• Sonuç bulunamadı

Firdevsî-İ Rûmî’nin Süleymân-Nâme’si - 75. cilt : giriş- inceleme-tenkitli metin-dizin-sözlük, 1. cilt

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Firdevsî-İ Rûmî’nin Süleymân-Nâme’si - 75. cilt : giriş- inceleme-tenkitli metin-dizin-sözlük, 1. cilt"

Copied!
1318
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FİRDEVSÎ-İ RÛMÎ’NİN SÜLEYMÂN-NÂME’Sİ-75. CİLT (GİRİŞ- İNCELEME-TENKİTLİ METİN-DİZİN-SÖZLÜK )

DOKTORA TEZİ

Esra KİRİK

Enstitü Anabilim Dalı : Türk Dili ve Edebiyatı

Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet Mehdi ERGÜZEL

HAZİRAN– 2018

(2)
(3)
(4)
(5)

ÖNSÖZ

Çalışmaya konu olan eser Firdevsî-i Rûmî (Uzun Firdevsî)’ye ait Süleymân-nâme-i Kebîr yahut Kitâb-ı Kıssa-nâme-i Süleymân Aleyhi’s-selâm olarak bilinen eserin 75. cildidir.

Bu çalışma Sakarya Üniversitesi BAP Koordinötürlüğü tarafından “Doktora Tez Projesi”

kapsamında desteklenmiştir.

Doktora ders dönemimde kendilerinden ders aldığım kıymetli hocalarım Vahit Türk, Paki Küçüker ve Selçuk Kırbaç’a; eserin Arapça-Farsça bölümlerinin ve metninin okunmasında yardımcı olan hocalarım Prof. Dr. Ramazan Biçer, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Sosar ve Doç. Dr. Ozan Yılmaz’a; çalışma boyunca manevî desteklerini esirgemeyen sevgili hocalarım Doç. Dr. Şahru Pilten Ufuk, Doç. Dr. Vildan Serdaroğlu Coşkun, Doç.

Dr. Sibel Üst Erdem ve dostum Dr. Kadriye İzgi Şahpaz’a şükranlarımı sunuyorum. Tez savunma sınavımda katkılar sağlayan Prof Dr. Muharrem Tosun, Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Aydın ve Prof. Dr. Isıl Altun’a ayrıca teşekkür ediyorum. Yüksek lisansta danışmanım olan hocam Doç. Dr. Kenan Acar’a ve lisans dönemimden bu yana üzerimde büyük emeği bulunan hocam Prof. Dr. Mehmet Dursun Erdem’e minnet borçluyum. Süreç boyunca birlikte mesaide bulunduğum Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki güzide hocalarıma, sevgili araştırma görevlisi arkadaşlarıma desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. SBE müdürümüz Doç. Dr. Bedizel Aydın, sayın FEF dekanımız Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu ve Türk Dili ve Edebiyatı bölüm başkanımız Prof. Dr. Zikri Turan'a saygılarımı sunuyorum.

Çalışmanın her aşamasında ve attığım her önemli adımda yanımda olan ve beni “kızım”

demekle onurlandıran danışmanım, kıymetli hocam Prof. Dr. Mehmet Mehdi Ergüzel’e sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Rahmetli babamdan sonra bana ve kardeşlerime hem anne hem baba olan dünyanın en güçlü annesi Hürü Kirik’e; abim Mehmet Akif;

kardeşlerim Mihriban, Betül, İbrahim ve Halil’e hayatımda var oldukları, beni yalnız bırakmadıkları için teşekkür ediyorum. Çalışmamı, yokluğunu her geçen gün biraz daha hissettiğim, dimağımda hatırasını ve yüreğimde sevgisini taşımakla daima şeref duyacağım sevgili babam İbrahim Kirik’in aziz ruhuna ithaf ediyorum.

28.06.2018 Esra KİRİK

(6)

i

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR ... ix

İŞARETLER LİSTESİ ... xi

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ ... xii

ÖZET ... xiii

SUMMARY ... xiv

GİRİŞ ... 1

BÖLÜM 1: METNİN İMLÂ ÖZELLİKLERİ ... 34

1.1. Metnin Uygur ve Arap-Fars Yazı Geleneğini Aksettiren Yönleri ... 34

1.1.1. Metnin Uygur Yazı Geleneğini Aksettiren Yönleri ... 35

1.1.2. Arap-Fars Yazı Geleneği ... 36

1.2. Ünlülerin Yazılışları ... 37

1.2.1. /a/ Ünlüsünün Yazılışı ... 37

1.2.1.1. Kelime Başında /a/- Ünlüsü ... 37

1.2.1.2. Kelime Ortasında -/a/- Ünlüsü ... 38

1.2.1.3. Kelime Sonunda -/a/ Ünlüsü ... 38

1.2.2. /e/ Ünlüsünün Yazılışı ... 38

1.2.2.1. Kelime Başında /e/- Ünlüsü ... 38

1.2.2.2. Kelime Ortasında -/e/- Ünlüsü ... 39

1.2.2.3. Kelime Sonunda -/e/ Ünlüsü ... 39

1.2.3. /ı/, /i/ Ünlülerinin Yazılışları ... 39

1.2.3.1. Kelime Başında /ı/-, /i/- Ünlüsü ... 39

1.2.3.2. Kelime Ortasında -/ı/-, -/i/- Ünlüsü ... 40

1.2.3.3. Kelime Sonunda -/ı/, -/i/ Ünlüsü ... 40

1.2.4. /o/, /ö/ Ünlülerinin Yazılışları ... 40

1.2.4.1. Kelime Başında /o/-, /ö-/ Ünlüsü... 40

1.2.4.2. Kelime Ortasında -/o/-, -/ö/- Ünlüsü ... 41

1.2.4.3. Kelime Sonunda -/o/, -/ö/ Ünlüsü ... 41

1.2.5. /u/, /ü/ Ünlülerinin Yazılışları ... 41

1.2.5.1. Kelime Başında /u/-, /ü/- Ünlüsü... 41

(7)

ii

1.2.5.2. Kelime Ortasında -/u/-, -/ü-/ Ünlüsü ... 41

1.2.5.3. Kelime Sonunda -/u/, -/ü/ Ünlüsü ... 42

1.2.6. Kapalı /ė/ Ünlüsünün Yazılışı ... 42

1.2.7. Medli Elif’in Yazılışı ... 43

1.2.8. Hemze’nin Yazılışı ... 44

1.3. Ünsüzlerin Yazılışları... 44

1.3.1. /ç/ Ünsüzünün Yazılışı ... 44

1.3.2. /g/ Ünsüzünün Yazılışı ... 45

1.3.3. /└/ Ünsüzünün Yazılışı ... 45

1.3.4. /p/ Ünsüzünün Yazılışı ... 46

1.3.5. /s/ Ünsüzünün Yazılışı ... 46

1.3.6. /t/ Ünsüzünün Yazılışı ... 47

1.3.7. /╧/, /ġ/, /┌/ Ünsüzlerinin Kullanımı Üzerine ... 48

1.4. Bazı Eklerin ve Sözcüklerin Yazılışları ... 48

1.4.1. “ḳadar” Sözcüğünün Yazılışı ... 49

1.4.2. “ne” Sözcüğünün Yazılışı ... 49

1.4.3. “ile” Sözcüğünün Yazılışı... 49

1.4.4. “ki” ve “kim” Edatlarının Yazılışı ... 49

1.4.5. “içün” Edatının Yazılışı ... 50

1.4.6. i- Ek Fiilinin (Cevher Fiili) Yazılışı ... 50

1.4.7. Zamir n’sinin Yazılışı ... 50

1.4.8. Şeddenin Yazılışı ... 51

1.5. Arapça ve Farsça Sözcüklerin Yazılışları ... 51

1.5.1. Arapça ve Farsça Bağlama Grupları ve Tamlamaların Yazılışları ... 52

BÖLÜM 2: SES BİLGİSİ ... 54

2.1. Ünlüler ... 54

2.1.1. Ünlü Değişmeleri ... 54

2.1.1.1. i/e Meselesi (/i/>/e/, /e/>/i/, /i/>/ė/, /ė/>/e/, /e/>/ė/) ... 54

2.1.1.2. u/o ve ü/ö Genişlemesi ... 57

2.1.1.3. /ı/>/a/ Genişlemesi ... 57

2.1.2.4. /a/>/e/ ... 57

(8)

iii

2.1.2.5. /ö/>/e/ Düzleşmesi ... 58

2.1.2. Ünlü Uyumları ... 58

2.1.2.1. Önlük-Artlık Bakımından Ünlü Uyumu ... 58

2.1.2.2. Düzlük-Yuvarlaklık Bakımından Ünlü Uyumu ... 61

2.1.3. Ünlü Türemesi ... 83

2.1.4. Ünlü Düşmesi ... 84

2.1.4.1. Kelime Ortasında Ünlü Düşmesi... 84

2.1.5. Birleşme ... 85

2.1.5.1. Kalıplaşmış Sözcüklerdeki Birleşmeler ... 85

2.1.5.2. Geçici Birleşmeler ... 86

2.2. Ünsüzler ... 87

2.2.1. Ünsüz Değişmeleri... 87

2.2.1.1. Sızıcılaşma ... 87

2.2.1.2. Ötümlüleşme ... 91

2.2.1.3. Ötümsüzleşme ... 96

2.2.2. Ünsüz Benzeşmesi ... 97

2.2.3. Ünsüz Türemesi ... 97

2.2.3.1. -/y/- ve -/n/- Türemesi ... 97

2.2.3.2. Ses İkizleşmesi ... 99

2.2.4. Ünsüz Düşmesi ... 99

2.2.4.1. -/ġ/ ve -/g/ Düşmesi ... 99

2.2.4.2. -/ġ/- ve -/g/- Düşmesi ... 100

2.2.4.3. -/l/- Düşmesi ... 100

2.2.4.4. /y/- Düşmesi ... 100

2.2.5. Hece Düşmesi (Haploloji) ... 101

BÖLÜM 3: ŞEKİL BİLGİSİ ... 102

3.1. İsim ... 102

3.1.1. Çokluk Eki (+lAr) ... 102

3.1.2. İyelik Eki ... 102

3.1.2.1. Birinci Teklik Şahıs Eki (+m, +(U)m) ... 102

3.1.2.2. İkinci Teklik Şahıs Eki (+└, +(U)└) ... 103

(9)

iv

3.1.2.3. Üçüncü Teklik Şahıs Eki (+I, +(s)I) ... 103

3.1.2.4. Birinci Çokluk Şahıs Eki (+mUz, +(I4)mUz) ... 104

3.1.2.5. İkinci Çokluk Şahıs Eki (+└Uz, +(I4)└Uz) ... 104

3.1.2.6. Üçüncü Çokluk Şahıs Eki (+lArI) ... 105

3.1.3. Hâl Ekleri ... 105

3.1.3.1 İlgi Hâli (Genitif) Eki (+U└, +(n)U└) ... 105

3.1.3.2. Yaklaşma Hâli (Datif) Eki (+A, +(n)A, +(y)A) ... 106

3.1.3.3. Yükleme Hâli (Akuzatif) Eki (+(y)I) ... 108

3.1.3.4. Bulunma Hâli (Lokatif) Eki (+(n)dA) ... 110

3.1.3.5. Ayrılma Hâli (Ablatif) Eki (+(n)dAn) ... 110

3.1.3.6. Eşitlik Hâli (Ekvatif) Eki (+cA) ... 111

3.1.3.7. Vasıta Hâli (İnstrumental) Eki (+n, +IlA, +(y)IlA, +lA, +(y)lA, + IlAn) ... 113

3.1.3.8. Yön Ekleri ... 113

3.1.3.9. Soru Eki ... 114

3.1.4. Aitlik Eki ... 114

3.1.5. İsimden İsim Yapma Ekleri ... 114

3.1.6. Fiilden İsim Yapma Ekleri ... 122

3.1.6.1 Fiilimsiler ... 126

3.2. Zamir ... 134

3.2.1. Şahıs Zamirleri... 134

3.2.1.1. Birinci Teklik Şahıs Zamiri ... 134

3.2.1.2. İkinci Teklik Şahıs Zamiri... 134

3.2.1.3. Üçüncü Teklik Şahıs Zamiri ... 135

3.2.1.4. Birinci Çokluk Şahıs Zamiri ... 135

3.2.1.5. İkinci Çokluk Şahıs Zamiri ... 135

3.2.1.6. Üçüncü Çokluk Şahıs Zamiri ... 135

3.2.2. İşaret Zamirleri ... 136

3.2.2.1. Teklik İşaret Zamirleri ... 136

3.2.2.2. Çokluk İşaret Zamirleri ... 136

3.2.3. Dönüşlülük Zamirleri... 136

3.2.4. Belirsiz Zamirler ... 137

(10)

v

3.2.5. Soru Zamirleri ... 138

3.2.6. Bağlama Zamirleri ... 138

3.3. Sıfat ... 139

3.3.1. Niteleme Sıfatları ... 139

3.3.3.1. İşaret Sıfatları ... 139

3.3.3.2. Belirsizlik Sıfatları ... 140

3.3.3.3. Soru Sıfatları ... 141

3.3.3.4. Sayı Sıfatları ... 141

3.4. Zarf ... 141

3.4.1. Zaman Zarfları ... 141

3.4.1.1. İsim ve Sıfatlardan Oluşanlar ... 141

3.4.1.2. İsme Son Çekim Edatları Getirilerek Yapılanlar ... 143

3.4.1.3. Doğrudan Doğruya Edat ve Zarf Olanlar ... 143

3.4.2 Yer-Yön Zarfları ... 144

3.4.3 Miktar Zarfları ... 144

3.4.3.1. Doğrudan Doğruya Zarf Olanlar ... 144

3.4.3.2. Sıfatlardan Yapılanlar ... 145

3.4.4. Nitelik Zarfları ... 145

3.5. Edatlar ... 147

3.5.1. Bağlama Edatları (Bağlaçlar) ... 147

3.5.2. Son Çekim Edatları ... 149

3.5.2.1. Farsça Son-Çekim Edatları... 151

3.5.3. Soru Edatları ... 151

3.5.4. Kuvvetlendirme Edatları ... 152

3.5.5. Seslenme Edatları (Ünlemler)... 152

3.5.6. İşaret Edatları ... 153

3.6. Fiiller ... 153

3.6.1. Şahıs Ekleri ... 153

3.6.1.1. Birinci Tip Şahıs Ekleri (Zamir Kökenli) ... 153

3.6.1.2. İkinci Tip Şahıs Ekleri (İyelik Kökenli) ... 154

3.6.1.3. Üçüncü Tip Şahıs Ekleri (Emir Çekimi) ... 155

3.6.2. Fiillerin Basit Zaman Çekimleri ... 155

(11)

vi

3.6.2.1 Bildirme Kipleri ... 155

3.6.2.2. Tasarlama Kipleri ... 159

3.6.3. Fiillerin Birleşik Zaman Çekimleri ... 162

3.6.3.1. Hikâye ... 162

3.6.3.2. Rivâyet ... 164

3.6.3.3. Şart ... 165

3.6.4. Ek-Fiil (Cevher Fiili) ... 166

3.6.4.1. Geniş Zaman ... 166

3.6.4.2. Görülen Geçmiş Zaman ... 167

3.6.4.3. Duyulan Geçmiş Zaman ... 167

3.6.4.4. Dilek-Şart Kipi ... 168

3.6.5. İsimden Fiil Yapma Ekleri ... 168

3.6.6 Fiilden Fiil Yapma Ekleri ... 172

3.6.7. Birleşik Fiiller ... 178

3.6.7.1. İsim + Yardımcı Fiil ile Birleşik Fiil Yapma ... 178

3.6.7.2. İsim + Fiil ile Birleşik Fiil Yapma ... 184

3.6.7.3. Fiil + Fiil ile Birleşik Fiil Yapma ... 185

3.6.8. Fiillerde Soru (+mI) ... 186

3.6.9. Yabancı Unsurlar ... 187

3.6.9.1. Arapça Unsurlar ... 187

3.6.9.2. Farsça Unsurlar ... 187

BÖLÜM 4: CÜMLE BİLGİSİ ... 191

4.1. Yapısına Göre Cümleler ... 191

4.1.1. Basit Cümle ... 191

4.1.2. Birleşik Cümle ... 192

4.1.2.1. Şartlı Birleşik Cümle ... 192

4.1.2.2. İç İçe Birleşik Cümle... 193

4.1.2.3. Ki (Kim)’li Birleşik Cümle ... 194

4.1.2.4. Diğer Bağlama Edatlarıyla Kurulan Birleşik Cümleler ... 195

4.1.3. Eksiltili Cümle ... 196

4.1.4. Bağlı Cümle ... 196

(12)

vii

4.1.4.1. Sıralama Edatları ile Kurulan Bağlı Cümleler ... 197

4.1.4.2. Karşılaştırma Edatları ile Kurulan Bağlı Cümleler ... 198

4.1.4.3. Denkleştirme Edatları ile Kurulan Bağlı Cümleler ... 200

4.1.4.4. Cümle Başı Edatları ile Kurulan Bağlı Cümleler ... 201

4.1.5. Sıralı Cümle ... 208

4.2. Yüklemin Yerine Göre Cümleler ... 209

4.2.1. Kurallı Cümle ... 209

4.2.2. Devrik Cümle... 210

4.3. Yüklemin Türüne Göre Cümleler ... 211

4.3.1. İsim Cümlesi ... 211

4.3.2. Fiil Cümlesi ... 212

4.4. Anlamlarına Göre Cümleler ... 213

4.4.1. Olumlu Cümle ... 213

4.4.2. Olumsuz Cümle ... 214

4.4.3. Soru Cümlesi ... 215

4.5. Cümle Ögeleri ... 216

4.5.1. Yüklem ... 216

4.5.2. Özne ... 218

4.5.3. Nesne ... 219

4.5.4. Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı)... 220

4.5.5. Zarf Tümleci ... 221

BÖLÜM 5: METİN ... 223

5.1. Süleymân-nâme Nüshalarının Bulunması ve Değerlendirilmesi ... 223

5.2. Nüshaların Tavsifi ... 227

5.2.1. Topkapı Sarayı Müze Kütüphanesi Hazine, nr. 1231 Nüshası (T1) ... 227

5.2.2. Topkapı Sarayı Müze Kütüphanesi Hazine, nr. 1536 Nüshası (T2) ... 228

5.2.3. Biblioteque Nationale de France Supplement Turc, nr. 1293 Nüshası (BN) ... 229

5.3. Metnin Konu Başlıkları ve İçeriği ... 230

5.4. Metnin Kuruluşunda İzlenen Yol ... 238

5.6. Tenkitli Metin ... 241

(13)

viii

BÖLÜM 6: GRAMATİKAL DİZİN VE SÖZLÜK ... 696

SONUÇ ... 1285

KAYNAKÇA ... 1288

ÖZGEÇMİŞ ... 1299

(14)

ix

KISALTMALAR

(?) : Okunamamış, şüpheli metin bölümleri

: Anlamlandırılamamış veya kökeni belli olmayan kelimeler.

(1)... (21) : Asıl metnin satır numaraları

[...] : Esas metinde eksik kalan parçaların diğer nüshalardan tamamlandığını gösterir.

[1a]... [119b] : Asıl metnin sayfa numaraları.

Ar. : Arapça Bas. : Basımevi bk. : Bakınız.

BN : Bibliotheque Nationale Tenkit Edilen Nüsha C. : Cilt

çev. : Çeviren Ed. : Editör Erm : Ermenice Fa. : Farsça Fol. : Varak (İng.) H. : Hicr┬

hzl. : Hazırlayan

İSAM : İslam Araştırmaları Merkezi İÜ : İstanbul Üniversitesi

M. : Miladî

Mat. : Matbaası MEB : Milli Eğitim Bakanlığı Moğ. : Moğolca

nr. : Numara s. : Sayfa S. : Sayı

S.H.M.H.K : Sadberk Hanım Müzesi Yazma Eserler Kataloğu SBE : Sosyal Bilimler Enstitüsü

T.C. : Türkiye Cumhuriyeti

(15)

x

T1 : Topkapı Hazine Kitaplığı 1231 Numaralı Esas Kabul Edilen Nüsha

T2 : Topkapı Hazine Kitaplığı 1536 Numaralı Tenkit Edilen Nüsha TDK : Türk Dil Kurumu

TDV : Türkiye Diyanet Vakfı TTK : Türk Tarih Kurumu Üniv. : Üniversite

y.f. : Yardımcı fiil (Dizinde) Yay. : Yayınları

Yun. : Yunanca

(16)

xi

İŞARETLER LİSTESİ

A : a, e (İncelemede) D : t, d (İncelemede) G : g, ġ (İncelemede) I : ı, i (İncelemede) I4 : ı, i, u, ü (İncelemede) K : k, ╧ (İncelemede) U : u, ü (İncelemede)

ø : Telaffuz edilmeyen, fonksiyonu koruyan şekli gösterir (İncelemede) - : Fiile gelen eki gösterir (Dizinde)

: Bir fonemin sonunda ise başta olan eki, bir fonemin başında sonda olun eki gösterir

+ : İsme gelen eki gösterir (İnceleme ve Dizinde)

/ : Sayfa numarası ile satır numarasını birbirinden ayırır (Dizinde) / / : Fonemi bildirir (İncelemede)

< : a < b : b, a’dan eski (İncelemede)

> : a > b : b, a’dan doğmuş (İncelemede) /ė/ : Kapalı e ünlüsü

) َ) : Arapça kelimelerde “a, e” okutan hareke ( َ) : Arapça kelimelerde “ ı, i” okutan hareke ( َ) : Arapça kelimelerde “u, ü” okutan hareke : Ulama işaretini gösterir (Metinde)

(17)

xii

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ

ء ■ آ Ā, ā ا A, a, E, e ب B, b, P, p پ P, p ت T, t ث ╪, ╫ ج C, c, Ç, ç چ Ç, ç ح ⌐, ⌠ خ │, ┌ د D, d ذ ░, ▒ ر R, r ز Z, z س S, s

ش Ş, ş ص ╨, ╩ ض Ż, ż, ╢, ╣ ط ╬, ▀

ظ ▄, █ ع ▓ غ Ġ, ġ ف F, f ق ╦, ╧

ك G, g, K, k, ñ ل L, l

م M, m ن N, n

و V, v, o, ö, u, ü, ū ه H, h, a, e

ى Y, y, ı, i

(18)

xiii

Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tez Özeti Tezin Başlığı: Firdevsî-i Rûmî’nin Süleymân-nâmesi -75. Cilt (Giriş-İnceleme- Tenkitli Metin-Dizin-Sözlük)

Tezin Yazarı: Esra KİRİK Danışman: Prof. Dr. M. Mehdi ERGÜZEL Kabul Tarihi: 28 Haziran 2018 Sayfa Sayısı: xiv (ön kısım) + 1296 (tez) Anabilimdalı: Türk Dili ve Edebiyatı

Eski Anadolu Türkçesi devrinden Osmanlı Türkçesi’ne geçiş devrinin dil özelliklerini yansıtan Süleymân-nâme, Firdevsî-i Rûmî’nin yazdığı seksen bir ciltlik bir eserdir.

Çalışmanın konusu Hz. Süleyman’ın başından geçen olayların efsanevi bir dille anlatıldığı eserin 75. cildinin fonetik, morfolojik ve cümle bakımından incelenmesidir.

Çalışma, Eski Anadolu Türkçesi’ne dair dil malzemesini günümüz söz varlığına kazandırarak söz varlığını zenginleştirmek, tarihi bir yazma eseri gün yüzüne çıkararak ilgilisinin hizmetine sunmak ve disiplinler arası çalışmalara yeni bir kaynak oluşturmak amacıyla yapılmıştır.

Çalışmanın Giriş bölümünde Firdevsî-i Rûmî’nin hayatı, sanatı ve eserlerine değinilmiş ve hakkında yapılan çalışmalara değinilmiştir.

İnceleme bölümünde Ses Bilgisi, Şekil Bilgisi ve Cümle Bilgisi konuları anlatılarak örneklerle zenginleştirilmiştir. Dönemin dil özelliklerinin metne nasıl yansıdığı tespit edilmiş, metne dair dil farklılıkları ortaya konmuştur.

Çalışmada Topkapı Sarayı Hazine Kitaplığında bulunan 1231 ve 1536 numarada kayıtlı nüshalar ile Paris Bibliotheque Nationale’de bulunan Süleymân-nâme nüshaları kullanılarak Tenkitli Metin oluşturulmuştur. Ayrıca bu nüshalar hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Metnin yazımında transkripsiyon harfleri kullanılarak daha önceki yapılan çalışmalarla bütünlük sağlaması amaçlanmıştır.

Çalışmanın Dizin bölümünde TürkSözDiz adlı dizin programından faydalanılarak sıkıştırılmış gramatikal dizin oluşturulmuş; metinde geçen kelimelerin isim veya fiil soylu olduğu, kökeni, metinde hangi kelime birliktelikleri kurduğu ve kaç kere geçtiği belirtilmiştir.

Sözlük Dizin içinde verilmiştir. Kelimelerin metne dayalı anlamı örnekleriyle verilmiştir. Her kelimeye ait kelime grupları hemen madde başının altında sıralanmıştır. Birleşik fiiller ve izafet terkipleri de madde başı kabul edilerek anlamlandırılmıştır.

Çalışmada yararlanılan kaynaklar Kaynakça bölümünde Kitaplar, Süreli Yayınlar ve Diğer Yayınlar olarak sıralanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Eski Anadolu Türkçesi, Süleymân-nâme, Firdevsî-i Rûmî, Tenkitli Metin, Edisyon Kritik

(19)

xiv

Sakarya University Institute of Social Sciences Abstract of PhD Thesis Title of the Thesis: Süleyman-name of Firdevsî-i Rûmî - 75th Volume (Introduction- Review-Critical Text-Index-Dictionary)

Author: Esra KİRİK Supervisor: Professor M. Mehdi ERGÜZEL Date: 28 June 2018 Nu. of pages: xiv(pre text) +1296 (main body) Department: Turkish Language and Literature

Süleyman-nâme, which reflects the language characteristics of the transition period from the period of Old Anatolian Turkish to Ottoman Turkish, is a work of eighty one volumes written by Firdevsî-i Rûmî. The subject of the work is the examination of the 75th volume of the things which Hz. Süleyman lived in by tells a legendary language in terms of phonetics, morphology and syntax.

The aim of the study is to enrich the vocabulary of the Old Anatolian Turkic language by presenting the language material to today's words and to present it to the service of the interested person and to create a new source of interdisciplinary studies.

In the introduction part of the study, the life, art and works of Firdevsî-i Rûmî are mentioned and the studies about them are mentioned.

In the review section, examples of phonetics, morphology and syntax were enriched with examples.

In the study, the Süleyman-nâme Copies in 1231 and 1536 in the Topkapı Palace Treasury Library and the copies in Paris Bibliotheque Nationale were used. In addition, detailed information is given about this copy. It is aimed to provide integrity with the previous works by using transcription letters in the writing of the text.

A compressed grammatical index was created by using a directory program called TürkSözDiz in the Index section of the study. It is mentioned that the words in the text are noble or verb noun, root, the words in the text, and how many times they have established their union.

The dictionary is given in the directory. It is given by examples of the meaning based on the texts. Word groups for each word are immediately listed under the head of the item. Combined verb and recitals were also interpreted as a matter of substance; but not added to the total number of headings in the text.

Resources used in the study are listed in the Bibliography as Books, Periodicals and Other Publications.

Keywords: Old Anatolian Turkish, Süleyman-nâme, Firdevsî-i Rûmî, Critical Text, Editional Critic

(20)

1

GİRİŞ

Türkiye Türkçesi’nin tarihi devirlerinden ilki olan Eski Anadolu Türkçesi, 13. yüzyıldan başlayarak 15. yüzyıla kadar devam etmektedir. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dil tercihlerinde meydana gelen değişimlerle Osmanlı Türkçesi’ne bir geçiş evresi yaşanmış;

bu evre 16. yüzyıl ve hatta 17. yüzyılın ilk yarısını içine alan süre boyunca devam etmiştir.

Osmanlı Türkçesi’ne geçiş anlamında Başlangıç Dönemi, İlk Devir Osmanlı Türkçesi de denilen bu dönem Türkiye Türkçesi’nin temelini oluşturması bakımından önemlidir.

Başlangıç Dönemi, henüz dil bakımından sadeliğin büyük oranda korunduğu, Osmanlı’nın devlet, bilim ve sanat dili olarak gücünü ispatladığı, edebî bakımdan kuvvetli eserlerin ortaya konduğu ve dilin herkes tarafından kolayca anlaşıldığı bir dönemdir (Demir ve Yılmaz, 2006; Özkan, 2009). Bu dönemde Türkçe yalnızca edebî dil olmaktan çıkmış, Farsça ve Arapça katkılar ile gelişmeye devam etmiştir; ancak henüz Osmanlı Türkçesi’ne ait bir kurallar bütünü oluşmamış, yazı dilinin kuralları sistemleşmemiştir.

16. yüzyılın başından ortalarına kadar, Osmanlı Devleti’nin yükselişiyle beraber Türk dili iyice zenginleşmiş, yabancı dillerle mücadele edebilecek gücüne kavuşmuştur. Klasik Dönem ya da Klasik Devir Osmanlı Türkçesi olarak adlandırılan bu dönemde yazılan eserler hem sadelikleri hem de edebî bakımdan güçlü olmalarıyla dikkat çekmektedir.

Fakat özellikle 16. yüzyılın ortalarından sonra Arapça ve Farsça unsurlar dilde yoğunlaşmış, dil ağırlaşarak günlük konuşulan Türkçe’den, başka bir deyişle yeni dil özellikleriyle birlikte halk dilinden uzaklaşmaya başlamıştır. Bu devir 19. yüzyıla kadar sürmüş, Osmanlı Devleti’nin Duraklama ve Gerileme devirlerinden de etkilenmiş, yalnızca seçkin bir tabakanın güdümünde oluşan dil kendi katı kuralları çerçevesinde monotonlaşmıştır. Daha önce hem konuşma hem yazı dili olarak kullanılan Osmanlı Türkçesi, yalnızca yazı diliyle sınırlı kalmış, bu durum seçkinlerle halk arasında kopukluğun oluşmasına sebep olmuştur. Bu kopukluğu engellemek amacıyla Tanzimat’la birlikte ortaya çıkan ve yeni bir yazı türü olan gazetelerle, yeni bir standart dil doğmuş, Klasik dönem yerini Yenileşme dönemine ya da Yenileşme Devri Osmanlı Türkçesi’ne bırakmıştır (Demir ve Yılmaz, 2006; Özkan, 2009).

(21)

2

İslâmî Türk edebiyatında geçen kıssalar ve mucizeler de peygamberler etrafında oluşmaktadır. Bu peygamberlerden biri olan Hz. Süleyman aleyhi’s-selâmın başından geçen olayların anlatıldığı eserler Süleymân-nâme olarak anılmaktadır. Osmanlı edebiyatında Kanûnî Sultan Süleyman’ın saltanatını konu edinip onu dönemindeki belli başlı olayları anlatan manzum ve mensur eserlere Süleyman-nâme denir (Canım, 2014:

280). Canım, divan edebiyatındaki türleri içeren çalışmasında, Hz. Süleyman’ı konu edinen eserlerin Süleyman-nâme türü içinde anılamayacağını söylemişse de (2014: 282) genel eğilim bu eserlerin de Süleymân-nâme olarak anılması yönündedir.

Bir metni yorumlama hadisesinin kökeni İslâmiyet’in ilk devirlerine kadar gider. İlahî hükümler Kur’ân-ı Kerîm aracılığıyla indirildikten sonra, bu hükümlerin yorumlanması meselesi ortaya çıkmıştır (Yılmaz, 2008: 1).Bunun devamı olarak Peygamber kıssalarını yazma, İslâmî Türk Edebiyatı’nda da bir gelenek olarak yer edinmiştir. Çalışma konumuz olarak belirlenen Süleymân-nâme’nin 75. cildi ise, Eski Anadolu Türkçesi’nden Osmanlı Türkçesi’ne geçiş döneminde yazılmış, döneminin istinsahı olması bakımından incelenmeye değer görülmüştür. O dönemde, Anadolu sahasındaki eserler, sade olduğu kadar Arapça-Farsça kelime terkipleriyle zenginleşen bir dille yazılmış olsalar bile, bizim çalışmamız Türkçe kelime ve deyimler bakımından daha zengindir. Firdevsî döneminin dilini korumak ve kayıt altına almak amacıyla, Farsça ve Arapça’yı çok iyi bilmesine rağmen eserin dilini Türkçe ağırlıkta yazmıştır. Bu yönüyle eser, büyük oranda Eski Anadolu Türkçesi’nin dil özelliklerini yansıtmaktadır.

Çalışmanın Konusu

Yaygın adıyla Süleymân-nâme olarak bilinen ancak kaynaklarda Kitâb-ı Kıssa-nâme-i Süleymân Aleyhi’s-selâm veya Süleymân-nâme-i Kebîr olarak geçen, Firdevsî-i Rûmî’ye ait 81 ciltlik eserin 75. cildinin Topkapı Sarayı, Hazine kitaplığında bulunan iki nüshası ve France Bibliotheque Nationale’de bulunan Paris nüshası olmak üzere toplam üç nüshanın tenkitli metnini(edisyon kritiğini) oluşturmak suretiyle ses bilgisi, şekil bilgisi ve cümle bilgisi açısından incelemektir. Ayrıca metne dayalı sözlük ve dizin oluşturarak metnin anlaşılması ve söz varlığına olan katkıları belirlenecektir.

Çalışmanın Önemi

Araştırma konumuz olan Süleymân-nâme’nin 75. cildi, 15. yüzyıl sonu ile 16. yüzyılın ilk yarısında istinsah edildiği için, tam da bu geçiş evresinin özelliklerini taşımaktadır.

(22)

3

Bu döneme ait eserlerin önemli bir kısmı hem yerli hem de yabancı araştırmacılar tarafından incelenmiş; ancak kütüphanelerde halen çok sayıda çalışılmamış yazma eser bulunmaktadır. Yüzyıllardır korunarak günümüze ulaşan, yazıldığı dönemin hem konuşma hem de yazı dilinin özelliklerine sahip malzemeyi barındıran yazma eserler, yazıldığı döneme ait söz varlığı açısından da orijinal tespitlerde bulunmaya elverişlidir.

Araştırma konumuz olan eserde farklı olay örgüleri içinde, tıp, astronomi, fizik, geometri, felsefe, matematik, zooloji, botanik, tasavvuf, hadis, tefsir ve ahlâk gibi çok geniş bilim dallarına kaynaklık edecek muhteva bulunmaktadır. Bu nedenle eserin okunup incelenmesi, hem Türk dili açısından, hem de disiplinler arası çalışmalara kaynaklık etmesi bakımından önem taşımaktadır. Eser üç nüsha ve yazıldığı devre göre çok sade olması, devrinin dil özelliklerini yansıtması ve sözlüğünün zengin olması bakımından incelenmeye değer görülmektedir. Ayrıca Anadolu’nun Hz. Süleyman’ın hayatına ait halk hikâyeleri ve anektotlar bakımından oldukça zengin olması, hem Türk edebiyatı tarihine ışık tutması, hem de Türk Halk Bilimi alanına katkı sağlaması bakımından da oldukça etkileyici olduğu düşünülmektedir.

Çalışmanın Amacı

Hz. Süleyman’ın hayatını Türk destan geleneği içinde anlatan ve 15-16. yüzyıla ait bir eser olan Süleymân-nâme’nin tespit edilebilen üç nüshasını tenkit etmek suretiyle dil özelliklerini ortaya çıkarmak ve eseri Latin alfabesine aktararak Türk diline kazandırmaktır. Eseri ses bilgisi, şekil bilgisi ve cümle bilgisi bakımından incelemek;

Türkçe’nin kelime zenginliğini ortaya çıkararak dizin ve sözlüğünü yapmak, Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlıca alanında araştırmacıların hizmetine sunmaktır.

Çalışmanın Kapsamı

Süleymân-nâme, Firdevsî-i Rûmî’nin en çok bilinen eseridir ve 81 cilt olarak yazılmıştır.

Çalışma konumuz ise bu külliyatın 75. cildinin üç nüshasıdır1. Nüshalar Topkapı Sarayı Müze Kütüphanesi, Hazine bölümünde 1231 ve 1536 numaralarda; Paris Bibliotheque Nationale Supplement Turc 1293’te bulunmaktadır. 1231 numaradaki nüshanın başında Kitâb-ı Kıssa-nâme-i Süleymân Aleyhi’s-selam yazmaktadır. Hazine 1536’daki nüsha ve

1 75. cilde ait Biblioteque Nationale de France’te, Supplement Turc 1293’te, bir nüsha daha bulunmaktadır.

Bu nüsha Blochet’in hazırladığı (1932: 224) katologta taranarak talep edilmiştir. Eser kütüphanenin internet sayfasında taranmış, mikrofilm numarası tespit edilerek istenmiştir.

(23)

4

Bibliotheque Nationale nüshalarının başında ise Süleymân-nâme yazmaktadır. Her üç nüshanın da müstensihleri ve yazılış tarihleri belli değildir. 1231’deki nüsha 114 varak olup 109b-222b’yi kapsamaktadır. 1536’daki nüsha ise 118 varak olup 222b-340a’yı kapsamaktadır. Biblioetheque Natinonale nüshası ise Latince numaralarla 1b-115b varaklarını kapsamaktadır2.

Çalışmanın Yöntemi

Çalışma Giriş, İnceleme, Tenkitli Metin ve Dizin bölümlerinden oluşmaktadır.

Çalışmanın Giriş bölümü hazırlanırken, öncelikle Firdevsî-i Rûmî hakkında yapılmış hem eski hem de yeni bilgi ve belgelerin tamamına tarama yöntemi ile ulaşılmaya çalışılmış ve hakkında bilgi verilmiştir. Süleymân-nâme yazmalarına ulaşmak için hem Türkiye’de hem de yurt dışında hazırlanmış,Türkçe yazılmış yazma eser katalogları incelenerek, Süleymân-nâme’nin sadece 75. cildinin değil diğer bütün ciltlerinin hangi kütüphanelerde olduğuna dair kapsamlı bir tarama yapılmıştır. Böylece söz konusu çalışmanın başka bir nüshasının varlığından emin olunmaya çalışılmıştır. Yazarın hayatı, sanatı ve edebî kişiliği, eserleri ve özel olarak Süleymannâme, bütün ciltlerinin hangi kütüphanelerde olduğu ve hakkında yapılan akademik çalışmalar ile Giriş oluşturulmuştur.

Çalışılan eserin dili ile ilgili yapılan inceleme İmlâ Hususiyetleri, Ses Bilgisi, Şekil Bilgisi ve Cümle Bilgisi bölümlerinden oluşmaktadır. Bu bölümlerin hazırlanmasında Prof. Dr.

Mertol Tulum’un Sinan Paşa-Tazarrunâme-Tenkitli Metin ve Fonetik İnceleme (1971);

Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu’nun Kutb’un Hüsrev ü Şîrin’i Dil Husûsiyetleri (2000); Prof. Dr. Faruk. Kadri Timurtaş’ın Eski Türkiye Türkçesi (1977); Prof. Dr. Leyla Karahan’ın Erzurumlu Darîr’in Kıssa-i Yûsuf’u (1995); Prof. Dr. M. Mehdi Ergüzel’in Şirvanlı Mahmud Tarih-i İbn-i Kesir Tercümesi (1999) ve Bâz-nâme-i İndî Kuşlar Kitabı (2007) çalışmaları temel alınmıştır.

Çalışmanın Metin bölümü, Prof. Dr. İsmail Ünver’in “Çeviriyazıda Yazım Birliği Üzerine Öneriler (2008a)” adlı makalesi temel alınarak hazırlanmış; metin transkripsiyon (çeviri yazı) alfabesi ile yazılmıştır. Metnin başında nüshalar ile ilgili ayrıntılı bilgiler

2 Metin bölümünde “Nüshaların Tavsifi ve Değerlendirilmesi” başlığı altında, bu nüshalara dair ayrıntılı bilgi verilecektir.

(24)

5

verilmiş; metin kısmının hangi kurallar çerçevesinde yazıldığı belirtilmiştir. Metin tenkidi(edisyon kritik) ise Mertol Tulum’un Tarihî Metin Çalışmalarında Usul (2000) çalışması ile ve M. Fatih Köksal’ın “Metin Neşrinin Ana Esasları (2012)” başlıklı makalesi esas alınarak, tespit edilen üç nüsha arasında yapılmıştır. Metin bölümünde çalışmaya konu olan nüshaların tavsifi, nasıl değerlendirildiği, metnin kuruluşunda izlenen yol; metin tertibi, vezin, nüsha farkları ve imlâyla ilgili hususlar açıklanmıştır.

Çalışmanın Dizini Türksözdiz isimli bilgisayar programı ile yapılmış; programın öngördüğü veriler ışığında sıkıştırılmış gramatikal dizin oluşuturulmuştur. Dizinin başında nasıl hazırlandığı ile alakalı bilgi verilmiştir. Dizin üzerinde, daha önce hazırlanmış olan Osmanlıca-Arapça-Farsça sözlüklerden yararlanılarak metne dayalı sözlük oluşturulmuştur.

Çalışmanın Sonuç bölümünde çalışmadan elde edilen veriler sıralanmış; çalışmanın genelinde olduğu gibi, Kaynakça bölümünde faydalanılan bütün kaynaklar Yazar- Tarih (APA) yöntemine göre hazırlanarak sunulmuştur.

Firdevsî-i Rûmî’nin Hayatı

Müellifin hayatı ve eserlerine ilişkin bilgiler, şair tezkireleri, Osmanlı tarih kitapları, yerli ve yabancı Türkçe yazma eser katalogları, kendi eserleri, ansiklopediler ve sınırlı da olsa hakkında yapılmış akademik yahut bireysel çalışmalardan edinilmektedir.

Firdevsî, Uzun Firdevsî, Firdevsî-i Tavîl, Türk Firdevsî (Canım, 2000: 424; İsen, 1999:

178; İsen, 1994:160; Kâtip Çelebi, 2012: 822; Kutluk, 1997: 64; Çavuşoğlu ve Uğur, 2014: 200b; Köprülü, 1977: 649; Olgun ve Parmaksızoğlu, 2011: XI; Canım, 2000: 424;

Perscht, 1864: 18; Kocatürk, 2016: 264; Banarlı, 1997: 503), Şerefeddin Mûsa (Blochet, 1932: s. 224), İlyas b. Hızır (Bursalı M. Tahir, 1978: 105; Babinger, 1982: 35), Orhan bin Genek (t.y.), Şerafeddin İsa veya İlyas (Aksu, 2008: 463), Orhan Çelebi (Tanyıldız, 2005:132) olarak da bilinen Firdevsî-i Rûmî hakkında tarihî kaynaklardaki bilgiler sınırlıdır. Var olan kaynaklarda ise özellikle şairin adı, doğum ve ölüm tarihi, yaşadığı yer ve eserleri hakkında eksik ve tutarsız bilgiler bulunmaktadır.

Firdevsî’den bahseden kaynakların en eskisi Latîfî’nin “Tezkiretü’ş-Şu▓arā ve Tabsıratü’n-Nuzamā” adlı eserindeki Firdevsî-i Rûmî maddesidir. Latîfî eserinde Firdevsî hakkında “Burūsev┬dür. Erbāb-ı tevār┬┌ beyninde Uzun Firdevs┬ dimekle

(25)

6

meşhūrdur. Ve tevār┬┌e müte▓allı╧ ebyātı ve ol fende te■lifātı elsine-i ┌ākiyānda mer╧ūm ve me▒kūrdur…” demektedir (İsen, 1999: 178). Firdevsî’nin II. Bayezid devrinde yaşadığı, onun adına en çok bilinen eseri Süleymân-nâme’yi nazım ve nesir halinde üç yüz altmış cilt olarak yazdığı, muharrir ve şair olarak geçimini temin ettiği belirtilmiştir (Canım, 2000: 424-425; İsen, 1999: 178). Dolayısıyla Firdevsî 15. yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır.

Meşhur tezkirecilerden Beyânî ve Kınalı-zâde Hasan Çelebi Tezkiretü’ş-Şuarâ eserlerinde Firdevsî’nin Bursalı olduğunu, Uzun Firdevsî adıyla ünlendiği, tarih ve muhadaratla meşgul olduğunu (Kutluk: 2014: 745; Kutluk, 1997: 64); Gelibolulu Mustafa Âli telif ettiği Künhü’l Ahbar’da Firdevsî maddesi altında Bursalı olduğunu, “…asrında bir miktar tevârîh karışdırmış, nazm u nesri şîr ü sükker-vâr alışdırmış…” kimse olduğunu (Çavuşoğlu ve Uğur, 2014: 200b; İsen, 1994: 160-161) Kâtip Çelebi ise Keşfü’z-Zunûn’unda Şâhnâme3 adlı eserden bahsederken yazarının Firdevsî et-Tavîl olduğunu (Kâtip Çelebi, 2012: 822) yazmışlardır.

Pertsch, 1864 ve 1889 yılına ait Türkçe yazma eser kataloglarında, Firdevsî’nin II.

Bayezid’in maiyetinde yaşadığını, 70, 80 ya da 90 ciltlik bir eser ortaya çıkarmaya çalıştığını, Uzun lakabının kendisine bundan dolayı verilmiş olabileceğini söyler (1864:

18, 179). Blochet ise 1932 yılında hazırladığı kataloğunda Süleymân-nâme’nin 75. cildi hakkında bilgi verirken Firdevsî’nin hayatına değinmiş; Tavîl’in mahlası olduğunu, asıl adının Şerefeddin Musa olduğunu belirtmiştir (1932: 224).

Firdevsî hakkında yapılan ilk ayrıntılı çalışmasında Köprülü, Firdevsî’nin doğumunun 1453 olduğunu, 15. asrın son yarısında yaşadığını belirtir (Köprülü; 1977: 649). Bursalı Mehmed Tahir de Firdevsî’nin adının İlyas bin Hızır olup Bursalı olduğunu, tarihle ilgilendiğini, II. Bayezid adına Süleyman-name’yi 366 cüz ve 399 meclis olarak telif ettiğini belirtir (Bursalı M. Tahir, 1972: 105-106). Babinger ise aynı bilgiyi çalışmalarında tekrar eder (1982: 35). Ancak Köprülü’ye göre bu isim Firdevsî’ye ait değildir. E. Blochet, Paris Millî Kütüphanesi’nde bulunan, bizim de çalışmamızın bir

3 Bu eser yanlışlıkla Şehnâme olduğu belirtilen Süleymân-nâme’dir (Kâtip Çelebi, 2012: 822).

(26)

7

nüshasını teşkil eden Süleymân-nâme’nin 75. cildindeki müellif ifadesinde, Firdevsî’nin adını Şerefeddin Mûsa olarak belirtir (1932: 224).

Müellifin atalarına ait bilgiler Köprülü’nün İstanbul kitapçılarında gördüğü bir Süleymân-nâme yazmasının başındaki bilgiler kadardır. Buna göre Firdevsî’nin ceddi Gazi Genek Bey, Alaeddin Selçukî bendelerindendir; Osman Gazi Bilecik’i zapt ettiği zaman, ona mansıp vermiştir. Orhan Devri’nde ölen bu zatın oğlu Gelibolu sancak beyi olan İlyas Bey’dir. Onun oğlu Hızır Bey, I. Murad devrinde Sultan Öyüğü’ne sancak beyi olmuştur. Oğlu Bazarlu Bey, Timur cenginde bulunmuş; onun oğlu Hacı Genek Bey de İstanbul’un fethinde bulunarak, hizmetine mükâfaten, Aydıncık kendisine zeamet olarak verilmiştir. İşte Firdevsî bunun oğludur (Köprülü, 1977: 651). Latîfî ve kendisinden sonraki tezkirecilerin Firdevsî’yi Bursalı göstermelerinin sebebini ise tahsilini Bursa’da yapmasına bağlayan Köprülü, şairin Balıkesir’de yaşadığını söylüyor (1977: 650).

Telif ettiği eserlerdeki bilgilerden ve hakkında yazılanlardan yola çıkılarak Firdevsî’nin Bursa, Balıkesir, Aydıncık, İstanbul, Manisa, İran, Horasan gibi muhitlerde yaşadığı anlaşılıyor. Yaşadığı zaman diliminin ise Fatih Sultan Mehmet’in son dönemleri, II.

Bayezid ve Yavuz Sultan Selim devirleri olduğu biliniyor.

Ölümü ile ilgili yine doğumu gibi kesin bir bilgi olmamakla beraber Yavuz devrinde ya da daha sonra ölmüş olabileceği var sayılmaktadır. Latîfî, müellifin II. Bayezid adına yazdıklarını bizzat padişah beğenmeyip Süleymân-nâme’nin ilk seksen cildi haricindeki ciltleri yaktırınca, padişahı hicveden beyitler kaleme aldığı, bu yüzden Anadolu’dan İran’a kaçtığı, orada öldüğü ve mezarının orada bulunduğunu söylemektedir (Canım, 2000: 425; İsen, 1999: 178; İsen, 1994: 160). Gelibolulu Mustafa Âlî, Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Kâtip Çelebi ve Beyânî de şairin II. Bayezid’e kırılarak Horasan’a kaçtığı noktasında birleşirler; fakat ölümü hakkında bilgi vermezler (Kâtip Çelebi, 2012: 822;

Kutluk: 2014: 745; Kutluk, 1997: 64; Çavuşoğlu ve Uğur, 2014: 200b; İsen, 1994: 160- 161).

Firdevsî’den bahseden en eski kataloglardan biri olan ve Türkçe yazma eserleri konu alan Tornberg’e ait katalogta da, Firdevsî’nin Yavuz Sultan Selim zamanında yaşadığı ve onun adına eser kaleme aldığı belirtilmiştir (1849: 18). Tabii ki bu kayıt, daha önce tezkirelerde anlatılan, Firdevsî’nin İran’a kaçarak orada öldüğü bilgisini yalanlamaktadır. Zira I.

Selim 1512’de tahta geçmiştir. Padişahın 8 yıl tahtta kaldığı ve bu süre zarfında

(27)

8

Firdevsî’nin bu hikâyeyi kaleme aldığı düşünülürse Firdevsî’nin ölüm tarihinin ise 1512’den sonraki bir tarih olacağı açıktır. Firdevsî’nin kendisinin İstanbul’da kaleme aldığı Hayat u Memât önsözünde 82. cüzü tamamladığını belirtmesine, 81. cüze de Yavuz Sultan Selim’e duâ ve senâ ile başladığına göre, yazarın Sultan II. Bayezid’in hal’ ve öllümünden sonra Türkiye’de, hatta İstanbul’da bulunduğu belli olmaktadır (Olgun ve Parmaksızoğlu, 2011: XV).

Köprülü de bu iddiayı bir efsaneye benzeterek, 909’da Balıkesir’de Şatranç-nâme’sini yazmasını ve 914’te Câme şûy-nâme’yi tercüme etmiş bulunmasını, II. Bayezid’in son saltanat yıllarına kadar Türkiye’de bulunduğuna delil gösterir. Şair olarak değil, fakat müellif ve mütercim sıfatı ile, IV. asrın son yarısında Osmanlı kültürüne hizmet etmiş bir muharrirdir (1977: 651), demektedir.

Firdevsî-i Rûmî’nin Eserleri

Oldukça geniş ansiklopedik malumat sahibi olan Firdevsî’nin gayretli bir müellif olduğu, gerek Süleymân-nâme’den evvel, gerek ondan sonra muhtelif mevzûlarda, manzum ve mensur eserler yazdığı, hatta Süleymân-nâme-i Kebîr’i yazmak için çalışırken bile küçük risâleler yazmaktan geri durmadığı anlaşılıyor (Köprülü, 1977: 650).

Usûlüne göre tahsil yaptıktan sonra, tarih ve muhadarâtla meşgul olarak bu arada felsefe, hendese, nücûm, astroloji ile de uğraştığını Bursalı Mehmed Tahir’den öğrendiğimiz Firdevsî (Bursalı M. Tahir, 1972: 105); telif, tercüme, manzum, mensur birçok eser vermiştir. Ancak “her devirde eksik olmayan rakiplerinin kötülemesi” ile umduğu kabule mazhar olamamıştır (Bursalı M. Tahir, 1972: 105). Hakkında yazan tezkirecilerde bu durum açıkça görülmektedir. Padişahı hicveden yazılar kaleme aldığı gerekçesiyle ağır eleştirilere maruz kalmış, eserlerinin değeri bilinememiştir.

Vasfi Mahir Kocatürk bu durumu, II. Bayezit gibi velî namını alan, İslâmî Arap-Acem kültürüne son derece düşkün bir sofu Osmanlı padişahının putperest eski Türk destanlarından hoşlanmaması ve bunları şakıyan bir esere sempati göstermemesi gayet tabii, şeklinde yorumlamaktadır (2016: 265). Zira Firdevsî eserlerinde Türk destanlarını konu alan bir üslup geliştirmişti. Dolayısıyla, padişahın iltifat etmediği bir eser, üstelik padişahı hicveden bir sanatkarın eseri, ayrıca büyüklüğünden gelen yazma güçlüğü dolayısıyla memlekette elbette yayılamazdı. Bundan dolayı millet tarafından tanınmadı ve çok layık olduğu şöhretten mahrum kaldı (Kocatürk, 2016: 266).

(28)

9

Pertsch Firdevsî’nin eserlerinin tespitinin zorluğunu, Firdevsî adı altında yazılmış eserlerin çokluğuna bağlar (1864: 18, 179). Bu yüzden eserleri hakkında tıpkı hayatı gibi kesin bilgiler mevcut değildir. Kırk kadar başka eseri olduğunu kendisi beyan etmekte (Bursalı M. Tahir, 1972: 105) ise de başka bir eseri olan Münâzara-i Seyf ü Kalem adlı eserinde “Kim Süleymân-nâme’nün emsâli yitmiş iki risalenün müellifi Firdevsî” diyerek yetmiş iki eserinin bulunduğunu da yine kendisi belirtir (Tanyıldız, 2005: 83). Buradan Firdevsî’nin ya eserlerini artırdığı ya da Süleymân-nâme’nin her bir cildini buraya dahil ettiği anlaşılabilir. Çünkü yapılan araştırmada sadece 27 müstakil eseri hakkında bilgilere ulaşılabilmiştir. Onlar içinde de kendisine ait olup olmadığı tartışmalı eserler bulunmaktadır. Yetmiş iki eserin tamamı elimizde mevcut olmamakla birlikte, kütüphanelerde anonim farz edilen veya başka adlara kayıtlı eserler içinde olabileceği de ihtimaller arasındadır. Ancak tespit edilebilen kadarıyla eserleri şöyle sıralanabilir:

1. Silâhşör-nâme

Karatay hazırladığı Topkapı Sarayı Türkçe Yazma eserler kataloğunda eserden, II.

Bayezid devri şairlerinden Uzun Firdevsî veya Firdevsî-i Rûmî (IVI. asır) adlı şairin Arapça’dan tercüme ettiği silahşörlük ve sipahiliğe dair on altı bâb üzere mürettep kitaptır (1961: 621) diye bahseder. Akay (1990: XVI) ve ondan aktarımla Aksoy (2000: 44) ve Tanyıldız (2007: 171), Mısır sultanının hazinesinden çıkan bir risaleye dayanarak 6 bab üzere yazıldığını söylemişlerse de doğru değildir. Müsteşriklerden Baron İşlâhta Oktar tarafından Viyana’da basıldığı gibi bir kısmı da bilâhare Roma’da basılmıştır (Bursalı M.

Tahir, 1972: 105). Schlhta-Wssehrd tarafından Almanca’ya tercüme olunmuş ve Türkçesi Wickerhauser ve Bonelli tarafından neşredilmiştir (Köprülü, 1977: 651; Babinger, 1982:

36; Akay, 1990: XVI; Büyükkarcı, 1995: 4). Topkapı Sarayı Türkçe Yazmaları koleksiyonunda, Hazine 625’te kayıtlı olup 77 varaktır.

2. Musallah-nâme

Bazı araştırmacılar Silahşor-nâme ile aynı eser olduğunu ileri sürmüşlerse de (Biçer, 2005a: 56; Tanyıldız, 2005: 33; Genç, 1995: 16; Aksoy, 2000: 44; Çelik, 2010: 6; Vanlı, 2012:20; Şakar, 2007: 725) elde bununla ilgili kesin bilgi yoktur. İngiltere Millî Kütüphanesi Türkçe Yazmaları koleksiyonunda Or. 9682 numarada kayıtlı bir nüshası vardır. Konusu okçuluk sanatı ile ilgilidir (www.yazmalar.gov.tr, 2016).

(29)

10 3. Şatranç-nâme-i Kebîr

Firdevsi’nin, bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesinde mevcut olan bu eserini H. 909 (1503) tarihinde Balıkesir’de yazdığı (Bursalı M. Tahir, 1972: 105) biliniyor.

Nuruosmaniye nüshası 95 varak olup 34 Nk 4073 numarada; Münih nüshası ise Münih Kütüphanesi 250 numarada bulunmaktadır (bk. Çatıkkaş, 2015). Çorum Hasan Paşa İl Halk Kütüphanesinde 19 Hk 3149 numarada, 86 varaklık bir nüshası; Vatikan Kütüphanesi Türkçe Yazmaları koleksiyonunda da Vaticano Turco 320 numarada kayıtlı, 28 varaklık bir nüshası vardır (www.yazmalar.gov.tr, 2016). Almanya Millî Kütüphanesi Türkçe Yazmaları koleksiyonunda MS. or. Oct. 1631 Staatsbibliothek, Berlin numarada kayıtlı, 109 varaklık bir nüshası daha bulunmaktadır. Eser hakkında M. Ata Çatıkkaş (2015) Şatranç-nâme-i Kebîr’in Nuruosmaniye ve Münih nüshaları üzerinde tenkitli bir çalışma yapmış ve yayınlamıştır. Eser satranç oyunu ve incelikleri hakkında bilgi vermektedir.

4. Kutb-nâme (Kıssa-i Cezîre-i Midilli; Gazavât-ı Midilli)

İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi, Halet Efendi, numara 643’te olup 145 varaktır. Eser Venedik ve Fransızların Midilli adasına hücumlarını anlatan tarihî ve manzum bir mesnevidir (Bursalı M. Tahir, 1972: 105; Köprülü, 1977: 651; Babinger, 1982: 36). 146 yapraktan oluşan eser, H. 909 (M. 1503) yılında yazılmış ve aynı yıl Muhammed b. Rasûl- i Sarayî tarafından kopya edilmiştir. Destan biçiminde yazılmıştır (Olgun ve Parmaksızoğlu, 2011: XIX) Eseri İbrahim Olgun ve İsmet Parmaksızoğlu transkripsiyonlu olarak ilk kez 1980 yılında yayınlamıştır. Bu eseri ile Firdevsî, Zaîfî ile birlikte edebiyatımızda müşahedeye dayanarak tamamen manzum tarih yazan ilk müellifler arasında bulunmaktadır (Şentürk, 2002: 110). Eserin bir nüshası da Almanya Millî Kütüphanesi Türkçe Yazmaları Koleksiyonunda, Ms. ort. Quart 2041’de olup 36 varaktır.

5. Hayât u Memât (Hayât-nâme)

Ahlâk ve tasavvuftan bahseden, Farsça’dan tercüme mensur bir eser olup bir nüshası Beşiktaş’ta Yahya Efendi Kütüphanesi’nde vardır. Bu eserin baş taraflarında bir münâsebet getirerek Süleymân-nâme-i Kebîr’inin 82. cüz’ünü tamamladığını yazmaktadır (Bursalı M. Tahir, 1972: 106). Buradan Firdevsî’nin bu eseri ölümüne yakın

(30)

11

telif ettiği anlaşılmaktadır. 95 varak olup, Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmut Efendi 2333 numarada kayıtlıdır (bk. Jafarova, 2010: 4).

6. Pend-nâme-i Eflâtûn (Gülistân Tercümesi)

Sağlık bilgisine dair ufak çapta, tercüme bir eserdir. Bursalı Mehmed Tahir eserin bizzat Firdevsî tarafından yazıldığını, kendisinin hüsn-i hatta vakıf olduğunu belirtmiştir. Fakat bu bir yanlışlık olmalıdır (Bursalı M. Tahir, 1972: 106). Bu eserin sonundaki ketebe kaydında İlyas b. Hızır El-mütahallas bi’l-Firdevsî yazıyor olması bu ismin kaynağı olarak gösterilir. Arkeoloji Müzesi, 164 numarada kayıtlı olan bu Farsça eser, Şeyh Sâdî’nin Gülistân isimli eserinin Firdevsî tarafından Farsça’dan Türkçe’ye çevrilmiş küçük bir risalesidir (Çatıkkaş, 2015: 21). Eser bazı araştırmacılar tarafından iki ayrı esermiş gibi gösterilse de aynıdır (Büke, 2015: 497; Jafarova, 2010: 8; Biçer, 2005:73).

Firdevsî-i Rûmî’nin Hakîkat-nâme adlı eserinde Bülbül-i Gülistân-ı Hakîkat ve Tûtî-i Şehristân-ı Tarikat” eserlerinin adlarını verdiğini söyleyen Biçer, bunu Gülistân Tercümesi’nin varlığına delil olarak göstermiştir (2005: 73). Biçer bu iki tabiri ayrı birer eser adı gibi düşünmüştür; ancak bunlar eser değil, Tercüme-i Kenzü’l-Hakâyık ve Keşfü’l-Dakâyık’ı yazan kişinin Şeyh Attar’ı övmek için kullandığı iki sıfattır (Büke, 2015: 499). Dolayısıyla Gülistân Tercümesi adıyla, Firdevsî’nin müstakil bir eseri yoktur.

7. Tercüme-i Câme-şûy-nâme

Eserin aslı Farsça olmak üzere dokuz bâba ayrılmış olup esâsen Nasîr-i Tûsî tarafından yazıldığı ve bir bâb ilâvesi ile terceme olunduğu eserin başında açıklanmıştır (Bursalı M.

Tahir, 1972: 106). Nüshası Manisa İl Halk Kütüphanesi, 45 Hk 2730 numarada bulunmaktadır, 18 varaktır (www.yazmalar.gov.tr, 2016). Firdevsî (1511: 3b) Terceme-i Câme-şûy-nâme’nin sebeb-i telifinde Süleymân-nâme-i Kebîr’in 78. cildini bitirmişken elbisesinde bir leke olması üzerine bu eseri Türkçe’ye çevirdiğini belirtir Kumaş ve boya sanayisinin tarihi açısından önemli olan bu eser, çeşitli kumaşlarda bulunan lekelerin temizlenmesi ile ilgili bazı usullerden bahseder (Şakar, 2007: 727).

8. Da’avât-nâme

Garib ilimlerine vâkıf kimseler arasında önemli sayılan [Dâvetiye’lerin cin çağırmaya ait]

çeşitlerinden bahseder olup sekiz bâb üzerine tertiplenmiştir (Bursalı M. Tahir, 1972:

106). Bursalı Mehmed Tahir (1972: 106) eserin H. 893 (M.1487)’te Balıkesir’de yazıldığını iddia etmişse de Köprülü Bayezid II’nin cülûsundan evvel Balıkesir’de

(31)

12

Farsça’dan tercüme edildiğini söyler (1977: 650). İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Yazma Eserler Bölümü, 13 numarada kayıtlı olduğu bilinen eserin başka bir nüshası yoktur. Fatma Büyükkarcı eser hakkında bir yüksek lisans tezi (1993); “Bir XV. Yüzyıl Tılsım Kitabı: Dâvet-nâme” adında tanıtıcı makale (1994) hazırlamıştır. Büyükkarcı, eserin astronomi, astroloji, büyü, tılsım, cin, melek, peri gibi varlıkları konu edindiğini söyler (1993: 44).

9. Münâzara-i Seyf ü Kalem (Seyf-nâme-i Firdevsî)

Köprülü eserin H. 890(M. 1485)’da Balıkesir’de yazıldığını söylemektedir (Köprülü, 1977: 650). Üzerinde yüksek lisans tezi hazırlayan Tanyıldız, eserin Süleyman peygamberin meclisinde sâhib-i kalem ile sâhib-i seyf ve kalem arasında geçen münazarayı konu edinmektedir. Münâzara-i Seyf ü Kalem mukaddime, konunun işlendiği asıl bölüm ve hatimeden oluşur (2005: 40). Fatih Millet Kütüphanesinde, Ali Emîrî Manzum, 576 numarada kayıtlıdır (Köprülü O., 1996: 129). Eserin sebeb-i telifinin anlatıldığı bölümde, Firdevsî;

“Hadâyıku’l-Hakâyık ve Firâset-nâme ve Şatrançnâme-i Kebîr ve Tecnîsât ve Süleymân ü Belkıs-nâme ve Müsellah-nâme ve Tâli-i Mevlûd-ı Kebîr ve Kutb- nâme misali dahi bazı Pârsî’den tercüme kılup ve bazı dahi sayir kitâblardan istihrâc kılup Hadis-i Ahsen emlahü’l-kelam birle mensûr u manzûm tasnîf kılup söyledümse min-ba’d bu Münâzara-i Seyf ü Kalem hadîs-i muhtar ile ebyât ü eş’ârile telîf ü ü tasnîf eyledüm. Kaleme rakama getürüp bitürdüm.

Tuhfetü’l Hâdî’yi dergâh-ı a’lâya getürdüm…” (Tanyıldız, 2005: 78) derken başka eserleri hakkında da bilgiyi bizzat kendisi vermiştir.

10. Firâset-nâme

Eserden yine Münâzara-i Seyf ü Kalem’de bahsedilmiştir. Köprülü Balıkesir’de Firâsât- nâma adlı bir risâle dahi tasnif eylediğini kendisinin bildirdiğini (1977: 650) söyler. Esere ait 114 varaklık bir nüsha, Ankara Millî Kütüphanede Yazmalar Koleksiyonunda mevcuttur. Firdevsî-i Tavîl Bursavî adıyla, 06 Mil Yz A 5151 numarada kayıtlıdır. Eser İslam dini, tasavvuf ve tarikatlarla ilgilidir.

(32)

13

11. Hadîkatü’l Hakâyık (Hakâyık-nâme, Hakîkat-nâme, Tuhfetü’l-Hâdî)

Eserin adı Münâzara-i Seyf ü Kalem’de geçmektedir. Firdevs’i’nin şeyhi Abdullah-ı İlâhî hakkında bilgi verdiği eseridir. Birçok araştırmacı eserin bulunamadığını söylemişse de (Köprülü, 1977; Bursalı M. Tahir, 1972; Çatıkkaş, 2015: 21; Vanlı, 2012: 22) eserin tespit edilen on dört nüshası bulunmaktadır.

Eser, Eskişehir İl Halk Kütüphanesi, 26 Hk 73 numarada, Hadikatü’l Hakâyık adıyla kayıtlı olup 32 varaktır. Hakîkat-nâme adıyla İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Şehid Ali Paşa’da 1399/2 ve 1343/4 numaralarda; Hacı Mahmud Efendi 2587/2’de nüshaları bulunmaktadır.

İngiltere-Oxford’da Bodleian Kütüphanesi Türkçe Yazmaları koleksiyonunda, MS Turk.

e. 94/23 numarada 17 varaklık ve MS Turk. 97/3’te 37 varaklık birer nüshası vardır.

Almanya Millî Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Koleksiyonunda, Hs. Or. Oct. 878 Saatsbibliothek, Berlin; Hs. Or. Oct. 1056 Staatsbibliothek, Berlin ve Berlin Ms. Or. Oct.

3240 Staatsbibliothek, Berlin numaralarda üç nüshası vardır. Ankara Millî Kütüphane Yazmalar Koleksiyonunda 06 Mil Yz A 2251/1 numarada; 26 Hk 73; 06 Mil Yz A 9157/2’de Hakâik-nâme adıyla kayıtlı üç nüshası daha bulunmaktadır (www.yazmalar.gov.tr, 2016). Son olarak eserin Hollanda, Leiden Üniversitesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar bölümünde ve Büke’nin Araç’tan (2010: 26) belirttiğine göre Tifllis-Gürcistan, Gürcistan Bilimler Akademisi El Yazmaları Enstitüsünde birer nüshası daha bulunmaktadır (Büke, 2015: 495).

12. Tâli’-i Mevlûd-i Kebîr

Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi, 06 Hk 3204 numarada kayıtlıdır. Eser Arapça dualar, bazı çiçek adları ile ilgili açıklamalar barındırmaktadır. Hata, Hattın ve Türkistan alimlerinin on iki yılı bir devir sayıp ve her bir yılı bir hayvanla adlandırdıklarına dair bir makale ve bir de şiir vardır (www.yazmalar.gov.tr, 2016). Büke eser hakkında çalışarak ayrıntılı bilgi vermiştir (Büke, 2016).

13. Hadîs-i Ahsen

Köprülü ve Bursalı Mehmed Tahir bu eserden bahsederler ancak hakkında bilgi veremezler (Köprülü, 1977: 650; Bursalı M. Tahir, 1972: 106). Sadece Münâzara-i Seyf

(33)

14

ü Kalem’de adı geçmektedir. Başka hiçbir yerde böyle bir eser bilgisi bulunmamaktadır.

Bu konu hakkında Büyükkarcı böyle bir eserin olmadığını, “…bazı Pârsî’den tercüme kılup ve bazı dahi sayir kitâblardan istihrâc kılup Hadis-i Ahsen emlahü’l-kelam birle mensûr u manzûm tasnîf kılup söyledümse…(Tanyıldız, 2005: 78)” cümlesinde “güzel bir söyleyişle” anlamında kullanıldığını iddia etmektedir (1993: 7). Büke ise müstensihin veya müellifin başlıkları ve kitap adlarını kırmızı renkte yazdığını ve cümlenin gidişatına bakarak kırmızı rengin özellikle kullanıldığını bildirmekle birlikte durumun muğlak olduğunu beyan etmektedir (2015: 496). Ancak biz Büyükkarcı’nın fikrine katılıyoruz.

Zira kendi çalışma konumuz olan Süleymân-nâme’nin 75. cildinde “…ahsen hadis emlah kelam…” söyleyişi sıkça geçmektedir. Örneğin çalışmamızın Metin bölümünde şöyle geçmektedir: Söyledüm ahsen hadis emlah kelām 131a/15; Söyledüm ahsen hadis emlah kelām 153b/13; Söyleyem ahsen hadis emlah kelām 178b/17. Sadece bizim çalışmamızda değil, başka eserlerde de bu söyleyiş vardır. Çalışmamızda karşılaştırdığımız üç nüshada da başlıkların ya da isimlerin tamamen kırmızı renkle yazılmadığı, zaman zaman siyah mürekkeple yazıya devam edildiği görülmektedir. Başka eserlerde de bu durum mevcuttur. Ayrıca söz konusu eser hakkında şimdiye dek söylenilen kaydın dışında başka hiçbir kaydın ve nüshanın bulunamaması bu fikrimizi güçlendirmektedir.

14. Kitâb-ı Tecnîsât-ı Zû’l-Kâfiye an-Kıssa-i Süleymân-ı Belkıs (Hâzâ Kitâb-ı Süleymân-ı Belkıs-nâme, Tecnîsât, Tecnîsât-ı Süleymân, Süleymân-nâme vü Belkıs- nâme)

Eserden ilk kez Süleymân-nâme vü Belkıs-nâme olarak bahseden Akay, yazarın bu eserinden Şantrançnâme-i Kebîr’de söz ettiğini ve yedi bin beyitten oluştuğunu söylediğini söyler (Akay, 1990: XIX).

Biz de Süleymân-nâme’nin 75. cildinin Uppsala, Nr. 196’da bilgisini veren kaynaklardan (Jafarova, 2010; Biçer, 2005a) yola çıkarak kendi nüshamızı araştırırken bu esere tesadüfen rastladık. Upsala’da olduğu söylenen eserin Tornberg’in Upsala Üniversite Kütüphanesi’ndeki Arapça, Farsça ve Türkçe Eserler Kataloğunda, numara 196’da olduğu tespit edilmiştir (1849: 119). Ayrıca kütüphanenin internet sitesindeki yazma eserlere ait koleksiyonlar incelenmiş; Upsala’daki Osmanlı Mirası adlı koleksiyonda, raf numarası O St. 5 Fol.’da, başında “Hâzâ Kitâb-ı Süleymân-ı Belkıs-nâme” yazan 224 varaklık bu esere ulaşılmıştır. Kütüphane eserlerin dijital fotoğraflarını yayınladığından,

(34)

15

eser birebir görülmüş ve eserin tamamen manzum tarzda yazılmış bir mesnevî olup müstakil bir eser olduğu anlaşılmıştır. Eser dört cilttir. Çatıkkaş da Şantranç-nâme-i Kebîr çalışmasında eserden bahseder ancak 163 varak olduğunu söyler (2015: 22).

Yine Tecnîsât olarak bahsedilen bir çalışma hakkında yapılan ayrıntılı taramada, bu esere ulaşılmıştır. Şöyle ki, yapılan araştırmalarda Firdevsî’nin eserden Münâzara-i Seyf ü Kalem’de “Tecnîsât” olarak bahsettiği ancak eserin hiçbir şekilde bulunamadığı bilgisi vardı (Biçer, 2005: 75; Vanlı, 2012: 23; Jafarova, 2010: 8). Büke, eserin yanlış bir isimlendirme sonucu bu ismi aldığı; aslında eserin araştırmacılar tarafından yanlış okunduğu gerekçesiyle bulunamadığını söyler. Münâzara-i Seyf ü Kalem’in 5b varağında, sadece bir tane “Süleymân” ifadesi geçerken araştırmacıların bu kelimeyi

“Tecnîsât-ı Süleymân” ve “Süleymân ü Belkısnâme” diyerek ilk eserin sonuna diğer eserin başına getirmeleri kesinlikle doğru değildir (Büke, 2015: 496) diyerek devam eder.

Bu konuda biz de Büke’ye katılıyoruz. Zira Pertsch, Dükalık Kütüphanesi’ndeki Türkçe El Yazmaları Kataloğunda, 208 numarada, Firdevsî’ye ait olduğunu söylediği eserin adının Kitâb-ı Tecnîsât-ı Zû’l-Kâfiye an-Kıssa-i Süleymân-ı Belkıs olduğunu yazar.

Tornberg tarafından bahsedilen nesir girişi eksiktir. Eserin 253 varak olduğunu, elde bulunan bölümünün vezin şeklinde olduğunu, eserin ilk ve son sayfalarının güzel nesihle yazıldığını anlatır. Eser çift sütun ve 15 satır olarak düzenlenmiştir. Bazı sayfaları resim eklemek için boş bırakılmıştır (Pertsch, 1864: 179-180).

Buradan da anlaşıldığı üzere, yazarının “Ale’l-husûs ki Süleymân u Belkıs-nâme’yi tecnîs-i tâmm-ıla nazma getürüp zü’l-kafiye kim tamâm eyledük. Yidi bin beyit üzerine kim âhir kılup söyledük” (Çatıkkaş; 2015: 116) dediği esere ait biri İsveç’te 163 varaklık, diğeri Avusturya’da 253 varaklık iki nüshası olduğu tespit edilmiştir.

15. Vilâyet-nâme (Menâkıb-ı Hacı Bektaş Velî)

Gölpınarlı tarafından tıpkıbasımı yapılmış olup, Manâkıb-ı Hünkâr Hacı Bektâş-ı Velî adıyla söylenegelmiştir. Dînî-tasavvufî tarzda bir eserdir. Eserin bir nüshası Nevşehir Hacıbektaş İlçe Kütüphanesinde, nr. 200’de bulunmaktadır. Bir diğer nüsha ise Ankara Millî Kütüphanede bulunmaktadır; Hacı Bektaş-ı Velî hakkındaki bilgi veya rivayetlerden oluşur (Gölpınarlı, 1995). Eser nesir ve manzum olarak yazılmıştır. Ancak eserin varlığına dair tartışmalar sürmektedir (Tanyıldız, 2007: 171).

(35)

16 16. Teşhîsü’l-İnsân

Eseri Akay İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Seminer Kitaplığında kaydetmektedir; 143 varak olup H.886 (M.1481) tarihinde istinsah edilmiştir (1990: XVIII). Kutluk, Kenek Oğlu Orhan ve Teşhisü’l İnsan adlı makalesinde, Firdevsî’yi “şimdiye kadar ismi işitilmemiş olan şair yazar” olarak, Teşhisü’l İnsan’ı da

“on beşinci asrın bilinmeyen bir eseri” olarak bilim dünyasına tanıtmıştır. Aksoy Teshil’ül-İnsan olarak isimlendirmiş olup yaptığı araştırmalar sonucunda söz konusu kütüphanede bulamadığını söyler (Aksoy, 2000: 42). Yine Büke tarafından İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde yapılan araştırmada bulunamamış; başka bir yere taşındığı veya kaybolduğu söylenmiştir (Büke, 2015: 493).

17. Kitâbü’l-Mevâiz

Bu eser İstanbul Büyükşehir Belediye Kütüphanesi, Muallim Cevdet Bölümünde bulunmaktadır. Numara 297.6’da kayıtlıdır. İslam ile ilgilidir.

18. Barak Baba Risâlesi

Esere Gölpınarlı’nın Yunus Emre ve Tasavvuf adlı çalışmasından ulaşılmaktadır. Burada Gölpınarlı, eserin mütercimine dair Firdevsî-i Rûmî (Hızıroğlu İlyas) bilgisi düşer (1992:

253). Bunun dışında herhangi bir çalışmada bir malumat olmadığı gibi kütüphanelerde esere ait bir nüsha ile de karşılaşılmamıştır.

19. Fâl-ı Kur’ân (Kur’ân-ı Kerîm’den Tefe’üle Dair Bir Risâle)

Firdevsî-i Tavîl adına, Kur’an-ı Kerim’den Tefe’üle Dair Risale adıyla, İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, numara 11632 Demirbaş numara 000816’da kayıtlıdır.

Ahlâk ile ilgilidir (Biçer, 2005: 75).

Farsça’dan H.893(M. 1487-88)’te tercüme edildiği ve İbrahim Paşa’ya sunulduğu bilinmektedir. İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Bölümünde numara 816’da bulunan eser tefe’üle dairdir (Aksoy 2000: 44; Abul, 2004:

6; Tanyıldız, 2005:34).

20. Şerh-i Hadis-i Erbaîn (Terceme-i Hadis-i Erbaîn)

Eser Atıf Efendi Yazma Eser Kütüphanesi, Atıf Efendi Koleksiyonunda bulunmaktadır.

34 Atf 2846/9 numarada kayıtlı olup Farsça’dır. 227 varaktır, İslam dinini konu edinir.

(36)

17 21. Süleymân-nâme Muhtasarı

Eser İstanbul Millet Kütüphanesi 297.9’da AETrh316 demirbaş numarasıyla kayıtlıdır.

Eserin diğer nüshası ise İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesinde 297.91’de NEKTY00715 barkod numarasıyla kayıtlıdır (Büke, 2015: 498).

22. Kasas

Eserden ilk kez bahseden Büke, bu eserin varlığını Tavşanlı Zeytinoğlu Halk Kütüphanesinde 43 Ze 689/1 arşiv numarasıyla kayıtlı olan Süleyman-nâme nüshasına bağlar. Eserin 2a varağı 6. satırındaki: “…kitablar varsa anları cümle içine katmışdur tatvil-i kelam itmekiçün kasas gibi tali’-i mevlüd gibi mülheme’i nice dahı bunlarun gibi cem’ idüp…” ifadelerinden yola çıkarak böyle bir eserin Firdevsî’nin Tali’-i Mevlüd-i Kebir gibi örnek verdiği eserlerinden biri olduğunu söyler (Büke, 2015: 498). Esere dair bir nüsha tespit edilmemiştir.

23. Terceme-i Kenzü’l-Hakâyık ve Keşfü’l-Dakâyık

Terceme-i Kenzü’l-Hakâyık ve Keşfü’l-Dakâyık hakkında, Biçer’in aktardığına göre, Firdevsî-i Rûmî Tuhfetü’l Hâdî adlı kitabında, bizzat Padişah Yavuz Sultan Selim Han’ın emriyle, Muhammed Aynü’l-Kuzât Hemedânî’den tercüme yaptığını bildirmektedir (2005a: 71). Ancak eserin Millî Kütüphanede 06 Mil Yz A 2920/1 arşiv numarasıyla Aşkî tarafından telif ve Ahmed Şevki tarafından istinsah edilmiş bir nüshasının daha olduğu bilinmektedir (Büke, 2015: 499).

24. Tûtî-i Şehristân-ı Tarikat

Firdevsî-i Rûmî’nin Hakîkat-nâme adlı eserinde Bülbül-i Gülistân-ı Hakîkat ve Tûtî-i Şehristân-ı Tarikat eserlerinin adlarını verdiğini söyleyen Biçer’in (2005: 73) böyle bir eserin varmış gibi algılanmasına yol açtığını düşünmekteyiz. Nitekim Jafarova (2010: 5) da Biçer’den müstakil bir esermiş gibi aktarmıştır. Biçer bu iki tabiri ayrı birer eser adı gibi düşünmüştür; ancak bunlar eser değil, Tercüme-i Kenzü’l-Hakâyık ve Keşfü’l- Dakâyık’ı yazan kişinin Şeyh Attar’ı övmek için kullandığı iki sıfattır (Büke, 2015: 499).

25. Muhtâr-nâme

Yine Biçer (2005: 74) ve Jafarova (2010: 5) tarafından müstakil bir eser olduğu bildirilen eser hakkında başka bir yerde malumat yoktur.

(37)

18

26. Hayāt-ı Hayvanāt-ı Kebîr (Kitâb-ı Hayât-ı Hayvān)

Bu esere ilk kez kendi çalışmamızda rastlanmıştır. Çalışmamızda Firdevsî bizzat kendi yaptığı çalışmayı metnine dayanak olarak kaynak gösterir. Şöyle ki: “Z┬rā ki │ayāt-ı

│ayvānāt-ı Keb┬r’de Mu⌠ammed-i Şerefü’d-d┬n ra⌠meten vāsi▓aten ve da┌ı Ebū ⌐āmid- i Endülüs┬ rivāyet iderler ki:...” Metnimizin 108a varağının 16. Satırında yer alan bu ifade bize eserin varlığını haber vermektedir. Yine eserin 116b varağının 5. satırında

“Mu╩annif-i kitāb Firdevs┬ eydür: Mu⌠ammed bin Şey⌠ Şerefe’d-d┬n Mūsā ra⌠meten vāsi▓aten Kitāb-ı ⌐ayāt-ı ⌐ayvān’da getürmişdür ki:” ifadeleri yer almaktadır.

Çalışmamızın Bibliotheque Nationale nüshasında, bu satırın hemen kenarında “▒ikr-i ismü’l-müellif” ibaresi geçmektedir. Bu ibare de eserin Firdevsî’ye ait olduğu bilgisini teyit etmektedir. Ancak yazma eser kütüphanelerine ait kataloglarda esere dair herhangi bir kayda ulaşılamamıştır.

27. Süleymân-nâme (Kitâb-ı Kıssa-nâme-i Süleymân Aleyhi’s-selâm, Süleymân- nâme-i Kebîr)

İslâmî Türk edebiyatında geçen kıssalar ve mucizeler peygamberler etrafında oluşmaktadır. Bu peygamberlerden biri olan Hz. Süleymân aleyhi’s-selâmın başından geçen olayların anlatıldığı eserler Süleymân-nâme olarak anılmaktadır.

Osmanlı edebiyatında Kanunî Sultan Süleyman’ın saltanatını konu edinip onu dönemindeki belli başlı olayları anlatan manzum ve mensur eserlere Süleyman-nâme denir (Canım, 2014: 280). Canım, divan edebiyatındaki türleri içeren çalışmasında, Hz.

Süleyman’ı konu edinen eserlerin Süleyman-nâme türü içinde anılamayacağını söylemişse de (2014: 282) genel eğilim bu eserlerin de Süleymân-nâme olarak anılması yönündedir. Hz. Süleyman kıssa ve menkıbeleriyle başta Fars ve Türk edebiyatlarında sıkça ele alınmış, telmih, teşbih, tenasüp gibi sanatlar dolayısıyla şiirlerde yer almış ve müstakil mesnevî konusu olarak işlenmiştir (Akkaya, 2010: 60).

Eser, Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim devirlerinde telif edilmiştir. Eserin ilk 7 cildi Fatih Sultan Mehmet devrinde, 7-80. ciltleri II. Bayezid devrinde, 81. cildi Yavuz devrinde telif edilmiştir. Firdevsî eserinde, Hz. Süleyman ile ilgili bütün dinî rivâyetleri, hikâyeleri bir araya toplamış ve ayrıca felsefe, hendese,

Referanslar

Benzer Belgeler

Kazak Türkçesinde gelecek zaman ifadesi için , aynı zamanda şim- diki ve geniş zaman işlevi de olan -A / -y ekine zamir menşeli şahıs ekle- ri getirilerek kurulan

1) Okul kadrosu için bir model olma; okul yöneticisi okul takımının bir lideri olarak bireysel ve mesleki nitelikleriyle diğerleri için iyi bir model olmalıdır. 2)

7 — Tekin zarfları, eksiltme şartnamesine uygun olarak tanzim edil­ miş ve ihale günü saat (10) a kadar makbuz mukabilinde Genel Müdürlüğümüz İnşaat

Eski Anadolu Türkçesi döneminde +ArU, +rA ve nadir olarak +an şeklinde kullanılan yön durumu eklerinin üzerine durum ekleri gelebildiği ve yön durumu eklerinin..

(1) budur ki uyluḳ cıḳsa daḫı üzerine zamān gecse (2) yėrine getürmesi gücdür vaḳt olur aṣlā yėrine gelmez (3) yüz yigirmi sekizinci faṣl dizüŋ ve diz gözinüŋ

(1) ve keẕālik arż-ı selḭmede olan cemḭ ṭu ūm rediyyedendür ve meẕkūr olan ḥabb (2) lāmi berrāḳ ecveddür ve ḥınṭa ki teleẕẕüẕ-i ḥaḳḭḳḭsi vardur ve

yolcusu yakında. Ankara’ya da bir kadın büyükelçi geliyor güneşin ülkesinden. Ankara- Tokyo trafiğinde başka yolcular da var. Tokyo “» Büyükelçimiz merkeze

Benign tümörler içinde en sık Pleomorfik Adenom (32 olgu, 44.), malign tümörler içinde en sık Asinik hücreli karsinom (6 olgu, 968,3) ile karşılaşılmıştır..