• Sonuç bulunamadı

Bugünkü DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), vaktiyle GATT ad

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bugünkü DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), vaktiyle GATT ad"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bugünkü DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), vaktiyle GATT adıyla kurulmuş ve bir süre faaliyetini bu adla sürdürmüş olan örgütün yerini almıştır. 5 Kasım 1999 tarihinde, 43 yaşında Koreli bir köylü ülkesinden kalktı, İsviçre'ye GATT'ın merkezinin bulunduğu Cenevre'ye kadar gitti; GATT'ın genel merkez binasının giriş holünde karnına bıçağını saplayıverdi.

Koreli köylünün başvurduğu bu yöntemin savunulabilir bir yanı elbette ki yoktur; ne var ki ülkesinde içine

yuvarlandığı ekonomik çöküşün kaynağını ve asıl sorumlularını isabetle belirlediğinde de kuşku yoktu. Ayrıca bu olay, kitle iletişim araçlarıyla donanmış görünen günümüz dünyasında, insanların geniş bir bölümünün dertlerini anlatabilmek bakımından içinde bulundukları çaresizliği ve nasıl bir iletişimsizlik duvarıyla kuşatılmış olduklarını göstermesi bakımından da bir hayli düşündürücüdür.

Küresel İktidar Merkezleri

Küresel iktidarın, IMF, DTÖ gibi karar merkezlerinin dayattıkları politikaların Türkiye tarımı üzerindeki yıkıcı

etkileri, Türkiye Ziraatçılar Derneği gibi tarım kesiminin sorunlarını dile getiren örgütlerin başlıca yakınma konusunu oluşturmaktadır. TZD'nin 27.12.2005 tarihli Ulusal Tarım Kongresi'nin sonuç bildirgesinde de ısrarla vurgulandığı üzere, özellikle 1999'dan bu yana IMF programlarının ipoteği altına sokulmuş bulunan Türk tarımı çöküş noktasına gelmiştir. Bir zamanlar tarımdaki canlılığın sağlanmasında başlıca unsur olan tarım satış kooperatifleri her türlü destekten yoksun bırakılmışlar, işlevsizliğe terk edilmişlerdir. Köylü kendi kaderiyle baş başa bırakılmış; tarıma ayrılan pay hızla azalmış, 2006 bütçesinde binde 7'ye kadar düşmüştür.

Buna karşılık, rekabet etme durumunda olduğumuz ve bize bu politikaları dayatan ülkelerde tarıma yönelik mali destek sistemli olarak korunmaktadır. 2002 yılında Amerikan çiftçisi, yılda ortalama 20 bin dolar, Meksika çiftçisi 700 dolar kamusal destek almıştır. ABD'deki 25 bin pamuk işçisinin yararlandığı mali destek, bir Orta Afrika ülkesi olan Burkino Fasso'nun toplam yurt içi hasılası kadardır.

AB ve Tarım

Avrupa Birliği ortak tarım politikası çerçevesinde kendi ülkelerinin tarımına sağlanan mali destek, 2005 yılında 43 milyar Avro kadar olmuş; birliğin ortak bütçesinin yüzde 44'üne ulaşmıştır. AB'ye girmemizin önkoşulu olarak bizden istenen ise tarımsal nüfusun yüzde 10'a düşürülmesidir. Böylece, 20 milyon kadar insan daha tarım dışına atılacaktır. Esasen geçen yıl, tarımın istihdamdaki payı yüzde 34'ten yüzde 29,5'a düşmüştür. TÜİK verileri, 2005 yılının son çeyreğinde tarım kesimindeki istihdamın 1,5 milyon azaldığını göstermektedir. Bütün bunlar, tarımda oluşturulan işsizlik ve yoksulluk koşullarının sonucu olarak sağlanmıştır. Nitekim, ülkemizde kişi başına milli gelir 5 bin dolar olmasına karşılık, tarımda 1500 dolar civarındadır.

Yani, alınmayacağımız giderek daha da açıklık kazanmış bulunan AB hayali uğruna, tarımı bir işsizlik yuvasına dönüştürme hedefine odaklanmış bulunuyoruz. Öte yandan, tarım dışı kesimde, tarımdan kopan işgücünün

kapkaççılık gibi yollara malzeme olmaktan kurtarılmasını ve sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesini mümkün kılacak istihdam olanaklarının sağlanmakta olduğunu söylemenin de çok uzağında bulunmaktayız.

Gelir Adaletsizliği ve Sosyal Güvensizlik

Kuşkusuz, tarım içinde ve tarım dışında bir çığ gibi büyüyen işsizliğin çaresinin ülkede mevcut ve fakat acımasızca çarçur edilen potansiyelin istihdama yönlendirmesinde aramak gerekir. Ne var ki, gelir dağılımında büsbütün

belirginleşin bozulma, bu konuda aşılması giderek güçleşen bir engel oluşturmaktadır. Devleti küçültme çığlıkları arasında her türlü kamusal denetimden ve yönlendirmeden soyutlanan bir kesim, sahip olduğu geniş mali olanaklarla üretmeden, istihdam yaratmadan kazanç elde edebilme lüksüne erişmiş bulunuyor. Bu durumu 13 yıl kadar öncesinden gözlemleyen, İSO eski başkanlarından Memduh Hacıoğlu, "ülkenin kaymağını yiyen ve sayıları bini bulan rantiye aileler"in durumuna dikkat çekmişti.

Tarım kesimindeki çarpıklık, tarımda çalışanların sosyal güvenliği sorununa da ayrı bir boyut getiriyor. Gene küresel iktidarın karar merkezleri tarafından dayatılan ve "sosyal güvenlik reformu" denilen sürecin gerçekleşmesi halinde doğacak olumsuzlukların, tarım kesiminde daha da belirgin bir biçimde kendisini göstermesi kaçınılmazdır.

Bir sosyal güvenlik kurumunun gerçekliği, başka bazı koşulların yanı sıra gelirin yeniden dağılımına sağladığı katkıyla bağlantılıdır. Gerekli olan, yalnızca çalışan kişinin kendisinin ve işvereninin değil, yarattığı değerden yararlanan tüm toplum kesimlerinin özellikle de -işveren konumunda veya rantiye konumunda olsun veya olmasın- ödeme gücü olanların tümünün ödeme güçleri oranında, sosyal güvenliğin finansmanına katılmasıdır. Bunun yolu, devletin sosyal adalet temelinde sağladığı vergilerle sosyal güvenliğin finansmanında önemli bir pay üstlenmesidir. Özünde, sosyal sigorta ve sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi anlamına gelen olası değişikliklerin getireceği ve tarım kesiminde çalışan yoksul işçilerle bağımsız veya kendi hesabına çalışan durumundaki yoksul köylülerin sırtına

(2)

bindirilecek olan bir yapılanmanın, etkin ve anlamlı sonuçlar doğurması nasıl beklenebilir. Aladağlı Mıho

Tarımsal nüfusun karşı karşıya bulunduğu sorunlarla küresel iktidar merkezleri arasındaki bağlantıyı görmek her zaman kolay olmuyor. Konu buraya gelince 2002 yılı başlarında Diyarbakır'da HADEP'li belediyenin tiyatro topluluğu tarafından sahnelenen Aladağlı Mıho isimli oyunu anımsamadan edemeyeceğim.

Oyundaki Mıho, örneklerine çok rastladığımız yoksul bir köylü yurttaşımızı temsil ediyor. Mıho, yaşamı boyunca değişik kişiler tarafından çok ezilmiş, çok horlanmış. Oyunun sonuna doğru Mıho, bu kişilerden birisini yere sererek kurtuluşunu ilan ediyor. İlginç olan bu kişinin kim olduğudur. Bu kişi Mıho'yu kendi çapında dolandırmış olan mahalle bakkalıdır. Daha da ilginci, yanımda oturan HADEP'li avukatın verdiği yanıttır. "Ağaya ne oldu?" diye sorduğumda aldığım yanıt şu oldu: "Oyunun orijinal senaryosunda yere serilen ağaydı. Kişilik haklarına tecavüz olmasın diye onu çıkardık yerine bakkalı koyduk." Bu yanıttan sonra "bakkalın kişilik hakları yok mu?" diye sormaya gerek olabilir mi?

Aladağlı Mıho'nun içine düştüğü durum ve başına gelenler konusunda gerçek çözümün uluslararası sermayenin tasallutundan uzak, bir başka deyişle küresel iktidarın karar merkezlerinin etki alanının dışında bir Türkiye yaratmak olduğunu görmek ise, köyün ağasının bu bağlamda oynadığı olumsuz rolü görmekten çok daha zor olsa gerek.

Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI/ SBF Öğretim Üyesi Cumhuriyet Tarım ve Hayvancılık Eki / 13.06.2006

Bugünkü DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü), vaktiyle GATT adıyla kurulmuş ve bir süre faaliyetini bu adla sürdürmüş olan örgütün yerini almıştır. 5 Kasım 1999 tarihinde, 43 yaşında Koreli bir köylü ülkesinden kalktı, İsviçre'ye GATT'ın merkezinin bulunduğu Cenevre'ye kadar gitti; GATT'ın genel merkez binasının giriş holünde karnına bıçağını saplayıverdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

DTÖ'nün yayınladığı istatistiklere göre, dünya mal ithalatında Türkiye geçen yıl yüzde 4 düşüş sonrasında 242 milyar dolar ile 20’nci sırada yer aldı.. DTÖ

DTÖ kuralları geleneksel olarak hassas sektörler olarak kabul edilen tarım malları ticareti ve tekstil ve.. konfeksiyon ürünlerini

Küreselleşme hareketi geç- mişte, GATT çerçevesinde yapılan görüşmelerde üye ülkeler arasında gümrük tarifeleri ve diğer tarife dışı kısıtlamaların kaldırılması ya

Bunun için AB’nin öncelikle ikili ve bölgesel ticaret anlaşmalarını tekrardan gözden geçirmesi, ve daha önce kalkınma ve yakın çevre ülkeleri odaklı

Buna karşılık, toplantıya konuk konuşmacı olarak katılan AB Komisyonu Ticaret Genel Direktörü Yardımcısı Peter Balas, ABD Yönetimi’nde, DTÖ Doha Kalkınma

Ortak Pazar (Tarifelerin ortadan kaldırılması + Ortak Dış Tarife + Üretim. Faktörlerinin Dolaşımı) Gümrük Birliği

DTÖ Genel Direktörü Pascal Lamy, 14 Nisan 2009 tarihinde, Ticaret Politikaları Gözden Geçirme Birimi’ne finansal krizin ticarete olan etkisi üzerine sunduğu raporda,

Pazara giriş engeli niteliği taşıyan uygulamalar, genel olarak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)/Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) gibi çok taraflı ticaret