• Sonuç bulunamadı

Başlık: YARATICILIĞIN BETİMLENMESİ VE YARATICILIK ÜZERİNE ÇEVRESEL ETKİLERYazar(lar):ÖNCÜ, Türkân Cilt: 14 Sayı: 0 Sayfa: 255-264 DOI: 10.1501/Felsbol_0000000117 Yayın Tarihi: 1992 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: YARATICILIĞIN BETİMLENMESİ VE YARATICILIK ÜZERİNE ÇEVRESEL ETKİLERYazar(lar):ÖNCÜ, Türkân Cilt: 14 Sayı: 0 Sayfa: 255-264 DOI: 10.1501/Felsbol_0000000117 Yayın Tarihi: 1992 PDF"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YARATICILIK ÜZERİNE ÇEVRESEL ETKİLER

Yrd. Doç. Dr. Türkân ÖNCÜ

Yaratıcılık, bilim, s a n a t yapıtları, reklâmcılık, m o d a , dekorasyon ve p i y a s a y a y e n i sürülen ü r ü n l e r d e olduğu gibi, p e k çok bilimsel, sanat­ sal, sosyal ve endüstriyel etkinliklere ilişkin oldukça geniş bir alana ya­ yılmıştır. Bu da, k o n u ile ilgilenenlerin t a n ı m ya da betimlemelerinde farklı bakış açıları o r t a y a k o y m a k t a d ı r . Bu betimlemelerde bazen "sü­ r e ç " , bazen " o r t a y a k o n a n ü r ü n " bazen d e " b i r t ü r kişilik y a p ı s ı " vur­ g u l a n m a k t a d ı r . Ancak k o n u ile ilgilenen herkesin ortaklaşa k a b u l ettiği husus " y e n i bir şeyin o r t a y a k o n m a s ı " dır.

Yaratıcılık da zekâ gibi k a r m a ş ı k bir yapıdır. Herkesin k o n u y a farklı açılardan b a k m a s ı , yaratıcılığın genel bir t a n ı m ı n ı vermeyi engel­ ler (Sternberg, i985). Örneğin Guilford (1950, 1967) ve Kris (1952) yara­ tıcılığı fikirlerin üretimine dayandırır. Ayrıca Guilford, yaratıcılıkta zekânın önemini vurgular. Tyler (1978) ise yaratıcılığı "olasılıkların far­ k ı n a v a r m a k " olarak betimler. M a c K i n n o n (1962) ise, yaratıcılığı kişi­ lik b a ğ l a m ı n d a ve özel bir t e p k i biçimi olarak ele almıştır. Cattell (1971) ise, yaratıcılığı bir t ü r p r o b l e m çözme yeteneği olarak g ö r m ü ş t ü r . (Akt: Mumford ve Gustafson, 1988).

T h u r s t o n e ' a (1952) göre, eğer bir d ü ş ü n ü r , ansızın sonuçlanıveren ve o n u n için bazı yenilikler ifade eden bir çözüme ulaşmışsa, bu y a r a t ı c ı bir eylemdir. T h u r s t o n e ' a göre fikir, sanatsal, m e k a n i k ya da k u r a m s a l olmalıdır. Fikir eğer örgütlenmiş bir problemi çözüyorsa, uygulanabilir olmalıdır. B u , yeni bir futbol o y u n u , zekice bir s a t r a n ç t a k t i ğ i olabildiği gibi y e n i bir slogan da olabilir. S t e w a r t (1950) d a , ü r e t k e n d ü ş ü n c e n i n en seçkin bir devlet a d a m ı n ı n yanısıra, m ü t e v a z i bir işçinin zihninde de yer alabildiğine işaret eder (Akt.: T o r r a n c e , 1965 a ) .

Stein (1953) ise yaratıcılığın içinde b u l u n d u ğ u k ü l t ü r e bağlı olarak betimlenmesi gerektiğini ileri sürer. " Y e n i l i k " ya da " y e n i o l m a k " , ya­ ratıcı ü r e t i m i n eskisinden farklı bir biçimde olması demektir. Var olan

(2)

bilgi ya da m a t e r y a l , yeni bütünleşmeler gerektirebilir, a n c a k aynı za­ m a n d a yeni ögeler de içermelidir. Stein, yeni bir işin yaratıcı olarak nite­ lendirilebilmeği için t o p l u m s a l bir g r u p t a r a f ı n d a n akla u y g u n , yararlı ve d o y u r u c u olarak k a b u l edilmiş olması gerektiğini ileri sürer. Stein'in hipotezi de, y a r a t ı c ı kişinin çalışmalarının k e n d i k ü l t ü r ü n d e v a r olan boş­ luklara duyarlılık gösterebildiği ve yaratıcılığın da bu boşluklara d i k k a t i çekmeye elverişli olabildiği d o ğ r u l t u s u n d a d ı r (Akt.: Torrance, 1965 a). B a r t l e t t (1958), yaratıcılığı b e t i m l e r k e n , " a n a y o l d a n ayrılma, ka­ lıpların dışına ç ı k m a deneyime açık olma ve bir şeyin diğer bir şeye reh­ berlik etmesine o n u yönlendirmesine izin v e r m e " olarak tanımladığı "serüvenci d ü ş ü n m e " (adventurous thinking) terimine yer verir. (Akt.: T o r r a n c e , 1965a).

T o r r a n c e , yaratıcılığı problemlere d u y a r l ı olma süreci olarak açık­ lar. Böylelikle, eksikliğin duyulması, eksik öğelerin farkedilmesi, bu ögelerle ilgili fikir veya hipotezlerin şekillendirilmesi, çözüme ilişkin t a h -minlar y ü r ü t m e , hipotezlerin testedilmesi, gerektiğinde değiştirilip yeni­ d e n testedilmesi ve s o n u c u n o r t a y a konması, yaratıcılığı t a n ı m l a y a c a k hususlardır (Torrance, 1962).

T o r r a n c e , kendi yaptığı bu t a n ı m ı n , bazı araştırmacıların iddia et­ tiği gibi salt bilimsel yaratıcılık sürecini içermediğini, ileri sürer. Kendisi, y a r a t ı c ı ressam ve yazarlarla k o n u ş m a l a r ı sırasında, yaratıcılık surecini nasıl yaşadıklarına ve öğrencilerinin y a r a t ı c ı davranışlarını nasıl yönlen­ dirdiklerine ilişkin bilgi edindiğinden, o r t a y a k o y d u ğ u t a n ı m ı n yaratıcı bilim a d a m l a r ı n ı n olduğu k a d a r , sanatçıların da yaratıcılığına u y d u ğ u n ­ d a n söz e t m e k t e d i r (Torrance, 1965 b ) .

Crutchfield (1962) ve Wilson (1956), yaratıcılığı konformizm (uy­ gunluk) sürecine karşıt bir k a v r a m olarak düşünmüşlerdir. Bu araştır­ macılara göre de, genelde yaratıcılık orijinal fikir katkıları, farklı görüş n o k t a l a r ı ve yeni problem çözme yolları olarak görülmüştür. U y g u n l u k ya da konformizm ise, istenileni, beklenileni y a p m a k , başkalarını r a h a t ­ sız e t m e m e k ve başkaları için sorun y a r a t m a m a k olarak betimlenir. Çev­ r e n i n konformist baskılarına b o y u n eğmeyen ve bağımsız düşüncelerini özgürce o r t a y a koyabilen bireyler, y a r a t ı c ı bireylerdir.

M o t t (1973) ise, yaratıcılığı, i n s a n d a açığa çıkmış Ve gizli kalmış t ü m yetenekleri geliştirme, a y n ı z a m a n d a yeni fikirleri biçimlendirme, icat e t m e ve keşfetme gücü olarak t a n ı m l a r . Ayrıca yaratıcılık, y o ğ u n bir m e r a k d ü r t ü s ü , sürprizli ve şaşırtıcı olabilme, başkalarının göremediğini görebilme ve farklı tepkiler verebilme yeteneklerini içerir.

(3)

M o t t , i n s a n d a yaratıcılık sürecinin ardışık d ö r t a ş a m a d a n i b a r e t olarak cereyan ettiğini ileri sürer. B u n l a r : Hazırlık, kuluçka, i l h a m ve-k o n t r o l aşamalarıdır. Hazırlıve-k a ş a m a s ı n d a veriler t o p l a n ı r , cevaplar aranır, çeşitli s ı n a m a ve y a n ı l m a l a r d a b u l u n u l u r . Bu a ş a m a , kısa v e y a u z u n süreli olabilir. K u l u ç k a aşamasında zihin sürekli d ü ş ü n ü r ve ha­ zırlık aşamasında t o p l a n a n m a t e r y a l örgütlenir. Sonra bu m a t e r y a l ya­ şam boyu edinilen fikir ve deneyimlerle birleştirilir. Fikir, a r t ı k k u l u ç k a y u m u r t a s ı n d a k i bir civciv gibi k a b u ğ u n u kırıp dışarı ç ı k m a y a hazırdır. Bu aşama, " i l h a m ' l a sona erer. Zihinde p a r l a k bir fikir ansızın şimşek gibi çakıverir ve p r o b l e m birdenbire çözüme k a v u ş u r . Bu d u r u m , gerçek y a ş a m d a " H a h ! " y a d a " B u l d u m ! " gibi ünlemlerle ifade edilir. Karika­ t ü r ve çizgi r o m a n l a r ı n d a ise insanın başı üzerinde ışıklı bir a m p u l çi-zimiyle gösterilir. K o n t r o l aşamasında ise varılan sonuçlar incelenir ve test edilerek doğruluğu denenir.

Chambers (1969) de, yaratıcılık düzeyinin d ü ş ü k v e y a y ü k s e k ola­ bileceğine ve yaratıcılığın farklı alanlarda olabileceğine işaret etmiştir. Sözgelimi, sanatsal a l a n d a yüksek düzeyde y a r a t ı c ı performans sergi­ leyen bir kişi, bilimde ya da sosyal alanda d a h a az y a r a t ı c ı olabilir. Bode, Kische ve O t t o (1979), çocuklarda y a r a t ı c ı etkinliklere ilişkin gözlemle­ rinde verdikleri ilginç bir örnekle b u n u dile getirmişlerdir: H i ç güzel re­ sim y a p a m a y a n bir çocuk, b u l d u ğ u ilginç bir oyunla t ü m ilgiyi üzerinde toplayabilir. Zira sakatlığı olan bir okul arkadaşı da bu o y u n a katılabil­ m e k t e v e bu, t ü m çocukları m u t l u k ı l m a k t a d ı r .

S a n ' a (1979) göre, y a r a t ı c ı süreçleri oluşturan, sadece zihnin düşün­ sel yetileri değil, aynı z a m a n d a d u y u m l a r , duygular, imgelem gücü gibi yetiler ve b u n l a r ı n t ü m ü n ü n birbirleriyle bağlantılarıdır. Yaratıcı eylem, t ü m bu yetileri birleştirip örgütler ve s o n u ç t a bir buluş, bir yenilik or­ t a y a k o n u r .

Gerçekten, b u r a d a böyle k a r m a ş ı k bir y a p ı n ı n genel bir t a n ı m ı n ı y a p m a k hayli g ü ç t ü r . Ancak, yaratıcılığı t a n ı m l a y a n ve genelde herkes­ çe k a b u l edilen kriterleri t o p l a y a r a k , yaratıcılığın işlemsel (operational) bir t a n ı m ı yapılabilir (Albert, 1975).

Mumford ve Gustafson'ın (1988) bir yazılarında aktardıkları ve çe­ şitli y a z a r l a r d a n derledikleri bu kriterler, üç t e m e l kategoriden, oluş­ m a k t a d ı r .

Birinci kategori; ü r e t i m kriterini içerir. B u r a d a sözgelimi, kişinin yaptığı yayınların sayısı v e y a p a t e n t ödüllerinin sayısına bakılır. Bu ölçümlerde, kişinin y a r a t t ı ğ ı buluşların, y e n i ürünlerinin sıklığı

(4)

değer-lendirilir. Tabii ki bu ü r ü n l e r de, sosyal bir değeri olan ve kalitesi olan ürünlerdir (Cole, 1979; L e h m a n , 1966; T e r m a n , 1954).

İkinci kategori, mesleki (profesyonel) açıdan t a n ı n m a kriterini içe­ rir. Bu k r i t e r d e kişinin sahip olduğu meslekte isim y a p m a s ı , yeni fikir­ lerin v e y a ü r ü n l e r i n ü r e t i m i n d e kişinin ödül k a z a n m a s ı gibi hususlar önem taşır (Roe, 1953; Z u c k e r m a n , 1974).

Ü ç ü n c ü k a t e g o r i ; sosyal a ç ı d a n t a n ı n m a kriteridir. B u kriterin kullanımında, kişinin k e n d i yaşıtları, v e y a süpervizörleri gibi, sözkonusu işi iyi bilen kişilerin yargıları gözonüne alınır. Bu kişiler, insanın yeni kat­ kılarının değerlendirilmesinde t e m e l oluştururlar (Getzels ve Csikszent-mihalyi, 1975; M a c K i n n o n , 1962).

Amabile (1983), Ghiselin (1963) ve H a r m o n (1963)'a göre, yaratı­ cılığı süreç olarak görmek yerine, y u k a r d a sözü edilen kriterler d a h a önemlidir.

Arık da, " Y a r a t ı c ı l ı k " adlı k i t a b ı n d a , Amabile (1982) den aldığı iş-lemsel (operational) bir t a n ı m v e r m e k t e d i r : " U y g u n gözlemciler, bir­ birlerinden bağımsız olarak h e r h a n g i bir ü r e t i m veya t e p k i n i n yapıldığı alanla ilgili, bu alana aşina olan kimselerdir. Dolayısıyla yaratıcılık, u y g u n gözlemciler t a r a f ı n d a n " y a r a t ı c ı " olarak değerlendirilen ü r e t i m veya tepkilerin bir niteliği o l m a k t a d ı r . A r ı k ' a göre, bu t a n ı m da süreç veya kişiden ziyade, yapılan, o r t a y a k o n a n ü r ü n üzerinde yoğunlaşmak­ t a d ı r . Zira bir sürecin v e y a kişinin yaratıcı olduğuna k a r a r v e r m e k için o n u n y a p t ı k l a r ı n a bakılır. Bu t a n ı m a göre de, kişinin sübjektif değerlen­ dirmeleri kriter olarak a l ı n m a k t a d ı r , çünkü yaratıcılığın m u t l a k bir ob­ jektif kriterini o r t a y a k o y m a k g ü ç t ü r (Arık, 1987).

Mumford ve Gustafson'ın (1988), bir m a k a l e d e K o g a n (1973) ve L e h m a n ' ı n (1953) görüşlerinden derledikleri betimlemeye göre, önemli sosyal problemlere bir çözüm getiren ü r ü n l e r olarak ifade edildiğinde, yaratıcı davranışın, dolayısıyla da yaratıcılığın önemli bir mesleki ba­ şarı olarak düşünülebileceğine işaret etmektedirler. B r i s k m a n da (1980) yaratıcı ürünlerin, önem derecesine göre çeşitlilik gösterdiğini ileri sürer. Yaratıcılık, herkesçe k a b u l edilen ü r ü n olarak ele alındığında, homojen bir psikolojik yüklemeyi gösterir. Oysa yaratıcı davranış, kişinin yükle-meleriyle çevrenin yüklemeleri arasında kompleks bir karşılıklı iliş­ kidir (Mumford ve Gustafson, 1988).

B u n l a r ı n yanısıra, Mumford ve Gustafson (1988), yaratıcılığın en iyi şekilde kavramlaştırılmasında, aşağıdaki hususları önemli saymak­ t a d ı r l a r :

(5)

— Kişinin yeni fikirleri veya anlayışları o r t a y a k o y m a s ı n d a k i ka­ pasiteyi gösteren süreçler.

— Bireylerin kişilik özellikleri.

— Kişinin y a r a t ı c ı bir d a v r a n ı ş a girme isteğini ş a r t l a n d ı r a n d u r u m ­ lar (Kişinin içinde b u l u n d u ğ u d u r u m ) .

— Kişinin ü r e t k e n çabalarının değerlendirilmesinde e t k i n olan du­ r u m l a r . Diğer bir deyişle, çevrenin, kişinin y a r a t ı c ı çabalarını nasıl de­ ğerlendirdiği.

Y u k a r ı d a k i t ü m betimlemelerden anlaşılacağı gibi, yaratıcılığa iliş­ k i n görüşlerinde, çeşitli yazarlar birbirinden farklı öğeleri (ürün, süreç, ya da kişilik yapısı) v u r g u l u y o r l a r s a da bu betimlemelerde h e m e n herke­ sin o r t a k olarak yer verdiği h u s u s " ç e v r e " f a k t ö r ü d ü r . İster ü r ü n , ister süreç ya da kişilik özellikleri açısından olsun, çevresel etkenler yaratıcı­ lığı beslemekte ya da engellemektedir.

Berlyne (1960), Derenberg ve Bell (1960), elverişli çevresel koşulla­ r ı n y a r a t ı c ı çabaları kolaylaştırdığını ileri sürmüşlerdir. Eğer çevre, açıkça yaratıcı etkinliğe gereksinimi olduğunu belirtiyorsa, b u n u n kar­ şılığında da ödüller sunabiliyorsa, bu da bireylerde d a h a y ü k s e k düzey­ de y a r a t ı c ı etkinliklere yol açar (Akt.: Mumford ve Gustafson, 1988). N i t e k i m T o r r a n c e da, (1965a) parasal ödüllerin bireylerde y a r a t ı c ı dü­ ş ü n m e n i n bir gereği olan ı r a k s a k (divergent) d ü ş ü n m e ölçümlerindeki performansı yükselttiğini o r t a y a k o y m u ş t u r . Benzer şekilde H a r r i n g t o n (1981) da, kişileri y a r a t ı c ı olmaya teşvik eden yönergelerin bu ı r a k s a k d ü ş ü n m e ölçümlerindeki p u a n l a r ı n ı yükselttiğini göstermiştir.

Diğer y a n d a n Amabile (1983), çevresel güdüleyicilerin keşfetme ve risk almayı kısıtladığını ileri sürmektedir. Amabile, Hennessey ve Grossman (1986), önceden belirlenmiş ve vaadedilen ödül k o n t r a t l a r ı n ı n yaratıcılığı d ü ş ü r d ü ğ ü n ü , oysa beklenmeyen başarı ödüllerinin yaratıcı­ lığa h e r h a n g i bir etkisi olmadığını bulmuşlardır. Böylece, sadece ödül v e r m e n i n y a r a t ı c ı bir o r t a m için t ü m ü y l e yeterli olmadığı, görüşü orta­ ya ç ı k m a k t a d ı r . Keşfetme ve risk a l m a n ı n önemi T o r r a n c e (1965a) t a ­ r a f ı n d a n da desteklenmiş olup, o n a göre cezasız bir sınıf o r t a m ı , gelişimi esas alır ve anlayışların değerlendirilmesi üzerinde odaklaşır. Böyle bir o r t a m da, bağımsız düşünceyi ve keşfetme ilgisini besleyen fikir üretimi­ ni hızlandırır. Thistlewaite (1963) ve K n a p p (1963) da, sıcak, destekle­ yici, esnek f a k a t entellektüel olarak ısrarlı bir çevrede, bilimsel ü r e t i m i n arttığı sonucunu o r t a y a koymuşlardır.

(6)

Taylor (1972) da u y g u n biçimde örgütlenmiş bir o r t a m ı n yaratıcı çabaları desteklediğini ve bağımsız etkinliği yüreklendirdiğini, dolayı­ sıyla da bilimsel ü r e t i m i kolaylaştırdığını göstermiştir.

Pelz'in (1956) sonuçlarına göre, kişilerarası ilişkiler, kişisel otonomi ve bilgi ü r e t i m i n i cesaretlendiren o r t a m l a r yaratıcı başarıyı o r t a y a çıka­ rır. Oysa güvenin olmadığı, iletişimin yetersiz olduğu sınırlı bir kişisel

otonominin ve belirsiz amaçların olduğu bir o r t a m d a yaratıcılık engellen­ miş olur. Yaratıcı fikirlerin üretimi için yeni buluşları kolaylaştıran, yeni fikirlerin u y g u l a m a y a k o n m a s ı n d a yüreklendiren bir o r t a m , bir y a n d a n da kişilerin yaratıcı çabalarını önemseyen ve kabul eden bir o r t a m gereklidir (Akt.: Mumford ve Gustafson, 1988).

Abbey ve Dickson (1983) ile Lind ve Mumford (1987) yaratıcı ça­ baların ilk aşamalarında, bu çabalara değer verilmesi ve performansın ödüllendirilmesinin, d a h a sonraki çabaların güdülenmesinde çok önemli olduğunu göstermişlerdir. Bu nedenle yaratıcı çabaları olduğu farkedilen kişilerin başlangıçtan i t i b a r e n desteklenmesi gerektiğini savunmuşlardır (Akt.: Mumford ve Gustafson, 1988).

Getzels ve J a c k s o n (1962) ilkokul öğrencileri üzerinde y a p t ı k l a r ı bir a r a ş t ı r m a d a , yüksek zekâlı öğrencilerin, öğretmenlerinin t a k d i r ve onayını kazandıkları, yüksek yaratıcılığı olanların ise ö ğ r e t m e n tarafın­ d a n d a h a az " a r z u edilir" olarak değerlendirildiklerini o r t a y a koymuş­ lardır. Zira Getzels ve J a c k s o n ' ı n y o r u m u n a göre, yüksek zekâlılar, bi­ linen ve kalıplaşmış s t a n d a r t l a r d a n a y r ı l m a m a k t a , başarılarını b u n a göre sağlayacaklarına i n a n m a k t a , öğretmenin telkin ettiği biçimde dav­ r a n m a k t a d ı r l a r ve kendilerinden beklenenlere u y a c a k meslekleri seç­ mektedirler. Yüksek yaratıcı grup ise, kalıplaşmış s t a n d a r t l a r ı n dışına çıkabilmekte, ö ğ r e t m e n i n t e l k i n ettiği biçimden farklı h a r e k e t edebil­ m e k t e ve kendilerinden beklenenlere u y m a y a c a k meslekleri tercih etmek­ tedirler. Ayrıca yaşıtlarının değer sistemleriyle de b a ğ d a ş a m a m a k t a d ı r ­ lar.

Getzels ve J a c k s o n ' ı n bulguları, T o r r a n c e ve arkadaşları t a r a f ı n d a n da doğrulanmıştır. Bu çalışmalar ilkokullarda, çeşitli liselerde ve lisans­ ü s t ü okullarda yapılmış olup, onlar da yaratıcı düşünce yeteneğinin aka­ demik başarıya olan katkısının yeterince t a k d i r edilmediğini göstermiş­ lerdir. Aynı z a m a n d a , y a r a t ı c ı öğrenciler, öğretmen k a d a r , yaşıtlarının dışlamasına da m a r u z k a l m a k t a d ı r l a r (Barron, 1969).

T o r r a n c e (1966) bir a r a ş t ı r m a s ı n d a , okul sisteminin yaratıcılığı körelttiği sonucuna varmıştır. İ l k o k u l u n ilk üç sınıfında, yüksek y a r a t

(7)

-cılığı olan çocuklar, özellikle erkek çocuklar- diğer çocuklar tarafından " s a ç m a fikirlere" veya " h a y l a z c a d ü ş ü n c e l e r e " sahip oldukları doğrul-sunda, öğretmenleri t a r a f ı n d a n da " s i v r i " olarak adlandırılmalarıyla ün yapmışlardır. Bu çocuklar, 3. sınıfın sonuna doğru b a ş t a n savma ol­ m a y ı ve fikirlerini kendilerine saklamayı öğrenmektedirler ve bu a r a d a o değerli orijinallikleri kaybolmaya başlar. 9 ve 10 yaşları, birçok çocuk için geçiş dönemi olması nedeniyle, t o p l u m u n y a r a r ı n a olan şeyleri öğ­ renmeye başlarlar. Zira aynı a r a ş t ı r m a n ı n sonuçlarına göre, 5. sınıflar­ da yüksek yaratıcı çocuklar, yaşıtları t a r a f ı n d a n "iyi fikirlere sahip ol­ m a " kriterine t a y i n edilmişlerdir. ( b u n u n nedeni, orijinal ve çarpıcı fi­ kirlerin.', onay yitirme korkusuyla o r t a y a k o y m a m a l a r ı , ya da d a h a is­ t e n d i k yönlere kanalize etmeleri olabilir).

1960'lı yılların araştırmaları, okulun çocuklarda yaratıcılığı bes­ lemediğini göstermiş olup, öğretmen ve yaşıtların, yaratıcı çocukları pek " t e r c i h edilir" bulmadıklarını o r t a y a k o y m u ş t u r . D a h a yeni araş­ t ı r m a l a r d a ise okul sistemlerinin ve öğretmen t u t u m l a r ı n ı n çocukların yaratıcılığını destekler d o ğ r u l t u d a değişmeye başladığı gözlenmiştir. (Örneğin, T h o m a s ve Berk, 1981; Feldhusen ve Treffinger, 1975 gibi).

Öncü (1989)'nün ilkokul çağındaki çocuklar üzerinde yaptığı bir a r a ş t ı r m a d a , kızlarda 8, erkeklerde 9 yaş gruplarında, yaratıcılığın bazı yönleri (esneklik ve orijinallik) açısından bir kriz döneminin yaşandığı ve bu dönemde yaratıcı süreçlerde belirgin düşüşler kaydedildiği gözlen­ miştir. Orijinallik ve esneklik p u a n l a r ı n ı n düşüş gösterdiği yaşlarda, or­ ganizasyona (planlı, düzenli, t e r t i p l i olmaya) eğilim a r t m a k t a d ı r . Yara­ tıcılık t e k r a r yükselme k a y d e d e r k e n organizasyon düşmektedir. Yaratı­ cılığın azaldığı dönemlerde, öğrencilerin heyecanlılık ve anlayışlılık gibi kişilik özelliklerinden aldıkları p u a n o r t a l a m a l a r ı n d a da anlamlı düşüşler gözlenmekte, yaratıcılığın a r t m a s ı y l a birlikte bu özellikler de t ı r m a n ı ş a geçmektedir. Bu d u r u m l a r , kısmen çocuğun duygusal ve psiko-sosyal gelişim süreçlerindeki dalgalanmalardan kaynaklanabilir. B u n u n yanın­ da, Ö n c ü ' n ü n y o r u m u n a göre, -Torrance'ın (1966) yaşlara ilişkin bulgula­ rıyla da t u t a r l ı olarak- okul sistemi, ana-baba ve öğretmen t u t u m l a r ı bu y a ş a n t ı l a r d a önemli rol oynayabilir. 1960'h yıllarda A m e r i k a ' d a ve gü­ n ü m ü z d e de Türkiye'deki okul sistemlerinin çoğunda, çocuğun bağımsız düşünebilme yetilerini geliştirmesine önem verilmemekte, h a t t a çocuk orijinal fikir ve düşüncelerinden ö t ü r ü yaşıtlarınca alaya a l ı n m a k t a ve d ı ş l a n m a k t a d ı r . B u n u n yerine ç o c u k t a n verileni tartışmasız kabullen­ mesi i s t e n m e k t e ve m e v c u t bilgilere orijinal k a t k ı l a r d a b u l u n m a girişim­ leri o n a y l a n m a m a k t a d ı r . Çoğu ana-babalar da, çocuk üzerinde "herkes

(8)

gibi olması" başkalarından farklı biçimde d a v r a n m a m a s ı k o n u s u n d a konformist baskılarını sürdürmektedirler. Akademik başarı desteklen­ m e k t e , yaratıcı başarı fazla ö n e m s e n m e m e k t e d i r . Nitekim aileler, ço­ cukların resim, müzik, ö y k ü ve şiir y a z m a gibi yaratıcı uğraşlarını ge­ nellikle bir " b o ş z a m a n u ğ r a ş ı s ı " olarak algılamakta ve çocuklarına, m a ­ t e m a t i k , fen bilgisi v b . derslere d a h a fazla z a m a n a y ı r m a l a r ı h u s u s u n d a baskı y a p m a k t a d ı r l a r . B u n u n y a n ı n d a , y a r a t ı c ı beceri ve ıraksak düşün­ m e y i gerektiren t ü m etkinliklere (müzik, resim, vb.) okulların haftalık ders p r o g r a m ı içinde, h a f t a d a bir-iki saat gibi çok kısa bir süre ayrılmış olması da çocuklarda yaratıcı d ü ş ü n m e becerilerinin geliştirilmesine çok az önem verildiğini d ü ş ü n d ü r m e k t e d i r . Arık'ın da " Y a r a t ı c ı l ı k " (1987) adlı k i t a b ı n d a belirttiği gibi, ülkemizdeki eğitim sistemi içinde giderek yaygınlaşan, t e k bir doğru cevabın arandığı t e s t tipi sınavlar da, zaman­ la öğrencilerde h a y a l g ü c ü n ü n körelmesine ve y a r a t ı c ı düşünce tembelli­ ğine n e d e n o l m a k t a ve sınırlı bir çalışma biçimi alışkanlığının yerleşme­ sine y o l a ç m a k t a d ı r . Oysa açık uçlu sorular içeren sınav ya da yoklama­ l a r d a öğrenciler, hayal gücü ve ı r a k s a k d ü ş ü n m e yetilerinin de yardımıy­ la, bilişsel yeteneklerini d a h a yapıcı ve yaratıcı bir biçimde o r t a y a koya­ bilmekte, yeni fikirler ve çağrışımlar üretebilmektedirler.

Tabii ki, yaratıcı buluşları ve k a t k ı l a r ı kolaylaştıran çevreler de v a r d ı r ve t a b i i ki çevre, bu yaratıcılığı kolaylaştırıcı etkenleri sağlamakla y ü k ü m l ü d ü r . Bu da, yaratıcı çabalara anlamlı ödüller vermekle, yaratıcı kişilik özelliklerini pekiştirmekle, başarı ve t o p l u m a k a t k ı için sadece yüksek düzeyde a k a d e m i k başarı n o t u n u n ya da zeka testlerinden yük­ sek p u a n a l m a n ı n yeterli olmadığının bilincine v a r m a k l a m ü m k ü n d ü r . B u n u n y a n ı n d a bilinen, alışılagelen ya da popüler olana bağlı k a l m a k yerine, diğer alternatif görüşleri de d i k k a t e almak, yeni ve benzersiz k a t k ı l a r ı n ya da buluşların o r t a y a çıkmasını kolaylaştıracaktır.

Sonuç olarak denilebilir ki, çevre, yaratıcılığın o r t a y a konmasına yardımcı oluyorsa, yeni keşiflere, buluşlara k a t k ı d a b u l u n u r . B u n u n yanısıra, eğitim ve öğretim sistemi, eğer kişide otonomiyi ve kendine güveni desteklere biçimde organize edilmişse, yaratıcı başarıları yükselt­ me olasılığı a r t a r ve t o p l u m a çok değerli kişiler kazandırabilir.

Kaynaklar

Albert, R.S. T o w a r d a behavioral definition of genius. American Psycho-logist, 30, 1975, 140-151.

Amabile, T.M. T h e social psychology of creativity: A componential con-ceptualization. J o u r n a l of Personality a n d Social Psychology, 45, 1983, 357-376.

(9)

Amabile, T.M., Hennessey, B.A., and Grossman, B.S. Social influences on creativity: T h e effects of contracted-for-reward. J o u r n a l of Per­ sonality a n d Social Psychology, 50, 1986, 1 4 - 2 3 .

Arık, A., Yaratıcılık. A n k a r a : K ü l t ü r ve Turizm B a k a n l ı ğ ı Yayınları, 790. 1987.

Barron, F., Creative P e r s o n a n d Creative Process. New Y o r k : Holt, R i n e h a r t a n d Winston, 1969. ,

Bode, U., Kische, I.M. ve Otto, G. Yaratıcılık Egitimi, Çev.: Berna Can, F e d e r a l Republic of G e r m a n y : Friedrich Verlag Velber, 1979. Chambers, J.A. Beginning a multidimensional t h e o r y of Creativity.

Psychological R e p o r t s , 25 (3), 1969, 779-799.

Crutchfield, R.S. Conformity a n d creative thinking. H . E . Gruber, G. Terrell, M. W e r t h e i m e r (Eds.). C o n t e m p o r a r y Approaches to Cre­ ative T h i n k i n g : A Symposium H e l d at t h e University of Colorado, N e w Y o r k : A t h e r t o n Press, 1962.

Feldhusen, J.F. and Treffinger, D.J. Teachers' a t t i t u d e s a n d practices in teaching creativity a n d problem solving to economically disad­ v a n t a g e d a n d m i n o r i t y children. Psychological R e p o r t s , 37, 1975, 1161-1162.

Getzels, J.W. and Jackson, P.W. Creativity a n d Intelligence. New York: Wiley, 1962.

Ghiselin, B. U l t i m a t e criteria for two levels of creativity. C.W. Taylor, F. B a r r o n (Eds.). Scientific Creativity: I t s Recognition a n d Deve­ l o p m e n t . New Y o r k : Wiley, 1963.

Harmon, I.R. The development of a criterion of scientific competence. C.W. Taylor, F. B a r r o n (Eds.). Scientific Creativity: I t s Recognition a n d D e v e l o p m e n t . New Y o r k : Wiley, 1963.

Harrington, D.M. Creativity, analogical t h i n k i n g a n d muscular m e t a p ­ hors. J o u r n a l of Mental I m a g e r y , 6, 1981, 121-126.

Knapp, R.H. Demographic, cultural a n d personality a t t i r u b t e s of sci­ entists. C.W. Taylor, F. B a r r o n (Eds.). Scientific Creativity: I t s Recognition a n d Development. New Y o r k : Wiley, 1963.

MacKinnon, D.W. The n a t u r e and n u r t u r e of creative talent. American Psychologist, 17, 1962, 484-495.

Mott, J.A. Creativity a n d I m a g i n a t i o n . M a n k a t o , Minn.: Children's Press, 1973.

(10)

Mumford, M.D. and Gustafson, S.B. Creativity s y n d r o m e : I n t e g r a t i o n , application a n d i n n o v a t i o n . Psychological Bulletin, 103 (1), 1988, 2 7 - 4 3 .

Öncü, T. Torrance Yaratıcı D ü ş ü n m e Testleri ve Wartegg-Biedma Ki­ şilik Testi aracılığıyla 7-11 yaş çocuklarının yaratıcılığı ve kişilik yapıları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Basılmamış D o k t o r a Tezi, A n k a r a : A n k a r a Üniversitesi, 1989.

San, I. Sanatsal Y a r a t m a , Çocukta Yaratıcılık. A n k a r a : T ü r k i y e İş Ban­ kası K ü l t ü r Yayınları, 1979.

Sternberg, R.J. Implicit theories of intelligence, creativity and wisdom. J o u r n a l of P e r s o n a l i t y a n d Social Psychology, 49, 1985, 607-627. Taylor, C.W. Can organizations be creative t o o ? C.W. Taylor (Ed.).

Climate for Creativity. N e w Y o r k : P e r g a m o n Press, 1972. Thistlewaite, D.L. The college environment as a d e t e r m i n a n t of research

p o t e n t i a l i t y . C.W. Taylor, F. B a r r o n (Eds.). Scientific Creativity: I t s Recognition a n d Development. New Y o r k : Wiley, 1963. Thomas, N.G. a n d Berk, L.E. Effects of school environments on t h e de­

velopment of y o u n g children's creativity. Child Development, 52, 1981, 1153-1162.

Torrance, E.P. Explorations in creative t h i n k i n g in early school years: A progress report. C.W. Taylor, F. B a r r o n (Eds.). Scientific Creati­ v i t y : I t s Recognition a n d D e v e l o p m e n t : Selected P a p e r s . New Y o r k : J o h n Wiley a n d Sons I n c . , 1966.

——. Guiding Creative T a l e n t . New Y o r k : Prentice Hall, I n c . , 1962. ——. Rewarding Creative Behavior: E x p e r i m e n t s in Classroom Cre­

ativity. Englewood Cliffs, N . J . : P r e n t i c e Hall, 1965a.

——. Scientific views of creativity a n d factors affecting its growth. Daedalus, 94, 1965b, 663-681.

Referanslar

Benzer Belgeler

For example, if we have two identical machines, each having 15 feeder locations and if we are trying to assign 30 component types to these machines using CUBU1a algorithm, it

The systematic uncertainty from the efficiency (shown in the “Efficiency” column) in- cludes two terms: the efficiency parameterization and the difference between data and MC.

The effect of the remaining misreconstructed back- grounds on the results is studied by performing a closure test, in which the mass independent amplitude analysis is performed on

Çalışmada, nicel ve nitel faktörlerin birlikte değerlendirildiği çok kriterli bir karar verme yöntemi olan Analitik ağ süreci yardımıyla Türkiye’deki beyaz eşya

Yazında yer alan çalışmalar, yalnızca FÜTZ faktörlerinin yerel ve genel önceliklendirmesini analitik hiyerarşi proses yöntemiyle belirlenmiş, FÜTZ faktörleri temelinde

Now, using the working region for auxiliary parameters and other input parameters, we would like to discuss the behavior of the strong coupling constants in terms of q 2. The

In this thesis, a microstrip patch-type WiMAX antenna with a parasitic radiator, two metallic side walls and an upper dielectric layer have been analyzed,

According to the Turkish Association of Travel Agencies research, more than 86% of domestic tourism activity is characterised by sun and sea type of tourism, with the main push