• Sonuç bulunamadı

Girit-Kandiya Horasanlı Ali Baba Dergâhı Son Postnişini Halife Cafer Sadık Bektaş Baba

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Girit-Kandiya Horasanlı Ali Baba Dergâhı Son Postnişini Halife Cafer Sadık Bektaş Baba"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

The Last Sheikh of Horasanl› Ali Baba Dervish Lodge:

Caliph Cafer Sad›k Bektash Baba

M

Meeh

hm

meett R

Reeflflaatt A

AT

TA

A

Ö ÖZZEETT

Daha çocuk yaflta Bektaflîli¤e gönül verip Hac› Bektafl Velî Dergâh›na gelen ve zor olan› yani mücerretli¤i seçen Sad›k Bektafl Baba’n›n hayat öyküsünde Girit-Kandiya’daki Bektaflî Dergâh›n› ve bu dergâh›n devrelerini anlatmaya çal›flaca¤›z. A¤›r koflullardan geçip evlenmemek üzere Bal›m Sultan Türbesi efli¤inde yemin ederek sa¤ kula¤›na mengûfl (küpe) takarak Bektaflîli¤i ve Türklü¤ü insanlara anlatmak üzere Hac› Bektafl Velî Dergâ-h›ndan yola ç›kar. Davas›n› Türklerin zor günler yaflad›¤› Girit-Kandiya’da sürdürür. Girit’teki mücadelesini 1924 y›l›na kadar sürdürmüfltür.

A

Annaahhttaarr KKeelliimmeelleerr:: Girit, Bektaflî Dergâh›, Sad›k Bektafl Baba, Mücerret. A

ABBSSTTRRAACCTT

We will try to express Bektashi Association in Crete-Kandiya and its periods in Sad›k Bektash Baba’s life, who set his heart on Bektashism and chose to be celibate after he had come Hac› Bektash Veli Dervish Lodge. After he was sworn in the threshold of Bal›m Sultan Shrine in order not to marry at all, he wore an earring in his right ear, he set out from Hac› Bektah Veli Dervish Lodge to narrate Bektashim and Turkish society. He maintained his mission in Crete-Kandiya, where the Turcomans had difficulty in living. He maintained his mis-sion until 1924.

K

Keeyy WWoorrddss:: Crete, Bektashi Dervish Lodge, Sad›k Bektash Baba, Celibate.

Mücerret Sad›k Bektafl Baba 1875 y›l›nda Sivas ilinde (flimdiki Tokat - Zile) Hüseyin ve Fatma’dan dünyaya gelir. 14 yafllar›nda Hac› Bektafl kasabas›na gelir. Çocuk yaflta bu dergâhtan nasibini alan Mücerret Sad›k Bektafl Baba “muhiplik”, “dervifllik”, “babal›k” ve

(2)

“halife babal›k” gibi tüm aflamalardan geçer. Dergâhta “postniflinlik” ve “mütevellilik” (en yafll›, bilgili, sayg›n) eski deyimiyle, “erfled” ve “eslah” makam›na da uygun görülmüfl olsa gerekir ki ilerideki zamanlarda, Girit Kandiya’da, Horasani-zade Dervifl Ali Dede Der-gâh› fierifi son postniflini mütevellisi Halife Cafer Sad›k Bektafl Baba diye an›lm›flt›r1

. Sad›k Baba’n›n manevi torunu Sevim Gül (Foto¤raf 2) ile yapt›¤›m›z söyleflide, ken-disinin Sad›k Baba’dan “Dedem” diyerek söz etmesini f›rsat bilerek, “Dedeniz, anneanne-niz ile ne zaman evlenmifl?” diye sordum. Sevim Gül Han›mefendi de “Sad›k Bektafl Ba-ba benim manevi dedemdir. Anneannem onun efli de¤il manevi evlad›d›r. Zaten o mücer-retti.” fleklinde cevap vermifltir. Mücerretlerin evlenmedi¤ini bilmekteyiz.2

Bedri Noyan’›n Yeni Gazete’de “Bektaflîlik-Alevîlik Nedir?” adl› yaz› dizisinde bildirdi¤ine göre dedebaba-lar, Anadolu d›fl›ndaki dergâh postniflinlerinin tayinini yapardedebaba-lar, Babal›k icazetnamelerini verirler. Uzak bölgelerde halife babalar›n tayini ile bunlar›n hilafetnamelerini yazarlar. Baba¤an kolunda müteehlil (evli) mücerret (bekâr) ikrar› verenler iki kol idiler.

Mücer-1

Bedri Noyan, Hac› Bektafl’ta Pirevi ve Di¤er Ziyaret Yerleri adl› kitab›nda (s.23) “Kendisinden dinledim” diye-rek aflevini anlat›rken Sad›k Baba’dan yukar›da verdi¤imiz nitelikleri ile söz etmektedir.

2

Bedri Noyan, 22.06.1966 tarihli Yeni Gazete’de “Bektaflîlik-Alevîlik Nedir?” adl› yaz› dizisinde flu bilgileri ver-mektedir: Baba¤an Kolu’nda müteehlil (evli) mücerret (bekâr) ikrar› verenler iki kol idiler. Mücerretlerin sa¤ kula¤› Bal›m Sultan türbesinin efli¤inde delinir. Mengûfl (küpe) tak›l›r. Mersin’de yüz yafl›n› aflk›n olarak (25 Ocak 1966, 3 fievval 1385 Sal› günü sabah›) Hakk’a yürüyen Mücerret Halife Cafer Sad›k Bektafl Baba’n›n bir madenî, bir de bal›m tafl›ndan yap›lma mengûflu vard›. Selman Cemâlî Baba’n›n da k›rm›z› tafltan bir mengûflu vard›. Bu zat›n bir nefesinde de “Kapunda kulak delinir / Pir Bal›m Sultan Efendi’m...” diye, bu kulak delme olay› dile getirilmifltir. Bektaflîlikte mücerretlik: Mücerret Cafer Sad›k Bektafl Baba’n›n ifadesi ile, "Aile ba¤› düflüncelerinden azade, kendisini tamamen Dergâh hizmetine verebilmek ve Türklü¤ü yayabilmek için tutulan” bir meslekti. Derviflin istenilen her ye-re gitmesini kolayca sa¤lanm›flt›r. Yoksa evlenmemek bir meziyet olmad›¤› gibi, bir noksanl›k da de¤ildir. Mücerye-retlik, hayat› boyunca Dergâha hizmet ve amaca hizmet için söz verifltir.

Kafl›k sap› veya flimflir flifller ile delinen kula¤›n deli¤i ufalmas›n diye zamanda içine “y›ld›z tafl›” denilen silindir fleklinde bir tafl konurdu, iyi olunca kalaydan ve bal›m tafl›ndan yap›lma küpeler tak›l›rd›. Bu küpeler uzunca armudi fleklinde olup halka fleklinde olan› hiç kullan›lmazd›.

Mücerret erkân›, Pir Evi’nde üç y›l hizmet edene gösterilirdi. Sonraki üç y›l da Kerbelâ'da hizmet edenlerin sol kula¤› da delinirdi. Böyle, iki kula¤› delik dervifller görmüfl idim.

Küpelerin (mengûfl) armûdî, bir kafl›¤›n a¤z›na giren fleklinde olanlar›ndan baflka, on iki terkli olanlar› da vard›r. Necef tafl›ndan, gümüfl ve alt›ndan da olur. ‹steyen takar, isteyen mengûfl takmazd›.

Hiç takmayan› da vard›. Örne¤in, Ekmek Evi Babas› Salih Baba ço¤unlukla mengûflunu takmazd›. Babalar›n baz›lar›, taç üze-rine sard›klar› sar›k bak›m›ndan da ayn› flekilde davran›rlard›; kimisi sarar, kimisi sarmadan, dervifl imifl gibi, sadece taç olarak giyerlerdi. Baz›lar› arakiyye ile bile soka¤a ç›karlard›.

Mengûfl hakk›nda yazmalardaki kayda göre bu, yine Hz. Ali'ye ba¤lanmaktad›r: (“E¤er sorsalar ki Mengûfl nedir?: Hazret-i Ali'nin Düldülü’nün na'lidir.” 1239 H. de yaz›lm›fl bir risaleden, Sad›k Baba hediyesi büyük s›¤›r dili cönkten, Y: 59/1’den.).

Mücerret dervifllere sayg› gösterilirdi; fakat mücerret ikrar› verdikten sonra bu ikrar›ndan dönüp evlenenlere çok fena bir gözle bak›l›rd›. Yukar›da arz etti¤im gibi, Bektaflîlikte mücerretlik bir meziyet veya evlenmek bir eksiklik de¤ildir; fakat bir defa mücerret olmaya karar verip, kendi iste¤iyle, bu erkân› görenler ikrar›n› bozarsa pek büyük ay›p say›l›r-d›. Buna ra¤men sonradan evlenmifl, (mücerretli¤i k›rm›fl) kimseler de görülmüfltür.

(3)

retlerin sa¤ kula¤›, Bal›m Sultan Türbesi’nin efli¤inde delinir ve mengûfl (küpe) tak›l›r. Bu anlat›lanlar›, Sad›k Baba’n›n küpeli resmi do¤rulamaktad›r. Sad›k Baba’n›n mücerret ve Baba¤an Kolu’ndan oldu¤u anlafl›lmaktad›r.

Usta-zade Giritli Yunus Bey’in Kandiya’da ald›¤› notlar›, ileriki y›llarda Orhan F. Köp-rülü taraf›ndan “Bektaflîli¤in Girit’e ‹ntiflar›” ad›yla yay›mland›. Oradan sunuyorum:

“Bektaflî tarikat›n› Girit’e getiren, Horasani-zade Mevlânâ Dervifl Ali Dede’dir (“Mev-lânâ” bu kiflinin ad› olup Mevlevîlik ile hiçbir ilgisi yoktur.). Bu zat, Ankara Vilayeti K›r-flehir Müftüsü’dür ve Horasan’›n Türkmen afliretlerinden Horasanl› Mehmed Hüdaben-de’nin büyük o¤ludur. Tahsilini bitirdikten sonra ‹stanbul’a geldi. ‹mtihan vererek Süley-maniye Darülhadisi’ne (hadis a¤›rl›kl› ‹slami ilimler ö¤retilen medrese/okul) girdi. Oray› bitirdi ve icazet ald›. Sonra memleketine, babas›n›n yan›na gitti. Maneviyata merak› se-bebiyle babas›n›n tarikat›na girdi. K›rflehir sanca¤› Hac› Bektafl nahiyesinde, Suluca Kara-höyük mevkiînde (flimdi Nevflehir’e ba¤l›d›r) tarikat›n piri Hac› Bektafl Velî hazretlerinin “Pir Evi” ad›yla bilinen büyük tekkesine gitti. Her fleyi terk ederek tarikata kat›ld› ve der-vifl oldu. S›rayla tüm aflamalardan geçti. Osmanl›’n›n Kalyon Vakas› sonras› (1664) Girit’i fethetmek için harekete geçmesiyle büyük bir hareketlilik bafllad›. Pir Evi, Osmanl› ordu-sunun Hazreti Pir’in hamisi oldu¤unu bilir ve itikat ederdi. Bu nedenle Pir Evi postunda bulunan Dimetokal› Vahid Dede bu eski gelenek üzerine Girit seferi için kafileyi teflkil et-ti, ehliyeti herkesçe bilinen Horasani-zade’yi hilafet payesiyle halife yapt›, kafileye de ka-file bafl› olarak atad›. Horasani-zade kaka-filesiyle Girit’e (25 Rebiülahir 1645) gitti. Orada dergâh›n kurulmas› ise 1650’dir. Do¤um tarihi belli olmasa da Hakk’a yürümesi (vefat›) 1671-1672’dir. Naafl›, Kandiye yak›nlar›nda ismine izafe olunan Horasanl› Dergâh›’n›n cennet misali bahçesinde bir türbe içindedir.”3

Baki Öz ise “Balkanlarda Alevî-Bektaflîlik” yaz›s›nda, Girit’e Bektaflîli¤i, Horasan Türk-menleri soyundan K›rflehirli Horasanl› Mevlânâ Dervifl Ali Dede’nin soktu¤unu bildirir. Ali Dede, 1664’te Girit’in al›nmas› s›ras›nda orduya “Bektaflî Yoksullar› Kafilesi”nin bafl› ola-rak kat›lm›flt›r. Dervifl Ali Girit’te Bektaflîli¤i örgütler, kurumlar›n› (dergâhlar›n›/ tekkele-rini) açar, oralara “Baba”lar atar. Böylece Girit’te, Horasanl› Dergâh› Bektaflîli¤i halka be-nimseten bir merkez olur. Girit Bektaflîlerinin özellikle Kandiya, Resmo ve Hanya kent-lerinde yo¤unlukta olduklar› görülür.

D

Deerrggââhhttaa BBiirriinnccii DDeevvrree:: Bu dönem, Horasani-zade Dervifl Ali Dede devresidir (1650-1710). Devre ismini veren zat› muhterem “Fukara-y› Bektaflîye Kafilesinin” bafl›nda

gör-3

(4)

dü¤ümüz Horasani-zade Mevlânâ Dervifl Ali Dede’nin kendisidir. Dergâhta ilk serilen pos-ta oturmufl ve yirmi iki sene kadar mürflitlik sürdürmüfltür. 1671-1672’de kardefli Ha-san Dede’yi yerine tayin ederek inzivaya çekilmifl ve ayn› y›l Hakk’a yürümüfltür. HaHa-san Dede, posta geçmesiyle birlikte can u gönülden çal›flarak kendini tarikata adam›flt›r.

D

Deerrggââhhttaa ‹‹kkiinnccii DDeevvrree:: Bu döneme Horasani-zade fieyh Mehmed Devresi denir (1711-1810). fieyh Mehmed, fakirler ve misafirler için yapt›rd›¤› zaviyesinde zaviyedar olan ve bi-rinci devrede görülen Hasan Dede’nin o¤lu Mehmed’dir. ‹kinci devrenin beyan olunan son on senesi, muhipler aras›nda “Süleyman Baba’n›n türbedarl›¤›” diye de bilinmektedir.

D

Deerrggââhhttaa ÜÜççüünnccüü DDeevvrree:: Horasani Dervifl Ali Baba Devresi denen bu dönem(1811-1923), Bektaflîli¤in Girit’te en fazla geliflti¤i zaman dilimidir. Mübadeleye kadar sürmüfl-tür ve post, Girit’ten kald›r›l›p gösürmüfl-türülmüflsürmüfl-tür. Dergâhtaki geliflmeler bir ve ikinci devre-den çok daha fazlad›r. Horasani Dervifl Ali Baba, ikinci devrenin sonunda türbedar olan Türkmen Süleyman Baba’n›n o¤ludur. 1773’de Horasan’›n Meflhed flehrinde do¤mufltur. Babas›yla birlikte Hazreti Pir’in tekkesine giderek orada ikamet etmifltir. Ald›¤› icazetna-me ile Pir Evi’nden do¤ru Kandiya’ya gelmifltir. Eflraftan Patar o¤lu ‹brahim Bey’in mi-safiri olmufltur. Dergâhta birçok yenilik ve çal›flma yapt›, bu s›rada kimseden para kabul etmedi. 25 Aral›k 1811’de akflam post serildi ve ayin yap›ld›. Horasani Dervifl Ali Baba Türkçeden baflka Arapça, Farsça, Arnavutça ve Rumcay› da bilirdi. Bir müddet sonra Ba-ba iki eser daha meydana getirdi. Bunlar çeflme ve cami idi.

Her ne kadar Bektaflîlikte cami gelene¤i yok denilse de bir dönemle ilgili cami gele-ne¤i olufltu¤unu görüyoruz. F. Won Margaret Hasluck’un, “Bektaflîli¤in Co¤rafî Da¤›l›m› (Christianity And Islam Undar The Sultans) adl› eserinde Hac› Bektafl’taki caminin II. Mahmud zaman›nda, Hac› Bektafl'› Sünnî ve Nakflibendî fleyhi olarak göstermek için ya-p›ld›¤›n› sunmaktad›r. Bu tespiti ben, Mustafa Enhas Dede’den4

de dinlemifltim. Ancak Anadolu’da kendisini Hanefî Alevî olarak da tan›mlayan Alevîlerin camiye gittiklerini, cu-ma nacu-mazlar›na kat›ld›klar›n› bilmekteyiz. O dönemlerde Türklerin Sünnîlefltirilifline ta-n›kl›k eden tarih elbette ki h›zla cami yap›m› ve benzeri geliflmelere de tata-n›kl›k edecek-tir. II. Mahmud dönemi yap›lan Bektaflî katliam› esnas›nda Nakflibendî kökenli Bektaflî ba-balar›n›n postniflinlik yapmalar› nedeniyle o y›llar az hasarl› atlat›lm›flt›r. Bektaflîlik; bün-yesinde k›smî olarak Sünnili¤i ve Sünnilikten gelenleri de bar›nd›ran bir oluflumdur.

Bektaflîli¤in toplumdaki gizli yerini koruyabildi¤ini ve fleriat-tarikat fark›n›n ay›rt

edil-4

Mustafa Enhas Dede Kahramanmarafl’›n Ç›narl› (Terolar) köyünde ikamet etmekte iken Hakk’a yürüdü. Bölgenin sevilen say›lan bilge bir flahsiyeti idi. O¤lu Mehmet Ali Taki Enhas bu görevi devam ettirmektedir.

(5)

mesini sa¤lamak üzere Bektaflî babalar, evlatlar›n› Bektaflî tarikat›na girmemeleri hâlin-de s›radan Müslüman›n bilmesi gereken asgari bilgileri ö¤retmifllerdir. Halife Nurettin Öl-mez Baba’n›n bir söyleflisinde “Biz çocuklu¤umuzdan beri bu yolu gördük. Babam›z bizi daha evvel camiye gönderirdi. ‘O¤lum cuma namazlar›na, teravihe gidin, oruç tutun.’ der-di ve biz bunu sonra anlamaya bafllad›k. Nasip ald›ktan sonra, yani fleriatla tarikat› ay›-rabilmemiz için, o flekilde bizi mukayese yapmam›z için göndermiflti. Yani fleriat› ö¤ren-dik, ondan sonra tarikata daha iyi sar›lal›m diye. Onun söylediklerine de uyduk, camilere gittik geldik. ‹flte birkaç dualar ö¤rendik, sonra da geldik tarikata mensup olduk.”

Horasanl› Dergâh› Camisi’nin üzerindeki hat (Foto¤raf 3), kendi el yaz›s›ylad›r. Bu hat bizlere, Baba’n›n iyi bir hattat oldu¤unu göstermektedir. Horasanl› Ali Baba, otuz üç sene mürflitlik etmifltir, 1843 y›l›nda Hakk’a yürümüfltür.

Cami üzerindeki kitabenin Türkçeye çevrisi: Ölüm sana gelinceye kadar Rabb’ine iba-det et (Hicr, 99).

Dergâh›n ilk kurucusu Horasani-zade Mevlânâ Ali Dede’nin, Horasani Dervifl Ali Ba-ba’n›n flahs›nda oldu¤unu düflünenler de olmufltur. Bu devrede sekiz ya da dokuz mürflit gelip geçmifltir. Manast›rl› Hac› ‹slam Baba ve Manast›rl› ‹brahim Baba ve daha niceleri. Bunlardan sonuncusu, yani Sad›k Bektafl Baba’dan önce Abidin Mehdi Baba (Foto¤raf 4), dergâh›n mürflidi idi. Abidin Mehdi Baba’n›n do¤um tarihi bilinmemektedir. Ancak 1916’da Hakk’a yürüdü¤ü kesindir.

Horasanl› Dergâh›’na 1,5 km uzakl›kta, ‹brahim isimli bir zat dergâh kurar; fakat bir gece Rumlar›n sald›r›s› s›ras›nda bafl› kesilerek flehit edilir (Foto¤raf 5: ‹brahim Baba).

(6)

Okunuflu:

Ulum-i zahirede bir imam (humam) ve funun-› bat›nede bir mürflid-i al-i makam K›r-flehirli Horasani-zade Mevlânâ Dervifl Ali Dede Hazretleri’nin inzivagâh-› mukaddesleridir.

Hakka Yürümeleri Dergâh› tesisleri Girid’e teflrifleri

1672 1650 1645

Günümüz Türkçesiyle:

Zahirî ilimlerde bir imam-› himam (hümam) ve bat›nî mesleklerde yüksek mevkide bir mürflit, K›rflehirli Horasani-zade Mevlânâ Dervifl Ali Dede Hazretleri’nin kutsal inziva yeridir.

Hakk’a Yürümeleri Dergâh› kurmalar› Girit’e geliflleri

1672 1650 1645

Girit Adas›’nda Kandiya’da bulunan Horasani-zade Mevlânâ Dervifl Ali Dede Dergâ-h›’n›n kurucusu, Horasani-zade Mevlânâ Dervifl Ali Dede’dir. Horasanl› Dervifl Ali Baba ise dergâhta ikinci devrenin sonu ve üçüncü devrenin bafllar›nda türbedarl›¤› görülen post-niflinlerinden biridir. Bu kiflilerin isimleri zaman zaman birbirleriyle kar›flt›r›l›r. Horasan-l› Dervifl Ali Baba’n›n kemikleri 1924 y›Horasan-l›nda Sad›k Bektafl Baba taraf›ndan bir sand›k içe-risinde Mersin’e getirilir. Mersin’de, bir müddet sand›kla birlikte Halk Evi’nde kal›r. An-cak Mersin’e de¤il Tarsus’a defnedilir. Tarsus’taki mezar› günümüzde hâlen ziyaret edi-lir. Refladiye Mahallesi 3041. sokaktad›r. fiimdilerde Ali ve Kameriye’den 1931 y›l›nda Mersin’in Hebilli köyünde dünyaya gelen Zehra Tersiz adl› bayan, mezar›n› ziyaret eden-lere Horasani Dervifl Ali Baba’n›n kap›s›n› açmaktad›r. Her akflam ezan›yla, kandili ve zi-yaretçilerin b›rakt›¤› mumlar› yakmaktad›r. Ayn› zamanda türbenin tüm temizli¤ini ve bak›m›n› da yapmaktad›r. Giritliler aras›nda Horasani Dervifl Ali Baba’ya “Horasanl› Ali Baba” / “Horasali” denilmektedir. Bu söyleyifller, a¤›z farkl›l›¤›ndand›r. Kan›m›zca, Sad›k Bektafl Baba, Horasanl› Ali Baba’n›n na’fl›n› Mersin’e de¤il de peygamberler flehri Tarsus’a defnetmesinin nedeni nebi ve evliyalara komflu etmek istemesindendir (Foto¤raf 6: Ho-rasanl› Ali Baba Türbesi).

Halife Nurettin Ölmez Baba’n›n Sad›k Baba’y› anlatt›¤› uzun söyleflisinde, Mersin’de yaflam›n› sürdürmüfl olan Sad›k Baba ve Tarsus’a defnetti¤i Horasanl› Ali Baba konusu ara s›ra geçmektedir. Nurettin Ölmez Baba makalesinde, “Mesela bahsetti¤im Mersin’de Sad›k Bektafl Baba, o baya¤› de¤erli bir babad›r, mücerretti, vefat etti. Girit’ten gelirken Horasanl› Ali Baba diye bir mürflidi varm›fl, oradan onu da getiriyor. Hatta Tarsus’ta Ali Baba Türbesi vard›r ve oraya ziyaretine gidiyoruz.” der.

(7)

Bir baflka bölümde ise, “Onun dervifli oldu, Bedri Noyan Dedebaba ondan himaye gör-dü, yetiflti. Yani Mersin’de Sad›k Bektafl Baba vard›, mücerret babayd›, kabri hâlen Mer-sin Mezarl›¤›’ndad›r. O, Bedri Noyan Dedebaba’m›z ve Yunus Ölmez Baba, bir de Ali Na-ci Baykal, hepsi birden Ankara’da üçünü halife yapt›lar. Sad›k Baba, Bedri Baba, Yunus Baba halife oldu, Ali Naci Baykal Baba da Dedebaba vekiliydi zaten. Arnavutluk’taki Salih Niyazi Dedebaba, Arnavutluk’a giderken emanetleri Ali Naci Baykal Dedebaba’ya b›rak-m›flt›; onun için o Dedebaba’yd›, di¤erleri de halife oldular. Sonra Ali Naci Baykal Baba göçmek üzereyken, Bedri Noyan Babaya, Dedebabal›k unvan› verdi ve o flekilde oldu ya-ni…” demektedir (Ayhan Ayd›n ile Halife Baba Nurettin Ölmez’in söyleflisi). Burada sö-zü edilen Halife Baba, Nurettin Ölmez’in babas›, meflhur babalardan olup Yunus Ölmez Baba’d›r.

Sad›k Bektafl Baba’dan nasip alan, Süleyman Baba’n›n Adana’da ikamet etti¤i yere 25.10.2003 tarihinde giderek Sad›k Baba ile ilgili bir çal›flma yapt›¤›m› anlatt›m. Bana, Bektaflîli¤e intisab›n› flöyle anlatt›: “18.8.1951’de babam göçtü (Öldü yerine, Hakk’a yü-rüdü veya göçtü denir.). Babam›n lokmas› yenirken ben Sad›k Baba’dan nasip almak is-tedim. Baba kabul etmedi. Bir y›l sonra, 1952’de, yine görüfltük. Benim üzüm ba¤›m vard› ve orada lokma düzenledim. Ve nasip ald›m. Lokma demek ‘yemek’ demektir. Ya-ni canlara yemek verdim. Sad›k Baba’ya mürit oldum ve Bektaflîli¤e intisap ettim.”

“1976 y›l›nda ‹zmir Tire’de Hasan Bal›m Halife Babadan Babal›k icazeti ald›m. Ada-na’da bir tek ben fakir var›m. Güneyde baflka babalar da vard›, hepsi Hakk’a yürüdü. Sa-d›k Baba mücerretti, onun asl› Sivasl›d›r (fiimdiki Sivas de¤il, Osmanl› dönemindeki Sivas ili olup, Tokat-Zile yöresini de kapsamaktad›r.). Pir Evi’ne gelifli ve mücerret yetiflmesi day›s›n›n sayesinde olmufl. Kendisi böyle anlatt› bana, Sad›k Baba 16 y›l hizmet etmifl. Süleyman Baba’dan, iki çeflit mücerretlik oldu¤unu da dinledik. Naklediyorum, “Birisi hiç evlenmez, di¤eri efli göçünce tekrar evlenmez ve tekkeden hiç ç›kmaz.” Mücerretlik bir anlay›fl ve yaflam fleklidir.

Sad›k Baba dünyan›n birçok yerini gezmifltir, Arabistan, Necef (Necef gezisi Hazreti Ali ve Ehlibeyti ziyaret içindir.), fiam, Arnavutluk (Arnavutluk’ta bir müddet kal›r ancak Arnavutçay› bilmesi Arnavut olmas›ndan de¤ildir.) bunlardan baz›lar›d›r. Londra’dan dö-nüflünde ise Girit’e u¤ram›fl, Abidin Baba’n›n yerine Pir Evi’nden icazetname getirtilmek suretiyle posta oturmufltur. O zaman Abidin Baba henüz sa¤ imifl. Kendi r›zas›yla post-niflinlik görevinden istifa etmifl. Bektaflîlikte makam ve mevkii h›rs› yoktur, benzeri bir feragat, Mersin’de Sad›k Baban›n hakk› olan dedebabal›kta da yaflanm›flt›. Çok de¤erli ba-balardan Yunus Ölmez Baba ve Bedri Noyan Baba Mersin’e gelirler. Sad›k Baba yafl› iti-bariyle bu görevden feragat eder. Bedri Noyan Baba, “Dedebaba” olur. Sohbetimizden

(8)

yaklafl›k bir y›l sonra, 19.11.2004’te, Süleyman Baba Hakk’a yürüdü. Adana Asri Mezar-l›¤›’nda medfundur. Günümüzde Akdeniz Bölgesi’nde, yani Çukurova’da bu görevi ifa eden kimse kalmam›flt›r (Foto¤raf 7: Süleyman ‹yiöz Baba).

Sad›k Baban›n e¤itimini bilmiyoruz; ancak manevi torunu Sevim Gül’den ana dili Türkçe d›fl›nda Arapça, Arnavutça, Rumca bildi¤ini ö¤reniyoruz.

Sad›k Bektafl Baba, Hüseyin Gülbaba ve Âfl›k Veysel Tarsus-Yenice’de Gülbaba’n›n evinde belli zamanlarda buluflur, muhabbet ederlermifl.

Sad›k Bektafl Baba, torununa üç kere hacca gitti¤ini anlatm›flt›r. Bir keresinde ker-vanla, bir keresinde vapurla, üçüncüsü ise bilinmemektedir. Kervanla hacca gidifli, muh-temelen Hac› Bektafl’tan olmal›. Böylece ilk hac›l›¤› genç yafllar›ndad›r. Vapurla gidifli ise, Girit Adas›’ndan olsa gerek. Dört kap› k›rk makam ö¤retisinde Hac› Bektafl Velî, “fieriat kap›s›nda 3. makamda hacca varmak” diyerek hacca gidilece¤ini anlatmaktad›r. Ancak bu hacca gitme gelene¤i, flimdilerde Bektaflî ve Alevîler aras›nda yayg›n de¤ildir.

fiapka devriminde Sad›k Bektafl Baba önce bir foto¤rafç›ya gider. Son bir hat›ra fo-to¤raf› çektirir. Sonra bir berbere gider ve t›rafl olur (Foto¤raf 8: Sad›k Bektafl Baba ve Faz›l Nazmi Bey Sakall› son foto¤raf›).

Sad›k Baba’n›n “Önce Türk’üm, sonra Müslüman’›m, sonra Bektaflî’yim.” sözü Bekta-flîli¤in ruhuna uygun bir tespittir. Bektaflîlikte ibadet dili Türkçe olup Arnavut kökenli bir Bektaflî Baba da Türkçe bilmek zorundad›r. Türk kökenli olmayanlar›n da intisap ettik-ten sonra Türkleflmesi ve Türkçeyi ana dili gibi benimsemesi “önce Türk’üm” tespitini do¤rulamaktad›r. 1998 y›l›nda, Cem Dergisi’nde Bedri Noyan Dedebaba’n›n, Ayd›n Lise-sinde Atatürk Abidesi’ni yapt›rd›¤›n›, merdiven bafllar›na da Nam›k Kemal ve Ziya Gö-kalp’in büstlerini diktirdi¤ini anlatmaktad›r. Burada onun, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Türk ayd›nlanma dönemi öncülerinden Nam›k Kemal’in ve Türkçülü¤ün ba-bas› Ziya Gökalp’in manevi flahsiyetine gösterdi¤i sayg›y› görmekteyiz. Türk tarikat› olan Bektaflîlik, önce Türk olmak flart›n› getirmesine ra¤men hiç kimseyi tarikata girmeye zor-lamam›flt›r. Sad›k Baba, “Mevlevîlik olmasa klasik musikîmiz, Alevîlik olmasa Türk kültü-rü ve halk edebiyat› olmazd›.”5

dermifl.

5

Cem Vakf› bünyesinden AAlleevvîî ‹‹ssllaamm DDiinn HHiizzmmeettlleerrii BBaaflflkkaann›› Ali R›za U¤urlu 05.08.2006 tarihli makalesinde Sad›k Bektafl Baba’dan flöyle söz eder: “Bir tasavvuf erbab› flöyle der, ‘MMeevvlleevvîîlliikk oollmmaassaa kkllaassiikk mmuussiikkiimmiizz,, A Allee--vvîîlliikk oollmmaassaa TTüürrkk kküüllttüürrüü vvee hhaallkk eeddeebbiiyyaatt›› oollmmaazzdd››..’’ (Söz konusu tasavvuf erbab›, Cafer Sad›k Bektafl Ba-ba’d›r.)”.

(9)

‹ntisap, liyakat ve gönüllülük esast›r. Sonra Müslüman, sonra Bektaflî’yim ifadeleri ise tarikat›n dini dayana¤›n› ve izlenen yolu anlatmakta. Dinî dayana¤›, ‹slam dinidir. Yol ise Hac› Bektafl’›n belirledi¤i “kâmil insan” olma yoludur.

“Gerek Aynü’l-cem, gerek di¤er hizmet ve erkân törenlerinde söylenen, ço¤u man-zum ve yar› manman-zum olarak düzenlenmifl k›sa dualara “tercüman” denir. Bunlar›n uzun-ca olanlar›na ve ço¤unlukla mürflit taraf›ndan okunanlar›na “gülbank” denir. Tercüman ve gülbanklardaki Arapça metin, ayet ve hadisleri tamamen Türkçeye çevirerek söylemek daha da iyi ve do¤ru olur. Daha da makbul olur. Bunlar› tamamen Türkçelefltirip erkâna aç›k Türkçe ile bast›r›lmal›d›r. Herkes böyle ö¤rensin. Üstelik en ufak örtülü bir nokta-dan kendilerince ahkâm ç›kar›p aleyhe söz etme f›rsat› gözleyen yobaza da s›r diye bir kötülük olmad›¤›n› göstermek bak›m›ndan bunun faydas› vard›r. Bu fikrimi kendisine aç-t›¤›m Halife Mücerret Cafer Sad›k Bektafl Baba da fakirlerine cevaben içtenlik ve coflkun-lukla: “Çok do¤ru ve ileri düflünüyorsunuz. Hepsini yaz›n›z, hepsini bast›r›n›z. Günah› varsa hepsi benim üzerime olsun.” demifllerdir.6

Bedri Noyan Dedebaba’n›n Bütün Yönleriyle Bektaflîlik ve Alevîlik adl› kitab›n›n 7. cil-dinde 56-98-113-243-333-359-409-435-474-554-555-567. sayfalarda Sad›k Bektafl Baba’dan söz edilirken 1-1239 H. Tarihli yazmadan, 2- Erkan adl› yazmadan ve 3- Bü-yük S›¤›rdili Cönk’ten söz etmektedir.

1942 ile 1960 y›llar› aras›nda 18 y›l dedebaba görevini yürütmüfl olan Ali Naci Bay-kal Dedebaba’n›n, Sad›k Bektafl Baba’y› ziyaret etti¤i bilgiler aras›ndad›r. Sad›k Baba mü-cerret (Kutsal Bekâr) olmas› s›fat›yla hem Ali Naci Baykal Dedebaba hem de Bedri Noyan Baba’y› (O tarihte Dedebaba de¤ildir.) misafir etmifltir. Bu iki kiflinin Sad›k Bektafl Baba’y› ziyaret etmesi Sad›k Bektafl Baba’n›n halifebaba ve mücerret oluflu, bu ziyaretlere anlam kazand›r›yordu. Ali Naci Baykal Dedebaba 13 Temmuz 1960 tarihinde Hakk’a yürüdü. S›ra yeni Dedebaba’n›n seçimine gelmiflti.

13 Temmuz 1960 tarihinde Ali Naci Baykal Dedebaba’n›n Hakk’a yürümesiyle yeni bir dedebaba seçimi yap›lacakt›r. 13 Temmuz 1960 ile 26 A¤ustos 1960 günleri aras› Sad›k Bektafl Baba, dedebabad›r. Sad›k Bektafl Baba yafl› ve sa¤l›k durumunu göz önün-de bulundurarak 26 A¤ustos 1960 tarihinönün-de, Mersin’önün-de Bedri Noyan Baba’ya önün-deönün-debaba- dedebaba-l›¤›n daha uygun olaca¤›n› söyleyerek feragat eder.

6

Bedri Noyan Dedebaba’n›n, “Bütün Yönleriyle Bektaflîlik ve Alevîlik” adl› kitab›n›n c. 7, s. 359’dan al›nm›fl-t›r.

(10)

Mersin’de, 26 A¤ustos 1960’daki Bektaflîlerin buluflmas›, s›radan bir buluflma de¤il-dir. Bu buluflma dedebabal›k seçimini sonland›rmak içindi. Bu buluflman›n tan›klar› bir de hat›ra foto¤raf› çektirirler. Mersin’den dedebaba olarak ayr›lan Bedri Noyan Dedebaba kitaplar›, eski belgeleri ve mühürleri bir sand›k ile götürür. Ayd›n’dan bir foto¤raf gön-derir. Her ne kadar seçim Ankara’da yap›ld› fleklinde birçok kaynak var ise de seçimi Sa-d›k Bektafl Baba’n›n feragati sonuçland›r›r.

Ali Naci Baykal Dedebaba’n›n 13 Temmuz 1960 tarihinde Hakk’a yürümesiyle yeni bir dedebaba seçilmesi için halifebabalar aras›nda yaz›flmalar bafllar. 26 A¤ustos 1960’da, Mersin’de Sad›k Baba’n›n evinde toplan›rlar. Bedri Noyan, bu toplant›da Mü-cerret Sad›k Bektafl Baba’n›n feragat etmesi ve dedebabal›¤› kabul etmemesi ile dedeba-ba olur. Oysa “Bektaflîlik-Alevîlik Nedir?” adl› kitap (‹stanbul 1995), dedededeba-badedeba-balar›n liste-sini sunarken 16 Temmuz 1960 tarihi, dedebabal›¤a geçifl olarak görünüyor.

13 Temmuz ile 16 Temmuz aras›nda bu yaz›flmalar ve görüflmeler tamamlanamaz. Hat›rlad›¤›m kadar›yla 1974 y›l›nda flehirleraras› telefon görüflmeleri yazd›r›larak saatler sonra yap›labiliyordu, 1960’da ise üç günde herhangi bir fley yap›lmas› mümkün de¤il-dir.

Bir foto¤raf›n (Foto¤raf 9) arka yüzü (Foto¤raf 10) bize bu iflin asl›n› veriyor. Bu fo-to¤raf›n arka yüzü 26 A¤ustos 1960 tarihindeki toplant›n›n belgesidir ve o belgede Bed-ri Noyan, “baba” olarak geçmektedir.

Mersin’den gittikten sonra dedebaba k›yafetiyle bir foto¤raf gönderir. Dedebabal›¤a geçifli 16 Temmuz 1960 de¤il, 26 A¤ustos 1960’t›r. Mersin ziyareti, Nurettin Ölmez Ba-ba’n›n anlatt›klar›, gerekse de Süleyman Baba’dan dinlediklerimiz ve Sevim Gül’ün anlat-t›¤› bilgiler birbiri ile örtüflür. Ayn› bilgi Bedri Noyan Dedebaba taraf›ndan da do¤rulan-maktad›r7

.

7

Bedri Noyan Dedebaba’n›n, Bütün Yönleriyle Bektaflîlik ve Alevîlik (6. cilt) adl› kitab›n 79. sayfas›nda Ca’fer Sad›k Bektafl Baba (Mücerret Halife) bafll›¤›yla verir: “Mücerret babalar›n sonuncular›ndand›r. Girit - Kandiya Horasanl› Ali Baba Dergâh› son postniflîni idi. Mersin'de yerleflmiflti. Aç›k fikirli, ileri görüfllü bir insand›. Ken-disini 1960 y›l› A¤ustos ay›n›n son günlerinde Ölmez Baba (Yûnus) ve Hüseyin Peker kardeflimizle birlikte zi-yaret etti¤imizde yüz yafllar›nda idiler. Yine de bizi istasyona karfl›lamaya gelmifl, beraber bir hat›ra foto¤raf› ald›rmak üzere foto¤rafç›ya kadar da yürümüfltü. Fakîr'e birçok yazma risâle ve cönk hediye buyurmufllard›r. Bektâflîli¤i, gereksiz ayr›nt› (teferru'at) ve merâsimden temizlemek düflüncemi sonuna de¤in desteklemifller-dir.”

“Ana dili gibi Arapça, Rûmca ve Arnavutça konuflurdu. Bu sebeple onu Giritli (Rum) ve Arnavut sananlar da ol-mufltur. Aslen Zileli olup, Hüseyin A¤a ad›nda bir zat›n o¤ludur. Dedekarg›n Boyu’ndand›r. On iki yafl›nda iken yetîm kalm›fl ve Hazret-i Pîr Dergâh›’na gelmifltir. Yafl›n›n çok küçük olmas› nedeniyle, Dergâhtaki Dervîflân

(11)

bi-raz da onunla alay ederek kovalamak istemifller. Fakat o ayak diremifl ve orada y›llarca hizmet etmifltir.” “Kendi defterinde elyaz›lar›yla mücerret ikrâr› tarihi flerhi flöyle yaz›l›d›r: Bin üçyüz onalt› senesi (1898 M) Zil-ka’desi'nin ondördüncü ve 1315 sene-i mâliyesi nisân›n›n 14. Çarflamba günü meydân-› tecerrüd küflâd ve hân-› bî imtinân-hân-› erkân-hân-› tecrîdden (mücerretlik erkânhân-›nhân-›n yedirdi¤ini bafla kakmayan sofrashân-›ndan) ahz-i nasîb ile bermurâd (nasîb alarak murad›m›za kavufltu¤umuz) oldu¤umuz iflbu mahalle flerh verildi. Sene-i Rûmî 14 Ni-san 1315 Ca’fer Sad›k Bektâfl Baba’n›n âynü’l-cem’inde rehberli¤ini Halîfe Aflç› HaNi-san Baba, Çerâ¤c›l›¤›’n› da: Halîfe Ekmekçi Sâlih Baba yapm›fllard›r. Ayd›nlat›c›lar› (mürflitleri): Halîfe Hac› Feyzullâh Dedebaba’d›r. Bu hu-suslar› bizzât kendisinden not ald›m. Ca’fer Sâd›k Baba, Hac› Feyzullâh Dedebaba'dan önceki Hac› Mehmet Ba-ba'n›n dedebabal›¤› zaman›nda çok hizmet etmifl ise de küçük olmas›n› ileri sürerek nasîb verilmemifltir. Bu ne-denle, Feyzullâh Dedebaba zaman›nda ondan el alm›fllard›r.”

“Mersin’de kendileriyle görüflmemizde, dedebaba olmalar›n› kendilerine önermifl idik. Cevâben: Otuz y›l önce, Ali Nâcî Baykal Dedebaba “ ‘Fakîr'in (benim) yerime nazar›m (sen) dedebaba ol’ dedi. Fakîr yafll›l›¤›n› ileri sü-rerek bu öneriyi geri çevirdi. Çünkü Nâcî Baba daha bilgili ve lây›k idiler. fiimdi otuz y›l daha yaflland›m.” dedi-ler. Fakîr, “Çok gencim, yolda h›zl› ilerledim, yol yafl›m küçük.” dedi. O zaman flöyle buyurdular: Bizim yolu-muzda kibir yoktur. Fakîr siz do¤madan önce baba oldum. Sâlih Niyâzî Dedebaba merhûm da Fakîr baba iken henüz muhibb idi. Sonradan dedebaba oldu. Yolumuzda o gençtir, bu yenidir diye bir söz söylenemez. ‹lim ve fazl esast›r. Sizi, merhûm Nâcî Bey Dedebabal›¤a lây›k görmüfltür, Fakîr de lây›k gördüm. Fakîr'den daha lâ-y›ks›n›z. Kim ne derse desin kat’iyyen üzülmeyiniz. Bizim yolumuzda yafl ve k›dem de¤il bilim esast›r. Sakalla b›y›kla makam da¤›t›lmaz sakal b›y›k nihâyet k›ld›r. K›lda kerâmet olsayd› köpe¤in bilmem neresinde k›l bit-mezdi. Tekrar ediyorum kim ne derse desin kesinlikle üzülmeyiniz, demifllerdi. Bu kez de, “Dedebabalar›n mücerret zevâttan oldu¤u” hakk›nda bir düflünce bulundu¤unu söyleyerek tekrar ›s-rar ettik: Otuz sene önce, daha da flimdikinden genç iken, Ali Nâcî Baykal Dedebaba’n›n bu görevi almas›n› Fa-kîr istedim. Dedebabal›kta mücerret bir kimse olmas› gerektigine iliflkin bir zorunluluk yoktur. Nerede böyle bir kay›t varm›fl, göstersinler. Buna siz lây›ks›n›z, kim ne derse desin, üzülmeyiniz. Çal›flman›za bak›n›z diye-rek Fakîr üzerinde ›srâr etmifllerdi. Ayr›ca Hac› Bektâfl Velî’den sonraki postniflîn zevât›n mücerret olmad›kla-r›n da eklemifllerdir.”

“Aç›k, do¤ru ve tok sözlü idiler. Disiplinli babalardan oldu¤unu yol evlâtlar› söylerler. Mektuplar›na pul fleklin-de ve büyüklü¤ünfleklin-de haz›rlatt›klar› foto¤raflar›n› ekleyerek dostlar›n› sevindirirlerdi.”

“Baz›lar› onun konukseverli¤ini kötüye kullan›rlarm›fl. Hepsine katland›¤›n› söylerdi. Yaln›z bir gün flöyle ol-mufl: Kap›s›na birisi gelmifl, çok riyâkârâne bir edâ ile: Babaerenler, düflümde (rü'yamda), Hazret-i Pîr Efen-di’miz size misafir olmam› söyledi demifl.”

“Gelenin lâubâlili¤ini be¤enmeyen baba erenler: Garip tesâdüf, demifl. Fakîr'e de bu gece ma’nâ âleminde gö-ründüler ve yar›n birisi gelip böyle söyleyecek. Sak›n içeri alma, beline bir tekme vur dedi. Haydi bunu yapma-dan git, al flu befl liray› karn›n› doyur. Paray› serserinin cebine sokmufl, onun flaflk›nl›¤› bitmeden kap›y› ört-müfl. Arada bir, kendisini ziyarete gidenlerle, fakîre yazma veya bask› risale ve kitaplar gönderirdi. 25 Ocak 1966 (3 fievvâl 1385 H.) Sal› günü sabah›n›n ilk saatlerinde, saat üçte Mersin'de Hakk’a yürüdüler. Kendisinin yak›n› olan Dr. Kemal Gül kardeflimiz taraf›ndan fakîre bu haber telgrafla bildirilmiflti.

Yûnus Ölmez Baba’n›n Sâd›k Baba'ya hitâben yaz›lm›fl bir fliirini buraya al›yorum:” “Halîfe Ca’fer Sad›k Bektâfl Baba’ya

Menzil-i tecrîdde ahd edüb kald›n, Hazret-i Hünkâr'da hizmetler k›ld›n, Mâsivâ tozundan yundun ar›nd›n Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z. Pîrimden arma¤an bizlere kald›n,

(12)

Bal›m Sultân›mdan emânet ald›n, fiüphesiz Hakk yolu kurbân› oldun Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z. Lâmekân flehrinde makâm›n buldun, Horasanl› Sultân hem-s›rr› oldun, "Küllü men aleyhâ fân"’› bildirdin Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z. Meydân›n görenler gitmez yabana, Ne mutlu dâr›nda bulunan câna, Hizmetinde her dem kurban olana.. Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z. Çok flükür pâyine sürdüm yüzümü, S›dk u sadâkatle yuydum özümü, Sarfeyledim cür’et bukdum sözümü Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z.

Muhabbetin fazla düfltü can›ma, Hasretin yand›rd› beni nâr›na, Pîrim kavuflturdu Yâr› yâr’›na Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z. Fakîr ile birlik Hüseyin Peker, Bedri Noyan Dedebabam beraber Mersin'e ulaflt›k ol bizi bekler Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z. Oniki imamla, ondört ma’sûmân, Bunlar› bilende kal›r m› gümân? Hakk- Muhammed-Alî vechinde ›yân Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z Yunus der: fiah›m› her an göreyim, Can›m›, tenimi kurban vereyim. Deminizi himmet ile süreyim Erenler gerçe¤i Sâd›k Babam›z.” Yûnus Ölmez Baba (1960)”

Bedri Noyan Dedebaba, 1964 y›l›nda yay›mlad›¤› “Hac› Bektafl’ta Pirevi” adl› kitab›n› flu ifadelerle imzalar ve Sad›k Bektafl Baba’ya; gönderir: “Pek muhterem Sad›k Bektafl Baba erenlerin Huzur ve Hilafet Penahilerine Hürmetlerimle Ayd›n: 11.08.1964 imza” (Foto¤raf 11: Bedri Noyan’›n Sad›k Baba’ya gönderdi¤i kitab›ndaki yaz›s› ve imzas›).

Bu sözleri biraz daha anlafl›l›r hâle getirelim: “Çok sayg›de¤er Sad›k Bektafl Baba erenlerin eminlik derecesinde ve Hünkâr’›n vekili s›¤›n›lacak makam. Çok sayd›¤›m Ay-d›n: 11.08.1964 imza.”

25 Ocak 1966 Sal› günü, Ramazan Bayram›’n›n 3. günü, 03.30’da, sabaha karfl› Hakk’a yürümesiyle, ebedî istirahat yerinin Hac› Bektafl kasabas› olmas›n› önerenler ol-mas›na ra¤men ailesi taraf›ndan Mersin Mezarl›¤›’na defnedilmesi istenmifltir. Mezar ta-fl› Arçaylar (Giritli) olarak bilinen aile taraf›ndan Hac› Bektafl’tan getirilmifltir. Mezar tata-fl› yaz›s›, Yunus Ölmez Baba taraf›ndan yaz›lm›fl olup tafl›n üst k›sm›n› Hüseynî olarak bili-nen on iki dilimli taç süslemektedir (Foto¤raf 12: Sad›k Baba’n›n Mezar›). Ruhu flad ol-sun.

(13)

Mezar no: 35394

Mezar tafl›nda yaz›l› metin: HÜ DOST

ÇAKER‹ AL‹ BABA MÜCERRET SADIK BABA DERV‹fi‹ B‹LLÂH ‹D‹ CAN FEDA‹ RAH ‹D‹

HER K‹M DANEN‹M TUTDU HAK RESULUNE YETT‹ DÜNYA VARLI⁄I HEBA UMMADI ONDAN VEFA HAYY OLUB BULDU BAKA RUHU OLSUN PÜR-SAFA OKU BUNDA FAT‹HA D‹LEK KABUL MUTLAKA Do¤umu: 1875 – Ölümü: 1966

Sonuç olarak, yetiflti¤i Hac› Bektafl Velî Dergâh›’ndan ald›¤› yetki ile Girit-Kandiya ve Mersin bölgelerinde görev yapm›flt›r. Ve bu bölgedeki son Mücerret Bektaflî Baba’s›d›r.

Türk tarikat› olan Bektaflîlik, önce Türk olmak flart›n› getirmesine ra¤men hiç kimse-yi tarikata girmeye zorlamam›flt›r. Dinî dayana¤› ‹slam dinidir. Bektaflîlik yani tarikat yo-lu ise Hac› Bektafl Velî’nin belirledi¤i “Kâmil ‹nsan” olma yoyo-ludur.

Manevi torunu Sevim Gül’den edinilen bilgilere göre Girit’teki di¤er Bektaflî Dergâh-lar›n›n postniflinleri Sad›k Bektafl Baba’ya öyle bir ba¤l›l›k göstermifller ki bu durum Mev-levîleri, Nakflibendîleri, Kadirîleri, Rufaîleri de yavafl yavafl bir bünye alt›nda toplamaya bafllam›fl, ancak adan›n siyasî geliflimi buna izin vermemifltir. 1924 Mübadelesi ile Gi-rit’teki Türkler, Türkiye’nin de¤iflik illerine gelmifllerdir. Girit Türk’ü hâlen Giritli diye an›lmaya devam ediliyor.

(14)

K

KAAYYNNAAKKLLAARR aa)) YYaazz››ll›› KKaayynnaakkllaarr::

CEM DERG‹S‹: Cem Vakf› Yay›nlar›, 1973-1993.

KÖPRÜLÜ, Orhan F.: Giritli Usta-zade Yunus Bey’in Meçhul Kalm›fl Bir Makalesi-Bektaflî-li¤in Girit’e ‹ntiflar›.

NOYAN, Bedri (1995): Bektaflîlik Alevîlik Nedir? ‹stanbul. NOYAN, Bedri: Bütün Yönleriyle Bektaflîlik ve Alevîlik 6. Cilt. NOYAN, Bedri: Bütün Yönleriyle Bektaflîlik ve Alevîlik 7. Cilt.

NOYAN, Bedri (1964): Hac› Bektafl’ta Pirevi. ‹zmir Tic. Matbaas›, ‹zmir. NOYAN, Bedri (1996): Tasavvufta ‹nsan. Cem Dergisi, A¤ustos.

NOYAN, Bedri (1966): Yeni Gazete, 20 Haziran 1966’dan itibaren 48. say›da yay›nlanan makalelerin hepsi.

TEMREN, Belk›s (1995): Bektaflîli¤in E¤itsel ve Kültürel Boyutu, Ankara. U⁄URLU, Ali R›za: (Alevî ‹slam Din Hiz. Bafl.) Makale 05.08.2006.

b

b)) SSöözzllüü KKaayynnaakkllaarr::

‹Y‹ÖZ, Süleyman. 1917 Girit do¤umlu, Okuryazar, Adana’da yaflayan Bektaflî Babas›. GÜL, Sevim, 1932 Mersin do¤umlu, Sad›k Bektafl Baba’n›n manevi torunu.

(15)

FOTO⁄RAF (1) SADIK BABA FOTO⁄RAF (2) SEV‹M GÜL

(16)

FOTO⁄RAF (5) ‹BRAH‹M BABA FOTO⁄RAF (6) HORASANLI AL‹ BABA TÜRBES‹ - TARSUS

FOTO⁄RAF (7) SÜLEYMAN ‹Y‹ÖZ BABA FOTO⁄RAF (8) Sad›k Baba’n›n sakall› son foto¤raf›

(17)

FOTO⁄RAF (9-10) MERS‹N FOTO⁄RAFI

FOTO⁄RAF (11) ‹MZA FOTO⁄RAF (12) SADIK BABA’NIN

(18)

Z ZAAMMAANN

Yoktan var eyledin bu kâinat›n Deryaya topra¤› saçt›¤›n zaman Yaratt›n âlemi nedir hikmetin Kalp evine mesken açt›¤›n zaman Nice gönüllerin taht-› varisin Bütün canl›lar›n ruhun verirsin Vadesi yeteni geri al›rs›n

Dünyadan k›smetin kesti¤in zaman Balç›ktan yo¤urdun yapt›n insan› Açt›n kalp evine kurdun mekân› Sevgiden ›r ettin kovdun fleytan› Meleklerin secde etti¤in zaman Yaratt›n kuluna eyledin nazar Günah›n sevab›n melekler yazar S›rat›n bafl›nda kurulur pazar Cennet cehennemi kurdu¤un zaman Sevgin ile yo¤urdun asil olan› ‹manl› kuluna verdin Kur’an› Ehl-i Beytin gülam›y›m gülam› Battal’a bu aflk› verdi¤in zaman Battal DALKILIÇ

Referanslar

Benzer Belgeler

Eğer baba, kız çocuğuna daha ilgili ise çocuk geleneksel cinsiyet rol modelinden daha fazlasını tecrübe etme imkânı buluyor; eğer baba erkek çocuğuna karşı daha

Biz bu çalışmamızda genel anesteziye ek olarak epidural anestezi yönteminin endokrin yanıt ile birlikte sitokin yanıt üzerine olan etkilerini araştırdık.. GEREÇ

Özerk benliğe göre daha düşük seviyedeki ilişkisel benlik yapısı açısından da, kadın ve erkek katılımcıların niteliksel tanımlamalarından sonra kendilerini sosyal

Daha güncel çalışmalara gelince; Nath ve Dalvi 18 , 1999-2003 dönemi için Hindistan sermaye piyasasında haftanın günü etkisini araştırmışlar ve istatistiki

1983 yılında Cum hurbaşkan­ lığı takdirnamesi ile ödüllendi­ rilen Güner, 1987 yılında Türk Tanıtma Vakfı Ödülü, 1989’da da Kültür Bakanlığı Büyük

Çünkü düne kadar Mehmet Bar- las'ın kaleminden olmadık hakaretlere uğrayan D em irel, bundan böyle aynı sütunda ne müthiş bir siyasetçi, ne ka­ dar ileri

Hakkı Anlı ve yeğeni, bu gün ağır basan bir sanat telâkkisine uymak arzusundadırlar.. Onların yerden göğe kadar hakları

Ucuz olduğu için Londra ve Bristol otelleri ‘Cahit Sıtkı’nın tiryakisi olduğu Safa meyhane­ sini unutmayacaksın.. Salah Birsel buraları çok iyi