22 AĞUSTOS 1992 CUMARTESİ
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL_______________
Herkesin Bir Yeri V »1..
Buraların en iyi anlatıcısı Fikret Adil’in Intermezzo’- sunda, gecenin içinde birkaç silah patlar, birisi koşar adım Kallavi sokağına sapar, kaybolur. Ardından se ğirtirlerse de kaçanı bulamazlar. Kallavi adına ilk kez Fikret Adll’in intermezzo’sunda rastlamıştım.
İşte bu sokakta yeni bir meyhane açıldı, “Avukatların yeri” diyorlar, birkaç arkadaş biraraya gelmişler, aç mışlar.
Erdal Egemen (Avukat) telefon etti, “Yeni bir yer açılmış, biliyor m usunuz?” “Duydum, ama gitmedim.”
“Bir öğle rakısı içelim m i?” “Olur”.
Beşiktaşlı llhami, Erdal Egemen gittik. Hava sıcaktı, vakit de öğleyi geçiyordu. Rakıya öğleler bahane. De ricileri ile ünlü Kallavi sokağındaki meyhanenin önüne bir masa attılar, birkaç iskemle çektiler, oturduk. Epey ce tanıdık olduğu gibi pekçok da 'aşina’ vardı. Hava kararmaya yüz tuttu mu sokağın yarısını masalarla do natıyorlar. Adı yeniye çıktığından bizim millet doluşur.
Geçerken gördüm, Lebon’u yeniden açmışlar, Rus konsolosluğunun yanındaki Lebon yıllar var kapalıydı. Markiz, bir öksüz çocuk gibi duruyor.
1940'lı yıllara kaydı gözüm. Elimiz biraz para gördü mü kapağı İstanbul’a atardık. Gençliğimiz buralarda geçti. Aşmalı Mescit’te bilardolu Tuna birahanesi var dı. Sonra Nil (Yakup’un olduğu yer), Tepebaşı’na doğ ru İzmir lokantası. Ucuz olduğu için Londra ve Bristol otelleri ‘Cahit Sıtkı’nın tiryakisi olduğu Safa meyhane sini unutmayacaksın. Salah Birsel buraları çok iyi bilir. Emperyal oteli yanında Mustafa’nın şaraphanesi... On dan sonra Çiçek pasajı, Krepen pasajı... Krepen pasajı sonra gelir.
Geçende Mücap’la (Ofluoğlu) Tünel'den yukarıya doğru yürüyorduk. Buraların eski günlerini anmaya başladık. Nereler duruyordu, nereler kapanmıştı!
Raşit Rıza’nın ‘Bizim Lokantası’ neredeydi acaba? Onu sordum, şıp diye söyledi:
“Su terazisi sokağında.”
Balıkpazarı’nda, Nemizade sokağında Lambo.. Lef- ter.. Cumhuriyet.. Lambo’yu Sait Faik’le Orhan Veli ünlü kılmışlardır. Hakkını yemeyelim Mücap’ın da tez gahın baş köşesinde yeri vardır. Cahit Sıtkı ne diyor, “Cümle eş dost, şair, ressam, serseri..” hepsi buralar da toplanırdı.
Cumhuriyet’e üst kata bir kemancı gelirdi. Sait Faik onu gördü mü, yanına çağırır, kulağının dibinde keman çaldırırdı. Kemancı da Sait de birbirlerine iyice alış mışlardı.
Yukarı doğru Nisuvaz, Petrograt, Moskova biraz lüks sayılırdı. 1917 Devrimi’nden kaçıp gelen Beyaz Ruslar buraları açmışlardı. Fİahmetli Laz Kâzım, Moskova için 'bizim' derdi. Kimbilir belki de onlarındı. Yıllar sonrası oralarda cirit attığımızda Laz Kâzım’a bazı kalantor adamlar aşırı değer verirlerdi. Bunun bir anlamı eski patronun oğlu olmasındandı. Gene bir Beyaz Rus lo kantası Rejans’ı unutmamak gerekir. Burada sarı vot ka, her türlü Rus yemeği bulunurdu. Mutfak, Rus ‘ yemeği üstüneydi.
Degüstasyon... Gene Hiristaki pasajı (Çiçek pasajı)... Sayalım: Palmiye (birahane ve lokanta), Sev-lç... Erci- yas büfesi... Çinar, Aile birahaneleri... Pavyon... Pasaj birahanesi... Karabağ birahanesi... O yıllarda bir ‘çek me bira’ modası almış başını gidiyordu...
Avukatların yerinin birinci özelliği, mezelerin küçük küçük tabaklarda verilmesi.. Kocaman tabaklardan gı na gelmişti... Bir de eski, neredeyse unutulmuş meze ler köpoğlu. Onların da oldu. Salatası... Rakının yanın da nasıl da gider.
Herkesin bir meyhanesi var, avukatların da olmasın mı?
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi