• Sonuç bulunamadı

KİMYA KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KİMYA KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001"

Copied!
169
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

KİMYA KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

KİMYA BİLİMİ

Kimya maddenin yapısını, maddeler arası dönüşümle- ri ve kullanım alanlarını inceleyen bilim dalıdır.

Bugünkü kimya bilimi, insanlık tarihi kadar eskilere dayanan bir seri çabaların sonucunda gelişmiştir.

Doğada bulduğu ile yetinmeyen insanoğlu, ihtiyaçları- nın ve hayallerinin zorlaması ile yeni maddeler elde etmeyi denemiştir. Örneğin dokunduğu her nesneyi al- tına dönüştüren bir taş (filozof taşı) veya içene sonsuz hayat veren bir su (ab-ı hayat) hayali için yeni madde- ler aramıştır.

Böyle hayaller peşinde koşup gizli formüller arayan bu insanlara, bugün simyacılar denmektedir.

SİMYA VE SİMYACILAR

Eski insanların bilimsel olmayan yöntemler ile deneme yanılma yolu ile keşfettikleri deneyimler onların, zen- gin olma ve ölümsüz olma hayallerine kapılmasına neden oldu.

Değersiz madenleri altına çevirme, ölümsüzlük iksirini bulma uğraşlarına SİMYA (alşimi) , bu işle uğraşanla- ra SİMYACI (alşimist) denir. Simya, deneme yanıl- maya dayanan, sistematik bilgi birikimi ve teorik te- melleri olmayan durumundan dolayı bilim değildir.

Simyacıların mesleği olan simya, doğada hazır bulu- nan çok çeşitli maddeleri öğütme, karıştırma, ısıtma, suda çözme, damıtma, kristallendirme gibi mayalama, kavurma, kupelasyon, süzme, eleme, özütleme işlem- leri içeren ve sınama-yanılma ile yürüyen bir çalışma şeklidir.

Ortaçağdan itibaren insanlar, hem değersiz madenleri altına çevirerek hem de ölümsüzlük iksirinin bulunma- sında kullanılacak efsanevi bir madde olan "Felsefe Taşı"nın bulunması için büyük çabalar harcamışlardır.

SORU 1:

Simya ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Kimya biliminin öncüsüdür.

B) Deneysel veri ve bulgulara dayanmaktadır.

C) Değişik araç ve gereçlerin gelişimini sağlamıştır.

D) Bir bilim dalı değildir.

E) Bazı maddelerin keşfine olanak sağlamıştır.

Günümüzden on binlerce yıl öncesinde insanoğlu barınma, beslenme ve korunma ihtiyaçlarını karşıla- mak için doğada ne bulduysa bunları kullanma yoluna gitmiştir. Yanardağların ve yıldırımların yol açtığı yan- gınlar sonucu ateşle tanışmış ve yiyeceklerin piştiğin- de lezzetinin değiştiğini fark etmiştir. Yiyecekler gibi başka maddelerin de ısıtılınca değişebileceğini dü- şünmüş ve bir maddeyi ateşe atarak başka bir mad- deye dönüştürme gayreti bu şekilde başlamıştır.

İnsanlar alet yapmak için önce çakmak taşı kullanmış;

metalleri keşfedince de taşın yerini sırasıyla bakır, tunç (bakır-kalay alaşımı), demir ve çelik almıştır.

İlkel insanların savunma aleti olan balta yanında önemli bir ihtiyaçları da giyinme amacıyla kullandıkları derilerdi. Ham derilerin tüylerini dökmek, yumuşak kalmasını sağlamak, kokusunu gidermek, gözenekle- rini kapatmak gibi çalışmalarla doğal maddelerin daha kullanışlı hâle getirilmesine yönelik keşifler çok eskidir.

(2)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

2 İnsanların madde ile ilişkileri sadece ihtiyaçtan veya hayallerden yola çıkılarak gelişmiş değildir. Farklı maddelerin neden farklı olduğunu sorgulayan filozofla- rın düşünceleri, kimyanın serüvenine katkıda bulun- muştur. Bu gayretler MÖ 500’lerde başlamış; filozoflar maddenin bölünebilirliğini sorgulamış; farklı özellikleri, bölünmez yapı taşlarının dizilme ve hareket tarzı ile açıklamışlardır. Ancak düşünceleri deneysel bir sonu- ca dayanmaksızın sadece felsefi boyutta kalmıştır.

Örneğin Miletli Thales dünyadaki her şeyin sudan meydana geldiğini iddia etmiş, Trakyalı Democritus ise her maddenin bölünemeyen yapı taşları olduğunu öne sürmüş; bu yapı taşlarına da “atom” adını vermiş- tir.

Aristo, bütün maddelerin dört elementten oluştuğu düşüncesini ortaya atmıştır. Ona göre ateş, toprak, hava ve su bilinen her şeyin özüdür. Sıcak, soğuk, ku- ru ve ıslak dediğimiz nitelikler, sırasıyla bu dört temel öz maddenin (element) nitelikleridir. Başka her şey, bu dört elementin farklı oranlardaki bileşimleri olup özel- likleri de bileşimdeki her elementin oranı değiştikçe değişir. Bu düşüncesini öne sürerken Aristo’nun da- yandığı herhangi bir nesnel delil yoktu. O, farklı mad- delerin farklı özelliklere sahip olmasını akılla açıkla- maya çalışıyor ve bunun mümkün olduğunu düşünü- yordu.

Aristo’ya göre elementler

Rönesans döneminde ve Ortaçağ İslam dünyasında birçok bilimsel çalışma yapılmaya başlamıştır. 1661'de Robert Boyle "Kuşkucu Kimyacı" eserinde Asitro'nun element görüşünü çürüttü. R.Boyle, "kendinden daha basit maddelere dönüşemeyen saf maddelere ele- ment " denmiştir. Bu tanımın eksik yanı ise, kireç NaOH ve su gibi zor ayrışan bileşiklerin uzun süre element kabul edilmesidir. Diğer bir sakıncası da, rad- yoaktifliğin keşfiyle atomun küçük parçalardan oluştu- ğunun anlaşılmasıdır. (Uranyum ve Toryum gibi ele- mentlerin bozunarak farklı element atomlarına dö- nüşmesi gibi)

Uygulanan bilimsel çalışmalar sonunda elementler saf olarak elde edilmişlerdir. Elementlerin belirli miktarının etkileşmesi sorgulanmış ve kimya kanunları ortaya çıkmıştır. Bu konuda "Van Helmont" deneylerinde ilk defa "teraziyi" kullanarak kimyasal çalışmalara nicel özellik kazandırmıştır.

Milattan önceki asırlarda bir yandan felsefi gelişmeler yaşanırken, diğer yandan da kumaş dokuma zanaatı gelişmiş; kumaşlara ve toprak kap kacak gereçlerine güzel görüntü vermek için uygun boyalar keşfedilmiş- tir. Bu dönemde İskenderiye (Mısır), Hindistan, Çin ve Antik Yunan’da kalay-bakır alaşımından kılıç, zırh gibi harp araçları yapılmış olup ayrıca kireç harcı, alçı gibi yapı malzemeleri de keşfedilmiştir. Cam yapımı ve çanak-çömlek tipi gereçlerin sır (sert cilâ) ile kaplan- ması da tam olarak bilinmemekle birlikte bu dönemde geliştirilmiştir. Bu dönemde, boyamada kıbrıs taşı (FeSO4.7H2O), göz taşı (CuSO4.5H2O) ve şap (KAl(SO4)2.12H2O) gibi doğal yardımcı maddeler (mordanlar) keşfedilmiştir. Bu maddeler kullanılarak boyanan yünlerin renklerinin daha kalıcı olduğu tesa- düfen anlaşılmıştır. Boya endüstrisinin gelişimi de bu dönemde başlamıştır. Bitkisel boyar maddelerden olan kök boya ve safran bunlara örnektir.

Arap âlimleri daha önceleri keşfedilmiş imbiği daha da geliştirerek, büyük oranda esans üretimi için kullan- mışlardır.

Ortaçağ simyacıları HCI , HNO ve 3 H SO 'ü damıtma 2 4 yolu ile elde etmişlerdir.

HCI (Tuz ruhu) eldesi: FeSO (vitriyol) + NaCI (ye-4 mek tuzu) damıtılması

HNO (Kezzap) eldesi: 3 FeSO (vitriyol) + 4 KNO (gü-3 herçile) damıtılması

2 4

H SO (Zaç yağı) eldesi: FeSO (vitriyol) damıtılma-4

Cabir Bin Hayyan: Kimyanın babası kabul edilir. İlk defa modern hallerine benzeyen deney araçlarını keş- fetmiştir. Kral suyunu elde etmiştir.

El Razi: Karıncaları damıtarak formik asit elde etti.

Maddenin atom ve boşluklardan oluştuğunu savundu.

Maddenin altına dönüşümü konusuna şiddetle karşı çıkmıştır.

Ateş (plazma) Sıcak Kuru

Toprak (katı) Hava (gaz)

Islak Soğuk

Su (sıvı)

(3)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

3 O dönem insanları hastalıklardan korunmak ve tedavi amacıyla bitkilerden de faydalanmıştır. Bunların başlı- caları: Safran, maydanoz, ısırgan otu, rezene, çam, terebentin, kendir örnek olarak verilebilir.

 Maydanoz: Gaz şişkinliği, sindirim bozukluğu, iştahsızlık için

 Göz taşı: Zehirlenen insanları rahatlatmak için

 Şap çözeltisi: Sargı bezlerinin yapılması için

 Nane-limon: Mide üşütmesine

Alman simyacı Johan Joachim Becher, yanma olayı sırasında "Terra Pingus" olarak adlandırılan ateş ele- mentinin maddeyi terk ettiğini varsaymıştır. Daha son- ra bu terk eden maddeyi "filojiston" (ateş ruhu) olarak adlandırmıştır.

Bu tanıma göre; METAL=FLOJİSTON+KÜL şeklinde bileşik olarak kabul edilmiştir. Çünkü metal yandığında yapısındaki flojiston gider, geriye metoloksit (kül) kalır.

Oysaki günümüzde bu tanımlamalar tamamen çürü- tülmüştür.

Eski Mısırlılar, milattan sonraki yıllarda altın, bakır gibi metallerin yanında, kurumuş göl yataklarında hazır buldukları soda (Na2CO3.10H2O) ve tuz pastası (Na2SO4.7H2O) gibi tuzların su çekme özelliklerini de keşfettiler ve mumyaları, su çekici olan bu tuzlarla sa- rarak mumyaların uzun süre bozulmadan kalmasını sağladılar. Ayrıca, zeytinyağı ve soda karışımını te- mizlik amacıyla kullandılar. (Zeytinyağı soda ile karı- şınca sabun oluşur).

İslam uygarlığının bilime öncülük ettiği 8 - 15. yüzyıl- larda, simya alanında çalışan ve daha sonra çalışma- ları Avrupalı simyacılarca devralınan ünlü alimler ara- sında Cabir Bin Hayyan (720 - 813) önemli bir yer tutmaktadır. Nitrik asit, sülfürik asit ve altın suyunu (Kral Suyu / 3HCl + HNO3) bulan Hayyan, madenleri bu asitler içerisinde çözerek o dönemin laboratuvar çalışmalarına yön vermiş ve simya alanındaki çalış- maları hızlandırmıştır.

MS 9 - 12. yüzyıllarda, Orta Doğu’da ve Ön Asya’da yaşayan İslam bilginleri hastalıkların tedavisinde kul- lanılacak çeşitli maddeler elde etmişlerdir.

Bu bilginler arasında, Ebubekir El Razi (860 - 940), İbni Sina (980 -1037) ve İbni Rüşd (1126 -1198) sayı- labilir. İslam âlimleri Aristo’nun element kavramı hak- kındaki görüşlerini benimseyip bu görüşe önemli katkı- lar yapmışlardır. Orta Doğu coğrafyasındaki bu bilim geleneği önce Endülüs yoluyla İspanya’ya, oradan da Avrupa’ya yayılmıştır.

SORU 2:

Aşağıdakilerden hangisi simyacılar tarafından geliştirilmiş bir deney aracıdır?

A) İmbik B) Lastik C) Büret

D) Ampul E) Turnusol kâğıdı

SORU 3:

I. Bitkilerden boya maddesi eldesi II. Sabun eldesi

III. Sudan oksijen gazı eldesi

Yukarıda verilen bilgilerden hangileri kimya bili- minden önce de biliniyordu?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) II ve III

2.A 3.C

(4)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

4 SORU 4:

Eski çağlarda insanların uğraştığı birçok konu günü- müz bilim dünyasına ışık tutmuştur.

Buna göre,

I. Madenlerin işlenmesi II. Seramik, cam üretimi III. Sentetik boya üretimi

Yukarıdakilerden hangilerinin simyadan kimya bilimine aktarılanlar arasında olduğu söylenebilir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III

SORU 5:

Aşağıdakilerden hangisi simyacıların deneme yanılma yoluyla keşfettikleri bir maddedir?

A) Kıbrıs taşı B) Plastik C) Çelik D) Petrol E) Felsefe taşı

SORU 6:

I. Tuz II. Hava III. Altın IV. Ateş V. Şap VI. Su VII. Kırbıs taşı VIII. Toprak

Yukarıdakilerden hangileri Aristo'nun element kabul ettiği maddelerdendir?

A) I ve VIII B) II ve IV C) III ve V D) V ve VIII E) II, IV, VI, VIII

SORU 7:

Aşağıdakilerden hangisi eski dönemlerde element kabul edilirken günümüzde element olarak kabul edilmez?

A) Altın B) Gümüş C) Su

D) Kurşun E) Cıva

4.C 5.A 6.E 7.C

(5)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

5 SORU 8:

Aşağıdaki maddelerden hangisi günümüzde ele- ment kabul edilmemektedir?

A) He B) Ca C) S D) CO E) O 2

SORU 9:

Aristo'ya göre dört madde dünyanın esasını teşkil etmekte ve bunlar bazı özellikleri temsil etmektedir.

Buna göre, aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?

A) Ateş – sıcaklık B) Toprak – kuruluk C) Hava – sıcaklık D) Su – ıslaklık

E) Su – sıcaklık

SİMYADAN KİMYAYA GEÇİŞ

Simya çağı, element için objektif bir tanım geliştiren Robert Boyle (1627-1691) ile sona ermiştir. Boyle’un, 17. yüzyılın ikinci yarısında verdiği element tanımı modern kimyanın başlangıcı sayılır. Robert Boyle’un element için verdiği tanıma göre “Bilinen hiçbir yön- temle kendinden daha basit maddelere ayrıştırılama- yan her saf madde elementtir.” 19. ve 20. yüzyılda kimya bilimi önceki dönemlerle kıyaslanamayacak de- recede büyük bir gelişme göstermiştir. Ancak bu ge- lişme bir anda ve bir kişi tarafından yapılmamıştır. Her pozitif bilimde olduğu gibi, kimya bilimi de çeşitli çağ- larda birçok kişinin iş birliği ve katkısıyla gelişmiştir.

Böyle bilinçli ve sistematik çalışmalar sayesinde mad- deyi ve yapısını inceleyen “kimya bilimi” ortaya çık- mıştır.

KİMYANIN UĞRAŞ ALANLARI

Analitik kimya

Analitik kimya, belirli bir maddenin kimyasal bileşenle- rinin ya da kimyasal bileşenlerinden bir bölümünün ni- teliğini ve niceliğini inceleyen bilim dalıdır. Bu alandaki çalışmalara üretimde kalite kontrolü; yiyeceklerin, ilaç- ların, kozmetiklerin kontrolü; tıbbi ve biyolojik araştır- ma programları örnek olarak verilebilir.

Biyokimya

Biyokimya, canlıların yapısında yer alan kimyasal maddeleri ve yaşamları boyunca sürüp giden kimyasal süreçleri inceleyen bilim dalıdır. Örneğin tıp ve veteri- nerlik biyokimyası idrar ve kan gibi vücut sıvılarının bi- leşimlerindeki değişiklikleri inceleyerek teşhise yar- dımcı olur.

Organik kimya

Organik kimya karbon temelli bileşiklerin yapısını, özelliklerini, tepkimelerini incelerken; anorganik kimya, organik olmayan bileşiklerin özelliklerini ve kimyasal davranışlarını incelemektedir.

Fizikokimya

Kimyasal sistemlerde fiziksel özellikleri ve enerji - iş dönüşümlerini inceleyen diğer bir alt dalıdır.

Anorganik kimya

Anorganik kimya, organik olmayan bileşiklerin özellik- lerini ve kimyasal davranışlarını incelemektedir.

Bu alt dalların yanı sıra kimya; ilaç, gübre, petrokimya, arıtım, ahşap işleme, boya ve tekstil alanları ile de ya- kından ilişkili bir bilim dalıdır.

İlaçlar hastalıkların teşhisi, tedavisi ve önlenmesini sağlayarak insan sağlığını korumak ve yaşam kalite- sini yükselterek sağlıklı bir toplumsal yaşam oluştur- mak amacıyla kullanılır. Örneğin kalp pillerine güç sağlamak için kullanılan kimyasal maddenin bulunma- sı, kalp rahatsızlığı olan birçok insanın sağlıklı yaşa- maya devam etmesini sağlamıştır.

Örneğin eğer yapay gübreleme sayesinde toprağın besleyiciliği artırılmamış olsaydı, açlık bütün dünyayı sarsacaktı. Bu sorun kimyacılar tarafından çözülmüş- tür. Gıda ve tarımda, gübre ve tarım ilaçlarının kulla- nılması sayesinde insanlık büyük bir açlık tehlikesin- den kurtulmuştur.

Dünyadaki nüfus artışı karşısında, insanların giyinme gereksinimini karşılayabilmek için kimyacılar, suni el- yaf konusunda da çalışmaktadırlar.

8.D 9.E

(6)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

6 Naylon, perlon, orlon, terylen ve daha birçok ticari adlarla piyasaya sürülen suni elyaf sayesinde kimyacı- lar milyonlarca insanın giyinme problemini çözmüşler- dir.

Kimyada uygulama bakımından çok yaygın olan diğer bir alan ise plastik endüstrisidir. Plastiklerin kaynağı ham petrol, gaz ve kömürdür. Plastiğin genelde ana kaynağı petrol rafinerilerinde üretilen maddelerdir.

Bunlar çevre kirliliğine yol açmaya başladığı için gü- nümüzde toprağa bırakıldığında çürüyebilen polimer türlerine yöneliş hız kazanmıştır.

Günümüzde iş alanı sağlayan bir başka endüstri dalı da boyar madde üretimidir. İlk yapay boya 1856’da William Perkin tarafından kömürden elde edilen leylak rengindeki anilin boyasıdır. Şu anda, kimyasal geliş- meleri boya sektörüne yansıtan araştırmacılar kirlen- meyen boyalardan koku tutmayan, bakteri üretmeyen boyalara kadar çok farklı ürünlerle hayatı kolaylaştır- maya devam etmektedirler.

Suç ve suçluları ortaya çıkarmada da birtakım kimya- sal analizler kullanılır. Örneğin zehir ve patlayıcı gibi bilinmeyen maddelerin adlandırılması, bir kırmızı le- kenin salça mı kan mı olduğu, sporcuların doping test- leri de kimyacılar tarafından laboratuvar ortamında yapılmaktadır. Sporcular, performanslarını artırmak için vücudun normal işleyişini hızlandıran maddeler (doping) alırlar. Bu maddeler sporcu sağlığı açısından zararlıdır. Sporcuların doping yapıp yapmadıklarını kan ve idrar analizleri yardımıyla kontrol etmek için kimyasal bilgilere ihtiyaç vardır. Kimyanın bu alanına adli kimya denir.

SORU 10:

Siyanür zehirlenmesi sonucu ölmüş bir kişiye yapılan otopside kanında demir atomlarına bağlanmış siyanür rahatlıkla tespit edilebilmektedir.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi suç ve suçlula- rı ortaya çıkarmada kullanılan uğraş alanlarından biridir?

A) Fizikokimya B) Organik kimya C) Petrokimya D) Adli kimya E) Polimer kimyası

GÜVENLİĞİMİZ VE KİMYA

Kimyasal maddeler, endüstride ara madde olarak kullanılmak üzere piyasaya sürülebileceği gibi evde, iş yerlerinde ve kişisel ihtiyaçlar için de yaygın olarak kullanılır. Bu maddelerin, kullanım amaçları doğrultu- sunda faydaları yanında birtakım zararlı etkileri de olabilir.

Kimyasal maddeleri daha güvenli kullanmak için her birinin zararlı etkilerini ayrı ayrı bilmek yerine, bu za- rarlı etkiler gruplandırılmış ve her zararlı etki için bir grup işareti belirlenmiştir.

Zararlı Maddeler:

Zehirli, patlayıcı, yanıcı, yakıcı ve aşındırıcı bir etkisi olmamakla birlikte, örneğin ciltteki yağları çözdüğü için veya aşırı nem çekici olduğu için hafif ve ikincil zararlı etkileri olan maddelerdir.

Bu maddelerin cilt ve özellikle göz ile temas etmeme- sine dikkat edilmeli, böyle maddeleri solumaktan ve yutmaktan kaçınılmalıdır. Böyle maddeler iyi havalan- dırılan ortamlarda kullanılmalıdır. Bu maddelerin vü- cuda temas etmesi hâlinde temas eden vücut kısımla- rı bol su ile yıkanmalıdır.

Tahriş Edici Maddeler:

Zehirli, patlayıcı, yanıcı ve yakıcı bir etkisi olmamakla- birlikte, deriyi ve diğer vücut dokularını aşındırıcı veya alerji oluşturucu etkileri olan maddelerdir.

10.D

(7)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

7 Bu maddelerin yüz, göz ve cilde temas etmemesine dikkat edilmeli, ortam havalandırılmalı; elbiseleri ko- rumak için önlük, gözleri korumak için gözlük, elleri korumak için de eldiven kullanılmalıdır. Buharlarının bulunduğu ortamlar iyice havalandırılmalı, buharlarını solumaktan kaçınılmalıdır. Böyle maddeler iyi hava- landırılan ortamlarda kullanılmalıdır. Bu maddelerin vücuda temas etmesi hâlinde temas eden vücut kı- sımları bol su ile yıkanmalıdır. Alerji belirtileri varsa tıbbi yardım istenmelidir.

Toksik Maddeler:

Patlayıcı, yanıcı ve yakıcı bir etkisi olmamakla birlikte, tahriş etkisinden ileri gelen hafif ya da şiddetli zehir etkisi olan maddelerdir. Ağız, solunum veya deriden vücuda işleme yoluyla zehirli etki yapabilirler. Madde- nin cinsine bağlı olarak ölüme yol açmaları bile müm- kündür. Zehir etkisi çok ciddi değilse semboldeki T harfinin yanında “+” bulunmaz.

Bu maddelerin yüz, göz ve cilde temas etmemesine dikkat edilmeli; elbiseleri korumak için önlük, gözleri korumak için gözlük, elleri korumak için de eldiven kul- lanılmalıdır. Ayrıca olabildiğince az miktarda kullan- mak, kapalı ortamlara buhar ve tozlarının bulaşma- masına mutlak özen göstermek, herhangi bir temas hâlinde en kısa zamanda tıbbi yardım istemek esastır.

Yanıcı Maddeler:

Kolay tutuşan ve tutuştuğu zaman söndürülmesi uz- manlık isteyen, genelde sıvı hâlde olan maddelerdir.

Yol açacağı yangın çok büyük boyutta ve söndürül- mesi zor ise semboldeki F harfinin yanında “+” işareti bulunur, aksi hâlde bulunmaz.

Bu maddelerin yüz, göz ve cilde temas etmemesine dikkat edilmeli; elbiseleri korumak için önlük, gözleri korumak için gözlük, elleri korumak için de eldiven kul- lanılmalıdır. Az miktarda kullanılmalı; çeker ocak al- tında çalışılmalı; alev, kıvılcım ve elektrik temas nok- talarından uzak durulmalıdır. Böyle maddelerin yakıcı maddelerle bir araya gelmemesi de esastır. Bu mad- delerin yol açtığı küçük çaptaki yangınlarda, yangın bölgesinin havayla teması kesilmelidir.

Yakıcı Maddeler:

Kumaş, kâğıt, ahşap gibi malzemelerle temas edince, onların tutuşup yanmasına yol açan maddelerdir.

Bu maddelerin çalışırken yüz, göz ve cilde temas etmemesine dikkat edilmeli; elbiseleri korumak için önlük, gözleri korumak için gözlük, elleri korumak için de eldiven kullanılmalıdır. Az miktarlarla çalışmak esastır. Ayrıca böyle maddelerin elbiseler, kâğıt, ah- şap malzeme ve özellikle yanıcı kimyasal maddelerle temas etmemesine özen gösterilmelidir. Bu maddele- rin yol açtığı küçük çaptaki yangınlarda, yangın bölge- sinin havayla teması kesilmelidir. Büyük çapta oluşa- bilecek yangınlardan kaçınmak için itfaiyeden yardım istenmelidir.

(8)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

8 Aşındırıcı (Korozif) Maddeler:

Ciltte, gözde, diğer vücut dokularında ve kumaş, metal ve/veya cam malzemelerde aşındırıcı etkiye sahip asit ve baz gibi maddelerdir.

Bu maddelerle çalışırken yüz, göz ve cilde temas etmemesine dikkat edilmeli, elbiseleri korumak için önlük, gözleri korumak için gözlük, elleri korumak için de eldiven kullanılmalıdır. Maddenin aşınma etkisi ol- mayan malzemelerden yapılmış kaplarda saklanması gerekir.

Çevreye Zararlı Maddeler:

Toprağa, suya veya havaya karıştığında, kendiliğin- den veya mikroorganizma faaliyeti sonucu bozunup zararsız türlere dönüşmeyen, bu yüzden zararlı etkileri yerine göre yıllarca devam eden maddelerdir.

Bu maddelerin atıkları lavaboya dökülmez, doğrudan çevreye atılmaz ve bu maddeler başka kimyasal mad- deler ile aynı biriktirme kabına da konulmaz. Belediye- lerin bu amaçla kullandığı atık kaplarında biriktirip bu atıkları uzman kişilere teslim etmek gerekir.

Radyoaktif Maddeler:

Canlı dokularda geri dönüşümü olmayan tahribatlara sebep olan görünmez ışınlar yayıcı (radyoaktif) mad- delerdir.

Yaydıkları ışınlar görünmez olduğu ve etkileri anında hissedilmediği için sinsi bir tehlike oluştururlar. Günlük hayatta bu sembolle hastanelerin görüntüleme ünitele- rinde karşılaşılır. Bu maddelerin bulunduğu bölgelerde kontrolsüz dolaşılmamalı, ışınlardan koruma sağlayan özel zırhlarla güvenlik altına alınmış mekânlarda bulu- nulmalı, yasaklı bölgelere yaklaşmamaya dikkat edil- melidir.

(9)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

9

(10)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

10 LABORATUVARDA GÜVENLİK

Laboratuvar ortamı, kimyasal maddeler yanında cam malzemeler ve ısıtıcı, kesici, şiddetli ışık verici gereç- lerle çalışıldığı için bazı özel güvenlik önlemleri almayı gerektirir. Başlıca güvenlik önlemleri işaretlerle göste- rilip bu işaretlerin bulunduğu her ortamda ilgili önlem- lerin alınması sağlanabilir.

Bu sembolün kullanıldığı durumlarda, cam malzeme- nin kırılmamasına özen göstermek, aşırı ısınmaması ve ani ısınıp soğumaması konusunda dikkatli olmak gerektiği anlaşılır.

Bu sembol, yapılacak işlemde bir ısıtıcı ya da sıcak bir yüzeyin söz konusu olduğunu; el, ayak ve diğer or- ganların yanmaması için özel dikkat gerektiğini ifade eder.

Bu sembol, uygulanacak işlemde kimyasal maddenin kullanıldığını ve o madde kullanılırken ambalajında yer alan ve zarar grupları başlıkları altında anlamı açıklanan sembolün gerektirdiği önlemlerin alınacağı- nı ifade eder.

Bu sembol, yapılacak işlemlerde kesici/delici gereçle- rin kullanıldığını ve bu işlemler sırasında olabildiğince dikkatli olunması ya da bir uzman rehberliğinde çalı- şılmasının esas olduğunu ifade eder.

Bu sembol, çalışma ortamındaki buhar, toz, şiddetli ışık, yüksek sıcaklık veya başka bir sebeple yüz ve gözün zarar görebileceğini ifade eder.

Bu sembol, yapılacak işlemler sırasında yangın çık- maması için gereken duyarlılığın gösterilmesi gerekti- ğini ifade eder.

Bu sembol, yapılacak işleme başlamadan önce gözlük takmak gerektiğini, gözlüksüz çalışmanın tehlikeli ol- duğunu ifade eder.

(11)

KİMYA BİLİMİNE GİRİŞ 11 KMY 001

11 Bu sembol, işlemlerde kullanılan malzemelerin muh- temel zararlı etkilerinden korunmak için kauçuk eldi- ven kullanılmasının uygun olacağını gösterir.

Bu sembol, işlemlerde kullanılan malzemelerin elbise- ler üzerindeki aşındırıcı etkilerinden korunmak için ön- lük/tulum kullanılmasının uygun olacağını gösterir.

Bu sembol, yapılacak işlemlerde şehir hattından elekt- rik enerjisi kullanmak gerektiğini; devre kurarken ve bağlantı sağlarken, iletken kısımlara dokunmanın teh- likeli olacağını ve bağlantı noktalarında kıvılcım olu- şabileceğini ifade eder.

(12)

18

KİMYA BİLEŞİKLER 11 KMY 002

YÜKSELTGENME BASAMAĞI

Pozitif ve negatif yüklü taneciklere iyon denir. İyon yükü, element sembolünün sağ üst köşesine yazılır.

2 2

Na , K , Mg , O , F gibi.

İyon yükü, elektron alış-verişinin net ve tam olduğu varsayılan NaCl, KF gibi bileşikler için uygun olan te- rimdir.

H O2

(k ) (aq) (aq)

NaCl Na Cl

2 3 2 5 2

CO , SO , N O ,NO gibi moleküllerde e lar ortak- laşa kullanıldığı için bileşiklerinde iyon yoktur. Bu ne- denle bu atomlar için yükseltgenme basamağı terimi uygundur.

3 4 2 7

CrO , MnO , Mn O gibi kök bileşiklerindeki metal ve ametaller için iyon yükü yerine yükseltgenme basa- mağı terimini kullanmak daha uygundur.

Bütün elementler için de yükseltgenme basamağı kavramı kullanılabilir.

Elementlerin değerlik e sayıları ve grup numaraları ile bu elementlerin yükseltgenme basamakları arasın- da bir ilişki vardır.

ÖRNEK:

11Na 2 : 8 : 1

Yükseltgenme basamağı= +1 Değerlik e sayısı = 1 Grup numarası = 1A

6C 2 : 4

Değerlik e sayısı = 4 Grup numarası = 4A

Yükseltgenme basamağı = max +4 min -4

Yükseltgenme Basamaklarının Hesaplanması:

 1A, 2A, 3A grubu elementlerinin sırası ile yükselt- genme basamağı +1, +2, +3 tür.

 Hidrojen metaller ile yaptığı bileşiklerde -1, ametal- ler ile yaptığı bileşiklerde +1 yükseltgenme basa- mağı alır.

Na H C H 4

+1 -1 -4 +1

Mg H 2 H S 2 +2 -1 +1 -2

 Oksijen, peroksitli bileşiklerinde -1, diğer bileşikle- rinde -2 yükseltgenme basamağına sahiptir.

 Bileşiklerde atomların yükseltgenme basamakları toplamı sıfırdır. Yani bileşiklerin elektriksel yük top- lamı sıfırdır.

2 2 7

Na Cr O 2.1 2.a 7. 2 

 

  0

+1 a=? -2 a=+6

Cr un yükseltgenme basamağı +6 dır.

UYGULAMA 1:

Aşağıdaki bileşiklerde soru işaretiyle belirtilen atomların yükseltgenme basamakları kaçtır?

2 4

H S O

+1 a=? -2

(13)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

19

KMnO 4 MnO

a=? a=?

CuCl 2 MnO 2

a=? a=?

PbO PbO 2

a=? a=?

FeO Fe O 2 3

a=? a=?

HClO HClO 2

a=? a=?

HClO 3 HClO 4

a=? a=?

2 3

K CO Mg N 3 2

a=? a=?

BAZI DEĞİŞKEN DEĞERLİK ALAN METALLER

Sayın (Sn) Cumhurbaşkanı (Cu), Fehmi (Fe), Manga- la (Mn), Hoş geldin (Hg), Partisinde (Pb), kolunu (Co), kırdı (Cr)

NOT:

Bazı elementlerin (Na, K, Mg, Ca, F gibi) yükseltgen- me basamakları sabittir. Bazı elementlerin ise (Cu, Fe, Hg, Pb, Mn, N, Cl, I, S gibi) farklı bileşiklerinde farklı yükseltgenme basamakları vardır. Geçiş ele- mentleri ve F hariç diğer ametaller farklı yükseltgenme basamaklarına sahiptir. F ise sadece -1 değerlik alır.

Her element bileşik oluştururken oktet kuralına uyma- yabilir. Geçiş elementleri de oktet kuralına uymaz.

Köklerde Yükseltgenme Basamağının Bulunması:

Köklerde atomların yükseltgenme basamakları topla- mı iyon yüküne eşitlenir.

ÖRNEK:

2

S O4 a 4.( 2)    2

a -2 a=+6

2

2 4

C O 2a 4.( 2)    2

a -2 a=+3

UYGULAMA 2:

Aşağıdaki bileşiklerde soru işaretiyle belirtilen atomların yükseltgenme basamakları kaçtır?

NO3 PO34

a=? a=?

NH4 N H2 5

a=? a=?

4 3

NH NO Fe (SO ) 2 4 3

a=? b=? a=?

Cu (NO ) 3 2

a=?

NOT:

A grubu elementlerinin bileşiklerinde alabildikleri yük- seltgenme basamakları:

1A 2A 3A 4A 5A 6A 7A

+1 +2 +3 +4 +5 +6 +7

-4 -3 -2 -1

(14)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

20 NOT:

En önemli elementlerin periyodik cetvelde bulunduğu gruplar.

1A 2A 3A 4A 5A 6A 7A 8A

Li Be B C N O F He

Na Mg Al Si P S Cl Ne

K Ca Br Ar

Sr I Kr

Xe Rn

C, N, P, O, S, F, Cl, Br ve I Ametaldir.

SORU 1:

Aşağıdaki bileşiklerden hangilerinde Mn’nin yük- seltgenme basamağı +6 dır?

A) MnO 2 B) Mn O 2 3 C) K MnO 2 4 D) KMnO 4 E) MnO

SORU 2:

Aşağıdaki bileşiklerde verilen elementlerden han- gisinin yükseltgenme basamağı  dir? 5

Bileşik Element

A) KMnO 4 Mn

B) Na C O 2 2 4 C

C) PH 3 P

D) HNO 3 N

E) H SO 2 4 S

ELEMENTLER : Aynı cins atomlardan oluşur. Sem- bollerle gösterilir. Fiziksel ya da kimyasal yollarla ay- rıştırılamazlar. C, Co, Ca, N, Ni, Na gibi

Metaller : Yüzeyleri parlaktır. Tel ve levha haline getirilebilir. Katı ve sıvı halde ısı ve elektriği iletir. Cıva (Hg) hariç oda koşullarında katı haldedir. Bileşiklerin- de daima

 

 değerlik alırlar. Kendi aralarında bileşik yapamazlar. Alaşım yaparlar. Oksitleri genellikle bazik özellik gösterir.

Ametaller : Yüzeyleri mattır. Kırılgandır. İşlenemez.

Grafit hariç ısı, elektriği iletmezler. Oda koşullarında katı, sıvı, gaz halde bulunabilirler. Bileşiklerinde

 

ve

 

 değerlik alabilirler. Oksitleri genellikle asidik özellik gösterir.

Yarı metaller : Metal ve ametallerin bazı özelliklerini gösterirler. (B, Si, Ge, As, Sb, Te, Po)

Soygazlar : Doğada tek atomlu haz halde bulunurlar.

Kararlıdırlar. Bileşik yapamazlar. He hariç son yörün- gelerinde 8 e bulundururlar.

Element Molekülü : Aynı cins atom ve cins molekül- den oluşurlar. Formüllerle gösterilirler.

N , 2 O , 2 O , 3 P , 5 H gibi. 2

NOT : Saf maddeler aynı tür taneciklerden oluşur.

Homojen görünümlüdür.

1.C 2.D

MADDE

Saf (Arı) Madde Karışımlar

Element Element

Molekülü Bileşik Homojen Karışım (Çözelti)

Heterojen Karışım Metal

Ametal Yarı metal Soygaz

N2

O3

P5

İyonik bileşikler Moleküler bileşik

Adi karışım Emülsiyon Süspansiyon Aeresol

(15)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

21 İki ya da daha fazla elementin kendi özelliklerini kay- bederek, belirli oranlarda bir araya gelerek, kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşturduğu yeni saf maddeye bi- leşik denir.

Bileşiklerin Özellikleri:

 Bileşikler en az iki farklı element atomu içeren saf maddelerdir.

 Saf ve homojen yapılı maddelerdir.

 Bileşiklerin hal değiştirme sıcaklıkları belirli ve sabittir.

Yani belirli bir sıcaklıkta erir ve kaynarlar. Erime ve kaynamaları süresince de sıcaklık değerleri değişmez.

 Bileşikler içerdikleri elementlerin özelliklerini göster- mez. Sahip oldukları kimyasal özelliklere göre asitler, bazlar, tuzlar ve oksitler gibi farklı sınıflara ayrılırlar.

 Bileşikler farklı kimyasal yollarla daha basit maddelere ayrılabilirler.

 Bileşiği oluşturan elementler belirli kütle oranlarında birleşirler.

 Bütün bileşikler moleküllerinde bulundurdukları ya da her biriminde taşıdıkları atom sayılarının oranına göre belirli bir formül ile gösterilir.

 İyonik bağlı bileşiklerin birim formülleri vardır.

Kovalent bağlı bileşikler moleküler yapıdadır.

Bileşik formülleri üç grupta toplanabilir:

Kaba(Basit) Formül:

Bileşiği oluşturan elementler arasında en sade oranı gösteren formüle denir. Bileşiğin kaba formülünden bi- leşiği oluşturan elementlerin cinsi ve molce birleşme oranları anlaşılabilir.

Gerçek(Molekül) Formül:

Bir bileşiğin en küçük biriminde (yani molekülünde) bulunan elementler arasında gerçek oranı gösteren formüle denir.

Bileşiğin molekül formülünden bileşiği oluşturan ele- mentlerin cinsi, sayısı ve molce birleşme oranları an- laşılabilir.

Yapı Formülü:

Bir moleküldeki atomların hangi bağ türleriyle ve hangi atomların birbirine bağlandığını gösterir.

ÖRNEK:

SORU 3:

– N – NO – NO 2

Yukarıdaki maddelerle ilgili;

I. Üçü de bileşiktir.

II. Kimyasal özellikleri farklıdır.

III. N bir sembol, NO ve NO ise birer formüldür. 2 yargılarından hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

3.D

CH2 C H 2 4 C=C

H

H H

Basit H formül

Gerçek

formül Yapı formülü

(16)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

22 SORU 4:

I. Homojendirler.

II. Kaynama noktaları sabittir.

III. Yapılarında birden fazla cins atom vardır.

Yukarıdakilerden hangileri bileşikleri elementler- den ayıran özelliklerindendir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III

SORU 5:

I. Bir bileşiği oluşturan elementlerin özellikleri bileşik- te de aynıdır.

II. Bileşiği oluşturan elementler arasında kütlece sabit bir oran vardır.

III. Bileşikler kimyasal yöntemlerle daha basit bileşen- lerine ayrıştırılabilirler.

Bileşikler ile ilgili olarak yukarıda verilen yargılar- dan hangileri doğrudur?

A) Yalnız II B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

SORU 6:

Gerçek formülü C H olan molekül ile ilgili; 2 6

I. Basit formülü CH şeklindedir. 3 II. Elementlerin molce birleşme oranı C

H

n 1

n  tür. 3 III. Bir molekülünde bulunan toplam atom sayısı 8 dir.

yargılarından hangileri doğrudur?

A) Yalnız III B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

Bileşikler iyon yapılı ve moleküler (kovalent bağlı) yapılı olmak üzere iki farklı sınıfa ayrılır.

İYONİK BİLEŞİKLER

 Atomlar arasında elektron alışverişi ile oluşan bileşik- ler iyonik bileşiklerdir. Anyon ve katyonların oluşturdu- ğu düzenli bir iyon yığınıdırlar.

 İyonik bileşiklerin iyonları, itme ve çekme kuvvetlerini dengeleyecek şekilde kristal örgü oluşturur. Çoğunluk- la anyonlar katyonlardan daha büyük olduğu için an- yonlar örgüyü oluşturur. Katyonlar ise bu örgüdeki boşluklara yerleşir.

 İyonik bileşiklerin birim formülleri vardır. İyonik kristal- de aynı özelliği gösteren ve birbirini tekrarlayan yapı- sal birimlere birim hücre denir.

ÖRNEK:

NaCl için;

Her Na iyonu, 6 tane Cl iyonu tarafından, her Cl iyonu da, 6 tane Naiyonu tarafından çevrilerek iyonik kristal oluşturur. NaCl (yemek tuzu), Na Cl şeklinde 6 6 de yazılabilirdir. Ancak en sade gösterim tercih edil- mektedir.

 İyonik bileşikler moleküllü yapıda değildir. Çözünmele- ri iyoniktir. İyonik bileşikler genellikle suda iyi çözünür.

 İyonik bileşikler oda koşullarında katı haldedir ve eri- me, kaynama noktaları çok yüksektir. Sert ve kırılgan- dır.

 İyonik bileşikler, iyonlar arasında kuvvetli elektriksel çekimden dolayı katı halde iletken değildirler. Erimiş (ergimiş, sıvı) halleri ve sulu çözeltileri iyon hareketi ile elektrik akımını iletir.

SORU 7:

Aşağıdaki yargılardan hangisi iyonik bağlı bileşik- ler için yanlıştır?

A) Kristal yapıdadırlar.

B) Birim formülleri vardır.

C) Erime ve kaynama sıcaklıkları yüksektir.

D) Moleküler halde çözünürler.

E) Sıvı halleri ve sulu çözeltileri iletkendir.

4.C 5.D 6.E 7.D

(17)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

23 İyonik Bileşiklerin Formüllerinin Yazılması ve

Adlandırılması

 Atomlar bağ oluştururken değerlik elektronlarını kullanır. Atomların değerlik elektron sayısı genel- likle periyodik cetvelde grup numarasını verir.

Ana gruplardaki element atomlarının olası değerlikleri

1A 2A 3A 4A 5A 6A 7A

+1 +2 +3 +4 +5 +6 +7

–4 –3 –2 –1

Ametaller : C, O, P, H, S, N, F, Cl, Br, I, Se

 İyonik bileşiklerin yazılıp adlandırılabilmesi için katyon ve anyonların adlarının ve yüklerinin bilinmesi gerekir.

Aşağıda bazı anyon ve katyonların adları ve yükleri verilmiştir.

Önemli İyonlar;

CH COO3 : Asetat

MnO4: Permanganat

NO3: Nitrat

OH: Hidroksit

ClO: Hipoklorit

ClO2: Klorit

ClO3: Klorat

ClO4: Perklorat HCO3: Bikarbonat

F: Florür

Cl: Klorür

Br: Bromür

2

SO4: Sülfat

2

CO3: Karbonat

2

MnO4: Manganat

S2: Sülfür

O2: Oksit

3

PO4: Fosfat

P3: Fosfür

N3: Nitrür

NH4: Amonyum

H O3 : Hidronyum

Değişken Değerlikli Metaller : Cu, Hg, Fe, Cr, Sn, Pb, Mn, Co

 İyonik bağlı bileşiklerin formülleri yazılırken ilk olarak katyon, sonra anyon yazılarak, iyonların yüklerinin mutlak değeri element sembolünün sağ alt köşesine yazılmak üzere çaprazlama yapılır.

Xa+ Yb–  Xb Ya

Çaprazlanan sayıların arasında sadeleştirme yapılır.

Xa+ Ya–  X Y

İyonların içinde kökler (İki ya da daha fazla atomun bir araya gelerek oluşturduğu iyonlar) varsa, kökler pa- rantez içine alınır. Parantezin sağ alt köşesine gelen sayı 1 ise parantez kaldırılır.

ÖRNEK:

3 2

2 3

AI O Al O Ca S2 2CaS

 

3

 

2

4 3 4 2

Mg PO Mg PO

4

2 2 4

Na SO Na SO

SORU 8:

Fe3 iyonunun CO , PO23 34 ve NO3 iyonlarıyla oluşturduğu bileşiklerin formülleri aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

I II III

A) FeCO 3 FePO 4 FeNO 3

B) Fe CO2

3 3

FePO 4 Fe NO

3 3

C) Fe CO3

3 2

FePO 4 Fe NO

3 3

D) Fe CO2

3 3

Fe PO 3 4 FeNO 3 E) FeCO 3 Fe PO3

4 3

Fe NO

3 3

8.B Metallerle yaptıkları

bileşiklerde aldıkları değerlik

(18)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

24 SORU 9:

Aşağıda bazı anyon ve katyonlar tabloda verilmiştir.

Anyon Katyon

K OH

Ca2 SO24 AI3 PO34

Tablodaki hangi iki iyon arasında oluşan bileşik formülündeki atom sayısı en fazladır?

A) KOH B) KPO34 C) AI3PO34 D) Ca2PO34

E) AI3SO24

Adlandırma

a) Metal – Ametal Bileşikleri

Metalin adı + Ametalin adı + ÜR eki

şeklinde adlandırılır.

NOT:

Eğer ametal oksijen ise adlandırma;

(Metal adı + Oksit) şeklinde yapılır.

ÖRNEK:

NaCI : Sodyum klorür MgBr : Magnezyum bromür 2

Ca N : Kalsiyum nitrür 3 2

AI S : Alüminyum sülfür 2 3

Na O : Sodyum oksit 2 2 3

AI O : Alüminyum oksit

Metal birden fazla değerlik alabiliyorsa;

Metalin adı + (Metalin değerliliği) + Ametalin iyon adı

şeklinde adlandırılır.

NOT:

Metalin değerliği Roma rakamıyla belirtilir.

ÖRNEK:

FeO : Demir (II) oksit FeCI Demir (III) klorür 3:

Cu O : Bakır (I) oksit 2

PbO Kurşun (IV) oksit 2:

b) Metal – Kök Bileşikleri

Metal adı + Kök adı

şeklinde adlandırılır.

ÖRNEK:

NaNO : Sodyum nitrat 3

CaSO : Kalsiyum sülfat 4

 

3 4 2

Mg PO : Magnezyum fosfat

2 3

K CO : Potasyum karbonat

Metal birden fazla değerlik alabiliyorsa;

Metalin adı + (Metalin değerliği) + Kök adı

şeklinde adlandırılır.

ÖRNEK:

 

2

Mn OH : Mangan (II) hidroksit FeSO : Demir (II) sülfat 4

FePO : Demir (III) fosfat 4

CuCO : Bakır (II) karbonat 3

c) Kök – Ametal Bileşikleri

Kök adı + Ametal adı + ÜR eki

şeklinde adlandırılır.

ÖRNEK:

NH CI : Amonyum klorür 4

NH4 2

S : Amonyum sülfür

NH4 3

P : Amonyum fosfür

d) Kök – Kök Bileşikleri

Kök adı + Kök adı

şeklinde adlandırılır.

9.E

(19)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

25 ÖRNEK:

4 3

NH NO : Amonyum nitrat

NH4

2SO : Amonyum sülfat 4

NH4

3PO : Amonyum fosfat 4

SORU 10:

Aşağıdaki adlandırmalardan hangisi yanlış veril- miştir?

A) CaO : Kalsiyum (II) oksit B) Cr O : Krom (III) oksit 2 3 C) FeSO : Demir (II) sülfat 4 D) Na S : Sodyum sülfür 2 E) K C O : Potasyum okzalat 2 2 4

SORU 11:

Bileşik Adı

I. Cu O 2 Bakır (II) oksit II. CuCI 2 Bakır (II) klorür III. CuSO 4 Bakır (I) sülfat

Yukarıda verilen bakır bileşiklerinden hangilerinin adı doğru verilmiştir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I,II ve III

SORU 12:

Aşağıda adları verilen bileşiklerden hangisinin formülü yanlış yazılmıştır?

Adı Formülü

A) Kalsiyum karbonat CaCO 3

B) Potasyum fosfat K PO 3 4

C) Magnezyum sülfür MgSO 4

D) Cıva (II) oksit HgO

E) Kurşun (IV) oksit PbO 2

İyonik Bileşiklerin Suda Çözünmesi

 İyonik bileşikler suda çözündüklerinde tamamen iyon- larına ayrılır. İyonik katı suya atıldığında her bir iyonun çevresi su molekülleri tarafından ayrı ayrı sarılır. Böy- lece çözelti içerisinde katyon ve anyonlar serbestçe hareket eder.

 İyonun suda çözelti halinde olduğunu belirtmek için sembollerin alt kısmına indis olarak (suda) veya suda anlamına gelen (aq) yazılır.

ÖRNEK:

  H O2    

3 k aq 3 aq

NaNO Na NO

  H O2    

2 k aq aq

MgBr Mg 2Br

 

  H O2 3   2 

2 4 3 k aq 4 aq

AI SO 2AI 3SO

  H O2  2 2 

4 k aq 4 aq

CuSO Cu SO

SORU 13:

Bileşik Suda verdiği iyonlar I.

NH4

2CO3

NH4,CO32 II. Fe SO2

4 3

Fe2, SO34 III. PbO Pb2, O2

Yukarıdaki bileşiklerden hangilerinin suda çözün- düğünde ortama verdiği iyonlar doğru verilmiştir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve III E) I,II ve III

SORU 14:

Aşağıdaki iyonik bağlı bileşiklerden hangisinin sulu çözeltisindeki iyonlaşma denklemi yanlış ve- rilmiştir?

A) Cr SO2

4

3 k 2Cr3 aq 3SO24 aq 

B) K SO2 4 k 2K aq SO24 aq  C) HgO k Hg aq O aq D) CuNO3Cu aq NO3 aq  E) AI OH

 

3AI3 aq 3OH aq

10.A 11.B 12.C 13.D 14.C

(20)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

26 KOVALENT BİLEŞİKLER

 Ametal atomları arasında ortaklaşa elektron kullanıl- ması sonucunda oluşan kimyasal bağa kovalent bağ denir. Ametal atomları arasında oluşan kovalent bağ- larla kararlı yapıdaki element ya da bileşik molekülleri

oluşur.

 Kovalent bağlı maddelerde, maddenin formülünü karşılayan bir molekülü vardır. Yani iyonik bağlı bile- şiklerdeki gibi bir iyon yığını yoktur.

 Kovalent bağlar, aynı ametal atomları arasında (apo- lar kovalent bağ) ya da farklı ametal atomları arasında (polar kovalent bağ) oluşabilir.

ÖRNEK:

H – H H – CI

 

Apolar kovlent Polar kovalent

bağ bağ

 Ametal atomları arasında birden fazla elektronun ortaklaşa kullanılması sonucunda birden fazla kova- lent bağ oluşabilir.

ÖRNEK:

 İki ametal atomu arasında her birinin birer elektronunu karşılıklı olarak ortaklaşa kullanılması sonucunda 1 tane kovalent bağ oluşur. Kısacası ortaklaşa kullanı- lan toplam 2 elektron (1 elektron çifti) 1 tane kovalent bağ oluşturur.

 Kovalent bağlı bileşiklerde elektronlar ortaklaşa kulla- nıldığı için iyonik bağlara göre daha zayıftır. Bu yüz- den kovalent bileşiklerin erime ve kaynama noktaları genellikle iyonik bağlı bileşiklerden daha düşüktür.

Çoğunlukla oda koşullarında gaz ya da sıvı halde bu- lunurlar.

SORU 15:

Molekül yapılı (kovalent) bileşikler için;

I. Ametal atomlarının elektronlarını ortaklaşa kullan- maları sonucu oluşurlar.

II. Erime ve kaynama noktaları iyonik bileşiklere göre genellikle düşüktür.

III. Suda iyonlarına ayrışarak çözünürler.

yargılarından hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I,II ve III

Kovalent Bileşiklerin Formüllerinin Yazılması ve Adlandırılması

 Kovalent bileşikler her bir molekülü oluşturan atomla- rın sayılarını belirten bir formül ile gösterilir. Örneğin, H ve O atomları arasında oluşan su, molekül yapılıdır.

Her bir su molekülünde 2 tane H atomu ve 1 tane O atomu olduğundan suyun formülü H2O şeklindedir.

 Kovalent bağlı bileşikler adlandırılırken Latince sayı- lardan yararlanılır. Bileşiğin formülündeki ametallerin sayıları Latince olarak belirtilir.

1.Sayı + 1. Ametalin adı + 2.sayı + 2. ametalin iyon adı

şeklinde adlandırılır.

Latince Sayılar

1 mono 6 heksa

2 di 7 hepta

3 tri 8 okta

4 tetra 9 nona

5 penta 10 deka

NOT:

 İlk yazılan element bir tane ise mono ifadesi kullanıl- maz.

 İkinci yazılan element bir tane ise mono ifadesi kulla- nılır.

 Halojenlerin (7A grubu elementleri) hidrojenli bileşikle- rinde mono ön eki kullanılmaz.

15.B

H – F O = O N  N

H – C – C – H C = C H – C  C – H H

H H

H

H H

H H

(21)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

27 ÖRNEK:

CO: Karbon monoksit CO : Karbon dioksit 2

H O : Dihidrojen monoksit 2

SO : Kükürt trioksit 3 2 5

N O : Diazot pentaoksit HF: Hidrojen florür HCI: Hidrojen klorür

SORU 16:

Aşağıdaki bileşiklerden hangisinin adlandırması yanlıştır?

Bileşik Adlandırması

A) OF 2 Oksijen diflorür

B) P O 2 3 Difosfor trioksit C) Mn O 2 5 Dimangan pentaoksit D) CCI 4 Karbon tetraklorür

E) HI Hidrojen iyodür

UYGULAMA 1:

Aşağıda formülleri verilen bileşikleri adlandırınız.

NO : 2 2 4:

H SO

2 4:

N O

 

2

Mg OH :

2 7

CI O : Na O : 2

CuO : SO : 3

BF : 3

KMnO 4:

4 3

AI C : CaC : 2

3 2

Hg NO :

PbO:

N H : 2 4 2 7

CI O :

2 7

Mn O :

UYGULAMA 2:

Aşağıda adları verilen bileşiklerin formüllerini yazınız.

Alüminyum klorür:

Kalsiyum hidroksit:

Kükürt dioksit:

Azot monoksit:

Karbon tetrabromür:

Amonyum nitrat:

Sodyum bikarbonat:

Cıva (I) klorür:

Lityum kromat:

Amonyum sülfat:

Potasyum permanganat:

Hidrojen sülfat:

Karbon disülfür:

Demir (II) karbonat:

Krom (VI) oksit:

 Bütün bileşikler belirli bir sistematik isimlendirme kura- lına göre isimlendirilir. İsimlendirme kuralları bileşiğin yapısına ve sınıfına göre değişir. Ancak sıkça kullanı- lan birçok bileşik sistematik adlandırmanın dışında özel olarak da adlandırılmaktadır.

Bu bileşiklerden önemli olan bazıları aşağıdaki tablo- da sistematik adı ve özel adı ile birlikte verilmiştir

16.C

(22)

BİLEŞİKLER 11 KMY 002

28 Bileşik

Formülü

Sistematik Adı

Yaygın (Özel) Adı

H O 2 Dihidrojen

monoksit Su

NaCI Sodyum

klorür Yemek tuzu

HCI Hidrojen

klorür

Hidroklorik asit (tuz ruhu) HNO 3 Hidrojen

nitrat

Nitrik asit (kezzap)

2 4

H SO Hidrojen

sülfat

Sülfürik asit (zaç yağı) (akü asidi) NH 3 Azot trihidrür Amonyak

NaOH Sodyum

hidroksit Kostik

KOH Potasyum

hidroksit Potas kostik NaHCO 3 Sodyum

bikarbonat

Yemek sodası

CaO Kalsiyum

oksit Kireç

 

2

Ca OH Kalsiyum

hidroksit Sönmüş kireç CaCO 3 Kalsiyum

karbonat Kireç taşı HCOOH Metanoik asit

(formik asit) Karınca asidi CH COOH 3 Etanoik asit

(asetik asit) Sirke asidi

12 22 11

C H O Sakkaroz Çay şekeri

SiO 2 Silisyum

dioksit Kum

NH Cl 4 Amonyum

klorür Nişadır

 

2

Mg OH Magnezyum

hidroksit Magnezya sütü CaSO 4 Kalsiyum

sülfat Alçı taşı

2 3

Na CO Sodyum

karbonat Soda külü

2 3 2

Na CO .10H O Sodyum Karbonat dekahidrat

Çamaşır sodası

NaClO Sodyumhipo

klorit Çamaşır suyu

2

Ca ClO Kalsiyum

hipoklorit Kireç kaymağı

SORU 17:

- Kostik - Tuz ruhu - Sirke asidi - Kireç

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda özel adlandır- ması verilen bileşiklerden birinin formülü değildir?

A) NaOH B) NH 3 C) HCI

D) CaO E) CH COOH 3

SORU 18:

Aşağıdakilerden hangisi özel adı zaç yağı olan bileşiğin formülüdür?

A) H SO 2 4 B) HCI C) HNO 3 D) HCOOH E) NH 3

17.B 18.A

(23)

35

KİMYA ATOM MODELLERİ VE YAPISI 11 KMY 003

DALTON ATOM MODELİ (1803) İlk atom modelidir.

Yapmış olduğu çalışmalarla katlı oranlar kanununu kanıtlamıştır. Kütlenin korunumu yasası ve sabit oran- lar yasalarını desteklemiştir.

Dalton’a göre;

1. Madde, içi dolu, çok küçük, yoğun bölünemez atomlardan oluşmuştur.

2. Bir elementin atomları, şekil, büyüklük, kütle ve özellik bakımından birbirinin aynıdır. Farklı ele- mentlerin atomları farklı özellik gösterir.

3. Bir elementin kimyasal tepkimeye katılabilen en küçük yapı birimi atomdur.

4. İki veya daha fazla elementin atomları belli oranda birleşerek bileşikleri oluştururlar. Bileşiklerin en küçük yapı birimi moleküldür.

Dalton Atom Modelinin Eksiklikleri

Bir elementin bütün atomları aynı özellikte değildir.

(İzotop Atom) Atomların içi dolu değil, boşluklu yapıya sahiptir. Çok yoğun, bölünemez dediği atomlar, gü- nümüzde radyoaktif tepkimelerle parçalanabilmekte, başka atomlara dönüştürülebilmektedir. Dalton, ato- mun yapısında bulunan (+) ve (-) yüklü taneciklerden hiç söz etmemiştir.

SORU 1:

Dalton atom modeline göre;

I. Atomlar kürelerden oluşur.

II. Atomda (+) ve (-) yükler dağınık olarak bulunur.

III. Farklı element atomlarında kürelerin büyüklüğü de farklıdır.

yargılarından hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

THOMSON ATOM MODELİ (1897)

Katot ışınlarıyla yaptığı çalışmalarla atomun yapısında negatif yüklü tanecikleri keşfetmiş, bunlara elektron adını vermiştir.

Thomson’a göre;

1. Atomlar küre şeklinde olup, yarıçapları 10-8 cm’dir.

2. Atomlar elektriksel olarak yüksüzdür. Atomun yapısında (+) yüklü tanecikler ve bu tanecikleri nötrleştirecek sayıda elektronlar bulunur.

3. Elektronlar atom içinde homojen olarak dağılmış- lardır. Üzümlü kek modeli.

Thomson Atom Modelinin Eksiklikleri

Elektronlar, atom içinde homojen olarak dağılmazlar.

Thomson, elektronların yörüngelerde olduğunu açık- layamamış ve nötronlardan bahsetmemiştir.

SORU 2:

Thomson atom modeline göre;

I. Atomda pozitif ve negatif yüklü parçacıklar vardır.

II. Pozitif ve negatif yüklü tanecikler atom içinde ho- mojen bir şekilde dağılmıştır.

III. Atomun asıl hacmini elektronlar oluşturur.

yargılarından hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III

1.C 2.B

Referanslar

Benzer Belgeler

Henüz ülkemiz birinci ba- samak sa¤l›k hizmetlerini devralabilmek için yeterli sa- y›ya ulaflmayan aile hekimli¤i uzmanl›¤›n› halk do¤ruya yak›n olarak

Bulgular: Çal›flmaya 197 hasta al›nd› (ortalama yafl 48.9 ± 18.2 y›l, %70.6 kad›n). Hastalara aile hekimli¤i poliklini¤i olmasayd› hangi

Ünite Genel Değerlendirme Sınavı-2.. ÜNİTE DEĞERLENDİRME SINAVI Soru-2.. Aşağıdaki ekmeklerin

Genç bir nüfusa sahip olan ülkemizde okul sa¤l›¤› bugüne kadar ne yaz›k ki yayg›nlaflmam›flt›r. Okullar›m›- z›n ço¤unlu¤unda hemflire, hekim

Ancak ne zaman ki dışarıdan yeterli miktarda enerji alınır o zaman negatif enerjili elekt- ron daha yüksek enerjili pozitif enerji seviyesine sıç- rıyor ve bildiğimiz

Gençler yetişir yetişmez kapağı Avrupa’ya atalım ve bir da­ ha dönmeyelim diye bakıyorlar, oy­ sa Ferhunde Erkin kolej mezunu, çok iyi Fransızca biliyor, Almanya’ya

Bu çalışmada, Türkiye’de Bireysel Emeklilik Sistemi ile toplanan hanehalkı tasarruflarının yatırımlara etkisi, Granger Nedensellik Testi (Granger 1969) kullanılarak;

 Bir cismin üzerinde artı yük fazlalığı var ise pozitif yüklü cisim, eksi yük fazlalığı var ise negatif yüklü cisim, pozitif yük sayısı negative yük sayısına eşit ise