• Sonuç bulunamadı

Türkiye küçük Millet Meclisleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Türkiye küçük Millet Meclisleri"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T k MM

Türkiye küçük Millet Meclisleri

Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

SIK SIK, “dört yılda bir” değil, DÜZENLİ, her ayın ilk hafta sonu.

ARACISIZ, doğrudan, yüzyüze, ÖN YARGISIZ, farklılıklarımıza saygılı,

SANSÜRSÜZ, filtresiz DİYALOG için:

TBMM / Sivil Toplum OÇG (Ortak Çalışma Grupları Girişimi)

Uncular Cad. 28- A/2; TR- 34672 ISTANBUL Tel.: +90 216 492 0504, Fax.:+90 216 492 1840 info@tbmmocg.net www.tbmmocg.net

(2)

GİRİŞ

Zaman ne çabuk geçiyor... İki yıl dolmuş bile.

Türkiye küçük Millet Meclisleri‟nin ilk deneme toplantıları 2008 Haziran ayında beş ilde yapılmıştı: Konya, Diyarbakır, Gaziantep ve Trabzon. Yaz ayları hazırlıklarla geçtikten sonra TBMM‟nin açılmasıyla birlikte düzenli toplantılar da başladı. Bazı illerde istenen katılım sağlanamadıysa da katılan illerin sayısı giderek arttı. Haziran 2009‟da 18 il her ay düzenli toplantılarını sürdürür hale gelmişti. 2009 yılının standart verilerini taşıyan ilk raporumuzu yayınlandık ve siyasi partilerle üst düzeyde görüşmelerimiz ondan sonra başladı.

Önce DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, ardından Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla R. Tayyip Erdoğan randevu verdi. Daha sonra TBMM Başkanı Şahin‟le görüştük ve ardından partilerin grup başkanvekilleriyle çok daha sık görüşmeye başladık. Ankara‟daki arkadaşlarımız Oya Özden, TBMM koridorlarını ezberledi. Bir yandan da TBMM içindeki sivil toplum örgütleriyle, Parlamenterler Birliği, YASADER, PDD (Parlamenter Danışmanları Derneği) ve PMD (Parlamento Muhabirleri Derneği) ile işbirliği ve ortak çalışmalar yürütüldü. Onlar bize, biz onların ürettiği çalışmalara katıldık, destek verdik, destek aldık.

Çalışmalarımızın iç içe geçmiş üç boyutu var:

1. Türkiye küçük Millet Meclisleri*, 2. TBMM Ortak Çalışma Grupları 3. “Sivil Anayasa” çalışmaları

1. TkMM/ Türkiye küçük Millet Meclisleri

Türkiye küçük Millet Meclisleri ikinci yılını dolduruyor. 2008 Haziran ayında 5 ilde ilk denemeler yapıldıktan sonra, Ekim ayında bu illerde toplanmaya başlamıştı. Sayıları giderek arttı, şu anda 30 ilde yapılıyor. 2010 yılı sonuna kadar hedefimiz 81 ilin yarısına ulaşmak, gelecek yıl ise tümüne. Bu çalışma döneminin raporunu aşağıda bulacaksınız.

2. TBMM OÇG/ Ortak Çalışma Grupları:

Çalışmanın diğer kolunu oluşturan TBMM Ortak Çalışma Grupları ise, aynı konuda duyarlı milletvekillerinin adlarının yan yana getirilmesiyle oluşmuş gayrı resmi ve sembolik gruplar olarak önce 13 dalda oluştu. Bu gruplar, o konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştaylarda bir araya geliyor ve sivil toplumla parlamenterlerin “ortak payda”ları aranıyor. Sonra elde edilen sonuçların uygulanması için görev bölümü yapılıyor, harekete geçiliyor.

İlk yapılan üç çalıştaylık dizinin konusu “Sivil toplum - TBMM ortak çalışmalarının ilkeleri ne olmalı?”

idi. Şu anda sürdürülen ikinci dizi, TBMM gündemine gelmiş ve Anayasa alt komisyonuna kadar ulaşmış olan “İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı” hakkında. Batman, Ankara ve İstanbul‟da yapılan ve çevre illerdeki sivil toplum örgütü temsilcilerini bir araya getiren üç çalıştayın sonuçları, gene bu üç toplantıda

(3)

gönüllülük temelinde seçilen katılımcılar tarafından 5 Ekimde Ankara‟da birleştirilerek sivil toplumun bu konudaki ortak paydaları ortaya çıkarıldı. Ertesi gün yapılan ortak çalıştaya Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu ve komisyon üyesi 5 milletvekili katıldı, bir dizi ortak görüş ortaya çıktı. “Internet Yasakları” konulu üçüncü dizi Eylül ve Ekim aylarında İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi ATAUM‟da yapılan çalıştaylarla sürdü, son oturuma geldik.

3. Sivil Anayasa:

Bu konu, en başından bu yana, Türkiye küçük Millet Meclisleri‟nin değişmez konusuydu. Genel veya yerel konu ne olursa olsun, onun Anayasa‟ya yansımasının nasıl olduğunu ve nasıl olması gerektiğini de tartıştık, önce tutanaklara, sonra ortak payda raporlarına yansıttık. Referandum paketi gündeme geldiğinde ise her toplantının iki konusundan biri mutlaka bu oldu.

Nisan 2010‟da, referanduma sunulacak paketi “Neye evet, neye hayır? Niçin evet, niçin hayır? Ya hep, ya hiç, şart mı?” adı altında tartışmaya başladığımızda, “Referandum ne başlangıç, ne son, ancak bir dönemeç olabilir” demiştik, aynı görüşü bugün de tekrarlıyoruz. Yeni Anayasa gerçekten bu bir“Toplumsal mutabakat“ metni olacaksa, mutlaka uzun süre ve toplumun her kademesinde genişliğine ve derinliğine tartışılarak, ortak paydaların bu tartışmalarda damla damla süzülerek oluşturulmasıyla ortaya çıkacaktır.

Madem her ay, sayısı giderek artan ve her ildeki sivil toplum temsilcilerini yanyana getiren toplantılar yapıyoruz, o halde TkMM‟ler, sivil Anayasa tartışmalarına da katılan ve katkıda bulunan bir platform olmalıdır.

Taraf tarafa toplarsak:

Bir yanda illerde her ay toplanan, ülkenin genel ve ilin yerel güncel sorunlarının tartışıldığı diyalog grupları olan küçük Millet Meclisleri, onların gündeminden hiç düşmeyen ve düşmeyecek olan “Sivil Anayasa”

tartışmaları; öte yanda sivil toplum temsilcileriyle milletvekillerini somut bir konuda birlikte çalışmak üzere yan yana getiren Ortak Çalışma Grupları. Bunlar yan yana ve birbirlerine paralel yürüdükçe, sivil toplumla seçilmişleri dört yıl birbirinden uzaklaştıran, tecrit eden duvarların ortadan kalkması ve birbirini dinleyerek, anlayarak ortak paydalar bulmanın, hatta yaratmanın doğuracağı sinerji. Hedefimiz bu.

Büyük mü? Evet. İmkânsız mı? Hayır, hiç değil.

İstemek, yapabilmenin yarısı.

Biz istiyoruz. Siz de istiyorsanız iki yarıyı birleştirmek güç değil artık.

Sevgi ve saygılarımızla.

Şanar Yurdatapan (Koordinatör)

BENZERİ VAR MI?

Araştırdık, bazı ülkelerde benzerlerine rastladık, ama hiçbiri TkMM‟ler gibi sürekli değil, yaygın değil.

Çoğu sadece yerel konularla sınırlı ve “zaman zaman” yapılıyor. En yakın benzeri Amerika‟da var “Town Hall Meetings” geleneği. Ama oradaki de hem sürekli değil, gerekince yapılıyor, hem de orada Senatörler ve temsilciler davet ediyor sivil toplumu, burada sivil toplum seçilmişleri. Sonuç olarak, eğer yarıda kalmaz ve gerçekten bir geleneğe dönüşürse, dünyada ilk ve tek olacak, belki başka ülkeler bizi örnek alacak.

(4)

Türkiye

küçük

Millet Meclisleri

Kasım 2009 – Haziran 2010 Dönemi Çalışma Raporu

Sayın siyasi parti yöneticileri, milletvekilleri, sivil toplum ve meslek örgütleri, basın mensupları,

Ekte sunduğumuz rapor, Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin Kasım 2009 – Haziran 2010 (Referandum öncesi dönemi) çalışmalarının istatistik verilerini ve her ay TBMM Basın Salonunda yapılan basın toplantılarıyla kamuoyuna açıklanan “Ortak Payda” özetlerini içeriyor. Şu anda 30 ile yapılmakta olan kMM toplantılarının verilerine bakıldığında şu noktalar hemen göze çarpıyor:

1. Toplantı gerçekleşme oranında yükselme: % 73’ten % 93’e, 2. Milletvekili katılımında düşme: % 9,4’ten % 5,6’ya,

3. Belediye Başkanları katılımında düşme: % 32’den % 11’e ve 4. Sivil toplum katılımında bunlara paralel düşme: % 84’ten % 53’e.

Nitelik değişimi: Ancak bu sayıların göstermediği bir de nitelik değişimi var:

1. Düzenli olarak katılan sivil toplum temsilcilerinin küçük meclislere giderek daha çok sahip çıkması, 2. Başta yan yana gelmekten rahatsızlık duyan farklı görüşteki grupların giderek bundan mutlu olması, 3. Konuşma sürelerine saygı ve konu dışına çıkmamaya gittikçe daha çok özen gösterilmesi,

4. ve konuşma üslubundaki empatinin sürekli artışı.

Bu değişime, tabii ki toplantılara düzenli olarak katılan sivil toplum temsilcileri ve milletvekilleri tanık oluyor.

Bu tanıklığı verilere dönüştürmek için, şimdiye kadar bu toplantılara katılan milletvekilleri arasında da bir anket başlattık. (Soruları ekte size de sunuyoruz) Bu anketi Kurban Bayramı sonuna kadar tamamlamayı ve 24 Kasım 2010 tarihinde TBMM’de yapılacak aylık basın toplantısında açıklamayı hedefliyoruz.

İki yıldan çıkarılan dersler

Peki, iki yıllık çalışmanın sonucu bize neyi gösterdi? Bunu da sizinle açık yüreklilikle paylaşabiliriz:

1. Türkiye’de siyasetin “yukarıdan aşağıya” işleyen karar mekanizmalarını “aşağıdan yukarıya” doğru çevirebilmek için daha hayli zaman ve emek gerekiyor.

2. Milletvekilleri kendilerini, oylarını aldıkları seçmenlerine karşı değil, adlarını aday listesine aldığı için parti başkanlarına borçlu hissediyor.

3. “Sivil toplumla düzenli diyaloga önem vermek” söz olarak bolca kullanılıyorsa da toplantılara katılmaya gelince iş değişiyor, “yoğun programları arasında zaman bulabilirlerse” katılıyorlar.

4. Hatta bu toplantılardan rahatsız olan, “Ne yani, görevimizi mi yapacağız, sivil topluma dert mi anlatacağız”

diyerek bizi tersleyenler veya “Bunun bana getirisi nedir ki ?” şeklinde, bu işe bir tüccarın mantığıyla yaklaştığını açıklamaktan çekinmeyenler de oldu.

(5)

5. Toplantılara severek katılan ve memnun ayrılan çok sayıda milletvekilini bu söylediklerimizin dışında tutuyoruz. Ancak milletvekili katılımı oranının (katılması gereken toplam milletvekili sayısı ile katılan milletvekili sayısı arasındaki oran) genellikle % 10 ile % 5 arasında değiştiğini göz önüne alırsak “Siyasetin Sivil Toplumu pek de ciddiye almadığını” söylemek abartma sayılmamalıdır. (En yüksek oran Nisan 2009’da ayında, %17,4. Yani her beş milletvekili biri bile değil.)

Ya sivil toplum?

Biz de ne kadar sivil olduğumuzu gerçekçi bir gözle yargılamalıyız.

İstatistik veriler gösteriyor ki, milletvekili ve belediye başkanı katılımı yükselince sivil katılım da yükseliyor.

Ama onlar düşünce yavaş yavaş sivil toplumun da hevesi, umudu ve inancı zayıflıyor, katılım düşüyor. Bu da net olarak henüz “yeterince sivil olmadığımızı” gösteriyor. Eğer sivil toplum “Onlar vekilse biz de müvekkiliz.

Müvekkilinin davetine gelmeyen vekil olur mu?” diye yoğun bir tepki gösterse, herhalde durum değişirdi.

Parti yönetimleri nasıl bakıyor?

İlk altı aylık raporumuzu yayınladığımız ve görüşmek için randevu istediğimizde önce Ahmet Türk (DTP), sonra da R. T. Erdoğan (Ak Parti Gen. Bşk. sıfatıyla) randevu vermiş, her iki görüşme de gayet olumlu geçmiş, hemen ardından toplantılara milletvekili katılımı gözle görülür biçimde yükselmişti. CHP ve MHP ile

görüşmeler TBMM Grup Başkanvekilleri düzeyinde sürdü. TBMM Başkanı Şahin ile iki kez görüştük ve ilişkilerin daha hızlı ve kolay yürümesi için isteklerimize olumlu yanıtlar aldık. 23 Nisan 2011’den başlamak üzere “Ulusal Egemenlik” bayramlarında küçük Millet Meclislerinin TBMM’ni ziyaret ederek vekillerle bayramlaşma geleneği başlatmak istiyoruz.

Belediyelerle ilişkiler

En önemli gelişme bu alanda oldu. Onlardan iki şey istedik. Madem Belediye, o ilin seçmenlerinin oylarıyla SEÇİLMİŞ olan yönetimdir, o halde:

1. Böyle bir toplantının yapılacağı en doğru yer, o ilin Belediye meclisi salonudur.

2. Çalışmanın en büyük destekçisi de Belediye olmalıdır.

Nitekim oldu da. Şu anda 30 ilin 15’inde toplantılar Belediye salonlarında yapılıyor ve her ay tanınmış bir kişi toplantıya moderatör olarak davet ediliyor, Belediye tarafından ağırlanıyor.

Liderlerden iki somut istek

Bu yeni raporla birlikte, dört parti genel başkanından iki somut isteğimiz olacak:

1. İki yıldır sürdürülen TkMM çalışmaları artık ne olduğunu, ne olmadığını göstermiş olmalı. Bu

çalışmaları olumlu ve yararlı buluyorsanız bunu kamuoyuna –ve daha önemlisi kendi teşkilatınıza- açıkça duyurun. Zira hala birçok yerde “Bu çalışmanın arkasında şu var, bu var. Katılırsak acaba kimin ekmeğine yağ sürülür?” şeklinde kuşkularla boğuşuyoruz. Bu işin başarıya ulaşması sadece demokrasinin ekmeğine yağ sürer.

2. Toplantılar için her ayın ilk hafta sonunu seçtik, çünkü ne parlamento çalışmalarıyla çakışıyor ne de partilerin önceden belirli programlarıyla. Biz, olağanüstü durumlar için anlayış göstermeye tabii ki itiraz etmeyiz. Yeter ki siz de kendi çalışma programlarınızı düzenlerken –olağanüstü durumlar hariç- her ayın ilk hafta sonu vekillere başka görev vermemeye özen gösterin. Zira dolu bir otobüse herkesin buyur ettiği, ama kimsenin azıcık sıkışıp oturacak yer açmadığı yeni bir yolcuya benziyoruz politika yolunda.

(6)

Raporun içinde neler var?

Bu rapor, TkMM‟lerin Kasım 2009 ile Haziran 2010 tarihleri arasında yapmış oldukları toplantıların tutanaklarında elde edilen ”Ortak Payda” raporlarının özetlerini içeriyor. Her ay, ayrı bir başlık altında özetlendi. Her özetin altında ise, o ay konuşulan genel konu veya konular hakkında TkMM Mutfak ekibi tarafından hazırlanan “sunumların”

linklerini de bulacaksınız.

TkMM‟ler Haziran 2010 itibariyle; Adana, Adıyaman, Ağrı, Ankara, Batman, Bingöl, Bitlis, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Hakkâri, Hatay, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırıkkale, Kocaeli, Malatya, Mardin, Muğla, Muş, Ordu, Sakarya, Şanlıurfa, Tunceli, Van olmak üzere 30 ilde forumlarını her ay düzenli olarak gerçekleştiriyor.

Aşağıda sunduğumuz dört grafik, sekiz aylık toplantılar sonunda, TkMM mutfağında biriken ve sayısal olarak her ay değerlendirilen bilgileri aktarıyor, aylara göre “çalışmanın seyir defteri” niteliğini taşıyor.

(7)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 22

Toplantı gerçekleşme oranı: % 73,33 Ertelenen toplantı: 6

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 440 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 368; % 83,63

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 159 Katılan toplam milletvekili sayısı: 15; % 9,43

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 22 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 4; %18,18 Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 109 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,95 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 10; %43,47 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 10; %43,47 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı:3; %13,04 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 13; %56,52

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 77 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,5 Katılımcı sendika sayısı: 67

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 15,22 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 205 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 46,59

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 120 Toplantı başına düşen izleyici: 5 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=1866

TkMM‟lerin Kasım 2010‟da tartıştığı konu şuydu:

“Kürt Açılımı veya Demokratik Açılım veya Milli Birlik ve Beraberlik Projesi”

Kürt sorunu üzerine konuşmak, Türkiye‟nin en büyük tabularından biriydi. Hükümetin başlattığı süreç, bütün eleştirilere rağmen, sorunun konuşulur ve tartışılır hale getirildi. İtirazlar da, çözüm önerileri de daha açık dile getirilmeye başladı.

Hükümetin bu konudaki politikasını temkinli de olsa destekleyenler, açılımın Kürt sorununun adını açıkça koyamadığını söyleyerek eleştiriyorlar. Tam destek verenlerin çoğu ise bu açılımı yalnızca Kürt sorunu için değil, Türkiye‟nin önünde duran ve geleneksel politikalarla çözümü mümkün olmayan tüm sorunlar için gerçekleştirilmesi gerektiğini söylüyor.

Hükümetin açılım politikalarına bakış açıları, şu görüşte odaklanıyor:

Olumsuz görüş: Etnik temelde ifadeler kullanarak demokrasiyi ”etnik gruplara daha fazla hak”

olarak tanımlarsanız ülke bölünür. Hükümetin açılımı etnik temele dayanan, yurtdışından sipariş edilen bir açılımdır.

Olumlu görüş: Türkiye‟nin önünde artık geleneksel politikalarıyla baş edemeyeceği sorunlar birikmiştir. Açılım süreci bu yeni politika eksenini oluşturmak için bir fırsattır. Türkiye artık demokratikleşmelidir.

Kasım ayı toplantılarında ortaya net bir ortak payda çıktığını söyleyemeyiz. Ortak görüş sadece

“Türkiye‟nin geleneksel politikalarında değişikliğe ihtiyaç var” noktasında. Ama nasıl bir değişim ve nereye kadar? Burada görüşler ayrışıyor. Ayrışmakla kalmayıp birbirinden giderek uzaklaşıyor.

(8)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 24

Toplantı gerçekleşme oranı: % 80 İlan edilip yapılmayan toplantı: 1 Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 480 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 342; % 71,25

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138 Katılan toplam milletvekili sayısı: 13; % 9,42

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 24 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 8; %33,33 Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 101 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,20 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 6; %25 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 7; %29,16 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 11; %45,83

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 43 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 12,57 Katılımcı sendika sayısı: 58

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 16,95 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 296 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 86,54

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 336 Toplantı başına düşen izleyici: 14 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=1867

TkMM‟lerin Aralık 2009 toplantılarının konusu:

“Aleviler ve Dersim”

CHP Milletvekili Onur Öymen‟in, hükümetin açılım politikalarını eleştirirken, 1938 yılında Dersim‟de yaşanan olaylara yaptığı atıf ve hem Tunceli/Dersimliler‟in hem de Alevi örgütlerinin buna verdiği tepki, 38‟de ne oldu sorusunu gündemin ilk sırasına yerleştirdi.

Aleviliğin bir mezhep mi dinsel inanç mı olduğu konusunda da bilindik tartışmaların yürütüldüğü toplantılarda, 38‟de Dersim‟de yaşananlara ilişkin ortaya atılan görüşleri şu iki cümleyle özetleyebiliriz:

1. 1938 yılında devlet güçleri Dersim‟de kıyıma- soykırıma girişmiştir. Dersim‟de yer alan Alevi- Kürt nüfus, devlet tarafından siyasi bir tehlike olarak görülmüştür.

2. 1938‟de şüphesiz acılar yaşanmıştır; ancak olanlara kıyım ya da soykırım diyemeyiz. Devlet, bölgedeki feodalleri tasfiye ederek, otoritesini tesis etmek için zor kullanmak zorunda kalmıştır.

Aralık ayında Ortak Payda oluşmadı.

(9)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 23

Toplantı gerçekleşme oranı: % 76 Ertelenen toplantı: 4

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 480 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 351; % 73,12

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138 Katılan toplam milletvekili sayısı: 13; % 9,42

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 23 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 7; %30,43 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 9; % 39,13

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 104 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,52 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 10; %43,47 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 10; %43,47 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı:3; %13,04 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 13; %56,52

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 52 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 14,81 Katılımcı sendika sayısı: 56

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 15,95 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 233 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 66,38

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 419 Toplantı başına düşen izleyici: 18 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=1868

TkMM‟ler Ocak 2010‟da iki konuyu görüştü:

“DTP, Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi”

Anayasa mahkemesinin, Demokratik Toplum Partisi hakkında, oy birliği ile verdiği kapatma kararı, Türkiye‟de çok sık yaşanan “parti kapatma”

konusunu yeniden gündemin ilk sırasına taşıdı.

DTP‟nin kapatılmasının güncelliği yanı sıra, Anayasa Mahkemesi ve 82 Anayasası da bu ay konuşmalarda öne çıkan konulardı.

82 Anayasası‟nın değiştirilmesi yönünde ciddi bir mutabakat olduğunu söylemek mümkün. Ancak Anayasa Mahkemesi ile ilgili sorulara verilen cevaplar farklı.

DTP‟nin kapatılması konusunda ise öne çıkan iki görüş şöyle özetlenebilir;

Olumsuz görüş: Parti kapatmalar, demokrasiye vurulan darbelerdir. Özellikle de DTP‟nin kapatılması, Kürt sorununun çözümünde olumsuz bir etkiye neden olacaktır.

Olumlu görüş: Her siyasal sistem, sürekliliğini korumak zorundadır. Siyasi partilerden,” devletin bekasını tehlikeye düşürenlerin” kapatılması kaçınılmazdır.

“Ortak Payda” olarak: Anayasa mahkemesinin şu andaki konumundan tüm katılımcıların rahatsızlık duyduğu açık. Ama ortaklık buraya–bir değişiklik gerektiği noktasına- kadar gelebiliyor.

“Ne değişmeli, nasıl değişmeli?” konusunda görüşler çok çeşitli.

(10)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 25

Toplantı gerçekleşme oranı: % 83,33 Ertelenen toplantı: 4

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 480 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 312; % 65

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138 Katılan toplam milletvekili sayısı: 10; % 7,24

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 25 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 12; % 48 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 11 % 44

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 86 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3,44 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 15; %60 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 7; %28 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 1; % 4 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 2; % 8

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 44 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 14,10 Katılımcı sendika sayısı: 49

Toplam katılımcı sayısına oranla: %15,70 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 219 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 70,19

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 454 Toplantı başına düşen izleyici: 18,16 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=1869

TkMM‟ler Şubat 2010‟da “Askeri Vesayet- Sivil Vesayet ve Anayasa” konusunu görüştü.

Ayışığı, Sarıkız, ıslak imza, Ergenekon derken, gerçekleşemeyen birçok askeri darbe iddiası hem basında hem de ülke siyasetinde önemli bir yere oturdu. Gerçekleşen darbeleri de düşününce, Türkiye‟de askerin siyasal yaşama müdahalesi konusunun kronik bir sorun olduğu açık.

“Askeri siyaset üzerindeki vesayeti” tartışılırken, hükümete yönelik yeni bir deyim de ortaya çıktı:

AKP hükümeti de tek parti iktidarına doğru giderek, orduyu yıpratarak, rejimi savunmasız bırakarak kendi hesabına bir “sivil vesayet” inşa ediyor.

İşte bu tartışmaları 25 ilde yapan TkMM‟lerde ağırlıklı olarak şu üç eğilim ortaya çıktı:

1. Askeri vesayetin varlığı üzerinde katılımcıların çok büyük bir kısmı birleşti.

2. Bir diğer görüş: “Türkiye‟de siyasetin üzerinde hem askerin hem de hükümetin vesayeti var”.

3. Yürütme, siyasette tek merkez olmaya çalışıyor, dikensiz gül bahçesi istiyor. Tüm muhalif görüşlerin çeşitli iddialarla tasfiye edilmeye çalışılması, sivil vesayet isteminin varlığını gösteriyor.

Şubat ayı toplantılarında “askeri vesayetin varlığı” ona karşı çıkanların da, savunanların da üzerinde birleştiği tek nokta Ortak Payda oldu.

(11)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 26

Toplantı gerçekleşme oranı: % 86,66 Ertelenen toplantı: 3 (1 iptal) Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 520 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 277; % 53,26

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138 Katılan toplam milletvekili sayısı: 10; % 5,07

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 26 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 3; % 11,53 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 11 % 46,15

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 69 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 2,65 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 13 %50 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 9 %34,61 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 2 % 7,69 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 2 % 7,69

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 36 Toplam katılımcı sayısına oranla: %12,99 Katılımcı sendika sayısı: 39

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 14,07 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 202 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 72,92

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 386 Toplantı başına düşen izleyici: 14 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=2140

Mart 2010‟da konuşulan genel konu “Ordu ve Yargının Politik Yaşamımızdaki Rolü” oldu.

Dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıtı‟n ismini Şemdinli iddianamesinde geçirmesiyle Ferhat Sarıkaya‟ya görevden men cezası verilmiş, cezayı veren HSYK kamuoyunda bilinir hale gelmişti. Ancak; İstanbul‟da Ergenekon davasını yürüten savcıların görevden alınması, Erzurum- Erzincan hattında yaşanan savcılar krizi, bu kez HSYK‟yı ve yargıyı tartışmaların merkezine oturttu.

TkMM toplantılarına da Mart ayında damgasını vuran bu tartışmalarda, “82 Anayasası‟nın bu çarpık ilişkilere zemin hazırladığı” öne çıkan en belirgin görüş oldu.

Ordu ve yargının, siyasete ilgi duyduğu ve katıldığı saptaması genel kabul görürken; bunun demokratik ülkelerde kabul edilemez olduğunu belirtenlerin yanında, bu tartışmanın, ordu ve yargı üzerinde kesin egemenlik kurmak isteyen hükümet tarafından çıkarıldığı görüşü de ortaya atıldı.

Bu konuda ortaya çıkan “Ortak Payda”yı şu şekilde özetleyebiliriz: “Katılımcıların büyük çoğunluğu, ordu ve yargının politik yaşama müdahil olmakta ortak bir rolü olduğu” noktasında görüş birliğinde. Ama oraya kadar.

(12)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 26

Toplantı gerçekleşme oranı: % 86,66 Ertelenen toplantı: 3 (1 iptal) Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 520 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 313; % 60,19

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138 Katılan toplam milletvekili sayısı: 24; % 17,39

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 26 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 6; % 23,07 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 9; % 34,61

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 79 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 16; %61,53 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 5; %19,23 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 0

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 5; % 19,23

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 36 Toplam katılımcı sayısına oranla: %11,50 Katılımcı sendika sayısı: 54

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,25 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 223 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 71,24

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 232 Toplantı başına düşen izleyici: 8 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=1944

TkMM‟ler Nisan ayında genel konu olarak

“Anayasa ve Referandum” başlığını “Neye evet, neye hayır? Niçin evet, niçin hayır? Ya hep, ya hiç. Şart mı?” sorularına yanıt aradı.

Hükümet mart ayında Anayasa değişikliği paketinin içeriğini açıkladı. Paketin içeriğinde en fazla tartışma yaratacak maddelerin, Anayasa mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddeler olacağı, TkMM toplantılarından öngörülebilirdi.

Toplantılarda olumlu ve olumsuz görüşleri şu şeklide özetleyebiliriz:

Olumsuz: Hükümetin anayasa değişikliği paketiyle, yürütmenin yargı üzerinde tam denetimi mümkün kılınacaktır.

Olumsuzlar hanesinde sayılabilecek ikinci görüş “Hükümet paketi, 82 Anayasasının tümden değişmesi talebini zayıflatmayı amaçlıyor”

şeklinde.

Ve “Venedik Kriterleri”ne atıf yapan üçüncü itiraz:

“Birbirine çok farklı konular tek bir paket halinde referanduma sunularak oylanamaz. Ayrı ayrı oylanmaları gerekir.Hükümetin asıl hedefi yargıdaki değişiklikler, sosyal konulardaki değişiklikler yem olarak eklenmiş.”

Olumlu: 82 Anayasasında demokratikleşme yönünde yapılacak her türlü değişikliği desteklemek gerekir. Hükümetin paketinin, ilgili maddelerde ileri ve demokratik düzenlemeler yaptığı açıktır.

Olumlular hanesinde sayılabilecek bir diğer görüş:

“Paket tüm yetersizliklerine rağmen, sınırlı da olsa demokratik ilerlemeler sağlamaktadır” şeklinde özetlenebilir.

“Ortak Payda” olarak iki madde ortaya çıktı:

1. 82 Anayasası tamamen değişmelidir.

2. Paketin içeriğinin referandumda tek tek oylanması daha doğru olurdu.

(13)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30 Yapılan toplantı sayısı: 25

Toplantı gerçekleşme oranı: % 83,33 Ertelenen toplantı: 4 (1 Bilgilendirme) Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 500 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 248; % 49,60

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 135 Katılan toplam milletvekili sayısı: 3; % 2,22

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 25 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 2; % 8 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 6; % 24

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 29 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 2 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 14; % 56 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 5; %20 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 0

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 6; % 24

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 26 Toplam katılımcı sayısına oranla: %10,48 Katılımcı sendika sayısı: 52

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 20,96 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 170 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 68,54

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 110 Toplantı başına düşen izleyici: 4,4 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=2093

TkMM‟ler Mayıs ayında genel konu olarak

“Anayasa Paketinde Anayasa Mahkemesi”

başlığını konu edindiler.

TkMM toplantılarında, değişikliği öngörülen maddelerin tek tek tartışılması, böylece neyi oylayacağımızın anlaşılması için, paketi üç parçaya ayırarak inceleme çabamız başarısız kaldı.

Sunumun da, yalnızca paketteki Anayasa Mahkemesine ilişkin maddeleri içermesine rağmen, konuşmacılar paketin ve anayasanın tamamı üzerinde genel görüşler bildirdiler.

Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi‟ni ilgilendiren maddeler özelinde bir değerlendirme yapamıyoruz.

Toplantılarda ortaya çıkan olumlu ve olumsuz görüşler Nisan ayı raporundakilerle aynı:

Olumsuz: Hükümetin anayasa değişikliği paketiyle, yürütmenin yargı üzerinde tam denetimi mümkün kılınacaktır.

Olumsuzlar hanesinde sayılabilecek ikinci görüş:

“Hükümet paketi, 82 Anayasasının tümden değişmesi talebini zayıflatmayı amaçlıyor”

şeklinde.

Ve “Venedik Kriterleri”ne atıf yapan üçüncü itiraz:

“Birbirine çok farklı konular tek bir paket halinde referanduma sunularak oylanamaz. Ayrı ayrı oylanmaları gerekir.Hükümetin asıl hedefi yargıdaki değişiklikler, sosyal konulardaki değişiklikler yem olarak eklenmiş.”

Olumlu: 82 Anayasasında demokratikleşme yönünde yapılacak her türlü değişikliği desteklemek gerekir. Hükümetin paketinin, ilgili maddelerde ileri ve demokratik düzenlemeler yaptığı açıktır.

Olumlular hanesinde sayılabilecek bir diğer görüş:

“Paket tüm yetersizliklerine rağmen, sınırlı da olsa demokratik ilerlemeler sağlamaktadır” şeklinde özetlenebilir.

Toplantılarda kesin olarak ortaya çıkan bir tek Ortak Payda var: 1982 Anayasasının tümünün değiştirilmesi ve yerine çağdaş, demokratik ve sivil bir Anayasanın, “Toplumsal Mutabakat” temelinde yapılandırılması gerektiği.

(14)

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 29 Yapılan toplantı sayısı: 27

Toplantı gerçekleşme oranı: % 93,10 Ertelenen toplantı: 2

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 540 Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 284; % 52,59

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 131 Katılan toplam milletvekili sayısı: 10; % 7,63

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 27 Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 3; % 11,11 Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 11 % 40,74

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 77 Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3 Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 16 %59,25 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 4 %14,81 Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 2 % 7,40 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 5 % 18,51

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 31 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 10,91 Katılımcı sendika sayısı: 49

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,25 Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 204 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 71,83

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 251 Toplantı başına düşen izleyici: 9 Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5 80&ID=2140

TkMM‟ler Haziran 2010‟da iki konuyu görüştü:

1. HSYK & Askeri Yargı‟daki değişiklikler 2. “Gazze‟de Ambargo Krizi. Ne Yapmalı?”

Siyasi parti başkanlarının ve üst düzey yöneticilerin aralarındaki sert tartışmalar ve bunların medyada yer alması, kMM‟lere de yansıdı. Her ne kadar kırıcı sertlikte konuşmalar artık olmuyorsa da görüşler giderek daha az tolerans, daha çok kutuplaşma taşıyor.

Gerek HSYK, gerekse Askeri Yargı konusunda iki kutupta hakim olan en belirgin görüşleri şöyle özetleyebiliriz:

Olumsuz görüş: Ak Parti, Cumhurbaşkanlığını ele geçirdikten ve orduyu da davalarla yıprattıktan sonra önündeki son engel olan yargıyı da ele geçirip tam bir diktatörlük kurmak istiyor. Bu değişikliklere bu amaçla getiriyor.

Olumlu görüş: Bunlar demokratikleşme için şart olan değişiklikler. HSYK, devlet içinde devlet haline gelmişti. Evren hakkında iddianame düzenleyen savcı ile Şemdinli olayında ordunun üst kademesini suçlayan savcıya meslekten men cezası verilmesi bunun en açık kanıtıdır. Bu değişiklikler

„Yargı‟nın bağımsızlığına saldırı değil, bağımlı hale gelmiş ve hiçbir denetim tanımayan yargı kurumlarını tekrar demokratik bir yapıya kavuşturmak için zorunluydu.

Gene de şu üç konuda “Ortak Payda” belirlendi:

1. 12 Eylül tarihimizde bir lekedir. Bu dönemde işlenen insanlık suçlarının aydınlatılması ve sorumluların yargılanması gerekir. Bunu engelleyen geçici madde kaldırılmalıdır.

2. 1982 Anayasası‟nın militer yapısı daha fazla sürdürülemez. Bunun bir parçası olarak askeri yargı‟ya tanınan etki alanı yeniden düzeltilmeli ve daraltılmalıdır.

3. İsrail‟in Gazze‟de uyguladığı ambargo da, uluslararası sularda silahsız bir yardım gemisine yaptığı saldırı da vahşettir. İsrail‟e karşı yaptırım uygulanmalıdır.

(15)

TBMM – Sivil Toplum Ortak Çalışma Grupları (OÇG)

Çalışma Raporu

OÇG‟ler nasıl çalışıyor? (Yöntem)

TBMM – Sivil Toplum Ortak Çalışma Grupları, hedefi olan „Sivil Toplumun Karar Süreçlerine Etkin Katılımı‟ için “Arama toplantısı” yöntemini kullanan çalıştaylar halinde çalışıyor.

Arama toplantısı‟nın diğer toplantı biçimlerinden farkı, katılımcıların önceden hazırlanmış metinleri kürsüye çıkıpokumları ve anlatmaları şeklinde değil, kolay ve hızlı diyaloglar oluşturabilecekleri küçük gruplara (4-6 kişi) bölünerek çalışmaları; sorunların ne olduğu ve nasıl aşılabileceğine dair ortak görüşlerin önce bu gruplarda belirlenmesi, sonra aynı işin gruplar arasında tekrarlanmasıyla kısa sürede “alınabilecek” sonuçların alınması olarak özetlenebilir.

Böyle bir toplantıyı düzenlemek için önce konuyu belirlemek ve o konu ile ilgili STÖ‟leri ve milletvekillerini davet etmek gerek. Ama “konu seçimi”nde henüz özgür olduğumuzu söyleyemeyiz.

TBMM gündemine girmiş ve komisyonlara kadar gelmiş bazı konuları kucağımızda bulduk. Bu nedenle, ister istemez biz gündemdeki konulara yetişmek telaşı içinde, birbiri ardınca çalıştaylar düzenledik.

İlk adım, seçilen konu ile ilgili sivil toplum örgütleriyle ilişki kurmak ve 2 veya 3 bölgesel toplantıda bu örgütlerin kendi aralarında tartışarak ortak görüşlerinin saptanması oluyor. Trakya ve batı Anadolu‟daki STÖ‟ler İstanbul‟da, Orta Karadeniz, doğu Akdeniz ve Orta Anadolu STÖ‟leri Ankara‟da, doğu ve güneydoğu illerindeki STÖ‟ler ise Diyarbakır veya yöredeki bir başka ilde yan yana geliyor. Bu çalışmalar için Ankara‟da Ankara Üniversitesi ATAUM merkezi, İstanbul‟da önce Kadir Has Üniversitesi ABAUM Merkezi, sonra Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Araştırmaları Merkezi ile işbiriği yaptık.

“Arama Toplantısı” yöntemiyle yapılan her çalıştayda, katılan STÖ temsilcileri “Ortak Payda”larını aradılar. Bulunanlar kazancımız oldu, bulunamayanların çözümünü zamana bırakarak yolumuza devam ettik. İyi de her toplantıdan farklı “Otak Payda”lar çıkarsa –ki tabii çıkıyor- ne olacak?

Her toplantı sonunda gönüllülük temelinde beş kişi seçiliyor, bu sonuçların birleştirileceği ve ardından milletvekillerinin katılacağı son iki çalıştaya temsilci olarak. İşte bu temsilciler Ankara‟da –gene

(16)

ATAUM‟da- toplanarak, önce ayrı ayrı yapılan toplantılardan ortaya çıkan “Ortak Payda”ları birleştiriyor. Bunlar, ertesi gün milletvekilleriyle yapılan son toplantıda “İşte bu toplantılarda ortaya çıkan Sivil Toplum Ortak Görüşleri” denilerek masaya konuyor. Vekillerle birlikte bu metinler üstünde çalışılıyor, bu kez de onlarla ortak paydalarımızı arıyoruz..

Tabii ki çok sayıda görüş ortaya atılıyor ama yalnızca bir bölümü üzerinde görüş birliği sağlanabiliyor.

. Geri kalanı, ortak görüşlerin oluşması için tartışılmaya devam edilmek üzere bir kenara konuluyor ve “Ortak Payda”lar üstünde çalışmanın son bölümüne geçiliyor: Bu kararlar nasıl yaşama geçirilecek?

1. Hangi sıra ile, hangi tarihe kadar neler yapılmalı?

2. Milletvekilleri gerek TBMM‟de gerek kendi partileri içinde neler yapacak?

3. STÖ‟ler ilgili komisyonlar ve üyeleriyle nasıl bağlantı kuracak, onlara hangi bilgileri nasıl ve ne zaman ulaştıracak kamuoyu yaratmak için neler yapacak?

4. Ve bu işleri kim takip edecek, aramızdaki haberleşme nasıl aksamadan sürdürülecek?

1. Dizi: “Sivil Toplumun Karar Süreçlerine Etkin Katılımı”

İlk olarak bu konuda Avrupa Konseyi‟nin INGO (International Non Governmental Organizations) toplantılarında ortaya çıkarılan ve konsey tarafından benimsenen ilkeleri çoğaltarak dağıttık ve biri Ankara‟da, diğeri İstanbul‟da yapılan iki çalıştay düzenledik.

25 Mart 2010‟da Ankara, kuzey, doğu ve güneydoğu illerindeki merkezi sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin 20‟sinin katılımıyla Ankara Üniversitesi ATAUM‟da ilk çalıştay yapıldı.

İkinci toplantı ise 15 Nisan 2010‟da İstanbul, batı ve güney illerindeki 22 merkezi sivil toplum örgütünün katılımıyla Kadir Has Üniversitesi ABAUM‟un ev sahipliğinde yapıldı.

27 Mayıs 2010‟da Ankara‟da yapılan üçüncü toplantıda ise Ankara ve İstanbul‟da yapılan ilk iki toplantıda seçilen gönüllüler bir araya gelerek ilk iki toplantının sonuçları üzerinden STÖ‟lerin ortak paydalarını oluşturdu. Sendika ve hak temelli STÖ temsilcileri ile engelli, kadın, çocuk, gençlik, tüketici, LGBTT, çevre ve sağlık alanlarında çalışan STÖ temsilcilerinden oluşan 15 gönüllü 28 Mayıs 2010‟da milletvekilleri ile bir araya geldiler. Çalıştayın bu son toplantısına milletvekillerinden TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, Ak Parti Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman katıldı.

Bu diziden şu ortak paydalar elde edildi:

1- Hangi somut öneriye el atsak, karşımıza ona engel bir yasa çıkabiliyor, onun arkasında da “Güçlü devlet, tabi toplum” mantığıyla hazırlanmış olan 1982 Anayasası. Bu nedenle yeni ve demokratik

“Sivil” bir Anayasanın en geniş toplumsal tartışma ve katılım sağlayacak bir yöntemle hazırlanması gerekiyor. Madde sayısı azaltılmalı.

2- Evrensel insan hakları değerleri temel alınmış, farklılıklarıyla herkesin haklarına saygı ve hoşgörüyü temel alan, demokrasi kültürü eğitimi ve öğretiminin" esas alındığı yeni bir müfredat oluşturulmalı, bu konuda STÖ‟lerin katkısı arttırılmalı, eğitmen ve öğretmenler öncelikli olarak eğitilmeli. Hak eğitimi ve aktif vatandaşlık eğitimleri müfredatta yer almalı.

(17)

3- Yasa çalışmaları sırasında STÖ‟lerin yasama sürecine etkin katılımını sağlamak için TBMM İç Tüzüğü'nde gerekli kolaylıklar sağlanmalı. Bu çerçevede:

a) Bakanlıklar yasalar henüz taslak halindeyken STÖ‟lerden görüş alarak onları sürece katmalı, b) Komisyon çalışmaları sırasında yine aynı şekilde STÖ‟lerin gerek yazılı gerek sözlü olarak

yasalaşma sürecine katılımı sağlanmalı.

2. Dizi: “İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı”

TBMM-Sivil Toplum OÇG‟ler ikinci çalıştayında TBMM İnsan Hakları Komisyonu‟nun gündeminde olan „Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı‟nı ele aldı. Çalıştay, tasarı hakkında STÖ‟lerin bilgilendirilmesi ve ortaya çıkan ortak paydalar üzerinden yasama sürecine müdahil olmaları amacıyla yapıldı. Çalıştayın ilk üç toplantısında STK‟ların kanun tasarısının içeriği hakkında bilgilendirilmelerinin ardından arama toplantısı yöntemiyle ortak paydalar bulundu.

Dizinin ilk toplantısı 12 Haziran 2010‟da Batman Barosu‟nda doğu ve güneydoğuda hak temelli faaliyet gösteren 24 STÖ temsilcilerinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda İnsan Hakları Derneği eski başkanı Hüsnü Öndül‟ün tasarıya ilişkin yaptığı bilgilendirmenin ardından ortak paydalar arandı.

Toplantıların ikincisi 1 Temmuz 2010‟da Ankara Üniversitesi ATAUM‟da 17 STÖ temsilcisinin katımıyla yapıldı. Toplantıda tasarıya ilişkin bilgilendirmeyi Ankara Ü. Hukuk Fakültesi‟nden Kerem Altıparmak yaptı.

5 Ağustos 2010‟da İstanbul Bilgi Üniversitesi‟nde gerçekleşen üçüncü toplantı ise İstanbul, batı ve güney illerinden 21 STÖ temsilcisinin katılımıyla yapıldı. Katılımcılar Helsinki Yurttaşlar Derneği‟nden Veysel Eşsiz‟in tasarıya ilişkin yaptığı bilgilendirmenin ardından ortak payda aradılar.

Bu üç toplantıda seçilen gönüllü STÖ temsilcileri , 5 Ekim 2010‟da Ankara Üniversitesi ATAUM‟da bir araya gelerek ortaya çıkmış olan üç farklı ortak paydayı birleştirdi.

Ertesi gün, 6 Ekim 2010‟da Anayasa komisyonu ve anayasa alt komisyonu üye milletvekilleri ile toplanarak bu kez sivil toplumla milletvekillerinin ortak paydalarını aradılar. Çalıştaya Anayasa Komisyonu Başkanı Ak Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Alt Komisyon Başkanı Ak Parti Uşak Milletvekili Mustafa Çetin ve Anayasa Komisyonu Üyeleri CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani ve Ak Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna katıldı.

Kanun Tasarısına ilişkin STÖ‟lerin ve milletvekillerin ortak paydaları hayli çok sayıda:

Madde 1-Fıkra 2: Yasa tasarısının gerekçesinde kurumun Paris İlkeleri' ne göre oluşturulacağı ve işleyeceği yazıldığı halde, şu anda bu ilkelere uymayan düzenlemeler vardır. Bunlar Paris İlkeleri' ne uyumlu hale getirilmelidir.

Madde 2- Fıkra 9: Kurumun bütçesi, Devlet Genel Bütçesi içinde yer almalıdır.

Madde 2- Fıkra 4: "Kurum…. Kamuoyunu azami ölçüde bilgilendirir" cümlesindeki "azami"

kelimesi kaldırılmalıdır.

(18)

Madde 3- Fıkra 2: A ve B bentleri kaldırılmalıdır. Kurul üyelerinde aranacak kriterler olarak şunlar yeterlidir: Siyasi partilerde halen görev alıyor olmamak, vücut bütünlüğüne yönelik bir suç, işkence ve kötü muamele ile yüz kızartıcı suçlardan mahkum olmamış olmak ve görevi kötüye kullanmaktan mahkum olmamış olmak.

Madde 3: İkinci Başkan Kurul Üyeleri tarafından kendi içinden seçilir. Fıkra 6-7-8 ve 9, bu ilkeye uyumlu hale getirilmelidir.

Madde 3- Fıkra 10 şöyle değiştirilmelidir: "… görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlardan dolayı hakkında verilen mahkumiyet kararı bir yılı geçenlerin üyeliği düşer."

Madde 4: “Tespit edilen suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunmak ve hüküm kesinleşinceye kadar süreci takip etmek” de kurulun görevleri arasında olmalıdır.

Madde 4: Kurumca talep edilmesi halinde, diğer kurum ve kuruluşların, kendilerinden istenen belge ve bilgileri vermek ve kuruma yardımcı olmak zorunda olduğu yasada belirtilmelidir.

Madde 6'nın B Bendi Fıkra 2 ' de "düzenli" ibaresi kaldırılıp yerine "haberli ve habersiz" ibaresi eklenmelidir.

Madde 6: Yönetim Hizmetleri Birimi, Fıkra 5' deki esaslara göre kurul tarafından belirlenmelidir.

3. Dizi: “İnternet Yasakları”

Türkiye‟de İnternet yasakları 5 Mayıs 2008‟de Atatürk‟e hakaret içeren videolar bulunduğu gerekçesiyle YouTube‟a erişimin engellenmesi ile gündeme geldi. Hemen ardından Google‟ın bazı servisleri de engellenmeye başlayınca çok farklı kesimlerden kullanıcılardan yoğun itirazlar yükseldi.

17 Temmuz 2010‟da İstanbul‟da büyük bir yürüyüş yapıldı. Bu hızlı gelişmeler, bizi de programımızda değişiklik yapmaya yöneltti. OÇG‟ler üçüncü çalıştayını bu konuya ayırdık.

Ancak hem konunun çok yönlü oluşu (Teknik ve hukuksal ve politik boyutları) hem de mağdurların çok farklı kesimlerden gelmesi (iş çevrelerinden politik kuruluşlara ve blog sahibi bireylere kadar çok geniş bir yelpaze) bir yandan avantaj sağlarken öte yandan başka sorunlar doğuruyordu. İsteklerin farklılığı bir yana bir de bilgi birikimleri arasındaki farklılığı biraz oldun giderebilmek için önce “Bilgilendirme toplantıları” düzenledik. Daha geniş çevrelerin çağrıldığı – kamuya açık- bilgilendirme toplantılarında, İstanbul‟da Doç. Dr. Yaman Akdeniz, Ankara‟da Yrd.

Doç. Dr. Kerem Altıparmak anlatıcı oldular, soruları yanıtladılar.,

Çalıştayın dizisinin ilk toplantısı 17 Ekim 2010‟da 16 STÖ temsilcisinin katılımıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi‟nde, ikinci toplantısı 28 Ekim 2010‟da Ankara Üniversitesi ATAUM‟da yapıldı.

Bu iki toplantıda internet yasakları ile ilgili belli başlı sorunlar, bu sorunların nerelerden kaynaklandığı, çözümleri ve mevcut uygulamadaki aksaklıklara ilişkin ortak paydalar belirlendi.

Her iki toplantıda seçilen temsilciler 23 Kasım 2010‟da Ankara‟da önce kendi aralarında çalışarak bu iki toplantı sonuçlarını birleştirmesi ve 24 Kasım 2010‟da milletvekilleriyle birlikte ortak payda arayacağı toplantılar ise, tam bir gün kala –hatırlatmak için aradığımızda- tüm milletvekillerinin farklı mazeretler nedeniyle katılamayacaklarını bildirmeleri üzerine ertelendi. Araya bütçe maratonu da girince bu iki toplantı Ocak 2011‟e kaldı.

(19)

Akla gelen, çok sık sorulan bazı sorular ve yanıtları

TkMM‟nde “Karar almak” yok. Sadece konuşmak neye yarayacak?

Herkesin kendi gibi düşünenlerle bir araya gelerek “kararlar aldığı” platformlar zaten var. Bizim bu çalışma ile amaçladığımız ise, her şeyden önce “herkesin birbirini duyması, dinlemesi ve -kabul etmese bile- anlaması”. Sadece bu yararı bile, kimsenin kendi ezberinden başka bir şey duymak istemediği ülkemizde önemli bir kazanımdır. Toplumdaki tüm farklı sosyal kesimlerin temsil edildiği, en az sayıda olanın bile sesini duyurabildiği bir yapıdan karar çıkmasını dayatmak, o yapının çökmesini istemek olurdu. Çünkü devamlı azınlıkta kalan ve katılmadığı kararların alındığı bir mecliste kendini konu mankeni gibi hisseden bir STÖ‟nün orada kalmasını nasıl bekleyebilirdik?

Gerçi iş o raddeye hiç varmaz, daha ilk adımda parçalanırdı. Çünkü binlerce üyesi olan bir oda veya sendika ile çok az üyeden oluşan bir derneğin oylarının nasıl dengeleneceği sorunu aşılamaz, küçük

Meclis daha başlamadan biterdi.

TkMM adında “küçük” olan ne?

“TkMM isminde bir sorun var, siz küçük sıfatını milletin önüne koyarak milleti küçültmüş oluyorsunuz” şeklinde düşünenler olduğu gibi, bu görüşü paylaşmadığını belirten ancak başkalarının yanlış anlaması olasılığı nedeniyle eleştirenler de var.

Nasıl ki Türkiye Büyük Millet Meclisi adındaki “büyük” sözcüğünden kasıt millet değil Meclis kurumu ve onun iradesi ise, bizim adımızdaki “küçük” sözcüğü de aynı. O büyük, biz küçüğüz tabii ki, çünkü yasaların yapıldığı yer, ulusal iradenin merkezi TBMM.

1920‟de TBMM Ankara‟da açıldığında, İstanbul İşgal edilmiş, Osmanlı Meclis-i Mebusan‟ı kapatılmıştı. Meclisin kendisine “büyük” sözcüğünü almasının nedeni, kapatılan meclisin mebuslarını da kapsayan en geniş temsiliyeti taşıdığını ifade etmek içindi. “Büyük” sıfatı, “Millet”i değil,

“Meclisi” niteliyordu.

Bu çalışma kime yarar sağlar ya da “kimin ekmeğine yağ sürer” ?

TkMM ve TBMM-OÇG çalışmalarının bir diğer ilkesi de “açıklık”. Çalışmalarımızın her aşamasını, hem web sitesinden, hem de sürekli ulaşabileceğiniz Mutfak‟tan takip edebilirsiniz.

Biz yine de geçtiğimiz iki yıl içerisinde en fazla sorulan ya da “sorulamayan” soru, “nerden geliyor bu değirmenin suyu” oldu. . Ana prensibimiz çok net: Kim projemize müdahale etmeye kalkmadan bize finans sağlarsa alırız, gerisini veren düşünsün! Yani “Bu iş kimin parasıyla döndürülüyor, arkasında hangi güçler var?” polemiklerinden korkmuyoruz. Sivil çalışmaların en başta gelen ilkelerinden birisi

“Açıklık”, biz de hem proje bütçesini hem de finanse edildiği kaynakları web sitemizde yayınlıyoruz.

Tabii ki asıl hedefimiz, ülkemizdeki demokrasiye katkıda bulunacak bir projenin de kendi bünyemizden sağlanması. Açlıkla, kıtlıkla boğuşan bir Afrika ülkesi olmadığımız için, Türkiye‟de bu kaynak fazlasıyla var. Başlangıçta bir “güven sorunu” olacağı açıktır. Ancak azimli ve ısrarlı bir çalışma ile kendimizi kabul ettirebilirsek –hele katılımcı taraflar bu işin yararlarını yaşayarak görürse- finans sağlanması da sorun olmaktan çıkacaktır. Her il kendi forumunun masrafını rahat rahat sağlayabilir. Şu anda bile, masraf doğurabilecek birçok noktayı belediyeler veya katılımcılar sağlıyorlar.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu rapor; Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin Ekim 2012 – Haziran 2013 tarihleri arasında yaptığı toplantıların (TBMM’nin 24. Yasama dönemi üçüncü

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 7, % 53,84 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 1, % 7,69 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 4, % 30,76 Ev sahipliği

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 6 % 42,8 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: -% - Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 8, % 57,1 Ev sahipliği yapan

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 7, % 38,88 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 2, % 11,1 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 8, % 44,4 Ev

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 12, % 85,7 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 1, %7,1 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 1, %7,1 Ev sahipliği

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 3, % 42,8 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 1, %14,2 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 3, % 42,8 Ev sahipliği

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 10, % 71 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 2, % 14 Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 2, % 14 Ev sahipliği

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 6, % 42,8 Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: - Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 7, % 50 Ev sahipliği yapan