• Sonuç bulunamadı

6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUA GÖRE CARİ HESAP

SÖZLEŞMESİ

Cari hesap Sözleşmesi; İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin

sözleşme cari hesap sözleşmesidir. Bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılası şarttır. Bu sözleşme yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.

Türk Borçlar Kanununun 134 üncü maddesiyle (Çeşitli kalemlerin bir cari hesaba sadece kaydedilmiş olması, borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmez. Ancak, hesabın kesilmiş ve hesap sonucu diğer tarafça kabul edilmiş olması durumunda, borç yenilenmiş olur. Kalemlerden birinin güvencesi varsa, aksi kararlaştırılmadıkça, hesap kesilip sonucun kabul edilmiş olması, güvenceyi sona erdirmez.) 143 üncü maddesinin ikinci fıkrası (Cari hesapla ilgili ticarete ilişkin özel teamüller saklıdır.) hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap sözleşmesinin hükümleri şunlardır:

a) Aksi kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma haklarını düşürmez.

Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır. Mesela alınan bir senedin süresinde ödenmemesi halince senet hesaptan çıkartılır.

b) Cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce doğmuş bulunan bir alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş olmaz.

c) Bir ticari senedin cari hesaba kaydı, bedelinin alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla yapılmış sayılır. d) Her hesap devresi sonunda alacak ve borcu oluşturan tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen belirlenen bakiye, yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir; sözleşme sona ermiş veya artan tutar haczedilmiş ise onun ödenmesi gerekir.

e) Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydolundukları tarihten itibaren faiz işler.

Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunması, komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin

istenmesine engel oluşturmaz. Takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca harcanmak veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez. Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark belirlenir. Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır. 6102 sayılı TTK’ nun 8 inci maddesindeki (Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklıdır. Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir.)şartların varlığı hâlinde, alacak ile borç kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler; bileşik faize yol açabilecek uygulama yapılamaz. Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan başlamak üzere faizlerin ana para ya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri ile f a i z v e k o m i s y o n m i k t a r l a r ı n ı d a s ö z l e ş m e ile belirleyebilirler. Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur.

Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın kesilmesi belirler.

Cari hesabın sona ermesi; Cari hesap sözleşmesi;

a) Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,

b) Bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması,

c) Taraflardan birinin iflas etmesi, hâllerinde sona erer,

Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan tutarın ödenmesi, hesabın kapatılması gereken tarihte istenebilir.

Bakiyenin haczi; Taraflardan birinin alacaklısının ona ait artan tutarı haczettirdiği gün hesap kapatılarak artan tutar saptanır. Bu hâlde, borcundan dolayı haciz tebliğ edilen taraf, onbeş gün içinde haczi kaldırtmazsa, diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir; etmezse haciz ettiren kimsenin durumu c a r i h e s a b a y e n i k a l e m l e r g e ç i r i l m e k s u r e t i y l e ağırlaştırılamaz. Meğer ki, hesaba geçirilen kalemler haciz tarihinden önce doğmuş bulunan hukuki bir ilişkiden kaynaklansın. Haciz ettiren alacaklı bakiyeden, kendi alacağını karşılayan kısmının ödenmesini ancak hesabın kapatılması gereken anda isteyebilir.

Zamanaşımı; Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar. 6102 sayılı TTK kanunu cari hesap sözleşmesinin zaman aşımının başlangıcını bir tarihe bağlamaktadır.

TEK PAY SAHİPLİ ANONİM ŞİRKETLERDE GENEL KURULDA BAKANLIK TEMSİLCİ BULUNMADAN ŞİRKET ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ YAPILABİLİR Mİ ?

Tek ortaklı anonim şirketlerin genel kurullarında bulunmasının şart olup olmadığı hususunda yeni kanunda açık bir hüküm yer almamakta ancak 407. Madde hükmünde 333. Madde gereğince belirlenen şirketlerin genel kurullarında Gümrük ve Ticaret Bakanlığının temsilcisinin bulunacağı öngörülmektedir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkartılan 28/11/2012 Tarihli Anonim şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu toplantıda Bulundurulacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri hakkında Tebliğ in 32. Maddesinde Bakanlık temsilcisinin hazır bulunacağı şirketler sayılmıştır.

Buna göre;

a) Kuruluş ve esas sözleşme değişikliği işlemleri Bakanlık i z n i n e t a b i o l a n ş i r k e t l e r i n b ü t ü n g e n e l k u r u l toplantılarında, diğer şirketlerde ise gündeminde, sermayenin arttırılması veya azaltılması, kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi ve kayıtlı sermaye sisteminden çıkılması, kayıtlı sermaye tavanının arttırılması veya faaliyet konusunun değiştirilmesine ilişkin esas sözleşme değişikliği ile birleşme, bölünme veya tür değişikliği konuları bulunan genel kurul toplantılarında.

b) Genel kurula elektronik ortamda katılım sistemini uygulayan şirketlerin genel kurul toplantılarında.

c) Yurt dışında yapılacak bütün genel kurul toplantılarında.

ç) Yurt dışında yapılacak imtiyazlı pay sahipleri özel kurul toplantılarında.

Bakanlık temsilcisinin bulundurulması zorunludur.

Birinci fıkrada sayılanların dışındaki genel kurul toplantılarında ve imtiyazlı pay sahipleri özel kurullarında Bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu değildir. Ancak genel kurulu toplantıya çağıranların talep etmeleri ve bu taleplerin

görevlendirme makamınca uygun görülmesi halinde Bakanlık temsilcisi görevlendirilir.

Hangi şirketlerin kuruluş ve esas sözleşme değişikliklerinin izne tabi olacağı is Bakanlığın 15/11/2012 Tarihli Anonim ve Limited şirketlerin Sermayelerini Yeni asgari tutarlara Yükseltilmelerine ve Kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi olan Anonim şirketlerin Belirlenmesine ilişkin tebliğ in 5 .maddesinin 1. Fıkrasında aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir.

MADDE 1 – 25/7/2003 tarihli ve 25179 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluş ve Ana Sözleşme Değişikliği İşlemlerine İlişkin Esaslar Hakkında İç Ticaret 2003/3 Sayılı Tebliğin “Kuruluş ve Ana Sözleşme Değişikliği İşlemleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığının İznine Tabi Olan Anonim Şirketler” başlıklı 5 inci maddesinin birinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“4884 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile değişik Türk Ticaret Kanununun 273 üncü maddesi gereğince; bankalar, katılım bankaları, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, tüketici finansmanı ve kart hizmetleri şirketleri, varlık yönetim şirketleri, sigorta şirketleri, holdingler, döviz büfesi işleten şirketler, umumi mağazacılıkla uğraşan şirketler, lisanslı depoculukla uğraşan şirketler, tarım ürünleri lisanslı depoculuk şirketleri, ürün ihtisas borsası şirketleri, Sermaye Piyasası Kanununa tabi ve halka açık şirketler ile serbest bölge kurucusu ve işleticisi şirketlerin kuruluşları ve ana sözleşme değişiklikleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığının iznine tabidir.”

Bu durumda, bankalar, finansal kiralama şirketleri gibi özle kanunu olmayıp ta TTK na göre Gerçek veya tüzel kişi tek ortaklı olarak kurulabilen şirketler varsa ve bu tebliğin 5. Maddesi 1.fıkra hükmü kapsamına giriyorsa o anonim şirketin genel kurulunda Bakanlık Temsilcisinin bulunması gerekir.

Çünkü anılan maddede adı geçen şirketlerin Genel kurullarında Bakanlık Temsilcisinin bulunması şirketin ortaksal yapısı değil faaliyet alanı önem arz etmektedir. Bununla birlikte anılan yönetmelik ve tebliğde kuşkuları ortadan kaldırmak için tek ortaklı anonim şirket genel kurullarında Bakanlık Temsilcisinin hazır bulunup bulunmaması hakkında açık bir hüküm olsa yerinde olur idi. Ancak bu konuda anılan yönetmelikteki bakanlık temsilcisinin görev ve yetkileri

incelendiğinde sorunun açığa kavuşacağını söyleyebiliriz.

Bakanlık temsilcisinin görev ve yetkileri madde 34/1 hükmüne göre;

Bakanlık temsilcisinin temel görevi, toplantının Kanun, bu Yönetmelik ve ilgili mevzuat ile esas sözleşme hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetmektir. Bakanlık temsilcisi genel kurul tutanağının hazırlanmasına nezaret eder.

Tutanağın, Kanun ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesini sağlar. Bakanlık temsilcisi toplantının yapılması ve kararların alınması ile ilgili tespit ettiği hukuka aykırılıkları ve usulsüzlükleri, toplantı tutanağına da geçirtir ve ilgililerle birlikte imzalar.

Bakanlık temsilcisinin bu maddede öngörülen görev ve yetkileri dikkate alındığında Tek pay sahipli anonim şirketlerde çıkar çatışmalarının olmaması ve alınan kararlara karşı herhangi bir itirazın veya muhalefetin olmaması nedeniyle bakanlık temsilcisinin bulunması zorunlu değildir. Ayrıca tek ortaklı anonim şirketlerde böyle bir talep gelse bile bakanlığın 28/11/2012 tarihli yönetmeliğinin 32/3 madde hükmüne göre;

Bakanlık temsilcisi bulunması zorunlu olmayan toplantılar için, çağrı yapanlar dışındakilerin Bakanlık temsilcisi görevlendirilmesine ilişkin görevlendirme makamına doğrudan yapacakları başvurular dikkate alınmaz’’. denilmektedir. Sonuç olarak tek ortaklı anonim şirketlerin Genel kurularında Bakanlık Temsilcisinin bulundurulmasına gerek yoktur. Buna istisnai olarak şunu örnek verebiliriz; Tek ortaklı Anonim şirket payları üzerinde intifa hakkı kurulmuş olması veya rehin alacaklısına oy hakkının tanınmış olması halinde genel kurula tek pay sahibinin dışında intifa hakkı sahibi ve rehin alacaklısının da oy hakkı olduğu için Bakanlık temsilcisinin bulunması gerekir. Ancak pay veya pay senetleri üzerinde intifa hakkının kurulması halinde oy hakkının intifa hakkı sahibi tarafından kullanılacağı hükmü emredici olmadığından aksi kararlaştırılabilir. Aynı şekilde rehin alacaklısı içinde kanunen oy hakkı pay sahibine ait olduğundan oy hakkı tanınmamışsa bakanlık temsilcisinin bulundurulmasına gerek yoktur.

ANONİM ŞİRKETİN KANUNA AYKIRI