• Sonuç bulunamadı

Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin incelenmesi"

Copied!
139
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ BİLİM DALI

GELENEKSEL URFA GİYSİLERİNDE KULLANILAN ALTIN ve GÜMÜŞ KEMERLERİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Özlem ÖZTÜRK

(2)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ ANABİLİM DALI DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ BİLİM DALI

GELENEKSEL URFA GİYSİLERİNDE KULLANILAN ALTIN ve GÜMÜŞ KEMERLERİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Özlem ÖZTÜRK

Danışman

YRD.DOÇ.DR. Meral BÜYÜKYAZICI

(3)

i

Özlem ÖZTÜRK‘ün “Geleneksel Urfa Giysilerinde Kullanılan Altın ve Gümüş Kemerlerin İncelenmesi’’ başlıklı tez 07. 06. 2012 tarihinde jürimiz tarafından El Sanatları Eğitimi Anabilim Dalı, Dekoratif Ürünler Eğitimi Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Başkan:

Üye (Tez Danışmanı): Yrd. Doç. Dr. Meral BÜYÜKYAZICI ... ... Üye : Yrd. Doç. Dr. Hülya Serpil ORTAÇ... ... Üye : Yrd. Doç. Dr. Zeynep Gökçesu... ...

(4)

ii ÖNSÖZ

Sanat, nesnel ve öznel yaklaşımlara göre farklı açıklanır. Nesnel yaklaşımda sanat, toplumsal etkilerle, öznel yaklaşımda ise salt bir bireysellikle yaratılır. Kant'a göre; sanatın kendi dışında, hiçbir amacı yoktur. Onun tek amacı kendisidir. Güzel Sanatı ancak deha yaratabilir. Hegel'e göre; sanattaki güzellik doğadaki güzellikten üstündür. Sanat, insan aklının ürünüdür. Kendisine doğanın taklidinden başka amaç bulmalıdır. Marks'a göre; yaratıcı eylem, insanın ve doğanın karşılıklı etkileşiminin bir aşamasıdır. Bu, toplumsal bir karakter taşır. Sanat, yaşamı insanileştiren bir olgudur. Araştırıcı, yaratıcı, çok yönlü tümel insana ulaşma çabası içinde sanatlar gelişebilir.

Insanların var oloşundan bu yana savaşta, şölende, düğünde ve günlük hayatta süslenrnek doğa tutkusu olmuştur. Onun için medeniyetin ilk çağlarında dahi ağaçtan, hayvan kemiklerinden, sert taşlardan, camdan ve muhtelif madenIere kadar süs ve takı için göz kamaştırıcı eserler hazırladıkları görülmektedir

Araştırmamın konusu ise Urfa’da üretilen altın ve gümüş kemerlerin özelliklerini belirlemek amacıyla “Geleneksel Urfa Giysilerinde Kullanılan Altın ve Gümüş Kemerlerin İncelenmesi’’ olarak seçilmiştir. Araştırmam süresinca bana yol gösteren Sayın Yrd. Doç. Dr. Meral BÜYÜKYAZICI’ya, eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi desteklerini hiç eksik etmeyen aileme teşekkür ederim.

ANKARA, 2012

(5)

iii ÖZET

Geleneksel Urfa Giysilerinde Kullanılan Altın ve Gümüş Kemerlerin İncelenmesi ÖZTÜRK, Özlem

Yüksek Lisans, Dekoratif Ürünler Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Meral BÜYÜKYAZICI

Mayıs-2012, 147 Sayfa

Bu araştırmanın amacı Şanlıurfa’daki geleneksel giysilerde kullanılan, altın ve gümüş ile yapılmış olan kemerlerin tesbit edilmesi, bu kemerlerin üretiminin, kullanılan teknik ve malzemelerin incelenmesidir.

Çalışma tarama modeline dayalı betimsel bir araştırmadır. Araştırmacı tarafından literatür taraması sonucunda, araştırmayı oluşturacak verileri elde etmek amacıyla araştırma kapsamında yer alan kuyumculara uygulanmak üzere anket hazırlanmış ve uygulanmıştır.

Araştırmanın çalışma evreni, Şanlıurfa ilindeki altın ve gümüş kemerleri yapan atölye çalışanları, kuyumcu, gümüşçü ve kemer kullanıcıları oluşturmaktadır.

Bu araştırma kapsamında kuyumculara anket formu uygulanmış, anket formu ile elde edilen bulguların frekans ve yüzde analizleri yapılarak tablolar oluşturulmuştur.

Araştırma sonucunda; Şanlıurfa’da son zamanlarda yapılan altın ve gümüş kemerlerin özelliklerine, üretici ve tüketici düşüncelerine, kullanılan malzeme ve tekniklere ulaşılmıştır.

Şanlıurfa’da son zamanlarda yapılan altın ve gümüş kemerler değerlendirilmiştir. Ayrıca yapılan görüşmeler ve bu konuda yapılan uygulamalarla ilgili bulgular doğrultusunda elde edilen sonuçlar ve sonuçlara bağlı olarak bazı öneriler sunulmuştur.          

Anahtar kelimeler: Altın, Gümüş, Gümüş İşlemeciliği, Kemer, Kuyumculuk, El Sanatları, Maden Sanatı, Şanlıurfa.

     

(6)

iv ABSTRACT

An Investigation of the Golden and Silver Belts used in Traditional Clothing in Urfa ÖZTÜRK, Özlem

MSc, Education of Decorative products discipline Thesis Adviser: Assistant Professor Meral BÜYÜKYAZICI

May 2012, 147 Pages

The aim of this study is to identify golden and silver belts that have been used in traditional clothing and to investigate the production techniques and the materials.

This study is based on a surveying descriptive model. After surveying the literature, a questionnaire was prepared and presented to jewellers in order to obtain the required data for the study.

The study group of investigation is composed of workshop workers in Şanlıurfa who make gold and silver belts and jewellers, silversmiths and end users of these belts.

In the scope of this study, a questionnaire was presented to jewellers and the frequency and percentage analysis and relevant tables were prepared by using the obtained data. As a result of this study, we determined the identifying properties of the silver and gold belts manufactured in Şanlıurfa in recent years and documented the materials and techniques which were used for the production. We also assessed the opinions of the manufacturers and customers.

Gold and silver belts recently manufactured in Şanlıurfa have been assessed. Furthermore, some suggestions have been made based on the opinions of interviewees and the obtained data.

Keywords: Gold, Silver, Silver Works, Jewellery, Belt, Handcrafts, Mining Handcrafts, Şanlıufa

(7)

v

Sayfa No

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI... .i

ÖN SÖZ ... .ii

ÖZET ... .iii

ABSTRACT ... .iv

İÇİNDEKİLER ... .v

TABLOLAR LİSTESİ ... .viii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... .xi

BİLGİ FORMU LİSTESİ……….xii I. GİRİŞ. ... .1 1.1. Problem ... .1 1.2. Araştırmanın Amacı ... .2 1.3. Araştırmanın Önemi ... .3 1.4. Varsayımlar ... .3 1.5. Sınırlılıklar ... .4 1.6. Tanımlar ... .4 1.7. İlgili Araştırmalar ... .7

II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... .10

2.1. Şanlıurfa İli Hakkında Genel Bilgiler ... .10

2.1.1. Şanlıurfa İlinin Tarihçesi ... .10

2.1.2. Şanlıurfa İlinin El Sanatları ... .12

2.1.3. Şanlıurfa İlinin Geleneksel Giyimi ... .15

2.1.4. Şanlıurfa İlinin Takıları………19

2.2. Maden ve Kuyumculuk Tarihi ... .24

2.3. Takı Sanatı Hakkında Genel Bilgi ... .29

2.3.1. Takının Sınıflandırılması ... .33

2.4. Kuyumculukta Kullanılan Üretim Teknikleri ... .39

2.4.1. Dövme Tekniği ... .39

(8)

vi

Sayfa No

2.4.3. Tornada Çekme Tekniği……….39

2.4.4. Madeni Parçaları Birleştirme ... .39

2.4.5. Kabartma Tekniği ... .40

2.4.6. Delik İşi-Ajur Tekniği ... .41

2.4.7. Kakma Tekniği ... .41

2.4.8. Savatlama (Niello) Tekniği ... .41

2.4.9. Kaplama ve Yaldızlama Tekniği ... .42

2.4.11. Kalem İşi Tekniği ... .43

2.4.12. Güherse Tekniği ... .43

2.4.13. Telkari (Filigre) Tekniği ... .44

2.4.14. Kalıp ile Kabartma (Stampa) Tekniği ... .44

2.4.15. Kazıma (Kalemkar) Tekniği ... .45

2.4.16. Çalma-Kazıma (Gravür) Tekniği ... .45

2.4.17. Minecilik Tekniği ... .45

2.4.18. MıhlamaTekniği ... .45

2.5. Kuyumculukta Yapılan İşlemler ... .46

2.5.1. Mekanik İşlemler ... .46

2.5.2. Haddeleme (Silindirleme) ... .46

2.5.3. Tornalama ... .46

2.5.4. Baskı Tekniği (Pres) ... .46

2.5.5. Baskı ve Kollu Baskı. ... .46

2.5.6. Hidrolik Baskı ... .47

2.5.7. Sıcak Mekanik İşleme ... .47

2.5.8. Şarnel (Boru) İşleme ... .47

2.6. Kuyumculukta Kullanılan Altın ve Gümüş ... .47

2.6.1. Altın………...…47

2.6.2. Gümüş………48

2.7. Kuyumculukta Kullanılan Araç ve Gereçler………..49

2.8. Şanlıurfa Takılarından Frenkbağı Kemer Yapımının Ürün Analizi……….60

(9)

vii Sayfa No III. YÖNTEM ... .68 3.1. Araştırmanın Modeli ... 68 3.2. Evren ve Örneklem ... 68 3.3. Verilerin Toplanması ... 68 3.4. Verilerin Analizi ... 68

IV. BULGULAR VE YORUMLAR ... .69

4.1. Üretici Anketinden Elde Edilen Bulgular ve Yorumlar ... 69

4.2. Kemer Kullanan Bireylerden Elde Edilen Bulgular ve Yorumlar ... 81

4.3. Bilgi Formları………87 V. SONUÇ ve ÖNERİLER ... .115 5.1. Sonuç. ... 115 5.2. Öneriler ... 116 KAYNAKÇA ... .117 EKLER ... .126

EK -1 Anket Formu (Üretici) ... .126

(10)

viii

Tablo 1- Ankete katılanların Yaşlarını Gösteren Sayısal Dağılım………69 Tablo 2- Ankete Katıların Eğitim Durumunu Gösteren Sayısal Dağılım………....69 Tablo 3- Ankete Katıların Cinsiyet Durumunu Gösteren Sayısal Dağılım…………...70 Tablo 4-Ankete Katılanların Medeni Durumunu Gösteren Sayısal Dağılım…………..70 Tablo 5- Ankete Katılanların Mesleği Seçme Durumunu Gösteren Sayısal Dağılım...70 Tablo 6- Ankete Katılanların Mesleği Kimden Öğrendiğini Gösteren Sayısal

Dağılım……….71 Tablo 7- Ankete Katılanların Bu Meslekle Kaç Yıldır Uğraştığını Gösteren

Sayısal Dağılım………..71 Tablo 8- Ankete Katılanların Bulunduğu İşyerindeki Görevini Gösteren

Sayısal Dağılım………..72 Tablo 9- Ankete Katılanların İşletmede Çalışan Elemen Sayısını Gösteren

Sayısal Dağılım………..72 Tablo 10- Ankete Katılanların İşletmede Üretilen Kemerlerde En Çok Hangi

Özelliklere Dikkat Edildiğini Gösteren Sayısal Dağılım ………..…...73 Tablo 11- Ankete Katılanların Kemer Yapımında En Çok

Kullandığınız Hammadde Gösteren Sayısal Dağılım………...73 Tablo 12- Ankete Katılanların Hammadde Temin Etmekte Güçlük

Çekip Çekmediğini Gösteren Sayısal Dağılım………74 Tablo 13- Ankete Katılanların Kullandığı Hammaddeyi Nereden

Temin Ettiklerini Gösteren Sayısal Dağılım………74 Tablo 14- Ankete Katılanların Tasarımlarını Nasıl Elde Edildiğini

Gösteren Sayısal Dağılım………75 Tablo 15- Ankete Katılanların Ürün Yapımında Kullandığı

Motifleri Nereden Seçtiklerini Gösteren Sayısal Dağılım………75 Tablo 16- Ankete Katılanların Ürün Tasarımında En Çok

Kullandıkları Motif ve Kompozisyon Gösteren Sayısal Dağılım……….76 Tablo 17- Ankete Katılanların Ürünlerde Daha Çok Hangi

(11)

ix

Tablo 18- Ankete Katılanların Ürünleri Yaparken En Çok

Hangi Araçları Kullandıklarını Gösteren Sayısal Dağılım………77 Tablo 19- Ankete Katılanların Bu Ürünlerden Elde Ettiği Kazançların

Yetip Yetmediği Gösteren Sayısal Dağılım………..77 Tablo 20- Ankete Katılanların Ek Gelir Sağlayacak Başka Bir İşte

Daha Çalışıp Çalışmadığını Gösteren Sayısal Dağılım……….77 Tablo 21- Ankete Katılanların Üretilen Ürünler Urfa İlinin Turizmine

Katkı Sağlayıp Sağlamadığını Gösteren Sayısal Dağılım……….78 Tablo 22- Ankete Katılanların Yapılan Ürünleri En Çok Kimlerin

Aldığını Gösteren Sayısal Dağılım……….78 Tablo 23- Ankete Katılanların Yapılan Ürünlerin Satışının Nasıl

Yapıldığını Gösteren Sayısal Dağılım………...79 Tablo 24- Ankete Katılanların Yapıtığı Ürünlerin Satış Fiyatını

Neye Göre Değerlendirdiğini Gösteren Sayısal Dağılım………..79 Tablo 25- Ankete Katılanların Ürün Yapımında Karşılaştığınız

Güçlüklerin Neler Olduğunu Gösteren Sayısal Dağılım………....80 Tablo 26- Ankete Katılanların Karşılaştığı Güçlüklerin

Giderilmesi Bulunduğu Önerileri Gösteren Sayısal Dağılım………80 Tablo 27- Ankete Katılanların Yaşlarını Gösteren Sayısal Dağılım………81 Tablo 28- Ankete Katılanların Eğitim Durumlarını Gösteren Sayısal Dağılım……….81 Tablo 29- Ankete Katılanların Medeni Durumlarını Gösteren Sayısal Dağılım……...82 Tablo 30- Ankete Katılanların Geçim Kaynağını Gösteren Sayısal Dağılım………....82 Tablo 31- Ankete Katılanların Geleneksel Giysilerinde Kullandığı

Kemerleri Nereden Temin Ettiğini Gösteren Sayısal Dağılım……….82 Tablo 32- Ankete Katılanların Kemer Alırken Tercih Ettiği

Özelliklerin Neler Olduğunu Gösteren Sayısal Dağılım ………...83 Tablo 33- Ankete Katılanların Kemerlerde En Çok Hangi Hammaddeyi

Tercih Ettiklerini Gösteren Sayısal Dağılım………..83 Tablo 34- Ankete Katılanların Onlara Özel Bir Tasarım Olsa

(12)

x

Tablo 35- Ankete Katılanların Kemer Seçerken Tercih Ettikleri

Motifleri Gösteren Sayısal Dağılım………...84 Tablo 36- Ankete Katılanların Kullandığı Kemerlerde Daha Çok

Hangi Süsleme Tekniğinin Olmasını Tercih Ettiklerini Gösteren Sayısal Dağılım…..84 Tablo 37- Ankete Katılanların Üretilen Kemerlerin Urfa İlinin

Turizmine Katkı Sağlayıp Sağlamadığını Gösteren Sayısal Dağılım………...85 Tablo 38- Ankete Katılanlara Göre Yapılan Kemerlerin

Fiyatları Neye Göre Değerlendirildiğini Gösteren Sayısal Dağılım……….85 Tablo 39- Ankete Katılanların Aldığı Kemerlerdeki Hammadde

Kalitesi, Tasarım ve İşçilik İsteklerini Karşılayıp Karşılamadığını

Gösteren Sayısal Dağılım………..85 Tablo 40- Ankete Katılanların Bölgede Kemer Satın Almanın En

Önemli Nedenini Söylediğini Gösteren Sayısal Dağılım……….86 Tablo 41- Ankete Katılanların Kullandığı Kemerin Fiyat Aralığını

(13)

xi

Şekil 1. Cila Motoru………..…………...49

Şekil 2. Çekiçler……….………49

Şekil 3. Çift………...50

Şekil 4. Diskler………..………50

Şekil 5. Eğe………...51

Şekil 6. Elek ve Talaş………...…………...51

Şekil 7. Freze………...52

Şekil 8. Freze Uçları………...……….52

Şekil 9. Hadde………...53

Şekil 10. Heştek Zımbası………..53

Şekil 11. İstim Makinesi………...54

Şekil 12. Makas, Kıl Testeresi. Keski ………...54

Şekil 13. Malafa……….………55 Şekil 14. Mengene………...55 Şekil 15. Mikron………...56 Şekil 16. Pense………...56 Şekil 17. Pota……….………57 Şekil 18. Pres……….………57 Şekil 19. Silindir………58 Şekil 20. Tezgah………59

Şekil 21. Vibrasyonlu Tambur………59

Şekil 22. Şanlıurfa Geleneksel Kıyafetlerinde Kullanılan Kemer Örnekleri……….60

Şekil 23. Plakaların Hazırlanması………..………..61

Şekil 24. Altının Potada Eritilmesi………..………..62

Şekil 25. Eritilmiş Altının Kalıba Dökülmesi………...62

Şekil 26. Altının Silindirde İnceltilme İşlemi………...63

Şekil 27. Kalıp Çıkarma………...63

Şekil 28. Kalıbı Kesme………64

Şekil 29. Desen Çizme………...64

Şekil 30. Altın Parçaları Birleştirme………65

Şekil 31. Takının Parlatılması………...65

Şekil 32. Takının Kurutulması………66

Şekil 33. Takının Tamamlanmış Hali………66

Şekil 34. Frenkbağı Kemer……….67

(14)

xii

Bilgi Formu 1. Altı Açık Fıstıklı Kemer………...87

Bilgi Formu 2. Frenkbağı Kemer………..………...88

Bilgi Formu 3. Kelepçeli Telkari Kemer………..………...89

Bilgi Formu 4. Liralı Kemer………...90

Bilgi Formu 5. Liralı Kemer……….……….91

Bilgi Formu 6. Kelebekli Kemer………92

Bilgi Formu 7. Telkari Kemer………93

Bilgi Formu 8. Telkari Kemer……….…………..94

Bilgi Formu 9. Telkari Kemer………95

Bilgi Formu 10. Telkari Kemer……….………96

Bilgi Formu 11. Telkari Kemer……….………97

Bilgi Formu 12. Eski Telkari Kemer………98

Bilgi Formu 13. Telkari Kemer……….………99

Bilgi Formu 14. Telkari Kemer………100

Bilgi Formu 15. Frenkbağı Kemer………..101

Bilgi Formu 16. Kelebekli Kemer……….………..102

Bilgi Formu 17. Telkari Kemer……….………..103

Bilgi Formu 18. Hasır Kemer………..104

Bilgi Formu 19. Urfa Telkari Kemer…………..………105

Bilgi Formu 20. Telkari Kemer………106

Bilgi Formu 21. Telkari Kemer………..………..107

Bilgi Formu 22. Telkari Kemer………...……….108

Bilgi Formu 23. Telkari Kemer………...……….109

Bilgi Formu 24. Telkari Kemer………...110

Bilgi Formu 25. Telkari Kemer………111

(15)

I. GİRİŞ

1.1. Problem Durumu:

El sanatları insanın dış dünya ile ilişkilerinden etkilenerek kendi ihtiyaçlardan doğan ve toplumların iç yapılarına gelenek ve kültürleri ile bağlantılı olarak gelişen bir sanat koludur.

Bunlar içinde önemli bir yere sahip olan, insanlık tarihi boyunca var olan, insanların gereksinimlerini karşılayacak uğraşlar şeklinde ortaya çıkan, yaşayış özellikleri ve iklim koşullarına uygun gelişmeler göstererek, belli kültürlerin özelliklerini yansıtır (Aytaç, 1982:1).

İnsanların örtünmek, beslenmek ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere basit araçlar yardımıyla başlayan el sanatları daha sonra süslenmek ve artan ihtiyaçları karşılamak üzere geliştirilmiştir. El sanatları bireyin bilgi ve becerisine dayanan genellikle doğru hammaddelerin elle ve basit aletler dışında makine gücüne ihtiyaç duyulmadan yapılan ve toplumun kültürünü, gelenek ve göreneklerini, folklorik özelliklerini, yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan gelir sağlayıcı üretime yönelik etkinliklerdir (Çalış,1989:6, Öztürk, 1998:6).

El sanatları açısından ülkemiz köklü bir geçmişe sahiptir. El sanatlarının hemen her alanında ülkemizin değişik bölgelerinde çalışmalar yapılmış ve yapılmaktadır. İlk çağlardan beri ülkemizde yapılmakta olan el sanatları çalışmaları bu zamanlarda kurumlaşmış uğraşılardır. Türklerin Anadolu’ya gelmelerinde önce Anadolu’da yaşayan halk tarafından yapılmakta olan el sanatları Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinden sonrada önem kazanmıştır. Bu tarihten sonra çeşitli el sanatları ile uğraşan kesim kendi örgütlerini kurmuşlar (Aktan, 1989:4).

Madenler insanoğlu tarafından çok eski yıllardan beri kullanılan materyallerdir. Gerek günlük kullanım eşyası, gerek aksesuar, gerekse takı olarak madenler insanoğlunun her zaman dikkatini çekmiş ve yaşamına girmiştir. Dayanıklı olması, sekil verilebilir olması, verilen şekli iyi muhafaza etmesi, yenilenebilir ve onarılabilir olması; insanoğlunun kullandığı lif, ağaç, toprak ve taş gibi diğer materyallere oranla madenlere büyük bir üstünlük kazandırmıştır (Ayter, 1996:11).

Madenler içerisinde de altın ve gümüş her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Özellikle bu madenlerden yapılan takılar geçmişte olduğu gibi günümüzde de oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir.

(16)

Türk el sanatları içerisinde önemli yeri olan takılar geniş yelpaze bir oluşturmaktadır. Kullanılan malzeme, teknik, şekil ve süslemeleriyle dikkat çeken takılar Türk insanının zevkini, estetiğini, inançlarını ve duygularını yansıttığı en güzel örneklerdir (Erkaplan, 2000:1).

Takılar ortaya çıktıkları toplumun, yapısal özellikleri hakkında bilgi verir. Takının formu, malzemesi ve üretim şekli toplumun sosyokültürel ve ekonomik açıdan hangi noktada olduğunun göstergesidir (Demirtaş,1996:1). Bu takılar arasında Urfa’da geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan kemerlerde yer almaktadır.

Toplumlara ait olan takılar, sadece o dönemin takı kullanma geleneği ile ilgili bilgi vermez aynı zamanda takının oluşması, sosyo - kültürel ve psikolojik yaklaşımlar bir kenara bırakılıp, form, işçilik, teknolojik açıdan incelenirse o toplumun bütün teknik özellikleri, mimari yaklaşımları, ekonomik ölçütleri ve sanat tavırları ortaya çıkar. Yani takılar, toplumların yaşam düzeylerini, felsefelerini ve tekniklerini yalın bir biçimde açıklayan objelerdir (Demirtaş, 1996:41).

Kıyafetler, medeniyet tarihinin bir parçası olarak kabul edilmiş ve kıyafetin değişmesinde etnolojik, ekonomik, siyasi, dini, manevi ve sanatsal şartların etkisi üzerinde durulmuştur. Kıyafet sadece elbise olmayıp vücuda yapılan dövme, saç, sakal ve bıyık şekli, kadınların saç biçimleri ve özellikle başa giyilen başlıklar bir toplumu diğerinden ayıran özellikler olarak görülmüştür (Meriç, 1987:31). Geçmişte ve günümüzde de kıyafetler ile birlikte çok kullanılan kemerlerde bu özelliğe sahiptir.

Kemer, iki ile beş parmak eninde, beli bir kere doladıktan sonra toka ile nihayetlenen bir giyim tamamlayıcısıdır. Kemerin tokası ile beraber bir bütün olarak sanat eseri olanlarının yanı sıra, çoğunluğunda esas önemli ve sanat eseri olan kısımları tokalardır. Kemerler, kuşaklar gibi her gün kullanılmayıp, özel günlerde elbiseler üzerine takılmışlardır (Kuşoğlu, 2008:149).

Yöresel özelliklere sahip olan kemerler arasında Urfa’ya ait olan geleneksel kıyafetlerde kullanılan kemerlerde önemli bir yere sahiptir.

Urfa’da geleneksel kıyafetlerde kullanılan kemerlerle ilgili yapılan çalışmaların azlığı dikkat çekicidir. Altın ve gümüş kemerlerin kullanımı yanında altın ve gümüş kemer üretimi konusunda yapılan çalışmalarında yeterli olmadığı görülmüştür. Bu nedenle Urfa’da geleneksel kıyafetlerde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin tespiti, kullanılan kemerlerin günümüzdeki üretimi araştırmanın problemini oluşturmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı:

Bu araştırmada Urfa’daki geleneksel giysilerde kullanılan, altın ve gümüş ile yapılmış olan kemerlerin tesbiti, yapımı ve özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.

(17)

1. Kemer üreten ustaların ve bu kemerleri kullananların demografik özellikleri nelerdir?

2. Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerler ve özellikleri nelerdir?

3. Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin yapımında kullanılan araç-gereçler nelerdir?

4. Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin yapım teknikleri nelerdir?

5. Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin süsleme teknikleri nelerdir?

6. Geleneksel Urfa giysilerinde kullanılan altın ve gümüş kemerlerin işlemeciliğinde kullanılan motif, desen ve kompozisyon özellikleri nelerdir?

1.3. Araştırmanın Önemi:

Kültürel bir birikim olarak ulusların kendilerini açıklamada, kültür tarihi açısından önemli bir kaynak olan el sanatı ürünler; kaybolma, yozlaşma, çağdaşlaşma gibi sorunları beraberinde getirmektedir (Kuban,1997:57).

Ortaya çıkacak bu gibi sorunların çözümünde bu konularda kullanılmak üzere yapılan çalışmalarda oldukça önemlidir. Urfa kemerlerinin ve özelliklerinin belgelenmesi ve üretim aşamalarının gelecek kuşaklara aktarılması Türk kültürü ve Şanlıurfa el sanatları açısından önemlidir.

Bu çalışmadan sonra yapılacak çalışmalara kaynak oluşturması bakımından da önemlidir.

1.4. Araştırmanın Varsayımları:

1. Araştırma ile ilgili literatürden elde edilen bilgiler geçerli ve güvenilirdir. 2. Araştırma kapsamında uygulanan anketle görüşüne başvurulan bireylerden elde edilen bilgiler geçerli ve güvenilirdir.

3. Veri toplamada belirlenen veri toplama araçları amaçlara ulaşacak niteliktedir. 4. Araştırmada örneklem grubu evreni temsil edebilecek niteliktedir.

5. Verileri çözümlemede kullanılan istatiksel yöntemler konuyu açıklamada yeterlidir.

(18)

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları:

1. Araştırma Urfa il merkezinde altın ve gümüş kemer üretimi yapan ustalar ve ürettikleri geleneksel kıyafetlerde kullanılan kemerlerle sınırlıdır.

2. Yapılan araştırma, yazılı kaynaklarla ve konu ile ilgili tecrübeli kişilerin bilgileri ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar:

Altın: Takılarda çok kullanılan, doğada serbest halde bulunabilen, kolay işlenen ve okside olmayan bir metaldir. Nehir yataklarında kuvars ile karışık döküntü taneler halinde bulunur ve yıkanmak suretiyle kuvarstan ayrılır. Altın, gümüş ve bakırla karışık olarak da bulunur (Temizocak, 1988:14).

Altın (Au), “Kimyasal element; yoğun, parlak renkte, ışıltılı, sertliği 2,5-3, yoğunluğu 15-19 olan, hava şartlarından ve tek başına hiçbir asitten etkilenmeyen değerli bir metal Ģeklinde tanımlanmaktadır. Altın, doğada oldukça az, ama katışıksız halde bulunan rengi ve parıltısı ile işlenmesi kolay olan, havadan ve sudan etkilenmediği için kararıp paslanmayan, bu özellikleri ile kullanımı kolay metallerdendir( Gold News, 2003:22-25).

Ayar: Altın ve gümüĢ alaĢımlarında altın ve gümüĢün miktar ve oranını belirten bir deyimdir. Altının saflık ayarı 24 gümüĢün saflık ayarı 1000 dir (Arseven, 1970, s. 12).

Bilezik, bileklik: Kolda kullanılan takılara bilezik veya bileklik denilmektedir (Bulat, 2000. s.20). Kadınların, kollarını bileklerini süslemek amacıyla halka şeklinde taktıkları değerli – yarı değerli madenlerden ve taşlardan yapılan çok eski bir süs takısıdır. Sütun bilezik, top bilezik, zincir bilezik, tellerin bükülmesiyle yapılan burma bilezik gibi çok sayıda bilezik çeşidi vardır (Gerdan, 2007:24).

Kola veya bileğe takılan sert ya da esnek mücevher (Antika Ansiklopedisi, 1998:53).

Broş: Genellikle bezeme amacıyla giysiye takılan iğne (Antika Ansiklopedisi, 1998:53).

Elbise üzerine düz veya çengelli iğne ile takılan farklı motif ve şekillerle süslü, metalden veya metal ile birlikte değerli ve yarı değerli taşların kullanılmasıyla oluşturulan, genelde kare, oval, dikdörtgen ve daire şeklinde biçimler kullanılarak üretilen takılara broş denilmektedir (Gerdan, 2007:23).

Burma: Şerit haline bulunan metal veya herhangi bir malzemenin, tekli veya birden çok sayıda paralel olarak bir araya getirilip elle ya da mengene yardımıyla belli yönlere doğru bükülmesiyle oluşturulur.

(19)

Döküm: Birçok süs eşyasının hazırlanmasında çok eskiden beri uygulanan, ürünlerin kalıplarının alınıp istenilen sayıda çoğaltılmasında kullanılan bir yöntemdir (Enginova, 1990:25).

Elmas: Bilinen en sert maddelerden biri olan elmas çok değerli bir karbon elementidir.

El Sanatları: İnsanların örtünmek, beslenmek ve çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak üzere basit araçlar yardımıyla başlayan el sanatları daha sonra süslenmek ve artan ihtiyaçları karşılamak üzere geliştirilmiştir (Çalış,1989:6).

El sanatları, kişinin bilgi ve becerisine dayanan, ananevi karakteri olan, Milli sanatı temsil eden, ekonomik değer taşıyan bir üretim seklidir (Sehirlioglu, 1994:435).

Freze Uçları: Freze motorunun ucuna takılarak kullanılan metali temizleme şekil verme gibi işlemlere yardımcı olan uçlardır (Ayter, 1996:21).

Gerdanlık: Değerli maden veya taşlardan yapılan boyuna takılan bir çeşit kolye. Gerdanlık köken olarak Farsça’dan gelmektedir. Değerli ve yarı değerli madenler ya da sikkelerden yapılan, kolyeden daha geniş olan ve boyuna takılan takılardır (Bulat, 2000:21).

Çoğunlukla değerli taş ve madenlerden yapılmış, boyuna takınla ziynet eşyasıdır (Gökçesu. 2002:101).

Gümüş: Gümüş kolay işlenebilen, okside olmayan değerli bir madendir. Beyaz renkte, parlak, yumuşak bu maden, sal altından biraz daha sert ve altından sonra en iyi işlenebilir metaldir. Genellikle alaşımları kullanılmaktadır (Önder,1995:42).

Kuyumculukta ve endüstride kullanılır. Gümüş az sıcaklıkta elektriği en iyi ileten bir madendir. Çok ince levhalar haline getirilebilir ve tel olabilir. (Fligran teli) adı verilen gümüş telin 2 km uzunluğunun ağırlığı ancak 1 gr gelir. Folio denilen levha 0.0027 mm olup bazı ışığı geçirebilir. Altınla bileşik yaptığında çeşitli oranlardaki alaşımla yeşil altın veya pembe altın olarak adlandırılır (Gen,2005:19).

Hadde: Haddeleme; doğal olarak hadde ile yapılan işlemlerdir. Yani kare olarak silindirden çıkmış telin, hadde ile yuvarlak olarak istenilen ölçüye getirilmesi silindirdin geçirilen tellerin daha da inceltilmesi için kullanılır (Enginova, 1990:27). Büyükten küçüğe doğru delikleri numara numara büyüklükte olan ve teli çekerek inceItme amaçlı kullanılan, kuyumculukta maden ve metalleri tel haline getirmekte kullanılan alet (Adli, 1996:89).

Kemer: Bele takılan takılardır(Şener, 1997:45).

Kolye, kolye ucu: Boyuna takılan, değerli taşlardan ya da değerli madenlerden yapılmış süs eşyası (Antika Ansiklopedisi, 1998:231). Kolye Fransızca “collier” kelimesinden gelmektedir ve gerdanlık olarak da tanımlanmaktadır. Kaynaklarda ilk kolyelerin ipliğe geçirilmiş deniz kabuklarından yapıldığı belirtilmektedir. Kolyenin en

(20)

eski takılardan olduğu, muska olarak taşındığı ve tarihinin yüzükten önceye dayandığı bilinmektedir. (Bulat, 2000:21).

Kuyum: Değerli maden ve taşlardan yapılan sanat değeri yüksek takılara denir (Sakaoğlu ve Akbayır, 2000:111).

Kuyumcu: Altın ve gümüş gibi değerli metallerden sofra, tuvalet takımı takı ve süs eşyası üreten ya da bunların alım satımını yapan tüccar (Antika Ansiklopedisi, 1998:243).

Kuyumculuk: Kuyumculuk değerli metal ve taşları kullanarak takı ve süs eşyası yapma sanatıdır (Aras,1996:34).

Altın ve gümüşten süs eşyası yapma sanatıdır (Payzın, 1985:44).

Küpe: Kulak memesinin delinmesi suretiyle ince bir tel çengelle kulak memesine geçirilen bir aksesuardır. Saylamayacak kadar çok çeşidi olan küpeler Anadolu kadınının en fazla kullandığı takılardandır (Gerdan, 2007:21).

Kulak memesinin delinmesinden sonra ince bir tel çengelle kulak memesine geçirilen sayılamayacak derecede çok çeşidi olan kadınların ve kimi erkeklerin taktıkları ziynet eşyası (Erkaplan, 2000:23).

Maden: Doğada ya doğrudan metalik halde veya cevher olarak bulunan katı maddelerdir (Atakül, 1986:20).

Motif: Bir figürün esasını teşkil eden şekil ve unsurlardır (Özbağı, 1989:27). Raspa: Metal üzerindeki boya, pas gibi şeyleri çıkarmak, pürüzleri gidermek için kullanılan iri dişli bir törpü (Arseven, 1970:15).

Sanat: Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır (Turani, 1993:85).

Sanat kisilerin bilinçaltı gerilimleri, heyecanlarını coskularını, dısarıya aktarabilmelerine, insan iliskilerine, insan iliskilerinin hosgörü ve barıs içinde sürdürülmesine imkan veren, insanca bir olgudur (Atay, 1987:27).

Takı: Takı insanların süslenmek amacıyla taktıklar çeşitli tüy, cam, ağaç, hayvan kemikleri, muhtelif madenler ve benzeri malzemelerden yapılmış kullanım eşyasıdır (Gökçesu, 2002:94).

Vücudun çeşitli yerlerine takılan, çeşitli malzeme ve tekniklerle, çeşitli biçimlerde yapılmış olan süs eşyasıdır (Barışta, 2002:1309).

Eski çağlarda insanlar takıları, süslenmek için değil inançlarını ifade ettiği, kötülük ve tehlikelerden koruduğu için takmışlardı. Takı ve aksesuarlara ait bulgulara

(21)

günümüzden 30 bin yıl öncesinde üst paleolitik dönemde mağara duvar resimlerinde, küçük kadın heykellerinde rastlanılır (Sokullu, 2003:28).

Takı Tasarımı: Dogada gördüğü bir şeyden etkilenip, özgür ve yaratıcı düşüncesi doğrultusunda, metalleri uygun formlarda ve özgünlükte kullanarak, yansıtmak istediği düşünceyi çağdaş anlayıs çerçevesinde estetik ile bütünleştirmek (Gargı,1996:23).

Tasarım: “bir yapı veya aygıtın bölümlerinin kağıt üzerine çizilmiş biçimi” anlamında kullanılan ve “tasar” kökünden türetilmiş olan “tasarı” sözcüğüne dayanmaktadır. Tasarı kavramı, bir kimsenin yapmayı düşündüğü, olması veya yapılması istenen bir şeyin zihinde aldığı biçim olarak ifade edilebilir (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997:1746).

Tepelik: Düz veya kubbemsi genellikle dairesel, çok nadir kare biçiminde olup fesin üzerine dikilerek veya fesin üzerine oturtularak takıldığı gibi, fessiz saç üzerine oturtularak da kullanılan takı çeşididir (Özbağı, 1993:53).

1.7. İlgili Araştırmalar:

Aslan (2009), “Kars, Ardahan, Iğdır İllerinde bulunan Geleneksel Kadın Takılarının İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde; takı hakkında genel bilgiler, takı çeşitleri, takı yapımında kullanılan araç-gereç ve teknik özellikleri, maden sanatları ele alınmıştır.

Bodur (1987), “Türk Maden Sanatı” isimli çalışmasında maden sanatının ilk örnekleri ve tarihsel gelişimi ayrıntılarıyla vermiş olan eser, Türkçe ve İngilizce olarak yazılmıştır.

Büyükyazıcı (2008), “Trabzon İlinde Altın ve Gümüş İşlemeciliği” adlı doktora tezinde; kuyumculuğun tarihi, kullanılan hammaddeler, kuyumculuk teknikleri, takı çeşitleri, kullanılan araç-gereçler, takı yapım teknikleri ve aşamaları, Trabzon un tarihsel gelişimi, Trabzon da üretilen takılar ve bu takıların özellikleri gibi konuları kapsamlı olarak ele almış ve bu konularla ilgili yorumlar getirmiştir.

Coşkun (2010), “Konya İli İnce Minare Medresesi Müzesi nde Bulunan Motiflerin Çağdaş Takı Tekniklerinde Uygulanması” adlı yüksek lisans tezinde; Geleneksel Türk El Sanatlarında kullanılan motiflerin çağdaş takı teknikleri ile birleştirilip, takılara uygulanmasını incelemiştir.

Doğan (2010), “ Ankara İli Anadolu Medeniyetleri Müzesindeki Eski Tunç Çağı Kadın Takıları” adlı yüksek lisans tezinde; Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan Tunç çağı takıları ile ilgili tarihsel süreç araştırılmış, tunç çağı takılarında kullanılan teknik, materyal, boyut, form ve motifleri incelenmiş, Anadolu medeniyetleri takı eserlerinden esinlenen çağdaş takı tasarımcılarının örnekleri tanıtılmıştır.

(22)

Er (2007), “Ankara İl Merkezinde Pazarlanan Geleneksel Keçe ve Kumaş Takıların Dekoratif Sanatlar Açısından İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde takı hakkında genel bilgi, takının tarihi gelişimi, toplumlarda takının önemi ve yeri, Türklerde geleneksel takılar, takının materyallerine ve kullanım yerlerine göre sınıflandırılması, keçe ve kumaş takılar, keçe ve kumaş takıların günümüzdeki yeri ve özellikleri, Kültür ve Turizm Bakanlığı DÖSİM hakkında genel bilgilere yer vermiştir.

Eruz (1993), “Konuşan Maden” isimli çalışmada, madeni eserlerin eski devirlerde yapımı ve süsleme tekniklerini belirlemiştir.

Fırat (2010), “Mardin İli Gümüş Telkari Kadın Takıları” adlı yüksek lisans tezinde; Mardin ili Telkari gümüş kadın takılarının incelenmesi üzerine yapılmıştır. Telkari gümüş kadın takı örnekleri ele alınıp konu, motif, kompozisyon, teknik ve kullanılan malzemeler açısından incelenmiştir.

Hınıslıoğlu (2009), “Erzurum İlinde Günümüzde Üretilen Takıların İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde; Erzurum ilindeki takı kavramının, tarihsel süreçten günümüze kadar geçirdiği kimlik evleri ele alınarak, takı kültürünün, tasarım, kullanım, teknik ve pazar araştırması yapılmıştır. Bölgede üretilen takıların tasarım, motif, süsleme ve kompozisyon özellikleri, kullanılan hammadde ve teknikler incelenmiştir.

Işık (2010), “ Eskişehir İli Sivrihisar Yöresi Takıları” adlı yüksek lisans tezinde; Eskişehir il merkezinde ve Sivrihisar ilçesinde üretilen cebe bileziğinde ve incili küpesinde kullanılan hammadde, ürünlerin üretim teknikleri ve model özellikleri incelenmiştir.

Konak (2001), “Erzurum da Kuyumculuk ve Sorunları” adlı yüksek lisans tezinde Erzurum kuyumcu atölyelerinde uygulanan teknikler, süsleme özellikleri, malzeme kalitesi ve teknik donanımlar incelenmiştir.

Özdemir (2010), “Beypazarı Telkari İşlemeciliği Ve Takı Örneklerinin İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde; Beypazarı telkari işlemeciliği ve takı örnekleri incelenmiş. Ayrıca telkari tekniği ile yapılan bir ürünün yapım aşamaları; tel çekimi, model hazırlama, şekil verme, birleştirme, kaynak, ağartma ve parlatma, ayrıntılı olarak analiz edilip, fotoğraflarla sunulmuştur.

Şentürk (2008), “Anadolu Takılarındaki Motifler ile Tunus Takılarındaki Motiflerin İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde; Anadolu ve Tunus kadın takıları çeşitleri, takılarda kullanılan süsleme teknikleri, takı motifleri ve kompozisyon özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Yılmaz (2008), “Beypazarı Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programının İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde; eğitim, program geliştirme, mesleki ve teknik eğitim tanımlarını, özelliklerini ve gelişimini; maden sanatını, hammaddeleri, ürün yapım tekniklerini, kuyumculuk sanatı ve tarihsel gelişimi, kullanılan araç-gereçleri açıklamıştır. Beypazarı ilçesinin tanıtımını ve

(23)

Beypazarı Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu nun Kuyumculuk ve Takı Tasarımı programını incelemiştir.

Yukarıkozan (2009), “Beypazarı Gümüş Kolyeleri” adlı yüksek lisans tezinde; Ankara’nın Beypazarı yöresinde halen devam ettirilen geleneksel Türk el sanatı ve gümüş işleme yöntemlerinden biri olan telkari tekniği ile yapılmış gümüş kolyeler incelenmiştir.

(24)

II. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Şanlıurfa İli Hakkında Genel Bilgi:

Güneydoğu Anadolu Bölgesi içindeki özel konumu nedeniyle sürekli olarak iskana sahne olan Urfa bölgesi; 36-38 boylam dereceleri arasında olup, kuzeybatı ve güneyinde Fırat, doğusunda ise; yine Fırat’ın kollarından biri olan Habur ırmağı ile sınırlandırılmıştır. Doğusunda Mardin, batısında Gaziantep, kuzeybatısında Adıyaman, kuzeyinde ise Diyarbakır ile çevrilmiştir. Güneyinde Suriye sınırı yer almaktadır. (Çelik,2008:1)

Şanlıurfa, coğrafi özelliği nedeniyle üzerinde birçok bağımsız devlet ve beyliğin kurulmuş olduğu, değişik kültürel oluşumların kaynaştığı bir yerleşim olmuştur. Gerek tarihinin başladığı ilkçağlarda ve gerekse diğer devirlerde Şanlıurfa, hemen her zaman Doğu ile Batı kültürleri arasında bir köprü olmuştur. Doğu' ya Batı' ya bağlayan ticari ve askeri yolların buradan geçmesi Şanlıurfa'ya geçmiş dönemlerde büyük önem kazandırmıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin nüfus bakımından üçüncü büyük kentidir. İklimi Güneydoğu Toroslar’dan Suriye sınırına doğru giderek alçalan Urfa ilinde iklim koşulları bölgenin özelliklerini yansıtır. Yazları Türkiye’nin en sıcak bölgesidir. Yıllık yağış tutarları az, sıcaklık rejimiyle karasaldır. Yağışların büyük bir bölümünün kışa toplanması ve yaz mevsiminin kuraklığı Akdeniz İklimi koşullarına uymaktadır. Doğal bitki örtüsü otsul topluluklardan oluşur. Bozkır, ilin her yerinde egemendir. Şanlıurfa, konum itibariyle Arap Platformu’nun Kuzey bölümleri Kuzey bölümler ile Güneydoğu Torosların orta kısmının güney etekleri üzerinde yer almaktadır. İlin en önemli akarsuyu Fırat Irmağıdır. Şanlıurfa kenti içinde göl olarak nitelendirilen Halil-ül Rahman ve Ayn-ı Zeliha olmak üzere iki göl bulunmaktadır. Bu iki göl şehir merkezinin güneybatısında yer alır. Ayrıca GAP Projesi ile yapay olarak oluşturulan Atatürk Baraj Gölüde Türkiye’nin en büyük baraj gölü olup Şanlıurfa il sınırı içerisinde yer almaktadır. Şanlıurfa ili genel olarak plato görünümündedir (Ulubey, 2006:13-14).

2.1.1. Şanlıurfa İlinin Tarihçesi

Urfa tarihinin Paleolotik çağa kadar (M.Ö. 500.000 - 8.000) uzandığı tespit olunmuştur. Kazılarda neolitik çağ (M.Ö. 7250 - 5500), kalkolitik çağ (M.Ö. 5500 3200) ve ilk tunç çağına ait (M.Ö. 3200 - 1800) çok sayıda değerli eserler ele geçirilmiştir. Belgelere dayanmayan bazı iddialara göre Urfa, ilk defa şehirler kuran İdris Peygamber veya Tufan'dan sonra Nuh Peygamber zamanında kurulmuştur.

(25)

Urfa bölgesi; Sümer - Akat - Hitit, Babil - Kalde, Hurri - Mitanni, Aram - Asur, Med ve Pers hakimiyetlerini görmüştür. M.Ö. II. bin Hitit vesikalarında geçen Ursu'nun ve Asur vesikalarında geçen Ruhua veya Ru'ua'nın, bugünkü Urfa olduğu söylenmektedir. Şehir; Ur, Kalde Ur'u, Harran Ur'u, Orhei, Orhay, Vurhai, Edessa, Diyar Mudar, (Bölge ile beraber) Ruha, Reha ve Urfa adlarını almış, en son Şanlıurfa olmuştur. Makedonya Kralı Büyük lskender doğu seferi sırasında Urfa' ya hakim olmuştur. (M.Ö. 332). Bu devir, M. Ö. 132'de ASRAANE krallığı ile son bulmuştur. M. S. 250 yıllarına kadar devam eden Osroane Krallığı dönemi Hıristiyanlık açısından büyük önem taşımaktadır. O çağın Osroane Kralı Abgar Ukomo'nun (Kara Abgar) dünyada Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eden ilk krallardan olduğu, Hz. lsa ile mektuplaştığı ve Hz. lsa'yı dinini yaymak üzere Urfa'ya davet ettiği bilinmektedir. Bu davet üzerine Hz. lsa yüzünü sildiği mendile çıkan mucizevi resmini ve Urfa'yı kutsadığına dair bir mektubunu Abgar Ukomo'ya göndermiştir. Bu nedenle Urfa'ya Hıristiyanlarca bugün bile "Kutsal Şehir" denilmektedir. Hıristiyanlık aleminde kutsal sayılan bu mendilin uzun süre Urfa'yı düşmanlardan koruduğuna inanılmış. M.S. 944 yılında Bizans İmparatorunun doğudaki kuvvetlerinin komutanı Ioannes Kurkuas Urfa üzerine yürüyerek Hz. İsa'nın bu mucizevi resmini almayı başarmış ve onu büyük bir törenle İstanbul'a götürmüştür. Hristiyanlığı ilk yıllarında kabul eden Urfa, Müslümanlığı da ilk yıllarında kabul etmiştir. (M.S. 639). Selçuklu Sultanı Alpaslan'ın 1071 yılında şehri kuşatmasına kadar birçok siyasi ve dini hareketlerin olduğu Urfa' da bağımsız bir Haçlı Kontluğu (M.S. 10981144) kurulmuştur. 1144 yılında İmadeddin Zengi, 1 182'de Selahaddin Eyyübi Urfa'ya hakim olmuştur. 1240 ve 1250 yıllarındaki iki Moğol yağmasından sonra 1260 yılında Hülagü Han bölgeyi yakıp yıkmıştır. Urfa 1404 tarihinde Akkoyunluların, 1514 yılında Safevilerin eline geçmiş ve 1517 yılında Osmanlı İmparatorluğuna dahil olmuştur. 24 Mart 1919'da İngiliz, 30 Ekim 1919'da Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. Fransızlara karşı başlatılan direniş ve savaş 11 Nisan 1920'de şehir halkının zaferiyle sonuçlanmıştır (http://www.sanliurfa.bel.tr).

Urfa bölgesinde arkeolojik çalışmalar; 1950’li yılların başında Sultantepe, Harran ve Aşağı Yarımca’da bulunan höyüklerde yapılan kısa süreli kazılar dışında, genellikle 1970’li yılların sonlarından itibaren başlamıştır. Bölgede, baraj gölleri altında kalacak olan ören yerlerinin kazılması için gerekli finansmanı Devlet Su İşleri’nin sağlamasından sonra kazı ve araştırma çalışmaları yapılmaya başlanmıştır. Baraj altında kalacak alanlarda yapılan kazı ve araştırma sonuçları bölgenin tarihi, kültürel ve ekonomik yapısına ışık tutmuş, genel bir ifade ile Urfa bölgesinin tarih öncesinden günümüze kadar önemini yitirmeyen bir bölge olduğu anlaşılmıştır. Tüm devirlerde, ikamet etmek ve yaşamak için tercih edilen Urfa ölgesi, topraklarının verimliliği ve Anadolu ile Mezopotamya arasındaki doğal sınırlar üzerinde bulunuyor olması, büyük imparatorlukların gözünden kaçmamış, her medeniyet tarafından bu bölgeye özel bir önem verilmiştir (Çelik, 2008:3).

Urfa kurulduğu dönemden itibaren, bulunduğu konum itibariyle önemli bir yerleşimdir. Bu önemini daha sonraki dönemlerde de sürdürmüştür. Şanlıurfa ve çevresinde yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda, Urfa’nın 11.500 yıllık bir tarihe

(26)

sahip olduğu görülmüştür. Bu tarihi süreci içerisinde Urfa, Paleolitik, Mezolitik, Neolitik, Halaf, Kalkolitik, Ubeyd, Uruk dönemleri, Tunç çağı ile Urartu, Frigya, Lidya, Helenistik, İran, Roma_Bizans, İslam dönemi ile Türk dönemlerini yaşamıştır. Urfa zengin bir birikime sahiptir. Bu birikimini yakın doğuda kurulan devletlerin oluşturduğu siyasi ve sosyokültürel yapılardan aldığı görülmektedir. Urfa Roma, Bizans, Pers, İlk dönem İslam ve Türk kültür çevresinden etkilenmiş bir kenttir. Bu kültür çevresinin izlerini bugüne kadar koruyabilen nadir şehirlerden biridir. Aynı zamanda dinsel açıdan da üç mukaddes dinin kutsal şehridir (Ekici,2008:314,315).

Şanlıurfa, 11.500 yıllık tarihi geçmişi, coğrafik konumu, ticari İpek yolu üzerinde olması, Doğu ve Batı arasında kavşak noktasında bulunması sebebiyle, stratejik öneminin yanı sıra din, kültür ve medeniyetlerin buluştuğu bir çekim merkezi olmuştur. Bu özelliklerinden dolayı tarihi gelişim sürecinde, üzerinde birçok bağımsız devlet ve beylik kurulmuş ve birçok uygarlığa beşiklik etmiştir. Tarih boyunca dünyanın en verimli toprağına sahip Şanlıurfa, bu yönü ile bir tarım şehri olmuştur. Şehrin bu birikimini göz önünde bulunduran Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin sürdürülebilir en büyük projesi olan GAP’ı uygulamaya sokmuş ve Atatürk Barajı ile Şanlıurfa’yı ticaret ve kültürün yanında bir de tarım ve sanayi şehri yapmıştır. Şanlıurfa, çok tanrılı inançların yanı sıra birçok peygamberi bağrından çıkartmış, birçok peygamberin ortak uğrak yeri olmuş ve bu yüce insanlara ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Üç semavi dinin ata olarak kabul ettiği Hz. İbrahim, bu topraklarda doğmuş, Hz. İsa bu şehri kutsamış ve bu yüzden şehir, ´´İnançlar Diyarı´´ ve ´´Peygamberler Diyarı´´ olarak anıla gelmiştir. Özellikle Hz. İbrahim ve Hz. Eyyub ile özdeşleşmiştir. Şanlıurfa, Urfa Akademisi ve Tarihi Harran Üniversitesi’nden yetişen âlimlerin eserleri ile Batı Medeniyetinin oluşumuna büyük katkı sağlamış; ilim, felsefe, sanatta modern Batı düşüncesini etkilemiş. Şanlıurfa, sahip olduğu kültürel mirası ile kültür ve inanç; Karacadağ Kayak Merkezi ile kış; Karaali Kaplıcaları ile termal; Atatürk Barajı’nda yapılan su sporları ile turizm çeşitliliği açısından önemli bir potansiyele sahiptir (Akalın, 2008:IV).

2.1.2. Şanlıurfa İlinin El Sanatları

Şanlıurfa’nın geleneksel el sanatları Gümrük hanı ve çevresindeki tarihi han ve çarşılarda icra edilmektedir. Bu sanatlardan önemli bir kısmı halen yaşatılmaktadır. Bir kısım sanatlar ise fabrikasyon üretime geçilmesi ya da talep olmayışı nedeniyle günümüzde terk edilmiş durumdadır.

Şanlıurfa’ da Dabbaklık; büyükbaş hayvancılığın gelişmiş olduğu Şanlıurfa’da dabbaklık sanatının geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Bu sanat günümüzde fabrika türü derilere yenik düşerek tamamen terk edilmiştir.

Gön dabbaklığı ve deri dabbaklığı olarak icra edilen bu zenaatın her bölümü ayrı dabakhanelerde ayrı ustalar tarafından yapılırdı. Öküz, inek, deve gibi büyükbaş

(27)

hayvanların derilerinin işlenmesine gön dabbaklığı, bu sanatı yapanlara da göncü denilmektedır.

Koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanların derilerinin işlenmesi deri dabbaklığı, bunları işleyenlere de dabbak denilmektedir. Gön denilen kalın derilere nazaran daha ince olan bu deriler postal ve ayakkabılarda astarlık deri olarak kullanılmaktaydı.

Şanlıurfa‘da Tarakçılık; devenin bıçak kemiğinden, Annep, Armut ve iyi cins ceviz ağacından yapılmaktadır. Beyaz renkteki deve kemiği fil dişi görünümü verdiğinden diğerlerine nazaran sert ve dayanıklı olduğundan daha çok tercih edilmektedir.

Şanlıurfa‘da Ağaç Oymacılığı; evlerdeki ve il müzesindeki kapı, pencere, dolap kanatlarına, sandık ve ayna gibi diğer ahşap eserlere bakıldığında ağaç oymacılığı Şanlıurfa’da çok eski ve parlak birgeçmişe sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kapı ve pencere kanatları dışında Urfa’daki ağaç oymacılığının güzel örneklerine oda duvarları kaplamalarında, tavanlarda, camhane tabir edilen nişlerde, sandıklarda ve ayna çerçevelerinde rastlanılmaktadır.

Şanlıurfa’da Saraçlık; kösele derileri ile normal ince derileri ile hayvan koşum takımları, kemer, silah kılıfı, mermi kılıfı, çanta gibi avcı gereçlerinin yapıldığı sanata saraçlık, bu işle uğraşanlara da saraç denilmektedir. Atçılık ve ata verilen önem dolayısıyla saraçlığın eski Türk sanatları arasında önemli bir, sanata büyük ilgi duyulmuştur.

Şanlıurfa’da Kazazlık; ipek ipliğin el ile bükülerek işlenmesine kazazlık denilmektedir. Eskiden 30-40 dükkanda sürdürülen bu tarihi sanat günümüzde aynı çarşıdaki 1-2 usta tarafından yaşatılmaya çalışılmaktadır.

Şanlıurfa’da Çulculuk (Semercilik); at ve merkep gibi binek hayvanları üzerine atılan semerlere “palan“ , bu sanatla uğraşanlara da “çulcu (palancı)“ denilmektedir.

Şanlıurfa’da Kürkçülük; hayvan kürklerinin işlenerek giysi haline getirilmesi insanlık tarihinin en eski sanatlarından biridir. Ana rahminde ölen, yada en fazla 5 aylık iken ölen kuzuların tüylü derilerinden yapılan düz yakalı (yakasız) , dış kısmı “şakaf“ denilen siyah kumaşla kaplı aba gibi bolca giysiye urfada kürk denilmektedir.

Şanlıurfa’da Keçecilik; Bu tarihi ata sanatı Şanlıurfa’da Keçici Pazarı denilen eski çarşıda ve çevresindeki hanlarda sürdürülmektedir. Bez üzerine serilen yünler el ile sulanarak bez ile birlikte ağaç direğe rulo yapılmak suretiyle sarılır. Rulonun her iki ucu ve çevresi kendir ile iyice bağlanır. Ayakla tepme işlemi başlar. Ayaklar bir ileri bir geri hareket ettirilerek vurulur. Yarım saat süren bu tepme işleminden sonra rulo açılır.Bu safhada keçenin kenarları saçaklı ve dağınık bir durumdadır.Kenarlar düzeltilir ,keçe üzerine tekrar su serpilerek ağaç direğe sarılır ikinci tepme işlemine başlanır. İkinci tepme işleminden sonra yünler sıkışmış ve ham tabir edilen keçe türü elde edilmiştir. Sıra ham keçenin pişirilmesine gelmiştir. Bu amaçla keçeci hamamına

(28)

götürülen keçe,bir insanın kucaklayıp göğüs ile dövebileceği şekilde katlanır,hamamdaki seki üzerinde çevrilmek suretiyle göğüs ile dövülür. Keçeyi teri, hamamın sıcaklığı ve su, yünlerin birbirinden ayrılmaksızın kenetlenmesini sağlar. Beş saat kadar süren bu işlem çok yorucu olup sanatın en zor yanıdır. Tüm bu işlemlerin sonucunda keçe elde edilmiş olur.

Şanlıurfa‘da Cülhacılık (Bez Dokumacılığı); yün ipliği, pamuk ipliği ve floş’un kamçılı tezgahın tek ayakla çalışan çeşidi olan “çakarlı” ve 2-4 ayakla çalışan çeşidi olan “çekmeli” tezgahlarda dokunarak “yaşmah” (Neçek-Çefiye) ve “Puşu” gibi baş örtüsü, “Ehram” gibi kadın boy örtüsü haline getirilmesi sanatına Urfa’da “Cülhacılık” denilmektedir. Cülha tezgahlarının kamçılı olmayan, yani mekiği el ile atılan çeşitlerinde “Aba” (kadın ve erkek boy örtüsü) ve “Çaput Çul” (kilim) dokunmaktadır.

Şanlıurfa‘da Abacılık; aba, el mekikli cülha tezgahında deve yününden dokunan ve elbise üzerine giyilen bol bir giysidir. Aba, biçim olarak kürkü andırmaktadır. Erkek ve kadınlar için ayrı modellerde olan bu giysiler günümüzde kullanılmadığından dokuması da terkedilmiştir.

Şanlıurfa’da Bakırcılık; Şanlıurfa bakır işleri “dövme çekiç” tekniği ile ün salmıştır. Urfalı bakırcı ustalarının bu teknikteki maharetlerinin tartışılmaz olduğu söylenmektedir. Son zamanlarda bazı genç ustalar tarafından “Kabartma Çekiç” tekniğine yönelinerek turistik amaçlı, tarihi yerleri ve özel amblemleri konu alan kabartmalı tepsiler, cezveler yapılmaya başlanmıştır. 0.70 mm ile 1.5 mm arası kalınlıklardaki düz ya da disk (yuvarlak ) pirinç veya bakır levhalar işlenerek çeşitli formlarda şekillendirilmektedir. Şanlıurfa ve çevresi mutfağının zengin olması, bulgur, pekmez ve şire yapma (üzüm suyunun kaynatılması ile yapılan “bastık”(pestil), çekçek, kesme sucuk ve benzeri tatlıların genel adı “şire” dir), Süpha yemeği, hacı yemeği, tirit (fakirlere verilen bir çeşit yemek) gibi 300-500 kişiye verilen ziyafetler bakırdan yapılan mutfak gereçlerinin zengin bir çeşitlilik göstermesine neden olmuştur. Yemek çeşitlerinin zengin olması, her yemek türü için ayrı bir kazan, ayrı bir tencere, ayrı bir sahan türünün gelişmesine neden olmuştur. Mesela, Tas Kebabı yemeği için özel bir tas biçimi geliştirmiştir ki sadece bu yemeğin yapımında kullanılır (http://www.urfakultur.gov.tr/elsanatlari.htm 29 mayıs 2011).

Şanlıurfa‘da Taşçılık; Şanlıurfa ve çevresinde ağaç malzemenin bulunmayışı, taşın mimaride hakim malzeme olarak kullanılmasına neden olmuştur. Kolay işlenen, ocaktan çıktıktan bir süre sonra sertleşen ve halk arasında “havara daşı” olarak adlandırılan kireç oluşumlu bu taş, tarih boyunca Şanlıurfa yapılarında rahatlıkla kullanılmıştır.

Şanlıurfa Mimarisinde Taş Süslemeciliği; Urfa taşının işlemeye son derece elverişli olması, mimaride zengin bir taş süsleme geleneğinin doğmasına neden olmuştur (Kültür Bakanlığı Yayınları, 1997:112-130).

(29)

Şanlıurfa’da Kuyumculuk; Şanlıurfa’nın geleneksel el sanatları içinde kuyumculukta önemli bir yer tutmaktadır. Kentin Halep’e yakınlığı nedeniyle, Halepli ustalar tarafından getirilen kuyumculuk yöre kadınının altın takıya düşkünlüğü nedeniyle günümüzde de önemini sürdürmektedir. Günümüzde Eski Kuyumcu Pazarı denilen yer, adından da anlaşılacağı gibi geçmişte kuyumculara ait bir pazardı. Bugün ise kuyumcular Pamukçu Pazarı ile Kınacı Pazarı’ndaki Kapalıçarşı’da sanatlarını sürdürmektedir.

Şanlıurfa kuyumcularının ürettiği takılar tümüyle yerel beğenilere uygun olarak hazırlanmaktadır ve bu beğenilerde de daha çok Halep işi takılardan etkilenme göze çarpmaktadır. Yüzyıllar boyu Halep’le ticari ve kültürel ilişkisi süren kentin, Halep’ten etkilenmesi elbetteki çok doğal olmuştur. Şanlıurfa işi takılar, diğer yörelerde örneğine pek rastlanmayan şekilde 21 ayar altından üretilmekte ve takı modelleri yöreye özgü adlarla anılmaktadır.

Boyna takılan gerdanlıklar telkari akıtmalı, hasır gerdanlık, haplı gerdanlık vb gibi adlar verilmektedir.. Kolyeler ise Şanlıurfa’da frenk bağı, koruklu kolye, oymalı pramit gibi yorumlarla adlandırılmaktadır. Bilezik çeşitleri ise; tahta bilezik, ahıtma bilezik, fişenkli bilezik, inci telkari bilezik, hunili bilezik, haplı bilezik, parparalı bilezik, ayneli bilezik, yılanlı bilezik, kordonlu bilezik, bunlardan sadece bir kısmını oluşturuyor. Yüzükler, küpeler, iğneler ve kemerler de genellikle bilezik ve gerdanlığın takımı olarak benzer adlarla ifade edilmektedir.

Şanlıurfa’da takıların hepsi kentte üretilmemektedir. Maraş, Van ve İstanbul işi takılar da Şanlıurfa’da çok tutulmaktadır. Urfa’da altın işlemeciliği çok önemlidir. Çünkü Urfa düğünlerinde yüklü miktarda altın geline takılmaktadır. Bazen gelinin kolları bileziklerle dolduğu için bilezikler torbalara konmaktadır (Karlıklı, 1998:203).

Urfa’nın en eski kuyumcu ustalarının Halepli oldukları söylenmektedir. Bu nedenle Urfa kadın takıları ile Halep takıları arasında büyük benzerlikler görülmektedir. Şanlıurfa merkezindeki takılarda maden olarak 21 ayar altın işlenmekte gümüş hemen hemen hiç kullanılmamaktadır. Takılar; kuyumculuk sanatının başlıca ürününü kadın takıları oluşturmaktadır. Şanlıurfa kadın takıları merkez ilçe, Siverek – Suruç –Bozava-Hilvan ve Harran bölgesi olmak üzere başlıca 3 gruba ayrılmaktadır (Karlıklı, 1998:203).

2.1.3. Şanlıurfa İlinin Geleneksel Giyimi

İklim, coğrafya ve tabiat şartları kadar dini inanışlar ile kültürel değerlerin de kılık kıyafeti belirleyen etkenler arasında yer aldığını görülmektedir. Hemen bütün dinlerde kıyafete dair kurallar yer almıştır. Kıyafet bir yönüyle bireyin yaptığı işi dolayısıyla statüsünü, diğer yanıyla da ekonomik durumunu ve cinsiyetini ortaya koymaktadır. Bu alandaki gelişmeler zamanla estetik ve moda denilen tarz ve biçimin doğmasına yol açmış olup, çeşitli milletlerin ve insan topluluklarının dini inançlarına,

(30)

medeni durumları ile örf ve adetlerine göre farklılıklar göstermiştir. Kılık kıyafetin tercihinde bir başka deyişle giyim kuşamda, iklim şartlarının, dini inanışların, kültürel farklılıkların, zevklerin hatta ekonomik durum ile bazı sosyal değerlerin etkisinden söz edilebilir. Kısacası giyim, insanın mevkiini, cinsiyetini, milliyetini, bölgesini, ait olduğu kabilesini, medeniyetini, inanç, duygu ve düşüncesini ortaya koyup belirlemektedir (Arığ, 2007:xiii).

Anadolu’da giyim tarihi M.Ö. 7000 yıllarına kadar uzanmakta olup, pek çok kavimin etkisiyle meydana gelmiştir. Anadolu’daki kadın erkek kıyafetleri çeşitli kültürlerin etkisiyle günümüze kadar belli bir senteze ulaşarak gelmiştir (Erbek, 1987:117).

Toplumun ahlaksal değer yargılarınında giyimde önemi oldukça fazladır. Toplum içerisindeki bireyler, yaşadığı toplumun bu değer yargılarının biçimlendirdiği giyim tarzından farklı giyinemez. Aksi durumda toplum dışı bakılarak, olumsuz yönde eleştirilen bir kişi durumuna düşmektedir. Geçmişten günümüze tüm toplumlarda, giysilerin şekillendirilmesinde sosyal yapı, toplum kuralları, din etkenler, gelenekler, kanunlar, yasalar vb. pek çok olgu etkili olmuştur. Ayrıca giysiler ile dikildikleri kumaşlar hakkında düzenlenen kanunlar, çıkarıldığı dönemin giysileri ve kumaşları ile ilgili maddeler kumaş dokuma tarihleri, giysilerin özellikleri, o dönemde giyilen giysilerin özellikleri hakkında bilgiler verdiği için giysilerin tarihlerinin belirlenmesinde oldukça önemli belgeler niteliğindedir (Kürkçüoğlu, 2002:26).

Şanlıurfa ilinde giyim-kuşam, süsleme ve takılar çeşitli isimler almaktadır. Giyim kültürü insanlıkla birlikte gelişen, ilkel toplumdan çağdaş topluma geçerken önemini daha da arttıran bir olgudur. Giyim aslında maddi kültürün bir öğesidir. Fakat aynı zamanda toplumsal bir içeriğede sahiptir. Giyimde millilik söz konusudur ve bir kültürde milliliği oluşturan en önemli öğelerden biridir. Milletlerin, onları diğer milletlerden ayıran, kendilerine özgü giyinme biçimleri ve giydikleri elbiseler tüm zamanlar içerisinde önemini korumuştur. O halde giyim, bir ülkenin, bir devrin, bir kişinin özelliklerini belirleyen bir araçtır. Uygarlığın değişimlerini yansıtır. Her uygarlık, karakter ve yaşam biçiminin etkisiyle giyimlerinde farklılıklar yaratmışlardır. O halde giysiler toplumu ve belirli bir dönemi simgelerler. Giysiler kullanıldıkları dönemin sosyal, ekonomik, siyasi ve kültürel özelliklerini yansıtması açısından da önemli bir araç konumundadır (Kürkçüoğlu, 2002:26). Şanlıurfa kıyafetlerinde kullanılan parçalar şunlardır:

Yağlık-Marhama (Mendil): Yerli dokumadır. Kırmızı ve beyaz ipekten yapılır. Halk arasında beyaz mendilin dostluğu simgelediği, kırmızı mendil ise gerektiğinde sevgi uğruna kanını akıtabileceği söylenmektedir.

Çorap: Saf yünden yapılır, elle işlenir. Genellikle yünün doğal rengindendir. Postal: Deriden yapılır. Altı kösele ve topuksuzdur. Kırmızı, siyah ve kahverengi renkleri kullanılmaktadır (Kürkçüoğlu, 2002:26).

(31)

Gümüş Başlık: Genç kız başı olarak kullanılır. Puşu ile sarılmış fes şeklinde kartondan yapılmış başlık veya bir kırmızı fes üzerine tamamı gümüşten yapılmış taç, taç kenarlarına halkalarla tutuşturulmuş çiçek motifleri, kulak üzerlerinde gümüşten motifli ve kulak üzerine kadar zincirleri sarkan yanlıklar, alın kısmına gelen mavi boncuklu alınlık ve bunun uç kısmından buruna doğru gelen levzik, ense kısmına siyah ipten örgülü arka taraftan sarkan saçı kısmen kapatan saç bağı ve üzerinde gümüşten yapılmış 3 adet yapraklı bağ bulunmaktadır. Günlük giysi olarak da kullanılmaktadır (http://www.urfakultur.gov.tr).

Hıbriye Başlık: Genç Kadın yani evli kadın başı olarak kullanılır. Kırmızı, siyah beyaz, mavi vb. renkli ve desenli ince ipek kumaştan yapılmış kare şeklindeki kumaşın katlanarak, başa konulan beyaz neçek üzerine bağlanması ile ve alına gelen ipeksi kumaşın gül şekline getirilerek bağlanması veya çapraz bağlanması ile oluşturulan bir başlık tipidir. Daha çok Araplar tarafından kullanılan bir başlıktır. Kırmızı gelincik desenli olanı tercih edilir. Günlük giysi olarak da kullanılır. Günlük giysi olarak da kullanılır (http://www.urfakultur.gov.tr).

Köfü Başlık: Sade ve ağır başlı, süsten ve renk cümbüşünden uzak, genelde olgun ve yaşlı kadılar tarafından kullanılan bir başlıktır. Fes şeklinde kartondan yapılmış başlık veya bir kırmızı fes üzerine beyaz neçek ile sarılır, alın kısmına sırmalı puşu özel ve yöresel bir yöntemle sarılmaktadır. Günlük giysi olarak da kullanılmaktadır.

Üçetek: Her renk kadife kumaştan, göğüs ve etek kısımları sırma ipli motiflerle süslü, kenar kısmı düz sırmalı, içi astarlı, bel kısmından aşağısı iyi yandan yırtmaçlı olduğu için alt kısmı üç parçadan oluşan üst giysidir. Bu yüzdendir ki üç etek olarak adlandırılmaktadır. Sadece renkli ve desenli kumaşlardan da yapılmaktadır. Kumaştan yapılanlarda sırma kullanılmamaktadır (http://www.urfakultur.gov.tr).

Köynek (Gömlek): Ahşap dokuma tezgâhlarında geleneksel yöntemlerle yün ve pamuktan dokunulan kumaştan yapılır. Nohutlu veya puanlı çeşitleri vardır. Gömlek yakasız olup göğüs kısmı kapalıdır. Daha çok kahverengi renkli desenli olanları tercih edilir (http://www.urfakultur.gov.tr).

Ayze (Entari): Ahşap dokuma tezgâhlarında geleneksel yöntemlerle yün ve pamuktan dokunulan kumaştan yapılmaktadır. Beyaz olanları tercih edilir. Yakasız olup göğüs kısmı düğmeli, ayak topuklarına kadar gelen bir giysidir. Gömleğin altından giyilmektedir.

Şalvar: Ahşap dokuma tezgâhlarında geleneksel yöntemlerle yün ve pamuktan dokunulan kumaştan yapılır. Altın renkli sırma işlemelileri tercih edilir. Okşur kısmı ve ayak bileği kısmı lastiktendir. Geniş ve rahattır. Erkek şalvarı gibi peyiği bulunmaz (http://www.urfakultur.gov.tr).

(32)

Önlük: Genelde düz siyah kumaş üzerine, kanaviçe ile çiçek motifleri yapılmış, ayzenin üzerine, göbekten ayak bileklerine kadar sarkacak şekilde uçlarına bağlanan iplerle kemer kısmına arkadan bağlanan çok amaçlı kullanılan bir giysidir.

Çorap: Yünden olup el ile örülmüştür genelde yünün rengindedir. Mor koyunyününden ve beyaz yünden yapılmaktadır (http://www.urfakultur.gov.tr).

Yemeni: Yüz kısmı kırmızı renkli olup altı köseledir. Topuksuz olup ağzı geniştir. Kırmızıdan başka siyah kahverengi beyaz renkleri vardır.

Süs ve Takılar: Kordon, Frenkbağı, Beşibirlik, Küpe, Ahıtma Bilezik, Tahtalı Bilezik, Yüzük, Kemer, Hamaylı ve Halhal bilinen en önemli takılardır. Süsleme olarak ellere kına, gözlere sürme çekilmektedir. Kırsalda dögme (dek) yaygın bir şekilde süsleme amaçlı kullanılmaktadır (http://www.urfakultur.gov.tr).

Aba- Şale: Eskiden Arapların kabile reisleri, şeyhler tarafından kullanılırmış. Aba; Osmanlı döneminde kullanılan ve bir sokak kıyafeti olan Ferace’den esinlenerek Arap kültüürünün de etkisi ile şimdiki halini almıştır. Bu giysi genellikle siyah ve kahverengi renklerden yapılmaktadır. Bekar bayanlar siyah, evli ve yaşlı bayanlar ise kahverengi kullanmışlardır. Ayrıca halk arasında aba şu şekilde tarif edilmektedir: ‘’Aba’’ kelime olarak Arapçada ‘’ erkeğe mahsus olan’’ anlamına gelmektedir. Kadınların giydiğine ise şale denilir ve giysinin ön kenarları ile yaka çevresi sarı kaytanlarla çevrilmektedir (Kuşoğlu, 2008:149).

Üç Etek: Yörede üç eteğe kaftan denilmektedir. Üç etek genellikle üst giysisi olarak kullanılan bir giysidir. Genç kızların giysileri daha güzel ve gösterişlidir. Üç eteğin yan dikiş yırtmaç boyu diz ile bilek arasındadır. Bu yırtmaçlar bazen bel hizasına kadar çıkar. Üç eteğin iç kısmına giydikleri şifon yada organze üzerine sarma işlemeli kumaştan yapılan uzun bir elbisedir. Yakası hakim yaka ve kollar manşetlidir. Üç etek altına zıbın yerine, üstte içe yelek ve altına beyaz etek de giyilebilmektedir.

Zıbın-Fistan (Entari): İç eteğin içine giydikleri şifon yada organze üzerine sarma işlemeli kumaştan yapılan uzun elbisedir. Yakası hakim yaka, kollar manşetli, ön bele kadar düğmeli yada fermuarlıdır.

Sıhma (Yelek): Entarinin üzerine giyilen bez kumaştan veya el tezgahlarında dokunan ‘hışvalı’ denen dokumadan yapılan kalınca yapılmış sıcak tutmaya yarayan bir yelektir (Kuşoğlu, 2008:149).

Kuttuk-Guttik: Şanlıurfa yöresinin büyük aşiretlerinden Şeyhanlı Aşireti tarafından kullanılan bu giysi Gumgum kumaşından yapılır. Cekete benzer uzun kolludur. Boyu diz ile kalça arasındadır. Üstü siyah kaytanlarla süslenmiştir. Daha çok Siverek ve Viranşehir ilçemizde kullanılmaktadır (Kuşoğlu, 2008:149).

Şalvar (Tuman-Don): Pijamaya benzeyen bir alt giysidir. Parçaları bol kesimli olup lastik geçirilir. Zıbın veya eteğin altına giyilir.

(33)

Önlük: Yöredeki ismi Berivan veya Peşmal olarak bilinir. Üzeri çeşitli kanaviçe ve çift iğne süslemeleri ile desenlendirilmiş olup, sadeleride vardır. Kumaş rengi genellikle siyah tercih edilir. Her renk kullanılabilir (Kuşoğlu, 2008:149).

Etek: El tezgahlarında dokunan culha parçasından yapılır. Rengi beyazdır. Bunun dışında dökümlü kumaşlardanda yapılmakta ve her rengi kullanılmaktadır.

Neçek: Beyaz kumaştan olan bir baş örtüsüdür.

İbriye: Kadınların beyaz neçek üzerine bağladıkları renkli kumaş parçasıdır. Genelde ipek veya satenden yapılır (Kuşoğlu, 2008:149).

Köfi: Fes şeklinde yapılan karton kalıp üzerine uzun kumaş parçası sarma yoluyla elde edilen bir başlıktır. Daha çok Suruç ilçemizde kullanılmaktadır.

Çapık: Günümüzde çok nadir bulunmaktadır. Köfi’ye benzemekte olup biraz daha yüksektir. Tahtadan yapılan bir başlık üzerine Destmal (Neçek) denilen kumaş örtülür (Kuşoğlu, 2008:149).

2.1.4. Şanlıurfa İli Takıları

Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve daha sonra Osmanlılarla birlikte Şanlıurfa’da Türk-İslam kültüründen payına düşeni alıyordu. Şanlıurfa’da kültürler birbirini izlerken, Şanlıurfalı kuyumcu ustaları da sanatlarını yüzyıllar boyu kuşaktan kuşağa, kültürden kültüre aktararak günümüze dek ulaştırmayı başarmışlardır. Kent ve çevresinde yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkartılan buluntular MÖ 7000-5000 yıllarında yani neolitik çağlarda bile yörede yaşayan insanların kuyumculukla uğraştığını ortaya koymaktadır. Bozova ilçesine bağlı küçük ve büyük Şaşkan Höyüklerinde Neolitik çağa ait kemik ve renkli taşlardan yapılmış değişik takı örnekleri çok uzak bir geçmişin armağanı olarak sunulmaktadır. Yöredeki Hassek Höyük, Tunç çağında yapılmış eserleri günümüze ulaşmaktadır. Höyükteki mezarlıkta yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan döneme ait çanak- çömleğin yanı sıra, ziynetten oluşan ölü armağanları bizlere o dönemin kuyumcularını anlatmaktadır. Şanlıurfa’da kültürler değişmelere rağmen kuyumculuğun kökleri yörenin en önemli el sanatı olarak aradan geçen yüzyıllar öncesine inmektedir. Diğer kültürlerde olduğu gibi Osmanlı döneminde de kuyumculuk yörede hakimiyetini sürdürmektedir. (Atasay Kuyumculuk Yaşayan Anadolu Takıları, 2004:164).

Evlenme-doğum geleneklerinin yüzyıllardır aynı yapıda kaldığı yörede, töresel değerler ve dinsel yapı güçlülüğünü korumaktadır. Ve bu özellikler kentte dokumacılık, bakırcılık, keçecilik, kürkçülük ve kuyumculuk gibi el sanatlarının da geçmişle bağlarının hala çok güçlü olmasının en temel nedenlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüz Şanlıurfa kuyumculuğunda belirleyici olan hala evlenme gelenekleri kız alıp-vermede dışa kapalı olan kentte evlenecek kızlara takılan takılar geçmişten günümüze değişmeden gelmektedir. Pek çok kentte günün modası takip

Şekil

Tablo 2- Ankete Katıların Eğitim Durumunu Gösteren Sayısal Dağılım
Tablo 4-Ankete Katılanların Medeni Durumunu Gösteren Sayısal Dağılım
Tablo 6- Ankete Katılanların Mesleği Kimden Öğrendiğini Gösteren Sayısal  Dağılım
Tablo 8- Ankete Katılanların Bulunduğu İşyerindeki Görevini Gösteren Sayısal  Dağılım
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

İskelet teli için yapılan aşamaların hepsi tekrarlanır.(fotoğraf.5).35 mikron yuvarlak tel olana kadar haddeleme makinesinden geçirilir.2 adet 35 mikronluk yuvarlak tellerin,bir

Tasarım çizilir ve çizime göre üzerinde çift ile şekilendirilir ya da varolan bir modelse, modele göre teneke kalıp hazırlanır.Örneğin;çiçek motiflerinde,yaprak sayısına

Platin, kimyasal özellikleri ve nadir bulunması sebebiyle dünyadaki en pahalı ve değerli metaller arasında yer alır... Platin Nedir,

Kolyenin ucundaki ajur tekniği ile yapılan şemse tekniğine kahverengi akik taşı koyarak, 6cm örülmüş balıksırtı (zincir) üzerine dikerek üstüne uzun sürgü

C) ( ) Alaşım katkı metali (bakır veya gümüşle) ile alışım yapılır D) ( ) Alaşım içerisine demir katılır. Kırmızı renkli altın alaşımı için

Uygun ortam sağlandığında, cilâ yöntemleriyle cilâlama işleminde kullanılan fırçaları, parlatma malzemelerini ve ve cilâcılıkta kullanılan diğer araç gereçleri

Resim 1.5: Divizör (deveboynu) ile parçanın sabitlenmesi ve makine kalem uçları Amerikan kalemlerinde kesicilere dönme hareketini verebilmek için kullanılan freze motorları

Bu müzelerde geleneksel sanatlarımızın gelişmesinde etkili olmuş, Çin, İran, Yunan, Roma, Bizans, Mısır ve Mezopotamya medeniyetlerinden günümüze ulaşmayı