• Sonuç bulunamadı

Ortaokul öğrencilerinin spora yönlendirilmesinde medyanın etkisi (Bilecik ili örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ortaokul öğrencilerinin spora yönlendirilmesinde medyanın etkisi (Bilecik ili örneği)"

Copied!
127
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN SPORA YÖNLENDİRİLMESİNDE MEDYANIN ETKİSİ (BİLECİK İLİ ÖRNEĞİ)

BANU ELİF DORAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ

ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(4)

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 12 ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Banu Elif Soyadı : DORAN

Bölümü : Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Ortaokul Öğrencilerinin Spora Yönlendirilmesinde Medyanın Etkisi (Bilecik İli Örneği)

İngilizce Adı : The Effect Of Media On Encouraging Secondary School Students To Participate İn Sporting Activities (The Case Of Bilecik)

(5)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazarın Adı Soyadı : Banu Elif DORAN

(6)

Jüri onay sayfası

Banu Elif DORAN tarafından hazırlanan “Ortaokul Öğrencilerinin Spora Yönlendirilmesinde Medyanın Etkisi (Bilecik İli Örneği)” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman (Başkan): Prof. Dr. Mehmet GÜNAY ... Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı

Gazi Üniversitesi

Üye: Doç. Dr. Oğuz ÖZBEK ……….

Spor Yöneticiliği Anabilim Dalı

Ankara Üniversitesi

Üye: Doç. Dr. Gökhan ÇALIŞKAN ……….

Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Gazi Üniversitesi

Tez Savunma Tarihi: 18/08/2015

Bu tezin Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(7)

TEŞEKKÜR

Araştırmamda değerli yorum ve danışmanlığı ile bana yardımcı olan sayın danışmanım Prof. Dr. Mehmet GÜNAY' a teşekkür ederim.

Tezin her aşamasında eleştiri ve yorumlarıyla çalışmanın gerçekleşmesinde yön verici olmuş, bilgi ve deneyimlerini sürekli olarak benimle paylaşan değerli abim ve saygıdeğer hocam Doç. Dr. İlhami BULUT’ a teşekkür ederim.

Ayrıca araştırma süresi boyunca çeşitli konularda verdiği tüm desteklerden dolayı Prof. Dr. Kemal SOLAK’ a, Prof. Dr. İbrahim YILDIRAN’ a, Prof. Dr. Murat OLGUN’ a, Doç. Dr. Emine Selcen DARÇIN’ a, Doç. Dr. Hakkı ULUCAN’ a, Yrd. Doç. Dr. Fatih YENEL’ e, Öğr. Gör. Mustafa TUNÇEL’ e, Orhan YILDIZ’ a, Mehmet LAÇİN’ e teşekkür ederim. Araştırma anketlerinin uygulanmasına yardımcı olan Bilecik İli Milli Eğitim Müdürü ve çalışanlarına, Özel Sevgi Çiçeği Ortaokulu, 700. Yıl Ortaokulu, Edebali Ortaokulu, Ertuğrul Gazi Ortaokulu, Malhun Hatun Ortaokulu, Osmangazi Ortaokulu ve Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu müdürlerine, öğretmenlerine ve sevgili öğrencilerine teşekkür ederim. Hayatım boyunca benim için hep azim ve gurur kaynağı olmuş sevgili annem Afitap DORAN’ a ve sevgili ablam Zeynep DORAN’ a, bilimsel tutum ve felsefesi ile bana ışık tutan idolüm babam Prof. Dr. İlhan DORAN’ a şükranlarımı sunarım.

(8)

ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN SPORA YÖNLENDİRİLMESİNDE

MEDYANIN ETKİSİ (BİLECİK İLİ ÖRNEĞİ)

Yüksek Lisans Tezi

Banu Elif DORAN

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Haziran, 2015

ÖZ

Bu çalışmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin spora yönlendirilmesinde medyanın etkisini araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda, araştırmacı tarafından 40 maddeden oluşan anket ve 20 maddeden oluşan Spor Medyasının Etkisi Ölçeği (SMEÖ) geliştirilmiştir. Veri toplama araçlarıyla, öğrencilerin spor ve medya konularındaki algı, görüş ve düşünceleri tespit edilmiş, spor medyasına yönelik görüşleri değişkenlere göre incelenmiştir. Araştırmanın örneklemi, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Bilecik ili merkezde yer alan 7 resmî ve özel ortaokulda öğrenim gören öğrencilerden seçilmiştir. Veri toplama araçları 224 katılımcıya uygulanmıştır. Katılımcıların 97’ si erkek 127’ si kız öğrencidir. Bu araştırmada Survey (genel tarama) modeli kullanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel metotları (Yüzde, Frekans, Ortalama, Standart sapma) kullanılmıştır. Niceliksel verilerin karşılaştırılmasında iki grup arasındaki fark için t-testi, ikiden fazla grup durumunda parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve farklılığa neden olan grubun tespitinde Scheffe Testi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular %95 güven aralığında, %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler bilgisayarda “SPSS for Windows ver:21.0” programında çözümlenmiş, manidarlıklar .05 düzeyinde sınanmıştır. Araştırma sonucuna göre, öğrencilerin spora ilgisinin yüksek olduğu ve spor yapma isteklerinde medyanın etkisinin önemli olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra katılımcıların, spor medyasına ilişkin görüşleri ile annenin eğitim durumu ve babanın eğitim durumu arasında anlamlı farklılıklar görülmüştür. Hem annenin ve hem de babanın eğitim düzeyi arttıkça, öğrencilerin spor medyasından etkilenme oranlarında

(9)

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Bilecik, medya, spor medyası, spor, ortaokul Sayfa Adedi : xv + 108

(10)

THE EFFECT OF MEDİA ON ENCOURAGİNG SECONDARY

SCHOOL STUDENTS TO PARTİCİPATE İN SPORTİNG

ACTİVİTİES (THE CASE OF BİLECİK)

Master Thesis

Banu Elif DORAN

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

June, 2015

ABSTRACT

The aim of this study was to investigate the impact of the media in directing secondary school students to the sports For this purpose, questionnaire with 40 questions and Scale of Sports Media Effect (SSME) with 20 questions were developed. By data collection tools, perceptions, opinions, and ideas of students on the issues of media sports were identified, attitudes towards sports media were analyzed according to the variables. The sample of the survey, in the 2014-2015 academic year were selected from students educated in seven public and private secondary schools in Bilecik province. Data collection questionnaires were applied to 224 respondents whom 97 were male and the rest were female students. In this study, survey (general screening) model was used. Descriptive statistical methods (percentage, frequency, mean, standard deviation) to analyze the data were used. Comparisons for quantitative data were made (t-test for two groups, One-way ANOVA for more than two groups, Scheffe Test for determination of the group that caused the difference). The findings were evaluated at 5% significance level in the 95% confidence interval. Results revealed tthat high interest to sport and significant effect of media on demands in students were determined. Moreover, significant differences between opinions of articipants about the sports media and education levels of mother and father were determined. The effect of sport media increased with increasing educational levels of both mother and father.

(11)

Science Code :

Key Words : Bilecik, media, sport media, sport, secondary school Page Number : xv + 108

(12)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vii

İÇİNDEKİLER ... ix

TABLOLAR LİSTESİ ... xii

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ... xv

BÖLÜM I ... 1 GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Amaç ... 3 1.3. Önem ... 4 1.4. Sınırlılıklar ... 4 1.5. Varsayımlar ... 5 1.6.Tanımlar ... 5 BÖLÜM II ... 7 KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 7 2.1. İletişim ... 7

2.2. İletişim Süreci ve Temel Öğeleri ... 9

2.2.1. Kaynak ... 9

2.2.2. Mesaj (İleti) ... 10

2.2.3. Kodlama- Kod Açma ... 11

(13)

2.2.6. Mesajı Algılama- Filtre Etme ... 12 2.2.7. Geri Bildirim (Dönüt) ... 13 2.3. İletişim Türleri ... 13 2.3.1. Sözlü İletişim ... 14 2.3.2. Sözsüz İletişim ... 15 2.3.3. Yazılı İletişim ... 16 2.4. Kitle İletişimi ... 17

2.4.1. Kitle İletişiminin Özellikleri ... 19

2.5. Kitle İletişim Araçları ... 20

2.5.1. Televizyon ... 23

2.5.2. Gazete ... 25

2.5.3. Radyo ... 28

2.5.4. İnternet ... 30

2.6. Kitle İletişim Araçlarının İşlevi ... 32

2.7. Kitle İletişim Araçlarının Özellikleri ... 36

2.8. Spor ve Medya İlişkisi ... 36

2.8.1. Türk Spor Medyasının Tarihsel Gelişimi ... 40

2.8.1.1. Cumhuriyet Öncesi Dönemde Türk Spor Medyası ... 41

2.8.1.2. Cumhuriyet Sonrası Türk Spor Medyası ... 42

BÖLÜM III ... 46 YÖNTEM ... 46 3.1. Araştırmanın Modeli ... 46 3.2. Evren ve Örneklem ... 46 3.3. Verilerin Toplanması ... 47 3.4. Verilerin Analizi ... 52 BULGULAR VE YORUMLAR ... 53

(14)

4.1.2. Öğrencilerin Spora İlgi Durumlarına İlişkin Bulgular ... 56

4.1.3. Öğrencilerin Medya İle Olan İlişkisine İlişkin Bulgular ... 60

4.2. Spor Medyasının Etkisi Ölçeğinin (SMEÖ) Yüzde-Frekans Sonuçları .... 76

4.3. Araştırmanın Alt Amaçlarına İlişkin Bulgular ... 80

4.3.1. Araştırmanın Birinci Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 80

4.3.2. Araştırmanın İkinci Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 80

4.3.3. Araştırmanın Üçüncü Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 81

4.3.4. Araştırmanın Dördüncü Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 81

4.3.5. Araştırmanın Beşinci Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 82

4.3.6. Araştırmanın Altıncı Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 82

4.3.7. Araştırmanın Yedinci Alt Amacına İlişkin Bulgular ... 83

BÖLÜM V ... 84

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 84

5.1. Sonuç ... 84

5.1.1. Öğrencilerin Demografik Özelliklerine İlişkin Sonuçlar... 84

5.1.2. Öğrencilerin Spora Olan İlgi Durumlarına İlişkin Sonuçlar ... 85

5.1.3. Öğrencilerin Medya İle Olan İlişkisine İlişkin Sonuçlar ... 86

5.1.4. Araştırmanın Alt Amaçlarına İlişkin Sonuçlar ... 87

5.2. Öneriler ... 87

KAYNAKÇA ... 89

EK 1. Anket Soruları ... 97

EK 2. Spor Medyasının Etkisi Ölçeği ... 107

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. SMEÖ’ ye İlişkin KMO ve Bartlett Testi Sonuçları ... 49

Tablo 2. SMEÖ’ ye İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 51

Tablo 3. Öğrencilerin Cinsiyete Göre Dağılımı ... 54

Tablo 4. Öğrencilerin Yaşadıkları Yerlere Göre Dağılımı ... 54

Tablo 5. Öğrencilerin Yaşa Göre Dağılımı ... 54

Tablo 6. Öğrencilerin Sınıflarına Göre Dağılımı ... 55

Tablo 7. Öğrencilerin Ailelerinin Aylık Gelir Dağılımı ... 55

Tablo 8. Öğrencilerin Annelerinin Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ... 55

Tablo 9. Öğrencilerin Babalarının Eğitim Durumuna Göre Dağılımı ... 56

Tablo 10. Öğrencilerin Spor Branşı İle İlgilenme Durumlarının Dağılımı ... 56

Tablo 11. Öğrencilerin İlgilendikleri Spor Branşı Dağılımı ... 57

Tablo 12. Öğrencilerin Spora İlgisinin Oluşmasındaki En Önemli Faktör Dağılımı ... 57

Tablo 13. Öğrencilerin Spora İlgisinin Oluşmamasındaki En Önemli Faktör Dağılımı ... 58

Tablo 14. Öğrencilerin Spora İlgi Düzeylerinin Dağılımı ... 59

Tablo 15. Öğrencilerin Aile ve Yakın Çevresinin Spora İlgi Dağılımı ... 59

Tablo 16. Öğrencilerin Spor Kulübünde Lisansının Bulunma Dağılımı ... 60

(16)

Tablo 18. Öğrencilerin Spora Yönlendirmesinde Basın-Yayın Organlarının Dağılımı ... 61

Tablo 19. Öğrencilerin Spor Olaylarını Nasıl Takip Ettiklerinin Dağılımı ... 61

Tablo 20. Öğrencilerin Spor Haberlerini Takip Etme Sıklıklarının Dağılımı ... 62

Tablo 21. Öğrencilerin Hangi Spor Branşına Ait Haberleri Daha Çok Takip Ettiklerinin Dağılımı ... 62

Tablo 22. Öğrencilerin Spor Yapma İsteğinde Medyanın Etki Durumunun Dağılımı ... 63

Tablo 23. Öğrencilerin “Medyanın, Tarafsız ve Objektif Olduğunu Düşünüyor musunuz? Sorusuna İlişkin Dağılımı ... 63

Tablo 24. Öğrencilerin “Medyada, Her Branşa Yeteri Kadar Yer Verildiğini Düşünüyor musunuz?” Sorusuna İlişkin Dağılımı ... 64

Tablo 25. Öğrencilerin “Spor Kültürünün Oluşmasında Medyanın Etkisi Var mıdır?” Sorusuna İlişkin Dağılımı ... 64

Tablo 26. Öğrencilerin “Spor Branşlarının Popüler Olmasında Medyanın Etkisi Var mıdır?” Sorusuna İlişkin Dağılımı ... 64

Tablo 27. Öğrencilerin Gazete Okuma Sıklıklarının Dağılımı ... 65

Tablo 28. Öğrencilerin Gazete Okurken Baktıkları İlk Sayfanın Dağılımı ... 65

Tablo 29. Öğrencilerin Gazete Okurken Takip Ettiği Spor Branşlarının Dağılımı ... 66

Tablo 30. Öğrencilerin Spor Olaylarını Takip Ettikleri Gazete Dağılımı ... 67

Tablo 31. Öğrencilerin Günlük Ortalama Televizyon İzleme Sürelerinin Dağılımı ... 67

Tablo 32. Öğrencilerin Televizyonda Takip Ettikleri Programların Dağılımı ... 68

Tablo 33. Öğrencilerin Televizyonda Yayınlanan Spor Programlarında Takip Ettikleri Spor Branşlarının Dağılımı ... 69

(17)

Tablo 36. Öğrencilerin İnternette Geçirilen Zaman Dağılımı ... 71

Tablo 37. Öğrencilerin İnterneti Kullanım Amaçlarının Dağılımı ... 71

Tablo 38. Öğrencilerin İnternette Takip Ettikleri Spor Olaylarının Branşlara Göre Dağılımı ... 72

Tablo 39. Öğrencilerin Spor Olaylarını Takip Ettikleri İnternet Sitelerinin Dağılımı ... 73

Tablo 40. Öğrencilerin Radyo Dinleme Sıklıklarının Dağılımı ... 74

Tablo 41. Öğrencilerin Ortalama Radyo Dinleme Sürelerinin Dağılımı ... 74

Tablo 42. Öğrencilerin Radyoda Takip Ettikleri Programların Dağılımı ... 75

Tablo 43. SMEÖ’ nin Frekans (ƒ) ve Yüzde (%) Dağılımı ... 76

Tablo 44. Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Cinsiyet Değişkenine Göre T-Testi Sonuçları ... 80

Tablo 45. Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Yaşadıkları Yer Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 80

Tablo 46. Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Yaş Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 81

Tablo 47 Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Sınıf Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 81

Tablo 48. Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Ailenin Aylık Gelir Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 82

Tablo 49. Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Annenin Eğitim Durumu Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 82

Tablo 50. Öğrencilerin SMEÖ Ortalamalarının Görüşlerinin Babanın Eğitim Durumu Değişkenine Göre Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) Sonuçları ... 83

(18)

SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ

ARPANET The Advanced Research Projects Agency Network (Gelişmiş Araştırma Projeleri Dairesi Ağı)

DNS Domain Name System ( Alan Adı Sistemi) ENIAC Electronic Numerical Integrator And Computer

(Elektronik sayısal entegreli hesaplayıcı)

MEGEP Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirme Projesi ODTÜ Ortadoğu Teknik Üniversitesi

SPSS Statistical Package for Social Science (Sosyal Bilimler için İstatistik Paketi) SMEÖ Spor Medyasının Etkisi Ölçeği

TCP/IP Transmission Control Protocol/Internet Protokol TDK Türk Dil Kurumu

TTNET Türk Telekom İnternet

TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ULAKNET Ulusal Akademik Ağ

(19)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde, araştırmanın problemi, amacı, önemi ve araştırma ile ilgili varsayımlar, sınırlılıklar ve tanımlar ele alınacaktır.

1.1. Problem Durumu

Toplum hayatı ve onun sürekliliği, insanlar arasındaki fikir, düşünce, kanaat ve haber alışverişini, insanların bu konulardaki izlenimlerini, duygularını birbirine aktarmalarını, diğer bir ifadeyle iletişimi zorunlu kılar.

İletişimin bazı tekniklerle, belirli bir teknoloji uygulanarak çoğaltılıp güçlendirilerek, çok sayıda kişiyi etkileyecek biçime getirilmesine kitle iletişimi, bu iş için kullanılan araçlara da kitle iletişim araçları veya medya denmektedir (Dönmezer, 1994).

Kitle iletişim araçlarının dünyada etkili olarak kullanılması yazılı basın ile başlamıştır. Daha sonra 1930’ lardan 1950’ lere kadar radyonun etkili bir elektronik basın aracı olduğu görülmüştür. Özellikle bu dönemde radyo, siyasi iktidarların propaganda aracı olarak kullanılmış, 1950’lerden sonra televizyon, çok hızlı bir biçimde toplum hayatı içindeki yerini almaya başlamıştır (Sarı, 2006). 1990’ lı yıllarla birlikte tüm dünyada bilgisayar teknolojisinde hızlı gelişim yaşanmış, bu gelişme 90’ lı yılların sonuna doğru geniş kitleleri yeni bir iletişim ortamıyla, internetle tanıştırmıştır.

Günümüzde toplumsal var oluşu gerçekleştirerek ortaklık yaratmak, bu var oluşu ve ortaklığı sürdürebilmek için kitle iletişimine; dolayısıyla kitle iletişim araçlarına ihtiyaç vardır. Çünkü kitle iletişim araçları, uzmanların ortak bir noktada birleştikleri üzere, sahip

(20)

olduğu özellikleriyle alıcı kitlesi üzerinde yarattığı etki ve etkileşim süreci sonunda toplumsallaştırmayı gerçekleştirmeye gücü yeten araçlardır (Sarı, 2006).

Bu araçlar, toplumları yönlendirme, kültürü şekillendirerek yayma ve gelecek kuşaklara aktarma noktasında büyük öneme sahiptir. İnanç ve fikirleri ikna etmek, dikkat çekmek, yöneltmek gibi etkileri açısından bakıldığında; çok yaygın bir biçimde gücün etkili elemanları olarak göz önünde tutulur (McQuail’ den aktaran Koparan, 2007). Günümüzde insanlar, televizyondan gördükleri, radyodan işittikleri ve gazeteden okudukları ile iyi bir yaşam biçimi ve toplumun politikası hakkında bilgi sahibi olmakta ve başkalarına olan tutumlarını bu araçlara göre ayarlamaktadırlar. Diğer bir deyişle; medya, insanın dünya görüşünü, tutum ve davranışlarını etkilemekte ve diğer bildirimler ile insanları belirli bir yönde değiştirmektedir (Terkan’ dan aktaran Koparan, 2007).

Yukarıda belirtildiği üzere kitle iletişim araçları, çok çeşitli konudaki enformasyonla insanlar ve kitleler üzerinde etkili olabilmektedir. Bilgi edinmek ve özellikle de boş zamanlarını değerlendirmek üzere kitle iletişim araçlarına yönelen insanlar, yoğun bir yönlendirme ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Eğitim, kültür, coğrafya, ekonomik ve diğer faktörlerin etkisiyle çoğu zaman alternatifsiz bir rekreaktif araç olan kitle iletişim araçları insanlar üzerindeki etkisini gitgide arttırmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının hızla ilerleyen bu süreçte artan etkinliği, çok çeşitli rekreasyon uğraşlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu uğraşlar içerisinde ise spor önemli bir yer tutmaktadır (Karaküçük ve Yenel’ den aktaran Yetim, 2011).

Spor, bireyin fizyolojik ve psikolojik yönden sağlığını geliştiren, sosyal davranışlarını düzenleyen, zihinsel ve motorik belirli bir düzeye getiren biyolojik, pedagojik ve sosyal bir olgudur. Diğer bir ifadeyle spor, bireyin fikir, ruh ve bedenen gelişmesini ve bu öğeler arasında koordinasyonu ve sosyalleşmeyi sağlayan bir olgudur (Yetim, 2011). Spor, günümüzde politikadan-ekonomiye, turizmden-çevreye, uluslararası barıştan dayanışmaya, propagandadan-reklama, boş zamanları değerlendirmeden meslekleşmenin getirdiği iş bölümüne, kısacası, birey-toplum ve toplumlararası yelpazede çok yönlü ve önemli etkileri olan bir araç konumuna gelmiştir (İlhan, 2007).

(21)

Yaşamın dinamik öğelerini içinde barındırıyor olması, dünya üzerindeki farklı etnik, dilsel ve dinsel kökene mensup insanları bir araya getirip kaynaştırabilme potansiyeline sahip bulunması ve belli kurallar çerçevesinde işleyen sosyal bir olay olması, kitle iletişim araçlarının ve dolayısıyla medyanın dikkatinin spor olgusu üzerinde yoğunlaşmasına neden olmuştur (Talimciler, 2003).

Kitle iletişim araçlarının, bireyleri aktif spora yönlendirmede çok önemli bir eğitim ve teşvik aracı olmasının yanında boş zamanların pasif olarak sporla değerlendirebileceği güçlü bir araç olduğu bilinmektedir. Sporun topluma benimsetilmesinde vazgeçilmez fonksiyonlar üstlenen medyanın, kitlelerin ilgisinin sürekli canlı tutulmasını ve gelişmesini sağlamada önemli roller üstlendiği görülmektedir. Değişik spor dallarının tanıtılıp yaygınlaştırılması, spor yapma olanağına sahip olmayan çoğunluğun spora ilgi duyması, medya sayesinde gerçekleştiği bilinmektedir.

Günümüzde teknolojik gelişmelerden en fazla etkilenen medya, bu etkisini arttırmak, seçtiği hedef kitlelere ulaşmak için kitle iletişim araçlarından faydalanmaktadır. Bu hedef kitlenin çoğunluğunu da çocukların ve gençlerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu ifadeler doğrultusunda, araştırmanın problemi; ortaokul öğrencilerinin, spor ve medya konularındaki algı, görüş ve düşüncelerinin tespit edilmesi, spor medyasına yönelik görüşlerinin değişkenlere göre incelenmesi olmuştur.

1.2. Amaç

Araştırma, geleceğin bireylerinin yetişmesinde, onların şekillenip farklı konulara, göreli bakış açıları geliştirmelerinde önemli bir basamak olan ortaokullarda öğrenim gören öğrencilere yönelik yapılmıştır. Akademik bir yaklaşımla öğrencilerin spor ve medya ilişkisinin ortaya çıkarılması ve elde edilen bulguların medya kuruluşlarına iletilmesi ile medyaya akademik bir dönüt sağlanması hedeflenmektedir. Ayrıca, öğrencilerin spora yönlendirilmesinde medyanın etki düzeyini belirlemek amacıyla, başka araştırmacılar tarafından da kullanılabilir nitelikte ölçme aracı geliştirilmesi de hedeflenmiştir.

Bu araştırmanın amacı: Bilecik ili merkezde yer alan özel ve resmi ortaokullarda öğrenim gören öğrencilerin spora yönlendirilmesinde medyanın etkisini tespit etmektir. Bu doğrultuda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

(22)

1. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile cinsiyet değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

2. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile yaşadığı yer değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

3. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile yaş değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

4. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile sınıf değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

5. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile ailenin aylık geliri değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

6. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile annenin eğitim durumu değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

7. Öğrencilerin, SMEÖ ortalamaları ile babanın eğitim durumu değişkeni arasında anlamlı bir farklılaşma var mıdır?

1.3. Önem

1. Literatür taramasında, spora yönlendirmede medyanın etkisi detaylı şekilde incelenmiş, ortaokul öğrencilerine yönelik çalışma yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu çalışmanın, literatürdeki eksikliği önemli ölçüde gidereceği düşünülmektedir. 2. Bu araştırma, öğrencilerin hem medyaya hem de spor medyasına yönelik

görüşlerini ortaya koymaktadır.

3. Bu araştırma, bundan sonra konuyla ilgili yapılacak araştırmalara ışık tutacaktır. 4. Bu araştırma, hem medyanın hem de spor medyasının okuyucusunu ve izleyicisini

tanıması, bu etkinin olumlu bir şekilde yön bulması açısından büyük önem taşımaktadır.

1.4. Sınırlılıklar

1. Araştırma, 2014-2015 Eğitim-öğretim yılı güz yarıyılında, Bilecik ili merkezinde yer alan 7 resmi ve özel ortaokulun 5., 6., 7., ve 8. Sınıflarında öğrenim gören öğrencileri ile sınırlıdır.

2. Araştırma literatür taraması ve araştırmacı tarafından geliştirilen anket ve ölçek sorularından elde edilen verilerle sınırlıdır.

(23)

3. Araştırmanın süresi yüksek lisans tez süresiyle sınırlıdır.

4. Araştırma yüksek lisans tez süresi boyunca ulaşılan bilgi ve bulgularla sınırlıdır. 5. Araştırma, araştırmacının zamanı, bilgi kaynakları, meslek tecrübesi ve maddî

olanaklarıyla sınırlıdır.

6. Bu araştırmada bulguların geçerliliğinin; veri toplama araçlarının geri dönüş oranına, cevaplama sırasında cevaplayıcının havasına ve ankette yer alan soruların kalitesi ile sınırlıdır.

1.5. Varsayımlar

1. Araştırmaya katılan öğrencilerin, anket ve ölçek sorularını samimî, ciddî ve objektif bir şekilde yanıtladıkları varsayılmıştır.

2. Araştırmada kullanılan kaynakların yeterli olduğu varsayılmıştır. 3. Seçilen örneklemin evreni yansıttığı varsayılmıştır.

4. Araştırmacı tarafından hazırlanan ve kapsam geçerliliği konu alanı uzmanlarınca kontrol edilen anket ve ölçek sorularının amaca uygun olduğu ve ölçmek isteneni ölçtüğü varsayılmıştır.

1.6.Tanımlar

Ortaokul: İlkokula dayalı dört yıllık eğitim-öğretim veren gündüzlü ve pansiyonlu ilköğretim kurumudur ( Katmer, 2013).

Medya: Büyük iletişim ve yayın organlarının bütününe verilen ad. İletişim ortamı, iletişim araçları, kitle iletişim araçlarının tümü. Gazete, dergi, televizyon, radyo, internet vb. kitle iletişim araçlarının ortak adı (Türk Dil Kurumu’ ndan aktaran Özsoy, 2007).

Spor: Bireyin fizyolojik ve psikolojik yönden sağlığını geliştiren, sosyal davranışlarını düzenleyen, zihinsel ve motorik belirli bir düzeye getiren biyolojik, pedagojik ve sosyal bir olgudur. Diğer bir ifadeyle spor, bireyin fikir, ruh ve bedenen gelişmesini ve bu öğeler arasında koordinasyonu ve sosyalleşmeyi sağlayan bir olgudur (Yetim, 2011).

Spor basını: Konu ve içerik olarak tüm boyut ve yönleri ile sporu işleyen, spor etkinlikleri, organizasyonları, uygulayıcıları ile ilgili haber, olay ve olgulardan ilgili kitlesini haberdar eden, bunlarla ilgili spor basını çalışanlarınca hazırlanmış haber, bilgi,

(24)

yorum ve fotoğraf, grafik, info-grafik gibi görsel malzemeler yayımlayan basın türüdür (Kaya, 2000).

Yöneltme (Yönlendirme): Yöneltme (yönlendirme), temelde öğrencinin eğitim süreci içinde bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde yönlenmesine yardımcı olmak, kendisini bütünlüğü içinde tanımasına, kararlar vermesine ve geleceğini planlamasına yönelik bilimsel hizmetleri, süreklilik içinde öğrenciye vermek için düzenlenen etkinliklerin tümü olarak tanımlanmaktadır (Demirci, 1994).

(25)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde “iletişim”, “kitle iletişimi”, “kitle iletişim araçları”, “spor ve medya ilişkisi” incelenmiştir. Burada araştırmanın önemi ve amaçları doğrultusunda yapılan literatür çalışması yansıtılmıştır.

2.1. İletişim

İletişim kavramı, İngilizce' deki communication kelimesinin Türkçe karşılığı olarak kullanılmaktadır. Latince kökenli olmakla beraber, yaygın olarak kullanılan kelime, Türkçe’ ye İngilizce’ den girmiştir. “Commun” kökünden türeyen kelime; ortaklaşa, ortak kılmak, ortak kullanmak gibi anlamlara gelmektedir (Erdem, 2006).

İletişim; süreç, etki, düşünce, haber, duygu, ifade, anlam, mesafe, temel eğitim becerileri gibi birçok kavramı içeren karmaşık ve çok boyutlu bir süreci kapsamaktadır. İletişim, sadece eğitim ve psikolojinin konusu değildir. Uygulayıcılar, yönetim kuramcıları, sosyologlar, siyaset bilimcileri ve iktisatçılar iletişimle yakından ilgilenmişlerdir. İletişim, psikoloji, sosyoloji, dilbilim, felsefe ve edebiyat gibi pek çok disiplin ile ilişki içindedir. Bu nedenle iletişim konusu çok geniş bir alanı kapsamaktadır (Arabacı, 2011).

Bu haliyle çok yaygın ve hemen hemen tüm disiplinlerce kullanılır bir özelliğe sahip olması, iletişim kelimesinin tanımlanmasında birliğe ulaşılmasını zorlaştırmaktadır. Zaten iletişimi anlatmaya yönelik tanımların çokluğu da bu durumu doğrulamaktadır. Bu tanımlar:

Baker Brownell iletişimi; dolaylı ve dolaysız diye ikiye ayırmış ve dolaylı iletişimi “bireyin simgelere dönüştürülüp bir kişiden bir başkasına iletildiği bir süreç”, dolaysız

(26)

iletişimi ise “kişilerin birbirleriyle özdeşleşmeleri” diye tanımlamıştır. Jurgen Reusch ise iletişimi; kişilerin birbirleriyle etkilemesini sağlayan tüm süreçlerdir. Colin Cherry, iletişimin temelde toplumsal bir olgu olduğunu, varolan kural dizilerine uyarak yaşama biçimleriyle davranış öğelerinin paylaşılması anlamına geldiğini ifade etmektedir. Charles Cooley için iletişim, insan ilişkilerinin varolmasına ve gelişmesine yarayan mekanizmadır. Ruben' e göre iletişim; ister bilgiyi yaymak, ister eğitmek, ister eğlendirmek, ister etkilemek ya da yalnızca anlatmak olsun, bilgiyi vermeye ilişkindir. Gabriel Rodriques için iletişim; salt bilgi ya da ileti göndermeyi kapsamaz, birlikte çalışan kişilerin etkinliklerini de koordine eder. Cüceloğlu iletişimi, insanların günlük yaşamdaki sorunlarını çözümlemek için kullandıkları düşünce alış-verişi olarak tanımlamıştır. Usluata’ ya göre, iki yönlü süreç olarak iletişim, haberi, düşünceleri paylaşma ya da değiş tokuş etkinliği; bilgi, haber, düşünce ya da görüş alış-verişidir. Dökmen’ e göre iletişim, katılanların bilgi ya da sembol üreterek birbirlerine ilettikleri ve bu iletileri anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları süreçtir. Berko, Wolwin ve Wolwin’ in tanımına göre iletişim, duyguların ve fikirlerin sözel veya sözel olmayan yollarla ifade edilip aktarıldığı, alındığı ve yorumlandığı bilinçli veya bilinçsiz, amaçlı veya amaçsız bir süreçtir. Oskay’ a göre iletişim, birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili değişimleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine aktaran, aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden kaynaklanan benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı içinde gerçekleşen tutum, yargı, düşünce ve duygu bildirimleri olarak tanımlanabilir. Demiray’ a göre iletişim, düşünce ve duyguların, bireyler, toplumsal kümeler, toplumlar arası söz, el ve kol hareketi, yazı, görüntü gibi kanallar aracılığı ile değiş-tokuş edilmesini sağlayan toplumsal bir etkileşim sürecidir (Özbey, 2011; Arabacı, 2011).

Bu tanımların yanı sıra, yazılı kaynakların taranması yöntemiyle yapılan bir araştırmada iletişim sözcüğünün 4560 kullanımı derlenmiş ve daha sonra 15 anlamı belirlenmiştir:

1. Düşüncenin sözel olarak (konuşma ile) karşılıklı değiş tokuşu

2. İki kişinin birbirini anlaması, insanın karşısındakine kendisini anlatabilmesi 3. Organizma düzeyinde bile olsa ortak davranışa olanak veren etkileşim 4. Bireyde benlikle ilgili olarak belirsizliğin azaltılması

(27)

6. Bir kişi ya da bir şeyin başka bir kişiye/bir şeye içinden aktarımla, değiş-tokuşla dönüşme, değişme süreci

7. Yaşayan bir evrenin parçalarının ilintilenmesi, bağlantılarının kurulması süreci 8. Bir kişinin tekelinde olanın başkalarıyla paylaştırılması, başkalarına aktarılması

süreci

9. Askeri dilde iletinin (komutun) gönderilmesi ile ilgili araç usul ve teknikler

10. İletiyi akanın belleğinin iletiyi gönderenin beklentisine uygun yanıt verecek biçimde uyarılması

11. Organizmanın ortamdaki uyarıya verdiği fark edilir yanıt, ortamdaki değişime uyarlanma yanıtı: Bu yanıtla diğerini etkileme

12. Kaynaktan çıktında sonra iletiyi alan için bir uyaran olan davranış 13. Kaynağın karşı tarafı etkilemeyi amaçlayan davranışı

14. Belli bir konumdan, yapıdan bir diğerine geçiş süreci

15. Güç(iktidar) kaynağı olarak kullanılan mekanizma (Zıllıoğlu, 2010). 2.2. İletişim Süreci ve Temel Öğeleri

İletişim sürecini oluşturan temel öğeler şu şekildedir: Kaynak ya da gönderici, İleti (Mesaj), Kodlama- Kod Açma, Kanal, Alıcı, Mesajı Algılama- Filtre Etme, Geribildirim (Dönüt).

2.2.1. Kaynak

İletişimin kaynağında bulunan ve mesajı hazır hale getirerek hedeflenen alıcıya gönderen kişi, kurum ya da aygıta kaynak denir (Arabacı, 2011). Gönderici mesajın kaynağı, iletişimin başlatıcısıdır. Gönderici iletişimi başlatan veya iletiyi gönderendir. Gönderici olmadan iletişim kurulmaz. İletişimde en önemli sorumluluk göndericiye aittir; çünkü iletişim sürecini başlatan ve mesajı kodlayarak gönderen odur. (Preston’ dan aktaran Tutar, Yılmaz ve Eroğlu, 2012). İletişim ilk önce göndericinin zihnindeki düşüncelerle ortaya çıkar. Kaynak, sahip olduğu tecrübe ve bilgilere göre, bir mesaj oluşturur; yani mesajı iletmeden önce onu “kod” lar. Bir düşünceyi formüle eder ve mesaj halinde kanalı kullanarak alıcıya gönderir.

(28)

İyi bir iletişim için kaynağın taşıması gereken bazı özellikler vardır. Bu özellikleri kısaca şu şeklide belirtebiliriz:

1. Kaynak bilgili olmalıdır.

2. Kaynak kodlama özelliğine sahip olmalıdır. 3. Kaynak düzlem ve rolüne uygun olmalıdır. 4. Kaynak tanınmalıdır.

Buna göre kaynağın temel görevi, mesaj alıcıya doğru şekilde ulaştırmak ve mesaj kendi algıladığı biçimde anlaşılmasını sağlamaktır. Bu nedenle kaynak; bilgili, becerikli, yaratıcı, iyi niyetli, samimi, paylaşımcı, doğal, empatik, dikkatli vb. daha birçok olumlu özelliklere sahip olmalıdır (Kırmızı, 2003). Kaynağın etkin bir iletişim kurabilmesi için alıcının içinde bulunduğu durumu algılayıp mümkün olduğu kadar çok duyusuna hitap etmelidir.

2.2.2. Mesaj (İleti)

Mesaj, iletişim sürecini başlatan kaynağın alıcıya ulaştırırken kullandığı sembol ve işaretlerdir. Mesaj, anlamı olan ve kaynak tarafından alıcıya ulaştırılmak üzere özel olarak kodlanmış sembollerdir. Kaynağın gönderdiği mesaj ile alıcının algıladığı mesaj arasında anlam aynı olmalıdır. Anlamın kaynak ve alıcı arasında farklı düzeylerde algılanması iletişimin etkinliğini azaltır (Sağbaş, 2013).

Mesaj, kaynak birim tarafından tasarlanarak hedef birimin algılayabileceği bir biçime dönüştürülür ve uygun bir kanalla hedef birime gönderilir. Hedef birim ise, kendisine gelen mesajı alarak çözümler ve yorumlar. Hedef birim, kaynak birim konumuna geçtiği zaman da bu süreç tekrar edilir. İletişim etkinliğinde mesaj ne kadar sınırlı olursa, geri bildirim de o kadar az olacaktır. Bu nedenle iletişimde, mesajın istenilen amaca ulaşabilmesi için, hedefin dikkatini çekecek şekilde düzenlenmiş olması gerekir. Karşı tarafın kabul ve anlayışını sağlamak için mesajın çok açık ve anlaşılır olması gerekmektedir (Arabacı, 2011).

Mesajın, etkin iletişimi sağlayabilmesi, başka bir deyimle, hedefin olumlu geri bildirimde bulunmasını sağlayabilmesi için, taşıması gereken bazı şartları vardır. Bu şartlar şunlardır:

(29)

 Hedefin, bilgi, düşünce ve deneyimlerine uygunluk,  Hedefin tutum, inanç ve değer yargılarına uygunluk,  Hedefin ihtiyaç, istek ve amaçlarına uygunluk,  Hedefin ilgi alanlarına uygunluk,

 Hedefin toplum içindeki rollerine ve konumuna uygunluk “göstermelidir (Tutar vd, 2012).

2.2.3. Kodlama- Kod Açma

Bilginin, düşüncenin, duygunun iletime uygun, hazır bir mesaj haline getirilmesine kodlama denir. Kaynağın aklından geçirdiği, düşünceler alıcının anlayabileceği simgelerle kodlanarak, mesaja dönüştürülür. Kaynağın mesajı kodlaması, aynı zamanda onun tecrübelerini de kapsar. Kodlama, mesajın gönderileceği ortamın seçimi ile de ilgilidir. Kişilerin arkadaşlarıyla günlük konuşmaları, resmi toplantı konuşmaları veya teknik bir konuda konuşmaları, hep ortama bağlı değişik konuşma yöntemlerini gerektirir ve bu konuşmalar ortamına göre kodlanır. (Tutar vd, 2012).

İletinin kodlanması: Çok kısa, çarpıcı, dikkat çekici, kolay, akılda kalıcı olmalıdır (Mutlu, 2004). İletişim sürecinin beklenen biçimde sonuçlanabilmesi için gönderici ve alıcı arasında ortak işaret sisteminin, yani ortak kodların kullanılması önemlidir (Güngör, 2013). 2.2.4. Kanal

Kanal, kodlanmış iletilerin alıcı kişi ya da gruba ulaşmasını sağlayan aracılardır. İletişimde kanal, duyu organlarını kullanarak mesajın iletimini sağlayan yapılardır. Araç ise, iletileri kanalları kullanılarak mesajın sembol ve işaretlere dönüşümünü sağlayan fizik ve teknik aracıları kapsar. Kanal:

 Işık dalgaları,  Radyo dalgaları,  Ses dalgaları,

 Sinir sistemi gibi mesajı taşıyan araçlardır (Sağbaş, 2013).

Sağlıklı ve etkili bir iletişim için, mesajın gönderileceği kanal ile ilgili seçim yapılırken, hedef birimin özelliklerinin dikkate alınması gerekir. Bir mesaj; görme, işitme, dokunma,

(30)

koklama ve tat alma gibi duyu organlarından biri ya da birkaçı ile sunulabilir. Etkili bir iletişim, kullanılan kanal sayısının artırılması ile mümkündür ancak önemli olan çok kanal kullanmak değil, iletişim etkinliğini sağlayacak kanal veya kanalları seçmektir. Bu nedenle mesaj; görme, işitme, dokunma, koklama, tat alma duyu organlarının birkaçına birden hitap edecek şekilde seçilir (Arabacı, 2011).

2.2.5. Alıcı (Hedef)

Bir iletişim sürecinde alıcı, kaynaktan gelen mesajları alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulunan birey ya da gruplardır. Alıcıların sayısı ister bir kişi, ister yüz kişi olsun mesajların farklı algılanabilme olanağı bulunmaktadır. Etkili ve başarılı bir iletişim için kaynak tarafından çeşitli biçimlerde kodlanarak gönderilen mesajın, alıcı tarafından amaca ve niyete uygun bir şeklide anlaşılması gerekir. Başka bir deyişle, alıcının aldığı mesajın algılanması ve çözümlenmesi sonucunda ortaya çıkan bilgilerin, fikirlerin, duyguların, olayların ve kanaatlerin kaynağını kodlarken zihninde tasarladığı anlamla aynı olması gerekir.

Başarılı bir iletişim, ancak göndericinin doğru şekilde kodlayıp doğru kanalla gönderdiği mesajı aynı şekilde alıcı tarafından doğru algılanması ve mesaj doğru anladığı, geri bildirimle kaynağa aktarmasıyla gerçekleşebilir. Bunun daha açık şekli, “beş alıcı tepkisi” olarak ifade edilir. Bunlar: Alma, anlama, algılama, kabul, eylem ve geri bildirimdir. Buna iletişimin beş kuralı da denilmektedir (Kırmızı, 2003).

2.2.6. Mesajı Algılama- Filtre Etme

İletişimde mesaj gönderen kişi, göndereceği mesajı kodlarken, nasıl daha önceden edindiği bilgileri kullanmakta, bunları kendi amaçlarına, değer yargılarına ve inançlarına göre yorumlamaktaysa, alıcı da aynı şekilde bir davranış gösterecektir. Algılama, zihinle ve duygularla ilgili bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Duyu organlarına ulaşan bilgiler tek başlarına bir anlam taşımazlar. Alıcının kavrayabileceği anlamdan daha fazla mesajın iletilemeyeceğinden hareketle, her iki tarafın da bilgi birikimlerinin eşdeğer bir düzeyde olması, etkili iletişimde önemli bir rol oynamaktadır (Mısırlı, 2013).

(31)

2.2.7. Geri Bildirim (Dönüt)

Geri bildirim, kaynaktan gelen uyarıcıya karşı alıcının tepkide bulunmasıdır. Geri bildirim, kaynağın gönderdiği sözlü ya da sözsüz mesajların alıcı üzerinde ne derece etkili olduğu konusunda bilgi verir. Geribildirim sayesinde alıcı, kendini detaylı olarak ifade eder ve kaynağın kendini ifade ederken daha seçici olmasını sağlar (Sağbaş, 2013).

Geri bildirim, mesajın içeriğine göre olumlu ve olumsuz olmak üzere iki kısma ayrılır.  Olumlu Geri Bildirim: Bir davranışı zaten ilerlemekte olduğu yönde destekleyen

ya da pekiştiren geri- beslemedir.

 Olumsuz Geri Bildirim: Kaynağa, mesajın amaçlandığı şekilde alınmadığını bildirmek suretiyle, düzeltici bir işlev gören geri bildirimdir.

Geri bildirimin sahip olması gereken özellikler şu şekilde sıralanabilir:

1. Kullanışlı olmalıdır. Mesajı alan, göndericiye geribildirim sağlarsa, geribildirimin etkisi muhtemelen yapıcı olacaktır.

2. Değerlendirici olmaktan çok tanımlayıcı olmalıdır.

3. Genel olmaktan çok belirli olmalıdır. Alıcının cevabının belirli noktalara olması geribildirimi daha etkili yapar.

4. Zamanlaması iyi olmalıdır. Geri bildirimin alımı, onun meydan geliş şeklinden etkilenmektedir.

5. Boğucu olmamalıdır. Sözlü iletişim büyük oranda belleğe bağlıdır. Yüksek miktarda bilgi yüklenildiği zaman, sözlü geribildirim yazılı geri bildirimden daha az etkilidir. Konuşmacının mesajı çok uzun ve karmaşık olursa kavrama düzeyinin alacağı açıktır (Hellriegel, Jackson ve Slocum, 2002).

2.3. İletişim Türleri

Genel olarak iletişim türleri; sözlü, sözsüz ve yazılı iletişim olmak üzere üç biçimde gerçekleşir.

(32)

2.3.1. Sözlü İletişim

İnsanlar arası iletişimde sözlü iletişimin önemli bir yeri vardır. Bu iletişim türünde en etkili araç ise dildir. Sözlü iletişim, konuşma dili olarak da adlandırılır. Dil bir simgeleştirme sürecidir ve simgesel kodlarımızın temellerini oluşturur. Dil toplumsal ve kültürel bir etkinliktir. Bu nedenle bir dilin yapısı ve sözcük dağarcığı kültürel sistemle yakından ilişkilidir. Buna bağlı olarak da dil, bireyin dünyayı algılayışında önemli rol oynar. Dilin yapısı- grameri ve kavram dağarcığı-düşünce davranışlarımızı kesin bir biçimde belirlemese de, belli seçim eğilimlerimizi gösterir. Çünkü dil, dünyaya bakışımızın ve yaşantılarımızı yorumlayışımızın özel bir biçimidir (Gürüz ve Yaylacı, 2004).

Konuşurken, dinlerken, düşünürken, yazarken kısaca iletileri anlamlandırırken sürekli dili kullanırız. Konuşma bireysel, dil ise toplumsal ve kültüreldir. Sözlü iletişim ister doğrudan, isterse radyo, televizyon, gazete, dergi, telefon gibi araçlarla gerçekleşsin, dil ile gerçekleşir. Bu bağlamda, sözlü iletişimin en temel öğesi, konuşulan ya da yazılan dildir (Anıl, 2010).

Dil ve dil ötesi adı verilen iki kavram sözlü iletişimi oluşturmaktadır, karşılıklı konuşma eylemini gerçekleştiren insanlar, dille iletişim sürecini gerçekleştirmektedir. Dille iletişimde kişiler, kullandıkları sözcüklerle içeriği anlamlandırır. Dil ötesi iletişim, sesin hızı, şiddeti, vurgusu gibi ifadelerle ilgilidir. İnsanlar günlük yaşamda kullandıkları kelimeler yanında sesin tonu ve vurgusu ile de cümlelere anlam yüklemektedir. Konuşma sırasında yüksek sesle konuşmamız, sesimizin duygulu olduğumuz anlarda konuşurken titremesi dil ötesi iletişime örnektir (Dökmen, 2008).

En etkili iletişim yolu sözlü iletişimdir. Bunun nedeni sadece duymakla kalmayıp, göndericinin duygu ve düşüncelerini açıklayan jest ve mimik hareketlerini de görebilmesidir. Ayrıca anlaşılmayan yerleri sorarak kısa zaman içinde geri bildirim sağlanabilir. Sözel iletişimde kelimelerin yanında iletişim süreci içerisinde bulunan kişilerin beden dili de oldukça önemlidir. Zira iletişim süreci içerisinde bireylerin yapmış olduğu davranışlar iletişimin yönünü, akışını belirli ölçüde etkilemektedir (Ada-Baysal, 2010).

(33)

Sözlü iletişimin pek çok avantajı vardır Bu avantajlar:  Verilen haberin anlaşılma derecesi denetlenebilir.  Soru sorulabilir.

 Verilen cevaplar kontrol edilebilir.

 Anlaşılmayan konulara açıklık getirilebilir.  Eş zamanlı olarak geri bildirimde bulunulabilir.  Sözlü iletişimin bazı sakıncaları da vardır.

 Söylenen kelimenin yazıyla ifade edilen bir kelimeye oranla, yanlış anlaşılma ihtimali daha yüksektir.

 Planlar, politikalar ve stratejilerle ilgili kalıcı ve uzun süreli iletişimler için uygun bir iletişim yöntemi değildir.

 Alınan sözlü mesaj, zamanla ya tamamen ya da kısmen unutulur veya değişikliğe uğrar (Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirme Projesi, 2011).

2.3.2. Sözsüz İletişim

Sözsüz iletişim, insanlar arasında konuşma dışındaki araçlarla gerçekleşen iletişim biçimidir. Sözsüz iletişim, jest, mimik, göz teması gibi beden dili unsurlarıyla gerçekleştirilir ve göndericinin alıcıya ilettiği mesajın içeriği ile birlikte, hissettiği duygularını vücut hareketleriyle pekiştirmek amacıyla kullanılır. Sözlü mesajların ve sözsüz mesajların birbirleri ile çelişmemeleri ve birbirlerinin anlamlarını güçlendirmeleri durumunda iletişim kolaylaşır. Sözsüz iletişim, çoğu kez alıcı üzerinde sözlü iletişimden daha fazla etki bırakır. Ancak bu yönü ile sözsüz iletişim, iletişim etkinliğinde, sözlü iletişimden daha fazla soruna neden olabilir. İletişim sürecinde beden dili, ses ve sözcüklerin etkilerini ortaya çıkarmak için yapılan bir araştırmada, %55 beden dili, %38 ses tonu ve sesin biçimi, %7 ise sözcüklerin etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçlar, iletişim sürecinde söylenenlerden daha çok, beden dilinin, bir başka ifade ile sözsüz iletişimin etkili olduğunu ortaya koymaktadır (Arabacı, 2011).

Sözsüz iletişim “beden dili” olarak da bilinir. Sözlü iletişimde olduğu gibi sözsüz iletişim yoluyla da kişi birtakım anlamları karşı tarafa iletebilir. İletişim sürecinin çok önemli bir yönü olan sözsüz iletişimde, yüzdeki anlamlar, mimikler, göz hareketleri, kişinin duruş

(34)

biçim, giyinmesi, özellikle sesinin tonu gibi nitelikler sözsüz ileti kaynakları olarak kullanılmaktadır (Özgüven, 2004).

Sözsüz iletişimin özellikleri ise şu şekilde açıklanır:

Sözsüz iletişim etkilidir. İnsanlar duygularını birbirlerine ulaştırmakta genellikle zorluk çekerler. Sevgiyi, sevinçleri, üzüntüleri, öfkeyi çoğu zaman sözlü olarak dile getirmeyiz, fakat bu duyguları yüz ifadelerimiz hal ve hareketlerimiz, karşı tarafa daha gerçekçi ve etkileyici olarak aktarır.

Sözsüz iletişim sözel içeriği daha iyi yansıtır. Görsel iletişim genellikle sözlü iletişimin yorumlanmasında, başka bir ifadeyle sözel mesajların ne demek istediği konusunda ipuçları verir.

Sözsüz iletişimde belirsizlik düzeyi fazladır. Bir köşede yalnız başına oturan bir arkadaşınızın neden o şekilde oturduğunu anlamaya uğraştığınız zaman aklınıza birçok değişik fikir gelebilir. Bu belirsizliği ortadan kaldırmak için o kişiyle konuşmak ve sözsüz iletişimi sözlü iletişimle birleştirmek gerekecektir.

Sözsüz iletişim sözel içeriği daha iyi yansıtır. Görsel iletişim daha çok sözlü iletişimin yorumlanmasında, başka bir ifadeyle sözel mesajların anlamlandırılmasında ipuçları verir (Kovancı, 2001).

2.3.3. Yazılı İletişim

Verilmek istenen mesajların, sözcük ve sembollerin yazılı bir biçimde iletilmesini sağlayan iletişim türüne yazılı iletişim denir (Adıgüzel, 2005). Yazılı iletişim, insanın zaman ve mekândaki iletişim sınırlılıklarını genişletmede en etkin ilk iletişim biçimidir. Zamanımızdan beş bin yıl önce bulunan yazı, insanoğlunun kültürel evriminin yönü ve hızı üzerinde son derece etkili olmuş bir iletişim aracıdır. İnsanlar arası ilişkilerde ve iletişimde hem bağlayıcı, hem de güvenlik sağlayıcı bir özelliğe sahip olan yazı, başkalarına ulaştığında yadsınamaz bir gerçeklik kazanır. Diğer yandan ortam, zaman ve mekân gibi öğelerin sözlü iletişime getirdiği sınırlılıklar da yazılı iletişimde aşılır ve okuyucuya, yazının içeriği üzerinde derinlemesine düşünebilme olanağını sağlar (Zıllıoğlu, 2003). Yazılı iletişim, mektuplar, her türlü raporlar, makaleler, kitaplar, notlar ve tutanaklar, basın bildirileri, mektuplar, bültenler, dergiler, gazete, el ilanları, billboardlar ile el yazısı,

(35)

bilgisayar ve diğer iletişim ağları gibi elektronik ve yazılı ortamla gönderilen her türlü yazılı iletileri ifade eder. Bu bağlamda yazılı iletişimle, toplumlar sözel iletişim döneminden yazılı iletişime geçerek geçmişten geleceğe birer köprü oluşturmuşlardır. Bu açıdan yazılı iletişim, bir toplumun hafızasıdır. Yazılı iletişim, geçmişte yaşananların aktarımını sağlar. Bununla birlikte geçmişin analizini yapma ve buradan hareketle geleceğe yönelik mantıklı ve tutarlı yorumlarda bulunma imkânı sağlar. Yazılı iletişim, sözlü iletişime göre daha zahmetli ve zaman alıcı bir işlemdir. Bu sebeple -daha geri planda olsa da-, bazen dile getirilmek istenmeyen sözlerin daha rahat ifade edilmesini sağlamasından dolayı bireyler ve toplumlar arası iletişimde önemli bir yere sahiptir (Sağbaş, 2013).

Yazılı iletişimin, iletişimde önemli bir yere sahip olmasının ve tercih edilmesinin nedenlerinden bazıları aşağıda verilmiştir:

 Yazılı belgenin arşiv değeri olduğu için daha kalıcıdır.  Mesajlar bu yolla bütünlük içinde iletilir.

 Daha resmi bir özelliğe sahiptir.

 Zaman darlığı nedeniyle ulaşılamayan yerler için yazılı yazılı iletişim tercih edilebilir.

 Yazılı iletişimde sözlü iletişimin aksine mesajın daha açık hale gelebilmesi için üzerinde değişiklikler yapılabilir.

 Yazılı mesajlar, göndericinin konuyla daha yakından ilgilendiğini gösterir (Polat, 2009).

2.4. Kitle İletişimi

Kitle iletişimi, iletileri gönderen birey, kurum, kuruluş, örgüt veya grup ile iletiyi alan okuyucu ya da izleyiciler arasında süre giden bir süreç, ya da, içinde hedef kitlece algılanan anlamların yaratıldığı olaylar dizisinin bir akışıdır. Bir başka tanımla kitle iletişimi bilgilerin veya sembollerin insan, grup, kurum veya kuruluş tarafından üretilmesi, kitleye aktarılması ve onlar tarafından yorumlanması sürecidir. İletiler, kitle iletişim aracının türüne göre kodlanır; neyi nasıl söylediklerine göre tanımlanır; nasıl açımlandığına göre de algılanır. İletişim fiziksel ya da toplumsal bir bağlamda sürdürülür (Tutar ve Yılmaz, 2005).

(36)

Kitle iletişimi, bir kitlesel araçla, söz gelişi televizyon, gazeteler, duvar panoları veya sinemalarla dolayımlanan iletişimdir. 1940’ ların başında Harold D. Laswell, siyasal erk ve propaganda üstüne yaptığı çalışmalarda ilk kez ‘kitle iletişim terimini kullanmıştır. Bu terimin amacı toplumun örgütlenmesini yöneten modern koşulları belirtmek ve siyasal karar alma süreçlerinde bürokrasilerle onların iletişim teknolojilerinin rolünü vurgulamaktı. Kitle iletişimi, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi ve ekonomi gibi diğer sosyal davranış biçimlerine göre daha yeni ve disiplinler arası bir alandır (Sarı, 2006). Kitle iletişimi medyayı kullanarak kitle ile iletişimi ima eder, fakat bu kesinlikle kitlelerin kitlelerle iletişimi olarak anlaşılmamalıdır. Çünkü kitle iletişimiyle siyasal ve ekonomik güç sahipleri kitlelerle karşılıklı iletişimde bulunmaz, kitlelere paketlenmiş enformasyonla yönetici amaçlarını iletirler. Egemen güçler kitle iletişimini ‘söylemek’ için kullanırlar, ‘dinlemek’ için değil. Kitle iletişimi yönetici sınıfların veya egemen güçlerin tek yönlü olarak, yukardan aşağı, kitleye doğru yaptıkları iletişimdir. Bir başka deyimle, kitle iletişimi belli bir siyasal ve ekonomik sistemin pazarlaması ve satışıdır. Bu satış enformasyon, eğlence, spor, film, açık oturum, çocuk programları gibi çeşitli anlamlandırmalar örtüsüyle birlikte veya bu örtü altında verilir. Kitle iletişimi söyler, konuşur, fakat cevap izni vermez. Cevap ‘depolanmış’ geri-iletişimdir. Bu da kendini siyasal ve kültürel alanlarda bağnazlıkların taze enformasyonla beslenmesi, ekonomik alanda satın almaya ve tüketime yöneterek kitle tüketim kültürünün teşviki olarak sonradan kendini gösterir (Mutlu, 1998).

Kendi içinde göreceli olarak az farklılaşmış bir topluluğa yönelik bilgi ve anlam aktarımı olarak tanımlanan, haber verme, propaganda, reklam ve eğitim gibi çok değişik işlevler taşıyan kitle iletişimi, iletinin bir ya da daha çok kitle iletişim araçları (gazete, radyo, sinema, televizyon, dergi ve kitap) aracılığıyla bilinmeyen bir kitleye (dinleyici/okuyucu/ izleyici kitlesine) iletilmesidir. Bu temelde tek yönlü bir iletişimdir (Tutar ve Yılmaz, 2005).

Kitle iletişiminde kullanılan araçlar (medya) ise genellikle radyo, TV ve basındır. Sinema ve plak endüstrisi de bu tanım içine sokulur, fakat ikinci planda bırakılır. Gerçek anlamıyla kitlelerin birbiri arasında ikili iletişim için kullandıkları telefon bu medya içine sokulmaz (Erdoğan, 2009).

(37)

2.4.1. Kitle İletişiminin Özellikleri

Kitle iletişimi, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi ve ekonomi gibi diğer sosyal davranış biçimlerine göre daha yeni ve disiplinler arası bir alandır. Kitle iletişimi tek başına bir kuram olamayacak kadar karmaşık olsa da toplumsal kuram ve eleştirel kuram, kitle iletişiminin kapsamını belirlemeye en çok yaklaşan kuramlardır (Işık, 2010).

Kitle iletişiminin başlıca özellikleri ise şu şekildedir:

1. İzleyici kitle geniştir, yalnızca belirli bir gruba değil, yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası topluluklara seslenir. İzleyici kitle çeşitli toplumsal kümelerden gelen ve değişik niteliklere sahip insanlardan oluşan bir topluluktur.

2. İzleyici kitle kimliksiz bir topluluktur, dernek, okul, iş yeri gibi belirli toplumsal kimliklerin birleştirici özelliklerini içermez.

3. Kitle iletişimi kamusaldır, içeriği herkese açıktır, üyelik esasına göre işlemez. 4. Kitle iletişim araçları kaynaktan uzak bulunan, birbirlerinden de ayrı olarak

konumlanmış çok sayıda insanla aynı anda ilişki kurabilir, aynı andalık özelliği, coğrafi sınırları aşar.

5. Kitle iletişimi karmaşık biçimsel kurumları gerektirir, kamusal ve tecimsel yayın kuruluşlarının düzenlenişinde toplumsal ve siyasi yapı gözetici ve belirleyicidir. 6. İletişimciyle izleyici kitle arasındaki ilişki izleyici kitlenin kişisel tanışıklığı

olmayan, profesyonel iletişimci rolündeki kişiler aracılığıyla kurulur, gazeteci, reklamcı, editör, programcı, yapımcı gibi yayın mutfağında olan ve iletişim bilgilerini iletilebilir mesajlara dönüştüren karar vericiler izleyici kitle tarafından tanınmadığı gibi, sunucuların görünen kimlikleri ile gerçek kimlikleri arasında da farklılıklar vardır.

7. Kitle iletişiminde, iletişimin geri döndürülmesi olanaksız şekilde tek yönlüdür ve izleyici kitlenin anında yanıt verme olasılığını fiilen dışlamaktadır.

8. Araçların doğaları karşılıklılığa izin verecek biçimde planlanabileceği halde, bu akan iletişimin denetlenebilirliğini ortadan kaldıracağı için dışlanır.

9. Okuyucu mektupları, stüdyo katılımcıları, görüş beyan etmeler, vb. kitle iletişim sahnesine karar vericilerin düzenlemesiyle alınır.

10. Kitle iletişim araçlarının ürünleri fiziksel ve parasal anlamda halkın çoğunluğu için kolayca elde edilebilir ürünlerdir. Ancak elde edilebilirlik her zaman tam bir

(38)

benimsenme demek değildir. Halkın ne istediğiyle ilgili ihtiyaç araştırmaları, ölçümler, kısa dönemde bir talep profili çıkartabilir ancak kitle iletişimde dolaşan mesajların halkı tam anlamıyla yansıttığını söylemeye yetmez. Yine kitle iletişim araçları fertlerin ortam amaçlar doğrultusunda hareket etmelerini sağlanması, hedef kitlenin bilgi ve eğitiminin yükseltilmesi, kültürün tanımı ve geliştirilmesinde, kültürel mirasın korunmasında bu araçların görev üstlenmesi, bireylere iyi vakit geçirme eğlendirme ve toplumsal bütünleştirmenin sağlanması başlıca işlevleri arasında sayılabilir (Yavuz, 2006).

2.5. Kitle İletişim Araçları

Medya, her türden sözlü, yazılı, basılı, görsel metin ve imgeleri içeren çok geniş iletişim araçlarını kapsayan bir kavramdır. Bu kavramın içine gazeteler, dergiler, kitaplar, broşürler gibi basılı, televizyon, sinema gibi görsel-işitsel ve radyo gibi işitsel kitle iletişim araçları girmektedir. Günümüzde bu kavrama internet, billboard ve benzeri yenileri de eklenmiştir. Her çeşit bilgiyi bireye ve topluluklara aktaran, eğlendirme, bilgilendirme ve eğitme gibi 3 temel sorumluluğa sahip görsel, işitsel ve hem görsel, hem işitsel araçların tümüne medya diyoruz.

Mills’ e göre kitle iletişim araçları, modern toplum yaşamının aynası, Lazarsfeld’ e göre, kitle iletişim araçları, kamuoyunu, toplumsal kuralları, bu kurallardan sapmaları göstererek bu kuralları güçlendirme görevi görür. Lazarsfeld’ in bu görüşü, kitle iletişim araçlarının “etki” ve “toplumsal denetim” özelliklerini ön plana çıkarır. Özellikle okuma-yazma gerektirmeyen radyo, televizyon, vb... kitle iletişim araçlarının, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde, kimi değişkenleri etki altına alabilme ve toplumu denetleyebilme de önemli bir iletişim sağlayabileceği ileri sürülmektedir (Aziz’ den aktaran Erdoğan, 2009). McLuhan’ a göre iletişim araçları insanlara belirledikleri doğrultularda hizmet etmenin yanında, onların değer sistemlerini ve yaşam biçimlerini dönüştürerek etkide bulunurlar. “Bir kültürün aktarım tarzının o kültüre etkide bulunarak onu dönüştürdüğü” düşüncesiyle de McLuhan’ la anılan “global köy” kavramına da ulaşılmış olunur (Alemdar’ dan aktaran Erdoğan, 2009).

Kitle iletişim araçlarının dünyada etkili olarak kullanılması yazılı basın ile başlamıştır. Daha sonra 1930’ lardan 1950’ lere kadar radyonun etkili bir elektronik basın aracı olduğu

(39)

görülmüştür. Özellikle bu dönemde radyo, siyasi iktidarların propaganda aracı olarak kullanılmış, 1950’ lerden sonra televizyon, çok hızlı bir biçimde toplum hayatı içinde yerini almaya başlamıştır. 1990’ lı yıllarla birlikte tüm dünyada bilgisayar teknolojisinde hızlı gelişim yaşanmıştır. Bu gelişme 90’ lı yılların sonuna doğru geniş kitleleri yeni bir iletişim ortamıyla, internetle tanıştırmıştır.

Günümüzde toplumsal var oluşu gerçekleştirerek ortaklık yaratmak, bu var oluşu ve ortaklığı sürdürebilmek için kitle iletişimine; dolayısıyla kitle iletişim araçlarına ihtiyaç vardır (Sarı, 2006). Kitle iletişim araçları özellikle de televizyon, filmler, radyo fakat aynı zamanda da dergi ve gazeteler, her gün binlerce görsel, işitsel ve sözel mesajlar iletmektedir. İnsanlar kitle iletişim araçlarının verdiği bilgiler sayesinde bilgilenmekte ve medyanın olaylara verdikleri önem derecelerini kabullenmeye meyilli olmaktadırlar. İnsanlar, medyanın kurmuş olduğu gündem sayesinde olayların hangi önemde olduklarını öğrenirler. İzleyiciler, okuyucular ve dinleyiciler, kitle iletişim araçları sayesinde sadece kendilerini ve toplumu ilgilendiren konuların neler olduklarını öğrenmezler, aynı zamanda kitle iletişim araçlarının bu olaylara verdikleri önemden dolayı bir soruna veya konuya ne kadar önem vereceklerini de öğrenirler (Yaylagül’ den aktaran Özsoy, 2007).

Haber verme ve bilgilendirmeyle başlayan fonksiyonları zamanla çoğalan medya, toplumun vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur (Akay’ dan aktaran Yılmaz, 2009). Medya, toplumun üyeleri ile daha uzak, ulaşılmaz dünyanın olaylarını ve gücünü temel bilgi olarak verecek şekilde bir bağlantı oluşturup; toplumun işlevselliğini, devamlılığını ve modern toplumun gerekliliği olan çok sesliliği sunan araçlardır (Akdoğan’ dan aktaran Yılmaz, 2009).

Toplumları yönlendirme, kültürü şekillendirerek yayma ve gelecek kuşaklara aktarma noktasında büyük öneme sahip olan medya; inanç ve fikirleri ikna etmek, dikkat çekmek, yöneltmek gibi etkiler açısından bakıldığında; çok yaygın bir biçimde gücün etkili elemanları olarak göz önünde tutulur (McQuail’ den aktaran, Yılmaz, 2009). Günümüzde insanlar, televizyondan gördükleri, radyodan işittikleri ve gazeteden okudukları ile iyi bir yaşam biçimi ve toplumun politikası hakkında bilgi sahibi olmakta ve başkalarına olan tutumlarını bu araçlara göre ayarlamaktadırlar. Diğer bir deyişle; medya, insanın dünya görüşünü, tutum ve davranışlarını etkilemekte ve diğer bildirimler ile insanları belirli bir

(40)

yönde değiştirmektedir. Bütün medya araçlarındaki ortak nokta, toplumdaki insanların düşüncelerini etkileyerek, belli bir senteze kavuşturmak ve ortak bir davranış biçimi kazandırmaktır (Terkan’ dan aktaran Yılmaz, 2009). Medyanın bu gücü, aynı iletiyi birçok farklı bireye, çok sayıda ve farklı mesajlarla iletebilme yetisinden kaynaklanır.

Kitle iletişim araçları, enformasyonu veren ve yayan geniş bir bilgi endüstrisinin parçasıdır. Bu araçların görevi enformasyonu hazır, hızlı ve geniş bir şekilde sağlamaktır. (Erdoğan ve Alemdar’ dan aktaran Özsoy, 2007). Bu görev, medyanın bireylere sunduğu seçenekleri de artırmıştır. İnternet hemen her konuda sınırsız bilgiye erişim sağlamakta, kitaplar geniş yelpazede her yıl yayımlanmakta, dergilerde binlerce konu başlığı olan metinler bulunmakta, televizyon her türlü program seçeneğinin bulunduğu yüzlerce kanaldan mesajlarını iletebilmektedir (Potter, 2008).

Kitle haberleşme araçlarının üretimi doğrudan doğruya kültürel bir olaydır. Hepsinin temelinde yer alan yazılı metin unsuru, sesli yayınlarda konuşma unsuru ve görüntülü araçlardaki davranış unsuru toplum fertlerinin nasıl çok yönlü bir yönlendirme ve etkiyle karşı karşıya olduğunu gösterebilir (Doğan’ dan aktaran Yavuz, 2014).

Araştırmacılar, kitle iletişim araçlarının etki alanlarını;  Fert, grup ya da örgüt düzeyinde etkilenme,

 Sosyal kurum düzeyinde etkilenme,  Toplum düzeyinde etkilenme,

 Kültür düzeyinde etkilenme” olarak gruplandırmaktadır.

 Kitle iletişim araçlarının etkileri fert açısından ele alındığında ise;  Bilgi ya da görüsü kapsayan etkiler,

 Tavır ya da duyguyu kapsayan etkiler,

 Davranış üzerine etkiler” olarak üç ana başlık altında incelenmektedir. Kitle iletişim araçlarının etki türleri ise;

 Tavır ile düşünce değişiklikleri,  Ferdî ve toplu tepkiler,

(41)

 Toplumsallaştırma,  Denetim,

 Gerçeği tanımlama,

 Egemen ideolojinin sürdürülmesi, olarak sınıflandırılmaktadır (Sarı, 2006).

Bu bölümde medyanın yaygınlaşmasında matbaanın bulunmasının ardından toplumsal yaşamda önemli bir yer edinen ve geçmişi uzun yıllara dayanan televizyon, gazete, radyo ve internet olmak üzere daha ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.

2.5.1. Televizyon

Vericiden iletilen elektromanyetik dalgaların görüntü ve ses olarak görülüp duyulmasına yarayan araca televizyon denir. Kelime köken olarak Yunanca “uzak” anlamına gelen tele sözcüğü ile Latince “görüş” anlamına gelen Visio sözcüklerinden türemiştir (Tekiroğlu, 2013).

“Toplumbilimcilere göre televizyon; temel yapı olarak insanoğlunun diğer insanlar hakkında beslediği doyumsuz ve şiddetli ilgiye dayanmaktadır.” Bu tanımla beraber televizyon, bireyler arası ilişki ve etkileşimlerle doğrudan doğruya ilgili ve bu ilişki biçimlerinin içinde aktif bir biçimde yer almaktadır. Televizyon söz konusu ilişkiler ve etkileşimler içinde sürekli olarak adı geçen bir aktör konumundadır. Hatta daha genel bir tanımlamaya girersek televizyonu bu ilişkilerin tümü olarak ele alabiliriz (Cereci, 1996). Radyo yayıncılığı tüm dünyada neredeyse aynı yıllarda başlarken, daha pahalı bir teknoloji olan televizyon, gelişmekte olan ülkelerde Avrupa ve ABD’ye göre çok geç yayına girmiştir. ABD’ de ilk TV yayını denemeleri 1927 yılında yapılmış (Washington’ dan New York’ a), düzenli yayınlara ise İngiltere 1936, ABD 1939 yılında başlamıştır. ABD’nin düzenli yayına daha geç başlamasının sebebi, daha yüksek görüntü kalitesi etme çabalarıydı. Bu iki ülkeyi Sovyetler Birliği, Almanya ve Fransa takip etmiştir.

Düzenli yayınlar, İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1939–1945 yılları arasında kesintiye uğradı. Savaşın bitimiyle televizyon hızla radyonun ve sinemanın yerini almaya başladı. Televizyon özellikle göçmen işçi sınıfının gruplar halinde izlediği inanılmaz, sihirli bir kutu olarak görüldü. ABD’ de yüzden fazla TV kuruluşu 1950’ lerde ülkenin

Şekil

Tablo 2. SMEÖ’ ye İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizi Sonuçları  Faktöreler  1  2  M1  ,517  M2  ,358  M3
Tablo  3  incelendi ğinde  örneklemi  oluşturan  öğrencilerin  97’  sinin  (%  43,3)  erkek,  127’  sinin (% 56,7) ise kadın olduğu anlaşılmaktadır
Tablo 7.  Öğrencilerin Ailelerinin Aylık Gelir Dağılımı
Tablo 11.  Öğrencilerin İlgilendikleri Spor Branşı Dağılımı  ƒ  %  Atletizm  23  10,3  Basketbol  61  27,2  Badminton  27  12,1  Bisiklet  48  21,4  Boks    8  3,6  Jimnastik  12  5,4  Futbol  78  34,8  Güreş  4  1,8  Halter  0  0  Hentbol  10  4,5  Masa t
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Plazma polimerizasyon ile kaplama yapılan vidalarda kullanılan monomer iletken bir madde olan titanyum vidada nasıl bir etki yarattığını gözlemlemek amacıyla

But it was also found that experts perceived less risk than remaining two groups (public and Sierra Club members), and concluded that there were significant differences between

Meclislerde okunan kahramanlık hikâyelerinden biri de Tiryaki Hasan Paşa ve Kanije müdafaası üzerine kaleme alınan ve bu çalışmada ele alınan müellifi

Ancak 2016 yılında tüm işlemlerde sediment miktarının düşmesinde yapılan toprak işlemesi yöntemlerinin ve DKTÇ’nın ve dikim sıklığının etkisinden çok,

3 'ilniln ci­ atesli silah yaralanrnasma bagh oltnnlerin en srk 21­ nayet orijinli oldugu b elirlenmistir, Antalya 'da atesli 30 y as grubunda goruldugt; ve bunu

{+A} pekiştirme eki Türkiye Türkçesinde çeşitli ek ve kelimelerle birlikte kullanılır. Bunlar gerek cümle sonunda, zarf-fiil ekiyle, zarflarla, şart kipiyle, emir

İçte, doğu duvarda bulunan büyük boyutlu pencere, türbe-cami ilişkisi­ ni sağlar (Lev.20). Aynca bu pencerenin hemen kuzeyinde, iki yapının birleşme izi rahatlıkla

GeliĢtirdiği Gibi, Bireyin Zihinsel GeliĢimine Olan Etkilerine Ait GörüĢleri 75 Tablo 35: Ġlköğretim Öğrencilerine Göre Sporun Bireyler Arası ĠletiĢime Olan..