• Sonuç bulunamadı

Ö VERNİKLİ YAĞLI BOYALARI (N. S. E.)'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ö VERNİKLİ YAĞLI BOYALARI (N. S. E.)' "

Copied!
78
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A Y L I K M İ M A R L I K . Ş E H İ R C İ L İ K VE S Ü S L E M E SANATLARI D E R G İ S İ

r

istanbul Belediyesi Otobüs Garajı — İstanbul Vakit İş Ham Proje Müsabakası — Küçük Kütüphaneler — B. Amerikada Otoparklar — Klâsik Adam, Y. Mimar Samım Oktay — Le Corbusier İle Mülâkat, Y. Mimar Şem- sa Demiren — Eski Bir Selçuk Kapısı, Mihriban S özer — Türk Şeihirciîiği, Y. Müh. Kâzım Mirzan — İzmir Civa- rında Eski Bir Şehir — Belen'deki Bir Kral M ez ar-Anıtı, Rüstem Duyuran — Bizans Mimarisi, Y. Mimar Haluk Togay — Yapı Malzemesi Piyasası Hakkında — Milletler- arası Kalkınma Bankasında İmar İşleri İçin Nasıl Fayda- lanılabilir — Haberler — Kitaplar — Malzeme Fiyatları.

J

XIV i Q a q 1 , • n n b o I . F i a t ı 2 5 O

(2)

Ö VERNİKLİ YAĞLI BOYALARI (N. S. E.)'

N o b e l b o y a l a n g a y e t parlak bir satıh teşkil e d e H e r v e bu parlaklığı mükerrer yıkamalar- d a n s o n r a d a h i k a y b e t m e z l e r .

' / / « s " ' / '////T^atj",

s H © B S

' i®

ilfl i ® ; s a

•SSSİ BB

M o b t I b o y a l a r ı h e r h a n g i bir yağlı b o y a d a n y ü z ı i e yilz d a h a dayanıklı olup, bütün ikiim şartlarına kar-

mukavimdirler.

N o b e l b o y a - ları müteaddit c a z i p renklerde m e v c u t olup. bir- b i r i n e karıştırmak

s u r e t i l e d e bu renklerin sayısız tonları e l d e edilebilir.

N o b e l boyaları yük- s e k akıcılık h a s s a - sına malık olup, fırça izi b ı r a k m a d a n

g a y e t kolay tatbik edilir ve çizilmeye mukavim sert ve dayanıklı bir t a b a k a teşkil e d e r .

N o b e l b o y a l a r ı yağlı b o y a l a r a n a z a r a n ç o k d a h a faik bir yayılma h a s p a - sına malik a l m a k l a itibarile d a e n i n d e

••e iki misli d a h a t a î l a d a y a n m a s j s o n u n d a e n e k o n o m i k olanıdır.

İ M P J E R Î A L K E M İ K A L İ N D U S T R İ S ( T C J R K E Y ) L İ M İ T E D İ ş b a n k a s i H a n i . g a l a t a

I s t a N b İJ L.

Ö Z A L P

(3)

A L T I N T O P

ZERON Peştemalcıyaıı, SAVA Aslanoğlu ve

YUVAKİM Damyanidis Şti.

İNŞAAT MALZEMESİ

HIRDAVAT - MAKİNA - ALÂT ve EDEVAT

it Avrupa mamulâtı kapı - Pencere - Kilit - İspanyolet ve Kolları.

it Avrupa mamulâtı, Vasistas pencere istoru ve sürme kapı takımları

it Avrupa Mobilya kulp ve aksamları ir Doğrama ve marangoz makine ve el âletleri.

it Bilûmum hırdavat âlât ve edevatı.

Galata Küıekçiler No. 8 Telgraf: ZESAYU

Dünyanın meşhur SIKA - Maddesinin muhterii olan ve bu sahada 30 senelik bir imalât tecrübesine sahip bu- lunan «Kaspar Winkler und Cie, Zürich, İSVİÇRE, Fabri- kası tarafından ?mal edilen:

B I N D A I VE B I N D A 4

YAPILARINIZ İÇİN MALZEME ALMADAN BİR KERE MAĞAZAMIZA UĞRAMANIZ

MENFAATİNİZ İKTİZASINDANDIR.

Rütubete karşı tecrit maddeleri Rutubeti geçirmez, zamanla bozulmaz.

Beton ve sıvada kullanılır, yağmur, deniz ve fabrika sularile muhtelif asitler ve kükürt ihtiva eden sulara

karşı betonun mukavemet etmesini temin eder. Çimento harca üstün bir sertlik veıir, mukametini arttırır, hacminin büyüme ve küçülmesini ve rütubetli yerlerde mantar pey- da olmasını önler

LUKA KEÇECİOĞLU ve ORjAĞI

Galata — Mahmudiye Caddesi No. 15 Telefon : 49407

VAHİD TUNAŞAR

T E K N İ K H I R L A V A T

BİLUMUM DOĞRAMA, MARANGOZ ALETLERİ KAPI, PENCERE VE MOBİLYA TAKIMLARI

T İ C A R E T E V İ

Galata, Tersane Mahmudiye Cad. No. 55-57

İ s t a n b u l

Telefon : 43346

M İ M A R V E M Ü T E A H H İ T L E R İ N D İ K K A T N A Z A R I N A ;

• SİYAH

• KIRMIZI

R E N K L İ M E R M E R L E R

Her boyda ve kalınlıkta renkli mermerlerimiz mimar ve müteahhitlerin emrine amadedir.

Ayrıca her renkte mozaik taşları, mermer tozu ve pirinci bulunur.

TURAN KEVREM — ESKİ HAMAM CADDESİ BALABAN — TELEFON : 60584

ÜSKÜDAR

(4)

H A K İ : K İ

Tecrit malzemesini ASFALT EVİ'nde bulabilirsiniz.

Mahmudiye Caddes> :77 Galata, Tel: 41988

DUROTEKS

DUROTEKS - 1 İNŞAAT LEVHALARI

İnşaatın dahilen ve haricen her sahasında ve kontr- plâk verine bilûmum marangoz işlerinde kullanılır.

Benzerine kıyasen daha sert, daha kesif, daha deko- ratif oiup suya ve rütubete mukavimdir.

DUROTEKS - II TEGRİD LEVHALARI

Ağaç elyafından yapılmış olup sıcağa, soğuğa, rü- tubete ve sese karşı en mükemmel tecrid malzeme- sidir. İnşaatçıların izolasyon için kullanacağı yegâ-

ne levha DUROTEKS - II tecrid levhasıdır.

Türkiye Umumî Mümessili:

GENEL SANAYİ TEÇHİZATI T.A.O.

İstanbul - Galata Hezaran Caddesi No. 77 Telefon: 44510

(5)

GÜVEN

• i a o k i a

Bütün emlâk sahiplerinin ve Af adamlarının güven kaynağıdır.

t? Merkezi :

Galata, Sümerbank binası.

Telg: Türkgüven Müdüriyet: 40630 Telf: Santral, 44610

Müdür: 40630

UlERÎHEim

MODERN W E R T H E H İ M ZIRHLI KASALARI

Arzu edenlere meccanen Prospektüs verilir.

W E R T H E İ M Zırhlı kasa, Duvar kasası ve Trezor daireleri

Türkiye Genel Vekilliği:

Burkhard Gantenbein ve Şsi. P. K. 1176. - İstanbul

İ Z Z E T B A Y S A L

ve Kardeşi Koli. Şirketi

S I H H Î T E S İ S A T ve K A L O R İ F E R M A L Z E M E S İ

BANYO, LAVABO, HELÂ, TERMOSİFON REZERVUAR ve EMSALİ

| Su. gaz ve kalorifer

| Dökme ve kurşun borular

| Radyatör, kazan ve malzemesi;

| Bateriler, musluk ve sifon çeşitleri

| Yangın hortumları ve teferruatı

M a h m u d i y e c a d d e s i N o . 8 5 İ s t a n b u l • S a l a t a

TELEFON : 4 4 3 6 2 TEU6R. : İ B K O L

(6)

TÜRKİYE İMAR BANKASI

T. A. Ş.

Sermayesi : 1 , 5 0 0 , 0 0 0 T . L.

KURULUŞU : 1928

MEVDUATTAN:

Vadelilere % 6

Tasarrufa % 4i

FAİZ VERİR.

Yeni Postane arkasında, Aşir Efendi caddesi İmar Han No. 35/37.

TELF.: 24528

A N A D O L U

ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Türkiyenin en büyük sigorta şirketi

Türkiye İş Bankası A. Ş. ve T. C. Ziraat Bankası Kurumu Sermaye ve ihtiyatı: 5.832.000. T. Lirası

20 sene zarfında tediye etmiş olduğu hasar tazminatı:

20 MİLYON TÜRK LİRASIDIR.

YANGIN HAYAT

NAKLİYAT KAZA

Sigortalarınız için en müsait şartları

«ANADOLU» da bulabilirsiniz.

MUAMELÂT MERKEZİ: Galata Yolcu Salonu

kargısında Anadolu Sigorta Hanı (eski Hüdaven- ANKARA ŞUBESİ: Ulus Meydanı Koç Han.

digâr han) R a t. 2 N o j t e l e f o n - 1 0 1 0 9

TELEFON: Müdür: 44039, Santral: 44653/2/1

Galata Bürosu 43949 Türkiye İş Bankası ve T. C. Ziraat Bankası şube Fen Müşavirliği: 43954 v e ajansları şirketin acenteleridir.

Posta Kutusu: 1845

(7)

İLLER BANKASI

Kapital : 1 0 0 . 0 0 0 . 0 0 0 . - T . L.

idare Merkezi: A n k a r a

I — B A N K A İ Ş L E M L E R İ : Banka Özel kanununun yetki verdiği bankacılık iş- lemlerini yapar.

R e s m î dairelere kıymet mukabili te- minat mektubu verir.

2 — H A R İ T A , P L Â N v e E T Ü D L E R : K ö y , K a s a b a v e şehirlerin imarları için g e -

reken harita, plân, proje, keşif v e etüdleri yapar.

3 _ Y A P I İ Ş L E R İ : Özel idarelerle, Belediye v e K ö y idarelerinin v e b u idare- lerin kuracakları birliklerin v e kurumların tesis ve yapılarını yapar.

4 — FENNİ N E Z A R E T v e D E N E T - L E M E : Bankadan alman kredilerle girişi- len işlerin fennî nezaret v e denetlemesini üzerine alır.

5 _ M A K İ N E v e  L E T L E R T E M l N l Yukarıda yazılı idare v e Kurumlarca maki- ne, âletler v e edevat, gereç v e eşyadan te- min edebildiklerini satar v e y a kiralar.

6 _ A R A Ç v e O R T A K L I K : Y u k a - rıda yazık işlere ait gerekli tesisleri d o ğ r u - dan d o ğ r u y a v e y a ortaklık suretiyle vücude getirir.

7 — S İ G O R T A İŞLERİ : B u idare ve Kurumların menkul v e gayri menkul mal- larını sigorta ettirir.

(8)

SOĞUK ve SICAK SU — GAZ — MAZOT KALORİFER — SIHHÎ TESİSATLARDA

BİR YENİLİK

LEHİMLERE R A K O R L A R A RAPTEDİLEN

BORULARI

işçiliği basit, seri ve ucuz ve her türlü ârızaya karşı garan- tilidir. Hususî surette Paris'ten gelen RAS Fabrikalarının mühendisleri tarafından Fermeneciler, Su İskele sokak — Galata'daki depomuzda izahat verilir ve tecrübeleri yapılır.

Türkiye Mümessili

İ N T A Ş, İTHALÂT — İHRACAT — İNŞAAT TEAHHÜDAT T.A.Ş.

Eski Gümrük sokak No. 40

Emek Han kat 2 Galata - İstanbul

(9)

. YERİNE

l/VEÇ

M A L I

MUKAVİM DAYANIKLI

TERMOSİFON Y E M E K O C A Ğ I H A V A G A Z I L A V A B O KALORİFER K A Z A N I E L E K T R İ K

B A N Y O R A D İ Y A T Ö R F İ L T R E M U S L U K S O B A L A R C İ H A Z L A R I MALZEME SATIŞI VE FENNÎ TESİSAT MÜTEAHHİTLİĞİ

«Autocrat» ınazut yakıcı cihazları satış deposu İSTANBUL, Yeni Postane Caddesi No. 20

TELEFON : 21280

(10)

P H İ L İ P S R A D Y O F A B R İ K A L A R I

;M A M U L Â T I N D A N

SıYAH ve CEVİZ

RENGİNDE

BAKALİTDEN

HIRDAVAT MALZEMESİ

Satış yeri

MAKİNE ve ELEKTRİK KOLLEKTIF Şti FERİDUN KARACALAR ve ORTAĞI Rıhtım caddesi, Frank Han No. 31-31-37

GALATA - İSTANBUL Telgraf adresi: ELMAK - İstanbul

TELEFON : 41072

I - ~H

SAĞLAMLIK VE ZARAFET HUSUSUNDA DİĞERLERİNDEN ÜSTÜNDÜK. İNŞAAT VE ZEVK SAHİPLERİNE TAVSİYE EDERİZ.

(11)

SEG U.S. PAT. OFF

P E T R O L E U M H E A T Aııd P O W E R C O M A M U L Â T I

MAZOT YAKICILARI Her tip kömür yakar.

Kalorifer ve Sınai kazanlara tatbik edilir.

PETRO

VİLLA ve KAT KALORİFER KAZANLARI

Mazot yakıcıları ile komple.

M A Z O T L U S I C A K H A V A M A K İ N A L A F . I Türkiye Umum Mümessili

EGE PETROL T.A.O.

Taksim Cumhuriyet Caddesi No. 31

Telefon : 82007 Tel : LASMA, İstanbul

(12)

S A N A T K Â R BİR B O Y A C I PEK Â L Â BİLİR Kİ, Ç A B U K K U R U Y A N BİR B O Y A A N C A K . . . 6 A Y D A Y A N I R .

*** memul

Asrımızın en mükemmel boyası

IESSOLINE

geç kurumakla İFTİHAR H>lM!

Y a ğ e m m e z K o l a y çizilmez K a y n a r s u y a d a y a n ı r K i r t u t m a z

Türkiye Umum Depoziteri

YAKO BARUH VE ORTAKLARı

Tahtokale, Menaşe Han, No. 53 — Telefon: 2 3 25 7 H E S S O U N E

memleketimizin iteri gelen boya mağazalarında satılmaktadır.

( ex w * " "1* "

aVni şay^' l u o e V j ^

Hessoline yer.i bir boyadır ! Saf keten tohumu yağından yapılmış olan bu boya, şim- diye kadar kullanılan en mü- kemmel boyadan çok daha ü s t ü n d ü r . İ ş i n i z acele ise Hessoline kullanmayınız. Çün- kü ihtiva ettiği yeğin safiyeti, (abuk kurumasına mani olur.

Fakat 36 saat bekleyebilecek vaziyette iseniz, H e s s o l i n e kullanmamakla cidden yazık etmiş olursunuz. Bu hususî

boya dünyanın her tarafında son derece parlak, perdahlı ve dayanıklı olmakla şöhret kazanmıştır. Tahta demir veya taş üzerine ne iş olursa olsun, Hessoline hiç solmadan güzel- liğini yıllarca muhafaza eder.

Evet... Hessoline geç kurur ve- diğer boyalardan pahalıdır.

Fakat Hessoline, sürüldüğü eşyanın ömrü boyunca dayan- dığından neticede en ucuz boyadan çok daha ucuza gelir..

HESSOLINE'IN KALİTE VE DAYANIKLILIĞINA BİRKAÇ MİSAL :

(13)

L E V H A L A R I

FAYANS YERİNE :

BANYOLARDA ANTRELERDE

B ü t ü n d e k o r v e e ş y a i ş l e r i n d e

kullanılır

Beyaz, yeşil, kırmızı, mavi gri renkler ve

Siyah, yeşil, kırmızı somaki taklidi Mavun, ceviz, Meşe cilâlı ağaç taklidi Satış Y e ı i : DEMİR TOPRAK A. Ş.

Galata, Gümrük cad. 221 — Telef.: 44128 - 42793

T

(14)

D U V A R VE DÖŞEME K A P L A M A L A R I N I Z I N GARANTİSİ İÇİN

M A R K A L I EN Y Ü K S E K KALİTE ÇİNİLERİ KULLANINIZ.

Uzun bir çalışma sonunda HOB Fabrikasının hususi çarklara tavsiye ettiği dört kenar ölçülerinde mili- metrenin onda biri kadar hata bulunmıyan

«KALİBRE) evsafta fayansları, bilhassa meraklı inşaat sahipleriyle Mimar ve Mühendislerimizin

dikkatine ehemmiyetle arzederiz.

BİNDİRME ve FUGALI TARZ için İDEALDİR.

Katalog; ve nünıunelerimizi isteyiniz:

N. Z A L O N İ S Telefon : 49331 Galata, Aslan Han, 4 / 7 Telgraf: Zalonis

B E T O N D E M İ R İ

6 ve 8 m/m

S U B O R U S U

Siyah v e ualvanizU

S A Ç L E V H A

Sivah v e galvanizli

İthalâtı ve Toptan Satışı

İSTİKBAL TİCARET T. A. S.

Galata. O m e r â b i d han kat 4 N o . 11 - 12. 40497 - 4-339

y e n i s i s t e m

AĞIRLIKSIZ, İPSİZ OLARAK kullanılan

P E N C E R E M A K A R A L A R I

A V R U P A M A M U L Â T I K A P I ve P E N C E R E TAKIMLARI GELMİŞTİR

C i n s i n d e n presli inşaat levhaları

DURALİT

K. M A L H A S

H I R D A V A T M A Ğ A Z A S I

TERSANE CADDESİ No. 19 Telefon : 41404

K A 3 G i B i

K A R renkli «SNOWCRETE» markalı İngiliz beyaz çimentosu tedricî surette donmakta olup, mozaik, cephe ve sıva işlerinde tercih edilmektedir. Her renkte ve açık tonlarda sıva yapmağa imkân verir.

Buna ilâveten mukavemeti çok yüksek olup supersiman ayarındadır.

N. Z A L O N İ S Telefon: 49331 Galata, Aslan Han, 4 / 7 Telgraf: Zalonis

(15)

UlERIHEim

AfOTlIORLERİ

Türkiye Genel Vekili:

b u r k h a r d g a n t e n b e î n v e $ - s i

İSTANBUL, G A L A T A . . Büyük Tünel Han, P. K. 1176.

Telefon: 44671/44672.

(16)

l&âıiA. jgg^^z. OrrıMeSıdasrh. 7<-eeA>&ıru£. Z-üSuA. 7ni£cuv&. fi-ce&cüo-

KABiROiT TECRİT MADDELERİ ve DÖŞEMELERİ

M . C A H İ T G Ü N D O Ğ D U

K A B İ R O İ T I : Kanaviçe veya amerikan bezi ile yapı- lan izolasyonlarda kullanılır. Metre murabbaına 1,5 - 2,00 kg. kullanılır.

KABÎPLAST : Mayi olup, soğuk sürülür. 1 m. kareye 2 kg. tatbik edilir. 3 atmosfer su taz- yikına dayanır.

K A B İ T Ü M : Çatılarda, kiremit altına kullanılan kar- ton bitümedir. Topları 10-50 kg. ağır- lığında, 20 metre uzunluğundadır.

K A B İ L A S T İ K : Kauçuk, mayi veya pat halindedir. 90 derecei hararette yumuşamağa başlar.

Kanaviçe ile sürülebilir.

KABİLAK : Bilhassa. ahşap üzerine kullanılan tec- rit malzemesidir. Suludur. 1 metre murabbaı satha 1 - 1,5 kg. sürülür.

SATIŞ YERLERİ :

İstanbul, Galata Rıhtım caddesi Fazlı han No. 6 ANKARA : Bay Mithat Kaynar. Sanayi Cad. Kologlu

Ap. No. 1.

İZMİR : Bay Memduh Akuzman (Kimyager). Kurtuluş 871 ci Kızlar ağası hanı No. 27/32.

(17)

T E K M İ L

G Ö L G E L İ K L E R İ N

E N

R A N D I M A N L I S I D I R

^

Çürümez, Kırılmaz, Paslanmaz, Yanmaz, Boyanmaya İhtiyacı Yoktur, Bakıma Muhtaç Değil- dir, Sinek Teline Lüzum Yoktur.

J A L U Z İ L E R İ

G Ö Z K A M A Ş T I R M I Y A N D A Ğ I L M I Ş H O Ş BİR Z İ Y A ve T A M R Ü Y E T T E M İ N EDER.

Türkiye U m u m Mümessili EGE PETROL T.A.O.

Taksim, Mumhuriyet Caddesi No. 31 Telefon: 82007 T e l : L A S M A , İstanbul.

[

L Ü K S M A N T A R P A R K E L E R İ M İ Z

GELMİŞTİR.

Katalog ve numunelerimizi isteyiniz:

S. ZALONİS Telefon : 49331 Galata, Aslan Han, 4/7

Tegraf: Zalonîs

»

(18)

L ' A R C H I T E C T E ;

REVUE MENSUELLE D'ARGH ITECTURE D ' U R B A N I S M E et de D E C O R A T I O N Publiee par: Abidin Mortaş et Zeki Sayar, Architectes

S O M M A I R E No. 1 1 - 1 2 — 1949

Le nouveau garaje d'omnibuse de la Münici-

palite d'İstanbul 211 Projet du bureau technique

Concours du projet du «Vakifhan» â «İstan-

bul» 1 er prix 213 Arch. Fasih Metigil, Demirtaş Kamçil

Les petites bibliotheques 223 Parcs d'automobiles aux Etats-Unis. d'Ame-

riques 226 L'homme classique 228

trad. par Samim Oktay

Enterviw avec le Corbusier 231 Arch. Şemsa Derairen

Une vieille porte (Selschukide) 232 Mihriban Sözer

L'Urbanisme Turc 238 İng. Kâzım Mirşaıı

Decouverte d'une ville historiqtve aupres de

Smyrne 241 Rüstem Duyuran

Mausolee d'un roi â Belevi i 243 Sous Directeur des musee archeologique

d'İstanbul

L'Architecture Byzantine 247 Trad. Par Arch. Halûk Togay

Marche des materiaux de construction 247 Z. Foçalı

Corrunent profiterons-nous de la Banque İn-

ternationale 253 Nouvelles 255 Bibliographie 256 Table recapitulative des matieres publiees

en'l949 258 Le tableau des prix des materiaux de cons-

truction

T H E A R C H İ T E C T :

MONTHLV PUBLICATION ON ARCHITECTURE, C I T Y P L A N N I N G AND DECORATION Published by Abidin Mortaş and Zeki Sayar, Architect.

C O N T E N T S No. 11-12 — 1949

— İstanbul Municipality bus garage 211

— A Business Building Contest İn «İstanbul»

1 price 213 Arch. Fasih Metigil, Demirtaş Kamçil

— Small libraries 223

— Parking Lots in the U.S.A 226

— Classik men 228 trad. Samim Oktay

— An interview with «le Corbusier» 231 Arch. Şemsa Demireu

— An old «Selschukide» Door 232 Mihriban Sözer

— Turkish Town planning 238 Arch. Kâzim Mirşan

— A historical town is Founded near «İzmir» 241

— A Kings Tomb in «Beleviı 243 Rüstem Duyuran

— Bizans Architecture 247 trad. Arch. Halûk Togay

— İnternational Bank and Construction 253

— News Bulletin 255

— Bibliography 2 5 6

— Prices the construction Materiels market ... 258

(19)

r  U K ΠI E K T

M I M A R L I K ' Ş E H İ R C İ L İ K V E S Ü S L E M E S A N A T L A R I D E R G İ S İ İ M T İ Y A Z S A H İ B İ ; Z E K İ S A Y A R U. N E Ş R İ Y A T M Ü D Ü R Ü . A B İ D I N M O R T A Ş A D R E S : A N A D O L U H A N N O ; 3 3 E M İ N Ö N Ü İ S T A N B U L T E L : 2 1 3 0 7

s a y i =215-216 S E R J : I V . Y I L : 1949

mkmfı Ö r cephe görünüşü

İ S T A N B U L B E L E D İ Y E S İ E. T. T. O. İ Ş L E T M E S İ G A R A J I ( Ş İ Ş L İ )

Proje : Elektrik İdaresi Fen Kurulu.

Betonarme Projesi: Y. Müh. Ord. Prof. İ h s a n İ n a n

İstanbul Belediyesi; Elektrik, Tramvay Tünel ve Otobüs İdaresi tarafından Mecidiye Köyünde bir betonarme garaj binası inşa edilmiştir.

Garaj betonarme olarak ve tek açıklıklı «Wi~

rendel» sisteminde yapılmıştır. Garaj 100 otobüs alacak büyüklüktedir. Arkasında ayrıca bir tamir- hane vardır.

Garaja caddeden geniş bir meydan ile giril- mektedir.

Tamirhane ile garaj arasında bir açık kur bırakılmıştır. Tamirhanede motor ve şasi tamiri için en modern makinelerin konmasına mahsus sa-

ha vardır. Garajın iç görünüşü.

(20)

cud olmadığından ve otobüsleri barındırmak, için başka bir garaj bulunmadığından bu sistemin yapıl- masına karar verilmiştir.

Diğer taraftan betonarme inşaatı tercih ve müdafaa edenler de bulunmuştur. Betonarmenin bakımının demir inşaata nazaran çok kolay ve ha- yatının uzun olduğu tercih sebebi olarak göste- rilmiştir.

Tamirhane kaloriferle ısıtılmıştır. Garajın yan tarafında ve ön meydanda benzin deposu var- dır.

İdarenin bu garajı betonarmeden inşa etmesi, teknik otoriteler tarafından tenkid edilmiştir. 50 meıre gibi geniş bir açıklığın demir inşaatla örtül- mesi daha iktisadı olduğu söylenmişse de, inşaatın yapıldığı sırada memleketimizde profil demir mev-

Garajın plânı

(21)

A -4333

1 nci Mükâfat: Y. Mimar Fasih METİGİL - Demirtaş KAMÇIL

V A K I F İ Ş H A N I P R O J E M Ü S A B A K A S I

ŞARTNAME: pılacaktır. Bu binaya ait avaıı projelerin düzenlenmesi aşa- 1 — İstanbul'da Mısır Çarşısı karşısında Haseki Hama- ğıda yazılı şartlar dahilinde müsabakaya konulmuştur, mı arsası ve eski Şemsiyeciler Çarşısı yerine İŞHANl ya- 2 - Müsabakaya girebilmek için, Türk vatandaşı, Yüksek

(22)

Zemin kat plânı.

Han kat; plânı.

Mimar, Yüksek Mühendis, Mimar veya Mühendis olmak şarttır.

3 — Müsabakanın ilânı gününden sayılarak on beş gün içinde müsabıklar kendilerince aydınlanması gereken husus- ları (Vakıflar Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğü) adre-

sinden sorabilirler. Bu müddetin hitamında sorulara verilecek izahlar bir araya getirilerek şartname almış müsabıkların dilekçelerindeki adreslerine müteakip on beş gün içinde ya- zı ile cevap verilecektir. İlk on beş günden sonra sorulacak suallere cevap verilmiyecektir.

(23)

VARIF IŞHANI PROJESİ R.. 11111

'un nyTmiı

2 ııci Mükâfat: Y. Mimar Reha ORTAÇLI, Fethi TULGAR G.SA,

4 — Bina, bir taraftan Mısır Çarşısı, diğer taraftan Ye- ni Cami ve civarındaki vakıf binalarla muhat bulunduğundan, Imaı- prensipleri uyarınca, muhitine aykırı gelmeyecek bir ahenkte olacaktır.

5 — Bina esas itibarile bir (İşhanı)dır; bodrum, zemin ve dört katın ilâvesüe altı kattan ibaret olacaktır. Arsayı, vaziyet plânında görüldüğü üzere, ana cadde olarak Yeni Cami caddesi ile sokak olarak da Vakıf Han ve Celâl bey sokakları, diğer taraftan başkalarına ait binalar ve arsa hu- dutlandırmaktadır.

İmar plânına göre ilerde İş Bankası binası yıkılacağın- dan buranm meydan olacağı gözönünde tutularak Celâl bey sokağı cephesi ona göre düşünülecektir.

Binanın saçak irtifan vaziyet plânında gösterilen tretu- var ııivosunun bulunduğu ± 0.00 köşesinden itibar edilmek üzere 17,50 metre olacak ve «mağaza katı yine bu noktadaki nivodan 5,50 metre irtifada bulunacaktır.

6 — Müsabıklara verilecek vesaik :

a) Umumî vaziyet plânı: 1/500

-Aİ^r

Z ' E M İ K KAT P l A M I

(24)
(25)

LJ L'J' i ' M ' fr-'Jj v j-t

tJÜ"^-.: I^u.^iiijV':^:^;^:;.-••p^rrrrrnrpTn-^tiTif^iî^lttrRi:,'rAı;pa11ffiğTfmğ

Ö

i .1 : J : U

, ıt 11 J J J j t g i i l SEH"

ez : : t J: o o .!;!•;, ; j.t O l

5 3 ™

F

l i

:

ı Sm

IH PIİ

3 ncü Mükâfat:

(Bu plân arsanın hudutları üe etrafın- daki yolları civarındaki abidelerle bi- naları göstermektedir.)

b) Arsa vaziyet plânı; 1/200 (bu plânda arsa ölçüleri ve nivelman

gösterilmektedir.)

7 — Müsabakaya katılacaklardan istenecek resim ve belgeler :

a) Çatı meyillerini de gösterir umumî va-

ziyet plânı 1/20Û b) Kat plânları 1/100 c) Üç cephe resmi 1/100 d) Lüzumlu yerlerden üç makta

(Biri enine biri boyuna olmak ve banka holünden geçmek üzere, üçüncüsü mü-

sabıka bırakılmıştır.) 1/100

Y. Mimar Fatin URAN I.T.U.

e) Vaziyet plânında (B) harfi ile gösterilen nok- tadan, göz seviyesinden bakmak ve iki cephe- nin tamamını görmek üzere bir perspektiv

(perspektivde İş Bankası yok farzedilecektir) Perspektiv tek renkli olacaktır.

f) Beş rakkamdan ibaret rumuzlar, plânların sağ köşesine konacak ve (herhangi bir çerçeve ve işaret yapılmıyacaktır.

g) En çok iki sahifeyi geçmemek üzere makine ile ya- zılmış izah notu.

h) Üzerinde rumuz yazılı, kapanarak kırmızı mumla yapıştırılmış kalın bir hüviyet zarfı; (Bu zar- fın içmdeki kâğıdın yukarısında rumuz rak- kamı, altında projeyi yapanın adı ve soyadı, mesleği ve mezun olduğu mektep; diploma nu- marası ve tarihi, açık adresile bu şartnameyi

Büro katları piânı

(26)

Y. Mimar Edip ONAT. G.S.A.

3 üncü Mükâfat

(27)

Cephe elevasyonu.

kabul ettiği yazılacak, müsabık tarafından im- zalanacaktır.)

S — Projeler siyah çini mürekkebi veya volf kalemile çi- zilmiş olacak ve plânşlarm C65 X 0,75 cm. ebadından büyük olmamasına dikkat edilecektir.

9 — Usulü dairesinde gönderilmiyen, verilen programa uymıyan ve istenilen adetde resim ihtiva etmiyen projeler müsabakaya dahil edilmezler; istenilen miktardan fazla olarak gönderilen plânşlara bakılmaz.

10 — Jüri Ankara'da toplanacak ve kurulu aşağıdaki üyelerden müteşekkil olacaktır:

a) Vakıflar Genel Müdürlüğünden: 3: Genel Md. Hakkı Kâmil Beşe, İnş. Md. Y. Mimar Hurşit Altuncu, Y. Mimar Asım Kömürcüoğlu.

b) Bayındırlık Bakanlığından: 1: Y Mimar Hüseyin Kara c) İstanbul İmar Müdürlüğünden: 1: Y. Mühendis Hüsnü Kcseroğlu.

(28)

Mansiyon : Y. Mimar, İiısan ARİŞ G.SA.

d) Yüksek Mimarlar Birliğinden; 1: Y. Mimar Zeki Sa- yâr.

e) Yüksek Mühendisler Birliğinden: 1: Y. Mühendis Şevki Kayamaıı.

11 — Jüri, kendi aralarından bir başkan ve bir rapor- tör seçerek mesaisine başlar.

12 — Projeler tek anbalaıj içinde olacak ve üzerinde: Ru- muz rakkamı ile (İstanbul İşhanı müsabakası — Vakıflar Genel Müdürlüğü — Ankara) aıdresi bulunacaktır.

13 — Müsabaka süresi iki buçuk aydır. (15/1/949 tarihin- de başlayıp 1/4/949 tarihinde hitam bulmak üzere.)

14 — Müsabaka süresi 1/4/949 Cuma günü sona erece-

ğinden projelerin o gün saat 17 ye kadar makbuz mukabi- linde (Vakıflar Genel Müdürlüğü İnşaat Müdürlüğü)ne tes lim edilmiş olması ve posta ile gönderilenlerin de ayni gün ve saatta adı geçen Makama erişemsi gerektir. Postada ola- ıbilcek gecikmeler gözönünde tutulmıyacağmdan projelerin vaktinde postaya verilmesi şarttır.

15 — Müsabaka süresi hiçbir vesile ile uzatıLmyaeaktır.

16 — Jüri hey'etinin ilk toplanacağı gün proje anba- lâjları ve zarflar bir zabıt tutulmak suretile kurula teslim edilir. Anbalâjlar Jüri kurulunun huzurunda açılarak yedin-

ci, sekizinci ve dokuzuncu maddelerde yazılı hususlara uy- mıyan projeler müsabaka harici edildikten sonra diğerleri

(29)

Mansiyon : Y. Mimar Meluııet GÜNEREN, Selrnan YÖNDER G.S.A.

kurulun seçeceği asgarî iki üyenin nezaretinde kurulun tet- kikin arz-edilmsk üzere hazırlanır.

IV — Jüri projeler arasında birinci, ikinci, üçüncü mükâ- fat kazanacak üç proje ile ayrıca mansiyon alacak üç proje seçecektir. Bu projelerden:

Birinci mükâfatı kazanana 4.000 ikinci mükâfatı kazanana 3.000 Üçüncü mükâfatı kazanana 2.00C

Üç mansiyona biner liradan 3.000

oimak üzere cem'an 12.000 lira verilir, a) Jüri mükâfat ve mansiyon kazanan projeler arasın- da birbirine çok yakınlık gördüğü takdirde, tesbit edilmiş mükâfat ve mansiyon yekûnu sabit kalmak üzere, mükâfat ve mansiyonlarda değişiklik yapabilir.

18 — Mükâfat ve mansiyon kazanmayan projeler hüvi- ( Sonu Sayfa 521 de )

(30)
(31)

BAŞKA MEMLEKETLERDE MİMARİ:

K Ü Ç Ü K K Ü T Ü P H A N E L E R

.•Nyborg» Belediye Kütüphanesi

Mimarları: Erik Moller ve Flemming Lassen

Bu sahifelerde okuyucularımıza muhtelif memleketlerde yapılmış olan bir kaç küçük beledi- ye ve halk kütüphanesinin plân ve resimlerini tak- dim ediyoruz.

Bugün büyük bir ihtiyaç olan bu kütüphane- ler küçük şehir ve kasabalarımızda halkın ve be- lediyelerin gayretlerile pek kolay yaratılabilir.

Bu salıifede Danimarkada «Nyborg» kasaba- sında belediye tarafından yapılan kitaplıaneyi gö- rüyoruz.

İyi bir şekilde hal edilmiş bir plân üzerine kır- mızı tuğladan basit ve iddiasiz bir mimarile inşa edilmiş olan bu kütüphane, kasabanın fikrî ihtiya- cına çok güzel cevap vermektedir.

Büyük blokta okuma salonundan başka bir de çocuklar için bir okuma salonu yapılmıştır ki, bir hususiyet teşkil etmektedir. Binanın küçük kolunu teşkil eden kısımda belediye müzesi salonu ve etüd yapanlara tahsis edilen iki oda vardır.

(32)

NORYEÇ'DE BİR KÜTÜPHANE

Mimar Prof. F i n n B e r n e r

«Byggkunst» 1949

Yüksek fen okuluna ilâve olarak yapılan bu kütüphane, büyük bir okuma salonu, iki küçük salon ve kitap deposundan ibarettir. Büyük salon 350 M2 olup 140 kişinin okumasına mahsus masa ve iskemleleri havidir. Salon en müsait olan cep- hesinden aydınlatılmıştır.

h i f ir "V

- t M

DİN HYt US?S»l a al I \a n|~j~~lq o"

o • JJe n _ _ n •[

• o2Tln a a n a aT]a n__n cf

• âjjn n[ DB:

(33)

HALK KÜTÜPHANESİ S A R P S B O R G Mimari: O v e B a n g

«Byggekunst» 1946 -Sarpsborg» şehrinin halkın teşebbüsile yapı- lan bu kütüphane 400 M? üzerine inşa edilmiştir İnşaata 1940 da başlanmışsa da harb sebsbıle ta- mamlanamamış ancak 1945 de ikmal edilmiştir.

Kitaplığın ve okuma salonlarının iç görünüşü.

; 1

1'İIİİmi

t***' i*" '' *'

(34)

B a ş k a M e m l e k e t l e r d e M i m a r î

BİRLEŞİK AMERİKADA, BİR OTO FARK

«Architectural Forum» 1949 dan

Şehir içinde otomobilleri bırakmak için park- lar yapmak mecburiyeti mühim meseleler doğur- maktadır. Şehirde, toprağın çok pahalı olması, ar- tık otomobil parklarının müteaddit katlı yapılma- sını icap ettirmektedir. Amerikada bir petrol şirketi, memurları için 6 katlı bir otomobil'bek- letme parkı yaptırmıştır.

Katlı otoparklarda halledilmesi en zor olan mesele helezonî merdivenin iktisadî bir şekilde hal- lini temindir. Bu merdivenler, çok yer aldığından otoparkın fazla araba almasına mani oluyorlardı.

vVurdeman ve Becket isminde iki mimar, me- seleyi daha iktisadî hâl etmişlerdir. Merdivenli ve katlı garaj yerine %4 meyilli ve garajın boyunca uzanan spiral rampalarla katlara çıkmışlardır. Bu otopark 477 araba almaktadır, otoparkın etrafı açık olup çerçevesi yoktur.

Otopark bizim paramızla 2.700.000 liraya mal olmuştur. Bir katın sahası 2550 M2 dır.

/Irt Streib Studıo

(35)

B İ R O T O M O B İ I, F- A R K I (M İ A M İ)

Mimarları:

R o b e ı t L a w W e e d ve ortakları

«Architectural F o r u m » dan

Miamide, yapılan bu otopark 4 katlıdır. Mimar- lar, bu garajda da, merdiven meselesini çok iyi hal etmişlerdir. Diğer garajdan farklı olarak oto- mobillerin katlara çıkış ve inişi, kısa rampalar ve kademeli mütevassıt katlarla tertip edilmiştir.

Mütevassıt katlar arasındaki rampaların meyille- ri %21 kadardır. Bu, katların irtifaınm artmasını mucip olmakta ise de, maliyeti arttırmamaktadır.

Bu sistemin ayak murabbaı (3.16) dolara mal olmuştur ki, metre murabbaı 90 lira demektir.

Kat araları rampalarının kısa ve dik olması gara-

J .

îv

j

r

35B

J-Ll J j J 111 T f f î t • P

\ \ \ i ' İ j

i ı L_L

1 A i l d* . \ l \ H V \.v \

T51 ll-J

A

5T0Rİ I .

n

rrr \

\ \

444-

"i

• i H - • • ^ - l ü r r a

20 FOOT LEVEL

r f ı f f f t l 11 1 l l F T i t

1

f f ft^UMJÎl

, yELEVATOR \ . r .r 20 FOOT LEVEL

'mmmşsmm

jm diğer spiral merdivenli veya asansörlü sistem- lerden daha fazla araba almasını temin etmekte- dir.

Bu oto-p^rk-garajda, giriş VP çıkış ayrı olduğu için içeride arabaların çarpışması mevzuu bahis değildir.

(36)

K L Â S İ K İ N S A N

Wilhelm Vorringer

Tercüme eden : S a m i m O k t a y

İnsan, akıl ile şevki tabiinin iç f j g j mücadelesinden başka bir şey olma-

f

' : yan, dış âleme karşı girişilmiş bir mücadelenin sahnesidir. Başlangıçtan

" itibaren, insanda şevki tabiî, her şey, zekâ ise hiç bir şey değildi. Fakat, tecrübe temsili- nin (Representation) sermayesi arttı ve onun saye- sinde bir bakışta görülen dünya görüşünü gittikçe çoğaltarak içine aldı, yavaş yavaş hissi merkezine ait intihaların intizamsızlığı yerini, hissin zengin hâdiselerinin intizamına terk etti, intizamsızlık ya- nı, Caos, Cosmos oldu.Dünyanın bu spirtüel ka- zancı bütün bilgilere meydan okuyan nisbilik re- lativite hissini yok etti. Korku şevki tabiisi, hari- cî âlemin tanınması ile zayıfladı ve yavaş yavaş kayıp oldu. Bir taraftan da, insan kıymeti hissi, daima fazlalaşarak, Antropocentrique (her şeyin merkezinin insan oluşu) gurura yaklaştı. Varlıkla gayri kabili telif ikilik hissi gaip oldu.

Hayat daha güzel, daha sevimli oldu, fakat, derinliğinden, büyüklüğünden, hareketliliğinden gaip etti. Emniyette ve bilgide durmadan kazanan insan, kendini, her şeyin ölçüsü yaptı ve bütün dünyayı, kendi küçük insanlığında eritti. Bundan sonra insan, dünyada; garip bazı şeyler, ulaşılmaz dm bir büyüklük görmüyor fakat canlı muhiti öz benliğini (F'ropre moi) görüyor. Goethe'nin dedi- ği gibi; o, orada, öz hislerinin cevaplarını buluyor.

Bilginin sağır ve şevki tabiiye dayanan tenkidi, bilginin emniyet altına aldığı neş'eli bir itimada münkalip oldu. İnsanoğlu, tabiattan korkmuyor, kendine itimadı vardır, kendisinin muhtelif ruhî kuvvetleri serbestieşmiştir ve san'at hususî ola- rak yep yeni bir fonksiyon kazanmıştır.

En berrak nümunesi Yunanlı olan klâsik in- sanda, zekâ ve şevki tabiî arasında işte bu mu- vazene noktası bulunmaktadır, fakat, belki mu- hayyilemiz bu meselenin izahını, realiteyi aşarak yaptı. Klâsik insan, umumî tarihi kuran ve in-

sanla haricî âlem arasındaki büyük mücadelenin ikinci kat.î safhasının muazzam misalidir.

Klâsik insana, insanın mutlak ikiliği ve iç âlem, müteakiben de san'atın ve dinin (trencen- dental - aklî) müteal karakteri silinir. Öbür dün- yanın dinilıği teşvik edilir ve cismanileştirilir ve dünya üzerine indirilir.

Klâsik insan için ilâhî, dünya üstü değildir, o, onu ihtiva etmektedir, orada tecessüs etmekte- dir.

Yarattığı her şeyde, sonsuz, vasıtasız ulûhiye- te karşı, insanın duyduğu inanç, bedbin bir pan- theisme bildirir ve Antromorpheism'i evcibalâ- sına götürür, zira kâinatın tanrılaşmasının arka- sında gizlenen odur, elde edilmiş bulunan dünya ile Allahm ideal birliği demek, insan ile dünya- nın birliğinin başka bir ifadesi demektir, yani, dünyanın zekâ ve ruh tarafından kat'î zabtının tamamlanmasıdır.

Teşekkül halinde bulunan primitif insan, zarurî şeyleri, hâdiselerin arkasındaki kanunları, vak'aların ötesinde ve hayatın inkârında aramı- yordu: Klâsik insan, onları bizzat dünyada araş- tırıyordu; dünya ve insan ancak bir ve biri değe- rine tamamen adapte olduğundan, bu kanunların hey'eti mecmuasını kendinde buldu, metanetle dünyaya tatbik etti. Şu halde, o, bu zaruretleri ve insanın kendini emniyette his etmesi için lâzım oian kanunları doğrudan doğruya kendinden al- dı, bu. şu demektir ki; din, klâsik insan için yek- meal olan felsefe ve ilim ile yavaş yavaş teessüs etmiştir.

Dinin tesir ve en yüksek ehemmiyetinden gaip ettiği şeyi, ona, güzellik kazandırdı, ilimle yer değiştiler, o, mecburî bir lüzum karakteri ol- madan, fiziki bir faaliyet olmağa doğru meyil eder, bir müddet sonra göreceğimiz gibi, bu talii ayni düşüncelerle karakteri tamamen değişen san'atla paylaştı.

(37)

G O T İ K S A N ' A T I

Klâsik insanda, din ve ilim şayanı hayret bir şekilde, yekdiğerini itmam etmektedir. İlâhlar dünyası, aklî bilgilerin şehvanî bir ekidir, bun- dan başka; karanlık ve anlaşılması güç mistisizm, iptidaî dinî duygu, ilim tarafından sürülüp çıka- rıldı. Yunan ilâhları dünyasının aydınlık plâstiği, mistik duyguların karanlığından hareket ederek, emin ve yavaşça teşekkül etmiş olmasına rağmen, ilimle uyuşmakla kalmaz, onu, tamamlar.

Artık, hissî ve aklî müşahedelerle elde edilen emniyet olmadan, bu plâstik tasavvur edilemez, onlar, tetkik ve anlayış şeklinde yekdiğerini ta- mamlıyorlar.

Antromorphoisme (ilâhın insan şeklinde ta- savvuru), bilgi sahasında kendini ilimle kabul et- tirdiği gibi, dinî sahayada diğerlerinden tabiaten aeğilde, derece itibariyle farklı ve üstün bir ikti- dara yükseltilen, insandan başka bir şey olmı- yaıı, ilâhın yaratıcı kudretine karışır.

Gitgide din, artık aklî bilginin ihtiyacını te- min etmiyor, fakat, yalnız tetkik ihtiyacını temin ediyordu, böylece o, aklî, ifadesiz, üstün karakte- rini edinir.

Sanatkârane tekâmül, dinî tekâmüle ciddî olarak muvazidir, hattâ, san'at, ona ululuk ve mecafizik vasfını veriyor ve san'at ilâhların dün- yasında olduğu gibi, idealize edilmiş tabiat olu- yor.

İptidaî insan için yaratmak, sanatkâranenin ötesine, hayatın keyfî, daimî ve mutlak kıymet- ler dünyasını birleştirmekten ibarettir.

İptidaî insan, bunun için basarî intibalarm sonsuz kalabalığının keyfi ve canlı unsurlarını, mücerred ifadeci, mecburî sembollere tahvil edi- yor, onların sanatkârane niyetleri, istifade bakı- mından eşyanın doğrudan doğruya tetkikine yö- nelmez, bil'âkis, onlar, tetkikin ıstırabını yenmek, müşahedenin tesadüfi eşkâli yerine, tasvirde sa- bit şekillere varmak için dikkatle yaratıyorlardı.

Binnetice: San'atm, müsbet ve hemen hemen ilmî bir karakteri vardı. San'at, koruma şevki ta- biisinin, doğrudan doğruya bir neticesi idi, yok- sa, dünyadan ilham alarak bütün basit elemleri dindiren, bir insanlığın lüks mahsulü değildir.

İşte; insan tekamülünün bu klâsik periyodun- (Devamı 231 de)

(38)

L E C O R B U S İ E R İ L E M Ü L Â K A T

Y. Mimar Ş e m s a D e m i r e n

Bütün dünya mimarları arasında Le Corbu- sier'yi tammıyan yoktur sanırım. Mimariyi plâstik san'at ve inşaat bakımından ziyade içtimaî bir gö- rüşle mütalâa eden bu mimar denilebilir ki, mi- mariye yepyeni imkânlar ve ufuklar açmıştır.

Fransada onun aleyhinde ve lehinde olanlar sarih olarak iki grup teşkil etmişlerdir. Her halde Le Corbusier'nin eserine lâkayt kalınılamıyacak 20 inci asrın büyük şahsiyetlerinden birisi olduğu şüphesizdir.

Bugün Marsilya için inşa ettiği «Şakulî bah- çeli site» si ile Le Corbusier iftihar etmektedir.

Ayni kapıdan girip çıkan 1600 kişiyi yerleştirmek kolay mı? Bu hakikî mücadelede mimar iki büyük mefhum nazarı itibare almaktadır.

1) Sakin ve müstakil olarak güneşe, havaya ve yeşil sahalara müteveccih ve her ailenin sığı- nağı olan mükemmel bir ikametgâh tesis etmek,

2) Allahm tabiatında gök yüzü içinde ve gü- neş altında, büyüklük, asalet, tebessüm ve zarafet ifade eden ve usta elinden çıkmış bir eser yarat- mak.

İşte 25 seneden beri nazarî prensiplerini etüt ettiği 30 metre .irtifalı ve müşterek servisli ika- metgâh blokunu, Le Corbusier 1945 ten beri «At- bat» atölyesinde çalışarak ilk defa Marsilya işini kabul ettirip tatbike geçmiştir.

Le Corbusier'yi ilk defa Seores sokağındaki atölyesinde gördüm. Eski köhne bir hanın karanlık ve küf kokan koridor ve merdiveninden birinci ka- ta çıkınca karşıma «Le Corbusier et Janneret, Atelier Atbat» yazılı bir tabelâ çıktı. Kapıda vur- madan girin» yazılı. Uzun dar bir holdeyim. 30 a ya - km mimar ve mühendis göze hemen çarpan bir fa- aliyetle çalışıyorlar. Ortada küçük bir kömür so- bası, oda müthiş sigara dumanı masaların üstü du- varlar, yerler resim çizilmiş kâğıt ve evraklarla dolu. En arka masada oturan genç beni holden ha- fif ve eğreti bir tahta bölme ile ayrılmış bir kü- çük höcreye götürüyor. Burası üstadın hem kabul hem çalışma odası. Pencere yanında bir çalışma masası ve hasır bir iki sandalya. Kontrplâk duvar- lara çivili kendisinin bir iki resim ve krokisi. Köşe- de daktilo makinesi önündeki genç kız beni görünce

Marsilyadaki şakulî bahçeli site.

dışarıya çıktı. — M. Le Corbusier geleceğinizden haoeıdar, 2 dakika bekleyin şimdi geıır dedi ve kapısız olan hocreden onun arKası dönük bir kaç kışının, toplandığı bir masa başında çalıştığını gös- terdi. İçeri girince çehresini resimlerinden hemen tanıdım: zayıf, sinirli ve enerjik bir çehre, gri saçlar, kalın kenarlı gözlükler.

Kendi çalışması, mimari anlayışı neşriyatı ve halihazırda hazırlamakta olduğu Marsilya blok bi- naları mevzuunu teşkil eden bir konuşma ile söz Türkiye ve Türkler üzerine geliyor.

Le Corbusier dedi ki: Istanbulu gayet iyi tanı- yorum, son gelişim (bu konuşma 1948 başında idi) eski rejim zamanında, yani epeyce eski olduğu halde orada gördüğüm güzellikler hâlâ gözümün önünde. İstanbulun çehresini hatırlatan acele ile çizilmiş krokileri hâlâ saklıyorum. Yeni Cami ve Fatih Camisinin silüetini gayet iyi hatırlıyorum.

Ne güzel renkli ve canlı bir şehriniz var. Son gör- düğüm Türk kadını çarşaflı ve bizim şarklı dedi- ğimiz sır içinde idi...

Atatürk inkılâbından bahsettikten sonra:

«Eğer hayatımın en büyük gafı ve en büyük tak- tik hatası Atatürk'e yazdığım mektup olmasa idi, bugün büyük rakibim Prost yerine güzel İstanbul şehrinin imarile ben uğraşacaktım. Bu mektup- ta, inkılâp yapmış bir milletin en büyük inkılâpçı-

(39)

sına İstanbulu eski hali ile asırların tozu toprağı ile bırakmasını tavsiye ediyordum. Ne büyük hata ettiğimi sonradan anladım.

Bu sırada Le Corbusier sigara ikram etmek is- tedi. Kendisine «Yeni Harman» paketini uzatarak mukabele ettim. İçmediğini fakat paketi saklayıp nefis Türk tütününü zevkle içecek olan Madame Le Corbusier'e götüreceğini söyledi. O esnada atölye şefi Andre Wogenskv içeri girdi. Beni gös- tererek kendisi iie meşgul olun, ben Türkleri çok severim, diye ilâve ederek atölyenin ortasındaki masaların birinin başına döndü.

Le Corbusier geçen sene memleketimize İzmir imar Plânı için müşavir olarak davet edilmişti.

Buraya gelişi herhangi bir piyano virtüözü, bir sahne artistinin ziyaretinden daha büyük bir hâ- dise teşkil etmesi lâzım gelirken bundan yalnız memleketimizin san'at âlemi değil mimarların kıs-

Sitenin ön cephe ,görünüşü.

mı azamı bile habersiz kaldı. Bu ziyaretten dünya- nın her tarafında olduğu gibi toplantı görüşme ve konferansla istifade etmek şöyle dursun, üstadı in- citebilecek gelişi güzel gazete neşriyatı yapıldı.

Ümit ve temenni ederim ki Türkiye için bes- lediği güzel his ve hatıraları bu son seyahatinde değişmemiş olsun.

(Baştarafı 229 da)

da san'at, lüksün hoş mahsulüdür, Fenomen dün- yasının meçhul ve nisbî oluşunda ıstırap duyuş, artık klâsik insanın işi değildi. Artık o, iptidaî insanın tetkik yüzünden edindiği can sıkıcı ka- raktere malik değildir. Zekâsının teşkilâtçı, ara- bulan faaliyeti yaşamasına serbest bir istikamet verebilmek için Fenomenal dünyanın istibdadını defetti. Ruhunun yaratıcı kudretleri, ruhî muha- fazanın doğrudan doğruya zaruriliğinden kurtul- muş, hakikatten daha fazla istifade eden bir faa- liyet ile ilmin tam aksi olarak düşündüğümüz san'at için serbestleşmişti.

Goethe'cı mânada, dünya korkusu, dünyanın dmi oldu. Ayni ile tecrid ihtiyacı hakikatten hoş- lanan canlı bir arzu oldu. Klâsik insan, bütün his- leriyle beraber hisler dünyasına onları (image - tasvir) haline koymak üzere dalar, orada ölüme ait bir şey yoktur, o, bütün öz hayatını sever, san'atkârane icat, onda, canlı dünya ile kendi ha- yatî hissinin karışmasını anlatan şeyin tesbitin- den ibarettir. Artık, o, hâdiseleri tesadüfen yaka- lamağa çalışmıyor, onun için varlığın vicdanı sa- yılan organik olarak hafiflemiş olan bir mantığın hissinde kendi hayatî hissinin delâletile onu tas-

viye ediyor.

Bütün san'atkârane tasvirler vicdandan gelen ilk hayatî hissin bir kaç şekilde tebcilinden iba- ret oluyordu.

Organik maddenin faydalı ritm hissinden ge- len güzellik duygusu uyanır.

Süsleme, evvelce, lüzumun ifadesinden doğ- ma değildi, bir usul oyunu idi.

Şu halde, doğrudan doğruya bir ifade de- ğildi, o, kuvvetin canlı bir muvmanı organik mey- im ideal ve sebebsiz oyunu oldu. O, tamamen ifade şekline inkılâp etti ve bu ifade kendi öz canlı ihsaslarından hareket ederek tabiatile ölü ve hisse muhtaç şekle sokulan insanın hayatıdır.

Dünya ile alâkalı olan iman, klâsik adama, tet- kik zevkini verir. İptida adam, dünyaya ait mec- bur işleri ve basit mücadelelerle meşgul olduğun- dan bu zevki bilmiyordu.

İnsan tekâmülünün bu klâsik merhalesinde san'atkârane yaratma, müdrik tasviye edilmiş bir canlılığın ideal illüstrasyonudur. İşte, bu egoist zevk onu objektifleştirdi. İnsan, realisme ait bü- tün hatıralarını gaip ederek, dinde olduğu gibi san'atta da ruh muvazenenin, faydalı halinin rea- lizasyonunu göklere çıkardı.

(40)

İstanbul Türk ve islâm Eserleri Müzesindeki S E L Ç U K K A P I

(41)

B İ R S E L Ç U K K A P I S I Yazan ve Resimleri Çizen

M i h r i b a n S ö z e r

Süsleme detaylarını verdiğim bu şahane kapı- yı evvelâ Çiniliköşkte görmüş ve bu san'at eserinin icabettirdiği hususiyete uyarak örneklerini üzerin- den almıştım. Eskidenberi yerli ve yabancı neşri- yatta tezyinatımız hakkındaki yanlışlıkları gör- dükçe üzülür, hele bunların mimarî eserlerimizde bir def'a daha yer alarak tekrar bozulmalarından Türk tezyinatımızın bugünkü durumuna acırdım.

Meselâ bizde bir san'at eserinin hususiyetleri gös- terilmek istenirse fotoğraftan istifade edildiği he- pimizce malûmdur. Biz de bunları bediî hislerimizi tatmin etmeden uzaktan görmekle iktifa ederiz.

Böyle neşriyata isyan ederek yazımızda bu kapı- daki d?tajrlara geniş yer vermek istedik ve kapı- nın heyeti umumiyesini göstermek için de tek bir fotoğraf koyduk. San'at eserlerini tetkik gezilerin- de İstanbul, Bursa, Edirne, Konya, Beyşehir, Kay- seri ve Niğde de pek çok Selçuk ve Osmanlı oyna kapıları gördüm. San'at tarihleri, bugünkü Tür-

kiyemizin haricinde kalan yerlerde de, böyle kapı- ların mevcudiyetini bildiriyor. Bittabi bunlar hak- lı olarak o memleketlerin san'at mazisine bağlan- maktadır. Bu kapıların kronolojik sıra ile yapılan- ları hep birlikte neşrolmadığı için en eskisi nere-

de ve ne vasıftadır şimdilik bir mütalâa yürüte- Kapı kanadı üzerindeki motiflerden biri

İnce bir bordür.

(42)

Kapı serenlerindeki rozetlerden biri

cek durumda değiliz. Ve 'bunların ilk yapılışını bu- gün bulunduğu memleketlerden birisine de bağ- lıyamayız ve bunda faide de tasavvur etmiyoruz.

Bugün memleketimizde bu kapılardan ve pen- cere kanatlarından yüzlerce mevcuttur. Örnekle- rini verdiğimiz bu kapıda yalnız imza, Manisa ve Tiredekilerde ise tarih te vardır.

Selçuk ve Osmanlı kapıları tetkik edilirken memleketimize has olgunlaşma tefrik edilebilir.

Çünkü Anadolu Türkünün Güzel San'atlarda baş- lıca hususiyeti tenevvüü sevmesi ve bir yaptığını bir daha yapmamasıdır. Bü terbiye bizde XV. Cİ

asırda en ince ve zarif haddini bulmuştur. Mem- leketimizdeki Selçuk ve Osmanlı kapıları tetkik edilerek neşrolunursa artık memleketimizin yapı mukadderatı tamamen ellerine geçmiş olan yük- sek mimar ve mühendislerimize de en doğru süs- leme detayları verilmiş olur. Onlar bizim esik si- vil mimarimizden nasıl ki modern bir Türk mima- risi rönesansı yapmağa hazırlanıyorlarsa süsleme- lerimizde de fena ve yanlış taklitlerden ziyade- mutlaka bir senteze varacaklardır. Bu etüd bu maksatla yapılmıştır. Bahis mevzuumuz olan ka- pı halen Süleymaniyede Türk ve İslâm Eserleri Müzesinde teşhir edilmektedir. Mevcut eski kaydı-

(43)

Kapının iki kanadı üzerindeki kitabeler.

Bu iki ibarede : Girmek isteyene kapımız açıktır ve yemek isteyene imalımız mubahtır, denmektedir.

na göreKonyadan gelmiştir. Tek kanat ölçüsü 3 metre boyunda ve 1,10 metre enindedir. Her iki ka- nat üzerinde san'atkârm imzası vardır.

Amel-i Elhac Ömer İlyas-El-Neccar El-Karamanı Amel-i Elhac Ömer Bin İlyas-El-Karam ani El-Neccar

Kapının tarihi imza kısmında yazılı değildir.

Fakat XIII üncü asra ait olduğu emsalinden tah- min olunabilir. İmzanın bize öğrettiğine göre ka- pıyı yapan Hacı Ömer'dir. Karamanlıdır ve san'a- tı neccarlıktır. Yani marangozdur. Ne yazık ki ka- pının hangi binaya ait olduğunu bilmiyoruz. Tez- yinatı gözden geçirince;

Babüna meftuhun limen dahale Malüna mubahun limen ekele

Arapça cümlelerden imzasına kadar rumî de- nen şekiller, münhaniler ve geçmeler çok çeşitli ve mükemmeldir. Bu iki Arapça cümlede ;

Girmek istiyene kapımız açıktır Yemek istiyene malımız mubahtır.

Kapı binisi üzerindeki rozet

Kapı kuşakları üzerinde sanatkârın imzasını taşıyan..naptiL

(44)

Kapının tablası içine işlenmi.ş bir motif.

ibaresinden bir imaretin kapısına ait olduğunu anlıyoruz. Fakat kapının ifade ettiği olgunluk ve tenasüp her türlü takdirimizin fevkindedir.

Sözümüzü buraya koyduğumuz örnekleri in- celiyerek zihnimizde hasıl edeceği melekeye bı- rakarak hep birlikte sırasile gözden geçirelim.

Sanatkârın ismini havi kitalbe

-~2 cö-". . . I j ı c e bir bordür

(45)

Kapının tablaları içindeki motiflerden biri

Bir bor dür (Su>

Kanad serenleri üzerine işlenmiş bir motif.

Bir başkg: motif.-

(46)

Ş e h i r c i l i k

T Ü R K Ş E H İ R C İ L İ Ğ İ

Yük. Mühendis K â z ı m M i r ş a n

Türkistamn sihirli hayatından hir manzar.

Cenup Türklerinde, sıcak olan iklimin de tesi- riyle, kendine has bir mekân tanzimi fikri teşekkül etmiştir. Bu tanzimin en açık vasfını Türkün e n s a a d e t l i k ö ş e o l a r a k k e n d i y u v a - s ı n ı s e ç m e s i teşkil eder. Türk, en ziyade, dış ve yabancı âlemde değil, kendi yuvasında mes'ut- tur. Bunu biz, Türk yerleşmelerini tetkik edersek, pek açık bir şekilde aıılıyabileceğiz. Bu hâl, en zi- yade, Türkistanda göze çarpar. Orada, pek fazla sokak hareketine sahne olan, kalabalık ve geniş sokaklara, dar, bazan eğri ve çok kere de çıkmaz olan yan sokaklar bitişir. Bu yan sokaklardaki ev- ler vaya, onlar yoksa, duvarlar oldukça., yük?

sektir, öyle ki, iş hayatından dönerek kalabalık olan ve sıcak havalarda dayanılmayacak hale ge- len caddelerden hu dar oian yan sokaklara sa- pan Türk orada bir serinlik ve ferahlık bulacak ve sakin adımlarla evine doğru gidecektir; onun dinlenmesi evine doğru attığı bu ilk adımlardan itibaren başlıyacaktır.

Bu sakin adımlarla ekseriya, bir ev kapısın- dan değil, fakat bir dervazeden (avlu kapısından) girilir ve insan orda diş âlemden büsbütün sıyrıl- mış yeni bir dünya ile karşılaşır - bu a v l u d u r . Avlu da (kora da) bir takım kısımlara bölünmüş- tür. Onun sokak dervazesine bitişen kısmı o ka-

(47)

Şekil: 2.

dar sakin değildir. Orada atlar, arabalar göze çar- par, hizmetçiler gidip gelir, bir çok evlerin ka- pıları açılıp kapanır. Fakat bu birinci avludan di- ğer kısma geçilince, orada ağaçlıklar altına gömül- müş bir sükûnet diyarı ile karşılaşılır. Sular, çi- menler, ağaçlar ve bu ağaçlar altına serilmiş ha- lılar veya dört beş ağacın çerçevelediği bir ka- meriye ve bu gölgelikteki sade ve kısa ayaklı bir masa bu Türk evi bahçesinde çok kere görülen manzaradır. Bu bahçe asıl eve bir a y v a n (ve- randa) vasıtası ile birleşir. Bu ayvan evin sevilen bir köşesidir ve ikinci bir oturma yeridir. Orada yenilir, içilir ve günün mühim bir kısmı orada geçirilir. Bu ayvandan eve girilince sokak haya- tından, dış dünyadan büsbütün tecrit edilmiş bir köşeye ayak basılmış olur.

Ev, yazın sıcak günlerinde serin, fakat kışın soğuk günlerinde de sıcak olur, çünkü o kilden inşa olunmuştur. Evin temelini ve sokl duvarla- rını ve çok kere de bütün duvarlarını, yerinde ka- lıba konarak tokmaklanmış ve sıkıştırılmış geniş kilden duvarlar teşkil eder. Bu duvarların üst kısmı kerpiç veya tuğladan yapılır. Çok kere bu evlerin döşemeleri de kille sıvanmıştır ve üzeri- ne su serpilerek süpürülünce odada loş bir serin- lik hasıl olur. Evin çatısının üstü de kille sıvanır.

Evin sokağa açılan penceresi hiçbir şekilde ola- maz.

Su, yeşillik ve sükûnet, bunlar Türk yaşayışı- nın temel taşlarıdır (şek. 1 e bak). Su getiren arıklar eski devirlerde Türkistanda mukaddes idiler, suya pislik atmak günah idi ve su hiçbir şekilde israf edilemezdi. Bu sebeplerle arık ve ka- nallardan teşekkül eden su şebekesi en ideal şe- kilde tutulurdu. Hemen her sokakta arık vardır ve bu arıklar her bahçeye girer. Ağaç ise, yalnız serinlik vermesi dolayısile değil, fakat killi ve kumlu steplerde pek az tesadüf edildiği ve an- cak insan emeği ile yetişmesi sebebile, bir ser- vet teşkil ederdi.

Türkistan şehirlerinde başlıca 5 bölge tefrik -dilebilir:

1. Şehir çekirdeği veya b a z a r, 2. U r d a (citadella),

3. Oturma mıntakası, 4. Şehir suru.

5. Tarla ve bostanlar mıntakası (şek. 2 ye bak.).

Şehir çekirdeği - şehir hayatının yığmlaş- tığı yer - pazar yeri olarak teşekkül eder ve ek- seriyetle büyük bir pazar meydanını ihtiva eder.

Bu meydanda günlük, haftalık veya senelik pa- zarlar yapılır. Bu pazar meydanı ayni zamanda diğer halk toplantılarının ve nümayişlerinin de yapıldığı biricik yerdir. Bu meydanda, bilhassa işlek sokakların meydana bitiştiği yerlerde, çay- haneler yer alır. Çayhanelerin hemen yanında da

•berber dükkânları gözükür. Meydana bitişen so- kaklarda, pazar meydanına yaklaştıkça sıklaş- mak üzere, türlü dükkân, tezgâh ve mağazalar sı- ralanır.

Pazar mmtakasmda, yalnız ticaret ve smaat müesseseleri değil, bütün halka açık yapılar - çay- haneler, lokantalar, kervansaraylar, hanlar, be- lediye binası, borsa, mahkeme v.s. - yer alır. Pazar meydanlarında meddahların dinî masalları dinleni- lir, cambazlar burada kendilerine seyredecek da- ha büyük bir halk kütlesi bulurlar v.s. Velhasıl Türkistan şehirlerinin pazar mmtakasmda, bilhas- sa pazar meydanında, kuvvetli bir içtimaîlik hü- küm sürer ve şehirli hayatının mühim bir kısmı da pazar mmtakasmda geçer.

Pazar sokakları oldukça geniş yapılır ve üzer- leri çok kere örtülüdür. Bu örtü ağaç kolonlar üzerine istinat ettirilen ve sokağın bir yanını di- ğerine birleştiren ağaç kirişler yardımile yapılır ve onların üzeri de kamış veya kamıştan hasırlar- la örtülür. Sokağın tam ortasına düşen kısmı ise çok yerlerde açık bırakılır. Bu sayede iyi bir loşluk ve serinlik temin olunur. Bu sokaklara her gün su serpilir ve bu şekilde toz kalkmasına mani olunduğu gibi, iyi bir sokak serinliği de temin

Referanslar

Benzer Belgeler

Mimariyi plâstik san'at ve inşaat bakımından ziyade içtimaî bir gö- rüşle mütalâa eden bu mimar denilebilir ki, mi- mariye yepyeni imkânlar ve ufuklar açmıştır. Fransada

maddesi uyarınca halihazırdaki nominal değeri 19.488.000,-- Avro tutarında olan esas sermayeyi, gözetim kurulunun onayı ile nakit ve/veya ayni sermaye karşılığında

Kanun kapsamında kurulan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri, şiddetin önlenmesi ve tedbir kararlarının izlenmesine yönelik, şiddet mağduru kişiler ile şiddet

İç ve dış cephelerde demir, çelik, alüminyum, çinko (galvanizli yüzeyler), sert PVC, bakır, ahşap ve çeşitli ahşap ürünlerinden yapılan zor yüzeylere yapışması

Saf akrilik reçine esaslı, mükemmel yapışma sağlayan, homojenize yüzey özelliklerine sahip silikon katkılı kullanıma hazır iç cephe astarıdır. EUROPAİNT SAF

7 Çalışmada kullanılan akışkan kompozit materyalleri karşılaştırıldığında frez ile kavite hazırlığı yapılan gruplar arasındaki mikrosızıntı düzeyleri

Bu çalışmada, distile su içinde bekletilme sonrası, nano- hibrit kompozit rezin, supra-nanohibrit kompozit rezine göre istatistiksel olarak daha fazla renk değişim değeri

Tansiyon pnömotoraks veya masif plevral efüzyon bulunan hastalarda terapötik plevral drenaj tora- koskopi esnas›nda sa¤lan›r8. Bu acil durumlar d›fl›n- da