• Sonuç bulunamadı

ANONİM ŞİRKETLERDE PAY VE İMTİYAZLI PAY

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANONİM ŞİRKETLERDE PAY VE İMTİYAZLI PAY"

Copied!
81
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANONİM ŞİRKETLERDE PAY VE İMTİYAZLI PAY

ANONİM ŞİRKETLERDE PAY VE İMTİYAZLI PAY

Bu günkü yazımızda anonim şirketlerde pay nedir. Pay neyi temsil eder. Anonim şirketlerde işlevi nedir. Payda imtiyaz ne demektir. Şartları nelerdir vs gibi konuları kısaca özlemeye çalışacağım.

Anonim şirketlerde pay ve pay senetleri teknik bir kavram olup a n o n i m ş i r k e t h u k u k u n u n o d a k n o k t a s ı d ı r . A n o n i m ortaklıklardaki pay ortakların sermaye katılımını ifade etse de adi, kollektif komandit şirketlerdeki katılım payından farklıdır. Bu farklılıklar esas itibariyle oransallık ilkesi, devir şartları ve hükümleri kar ve zarara katılma gibi konularda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yeni TTK nunda Limited şirketlerde esas sermayenin paylara bölünmüş ve payın nama yazılı pay senedine bağlanmış olması esası benimsenmiş olmasına rağmen bu pay Aonim Şirketi payına ne özdeş kılar ne de yaklaştılar.

Esas itibariyle pay anonim şirketin kuruluşunda esas sözleşmenin veya sermaye artırımında, artrılan sermayenin ticaret siciline tescil edilmesi ile doğar. Dolayısıyla tescil payının oluşumunu sağlayan kurucu nitelikte hukuki bir işleme h a i z d i r . P a y ı n v e b u n a b a ğ l ı h a k l a r ı n t e d a v ü l ü n ü kolaylaştırmak için pay senede bağlanır 6762 sayılı eski TTK nun da yasada Anonim ortaklığın pay senedi çıkarmasını zorunlu kılan yasal bir hüküm yok iken 6102 sayılı TTK nunu ile bu boşluk doldurulmuştur.

P a y s e n e t l e r i n a m a y a z ı l ı v e h a m i l i n e y a z ı o l a r a k çıkarılabilir. Emre yazılı pay senedi kanunen çıkarılamaz. TTK nun 486. maddesi hükümlerine göre hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına zorunluluğu getirilmiştir. Ayrıca

(2)

ilmühaberlere nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümlerin uygulanması öngörülerek kapsamlı bir hükmü yer verilmiştir.

Bütün anonim şirketlerin pay senedi bastırılması zorunlu hale gelmiştir.

Anonim ortaklıklarda pay ortaklık esas sermayesine belirli sayıda birim değere bölünmüş olan bir parçasını ifade eder. Bu anlamda pay 50 bin TL olan esas sermaye 50.000.000 adet bir kuruşluk birim değere bölünmüş ise her bir kuruşluk birim değer bir paydır. Bu değerlere nominal veya itibari değer edilmektedir. Payın itibarı değerinin az veya çok olmasının gücünü etkilemez. Anonim şirketlerde pay üyelik hak ve borçlarının kaynağını teşkil eder. Dolayısı ile imtiyaz kişiye değil paya veya nitelikleri ile belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine veya azınlığa tanınabilir. Yalnız TTK nun 360.

Maddesi bunun istisnasını oluşturmaktadır. TTK nun 478/1 madde hükmünde bu istisna belirtilmektedir. Buna göre Yönetim kurulunda temsil edilme hakkının açıkça imtiyaz olduğu belirtilmiştir.

Anonim şirket bir katı sermaye şirketidir. Ortaklığın mal varlığının sahibi hissedarlar değil esas itibariyle tüzel kişiliktir. Bu itibarla hissedarların genel olarak Anonim şirketlerde önemi yoktur. Çünkü anonim şirket birden çok yatırımcı kişinin katılabilmesi ve şirket tipi olarak anonim şirketin herkese uygun olması ortaklık sıfatının Pay sahiplerinin kişiliklerine bireysel yeteneklerine ilgililerine yönelik olmaması gerekmektedir.

Ortaklık hakkının içeren belge olarak Pay ve Pay senetleri;

pay kendisinden doğan hak ve borçların kaynağını teşkil eder.

Pay ve pay senetleri ticaret siciline tescil ile hüküm ifade etmeye başlar. Pay senetleri kıymetli evrak niteliğindedir.

Sermaye Piyasası aracı olarak kullanılabilir.

Kapalı anonim şirketlerde hisse senetleri tescilden sonra çıkartılır. Tescilden önce çıkartılan pay senetleri hükümsüzdür. Halka açık anonim şirketlerde ise tescilden önce

(3)

hisse çıkartılabilir ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 3795 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle hüküm bulmuştur.

6762 sayılı yasada hisse senetlerinin itibariyle kıymeti en az bir yeni kuruştur. Bu kıymet ancak en az 1 yeni kuruş olacak şekilde yükseltilebilir. Bu fıkrada belirtilen miktar bakanlar kurulunca 100 katına kadar artırılabilir denilmiştir. 6102 sayılı kanunun 476. Maddesinin ikinci fıkrasında, birinci fıkraya aykırı olarak çıkartılan payların geçersiz olduğu ifade edilmiş ve geçersiz payları ihraç edenler zarar verdikleri kişilere karşı müteselsilen sorumlu olurlar.

Sorumlu olanlara karşı tazminat isteme hakkı ise davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmedikçe zamanaşımına uğrar.

Diğer yandan yeni Türk Ticaret Kanununda da finansal durumu bozulan şirketlere paylarının itibari değerini indirme imkanı da sağlanmaktadır. Bu çerçevede zarara giren anonim şirketlerin finansal durumunun iyileştirilmesi amacıyla payın itibari değeri bir kuruşdan fazla olduğu takdirde bir kuruşa kadar indirebileceği belirtilmiştir.

Anonim şirketlerde imtiyazlı pay; İmtiyaz imkan kelimesinden gelmekte olup Arapça kökenlidir. Başkalarına tanınmayan güzel kişisel hak ve yaratıcılık şeklinde ifade edilebilir. Bütün hukuk sisteminde imtiyazlar sermaye katılım oranın da haklardan yararlanma ilkesi benimsendiğinden imtiyazda oransallık ilkesinin sonucu olan paylar arasında eşitlik ilkesinin bir istisnasını teşkil etmektedir. Nitekim 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun 479/1madde hükmünde oyda imtiyazın eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek tanımlanabileceği öngörülmektedir. Bu nedenle genellikle ana sözleşme değişikliği yapılmadan sadece genel kurulun aldığı bir tasfiye kararı ile imtiyaz oluşturulması mümkün değildir. Ancak kayıtlı sermaye sistemi benimsemiş olan anonim şirketlerde yönetim kurulunun imtiyazlı pay ihraç etme

(4)

olanağına sahip olması bu hususta esas sözleşme ile yetkilendirilmiş olması şartına bağlıdır. Kurulduktan sonra imtiyaz tanınabilmesi esas sözleşme değişikliği ile olur.

Sonradan esas sözleşme değişikliği yoluyla imtiyazlı pay İhtisas edilmesine ilişkin genel kurul kararlarının geçerli olabilmesi için sermayenin en az yüzde 75’ini oluşturan pay sahiplerinin oyları ile alınması gerekir. Bu nisap ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da aynı nisaplar aranır.

İmtiyaz mutlaka esas sözleşme ile tanımlanır. TTK nun 478/1 ci maddesine göre imtiyaz kuruluşta veya daha sonra esas sözleşmede yapılacak değişiklikle tanımlanabilir. Bu durumda imtiyaz tanınan pay veya paylar ile diğerleri kendiliğinden ve zorunlu olarak iki farklı grup oluştururlar. Ancak mevcut payların arasında bir üstünlük olmaksızın esas sözleşmede a b ve c gibi farklı gruplara ayrılması bir imtiyazın tanıdığı anlamı doğurmaz.

İmtiyazın esas sözleşmede temellendirilmesi şarttır. Bu nedenle imtiyazın tanımlanması somutlaştırılması mutlak surette esas sözleşmede belirtilmelidir.

İmtiyazlı paylara sağlanan üstün hak veya avantaj hak sahibinin diğerlerinden önce tatmin edilmesi şeklinde olabilir. Örneğin dağıtılacak şirket karının yüzde 10’unun önce imtiyazlı paylara kalan karında diğer tüm paydada o r a n s a l l ı k i l k e s i n e g ö r e d a ğ ı t ı l m a s ı k a r p a y ı n d a sınırlandırılmış imtiyaz veya kalan karın sadece adil paylara oransallık ilkesi uyarınca dağıtılması kar payında sınırlandırılmış imtiyaz olarak tanımlanabilir.

İmtiyaza ilişkin üstünlüğün kural olarak paydan kaynaklanan pay sahibi haklarına ilişkin olması zorunludur.

Türk Ticaret Kanunu 478 inci maddesinin birinci fıkrası hükmündeki imtiyaz Kar Payı, tasfiye Payı, rüçhan hakkı ve oy hakkı gibi haklarda paya tanınan üstün bir hak veya kanunda

(5)

öngörülmemiş yeni bir pay sahibi hakkıdır. Buna göre imtiyazın konusu yönetim ve mal varlığı değerli haklar oluştur. Örneğin Oy hakkı, yönetim kurulunda temsil edinme hakkı, kar payı hakkı, tasfiye bakiyesi hakkı, rüçhan hakkı gibi.

Sonuç olarak; Anonim şirketlerde pay ve pay senetleri ticaret siciline tescil ile hüküm ifade etmeye başlar. Pay senetleri nama ve hamiline yazılı olarak basılabilir. Pay senetleri sahiplerine kar payı, tasfiye bakiyesi, oy hakkı rüçhan hakkı genel kurula katılma hakkı vs haklar verir. Pay senetlerinin itibari değeri bir kuruştan aşağı olamaz ve bakanlar kuruluna verilen yetkiye istinaden 100 katına kadar artırılabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun 476. Maddesine aykırı olarak çıkartılan payların geçersiz olduğu belirtilmiş ve bu payların ihracından dolayı ihraç edenler zarar verdikleri kişilere karşı mütesesilen sorumludurlar. Pay senetlerinde imtiyaz sadece esas sözleşme değişikliği ile tanımlanabilir. Genel kurulun tavsiye niteliğindeki kararları geçerli değildir.

İmtiyaz eşit itibari değerdeki paylara farklı sayıda hak tanıyarak gerçekleşebilir. Pay senetlerine imtiyaz tanınabilmesi için sermayeyi oluşturan payların %75 inin onayı ile tanınabilir. İmtiyaz kişilere değil pay senetlerine tanınabilir. Bunun tek istisnası da TTK nun 360. Maddesinde belirtilen azınlıklara yönetim kuruluna katılım hakkıdır.

İmtiyazın konusunu yönetim ve malvarlığı karakterli haklar oluşturur. Bunlarda oy hakkı kar payı hakkı tasfiye bakiye hakkı temsil edilme hakkı rüçhan hakkı vs. diye biliriz.

SERMAYE ŞİRKETLERİNDE TEMSİL

(6)

GÜCÜ VE TEMSİL YETKİSİ;

ŞİRKETLERDE TEMSİL GÜCÜ VE TEMSİL YETKİSİ;

Şirketlerde temsil gücü ve yetkisi Limited şirketlerde Müdürler ve müdürler kurulu tarafından Anonim şirketlerde ise Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilir. Kısaca temsil gücü nedir temsil yetkisi nedir sınır ve kapsamları nelerdir değineceğiz.

Temsil gücü: Hukuki işlemlerin ne dereceye kadar ve hangi koşullar altında şirket adına yapılabileceği ile ilgili iken, temsil yetkisi, kimin ne dereceye kadar şirket adına hukuki işlemler yapabilmeye hakkı olduğu ile ilgilidir. Böylece temsil yetkisinde, şirketin amaç ve konusuna giren tüm hukuki işlemlerin doğrudan doğruya şirketin adına yapıla bilmesi temsil gücünde ise imzaya yetkili kişilerin yasada öngörülen temsil gücünün kapsamı söz konusudur. Şirketlerde yönetim kurulu, müdür ve müdürler kurulu iç ilişkide yönetim organı olduğu gibi dış ilişkide de temsil organıdır. Yönetim organları yaptıkları işlemlerde tüzel kişiliği hak sahibi yapar. Borç ve yükümlülük altına sokar ve şirket içi ilişkide ortaklara karşı dış ilişkide de üçüncü kişilere karşı temsil eder. Yönetim organlarının şirketin temsil i alanında tek yasal temsil organlarıdır. Ancak bazı istisnaları vardır.

Örneğin TTK nu 446/1 c bendin uyarınca Yönetim Kurulu Genel kurul kararlarının iptalini talep ederse, Bu durumda şirketi temsil etmek üzere mahkemenin bir kayyım ataması gerekir. Aynı şekilde görevde bulunan yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açılmışsa şirketi yine mahkemece atanacak bir kayyım temsil eder.

Temsil yetkisinin kapsam ve sınırlarını incelecek olursak;

Yeni TTK’n unda ultra Vites kuralı kaldırıldığından Şirketin amaç ve konusu, Şirketi temsili yetkili kimselerin yapabilecekleri iş ve işlemler bakımından şirkete rücu edebilmesi veya edememesi yönünden sorumluluk sınırı teşkil

(7)

eder.

Temsil yetkisinin sınırına gelecek olursak, Temsil yetkisi dışa dönük nitelikte olduğundan daha çok üçüncü kişilerin menfaatleri ile ilgilidir. Bu nedenle içerik itibari ile temsil yetkisinin bölünmesi ve ya sınıflandırılması mümkün ise de bunun ticaret siciline tescil ve ilanı mümkün değildir.

Edilse dahi iyiniyetli üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. Çünkü sicilin fonksiyonu ancak tescil ve ilanı gerekli hususlar tescil ve ilan edilirse üçüncü kişilerin iyi niyetini bertaraf etmektir. Bu nedenle tescil ve ilanı gerekmeyen hususların ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesi üçüncü kişilerin iyi niyetini ortadan kaldırmaz. Örneğin Yönetim Kurulu üyelerinden (A) nın ancak 10.000,00 TL ye kadar işlem yapma yetkili olduğu (B) nin ise sadece Ticari işlerle ilgili işlem yapabileceği şeklinde şartlar konulamaz. Konulur ve sicile tescil edilirse nasıl olur? Tecil ve ilan edilse dahi iyiniyetli üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. Şu kadar ki üçüncü kişi gerçek durumu biliyorsa yani yapılan sınırlamalardan haberi var ise veya şirket yazılı olarak bildirilmiş ise fiilen bilme söz konusu olur. Ve bilmesi gerektiği kanıtlanır. iyiniyet ortadan kalkar ve bu kişiye karşı söz konusu sınırlama hüküm ifade eder.

İçerik itibari ile temsil yetkisinin sınırlandırılması iç ilişkide hüküm ifade eder ve bu temsil yetkisine sahip olanlar için bir talimat niteliğindedir. Buna aykırı hareket eden yöneticinin kişisel olarak şirkete karşı sorumluluğu söz konusudur. Bu durumda iyi niyetli üçüncü kişilere karşı şirket sorumlu olur ancak daha sonra bu sınırı ihlal eden yönetim kurulu üyesine rücu edebilir.

Temsil yetkisinin sınırlandırılması yasadan doğan sınırlama değil aksine temsil yetkisinin tüzel kişinin kedi iradesi ile yaptığı sınırlamadır. Bu da iki şekilde yapılabilir.

1: Temsil yetkisi sadece merkezin veya bir şube işyerinin işyerine özgülenebilir.

(8)

2: Birlikte temsil esası öngörebilir.

Temsil yetkisinin bu şekilde sınırlandırılmasının üçüncü kişilere karşı geçerli olabilmesi için bunun tescil ve ilan edilmesi zorunludur.

Sonuç olarak bakacak olursak 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunda ultra vites kuralı kaldırıldığı için hak ehliyetinin sınırını işletme faaliyetlerinin konusu çizmemektedir. Dolayısı ile şirketin hak ehliyetinin değil imza yetkisine rücu edip etmeyeceğini ilgilendirmektedir. Şirket amaç ve konusu dışındaki işlemlerin şirketi bağlamaması için yapılan işlemin işletme faaliyet konusu dışında olduğunu üçüncü kişinin bildiğini ve bilmesi gerektiğini ispatlaması halinde şirket sorumluluktan kurtulmaktadır.

Temsil yetkisi kişi ve kapsam açısından bölünemez bölünse dahi iç ilişkide hüküm ifade eder. İyiniyetli üçüncü kişileri b a ğ l a m a z . T e m s i l y e t k i s i a n c a k i k i ş e k i l d e sınırlandırılabilir. Buda merkez ve şube işyeri olarak ve6102 Sayılı TTK nun 371/3. Madde hükümlerine göre birlikte temsil esası şeklinde sınırlama yapılabilir.

SERMAYE PİYASALARININ GELİŞMESİ EKONOMİLERDEKİ KRİZLERİN BAŞ ETKENİ OLABİLİR Mİ ?

SERMAYE PİYASALARININ GELİŞMESİ EKONOMİLERDEKİ KRİZLERİN BAŞ ETKENİ OLABİLİR Mİ ?

(9)

Sermaye piyasası, ekonomide finansal sistemi oluşturan unusurlardan biridir. Finansal sistem ise, tasarruf sahipleri ile fon ihtiyacı olan taraflar arasındaki fon alış verişini sağlayan kurumlar, finansman araçları, finans kurumları, bu kurumları düzenleyen ve denetleyen kurullardan oluşan yapıdır.

Finansal sistemin başlıca görevi, piyasadaki mevcut tasarrufların en verimli yatırım alanlarına yönelmesini sağlamak ve fon alış verişi sırasında doğabilecek riskleri önlemek ve yönetmektir.

F i n a n s a l s i s t e m , ü ç u n s u r d a n o l u ş u r ; B a n k a c ı l ı k , sigortacılık ve sermaye piyasaları.

Sermaye piyasaları, fon sahibi kişilerin yani yatırımcıların birikimlerini, belli bir getiri beklentisi ile yatırım araçlarında değerlendirdiği piyasadır. Fon ihtiyacı olan kişiler ise, sermaye piyasasınını kullanarak, ihraç ettikleri hisse senedi veya borçlanma senetleri aracılığıyla finansman sağlarlar.

Risk yönetiminin yanı sıra, sermaye piyasası küçük tutarlarda tek başına ekonomiye yararlı olamayan birikimlerin de borçlanma ve hisse senedi gibi menkul kıymetlere yatırılarak, yatırıma dönüşmesini sağlayan ve böylece ekonomiye hareketlilik getiren bir piyasadır.

Birincil Piyasa; Hisse senedi, tahvil vb. menkul kıymetleri ihraç eden, fon ihtiyacı olanlar ile tasarruf sahibi olanların direkt karşılaştığı piyasadır. “Halka arz” bir birincil piyasa örneğidir. Halka arz olan şirket, finansman sağlamak amacıyla, hisse senedi ihraç eder ve tasarruf sahipleri de bu hisse senetlerine yatırım yaparak tasarruflarını değerlendirmiş olurlar.

İkincil Piyasa; Menkul kıymetlerin nakite çevrilmesinin sağlandığı piyasadır. İkincil piyasadaki menkul kıymetler daha önceden alım satıma konu olmuştur. İkincil piyasada, menkul k ı y m e t l e r ( h i s s e s e n e d i , p a y s e n e d i , v a d e l i i ş l e m

(10)

sözleşmeleri, varantlar, opsiyonlar vb) aracı kurumlar aracılığıyla alınıp satılırlar. Direkt yatırımcılar ve ihraççılar alım satım yapamaz. Kısaca ikincil piyasa, menkul kıymetlerin yatırımcılar arasında, aracı kurumlar vasıtasıyla el değiştirdiği piyasadır. İkincil piyasanın en organize örneği, menkul kıymet borsasıdır.

Kanun ve nizamlarda amaçları çok güzel anlatılmış olan sermaye piyasası araçları günümüzde gerçek amaçlarına ulaşmakta yeterli midir? Yoksa daha çok kriz sebebi midir? Bakmak lazım günümüzde yatırım yapmak üretmek çok maliyetli bir iş olarak karşımıza çıkmakta. Para piyasalarında para alış verişi yapmanın riski üretim yapmanın riskinden daha az maliyetli olması üretim piyasaları olan sanayi sektöründe imalat verilerinin düşmesine ve krizler neden olmaktadır.

K r i z ; h e r h a n g i b i r m a l , h i z m e t , f a k t ö r v e y a d ö v i z piyasasındaki fiyat veya miktarlarda kabul edilebilir bir değişme sınırının dışında gerçeklesen dalgalanmalardır.

Krizler, finansal yatırımcıların ülke koşullarının riskli hale geldiği konusundaki beklentilerine bağlı olarak, giriştikleri spekülatif ataklar sonucu başlar ve bu atakların yoğunluğu nispetinde şiddet kazanır.

Finansal krizler; döviz ve hisse senedi piyasaları gibi finans piyasalarındaki şiddetli fiyat dalgalanmaları veya bankacılık sisteminde geri dönmeyen kredilerin aşırı şekilde artması sonucunda yaşanan ciddi ekonomik sorunlar olarak da tanımlanabilir.

Finansal Krizin Nedenleri

Finansal krizlerin aşırı borçlanma, uluslararası sermaye hareketleri, döviz kuru politikaları gibi birçok nedeni b u l u n m a k t a d ı r . B i z b u n e d e n l e r i a ş a ğ ı d a k ı s a c a inceleyeceğiz.

Aşırı Borçlanma 1.

(11)

Gelişmekte olan ülkelerde uygulanan kamu harcamalarına dayalı genişletici maliye politikaları finansal krizin en önemli nedenlerinden birisidir. Kamu kesimi borçlanma gereğinde ortaya çıkan aşırılık ülkelerde yatırım yapan kişi ve kurumlar için geleceğe yönelik belirsizlik riskini artırmaktadır.

Son dönemde bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yaşanan krizler, etkin ve sağlıklı çalışan bir borç yönetiminin önemini ortaya çıkarmış ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin finansal krizlere olan yatkınlıkları nedeniyle kendileri için etkin borç yönetim politikaları oluşturmalarını zorunlu hale getirmiştir. Borç yönetim politikaları her ne kadar krizlerin ana nedeni olmasa da, borç portföyünün vade yapısı, faiz oranı ve para cinsi kompozisyonun yanı sıra, devletin verdiği doğrudan ve dolaylı garantiler de krizlerin derinleşmesinde önemli roller oynamaktadır.

E t k i n b o r ç y ö n e t i m i o l m a k k o ş u l u y l a borçlanmanın kriz dönemlerinde etkili bir politika aracı olduğu kabul edilmektedir. Borç yönetimi, dünyanın pek çok ülkesinde belirli kriz (enflasyon ve deflasyon ) dönemlerinde iyi bir kriz önleme aracı olmuştur. Ne var ki, günümüzde borçlanmanın krizi önlemedeki olumlu etkilerinden daha çok onun krizi tetikleyen yönü üzerinde durulmaktadır. Örneğin, Latin Amerika, Güney Asya ve Rusya krizleri neticesinde ülkelerin borç stokları artmış ve dolayısıyla borçlanma sadece bu borçların çevrilebilmesi için gündeme getirilmiştir. Şimdi ise Yunanistan ve AB ülkeleri borç/ gsmh oranları birlik tarafından belirlenen kriterlerin çok üzerindedir.

2.Uluslararası Sermaye Hareketleri

Finansal küreselleşmenin hızlanması ve özellikle 1990’lı yıllardan sonra uluslar arası sermayenin dünya ölçeğinde serbestçe dolaşma imkanını bulması nedeniyle, dünyada ekonomik krizlerin arttığı gözlenmektedir. Dolayısıyla, uluslararası sermaye hareketlerinin artmasıyla ekonomik krizler arasında çok yakın bir korelasyonu bulunmaktadır.

(12)

Sermaye hareketleri doğrudan yatırım ve portföy yatırımı olmak üzere iki ana bölümde incelenmektedir. Doğrudan yabancı yatırım, sabit sermaye yatırımı adı altında, sermayenin kaynak ülkeden yatırıma ev sahipliği yapacak ülkedeki şirket hisselerinin uluslararası yatırımcılar tarafından en az % 10’unun alınması şeklinde kendini gösterir.

Sabit sermaye yatırımlarına ek olarak doğrudan yatırımın ülkelere girişi; şirket birleşmesi ya da devri, özelleştirme uygulamaları, ortak girişim, stratejik ortaklık ya da devam eden faaliyetlerin genişletilmesi ile de mümkündür.

Doğrudan yabancı yatırımların dışında ortaya çıkan ve tahvil ya da hisse senedine doğrudan yatırım şeklinde gerçekleşmeyen, mobilitesi oldukça yüksek olan yatırımlar ise portföy yatırımı içine girer ve uluslar arası hukuk ve ilgili ülke hukuku çerçevesinde örgütlenmiş piyasalarda işlem görürler. Bununla birlikte, IMF, opsiyonlar gibi türev ürünleri dolaylı yatırımlar grubuna dahil etmektedir. Finansal krizlere neden olan, sermaye hareketlerinin ikinci grubunda yer alan portföy yatırımlarıdır. Sıcak para olarak da adlandırılan bu sermaye hareketleri girmiş olduğu ülkenin refahını başlangıçta artırmaktadır. Ne var ki; daha sonra ülke ekonomisinin kırılganlığına paralel olarak ani çıkışlar yaparak, ülkenin çok daha kötü bir duruma sürüklenmesine neden olmaktadır.

Finansal krizle karşı karşıya kalan ülkelere bakıldığında kriz öncesi dönemde bu ülkelerde ithalat patlaması yaşandığı ve dış açıkların büyüdüğü görülmektedir. Kısa vadeli sermaye hareketlerine ihtiyaç duyan bu tür ülkelerde, Cari işlemler açığının milli gelir içindeki payının % 4’ü aşması risk olarak ifade edilmektedir. Meksika, Asya ve Türkiye krizlerinde de bu oran % 4’ün üzerine çıktığı görülmüştür.

Krizle bağlantılı olan bütün ülkelerin ortak özelliği, ödemeler bilançosu cari işlemler dengesi açıklarının yanında, bu açıkları aşan miktarda yabancı sermayenin söz konusu ekonomilere yönelmiş olmasıdır. İşin ilginç yanı genel itibari ile bu ülkelerin gelişmekte olan ülkeler grubunda yer alması

(13)

ve ülkelere giren yatırım portföyü içerisinde kısa vadeli sermaye hareketlerinin hızla yükselmesidir.

Döviz Kuru Politikaları 3.

Döviz kurlarında ortaya çıkabilecek istikrarsızlıklarla krizler arasında yakın bir ilişki söz konusudur. Döviz kurunun belli bir çapaya bağlanarak sabitlenmesi ya da reel değerinin altında baskıda tutulması, finansal sektörü krizlere karşı daha kırılgan hale getirmektedir. Krizin meydana gelmesi için mutlaka yurtiçi (para, maliye) politikalarla, dış ekonomik ilişkilere ilişkin (döviz kuru) politikalar arasında tutarsızlıklar olmalıdır.

SONUÇ

Günümüzde küreselleşmenin hız kazandığı bir süreç başlamıştır. Bu sayede uluslararası sermaye hareketleri geçmişe nazaran artış göstermiştir. Uluslararası para ticareti, uluslararası mal ticaretinin önüne geçmiştir.

İnternet ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması da bu süreci daha da hızlandırmıştır. Uluslararası sermaye kısa vadeli karlara tercih etmektedirler. Uluslararası sermayenin mali piyasalara anlık giriş çıkışları finansal piyasaları alt üst etmiş ve küresel krizlere sebep olmuştur. Tobin vergisi kısa vadeli fon giriş çıkışlarına önlem olarak düşünülmüştür.

Spekülasyonlar ve spekülatif hareketler zaman zaman dünya ekonomisini de zor durumda bırakmıştır. Finansal kriz endişesi finansal kırılganlığın olmadığı bir finansal piyasa oluşturulması düşüncesini de ortaya çıkarmıştır; fakat anlık sermaye hareketlerinin yasaklanamaması ve engellenmesinin imkânsız olması bu düşünceyi imkansız kılmıştır. Küresel hareketin engellenmesi küreselleşmeye tezat olsa da paradan para kazanan günümüz sistemi krizlerle sarsılmaya mahkûmdur.

(14)

KÂR PAYI AVANS DAĞITIMINDA CEZALI DURUMA DÜŞMEYİN

AMAN DİKKAT KAR PAYI AVANS DAĞITIMINDA CEZALI DURUMA DÜŞMEYİN Şirketlerin kar payı avans dağıtımı yapabilmesi için ana sözleşmelerinde hüküm bulunması ve genel kurul kararı ile ilgili yılla sınırlı olmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmek suretiyle temettü avans dağıtabilirler. Her ara dönemde verilecek temettü avansı bir önceki yıla ait bilanço karının yarısını aşamaz. Önceki dönemde ödenen temettü avansları mahsup edilmeden ilave temettü avansı verilemesine ve temettü dağıtılmasına karar verilemez. Temettü avans dağıtılmasına karar verilmesinde ve avanssın ödenmesinde Türk ticaret kanunun bilanço ve gelir tablosunun kabulüne ve karın dağıtılmasına ilişkin madde hükümlerine aykırı olan hükümler uygulanamaz. Şirketlerin kar payı avansı dağıtabilmeleri için kar payı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı ve dokuz aylık ara dönem finansal tablolarına göre kar elde edilmiş olması ve avans dağıtımına ilişkin kar payı dağıtımına ilişkin karar alması gerekir. Ancak şirketlerin avans kar dağıtımı yapabilmeleri için gerekli diğer gizli şart ise önceki dönem net karı dır.Ancak bu şart 2499 Sayılı Sermaye piyasasına tabi şirketler için geçerlidir. Yeni TTK nun da böyle bir şart öngörülmemiştir. Şirket önceki dönemde zarar beyan etmiş ve tebliğde belirtilen serbest yedek akçelerin toplam tutarı da (sermaye veya çıkarılmış sermayenin ) yarısından az ise sonraki yılda kar payı avans ödemesi yapması mümkün değildir. TTK kanuna göre.

ÖRNEK: Apalı1977 Anonim şirketinin 2013 yılı mali verileri aşağıdaki gibidir.

Dönen varlıklar 1.250,00 Duran varlıklar 2.350,00

(15)

Aktif toplamı 3.600,00

Kısavadeli yabancı kaynaklar 1.000,00 Uzun vadeli yabancı kaynaklar 2.000,00 Özkaynaklar 600,00

Pasif toplamı 3.600,00

Şirketin 2013 takvim yılı Dönem net zararı -200,00 TL dir.

Daha önce ayrılan yedek akçelerin tutarı ise 300,00 TL dir.

Sermayesi ise 500,00 TL dir.Bu durumda APALI(1) Şirketi 2014 takvim yılın da dönem net karı olsa dahi avans kar payı ödemesi yapması söz konusu değildir. 2499 sayılı SPK kanununa göre.çünkü önceki dönem net karının yarısını kar payı avansı olarak dağıtabilir. Ancak sermayesinin 200,00 TL olduğunu varlıklarını borçla finanse ettiğini varsaydığımızda Yeni TTK nuna göre serbest yedek akçeleri mevcut olduğu sürece kar payı avansı dağıtılabilir. Serbest yedek akçelerin oranın belirlenmesinde ana etmen sermaye veya çıkartılmış sermayedir.

Dağıtılan kar payı avanslarının aşağıda belirtilen üç halde pay sahipleri tarafından şirkete iade edilmesi gerekir.

1- Şirketin dağıtılan kar payı avansından daha az dönem net karı elde etmesi;

Şirket ilgili hesap dönemi sonunda, yıl içinde dağıtılan kar payı avansını karşılayacak tutarda net dönem karının oluşmaması durumunda net dönem karını aşan kar payı avanslarının varsa bir önceki yıla ait bilançoda yer alan serbest yedek akçelerden mahsup edilmesi gerekir.İlgili tebliğe göre Serbest yedek akçelerden kasıt, genel kanuni yedek akçelerin,sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısmı ile kanun ve sözleşme gereği ayrılanlar dışında genel kurulca ayrılmasına karar verilen yedek akçelerdir. Eğer serbest yedek akçe tutarı da dağıtılan kar payı avanslarını karşılamıyorsa bu durumda fazla ödenmiş olan kar payı avanslarının yönetim kurulunu ihtarı üzerine pay sahipleri tarafından şirkete iade edilmesini gerekir. İade konusunda gerekli önlemleri alacak olan kurum yönetim kuruludur.

Örnekteki şirketimiz üzerinden devam edecek olursak Şirketin 2014 yılında dönem karının 300,00 TL olduğunu bunun 100,00 TL kanuni yedek akçeler ve şirket anasözleşmesi hükümlerine göre

(16)

ayrılmış geri kalan 200,00 TL nin de geçmiş dönem zararlarına mahsup edilmiştir.

Şirket özkaynakları 2015 takvim yılı için şu şekilde olacaktır.

Sermaye : 500,00 TL

Yedek akçeler : 400,00 TL

Özkaynaklar Toplamı : 900,00 TL olur.

Şirket 2015 yılının 3. Dönemde 800,00 TL kar elde etmiş ve yönetim kurulu elde edilen karın yarısının şirket ortaklarına hisseleri oranında dağıtılmasına karar verilmiştir. Buna göre

%50 hisseye sahip iki ortağa 200,00 er lira olarak ödenmiştir.

Ancak şirket yıl sonunda ulusal piyasalarda yaşana kriz nedeni ile yılsonu dönem net karı 200,00 TL olarak gerçekleşmiştir.

Bu durumda ödenen kar payı avansı nasıl değerlendirilecektir.

Buna göre şirketin sermayesi 500,00 TL olup bir önceki hesap dönemi olan 2014 takvim yılında birikmiş genel kanuni yedek akçeleri toplamı 400,00 TL dir. Şirketin yedek akçeleri sadece kanuni yedek akçelerden ibarettir. Buna göre şirketin yedek akçe tutarının sermayenin yarısını aşan kısmı (400-250) 150 TL dir.

Bu durumda şirketin dönem net karını aşan kar payı avans ödemesi (200,00 TL) olarak hesaplanacak ve şirket dönem net karını aşan 150 TL tutarındaki kar payı avansını serbest yedek akçelerden karşılayacak serbest yedek akçelerle karşılanamayan 50,00 TL tutarındaki kar payı avansı yönetim kurulunun ihtarı üzerine şirkete iade edilecek. Fazladan ödenen Kar payı avansı için Kurumlar vergisi kanununa göre transfer fiyatlandırması uygulaması söz konusu olacak ve faiz hesaplanıp tahakkuk ettirilecektir.

2-Şirketin hesap dönemi sonunda zarar etmesi ve zararın yedek akçelerle karşılanamaması,

İlgili hesap dönemi sonunda zarar oluşması durumunda, varsa öncelikle bir önceki yıla ait bilançoda yer alan genel kanuni yedek akçeler ile serbest yedek akçelerden oluşan zararın mahsubu kullanılır. Bu akçelerin oluşan zararı karşılayamaması durumunda dağıtılan kar payı avansı yönetim kurulunun ihtarı üzerine pay sahiplerinden geri istenir.

(17)

Verdiğimiz örnek ile devam edecek olursak şirket 3. dönem sonunda 800,00 TL kar elde etmiş olduğunu ve 400,00 TL tutarında kar payı avans ödemesi yaptığını varsayalım ve şirketin yılsonunda ekonomik krizden dolayı 450,00 TL zararla kapattığını varsaydığımızda, 450 TL zararın 400,00 TL si kanuni yedek akçeler ile serbest yedek akçelerden karşılanacak geriye kalan 50,00 TL karşılanamayan zarar bakiyesi olarak kalacaktır. Dağıtılmış olan kar payı avansı ise yönetim kurulu tarafından ihtar çekilerek şirket pay sahiplerinden istenecektir. Kurumlar vergisi kanununa göre transfer fiyatlandırması uygulaması söz konusu olacak ve faiz hesaplanıp tahakkuk ettirilecektir.

3-Şirketin hesap dönemi sonunda zarar etmesi ve zarar mahsubu sonrasında kalan yedek akçelerin dağıtılan kar payı avansını karşılayamaması;

İlgili hesap dönemi sonunda zarar oluşması durumunda genel kanuni yedek akçeler ile serbest yedek akçeler oluşan dönem zararından mahsup edilir. Mahsup sonrasında kalan serbest yedek akçe tutarı dağıtılan kar payı avansından indirilir.

İndirim işlemi sonucunda dönem içinde dağıtılan kar payı avansı tutarı bakiye serbest yedek akçe tutarını aşıyor ise aşan kısım yönetim kurulunun ihtarı üzerine pay sahiplerince şirkete iade edilir. Kurumlar vergisi kanununa göre transfer fiyatlandırması uygulaması söz konusu olacak ve faiz hesaplanıp tahakkuk ettirilecektir.

Örneğimizle devam edecek olursak; Verdiğimiz örnek ile devam edecek olursak şirket 3. dönem sonunda 800,00 TL kar elde etmiş olduğunu ve 400,00 TL tutarında kar payı avans ödemesi yaptığını varsayalım ve şirketin yılsonunda ekonomik krizden dolayı 250,00 TL zararla kapattığını varsaydığımızda,

Şirketin esas sermayesi 500,00 TL olup bunun yarısı 250,00 TL dir. Bir önceki hesap dönemin bilançosuna göre şirket kanuni yedek akçeleri toplamı 400,00 TL dir. Buna göre şirketin serbest yedek akçe tutarı yani kanuni yedek akçelerin sermayenin yarısını aşan kısmı 150,00 TL dir.

Bu durumda 2015 yılı zararı olan 250,00 TL si genel kanuni yedek akçeler ile serbest yedek akçeler toplamından mahsup

(18)

edilecek, bu mahsup sonrasında bakiye yedek akçe tutarı (400,00-250,00) 150,00 TL dağıtılan kar payı avansı olan 400,00 TL den düşülecek, bu mahsup ve indirime rağmen karşılanamayan 250,00 TL tutarındaki kar payı avansı yönetim kurulunun ihtarı üzerine pay sahiplerince iade edilecektir.

Kurumlar vergisi kanununa göre transfer fiyatlandırması uygulaması söz konusu olacak ve faiz hesaplanıp tahakkuk ettirilecektir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki Kar payı avans dağıtımı sadece 2499 sayılı SPK kanununa tabi şirketler için geçerli iken, yeni Türk Ticaret Kanunu ile bütün sermaye şirketlerini kapsamına almıştır. SPK kanundaki gibi önceki dönem Bilançosundaki Dönem net karına geçemeyeceğine dair herhangi bir kısıtlamada söz konusu değildir. Ancak tebliğde belirtilen Serbest yedek akçeler tanımına dikkat edilmesi gerekmektedir burada belirtilen serbest yedek akçeler tanımından kasıt genel kanuni yedek akçeler ile sermayenin veya çıkartılmış sermayenin yarısının aşan kısmı ile kanun ve sözleşme gereği ayrılanlar dışında genel kurulca ayrılmasına karar verilen yedek akçelerdir. Tebliğde belirtilen şartlara göre kar payı avans dağıtımında şirketin sermaye yapısı da çok önemlidir.

Sermaye tutarı yükseldikçe serbest yedek akçe tutarı küçülmektedir. Kurumlar vergisi açısından avans kar payı dağıtımı transfer fiyatlandırmasına konu olmazken yukarıda belirtiğimiz şartların gerçekleşmesi durumunda iade edilen tutar için kurumlar vergisinin transfer fiyatlandırmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmekte ancak ödenen gelir vergi stopajı için nasıl bir işlem yapılacağı belirtilmemiştir.

(19)

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUN GETİRDİĞİ ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER

6102 Sayılı yasa ile 6762 sayılı yasaya oranla önemli değişiklikler yapılmış ve şirketlerde uygulama birliği ve adalet sağlanmış kurumsallaşma ve sermaye birikimlerinin birleştirilmesi konusunda önemli tedbirler alınmıştır.

1-Üye sayısı; Yönetim kurulu üye sayısı en az üç kişiden oluşması gerekirken artık 6102 sayılı Türk Ticaret kanunun 359 maddesinin 1. Fıkrasına göre bir üyeli yönetim kurulları yeterli olmaktadır. Ancak SPK nın Seri IV, N.56 sayılı tebliğine göre hisseleri borsada işlem gören şirketlerde Yönetim Kurulu üye sayısı her durumda 5 üyeden az olmamak ve bunlardan en az ikisinin bağımsız üye olması koşulu ile yönetim kurulu üyelerinin verimli ve yapıcı çalışmalar yapmalarına, hızlı ve rasyonel kararlar almalarına ve komitelerin oluşumuna ve çalışmalarına etkin bir şekilde organize etmelerine imkan sağlayacak şekilde belirlenir.

2-Ehliyet; 6762 Sayılı yasada yönetim kurulu üyeliğine seçilecek kişilerin ehliyetine ilişkin açık bir hüküm yoktu ve kendilerine kanuni danışman atanan kişilerin yönetim kuruluna seçilip seçilmemeleri konusu doktrin de tartışmalı idi. Yeni kanunda yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil e d i l e c e k g e r ç e k k i ş i n i n t a m e h l i y e t l i o l m a ş a r t ı öngörülmektedir.

3-Pay sahibi olma şartı kaldırıldı; 6762 Sayılı Yasada öngörülmüş olan ve gereksiz bulunan söz konusu zorunluluk kaldırılarak, yapay ve kanunun dolanılması suretiyle ulaşılan çözümlere son verilmiş ve böylece uzman ve profesyonel yönetim kurulu açılması yolu açılmıştır.

4-Tüzel kişinin Yönetim Kuruluna üye seçilmesi; Yeni kanunda

(20)

6762 sayılı Yasadaki (312/2) pay sahibi olan tüzel kişinin yönetim kurulu üyesi olamayacağı kuralı kaldırılarak, pay sahibi olsun veya olmasın tüzel kişinin yönetim kuruluna seçilme olanağı getirilmiştir.6102 sayılı yasanın 359/2 maddesine göre. Ancak tüzel kişi toplantılara katılacak bir gerçek kişiyi bizzat belirler ve bu kişi sicile tescil ve ilan edilir. Tüzel kişi tarafından belirlenen üyelerin sicile tescili ile genel kurul tarafından seçilen Yönetim kurulu üyelerinin sicile tescilinden farklı olarak kurucu etkiye haizdir. İlan ise bunun üçüncü kişilere bildirildiğinden açıklayıcı niteliktedir.

5-Belirli pay gruplarına yönetim kurulunda temsil olanağı;

Yeni düzenlemede 6762 sayılı yasadan farklı olarak esas sözleşmede öngörülmek şartı ile belirli pay gruplarına ve azınlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı olanağı getirilmiştir. TTK nun 360. Maddesine göre.

6-Mali sorumluluk sigortası; Getirilen en büyük yeniliklerden biride Yönetim kurulu üyelerinin görevlerini yaparken kusurlarıyla şirkete verecekleri zarar, şirket sermayesinin

%25 ini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına alınmaya çalışılmıştır. Halka açık şirketlerde Sermaye piyasası kurulunun ve ayrıca pay senetleri borsasında işlem gören şirketlerde borsa bülteninde duyrulması ve kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınması öngörülmüştür. TTK nun 361. Maddesine göre.

7-Yetkilerin belirlenmesi; Yönetim kurulunun devredilmez nitelikteki yetkileri yedi bent halinde tek tek sayılmıştır.

Bunlar;

(21)

a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi. b) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi. c) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması. d) Müdürlerin ve aynı işleve

sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları. e) Yönetimle görevli

kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun

hareket edip etmediklerinin üst gözetimi. f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere

defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel

kurul kararlarının yürütülmesi. g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.

8-İç yönerge ve yetki devri; Başka bir yeni düzenleme de Yönetim kurulunun bir iç yönerge hazırlanması ve yönetimi bu düzenlemedeki kurallara uygun olarak kişilere devredilmesidir.

9-Üyelerin bilgi alma hakkı; Yeni hükümler arasında 6762 sayılı yasada çok kısıtlı olan Yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma ve inceleme hakkı yeni yasada 437. Maddede ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

10-Borçlanma ve kefaret yasağı; Yeniliklerden biride3 pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan TTK nun 393 .maddesin de belirtilen yakınları şirkete nakit borçlanamazlar. Bu kişiler için şirket kefalet garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez bunların borçlarını devralamaz.

11-Yönetim kuru kararlarının hukuki durumu; Yenilikler arasında genel kurul kararlarında olduğu gibi batıl yönetim kuru kararları da 4 bent halinde sayılmıştır. TTK nun 391.

(22)

Maddesinde;

Madde hükmüne göre, yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,

b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya 1.

sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,

c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki 2.

haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,

d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu 3.

yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.

12-Uzman komitelerin teşkili; Pay senetleri borsasında işlem gören anonim şirketlerde yönetim kurulu şirketin varlığını gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi ve bunun için gerekli önlemlerin alınması amacıyla uzman bir komite kurmak sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Bu komite payları borsada işlem gören şirketler için zorunludur. Diğer şirketler için ancak denetçinin gerekli görmesi ve urumu yönetim kuruluna yazılı bildirmesi üzerine derhal kurulur. TTK nun 378 maddesine göre.

13- Üyelerin farklılaştırılmış teselsül sorumluluğu; 6762 sayılı yasadaki mutlak teselsül anlayışı terk edilerek farklılaştırılmış teselsül ilkesi kabul edilmiştir. Bu ilkeye göre her yönetim kurulu üyesi birlikte verilen zararlardan ve tek başına verilen zararlardan şahsen isnat edilebildiği ölçüde sorumlu tutulacaktır. TTk nun 379 maddesine göre.

14-Şirketin kendi paylarını iktisap ve rehin olarak kabul etmesi; Bu kural genel kurulun yönetim kuruluna yetki vermesi v e b u n u s ı n ı r l a r ı v e i s t i s n a l a r ı a y r ı n t ı l ı o l a r a k düzenlenmiştir. TTK nun379 Maddesinde. Böylece belirli sınırlar içinde yönetim kuruluna kendi payları ile ilgili bazı spekülatif hareketleri önlemek için piyasa oyuncusu olma olanağı getirilmiştir.

(23)

ANONİM ŞİRKETLERDE BİRİKİMLİ OY SİSTEMİNİN İŞLEYİŞİ

AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI

Anonim ortaklıklarda ortak sayısının artmasıyla birlikte, pay sahiplerinin şirket yönetiminde etkili olabilme olanağı a z a l m a k t a d ı r . B u d u r u m , p a y s a h i p l e r i n i n ş i r k e t e yabancılaşmasına ve bu arada şirket yönetiminin herhangi bir kontrol mekanizması olmaksızın faaliyetlerini sürdürmesine neden olmaktadır. Hisse senedi sahipliğinin dağınık olması sonucunda pay sahiplerinden hiçbir grubun şirket işlerini yönetme konusunda yararı olmamakta; şirkette sahip olduğu paylar çok önemsiz de olsa yönetim kendiliğinden süregelen bir organ olmaktadır. Bunun sonucunda, yönetimden memnun olmayan pay sahipleri “Wall Street Kuralı”nı işletmek zorunda kalmaktaydı. Bir başka deyişle, bu pay sahipleri, paylarını satarak şirketten çıkmaktaydılar. Bununla birlikte d e m o k r a s i l e r d e a z ı n l ı ğ ı k o r u y u c u m e k a n i z m a l a r d a geliştirilmektedir. Anonim şirketlerde de çoğunluk her zaman kazanmaktadır. Örneğin iki ortaklı bir anonim şirkette;

ortaklardan A’nın %51, B’nin %49 paya sahip olduğunu düşünelim. Genel kurul toplantılarında oylanan her hususta A’nın iradesi kazanacak, A yönetim kurulunu tamamen ele geçirecek ve şirketin olağan faaliyeti A’nın görüşleri doğrultusunda oluşacaktır. B ise hiçbir şekilde temsil

(24)

edilmediği gibi, şirketi birikimleri ile finanse eden pasif bir yatırımcı şekline bürünecektir. Uygulamada, sorunun çözümü ve pay sahiplerinin yönetime Katılmasını sağlamak amacıyla çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bunların başında oy kullanım hakkı bulunmaktadır.

Anonim şirket genel kurullarında pay sahiplerine çeşitli konularda iradeleri sorulmaktadır. Bu iradelerin ortaya çıkış biçimlerine oy kullanma metodu adı verilmektedir.

Oy Kullanma Metodları; Düz Oy ve Birikimli Oy sistemleridir.

DÜZ OY SİSTEMİ; Olağan oy,6 düz oy adî oy kanuni oy 1.

genel hükümlere göre oy kullanımı veya çoğunluk oyu adı verilen sisteminde, şirket organlarının (yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, tasfiye memurlarının) seçiminde pay sahibinin kullandığı her bir oy seçilecek üye sayısı kadar etki yapmaktadır. Bir başka söyleyişle, verilen her bir oy ayrı ayrı her bir üye için verilmiş sayılır. Bu sistem Türk öğretisinde, düz oy sistemi, yaygın etkili oy sistemi ya da etkisini seçilecek her bir üyede gösteren sistem olarak da adlandırılmaktadır.

Örnek 1`; Bir anonim şirkette her bir pay bir oy hakkı 2.

vermektedir. Yönetim kuruluna üç kişi seçilecektir.

Toplam aday sayısı ise yedidir. Bu adaylar içerisinde, pay sahipleri sıralama yapar ve oy pusulasına üç aday ismi belirtir. En çok oy alan üç kişi yönetim kuruluna seçilir. Dikkat edilmesi gereken husus, bu sistemde pay sahiplerinin verdikleri oy, üç kişi için hüküm ifade etmektedir. Düz oy sistemi, şirkette payların çoğunluğunu elde tutan grubun veya pay sahibinin tüm yönetim kurulunu seçebilmesi sebebiyle açık diktatörlük olarak nitelendirilmektedir. Düz oy sistemi kazanan her şeyi alır sistemidir.

BİRİKİMLİ OY SİSTEMİ ;Kavramsal Yapı Birikimli oy 3.

kavramı için “toplu oy”, “birikmiş oy”, “oyların yığılması”, “birleşik oy” veya “oransal oy” terimleri de kullanılmaktadır. Fonksiyonel tanım yapılmak istenirse

(25)

b i r i k i m l i o y l a r b i r a d a y a k o n s a n t r e e d i l i p yığılabileceği gibi bütün adaylara dağıtılabilen bir oy metodudur. Birikimli oy ifadesi hem mevzuatta hem öğretide yerleşmiştir. Birikimli oy ya da bilinen oy kullanımı; pay sahibinin, sahip olduğu payların miktarı ile seçilecek yönetici miktarının çarpımı kadar oy hakkına sahip olmasıdır. Başka bir söyleyiş ile birikimli oy kullanma bir anonim şirkette azınlık pay sahiplerinin bütün oy güçlerini kazanacağını umut ettikleri bir adaya/ adaylara yönlendirmelerini sağlayan bir tekniktir. Bu yüzden, birikimli oy tekniğini kullanılabilmesi için yapılacak seçimde mevcut adayların sayısının birden fazla olması gerekmektedir. Birikimli olmayan bir sistemde şirket yönetim kurulu üyeleri teker teker seçilmektedir. Birikimli oy sisteminde ise şirket yönetim kurulu bir seferde seçilir.Birikimli oy sistemi a d a y s e ç i m i n i n s ö z k o n u s u o l d u ğ u h e r y e r d e uygulanabilir. Örneğin politik sistemde, mahkemelerde jüri üyelerinin seçimi için ve anonim şirketlerde uygulanmaktadır. Birikimli oy metodu günümüzden 140 yıl önce ABD’de ortaya çıkmıştır. 1. Bireysel yatırımcılar b ü t ü n o y l a r ı n ı b i r k i ş i y e y ö n e l t e b i l i r l e r . 3 . Azınlıkların yönetim kurulunda temsili sağlanması vasıtasıyla azınlık hakları korunmaktadır5. Şirkette azınlıkların sesi daha gür çıkabilmektedir.7. Buna karşın birikimli bir oy rejiminde, çoğunluk pay sahibinin/sahiplerinin yönetim kurulunda bütün üyeleri seçtirebilmesi için %51’denetçi daha fazla bir paya ihtiyaçları bulunmaktadır.9. Çoğunluk sistemi yüzünden pay sahiplerinin genel kurula katılmaları için teşvik edici olmamaktadır. Azınlık yönetimde artık temsil edilebileceği için, şirket genel kurullarına ve şirket yönetimine daha çok ilgi gösterecektir. Bu sayede anonim şirketlerde bulunan güç boşluğu sorunu bir ölçüde bertaraf edilebilmektedir.11. Ekonometrik çalışmalar gelişmekte olan ülkelerde pay sahiplerinin birikimli oy sisteminden faydalandığını belirtmektedirler. Birikimli

(26)

oy sisteminin Türkiye’de ileride kurulması muhtemel KOBİ borsalarına çekicilik sağlayacağı ileri sürülmektedir.1.

Sistemin Karışıklığı Birikimli oy komblike bir sistemdir. Sistemin karışıklığı sonucunda hile karıştırılmasına sebep verilebilir. Bu yolla oy hakkı sahipleri bu haklarından mahrum bırakılabileceklerdir.

Çoğunluk hisseye sahip hissedarlar hesaplama hatası sonucunda yönetimdeki hakimiyetini kaybedebilir. Karşı görüşte olanlar içinse sistem en basit sistemlerdendi.3.

Yönetim Kurulunda Polarizasyon Birikimli oy sistemi s o n u c u n d a o l u ş a c a k y ö n e t i m k u r u l u n d a d e ğ i ş i k fraksiyonların bulunması eleştirilmekte ve bazı çevrelerce bu sonucun pay sahipleri ve şirket yönetimi için iyi olmadığı ileri sürülmektedir. Bu görüş uyarınca yönetim kurulunda harmoni (uyum) ve kohezyon (bağlılık) esas olmalıdır. Fraksiyonel yapı, örgütlerde kollektif karar alma sürecini bozar.5. Kamunun Aydınlanmış Oluşu Azınlık pay sahipleri grubu zaten mevcut şirketler hukuku kurallarına ve Borsa kotasyon kurallarına göre k e n d i l e r i i ç i n g e r e k l i b i l g i l e r e k o l a y c a ulaşmaktadırlar. Bu sebeple azınlık pay sahiplerinin yönetim kurulunda temsilci bulundurması ve birikimli oy kullanma gereksizdir.7. Kontrol Savaşlarında Kullanılabilmesi Birikimli oy sistemi dostane olmayan yollardan şirketi ele geçirilmesinde bir araç olabilir.GENEL OLARAK; Örnek 2 ; Mert ile Berk, Şirket, A.Ş.’nin pay sahipleridir. Şirketteki toplam 100 paydan Mert 70 paya, Berk 30 paya sahiptir. Genel kurul toplantısında üç sandalyeli yönetim kurulu için seçim yapılacaktır. Yönetim kurulu için 6 kişi aday olmuştur.

Mert; J, S ve M’yi desteklemektedir. Berk; T1, T2 ve T3’ü desteklemektedir.Tablo 2

Birinci Alternatif (Düz Oy Sistemi) Önce birikimli 4.

olmayan bir sistemde yapılan seçimi inceleyelim.

Birikimli olmayan sistemde Mert kendi adaylarına sahip olduğu oy miktarınca (70 oy) oy vermekte, ve Mert’in bütün adayları kazanmaktadır. Azınlık olan Berk’in

(27)

sempati duyduğu adaylar kazanamamakta ve Berk yönetim kurulunda temsil edilememektedir.

Birikimli oy kullanma, pay sahiplerinin genel kurulda 5.

oyların çoğunluğunu elde bulundurmaksızın yönetim kuruluna üye seçebilmesine olanak verir. Gerçekten, çoğunluk ilkesinin geçerli olduğu hâllerde, yönetim kurulunun üye sayısının kaç kişi olduğu fark etmeksizin

%51 oy çoğunluğunu elinde bulunduran grup, kurulun tamamını kendi istediği kişilerden seçtirme olanak ve gücüne sahiptir. Buna karşılık, birikimli oy yönteminde azınlık pay sahiplerinin çoğunluk oyu gerekmeksizin bir veya birkaç yönetim kurulu üyesini seçme imkanına sahiptir. Oy hakkı sahibi bütün oylarını en çok tercih ettiği adaya/adaylara yöneltebilir. Oy hakkı sahibi, tek bir aday veya dilediği adaylar için, dilediği kombinasyonlarda oy kullanabilecektir.

SİSTEMİN İŞLEYİŞİ 6.

6. Azınlık Tahakkümü Birikimli oy sistemi, şirket 7.

yönetiminin küçük bir azınlığın elinde toplanmasına sebep olabilir. Bu durum, pay sahiplerinin bir kısmının genel kurul toplantısına gelmediği ye da vekaleten ile temsil edilemediği durumlarda (tipik güç boşluğu) ortaya çıkmaktadır.

4. Liyakat Eksikliği ve Rant Dağıtımı Yönetim kurulu 8.

seçimlerinde amaç bazı pay sahiplerinin gruplarını seçtirmek değil, en iyi yöneticiyi seçtirmek olmalıdır.

Bu görüş taraftarlarına göre birikimli oy kullanma sonucu iyi yöneticiler seçilemez. Çok extrem bir örnek olarak, çoğunluk pay sahiplerinin adayı olan yönetim kurulu üyesi hiç hata yapmayan teknik olarak en üstün aday ise, birikimli oy sisteminin sonucu olarak bu aday şirket içinde tavizler veren koalisyonlar kurmak zorunda kalacaktır.

2. Meşruiyet Sorunu ;“Birikimli oy sistemi ile seçilen 9.

bir temsilci, oy hakkına sahip olanların ekseriyeti tarafından seçilmemiş olabilir. Bu sistemde oy hakkına sahip olanların yaklaşık %26’sının birikimli oyları ile

(28)

bir temsilci seçilebilmektedir.

B. DEZAVANTAJLARI 10.

10. Yabancı araştırmalar birikimli oya hissedar 11.

desteğinin şirket bazında değiştiğini ve bunun da birikimli oyun şirket bazında farklı değer verildiğinin işareti olduğunu belirtmektedirler. Sermaye piyasasının en az likit olduğu zamanda birikimli oy sisteminin yükselmektedir. Doğal olarak şirketi terk ediş (exit) ne kadar zor olursa şirket içi itirazları o derece özel k o r u m a y a a l m a k g e r e k l i d i r . D o l a y ı s ı i l e k r i z dönemlerinde birikimli oy önemli bir rol oynayabilir.

8. Birikimli oy sayesinde ihtilaflar doğmadan yönetim 12.

kurulu içerisinde çözülebilir.

6. Birikimli olmayan bir sistemde şirket paylarının 13.

%51’ini tutanlar, şirket yönetimin %100’ünü kontrol etmektedirler.

4.Şirkette azınlığın ezilmesi yerine, şirket yönetiminde 14.

çoğunluk ile azınlığın ile birlikte çalışması ilkesi öne çıkmaktadır

2. Birikimli oy sistemi daha geniş ve çeşitli temsil 15.

sağlamaktadır. Seçilen temsilcilerin daha demokratik biçimde seçilmesi sağlanmaktadır. Azınlık pay sahiplerinin yönetim kuruluna üye seçtirmesi neredeyse imkansız olmaktadır. Birikimli oy sistemi ile çoğunluk sisteminin olumsuz etkileri kaldırılabileceklerdir.

A. AVANTAJLARI ;Birikimli oy sisteminin aşağıda sayılan 16.

olumlu özellikleri bulunmaktadır.

Bunun yanı sıra Birikimli oy sistemi, bir takım 17.

avantajlar ve dezavantajlar arz etmektedir.

Ş i r k e t m ü l k i y e t i n i n ç o k s a y ı d a o l u ş u k ü ç ü k 18.

yatırımcıların ilgisizliğini doğurmakta . Küçük yatırımcıların ilgisizliği de güç boşluğu problemini doğurmaktadır. Genel olarak, küçük yatırımcıların birikimli oy sisteminden sağlayacakları fayda marjinal kalmaktadır. Öğretide ifade edildiği gibi azınlık pay sahiplerinin yönetim kurulunda kararlara katılması çok anlamlı değildir. Küçük yatırımcılar açısından şirkete

(29)

yaptıkları yatırımdan sağladıkları getiri önemlidir.

J S M T1 T2 T3

MERT 70 70 70 0 0 0

BERK 0 0 0 30 30 30

SONUÇ KAZANDI KAZANDI KAZANDI KAYBETTİ KAYBETTİ KAYBETTİ

İkinci Alternatif (Birikimli Oy Sistemi) Birikimli oy sisteminin uygulandığı sistemde Berk için her şey harika olmasa bile Berk yönetim kurulunda temsil edilebilmektedir.

Birikimli oy sisteminde sahip oldukları payların sonucunda;

Mert, 210 oya (Mert’in 70 Payı çarpı Üç Yönetici), Berk ise 90 oya sahip bulunmaktadır.

Tablo 3

J S M T1 T2 T3

MERT 91 91 28 0 0 0

BERK 0 0 0 90 0 0

SONUÇ KAZANDI KAZANDI KAYBETTİ KAZANDI KAYBETTİ KAYBETTİ

Görüldüğü üzere Mert’in adaylarından sadece ikisi kazanmakta (birisi kaybetmekte), Berk’in adaylarından birisi de kazanmaktadır. Böylelikle Berk de yönetim kurulunda temsil olanağına sahip olmuştur.

Örnek 3 (Düz Oy Metodu ve Birikimli Oy Sisteminin Mukayesesi) P anonim şirketinin, toplam 100 adet payından 15 tanedi, B’ye ait olmaktadır. B, genel kurul toplantısında seçilecek olan 9 yönetim kurulu üyesinden birisi olarak K’yı görmek istemektedir. K’yı yönetim kurulunda görmek istemeyen diğer pay sahipleri, K dışında kalan adaylara oy verirler. Böylece, diğer adaylar 85 oy almış olur. Düz oy sisteminde B’nin, K’yı

(30)

seçtirme çabası boşa gider. Birikimli oy sisteminde B, 135 oyunun (15 çarpı 9) tamamını K’ya verir. Diğer pay sahiplerinin 765 oyu (85 çarpı 9), K’yı yönetim kuruluna üye seçtiremeyecek şekilde bölünemeyecektir.

Bu yöntemde pay sahiplerinin yönetim kuruluna üye seçebilmesi için asgari oy sayısına sahip olması gerekli ve yeterlidir.

Pay sahiplerinin yönetim kurulu üye seçebilmeleri için gerekli olan oy sayısı aşağıdaki formüle göre hesaplanır.

ARZULANAN SAYIDA YÖNETİM KURULU ÜYESİ SEÇEBİLMEK İÇİN GEREKEN OYUN HESABI Şirket genel kurulunda bir pay sahibi grubu ya da bir çok gruptan oluşmuş birlikte hareket edenler ellerindeki paylar ile kaç üye seçebileceklerini bilmek isterler. Bu bilgi sayesinde oylarını arzuladıkları adaylar üzerinde toplayabilirler. Buna göre;

FORMÜL 1: ArYKÜ = [(AYKÜ . TPM) / (YKÜ + 1)] + K

ArYKÜ : Arzulanan Sayıda Yönetim Kurulu Üyesi Seçebilmek İçin Gereken Asgari Pay/Oy

AYKÜ : Yönetim Kurulunda Yer Alması Arzulanan Adayların Sayısı TPM : Toplam Pay Miktarı (Oy Kullanmaya Ehliyetli)

YKÜ : Seçimi Yapılacak Toplam Yönetim Kurulu Üyesi Sandalyesi K : Gereken Kesir (veya 1)

KESİR (Fraction) Kavramı Yukarıdaki ve bu formülde;

formüllerin kare parantez içerisine alınmış kısmı, bir oy düğümünü temsil etmektedir. Pay sahibinin/sahiplerinin (veya pay sahipleri grubu) bu düğümü kırabilmesi için, formüle bir miktar kesir eklemesi gerekmektedir. Mevzuat veya anonim

(31)

şirket, oy miktarında kesirli sayıları kabul etmedikçe, kullanılan oyların tam sayıya çevrilmesi gerekir. Eğer, kare parantez içerisindeki miktar tam sayı ise, düğümü çözmek için bu sayıya “1”eklenir.

Örnek 03 (Formül 2) İki ortaklı 100 paya bölünmüş bir anonim şirkette; A 70 paya, B ise 30 paya sahiptir. Genel kurulda 5 yönetim kurulu üyeliği için seçim yapılacaktır.

Seçilmesi Arzulanan

Yönetici Sayısı Gereken Pay Adedi

1 100/6 + Kesir = 16.67 +

Kesir = 17

2 200/6 + Kesir = 33.33 +

Kesir = 34

3 300/6 + Kesir = 50 + 1 = 51

4 400/6 + Kesir = 66.67 +

Kesir = 67

5 500/6 + Kesir = 83.33 +

Kesir = 84

Bu tablo ve hesaplamalarda gözlenebileceği üzere, A’nın 70 payı ona en azından 4 yöneticiyi seçebilme imkanı vermektedir.

Bunun sebebi, A’nın malik olduğu pay sayısının 67’denetçi fazla olup, 84’ten az olmasıdır. B’nin 30 payı ona sadece 1 yönetici seçme hakkını bahşetmektedir. Bunun sebebi, B’nin sahip olduğu pay adedinin, 17’den fazla ancak 34’ten az olmasıdır.

BİR YÖNETİM KURULU ÜYESİ SEÇEBİLMEK İÇİN GEREKEN ASGARİ OYUN (PAYIN) HESABI

AsYKÜ = [TPM / (YKÜ + 1)] + K

AsYKÜ: Yönetim Kurulu Üyesi Seçebilmek İçin Gereken Asgari Pay/Oy

(32)

TPM : Toplam Pay Miktarı (Oy Kullanmaya Ehliyetli)

YKÜ : Seçimi Yapılacak Toplam Yönetim Kurulu Üyesi Sandalyesi K : Gereken Kesir (veya 1)

Örnek 5 (Formül 1) Bir anonim şirkette 800 adet pay bulunduğunu düşünelim. Yönetim kurulunun 3 üyesi var. Yönetim kuruluna bir üye seçebilmek için birikimli oy sisteminde 201 pay gerekir. [800 / (3+1)]+1 = 201 Pay olur.

Bu çerçevede çoğunluk ilkesine göre yönetim kurulunun tamamını seçebilmek için, örnekteki ortaklıkta 51 oya sahip olmak yeterli olduğu hâlde, birikimli oy yöntemi kullanıldığında çoğunluğun elinde bulunması gereken oy sayısı en az 84 olmalıdır. Diğer bir deyişle birikimli oy yönteminde, herhangi bir grubun şirket yönetiminde tek başına söz sahibi olabilmesi için %51’den daha fazla bir çoğunluk (%84) aranmaktadır.

Birikimli Oy Sisteminin Etkisini Azaltmak İçin Başvurulan Yollar ;

Ö n c e l i k l e ş u h u s u s u b e l i r t m e k g e r e k i r k i y ö n t e m i n uygulanabilirliği bunun zorunlu olarak öngörülmesi ile doğrudan ilgilidir. Yoksa uygulanması ihtiyari olan düzenlemelerde yönetim kurulu üyelerinin bu yöntemle seçilmesine ilişkin esas sözleşeme değişikliğinin çoğunluk iradesinin yansıdığı genel kurullarda karara bağlanacağından yöntemin kabul edilmesi çok da mümkün görünmemektedir. Eğer çoğunluk azınlığın da yönetimde temsil edilmesi düşüncesini taşıyorsa bunun için tek yöntem birikimli oy yöntemi değildir.

Bunun yerine çoğunluk azınlığa doğrudan yönetim kurulu üyelerinden bir kısmını seçme yetkisi tanıyabilecektir.

Dolayısıyla, aşağıda belirtilen yöntemin etkisini azalmak için başvurulacak yöntemler birikimli oyun zorunlu olarak öngörüldüğü düzenlemeler için anlamlıdır. İhtiyari düzenlemelerde çoğunluk, aşağıdaki yöntemlere başvurarak birikimli oyun etkisini azaltmak yerine doğrudan yöntemin uygulanmasını kabul etmeyecektir.

(33)

Yönetim Kurulu Üye Sayısının Az Tutulması Birikimli oy 1.

yönteminin etkinliği açısından yönetim kurulu üye sayısı büyük önem arz etmektedir. Nitekim yönetim kurulu üye sayısı ile birikimli oy kullanma yönteminin etkinliği doğru orantılıdır. Diğer bir deyişle yönetim kurulundaki üye sayısı arttıkça birikimli oy yöntemi ile azınlık tarafından seçilmesi muhtemel üye sayısı da artmakta, dolayısıyla çoğunluğun şirket yönetimindeki mutlak hakimiyeti azalmaktadır. Öte yandan, bilindiği üzere daha önce asgari üç üyeden oluşması gereken yönetim kurulu YTTK ile birlikte bir üyeden de oluşabilecektir.

Ancak yönetim kurulu üye sayısı bir ve iki olan şirketlerde söz konusu yöntemin uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu yöntem yönetim kurulu üye sayısı üç ve daha yukarı olan şirketlerde uygulama alanı bulabilecektir.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Kademeli Olarak Yenilenmesi 2.

Gerek ETTK gerekse de YTTK uyarınca yönetim kurulu üyelerinin tamamının aynı süre için seçilmesi zorunlu olmayıp, seçilen üyelerin farklı dönemler itibariyle yenilenmeleri mümkündür. Yönetim kurulu üyelerinin kademeli olarak yenilenmesi durumunda da esasen yönetim kurulu üye sayısı sınırlandırılmakta ve yönetim kurulu ü y e s a y ı s ı n ı n a z t u t u l m a s ı i l e a y n ı s o n u c u doğurmaktadır. Zira yönetim kuruluna seçilebilecek üye sayısı, birikimli oy yönteminin etkinliği ve azınlığın yönetim kurulunda temsili açından son derece önemlidir.

Örneğin, yönetim kurulu 6 kişiden oluşan X Anonim şirketinde çoğunluk pay sahiplerinin 400, azınlık durumunda olan pay sahiplerinin ise 180 paya sahip olduğunu ve yönetim kurulu üyelerinden 2’sinin her yıl yenilendiği varsayalım. Bu durumda, yapılacak ilk seçimde yönetim kurulu üyelerinden 4’ünü çoğunluk pay sahipleri, 2’sini ise azınlık durumunda olan pay sahipleri seçecektir. Sonraki yıl yapılacak seçimde ise çoğunluk durumunda olan pay sahipleri birikimli oy yöntemine göre sahip oldukları 800 oyu (400×2=800) iki

(34)

adaya eşit miktarda paylaştırmak suretiyle yenilenecek yönetim kurulu üyelerinin 2’sini de seçeceklerdir. Zira azınlık pay sahipleri sahip oldukları 360 oyu (180×2=360), seçilmesini istedikleri bir aday üzerinde t o p l a s a l a r d a h i , y ö n e t i m k u r u l u n a ü y e seçtiremeyeceklerdir. Nitekim ilk seçimi takip eden her yıl sadece görev süresi dolan 2 üyenin seçimi yapılacağından, bu sürecin sonunda yönetim kurulunda azınlığı temsil edecek üye kalmayacaktır.

Yönetim Kurulu Üyelerinin Sınıflandırılması Yönetim 3.

kurulu üyelerinin sınıflandırılması ve her sınıfa ilişkin seçimlerin ayrı ayrı yapılması suretiyle de birikimli oy yönteminin etkisinin azaltılması mümkündür.

Zira bu durumda da yönetim kurulu toplam üye sayısı belirli sınıflara ayrılmak suretiyle, seçimi yapılacak üye sayısı daraltılmakta ve yöntemin etkinliği azaltılmaktadır.

Paylara İmtiyaz Tanınması YTTK “Her pay sahibi sadece 4.

bir paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir.”

hükmü ile oy hakkından yoksun pay sahibi olmayacağını vurgulamış (YTTK md. 434/2), ancak bununla birlikte birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısının esas sözleşmeyle sınırlanabileceğini ya da bazı paylara d i ğ e r l e r i n e n i s p e t e n o y h a k k ı n d a i m t i y a z tanınabileceğini de kabul etmiştir. Nitekim Kanunun 478.

maddesinde, gerek ilk esas sözleşme gerekse de esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara kâr payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda imtiyaz tanınabileceği belirtilmiş, 479. maddesinde de oyda imtiyazlı paylar düzenlenmiştir. Buna göre, esas sözleşmede hüküm bulunması, imtiyazın kişiye değil paya tanınması, eşit itibarî değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilmek suretiyle tanınması ve tanınacak imtiyazın bir paya en çok 15 oy hakkı olacak şekilde belirlenmesi şartlarıyla oyda imtiyazlı paylar oluşturulabilmektedir. Nitekim bazı paylara oy hakkında imtiyaz tanınması durumunda imtiyazlı oy sadece esas

(35)

sözleşme değişikliği ile ibra ve sorumluluk davası açılmasına ilişkin kararlarda kullanılamayacak bunun d ı ş ı n d a ş i r k e t i n a l a c a ğ ı b ü t ü n k a r a r l a r d a kullanılabilecektir (YTTK md. 479). Dolayısıyla yönetim kurulunun seçimine ilişkin kararda da oy hakkı imtiyazlı olarak kullanılabilecektir. Bu durumda birikimli oy kullanma yönteminin etkisini azaltacak bir yöntemdir.

Öte yandan, esas sözleşmede öngörülmek şartı ile belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir (YTTK md.

360). Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve a z l ı k a r a s ı n d a n s e ç i l e c e ğ i e s a s s ö z l e ş m e d e öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir. Bu şekilde, esas sözleşmeyle çoğunluk lehine; yönetim kurulu üyelerinin veya adaylarının çoğunluğunu belirleme şeklinde imtiyaz tanınması halinde birikimli oy yöntemi etkisini yitirecektir.

Azınlığın Seçtiği Üyenin Azli Yönetim kurulu üyeleri, 5.

esas sözleşme ile atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı halinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilir (YTTK md. 364).

Nitekim birikimli oy yöntemi ile azınlığı temsilen seçilen yönetim kurulu üyelerinin, genel kurulda haklı bir sebep olmaksızın azledilmesi durumunda, yöntem kolaylıkla etkisiz hale getirilebilecektir. Zira azledilen üye nedeniyle meydana gelen boşluk, çoğunluğu temsil eden yönetim kurulu üyeleri tarafından seçilecek üyeler ile doldurulacak, takip eden ilk genel kurul toplantısında da genel kurulun onayına sunulacaktır (YTTK md. 363).

Yönetim Kurulu Yetkilerinin Devri YTTK’nın 375.

6.

maddesinde yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri belirtilmiştir. Buna göre, şirketin üst

(36)

düzeyde yönetimi, şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi, müdürlerin ve imza yetkisine sahip kişilerin atanması ve görevden alınması, yönetimle görevli kişilerin gözetimi, muhasebe, finans ve finansal planlama için gerekli düzenin kurulması, pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi, borca batıklık durumunda mahkemeye bildirimde bulunulması yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkilerindendir. Bunların dışında kalan hususlarda yönetim kurulu şirket yönetimini devredebilir. Nitekim Kanunun 367. maddesi, yönetim kurulunun, esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine ya da üçüncü kişilere devretmeye yetkili kılınabileceğini öngörmektedir. Ayrıca yönetim kurulu işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar da kurabilir (YTTK md. 366). Yönetim kurulunca, şirket yönetiminin yönetim kurulu üyelerinden birine ya da birkaçına yahut üçüncü kişilere devredilmesi veya yönetim kurulu üyeleri arasından azınlık temsilcisinin yer almadığı komiteler oluşturulması birikimli oy yönteminin etkisini kısmen azaltabilecektir. Nitekim yöntemin etkisinin azalıp azalmayacağı azınlığı temsilen yönetim kurulunda bulunan üyenin bilgi alma ve inceleme hakkını kullanma etkinliğine bağlıdır. Zira YTTK’nın 392. maddesine göre her yönetim kurulu üyesinin, şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteme, soru sorma ve inceleme yapma yetkisi bulunmaktadır. Bu çerçevede, bir üyenin istediği herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma, veya belgenin yönetim kuruluna getirilmesi,

Referanslar

Benzer Belgeler

Şirket, borsada kote edilmiş nama yazılı payları iktisap eden bir kimseyi, pay sahibi olarak tanımayı, ancak esas sözleşme, iktisap edilebilecek nama yazılı paylar ile

Şöyle ki, eski Kanun; anonim şirketin esas sermayesine kar- şılık gelen hisse senetlerinin hamiline veya nama yazılı olacağını(ETK, m.409/f.1), ancak, şirketin

Anonim ortaklığın tüzel kişilik kazanmasından sonra banka, bu tutarı, sicil müdürlüğünün söz konusu anonim ortaklığın tüzel kişilik kazandığına iliş- kin

Borsaya kote nama yazılı paylar borsada iktisap edildikleri takdirde, pay- lardan kaynaklanan haklar payların devri ile birlikte devralana geçer� Borsaya kote nama yazılı

1) Alış veya satış bedeli ya da yıllık kira tutarı Kurul tebliğleri uyarınca kamuya açıklanan son bilançodaki maddi duran varlıkların toplam net değerinin en az %25 ine veya

Artırılan sermaye içinde genel kurulca onaylanan son bilançoda yer alan yedeklerden veya yeniden değerleme değer artış fonundan aktarılmış olan bir tutar bulunması

Bu durumda tedricî tasfiye işlemleri Yatırımcı Tazmin Merkezi (YTM) tarafından yürütülür. Tedricî tasfiyenin amacı, tedricî tasfiyesine karar verilenlerin

d) Nakit ya da hisse senedi olarak dağıtmadan ortaklık bünyesinde bırakma, konusunda serbesttir.. Bölüm 47 Kurul, bu ortaklıklara genel kurul gündemleri ilan edilinceye kadar,