• Sonuç bulunamadı

GGY 448 Toplu Yapı ve Taşınmaz Yönetimi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "GGY 448 Toplu Yapı ve Taşınmaz Yönetimi"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GGY 448

Toplu Yapı ve Taşınmaz Yönetimi

Dr.H.Murat ÇEKİCİ

(2)

KİRACININ VE KİRAYA VERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Giriş

• 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmının dördüncü bölümünde 299. madde ve devamında Kira sözleşmesine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.

• İki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olan kira

sözleşmesinde hem kiraya veren hem de kiracının

sözleşme gereği birbirlerine karşı bir takım borç ve

yükümlülükleri bulunmaktadır.

(3)

• Kiraya veren ile kiracının kira sözleşmesinden doğan yükümlülükleri birbiri ile bağlantılıdır.

• Kiraya verenin kiralananı teslim, kiracının da bu borca karşılık olarak kira bedelini ödeme

yükümlülüğü kira sözleşmesinin asli unsurları olup tarafların da asli edim yükümlülüklerini

oluşturmaktadır.

(4)

Kavram ve Tanım

• Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya

kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği

sözleşmedir.

• Kanuni tanım ile kira sözleşmesinin üç ana unsur üzerine oturtulduğu

görülmektedir. Kira sözleşmesinin unsurlarını öncelikle kira konusu

kiralanan şey, buna bağlı olarak da kiralanan için ödenen bedel ve

tarafların mutabık kalmaları oluşturur. Bu üç unsur bulunmadıkça kira

ilişkisinden söz edilemez.

(5)

Kiraya Verenin Yükümlülükleri

1. Kiraya Verenin Asli Edim Yükümlülüğü

• Kira sözleşmesinde kiracının asli edim yükümü, kira bedelinin ödenmesi; kiraya verenin asli edim yükümü ise, kiralananı kira süresince kiracının kullanımına hazır bulundurmasıdır.

• Kira sözleşmesindeki asli edim yükümlülükleri 6098 sayılı Türk

Borçlar Kanununda açık ve net bir şekilde düzenlenmiştir. Kanunun

301. maddesinde kiraya verenin “teslim borcu” başlığı altında kiraya

verenin asli edim yükümlülüğü kaleme alınmıştır.

(6)

• 6098 sayılı kanun 301. maddesi uyarınca : “Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda

bulundurmakla yükümlüdür.

• Bu hüküm, konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı aleyhine

değiştirilemez; diğer kira sözleşmelerinde ise, kiracı aleyhine genel

işlem koşulları yoluyla bu hükme aykırı düzenleme yapılamaz.”

(7)

• Kiraya verenin teslim borcunu yerine getirmesi tek başına asli edim yükümlülüğünü yerine getirmesi anlamına gelmeyip, kiralananı

kullanıma elverişli bir şekilde sözleşme süresince bulundurmakla da yükümlüdür.

• Kiraya verenin teslim borcunu yerine getirmesi ve sözleşme

süresince bu durumu devam ettirmesi açısından teslim zamanı önem taşır. Burada taraflar arasındaki kira sözleşmesinin incelenmesi

gerekmektedir. Kiralananın teslim zamanı ve şeklini tarafların

iradelerini içeren kira sözleşmesi belirleyecektir.

(8)

• Kira sözleşmesi ile kiranın peşin ödeneceğine dair hüküm getirilmiş olsa dahi kiraya verenin kira alacağı, kiralayan

kiralananı kullanıma elverişli olarak teslim etmedikçe doğmaz.

• 6098 sayılı kanunun karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ifada sıra başlıklı 97. maddesi uyarınca “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin

koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı

olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması

gerekir.”

(9)

• 6098 sayılı Kanun’un 123. maddesi gereği karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir.

• Kira sözleşmesi de karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerden olup kiraya veren teslim borcunu zamanında gerçekleştirmediği

takdirde kiracı borcun yerine getirilmesi için kiraya verene süre

verebilir.

(10)

• Ancak kira sözleşmesinde teslim için kesin bir vade öngörülmüş ise bu durumda kiracı kiraya verene süre vermek zorunda

olmayıp, Türk Borçlar Kanunu’nun 124. maddesi 3. fıkrası gereğince seçimlik haklarını kullanabilecektir.

• Kiralayanın teslim borcu için sözleşme için kesin vade

belirlenmesi mümkün ise de kiracının kira borcunda temerrüde

düşmesi için yazılı bir süre verilmesi gerekmektedir, kira borcu

için kesin vade yoktur.

(11)

• Kiralayan kiralananı kiracıya teslim etmekle yükümlü olup, şekli bir teslim kanunen öngörülmemiştir. Kiraya veren kiralananı kiracının kullanımına hazır

bulundurması yeterlidir.

• Bu durumu örnek ile açıklayacak olursak taşınmaz kiralarında boş olarak kiraya verilen taşınmazdaki

eşyaların boşaltılarak kullanıma hazır hale getirilmesi bir nevi teslimdir. Yahut taşınmazın anahtarının teslim

edilmesi gibi.

(12)

a. Kiraya Verenin Haklı Nedenle Teslim Borcundan Kaçınması

• Kira sözleşmesinde kiraya verenin asli edim yükümlülüğü her ne kadar kiralananı kullanıma elverişli olarak kiracıya teslim ise de bazı durumlarda kiraya veren haklı sebeplere dayanarak kiralananı

teslimden kaçınabilir.

• Türk Borçlar Kanunu’nun 314. maddesi ve devamı maddelerinde

kiracının borçları başlığı altında birtakım düzenlemeler yapılmıştır.

(13)

• Bu düzenlemeler ile kiracıya kira ödeme borcu yanında bazı yan edim yükümlülükleri yüklenmiştir. Örneğin kiracının kiralananı özenle

kullanma ve komşulara saygılı davranma yükümlülüğü kanunen öngörülmüş bir yan edim yükümlülüğüdür.

• Kiraya veren kira sözleşmesi kurulduktan sonra kiracının

yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği konusunda ciddi bir şüpheye

düştüğü takdirde kanımızca asli edim yükümlülüğü olan kiralananı

teslim borcundan kaçınabilir.

(14)

b) Kiraya Verenin Haklı Neden Olmaksızın Teslim Borcundan Kaçınması

• Kiraya verenin kira sözleşmesindeki asli edim yükümlülüğü, kiralananı kullanıma elverişli olarak kiracıya bırakmasıdır.

• Birtakım haklı nedenlerin varlığı halinde kiraya veren bu

yükümlülüğü yerine getirmeyebilecektir, ancak olağan şartlarda kiracının kusuru bulunmadığı müddetçe kiraya veren bu

yükümlülüğü yerine getirmekten kaçınamaz.

(15)

• Buradaki haklı nedenin belirlenmesi de önem taşımaktadır. Kiraya veren kendi istekleri doğrultusunda bir haklı neden yaratamaz.

• Haklı nedene örnek verecek olursak, örneğin kiraya veren kiracı ile kira akdini imzalamış, daha sonra kiracının genel ev işleten birisi olduğunu öğrenmiş olması halinde, kiraya verenin temerrüde düşmeksizin bu haklı sebebe dayanarak teslim borcundan kaçınması durumu gösterilebilir.

• Burada haklı sebebin tespiti objektif veriler ile mümkündür.

(16)

• Kiraya verenin teslim borcu hakkında kira sözleşmesinde kesin vade kararlaştırılabilir veya işin niteliğinden de bu durum çıkartılabilir. Bu durumda temerrüde düşen kiraya verene Türk Borçlar Kanunu’nun 123. maddesi uyarınca süre vermeye gerek kalmayacaktır.

• Kiracı için ise böyle bir kesin vade söz konusu olamaz.

Çünkü aynı kanunun 315. maddesi kesin vadeye ilişkin

124. maddeyi etkisiz kılmaktadır.

(17)

2. Kiraya Verenin Yan Edim Yükümlülükleri

• Kiraya verenin asli edim yükümlülüğü kiralananın kullanıma

elverişli bir şekilde kiracıya teslimi olmakla birlikte bunun yanında birtakım yan edim yükümlülükleri de bulunmaktadır.

• 6090 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 302 ve 303. maddelerinde

düzenlenen bu edim yükümlülüklerinden birisi “Vergi ve benzeri

yükümlülüklere katlanma borcu” diğeri ise “Yan giderlere katılma

borcu ”dur.

(18)

• 6098 sayılı kanunun 302. maddesi uyarınca kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklere, aksi kararlaştırılmamış veya kanunda öngörülmemiş ise,

kiraya veren katlanır.

• Kiranın devamı süresince kiralanana birtakım giderler ve masraflar yapmak gerekecektir. Mülkiyet hakkından

doğan bu giderlerden aksi kanunen veya sözleşme ile

öngörülmemişse kiraya veren sorumlu olacaktır.

(19)

• Kiracının kiralananın mülkiyetinden doğan masrafları veya giderleri ödeme borcu kural olarak bulunmamaktadır. Bunların ödenmemesi nedeniyle kiracının kira parasını ödemekte temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesi gereği fesih hakkı doğmaz;

asıl giderlerin ancak genel hükümlere göre talebi mümkündür.

• Kiracı ancak kendi iradesi ile borç altına girerse, bu durumda kiraya verenin yan edim yükümlülüğü kiracıya ait olacaktır. Örneğin

temizleme ve aydınlatma kira bedelinin bir cüz’i olmadığından kira

bedelinden sayılamaz ve kiracının temerrüdüne dayanılarak kiraya

veren tarafından kira akdi feshedilemez.

(20)

Kiracının Yükümlülükleri

1. Kiracının Asli Edim Yükümlülüğü

• 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 313. maddesine göre kiracı, kira bedelini ödemekle yükümlüdür. Kiraya verenin asli edim

yükümlülüğü kiralananı kullanıma elverişli olarak kiracıya teslim, kiracının da asli edim yükümlülüğü kiralanana belli bir bedel

ödemektir.

• Kiracının dönemsel edim olarak kira bedeli ödemesi ve bu kira

ilişkisinin belirli veya belirsiz süre ile devam edecek olması kira

sözleşmelerinin sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerden

olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

(21)

• Kiralanan için ödenecek kira bedeli, ne şekilde ödeneceği ve zamanı tarafların mutabık kaldığı kira sözleşmesinde yer alır. Kiracıya kira borcunun yanı sıra sözleşme ile başka borçlar da yüklenebilir.

Örneğin, kapıcı parası, su parası, elektrik parası, temizlik ve aydınlatma gideri gibi.

• Kiracı, aksine sözleşme ve yerel âdet olmadıkça, kira bedelini ve

gerekiyorsa yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin

bitiminde ödemekle yükümlüdür.

(22)

• Kira borcunun ödenmesi için sözleşmede öngörülmüş bir zaman bulunmalıdır. Böyle bir zaman yoksa kanuni kira bedeli ödeme zamanı ayın son günü ve en geç kira süresinin bitim günüdür.

• Kira sözleşmesinde kira bedelinin nasıl ödeneceği genellikle yer alır, ancak kira bedelinin peşin olarak ödeneceğinin öngörülmemiş olması halinde kira bedelinin nasıl ödeneceği uygulamada sıkıntı olmaktadır.

• Kira sözleşmesinde kira bedelinin peşin olarak ödeneceği hususu

açıkça belirtilmemiş olsa dahi peşin olarak ödenmelidir.

(23)

2. Kiracının Yan Edim Yükümlülükleri

Kiracının kira sözleşmesindeki asli edim yükümlülüğü kira

bedelini ödeme borcu olmakla birlikte bir takım kanuni yan edim yükümlülükleri de bulunmaktadır:

a. Özenle Kullanma ve Komşulara Saygı Gösterme Borcu b. Temizlik ve Bakım Giderlerini Ödeme Borcu

c. Ayıpları Kiraya Verene Bildirme Borcu

d. Ayıpların Giderilmesine ve Kiralananın Gösterilmesine

Katlanma Borcu

(24)

KMK GÖRE KİRACI İLİŞKİLERİ

• Kat mülkiyetine konu bir yapıda yer alan konut ve çatılı işyeri

kiralarında, kira ilişkisinin Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK)

hükümlerinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Zira bir binadaki

ya da sitedeki mesken ya da dükkânın kiralanması halinde,

kiralayan ve kiracı arasındaki sözleşme sadece bu iki taraf

bakımından değil, diğer kat maliklerini ve bağımsız bölümlerden

sınırlı ayni hak ya da herhangi bir kişisel hakla yararlanan

kimselerin menfaatlerini de ilgilendiren önemli hukuki sonuçları

bünyesinde barındırmaktadır.

(25)

Kira sözleşmesine konu bağımsız bölümden ne şekilde ve hangi kapsamda yararlanılabileceği hususunda kat mülkiyeti birlikteliğine özgü kuralları da beraberinde getirmektedir. Bu durumda kiralayan ve kiracı arasındaki sözleşme serbestisine bazı sınırlamalar getirilmektedir. Bu bağlamda, bir yandan kiralayana bağımsız bölümün tapuda tescil edilmiş kullanma şekline uygun kira sözleşmesi yapma mecburiyeti getirilmiş, diğer taraftan kiralayan ve kiracı arasında bir uzlaşı bulunsa dahi öteki kat maliklerine kat mülkiyeti ilişkisine zarar verici kullanma ve yararlanma hakkının önüne geçme imkânı tanınmıştır.

Benzer şekilde, kira ilişkisinin yine kat mülkiyeti hukuku kavramları olan

ortak yer ve tesisler ile eklentiler bakımından KMK’da yer alan

düzenlemelerden ayrı düşünülmesi de mümkün değildir. Nitekim Kanun,

bağımsız bölümün kiralanması halinde ortak yer ve tesislerin ve

eklentilerin de kiralanmış sayılacağını ifade ederek, esasında TBK’da yer

alan kira konusunun ve kiracının kullanma ve yararlanma hakkının

kapsamının ne şekilde belirleneceği sorularını tamamlayan hükümlere yer

vermiştir.

(26)

Kiracı, gerek TBK’daki kira ilişkisinin gerekse genel hükümlerin kendisine tanımış olduğu yararlanma hakkına sahiptir. Kiracının bağımsız bölüm üzerindeki hakları esasen kiralayan ile aralarındaki hukuki ilişki

çerçevesinde TBK kira sözleşmesine ilişkin hükümlerine tabidir. Bu

bağlamda, kira sözleşmesine konu bağımsız bölümün zilyetliğinin kullanıma elverişli bir durumda kiracıya teslimi ve sözleşme süresince de bu duruma uygun bir biçimde bulundurma borcu, TBK m. 301 hükmünce kiralayanın kiracıya karşı olan asli borcunu oluşturmaktadır.

Her türlü konut ve çatılı işyeri kiralarında sözleşmeye konu şey “bağımsız bölüm” olarak nitelendirilemeyeceği gibi, her “bağımsız bölüm”

kiralamalarında da, konut ve çatılı işyeri kira ilişkisinin bulunma

zorunluluğundan söz edilemez

(27)

Tapu kütük kaydında her bir bağımsız bölümün mesken veya iş yeri vasfı gösterilmektedir. Bu nitelemeye bağlı olarak da kat malikleri, bağımsız bölümlerini, özgülendikleri amaca uygun bir biçimde kullanmakla

yükümlüdürler.

Bu yükümlülük KMK m. 18/II gereği kat maliklerinin bağımsız bölümlerini kiraladıkları kiracıları da bağlamaktadır. Dolayısıyla, kütükte mesken olarak kayıtlı bir yerin işyeri olarak kiralanması veya işyeri niteliğindeki bir

bağımsız bölümün mesken olarak kiralanması mümkün olmayıp,

yöneticinin veya diğer kat maliklerinin buna aykırı bir şekilde kullanma ve

yararlanma amacı güden kira ilişkilerinde KMK m. 33 hükmünce hâkimin

müdahalesini istemeleri mümkündür

(28)

KMK m. 24/II kat maliklerine, bağımsız bölümlerini özgülendikleri amaç

dışında kullanma bakımından bir başka sınırlama daha getirmektedir. Buna göre, kütükte mesken olarak kayıtlı bağımsız bir bölümde, sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon, bar, kulüp, dans salonu ve bu emsalde

eğlence ve toplantı yerleri, fırın, lokanta, pastane, süthane gibi gıda ve

beslenme yerleri ve imalathane, boyahane, basımevi, dükkân, galeri ve

çarşı gibi yerler, ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile verecekleri

kararla açılabilecektir

(29)

Kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir

bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuvarı gibi müesseselerin kurulması KMK m. 24/I hükmünde açıkça yasaklanmıştır.

Kat maliklerinin oybirliği ile dahi bu nitelikte bir kullanma ya da

yararlanmadan söz konusu olamaz ve bağımsız bölümlerden birinin bu kapsamda kiralanması da mümkün değildir. Ancak, söz konusu

düzenlemeye göre dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışında olup, bağımsız bölüm doktor

muayenehanesi olarak kullanılacak şekilde kiralanabilir ve bunun için kat

maliklerinin oybirliğine gerek yoktur.

(30)

Yönetim planında aksi kararlaştırılmamışsa, mesken niteliğinde olan bağımsız bölümlerin doktor muayenehanesi, avukatlık ofisi, muhasebe

bürosu veya mühendislik bürosu olarak kullanılabilir. Aksi kararlaştırılmışsa, yönetim planına üstünlük tanımak gerekecek, dolayısıyla bağımsız bölüm kira sözleşmelerinde de kullanma ve yararlanma bakımından söz konusu sınırlama, kiracıları bağlayacaktır.

Kiraya verenin rızası bulunsa da kiracının bağımsız bölüm içinde ya da dışında her türlü değişikliğe gitmesi mümkün değildir.

KMK m. 6/IV hükmünde bağımsız bölümlerin kiralanması halinde, ortak yerlerin de kiralanmış sayılacağı açıkça ifade edilmiştir.

KMK göre, kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız

bölümlerdeki kiracılara ve oturma (Sükna) hakkı sahiplerine veya bu

bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da

uygulanır

(31)

Emredici hükümlere aykırı olmamak üzere, ortak alanların kullanım şeklinin yönetim planı ile düzenlenmiş(özgülenmiş,sınırlanmış, düzenlenmiş) olması halinde bu yönetim planı hükmü kat malikleri ve onların bağımsız bölümünü kiralayanlar bakımından bağlayıcı olacaktır.

KMK m. 6/IV hükmüne göre bağımsız bölümlerin başkasına kiralanması durumunda eklentiler de ve kiraya verilmiş sayılacaktır.

KMK göre kiracı kat maliklerinden vekalet alarak kat malikleri kuruluna katılabilir, oy kullanabilir ve yönetim planında aksi hüküm yoksa yönetici seçilebilir.

KMK göre denetçi veya denetim kurulu kat malikleri arasından seçilir.

(32)

Ödenecek aidat borcundan kural olarak kat maliki sorumludur. KMK kat malikiyle birlikte, bağımsız bölümden kira akdine, oturma (sukna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak faydalananları da aidat borcundan

müştereken ve müteselsilen sorumlu tutmaktadır.

KMK göre,kiracının sorumluluğu ödemekle yükümlü olduğu kira miktarı ile sınırlıdır.

TBK göre yapılmış kira sözleşmesinde aidatın hangi kalemlerinin kiracı kat

maliki tarafından ödeneceği belirlenmiş olabilir. Örneğin, yatırım, yenilene

ve demirbaş alımlarına ait aidat ödemesinin kat maliki taraından yapılacağı

sözleşmeye yazılmış olabilir. Ancak, KMK göre gerek kat maliki gerekse

kiracı giderin türüne bakılmaksızın, aidat borcundan sorumludur.

Referanslar

Benzer Belgeler

 Borç ilişkisi, iki taraf arasındaki bir hukukî bağdır ki, bu bağ gereğince, taraflardan biri (borçlu) bir şey vermek veya yapmak ya da yapmamak, yani bir edimi

Yatırım amaçlı gayrimenkul; kira geliri veya değer artış kazancı ya da her ikisini birden elde etmek amacıyla (sahibi veya finansal kiralama sözleşmesine göre

• Adaya ait olan bu ortak yer ve tesisler, komşu parseller (birden fazla parsel) üzerinde toplu yapı kurulmuş olması halinde söz konusu olabilir. • Birden çok

• Kat irtifakı: Bir arsa üzerinde ileride kat mülkiyetine konu olmak üzere yapılacak veya yapılmakta olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri için o

parseldeki kat malikleri kendilerine özgülenen ortak yer ve tesisler için, toplu yapı temsilciler kurulu ise toplu yapı kapsamındaki bütün ortak yer ve tesisler için yönetici

• Toplu yapı kapsamında bulunan birden çok yapının ortak sosyal ve alt yapı tesisleri bulundukları parsel veya yapıya bakılmaksızın, tahsis edildikleri bağımsız

• Nüfusun hızla artması, arsa fiyatlarının özellikle şehirlerde küçük müstakil ev yapımına imkân vermemesi gibi nedenlerle 23.06.1965 tarihinde 634 sayılı Kat

Toplu yapıların ve özellikle çok fonksiyonluve kat malikleri kurulları farklı yapı gruplarında fonsiyonlara, faaliyetlere, mimari yapı ve işleyişe uygun olarak