T h . F i s e h e r ve P r o p o r s i y o n l a r
Y. M i m a r m u a l l i m W . S c h ü t t eT h e o d o r Fischer İnşa san'atinin b u g ü n tama-m e n içinde b u l u n tama-m a k t a o l d u ğ u tama-m u z devresinin baş-langıcıdır. E k l e k t i z m denilen iktitaf cereyanına karşı galebe çalarak inşaatı tabiat icaplarına göre, başarı-lacak her b i r işin artistik atmosferinin icaplarına gö-re y a p m a ğ a başlayan hakihatta asıl o'dur. Kendi-sinden sonra gelen b ü t ü n bir m i m a r neslinin, mima-rîyi telâkki edişte ve k o m p o z i s y o n meseleleri bakı-m ı n d a n vaziyet alışta istinad ettiği tebakı-mel o n u n ya-ratıcılığıdır. Eklektizmi, y â n i tarihî bilgilerden öğre-nilmiş olan tarzda inşa etmek cereyanını, T h e o d o r Fischer yenmiştir. O /Theodor Fischer ki, hiç b i r im-tihana girmemiş o l d u ğ u h a l d e bilgisi çok derin idi; o derecede ki, kendisine, « i l m î müşavir» diyebile-ceğimiz G h e i m r a t ü n v a n i y l e iki defa d o k t o r l u k pa-yesi verilmiştir. Bu şereflere karşı o l â k a y d kaldı. F a k a t , « b i l m e k » o n u n için kıymetli idi, o n u n artis-tik şahsiyetinin |mutlak bir cüz'ü m a h i y e t i n d e idi. İşte m ü h i m olan şey d e b u d u r . Bu, T h e o d o r Fi-seher'in b ü t ü n (yaratıcı artistlere vereceği şeydir. Öğ-rettiği genç adamlar üzerinde ıtesiri, tabiîdir ki, bil-hassa kuvvetli idi. T h e o d o r Fischer tarafından o n u n
kısmı. 5-Yemek salonu. 9-Çalışma odası. 7-Yatak odası. 8-Terasa d u ğ u m z a m a n o n u n artistliğe taallûk eden mesele-ler üzerinde derin ve c i d d î telkinmesele-lerinden v e hayat h a k k ı n d a k i müsbet i ç t i h a d ı n d a n terekküp eden im-tizacına bilhassa yakın b u l u n d u m . T a m o sırada proporsyonlara ait nazariyelerle daha y a k ı n d a n meş-gul o l m a k üzere boş v a k i t b u l m u ş t u . O sıralarda, rakkamlarla ifadesi m ü m k ü n nisbetlere istinad eden ilk projeleri v ü c u d b u l m a k t a i d i : N ü r n b e r g şehrin-de bir villâ ve Schvveinfurt şehrinşehrin-de bir idare binası. Fischer için, aktif artisti m e y d a n a getiren, hissetmek v e b i l m e k arasındaki imtizacın şu yüksek basamağı kaide i d i : B i l m e k artistik duyguya ve artistik yara-tıcılığa engel değildir. Bilâkis b i l m e k arttırıcı bir te-sir yapar, hassasiyeti inceltir.
«İki Konferans» ( * ) ismindeki eseri ile Fischer proporsyonlar h a k k ı n d a k i düşüncelerini ve tetkikle-rini tesbit etti. B u m e y a n d a , musiki ile münasebet-lendirir. M ü z i k t e lakord nisbetlerinin, ihtizazlara is-tinaden, rakkamlarla ç o k t a ntesbit edilmiş bulundu-ğu m a l û m d u r . O r a d a T h e o d o r Fischer soruyor: Şarlman'ın A i x - la - Chapelle şehrindeki meşhur kü-ç ü k saray kilisesini g ö r d ü n ü z m ü ? Bu y a p ı ikü-çinde.
hisseden herkesi heyecanlandıran bir yükseliş duy-gusu içinde, jeometrik esasları a n l a m a k y ü z ü n d e n fena bir tesir a l t ı n d a k a l d ı n ı z m ı ? Y o k s a bilâkis, b o c a l a y a n hissinizin, tabiî icablar içinde b u l u n m a -n ı z d a -n , hattâ, a -n t i k devri-ni-n telekkisi-ne göre her-şeyde riyazî v e hendesî olarak b u l u n a n , A l l a h ' ı n huzurunu hissetmenizden dolayı, güvenli bir hale geldiğini m i farkettiniz? Beethoven'in d o k u z u n c u senfonisi' nin başlangıcında aşağı d o ğ r u sıçrayan d ö r t l ü k ve beşliklerin ( y â n i quart v e q u i n t e ) deh-şetli tesirini, müştereken 1 / 2 oktavını teşkil eden 3 / 4 ve 2 / 3 nisbeti ile dörtlük ve (beşliklerin b ü t ü n m ü z i k binasının b ü n y e v î m i h v e r i o l d u ğ u n u b i l d i ğ i m için, zayıflamış g i b i hissediyorum diyecek bir kim-se var jmıdır? T r i a n g ü l a t ü r ile Q u a d r a t ü r ve daire jeometrisinin esas itibarile t a m a m e n teknik ve ras-yonel iş ameliyeleri o l d u ğ u ne k a d a r m u h a k k a k ise onların içinden ruhu a l â k a l a n d ı r a n imtizaçların, yâni harmoyânilerin hasıl o l d u ğ u d a o k a d a r m u h a k k a k
-dır.» . I Ü ç l ü a k o r d u n ( y â n i t a m a k o r d u n ) basit olan
1 / 2 , 2 / 3 , 3/4 nisbetini o, a n t i k devrin yarattığı bir-ç o k imtizabir-çiı eserlerde d e b u l u y o r . A t i n a d a k i «Rüz-gârlar kulesi» n d e b u proporsiyonları takip etmek üzere k e n d i elile yaptığı bir resim mevcuttur..
Nürenberg şehrinde villâsı - p l â n d a , mak-t a d a ve demak-taylarda . mak-t a m a m e n bu basimak-t immak-ti- imti-zaca dayanır. Sekiz köşeler ( q u a d r a t ü r ) y a n ı n d a altı köşeyi (triangülatür) ve beş köşeyi tetkik ediyor. ( F a k a t beş köşeye karşı bir nevi şüphe göstermekte-dir. Ç ü n k ü altın m a k t a - y a n i m o y e n n e et extreme raison - fazlaca m o d a o l m u ş t u r . ) Kezalik Pythagor müsellesini ve ( — ) müsellesini tetkik ediyor ve bunların m i m a r î n i n şaheserlerile d o ğ r u d a n d o ğ r u y a olan münasebetlerini b u l u y o r .
Y i n e musiki ile münasebetlendirerek, insanın işitme d u y g u s u n u n yüzlerce senelik en yüksek musiki k ü l t ü r ü neticesinde t e k â m ü l edip â z a m î derecede in-celmiş o l d u ğ u n u tesbit ediyor. B u n d a n d o l a y ı d ı r kı temiz ö l ç ü nisbetlerinden en k ü ç ü k inhiraflar bile mu-sikide bozuk, k ö t ü ses ve dissonans olarak hissedil-mektedir. M i m a r î d e ise ince his t e k â m ü l etmemiştir, y a h u t d a - Ficher'in tabiri ile - şekil nisbetlerinin id-raki için nesillerdenberi h e m e n d e hiç m ü m a r e s e y a . pılmamıştır.
<•Yetişmiş gözlere m a l i k bir halk, ebat ııisbetle-rindeki dissonanslardan d a b u g ü n musikideki dıssnanslardan müteessir o l d u ğ u m u z k a d a r müteesir o-lur.» diyor.
Fişer'in şekilleri karakterize edişi, artistik muh-tevaların ifadesi o l m a k itibarile yüksekliğin genişliğe nisbeti, ileriye d o ğ r u atılmış bir başak a d ı m d ı r .
bir ifade mevcut olabileceğini, telkin niyetinde olmı-1
yarak, grafikle isbata çalışacağım. Şöyle ki, m a j ö r üçlü a k o r d u n u n nisbet sayılarında olan ü ç mustatili bir m u r a b b a ı n sağına o t u r d u y o r u m . A y n i fakat mü-tekabil nisbet sayılarında ü ç tanesini m u r a b b a ı n so-luna oturtuyorum, k i m i n ö r ü ç l ü a k o r d u n a tekabül e-diyor- işte b u n u n d a h o ş ve n a h o ş tesir y a p a n mus-tatil nisbetlerine inkisam d e m e k o l d u ğ u , y a n i konso-natiara ve dissonanslara inkısam ettirmek m ü m k ü n b u l u n d u ğ u , bir dereceye k a d a r h a k i ı olarak i d d i a e-dilebilir. G e r ç i musikideki k a d a r berrak değil, ka-bul... F a k a t , m ü m a r e s e h a k k ı n d a söylediğimize işa-ret ederek kabul... Y a n i ferdin mümaresesi, neslin mümaresesi, h a l k ı n mümaresesi meselesi...
M u s i k i d e disyonansm hususiyeti rahat vermeyi-şidir, d a h a ileri gitmeğe, inhilâle sevketmesidir. M u s . tatilde d e b u n a benzer bir şey m ü ş a h e d e edebiliriz: Meselâ 8 / 1 5 , 6 / 1 3 , 9 / 1 0 veya 1 2 / 1 3 gibi ka-rarsız nisbetteki mustatiller a d e t a t a m a m l a n m ı y a ve-ya inkısama, h a k i k î pıânasile inhilâle icbar ederler; birbirine u y g u n sarih nisbette iki mustatile inkısama veya bir mustatiller m a n z u m e s i h a l i n d e inhilâl ettir-meğe icbar edicidirler ki, o z a m a n d a kıyas rol oynar. Fakat, bir d u v a r sathının veya bir m a h a l çerçevesi-nin mustatili k e n d i başına kararlı nisbetlerde ise, bu takdirde inkısam ihtiyacını d u y m a y ı z . G e r ç e bizi bun-d a n m e n e bun-d e n bun-d e yoktur-.»
İşte b u n l a r nazarî k a l m ı ş tetkikler değilidir. Bi-lâkis: Bunlar tatbikat sahasında artistik projeler ya-pılmasına d o ğ r u d a n d o ğ r u y a esas teşkil etmiştir. ıFi-cher konferanslarını şu kayitle k a p a t ı y o r : «İnşa sana-tımızın b u g ü n k ü vaziyeti riyaziye ile olan eski rabıta-yı yenilemeğe elverişlidir. Riyaziyeyi m o d e r n bilgi edinmek diye değil d e tabiate en ;aslî b i r surette bağ-lılık diye k a s d e d i y o r u m . 1 d e n 6 y a k a d a r olan sayı sedisi b ü t ü n musikimizin m u a z z a m binasını hasıl edi-yor. H e r b i n a y ı tekrar m u s i k i ile d o l d u r m ı y a d a yeter. Sayı ve ölçü, riyaziye v e hendese san'at eserinin ruhuna y a k ı n d a n bağlı o l a n kuvvetlerdir. S a n ' a t ese-rini iki tehlike k o r k u t m a k t a d ı r : Meselâ Mısır sanatı-nın b i r devresinde g ö r d ü ğ ü m ü z gibi riyaziyeye fazla sıkı b a ğ l a n m a k v e o n d a n b ü s b ü t ü n ayrılmak, k i mo-dern devre b u n u n l a ö v ü n m ü ş t ü r . İ m t i z a ç yani har-moni b u ikisinin ortasmdadır.»
Ficher, binaların k e n d i nisbetlerinde t a n ı m a ğ ı ve tatbik etmeği öğrettiği b u imtizacı, binaların biribir-lerile olan nisbetlerinde de, m e y d a n tesislerinde de, şehir inşacılığı şekillerinde de b u l u y o r . S ö z l e ve işle müdafaa ettiği n o k t a i nazar b u g ü n b ü t ü n islâh ame-liyatı, şehirlerin eski mahallelerine y a p ı l a c a k yeni in-şaat işleri hususunda artık herkesin m a l ı olmuştur : Eski olan şekiller lisanı artık katiyen kullanılmıya-caktır, kopye edilmiyecektir. Eski şaheserlerin yanın-da bile olsa, binalar d a i m a b i z i m z a m a n ı m ı z ı n üslû-bunda inşa edilecektir. F a k a t eski eserlerde mevcut olan daha ince bir p r o p o r s i y o n duygusile inşa edile-cektir. İmtizaç ise, eski p r o p o r s i y o n a a k o r t edilmek, ona uydurulmak, o n u n l a bir h i z a d a veya o n u n
em-rinde b u l u n d u r u l m a k suretile yaratılacaktır. V e işte b u u y m a k vasfı Ficher'in artistik bakım-d a n nasıl esas prensibi ibakım-di ise, bakım-diğer insanlara, insan cemiyetine karşı olan ahlâkî prensibinde d e o n u n esasını teşkil etmiştir. B u n u kastettiği içindir ki bü-y ü k b i n a l a r ı n d a n birisinin kapısı üzerine G o e t h e ' n i n şu sözünü nakşetmişti: « K e n d i keyfine göre y a ş a m a k aşağılıktır. A s î l olanlar n i z a m ve k a n u n a uyarlar.»
l / l ' ' lo
T h e o d o r Fischer'in eserleri:
1. Stadtemeiterungsfragen, Deutsche Verlag-sanstalt, Stuttgartğ, 1903.
2. W o h n h a u s b a u t e n , I. I. A r n d t , Leipzig, 1912. 3. F ü r die Deutsche Baukunst Flugschrifeten des Mıinchener Bundes, 1917.
4. Öffentliche Bauten, I. I. A r n d t , Leipzig)
1922. | 5. Dier Stadt, E- R e i n h a r d t , M ü n c h e n , 1928. " 6. 6 V c r t r a g e ü b e r S t a d t b a u k u n s t , V e r l a g O l d e n b o u r g , M ü n c h e n , 1922. . 7. 2 V o r t r a g e ü b e r P r o p o r t i o n e n , V e r l a g Ol-denbourg, M ü n c h e n , 1934. ,
8. Gegenwartsfragen künstlerischer Kultur ( M ü n c h e n e r Kunstschriften) V e r l a g B. Frieser, Augs-burg, 1931.
T h e o d o r Fischer h a k k ı n d a k i eserler:
1. H a n s Karlinger: « T h e o d o r Fischer, . ein deutscher Baumeister» V e r l a g Callwey, M ü n c h e n ,
1932.
2. J u l i u s B a u m : « D i e Pfullinger H a i l e n , Ver-lag M a r t i n moerike, M ü n c h e n , 1912.