ÇOCUKLUK DÖNEMİ, TARİHİ VE ÖNEMİ
Uzm.Kln.Psk. Cenk Adıgüzel
Toplumsal sistemin bir alt sistemi olan ‘aile’, toplumun devamlılığı ve yeni üyelerin
katılması açısından, her toplumda yaşamsal değere sahip olmuş, çok önemli bir
kurumdur.
Aile sistemi, aynı zamanda, diğer toplumsal kuramların işlevlerini yerine getirmesine
katkıda bulunur ve toplumda geçerli olan
temel kuralları, yeni kuşaklara bu öğrenmeler yoluyla aktarır.
Bilinen ilk toplumlardan günümüze ‘aile’ adı verilen bu sosyal grup, önemini
sürdürmüştür.
Aile, bireyin ve toplumun gereksinimi olan seks, üreme, korunma, barınma, sevme, sevilme, sevgiyi paylaşma, bağımlı ve bağımsız olma, aile olma, statü edinme,
güven, kendini ve ideallerini gerçekleştirme gereksinimlerine yanıt veren bir kurumdur.
Ayrıca, çocukların bakım ve eğitimi,
toplumsal töre ve ideallerin kazanımları, bilgi, mal ve mülkün yeni kuşaklara aktarılması
gibi, birçok işlevi de yerine getirmektedir.
Bireyin kendisinden kaynaklanan ‘sorunların kökenleri’, genellikle olumsuz ‘erken
çocukluk deneyimlerine’ uzanmaktadır.
Ciddi aile işlevsizliği yaşayan çocukların;
düzensiz, içsel zihinsel yapıları ve süreçleri olduğu, bu düzensiz yapıların çocuğun
kendilik değerini düşürüp, ötekilerle olan
davranışlarını bozduğu ve böylelikle zihinsel
gelişimi olumsuz hale getirdiği bilinmektedir.
Çocuklukta, çocuğun sağlıklı gelişimini engelleyen, iyilik halini bozan ve ihmal-istismara açık hale getiren ve tüm problemlerini ortaya çıkaran ‘risk faktörleri’
şunlardır
1) Çevresel Faktörler: yoksulluk, yetersiz kanunlar, yakın çevrede olumsuzluklar, zayıf aile-akraba bağları
2) Kişilerarası ve sosyal faktörler: ailedeki iletişim bozuklukları ve çatışmalar, zayıf anne-baba-çocuk bağları, yetersiz aile yönetimi, ebeveynlerde alkol, madde kullanımı, okul başarısızlığı, arkadaş
gruplarında reddedilme, anti-sosyal arkadaş grubuyla ilişki kurma