• Sonuç bulunamadı

aa ğretimr~ in Eğitimi ve Türkiye Diyanet Vakfm le Uluslararası Öğrenci - Sen1pozyumu Arahk 2014

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "aa ğretimr~ in Eğitimi ve Türkiye Diyanet Vakfm le Uluslararası Öğrenci - Sen1pozyumu Arahk 2014"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

a

nısıam ünyasında

aa

in Eğitimi ve ğretimr~

Türkiye Diyanet Vakfm le Uluslararası

Öğrenci - Sen1pozyumu

26-27 Arahk 2014

(2)

Yüzyıllık Din Eğitimi Kurumu - Medresetü'n-Nüvvab /Asan RİSTEMOV

BULGARİSTAN MÜSLÜMANLARININ YÜZYllUK

DİN EGİTİMi KURUMU - MEDRESETÜ'N-NÜWAB

Asan RİSTEMOV*

Özet

Kurulduğu günden bu yana, neredeyse yüzyılı bulan bir geçmişe sahip olan Medresetü'n-Nüvvab, Bulgaristan Müslümanları açısından önemi büyük bir din eğitimi kurumudur. Kuruluşundan bugüne, çeşitli yönetim biçimlerini idrak eden bu kurum, etrafında önemli bir entelektüel birikimin oluşmasına

zemin hazırlamıştır. Medresetü'n-Nüvvab'tan mezun olanlar, hem Bulgaristan içerisinde, hem de Türkiye'de önemli izler bırakmış;-eğitimden bilime, siyaset- ten kültüre kadar pek çok alanda çalışmalarda bulunmuşlardır. Bu tebliğde Nü-

wab'ın kısa tarihçesi ile birlikte, eğitim programı, öğretmen kadroları ve etki

alanı üzerine durulacaktır.

Anahtar Sözcükler: Bulgaristan Müslümanları, Din Eğitimi, Medrese,

Şumnu Kuruluşu

.1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının ardından geçen zaman içinde Bulgaris- tan 1908'de bağımsızlığını elde etmiş, bu tarihten itibaren Bulgaristan müslü- manları, kendi dini ve içtimai ihtiyaçlarını artık İstanbul'a bağlı olarak sürdüre- meyeceklerini anlamışlardı. Bu sırada Bulgaristan ile Osmanlı Devleti arasında

6-19 Nisan 1909'da imzalanan İstanbul_ Protokolü ve bu protokol esas alınarak 29 Eylül 1913'te imzalanan İstanbul Antlaşması'nın ikinci ek protokolünün 7.

maddesi gereğince nüvvab (müftü veya müftü vekili) yetiştirmek üzere din eği­

timi veren bir okul açılması kararlaştırıldı. Ancak l.Dünya Savaşı dolayısıyla bu karar uzun süre uygulanamadı.1

Dönemin Bulgaristan Çarı olan 111. Boris tarafından 23 Mayıs 1919'da onay- lanan ve 26 Haziran 1919 tarihli Resmi Gazetesi'nde yayımlanan Bulgaristan Müslüman/an Müesssesat-ı Diniyye İdare ve Teşkilatı Nizamnamesi'nin2 105., 112., 122., ve 188. maddelerine göre kurulması planlanan okulun mali

1 *Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi Anabilim Dalı'nda doktora öğrencisi, İbrahim Hatiboğlu, "Medresetü'n-Nüvvab~ DİA, C. 28, İstanbul 2003, s.344.

2 Ycras 3a ,QyxosHoTO YcrpoVıcrso 111 YnpasııeH111e Ha MıocıoııMaH111Te s l.lapcrso 5bıırap111ı:ı, ,QB, 6p.26.06. l 919/6S.

(3)

kaynakları tespit edilerek önemli bir adım atılmış oldu. Önce beş yıllık tali kıs­

mının açılmasına karar verildikten sonra Medresetü'n-Nüvvab'ın Nizamname-i Esasi, Program ve Dahili Talimatnamesi'nin3 hazırlanması için Başmüftü Süley- man Faik Efendi'nin 12 Haziran 1920 tarihli emirnamesi gereğince bir komisyon

oluşturuldu. Söz konusu komisyonda şu kişiler yer almaktaydı:

1.Başmüftü Hocazade Mehmed Muhyiddin Efendi (Bulgaristan Müslü-

manlarının ilk Başmüftüsü)

2.Filibeli Hocazade Sadeddin Efendi

3.Şumnu Müftüsü Hüseyin Hüsnü Efendi

4.Müessesat-ı Diniyye ve Vakfiye Müdürü Mehmet Celil Efendi 5.Varna Mekatib-i İslamiye Müdürü Osman Nuri Efendi 6.Rusçuk Mekatib-i İslamiye Müdürü Mehmet Masum Efendi

7.Şumnu Muallimlerinden Süleyman Sırrı Efendi

8.Şumnu Muallimlerinden Hafız Abdullah Fehmi Efendi4-

Komisyon, 2 Ağustos'tan 15 Ağustos'a kadar Şumnu'da, "Kılak" mektebin- de, 1 O gün devam eden toplantılarında, verilen görevi titizlikle yerine getirmiş,

daha sonra da komisyonun aldığı kararlar Başmüftülük ile Hariciye ve Mezahip Bakanlığı tarafından tasdik edilerek yo'rürlüğe konulmuştur. Hariciye ve Meza- hip Bakanlığı'nın tasdiki, 2006 sayı ve 29 Ağustos 1922 tarihini taşımaktadır.5

Böylece, Medresetü'n-Nüvvab, 1913 tarihli İstanbul Anlaşması'nda ön-

görüldüğü şekle dayanılarak, 1922/1923 ders yılında Şumnu şehrinde açılmış

oldu. Nüvvab okuluna medrese ve rüşdiye mezunları kabul ediliyordu. Okulun

kız öğrencisi yoktu. Nüvvab talebelerinin resmi kıyafetleri beyaz sarık, koyu renk ceket ve pantolondu.

Eğitim Süreci ve Ders Programı

Kadı vekili ve müftü vekili yetiştirmek maksadıyla açılan Medresetü'n-Nüv- vab, "tali" ve "ali" olmak üzere iki bölümden müteşekkildi. Tali kısmı lise, ali kısmı

ise yüksekokul seviyesinde idi. Tali kısmına ancak 1933-1932 ders yılı sonunda

3 Nizamname-i Esasi, Program ve Dahili Talimatnamesi, Sofya 1924.

4 İsmail Cambazov, Medresetü'n-Nüvvab Anılar - Belgeler, Ahmed Davudoğlu Vakfı Yayınları, Sofya 200S, s. 156.

5 İsmail Cambazov, a.g.e., s. 157.

(4)

Maarif Bakanlığı'nca lise statüsü verildi. Lise statüsü verilmesinde, o sırada,

okul bitirme imtihanlarına Bulgar Eğitim Bakanlığı temsilcisi olarak katılan Prof.

Hindelof'un verdiği müspet raporun etkisinin olduğu söylenmektedir.

Başlangıçta öğretime tali kısım ile başlanmış, ali kısmın açılışı ise, ancak 1930'da 8. eğitim-öğretim yılında mümkün olabilmiştir.

Ali

kısmın açılışından sonra yalnız bu kısmın mezunları müftü olabiliyordu.

Medresetü'n-Nüvvab'ın ilk programı; içinde başmüftülük, müftülük yapmış değerli hocalar, müftüler ve seçkin öğretmenlerin yer aldığı 1 O kişilik bir ko- misyon tarafından hazırlandı. Komisyonun asıl hedefi kurulacak müessesenin

adının Medresetü'n-Nüvvab olmasıyla birlikte müftü veya müftü naibi yetiştir­

mekten ziyade acil ihtiyaçları karşılamaya yönelik Q_ğretmen yetiştirmekti. Med-

resetü'n-Nüvvab'ın programıyla ilgili bu gelişmeler bölgede. uzun yıllar devam eden fikri tartışmaların temelini oluşturmuş, nihayet eğitim görmüş çok az sayı­

daki insanın üç gruba ayrılmasına sebep olmuştur. Bunların ilki çağın bilgileriyle donanmış din alimi yetiştirmeyi hedefliyordu. İkinci grubu teşkil eden ıslahatçı ve ittihatçılar Medresetü'n-Nüvvab'ın mevcut haliyle tesisi için çaba gösteriyor- du. Üçüncü gruptakiler ise din eğitimine tamamen karşı olan Batılılaşma yanlısı gazetecilerden oluşmaktaydı.6

Programın hazırlanmasından sonra 1. ve il. sınıflar teşekkül etti ve hemen öğretime başlandı. Esasen, program geniş konuları kapsayıcı olarak hazırlan­

mış, Türk Tarihi ve Türk Edebiyat Tarihi gibi konuları da ihtiya etmiş olmasına rağmen, Nüvvab okulunu sadece din okulu diye yanlış tanımlayanlar da olmuş­

tur.

6 İbrahim Hatiboğlu, a.g.m., s. 344 ..

(5)

TÜRKİYE DİYANET VAKFI . İslam Dünyasinda Diri Eğitimi ve Ögretillli

1 Kur'an-ı Kerim 2

2 Fıkıh 2 3 4 4 4

3 Arap Dili ve Edebiyatı 6 5 5 3 4

4 Fars Dili ve Edebiyatı 2 1 1

5 Türk Dili ve Edebiyatı 3 3 3 2 2

6 Bulgar Dili ve Edebiyatı 2 2 3 2 2

7 Coğrafya 2 2

8 Tarih-i İslam ve Umumi 2 2 2 2

9 Ulum-ı Riyaziyye (Matematik) 2 3 3 2 10 Ulum-ı Tabiiyye (Tabiat İlimleri) 2 1 1 2

11 Hikmet (Fizik) ve Kimya '2 2 2

12 Mantık ve Adab ' 2.

13 Kelam 5

14 Fenn-i Tedris ve Terbiye (Pedagoji) 5 5

15 Bulgar Kanunları 2

16 İlm-i Ahlak

17 Bulgar Tarihi ve Coğrafyası 2 3

18 Hüsn-i Hat

19 Resim 1

TOPLAM 27 27 27 28 28

Tablo 1: Medresetü'n-Nüvvab'ın 1920 yılında hazırlanan müfredata göre hafta- lık ders ve saatlerF

Nüvvab'ın tali kısmına lise statüsü verilince 1933'de Pedagoji, Tabakat (Jeoloji),

Beden Terbiyesi, El İşleri ve Musiki dersleri ilave olunmuştur.

Öğretim Kadrosu

Medresetü'n-Nüvvab'ta görev yapan öğretmenler çeşitli yerlerde yetişmiş- lerdir. 1935'te Medresetü'n-Nüvvab'ın ali kısmından mezun olan isma·il İbrahim, Hafız Nazif Osman, Mehmet Halil Hüseyin de mezun oldukları okulda öğretmen olarak görev yapmışlardır.

7 İsmail Cambazov, a.g.e., s. 170.

(6)

ıgaristan Müslümanlarının Yüzyıllık Din Eğitimi Kurumu - Medresetü'n-Nüvvab I Asan RİSTEMOV

Okulun ali kısmından mezun olan Muharrem Abdullah, Osman Seyfullah ve Ahmed Hasan Davud (Ahmed Davudoğlu), Başmüftülük tarafından Mısır'da­

ki El-Ezher Üniversitesi'ne gönderilmişlerdi. Bunlardan başka, daha önce istan- bul'a göç eden İsmail Mehmet de istanbul'dan gelerek Mısır'daki bu gruba katıl­

mış ve kendisini Ezher'de yetiştirmişti. 1940-1941 ders yılında adı geçen üç kişi Mısır'dan dönerek, Nüvvab'a öğretmen oldular.

Okulun ilk mezununu verdiği 1926-1927 yılı öğretmen kadrosu şöyleydi:

1-Emrullab Feyzullah (Müdür) 2-Yusuf Ziyaeddin (Ezberi) 3-Mustafa Hayri

4-Süleyman Sırrı

5-Halil Hasan 6-Ahmed Kemal 7-Hasip Safveti 8-Rüstem Cemal 9-Mustafa Reşit

10-Ali Rıza

Okulun ilk müdürlük vazifesini Emrullah Feyzullah Bey yaptı. Kuruluşun­

dan 1941 yılına kadar bu görevi yürüttü. Ondan sonra Yusuf Ziyaeddin (Ezheri) müdür oldu. 1944'te siyasi iktidarın değişmesi ile 1945'te Yusuf Zjyaeddin mü- dürlük görevinden alındı. Yerine Ahmed Hasan (Davudoğlu) müdür tayin edildi.

Medresetü'n-Nüvvab'ın liseye çevrildiği 1947 yılında Ahmed Hasan (Davudoğ­

lu) da değiştirilerek, müdürlük görevi Beytullah Ahmed Şişmanoğlu'na verildi.

Komünizm Döneminde Medresetü'n-Nüvvab

Bulgar Komünist Partisi (BKP)'nin 9 Eylül 1944 tarihinde gerçekleştirdiği

ihtilalden kısa bir süre sonra Bulgaristan Türk Azınlığı Konferansı'nda Medre- setü'n-Nüvvab'ın bir Türk lisesine çevrilmesi, Bulgar liseleriyl_e eşit haklara sa- hip olması, ali kısmının da Yüksek Pedagoji Enstitüsü'ne dönüştürülmesi tekİif edilmişti. Bu süreçle birlikte milli duygulann dini hissiyatla çatıştığı şeklindeki bir algılama sonucu okulun dini niteliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar başlatıldı ve sadece sembolik olarak Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersiyle Muamelat-ı diniyye dersleri bırakıldı. 1945-1946 öğretim yılında eğitim süresi beş yıldan dört yıla indirildi. ic;fareciler ve bazı hocalar görevden uzaklaş-

(7)

tırıldı. Ayrıca ilk defa Medresetü'n-Nüwab'a kız öğrenci kaydedildi. 1949 yılında

din dersleri kaldırıldı ve okul Nazım Hikmet Türk Lisesi adını aldı. Bu şekilde de devam edilmesi halinde komünist rejimi, kendilerine göre zararlı gördükleri bu okulu 1950 yılında çıkarılan bir karar ile kapattı.8

Açık kaldığı yirmi yedi yıllık (1923-1950} süresi boyunca Bulgaristan Müslü-

manların din eğitimi alacakları tek okul olarak faaliyet göstermiş, bunun yanın­

da da acil ihtiyaç olan kaliteli, şuurlu ve çağdaş bilgilerle donanımlı öğretmen­

ler yetiştirmiştir.

Demokrasi Dönemi ve Medresetü'n-Nüvvab'ın Yeniden Açılması

Bulgaristan'da yaşayan Müslüman topluluğun yetişmiş din elemanlarına

olan ihtiyacı karşılamak üzere daha önce bahsedilen 1913 yılında Osmanlı Dev- leti ile Bulgaristan arasında imzalanan İstanbul Antlaşması'na istinaden Med- resetü'n-Nüvvab ancak 1922-1923 eğitim-öğretim 'yılında açılabilmişti. Açık ·

kaldığı 27 senelik dönemde tali ve ali olmak üzere iki kısımda öğretim faaliyeti

göstermiş, ardından komünistler iktidarı ele geçirince önce Türk lişesine dönüş­

türülmüş, daha sonra ise 1950 yılında kapatılmıştır.

1 O Kasım 1989 yılında Bulgaristan Cumhuriyeti için yeni bir dönem başla­

mış, demokratik sürece yavaş yavaş geçilmişti. Bu olumlu gelişmelerin ardından

Bulgaristan Müslümanları insani hak've hürriyetlerini resmi olarak yavaş yavaş

elde etmeye başladılar. Müslümanların 45 yıl boyu_nca din eğitimi almalarının yasaklanmış olduğu bir dönemden sonra Bulgaristan Müslümanları Başmüftü­

lüğü'nün talebi ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın 92.00-203 sayı ve 08.08.1990 ta- rihli emirnamesiyle Şumen (Şumnu}'da Medresetü'n-Nüvvab'ın yerine üç yıllık

Nüvvab Din Okulu açılmıştır. Ancak 1992-1993 eğitim-öğretim yılında dört yıla çıkarılan lisenin adı; Milli Eğitim Bilim ve Teknoloji Bakanlığı'nın 23.10.1995 tarih ve PD-14-96 sayılı kararıyla "Genel Din Eğitimi Okulu" olarak ismi değiştirilmiştir.

Halen bu adla eğitim-öğretim faaliyetlerini.sürdürmektedir.

Eskiden beri Medresetü'n-Nüwab olarak tanınan ve Bulgaristan'ın Şumnu

şehrinde bulynan bu okul iki katlı bir binaya sahiptir. Ayrıca okul binasının ya-

nında ve bu eğitim kurumuna bağlı bir de yurt mevcuttur ki, her ikisi de Os-

manlı tarihi eserlerinden olan ve "Tombul Camii" adıyla ün salan mimari abi~

denin karşısında bulunmaktadır. Okul binasının birinci katında 4, ikinci katında

2 sınıf odası, bir bilgisayar laboratuvarı ve kütüphane bulunmaktadır. İki katlı 8 Hatiboğ!u, a.g.m., s. 345.

(8)

olan erkek öğrenci yurdunun birinci katında günde ücretsiz üç öğün yemek verilen geniş bir yemekhane, ikinci katta ise bir sınıf odası ve üç yatakhane bu-

lunmaktadır. Kız öğrenci yurdu ise 3 yatakhaneye, 1 çalışma odasına, geniş bah- çeye ve oyun sahasına sahiptir.9

Yeniden açılm_ış olduğu 1992-1993 yılından 2005-2006 eğitim-öğretim yılı

sonu itibariyle Şumnu İmam-Hatip Lisesi'nden toplam mezun öğrenci sayısı 398'dir. Mezun olanların yıllara göre dağılımı konusundaki kesin bilgi elde edi-

lemediği için toplam sayı verilmiştir.10 Ayrıca 1923 ile 1950 yılları arasındaki dö- nemde mezun olanların listesi bugün mevcut olup, Başmüftülük arşivinde ko-

runmaktadır. Söz konusu dönemde tali kısmından 677, alt kısmından ise on beş yılda (1945-1930) altmış yedi (67) öğrenci olmak üzere 744 kişi Medresetü'n- Nüwab'tan mezun olmuştur.

Bazı Öğretmenlerin Hayat Hikayeleri

Süleyman Sım Efendi (Tokay)

Yıl 1948. Bulgaristan artık dört yıldır "Halk idaresi" tarafından yönetiliyor.

Bu dört yıl zarfında komünistler, "Halk adına" halkın elinde avucunda bulunan her şeyi almışlar, muhalefeti yasa dışı ilan ederek, memlekette terör havası estir- meye başlamışlardır. Karşıtlarını sindirme, yıldırma yolunu tutmuşlardır. Boyun

eğmeyen de, casus, bozguncu, halk düşmanı ilan edilerek darağaçlarına çekil- mekte, hapislere atılmakta, toplama kamplarına gönderilmektedir.

. .

Bütün Bulgaristan'da toplumsal teşkilatlar, böyle ağır bir durumda yapı-

lan Bulgar Komünist Partisi'nin (Aralık 1948) V. Kongre kararlarını incelemeye başlamışlardır. Süleyman Sırrı Efendi de sosyalist demokrasisi, halk demokrasisi hakkında bir konferans verir.

Öğrencilerin, hocaların doldurduğu salona gelir, kürsüde ağır ağır konuşmaya başlar. Baştan demokrasi kavramının ne demek olduğunu anlattıktan sonra, tarihi gelişme içinde demokrasi denilen idare şeklinin hiçbir yerde uygulanmadığını vurgulayarak ve meseleyi gündemdeki konulara dayandırarak şunları söyler:

9 Enfes Ali Mehmed, Bulgaristan'da Bir Din Eğitimi Öğretimi Kurumu Olarak İmam-Hatip Liseleri - Beklenti ve Sorunlar; yayınlanmamış yüksek lisans tezi, U.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2007, s. 19.

10 Enfes Ali Mehmed, a.g.e., s. 20.

(9)

TÜRKİYE DİYANET VAKFI

-Şimdi gelelim konumuz olan "halk demokrasisi"ne. Georgi Dimitrov, Bul- gar Komünist Partsi'nin V. Kongresi'nde okuduğu raporda "halk demokrasisi"

kavramını ortaya attı. Bu tür demokrasinin dört alamet-i farikasını (onu öteki demokrasi türlerinden ayıran özelliklerini) gösterdi. Sovyet demokrasisi ile

"halk demokrasisi" arasındaki farklarını anlattı. Bugün Sovyet demokrasisi diye bir şey yoktur. Bizzat Stalin, Sovyet demokrasisinin proletarya diktatörlüğünün bir şekli olduğunu söylüyor. Hiçbir diktatörlükte demokrasi yoktur. Faşist ital- ya'da, Almanya'da siyasette muhalefet partileri varken dahi demokrasi yoktu.

Bir avuç faşistin diktatörlüğü vardı. Komünist Partisi'nden başkasına yaşama ve çalışma hakkı tanımayan Stalin zindanında ise, faşizmden dolayı koyu, amansız bir diktatörlük, barbarlık vardır.

Bu beklenmeyen çıkışa salonda herkes şaşakalır. Yolkesicilerin kol gezdiği korkunç bir zamanda böyle bir konuşma yapacağı hiç kimse ummamıştır. Fakat o, salondaki buz gibi

havayı hiç fark etmemişçesine, demokrasi dersine aynı ruhta devam etmiş­

tir. Yiğitlik, medeni

cesaret örneği, abide insan.11 Hafız Nazif Efendi

Yirminci yüzyılın tam başında, 1900 yılında Şumnu'nun Yusuthanlar (Pris- toe) köyünde doğup büyüyen Hafız Nazif (Konuk) Medresetü'n-Nüvvab'ın ali kısmını bitirmesinin hemen sonrasında aynı okula öğretmen olarak atanmıştır.

Çok iyi bir pedagog, ciddi bir öğretmen olarak şöhret kazanmıştır.

Öğrencisi olan İsmail Cambazov onu: "Bu kadar akademisyen, profesör ve doçentten ders dinledim, ama onun kadar ustaca konuşan, ne anlatırsa anlatsın öğrencilerin dikkatini 45 dakika ders üzerine toplayan birini görmedim. Dersin son cümlesini bitirir bitirmez zil çalar, hiçbir zaman söylenmedik cümlesi kalmaz."12

şeklinde tarif etmektedir.

Osman Kılıç Efendi

Nüvvab hocalarının en genci olan Osman Kılıç, öğretmen olduğu dönemde öğrencilerin birçoğundan belki de sadece birkaç yaş büyüktür. Kendisini daima

11 Cambazov, a.g.e., s.117-118.

12 Cambazov, a.g.e., s. 119.

(10)

bir hoca olarak değil de daha fazla ağabey olarak kabul eden öğrencilerinin, da- ima arasında bulunmuştur. Bütün etkinliklere katılır, onlarla oynar, şenlenirmiş.

Hem Öğrenci Komitesi'ne, hem de ayrı ayrı kişilere yardımını esirgememiştir.

Osman Kılıç, akranları tarafından yüksek boylu, dolgunca vücutlu, yakışıklı

bir adam olarak tarif edilir. Daima şık, zevkli giyimi ile herkesin dikkatini çekmiş­

tir. Fakat onun asıl özelliği güzel konuşma yeteneği olduğu belirtilmektedir.13 Osman Seyfullah Efendi (Keskioğlu)

Burgas sancağının Karnobat ilçesine bağlı Rupça köyünde doğan Osman Seyfullah, Kahire'deki Camiu'f-Ezher'i bitirdikten sonra Medresetü'n-Nüvvab'a hoca olarak atanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı dersleri vermiştir. Meslektaşları

tarafından da çok akıllı olduğu kabul edilen Osman Seyfullah'ın iki kusuru oldu-

ğu söylenmektedir. Birincisi, "bilgisini satacak ağzı yoktu. Konuşmasını işitip de kendisini tanımayan insan, "Bu zayıf çocuğun bu büyük hocalar arasında ne işi

var"14 diye sorabileceği ifade edilmiştir. Bir de son derece mütevazi, mahçup bir insan olduğu anlatılmaktadır. Bir defa olsun, "ben şunu yaptım, bunu yaptım"

gibi sözler ağzından hiç çıkma, hep başkaları yapıyor, o bir şeyler yapamıyor

izlenimi vermiştir.

Osman Seyfullah'ın kuvveti kalemindedir. Ağzı ile dile getiremediği şeyleri

kuvvetli kalemi ile ifade etmektedir. Öğretmenlerin arasında tek yazar kendi- sidir. Daha öğrencilik yıllarında başladığı gazeteciliği geliştirmiş, hocalığı es-

nasında artık kendini şiire, düz yazıya vermiştir. Rehber, Medeniyet ve Dostluk gibi zamanın sağcı gazetelerinde birçok şiirleri, öyküleri vardır. Ancak komünist ihtilalinden sonra hem kendisini koruyan kalkan olarak, hem de yeni hayatı te- rennüm etmek için yazıp Işık, Halk GenÇ/iği ve Eylülcü Çocuk gazetelerinde ya-

yınlattığı şiir ve öyküleri pek o ·kadar içinden gelerek yazmadığı için zayıftırlar.

Belki de bundan dolayı Türkiye'ye gittikten sonra edebiyatçı ve sanatçı olama-

yacağını kabul ederek kendisini tamamen dini ve tarihi araştırmalara vermiş ve gerçekten çok ciddi ve .kaynak kitaplar yazmıştır.

Türkiye'deki Etkileri

Hafız Yusuf Şinasi, Yusuf Afiş, Şakir İbrahim Haksöz, Halil Aliosman Aydoğan, Muharrem Devecioğlu, Sabri Çelik, Hafız Mehmedali vs. şahsiyet sahibi, idea- list, kendi dalında birer bilgin ve uzman eğitimci olan bu öğretmenler, ihtilal

13 Cambazov, a.g.e., s. 121.

14 Cambazov, a.g.e., s. 123.

(11)

TÜRKİYE DİYANET VAKFI

(9 Eylül 1944) öncesi Bulgaristan'da Medresetü'n-Nüvvab'ta görev yapmışlardır.

Bu hocalar, 1947-1926 yılları arasında 22. mezuniyet döneminde 677 öğrenciyi yetiştirerek mezun etmişlerdir. Bunların hemen hemen hepsi Bulgaristan Müs-

lümanlarının kültürel, eğitim ve dini hayatında çok büyük rol oynamışlardır.

Süleyman ömer'den başlayarak MehmetTopçu'ya kadar (Süleyman Ömer, Akif Osman, Hasan Adem, MehmetTopçu) bütün Başmüftüler, vilayet ve kaza müf- tüleri, şer'iyye katipleri ve öteki din görevlileri Nüvvab mezunlarıdır. Eğitim ağı

ilkokuldan Nüvvab'ın ali kısmına kadar Nüvvablıların elinde bulunmaktaymış.

Rüşdiyelerde öğretmenler de, müdürler de onlardan olmuştur. Ülkenin ilk Müs- lüman yazarları, çizerleri, gazetecileri ve toplum bilimcileri hep Nüvvablı'dır.

Komünist ihtilalinden sonra ilk Bulgar Millet Meclisi'ne seçilen beş Türkten ikisi Nüvvablıdır- Razgratlı Sabri Demirov ve Omurtaglı İsmail Sarhocov.15

Bir yüz yıl boyunca Bulgaristan Müslümanlarının kültürüne, eğitimine ve din işlerine paha biçilmez hizmetlerde bulunan Nüyvab hocaları kendilerini asıl

Türkiye'ye göç ettikten sonra göstermişler. 1949-1951 yıllarında yaşanan toplu göç Nüvvab hocalarının tamamına yakınını, mezunlarının yüzde 95'ini almış, götürmüş, burada kalan Müslümanları başsız, öndersiz ve hatısız-hocasız bı­

rakmıştır.

Birisi kaybetmiş, ötekisi bulmuş dercesine büyük göç Türkiye Müslüman- larına yaramıştır. 1950'1i yıllarda ora.da taze taze açılmaya başlayan İmam-Hatip Okulları'nda, Yüksek İslam Enstitüleri'nde, sayıları artırılan müftülüklerde gö- rev alacak yeterli hoca bulunmamaktadır. Bu kıtlıkta Nüvvab hocaları ve me-

zunları rahmet olarak Türkiye'ye iltica etmişlerdir.Türkiye Cumhuriyeti'ne nur

götürmüşler, ziya saçmışlardır. Pek tabii ki, hizmet erlerinin başında Ezherliler

gelmiştir. Türkiye'ye varır varmaz hemen beşine de hazırlığına ve bilgisine layık

görevler verilmiştir. Şeyh Efendi (artık Yusuf Ziyaeddin Ersal) çalışma hayatını

Diyanet İşleri Başkanlığı Mushaflar Kurulu Başkanı olarak noktalamıştır.

İsmail Ezherli hoca da Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'na kadar

yükselmiştir. Osman Seyfullah (artık Osman Keskioğlu olarak) yıllarca Din İşleri

Yüksek Kurulu üyesi olarak çalışmıştır. Muharrem Devecioğlu (1914-1957), Di- yanet İşleri Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Kurulu'nda çalışırken Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Hacı Ahmet (Türkiye'de Davudoğlu soyadıyla) Yüksek İslam Enstitüsü'nün kurucularından biri olup belirli bir zaman bu önemli eğitim müessesesinin müdürlüğünü de yapmıştır.

1S Cambazov, a.g.e., s.134.

(12)

·•~~'"'"'m Müslümanlarının Yüzyıllık Din Eğitimi Kurumu - Medresetü'n-Nüvvab /Asan RİSTEMOV

Ezherli hocalardan dördü -Şeyh Efendi, Hacı İsmail Ezherli, Osman Keski- oğlu ve Ahmet Davud oğlu - vazifeten verdikleri dini hizmetler yanı sıra, İslami ilimlere ilişkin birçok kaynak kitap yazmışlar, değerli dini eserleri Arapça'dan Türkçe'ye çevirmişlerdir. Ahmet Davudoğlu'nun "Sahih-i Müslim Tercemesi ve

Serhi'rı6, "Kur'an-ı Kerim ve izahlı Meaırrı1, Osman Keskioğlu'nun"Kur'an Bilgileri"18,

"İslam Hukuku Tarihi~ "Kur'an-ı Kerim'in Türkçe'ye Çevirisi~ "Bu/garistan'da Türkler~

"Bulgaristan Müslüman/an ve İslam Eserleri" gibi değerli eserleri bugün de kay- nak kitaplar olarak faydalanılmaktadır. Osman Keskioğlu'ı:ıun "İslam Hukuku Tarihi': Ahmet Davudoğlu'nun "Kur'an-ı Kerim ve izahlI Meali" bugün de en çok basılan ve satılan kitaplar arasında bulunmaktadır.

Sadece Ezherliler değil, bütün öteki Nüvvab hocaları da Türkiye'de kültür ve eğitim alanında büyük hizmetler vermişlerdir.-örneğin: "Sarıklı İntegral"

denilen Bursa'nın Karacabey ilçesinde 21 yıl müftülük yapan ve Bursa'daki Ulu Cami cemaati Cuma günleri her hafta vaaz veren Müftü Yardımcısı Bulgaristan göçmeni Hafız Nazif Hoca'yı hala şükranla hatırlamaktadır. Öteki meslektaşı Ha- lil Aliosman da Bursa vilayetinde yıllarca müftülük ve vaizlik yapmıştır. Yaşlı Is- partalılar sevimli müftüleri İsmail Akdere'yi hala şükran ile anmaktadır. İbrahim Halil Tanır Türkiye'de kendisini kütüphaneciliğe vermiştir. Yıllarca Fatih-Millet, Köprülü ve Süleymaniye kütüphanelerinde çalışmıştır. "Kader Kurbanı" abide eserini yazan Osman Kılıç hoca ise çalışma hayatını Türkiye Cumhuriyeti Dış iş­

leri Bakanlığı'nda tamamlamıştır.

Çok dikkate değer bir durumdur ki, Türkiye~ye nur götüren ve saçan Nüvvab

hocaları orada da müderrislikten vazgeçmemişlerdir. Hem sorumlu görevleri- ne devam etmişler, hem de etraflarındaki İlahiyat Fakülteleri'nde, İmam-Hatip Okulları'nda ve değişik liselerde ders vermişlerdir. Osman Keskioğlu ve İsmail Ezherli Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde müderrislik de yapmışlardır.

Halil Aydoğan çalışma hayatını Bursa Uludağ Üniversitesi ilahiyat Fakültesi'nde Osmanlıca hocası olarakbitirmiştir. Isparta Müftüsü İsmail Akdere İmam-Hatip Lisesi'nde, Karacabey Müftüsü Mehmet Halil Öztürk de Karacabey Lisesi'nde ders vermişlerdir.

Nüvvab'ın sadece hocaları değil, mezunları da Türkiye Cumhuriyeti'ne nur

taşımışlar ve saçmışlardır. Nüvvablıların birçokları Anavatan'da öğretmen ve din

16 bkz.:AhmedDavudoğlu, Sahih-i Müslim Tercemesi ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, c.1-Xll, İstanbul 1974.

17 bkz.:Kur'an-ı Kerim ve izahlı Meali, haz. Ahmed Davudoğlu, Çile Yayınları, İstanbul 1988.

18 bkz.: Osman Keskioğlu, Kur'an Tarihi ve Kur'an Hakkında Ansiklopedik Bilgiler, Nebioğlu Yayınevi, İstanbul 1953.

(13)

görevlisi olarak hizmet vermişlerdir. Kimileri de Türkiye'de birçok hayırlı hizme- te öncülük etmişler, sivil toplum kuruluşları içerisinde aktifrol almışlardır. Ör- neğin, Bursa imam-Hatip Okulu'nun kuruluşundan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin binasının inşasına kadar önemli hizmetler yapan Ali Öztürk bun- lardan birisidir.19 Üniversite ve yüksekokullarda doçentliğe, profesörlüğe kadar

yükselmişlerdir.

Medresetü'n-Nüvvab Hakkında Yazılan Bir Şiir

Mektebim "Nüvvab"20

Selam sana sevgili mektebim, adı "Nüvvab~

Öğreniyoruz sende nice ilim ve ddab Sende atıldı bu dzbenliğimin temeli, Yurduma, milletime daim hizmet emeli.

Bekliyor bizi mektep, cami, mihrap ve minber, ''Alimler varisimdir" buyurdu Hak Peygamber.

Duyulmalıdır Kur'an'ın, İs/am'ın gür sesi.

İnsanlığın kurtarıcı, mukaddes nefesi.

Saygı sana ey benim ilm ü irfan oc~ğım,

Ruhuna, ruhaniyetine hep uyacağım.

Şanlı bir geçmişin var, e_serisin ecdadın,

Sahip çıkacaktır sana vefakar ahfadın.

Seni açan, senden geçen eslafı anarım, Hocalarıma dualar, Kur'an/ar sunarım.

Pek çok hatıralarla veda ederken sana, Gönlüm senle dolu hakkını helal et bana . .

Niyazım şudur Rabbimden: Ebedi yaşa "Nüvvab"

Ya Müfettiha'/-ebvab, iftah fena hayra'l-bdb!

19 Ali Öztürk, Bulgaristan'dan Türkiye'ye Rumeli'den Bursa'ya Hayatım ve Hatıratım, haz.

Mustafa Öcal, Düşünce Kitabevi, İstanbul 2004.

20 Bu şiir Hafız Müzekkii Gürbüz (İboşoğlu) tarafından yazılmıştır. Bkz. Cambazov, a.g.e., s. 12.

(14)

Bibliyografya

CAMBAZOV İsmail, Medresetü'n-Nüvvab Anılar - Belgeler, Ahmed Da- vudoğlu Vakfı Yayınları, Sofya 2005.

DAVUDOGLU Ahmed, Kur'an-ı Kerim ve izahlı Meali, Çile Yayınları, İstan­

bul 1988.

---~ Sahih-i Müslim Tercemesi ve Şerhi, Sönmez Neşriyat, İstanbul 1974. HATİBOGLU İbrahim, "Medresetü'n-Nüvvab'~ DİA, C. 28, İstan­

bul 2003.

KESKİOGLU Osman, Kur'an Tarihi ve Kur'an Hakkında Ansiklopedik Bil- giler, Nebioğlu Yayınevi, İstanbul 1953.

MEHMED Enfes Ali, Bulgaristan'da Bir Din Eğitimi Öğretimi Kurumu Olarak İmam-Hatip Liseleri - Beklenti ve Sorunlar, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, U.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2007.

Nizamname-i Esasi, Program ve Dahili Talimatnamesi, Sofya 1924.

ÖZTÜRK Ali, Bulgaristan'dan Türkiye'ye Rumeli'den Bursa'ya Hayatım ve Hatıratım, haz. Mustafa Öcal, Düşünce Kitabevi, İstanbul 2004.

Ycras 3a ,QyxoBHOTO Ycrpoılıcrso 111 Ynpas11eH111e Ha Mıocıo11MaH111Te s

ı..tapcrso obnrap111ı:ı, ,QB, 6p.26.06.1919/65.

Referanslar

Benzer Belgeler

BÜYÜKALACA, Orhan Nadir, Kırgızistan'da Din Eğitimi ve Kırgızistan Müslü- manları Dini İdaresi, yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensti-

Müftülük elemanları içinde "Müftü Muavini" ve "Müsevvit" vazifelerini ifa etmekte olan iki kişi dışında İlahiyat Fakültesi mezunu olmadığı

eğitime taşıma yeterliği olmayan Franko-Arap ve Anglo-Arap okullarının eğitim kalitesini yükseltmek için ders programları, ders kitapları ve diğer eğitim

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü mezunlarının istihdamı, mezuniyet sonrası güncel durumlarını belirleyerek

Kur'an, tefsir, hadis, akaid, fıkıh, İslam tarihi, ahla~ 2, Arnavutça, Arap dili, Türk dili, İngilizce, müdafaa, pedagoji-mantık, psikoloji) beden eğitimi... KOSOVADA

Günümüzde Bosna Hersek'te dini eğitim, Devlet okullarında- ilköğretim ve liselerde, İslam Birliği Riyasetine bağlı mekteplerde, medreselerde, Saray Bos- na'daki

Dünya bunları konuşuyor, bizim artık bu tip yapılanmalara girmemiz gerekli hatta Kültür Üniversitesi’nin kattığı bir çok şeylerden ben söyliyim

Son 3 yıl içinde mezun olanların lisansüstü eğitim alma durumlarına ilişkin veriler Tablo 9’da verilmiştir.. Mezunların lisansüstü eğitim alma durumları