• Sonuç bulunamadı

Gelişimsel Kalça Displazili Bireylerde Core Stabilizasyon Eğitiminin Yürüyüş, Denge, Kas Kuvveti, Fonksiyonlar, Hareket Korkusu ve Yaşam Kalitesi Üzerine Olan Etkilerinin İncelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gelişimsel Kalça Displazili Bireylerde Core Stabilizasyon Eğitiminin Yürüyüş, Denge, Kas Kuvveti, Fonksiyonlar, Hareket Korkusu ve Yaşam Kalitesi Üzerine Olan Etkilerinin İncelenmesi"

Copied!
206
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİLİ BİREYLERDE

CORE STABİLİZASYON EĞİTİMİNİN

YÜRÜYÜŞ, DENGE, KAS KUVVETİ, FONKSİYONLAR,

HAREKET KORKUSU VE YAŞAM KALİTESİ

ÜZERİNE OLAN ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Dr. Fzt. Esra ATEŞ NUMANOĞLU

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı DOKTORA TEZİ

ANKARA 2019

(2)
(3)

T.C.

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİLİ BİREYLERDE

CORE STABİLİZASYON EĞİTİMİNİN

YÜRÜYÜŞ, DENGE, KAS KUVVETİ, FONKSİYONLAR,

HAREKET KORKUSU VE YAŞAM KALİTESİ

ÜZERİNE OLAN ETKİLERİNİN İNCELENMESİ

Dr. Fzt. Esra ATEŞ NUMANOĞLU

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı DOKTORA TEZİ

TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Filiz CAN

ANKARA 2019

(4)
(5)
(6)
(7)

TEŞEKKÜR

Mezuniyetimden itibaren elimden tuttuğu, her yıldığım anda yanımda olduğu, mesleğime olan bilime olan inancımı öğrenme hevesimi körüklediği, insanlara ve hastalara yaklaşımı öğrettiği, her biri tecrübe kokan emek kokan tekniklerini, yöntemlerini ve bilgilerini paylaştığı, vizyonu ile önümü aydınlattığı ve sadece iyi günlerimde değil kötü günlerimde de gece ve gündüz yanımda olarak, dert ortağım olup, bir hocadan bir danışmandan çok ailem olduğu için çok değerli hocam, ömür boyu danışmanım sevgili hocam Prof. Dr. Filiz CAN’ a teşekkür ederim.

Tez çalışmam ve klinik çalışmalarımda beni destekleyen ve hep mütevazilik ve içtenlikle yardımcı olan sorumlu hocam Prof. Dr. Bülent ERDEMLİ’ ye,

Yüksek lisans dönemimde danışmanlığımı yaparak doktora da katkılarını esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Zafer ERDEN’ e ve ortopedik rehabilitasyon ailesinde tezim sürecince desteği ve ilgisi için sayın hocam Doç. Dr. Gürsoy COŞKUN’ a,

Araştırmamız için imkanlarını ve bilgilerini benimle paylaşan sayın hocalarım Prof. Dr. Türkan AKBAYRAK’ a ve Doç. Dr. Semra TOPUZ’ a, desteği ile hep yanımda olan Dr. Fzt. Aynur DEMİREL’ e,

Akademik ve klinik hayatımda desteklerinden her daim yararlandığım, her derdime her sevincime ortak mesai arkadaşım Uz. Fzt. Asude ARIK’ a, ortopedik Rehabilitasyon Ünitesi’ndeki çok sevgili çalışma arkadaşlarım Uz. Fzt. Ayşenur KARAMAN, Uz. Fzt. Kübra CANLI ve Uz. Fzt. Tolgahan YILDIZ’ a,

Doktora sürecim ve tez sürecim boyunca yanımda olup beni destekleyen ve yol gösteren sevgili kayınpederim, sayın hocam Prof. Dr. Numan NUMANOĞLU’ na, kariyerimi bir nevi borçlu olduğum, gözümün arkada kalmasına izin vermeyen, değerli kayınvalidem Nesibe NUMANOĞLU’ na, doktora boyunca desteğini esirgemeyen eşim Tolga NUMANOĞLU’ na

Tüm hayatım ve tüm öğrencilik hayatım boyunca dün yanımda olmuş, bugün yanımda olan ve yarın da hep yanımda olacaklarını bildiğim anneme, babama ve kardeşime,

Hayatımdaki her şeyi anlamlı kılan çok olan ödevlerime ve çalışma sürecime tahammül gösteren canım oğlum KAAN’ a teşekkür ederim.

(8)

ÖZET

Ateş Numanoğlu E. Gelişimsel Kalça Displazili Bireylerde Core Stabilizasyon Eğitiminin Yürüyüş, Denge, Kas Kuvveti, Fonksiyonlar, Hareket Korkusu ve Yaşam Kalitesi Üzerine Olan Etkilerinin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Programı, Doktora Tezi, Ankara, 2019. Bu çalışma gelişimsel kalça displazili (GKD) erişkin bireylerin fizyoterapisinde konvansiyonel fizyoterapi (KF) tedavi yöntemine ek olarak kullanılan Core Stabilizasyon (CS) eğitiminin ağrı, basınç-ağrı eşiği, kalça eklem hareket genişliği, kas kuvveti, denge ve yürüme parametreleri, kalça fonksiyonları, hareket korkusu ve depresyon düzeyi üzerindeki etkilerini incelemek amacı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya GKD tanısı almış yaşları 20-60 yıl arasında değişen toplam 16 birey dahil edilmiştir. Bireyler KF Grubu (n=8) ve CS Grubu (n=8) olarak ikiye ayrılmıştır. Her iki gruba haftada 3 gün, 6 hafta süre ile klasik fizyoterapi (hotpack, germe-gevşetme teknikleri ve kuvvetlendirme eğitimi) uygulanmış; CS Grubuna bunlara ek Core Stabilizasyon eğitimi uygulanmıştır. Gruplardaki bireylerin tedavi öncesi ve 18 seanslık tedavi sonrası fiziksel özellikleri sorgulanmış; ağrı şiddetleri (Sayısal Analog Skalası), basınç-ağrı eşikleri (algometre) eklem hareket açıklıkları (gonyometre), kas kuvvetleri (dijital dinamometre), denge (Bertec) ve yürüme (GaitRite) parametreleri değerlendirilmiştir. Ayrıca bireylerin kalça fonksiyonları “Harris ve HOS Kalça Skorları” ile, yaşam kaliteleri “Nothingham Sağlık Profili” ile, hareket korkuları “Tampa Kinezyofobi Ölçeği” ile, depresyon düzeyleri “Beck Depresyon Envanteri” ile sorgulanmıştır. Tedavi sonrası her iki grupta değerlendirilen tüm parametrelerde anlamlı gelişmeler görülmüştür (p≤0,10). Grupların birbiri ile karşılaştırılmasında ise bazı bölgelerden alınan basınç ağrı eşik şiddeti (İliopsoas, rektus femoris, priformis, gluteus medius kasları, iliotibial bant ve addüktör tendon); internal rotasyon hareket açıklığı, kalça fleksör, abdüktör, eksternal rotatör kas kuvveti; denge ile ilgili stabilizasyon limiti ve Harris Kalça Skoru CS Grubu lehine anlamlı bulunmuştur (p≤0,10). Sonuç olarak basınç-ağrı eşik şiddeti ve denge üzerine daha etkili olması, kalça kaslarında kuvveti daha fazla arttırması ve kalça fonksiyonlarında daha fazla gelişme sağlaması nedeni ile GKD’ li bireylerin rehabilitasyonunda KF uygulamalarına ek olarak CS eğitimi uygulanmasının tedavinin etkinliğini arttıracağı sonucuna varılmıştır.

(9)

ABSTRACT

Ateş Numanoğlu E. Investigation of the Effects of Core Stabilization Training on Gait, Balance, Muscle Strength, Functions, Fear of Movement and Quality of Life in Individuals with Developmental Hip Dysplasia. Hacettepe University Graduate School Health Sciences, Department of Physical Therapy and Rehabilitation Doctor of Philosophy Thesis, Ankara, 2019. This study was aimed to determine the effects of conventional physiotherapy added Core stabilization training in patients with developmental hip dysplasia (DHD) on pain, pressure pain threshold, hip joint range of motion, muscle strength, balance, gait, function, kinesiophobia and depression levels. Sixteen patients aged between 20 to 60 years who identified with DHD were included to the study. Patients were allocated into two groups, which were conventional physiotherapy (CP), and Core Stabilization Training (CS). Both groups received conventional physiotherapy (hot pack, stretching-strengthening techniques and resistive training) three days in a week, totally 6 weeks. CS group received Core stabilization training additionally. Pain severity with Visual Analog Scale, pressure pain threshold with digital algometer, hip joint range of motion (ROM) with goniometer, muscle strength with digital dynamometer, balance with Bertec, gait analysis with GaitRite were measured before and after treatments. Hip joint functional assessment with Harris and HOS Joint SCore, quality of life with Nottingham Health Profile, kinesiophobia with Tampa Kinesiophobia Scale, depression level with Beck Depression Sale were assessed before and after treatments. All of the outcome measures were improved significantly after treatment (p≤0.10). There were improvements in some PPTs of muscles which were iliopsoas, rectus femoris, gluetus medius, iliothial band and adductor tendon and internal rotation ROM, hip flexor, abductor, external rotator muscle strength, stabilization limit parameter and Harris Hip SCore in favor of CS group (p≤0.10). As a conclusion, conventional Physiotherapy added Core stability training should be used in rehabilitation settings of patients with DHP in terms of CS group was found more effective in terms of PPT, balance, and hip muscle strength, hip function than CP Group.

(10)

İÇİNDEKİLER

ONAY SAYFASI iii

YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI iv

ETİK BEYAN v

TEŞEKKÜR vi

ÖZET vii

ABSTRACT viii

İÇİNDEKİLER ix

SİMGELER VE KISALTMALAR xii

ŞEKİLLER xiv

TABLOLAR xv

1. GİRİŞ 1

2. GENEL BİLGİLER 6

2.1. Pelvis- Kalça -Uyluk Kompleksi 6

2.1.1. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksi Kemik Yapısı 7

2.1.2. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksinin Eklem Yapısı 11

2.1.3. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksini Oluşturan Kaslar 15 2.1.4. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksini Oluşturan Eklemlerin Biyomekaniği 23

2.2. Gelişimsel Kalça Displazisi 27

2.2.1. Tanım ve Terminoloji 27

2.2.2. Epidemiyoloji 28

2.2.3. Etyoloji 28

2.2.4. Sınıflandırma 29

2.2.5. Patolojik Anatomi ve Biyomekani 31

2.2.6. Patogenez 33

2.2.7. Klinik Bulgular ve Değerlendirme 35

2.2.8. Tedavi 38

3. GEREÇ VE YÖNTEM 43

3.1. Çalışmanın Türü 43

3.2. Çalışmanın Örneklem Grubu 43

3.3. Bireyler 43

(11)

3.4. Yöntem 44

3.5. Tedavi Öncesi ve Sonrası Yapılan Değerlendirmeler 46

3.5.1. Demografik ve Fiziksel Özelliklerinin Değerlendirilmesi 46 3.5.2. Ağrının ve Basınç-Ağrı Eşik Şiddetinin Değerlendirilmesi 47

3.5.3. Eklem Hareket Açıklığının Değerlendirilmesi 48

3.5.4. Kas Kuvvetinin Değerlendirilmesi 50

3.5.5. Yürüme Parametrelerinin Değerlendirilmesi 52

3.5.6. Denge Parametrelerinin Değerlendirilmesi 53

3.5.7. Kalça Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi 58

3.5.8. Hareket Korkusunun Değerlendirilmesi 59

3.5.9. Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi 59

3.5.10. Depresyon Düzeylerinin Değerlendirilmesi 60

3.6. Bireylere Uygulanan Tedaviler 61

3.6.1. Her İki Gruba Ortak Olarak Yapılan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon

Uygulamaları 61

3.6.2. Core Stabilizasyon Grubuna Yapılan Ek Fizyoterapi ve Rehabilitasyon

Uygulamaları 65

3.7. İstatistiksel Analiz 69

4. BULGULAR 70

4.1. Tedavi Öncesi Gruplar Arasındaki Karşılaştırmalar 70

4.1.1. Bireylerin Fiziksel Özellikleri ve Demografik Bilgileri ile İlgili

Bulgular 70

4.1.2. Bireylerin Ağrı Şiddetleri ile İlgili Bulgular 72

4.1.3. Bireylerin Basınç-Ağrı Eşik Şiddetleri ile İlgili Bulgular 72 4.1.4. Bireylerin Eklem Hareket Açıklıkları ile İlgili Bulgular 73

4.1.5. Bireylerin Kas Kuvvetleri ile İlgili Bulgular 74

4.1.6. Bireylerin Denge Parametreleri ile İlgili Bulgular 76 4.1.7. Bireylerin Yürüme Parametreleri İle İlgili Bulgular 77 4.1.8. Bireylerin Kalça Fonksiyonları ile İlgili Bulgular 78 4.1.9. Bireylerin Yaşam Kalitesi, Hareket Korkusu ve Depresyon Düzeyleri ile

İlgili Bulgular 78

(12)

4.2.1. Bireylerin Tedavi Sonrası Ağrı Şiddetleri ile İlgili Bulgular 80 4.2.2. Bireylerin Tedavi Sonrası Basınç-Ağrı Eşik Şiddetleri ile İlgili Bulgular 82 4.2.3. Bireylerin Tedavi Sonrası Eklem Hareket Açıklıkları İle İlgili Bulgular 84 4.2.4. Bireylerin Tedavi Sonrası Kas Kuvvetleri ile İlgili Bulgular 86 4.2.5. Bireylerin Tedavi Sonrası Denge Parametreleri ile İlgili Bulgular 92 4.2.6. Bireylerin Tedavi Sonrası Yürüme Parametreleri ile İlgili Bulgular 96 4.2.7. Bireylerin Kalça Fonksiyonları ile İlgili Bulgular 99 4.2.8. Bireylerin Tedavi Sonrası Yaşam Kalitesi Düzeyleri İle İlgili Bulgular 101 4.2.9. Bireylerin Hareket Korkuları ile İlgili Bulgular 102 4.2.10. Bireylerin Depresyon Düzeyleri ile İlgili Bulgular 104

5. TARTIŞMA 106

6. SONUÇLAR 135

7. KAYNAKLAR 140

8. EKLER

EK 1. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu EK 2. Olgu Rapor Formu

EK 3. Harris Kalça Skoru

EK 4. (HOS)Kalça Değerlendirme Skoru EK 5. TAMPA Kinezyofobi Ölçeği EK 6. Nottingham Sağlık Profili EK 7. Beck Depresyon Envanteri EK 8. Orjinallik Ekran Çıktısı EK 9. Dijital Makbuz

EK 10. Ankara Üniversitesi Etik Kurulu EK 11. Sağlık Bakanlığı Etik Kurulu 9. ÖZGEÇMİŞ

(13)

SİMGELER VE KISALTMALAR

% : Yüzde

* : İstatistiksel olarak anlamlı fark varlığı (tablolarda)

° : Derece °C : Santigrat Derece Abd. : Abdominaller Akt. : Aktivite cm : Santimetre CS : Core Stabilizasyon Dep. : Depresyon Dis. : Distal dk : Dakika

EHA : Eklem Hareket Açıklığı Eks. : Eksternal

Env. : Envanter

GKD : Gelişimsel Kalça Dispazisi İnc. : İncisura İnt. : İnternal KF : Konvansiyonel Fizyoterapi kPa : Kilopound Lig. : Ligamentum m : Metre m. : Musculus

MGT : Miyofasyal Gevşeme Tekniği

N : Newton

n. : Nervus

NSP : Nottingham Sağlık Profili

OA : Osteoartrit

PİR : Post izometrik relaksasyon Prok. : Proksimal

RA : Romatoid Artrit

(14)

sn : Saniye

SZ : Sert zemin

t : Tedaviye alınan taraf TKA : Total Kalça Artroplastisi

TS : Tedavi sonrası

(15)

ŞEKİLLER

Şekil Sayfa

2.1. Pelvis-kalça-uyluk kompleksi kemik ve eklem yapıları. 6

2.2. Sağ koksa kemiği (lateral yüzey) ve kemiği oluşturan yapılar. 9

2.3. Femur Kemiği (Arka taraftan görünüş). 10

2.4. Sakroiliak Eklem ve Kalça Ekleminin Ligamentleri. 14

2.5. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksi Kasları (Önden görünüş). 15

2.6. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksi Kasları (Arkadan görünüş). 18

2.7. Uyluk kasları (Önden görünüş). 20

2.8. Uyluk addüktör grup kasları. 21

2.9. Uyluk kasları (Önden görünüş). 22

2.10. Sağ kalça eklemi üzerine etkiyen kuvvetler. 26

2.11. Çalışmaya dahil edilen GKD’li bireylere ait radyografi görüntüleri. 30

3.1. Akış Şeması. 46

3.2. Basınç-ağrı eşik şiddetlerinin Algometre cihazı ile ölçümü

(Sakroiliak Eklem ve Rectus Femoris kası distal noktası) 48 3.3. Kalça eksternal rotasyon ve fleksiyon eklem hareket açıklıklarının

gonyometre ile değerlendirilmesi. 50

3.4. Kalça abdüktör ve ekstansör kasları kuvvetlerinin dijital el

dinamometresi ile ölçümü. 52

3.5. GaitRite cihazı ile yürüyüşün değerlendirilmesi 54

3.6. Bertec cihazı ile yumuşak zemin gözler kapalı dengenin

değerlendirilmesi 56

3.7. Bertec cihazı ile sert zemin gözler açık dengenin değerlendirilmesi 56

3.8. Denge değerlendirmesine ait sonuçlar 57

3.9. Denge değerlendirmesine ait sonuçlar 57

3.10. Kalça bölgesi hotpack uygulaması 61

3.11. Rectus femoris kası proksimal ve distal parçalarına yönelik gevşetme

teknikleri 62

3.12. Kalça çevresi ve gövde kaslarına yönelik kuvvetlendirme egzersizleri 65

(16)

TABLOLAR

Tablo Sayfa

3.1. Gruplara göre fizyoterapi uygulamaları ve süreleri 67

4.1. Bireylerin tedavi öncesi fiziksel özelliklerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 70

4.2. Bireylerin demografik bilgilerinin gruplara göre karşılaştırılması. 71 4.3. Bireylerin tedavi öncesi ağrı değerlerinin gruplara göre karşılaştırılması. 72 4.4. Bireylerin tedavi öncesi basınç-ağrı eşik şiddetlerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 72

4.5. Bireylerin tedavi öncesi eklem hareket açıklıklarının gruplara göre

karşılaştırılması. 73

4.6. Bireylerin tedavi öncesi gövde çevresi kas kuvvetlerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 74

4.7. Bireylerin tedavi öncesi kalça çevresi kas kuvvetlerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 74

4.8. Bireylerin tedavi öncesi diz çevresi kas kuvvetlerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 75

4.9. Bireylerin tedavi öncesi denge parametrelerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 76

4.10. Bireylerin tedavi öncesi yürüme parametrelerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 77

4.11. Bireylerin tedavi öncesi kalça fonksiyonel seviyelerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 78

4.12. Bireylerin tedavi öncesi yaşam kalitesi düzeylerinin gruplara göre

karşılaştırılması. 78

4.13. Bireylerin tedavi öncesi hareket korkusu düzeylerinin gruplara göre

karşılaştırılması 79

4.14. Bireylerin tedavi öncesi depresyon düzeylerinin gruplara göre

karşılaştırılması 79

4.15. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubunda ağrı değerlerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 80

4.16. Core Stabilizasyon Grubunda ağrı değerlerinin tedavi öncesi-sonrası

grup içi karşılaştırılması. 81

4.17. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası ağrı değerlerindeki farkların gruplar

arası karşılaştırılması. 81

4.18. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubunda basınç-ağrı eşik şiddetlerinin

(17)

4.19. Core Stabilizasyon Grubunda basınç-ağrı eşik şiddetlerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 82

4.20. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası basınç-ağrı eşik şiddetleri değerlerindeki

farkların gruplar arası karşılaştırılması. 83

4.21. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda kalça eklem hareket açıklıklarının

tedavi öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 84

4.22. Core Stabilizayon Grubu’ nda kalça eklem hareket açıklıklarının tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 84

4.23. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası kalça eklem hareket açıklıkları

değerlerindeki farkların gruplar arası karşılaştırılması. 85 4.24. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’nda gövde çevresi kas kuvvetlerinin

tedavi öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 86

4.25. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda kalça çevresi kas kuvvetlerinin

tedavi öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 87

4.26. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda diz çevresi kas kuvvetlerinin

tedavi öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 87

4.27. Core Stabilizasyon Grubu’nda gövde çevresi kas kuvvetlerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 88

4.28. Core Stabilizasyon Grubu’ nda kalça çevresi kas kuvvetlerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 88

4.29. Core Stabilizasyon Grubu’ nda diz çevresi kas kuvvetlerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 89

4.30. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası gövde çevresi kas kuvvet değerlerindeki

farkların gruplar arası karşılaştırılması. 90

4.31. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası kalça çevresi kas kuvvet değerlerindeki

farkların gruplar arası karşılaştırılması. 90

4.32. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası diz çevresi kas kuvvet değerlerindeki

farkların gruplar arası karşılaştırılması. 91

4.33. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda denge parametrelerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 92

4.34. Core Stabilizasyon Grubu’ nda denge parametrelerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 93

4.35. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası denge parametrelerindeki farkların

gruplar arası karşılaştırılması. 95

4.36. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’nda yürüme parametrelerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 96

4.37. Core Stabilizasyon Grubu’ nda yürüme parametrelerinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 97

4.38. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası yürüme parametrelerindeki farkların

(18)

4.39. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda kalça fonksiyonlarının tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 99

4.40. Core Stabilizasyon Grubu’ nda kalça fonksiyonlarının tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 99

4.41. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası kalça fonksiyonlarındaki farkların gruplar

arası karşılaştırılması. 100

4.42. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda yaşam kalitesi düzeyinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 101

4.43. Core Stabilizayon Grubu’ nda yaşam kalitesi düzeyinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 101

4.44. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası yaşam kalitesi düzeylerindeki farkların

gruplar arası karşılaştırılması. 102

4.45. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda hareket kokusunun tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 102

4.46. Core Stabilizasyon Grubu’nda hareket korkusunun tedavi öncesi-sonrası

grup içi karşılaştırılması. 103

4.47. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası hareket korkuları farklarının gruplar

arası karşılaştırılması. 103

4.48. Konvansiyonel Fizyoterapi Grubu’ nda depresyon düzeyinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 104

4.49. Core Stabilizasyon Grubu’ nda depresyon düzeyinin tedavi

öncesi-sonrası grup içi karşılaştırılması. 104

4.50. Bireylerin tedavi öncesi-sonrası depresyon düzeyi farklarının gruplar

(19)

1. GİRİŞ

Gelişimsel kalça displazisi (GKD), kalça eklemini oluşturan yapıların intrauterin hayatta normal olmalarına rağmen, gelişim ile birlikte çeşitli nedenlerle yapısal bozulma gösterdiği ve femur ile asetabulum arasındaki ilişkinin bozulduğu patolojik bir durumdur (1, 2). Basit bir kalça instabilitesinden ya da sığ veya az gelişmiş (displazik zeminli) asetabulumdan, femur başının asetabulumun tamamen dışında yer aldığı tam dislokasyona kadar uzanan patolojilerin tümünü kapsamaktadır (1, 3). Risk faktörleri arasında ilk doğum, çoğul gebelik, kadın cinsiyet, beyaz ırktan olma, pozitif aile öyküsü, makat gelişli doğum, doğum sonrası pozisyon ve

oligohidramnios bulunur (2, 4).

GKD yeni doğanlarda en sık görülen patolojilerdendir. Tüm dünyada GKD görülme sıklığı, genetik yatkınlık, tarama teknikleri, etnik ve coğrafi değişkenler göz önünde bulundurulduğunda 1000 doğumda 1-34 olarak saptanmıştır (2, 5). Ülkemizde ise GKD sıklığı daha yüksek oranda tespit edilmiş olup, ortalama 1000 doğumda 10-15 olarak tahmin edilmektedir. Ülkemizdeki yıllık canlı doğum sayısına göre de yaklaşık 14.000-18.000 civarındaki GKD’ li bireyin toplumumuza katıldığı düşünülmektedir (4).

GKD’ de özellikle yeni doğan döneminde erken tanı ve doğru müdahale oldukça önemlidir. Bebeklik döneminde kalça displazisi, yapılan taramalarda konulan erken teşhis ile uygun durumlarda konservatif olarak kemik kesisi yapılmadan ya da sınırlı cerrahi girişimlerle tedavi edilebilmektedir. Yeni doğan ve erken bebeklik döneminde GKD tedavileri uygulanması kolay, maliyeti ve komplikasyon oranı düşük tedavilerdir. Ancak yürüme çağı sonrasında, özellikle erişkin yaşlarda kalça ekleminin sığ kalması ya da anormal yapıda olması büyük cerrahi girişimleri içeren, komplikasyon oranı yüksek, deneyim isteyen ciddi cerrahiler gerektirir. Bu nedenle GKD erken dönemde tedavi edilmediğinde tedavi maliyeti katlanarak artmakta ve başarı oranı düşmektedir (1, 4). Femur ve asetabulum arasındaki sağlıklı ilişkinin erken dönem tedaviler ile tam olarak sağlanamadığı şiddetli GKD patolojilerinde tanı erken konulsa bile, erken yaşlardan itibaren eklemlerde dejeneratif değişiklikler ve sekonder osteoartrit meydana gelir (6-8). Bunun sonucunda, yaşlanma ile ağrı ve hareket kısıtlılığı gibi semptomlar ortaya çıkabilir ve bu durum erişkin dönemde ek cerrahiler gerektirebilir.

(20)

Erken tanı ve tedavilere rağmen değişik yaşlardaki GKD’ li bireylerde, patolojinin şiddetine ve anatomik ve biyomekanik olarak ortaya çıkan yapısal değişikliklere göre farklı düzeylerde kas iskelet sistem problemleri ortaya çıkmaktadır. Kalça ekleminin anormal konumu ve buna bağlı olarak asetabulum ve femurda görülen yapısal deformasyonlar, ekstremite eşitsizlikleri, ipsilateral dizde dizilim bozukluğu, omurgada lumbosakral bölgedeki yapısal değişiklikler, pelvik tilt, pelvik asimetri ve skolyoz gibi çeşitli deformiteler ve kompansatuvar adaptasyonlar en sık görülen kas-iskelet sistem problemleridir (9). Bu deformiteler, eklem dejenerasyonları ve adaptasyonlara ek olarak yumuşak dokuların etkilenmesine de bağlı olarak bireylerde ağrı, fonksiyon kayıpları, yürümede ve günlük yaşam aktivitelerinde zorluk, aktiviteler sırasında özellikle kalça ekleminin stabilizasyonunda yetersizlik, kas kuvvet dengesizlikleri ve değişen seviyelerde denge kayıpları görülebilmektedir (10, 11).

GKD’ nin tedavi edilmediği ya da edilse bile displazinin şiddetli olduğu durumlarda, erişkin yaşta erken başlangıçlı osteoartrit, ağrı ve mobilite problemleri görülür. Bu bireylerin tedavisi için pelvik ve femoral osteotomiler gibi çeşitli tedavi yöntemleri olmasına rağmen, genellikle çok ağrılı ve ciddi fonksiyonel kısıtlılığı olan bireylerde ağrısız ve fonksiyonel bir kalça elde edebilmek için total kalça artroplastisi (TKA) yöntemine başvurulmaktadır (8, 12, 13). Ancak TKA’ da cerrahi karar ve cerrahi işlemin zamanı, bireyin ağrısına ve fonksiyonel durumuna, yaşına, var olan anatomik bozukluklarının şiddetine, yumuşak dokuların durumuna, daha önce geçirdiği cerrahiler ve bu cerrahilere eşlik eden kas iskelet sistem problemlerine göre verilmektedir (14, 15).

Erişkin gelişimsel kalça displazili bireylere yönelik fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarının temel hedefi GKD’ nin biyomekanik olarak düzeltilmesinden çok, kas iskelet sistem problemlerine yönelik semptomların ve ağrının hafifletilmesi veya ortadan kaldırılması, kalçada dejeneratif artrit gelişiminin önlenmesi veya geciktirilmesidir. Ayrıca, var olan dejeneratif artritin erken evre tedavisini sağlayarak ve bireylerin fonksiyonel seviyelerini artırmak; cerrahiye olan ihtiyacı geciktirmek veya hastanın cerrahiye daha iyi şartlarda girmesini sağlamaktır. Bu temel hedefler ile bireylerin ağrılarında azalma, fonksiyonelliklerinde ve yaşam kalitelerinde artış elde edilmesi amaçlanmaktadır.

(21)

Literatürde erişkin dönem cerrahi geçirmemiş GKD’ li bireylerde fizyoterapi ve rehabilitasyonun etkinliğini gösteren çalışmalar çok azdır. Var olan bir çalışmada, farklı kalça patolojilerinde fizyoterapi ve rehabilitasyonun genel etkinliği incelenmiştir (16). Ancak GKD, diğer kalça patolojilerinden farklı ve başlı başına özel bir patoloji olup, bu patolojiye özelleşmiş kapsamlı bir fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımını gerektirir. Buna rağmen yapılan çalışmaların çoğunun GKD’ li bireylere özel fizyoterapi ve rehabilitasyon yaklaşımlarını tartışmak yerine, GKD’ ye bağlı osteotomi ve total kalça artroplasti (TKA) cerrahileri sonrası uygulanan genel fizyoterapi ve rehabilitasyon programlarına yönelik olduğu görülmektedir (17-19).

Lewis ve ark.’ nın (19) orta seviye düzeyinde ve TKA geçirmemiş GKD’ li bir birey üzerinde yaptıkları bir vaka çalışmasında, sadece postüral düzeltme eğitiminin ağrı üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Literatürde, osteotomiler öncesi ve sonrası ya da TKA cerrahisi olan ya da olmayan erişkin GKD’ li bireylere özel fizyoterapi ve rehabilitasyon programını belirleyen veya bu programların etkilerini inceleyen herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Halbuki, GKD’ li bireylerde daha önceden var olan biyomekanik problemler veya yerleşmiş yanlış hareket paternlerine yönelik olarak bu patolojiye özel olarak planlanmış; stabilizasyon eğitimi, motor öğrenme ve nöromusküler eğitimi de içeren bir fizyoterapi ve rehabilitasyon programı ile, ağrı, kas kuvveti, eklem hareket açıklığı, denge ve stabilizasyon, günlük yaşam aktiviteleri, fonksiyonel aktiviteler ve yürüme parametreleri üzerinde daha iyi gelişmeler sağlanabilir. Core stabilizasyon eğitimi, fonksiyonel, çok yönlü ve kapsamlı bir egzersiz eğitim programı olarak bu parametrelerin tümünü içerir. Bu nedenle Core stabilizasyon eğitimi, özellikle alt gövde ve kalçanın stabilizasyonu üzerine yönelen, bu bölgedeki kasların birbiri ile koordine kas kuvvet dengesine ve nöromusküler eğitimine yoğunlaşan, gövde ve tüm alt ekstremitenin denge reaksiyonlarını geliştiren bir fizyoterapi yöntemi olarak bu hastaların rehabilitasyonunda oldukça etkili olabilir ve konvansiyonel fizyoterapi yöntemi ile birlikte kullanıldığında ilave faydalar sağlayabilir.

Bu nedenle bu çalışma, GKD’ li bireylerin fizyoterapi ve rehabilitasyonunda konvansiyonel fizyoterapi yöntemine ilave Core stabilizasyon eğitiminin, ağrı, basınç-ağrı eşiği, eklem hareket açıklığı, kas kuvveti, denge, yürüme, kalça fonksiyonları, günlük yaşam aktiviteleri, hareket korkusu ve depresyon parametreleri üzerine olan

(22)

olası etkilerini objektif olarak belirlemek ve bu yöntemin etkilerini randomize kontrollü bir şekilde karşılaştırmalı olarak değerlendirerek Core stabilizasyon yönteminin bu parametreler üzerindeki üstünlüklerini ortaya koymak amacı ile yapılmıştır.

Çalışmamızın, gelişimsel kalça displazili (GKD) bireylerde detaylı ve çok yönlü bir analizin ardından daha aktif hasta katılımı ve konsantrasyonu ile gerçekleştirilen; nöral yolların daha etkili uyarılması ile daha iyi motor öğrenme sağlayan; gövde stabilizasyonunu geliştirerek fonksiyonları daha fazla arttırmayı amaçlayan Core stabilizasyon eğitiminin GKD’ li bireyler için literatürde ilk kez uygulanacak olması ve bu eğitimin konvansiyonel fizyoterapi uygulamaları üzerine olan ilave faydaları objektif olarak saptayacak olması açısından, literatüre yenilik getireceği düşünülmüştür. Literatürde GKD’ li bireylerde rehabilitasyonun gerekliliğini gösterecek birkaç çalışmadan biri olarak bu çalışmanın, fizyoterapistler için GKD’ li bireylerde uygulanacak fizyoterapi ve rehabilitasyon programına yeni bir bakış açısı getirecek bir rehber olmasının da oldukça önemli olacağı öngörülmüştür.

(23)

Bu amaçlar ve öngörüler doğrultusunda planlanmış çalışmamızın hipotezleri aşağıdaki gibidir:

H1: Konvansiyonel fizyoterapi ile tedavi edilen GKD’ li bireylerin tedavi öncesi ve sonrası, ağrı, eklem hareket açıklığı, kas kuvveti, yürüme, denge, hareket korkusu, yaşam kalitesi ve depresyon düzeyleri arasında fark vardır.

H2: Konvansiyonel fizyoterapiye ek olarak uygulanan Core stabilizasyon eğitimi ile tedavi edilen GKD’ li bireylerin tedavi öncesi ve sonrası, ağrı, eklem hareket açıklığı, kas kuvveti, yürüme, denge, hareket korkusu, yaşam kalitesi ve depresyon düzeyleri arasında fark vardır.

H3: GKD’ li bireylerde konvansiyonel fizyoterapiye ek olarak uygulanan Core stabilizasyon eğitimi, ağrı, eklem hareket açıklığı, kas kuvveti, yürüme, denge, hareket korkusu, yaşam kalitesi ve depresyon düzeyi açısından daha etkilidir.

(24)

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Pelvis- Kalça -Uyluk Kompleksi

Bu tezde GKD’ li bireylerde anatomik anomali ve bozuklukları incelemeden önce bu patolojiyi kapsayan temel anatomik yapıların yani pelvis-kalça-uyluk kompleksinin kemik yapısı, eklemleri, kasları ve bağları ele alınacaktır. Kompleksteki kemikleri, sakrum, pelvis kemikleri ilium, iskium, pubis, koksiks ile femur oluşturmaktadır. Bu komplekste yer alan ana eklemler ise sakroiliak eklem ve kalça eklemleridir (Şekil 2.1).

(25)

2.1.1. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksi Kemik Yapısı

Sakrum

Sakrum kemiği 5 adet vertebranın birleşmesinden oluşan, aşağıda sivri ucu

apex ossis sacri ile üçgen şeklinde bir kemiktir. Ön yüzü facies pelvica, arka yüzü facies dorsalis olarak adlandırılır. Ön yüzü konkav, arka yüzü konveks şekildedir (22)

En üstte 5. lumbal vertebra ile, aşağıda os coccygis ile her iki lateral yüzde de ilium ile eklem yapar (Şekil 2.2).

İlium

İlium kemiğinin geniş kanat şeklindeki üst kısmı, iç yüzünde karın ile dış yüzünde ise alt ekstremite ile ilişkilidir. Bu bölgenin en üst uç kısmına crista ilica adı verilir. Crista iliaca önde spina iliaca anterior superior arkada ise spina iliaca posterior superior da sonlanır. Spina iliaca anterior superior’ un arkasında tuberculum

iliacum aşağısında ise spina iliaca anterior inferior bulunur. Spina iliaca posterior inferior ise spina iliaca posterior superior’ un hemen aşağısında yer alır.

Asetabulumun arka ve yukarısındaki büyük çentiğe inc. ischiadica major adı verilir. İlium’ un facies glutea’sı crista iliaca’nın altında posterolateral yerleşimlidir. Bu yüz, üç çizgi (linea glutea anterior, posterior ve inferior) ile dört bölgeye ayrılır (Şekil.2.1) Bu çizgiler m. rectus femoris ile kalça çevresi kaslardan m. gluteus medius ve m. gluteus maximus’ un tutunması için yüzey oluştururlar.

İskium

L harfi şeklinde bir kemiktir. Kalın olan üst kısmına corpus ossis ischii, ince olan alt kısmına ise ramus ossis ischii denilir. İskiumun arka tarafında inc. ischiadica

majör ve inc. ischiadica minor arasında yer alan çıkıntıya spina ischiadica denilir.

Asetabulumun arka alt kısmında tuber ischiadicum bulunur ve hamstring kasları için tutunma yeri sağlar (Şekil). İnc. ischiadica majör ve inc. ischiadica minor, Lig.

sacrospinale ve Lig. sacrotuberale ile birlikte foramen ischiadicum major ve minor

yapılarını oluştururlar. Tuber ischiadicum’ un üst parçası vertikal yerleşimli olup medialden laterale uzanan oblik bir çizgi ile ikiye ayrılır. Alt parçası ise horizontal yerleşimlidir ve kemik bir çıkıntı tarafından medial ve lateral olmak üzere iki kısma

(26)

ayrılır. Üst parçanın medial kısmı m. biceps femoris uzun başı ve m. semitendinosus, lateral kısmı m. semimembranosus, alt parçanın lateral kısmı ise m. adductor magnus’ un origosunu oluşturur. Alt parçanın medial kısmında bir bursa bulunur ve bu bölge bağ dokusu ile kaplıdır (21).

Pubis

Os pubis corpus, ramus superior ve ramus inferior olmak üzere üç bölüme

ayrılır. Corpus’ ları önde ve ortada birleşerek symphysis pubis eklemini oluştuturlar.

Ramus superior ise ilium ve iskium kemiklerinin korpusları ile birleşip asetabulumun

oluşumunda yer alır. Ramus inferior, ramus ossis ischii ile foramen obturatorum aşağısında birleşir. Tuber ischiium’ un önünde yer alan ramus ischiopubicus’ un dış yüzü ve pubisin gövdesindeki kemik yüzey m. adductor longus, m. adductor brevis, m. adductor magnus, m. pectineus ve m. gracilis için origo oluşturur (Şekil 2.1).

Koksiks

Sakrumun alt ucu ile eklem yapan, dört rudimenter vertebranın kaynaşması ile oluşmuş üçgen şeklinde bir kemiktir (Şekil). Üst yüzeyindeki eklem yüzü sakrum ile eklemleşir. Alt kısmı hafifçe yukarı doğrudur. Vertebraların sadece gövdelerinden oluşmuştur. Fakat birinci vertebra processus transversus ve cornu coccygeum çıkıntılarına sahiptir. Bu çıkıntılar yukarı uzanarak sakrum kemiğinde cornu sacrale ile birleşir (21).

Koksa

Koksa kemiği ilium, iskium ve pubis kemiklerinin her üçünü de kapsar Şekil). Sağ ve sol koksa kemikleri önde symphysis pubis ile birbirleriyle, arkada ise sakroiliak eklem ile sakrum ile eklem yaparlar. İlium, iskium ve pubis kemiklerinin birbiriyle kaynaştığı, pelvisin anterolateral kısmında ki alana asetabulum adı verilir.

Asetabulum femur başı ile eklem yapar. Asetabulumun üst kısmında eklem yüzeyini genişlediği yarım ay şeklindeki yüzeye facies lunata adı verilir. Asetabulumun alt kısmında ise yarım ayın uçlarında incisura acetabuli olarak adlandırılan oldukça belirgin bir çentik mevcuttur. Asetabulumda femur ile ekleme katılmayan kısım pürüzlüdür, asetabulumun tabanının alt kısmında ve merkezinde

(27)

fossa acetabuli adı verilen sığ dairesel bir çukur oluşturur. İncisura acetabuli fossa acetabuli ile devam eder. Eklem yüzeyi fossa acetabuli’ nin ön, üst ve arka kenarlarını

kapsayan geniş yapıda bir yüzeydir. Lig. capitis femoris fossa acetabuli’ ye tutunur. Damar ve sinirler incisura acetabuliden geçerek caput femorise ulaşırlar (21).

Şekil 2.2. Sağ koksa kemiği (lateral yüzey) ve kemiği oluşturan yapılar (23).

Femur

Femur proksimalde asetabulum ile eklem yaparak kalça ekemini, distalde ise tibia ve patella ile eklem yaparak diz eklemini oluşturan alt ekstremitede kilit role

(28)

sahip bir kemiktir. Vücudun en büyük kemiğidir. Üst ucunda caput femoris, collum

femoris, trochanter major ve minor bulunur (21).

Caput femoris tam bir kürenin 2/3 ‘ü kadardır ve asetabulum ile eklem yapar. Caput femoris’in merkezinde ekleme katılmayan çukur bir bölge olan fovea capitis femoris’ e Lig. capitis femoris tutunur.

Collum femoris femur baş ve gövdesini birbirine bağlayan silindir şeklinde kemik yapıdır. Kemiğin gövdesi ile aralarında 125°’lik bir açı bulunur. Collum

femoris’ in gövdeye göre yerleşimi kalça eklem hareket derecesini değiştirir. Var olan

açı bazı kas iskelet sistem patolojilerinde değişir (Şekil).

Corpus femoris ön tarafa doğru biraz konvekstir, arka yüzünde kas ve fasyal bölmelerin tutunduğu linea aspera yer alır. Corpus femoris’ in üst kısmında kalça eklemini hareket ettiren kasların tutunma yeri olan trochanter major ve minor bulunur (Şekil). Bu iki kısmı önde linea intertrochanterica, arkada ise dış kısmında tuberculum

quadratum bulunan crista intertrochanterica birbirine bağlar. Linea intertrochanterica’ ya Lig. iliofemorale tutunur. Trochanter major’ un aşağısında gövdenin arka taraf yüzeyinde m. gluteus maximus’ un tutunduğu tuberositas glutealis

yer alır. Gövdenin arka yüzü uç distalinde genişleyerek devam eden üçgen alana facies

poplitea adı verilir (21, 23).

(29)

Femurun alt ucunda condylus lateralis ve condylus medialis bulunur. Kemiğin arka tarafında kondiller arasında fossa intercondylaris adı verilen çukur bulunur. Kondillerin ön yüzleri birbirleriyle devamlı olup üzerleri eklem kıkırdağı ile kaplıdır.

Facies patellaris olarak adlandırılan bu yüz patella ile eklem yaparak

patellofemoral eklemi oluşturur. Kondillerin üst kısımlarındaki iç ve dış taraf çıkıntılara da epicondylus medialis ve epicondylus lateralis denilir. Epicondylus

medialis’ in yukarı olan devamı tuberculum adductorium olarak adlandırılır (Şekil.).

2.1.2. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksinin Eklem Yapısı

Sakroiliak Eklem (Articulatio Sacroiliaca)

Sakroiliak eklem (Articulatio sacroiliaca) sakrum kemiği lateral yüzeyinde L şeklindeki eklem yüzü ile ilium kemiğindeki benzer yüz arasında oluşan sinoval tipte bir eklemdir. Omurga ile kalça eklemi arasındaki bağlantıyı sağlar. Kuvveti alt ekstremitelerden kolumna vertebrae iletir.

Sakroiliak eklemin eklem yüzeyleri düzensiz ve şekillidir. Yüzeyler birbirine kenetlenerek hareketi kısıtlar. Genellikle yaşa bağlı fibröz ekleme dönüşür ve tamamen kemikleşebilir.

Eklemin stabilizasyonunda temel üç ligament rol oynar:

Lig. Sacroiliacum Anterius Eklem kapsülü fibröz membranının kalınlaşması ile oluşur. Öne aşağı doğru uzanır.

Lig. Sacroiliacum İnterosseum üç bağıniçerisinde en kalın ve kuvvetli olan ligamenttir. Eklemin arka üst köşesinde yer alır. İlium ve sakrum kemiklerinin komşu yüzeylerine tutunarak, aralarındaki boşluğu doldurur.

Lig. Sacroiliacum Posterius Ligamentum sacroiliacum interosseum’ u daha geniş yüzeyi ile kaplayarak örter.

Bu ligamentlere destek olarak sakrum ve koksiks kemiği lateral kenarı ile iliumda spina iliaca posterior inferior posterior’ dan başlayan sağlam ve geniş bir ligament olan ligamentum sacrotuberale tuber ischiadicum’ a uzanır (Şekil). Bu ligament posteriorda hem sakroiliak eklem hem de kalça eklem stabilizasyonuna destek olur (21, 23).

(30)

Kalça Eklemi (Articulatio Coxae)

Kalça eklemi (Articulatio coxae) koksada yer alan asetabulum ile femurun

caput femoris’ i arasında olan, çok eksenli sferoid tip bir eklemdir. Eklemin hareketleri

fleksiyon, ekstansiyon, abduksiyon, adduksiyon, internal ve eksternal rotasyon ile sirkümdiksiyondur. Asetabulum femur başının yarı küresini tama yakın sararak eklemin stabil olmasını sağlar. Ekleme katılmayan fossa acetabuli gevşek bağ doku yapısındadır. Facies lunatanın üst kanadı en geniş yüzeyi olup hyalin kıkırdak ile kaplıdır. Asebulum süpeiorunda çıkıntı halinde limbus acetabulii bulunur, süperioarda kemiksel stabilite sağlar. Asetabulumun çevresi fibrokartilajinöz yapıda olan lambrum

acetabulare ile yükseltilmiştir. Labrum, Lig. transvarsum acetabuli olarak incisura acetabuli’ yi altta çaprazlar ve çentiği bir delik haline çevirir. Lig. capitis femoris ince

bağ doku yapısında düz bir banttır ve bir ucu fovea capitis femoris’ e diğer ucu ise lig. transversum acetabuli, fossa acetabuli ve inc. acetabuli’ ye tutunur. Bu ligamentlerin içinde çaput femorisi besleyen arteria obturatoria’ nın küçük dalı yer alır.

Kalça eklemi etrafını sinovyal ve fibröz memran olarak adlandırılan iki membran sarmaktadır. Sinovyal membran asetabulum ve femur eklem yüzlerinin kenarına tutunur ve collum femorisi sarar. Bununla birlikte Lig. capitis femoris’ in etrafını da bir spiral gibi sararak eklemin fibröz membranını sınırlar.

Kalça ekleminin fibröz membranı kalın ve kuvvetli yapıdadır. İçte lig. transversum acetabuli’ ye, asetabulum ve foramen obruratorium’ un kenarına tutunur. Dışta ise femur ön yüzeyindeki linea intertorachanterica’ nın proksimaline collum

femoris’ e tutunur(21).

Kalça eklem stabilizasyonunu sağlayan bağlar, kapsüler ve intra kapsüler bağlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Bunlar:

Kapsüler Bağlar

Ligamentum iliofemorale (Bigelow’un Y bağı, Bertin bağı): Bazı kaynaklarda “Bigelow’un bağı” ya da ters dönmüş bir Y harfine benzemesi nedeniyle “Y ligamenti” olarak da isimlendirilir.

İlium ile femoris capitis ve collum arasındadır. İki ana parçası vardır. Üst dış (lateral), alt iç (medial) parçası olmak üzere. Lateral parçası 250 kg.’lık kuvvete karşı koyabilecek nitelikteyken, medial parçası ise 100kg’ lık kuvvete karşı koyabilir. Toplam 350 kg’ lık gerilme kuvveti ile vücudun en güçlü ligamentidir.

(31)

Tabanı yukarıda spina ilica anterior inferior’ dan başlayan Y harfinin iki kolu aşağıda crista intertorachanterica’ nın üst ve alt kısımlarına tutunur (Şekil).

İliotorachanterica superior ve inferior olmak üzere iki bandı olan bu ligamentte superior bant en kuvvetli olan kısmıdır. Abduksiyon ve ekstansiyonda gerilerek eklemi kontrol eder. Ayrıca abduksiyonla birlikte eksternal rotasyonda ve adduksiyonla birlikte internal rotasyonda bağ gerilerek eklem stabilizasyonunun kontrolünü sağlar.

Ligamentum Pubofemorale (İç yan Bağ): Pubis ve ile femoris capitis ve collum arasında, medialde yer alan, kalça ekleminin anterior inferior kısmını

güçlendiren üçgen şeklinde bir bağdır (Şekil).

Bağın tabanı pubis ramus superior, aşağıda ise crista intertorachanterica’ nın alt-iç ucuna tutunur. Bu bağ femur baş bölgesini iç yandan destekleyer ve uyluğun ekstansiyon hareketini ile aşırı abduksiyon hareketlerini kontrol eder.

Ligamentum İschiofemorale: İschium ile femoris capitis ve collum arasındadır. Kapsülü arkadan destekleyen spiral şeklinde bir bağdır. Medialde asetabulum kenarına yakın olan corpus ossis ischii bölümüne spiral şekilde yapışarak başlayan bağ, supero-lateral yönde seyrederek trochanter major’ a yakın olarak collum

femoris ve zona orbicularis’ e yapışır. Bağ, eklemin ekstansiyonu yanında özellikle iç

rotasyon da gerilir (Şekil).

Zona Orbicularis: Yukarıda belirtilen longitudinal seyirli üç bağın derininde kalan sirküler seyirli lifler tarafından oluşturulur. Eklem kapsülüne sıkıca kaynaşmıştır. Bu bağlardan ayrılıp derine dalan ve sinovyal membrana yakın seyreden bir kısım lifler, femur boynunu en ince yerinden sararak hem eklem kapsülüne bağlar hem de bu üç bağın kemiğe olan temasını sağlar.

Negatif intrartiküler basınçla birlikte, eklemin dislokasyonuna engel olan önemli bir oluşumdur. Zona orbicularis, capitis femoris’ in asetabulumdan çıkmasını engelleyen bir yapıdır. Kalça ekleminin rotasyon hareketleri ile de yakından ilgilidir (21, 23).

(32)

İntrakapsüler Bağlar

Ligamentum Transversum Asetabuli: Asetabulum’un kenarlarını yükselten fibrokartilajinöz karakterdeki labrum acetabuli, incissura acetabuli’ yi atlarken, bu çentiğin iki kenarı arasında uzanan ligamentum transversum asetabuli’ yi oluşturur.

Kıkırdak hücreleri taşımayan bu bağ ile çentiğin tabanı arasında, eklemi besleyen ve inerve eden damar ve sinirlerin geçeceği bir tünel oluşur.

Ligamentöz kapsül çok kuvvetli olmasına rağmen iki zayıf noktası vardır. Birincisi anteriorda iliofemoral ve pubofemoral ligamentler arasındadır, ikincisi posteriorda iliofemoral ve iskiofemoral ligamentler arasındadır. Aşırı travmalar sonucu oluşan kalça dislokasyonları, bu zayıf noktalardan biri aracılığıyla oluşabilmektedir.

Ligamentum Capitis Femoris (Lig. Teres Femoris): Lig. transversum asetabuli ve inc. asetabuli’ nin kenarından başlayıp fovea capitis femoris’ e tutunan üçgen şeklinde, yassı eklem içi bir bağdır.

Gücü 15-57 kg arasındadır. Ligamentin içinde arteria obturatoria’nın dalı olan ramus asetabularis olduğu için bu bağın kalçayı kontrolden çok femur baş kanlanma ve beslenmesinde fonksiyonu vardır (21, 23).

(33)

2.1.3. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksini Oluşturan Kaslar

M. İliopsoas

M. psoas majör ile m. İliacus kaslarının birleşiminden oluşur. Karın arka duvarından (m. psoas Major lumbal vertebraların proc. transversus’ ları, T12’ den L5’ e kadar olan discus intervertebralis’ leri ile komşu omur gövdelerinden) (m.iliacus fossa iliacadan) başlayarak aşağı doğru uzanarak devam eder. Her iki kas da femur trochanter minor’ unda sonlanır (Şekil). Kalça ekleminde uyluğun en güçlü fleksörüdür. İnsersiyosu nedeni ile uyluk eksternal rotasyonuna da katkıda bulunabilir. M. Psoas major L1, L2, L3 dallarından ve m. iliacus n. femoralis L2-L3 dalından innerve edilir.

M. Psoas Minor

M. psoas major lifleri ile içi içe geçmiştir. T12-L1 vertebraların gövdeleri ve intervertebral disklerden başlayarak karın arka duvarından aşağı uzanarak ilium kemiği iç yüzeyindeki linea iliopectinea’ ya yapışır (Şekil). Gövde fleksiyonuna yardım eder. İnnervasyonu L1 dalından sağlanır (21, 24).

(34)

M. Gluteus Medius

Yelpaze şeklinde bir kastır. İlium kemiği dış yüzeyinde Linea glutea anterior ile posterior arasında geniş bir origoya sahiptir. Trochanter majör posterolateralinde uzunca bir yüzeyde sonlanır (Şekil). Gluteus medius kası özellikli bir kastır. Hem origodan insersiyoya hem de insersiyodan origoya doğru kasılabilme özelliğine sahiptir. İnsersiyodan origoya kasıldığında kalça ekleminde uyluk abduksiyonu yaptırır. Origodan insersiyoya kasıldığında ise aynı taraf pelvisi stabilize ederken karşı taraf pelvisin yükselmesini sağlar. Tek taraflı zayıflığında trendelenburg yürüyüşü gözlenir. N. gluteus superior tarafından innerve edilir.

M. Gluteus Minimus

İlium kemiği dış üst yüzeyinde linea glutea anterior ve inferior arasındaki yüzeyden başlayarak trochanter major’ un dış ön yan yüzeyine doğru geniş bir yelpaze şeklinde uzanır. N. gluteus superior L4, L5, S1 dallarından köken alır. Kalça ekleminde uyluğa abduksiyon yaptırır. Gluteus medius kasının görevlerine yardım eder.

M. Gluteus Maksimus

Diğer tüm kalça gluteal kasların en üst katmanında yer alır. Dört köşeli bir yapıya sahip olup, gluteal bölgenin en büyük kasıdır. İlium kemiğinde linea glutea posterior’un arkasında kalan kabarıntı yüzeyi, koksiks kemiği lateral yüzü, lig. sacrotuberale’ nin dış yüzü ve sakrum kemiği alt bölümü dış tarafını kapsayan oldukça geniş origosu vardır. Gluteus medius kası üzerindeki fasyaya ve m. erector spinae’ yi saran fasyaya tutunur. Tractus iliotibialis’ in arka yüzü ve femurun proksimalindeki tuberositas glutea’ da sonlanır (Şekil).

Kalça ekleminde fleksiyondaki uyluğa ekstansiyon yaptırır. Sakrum, kalça ve dizin stabilizasyonunu sağlar. N. gluteus inferior L5, S1, S2 dallarından innerve olur.

(35)

M. Priformis

Sakrum kemiği ön dış yan yüzünde yer alan foramina sacralia anterior arasındaki alandan başlayıp laterale doğru ilerleyerek foraman ischiadicum majus’tan geçer. Kalça eklemi arkasından dolanıp femurda trochanter major’ un üst kenarındaki bir yüzeye tutunur. S1 ve S2 N. musculi priformis’ ten innerve olur. Kalça ekleminde uyluğa eksternal rotasyon ve abduksiyon hareketi yaptırır (Şekil).

M. Obturatorius İnternus

Membrana obturatoria’ nın medial yüzeyinden ve foramen obturatorumun

etrafından köken alır. Foramen ischiadicum minus’ tan geçen lifleri tuber ischiadicum ile spina ischiadica arasında iskium çevreinde birleşirler. Ardından kalça eklemi arka alt tarafından geçtikten sonra priformis kasının tutunma yerinin altında trochanter

major’un üst iç medial kenarına tutunurlar (Şekil). N. musculi obturatorii interni

tarafından innerve edilir. Kalça ekleminde uyluğa eksternal rotasyon ve abduksiyon yaptırır.

M. Gemellus Superior ve İnferior

M. obturatorus internus tendonuna altta ve üstte eşlik eden üçgen şeklinde ikiz yapıda bir kas çiftidir. M. gemellus superior’un tabanı spina ischiadica dış yüzünden, inferior’ un ise tuber ischiadicum’ un gluteal ve pelvik yüzeylerinden köken alır. Bu kas çiftinin lifleri, m. Obturatorius internus tendonuna uzunluğu boyunca yapışır ve bu tendonla birlikte trochanter major’ da sonlanırlar (Şekil). M. obturatorius interni kası ile birlikte kalça ekleminde uyluğa eksternal rotasyon ve abduksiyon yaptırırlar. M. gemellus superior n. musculi obturatorii interni, m. gemellus inferior n. musculi quadrati femoris tarafından innerve edilir.

(36)

Şekil 2.6. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksi Kasları (Arkadan görünüş) (21). M. Vastus Medialis

Femur linea intertorachanterica’ nın iç bölümü, linea pectinea, linea aspera’ nın labium mediale’ si, linea supracondylaris medialis’ inden başlar. M. qudriceps femoris kas tendununun medial yüzü ile patellanın medial kenarı üzerinde birleşirler (Şekil .) N. femoralis L2, L3, L4 dallarından innerve olur. Diz ekleminde bacağa ekstansiyon yaptırır.

M. Vastus İntermedius

Femurun ön ve lateral yüzünün 2/3 üst bölümü ile komşu septum

intramusculare’ den başlar. Aşağı doğru uzanan liferi m. quadriceps femoris

tendonunun derin yüzüne ve patellanın lateral kenarına karışıp birleşirler (Şekil ). N. femoralis L2, L3, L4 dallarından innerve olur. Diz ekleminde bacağa ekstansiyon yaptırır.

M. Vastus Lateralis

Vastus kas grubundaki en geniş kastır. Femur linea intertorachanterica’ nın dış bölümü, trochanter major’ un kenarı, tuberositas glutea’ nın dış kenarına, linea

(37)

M. quadriceps femoris tendonunun derin yüzüne, lig. patella üzerine ve patellanın lateral kenarına yapışır (Şekil ). Diz ekleminde bacağa ekstansiyon yaptırır. N. femoralis L2, L3, L4 dallarından innerve olur.

M. Rectus femoris

Bu kas hem kalça hem diz eklemini kat eden yani çift eklem kateden bir kastır. Koksa kemiğinden başlayan iki başlı bir kastır. Caput rectum’ u spina iliaca anterior

inferior’ dan başlarken, caput reflexum ilium kemiğinde asetabulumun hemen üst

kenarından başlar. M.rectus femoris, m. vastus intermedius’un ön tarafında, m. vastus lateralis ile vastus medialis arasında yer alır (Şekil ). M quadriceps ortak tendonu üzerinde patellanın basis’ine tutunarak sonlanır Şekil . Kalça ekleminde uyluğa fleksiyon, diz ekleminde bacağa ekstansiyon yaptırır. N. femoralis L2, L3, L4 dallarından innerve olur.

M. Pectineus

Dörtgen şeklinde yassı bir kas olan pectineus kası koksa kemiğinin linea

pectinea’ sı ve komşu kemik bölgelere tutunur. Trochanter minor tabanından

proksimal femurun arka yüzündeki linea aspera’ ya uzanan oblik çizgi boyunca sonlanır (Şekil ). Kalça ekleminde uyluğa adduksiyon ve fleksiyon yaptırır. N. femoralis L2, L3 dallarından innerve olur.

M. Adductor Longus

Pubik kemik korpusunun dış yüzünden (crista pubica’ nın aşağısındaki çöküntülü alan ile symphysis pubica’ nın dış yan tarafı) köken alır (Şekil). Corpus

femoris’ in 1/3 orta hattındaki linea aspera’ ya tutunarak sonlanır. Kalça ekleminde

uyluğa adduksiyon ve internal rotasyon yaptırır. N. obturatorius L2, L3, L4 dallarından innerve olur.

(38)

Şekil 2.7. Uyluk kasları (Önden görünüş) (21). M. Adductor Brevis

Pubik kemik korpusunun dış yüzü ile pubik kemiğin ramus inferior’ undan başlayarak proksimal femurun arka yüzü ile linea aspera’ nın 1/3 üst tarafına tutunur (Şekil). N. obturatorius L2, L3 dallarından innerve olur. Kalça ekleminde uyluğa adduksiyon yaptırır.

M. Adductor Magnus

Addüktör bölümü ramus ischiopubicus ve proksimal femurun arka yüzü ile

linea aspera’ nın 1/3 üst tarafı, hamstring bölümü tuber ischiadicum ve tuberculum adductorium ve linea supracondylaris arasında uzanır. Kalça ekleminde uyluğa

adduksiyon ve iç rotasyon yaptırır. Kasın addüktör bölümü n. obturatorius (L2, L3), hamstring bölümü n. ischiadicus’un n. tibialis dalı (L2, L3, L4) tarafından innerve edilir.

(39)

Şekil 2.8. Uyluk addüktör grup kasları (21). M. Tensor Fascia Latae

Tuberculum iliacum yakınlarında spina iliaca anterior superior ile crista iliaca’nın labium externem’ undan başlar. Fascia latae’nın tractus iliotibialis

bölümünde sonlanır. Gluteus maksimus kası ile beraber çalışarak, ekstansiyondaki dizi stabilize eder. Caput femorisi acetabulum’ da tutarak kalça eklem stabilizasyonunu da sağlar. N. gluteus superior tarafından innerve edilir (Şekil ).

M. Sartorius

Sartorius kası uyluk bölgesindeki en yüzeyel kastır. Spina iliaca anterior

superior corpus tibiae’ nın proksimal medial yüzü arasında yer alır. Uylukta oblik

olarak ilerleyerek aşağı doğru inen, uzun şerit şeklindeki bir kastır (Şekil ). Kalça ekleminde uyluğa fleksiyon, diz ekleminde bacağa ekstansiyon yaptırır. N. femoralis L2, L3 dallarından innerve olur.

(40)

Şekil 2.9. Uyluk kasları (Önden görünüş) (21). M. Gracilis

Uyluğun medial tarafında vertikal olarak aşağı iner. Ramus ischiopubis’ in dış yüzü ile aşağıda corpus tibiae’ nın proksimalinin medial yüzüne tutunur. İnsersiyosu m. sartorius tendonunun önü le m. semitendinosus tendonu arkası arasında corpus tibia’ nın proksimalinin medialidir. Bu kas kalça ekleminde uyluğa adduksiyon ve diz ekleminde bacağa fleksiyon yaptırır. N. obturatorius (L2, L3) tarafından innerve edilir.

M. Obturatorius Externus

Kasın origosu Membrana obturatoria’ nın dış yüzü ile komşu kemik yapılarıdır. Fossa intertrochanterica’ da sonlanır. N. obturatorius (L3, L4) tarafından innerve edilir. Kalça ekleminde uyluğa eksternal rotasyon hareketi yaptırır.

M. Biceps Femoris (Lateral Hamstring Kası)

İki başa sahip bir kas olup, Compartimentum femoris posterior’ da dış yan tarafta yer alır. M. Semitendinosus ile Caput Longum tuber ischiadicum’ un üst tarafındaki alanın alt-iç bölümünden başlar; Caput breve ise corpus femoris’ teki linea

aspera’ nın labium laterale’ sinden köken alır. Her iki baştan gelen lifler birlikte uyluk

(41)

Tendonun ana kısmı caput fibulae’ nin lateral kısmına tutunarak sonlanır. Tendon çevresindeki genişlemeler lig. collaterale fibulare’ ye ve diz ekleminde lateral taraftaki ligamentlere karışırlar.

M. biceps femoris’in temel görevi diz ekleminde uyluğa fleksiyon yaptırmaktır. Caput longum’ u kalça ekleminde uyluğa ekstansiyon ve dış rotasyon yaptırır. Diz eklemi hafif fleksiyonda iken, diz ekleminde bacağa dış rotasyon yaptırır.

M. Semitendinosus (Medial Hamstring)

Tuber ischiadicum’ daki kemik alanın alt iç kısımdan m. biceps femoris’ in caput longum’ u ile başlar. M. biceps femoris’in iç yanında, M. semimembranosus’ un üzerinde yer alır. Tendonu m. gracilis ve m. sartorius hemen arkasında tibianın iç yüzüne tutunarak sonlanır. Diz ekleminde bacağa flkesiyon, kalça ekleminde uyluğa ekstansiyon yaptırır. M. semimembranosus ile birlikte çalıştığında kalça ekleminde uyluğa iç rotasyon ve diz ekleminde bacağa iç rotasyon hareketi yaptırır

M. Semimembranosus (Medial Hamstring)

Tuber ischiadicum’ daki üst dış kısmından tibia condylus medialis’ in iç ve arka yüzündeki yapılara tutunur. M. semimembranosus diz ekleminde bacağa flkesiyon, kalça ekleminde uyluğa ekstansiyon yaptırır. M. semitendinosus ile birlikte çalıştığında kalça ekleminde uyluğa iç rotasyon ve diz ekleminde bacağa iç rotasyon hareketi yaptırır. n.ischiadicus’ un n. tibialis dalınca innerve edilir (21).

2.1.4. Pelvis-Kalça-Uyluk Kompleksini Oluşturan Eklemlerin Biyomekaniği

Kalça Eklem Biyomekaniği

Kalça eklemi top ve topa uygun yuva biçiminde bir eklem yapısına sahip olup, kalça eklemi çok eksenli bir eklemdir (25, 26). Sinoviyal bir eklem olarak eklem kavitesinin olması, eklem yüzeylerinin kıkırdak ile kaplı olması, sinoviyal sıvı üreten bir membrana sahip olması ve bağlarla desteklenmiş bir kapsül ile korunması ile kalça eklemi özellikli bir eklem yapısı göstermektedir. (25).

(42)

Sferoid tipte eklemler oldukları için vücudumuzdaki eklemler arasında en hareketli eklemler kalça eklemi ve omuz eklemleridir. Fakat kalça eklemi asetabulumun femur başını ciddi miktarda sararak kapatması ve eklemdeki uyum sebebi ile omuz eklemine göre daha stabildir. Bu stabil ve güçlü yapısı sayesinde oldukça geniş eklem hareketine izin vermektedir (26).Kalça eklemindeki bu stabilite eklem yüzleri, bağlar ve kasların hepsi tarafından ortak olarak sağlanır. Stabilitenin büyük bir kısmı kalça çevresi kaslarından daha çok eklem kapsülü sayesinde gerçekleşir (26)

Kalça eklemi bu stabil yapısı ve geniş hareket yeteneği sayesinde ayakta durmayı ve yürümeyi sağlayan, fonksiyonel yaşantıda oldukça önem taşıyan bir eklemdir. Üzerine binen ciddi yük ve kuvvetleri eklem yüzeyi vasıtası ile iletebilme yeteneğine sahiptir. Yürümenin duruş fazında femur başının %70-80’ i asetabulum ile temas ederken; asetabulumun tüm yüzeyi yük taşımaya katılır. Yürümenin sallanma fazı sırasında ise asetabulum femur başının anterior ve posterior kısımlarına temas eder ve yük taşımaz (27).

Yerçekimi merkezi, ayakta durma pozisyonunda kalça rotasyon merkezinin arkasından geçer. Femur başının direkt asetabulum içine yerleşmesi amacı ile pelvis eğilir. Kapsülün ön tarafı (iliofemoral bağ) kalınlaşır ve bu durumda kas kasılmasından daha çok ligament desteğine bağlı statik duruş gerçekleşir (25).

Kalça eklemi hakkında yapılan ilk biyomekanik hesaplamalar Pauwels tarafından yapılmış olup günümüzde geçerliliğini hala korumaktadır. Ayakta statik duruş pozisyonundayken ağırlık merkezi her iki kalça ekleminin tam ortasında yer almaktadır ve Pauwels’ e göre ayakta durma sırasında her iki ayak yere basarken, statik konumda her iki kalçaya da eşit yük binmektedir (28). Ayakta durma ve yürüme sırasında kalça eklemi statik ve dinamik kuvvetlerin etkisi altındadır. Normal bir kalça ekleminde özellikle yürüyüşün duruş fazında femur başı ile asetabulum arasında fonksiyonel bir denge vardır. Bu dengenin sağlanmasında gövde ağırlık merkezi ve abdüktör kas gücü arasında oluşan zıt etkili kuvvetler etkilidir. Yürüme boyunca farklı zamanlarda, femur başının yük altında kaldığı anatomik bölümler değişmektedir (27). Yürümede topuğun yerle teması sırasında femur başının antro-supero-mediyali, salınım fazı başlangıcında parmaklar yerden kaldırıldığında ise femur başının postero-supero-lateral kısım yük altında kalmaktadır (25).

(43)

Normalde vücut ağırlığı merkezi sakral ikinci vertebra önünden ve her iki ayak yere basarken pelvisin ortasından geçer. Ancak, tek ayak yere basarken diğer ayak yerden kalktığından ağırlık merkezi orta taraftan ayağın basmadığı tarafa doğru kayar. Bir ayak yerden kaldırıldığında ağırlık merkezi her üç düzlemde de kayma gösterir. Kalça eklemi çevresinde meydana gelen momentlere kas kuvvetleri tarafından karşı koyulur ve bu durumda eklem reaksiyon kuvvetleri artar. Yürümenin sallanma fazı sırasında bir ekstremite yerden kaldırıldığında kaldırılan tarafa ait ağırlık da gövdenin ağırlığına eklenir. Yerdeki bacağın femur başına gelen yük iki kuvvetin toplamına eşit olur (28).Normal durumda gövdenin tam ortasından geçen ağırlık merkezi tek bacak üzerinde duruş fazında gövdenin ortasından geçmeyerek karşı tarafa doğru yer değiştirerek; distale doğru ve yerdeki bacaktan uzağa kayarak aşağı yönlü femoral başın merkezi çevresinde döndürücü hareket biçiminde bir güç oluşturur. Bu durumda dengeyi sağlamak için abduktör kaslar bu harekete karşı koyan kas kuvvetini oluştururlar (27, 28). Karşı taraf femur başı rotasyon merkezi olacağından, femur baş merkezini etkileyen bileşke kuvvetinin büyüklüğü, abdüktör kas gücü ve vücut ağırlığı kuvvetlerinin vektörel toplamına eşit olacaktır. Vücut ağırlık çizgisinin femur baş rotasyon merkezine olan uzaklığının abdüktör kasların femur baş merkezine olan dikey uzaklığının üç katı kadar olduğu bulunmuştur. Buradan yük kolunun uzunluğunun kuvvet kolundan çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır (Şekil). Bu durumdayken dengenin sağlanabilmesi amacı ile gluteus medius kası tarafından meydana getirilecek kuvvenin de vücut ağırlığından çok daha fazla olması gerekmektedir. Kaldıracın adeta destek noktası olan kalça ekleminde meydana gelen kuvvet ise bu momentlerin toplamına eşittir. Kaldıraç kanunu prensiplerine göre pelvisin dengede kalabilmesi için; Kuvvet x Kuvvet kolu = Yük x Yük kolu yük taşımakta olan bir kalçada pelvisin dengesinin sağlanabilmesi için abdüktör kas kuvvetinin vücut ağırlığı momentinin üç katı kadar bir kuvvete sahip olmasına ihtiyaç vardır.

(44)

Şekil 2.10. Sağ kalça eklemi üzerine etkiyen kuvvetler (a: abduktor kaldıraç kolu; b: vücut ağırlığı kaldıraç kolu; c: abduktor kas gücü; d: vücut ağırlığı) (26). Gluteus maksimus kasının üst lifleri, gluteus medius, minimus, obturator internus, tensor fascia late ve priformis kasları bu kas grubunu meydana getirmektedir. Abdüktör kaslar femur başı merkezi ile trochanter major’ ün lateralini birleştiren bir kaldıraç kolu aracılığı ile tek ayak üzerindeyken pelvisi horizontal bir düzlemde tutacak bir momente; yürüme ve koşma sırasında ise pelvise aynı yöne tilt verdirebilecek daha büyük bir momente sahip olabilecek bir güç meydana getirirler. Vücut ağırlığının moment kolu uzunluğu, abduktör kasın moment kolunun uzunluğunun 2,5 katıdır. Bu sebeple tek ayak üzerinde durma pozisyonunda pelvisi horizontal düzlem üzerinde simetrik olarak tutabilmek için abduktör kaslar tarafından vücut ağırlığının 2,5 katı bir kuvvet uygulanması gerekmektedir. Yürümenin duruş fazı sırasında femur başı üzerine binen yük abduktör kas kuvvetleri ile vücut ağırlığı tarafından uygulanan kuvvetlerin toplamına eşit olmakla birlikte tahmini olarak vücut ağırlığının 3 katıdır. Düz bacak kaldırma sırasında femur başında oluşan yüklenme de tahminen bu kadardır. Vücut ağırlığından gelen yükler, kalça eklemi bağlantısı ile femoral şafta aktarılır. Femur ve pelvis arasında bulunan sferik bağlantıyı meydana getiren femur boyun geometrisinin yükün aktarılmasında önemli rolü vardır. Femur boyun geometrisini meydana getiren femur boynunun uzunluğu, femoral inklinasyon ve anteversiyon açısı yük taşıma sırasında fonksiyonelliği sağlayan en önemli parametrelerdir (27). Bu parametrelerde meydana gelen değişiklikler sonucunda femur diafizine aktarılan yük dağılımında dengesizlikler oluşmaktadır.

Şekil

Şekil 3.3. Kalça eksternal rotasyon ve fleksiyon eklem hareket açıklıklarının  gonyometre ile değerlendirilmesi
Şekil 3.4. Kalça abdüktör ve ekstansör kasları kuvvetlerinin dijital el dinamometresi  ile ölçümü
Şekil 3.6. Bertec cihazı ile yumuşak zemin gözler kapalı dengenin değerlendirilmesi
Tablo 4.3. Bireylerin tedavi öncesi ağrı değerlerinin gruplara göre karşılaştırılması
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

The Growth of Tanypus punctipennis Meigen (Diptera, Chironomidae) Larvae in Laboratory Conditions and The Effects of Water Temperature and pH.. Moreover identifications

Sentezlenen yeni schiff bazları genel olarak başlangıç bileşiği olan sinnamaldehit bileşiğine göre daha iyi antioksidan etki göstermiştir.. Özellikle 4c

(Tanburî Cemi­ lin ruhuna gazel), (İsmail Dedenin kâina­ tı), (Fazıl Alımede gazel), (Hamide ga­ zel) filân gibi nefiseler de tıpkı böyle birer

This article summarizes up-to-date information on the epidemiology, diagnosis, and treatment of infections caused by the genus Candida, as well as antifungal drug resistance

Table 4 and Figure 4 reflect the grammatical category of the neighboring linguistic items that collate with the noun ‘Zoti’ in the Albanian translated version of Richard Dawkins’

Sözcüğün Eski Türkçe olarak değerlendirdiğimiz Orhon, Uygur ve Karahanlı Türkçelerinde “kötü” anlamında genellikle sıfat olarak kullanımı söz konusu iken Orta

Heykeltıraş Vitali Canini, 23 Kasım 1906’da Adapazan’nda dünyaya gelen Sait Faik’in heykelini yapabilmek için Adapazan’nda dört ay kaldı, yazann yapıtlannı

folyodan, top haline getirilmiş folyo suya battığı halde,çukur bir kap haline getirilen folyo niçin batmaz.. Araştırıp