• Sonuç bulunamadı

Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, 2014

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, 2014"

Copied!
154
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

(2)

ii Telif hakkı sahibi:

©Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, 2014

Tüm hakları Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğüne aittir. Kaynak gösterilmeksizin alıntı yapılamaz. Alıntı yapıldığında kaynak gösterimi:

dokümanın ismi, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, http:// adresi, erişim tarihi” belirtilmesi şeklinde olmalıdır. 5846 sayılı yasa gereği Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğünün onayı olmaksızın tamamen veya kısmen çoğaltılamaz.

ISBN : 978-975-590-491-7

T.C. Sağlık Bakanlığı Yayın No : 943

Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü Yayın No : SB-SAG-2014/5

(3)

iii

(4)

iv

ÖNSÖZ

Sağlık Bakanlığının amacı; sağlığın korunması ve geliştirilmesi için ülkenin her köşesinde, toplumun tüm kesimlerine yönelik bir hizmet sunmaktır. Bu hizmetin bireylerin ve ihtiyaçlarına cevap veren, hakkaniyetli, erişilebilir, etkin, verimli ve sürdürülebilir bir sistemde sunulmasını sağlamak Sağlık Bakanlığının en önemli görevidir. Bu bağlamda, sağlık hizmet sunumu ile ilgili politikaların belirlenmesinde, toplumun ihtiyaçlarının saptanması ve önceliklerinin belirlenmesi amacıyla kanıt temelli güncel bilgilerin kullanılması temel unsurdur.

Sağlık hizmetlerinin sunumunda, kadın sağlığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplumun temel değeri olan ailedeki varlığı ve sağlıklı nesillerin sürdürülmesindeki önemi yadsınamaz bir odak noktasıdır. Adolesan çağdan başlayarak her dönemde kadın için sağlık hizmet ihtiyacı erkeklere göre daha fazladır. Kadın sağlığı düzeyini yükseltmek, dolayısıyla daha sağlıklı çocuklar ve aileler ile daha sağlıklı toplumlar yaratmak bütün insanların ve bütün ülkelerin özlemidir. Bu nedenle kadın sağlığının durumu gelişmişlik göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Kadının yaşam döngüsünde en uzun dönemi oluşturan doğurganlık çağı, 15 ve yukarı yaşta bulunan kadınların %71’ini oluşturmaktadır. Bu bağlamda kadın sağlığı açısından, özellikle üreme sağlığı kapsamında adolesan, doğurganlık ve postmenopozal dönemde kadın sağlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi önemlidir. Belirtilen dönemlerde kadın sağlığının geliştirilmesi koruyucu sağlık hizmetleri konusunda etkili müdahaleler ile mümkündür. Bu alanda yürütülecek programlar, faaliyetler, politikalar, yasal düzenlemeler, insan gücü planlaması da bu dinamik değişkenlikler göz önünde bulundurularak, bilimsel ve etkinliği kanıtlanmış tekniklerden faydalanılarak güncellenmelidir.

Genel Müdürlüğümüz kuruluşundan itibaren yerel ve ulusal ölçeklerde toplum sağlığını etkileyen birçok konuda sağlık politikalarının belirlenmesine yönelik araştırmalar gerçekleştirmiştir. Bu araştırmalardan biri de kadın sağlığı programlarının planlanmasında kullanılabilecek “Türkiye Kadın Sağlığı” araştırmasıdır. Bu araştırma bulguları ile kadın yaşamının dönemlerine ilişkin sağlık durumu ve etkileyen faktörler tüm boyutlarıyla ortaya konmuştur. Bulgular ülkemizdeki kadın sağlığı durumunun diğer ülkelerle karşılaştırılıp, değerlendirilmesi, sorunların ortaya konması ve çözüm deneyimlerinin paylaşılması açısından fırsat sunacaktır. Kadın Sağlığına ilişkin süreçleri tüm boyutlarını ve etkileyen unsurları ortaya koyan bulgular ışığında oluşturulacak politikalar ve stratejiler kadın sağlığının geliştirilmesi adına son derece değerlidir.

Prof. Dr. Uğur DİLMEN

Sağlık Araştırmaları Genel Müdürü

(5)

v

TEŞEKKÜR

“Türkiye Kadın Sağlığı Araştırması”nın gerçekleştirilmesi ve yayın haline getirilme sürecine katkılarından dolayı;

Bu araştırmanın yapılmasına izin veren Sağlık Bakanı sayın Uz. Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Sayın Prof. Dr. Nihat Tosun, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Dr. Yasin Erkoç, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sayın Dr.

Zafer Çukurova’ya,

Araştırmayı sahada gerçekleştiren, verileri kaydeden ve analizler ile yorumlamada büyük katkı sağlayan, projenin çeşitli aşamalarında hizmet vermek suretiyle katkıda bulunan Sn.Alpaslan Girayalp, Sn.Doç.Dr.Murat Akçakaya, Sn.Ahmet Gül, Sn.Süzülay Hazar, Sn.M.Uğur Peker ve Sn. Kübra Özkazanç’a,

Çalışma sırasında çalışmaya katılmayı kabul eden bütün katılımcılara;

Teşekkür ederiz.

Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü

(6)

vi

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI

SAGEM TÜRKİYE KADIN SAĞLIĞI ARAŞTIRMASI PROJESİ YÖNETİCİ ÖZETİ

Çalışmanın ilk aşamasında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından, Adrese Dayalı Nüfuz Kayıt Sistemi (ADNKS) kayıtları ile eşleşen Ulusal Adres Veri Tabanı (UAVT) üzerinden 81’ilde kır-kent ayrımında 9290 haneden örnek seçim işlemi gerçekleştirilmiştir.

Kadın sağlığının önemli bileşenlerini içeren ve 7 farklı gruptan oluşan soru formu hazırlanmıştır. Hazırlanan soru formu; Kadınların, Temel Sosyo-Demografik Özellikleri, Genel Tıbbı Öykülerine ilişkin Özellikleri, Menstrual Özellikleri, Obstetrik Özellikleri, Aile Planlamasına Yönelik Özellikleri, Menopozal özellikleri ve Jinekolojik Özelliklerini kapsayan 90 sorudan oluşmuştur.

Soru formu Ankara ilinde 50 hanede ön deneme çalışması ile test edilerek, deneklerce anlaşılamayan ya da işlemeyen sorular üzerinde gerekli düzeltmeler yapılmıştır.

Soru formu hanede 15-65 yaş grubunda yer alan kadın bireyler arasından Kish yöntemi ile seçilen deneklere uygulanmıştır.

Çalışmadan elde edilen veriler, geri bildirim ve telefon kontrolleri ile doğruluk testlerine tabi tutulmuş, kontrolleri tamamlanan veriler bilgisayar ortamına aktarılarak istatistiksel analizler gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizlerinde, betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.

Betimsel analizlerde, araştırmaya katılan kadınların sorulara vermiş oldukları cevapların frekans dağılımları hesaplanmış, yaş, öğrenim durumu, çalışma durumu, yerleşim yeri (kır/kent) temel değişkenleri ile kadınların farklı özelliklerini kapsayan çapraz tablolar oluşturulmuştur.

(7)

vii Şekil I. Nuts Bölgelerine Göre, Araştırma Hane Halkı Nüfus Dağılım Haritası

(8)

viii Şekil II. Araştırmanın Alan Uygulaması Özet Akış Şeması

(9)

ix

ÖZET BULGULAR

1- Kadınların Temel Sosyo -Demografik Özellikleri

Çalışmaya katılan kadınların %12,35’i 20 yaş altı, %24,21’i 20-29 yaş, %24,06’sı 30-39 yaş, %19,08’i 40-49 yaş, 20,31’i ise 50 yaş üzeri yaş grubundadır.

Kadınların eğitim düzeyleri incelendiğinde, %12,22’si üniversite ve üstü, %22,12’i lise, %50,38’i ilköğretim ve %14,89’u okuryazar ve okuryazar olmayanlardır.

Kadınların ilk evlilik yaş ortalamaları 20’dir. 19 yaş altı evlenenlerin oranı %50,69, 20- 29 yaşında evlenenlerin oranı %46,66 ve 29 yaş ve üzerinde evlenenlerin oranı %2,64’dür.

2- Kadınların Genel Tıbbi Öykü Bulguları

Görüşülen kişilerin sigara alışkanlıkları incelendiğinde, %81,21’ünün hiç kullanmayan, %16,09’unun halen sigara kullanan, %2,64’inin ise daha önce sigara alışkanlığı olup bırakanlar olduğu görülmektedir.

Kadınlarda en çok görülen kronik hastalıklar içerisinde ilk sırada, %14,60 oranında kardiovasküler hastalıklar yer almakta olup en yoğun rastlanan kardiovasküler hastalıkların hipertansiyon (%9,7), kalp (%3,7), kolestrol (%1,04) olduğu görülmektedir. Ayrıca damar genişlemesi, damar tıkanıklığı kadınlarda azda olsa rastlanan kardiyovasküler hastalıklar arasındadır. Kadınların kronik hastalıkları içerisinde %14,54 ile ikinci sırada endokrin sistem hastalıkları gelmektedir. Endokrin sistem hastalıkları içerinde ise en yoğun görülen hastalık tipleri %8,9 ile tip1,tip2 diyabet ve %5,6 troid tir.

Kadınların aile öykülerinde meme (%3,32), endometrium (%1,4) ve serviks (%1,3) kanserleri en çok rastlanan kanser türlerindendir.

3- Kadınların Menstrual Bulguları

Kadınların, ilk menarş yaşı ortalamasının 13 yaş olduğu saptanmıştır.

Kadınların, menstrual siklus sorunlarına ilişkin tedavi olma ihtiyaçları incelendiğinde; %87,79’unun hiç tedavi ihtiyacı olmadığı, %11,56’sının ise tedavi olmak amacıyla doktora gittiği tespit edilmiştir.

Premenstrual sendrom yaşayan kadınları %56,91 olduğu ve en çok karında şişlik ağrı, gerginlik, memede şişlik ağrı sendromlarını yaşadıkları tespit edilmiştir.

Kadınlarda dismenore yaşayanların oranı %57,58’dir. Yaşadıkları dismenorenin günlük hayatlarına olumsuz yansıma yaptığını belirten kadınların oranı %31,41dir.

4- Kadınların Obstetrik Bulguları

Gebelik öyküsü yaşamış kadınların ilk gebelik yaşlarının ortalama 21 olduğu tespit edilmiştir.

Elde edilen verilerde kadınların %1,37’si hiç canlı doğum gerçekleştirmemiş,%

98,63’ü en az bir canlı doğum gerçekleştirmiştir.

(10)

x Kadınların yaşamış oldukları abortus ve küretaj oranlarına bakıldığında, %26,02’si en az bir kez abortus, %18,95 oranında ise en bir kez isteyerek küretaj gerçekleştirmiştir.

İri bebek dünyaya getiren kadınların oranı %7,76 iken düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getiren kadınların oranı da %9,04 olarak görülmüştür.

Kadınlarda son gebelik yaşı ve son iki gebelik arası geçen süre 2 yıl altı ve 2 yıl üzeri olarak sorgulanmış ortalama son gebelik yaşı 29, 2 yıl altı son iki gebelik arası süresi olanlar

%17,72 ve 2 yıl üzeri son iki gebelik arası süresi oranının %69,58 olduğu görülmüştür.

Son gebeliğinde doğum öncesi kontrole gidenler %69,61 iken aldıkları bakım hizmeti içerisinde en yüksek oranla (%91,07) ultrason hizmeti gelmektedir. Doğum öncesi kan tetkiki ise (%75,40) ikinci sırada yer almaktadır.

Doğumun gerçekleştirildiği kuruluşlar incelendiğinde, %85,92’sinin sağlık kuruluşunda, %14,0’ünün evde doğum yaptığı ve yine %27,58’inin sezaryen doğum %72,34’

ünün ise normal doğum yaptığı görülmektedir.

Çalışmaya katılan kadınlara sahip olmak istedikleri çocuk sayısı sorulduğunda en az dört ve üzeri çocuk isteyenlerin oranı %18,4 olarak gözlenmiştir.

Sağlıklı çocuk dünyaya getirmek açısından önemli bir risk faktörü olan akraba evliliği sorgulandığında, kadınların %18,34’ünün akraba evliliği gerçekleştirdiği görülmüştür.

5- Aile Planlamasına Yönelik Bulgular

Çalışmaya katılan kadınlara modern ve geleneksel aile planlama yöntemlerine ilişkin sorular yöneltilmiş, %65,47’si modern ya da geleneksel yöntemlerden her hangi birini kullandığını belirtmiştir. En yoğun kullanılan modern aile planlaması yönteminin implant ve kondom olduğu görülürken geleneksel yöntemleri kullananlarda, geri çekme yönteminin en yoğun kullanılan yöntem olduğu tespit edilmiştir.

6- Kadınların Menopozal Bulguları

Çalışmaya katılan kadınların menopoza girme yaşı ortalama 46 olarak belirlenmiştir.

Menopoza giren kadınların %88,99’u doğal yollarla,%11,01’i ise cerrahi yöntemle menopoza girdiklerini belirtmişlerdir. Postmenopozal kanama yaşayan kadınların oranı %11,09 ve kanama süreleri ortalama 7 aydır.

Menopoz döneminde yoğun olarak yaşanan sorunlar içerisinde ilk sırasında sıcak basması terleme yer alırken (%66,47) ikinci sırada duygusal değişiklikler (%55,17) gelmektedir.

7- Kadınların Jinekolojik Bulguları

Jinekolojik bulgular incelendiğinde çalışmaya katılan kadınların, jinekolojik hastalıklar içerisinde en çok vajinal kaşıntı (%27,4) şikayeti yer almaktadır. Ayrıca

%20,09’unda dizüri, %17,6’sında üriner inkontinans görülmektedir.

Kadınların %27,14’ü normal vajinal akıntının varlığından bahsederken, % 71,35’lik bölümü anormal vajinal akıntı şikayeti olduğunu ifade etmiştir. Kadınların %79,20’sinin

(11)

xi vajinal duş alışkanlıkları bulunmaktadır. Vajinal duş alışkanlıklarında etkili olan nedenler sorgulandığında, en etkili nedenler olarak %96,26 ile temizlik, %82,31 tuvalet sonrası duş yer almaktadır. Cinsel ilişki sonrası %55,41, dini inanç %52,86 ve abdest %44,52 ile diğer vajinal duş alışkanlıklarında yer almaktadır.

Çalışmaya katılan kadınların %95,56’ü vajinal tampon kullanmadığını ifade etmiştir.

Çalışmaya katılan kadınların jinekolojik muayeneye gitme sıklıkları incelendiğinde

%48,83’ü hiç jinekolojik muayeneye gitmediğini belirtmiştir. Muayeneye gidenlerin ise,

%55,98’i smear testi %45,87’si mamografi yaptırdıklarını ifade etmişlerdir.

(12)

xii

KISALTMALAR

ADNKS : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi AP : Aile Planlaması

DSÖ/WHO : Dünya Sağlık Örgütü GA : Güven Aralığı

HUKSAM : Hacettepe Üniversitesi Kadı Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi

ICPD : Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Max. : En Yüksek Değer

Min. : En Düşük Değer

N : Kitle

n : Örneklem

İBBS : İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması Ort. : Ortalama Değer

RK : Risk Kat Sayısı

SAGEM : Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü SGK : Sosyal Güvenlik Kurumu

SPSS : Statistical Package for the Social Sciences (Bilimsel istatistik paketi) SS : Standart Sapma

TK : Telefon kontrol

TNSA : Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu

UAVT : Ulusal Adres Veri Tabanı UNFPA : Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu BKİ : Beden Kitle İndeksi

(13)

xiii İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ  iv  TEŞEKKÜR  v 

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI  SAGEM TÜRKİYE KADIN SAĞLIĞI ARAŞTIRMASI PROJESİ YÖNETİCİ ÖZETİ ... vi 

ÖZET BULGULAR ... ix 

1- Kadınların Temel Sosyo -Demografik Özellikleri ... ix 

2- Kadınların Genel Tıbbi Öykü Bulguları ... ix 

3- Kadınların Menstrual Bulguları ... ix 

4- Kadınların Obstetrik Bulguları ... ix 

5- Aile Planlamasına Yönelik Bulgular ... x 

6- Kadınların Menopozal Bulguları ... x 

7- Kadınların Jinekolojik Bulguları ... x 

KISALTMALAR ... xii 

1.  GİRİŞ  1  1.1. Problemin Tanımı ... 1 

1.2. Araştırmanın Amacı ve Gerekçe ... 3 

1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 

2.  KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 6 

2.1. Uluslararası Kararlarda Kadının Durumu ... 6 

2.2. Dünyada Kadın Sorunları ... 7 

2.3. Türkiye’de Kadın Sağlık Sorunları ... 9 

2.4. Sonuç ... 11 

3. ARAŞTIRMANIN TASARIMI ... 12 

3.1. Araştırmanın Akış Şeması ... 12 

3.2. Evren ... 14 

3.3. Örneklem Planı ... 14 

3.3.1. Örneklem Kapsamı ... 14 

3.3.2. Tahmin Boyutu ... 14 

3.3.3. Örnek Hacminin Belirlenmesi ... 14 

3.3.4. Ağırlıklandırma Yöntemi ... 18 

3.4. Soru Kâğıtlarının Geliştirilmesi ve Ön Deneme ... 20 

3.4.1. Kadınların Temel Sosyo-Demografik Özellikleri ... 22 

3.4.2. Kadınların Genel Tıbbı Öyküsü ... 22 

3.4.3. Kadınların Menstrual Özellikleri ... 22 

(14)

xiv

3.4.4. Kadınların Obstetrik Özellikleri ... 22 

3.4.5. Aile Planlamasına Yönelik Özellikler ... 23 

3.4.6. Kadınların Menopozal Özellikleri ... 23 

3.4.7. Kadınların Jinekolojik Özellikleri ... 23 

3.5. Veri Toplama Faaliyetleri ... 23 

3.6. Bilgi İşlem ve Analiz ... 24 

4. BULGULAR ... 26 

4.1. Kadınların Temel Sosyo-Demografik Özellikleri ... 26 

4.1.1. Yaş, Eğitim Düzeyi, Medeni Durum, Evlilik Yaşı, Evlilik Süresi, Aile Tipi ... 26 

4.1.3. 12 Yaşına Kadar En Uzun Süre Yaşanılan Bölge ... 31 

4.1.4. Sigara Kullanımı ... 32 

4.2.   Kadınların Genel Tıbbi Öyküsü ... 33 

4.2.1. Fiziksel özellikler (Boy, Kilo, BKİ) ... 33 

4.2.2. Kronik Hastalıklar ... 34 

4.3.     Kadınların Menstrual Özellikleri ... 36 

4.3.1. Menstruasyon Görme ... 36 

4.3.2. Menstruasyon Periodları ... 39 

4.3.3. Menstrual Siklus ... 40 

4.3.5. Dismenore Özellikleri ... 43 

4.3.6. Menstrual Dönemde Kullanılan Ürünler ... 43 

4.4.   Kadınların Obstetrik Özellikleri ... 44 

4.4.1. Gebelik ve Doğum ... 45 

4.4.3. Doğum Öyküsü ... 54 

4.4.5. Laktasyon Dönemi ... 59 

4.5.   Aile Planlamasına Yönelik Özellikler ... 60 

4.5.1. Aile Planlaması Yöntemi Kullanımı ... 60 

4.5.2. Aile Planlaması Yöntemlerinin Dağılımı ... 61 

4.5.3. Kondom Yöntemi ... 62 

4.5.4. RİA Yöntemi ... 62 

4.5.5. Geri Çekme Yöntemi ... 63 

4.5.6. Oral Kontraseptif Yöntem Kullanımı ... 64 

4.5.7. Enjeksiyon Yöntemi Kullanımı ... 64 

4.5.8. Takvim Yöntemi kullanımı ... 65 

4.5.9. İmplant Yöntemi kullanımı ... 65 

(15)

xv

4.6.   Kadınların Menopozal Özellikleri ... 66 

4.6.1. Menopoz Dönemi Temel Özellikleri ... 66 

4.6.2. Menopoz Dönemi Hormon Kullanımı ... 68 

4.6.3.   Postmenopozal Kanama ... 69 

4.6.4. Menopoz Döneminde Yaşanılan Sorunlar ... 69 

4.7.   Kadınların Jinekolojik Özellikleri ... 70 

4.7.1. Jinekolojik Şikayetler ... 70 

4.7.2. Vajinal Akıntı ... 71 

4.7.3. Vajinal Duş ... 72 

4.7.4. Vajinal Tampon Kullanma ... 74 

4.7.5. Tetkik ve Jinekolojik Muayene ... 75 

4.7.6. Son bir yılda yapılan Tetkik ve Jinekolojik Muayene ... 76 

5. SONUÇLAR ... 79 

5.1.   Kadınların Temel Sosyo-Demografik Özellikleri ... 79 

5.2.   Genel Tıbbi Hastalık Öyküsüne İlişkin Özellikler ... 80 

5.3.   Kadınların Menstrual Özellikleri ... 81 

5.4.   Kadınların Obstetrik Özellikleri ... 82 

5.5.   Aile Planlamasına Yönelik Özellikler ... 83 

5.6.   Kadınların Menopoz Özellikleri ... 84 

5.7.  Kadınların Jinekolojik Özellikleri ... 84 

6. ÇAPRAZ TABLOLAR ... 85 

7. ANKET SORU FORMU ... 104 

7.  KAYNAKÇA ... 115 

EK-1.1 Örnekleme Hataları, Türkiye ... 118 

EK-1.2 Örnekleme Hataları, Kent ... 124 

EK-1.2(devam) Örnekleme Hataları , Kent ... 125 

EK-1.2(devam) Örnekleme Hataları , Kent ... 126 

EK-1.2(devam) Örnekleme Hataları , Kent ... 127 

EK-1.3 Örnekleme Hataları, Kır ... 130 

(16)

xvi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. İl, İlçe, Köy Düzeyinde Denek (uygulanan Anket) Sayıları Dağılımı ... 16

Tablo 2. Anket Soru Formunda Yer Alan Cevapsızlık Nedenleri Dağılımı... 20

Tablo 3. Çalışmaya Katılan Kadınların Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 26

Tablo 4. Çalışmaya Katılan Kadınların Sosyal Güvence Varlığı ile Gelir Getirici Bir İşte Çalışma Durumlarının Dağılımı ... 29

Tablo 5. Kadınların 12 Yaşına Kadar En Uzun Süre Yaşanılan Merkezlerin Dağılımı ... 31

Tablo 6. 12 Yaşına Kadar En Uzun Süre Yaşanılan Bölgelerin Dağılımı ... 31

Tablo 7. 12 Yaşına Kadar En Uzun Süre Yaşanılan Bölgelerin Dağılımı ... 32

Tablo 8. Çalışmaya Katılan Kadınların Sigara Kullanma Durumu Dağılımı ... 32

Tablo 9. Çalışmaya Katılan Kadınların Sigara Kullanım Alışkanlıklarının Dağılımı ... 32

Tablo 10. Kadınların Ortalama Boy ve Kilo - BKİ(Beden Kitle İndeksi) Değerleri Dağılımı(%) ... 33

Tablo 11. Kadınlarda Hekim Tarafından Tanısı Konulan Kronik Hastalıklar Dağılımı ... 34

Tablo 12: Kadınların Menstruasyon Görme Durumları ile Menstruasyon Görmeme Nedenlerinin Dağılımı ... 36

Tablo 13: Kadınların Menstruasyon Period Özelliklerinin Dağılımı ... 39

Tablo 14. Kadınların Menstrual Siklus Özelliklerinin Dağılım ... 40

Tablo 15. Kadınların PreMenstrual Sendrom (PMS) Yaşama Durumlarının Dağılım ... 42

Tablo 16. Dismenore Özelliklerinin Dağılımı ... 43

Tablo 17. Kadınların Menstrual Dönemde Kullandıkları Ürünlerin Dağılımı ... 43

Tablo 18. Kadınların Gebelikle İlgili Özelliklerinin Dağılımı ... 45

Tablo 19. Kadınların Son Gebelikte Yaşanılan Sağlık Sorunlarının Dağılımı ... 49

Tablo 20. Kadınların Abortus ve Küretaj Öyküsüne İlişkin Özelliklerinin Dağılımı ... 49

Tablo 21. Kadınların Son Gebeliğinde Doğum Öncesi Bakım (DÖB) Alma Özelliklerinin Dağılımı . 50 Tablo 22: Son Gebelikte Gerçekleştirilen Doğum Şekli ve Doğum Yeri Dağılımı ... 52

Tablo 23. Doğum Öyküsü Dağılımı (%) ... 54

Tablo 24. Kadınların Postpartum Dönemde Sorun Yaşama Durumlarının Dağılımı ... 58

Tablo 25: Kadınların Laktasyon Dönemde Sorun Yaşama Durumlarının Dağılımı ... 59

Tablo 26. Kadınların Aile Planlaması Yöntemi Kullanma Durumu Dağılımı ... 60

Tablo 27. Kadınların Aile Planlaması Yöntemlerinin Dağılımı (%) ... 61

Tablo 28. Kadınların Eşlerinin AP Yöntemi Olarak Kondom Kullanma Durumu Dağılımı ... 62

Tablo 29. Kadınların AP Yöntemi olarak RİA Kullanma Durumu Dağılımı ………..………….62

Tablo 30. Kadınların AP Yöntemi Olarak Geri Çekme Yöntemini Kullanma Durumu Dağılımı ... 63

Tablo 31. Kadınların AP Yöntemi Olarak Oral Kontraseptif Yöntem Kullanma Durumu Dağılımı (%) ... 64

Tablo 32. Kadınların AP Yöntemi Olarak Enjeksiyon Kullanma Durumu Dağılımı ... 64

Tablo 33. Kadınların AP Yöntemi Olarak Takvim Yöntemini Kullanma Durumu Dağılımı ... 65

(17)

xvii

Tablo 34. Kadınların AP Yöntemi Olarak İmplant Yöntemini Kullanma Durumu Dağılımı ... 65

Tablo 35. Kadınların Menopoz Dönemine İlişkin Temel Özelliklerinin Dağılımı ... 66

Tablo 36. Kadınların Menopoz Döneminde Hormon Tedavisi Kullanma Durumu Dağılımı ... 68

Tablo 37. Kadınların Postmenopozal Kanama Yaşama Durumu Dağılımı ... 69

Tablo 38. Kadınların Menopoz Döneminde Yaşadıkları Erken ve Geç Sağlık Sorunların Dağılımı .... 69

Tablo 39. Kadınların Yaşadıkları Jinekolojik Sağlık Sorunlarının Dağılımı ………..70

Tablo 40. Kadınların Jinekolojik Sağlık Sorunlarına Yönelik Yaptıkları Girişimlerin Dağılım... 71

Tablo 41: Kadınların Vajinal Akıntı Özelliklerinin Dağılımı ... 71

Tablo 42. Vajinal Duş Alışkanlıkları ve Kullanma Durumu Dağılımı (%) ... 72

Tablo 43. Vajinal Tampon Kullanımı Dağılımı ... 74

Tablo 44. Jinekolojik Muayeneye Gitme Durumlarının Dağılımı ... 75

Tablo 45. Kadınların Son Bir Yılda Tetkik ve Jinekolojik Muayene Yaptırma Durumu Dağılımı ... 76

Tablo 46. Kadınların Kanamalı Dönemlerinin Dağılımı ... 77

Tablo 47. Kadınların Çalışma Durumlarının Temel Özelliklere Göre Dağılımı (%) ... 85

Tablo 48. Kadınların Eğitim Durumlarının Temel Özelliklere Göre Dağılımı (%) ………..86

Tablo 49. Kadınlarda Kronik Hastalıklarının Temel Özelliklere Göre Dağılımı ………87

Tablo 50: Kadınlarda Sigara Kullanım Alışkanlıklarının Temel Özelliklere Göre Dağılımı... 88

Tablo 51: Kadınların Son Gebelik Yaşlarına göre Doğum Öykülerinin Dağılımı ... 89

Tablo 52: Kadınların Son İki Gebelikleri Arasındaki Süreye Göre Doğum Öykülerinin Dağılımı (%) 90 Tablo 53: Kadınların Akraba Evliliklerine Göre Doğum Öykülerinin Dağılımı (%) ... 91

Tablo 54: Kadınların Gebelik Sayılarına Göre Temel Özelliklerin Dağılımı ... 92

Tablo 55. Kadınların Abortus Sayılarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 93

Tablo 56. Kadınların Küretaj Sayılarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 94

Tablo 57. Kadınların Doğum Sonrası Ölen Çocuk Sayılarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı(%) ... 95

Tablo 58. Kadınların Doğum Öncesi Bakım Alma Durumlarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ………96

Tablo 59. Kadınların Doğum Öncesi Bakım Alma Durumlarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%)……….97

Tablo 60: Kadınların Sahip Olmak İstedikleri Çocuk Sayısına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 98

Tablo 61: Kadınların Vajinal akıntı Özelliklerine Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 99

Tablo 62: Kadınların AP yöntemleri kullanımlarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 100

Tablo 63: Kadınların Modern/Geleneksel AP Yöntemleri Kullanımlarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 101

Tablo 64: Kadınların Menopoz Yaşlarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 102

Tablo 65. Kadınların İnfertilite Durumlarına Göre Temel Özelliklerinin Dağılımı (%) ... 103

(18)

xviii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Araştırmanın Genel Akış Şeması ... 13 

Şekil 2. Çalışmaya Katılan Kadınların Yaş Dağılımı ... 27 

Şekil 3. Çalışmaya Katılan Kadınların Öğrenim Düzeyi Dağılımı ... 28 

Şekil 4. Kadınların Çalışma Şekilleri Dağılımı ... 30 

Şekil 5. Kadınların Ekonomik Durumların Dağılımı ... 30 

Şekil 6. 12 Yaşına Kadar En Uzun Süre Yaşanılan Yer Dağılımı ... 31 

Şekil 7. Kadınların Beden Kitle İndeksi (BKİ) Değerleri Dağılımı ... 33 

Şekil 8: Kronik Hastalık Varlığı Dağılımı ... 35 

Şekil 9. Çalışmaya Katılan Kadınlarda Hekim Tarafından Tanısı Konulan Kronik Hastalıklar Dağılımı ... 35 

Şekil 10. Kadınların Menstruasyon Görme Durumu Dağılımı ... 37 

Şekil 11. Kadınların Menstrual Görmeme Nedenleri Dağılımı ... 38 

Şekil 12. Kadınların Menarş Yaşı Dağılımı ... 38 

Şekil 13. Kadınların Menstruasyon Period Özelliklerinin Dağılımı ... 39 

Şekil 14. Menstrual Süresi Dağılımı ... 41 

Şekil 15. : Menstrual Siklus Dağılımı ... 41 

Şekil 16. Kadınların Premenstrual Sendrom (PMS) Yaşama Durumlarının Dağılımı ... 42 

Şekil 17. Kadınların Menstrual Döneminde Kullandıkları Ürünlerin Dağılımı ... 44 

Şekil 18. Kadınların Menstrual Döneminde Kullandıkları Ürünleri Kullanım Sıklıklarının Dağılımı ... 44 

Şekil 19. Kadınların Yaşadıkları Gebelik Sayılarının Dağılımı ... 46 

Şekil 20. Kadınların ilk Gebelik Yaşlarının Dağılımı ... 47 

Şekil 21. Son İki Gebelik Arasındaki Süre Dağılımı ... 47 

Şekil 22. Kadınların Son Gebeliği Planlama Durumu Dağılımı ... 47 

Şekil 23. Kadınların Son Gebeliklerinde Sağlık Sorunu Yaşama Durumu Dağılımı ... 48 

Şekil 24. Çalışmaya Katılan Kadınların Eşleri ile Akrabalık Durumlarının Dağılımı ... 48 

Şekil 25. Kadınların Son Gebeliklerinde Doğum Öncesi Bakım Alma Durumlarının Dağılımı ... 51 

Şekil 26. Kadınların DÖB Bilgi Kaynağı Dağılımı ... 51 

Şekil 27. Kadınların Doğum Yapma Şekillerinin Dağılımı ... 53 

Şekil 28. Kadınların Sezaryen Yaptırma Nedenlerinin Dağılımı ... 53 

Şekil 29. Kadınların Son Gebeliklerini Nerede Yaptıklarının Dağılımı ... 53 

(19)

xix

Şekil 30. Kadınların Canlı Doğum Sayılarının Dağılımı ... 56 

Şekil 31. Kadınların Ölü Doğum Sayılarının Dağılımı ... 56 

Şekil 32. Kadınların Yaşayan Çocuk Sayılarının Dağılımı ... 56 

Şekil 33. Kadınların Konjenital Anomalili Bebek Doğum Dağılımı ... 57 

Şekil 34. Kadınların Erken Doğum Yapma Durumu Dağılımı ... 57 

Şekil 35. Kadınların Düşük Doğum Ağırlıklı Bebeğe sahip olma Dağılımı ... 57 

Şekil 36. Kadınların Postpartum Dönemde Sorun Yaşama Durumlarının Dağılımı ... 58 

Şekil 37. Kadınların Postpartum Dönemde Yaşanan Sorunlarının Dağılımı ... 59 

Şekil 38. Kadınların Aile Planlaması Yöntemi Kullanma Durumu Dağılımı ... 61 

Şekil 39. Kadınların Menopoza Girme Durumlarının Dağılımı ... 67 

Şekil 40. Kadınların Menopoza Giriş Şekillerinin Dağılımı ... 67 

Şekil 41. Kadınların Menopoza Girme Yaşlarının Dağılımı ... 67 

Şekil 42. Kadınların Menopoz Döneminde HRT Kullanma Durumu Dağılımı ... 68 

Şekil 43. Kadınların Menopoz Döneminde Yaşadıkları Sorunların Dağılımı ... 70 

Şekil 44. Kadınların Vajinal Akıntı Özelliklerinin Dağılımı ... 72 

Şekil 45. Kadınların Vajinal Duş Yıkama Alışkanlıklarının Dağılımı ... 73 

Şekil 46. Kadınların Vajinal Duş Yapma Nedenlerinin Dağılımı ... 73 

Şekil 47. Kadınların Tetkik ve Jinekolojik Muayene Yaptırma Durumu Dağılımı ... 75 

Şekil 48. Kadınların Son Bir Yılda Yaptırdıkları Tetkik ve Muayenelerin Dağılımı ... 76 

(20)

1 Toplumun uygarlık düzeyini öğrenmek isterseniz o toplumdaki kadının durumuna bakınız.” Stuart Miller

1. GİRİŞ

1.1. Problemin Tanımı

Sağlık, bireyin sadece herhangi bir hastalık veya sakatlığa sahip olmaması değil, onun fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumu olarak tanımlanır. Sağlık herkesin doğuştan kazandığı bir haktır. Kadınlar, dünya nüfusunun yarısını oluşturmasına ve her kadının ulaşılabilir en yüksek standartta fiziksel ve psiko-sosyal sağlığa sahip olma hakkı olmasına rağmen, günümüzde özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların önemli bir bölümü sağlıklı ve iyi durumda değildir. Kadınlar çocukluk döneminden başlayarak, adölesan, üreme ve ileri yaş dönemlerinde, toplumda dezavantajlı, güçsüz ve azınlık muamelesi görmektedir. Toplumsal statülerindeki bu geleneksel olumsuz tablo, kadınların sağlık hizmetlerinden yararlanmalarını da önemli ölçüde etkilemektedir (Aslan,2001:1).

Adölesan dönemde, evlilik, gebelik, erken yaşta cinsel deneyim, cinsel istismar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, sağlıksız abortus öyküsü yaşama en önemli sağlık sorunlarını oluşturmaktadır. Erken yaşta evlenen kadınlar erken yaşta anne olmaktadırlar, çocuk bakımında ileri yaştaki annelere göre daha bilgisiz ve tecrübesizdirler.

Kadın sağlığında, gebelik ve doğumla ilgili olay ve komplikasyonların en yoğun yaşandığı dönem ise 15-49 yaş arası olan doğurganlık dönemidir. 50 yaş ve daha sonrası ise yine kendine özgü üreme sağlığı sorunları olan postmenopozal ve daha sonra da yaşlılık dönemidir. Menopoz ve menopoz sonrası dönemde, osteoporoz, kardiyovasküler olaylar, menopoza bağlı ve yaşlanma sürecine bağlı sorunlar kadının sağlığını önemli ölçüde etkilemektedir (Aslan,2001:2).

Kadının üreme sağlığı ile birlikte genel olarak sağlığını etkileyen önemli bir sorun da kadına yönelik şiddettir. Kadına yönelik şiddet sadece bir sağlık sorunu değil aynı zamanda sağlığı olumsuz etkileyen bir risk faktörü olarak ele alınmaktadır(Özaydın vd. 1998:74). Tüm dünyada yaygın olmakla birlikte, özellikle kadınlar arasında kullanımı gittikçe artan tütünün de sağlık sonuçları kadınlar için daha olumsuzdur.

Tütün kullanımı sonucu kadınlarda bronkopulmoner hastalıklar, kardiyovasküler hastalıklar ve kanserlerin sıklığının artmasının yanı sıra menstruasyon bozuklukları, infertilite, gebelikle ilgili sorunlar, genital organ hastalıkları ve erken menopoz gibi nedenlerle üreme sağlığı da olumsuz etkilenmektedir (Koçoğlu ve Alan, 2001:79).

Yakın geçmişe kadar dünyada kadının üremeye ilişkin sağlık sorunları ana çocuk sağlığı kapsamında yer alırken, yaşanan önemli sosyo-demografik değişiklikler nedeniyle

(21)

2 artık mevcut ana çocuk sağlığı yaklaşımı üreme sağlığına ilişkin tüm sağlık sorunlarını karşılayamaz hale gelmiştir.

Bu nedenle dünya ülkelerinin gündeminde yeni bir kavram olarak üreme sağlığı konusu yer almıştır. İlk kez Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nda (Kahire, 1994) ifade edilen üreme sağlığı, "üreme sistemi işlevleri ve süreci ile ilgili sadece hastalık ya da sakatlığın olmaması değil, tüm bunlara ilişkin fiziksel, mental, sosyal yönden tam bir iyilik halinin olması" olarak tanımlanmıştır.

1994 Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı sonrasında üreme sağlığı ve hizmetleri sürekliliği olan bütüncül bir yaklaşım içerisinde ele alınmaktadır(Özvarış ve Akın,1998:24).

Üreme sağlığı hizmetleri içerisinde bilgi-eğitim ve iletişim önemli yer tutmaktadır.

1994 Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı'nda kabul edilen Eylem Planı'nda ve IV. Dünya Kadın Konferansı'nda kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Plan'ında cinsel sağlık programlarının güçlendirilmesi konusu vurgulanmış, kadın ve erkekler, özellikle gençlerin gelişme çağından itibaren cinsel sağlık konusunda örgün ve yaygın eğitim programlarıyla desteklenmesi ve bilinçlendirilmesi kararlaştırılmıştır.

Uluslararası düzeydeki bu gelişmeler ışığında, Türkiye'de de Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması Ulusal Stratejileri geliştirilerek, Ulusal Faaliyet Planı hazırlanmıştır. Ulusal Faaliyet Planı'nda hizmet sunumu, kadının statüsü, halk eğitimi, altyapı ve yönetim, personel eğitimi, lojistik ve finans olmak üzere altı temel konu ve ilke belirlenmiştir.

Faaliyet planında halk eğitimi ile ilgili olarak; kadın sağlığı/aile planlaması hizmetlerine ulaşılabilirliği artırmak için, üretilecek bilgi-eğitim ve iletişim programları ve materyalleri ile toplumun bilinçlendirilmesi, aile planlaması yöntemleri de dahil olmak üzere, üreme sağlığı konusuna yoğunlaşılması, erkeklerin katılımının sağlanması ve bu programların kuşaklar ve çiftler arasındaki iletişimi ve kadın sağlığı/aile planlaması konularında konuşmalarını teşvik etmesi stratejileri benimsenmiş, bu stratejilere uygun aktiviteler belirlenmiştir (Sağlık Bakanlığı, 1998)

Mevcut kadın sağlığı sorunları etkili sağlık hizmetinin sunulması, hizmete ulaşılabilirliğin ve bilgi-eğitim-iletişimin sağlanması ile üstesinden gelinmesi mümkün sorunlardır. Türkiye'de kadın sağlığının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar ümit vericidir.

Ancak, sağlık hizmetlerinin verilmesinden kaynaklanan eksikliklerin hızla giderilmesinin yanı sıra kadının statüsünün yükseltilmesi ve her alanda cinsiyetler arası eşitliğin sağlanması ile kadın sağlığı istenen düzeye daha hızlı ulaşacaktır (T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Ankara, 1998).

Kadın sağlığı ile ilgili sorunların önlenmesinde eğitim önemli bir yer tutmasına rağmen Türkiye'de ne ailede, ne de örgün-yaygın eğitimde cinsellik ve üreme sağlığı eğitimi

(22)

3 mevcut değildir. Üreme sağlığı konularında yeterli ve doğru bilgilere sahip olunmaması ve kitle iletişim araçları aracılığı ile çeşitli mesajların alınması özellikle gençlerin eğitiminde, ciddi bir problem haline gelmektedir.

Anne babalar çocuklarına cinsel eğitim vermesi gerekenin kendilerinin olduğunu hissetmelerine rağmen sıklıkla bunu yapmaktan hoşlanmamaktadır. Gençler arasında ise aileden bilgi alma önemini yitirmiş ancak okul içi ve dışındaki eğitim bunun yerini alamamıştır(Alan,1998:18).

Her yaş grubu bireyin, ağırlıklı olarak da gençlerin, bilinçli ve planlı üreme sağlığı eğitimine ihtiyacı vardır. Yapılan çalışmalar, bireylerin eğitim ve danışmanlık hizmeti almak istediklerini göstermektedir.

Bu nedenle cinsellik ve üreme sağlığında bilgi, eğitim ve iletişim çalışmaları içerisinde anne-babalara, örgün öğretimdeki öğrencilere ve halk eğitim merkezlerindeki kursiyerlere yönelik cinsellik ve üreme sağlığı eğitimi sunulmalıdır. Düzenlenen eğitimler, doğru bilgiye ulaşılmasını sağlamanın yanı sıra, toplumsal duyarlılığı artıracak, ayrıca bireylerin üreme sağlığı konusunda kişisel sorumluluk geliştirmelerini ve doğru karar almalarını kolaylaştıracaktır.

1.2. Araştırmanın Amacı ve Gerekçe

Kadın Sağlığı Araştırması (KSA), Türkiye genelinde değişik coğrafi bölgelerde yaşayan kadınların sağlığına ilişkin özellikleri saptamak ve etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla planlanmıştır.

Projenin genel amacı, ülkemizde, kadın sağlığı açısından önem arz eden sağlık politikalarına ilişkin uygulamalara destek olmak, kadın sağlığı alanında kadınların algı düzeylerini saptamaya yardımcı olmak, mevcut bilgi düzeylerini ortaya çıkarmak ve bunlara yönelik bilgi elde edilmesini sağlamaktır.

Bu genel amaç çerçevesinde, araştırmada aşağıdaki maddeler hedeflenmiştir:

Türkiye’de 15-65 yaş grubu kadınların temel sosyo-demografik özellikleri, genel tıbbi öyküleri, menstruasyon özellikleri, obstetrik ve jinekolojik özellikleri, aile planlamasına yönelik yöntemlerin kullanımı, menopoz dönemi özelliklerine ilişkin tespitleri yapmak,

Kadın Sağlığının geliştirilmesine yönelik politikalara destek sağlamak,

Ülkeyi temsil edebilecek verilerle ulusal ve uluslararası bilimsel literatüre katkıda bulunmak,

Araştırma sonuçlarının bilimsel yayın haline getirilmesi ile kadın sağlığı açısından toplumsal farkındalık oluşturmak yönünde yapılacak çalışmalara katkıda bulunmaktır.

(23)

4 1.3. Araştırmanın Önemi

Kadın sağlığı; aile ve toplumdan kaynaklanan psiko-sosyal faktörler, eğitim, akrabalık ilişkileri, çalışma hayatı, kadının bireysel sağlık durumu, doğurganlık davranışı, sağlık hizmetlerinin kalitesi gibi pek çok faktörden etkilenmektedir.

Yapılan çalışmalarda, kadınların sağlık ya da hastalık durumlarının erkeklerden farklı olarak cinsiyet ve eğitim gibi faktörlerden etkilendiği bildirilmektedir (Erten, 2008).

Kadınlar ve erkeklerin üreme ile ilgili hastalık yükleri incelendiğinde, kadınların üreme sağlığı sorunlarını erkeklerden çok daha fazla yaşadıkları ve bu durumun özellikle üreme çağında (15-49 yaş arası) daha da arttığı görülmektedir.

Sağlıksız koşullarda çalışma ve şiddete maruz kalma gibi toplumda kadınların daha yüksek oranda maruz kaldıkları durumların yanı sıra sağlıksız yaşam biçimi de belirli sağlık sorunlarını beraberinde getirmektedir (Anonim, 2008). Kadın sağlığı biyolojik etkenlerin yanında, sosyal ve siyasal süreçlerden etkilenmekte ve toplumsal cinsiyet kavramını da içine alan yeni yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır (Erten, 2008).

Kadın sağlığı, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de çok önemli bir sorundur. Bu alanda başarıya ulaşılabilmesi için kadın ve kız çocuklarının sağlığının, genel sağlık kavramı içerisinde ayrı bir öneminin ve yerinin olması gerekmektedir.

Kadın sağlığı denildiğinde, her ne kadar bütüncül yaklaşım kabul edilse de özellikle gelişmekte olan ülkelerde geleneksel olarak ilk önce üreme sağlığı ve aile planlaması akla gelmektedir. Kadına verilen bakımı, üreme sistemi işlevleri ve hastalıkları, gebelik ve doğum konuları ile sınırlandırmak doğru değildir.

Kadının tüm yaşam evreleri boyunca sağlığını koruyucu ve geliştirici önlemlerin alınması gerekmektedir. Çocukluk dönemlerinde kızların erkeklerle eşit statüde eğitim, öğretim, beslenme hizmetlerine ulaşmaları ve yararlanmaları önemlidir. Kadınlar adölesan dönemde erken evlilik, erken dönemde cinsel deneyim, erken ve istenmeyen gebelikler, cinsel istismar, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, yasal olmayan ve/veya abortus öyküsü yaşama, abortus öyküsüne bağlı komplikasyonlar gibi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır.

İstenmeyen gebelikler, isteyerek düşükler, gebeliğin psikososyal yönü, annelik hüznü, postpartum depresyon ve psikoz gibi doğum sonrası sorunlar, infertilite, cinsel işlev bozuklukları, genitalmutilasyon, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, meme ve jinekolojik kanserler, madde ve sigara bağımlılığı ve şiddet, kadının cinsel olgunluk döneminde yaşadığı sorunlar arasında sayılabilir. Hem kadın hem de bebeğin sağlığı açısından önemli olan doğurganlık döneminde kadının yararlandığı sağlık hizmetlerine ulaşması, hizmetlerin kalitesi ve ulaşılabilirliği önem taşımaktadır (Koyun vd., 2011; Şentürk, 2008). Doğurganlık döneminde kadınların gebelik ve doğumla ilgili yaşadığı komplikasyonlar gelişmekte olan ülkelerde halen önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadının gebe olduğu yaşı, doğumlar arasındaki süre, toplam gebelik sayısı, hastalık ve ölüm oranlarını etkilemektedir.

(24)

5 Doğurganlık dönemi kadın sağlığı açısından yüksek riskli bir dönem olarak nitelendirilirken, kadın sağlığı hizmetlerinin intrauterin dönemden itibaren kadının bütün yaşam dönemlerini kapsayacak biçimde verilmesi oldukça önemlidir.

Menopoz döneminde kadınlarda osteoporoz, kardiyak ve dolaşım sistemi hastalıkları ve menopoza bağlı sorunlar (üreme sisteminde değişiklikler, mesane kapasitesinde azalma, hipotiriodi, hipertirodi vb.) görülmektedir. Yaşlılıkta kadınların karşılaştığı sorunlar arasında hareket güçlüğü, osteoporoz, kalp-damar hastalıkları, mental hastalıklar, meme kanseri jinekolojik ve diğer kanserler bulunmaktadır. (Özkan, 2008; Şentürk, 2008).

Araştırma sonucunda elde edilen veriler ışığında kadın sağlığında farklı yaşam olgularına ve yaş dönemlerine ilişkin Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen çalışmalara katkı sağlanması beklenmektedir.

(25)

6

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Uluslararası Kararlarda Kadının Durumu

Kadın sağlığı biyolojik faktörlerin yanı sıra, birey, aile ve topluma ait birçok sosyo- kültürel ve ekonomik faktörlerden etkilenmektedir. Kadın sağlığının yalnızca doğurganlığa ilişkin sağlık olmayıp bundan çok daha fazlası olduğunun vurgulanması önemlidir.

Dünyada nüfus ve doğurganlık arasında kurulan ilişki önce nüfus planlaması ardından doğum kontrolü ve aile planlaması kavramlarının gelişmesine neden olmuştur (Sağlık Bakanlığı, Ankara 2005). Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere tüm dünya ülkeleri, 1960’lı yıllarda, kontrolsüz nüfus artışının ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki olumsuz etkileri konusuna odaklanmaya başlamıştır.

1970’lerde nüfus ağırlıklı yaklaşım, 1980’lerde yerini sağlıkla ilgili kaygılara, 1990’larda ise artık insanların hakları ve ihtiyaçları üzerine yoğunlaşmaya bırakmıştır. Bu süreçte; 1974 yılında Bükreş’te, 1984 yılında Mexico City’de, 1994’de ise Kahire’de yapılan üç temel konferansta, nüfus ve aile planlamasının genel kalkınma çabalarının ayrılmaz bir parçası olduğu ortaya konulmuştur Bu bağlamda “üreme Sağlığı” kavramı ilk kez 1994 yılında Kahire’de yapılan Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı’nda (ICPD) ifade edilmiştir (Sağlık Bakanlığı, 2007, Ankara). Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) üreme sağlığını, üreme sistemi, onun fonksiyonları ve işleyişine ilişkin bütün alanlarda sadece hastalık ya da sakatlık olmaması değil, zihinsel ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumu olarak tanımlanmıştır (Çokar,2006) .

Kahire’de yapılan ICPD’nin sonuçları, 1995 yılında Pekin’de yapılan IV. Dünya Kadın Konferansın’ da bir kez daha vurgulanarak, kalkınma ve nüfus ilişkisi, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi, üreme sağlığı ve aile planlaması, kız çocuklar, gençler ve yaşlıları kapsayan ana konularda eylem programı hazırlanmıştır. Eylem Programı’nda aile planlaması gibi spesifik konularının üreme sağlığı içerisine dahil edilmesinin gereği vurgulanmıştır (Sağlık Bakanlığı, 2007, Ankara).

Uluslararası Aile Planlanması Federasyonu, hükümetlerin taraf olduğu anlaşmalarda belirtilen hakların uygulanmaları, kullanılmaları açısından farklılıklar olabileceği düşüncesinden hareketle, “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” başta olmak üzere, “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi” ve “Çocuk Hakları Sözleşmesi” gibi konu ile ilgili uluslararası metinlerden yararlanarak, “Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları” Bildirgesini düzenlemiştir. Bu bildirge de; “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde”

yer alan kavramlar kullanılarak üreme sağlığı ile ilgili bazı haklar tanımlamıştır. Üreme hakları, cinsel haklar ve özgürlükler, bireyleri olduğu kadar çiftleri de ilgilendiren haklar ve özgürlüklerdir. Bu haklar, devlet ile halk arasındaki ilişkileri ve devletin halka karşı yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları yasalarına dayandığı için yasal bir nitelik taşımaktadır.

Uluslararası insan hakları belgelerinden yola çıkarak hazırlanan cinsellik ve üremeyle ilgili hakların temel insan hakları arasında yer almaktadır (Akın A. 2012).

(26)

7 Üreme Hakları, tüm insanlar için temel insan haklarından ayrı düşünülemez. Bu haklar ayrımcılık, baskı ve şiddet olmadan kadın ve erkeklerin en yüksek standartta cinsel sağlık ve üreme sağlığı bilgi ve hizmetlerinden yararlanması ve herkesin üreme konusunda kendi kararını verebilmesini içermektedir (http://www.willowsfound.org/rights.asp Erişim tarihi: 07/01/2014).

Dolayısıyla insanların kendi doğurganlıklarını kontrol edebilmeleri ve kendi seçimleri olan, sağlık yönünden kendilerine uygun korunma yöntemleri hakkında bilgi alabilmeleri ve bunları kullanabilmeleri aslında en temel insan hakkını oluşturmaktadır (Üreme Hakları. http://www.willowsfound.org/rights.asp Erişim tarihi: 07/01/2014).

2.2. Dünyada Kadın Sorunları

DSÖ sağlık kavramını; sadece hastalık ve sakatlık halinin olmayışı değil, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik hali olarak tanımlanarak, sağlığın bir çok yönüyle ele alınması vurgu yapılmıştır (ALMA-ATA,1998:3; Simons vd. 1995:6). Bu durumda bireylerin yaşamlarının çeşitli alanlarında karşı karşıya kaldıkları ayrımcılık, şiddet, işsizlik, yoksulluk ve evsizlik gibi daha birçok sosyal sorun sağlığın kapsamı içinde düşünülmektedir.

Özellikle, kadınlar açısından düşünüldüğünde, bir yandan bu başlıkların sayısı artmakta, diğer yandan her birinin içeriği ve etkisi de önemli oranda değişmektedir. Kadın yönelik şiddet, ayrımcılık ve yoksulluk kadınların yaşamı ve sağlığı üzerinde çok daha derin sonuçlara neden olmaktadır. Aynı zamanda, kadınların sağlık sorunlarının artmasında ve çeşitlenmesinde tüm bu koşullar önemli etken olmaktadır. Başka bir ifadeyle, cinsiyet kategorileri söz konusu olduğunda, sosyal yönden iyilik hali, hem nicelik hem nitelik yönünden belirgin bir farklılık göstermektedir. Gerek sağlığın genel tanımı, gerekse onun içeriğini oluşturan sosyal yönden iyi olma durumu, kişinin içinde bulunduğu toplumsal ve tarihsel koşullara, cinsiyet ve sınıf durumuna ve tüm bunlara bağlı olan ve içinde oluşan sağlık sistemlerine göre değişmektedir. Dolayısıyla sağlığı ve sağlık kavramını tarihsel ve sosyal içeriğinden ayırarak tanımlamak mümkün bulunmamaktadır.

DSÖ’nün sağlık tanımında vurgu yapılan diğer bir özellik ise, “tam iyilik hali”

kavramıdır. Sağlık herkesin doğuştan kazandığı bir haktır. Ancak dünyada çeşitli toplumlarda kadınların sağlık düzeylerinde farklılıklar vardır, bu farklılık aynı ülke içerisinde değişik gruplar arasında da devam etmektedir. Uluslararası kuruluşlar ile beraber hemen hemen tüm dünya ülkeleri 1970'lerin başında sağlığı da içeren kadın konusunun üzerinde durmaya başlamışlar ve bu güne kadar birçok başarılar elde etmişlerdir. Tüm kazanımlara rağmen kadın sağlığı hala özel önem ve öncelik gerektirmektedir.

Bugün uluslararası kabul gören yaklaşıma göre, sağlık sorunları kadınları ve erkekleri farklı şekilde etkilemektedir. Sadece kadınlara özgü hastalıkların yanında bazı hastalıklar kadınlarda daha fazla risk oluşturmaktadır. Kadınlara özgü sorunlar özgün müdahale yaklaşımları gerektirmektedir. Bu nedenle gerek kadınların sağlık sorunlarının gerekse bunların çözümüne ilişkin müdahale programlarının kadın bakış açısı ile ele alınması önemli bir gerekliliktir.

(27)

8 Kadın hayatının sağlık yönünden evreleri düşünülecek olursa, kadın sağlığı ve ona verilecek önem intrauterin dönemden başlamalıdır. Bebeklik, çocukluk, adölesan ve gençlik dönemleri sağlık açısından önemli olan dönemlerdir ve her birinin kendine özgü riskleri mevcuttur (Akın ve Bayar,1998:34). Kız çocuklarının erkeklere göre enfeksiyon hastalıklarına karşı koruyucu biyolojik avantajları bulunmasına rağmen, sosyal olumsuzluklar doğumda kazanmış oldukları avantajların hepsini geride bırakmaktadır. Beslenme problemleri, eğitim yoksunluğu, bebeklerin ve daha sonraki dönemlerde de kız çocuklarının yaşadığı cinsiyete bağlı sağlık sorunlarıdır. Menarş öncesi dönemde, enfeksiyon hastalıkları, tetanoz, hemoraji, septisemi, üriner sistem hastalıkları, üreme sağlığı ile ilgili sorunlar, enfeksiyon hastalıklarına bağlı gelişen komplikasyonlar kız çocuklan açısından sık görülen sağlık sorunlarıdır. Adölesan dönemde, evlilik, gebelik, erken yaşta cinsel deneyim, cinsel istismar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, sağlıksız düşükler en önemli sağlık sorunlarını oluşturmaktadır (Aslan,2001:2).

Kadın Sağlığı, kadının doğumdan ölümüne kadar olan süredeki tüm sağlık durumunu kapsar. Kadın sağlığı hizmetlerindeki çağdaş yaklaşım, yaşam boyu, bütün yaş gruplarını ve etkileyen tüm faktörleri göz önüne alan kapsamlı bir yaklaşımı gerektirmektedir.

Bu yaklaşımda doğumdan ölüme kadar kadının yaşamının bir bütün olarak ele alınması gerektiği; yaşama sağlıklı başlamanın ilk adım olduğu, bireyin sağlık gelişiminin birçok faktörün kümülatif etkisiyle oluştuğu, bireylerin sağlıklarıyla ilgili şu andaki durumlarının bir önceki dönemin bir sonucu, bir sonraki dönemin ise bir nedeni olduğu önemle vurgulanmaktadır (Akın ve Sevencan,2006:4).

Halen 6,5 milyarı aşan dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların sağlık durumunu incelerken; hastalık ve sakatlık yönünden olduğu kadar, ruhsal ve sosyal yönden de tam bir iyilik halinin olup olmaması ve kadınların "tam iyilik durumlarını" etkileyen faktörler yönünden de sorunu irdelemek ve tanımlamak gerekmektedir. Dolayısı ile kadın sağlığı biyolojik etkenlerin yanında, sosyal ve siyasal süreçlerden etkilenmektedir. Kadın sağlığını üreme sağlığı ile bir tutan anlayış yerine, toplumsal cinsiyet kavramını da içine alan yeni yaklaşımlar kadın sağlığının başlıklarını değiştirmektedir (Özvarış,2007:3).

Bu kapsamda; erken evlilikler ve erken gebelikler, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kadın kanserleri, yaşlanan kadının sağlığı, sigara, madde bağımlığı ve kadın, kadının ruh sağlığı, kronik hastalıklar, beslenme, acil bakım, sağlık bakımına ulaşım ve kadın, anne ve yeni doğan bebek ölümleri nihayet cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı sağlık sorunları; kadına yönelik şiddet, cinsel taciz ve tecavüz, namus cinayetleri vb. konular ele alınmalıdır (Türk Tabipler Birliği, 2008).

Kadın sağlığı konusunda hizmet sunumunda ilkesel olarak kabul edilmiş olsa bile, özellikle gelişmekte olan ülkelerde "bütüncül" bir yaklaşım yerine, doğurganlık dönemine odaklanmış "geleneksel" yaklaşım hâkimiyetini sürdürmektedir. Bu konuda, adölesanlar, menopoz-menopoz sonrası dönemdeki kadınlar ve yaşlı kadınlar en ihmal edilen grupları oluşturmaktadır. Geleneksel olarak kadın sağlığı hizmetleri, özellikle kadınların üreme çağında, özellikle kontrasepsiyon ve güvenli-sağlıklı doğuma odaklanmıştır. Bu yaklaşım

(28)

9 ana-çocuk sağlığı sorunlarının yoğun yaşandığı ve anne ve bebek ölümlerinin yüksek olduğu bölgelere uygun bir yaklaşımdır. Ancak, geleneksel bakışın tersine, kadın sağlığının yalnızca üremeye veya doğurganlığa ilişkin sağlık olmayıp, bundan çok daha fazla olduğunun kavranması önemlidir (Türk Tabipler Birliği, 2008).

Kadın sağlığı sorunları ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre farklı boyutlarda yaşanıyor olmasına karşın, sorunlar evrenseldir ve uluslararası toplum tarafından küresel düzeyde ele alınmaktadır.

Son yıllarda yapılan çalışmalar kadınların sağlık ya da hastalık durumlarının erkeklerden farklı olarak cinsiyet ve eğitim gibi faktörlerden etkilenmektedir (Altun,2000:4;

Özvarış,2007:3). Kadın ve erkeklerdeki sağlık ve hastalık örüntüleri belirgin farklılıklar göstermektedir. Kadınların doğumda beklenen yaşam süresi daha uzun olmakla birlikte, pek çok toplumda, kadınların erkeklere göre daha fazla hastalık ve stres yaşadıkları bilinmektedir. Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşadıkça, yaşamın niteliği önem kazanmaktadır (Türk Tabipler Birliği, 2008).

2.3. Türkiye’de Kadın Sağlık Sorunları

Türkiye’de yaşam kalitesi ile ilgili göstergelerden biri olan doğuşta beklenen yaşam süresi kadınlar için artmakla birlikte, her iki cinsiyetin de eşit hizmet aldığı gelişmiş ülkelerden düşüktür. Kadın ve erkeğin üreme ile ilgili hastalık yükleri incelendiğinde;

kadınlar üreme sağlığı sorunlarını erkeklerden çok daha fazla yaşamakta ve bu duyarlılık üreme çağında daha da artmaktadır. Cinsiyete göre üreme sağlığı hastalık yükü incelendiğinde; kadının hastalık yükü (% 36,6), erkeğin yükünün (% 12,3) üç katı olduğu görülmektedir.(T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Ankara, 2008).

Nüfusun yarısından fazlasını oluşturan kadın ve kız çocuklarının, çocukluktan başlayarak sosyal, ruhsal ve fiziksel anlamda sağlıklı olması ve sağlıklarını koruyabilme olanaklarına sahip olmaları, onların toplum yaşamına katılımları ve etkin bireyler olabilmelerini sağlayacak gerekli unsurlardan biridir.

Kadının üremeye ilişkin özellikleri kadın sağlığını özel ve öncelikli olarak ele alınması gereken bir konu yapmaktadır. Toplumsal cinsiyet ayrımcılığının en çarpıcı sonucu sağlık hizmetlerinden yararlanmada ortaya çıkmakta ve kadının statüsünün düşük olması doğurganlık davranışını etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde 15-49 yaş arası üreme sağlığı hastalıklarına bağlı yük kadında erkeğe göre üç kat daha fazla görülmektedir.

Hastalık yükünün beşte birini ise anneliğe bağlı nedenler oluşturmaktadır (Sağlık Bakanlığı 2008. Ankara).

Türkiye’de kadın sağlığı ile ilgili göstergeler incelendiğinde son yıllarda kadın sağlık göstergelerinde iyileşmeler olduğu görülmekle birlikte yeterli düzeyde bulunmamaktadır.

Ülkemizde yaşam tarzındaki değişimler sonucu kadınlardaki ilk evlenme yaşı 2001 yılında 22,2 iken 2011 yılında 23,3’e yükselmiştir (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13469). 2012 yılı TÜİK verilerine göre ise kadınlar için ilk evlenme yaşı 23,5’tir. Bölgesel düzeyde kadınlarda en yüksek ortalama

(29)

10 ilk evlenme yaşı 24,6 ile İstanbul Bölgesi’nde görülmektedir (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13469). Yine kadınlarda, en düşük ortalama ilk evlenme yaşı ise 22,2 ile Orta Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu Bölgeleri’ndedir.

Kadınların %65,6’sının ilk evliliklerini 25 yaşından önce yaptıkları görülmektedir. Yaşa özel doğurganlık hızı incelendiğinde, 2001 yılında en yüksek doğurganlık hızı 20-24 yaş grubunda görülürken, 2011 yılında 25-29 yaş grubunda görülmektedir. Adölesan doğurganlık oranı 2008 yılı için %3,9, 2011 yılı için %3,1 olarak belirlenmiştir.

Kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı 2012 yılı doğum istatistiklerine göre 2,02’dir. Sağlık personeli gözetimde gerçekleşen doğumların oranı kentte %94 iken kırsal kesimde %79’dur (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13469).

UNDP 2012 raporunda, dünyada 2010 yılında yaklaşık 297000 anne ölümü meydana geldiği, bu sayının 1990 yılına göre %47 oranında düşüş anlamında olduğu belirtilmiştir.

Ölümlerin %56'sı Sahra altı Afrika'da ve %29'u Güney Asya'da meydana gelmesi dikkat çekmektedir. 1990 ve 2010 yılları arasında dünya genelinde anne ölüm oranı yüz binde 400'den yüz binde 240'a düşmüştür. Ancak hala gelişmekte olan ülkelerde anne ölüm oranı gelişmiş ülkelere göre 15 kat fazladır. 2012 yılında gelişmiş ülkelerde anne ölüm oranı ortalama, yüz binde 16 (1900 yılında yüz binde 26) 2012 yılında gelişmekte olan ülkelerde anne ölüm oranı ortalaması yüz binde 240 olmuştur (1900 yılında yüz binde 40) (http //www.undp.org.tr TheMillennium Development Goals Report 2012). Ülkemizde ise anne ölüm oranı son yıllarda yüksek oranda düşüş göstermekle birlikte, 2012 yılında yüz binde 15,4’e düşmüştür.

DSÖ tarafından, dünyada her yıl 15-19 yaş arası yaklaşık 16 milyon kız çocuğunun doğum yaptığı tespit edilmiştir (www.bik.gov.tr/dunyada-ergen-gebeligi-42567).

Ülkemizde 15-19 yaş grubu adölesanlarda erken evlilik, ailelerin hemen çocuk talebi ve bilgisizlik nedeniyle erken gebelik ve annelik oluşmaktadır.

TÜİK verilerine göre, 2012 yılında yaşa bağlı en yüksek doğum hızı ‰127 ile 25-29 yaş grubunda yer almaktadır. Kaba doğum hızı 2011 yılında ‰16,8 iken bu oran 2012 yılında ‰17’dir. (www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13618). Türkiye’de çocukların ve doğurgan çağdaki kadınların nüfus içinde büyük bir yer tutması, bebek, çocuk ve anne ölüm hızlarının yüksek olması, doğum öncesi ve sonrası bakım hizmetlerinin yetersizliği gibi nedenlerle anne-çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetleri öncelik ve önem kazanmıştır (Anonim, 2012a).

Ülkemizde gebelik bilincinin artışı ve doğum hızının yükselmesi ile birlikte hastanelerde doğum gerçekleştirme oranlarında her geçen yıl artmaktadır. Ülkemiz sezeryanla doğum gerçekleştirme oranlarında da dünyada üst sıralarda yer almaktadır (http://www.gebelik.org/dosyalar/sezeryan).

Kadın sağlığı açısından önemli bir gösterge olan sigara kullanımı verilerine göre, 15 yaş üzeri kadınların %86,8’i hiç sigara kullanmazken, %2,4’ü ara sıra, %10,7’si her gün sigara kullanmaktadır (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13142).

(30)

11 TÜİK’in yapmış olduğu Türkiye Sağlık Araştırması (TSA) 2010 verilerine göre, 15+

yaş grubundaki bireylerin beden kitle indeks değerleri incelendiğinde; kadınlarda beden kitle indeks oranı % 49,4’tür.

Kadınların iş gücüne katılma oranı 2004-2012 yılları arasında %23,3’den %29,5’e yükselmiştir.

Yaşamın herhangi bir döneminde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalma kadının eğitim düzeyinin artması ile azalmaktadır. Eğitimi olmayan, ilkokulu bitirmemiş kadınların

%55,7’si, lise ve üzeri eğitim almış kadınların %27,2’si fiziksel veya cinsel şiddetten birini yaşamıştır. (Anonim, 2012b).

2.4. Sonuç

Kadınlar, yaşam döngüsünün her aşamasında birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu sağlık sorunlarının çoğu kadın cinsiyetine özgü olmakta; kadının etkilendiği üreme sağlığı sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Üreme sağlığı hem kadınları hem de erkekleri kapsayan bir kavram olmakla birlikte; kadınlar için yaşamı doğrudan etkileyen bir öneme sahiptir.

İlk Dünya Kadın Konferansından itibaren 1975-85 yıllarının kadının 10 yılı ilan edilmesi ile kadın konusu dünya gündeminde yerini almıştır. Kadınların mevcut olanaklardan adil bir şekilde yararlanmasının sağlanması ve bu anlamda kadınlara hakkaniyetli davranılmasını hedefleyen kadına yönelik yapılan uluslararası toplantılarda kadının insan, üreme ve cinsel hakları öncelikli konuları oluşturmuştur. Bundan sonra yapılan kadınla ilgili uluslar arası toplantılarda kadının güçlendirilmesi ve cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmaması için önemli kararlar alınmış ve bu kararlar Türkiye de dahil bir çok ülke tarafından imzalanmıştır. Bu kararlar ışığında ülkelerde yasal düzenlemelerin yapılmasına rağmen bugün kadınlar hala üreme yükü nedeni ile sağlığı bozulmakta, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan geleneksel yaklaşımların etkisi altında cinsiyet ayrımcılığına maruz kalabilmektedir. Bunun için atılacak en önemli adım kadının toplumsal konumunu yükseltmek böylece aile ve toplum içindeki etkinliğini artırmaktır.

(31)

12

3. ARAŞTIRMANIN TASARIMI

Anket, nicel araştırmalarda en sık kullanılan veri toplama tekniğidir. Görüşme, önceden oluşturulmuş soru formları üzerinden yapılan ve belli bir amaç için, soru - cevap yöntemine dayanan etkileşimli bir iletişim sürecidir. Bu araştırmada, kadın sağlığının önceliklerini oluşturan özellikleriyle ilgili veri elde etmek amacıyla, TÜİK ADNKS’de yer alan adreslerdeki hanelerden çekilen örneklemde sadece 15-65 yaş grubu kadınlarla, yapılandırılmış formlar aracılığıyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

Araştırmada, Türkiye genelini temsil eden toplam 81 ilin kent, kır ve köylerinde, 15- 65 yaş grubu 9290 denekle yüz yüze görüşme yöntemiyle nicel veriler elde edilmiştir.

Bu araştırmada görüşmeler ev ortamında yapılmış, betimsel modellerler analiz edilmiş ve raporlanmıştır.

3.1. Araştırmanın Akış Şeması

T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü (SAGEM) Türkiye Kadın Sağlığı Araştırması aşamalarının gösterildiği akış şeması (Şekil 1)

(32)

13 Şekil 1. Araştırmanın Genel Akış Şeması

(33)

14 3.2. Evren

Bu araştırmanın evrenini, hanelerde yaşayan 15-65 yaş grubunda yer alan kadınlar oluşturmaktadır.

3.3. Örneklem Planı

3.3.1. Örneklem Kapsamı

Örneklem kapsamı, Türkiye sınırları dahilinde bulunan tüm yerleşim yerlerindeki hanelerdir. Kurumsal nüfus olarak tanımlanan okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, hastane ve hapishanede bulunanlar ile kışla ve ordu evlerinde ikamet edenler kapsanmamıştır. Nüfusu toplam nüfusun %1’ini geçmeyecek şekilde yeterli (küçük köyler, oba, mezra v.b) örnek hane sayısına ulaşılamayacağı düşünülen yerleşim yerleri seçim işlemi sırasında kapsam dışı bırakılmıştır.

3.3.2. Tahmin Boyutu

Araştırmanın örneklem büyüklüğü, Türkiye toplam ve Türkiye Kır-Kent tahmini üretecek şekilde toplam 9290 hane olarak hesaplanmıştır. Örnek hacmi hesaplanırken cevapsızlık hızı olarak, Sağlık Araştırmaları Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen oran (0,2) dikkate alınmıştır. Araştırmanın hedef kitlesi Türkiye’deki 15-65 yaş arasındaki kadınlar olduğu için örnek hacmi hesaplanırken bu oran da (1,2926) dikkate alınmıştır. Örnekleme giren il, ilçe ve köylerde uygulanan anketlerin sayısal dağılımı, aşağıda “örneklemin belirlenmesi” başlığı altında yer alan açıklamalarla birlikte, Tablo 1’de gösterilmiştir.

3.3.3. Örnek Hacminin Belirlenmesi

Çalışmada 2012 Kasım ayı çerçevesi dikkate alınarak, ilgili yılın ADNKS kayıtları ile eşleşen UAVT üzerinden örnek seçim işlemi gerçekleştirilmiştir.

Örnek hacmi belirlenirken; söz konusu çalışmaya özel bir prevelans değeri olmadığından p=0.5 olarak alınmıştır. Buna bağlı olarak da duyarlılık düzeyi değeri d=0,02 olarak alınmıştır.

Örnek hacminin (örnek adres sayısı) belirlenmesi için kullanılan matematiksel formül aşağıdaki şekildedir:

n 1

Formülde;

z: %95 güven aralığına ulaşmak için kullanılan z dağılımı tablo değeri, p: karakteristiğin oranı (0,5),

q: 1-p (0,5),

(34)

15 d: Duyarlılık düzeyi (0,02),

H: tabaka sayısıdır (kır-kent olduğu ayrımı nedeniyle tabaka sayısı 2 olarak alınmıştır).

Deff : Tasarım etkisi (1,61) nr=Cevapsızlık hızı (0,2)

Toplamda yukarıdaki formüle göre belirlenen örnek genişliği daha sonra kır ve kente oransal olarak dağıtılmış; böylelikle kır ve kent ayrımında kaçar hane ile görüşülmesi gerektiği hesaplanmıştır. Buna göre toplamda hesaplanan 9290 hanenin 6830’u kent; 2460’ı kır ve 1080’i bloksuz, 1380’i bloklu olarak belirlenmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Belirli fiziksel ve kimyasal etmenlere bağlı olarak bazı bakteriler değişik morfolojik hücreler yapabilirler.. Bunlara pleomorfik

Botanik (taksonomik) Sınıflandırma: Bitkilerin takım, familya, cins ve türlerine göre yapıla bir sınıflandırma olup bitkilerin tanınması açısından önemli

Sağlık ekibi; sağlık kurumlarında, ortak amaçları hasta bireye kapsamlı ve kaliteli sağlık bakımının verilmesi için değişik sağlık mesleklerinden üyelerin bir

Parlak Güneş üzerinde karanlık lekeler olarak görülürler... 11-yıllık

Sporangiumlar "trofofil" denen normal asimilasyon yapraklarında veya "sporofil" adı verilen özel yapraklarda meydana gelir.. Sporofitin anatomik yapısında bitkiler

Soliter veya daha çok 2, 4, 8, 16 veya nadiren daha çok sayıda gruplar halinde, renksiz musilajlı bir zarfla çevrilmiş olarak bulunur.. Kloroplastlar parietal, disk şeklinde,

Böceğin büyümesi dış deri ile sınırlandığından larva evresinde deri zaman zaman atılarak epidermis tarafından yeniden meydana getirilir.. Bir böcekte deri değiştirme

Yapılan araştırmalarda sağlık yöneti- cilerinin liderlik özellikleri dönüşümcü, paternalist, demokratik ve stratejik liderlik olarak belirlenirken, hemşirelerin