• Sonuç bulunamadı

KELAM VE TARİHİ ÇIKMIŞ ALAN SORULARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KELAM VE TARİHİ ÇIKMIŞ ALAN SORULARI"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KELAM VE TARİHİ ÇIKMIŞ ALAN SORULARI

1) Allah’ın zatına nispet edilen ve onun ne olduğunu ifade eden sıfatlar, sübuti sıfatlar olarak isimlendirilmiştir. Bu sıfatların sayısı Eşarilere göre yedi, Maturidilere göre ise sekizdir.

Aşağıdakilerden hangisi, Eşariler tarafından hangisi, Eşariler tarafından bu sıfatlar arasında sayılmamıştır?

A) İlim B) Kelam C) Basar D) Hayat

E) Tekvin Cevap: E

2) İki tanrı varsayımına dayanarak Allah’ın birliğini temellendirmeye çalışan ve İslam kelamcıları tarafından Kur’an’dan hareketle geliştirilen delil aşağıdakilerden hangisidir?

A) İnayet B) Temanu C) İmkân D) Hudus

E) Gaye ve Nizam Cevap: B

3) Maturidi; haram ve helali, kendisinden (li-zatihi) veya başkasından (li-gayrihi) kaynaklanan nitelikler üzerinden değerlendirir. Ona göre zulüm, li-zatihi haramdır ve her ne surette olursa olsun kötüdür.

Domuz etinin yenilmesindeki haramlık ise Allah’ın yasaklaması sebebiyle li-gayrihi bir durumdur. Li- zatihi olanlar, evrensel niteliktedir ve koşullara göre değişmez; bu yüzden akılla bilinebilir. Li-gayrihi olanlar ise çok sayıda alternatifler arasında hangisinin insan için uygun olacağı, yalnızca Allah’ın bildirmesiyle anlaşılabilir.

Bu parçada Maturidi’nin aşağıdakilerden hangisini temellendirdiği söylenebilir?

A) Allah’ın Fiilleri B) Nübüvvet C) İmanın Mahiyeti D) Siyaset

E) Kulların Fiilleri Cevap: B

4) Allah’ın her türlü eksikliklerden ve noksanlıklardan uzak olduğunu ifade etmek için kullanılan terim aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tenzih B) Tevfik C) Teşbih D) Tevhit

E) Tecsim Cevap: A

(2)

5) “O’nun benzeri bir şey yoktur...” (Şûra, 42:11)

“O, doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.” (İhlas, 112:3-4)

Bu ayetlerde Yüce Allah’ın aşağıdaki hangi sıfatından söz edilmektedir?

A) Muhalefetûn li’l-Havadis B) Kıdem – Beka

C) Kudret D) Tekvin

E) Kelam-ı Nefsî Cevap: A

6) “Eğer harikulade şeyler (mucize) göstermek peygamberlik delili olsaydı, bu durumda kendi döneminde yaptığı şeyin benzeri meydana getirilemeyen her kişinin peygamber kabul edilmesi gerekirdi.”

Bu düşünceden hareket edildiğinde aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?

A) Peygamberlik bir iman meselesidir.

B) Her topluma bir peygamber gönderilmiştir.

C) Peygamberliğin delili insan tecrübesine dayanır.

D) Peygamber olmak mucize göstermeye bağlıdır.

E) Mucize tek başına peygamberliği kanıtlamaz.

Cevap: E

7) Maturidilere göre bir fiilin Allah’a ve insana bakan iki yönü vardır: Allah’a ait olanı yaratmak (halk), insana ait olana ise yapmak (kesb)tir. Bir fiilin Allah tarafından yaratılmış olması, tercihlerin belirlenmesinde Allah’ın sevk edici ve zorlayıcı olduğu anlamına gelmez.

Maturidilerin insan fiilleriyle ilgili bu görüşü aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ifade edilmiştir?

A) Kesb

B) Cebr-i Mutavassıt C) Cüz’î İrade D) Meşîet

E) Küllî İrade Cevap: C

8) Ebu Hanife, aşağıdaki görüşlerden hangisi dolayısıyla

“ircâ” fikrini benimseyenler arasında gösterilmiştir?

A) Ameli, imandan bir cüz saymaması B) Büyük günah işleyeni tekfir etmemesi C) İmameti, itikadî bir konu olarak görmemesi D) Haberî sıfatları tevil etmemesi

E) Kelâmullah’ı mahluk olarak kabul etmemesi Cevap: A

(3)

9) Neden ile sonuç arasında zorunlu bir ilişki yoktur.

Örneğin ateşin pamuğu yakması, bizzat yaratıcının ateş ile pamuğun yan yana getirilmeleri durumunda meydana getirdiği fiziksel bir hadisedir. Bu, âlemdeki bütün olgu ve olaylar için geçerli olan ilahi bir yasadır.

Bu yaklaşım aşağıdaki kelam nazariyelerinden hangisiyle açıklanmıştır?

A) Salah – Aslah B) İllet – Ma’lûl C) Sebr – Taksim D) Kevn – Fesat

E) Cevher – Araz Cevap: E

10) Kur’an; Allah’ı, eli, yüzü ve gözü olan, arşa istiva eden ve insanlara şah damarından daha yakın olan bir varlık olarak nitelendirmektedir. Kelam düşüncesinde haberî sıfatlar içerisinde değerlendirilen bu tür ifadelerin nasıl anlaşılması gerektiği konusunda önemli görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Maturidî âlimler, söz konusu ifadeleri dilin mecazî yapısı içerisinde değerlendirmişlerdir. Onlara göre “yed”

kelimesine sözlük anlamı verildiğinde, insan zihninde Allah’ın mahiyetiyle çelişen bir el tasavvuru oluşur;

dilin mecaz özelliği dikkate alındığında ise söz konusu kelime “kudret” anlamı kazanır ve çelişkiden uzak olur.

Buna göre Maturidî âlimlerin haberî sıfatlarla ilgili yaklaşımı aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ifade edilmiştir?

A) Te’vil B) Tefsir C) Tevhit D) Ta’tîl

E) Teşbih Cevap: A

11) İnsan için en kötü şey, Allah’ın onu lütfundan mahrum bırakması ve azgın dalgalar ortasında kaptansız bir tekne gibi kendi haline terk etmesidir.

Böylesi bir durum, doğrudan Allah’ın yaratmasıyla değil, insanın özgür iradesiyle gerçekleştirdiği davranışların bir neticesi olarak gelişir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah ile ilişkisini kesen insanın dünyada mutlu bir hayat yaşayamacağı gibi ahirette de kör ve ilahi lütuflardan mahrum olarak haşredileceği bildirilmekte, “Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan kimselerdir.” denilmektedir. (Haşr, 59:19)

Bu parçada anlatılanlar kelam ilminde aşağıdakilerden hangisiyle ifade edilmektedir?

A) Tevfik B) Hızlan C) Tecvir D) Hikmet

E) Hidayet Cevap: B

(4)

12) Eşariler kullara ait fiillerin Allah tarafından yaratıldığı hususunda görüş birliği içerisindedirler. Bununla birlikte insan kudretinin fiilleri üzerindeki etkisi konusunda kendi aralarında ihtilafa düşmüşlerdir.

Eşari’ye göre kulun kudret ve fiilini Allah yaratır ve fiilin meydana gelişinde kulun kudretinin hiçbir etkisi yoktur. Bakıllani kulun kudretinin fiil üzerinde etkili olduğunu ileri sürerken Cüveyni fiillerin yaratma anlamında olmamak üzere hakiki olarak kula nispet edilmesi gerektiğini savunmuştur. Müteahhirun dönemi kelamcılarından Teftazani ve Cürcani ise bir eseri iki müessirin meydana getirmesinin imkânsız olduğu gerçeğinden hareketle insanı fiillerinde hür görünen, fakat aslında mecbur bir varlık olarak değerlendirmişlerdir.

Bu parçadan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Müteahhirun döneminde Eşari’nin kesb anlayışına dönülmüştür.

B) Eşari’ye göre insan, fiillerini gerçekleştirme gücüne sahip değildir.

C) Eşari’nin görüşleri ile Cebriye’nin görüşleri arasında benzerlik vardır.

D) Cüveyni’nin fiil konusuna yaklaşımı Mutezile’ye yakın durmaktadır.

E) Bakıllani’ye göre insanın, fiilleri üzerinde hiçbir

etkisi yoktur. Cevap: E

13) Gazali, Mustasfa adlı eserinde kelamın, bütün ilimlerin prensiplerini ortaya koyduğu için külli bir ilim olduğunu; diğer İslami ilimlerin ise kelama nispetle cüzi olacağını ve bundan dolayı kelamın en üstün ilim payesini elde ettiğini savunmaktadır.

Bu parçadan hareketle kelamla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Mevcudu konu edinmektedir.

B) Taabbudi bir ilimdir.

C) Dini ilimlerin temelinde yer alır.

D) Felsefi bir ilimdir.

E) Vahye dayanmaktadır. Cevap: C

14) Sahabelerden Ammar b. Yasir, müşriklerin ağır baskıları ve ölüm tehditleri karşısında Müslüman olmadığını söylemek durumunda kalmış ve bu sayede işkenceden kurtulabilmiştir. Onun bu tavrı, bir ayete şu şekilde yansımıştır: “Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl, 16:106)

Bu parçada imanın hangi boyutundan bahsedilmektedir?

A) Amel B) Bilgi C) İkrar D) Tasdik

E) İdrak Cevap: D

15) Gazali’nin İslam felsefesiyle ilgilenmesi ve mantık disiplinini İslami ilimlere dâhil etmesiyle birlikte, kelam ilminin konusu genişlemeye başlamıştır. Öyle ki ilerleyen süreçte hem haricî hem de zihnî varlık alanlarını kapsayacak şekilde İslam’ın ana ilkelerini doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren bütün bilgiler kelamın konu alanına dâhil edilmiştir.

Bu parçada bahsedilen gelişmelerin yaşandığı dönem kelam ilminde aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılmaktadır?

A) Mütekaddimun B) Yeni İlm-i Kelam C) Müteahhirun D) Mütekellimun

E) Selefiyyun Cevap: C

(5)

16) “O’nun benzeri hiçbir şey yoktur.

I

O, işitendir, görendir.” (Şûra, 42:11) II III

Bu ayette numaralandırılmış yerlerde Yüce Allah’ın, sırasıyla hangi tür sıfatlarından bahsedilmektedir?

A) Zati – Fiilî – Fiilî B) Selbi – Sübuti – Sübuti C) Sübuti – Fiilî – Fiilî D) Haberî – Selbi – Selbi

E) Fiilî – Sübuti – Sübuti Cevap: B

17) İnsan sorumluluğunun sınırları konusunda Müslüman kelamcılar arasında önemli tartışmalar yaşanmış ve görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Eşariler sorumluluğu ilahi irade ile açıklarken; Mutezilîler ve Maturidiler ise bunu “Allah herkesi ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar.” (Bakara, 2:286) ayetine dayanarak insan kapasitesi içerisinde ele almışlardır.

Bu parçada ele alınan sorun aşağıdaki konulardan hangisiyle ilişkilidir?

A) Aslah B) Hidayet C) Teklif D) İman

E) Kader Cevap: C

18) “Eğer dedikleri gibi, Allah’la beraber başka tanrılar da bulunsaydı, o takdirde bu ilahlar arşın sahibi olmaya yol ararlardır.” (İsra, 17:42)

Bu ayet, Allah’ın varlığını temellendirmek için kullanılan aşağıdaki delillerden hangisine örnek oluşturmaktadır?

A) Temanu B) İnayet C) Fıtrat D) Hudus

E) İmkan Cevap: A

19) Kelamcıların duyu verilerini bilgi edinmede temel üç kaynaktan biri sayması, dış gerçekliğe ne kadar önem verdiklerinin bir göstergesidir. Bu, tercih konusu olmanın ötesinde aslında bir gerekliliktir; zira dış dünya ancak bu gerçekliği ile gerçek ir varlığa yani Allah’a işaret edebilir. Öyle ki Allah, varlığının ve birliğinin delillerini kevni birer ayet olarak kozmosa serpiştirmiştir; bu nedenle dış gerçeklikle dolaysız olarak ilişki kurmanın araçları durumundaki duyu verileri aynı zamanda Allah’ın kudretini ve azametini idrak etme vesileleridir.

Buna göre, kelamcılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Somuttan hareketle soyut olanı delillendirmişler.

B) Eserden müessire ulaşmaya çalışmışlardır.

C) Bilgiye ulaşmayı duyu organlarıyla sınırlandırmışlardır.

D) Duyu organlarını hakikate aracı kılmışlardır.

E) Tümevarımcı bir yaklaşım benimsenmiştir.

Cevap: C

(6)

20) Bir şeye hüsün ve kubuh vasfının verilmesinde, I. Eşarilik nakli merkeze almıştır.

II. Mutezile aklın belirleyici olduğunu ileri sürmüştür.

III. Şia naklin belirleyici olduğunu savunmuştur.

şeklindeki yargılardan hangileri doğrudur?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II

E) II ve III Cevap: D

21) Hz. İsa’nın beşikte iken konuşması, olağanüstü olaylarla ilgili aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ifade edilmektedir?

A) İrhas B) Keramet C) Meunet D) İstidrac

E) İhanet Cevap: A

Referanslar

Benzer Belgeler

Vakit, ilim talebi için, ibadet, r ızık kazanmak, çocuk e ğitimi ve salih ameller için gerekli bir şeydir ve sahip oldu ğun en değerli şeydir.. Vakit tek sermayendir,

A) Bir yazarın yapıtları, yaşadığı çevrenin izlerini taşır. B) Her sanatçının kendine özgü bir yazma yöntemi vardır. C) Sanatçının başarısı yetiştiği ortama

Bu iki doktor, çörek otu ile ilgili laboratuvar çal ışmalarında şu sonuca ulaştılar: "dört hafta boyunca günde iki kere bir gram çörek otu kullan ımı, lenf

Bu üç nitelik şu demektir: Güzel olan ı doğrulamak ki güzel olan cennettir, Allah’a isyandan sakınmak ve tüm hayat ını Allah için vermek üzerine inşa etmek.. Bunlar

A) Sararmış kâğıt parçasındaki şiiri okudukça anıların, eski günlerin içine dalıyordu. B) Adamın gürültülü, peltek konuşmasını dinledikçe sıkıntıdan terliyordu.

Özetle mesele şudur; şayet bir beldede Allah'tan başkasına dua etmek ve bunun tamamlayıcıları olan ameller ortaya çı- karsa; belde ehli bunu devam ettirirse; bunun için

“Hiçbir küçük günah da ısrar edildiği takdirde, küçük kalmaz/büyür Hiçbir büyük günah, tövbe ve isti ğfar edildiği takdirde, büyük kalmaz.”.. (Ebu Hureyre

Bu kan zehirli maddelerle de akar, yine vücutta ürik asit vard ır, zararlı ve faydalı maddeler vardır, vitaminler, mineraller, mineral benzeri maddeler, çözünmü ş gazlar,