………50

(13)

BÖLÜM I GİRİŞ

1.1.Problem Durumu

Ġnsan doğumundan itibaren, yaĢamın her evresinde kendini ifade etme yollarını araĢtırmıĢtır. Bireyin kendini ifade etmesinin en belirgin yollarından biri olarak da resim yapma ile ilgili etkinlikler sayılabilir. Bu etkinlikler bireyin duygu ve düĢünceleriyle kendini gerçekleĢtirebileceği önemli bir uğraĢı alanıdır.

Ġnsanda resim yapma isteği güçlü bir içtepiden doğmakta ve çocuklukta bu isteğe sıklıkla rastlanmaktadır. Çocuklar bu isteklerini resim diliyle aktarmakta da oldukça rahattırlar. Çocuklar saf duyarlılıkları ile; renkleri ve çizgileri kullanarak resmi, teknik kuralların ötesine taĢır. Pek çok resim sanatçısı, çocuğun bu saf duyarlılığına eriĢebilmek için çaba sarf etmektedir(Artut, 2007:28).

Genel olarak düĢünüldüğünde çocukluk döneminin ilk evrelerinde (2-6 yaĢ) görülen çizme boyama ve biçimlendirmelerinde; kültürel farklılıklar olsa dahi, döneme ait resimler benzer özellikler göstermektedir. Gerek dıĢ dünyadan etkilenmeleri, gerekse iç dünyalarındaki girdiler çocuğun kendini anlatabilmesindeki yol olan resmetme eyleminde ortak evrensel özellikler taĢır. Dünyanın her yerinde aynı yaĢlardaki çocukların aynı evrelerden geçtiği de söylenebilir.

Çocukluk döneminin sonraki evrelerinde (7-14 yaĢ) çizimlerdeki genel özellikler; yaratıcılık bakımından, beceri, alıĢkanlık gibi etkenler sosyoekonomik ve sosyokültürel durumlarının farklılığı nedeniyle görsel ayrıĢmalar baĢlamaktadır. Belirli yaĢ dönemlerine, zihinsel yeterlik durumlarına, psikomotor geliĢimlerine göre çocukların resim özelliklerinde farklılık gözlemlenebilir.

Ġnsanın çocukluk dönemindeki geliĢimi, özel eğilimleri örneğin sanata eğilimi „denetlenebilir mi, denetlenemez mi‟ tartıĢması günümüzde de devam etmektedir. Bunu tartıĢmak yerine çocuğun resim eğitiminin gelecekteki meslek seçiminde etken olabilme durumu üzerine düĢünmek daha doğru olabilir. Çocuğun doğuĢtan getirdikleri ile

(14)

sonradan kazanımları, onun ileriki dönemde meslek seçiminde de etkilidir. Bu nedenle çocuğun gelecekte resim öğrencisi olabilme olasılığı dikkate alınarak; yaratıcılığının belirginleĢtiği dönemde fark edilip yeteneğinin değerlendirilmesi gerekir.

Çocuğun resim yeteneğinin geliĢtirilmesinde okul eğitiminin yanı sıra ailelerin yarattığı olanaklarda önem taĢır. Çocuğun kendini özgürce ifade edebilmesi için cesaretlendirilmesi ve ihtiyacı olan malzemenin hazırlanması anne babanın da görevi olmalıdır. Bunun yanı sıra evdeki bireylerin sanata yaklaĢımı ve katılımı çocukların resim sanatını sevmesine yardımcı olur. Çocuğa resim etkinlikleri için uygun ortam hazırlamasının yanı sıra, ailelerin onları resim sergilerine, müzelere götürmeleri de çocuğun sanat eğitimini destekleyebilir. Böylece çocuklarda sanat eserlerine eleĢtirel bir bakıĢ açısı da kazandırılmıĢ olur(Abacı,2000:30-31, Yavuzer, 1998:84).

Ailede baĢlayan sanat eğitimi, okul döneminde de devam eder. Okuldaki eğitimin temel amacı; aile, okul ve çevresiyle birlikte çocuktaki yaratıcılığın geliĢtirilmesidir. Öğretmen kontrolünde yapılan özgür ve bağımsız faaliyetler çocuğun sanat yoluyla yaĢamını zenginleĢtirir, birey olmayı, sağlıklı iletiĢim ve iliĢkiler kurmayı öğretir. Ayrıca okuldaki öğretim programlarının içeriği çocuğun geliĢimini ve yaratıcılığını geliĢtirme yolunda olmalı, eleĢtirel düĢünce ve bakıĢ açıcını geniĢletmelidir (Artut,2007:204-205).

Milli Eğitim Bakanlığı da resim-iĢ (görsel sanatlar) dersinin vizyonunu; “öğrencilerin kendini ifade etme yollarını keĢfetmeleri ve bunları kullanarak duygusal, biliĢsel yönlerden donanımlı hale gelmeleri; böylece sağlıklı, dengeli kimlik oluĢturmaları ve nitelikli alıĢkanlıklar sağlamak” olarak belirlemiĢtir. Bu vizyon çerçevesiyle hazırlanan programlarda; çağdaĢ yaklaĢımlar, eğitim ortamları, ders müfredatı, eğitimcilerin nitelikleri gibi etkin faktörler çocuğun motivasyonunu arttırma yönünde geliĢtirmiĢ ve geniĢletmiĢtir. Algı birikimi el-göz ve zihin birlikteliğinin sağlanması amaçlanmıĢtır. GeliĢim devam ettikçe ve birikimleri arttıkça kendine özgü anlatım, çizim ve biçimlendirme yöntemleri oluĢturması öngörülmüĢtür (Komisyon, 2006: 4-5).

Çocuğun sosyal çevresinin bir bölümünü oluĢturan arkadaĢları ile etkileĢimi de resim yaĢantısındaki durumlarını etkileyebilmektedir. Akran gruplarının görüĢleri bazen anne baba ve öğretmen görüĢlerinin önüne geçebilir. Yaptığı resimlerin beğenilmesi onu cesaretlendirdiği gibi, beğenmemeleri de isteksizlik yaratabilir. Bazı çocuklar birlikte resim yapmaktan hoĢlanır. Birlikte resim yapmak çocukların; sosyalleĢmelerine, paylaĢma ve iĢ birliği yapmalarına, tartıĢma ve kendi düĢüncelerini birbirlerine

(15)

aktarabilmelerine, kendilerini gruba kabul ettirebilmelerine ve arkadaĢlarının düĢüncelerine saygı duymayı öğrenmelerine destek olur.

Çocukların resim yeteneğini etkileyen, çevresel faktörler, geçirilen rahatsızlıklar, rastlantısal bazı yaĢantılar ve eğitsel süreçler açısından da etki eden izler bulgulanabilir.

Çocukların çizdiği resimler, önemli bir duygusal bir ifade aracıdır. Onların zihinsel ve duygusal özelliklerini gösteren mükemmel görsel bir yansımadır. Çocuk, çizim anında zihninde derlediği imgeleri aktif hale getirerek yansıtmaya çalıĢır. Resimlerde bazı nesnelerin abartılması, çıkarılması veya gereğinden az vurgulanması, biyolojik rahatsızlıklar gibi sorunların dile getirilmesi, sanat yoluyla elde edilen bilgilerdendir. Kötü davranıĢa maruz kalan çocuk kendini sıra dıĢı renk veya Ģekillerle çizebilir. Öfkeli çocuk kendini aslan veya kaplan; korkak çocuk ise cadı olarak tanımlayabilir. Yaptıkları resimlerdeki ayrıntılar onların duygusal durumları hakkında pek çok ipucu verebilir(Artut,2007:259-260).

Rastlantısal yaĢantılar da çocuklardaki resim ilgisinin ortaya çıkmasında etkili olabilir. Çocuğun ünlü bir ressamla tanıĢması, kendisine alınan bir eĢyada sevdiği çizgi film kahramanının resminin bulunması, deprem, sel gibi doğa olaylarını yaĢaması sonucu bu detayları resmetmesi örnek olarak gösterilebilir.

Çocukluk döneminde yapılan resimlerin özellikleri yaĢlara göre beĢ evrede incelenebilir. Bu evreler; 2-4 yaĢ karalama dönemi, 4-7 yaĢ Ģema öncesi dönem, 7-9 yaĢ Ģematik dönem, 9-12 gerçekçilik dönemi, 12-14 yaĢ görünürde doğalcılık dönemidir.

Bunlardan üç dönemi içine alan 7-14 yaĢ grubu çocukların resimlerinin ortak özelliklerinin bazıları; dekoratif süsleme ve renk kullanımı etkindir; planlama-kompozisyon duygusu belirgindir; figürlerde cinsiyet farklılığından kaynaklanan ayrıntılar belirgindir; derinlik, renk ve oran kavramları netleĢir; hareketli figürler görülmeye baĢlar; soyut kavramlar sembolize edilir (acı, neĢe, eğlence gibi) ; çizim ve boyamada dikkat artar, perspektif ve ayrıntılara inme gözlenir(Artut,2007:230-250,Buyurgan:2001:24-37).

Tüm bu gerçeklerden yola çıkarak planlanan bu çalıĢma; üniversite düzeyindeki resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi; aile, okul, arkadaĢlık yaĢantılarının, geçirmiĢ olduğu rahatsızlıklar ile rastlantısal bazı olayların, onların resim eğitimini seçmelerine etkisinin neler olduğunun incelenmesi amacıyla hazırlanmıĢtır.

(16)

1.2.Problem Cümlesi

Resim bölümü öğrencilerinin resim yaĢantıları aile, okul ve diğer yaĢantıları açısından anlamlı olarak farklılaĢmakta mıdır?

1.3.Alt Problemler

Bu temel amaca ulaĢmak için aĢağıdaki sorulara cevap aranmıĢtır.

1. AraĢtırmaya katılan resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantıları (aile yaĢantıları, okul yaĢantıları ve diğer yaĢantıları) cinsiyetlerine göre anlamlı olarak farklılaĢmakta mıdır?

2. AraĢtırmaya katılan resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantıları (aile yaĢantıları, okul yaĢantıları ve diğer yaĢantıları) mezun oldukları lise türüne göre anlamlı olarak farklılaĢmakta mıdır?

3. AraĢtırmaya katılan resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantıları (aile yaĢantıları, okul yaĢantıları ve diğer yaĢantıları), anne eğitim düzeylerine göre anlamlı olarak farklılaĢmakta mıdır?

4. AraĢtırmaya katılan resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantıları (aile yaĢantıları, okul yaĢantıları ve diğer yaĢantıları), baba eğitim düzeylerine göre anlamlı olarak farklılaĢmakta mıdır?

5. AraĢtırmaya katılan resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantıları (aile yaĢantıları, okul yaĢantıları ve diğer yaĢantıları), çocukluk dönemlerinin çoğunluğunu geçirdikleri yerleĢim yerlerine göre anlamlı olarak farklılaĢmakta mıdır?

(17)

1.4.Araştırmanın Önemi

Çocuk, sosyal bir çevrede yaĢar ve bu çevreyi etkilediği gibi kendisi de bu çevreden etkilenir. Sosyal doku, bireyin çizgilerine yansımaktadır. Çocuğun çizebilme yeteneğinin geliĢmesini etkileyen baĢlıca duyuĢsal, motor, biliĢsel ve psikososyal yeteneklerini değerlendirilirken resim yapabilme yeteneği hakkında yorum yapılabilir (Keskin 2003:12).

Sanat eğitimi; estetik duyarlılığın geliĢimini, sosyalleĢmeyi, yaratıcılığın ortaya çıkıĢını ve bireylerin kendini ifade etmesini destekler. Çocuğa verilen sanat eğitimi, ailenin, okulun, öğretmenin ve çocuğun geliĢim sürecinde yanında olan bireylerin görevlerindendir. Çocuğun yeteneklerinin teĢviki, onun ileriki yaĢamında bedensel ve zihinsel geliĢimleri de göz önüne alınarak desteklenmeli ve yaratıcılığının geliĢtirebilmesi için fırsat tanınmalıdır. Çocuğun resim becerisini ortaya çıkaran temel faktörler, birinci dereceden onun çevresi ve bilgi-beceri girdilerinin zenginliğidir. Böylece çocuk; doğru yönlendirme, materyal zenginliği, gözlem yapabilme olanaklarının çokluğu ile erken yaĢta bütünleĢmiĢ olur.

Resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim ile ilgili yaĢantılarının neler olduğunun ortaya çıkarılması; çocukluk döneminde uygun ortamın hazırlanmasında, anne babaların çocukları için uygun koĢullar yaratmasında, çevre olanaklarının çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkaracak Ģekilde düzenlenmesinde, çocuğun yaĢantılarının zenginleĢtirilmesinde, psikolojik, fizyolojik, biyolojik açıdan sağlıklı ortam yaratılmasında alınacak önlemlere ıĢık tutması bakımından önemlidir. Aynı zamanda anne babalara, öğretmenlere ve çocukla iliĢkisi olan diğer bireylere konu ile ilgili görüĢ sağlaması bakımından da önemlidir.

Bu araĢtırma; resim bölümünü seçen öğrencilerin aile, okul ve diğer yaĢantılarındaki etkilerin, resim bölümünü seçmelerindeki etkilerini ortaya koyması açısından önemlidir.

Bu araĢtırmanın; ilgili alanda daha sonra yapılacak olan çalıĢmalara fikir verecek, ıĢık tutacağı unutulmamalıdır.

Bu araĢtırma; bu alana iliĢkin daha önce kapsamlı çalıĢmalar bulunmadığı için de ayrıca önem taĢımaktadır.

(18)

1.5. Araştırmanın Varsayımları

Bu araĢtırma ;

- Veri toplama aracı olarak geliĢtirilen anketin üniversite düzeyi resim bölümü öğrencilerinin çocukluk dönemi resim yaĢantılarının neler olduğunu ölçecek nitelikte olduğu,

- Ankete cevap veren öğrencilerin cevapları gerçeği yansıttığı, Varsayımları üzerine planlanmıĢ ve yürütülmüĢtür,

1.6. Araştırmanın Sınırlılıkları

-Bu araĢtırma; Ankara‟daki Gazi ve Hacettepe Üniversitelerinden ankete katılan 250 resim bölümü öğrencilerinin görüĢleri ile sınırlıdır.

-Bu araĢtırma; üniversite düzeyinde resim bölümü öğrencilerinin, çocukluk dönemi resim ile ilgili yaĢantıları ile sınırlıdır.

-Bu araĢtırmada kullanılan bulgular anket yoluyla elde edilen verilerle sınırlıdır.

1.7.Tanımlar

Sanat (Resim-İş) Eğitimi: Genel eğitim bütünlüğü içerisinde düĢünülmekle beraber kendine özgü eğitim yasaları ve yöntemleri olan bir alandır. Ġnsandaki yaratıcı gücü ortaya çıkarmak, onu özgür, yapıcı, araĢtırıcı, düĢünen, üretken bireyler haline getiren en önemli derslerden birisidir. Öğrenciler bu derste algılama, düĢünme ve bedensel eylemlerinin de katıldığı süreç içinde kendini ifade eder (Aykaç,2004:221).

Yaratıcılık: Bilinen (var olan) Ģeylerden yola çıkarak, yeni Ģeyler ortaya koymak, özgün bir bileĢime (sentez) varmak, çeĢitli soru ve sorunlara yeni çözüm yolları bulmaktır (Balcı,2005:114).

(19)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde; sanat eğitimi, yaratıcılık ve çocuk resimleri hakkında bilgiler verilmiĢtir. Ayrıca bölümün sonunda konu ile ilgili araĢtırmalara yer verilmiĢtir.

2.1. Sanat Eğitimi

Sanat eğitimi yaĢamın her döneminde olduğu gibi, özellikle çocukluk döneminde yeteneklerin keĢfedilmesi bakımından önemlidir.

Yetenek, doğuĢtan getirdiğimiz niteliklerden biridir. Yetenek sonradan var edilemez, ancak sonradan keĢfedilebilir, geliĢtirilebilir, arttırılabilir, eksiltilebilir. YanlıĢ öğrenmeler, yanlıĢ eğitim bazı yeteneklerin körleĢmesine neden olabilmektedir.

Anlama, kavrama, öğrenme, dayanma, direnme gibi yetiler bazı alanlarda, diğer alanlara oranla bireyi daha yetenekli yapar. Yetenek keĢfedilip kanıtlandıktan sonra, birey kendi ilgi alanına göre geleceğini seçebilir.

Erinç(2004), sanat alanında bireylerin uğraĢı türlerini saptamasına neden olan ya da bu saptama iĢlemine katkı veren psikolojik ögeleri öncelik sırasına göre Algı Yetisi, Ġlgi ve Yetenek olarak sıralamıĢtır. Bu üç niteliğin ortaya çıkarılması dıĢ faktörlere bağlıdır. Yetenekleri yönlendirecek bir eğitim ve bilinçlenme düzeyi ile ancak ilgi ve yetenekler istenilen düzeye ulaĢabilmektedir(Erinç,2004:75,77). Çocukluk döneminde alınan sanat eğitimi ile yeteneklerin üst düzeye çıkarılması mümkün olabilir.

2.1.1 Sanat Eğitiminin Tanımı

Sanat eğitiminin, çocuğu yetenek, estetik bilgi, estetik yargı, yaratıcılık ve kültürel yönden geliĢtirdiği bu gün bilinen bir gerçektir. Günümüzde sanat eğitimi, öğrencilerin uygarca iletiĢim ve etkileĢim içerisinde sağlıklı yaĢayabilmesini hedeflemektedir. Çocuğun olgunlaĢma süreci sanat eğitimiyle geliĢtirilmekte ve tamamlanmaktadır. Dolayısıyla sanat eğitimi herkes için kaçınılmaz olmalıdır. Çocuğun imgelem gücü, duygu ve düĢüncelerini ifade etme yetisi, soyut-somut kavramsallaĢtırma yetileri geliĢtikçe sanat eğitimi amacına ulaĢır. Çocuğun hayal gücüne dayalı öznel iç görüsü, duygu ve düĢünceleri sanat eğitimi ile beraber görselleĢir. Bu dıĢa dönük görselleĢtirme bir çeĢit anlatımdır.

(20)

Genel anlamda sanat eğitimi; sanat tarihi, kültür tarihi, sanat kuramları, sanat eleĢtirisi, sanat psikolojisi, sanat sosyolojisi, sanat felsefesi ve estetik alanlarından yararlanmalıdır. Bununla beraber uygun okul ortamı ve ders programlarının geliĢtirilmesi gereklidir. Bu bakıĢ açısı sanatın oluĢumu, sanatsal yaratma, sanatın iĢlevi konularında toplumsal bilinç geliĢtirilebilir(Ünver, 2002:5).

Sanat eğitimi sürecinde çocuk sanatsal yaratıcılık etkinlik içerisindedir. Tekniğin olanakları ile malzemenin dilini kullanır, tasarlar, çözümler, biçimlendirir, eleĢtirir, değerlendirir. Bu süreci bir grubun içinde yaĢadığında diğerleriyle iletiĢime girer, etkileĢir. Sanatın özüne ilke ve ögelerine iliĢkin sözel iletiĢim kurar. Bu etkileĢim eğitim ortamını zenginleĢtirir ve bu eğitsel yaĢantıyı paylaĢanların geliĢimine katkıda bulunur. Ġnsanın estetik duyarlılık kazanmasını sağlar(KurtuluĢ,2005:46).

2.1.2 Sanat Eğitiminin Amaçları

Artut, günümüzde çağdaĢ sanat eğitiminin temel amacı öğrenciyi, kapasitesi doğrultusunda entelektüel, duygusal ve sosyal geliĢim açısından destekleyerek, onun kiĢisel istemlerine yanıt verebilme çabasını hedeflemek olarak belirtmiĢtir. Bu anlamda sanat eğitiminin özel amaçları öğrencilerin;

Sanatsal etkinliklerin ve yaratıcılığın doğasını tanımalarına ve benimsemelerine,

Duygusal, duyuĢsal bilgi entelektüel etkinliklere bağlı artistik becerileri kazanmalarına,

Sanatsal etkinliklerle ilgili ortaya çıkan düĢünce ve hareket özgürlüğüne dair bazı olasılıkları öğrenmelerine,

Görme, farkına varma, görsel olan her Ģeyin netleĢtirilmesine de olanak sağlayan etkin bir algılama becerisi kazanmalarına, sanat yapıtlarını değerlendirebilecek onları ayrımsayabilecek nitelikli, sanat tarihi ve estetiksel bilgi birikimine sahip olmalarına,

AraĢtıran, inceleyen, sorgulayan, hoĢgörülü, geniĢ özgür düĢünceli birey olarak yetiĢmelerine,

Toplumsal ve kültürel yaĢamda kendine güvenen, katılımcı sorumluluk sahibi, üretken kiĢiler olmalarına katkı sağlamaktır (Artut,2007:116-117).

(21)

Bütün bu amaçlarla örtüĢen sanat eğitiminin iĢlevleri bireyin yaratıcılığını geliĢtirmekte, güven duygusu ile kendini tanımlamakta, eleĢtirel bakıĢ açısı, düĢünce ve sezgi gücünü geliĢtirmekte ve bireye araĢtırıcı, inceleyici bir kimlik kazandırmakta olumlu rol oynar. Görme becerisi olan özgün ve yaratıcı bir anlayıĢa sahip, duyuĢsal, biliĢsel, algısal yönden geliĢmiĢ, kendini çözüme yönelik ifade edebilen, sosyal ve duygusal yönden yeterli bireylerin yetiĢmesini sağlar.

Sanat için eğitim; sanattan anlayan, çağının sanat ve kültür verilerini değerlendirebilen çağdaĢ bireylere ve çağdaĢ topluma ulaĢmaktır (Etike,1995:20).

Güzel sanatların tüm alanlarında sanat eğitimi ve yaratıcılık birbirini kapsayan, etkileyen ve destekleyen kavramlardır. Sanat eğitimi programları öğrencilerin bilgiyi, kültürü yaratıcı yönde kullanabilen, yorumlayabilen bireyler olarak yetiĢmeleri amaçlanarak düzenlenmiĢtir. Sanat eğitimcileri, toplumun her bireyi için sanat eğitimi programları geliĢtirmiĢ, bu programlar özellikle çocuk ve ergen eğitiminde yoğunlaĢmıĢtır.

Sanat eğitimi içindeki uygulamalı alanlar hem bireysel çalıĢma, hem de grup çalıĢması olarak küçük yaĢtaki çocukların yaratıcılıklarını aĢama aĢama geliĢtirmek üzerine kurulmuĢtur. Çocuk, resim çizme, boyama, çamur ve plastik yoğurma gibi etkinliklerini yaparken sanat sergilerini ve müzeleri gezmeli; basit araçlarla kendi müziğini yaparken ya da Ģarkı, Ģiir ezberleyip okurken çeĢitli dinletileri izleyebilmeli; çeĢitli öykünme ve dramatizasyon etkinliklerinde bulunurken, çocuk tiyatrolarına götürülmeli; radyo veya televizyonu takip ederken çevresini ve doğayı gözlemlemelidir. Çocuk, pedagojik eğitimini tamamlarken; diğer sanat dallarından da etkilenmeli; etkilenirken kendine ve çevresine yönelik sorular sorarak, çözüm ve yargılara varabilmelidir. Sanatsal ilgi alanları erkenden açılmıĢ evinde, yuvada, anaokulunda doğru bir sanat eğitimi almaya baĢlamıĢ çocuk, ilkokulda sınıflar ilerledikçe, çevresindeki sanatsal olguları, biçimlendirmeyi yavaĢ yavaĢ değerlendirebilir ve eleĢtirel tavır kazanır (San,1985:52-53).

San, sanat eğitiminin temel amaç ve ilkelerini Ģu baĢlıklar halinde sunmaktadır: Sanat eğitimi, çocuğa okul öncesinden baĢlayarak ebeveyn yardımıyla sanatsal faaliyetlerde yer almasını sağlar. Çocuk kendi yaĢı ve seviyesine göre sanatın pek çok alanında; değerlendiren, izleyen, uygulayan ve eleĢtiren biri olarak karĢımıza çıkar. Ġnsan yaĢamındaki yerini ve önemini algılar. Bunlar müze ve sergi gezmek, tiyatro seyretmek, müzik dinlemek gibi etkinliklere katılmakla olur.

(22)

Sanat eğitimi; çocuğu, zengin yaĢantı deneyimleriyle, kiĢiliğinin geliĢmesi ve toplumsallaĢmasıyla beraber özgür ve bilinç düzeyi yüksek bir tutuma sahip hale getirir. Duygusal etkinliklerini ortaya çıkarır.

Sanat eğitimi almıĢ çocuk, çevresindeki sanatsal olayları değerlendirmeye baĢlar. Güzel‟i anlamayı ve aramayı, eleĢtirel tavrını geliĢtirmeyi öğrenir.

Sanat eğitimi, çocuğun olay ve kavramlar için yorum yapabilmesinde, yenilikçi, hoĢgörülü, sosyal bir kiĢilik oluĢturmasında etkindir. Çok yönlü ve açık fikirli bireyler yetiĢtirir.

Sanat eğitimi, zihinsel alanı açık, kendi baĢına düĢünebilen, olay ve durumlar arasında iliĢki kurabilen, soru sorabilen ve cevap bulabilen, çağına uyum sağlayabilme ve disiplinler arası etkileĢimi fark edebilen öğrenciler yetiĢmesini sağlar.

Sanat eğitimi, eğitim sistemi içinde duygulara ve heyecanlara yer verir. Dengeyi sağlar.

Hem içinde yaĢadığı toplumun hem de baĢka toplumların kültür ve sanat varlıklarını bilen, kendi kültürünü, sanatını tanıyan ve değerlendiren bireyler yetiĢtirmede sanat eğitimi etkindir (San, 1979:7-8).

2.1.3 Sanat Eğitiminin Önemi ve Gerekliliği

Sanat eğitimi, çocuğun geliĢimi açısından en güvenilir ve doğru yöntemdir. Herkes için gerekli olan sanat eğitimi yalnızca yeteneklerin geliĢtirilmesi anlamı taĢımamaktadır. Sanat eğitiminin amaçlarında yalnızca sanatçı yetiĢtirmek gibi bir gaye yoktur. Birey olacak çocuğun sanat yoluyla eğitimi, eleĢtirel tavır ve estetik bir bakıĢ açısı kazanması bakımında önemlidir. Bireyin yaratıcılığının ortaya çıkarılması ve kiĢilik özelliklerinin olumlu yönde geliĢmesi bakımında sanat eğitimi önemli bir noktada durmaktadır. Sanat eğitiminin en önemli amaçlarından biri görmeyi, iĢitmeyi, dokunmayı, tat almayı öğretmektir. Sanat eğitimi yoluyla çocuk, iletiĢim ve etkileĢim açısından güçlü ve geniĢ bir yelpazede duyarlı olmayı öğrenecektir.

2.1.4 İlköğretimde Sanat Eğitimi

Sanat eğitiminin uygulama alanlarından en yaygın olanı görsel sanatlar (resim-iĢ eğitimi) dersidir. Çocuğun geliĢimi açısından ilköğretim döneminde aldığı Görsel

(23)

Sanatlar dersi önemli bir yer tutar. Ġlköğretimde alınan Görsel Sanatlar dersi; çocuğun kendini ifade edebilmesi, yaratıcılığının geliĢtirilmesi ve diğer derslerinde baĢarılı olabilmesini sağlar.

Sanat eğitimi ortamının sağlanmasında eğitimci son derece bilinçli ve duyarlı davranmalıdır. Etkinlik öncesi araç, gereç ve yardımcı materyaller önceden hazırlanmalı ve yerleĢtirilmelidir. Sanat eğitimi yaĢantılara dayalı olmalı, uygulamaya olanak vermeli, sanatsal malzemeleri kullanacak beceri eğitimi sağlamalı, çocuğun estetik duyarlılığını geliĢtirmelidir(ġahin,2005:111).

Milli Eğitim Bakanlığı Ġlköğretim Genel Müdürlüğü‟nün hazırladığı „Görsel Sanatlar Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu‟na göre genel amaçlar; bireysel ve toplumsal amaçlar, algısal, estetik ve teknik amaçlar olarak gruplandırmıĢtır. Bu gruplandırmanın maddeleri Ģöyledir;

Bireysel ve Toplumsal Amaçlar

Öğrenciye yaĢamı ve doğayı gözlemleme duyarlılığı kazandırmak,

Öğrenciye seçme, ayıklama, birleĢtirme, yeniden organize etme becerileri kazandırmak; analiz ve sentez yeteneği ile eleĢtirel bakıĢ açısını geliĢtirmek,

Öğrencinin yeteneklerini fark etmesini, kendine güven duygusu kazanmasını ve kendini geliĢtirmesini sağlamak,

Öğrencinin görsel biçimlendirme yolları ile kendini ifade etmesini sağlamak,

Öğrencinin ilgisini, bu alandaki çeĢitli kaynaklarla besleyebilmek (müze, galeri, tarihi eser vb.) ve bu yolla geçmiĢine sahip çıkma ve geleceğini yapılandırma bilinci kazandırmak,

Öğrencinin her alanda kullanılabilecek yaratıcı davranıĢlar geliĢtirmesini sağlamak,

Ulusal ve evrensel değerleri tanıyabilme ve anlayabilme bilincini kazandırmak,

GeçmiĢten günümüze miras kalan sanat eserlerinden haz alma ve onur duyma hassasiyeti kazandırmak,

ĠĢ birliği yapma, paylaĢma, sorumluluk alma, kendi iĢine saygoı duyduğu kadar baĢkalarının iĢine de saygı duyma bilinci ve duyarlılığı kazandırmak,

Öğrencinin ruh sağlığını koruma, iç dünyasını anlama, duygusal tepkilerini ortaya koyma ve bedenine saygı duyma bilinci geliĢtirmesini sağlamak,

(24)

Öğrenciye aklını, duygularını, zevklerini sorgulama bilinci kazandırmaktır.

Algısal Amaçlar

Öğrencinin algı birikimini ve hayal gücünü geliĢtirmek,

Öğrencinin görsel algı ve birikimlerini sanatsal anlatımlara dönüĢtürebilmesine imkân tanımak,

Öğrencinin birikimlerini baĢka alanlarda kullanabilme becerisini geliĢtirmek,

Öğrenciye bilgiyi ve birikimini sanatsal uygulamaya dönüĢtürme yeteneği kazandırmak,

Öğrenciye yeni durumlar karĢısında özgün çözümler geliĢtirme becerisi kazandırmaktır.

Estetik amaçlar

Öğrencinin, sanatın ve sanat eserinin her zaman önemsenecek birer değer olduğunu kavramasını sağlamak,

Öğrenciye geçmiĢten günümüze miras kalan sanat eserlerinden ve doğadan haz alma, onlarla gurur duyma ve onları koruma bilincini kazandırmak,

Öğrenciye görsel sanatlar sevgisi ve bu sevgiyi hayatın her alanına yansıtabilme, bunu davranıĢ biçimi haline getirebilme yeterliliği kazandırmak,

Öğrenciye, doğadan seçtiği veya insan eli ile üretilen nesneleri estetik birikimini kullanarak değerlendirme bilinci kazandırmak,

Öğrenciye kendini ifade edebilmede estetik değerlerden yararlanma yeteneği kazandırmak,

Teknik Amaçlar

Öğrenciye her türlü araç gereci kullanarak görsel anlatım diline dönüĢtürme isteği ve kullanma becerisi kazandırarak kendini geliĢtirmesine imkân tanımak,

Öğrenciyi değiĢik tekniklerle elde edilen sonuçların etkilerini sezdirebilmek ve öğrencilerin farklılıklarından zevk alabilmelerini sağlamak,

Öğrenciye farklı tekniklerin getireceği anlatım zenginliğinin farkına vardırabilmek,

Öğrenciye kullandığı tekniklerin dıĢında yeni teknikler arama isteği ve cesareti kazandırmak,

(25)

Öğrenciye, amacına uygun malzemeyi seçme, malzemeden anlam çıkarma becerisi kazandırmak,

Öğrenciye kendini ifade etme sürecinde çıkacak sorunlara teknik çözümler üretebilme becerisi ve güveni kazandırmaktır(Meb Komisyon,2009:7-9).

Eğitimin bu genel amaçları çerçevesinde eğitimcinin konu alanı bilgisinin yeterli olması gerekmektedir. Önemli sorumluluklarından biri olan öğrencinin zihinsel geliĢimine katkıda bulunmak, öğretmen için temel hedeflerdendir. Öğretmenin alan bilgisinin tam olması, ders içeriğini düzenlemede, öğrencilerin önceki deneyim ve bilgileri ile ilgisini kurmada, konu ile ilgili benzerlik ve farklılıkları gösteren örnekler bulmada, güncel fikirleri sunmada daha etkili olabilmektedirler. Öğretmen ile öğrenci arasında sağlıklı etkileĢim olmalıdır.

2.2.Yaratıcılık

Yaratıcılık; kiĢisel algı, anlayıĢ, bilime ve sanata göre farklılaĢan çok değiĢkenli bir kavramdır. Yaratıcılık ile ilgili yapılmıĢ yüzlerce tanımı incelemek, yaratıcılığın yaĢantımız içindeki yerini, önemini, etkisini bilmek açısından gereklidir.

2.2.1 Yaratıcılığın Tanımları

Yaratıcılık; tüm duygusal ve zihinsel etkinliklerde, her türlü çalıĢma ve uğraĢın içinde var olan, insan yaĢamının ve insan geliĢiminin tüm yönlerinin temelini meydana getiren bir yetidir. Yaratıcılık; merak etme yeteneği, uyumsuzluk ve gerilimle baĢ etme kapasitesi, bireyin kendini yeniye yöneltmesi, yaĢantısının bilincine varması ve buna tüm benliğiyle tepkide bulunmasıdır. Ġnsanın sosyal, manevi, estetik, bilimsel veya teknolojik değeri olduğu kabul edilen fikirleri, görüĢleri, buluĢları veya artistik objeleri üretme kapasitesidir. Bireyin, sorunlara, bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp ögelere, uyumsuzluğa karĢı duyarlı olma, güçlüğü tanımlama, çözüm arama, kestirmelerde bulunma ya da eksikliklere iliĢkin denenceler geliĢtirme, bu denenceleri değiĢtirme ya da yeniden sınama, daha sonra ortaya koyma sürecidir (San ve diğerleri, Akt Üstündağ,2003:1-2)”.

KuĢkusuz resim yapma becerisinde yaratıcılık önemli bir faktördür. Yaratıcılığın geliĢtiği ortam ve durumların pozitif etkisi, insanın kendini geliĢtirme ve var etmede yeteneklerini üst seviyeye çıkarır.

(26)

Yaratıcılık yapıcı ve üretken bir davranıĢın eyleme dönüĢmesi olarak algılanabilir. Ancak hayal gücü yüksek ve yaratıcı bir çocuğun her zaman yüksek bir zekâ düzeyine sahip olması beklenemez. TanınmıĢ pek çok ünlü ressam, yaratıcılığın üstün zekâya koĢut olarak ortaya çıkmadığının kanıtıdır. Üstün zekânın her zaman üstün yaratıcılığın göstergesi olmadığı, hatta düĢük zekâ düzeyinde de yaratıcılık örneklerine rastlanabildiği söylenebilir (Yavuzer,1998:144).

Yaratıcılığın, alıĢkanlıkları ve düĢünce biçimlerini geliĢtirme ve değiĢtirme aĢaması güçlük taĢımaktadır. Bu güçlüğü aĢmak için eğitim, algı açıklığı, aile, çevre, uyaranlar gibi etmenlerin pozitif bir durum sergilemesi gerekmektedir. Uyaranların sınırlı ve yetersizliği çocuğun yaratıcılığı bakımından zayıf kalırsa, yeteneklerini de geliĢtirmesi zor ve engelli olacaktır. Yeni ve değiĢik uyaranlar çocuk için belleğinin kullanımı ve geniĢlemesi açısında önemlidir.

Yaratıcılık, çocukların kendilerine özgü düĢünme süreçlerinde, kendilerine saygı duymaları ebeveynleriyle ve öğretmenleriyle yaĢadıkları etkileĢimler içinde öğrenilir ve geliĢtirilir. Öğretmenler çocukla iliĢkisinde bu durumun farkında olup, olumlu davranıĢlar göstermelidir. Eğitim sürecinde çocuğun yanında olan öğretmen, çocukların yaratıcılıklarının geliĢebilmesi için onlarla doğru iletiĢim kurmalı, açık uçlu sorular sorarak düĢünme gücünü geliĢtirmelidir. DeğiĢik sorular sormak, düĢünme gücünü geliĢtirir. Bu sorulara yanıtlar aramak, imgelerle düĢünmeyi ve yaratmayı gerektirir (Üstündağ,2003:47).

Yaratıcılığın geliĢtirilmesinde çocuğun içinde yaĢamını sürdürdüğü mekânın da öneminden bahsedilebilir. Ġçinde yaĢadığı mekânın zenginleĢtirilmesi ve farklı uygun mekânlarda bulunması çocuğun algı sınırlarının geniĢlemesi ve özel yetenekleri geliĢtirmesi bakımından yararı düĢünülmelidir.

2.2.2 Çocukta Yaratıcılık Gelişimi

Her çocuk ailesinden aldığı katılımsal özelliklerle dünyaya gelir. Daha sonraki yaĢantısında kendince yarattığı oyunlarla, oynadığı oyunlardaki tepkileriyle, yaĢıtlarıyla olan etkileĢiminde farklılıklar gösterir. Bu farklılıklarını yaratıcılık konusunda belirginleĢtirir. Çocuğun, aile içinde oluĢan temel yetenekleri kendine özgü yaratıcılığının izlerini taĢır.

(27)

Yaratıcılık; kiĢinin ilk önce imgelem gücü ile oluĢmaktadır. Bu imgelem gücü özellikle çocukluk ve gençlik dönemlerinde belirgindir. Bu dönemlerde yaratıcılık desteklenmeli ve uygun koĢullar oluĢturulmalıdır.

Ġlköğretim çağında çocuk artık daha da yoğunlaĢan resim çalıĢmalarıyla yaratıcı deneyimleriyle yaptıklarının güzel olması için de uğraĢır.

Yaptığı resimlerin güzel olması beraberinde güzel bir deneyim ve etkinlik yaĢama arzusundadır.

Ġlköğretim okullarında çocuğun katıldığı görsel sanatlar dersi, diğer derslerin ve okuma yazma alıĢkanlıklarının kazandırdığı ufukla yaratıcılık bakımından zenginleĢerek geliĢir.

2.2.2.1 Çocukta Yaratıcılık Gelişiminde Temel İlkeler

Çocukların yaratıcılıklarını geliĢtirmek için Ģu temel ilkelere dikkat edilmelidir; Çocukların kendilerine saygı duymalarının önemli bir yolu, öğretmenleriyle yaĢadıkları etkileĢimler içinde öğrenilebilir.

Çocuklar düĢündüklerini istedikleri gibi söylediklerinde ya da yaptıkları iĢleri kendilerince tanımladıklarında, onlara olumlu davranıĢlar gösterilmelidir.

Her çocuk biriciktir. Çocukların biricik olan donanımları içinde yaratıcılıkları ve kendilerine güvenleri ancak eğitim sürecinde geliĢtirilebilir.

Grup çalıĢmalarında ve özellikle problem çözme sürecinde çocukların kendi düĢüncelerini söylemelerine öncelikle önem verilmelidir (Üstündağ,2003:46-47).

2.2.3 Çocukta Yaratıcılığı Etkileyen Etmenler

Erinç (1995),“Sanat Kültür, Kültür Sanat” adlı eserinde, sanat etkinlikleri ile iletiĢim içinde olan insanın mutluluğu, sanatla doğrudan iliĢkisi olmayan insanlara oranla daha az dıĢ koĢullara bağımlıdır. Sanat, estetik kaygıyı duymakla, insanı duyarlı kılmakla oluĢur. Bu nedenle çocuk, duyu organlarını bilinçsizce kullanmaya baĢladığı andan itibaren estetik kaygının oluĢturulabilmesi için uygun ortam içine alınmalıdır (Erinç, 1995:70). Aile, okul ve diğer yaĢantıları çocuğun geliĢimini belirleyen kültürel ortamlardır. Bu kültürel ortamlarda yaratıcılığının, duyarlılığının geliĢmesini etkileyecek olumsuz yaĢantılar olmamalıdır. Çocuğun kendini özgürce ifade edebilmesi

(28)

için cesaretlendirilmesi, ihtiyacı olan malzemenin ve ortamın hazırlanması, anne baba ve öğretmenin temel görevi olmalıdır.

San‟a göre yaratıcılığı engelleyen etmenlerin baĢında toplumun bireye uygun gördüğü statüyü kabulleniĢi gelmektedir. Bunu yaratıcılığı engelleyen bir durum olarak kabul eder. Bireyin toplumun bir takım yargılamaları karĢısında belli statülerle kavuĢabilmek için, „baĢka‟ olmaya yanaĢamaması, zorunlu olmadığı ve bir yaptırımla karĢılaĢmayacağı halde farklı olmayı ve baĢka davranmayı (moda, giyim, tavır, tutum) göze almaması aslında kalıplardan hiç değilse belli ölçüde kurtulma ve onları değiĢtirme yürekliliğini bekleyen yaratıcılığı büyük ölçüde engellemektedir. Bireyin; rahatlığına düĢkün olma durumu; içsel özgürlükten yoksun olması; hangi konu ya da alan üzerinde çalıĢıyorsa, o alan ve konu hakkında yeterli bilgilerden yoksun olması; dıĢ koĢullardan ve dıĢ iliĢkilerden güvenli olamaması; yanlıĢ yapmaktan, yenilgiye düĢmekten, alay edilmekten korkması; belli bir otoriteye (baba otoritesi gibi) bağımlı olması; aĢırı mükemmeliyetçi olması; tüm öğretim eğitimde akıl ve mantıktan yana bir sistemin içinde olması; tek baĢına hırs ve en iyi olma tutkusu yaratıcılığını engellemektedir (San,2004:19-20).

Yaratıcılığın engellemesinde çocuğun iç dünyasındaki çıkmazları dıĢında toplumsal ve örgütsel etmenler de etkindir. Çocuğun güvensizlik, mükemmeliyetçilik, sabırla çalıĢma güçlüğü, hata yapma korkuları ve eleĢtirilme korkusu gibi kaygı mekanizması yaratıcığı için engeldir. HiyerarĢik düzen, otoriter yönetim gibi örgütsel engeller ve hayal kurma kaybı, sezgisel güdünün yok edilmesi gibi toplumun yaptırımlarından kaynaklı engeller çocuğun hayatında yaratıcılığını kısıtlamaktadır.

2.2.3.1 Çocuğun Aile Yaşantısında Yaratıcılığını Etkileyen Etmenler

Aileye iliĢkin sistematik bakıĢ 1950‟li yılların ortalarında psikolog ve sosyologlar tarafından kabul edilmiĢtir. Bu dönemlerde psikolog ve psikiyatrisiler; davranıĢ sorunu olan kiĢilerin aile düzenleri ile ilgili pek çok araĢtırmalar sonucunda elde edilen bulguları; kiĢinin davranıĢ sorunları ile içinde yetiĢtikleri aile düzeninin sıkı iliĢki içinde olduğunu göstermiĢtir (Cüceloğlu,2001:47). Farklı aile türleri içinde edinilen kazanım ve durumlar; çocuk için çeĢitli etki, tepki ve olgular sergileyebilmektedir.

Farklı kültür ve aile ortamından gelen çocuklar, resimsel ifade ve renk tercihlerinde de farklılıklar göstermekte, etkileĢimde bulundukları ortamdan edindikleri

(29)

bilgilerle resimlerinde konu ve renk çeĢitliliğine gitmektedirler. Örneğin halen günümüzde aile içinde anlatılan bazı efsaneler, hikâyeler ve masallar çocukların resimlerine yansıyabilir. Kullanılan renklerin farklılığı ve çeĢitliliği iç dünyasındaki anlam ve ifadesi çocuğun hayal gücüyle birleĢerek kâğıt üzerinde kendini göstermektedir (Güvenç,2005:26-27).

Ailenin yaklaĢımı da çocuk için önemli bir yer tutmaktadır. Çocuğun kiĢiliğinin oluĢmasında, en önemli etkenlerden biri olarak görülebilmektedir. Zekâ ve özel yetenekler, çocuklarda güven ve saygınlık kazanmayı, dikkate alınıp çevresindekileri fark etmeyi sağlayabilir. Çocuktaki özel yeteneklerin güdülenmesi aile içinde baĢlayabilmektedir. Ailenin çocuğa karĢı tutumları çocuğun alıĢkanlıklarını olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir. Aile çocuğun geliĢiminde belirleyici rol oynayabilir.

Ailenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve kültürel durumlar aile içindeki çocuğun geliĢiminde etkendir. Çarpık aile iliĢkileri, dağılmıĢ aile, çocuğun geliĢiminde farklı etkenler gösterir. Çocuğun terk edilmesi, parçalanmıĢ aile içinde bulunması ya da aile içindeki baskı ve yaptırımlar çocuğun geliĢim ve resim aĢamalarında farklı durumlar yaratabilmektedir.

Çocuğun aile içerisindeki ruhsal ve bedensel güvenliği yaratıcılığının geliĢmesi için pozitif ortam sağlar. Bunun tersi durumdaki ailelerde çocuğun yaratıcılığına ket vurulması olasıdır. Yaratıcılığın geliĢtirilmesi için çocuğa düĢünmekten hoĢlanmasını sağlamak gerekmektedir. DüĢünme yaratıcılık kavramının en belirgin özelliklerindendir. DüĢünmenin de ürün olarak ortaya konulması; yaratıcılığın somut olarak gerçekleĢtirilmesidir. Çocukların doğru yönlendirilmesi ve yaratıcılıklarının körelmemesi için anne-babaların bilinçli davranması gerekir. Çocukların evde geçirdikleri zaman içinde yaratıcılıklarının geliĢim süreçleri desteklenmeli ve olumsuz tutumlar sergilenmemelidir. Olumsuz tutumlardan etkilenen çocuk, yetiĢkinlik döneminde de sıkıntılı zamanlar geçirebilmektedir. Çocuğun faaliyetleri esnasında onu yargılamak ve sürekli gözetim altında bulundurmak, onun özgür alanlarını kısıtlar. Yargılayıcı ya da aĢırı övücü hareketler, davranıĢlar ve söylemler; çocuğun hayal etme sınırlarının daralmasına yol açabilmektedir. Çocuğun ilgi ve istek durumuna göre araç, gereç, konu bakımdan temel kaynaklardan yoksunluğu; etkinlik süresinin azlığı, mekânın darlığı ve ortamın kalabalığı gibi olumsuz etkilerin minimuma indirgenmesi gerekmektedir.

Aile, çocuğun okul ve sosyal yaĢamında baĢarılı olabilmesi için onu yeteneklerini uyarmalı ve desteklemelidir.

(30)

2.2.3.2 Çocuğun Okul Yaşantısında Yaratıcılığını Etkileyen Etmenler

Görsel sanatlardaki uygulamanın en önemli eğitsel katkısı çocuğun kendi düĢüncesini ifade etmede kullanabileceği biçimlendirme form ve materyal seçiminde onun özgürce davranabilmesine olanak sağlamaktır. Özellikle sağlanacak aĢırı disiplinden ve totaliter baskıdan uzak eğitim ortamlarında, öğrenci sanat eğitimini kendisinin özgürce tasarladığı keyifli bir sürece değiĢtirebilir. (Gürer,1992:12, Baykam,2003:83). Sanat eğitimi, sanata yaratmaya yönelik bir kiĢilik eğitimidir. Bu nedenle sanat eğitimi bir çeĢit akademik katılık içerisine sokulmamalıdır. Bu durum öğrencinin sanatsal alanda kendi fantezisine, araĢtırma gücüne ve kendine inanç duymasına dayanan bağımsız çalıĢmaktan uzaklaĢtırır (Turani,1995:111).

Milli Eğitim Bakanlığı‟nın 2007 Görsel Sanatlar Dersi Programı, öğrencilerin bulundukları yaĢ düzeyinden baĢlayarak bütün yaĢamları boyunca temel bir kazanım olarak kendilerini ifade etme yollarını keĢfetmeleri ve bunları kullanarak duygusal, biliĢsel, kültürel ve toplumsal yönlerden donanımlı hale gelmeleri; böylece sağlıklı, dengeli, kimlik oluĢturmaları ve nitelikli alıĢkanlıklar edinmeleri için hazırlanmıĢtır (Komisyon,2007:4). Çocuğun okul ortamındaki sanat eğitiminde (özellikle okul öncesi ve ilköğretimde) yaratıcılığının geliĢtirilmesi önemli bir amaçtır. Öğretmen kontrolünde yapılan özgür ve bağımsız faaliyetler çocuğun sanat yoluyla yaĢamını zenginleĢtirir, birey olmayı, sağlıklı iletiĢim ve iliĢkiler kurmayı öğretir. Ayrıca okuldaki öğretim programlarının içeriği çocuğun geliĢimini ve yaratıcılığını geliĢtirme yolunda olmalı, eleĢtirel düĢünce ve bakıĢ açıcını geniĢletmelidir (Artut,2007:204-205).

Eğitim kurumlarında öğretmen tarafından yaratıcılığın geliĢtirilebilmesi için uygun sınıf ortamları, rahat ve pozitif mekânlar oluĢturulmalıdır. Öğrencilerin hayal kurma, fantezi geliĢtirme yeteneklerinin geliĢmesine engel olabilecek her türlü etkiden kaçınılması doğru olacaktır. Korkunun, aĢırı otorite ve baskıcı yönlendirmenin yaĢandığı sınıf ortamları yaratıcılığı körelten engelleyen etkenler olabilir. Ayrıca çocuğun özgüvenini yaratma umudunu kıracak yaklaĢımlardan kaçınılmalıdır.

Görsel sanatlar öğretmeni, donanımlı, derse çok iyi hazırlanmıĢ olmalıdır. Çünkü öğretmen, yetenekli, disiplin problemi yaratan ya da bedensel ve zihinsel yetersizliği olan öğrencilerle ders yapmak zorunda kalabilir. Her çocuğun kiĢisel özelliklerine göre yaratıcılığını desteklemesi uygundur. Ancak bu Ģekilde öğrencilerden

(31)

görsel sanatlar dersliklerinde baĢarılı çalıĢmalar bekleyebilir. Görsel sanatlar öğretmeni öğrencilerin tümü için ileriye dönük sanatçı olmaları hedefi ile hareket etmemelidir.

Öğrencilerin yaratıcı her davranıĢı ve onun ürünü olan iĢleri desteklenmeli, pekiĢtirilmelidir. Ders ortamının, öğrencilerin hedefi görmelerini, düĢünmelerini, bulmalarını, çözümleme ve birleĢtirme yapmalarını sağlayıcı nitelikte olması gerekir. Baskı, Ģiddet, korku, ceza gibi olumsuz durumların bulunduğu bir eğitim ortamı yaratıcılığı engeller. Bu nedenle öğrenme öğretme ortamının olabildiğince özgür olması gerekmektedir(Özsoy,2007:155).

Eğitim kurumlarında uygulanan programların içerikleri, çocuğun yaratıcılık tutumunu pekiĢtirmelidir. Çocuk için uyaranların çeĢitliliği çocuğun zihinsel, bedensel ve duyusal hareketlerini zenginleĢtirebilir. Bu sebeple zengin görsellerin olduğu atölyeler ve ya da görsel sanatlar dersi için uygun donanımlı sınıflar olabilir.

Öğretmenler, öğrencilerin çalıĢmaları hakkında konuĢurken ne yaptıklarının değil nasıl yaptıklarının üzerinde durmalıdır. ÇalıĢmaları boyunca onları gözlemeli, soru sormalı ve dinlemeli, projeleri için öneriler vermelidir (Ömeroğlu,2002:358). Çocuğun yaratıcılığının görsel kültür açısından beslenmesi için doğru zamanlarda profesyonel ressamlarla tanıĢtırılıp görüĢtürülmesi müze, galeri ve sergi ortamlarını tanımaları gezmeleri sağlanması doğru bir güdüleme olabilir.

2.2.3.3 Çocuğun Diğer Yaşantılarında Yaratıcılığını Etkileyen Etmenler

Çocuk sosyal çevresinden etkilenirken; çevresini de etkilemektedir. Bu karĢılıklı etkileĢimin çocuğun yeteneklerine ve onun çizgilerine yansıması kaçınılmazdır. Çocuğun çizgileri kendi yeteneğinden olduğu kadar, sosyal çevresinden de etkilenecektir. Çocuğun resim yapabilme yeteneği çevresel uyaranlarla beraber değerlendirilerek söz konusu yetenekleri hakkında yorum yapılabilir (Keskin, 2003:12). Çocuğun yaratıcılığının geliĢiminde aile ve okul yaĢantılarının dıĢında yaĢadığı sosyal ortam, arkadaĢlarından oluĢan çevresi de etkilidir. Örneğin yaratıcılığına öykünülen arkadaĢlar, çocuğun yaratıcılığını harekete geçirir. Çocuğun eve kapalı bir yaĢam sürmesi, arkadaĢ çevresinden yoksun kalması, hazır oyuncaklarıyla vakit geçirmesi birçok uyarandan mahrum kalmasına sebep olabilir.

Çocuğun önem verdiği kiĢilerin acı verici davranıĢları, çocuğun belleğinde anı olarak saklanmaktadır. Acı veren olumsuz olaylar çocuğun yetiĢtiği ortamda sık sık

(32)

edilirse, bellek bu olayları kendiliğinden bir araya getirmekte ve bir tür anısal yapı oluĢturmaktadır (Cüceloğlu,2001:93).

GeçirmiĢ olduğu rahatsızlıklar, rastlantısal yaĢantılar gibi etkenler de etkili olabilir. Çocuğun geçirmiĢ olduğu bir travma; zihinsel, ruhsal ve sosyal yönden yaĢıtlarından farklı bir yaratıcılığa itebilir. Bazen bedensel bir eksiklik çocuğun yaratıcılığının artmasına sosyal kabul görmede ve kendini gerçekleĢtirmesinde tutkulu bir yol olabilir.

Hastane hayatı geçirmiĢ bir çocuk korku kaygı kızgınlık ve düĢmanlık hissetmekte, içlerine kapanmakta ailelerinde ve evlerinden ayrıldıklarından dolayı ayrılık kaygısının arttığı gözlenmektedir. Bu olumsuz duyguların giderilmesi ve azalması öncelikle bu duyguların dıĢavurumuyla mümkün olacaktır. Çocukların çizdikleri resimler bütün bu olumsuz duygularını resimleme yoluyla dıĢa vurdukları ve bu yöntemin çocuklarda terapi etkisi yarattığı belirtilmektedir (Dönmez,2003:368). Çocuğun iç dünyasında bu tür travmatik ortamların zorlayıcılığı yaratıcılılıkta erken keĢiflere daha özgür dıĢavurumlara sebep olabilir. Çevresine ve dıĢ dünyaya karĢı daha özgün bir bakıĢa sahip olması sonucu olarak resimle anlatımında standart dıĢı performans gösterebilir.

Tarihte tanınmıĢ ressamların çocukluk dönemleri incelendiğinde çeĢitli durumların resim yaĢantılarını etkilediğini gözlemlenmektedir. Amedeo Modigliani‟nin çocukluk dönemi yoksulluk ve çaresizlik içinde geçmiĢtir. Annesi sorumluluk sahibi, özgür düĢünceli olmasına rağmen, babası güçlü kiĢilik özelliklerine sahip değildi. Tüm aileyi sarsan trajik öyküler yaĢantılarını sarsmıĢtır. Anneannesinin tüberkülozdan ölümü, teyzesinin intiharı, amcasının genç yaĢta ölümü ve ailenin sürekli depresif süren yaĢamı Modigliani‟nin trajedilerden ve mutsuzluktan kaçmanın bir yolu olarak resim yaptığı düĢünülebilir. Genç yaĢta geçirdiği ağır hastalıkların hemen ardından resim eğitimine baĢlamıĢtır (YüzbaĢıoğlu,2007:6-8). Wassily Kandinsky ise; resme olan ilgisini babasının desteği pekiĢtirmiĢtir. Babası onu teĢvik etmiĢ, sürekli malzeme desteğinde bulunmuĢ ve ona özel dersler aldırmıĢtır (Ünlü,2007:6).

2.3.Çocuk Resmi

Çocuğun dünyasına bakıldığında kolayca anlaĢılır bir dünya olmadığı düĢünülebilir. Ancak, çocuk resimleri incelendiğinde bir yönüyle keĢfedilebilecek, çocuk hakkında pek çok ipucu verebilecek kaynak gibidir. Çocuğun ilk dönemleri taklit

(33)

ile baĢlamaktadır. Çocuğun geliĢimi devam ettikçe ve birikimleri arttıkça kendine özgü davranıĢ biçimleri oluĢturur. Çocuğun kurguladığı oyun, masal, hikâye, hayal gücü ürünleri yeteneklerinin geliĢiminde önemli yer tutmaktadır. Genellikle çocuklar zihinsel etkinlikleri ve algı birikimiyle beraber doğal yaratma yetisini ve doğaçlamalarını resim aktiviteleriyle ortaya koyarlar.

Çocuk, resimleriyle kendini ifade etmenin en özgün, yalın ve açık biçimini ortaya koyabilmektedir. Çocuk için resim, dıĢ dünya ile bağlantı kurmasının kapılarını açar. Resim yapan çocuk yaptığı resimde, konu seçimi ve yorumlaması ile deneyimlerini, duygularını, düĢüncelerini ve kiĢiliğini anlatır. Örneğin 5 yaĢındaki bir çocuğun çizdiği insan figüründe gözlerin ve ağzın mutluluğu yansıttığı gözlenebilir. Aynı Ģekilde 11 yaĢındaki bir çocuğun çizdiği insan resminde de gözler onun kızgınlığını yansıtır(Kindler,1997:49-50).

20.yy çocuk resimlerinin ilk önemsendiği ve kapsamlıca incelendiği dönemdir. Bu dönem akademik ölçülerin reddedildiği sanatın kendine konu aldığı her türlü olağan dıĢı görüntü yeni yaratıcılık deneyimlerinin baĢladığı yıllara rastlar. Bu arayıĢlar genellikle akıl hastalarının resimlerine, ilkel sanata, çocuk resimlerine ait estetik yorumların araĢtırılmasını içerir.

Çocuk resimlerine iliĢkin çalıĢmalar özellikle 1885-1920 yılları arasında önem kazanmıĢtır. Çocuk resimleri incelenmiĢ ve sınıflandırılmıĢtır. Çocuk resimleri ile ilgili farklı görüĢler ortaya çıkmıĢtır. Bu görüĢler arasındaki baĢarı, çocuk resimlerinin geliĢim aĢamalarını tanımlamada olmuĢtur. Bu tanımlama çocukların yaĢları göz önüne alınarak yapılmıĢtır. Özellikle Kerschensteiner ve Loquet tarafından çocuk resimlerinin geliĢim aĢamaları farklı evrelerde sınıflandırılmıĢtır. Loquet‟nin 5 geliĢim evresinden oluĢan sınıflandırılması günümüzde kabul görmektedir (Yavuzer,1998:22-23).

Toplum, bedensel, ruhsal, sosyal ve zekâ düzeyleri ve yetenekleri farklı bireylerden meydana gelir. Çocuk da toplumun bir bireyi olarak aynı derecede farklılıklar taĢır. Eğitim ve öğretimde bu türden bireysel farklılıkları gözetmek baĢarılı olmanın yolu olabilir. Çocuğun geliĢim özelliklerini bilmek, onun ilgisini çekebilmek ve sanat eğitimi açısından onu doğru yönlendirebilmek için gereklidir. Her geliĢim evresi, kendisinden bir sonraki evre için temel olma görevini taĢır. Bu temel ne kadar sağlam olursa sonraki dönemlerin daha sağlıklı yaĢanmasına olanak sağlar.

(34)

2.3.1. Çocuk Resmindeki Gelişim Evreleri

YaĢ gruplarına göre, çocuk resmindeki geliĢim evreleri:

Karalama dönemi (2-4 yaş) :Tüm çocuklar ellerine geçirdikleri kalem, pastel boya, fırça gibi gereçleri yüzeyde hareket ettirerek, iz (leke) bırakmaktan ve çizmekten büyük zevk alırlar. Bu dönemde mandala olarak adlandırılan basit dairesel kompozisyonlar çocukların favori çizimleridir. Ġlk çizgileri çok yalın haldedir. Bu çizgiler zamanla geliĢerek kompleks hale gelir(Gentle:1984:47). Özel bir güdülemeyi gerektirmeyen bu hareketler, çocuğun resim ile ilk karĢılaĢmasıdır. Denetimsiz, omuzdan hareketli bu ilk çizgiler, çocuğun gelecekteki resimsel anlatımın baĢlangıcı olarak görülür. Bu eylem, ortalama bir buçuk yaĢından itibaren baĢlar. Çocuk resimlerinin temelini oluĢturan ilk çizgiler, nokta vuruĢlar ile baĢlar, daha sonra basit çizgilerden karalamalara dönüĢerek doğal bir süreç izler. Örneğin; Kellogg , 1,5 - 2 yaĢ arasındaki çocukların ilk baĢlarda yaptıkları karalamaların daha sonra bir dizi düzenli Ģekiller haline gelerek ve aĢama aĢama ayırt edilebilir Ģekillere dönüĢüp, sonra da ilk simgesel çizimlerin 3-4 yaĢlarında tamamen yapısal blokları oluĢturan çeĢitli karmaĢık Ģekillere dönüĢtüğünü iddia eder (Yavuzer, 1998:25).

Ġki yaĢ (Karalamaları) çizgileri (Kellogg) Ġki yaĢ (Karalamaları) çizgileri (Gaitskell ve Hurwitz)

Çocuğun çizgileri ile doğal varlıkların (objeler) yapıları arasında anlamlı bir iliĢki görülmez. Çizgiler tamamen, çocuğun o anki duygusal, mantıksal sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Çocukların çoğu çizgilerini büyük dairesel Ģekillere dönüĢtürme eğilimine girer ve çizgilerini tarayıcı, dalgalı daha ince veya kalın olacak Ģekilde değiĢtirmeyi öğrenirler.

(35)

Örnek olması bakımından Kellogg, yaptığı araĢtırmalar sonucunda çocukların karalamalarını sınıflandırarak 20 değiĢik temel karalama (Basic Scribling) türünü aĢağıda verilmiĢtir.

1. Karalama Nokta vuruĢlar

2. Karalama Tek dikey çizgi 3. Karalama Tek yatay çizgi

4. Karalama Tek sağa sola yatay çizgi 5. Karalama Tek kavisli çizgi

6. Karalama Çok sayıda dikey çizgi 7. Karalama Çok sayıda yatay çizgiler 8. Karalama Çok sayıda çapraz çizgiler 9. Karalama Çok sayıda eğri çizgiler 10.Karalama Yarım eğri çizgi

11.Karalama Eğri, bükük kapalı çizgi 12.Karalama Zig zag veya dalgalı çizgi 13.Karalama Tek ilmik çizgi

14.Karalama Çok sayıda ilmik çizgi 15.Karalama Spiral çizgi

16.Karalama Üst üste binmiĢ dolgu çember çizgiler 17.Karalama Üst üste binmiĢ çember çizgiler 18.Karalama Ayrık dairesel çizgiler

19.Karalama Tek kesilmiĢ çember 20.Karalama Hatalı çember

Şema Öncesi Dönem (4-7 yaş): Bu dönemde çocuk, çizdiği objeyle ya da kavramla iliĢki kurmaya baĢlar. Dört yaĢında oldukça tanınabilecek biçimler oluĢur ancak bu çizimlerin ne olduğunu beĢ yaĢına kadar söyleyebilmek zordur. Altı yaĢında

Şekil

TABLO 1. AraĢtırmaya Katılan Öğrencilerin KiĢisel Bilgilerine ĠliĢkin Dağılımı
TABLO  2:  Resim  Bölümü  Öğrencilerinin  Çocukluk  Dönemi  Resim  Ġle  Ġlgili  Aile  YaĢantıları,  Okul  YaĢantıları  ve  Diğer  YaĢantılarının  Cinsiyete  Göre  Değerlendirmelerinin Ortalamaları, Standart Sapmaları ve t Değeri
TABLO  3:  Resim  Bölümü  Öğrencilerinin  Çocukluk  Dönemi  Resim  Ġle  Ġlgili  Aile  YaĢantılarının, Mezun Oldukları Lise Türüne Göre Değerlendirmelerinin Ortalamaları,  Standart Sapmaları ve F Değeri
TABLO  4:  Resim  Bölümü  Öğrencilerinin  Çocukluk  Dönemi  Resim  Ġle  Ġlgili  Okul  YaĢantılarının, Mezun Oldukları Lise Türüne Göre Değerlendirmelerinin Ortalamaları,  Standart Sapmaları ve F Değeri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Hangi post-hoc tekniğinin kullanılacağını karar vermek amacıyla varyansların homojenliği denetlenmiş ve varyansların homojen olduğu ortaya çıkmıştır (p>.05).

Erken çocukluk dönemi çürükleri (EÇÇ), 6 yaş ve daha küçük çocuklarda süt dişlerinde bir ya da daha fazla çürük (kavitasyon oluşmuş ya da oluşmamış), kayıp

4-5 yaş Ayakları değiştirerek merdiven inebilme Daha düzgün koşabilme, tek ayak.. üzerinde zıplayabilme, Artmış vücut rotasyonu ve ayaklar üzerinde ağırlık transferi

 5.Basamak: Asitlenmiş Diş Yüzeyine Örtücü Uygulanması- Örtücü materyal asitlenmiş mine yüzeyine uygulanır ve. materyalin pit ve fissürlere akmasına izin

✘ Çocuk uzun şekilde olan hamurun daha uzun olduğunu söyler... ✘

✘ Sosyal Duygusal Gelişim: Erkekler, kadınlara göre daha fazla fiziksel saldırgan davranışlara sahiptirler. ✘ Kızlar da erkeklere göre daha fazla sözel saldırgan

savunur. Mesela 4 yaşında bir çocuk kiviye tüylü patates diyebilir. Sonrasında bu çocuk patesle kiviyi karşılaştırdığında aslında gördüğü şeyin kivi olduğunu bir

sürdürmüştür...  Aile, bireyin ve toplumun gereksinimi olan seks, üreme, korunma, barınma, sevme, sevilme, sevgiyi paylaşma, bağımlı ve bağımsız olma, aile olma,