• Sonuç bulunamadı

Yeşil alanların kentsel yaşam kalitesine etkisinin Bolu kentinde irdelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeşil alanların kentsel yaşam kalitesine etkisinin Bolu kentinde irdelenmesi"

Copied!
126
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YEŞİL ALANLARIN KENTSEL YAŞAM KALİTESİNE

ETKİSİNİN BOLU KENTİNDE İRDELENMESİ

KÜBRA COŞKUN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

PEYZAJ MİMARLIĞI ANABİLİM DALI

DANIŞMAN

(2)

T.C.

DÜZCE ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YEŞİL ALANLARIN KENTSEL YAŞAM KALİTESİNE

ETKİSİNİN BOLU KENTİNDE İRDELENMESİ

Kübra COŞKUN tarafından hazırlanan tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından Düzce Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı’nda YÜKSEK

LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Tez Danışmanı

Prof. Dr. Zeki Demir Düzce Üniversitesi

Jüri Üyeleri

Prof. Dr. Zeki Demir

Düzce Üniversitesi _____________________ Prof. Dr. Düzce Üniversitesi _____________________ Prof. Dr. Düzce Üniversitesi _____________________ Doç. Dr. Düzce Üniversitesi _____________________ Dr. Öğr. Üyesi Düzce Üniversitesi _____________________

(3)

BEYAN

Bu tez çalışmasının kendi çalışmam olduğunu, tezin planlanmasından yazımına kadar bütün aşamalarda etik dışı davranışımın olmadığını, bu tezdeki bütün bilgileri akademik ve etik kurallar içinde elde ettiğimi, bu tez çalışmasıyla elde edilmeyen bütün bilgi ve yorumlara kaynak gösterdiğimi ve bu kaynakları da kaynaklar listesine aldığımı, yine bu tezin çalışılması ve yazımı sırasında patent ve telif haklarını ihlal edici bir davranışımın olmadığını beyan ederim.

26 Nisan 2019

(4)

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans öğrenimimin başladığı ilk günden itibaren, zamanını asla esirgemeyerek desteğini her daim hissettiren ve beni cesaretlendiren saygıdeğer hocam, danışmanım Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki DEMİR’ e saygılarımı sunar en içten dileklerimle teşekkür ederim.

Tez çalışmam süresince değerli katkılarını esirgemeyerek, gerektiğinde deneyim ve bilgilerini paylaşan Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğretim üyelerine teşekkür ederim.

Yoğun geçen yüksek lisans sürecinde, enerjimi ve zamanımı tez çalışmasına ayırabilmemde destek olan, zorlandığım zamanlarda vazgeçmememi sağlayan ve yaşantım boyunca her daim destekleri ile yanımda olan, eşim Kaan COŞKUN, babam Mevlüt SERDAR, annem Ayşe SERDAR, abilerim Ümit SERDAR ve Yasin SERDAR başta olmak üzere tüm aileme güvenleri ve anlayışları için sonsuz teşekkür ederim. Her şeyi çok daha anlamlı kılan canım oğlum Atlas’a ve kızım Aslı’ya çok teşekkür ediyorum.

Anket çalışmaları ve teknik konulardaki yardımlarından ötürü Sinan ŞİŞLİOĞLU’na, Mustafa ERTEN’e ve adını sayamadığım diğer tüm dostlarıma özverili destekleri için teşekkür ederim.

Son olarak, gerekli verilerin toplanmasında ve değerlendirilmesinde yardımlarını esirgemeyen Bolu Belediyesi çalışanlarına, görüşmeler yaptığım tüm kamu kuruluşu yetkililerine, tezimin sonuca ulaşmasında anketlerimi kabul edip bana yardımda bulunan Bolu yaşayanlarına gösterdikleri ilgilerinden dolayı çok teşekkür ederim.

Bu tez çalışmasının, ilgili olduğu tüm kamu ve tüzel kişilerine ışık tutmasını dilerim.

(5)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ŞEKİL LİSTESİ ... vii

ÇİZELGE LİSTESİ ... viii

HARİTA LİSTESİ ... ix

KISALTMALAR ... x

SİMGELER ... xi

ÖZET ... xii

ABSTRACT ... xiii

1.

GİRİŞ ... 1

1.1.ÇALIŞMANINAMACIVEKAPSAMI ... 3

1.2.YEŞİLALANKAVRAMI ... 4

1.2.1. Yeşil Alanların İşlevleri ... 7

1.2.2. Yeşil Alanların Planlama İlkeleri ... 9

1.2.3. Yeşil Alanlara İlişkin Standartlar ... 12

1.2.4. Yeşil Alan Büyüklüğünü Etkileyen Faktörler ... 14

1.3.KENTSELYAŞAMKALİTESİ ... 16

1.3.1. Yaşam Kalitesi Kavramı ... 16

1.3.2. Kentsel Yaşam Kalitesi Kavramı ... 19

1.3.2.1. Türkiye’de Kentsel Yaşam Kalitesinin Tarihsel Gelişimi ...21

1.3.2.2. Kentsel Yaşam Kalitesinin Önemi ...22

1.3.2.3. Kentsel Yaşam Kalitesini Etkileyen Faktörler ...23

1.3.3. Kentsel Yaşam Kalitesinin Ölçümü ... 25

1.3.3.1. Göstergeler ...26 1.3.3.2. Yaklaşımlar ...29

2.

MATERYAL VE YÖNTEM ... 31

2.1. MATERYAL ... 31 2.2. YÖNTEM ... 33

3.

BULGULAR VE TARTIŞMA ... 41

(6)

3.1. ÇALIŞMAALANINAAİTDOĞALÖZELLİKLER ... 41 3.1.1. Coğrafi Konum ... 41 3.1.2. Topografya ... 45 3.1.3. Jeolojik Yapı ... 46 3.1.4. İklim ... 47 3.1.5. Bitki Örtüsü ... 49

3.2. ÇALIŞMAALANINAAİTFİZİKİÖZELLİKLER ... 49

3.2.1. İdari Yapı ... 49

3.2.2. Ulaşım ... 51

3.2.3. Demografik Yapı ve Nüfus ... 52

3.2.4. Ekonomi ... 54

3.2.5. Turizm ve Rekreasyonel Değerler ... 55

3.2.6. Tarihsel ve Mekânsal Gelişim ... 56

3.2.7. Arazi Dağılımı ... 59

3.3. YEŞİLALANLARINMEVCUTDURUMANALİZİ... 60

3.3.1. Alpagut Mahalle Parkı 1 ... 65

3.3.2. Muhtarlar Parkı ... 70

3.3.3. Damgacıoğlu Parkı ... 75

3.4. ANKETÇALIŞMASIBULGULARI ... 78

3.4.1. Demografik Özellikler ... 79

3.4.2. Sosyal İlişkiler ... 80

3.4.3. Yeşil Alan Kullanımı ... 83

4.

SONUÇLAR VE ÖNERİLER ... 88

4.1. YAŞAMKALİTESİNİNYÜKSELTİLMESİNDEYEŞİLALANLARIN ETKİNLİĞİ ... 88

4.2. YEŞİLALANLARINKENTSELYAŞAMKALİTESİNİARTTIRMAYA YÖNELİKÖNERİLER ... 96

5.

KAYNAKLAR ... 101

6.

EKLER ... 110

6.1. EK1:ANKETFORMU ... 110

(7)

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No

Şekil 1.1. Yaşam kalitesi değişkenleri. . ... 18

Şekil 1.2. Kentsel yaşam kalitesinin hiyerarşik yapısı. ... 20

Şekil 1.3. Yaşam kalitesi gösterge alanları. ... 29

Şekil 1.4. Toplam kentsel yaşam kalitesi bileşenleri. . ... 30

Şekil 3.1. Bolu ilinin ülke ve bölge içindeki coğrafi konumu . ... 41

Şekil 3.2. Alpagut, Kültür ve Bahçelievler mahallesinin konumu. ... 42

Şekil 3.3. Bolu ili ve ilçe sınırları. . ... 49

Şekil 3.4. Bolu ili ulaşım aksı. ... 51

Şekil 3.5. Bolu ili karayolları gösterimi. ... 51

Şekil 3.6. Bolu ekonomisinin temasal ittifakları. ... 55

Şekil 3.7. Bolu ili turizm alanları. ... 56

Şekil 3.8. 1999-2016 yılları arasında Bolu ili alansal büyüme yönü. . ... 59

Şekil 3.9. Bolu ili 2017 yılı arazi kullanım durumu. ... 59

Şekil 3.10. Bolu kent merkezi mahalle parklarının standarda göre yeterlilik düzeyi. . .. 63

Şekil 3.11. Alpagut Mahalle Parkı 1 genel görünüşü. . ... 66

Şekil 3.12. Alpagut Mahalle Parkı 1 çevre görünüşleri. ... 66

Şekil 3.13. Alpagut Mahalle Parkı 1 aktivite alanları. ... 67

Şekil 3.14. Alpagut Mahalle Parkı 1 donatıları. ... 67

Şekil 3.15. Alpagut Mahalle Parkı 1 güney yönünden görünüşleri. . ... 68

Şekil 3.16. Alpagut Mahalle Parkı 1 kuzey yönünden görünüşleri. . ... 68

Şekil 3.17. Köroğlu Parkı uydu görüntüsü. ... 70

Şekil 3.18. Muhtarlar Parkı genel görünüşü. ... 71

Şekil 3.19. Muhtarlar Parkı çevre görünüşleri. . ... 72

Şekil 3.20. Muhtarlar Parkı aktivite alanları. ... 72

Şekil 3.21. Muhtarlar Parkı bitkilendirmesi. ... 73

Şekil 3.22. Muhtarlar Parkı donatıları. ... 73

Şekil 3.23. Muhtarlar Parkı kuzey ve batı yönlerinden görünüşleri. ... 74

Şekil 3.24. Damgacıoğlu Parkı genel görünüşü. ... 76

Şekil 3.25. Damgacıoğlu Parkı aktivite alanları. ... 76

Şekil 3.26. Damgacıoğlu Parkı donatıları. . ... 77

(8)

ÇİZELGE LİSTESİ

Sayfa No

Çizelge 1.1. Türkiye ve yurtdışında uygulanan yeşil alan normları. . ... 13

Çizelge 1.2. Türkiye için önerilen yaşam kalitesi göstergeler sistemi. ... 27

Çizelge 3.1. Bolu ili meteoroloji istasyonu ortalama iklim değerleri. ... 48

Çizelge 3.2. Bolu ilçelerinin yüzölçümü. ... 50

Çizelge 3.3. Bolu merkez mahallelerinin yüzölçümü. ... 50

Çizelge 3.4. Bolu’nun ilçelerine göre nüfus dağılımı. ... 52

Çizelge 3.5. İlçelerin nüfusu, yüzölçümleri ve nüfus yoğunluğu. .. ... 53

Çizelge 3.6. Bolu merkez mahallelerin nüfusu. ... 53

Çizelge 3.7. Bolu ilinde eğitim düzeyi. ... 54

Çizelge 3.8. Bolu merkez mahallelerinin mevcut aktif yeşil alan analizi. ... 62

Çizelge 3.9. Alpagut mahallesi mevcut aktif yeşil alanlar. ... 65

Çizelge 3.10. Kültür mahallesi mevcut aktif yeşil alanlar. . ... 70

Çizelge 3.11. Bahçelievler mahallesi mevcut aktif yeşil alanlar. ... 75

Çizelge 3.12. Katılımcıların demografik özellikleri. .. ... 79

Çizelge 3.13. Katılımcıların sosyal ilişki özellikleri. ... 80

Çizelge 3.14. Katılımcıların parklara göre sosyal ilişkilerinin karşılaştırılması. ... 81

Çizelge 3.15. Sosyal ilişkiler-park grupları Tukey analizi sonuçları. ... 82

Çizelge 3.16. Katılımcıların yeşil alan kullanım özellikleri. ... 83

Çizelge 3.17. Katılımcıların parklara göre yeşil alan kullanım özelliklerinin karşılaştırılması. ... 84

(9)

HARİTA LİSTESİ

Sayfa No

Harita 2.1. Bolu ili konum haritası. . ... 31

Harita 2.2. Bolu Belediyesi merkez mahalle haritası. . ... 31

Harita 2.3. Bolu Belediyesi merkez mahallelere ait nüfus yoğunluğu. . ... 35

Harita 2.4. Bolu Belediyesi merkez mahallelere ait yeşil alan yoğunluğu. . ... 36

Harita 2.5. Bolu Belediyesi merkez mahallelere ait kişi başına düşen yeşil alan miktarı. ... 37

Harita 3.1. Alpagut mahallesi mevcut aktif yeşil alan durumu. ... 43

Harita 3.2. Kültür mahallesi mevcut aktif yeşil alan durumu. . ... 44

Harita 3.3. Bahçelievler mahallesi mevcut aktif yeşil alan durumu. ... 44

Harita 3.4. Bolu ovası ve yakın çevresi jeolojik haritası. ... 46

Harita 3.5. Türkiye deprem kuşakları içinde Bolu il merkezinin konumu. ... 47

Harita 3.6. Türkiye iklim bölgeleri haritası. ... 48

Harita 3.7. Bolu merkez mahallelerinin mevcut aktif yeşil alan dağılımı. ... 61

Harita 3.8. Bolu merkez mahallelere ait aktif yeşil alanların ulaşılabilirlik analizi. ... 64

Harita 3.9. Alpagut mahallesine ait yeşil alanların ulaşılabilirlik analizi. . ... 69

Harita 3.10. Kültür mahallesine ait yeşil alanların ulaşılabilirlik analizi. ... 75

(10)

KISALTMALAR

AB ABD ADNKS BİB DİE DPT DSÖ SPSS TUK TÜBA TÜİK Vb. Vd. Avrupa Birliği

Amerika Birleşik Devletleri

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Devlet İstatistik Enstitüsü Devlet Planlama Teşkilatı Dünya Sağlık Örgütü

Statistical Package for Social Sciences Habitat II Türkiye Ulusal Komitesi Türkiye Bilimler Akademisi Türkiye İstatistik Kurumu Ve benzeri

(11)

SİMGELER

ha Hektar km Kilometre km2 m Kilometrekare Metre m2 n °C % Metrekare Frekans Santigrat derece Yüzde

(12)

ÖZET

YEŞİL ALANLARIN KENTSEL YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİNİN BOLU KENTİNDE İRDELENMESİ

Kübra ÇOŞKUN Düzce Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Prof. Dr. Zeki DEMİR Nisan 2019, 112 sayfa

Yaşam kalitesi, insanların içinde yaşadıkları çevreden ve yaşam koşullarından duydukları memnuniyet derecesini ifade eden bir kavramdır. Çeşitli meslekler tarafından ele alınan kentsel yaşam kalitesinin peyzaj mimarlığı mesleği açısından en önemli bileşenleri yeşil alanlardır. Yeşil alanlar; kentleşmenin hızlandığı günümüzde yaşanılabilir bir çevre, yüksek yaşam kalitesi ve sağlıklı bir kent oluşumunu sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Yapılan araştırmalar, kentsel yeşil alanların yeterli olduğu yerlerde kişilerin yaşam kalitesinin, üretkenliğinin ve verimliliğinin de yüksek olduğunu göstermiştir. Bu çalışma kapsamında, yeşil alanlar, yaşam kalitesi ve çalışma alanıyla ilgili literatür çalışmaları yapılmıştır. Yeşil alanların, Bolu kent merkezi içerisinde mevcut durumu analiz edilerek değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Bolu ili; belediye sınırları içerisindeki 43 mahalle dikkate alınmış ve çocuk oyun alanları mahalle parkları içerisinde yer aldığı için bir bütün olarak hesaplanmıştır. Mahalle bazında yapılan araştırma sonucunda belediye sınırları içerisinde 146 adet park tespit edilmiştir. Bolu kent merkezinde kişi başına düşen yeşil alan miktarı 2,79 m2 olarak saptanmış ve

02.09.1999 tarih ve 23804 sayılı resmi gazetede yayınlanan “İmar Planı Değişikliği”nde belirtilmiş 3,5 m2 (1,5 m2/kişi çocuk oyun alanı, 2 m2/kişi mahalle parkı) aktif yeşil alan

standardı ile karşılaştırıldığında yetersiz olduğu bulunmuştur. Çalışmanın temel amacı; Bolu kentinin farklı özelliğe sahip mahallelerindeki yeşil alanların kullanıcı beklentilerinin ve memnuniyet derecelerinin belirlenmesidir. Bunun için seçilen Damgacıoğlu, Alpagut Mahalle Parkı 1 ve Muhtarlar Parklarında 400 adet anket çalışması yapılmıştır. Kent halkının demografik özellikleri, sosyal ilişkileri ve yeşil alan kullanım özellikleri anket uygulaması ile ortaya konulmuştur. Katılımcıların büyük bir kısmı kent içi ve çevresindeki yeşil alanların kentsel yaşam kalitesine olumlu etkilere sahip olduğunu belirtmiştir. Bolu’da kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi için mevcut yeşil alan varlığının korunmasına, iyileştirilmesine, altyapı bakımından geliştirilmesine ve kişi başına düşen yeşil alan miktarının ülke standartlarına ulaşabilmesi için de sistemli bir şekilde yeni alanların planlanmasına dikkat çekilmiştir.

(13)

ABSTRACT

THE INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF GREEN AREAS TO THE QUALITY OF URBAN LIFE CASE OF THE CITY OF BOLU

Kübra COŞKUN Düzce University

Graduate School of Applied and Natural Sciences Landscape Architecture Department Master’s Thesis

Supervisor: Prof. Dr. Zeki DEMİR April 2019, 112 pages

Quality of life is a concept that expresses the degree of satisfaction of people's living conditions and the environment they live in. The most important component of the quality of urban life, which is handled by various professions, in terms of landscape architecture profession are green areas. Green areas are one of the most important elements that provide a livable environment, high quality of life and a healthy city formation in today's speed of urbanization. The distribution of the green spaces as well as their sufficiency in terms of size, systematic planning of their functional and aesthetic qualities are crucial. Research has shown that the quality of life, productivity and efficiency of people are high in areas where urban green areas are sufficient. In the scope of this research, literature studies related to the green areas, quality of life and study areas were conducted. Green areas has been evaluated by analyzing the current situation in Bolu city center. In this context, Bolu province; 43 districts within the municipal boundaries has been taken into consideration and children's playgrounds has been calculated as a whole with the neighborhood parks because they are located within. As a result of the research conducted on the neighborhood basis, 146 parks were identified within the boundaries of the municipality. The amount of green space per person in the city center of Bolu was determined as 2.79 m2 and it was found to be

insufficient compared to the 3.5 m2 (1.5 m2/person children’s playground, 2 m2/person neighborhood park) active green area standard specified in "Revisions of Master Plan" published in the official newspaper dated 02.09.1999 and numbered 23804. The main purpose of the study is to determine the user expectations and satisfaction levels of the green areas in neighborhoods with different characteristics of Bolu city. For this purpose, 400 surveys were conducted in selected Damgacıoğlu, Alpagut Neighborhood Park 1 and Muhtarlar Parks. Demographic characteristics, social relations and green area usage characteristics of the urban population were determined by questionnaire application. Most of the participants have stated that the green areas in the city and its surroundings have positive effects on urban quality of life. In order to improve the quality of urban life in Bolu, attention should be drawn to the preservation and improvement of the existing green area of the city, its infrastructure development and it is pointed out that new areas must be planned systematically to be able reach the country standards of green area amount per person.

(14)

1. GİRİŞ

Kentsel yaşam şekli sosyal, kültürel, biyolojik anlamda içerisinde birçok fırsat barındırdığından insanoğlu için çekici olmuş ve insanlar bu alanları kendilerine yaşam alanları olarak seçmişlerdir. Bu sebeple kentlerin nüfusu artmakta, kentler her geçen gün daha hızlı büyümekte, kent içerisindeki doğal alanlar kentlerin büyüme hızına yetişememektedir. Doğayı bilinçsizce kullanma durumları artmış, mekânlar daha da düzensiz bir biçimde şekillenmeye başlamış ve kaynaklar bilinçsizce kullanılmaya devam edilmiştir. Sonuçta doğal alanlar hızla parçalanırken onun yerine beşeri yapılar yoğunluk kazanmaktadır. Betonarme yapılar artmış, yollar ve caddeler genişlemiş, sanayi ve ticari alanlar gelişmiş bu sebeplerden dolayı çevre kirliliği de kendini en belirgin şekilde göstermeye başlamıştır (Bălteanu ve Dogaru, 2011).

Kent olgusu kendini ortaya çıkarmış fakat kontrollü bir gelişmenin sağlanamadığı günümüz kentlerinde kentsel yerleşimler tarafından yeşil alanlar sürekli tüketilmekte, yatay ve düşey yönde giderek azalmakta ve hızla kimlik değiştirmeye başlamıştır (Aksu ve Ulu, 2004).

Kentsel yaşam kalitesinin fiziksel bileşenleri sosyal donatı alanlarını ve kentsel altyapıyı içermektedir. Aktif yeşil alanlar bu donatılar kapsamına girerek peyzaj mimarlığı çalışma alanları içerisinde büyük önem taşımaktadır (Bağcı, 2010).

Kentlerin yaşanabilir koşullara sahip mekânlar olarak kullanılmasında yeşil alanların önemi oldukça fazladır. Yeşil alanlar insanoğlunun kent yaşamına başlamasından bu zamana kadar sürekli değişen, gelişen ve zamanla dönüşüme uğrayan bir kentsel yaşam alanı olmuştur. Kente estetik ve fonksiyonel anlamda fayda sağlayan kamusal yeşil alanlar, doğru kullanıldığında kentin karakterini ve yaşanabilirliğini etkileyen önemli kentsel parçalardır (Şengün ve Üstündağ, 2009).

Kentsel alanların gelişmesinde katkısı olan yeşil alanların yaşam kalitesini arttırma özellikleri vardır. Yaşamı daha rahat kılmak, kullanıcıların gereksinimlerini önceden kestirmek, ve çevreyi ihtiyaçlara daha uygun ortamlar haline dönüştürmek gerekir (Aksoy, 2014).

(15)

Yapılan birçok araştırmada insanlar, kent yaşamının yoğun baskısı altında kaldığından psikolojik olarak dinlenmeye, rekreatif faaliyetlerde bulunmaya ve kültürel açıdan gelişmeye ihtiyaç duymaktadır. Kentsel yerleşimlerde yeşil alanların oluşturulması, bu alanlara sosyal ve kültürel faaliyetler yüklenerek bu ihtiyacın en kolay yoldan sağlanması mümkün olabilir (Tosun, 2007).

İnsanın yaşam kalitesi ve refah seviyesi, yaşadığı çevre koşulları ile ilişkili olduğundan yaşanılan çevre kalitesi son derece önemlidir. Kentlerdeki yeşil alanlar, kentsel alanlar içerisinde doğal alanlar oluşturmaları, çevre sorunlarının olumsuz etkilerini azaltmaları, insanın yaşam kalitesini artırmaları, insanların bedensel ve ruhsal yönden yenilenmesine olanak sağlamaları ve kentsel çevre kalitesi üzerinde olumlu etkiler yapmaları nedeniyle kent dokusu ve yaşamı için önemli elemanlarından birini oluşturmaktadır. Yaşam kalitesinin geliştiği kentlerin insanlara huzur sunmasının yanı sıra ekonomik aktivitelerin gelişmesine de katkı sağlayarak toplumsal kalkınmayı desteklemektedir (Menteşe, 2018).

Kentsel çevrelerin mekânsal bir parçası olarak yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli bir konuma sahip olan yeşil alanlar, gelişmiş ülkelerde medeniyetin ve yaşam kalitesinin önemli ölçütlerinden biri olarak görülmektedir. Mahalle ölçeğinde ele alındığında ise, yeşil alanların ekolojik ve fiziksel işlevleri ile konut çevresinin çevresel kalitesini olumlu yönde etkilediği, rekreasyonel ve sosyal işlevleriyle bireylerin temel rekreasyon ihtiyaçlarını karşıladığı görülmektedir. Bu özellikleriyle yeşil alanlar kentsel çevrelerde yaşam kalitesinin yükseltilmesine katkı sağlamaktadır (Şengün ve Üstündağ, 2009).

Kentlerde fiziki dengeyi kurabilmek için yeşil alanların homojen olarak dağılması, korunması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda yeşil alanların sadece kentlerdeki varlıkları yeterli olmamakta, homojen dağılımın sağlanabilmesi için sistemsel olarak planlanmaları gerekmektedir. Ülkemizde ise kent planlama sürecini yönlendiren yasal mevzuat, imar planları ve imar yönetmelikleri olup yeşil alanlara yönelik yaklaşım, kişi başına belirli büyüklükte yeşil alanın sağlanmasıdır (Yücesu, 2015).

Yeşil alanlar kent planlamanın önemli unsurları olmasına rağmen Türkiye’de planlı bir yeşil alan gelişiminden söz etmek mümkün olmamaktadır. Karşılaşılan bu durumun en önemli sebebi ise, Türkiye’de hızlı ve kontrolsüz kentleşme ile beraber yeşil alanların göz ardı edilmesidir. Planlama mevzuatında yeşil alanların planlanması ve

(16)

uygulanmasına dair hükümlerin yeterli ve net olmayışı da sistemli bir gelişimin oluşturulamamasına neden olmaktadır. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde yeşil alanlara duyulan ihtiyacın artması ve özellikle 1999 yılında ülkemizde yaşanan büyük afet (Marmara ve Körfez depremi) sonrası yeşil alanların sadece insanların dinlenme ihtiyacını karşılamadığı, afet sonrası geçici olarak yerleşme ihtiyacına çözüm olduğu görülünce konuya tekrar gereken önem verilmeye başlanmıştır (Özdamar, 2006). Gelecek kuşaklar açısından insanın çevreyi koruma ve yaşam kalitesini artırma çabaları üzerinde gün geçtikçe toplumların farkındalığı artmaktadır. Çünkü çevre sorunlarını en aza indirgeyip ortadan kaldırmak ve bu sayede yaşam kalitesini artırmak açısından en etkili çözüm çevre bilincine sahip toplumlar yetiştirmektir (Awan, 2013).

1.1. ÇALIŞMANIN AMACI VE KAPSAMI

‘Yeşil Alanların Kentsel Yaşam Kalitesine Etkisinin Bolu Kentinde İrdelenmesi’ isimli bu çalışmada, insanın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için mutlak gerekli olan yeşil alanlar ile kentsel yaşam kalitesi ilişkisi, Bolu kenti ölçeğinde bilimsel veriler ışığı altında irdelenmiştir.

Çalışma, yeşil alanların etkinliğinin, yaşam kalitesine sağladığı katkılar doğrultusunda geliştirilmesine yönelik unsurların belirlenmesi bakımından önem taşımaktadır. Bolu kent merkezinde yapılan örnekleme ile kentsel yeşil alanların imar planları kapsamında dağılımının, yeterliliğinin ve ulaşılabilirliğinin kentsel yaşam kalitesine etkisinin tartışılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, yeşil alan, yaşam kalitesi kavramı ve kentsel yaşam kalitesi gelişimi ayrıntılı olarak ele alınıp, bu konuda uluslararası ve ulusal kaynaklara ulaşılmaya çalışılmış ve ulaşılan kaynaklar çalışmanın yöntemi ve kapsamı çerçevesinde değerlendirilerek yeşil alanların kentsel yaşam kalitesine olası etkileri ortaya konmak istenmektedir. Kentin fiziksel ve sosyal açıdan daha dengeli gelişebilmesi, yeşil alan bakımından kentlinin ihtiyaçlarına cevap verebilmesi amacıyla, mevcut yeşil alanların korunması, yeni alanların ise sistem yaklaşımıyla geliştirilmesine ilişkin öneriler ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Tez çalışması amaç ve kapsamın aktarıldığı giriş bölümü ile birlikte toplam dört bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde öncelikle konuya giriş yapılarak çalışmanın amacı ve kapsamı açıklanmaktadır. Daha sonra çalışma konusu ile alakalı genel bilgi ve tanımlara yer verilmiştir. İlk olarak bu çalışmanın kapsamını oluşturması

(17)

sebebiyle yeşil alan kavramı, yeşil alanların işlevleri, sınıflandırılması, yeşil alanlara ilişkin standartlar ve yeşil alan büyüklüğünü etkileyen faktörler detaylı olarak incelenmektedir. Ardından yaşam kalitesi ve kentsel yaşam kalitesi kavramı, tarihsel gelişimi, önemi, kentsel yaşam kalitesinin ölçülmesine yönelik farklı yaklaşımlar ve örnekler irdelenerek yaşam kalitesi göstergeleri detaylı olarak ele alınmaktadır.

Çalışmanın ikinci bölümünde materyal ve yöntem başlığı altında; çalışma alanı olarak seçilen Bolu kenti ile ilgili genel bilgiler verilip çalışma alanının tanımlanmasının ardından çalışma kapsamında gerçekleştirilen özgün araştırmanın gerçekleştirilmesinde izlenen yöntemin açıklandığı bölüm yer almaktadır.

Çalışmanın üçüncü bölümü olan bulgular ve tartışma başlığı altında ise özgün araştırma sonucunda elde edilen ve bu çalışmaya teorik ve metodolojik açılardan katkı sağlayacak çalışma alanına ait bulgular detaylı olarak irdelenmektedir. Bunun için öncelikle Bolu’da ki yeşil alanların mevcut durumu bir envanter oluşturacak şekilde ortaya konulmuş; nüfus yoğunluğu, yeşil alan yoğunluğu ve aktif yeşil alan varlığı kişi başına düşen değerler olarak mahalleler düzeyinde elde edilmiştir. Ayrıca yeşil alanların kentsel yaşam kalitesine etkisinin değerlendirilmesi açısından seçilen parklarda anket çalışması yapılmış ve bulguları değerlendirilmiştir.

Çalışmanın dördüncü ve son bölümü olan sonuç ve öneriler başlığı altında çalışmanın kavramsal temelini oluşturan kısımlar ile araştırma bulgularındaki veriler karşılaştırılmış ve bunlar birbiri ile ilişkilendirilerek yorumlanmıştır. Çıkarılan envanter ve uygulanan anket çalışmaları sayesinde Bolu kentinin yeşil alanlarının yaşam kalitesine etkisi değerlendirilmiştir. Böylelikle hem yeşil alanların kentsel yaşam kalitesine etkisinin farkına varılmasının sağlanması hem de Bolu’daki duruma dikkat çekilerek yapılmayanlara ve yapılabileceklere vurgu yaparak kentsel yaşam kalitesinin arttırılmasında başarılı olunması için neler yapılabileceği hakkında bazı öneriler geliştirilerek çalışma tamamlanmıştır.

1.2. YEŞİL ALAN KAVRAMI

Yeşil alan kavramı, kent içerisinde yapılaşmış alanlarda bulunan açık alan düzenlemelerinden kent çevrelerinde yer alan doğal alanlara kadar farklı işlev ve ölçeklerdeki açık alanları içermektedir. Ulaşım sistemindeki en küçük yeşil eleman olan ağaçlardan, kent çevresinde olan ormanlara kadar, yeşil örtüye ilişkin her doğa elemanı,

(18)

yeşil alan tanımı içine girmektedir (Çetiner, 1979).

Yeşil alan kavramı, yapılaşmanın dışında kalan, insan kullanımına açık rekreasyonel potansiyeli olan alanlar olarak ele alınmaktadır. Yeşil alan tanımları ve sınıflandırmaları, değişik tiplere ve işlevlerine göre çeşitlilik göstermesine karşın, genelde meydanlar, kavşaklar, çocuk bahçeleri, spor alanları, parklar, botanik ve hayvanat bahçeleri bu mekânlar içinde yer almaktadır (Uzun, 1990).

Kentleşmenin hızlanması ile beraber kent içi yeşil alanlarla ilgili çalışmalar da artmıştır. Bilim insanları tarafından araştırılan yeşil alanlar, hakkında çeşitli tanımlamalarda bulunulmuş; oluşumları, işlevleri, büyüklükleri, rekreasyonel kullanımları ve benzeri (vb.) başlıklar altında birçok sınıflandırma yapılmıştır (Özdamar, 2006).

İçe dönük toplum yaşantısından dolayı eski Türk bahçelerinde yeşil alan kullanımı genellikle evin bahçesinden karşılanmaktaydı. Bu içe dönük aile yaşantısından dolayı kent içi yeşile gereksinim duyulmadığından şehirlerde planlı bir kent ağaçlandırması yoktu. Fakat korular, tarihi mesire yerleri, saray bahçeleri, hazinelerin ağaçlıkları, ağaçlı yollar, cami ve külliye çevreleri dış mekâna açık olup kamu-yarı özel yeşil alanlar bulunmaktaydı. Kanuni devrinde kent içi açık alanları koruyucu niteliğe sahip Ebniye Nizamnameleri’nde meydanlar, kamuya ait yerler ve mesire yerlerinin konut alanı olarak kullanılamayacağı belirlenmiştir. Bu nizamnamelere göre düzenlenmiş Ok Meydanı, Fatih Sultan Mehmet tarafından vakfedilmiş olup yeşil kalması için ayrık otu dikimini ve biçimnamesini nizama bağlamış ve hayvan otlatımı yasak edilerek sporcular için tesis edilmiş dünyadaki ilk yeşil spor alanıdır (Koyunlu, 1978).

18. yüzyılda Türk bahçelerinin Lale Devri ile birlikte Fransız klasisizminden etkilendiği görülmüştür. 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar planlama ile ilgili bir kurum olmadığından yeşil alanlar ile ilgili kararlar pratik verilmiştir. Ülkemizde tarihi niteliği olan kamusal yeşil alanların varlığına rağmen planlı bir kentsel yeşil alan Cumhuriyet dönemi ile başlamıştır. Fakat ağır kentleşme baskıları ve planlama kavramının yeni olması nedeni ile yeşil alan anlayışı pasif kalmış imar planlarında önerilen yeşil alanlar gerçekleşmemiştir. Özellikle 1950 yıllarından sonra sanayileşme sürecine girilmiş, kentlere göçlerin fazlalaşması üzerine yoğunluğun artmasından dolayı kentler yetmemeye başlamıştır (Koyunlu, 1978).

Ülkemizde kentlerdeki yeşil alanların yeterliliğinin sağlanması ve yeşil alanlara ilişkin standartlar oluşturulması amacı ile yeşil alan miktarları yasa ve yönetmelikler ile belirlenmektedir. Yeşil alan standartları, ilk olarak 2290 sayılı Belediye ve Yapı Yolları

(19)

Kanunu’nda yer almış ve yeşil alanların, koru, çayır, göl ve oyun yerleri olarak tanımlandığı bu kanunda kişi başına önerilen yeşil alan miktarı 4 m2 olarak

hesaplanmıştır (Aksoy, 2014).

Bu kanun 1956 yılına kadar olan dönemde planlama çalışmalarını düzenleyen veya yönlendiren bir yasal araç olmuştur. Bu kanunun 1. maddesiyle, her belediyeye yasanın yayın tarihinden itibaren İçişleri Bakanlığı’nın belirteceği bir zaman dilimi içinde beldenin 1/2000 ve 1/500 ölçekli hali hazır haritaları ile 1/1000 ölçekli tesviye eğrili bir haritasını yapma zorunluluğu getirilmiştir (Müftüoğlu, 2008).

1956 yılında 6785 Sayılı İmar Kanunu ile (1972 tarih ve 1605 sayılı kanunla bazı maddeleri değiştirilmiştir.) yeşil alanların nerelerde ne oranda olacağını saptamak ve bunları planlamak, gereken hallerde kamulaştırma yapmak, yapı ruhsatı vermek hatta 42. maddesi ile ortak yeşil adacıklar yapmak yetkilerini belediyeye tanımıştır. Bu hükümler yeşil alanların korunması, çoğaltılması, halkın gereksinimlerine sunulması hususlarında önemi oldukça fazla olmakla beraber 6785 sayılı imar kanun ile birlikte kişi başına düşen yeşil alan büyüklüğünün 7 m2’den az olamayacağı hükmü

getirilmiştir. Fakat bu sayının çeşitli büyüklüklerdeki yerleşim birimlerine dağılımının ne şekilde olacağı belirtilmemiştir (Atlı, 2014).

1985 yılında, planlamayı bir sisteme bağlamak, yerel yönetimlerin etkinliklerini artırmak, sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmelere cevap vermek üzere 3194 Sayılı İmar Kanunu yürürlüğe girmiştir. 1956’da yayınlanan İmar Kanunu’nda belirtilen 7 m2/kişi yeşil alan standardı aynı şekilde korunmuş ve mücavir alan dışındaki plan alanlarında ise, kişi başına düşen yeşil alan miktarı 14 m2 olarak belirlenmiştir. 3194

Sayılı Kanuna dayalı olarak yürürlüğe konulan İmar Planı Yapımına İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre, “aktif yeşil alanlar” ve “diğer açık-yeşil alanlar” olmak üzere 2 grupta ele alınmaktadır. Aktif yeşil alanlar çocuk bahçeleri, park, dinlenme alanları, lunapark, spor ve oyun alanları, diğer yeşil alanlar ise, ormanlar, ağaçlandırma alanları, mezarlıkları, fundalık ve fuar alanlarını kapsamaktadır (Aksoy, 2014).

3194 sayılı İmar Yasası’yla birlikte, ilk kez kentlerin gelişmesinin planlarla yönlendirilmesi ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla, beş yıllık kalkınma planları ve buna bağlı yıllık yürütme programları çerçevesinde imarla ilgili ilkelerin belirlenmesinde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) devreye sokulmuştur (Müftüoğlu, 2008).

3194 sayılı imar yasası ile birlikte yürürlüğe giren ve 2 Eylül 1999 yılı Resmi Gazete’de “İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmelikte Değişiklik

(20)

Yapılması Hakkında Yönetmelik’’ ile yapılan değişiklik sonucunda, kişi başına 7 m2

olan yeşil alan standardı 10 m2 ’ye çıkarılmıştır (T.C. Resmi Gazete 1999). 1.2.1. Yeşil Alanların İşlevleri

Yeşil alanlar kentlerin gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olmakla beraber çeşitli fonksiyonlara sahiptirler. Yeşil alanlar çeşitli işlevsel özellikleri sayesinde, yaşam kalitesini farklı boyutlarda etkilemekte ve işlevsel özelliklerinin kalitesi doğrultusunda yaşam kalitesinin yükseltilmesinde etkili olmaktadır (Demir, 2004).

Sürdürülebilir kentsel yaşama eşsiz katkı sağlayan yeşil alanlar başarılı bir biçimde yönetilmeyle birçok faydayı da beraberinde getirebilir. Rekreasyonel ve ekolojik amaçlarla planlanan, mekânsal ve sosyal boyutta birçok getirisi olan yeşil alanlar, doğa ile insan arasındaki ilişkinin dengede olmasında ve kentsel yaşam koşullarının iyileştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Özellikle kent merkezinde bulunan konutların çevresindeki yeşil alanlar kentsel dokunun düzenlenmesi, yoğunluğun dengelenmesi gibi fiziksel ve estetik işlevleri, içerdikleri doğal peyzaj bileşenleriyle konut çevresi kalitesinin yükseltilmesinde ve memnuniyetinin artırılmasında etkili olur (Akıncı Kesim, 1996).

Yeşil alanların işlevleri kent merkezine olan uzaklığına, çevrenin yoğunluğu ve karakterine, büyüklüğüne, alan kullanma özelliğine, tasarım özelliklerine, barındırdıkları doğal ve yapay peyzaj elemanlarına göre farklılık gösterir. Aslında yeşil alanların işlevleri birbirinden bağımsız değildir. Örneğin hava kirliliğini azaltmada katkı sağlarken aynı zamanda sağlık giderlerini de düşürmesi nedeniyle ekonomik katkısının olduğunu söyleyebiliriz. Kent merkezindeki yeşil alanların kent ve kent sakinlerine olumlu katkılarının neler olduğunu belirlemek için çok sayıda araştırma yapılmıştır. Yeşil alanlar ekonomik, ekolojik, sosyal ve fiziksel işlevleri ile çevresinde yaşayanların kentsel yaşam kalitesinde etkili olmaktadır. Yeşil alanların önemini dört grup altında toplamak mümkündür:

Ekonomik işlevler; iyi bir planlama ile tasarlanan yeşil alanlar, kentin ekonomik açıdan daha cazibeli olmasını sağlayarak dolaylı olarak kentsel yaşam kalitesinin yükselmesine katkı sağlamaktadır. Yeşil alanların çevresindeki yerlerin diğer alanlara göre daha çok parasal değerinin olması, kentin ısınma ve soğumasına yardımcı olarak enerjide tasarruf sağlaması, turizm ve iş imkânı açısından avantaj sağlaması gibi unsurlar yeşil alanların ekonomik katkısını göstermektedir (Aydemir, 2004).

(21)

Ekolojik işlevler; hem kentin hem doğanın ekolojik niteliklerinin korunması bakımından oldukça önemli olup diğer tüm işlevler için de temel oluşturmaktadır. Yeşil alanlar, havanın temizlenmesini sağlayarak hava kalitesinin iyileştirilmesi, biyolojik çeşitliliği koruma, su döngüsünün sağlanması, kentteki ısı adacıklarının yok edilmesi, iklimsel koşulların düzenlenmesi, doğal felaketlerin engellenmesi, nüfus yoğunluğunun azaltılması, gürültünün büyük ölçüde azaltılması, doğal çevre kontrolünün sağlanması gibi işlevlerini yerine getirerek çevresel yararları açısından yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve yükseltilmesinde etkili olmaktadır (Aydemir, 2004).

Sosyal işlevler; yeşil alanların kullanımına temel oluşturan eşitlik ilkesi, ortak kullanım ile ortaya çıkan sosyal etkileşim, toplumsal duyarlılık, aidiyet ve sahiplenme duyguları, sosyal ilişkilerin geliştirilmesi toplumda sosyal bütünleşmeye sağladıkları katkı sayesinde yaşam kalitesini olumlu yönde etkilemektedir (Şengün ve Üstündağ, 2009). Yeşil alanlar kent insanın birlikte rekreasyonel aktiviteye katılmasına olanak sağlayan sosyal cazibe alanlarıdır. İnsanların serbest zamanlarını eğlence, dinlenme, oyun ve spor faaliyetleri gibi çeşitli aktivitelerle değerlendirmesine imkân sağlarlar. Kullanım açısından yeşil alanların, kullanılabilirliği, çok fonksiyonlu oluşu ve ulaşılabilirliği önemlidir. Bu sebeple yeşil alanların rekreasyonel değerinin belirlenmesinde sosyal istekler göz önüne alınmaktadır (Levent and Nijkamp 2005).

Kentsel yaşam içerisinde yeşil alanlar, sosyo-kültürel etkinlikler için önemli mekânlar olup, bireyin toplumsallaşmasına katkı sağlarlar. Farklı yaşlardan ve sosyal sınıflardan gelen gençler, yaşlılar, komşular ve ailelerin karşılaşma, tanışma, yürüme, oyun oynama, sohbet etme gibi farklı etkinliklerde bulunma yerleri olup kültürel ve sanatsal etkinliklere mekân oluştururlar. Açık hava tiyatrosu, konserler, heykel ve resim sergileri, dans gösterisi, spor gösterileri vb. faaliyetlere de imkân sağlarlar (Karataş ve Kılıç, 2017).

İlk peyzaj mimarı olarak kabul edilen Frederick Law Olmsted, kentsel yeşil alanların insan sağlığındaki etkisi üzerinde durmuştur. Gelişmiş ülkelerde halk sağlığı uzmanları ve yöneticiler de günümüzde yeşil alanların insan sağlığı üzerindeki olumlu etkisine dikkat çekmeye çalışmaktadırlar (Akpınar ve Cankurt, 2015).

Fiziksel sağlık alanında yeşil alanların rekreasyonel işlevleri ve sağladıkları sanat ve spor gibi fiziksel aktivite olanakları ön plana çıkmakta ve insan sağlığı üzerinde olumlu etkiler göstermektedir. Ruhsal sağlık alanında ise, psikolojik işlevler etkili olmakta, insanların dinlenebilecekleri, kendilerini daha iyi hissedebilecekleri, sosyal aktivitelerini

(22)

gerçekleştirebileceği açık mekânların bulunması stres ve gerginliklerden uzaklaşmasında etkili olarak yaşam kalitesine olumlu katkıda bulunmaktadır. Her şeyden önce yeşil alanlar kentlerde yaşayan insanlara mevsimlere göre değişen görünümleriyle doğayı ve doğal güzellikleri gözleme olanağı sağlayarak kent halkının stresini azaltır (Şengün ve Üstündağ, 2009).

Fiziksel işlevler; Kent içerisinde planlı yerleştirilen yeşil alanların kentsel kaliteyi arttırdığı, yapı ve nüfus dağılımını dengeledikleri, kentin gelişimini sınırlandırdıkları ve yönlendirdikleri, kent içi sirkülâsyonda kolaylık sağlamada kente estetik değer kattıkları ve böylelikle fiziksel çevre kalitesinde etkili oldukları görülmektedir (Şengün ve Üstündağ, 2009).

Kullanılan bitkisel materyaller renk, çizgi, form, ölçü, doku vb. özellikleri ile kentsel mekânlara estetik değer katarlar. Yeşil alanlar, görülmesi tercih edilmeyen objeleri ve görüntüleri maskeleyerek kamufle etmekte, mimari öğelerin arkalarında veya yanlarında kullanılmalarıyla fon etkisi oluşturmaktadırlar. Betonarme yapıların soğukluğunu yumuşatma, çirkin görünümleri kapatma ve kente estetik görünümler sunmak gibi çeşitli işlevlere de sahiptirler (Önder ve Polat, 2012).

Yeşil alanlar kentin fiziksel yapısı içinde çeşitli kullanım alanlarını ayırarak kentin dengesini sağlarlar. İnsan ile çevre, yapı ile yapı, yapı kitleleri ile boşluklar arasında denge sağlayarak organik bir ilişki kuran yeşil alanlar farklı alanlar arasında da tampon işlevini üstlenerek istenmeyen ulaşımlar ve görüntüler için sınır ve perde oluşturur. Yeşil kuşaklar halinde kentsel gelişmeyi denetleyerek kontrolsüz büyümeyi engellemede önemli katkıları olmaktadır (Özbilen, 1991).

1.2.2. Yeşil Alanların Planlama İlkeleri

Peyzaj planlama, kentsel gelişim süreci içerisinde yerleşime açılacak alanlarda yapılacak peyzaj planı ile kentsel alanlarda yapılacak yeşil alan planlarından oluşur. Yeşil alan planlaması, yeşil donatıların birbiriyle ve kentin gelişimi sırasında ortaya çıkan yapılarla mekânsal ve fonksiyonel yönden düzen oluşturmasını sağlar (Ayaşlıgil, 1998).

Doğal ve kültürel faktörlerle gereksinimler saptanarak yeşil alan planlaması yapılır ve ihtiyaçlar doğrultusunda korunacak veya oluşturulacak yeşil alanın modeli ortaya konulur. İnsanların ve çevrenin ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte ve nicelikte olması gereken bu model korunabilir, yaşanılabilir ve kullanılabilir özellikte olmalıdır. Bu

(23)

özelliklere sahip bir yeşil alan elde edebilmek için ulaşım ve erişilebilirlik, yörenin doğal yapısı ve uyum, kalite, yaşanabilirlik, karakter, uygunluk, kontrol ve çeşitlilik gibi planlama ilkeleri göz önüne alınarak yeşil alan planlaması yapılmalıdır. Yeşil alan planlama ilkeleri; yeşil alanlardan faydalanma imkânlarının yerinde ve etkin kullanılabilirliğine, kaliteli yeşil alanlar oluşturulmasına, geleceğe yönelik güvenli, sağlıklı, işlevsel alanlar yaratılmasına ve amacına uygun planlar gerçekleştirilmesine olanak sağlayacaktır (Ayaşlıgil, 1998).

Erişilebilirlik; farklı ihtiyaçları olan kişilerin evlerinden çıkıp başkalarına muhtaç olmadan çeşitli binalara ve yeşil alanlara ulaşabilmeleri ve bu alanları kullanabilmeleri olarak tanımlanmaktadır. Tüm bireylerin toplumsal yaşama katılabilmeleri için erişilebilirlik, kent ölçeğinde ve çevresinde gerekli olan tüm fiziksel tedbirlerin alınmasını kapsar. Yeşil alan sistemleri planlanırken kamu kullanımına açık tüm mekânlarda ve ulaşım hizmetlerinde kullanılabilirliğini daha konforlu ve daha güvenli bir şekilde sağlayabilmek için erişilebilirlik tedbirlerinin alınması büyük önem taşıyan bir gerekliliktir (Demirkan, 2015).

Yeşil alanların dağılımı; doğal alanlarla ilgili özellikler, peyzaj strüktürü, akarsular, toprak, su yüzeyleri, relief, vejetasyon, iklim ve kentin görünümü ile ilişkilidir (Dil, 2004). Peyzaj planlamasının öncelikli hedefi mevcuttaki doğal yapıyı korumak ve bunun sürdürebilirliğini sağlayabilmek olduğunda doğal yapıya uygun olarak tasarlanmış planlar yörenin doğal yapısına uygun ve çevresiyle uyumlu peyzaj portresi sergiler. Arazinin topografyası, arazide bulunan su öğeleri, bitki türleri, kaya grupları gibi doğal öğeler yeşil alan planlamasına giren öğelerdir.

Kentsel alanlarda yaşam, nüfusun hızla artması, kentleşmenin plansız olması, çevrenin gereksinimlere cevap verememesi, sosyal ve ekonomik sorunların artması gibi birçok nedenden etkilenmektedir. Bu nedenler kentsel yaşam kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır. Yeşil alanlar ise kentlerde yaşam kalitesini arttıran en önemli unsurlardır. İnsanları fiziksel ve zihinsel olarak olumlu yönde etkileyen yeşil alanların oluşturulması ve korunmasıyla kaliteli bir yaşam elde edilebilir. Yeşil alanların fonksiyonel yönden zenginliği, yeşil alanın görselliği çekiciliği, estetikliği, kişi başına düşen yeşil alan miktarı ve donatı elemanları yeşil alanın kalitesini arttıran unsurlardır. Bunların dışında düzenli bir şekilde yapılan bakım ve bu alanlardan faydalanan halkının yeşil alanları koruma bilinci de yeşil alan kalitesini arttırabileceği gibi sürdürülebilirliğini de olumlu yönde etkiler (Aytatlı, 2013).

(24)

Canlıların yaşamlarının sürdürebilmesi için gereksinim duydukları temel ihtiyaçlarını yaşadıkları ortamdan karşılayabilmesini yaşanabilirlik ilkesi olarak tanımlayabiliriz. Yaşanabilir bir çevre; çevresel problemlerin kontrol altında olduğu, iklimsel özeliklere göre tasarımın yapıldığı, kullanıcı konforunun sağlandığı ve güvenli olan çevre olarak nitelendirilen yaşanabilir bir çevrede engelli, sakat ve yaşlıların da dikkate alınması gerekir. Yaşanabilir ortamlar güvenilir, gereksinimlere cevap veren, problemleri çözülmüş, sağlıklı, düzenli ve kaliteli ortamlardır. Yeşil alanların da yaşanılabilir olması çevresindeki faydalanacak insanların, mutlu, rahat ve huzurlu bir şekilde faydalanmasını sağlar (Aygün, 2005).

Karakter, bir şeyin kendine özgü olduğunu ifade eder. Yeşil alanları çekici kılan bu özellik bir alanın veya mekânın diğer alanlardan ayırt edilmesini sağlayarak insanların merak duygusunu arttırır. Bulunduğu yerin doğal güzelliklerine, tasarımcının hayal gücüne ve insanların yaşayış biçimlerine göre şekil alan yeşil alan karakteri planlamanın önemli bir öğesidir. Ülkelere, bölgelere hatta her kente göre farklılıklar göstererek çeşitlilik ortaya çıkarır. Alanlara yüklenen farklı karakterler mekânın kendine özgü kimliğinin oluşmasını sağlar. Bunun sonucunda yeşil alanların kullanıcılar tarafından rahat bir şekilde algılanması sağlanmış olur.

Yeşil alan planlaması yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli ilkelerden biri de uygunluktur. Alanın kalıcı olması için bir şeye ait olmak veya uyum içerisinde bulunuyor olmak o noktayı kalıcı kılar. Bir yeşil alanın kalıcılığı ve sürekliliği için hem bulunduğu ortama uygun olması hem de içinde bulundurduğu güzelliklerin, aktivitelerin insanlara ve çevreye uygun olması gerekir. Planlamada alanın uygunluğunun sağlanabilmesi için yörenin yapısının, çevresel elemanların, kullanılacak donatı elemanlarının, insanların yaşam tarzlarının ve alana yüklenecek fonksiyonların iyi bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Yeşil alanın bulunduğu yere uygun olması oraya gelen kişilerde memnuniyet duyulmasını sağlar.

Yeşil alan çevresinde yaşayan veya oradan faydalanacak bireylerin mekânın yönetim, yenilenme, tasarım ve bakım aşamalarına katılması oldukça önemlidir. Proje oluşurken veya uygulama sonrasında halkın organizasyonlara katılımı insanlarda sahiplenme duygusu oluşturarak etkin kullanımı sağlar (Aygün, 2005).

Toplum içinde ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan farklılık gösteren bireylerin olması farklı mekân kullanımlarını oluşturmaktadır. Çeşitlilik ölçüsüne dikkat edilmek şartıyla bireylere seçim özgürlüğü sağlayarak farklı deneyimler elde etmesi sağlanır.

(25)

Yeşil alanların planlamasında kullanılacak öğelerin çeşitliliği alanın doğal ve kültürel zenginliğinden olumlu yönde etkilenir. Aynı zamanda zengin yapı sayesinde bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliği de doğrudan etkiler. Kentsel mekânlarda bulunan yeşil alanların istenilen işlevleri veya fonksiyonları yerine getirebilmeleri açısından planlama ve tasarım aşamalarında bahsedilen ilkelere dikkat edilmelidir (Kömür ve Ardalı, 2018).

1.2.3. Yeşil Alanlara İlişkin Standartlar

Ülkemizde kentsel yerleşmelerde halkın yaşamını sürdürdüğü mekânları, çalıştığı yerleri, farklı zamanlarını geçirdiği fonksiyon alanlarını tasarlamak, düzenlemek ve bu alanları birbiriyle ilişkilendirmek için imar planlama eylemleri yapılmaktadır. Bu planlar 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarıdır. Sağlıklı bir çevre yaratabilmek için ise tüm bu planların kentin doğal, toprak ve alt yapı özelliklerini, sosyal, tarihi, arkeolojik, turistik, ekonomik, çevre koşullarını göz önüne alarak yapılması gerekir (Kart, 2008).

İmar planlarının yapımında ve kentsel tasarıma yön vermesi bakımından önemli olan yeşil alan standartları, hangi nicelik ve nitelik yeşil alan gereksinimi olduğuna karar vermekte son derece etkilidir (Sandal ve Karademir, 2014).

Kişi başına düşen m2 (alan) olarak tanımlanan yeşil alan standartlarının saptanmasında,

kentin fiziksel çevre özellikleri kadar ekonomik faktörler, sosyo-kültürel faktörler, gereksinimler ve kullanım yoğunluğu da önemli olmaktadır. İhtiyaçlar bireyden bireye farklılık göstermekte bu da kullanım yoğunluğunda değişkenliğe neden olmaktadır (Yıldızcı, 1982).

Yeşil alan standartları, ülkeden ülkeye olduğu gibi ülkedeki şehirler arasında da değişebilen bir olgudur. Standartlardaki farklılıkların oluşmasında kentlerin doğal, fiziki, kültürel yapı yönünden çevresindeki diğer alanlardan potansiyel açısından farklı karakterli olması ve kentliye dair demografik özelliklerin farklı olmasıyla kentsel yeşil alan ihtiyaçlarının da çeşitlilik göstermesi neden olmaktadır. Tüm ülkelerde planlama çalışmalarında rekreasyonel normların belirlenmesi zorunlu olmuş, kendi koşullarına uygun standartlar geliştirmiş ve de uygulamaya koymuştur (Önder ve Polat, 2012).

Ülkemizde kentlerin planlama sürecinde kişi başına belirli büyüklükte yeşil alanın ayrılmasını sağlayan yasal mevzuat, imar yönetmelikleri ve imar planlarıdır. Türkiye’deki kentler için 02.09.1999 tarih ve 23804 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan

(26)

‘İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmelik’ hükümlerine göre; kentsel alanlarda kişi başına düşen yeşil alan değeri en az 10 m2, belediye ve

mücavir alan sınırları dışında ise kişi başına en az 14 m2 olarak belirlenmiştir.

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (BİB) ölçülerine göre kentsel alanlarda kişi başına düşen 10 m2 yeşil alanın yeşil alan türlerine göre dağılımı komşuluk ünitesi düzeyinde 1,5 m2/kişi çocuk oyun alanı, mahalle ve semt düzeyinde 2 m2/kişi spor alanı, 3 m2/kişi mahalle parkı, kent düzeyinde 3,5m2/kişi kent parkı olması gereklidir (Önder ve Polat, 2012).

Gelişmiş ülkeler ve birçok araştırmacı için yeşil alanların, miktarından çok, nerede ve ne nitelikte olduğu önemlidir. Fakat ülkemizde hala tartışılmakta olan konu yasalarda belirtilen belediye sınırları içinde kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarının 10 m2/kişi standardına ulaşıp ulaşmadığıdır. Kişi başına düşen aktif yeşil alan miktarının tespit edilmesi bilimsel birçok çalışmaya konu edilmiş ve kişi başına düşen mevcut aktif yeşil alan miktarının standartları sağlayamadığı görülmektedir. Bununla beraber kentsel yeşil alan kullanımı bakımından birbirinden farklı özellikler taşıyan tüm kentlerde aynı normun uygulanması yanıltıcı sonuçlara neden olabilir (Önder ve Polat, 2012).

Gelişmiş ülkelerdeki kentsel yeşil alanlar, planlı gelişim ve sağlıklı çevre oluşumunu sağlama amacı ile kentin çevresinde tampon bölge ya da yeşil kuşak olarak kullanılmakla beraber yeşil alan planlama çalışmaları incelendiğinde, hem alansal hem de kişi başına düşen değerler bazında, geri kalmış ülkelere göre oldukça yüksek düzeyde çıkmaktadır (Ersoy, 1994).

Türkiye ve yurtdışında uygulanan yeşil alan normlarını gösteren Çizelge 1.1’e göre Avrupa kentlerindeki değerler ülkemiz standartlarına göre yüksektir.

Yeşil alanların kentte fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri, bu alanların nicelik ve nitelik olarak yeterli olmasıyla beraber kullanıcıların oturdukları bölgelere yakın ve kolay ulaşılabilir olmalarına da bağlıdır. Yeşil alanların normlarının belli olması bu alanlarda kullanılabilirliğe ait değerlendirmelerin yapılmasına imkân sağlamamaktadır. Kentsel yeşil alanların kent içerisinde ulaşılabilirlik mesafesi içerisinde orantılı olarak dağılması, halkın rekreasyonel ihtiyaçlarının sağlanması ile yakından ilişkilidir. Kent insanının ulaşılabilirliği kolay olan aktif yeşil alanlar sayesinde fiziksel aktivitesinin artması sağlanmaktadır. Ulaşılabilirlik standartları, farklı büyüklük ve rekreasyonel aktiviteye sahip kentsel yeşil alanların, hizmet ettikleri kent birimine göre değişmektedir (Gökyera ve Bilgili, 2014).

(27)

Çizelge 1.1. Türkiye ve yurtdışında uygulanan yeşil alan normları (m2/kişi ), (Uz, 2005).

ÜLKELER Kent Yakını Yeşil Zon Kent Parkı Mahalle ve Semt Parkları Çocuk Oyun Alanları Spor Alanları Toplam İsveç 48.1 23.8 - 5.6 10 87.5 ABD 60 13-20 3.9 - - 77-84 İngiltere 8 40 20 - 10 78 İtalya 18 11.6 5.5 3.2 7.5 45.8 Hollanda 30 9 - - 6.5 45.5 Polonya 17.5 5.3 15 - 7.5 45.3 Fransa 10 10 4.2 3.5 8 35.7 Türkiye - 3.5 2 1.5 3 10

Ulaşılabilirlikle ilgili yapılan birçok çalışmada kentsel yeşil alanların çeşitlerine göre en uygun ulaşım ve yürüme mesafeleri şöyle olmalıdır:

• Çocuk oyun alanlarına ulaşım mesafesi 400 metre (m), yürüme süresi 10 dakika, • Semt-mahalle parklarına ulaşım mesafesi 800 m, yürüme süresi 20 dakika

• Kent parklarına ulaşım mesafesi 1200 m, yürüme süresi 30 dakika (Manlun, 2003; Altunkasa, 2004; Aydemir, 2004).

1.2.4. Yeşil Alan Büyüklüğünü Etkileyen Faktörler

Yeşil alan normlarının belirlenmesinde dikkat edilmesi gereken diğer bir durum ise kente dair özelliklerin detaylı olarak araştırılmasıdır. Kente ait mevcut durum, kentin gelişme eğilimleri ve karakterine ait elde edilen veriler standartların oluşturulmasında ve yeşil alanların homojen dağılımında bir basamak görevi gördüğü yapılan araştırmalar sonucunda belirlenmiştir. Bununla beraber ekonomik yapı, yerleşmelerinin gelişmişlik düzeyi, turizm potansiyeli ve sanayileşme durumu gibi özellikler kentsel yeşil alan ihtiyacında ve fonksiyon çeşitliliğinde değişikliğe yol açmaktadır. Kentte ihtiyaç duyulan yeşil alanların çeşidinin ve miktarının tespit edilmesinde, kentte yaşayanların ihtiyaçları ve özellikleri belirlenerek değerlendirme yapılması daha işlevsel yeşil alan hizmeti sağlamaktadır (Aksoy, 2001).

Günümüz kent insanının, yaşam şekline uygun yeşil alanların, tercih edilmesinde ve standartlarının belirlenmesinde etkili olan etmenler, aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir

(28)

(Şahin ve Barış, 1998).

Gereksinimler: Kent içerisinde yaşayan halkın sosyo-ekonomik yapısı gereksinimlerini belirler ve yeşil alanlardan beklentiler ise de kişilerin yaşlarına, eğitimlerine, gelir düzeylerine, sahip oldukları mesleğe ve boş zaman durumlarına bağlı olarak değişmektedir.

Nüfus: Kent içindeki yeşil alanların ölçüsü ve dağılımının belirlenmesi, nüfusu ve nüfusun kent içindeki dağılımı ile yakından ilişkili olup son derece önemlidir. Kentsel yeşil alan yeterliliğinin belirlenmesinde kullanılan yöntemler arasında en çok nüfus faktörü etkili olmakla beraber ülkemizde de yeşil alan normunun belirlenmesinde kişi başına düşen yeşil alan miktarı baz alınmaktadır (Önder, 1997).

Yeşil alanların normları ve dağılımları belirlenirken kentin mevcut nüfus verisi yanında gelecekteki nüfus artışının da göz önünde bulundurulması önemli olup sistemin sürekliliğini sağlayacaktır (Güven, 1992).

Kentin Karakteri: Yeşil alan standartların saptanmasında etkili olan diğer konular ise kentin boyutu, coğrafi durumu, kişiliği ve iklimi gibi özellikleri de denilebilir. Her ülkede bu özelliklerin farklı olmasından dolayı yeşil alan standartları da değişmektedir (Karakoç, 1996). Kentlere karakter veren etmenler (Gedikli, 1998);

• Kentin bulunduğu arazi yapısı,

• Kentteki yerleşimin olduğu alanın biçimi, • Kentin coğrafi konumu,

• Kentin kullanım özelliği,

• Kentin iklimsel özellikleri ve iklime bağlı olarak değişen fiziksel özellikler, • Kent toprağı sınınfları ve kullanım yoğunluğu,

• Kentin gelişim modeli kent karakterlerinin oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Kullanım Yoğunluğu: Standartların saptanmasında kullanılan diğer bir konu ise çevre halkın yeşil alanları kullanım yoğunluğu olmakla beraber bu yoğunluk aktivite çeşitliliğine göre farklılık göstermektedir (Güven, 1992).

Özetle kentlerin dengeli fiziksel bir yapıda, yeterli miktarda homojen dağılmış, ulaşılabilir yeşil alan büyüklüğünde ve gerekli alansal düzenlemelere sahip olmaları gerekir.

(29)

1.3. KENTSEL YAŞAM KALİTESİ

Çalışmanın bu başlığı altında, kentsel yaşam kalitesi ile ilgili kavramsal ve teorik açıklamalar yer alacaktır. Bu kapsamda ilk olarak, genel anlamda yaşam kalitesi ele alınacaktır. Sonrasında, yaşam kalitesinin mekân boyutu içinde önemli bir yer tutan kentsel yaşam kalitesi kavramı ve önemi, kentsel yaşam kalitesinin Türkiye’de tarihsel gelişimi kentsel yaşam kalitesinin ölçümüne ilişkin göstergeler ile beraber farklı yaklaşımlar ele alınarak detaylı olarak incelenecektir.

1.3.1. Yaşam Kalitesi Kavramı

Modern hayatın gelişimi ve toplumların çağdaşlaşmasıyla gündeme gelen bir kavram olan yaşam kalitesi kavramı, ekonomik ve sosyal politikalar üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Yapılan araştırmalar neticesinde teknolojinin ilerlemesi ve gelir seviyesinin yükselmesiyle birlikte, zenginliğin yaşam kalitesinin tek başına bir göstergesi olmadığını; sosyal ve mekânsal faktörlerin de kişilerin yaşam kalitesinde oldukça etkili olduğunu göstermektedir. 1970 yıllardan beri bilimsel anlamda araştırılan "yaşam kalitesi", çok boyutlu bir kavram olması sebebiyle, sağlık, şehir planlaması, politik, ekonomik ve sosyal gibi pek çok alanda konu olmaktadır (Boylu ve Paçacıoğlu, 2016). Tarihsel kökenleri Antik Yunan filozoflarına kadar giden yaşam kalitesi kavramı bağlantılı olduğu iyi yaşam, mutluluk, yaşamın gayesi gibi konular ile her zaman düşünürlerin ilgisini çekmiştir. Kökeni çok eskilere dayanan bu kavram bulunduğu çağa göre farklı şekillerde yorumlana gelmiştir. Zira yaşam kalitesine ilişkin ifade edilen düşünceler evrensel olmadığından çeşitli kültürlere sahip farklı şehirler için değişiklik göstermiştir. Dolayısıyla bu kavram üzerinde uzlaşılan tek bir tanım olmayıp, araştırmacılara her daim dinamik bir içerik sunmuştur (Tekeli, 2010).

İnsan hakları konusunda yaşanan gelişmeler ile birlikte, politik kararların alınmasında önemli bir gösterge olan yaşam kalitesi terimi ilk olarak Long’un 1960 senesinde yayınladığı “On the Quantity and Quality of Life” isimli makalesinde geçmekte ve toplumların ulaşmayı amaçladığı evrensel bir hedef olmuştur. Geniş anlamlar içeren yaşam kalitesi terimi farklı meslek disiplinleri tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda farklı yöntem ve bakış açısı ile ele alındığından tek bir tanımı bulunmamaktadır (Bilir, Özcebe, Vaizoğlu, Aslan, Subaşı, Telatar, 2005).

“Yaşam Kalitesi” kavramı, Avrupa’nın güncel literatüründe temel olarak bir insan topluluğunun ekonomik durumu, yaşam çevresi, eğitim ve iş olanakları, aile yapısı

(30)

sosyal yaşama katılım ve sağlık durumu gibi ölçülebilen nesnel koşullar ve bu topluluktaki insanların yaşam kalitelerine ilişkin olumlu veya olumsuz öznel düşünce ve duyguları tarafından şekillenen bir olgu olarak ifade edilmektedir (Tağmat, 2007). Yaşam kalitesi, yaşamdan elde edilen tecrübelerle ortaya çıkan ve bu tecrübelerle bireyin yaşamında kendisini öznel olarak iyi hissetmesi hali olarak tanımlamıştır (Öksüz ve Malhan, 2005).

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre bireyin yaşam kalitesi, psikolojik durumu, fiziksel sağlığı, sosyal ilişkileri, özgürlük seviyesi ve yaşadığı çevrenin özellikleriyle etkileşimleri gibi çok sayıda faktörle şekillenen karmaşık ve geniş bir kavramdır (Ceylan, 2007).

Yaşam kalitesi, bireylerin biyolojik durumları, yaşam biçimleri, ilişkileri ve içinde bulundukları çevrenin nicel ve nitel değerlerinin toplamı olarak tanımlanabilir (Şeker, 2011).

Farklı bakış açılarına rağmen genel olarak değerlendirdiğimizde tüm tanımlamalardaki ortak nokta insanlar ve yaşam çevresi arasındaki ilişkiyi ifade eden onun öznel değerlendirme sistemidir (Tekeli, 2010).

1960’lı yıllardan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ortaya çıkan yaşam kalitesi yaklaşımı, günümüzde bütün çağdaş toplumların ve Avrupa Sosyal Modeli’nin hedefi haline gelmiştir. Avrupa Birliği’nin (AB) sosyal politikaya ilişkin temel hedefi “yaşam koşullarının iyileştirilmesi ile birlikte Avrupa toplumunun yaşam kalitesini yükseltme” olarak tanımlanabilir. İnsanlar için kaliteli bir yaşam sürme modern dünyada bir hedef değil, herkes için bir hak (çevre, yaşam kalitesi, sağlık, eğitim, konut, güvenlik hakkı vb.) yöneticiler için ise sağlanması zorunlu bir durumdur. Yaşam kalitesine ait her biri oldukça önemli olan bu haklar bir bütünlük içerisinde sağlanmalıdır. Bu haklardan bir tanesinin dahi yetersiz olması durumunda kişilerin yaşam kalitesi olumsuz etkilenmektedir (Sapancalı, 2009).

Yukarıda belirtilen tanımlar değerlendirildiğinde yaşam kalitesi ile ilgili aşağıdaki genel görüşler elde edilmektedir (Türksever, 2001).

• Yaşam, ekonomik, sosyal, psikolojik ve fiziksel olmak üzere çeşitli çevrelerden oluşmakta ve yaşam kalitesi de bu çevrelerin ayrı ayrı kalitelerinin birbirleriyle etkileşiminden ortaya çıkan bir bileşkedir (Şekil 1.1).

(31)

Şekil 1.1. Yaşam kalitesi değişkenleri (Türksever, 2001).

• Çoğunluka öznel ve nesnel göstergelerden söz edilsede yaşama ait verilerin algılanması gerekliliği ve bu nedenle de öznel değerlendirmelerin yapılması genel kabul görmektedir.

• Yaşam kalitesi bileşenleri ülkeden ülkeye ve de kültürden kültüre değişebilir. • Yaşam kalitesi çok boyutlu, geniş bir kavramdır.

Yaşam kalitesi kavramı toplumların ve kişilerin iyilik hali seviyelerini tanımlamak için kullanılan yaşamın tüm alanlarını içine alan, çok boyutlu ve dinamik bir kavramdır. Bu kavramının özünü oluşturan hoşnutluk sadece ekonomik terimler ile açıklanamaz. Çünkü; sağlık, çevre, mekân, sosyal ilişkiler, psikoloji gibi farklı boyutları da içerir. Dolayısıyla kişinin içinde yaşadığı aile ortamı, apartman, mahalle ve kent, yaşam kalitesini etkileyen faktörler olmakla beraber yaşamını veya zamanını geçirdiği bu mekânlardan hoşnutluğu da yaşam kalitesini belirlemektedir. Yaşam kalitesi kavramının temelde iki boyutlu olduğu hakkında genel bir uzlaşma vardır:

• Kişinin hayatından hoşnut olmasını sağlayan içsel mekanizmalar,

• İçsel mekanizmayı tetikleyen dışsal koşullardır (Tekeli, İ., Güler, Ç., Vaizoğlu, S., Algan, N. ve Dündar, K., 2004).

Yaşam kalitesi konusunda en fazla değinilen konulardan ikisi sağlık ve mekân boyutudur. DSÖ’nce; ruhi, fiziki ve sosyal tam iyilik hali olarak nitelendirilen sağlık; bu tanım neticesinde yaşamın ve yaşam kalitesinin tamamını kapsar hale gelmektedir (Tekeli, 2002). EĞİTİM SAĞLIK EKONOMİ ULAŞIM ÇEVRE SOSYAL YAŞAM DEMOGRAFİK YAPI YAŞAM KALİTESİ

(32)

Konut, mahalle, kent ya da bölge ölçeğinde yaşam kalitesinin araştırılması ise mekân boyutu içinde konu olmuştur. Bunların içerisinden ise en çok araştırılan çalışma ölçeği kent olmuştur. Yaşam kalitesinin mekân boyutuna ilk defa Perloff’un (1969) araştırmasında değinilmiş ve kentsel mekânlardaki kişilerin yaşam kalitesinin doğal ve fiziki çevrenin karşılıklı etkileşmesiyle tespit edildiği üzerinde durulmuştur. 1980 yılından sonra yapılan çalışmalar artmış ve önem kazanmıştır. Yapılan araştırmalarda genellikle, istatistik analiz yöntemleri kullanılarak; yaşamdan memnuniyeti etkileyen faktörler tespit edilmeye, kentler arası karşılaştırmalar yapılmaya ve farklılaşan yaşam koşullarına göre kişilerin kentsel yaşamdaki tercihlerinin belirlenmesine çalışılmaktadır (Gürel Üçer, 2009).

1.3.2. Kentsel Yaşam Kalitesi Kavramı

Kentleşmenin dünyadaki hızlı artışı sonucunda insanların önemli bir kısmı kentlerde yaşamaya başlamıştır. Dolayısıyla şehirlerdeki yaşam kalitesini küreselleşmenin en önemli sorunlarından biri haline getirmiştir. Yaşanılabilirlik kavramı ile bağlantılı olarak son yarım yüzyıl içinde araştırmacıların gündemine giren bir diğer kavram “kentsel yaşam kalitesi”dir. Bu kavram ilk olarak 1960’larda Sosyal Göstergeler Hareketi (Social Indicators Movement) içerisinde ortaya çıkmış ve sosyal ve ekonomik iyilik ile bireysel ve toplumsal iyilik arasındaki ilişkilere dair varsayımları sorgulamayı hedeflemiştir (Tekeli vd., 2004).

1960’lı senelerden itibaren yaşam koşulları olarak adlandırılan birçok konuyu kapsayan yaşam kalitesi kavramı üzerine yapılan çalışmaların fazla oluşu ve kentleşme olgusunun hız kazanması yaşam kalitesi ve kent kavramlarını bir araya getirmektedir. Kentsel yaşam kalitesi, kentte yaşayan insanların ihtiyacı olan tüm koşulların arz ve talebi arasındaki oran olarak açıklanabilir (Yıldız, 2007).

Yaşam kalitesini, bireyin hayatından memnun olması, kendini huzur içinde hissetmesi olarak ifade edersek; kentsel yaşam kalitesi de modern kent ve çevre standartlarının kentlerde oluşturulmasını; kentli haklarının uygulanmasını, kentte yaşayan kişilerin ihtiyaçlarını karşılayabilme, kişinin iyi hissedeceği kentsel koşulların varlığını ifade eder (Torlak ve Yavuzçehre, 2008).

Kentsel yaşam kalitesi, sadece gerekli standartların sağlanmasıyla gerçekleştirilebilen bir kavram değildir. Burada asıl önemli olan kentli haklarının herkese sağlanmış olmasıdır. Bu bağlamda, kentsel yaşam kalitesi kavramını, bir ülkede değerlendirmek ve yorumlamak oldukça zordur. Mimarlar, şehir plancıları, çevre sorunları ile ilgilenenler

(33)

ve yerel yönetim uzmanları tarafından son yıllarda yapılan çalışmalarda yaşam kalitesi bileşenleri tanımlanmaya çalışılmış ve geliştirilmiş indekslerle şehirler ve ülkeler gibi coğrafi alanlar karşılaştırılmıştır. Yani bu durumda kentin kalitesini, kentsel mekânları kullanan bireyler tarafından çeşitli fonksiyonları sonucunda değer bulan yaşam kalitesi bileşenleri belirlemektedir. Şekil 1.2’de kentsel yaşam kalitesinden bahsedildiğinde ilk akla gelen fiziksel çevre, ekonomik çevre ve sosyal çevre kalitesine yönelik bileşenler gösterilmiştir (Ülengin, B., Ülengin, F. ve Güvenç, 2001).

Şekil 1.2. Kentsel yaşam kalitesinin hiyerarşik yapısı (Ülengin vd., 2001).

Ekonomik çevre kalitesi hayatın devam etmesi için gerekli olan satın alma gücü gibi özellikleri ifade edilirken; Sosyal çevre kalitesi yaşam tarzı, gereksinim duyulan temel hizmetlere ulaşılabilirlik, güvenlik, gönüllülük esasına dayalı toplumsal faaliyetler, yaşanılan ortama ait olma duygusu vb. özellikler ile ifade edilir. Fiziksel çevre kalitesi ise kentlerdeki altyapı ve belediye hizmetleri, yeşil alan varlığı, ulaşım, doğal ve tarihi değerlerin korunması, yaşam çevresinin kalitesi, kültürel aktiviteler, rekreasyon alanlarının varlığı gibi özellikler ile ifade edilebilir ve kentsel alanların kalitesi öncelikli olarak fiziksel çevredeki unsurların kalitesiyle ölçülmektedir (Emür ve Onsekiz, 2007).

KENTSEL YAŞAM KALİTESİ

FİZİKSEL ÇEVRENİN KALİTESİ *Bina Düzeni *Konut Tipi *Yeşil Alanlar *Rekreasyon Alanları *Altyapı ve Belediye Hizmetleri SOSYAL ÇEVRENİN KALİTESİ *Eğitim Hizmetlerinin Kapsamı *Eğitim Hizmetlerinin Ücreti *Sağlık Hizmetlerinin Kapsamı * Sağlık Hizmetlerinin Ücreti *Kültürel Aktiviteler ve Eğlence *Güvenlik EKONOMİK ÇEVRENİN KALİTESİ *Yaşam Masrafları *Memnun Edici Bir İş Bulma Fırsatı *Konaklama Masrafları ULAŞIM VE İLETİŞİMİN KALİTESİ *İletişim İmkanları *Toplu Ulaşım İmkanları *Trafik akışı

Referanslar

Benzer Belgeler

Yüzey ısı adaları (surface heat island - SHI) ve normalize edilmiş bitki indeksi farkı (NDVI) değerleri uzaktan algılama yön- temi ile saptanmış, sıcaklık bağımlı

Yet, it is not easy to diagnose Munchausen by Proxy Syndrome immediately since the caregiver is mostly the mother of the victim child and she is naturally considered

Biometric screenings take a step further in this classification by detecting nonconventional hazards such as health indicators and diseases, which not only can affect the

İstanbul’da yeşil alan kullanım düzeyi ele alındığında, planlı ge- lişmiş ve orta yoğunluklu konut alanlarında, hem konut çev- resindeki ve yürüyerek

Kentlerde planlama çalışmalarının başarılı olabilmesi için önemli bir planlama aracı olan açık ve yeşil alanlar, kentsel mekân organizasyonunda doluluk ve boşluk

Küresel ısınmayla mücadeleyi nihayet gündemine alan hükümet, kuraklığa karşı suyun daha etkin kullanımı ve bilinçlendirme ba şta olmak üzere bir dizi önlem

Nitekim ü lkede ilk kez yapılan halk oylaması sonuçları askeri müdahale öncesi DP’ye telgraflarda yer verilen hususlar konusunda desteğini esirgemeyen Tire’de

Stehouwer ve diğerleri parti büyüklüğü problemine fazla mesaide üretim maliyetlerini de dahil ederek bir YSA çalışması yapmışlardır.18 Gaafar ve Choueiki parti