• Sonuç bulunamadı

Ali Münif'in Hatıratı hakkında bir iki söz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ali Münif'in Hatıratı hakkında bir iki söz"

Copied!
107
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

-HOTOZU

(ALÎ M13>3ÎF)ÎI1 HATIRATI HAKKINDA BÎR Î Z t SÖZ

Mütevazı h a tır a la r ın ı okuyacağınız A li Münlf, eski b ir i t t i ­ h a tçı ve Nafıa N azım dır . Y ılla r c a Mebus olarak Adann*yı bihakkın tenı-

s i l eden bu z a t, kendisini tanıyanlarca teslim edilen müstesna b ir ka­ raktere sa h ip ti ,

0

, h izm etlerin i tadattan , hayatının s e v in ç li ve i z t i r a p l ı geçen sa fh a la rın ı ra stg e le anlatmaktan , b ir kelime i l e Sinmekten kaçınan b ir insandı .

H izm etleri arkadaşları ve d o s tla r ı tarafından b ilin e n , fakat Vatan ve Devlet emrinde yarım asırdan fa z la mesaisi bulunan A li Münlf, bunların asla yaldızlanm asını istemezdi . Mahviyete örnek o la b ile ce k

kadar çekingen davranırdı .

Beş yaşında iken , babasının başından b irço k b a d ireler geç­ m işti • Sultan Hamid*İn yeni tahta ç ı k t ığ ı y ılla r a rastlayan zalimane h a rek etler, babasının te v k ifin e sebep olmuş , hatta, memleket

1

terke mecbur eylem işti .

 li Münlf , îstİbdad İdaresine isyan eyleyen b ir babanın ço­ cuğu olarak Mülkiye Mektebinde okurken , İ lk defa kurulan g i z l i cemiye­ tin başına geçmiş, Paris » d e lile r le münasebete g irişm iş ,

2

abt İye Neza­ r e t i n i « , Babıs era s ker ide günlerce hapsolunmuş , bu zinden hayatının v e r d iğ i iz tira p ve korkudan yılm iyarak ( it t ih a t ve *er«kki)fiin resmen teşekkülüne kadar , k e lle s i koltuğunda mesaisine feragat ve mahrumiyet

içe r is in d e devam eylemiş b ir kom iteci i d i .

M eşrutiyetin İllini a rifesin d e , Romeli’ de baş kaldıran hürri­ yet kahramanlarına - Köprülü Kaymakamı İken - iş tir a k

ederek

halkı bu dâva uğrunda irşad etmiş ve M eşrutiyetin ladesi bahsinde Saraya İlk t e lg r a fı keşide ey1İyen Mülkiye Âmiri olmuştur .

x

(2)

"2 "

Meşrutiyette Mebus, V a li, Müsteşar, Cebelilübnan V a lil Umumisi, Nazır, Nazır V e k ili ve nihayet Malta sürgünü olan A li Münir1 in geniş h a tır a la r ım yazmacı , i l k olarak 19^0 senesinde düşünmüştüm . Beni ev­

lâdı g ib i severek t-veccüh gösteren bu büyüğümüz, düşüncemi şöylece kabul e t t i :

Zaman zaman kendisi başından g eçen leri bana anlatacaktı .Ben bunları d in ley ip kaleme alacaktım . Nitekim, işe böyle başladık . Ben daha çok dikte ettirm esine ehemmiyet veriyordum . O i s e , benim d in le ­ dikten sonra yazdıklarım ı okutmakla ik t ifa ederdi . Kendisi yaşça ih t i­ yar , fakat kafaca e ş i görülmemiş b ir d in ç liğ e sa h ip ti • 19^° y ılm d a başladığım ız bu h a tıra tın sonunu,

195

° y ı l ı sonunda a la b ild ik .

x

X X

H atıra la rın ı anlatmağa i s t e k li bulunmadığı günler çok oldu. Ogün susardı • Daima kendisinin anlatmağa arzulu bulunduğu zamanı se­ çerdim. î l k defa 19*^0 y ılın d a Ceyhan kazasına yakın bulunan ç i f t l i ğ i n ­ de bu h a tıra la rın te s b itln e başladık . Ogün müthiş b ir soğuk ve f ı r t ı ­ na vardı . Ç i f t l i k bin asın ın üst katında b ir soba başındaki sedirde oturan A li Münif , başında meşhur b e re si ve üzerinde e n ta ris i olduğu halde sobaya odun atmakla meşguldü . Bu kimsesiz ve ı s s ı z ç i f t l i k t e

ekser vak tin i mütalâa İle veya eskimiş b ir iskambil kâğıdını y e rlere sererek f a l bakmakla geçiriyord u . Ara s ır a Acem ta r ih in i tercüme et­ mekle avunurdu . Maddî v a z iy e ti o y ılla r d a s ı k ı n t ı l ı i d i .

F ırtın a ve soğuktan ısmmıyan odanın iç e r is in d e b iz p a lto i l e oturuyorduk . S ıva sı dökülmüş duvar aralıklarından , k ırılm ış camlar­ dan gelen fır tın a n ın düdüklü s e s i , b ira z sonra döşemenin altından da gelmeğe ve serg i olarak bulunan kilim ve h a s ırla rı da yerinden oynat­ mağa başladı . Fırtınadan zaman zaman deniz dalgası g ib i havalanan ser­ g ile r in üstüne ayağımızı basarak , oda iç e r is in e b i l e saldıran tabiatın bu kuvvetini durdurmağa çalışıyorduk^ Bu vaziyete gevrek gevrek gülüşü

ne t a t lıy d ı ,

î l k h a tır a la r ın ı ve hayatını böyle b ir k ış gününde anlatmağa başladı . Yine böyle b ir k ış gününde -1 9 5 ° y ılın ın A ta lık ayının 17 sin de- Ankara*da b i t i r d i .Aradan geçen on sene zarfında hayatı ^re

(3)

ve h a t ır a t ı üzerinde pek a» konuşabildik . îlk sen eler is te k s iz d i • Fakat son y ılla r d a , eski arkadaşı M eclisi Mebusan R e is i ve H ariciye H azırı H a lil beyin (H a lil Menteşe) Cümhurlyet Gazetesinde neşredilen h a tır a tı , A li M ünif'İ de böyle b ir vukuatname bırakmaca sevkeyledi. Ben de zaman zaman bu mevzuu körükliyordum.

î l k M e c lis i Mebusan R e is i Ahmet Rıza Beyin neşredilen b ir kısım h a tır a tı İle , Süleyman Kânl'nin Akşam Gazetesindeki eski t e f r i ­ k a la rın ı kendisine okudum . Daha sonra Sadaret Müsteşarı A li Fuat Bey merhumun Türk Tarih Kurumunca neşredilen ( görüp iş it t ik le r im ) a d lı e s e r i de rahm etli M ü nif'i çok alâkadar e t t i •

x

X X

Son ik i sene içinde s ık sık buluşuyorduk . Ankara'ya geldikçe te le fo n la a r a tır d ı . Zaman zaman üvkaf Apartmanındaki odasında veya k ızın ın evinde, bazen de Meclis gazinosunda başından g e çe n le ri sık s ı 1 ve s ü r 'a t l i olarak a n la tırd ı .

Ara sıra evimize de g e lir d i . Ç u k u rov a'lılarm meşhur ( ç i ğ k ö fte ) s in i pek sevdiğinden , g e lişin d e bunu bulursa fevkalâde hoşnud olur ve h â tır a la r ın ı tekrar anlatmağa başlard ı .

Son sene İçerisin d e h â tır a la r ın ı uzun uzun ve hatta b irço k y e r le r in i tek rarliyarek anlatması - ne yalan söyliyeyira - içime fena ak ıbetin in y a k la ş tığ ı h is s in i veriyordu . Nitekim, h a tıra tın ın son kısmını a n la tıp , nedense Malta e sa re ti kısmına tekrar avdet ey liy erek b ir i k i noktayı İlâve eylemesinden sonra İstan bu l'a g i t t i . 3 Ocak

1951 tarihinde kanser am eliyatını müteakip Teşvikiye Sağlık Yurdunda bu fâ n i dünyaya tecrübe görmüş g ö z le r in i kapadı .

H atıratın ın son s e n e le rin i b ira z noksan a n la ttı . Gerek bu kısmını , gerekse diğer k ısım la rım hususi evrakından , sa ir menbalar- daki notlardan da faydalanarak tamamlamağa ça lıştım .

Şurasını da kaydetmek isterim ki , rahmetli h â tır a tın ı ta rih sıra sın a göre anlatmazdı . Mevzu hangi devir ve hadiseden a ç ılır s a onu hikâye ederdi . Bize düşen v a z ife , bunları tarih sıra sın a ve h ad isele­ rin ir tib a tın a göre tertiplem ek oldu .

(4)

M

Sağlısında bana v e r d iğ i bazı evrak İle , öldükten sonra kıy­ m etli oğlunun te v d i e y le d iğ i b ir İk i evraktan da, bu h a tıra la rın i l g i l i yerlerinde bah sedilm iştir .

Şayet İk in ci ve son ameliyattan kurtulacak olsaydı - kendisin­ ce ehemmiyetsiz olmakla beraber - son senelere a it b ir ik i vakayı da anlatacaktı .

x

X X

ĞlUmü Çukurova iç in hakikî b ir matem y a ra ttı . Bereket diyarı Çukurova‘ nın nadir y e t i ş t i r d i ğ i zekâlardan b ir iy d i . Çok sev d iğ i Talât Paşa onun İçin : ( DOĞRULARIN DOĞRUSU ALÎ MÜNÎF) dermiş . BUytlk Atat"rk İse on? : (ÇUKUROVA'LARIN BABASI ) diye hitapta bulunmuştur .

Rahmetli , her İk i ta v s ife lâ y ık b ir karaktere sa h ip ti . Allah gani gani rahmet e y le sin i

TAHA TÖROS

PMÎLYAKla HAKKINDA BÎR İKİ SÖZ

i ZIİ2İİİ*AĞA_) lâk ab lyle tanınan ailem iz aslen Anamur' ludur. Keki Anamur Beylerinden b ir in in , yerine kaim olacak çocuğu bulunmadı­

ğından , yeğenini h a lef olarak bUyUtmesi ve öl^m"nden sonra bu çocuğun, yerine bey seçilm esi halk arasında (Yegenağa) olarak isim len d irilm iş­ t i r . Ceddimiz bu Yegenağa'd ır .

Derebeylik mücadelelerince l l v c l e r inden olarak blrbuçuk a s ır evvel Adana’ y* yerleşen (Yegenağa) , memleketin bilhassa n ö k te le r ile tanınan b ir a ile s in in Üremesine v e s ile v erm iştir .

Babam Yegenağa zade Hakkı bey , eski edebiyat kitaplarında (A dana'lı Hakkı) naraile şöh reti olan b ir ş a ird i . 1853 tarihinde Ada­ na'da doğmuş , muhitinde hususi surette t a h s il gördekten sonra »devrin icabatına uyarak memuriyet hayatını ih tiy a r e y le m iştir. Haişet knygu- s i l e bu mesleğe giren babam, ş i i r l e uğraşmaktan da h â li kalmamıştır .

(5)

Kozan*da Aşar Müdürlüğü , Adana »da M eclisi İdare B a ş k â tip liğ i, V ilâyet Gazetesi Müdür ve M uharrirliği g ib i v a z ife le rd e bulunmuş ve b i l ­ hassa halk tarafından B abıâliye a k s e ttir ile c e k ş ik â y e tle r i kaleme a l­ makla meşhur olmuştur .

Edebiyatın bilhassa h ic iv sahasında behresi olan babamın başı­ na ne gelm işse, kalemi yüzünden g elm iştir . Kozan ¿İşar Müdürlüğü i l e Adana M eclisi Umumî Başkâtipliğinden a z ille r in d e , o devre uymayan Sera-

sad kaleminin suçu bulunmakla beraber, Meşrutiyete mütekaddlm y ılla r d a b ir Mutasarrıf lığ a taydnl derdest iken , Dahiliye N azırı Meraduh ?aşa*nın durdurulası da hep kaleminin ve kelâmının yüzündendir .

Ne tu h a ftır ki , Vatan ve hürriyet mevzuunda A dan r, »da yeni f i k i r l i b ir adam olarak maruf bulunan H^kkı Bey , 23 yaşında İken İlk darbeyi , yine Vatan ve Hürriyet mücahidi olan V a li § a ir Ziya Paşa*dan yem iştir 2 T a liin bu garip c i l v e s i babamın kalemini sustuüaraaraış »hat­ ta onun mücadeleli hayatında b ir kuvvet olmuştur .

Şair Ziya Paşa 1878 y ılın d a Adana»ya V a li olarak g e ld iğ i zaman babam pek genç bulunuyordu . 0 y ılla r d a AdanalI* babam g ib i edebiyatla

i ş t i g a l eden Uç dört genç vardı , Şair b ir Valinin , bahusus Ziya Paşa g ib i Şark ve Garp edebiyatına v a k ıf, hürriyet mücadelesinde ça lışa n b ir kalem sahibinin Adana»ya g e l i ş i babamla b ir lik t e bütün g e n ç le ri sev in d irm işti . Şair V a liy i ik i günlük mesafeden karşılamak iç in yapı­ lan h a zırlık la rd a bilh assa v a z ife alan babam , k a file y e karışarak Bozan- tı*y a kadar a tla g id ip istik b a lin d e bulunmuştur .

V a li Ziya Paşa, kendisinin V ilâyet hududunda karşılanmasına pek memnun olmakla beraber, y o l yorgunluğunun t e s i r i l e olacak,tavrında b ir asabiyet s e z ilm iş tir . Karşılamada Mana’ nm genç ş a ir le r i Ziya Paşa iç in h a z ır la d ık la rı kuduraiyeleri b ir e r b ire r övmüşlerdir • Sıra Hakkı Beye geldiğin de , Ziya Paşa g ereğ i g ib i i l t i f a t göstermediğinden - esasen hassas ve o e r lü lln f ia l olan - babara.bir f ır s a t ı n ı bulup k a fi­ l e y i terkederek Adana*nın yolunu tutmuştur .

Valinin şehre g irişin d en evvel yetişen Hakkı Bey, yolda kudu- miyeelni h icviyeye ta h v il ederek t a r a fla r la r ile b ir lik t e gece y a r ıs ı , şehrin göze çarpan büyük b in a la rın ın dıvarlnrm a kömürlerle meşhur

(6)

«6"

h ic v iy e s in i yazm ıştır . Bu hicviyenin son s a t ır ı , ayni zamanda Ziya Ppşa*nın Adana'ya g e ld iğ i ta r ih i ebcedle ifade eylemesi bakımından , d i l l e r e destan olmuştur :

Z iya sı kalmadı raniknn,gelince Paşası1.

Bir gün sonra sabahleyin şehre araba i l e giren Ziya Paşa.divap- lardak i i r i h a r fle r le yazılm ış garip h ic v iy e y i okumuş , d e h şe tli su­ r e t t e sin irle n e re k f a i l l e r i n i n aranmasını erareylemiştlr .Difğer ta ra f­

tan , bu h icviyenin son s a tır ın ın ebcedle (1) sanat karene b ir surette tertiplenm esi karşısında sükûtu muhafaza ederek , yaln ız mMrettiple­ r i n i Öğrenmek iste m iş tir .

Şair Hakkı Beyin a d ı, o günden itib aren , Ziya Paşa»nın s in i­ rin e dokunduğundan , b ir f ı r s a t ı n ı bulup Sultan Hauld'e düşmanlığın­ dan b a h isle , kendisini Aşar Müdürİticinden « z le tm iş tlr ,

Hatta babam bu yüzden kısa b ir müddet mevkuf dahi kalm ıştır . Babam , Ziya Paşn*yı ik i cephede mütalâa ederdi . Bilhassa ş a ir liğ in i baha biçilm ez olarak t a v s if ey lerd i . Nitekim, mağduriye­ tin e sebep olmasına rağmen , ona büyük b ir şa ir olarak inanırdı .Hatta öldüğü gün, Ziya Paşe’ ya büyük b ir cenaze merasimi h a zırliy a n la r ara­ sına o da k a tılm ıştı . Dini merasim sıra sın d a , imam ahaliye dönerek :

- Ey cemaat.' bu adamı n a s ıl b i l i r s i n i z ? sualine karşı babamın: - î y i b ir şa ir b i l i r i z ! diye yüksek se sle cevabı meşhurdur •

x

X X

(1) Eski edebiyatımızda ebcedle ta rih düşürmek hususi b ir san attı . Bilhassa A dana'lı Sürüri bu sanatın yegâne ü sta d ıd ır . Hakkı Bey de ebcedle uğraşm ıştır . B irçok h ic v iy e le r in c e buna başvur­ muştur .

Diğer taraftan , bu h a tıra tın sah ibi olan oğlu 1290 Milâdi y ılın d a doğduğundan , ona v e rd iğ i (A li Münif) adı , ebcedle do­ ğum ta r ih in i göstermektedir .

m * • T.

(7)

Babam hakkında reva görülen ik in c i a z il muamelesi de Adana v s l i s l Kasan Tahsin beye mnyesser olmuştur . 1837 senesinde Haşan Tahsin beyin V a l i l i ğ i sırasında babam yine M eclisi îdare Bâşkâtlbi

i d i . V ali her tayin olunduğu v ilâ y e te Başkâtip olarak adamlarından ve sırdaşlarından b i r i n i de beraber getirdiğinden , b ir f ır s a t ı n ı bulup Hakkı beyin v a z ife s in e nihayet vermek iatiyordu . Fakat b ir bahane bulmak lâzım . Nihayet v e s i l e l e r , f ır s a t la r V a liy i fa z la in­ tizarda bırakmadı .

0 y ı l Çukurova'da büyük b ir kuraklık olmuştu . 1303 kurağı diye anılan bu uğursuz senede, Çukurova ziraat hayatında görülmemiş b ir k ıt lık zuhur e t t i i Her taraftan ianeler toplanıyordu.H alkın ham iyetini tah rik sadedinde v ilâ y e tin resmî g a zetesi olan (Seyhan) ds bu mevzuda makaleler yazılm ası ten sip e d ilm iş ti . Babam, bu mev­ zuda - Valinin arzusu üzerine - b ir makale yazmıştı . Hu makalede a h a li ianeye davet olunmakta id i . Böyle b ir makalenin başında

Padişaha dua yazılm ası unutulduğu bahanesile V a li, babamın v a z if e s i­ ne son v erd i . Bu hadise karşısında kafasına ve kalemi sayesinde g ı­ yaben ed in d iği dostlarına güvenen babam İstanbul*e g i t t i .

0 Zaman Adana'dan İstanbul*a Mersin'den deniz y o liy le g id i- 1ird i.B ilâ h a re babamdan dinlediğime göre, vapurun , Namık Kemal'in m utasairıf« bulunduğu Rodos'a uğramasından is t ifa d e ederek, büyük vatan ş a ir in i de ziy aret eylemesi her ik i ta ra f iç in m eserreti mucip olmuştur. Oğlu A li Ekrem i l e zaten ta n ış ır ve s e v iş ir le r d l . Bu ta n ı­ ş ık lık 183** y ılın d a Namık Kemal'in damadı hemşehrimiz R ıfa t Beyin (e sk i Ayan R e is i Menemen'll Zade R ıfa t) Adana'da Defterdar bulundağu s ır a d a ,A li Ekrem Beyin hem şiresini ziy aret İçin buraya gelm esiyle b a ş la m ış tı.A li Ekrem bu v e s ile i l e Adana'da uzun müddet kalmış ve

edebiyat m uhiplerlle dost olmuştu ( 1 ) . * i

(1 ) Namık Kemal Zade A li Ekrem Beyin Adana'da bulunduğu 188** y ılın d a Çair Adana'İl Hakkı Beyle vukubulen m ü şifre le rin i kendi e l y a z ıla r ın ı muhtevi varakadan naklediyorum. M

i . i . A li Ekrem - B ir Öyle şa ir is te r k i gönlüm ,

Tâ ş i i r i e ts in ruhumda feryad . Gönlümde doğsun Hurşid f i k r i , İrfa n ı k ıls ın vicdana imdad 1 Hakkı - Gönlüm d ile r d i b ir öyle ş a ir ,

Olsun feminde c a r i mefahir, Hüsnü İ lâ h iy i ta s v ir ederken, Bakmaz İlâh ı hünnolsa zahir .

(8)

Mgtt

Vapurun Rodos Adasında durmasından faydalanan babam ,Hükfim#t konağına giderek Namık Kemal'i görmüş . Büyük şaire ism ini söyleyince - oğlunun arkadaşı olduğunu anliyarnk - derhal hatırlam ış ve hüsnü

kabul göstermiş . Sohbet esnasında Namık Kemal , babama sebebi a z lin i sual ed ip ,ya zd ığ ı makrlede padişaha dua f a s lı n ı unuttuğu cevabını a lın

, heman odacıyı ça ğ ırıp keşide edilmek üzere bu sabah yazılan t e l ­ g ra fın postahaneye tevdi e d ilip edilm ediğini sormuş io devirde bahane­ le r in ne b a d ire le r doğuracağını b e lir te n bu h a tıra y ı babam , zaman zurnan hikaye ederdi .

AJANA ÎDADÎRÎHtN ÎLK TALEBESİ VE AYRILIŞ

Adana V a lin i Abidln Paşa'm n himmeti, halkın iane ve g a y re tl- le Seyhan kenarına Askeri İdadi olarak yapılan büyük taş bina 1888 sence inde Adana İd a d isi İttih a z e d ild i . Memleketin i l k ida d isin in ilk talebelerin d en b i r i idim ,

1ÖÖ9 y ılın d a , mektebin ik in c i sın ıfın d a iken , babamın G eli­ bolu M u ta sa rrıflığ ı Tahrirat Müdürlüğüne ta yin i d o la y ıs ile nakllhane e t t ik . Bu nakilden faydalanarak İstanbul'da Mühendishanel Şahanede okumak yegane gayemdl . İdadide riyaziyem ku vvetli i d i . Mühendis o l - ısayı bu bakımdan istiyordum. Riyaziye Hocamız ve heraşeriaiz Mabi

Beyini 1) bu mektepte okumuş olması ve bu mesleğin is t ik b a li hakkın- dakl cazip h a s b ıh a lle ri beni mühendisliğin cazibesine kaptırmış gibiy­ d i i

G elib olu 'ya babamın yanına gidin ce vaziyet d e ğ iş ti . Muta­ s a r r ıf Haşmet bey (Sad*razam Kâmil Paşanın oğlu , Hikmet Bayur'un babası) İ le babamın m uarefeleri d erin leşm işti . Benim ta h s il vaziye­ tim hakkında hasbıhal ederlerken Mutasarrıf bey , Mülklyei Şahaneyi ta vsiye eylemiş . Mumaileyh esasen M ülkiyeli olduğundan , bu ta v s iy e - s i l e İntiaap e y le d iğ i mesleğin o zamanki kıymetini belirtm ek is t iy o r ­ du . 1

(9)

G elibolu»daki evimize indiğim iz gece babam , Mutasarrıf beyin ta v s iy e s in i cazip b ir şekilde a n la ttı . B ir gön sonra elimden

tutarak , beni Haşmet Beyin huzuruna çık a rd ı . Mutasarrıf h a y li i l t i ­ fa tta n sonra Mülkiye Mektebini sena ey led i .

B ir müddet sonra ülkiyeye girmek özere babamla îetanbul»a g e ld ik .

0

zaman Mülkiye Mektebinin öç s ı n ı f ı İd a d i, ik i s ı n ı f ı â l i kısmı vardı . A s ıl M ölkiyel Şahane â l i kısım id i . Mektebe girdiğim sene idadi d ö rt, â l i kısım öç y ıla ç ık a r t ıld ı .

*9*

melkîyeys atatg

MMlkiyeye İlk g ittiğ im iz gönü h iç unutmam . Doğruca îdadi kısmı Müdürü Abdurrahman Şeref b eyi ziy aret e t t ik . Babam , Adana İd a d isi

2

in c i s ın ıfın d a okuduğumu , Mülkiye İdadisine vermek is te ­ d iğ in i i söyleyin ce Şeref bey , kekeme lis a n ile beni imtihana tâ b i tu ttu • Umumî mahiyette b ir ço k su a ller sorduktan sonra , elime b ir ta rih kitabı tutuşturdu . B ir sa îılfe kadar okudum . Diğer sa h ife y l çev irirk en durmamı işa ret e t t i . Okuduğum son cümledeki (Ahvali umumiye) terk ib in in neden (ah vali umumi) olmayıp tenlikli şekilde (a h v a li umumiye) tarzında y a z ılıp okunduğunu sordu . Bilmediğim iç in cevap veremedim . Sualini tavzih etmek İs te d i . (Kal) aüzekker- d ir , (umumiye) müennestir , n için ? diye sordu • Sonra kendisi

sualinin cevabını v erd i :

- Müzekker kelim eler , terk ip lerin d e s ı f a t alırken cemi yapılm ışlarsa müennes o lu rla r . . .

sonra babama dönerek î

- Hakkı bey , mahdum efe n d iy i îdadi b ir i n c i s ın ıfa alaca­ ğ ız . dedi . Ben mutlaka

2

İnci s ın ıfa girmek istiyordum. Fskat ( Ahv

11

umumiye) b ir i n c i s ın ıfta n başlamamı le s b e t t ir d i i

MÜLKÎysî ŞAHANEYE G1SÇÎŞ

Mülkiyenin ^ sen elik t a l i kısmını a rız sa

12

İkmal e ttik te n sonra, â l i kısma yâni Müİkiyei Şahaneye g ire ce k tik .İmparatorluğun

(10)

*10»

her idadisinden Mülkiyeye girmek " z e r e b irçok ta le b e le r g e ld i . Mek­ tebe yaln ız HO k iş i a lın a ca k tı . T a lip le rin f a z l a l ığ ı karşısında mek­ tep id a resi , idadi mezunları arasında imtihan açmaca karar v erd i . Mülkiyenin t a l î kısmından taezun olan b iz le r bu karara İtir a z ey le­ dik . Z ira , b iz esasen Mülklyenin İdadisinden mezun olduğumuzdan * l i kısma b il â İmtihan girmemiz lâ z ım g e lird i • Arkadaşlarla g i z l i b ir top la n tı yaparak bu imtihana girmemeğe karar verdik i Boykotu­ muzu , imtihan gönü Sultanahmet Caraiinln civarındaki parkta toplan­ mak su retİle İzhar eyledik . İçimizden b ir grup seçerek Mektep Müdü­ rüne gönderdik . Ben bunların içe r is in d e bulunuyordum.

Müdür Abâurrahoan Şeref Beyin odasına g ird ik . Mülkiye T â li (id a d i) kısmı Müdürü olan Şeref bey, o y ı l te r fia n A li kısım Müdürü olmuştu . Müdürün yanında imtihan h eyeti toplanm ıştı . Hepimiz Mülkiye t a l î kısım mezunlarının İmtihana tâ b i tutulmasının y e r s iz liğ in i ve t a l i kısmın esasen Mülklyenin kendi malı bulunduğunu , ve bu idadi­ nin hikmeti vücudunun , Mülkiye A li kısmına talebe yetiştirm ek olduğu­ nu İsrarla iddia eyledik . Ricamız kabul olunmadı •

îstlb d a d rejim in in en ş id d e t li b ir devrinde mektep idare­ sine karşı protestolard a bulunarak hepimiz Sultan Ahmet parkına dön­ dük . Ogün imtihan yapılamadı . Boykotumuzun müessir olduğu ümidine düşerek seviniyorduk . B ir a ra lık mektep İ d a r e c ile r i talebe mümes­ s i l l e r i n i davet ederek , hareketimizin İsyan mahiyetinde telâ k k i e d ile ce ğ in i , Dersaadette böyle b ir va.k'a zuhurunun fena a k ıb etlere müncer o la b ile c e ğ in i te lk in etmek is t e d ile r i Hakikat şudur k i, o senelere kadar İmparatorluğun h iç b ir şehrinde, b öyle b ir talebe nüma­ y i ş i vukubulmamıştı .

Mektep idare© i l e İk i gön tan na kaşa dan sonra , bazı arkadaş­ larım ızın mutavaatı yüzünden,mukavemet İmiz k ır ıld ı . Kaçar , elebaşı olan b iz le r de hederi is tik b a l e n d iş e s ile imtihanlara katılmağa mec­ bur olduk .

İmtihan mefhumu , insanı heyecana ve bazen ü m itsizliğ e düşüren düşünceler iç e r is in d e b ır a k ır . Hayatımda bu İmtihan kadar h a tıra s ın ı , heyecanını unutamadığım b ir e ş in i bilmiyorum.Muvaffak olanlardan k i ş i mektebe a lın a ca k tı . (Yarabbi'-) diyordum . Bari bu İmtihanda

>+0

m c ı olablleem

1

(11)

• 11 "

İmtihan sükûnetle g e ç t i . N eticesi tahtaya a s ıld ı .B ir in c i­ l i k l e kazandığım* gÖrHnce gözlerim yaşardı . İk in ci ya Haşan Tahsin(l) veya C avlt(2) id i ; İy ice h a tır Uyamıyor um.

OgHn yurdun m uhtelif köşelerinden g e lip İmtihan kazanan ar­ kadaşlar , Mülkiyei Şahaneye y e r l e ş t i r i l d i . Birçokumuz tanışmıyorduk..

İmtihanı kazananlar hep b ir arada yemek y e d ile r . Fasulye i l e p ilâ v ­ dan ibaret olan bu yemeği b irb irim izin ydz^ne bakmadan , b irb irim iz ­ le konuşmadan yedik . Yemek sonunda z a y ıf npîttlf b ir talebe ayağa kalk­ t ı . Hepimizin yeni b ir hayatın basamaklarında olduğumuzu , y ılla r c a b ir arada ta h s il edeceğim izi , şimdiden tanışmak iç in , herkesin hazır bulunan arkadaşlara kendisini tanıtmasını t e k l i f ey le d i . îlk evvel kendisini t a n ıt t ı : Ben Cav i t (S e la n ik ); hepimiz k a r ş ılık lı tanışmalar­ dan sonra ta h s il hayatımızın samimiyet ve uhuvet iç e r is in d e geçmesine dua e t t ik .

Mfîlkiyeyi ikmâlden sonra da bu ç a tı altın d a b ir lik t e fey z alan ların memleket hizmetinde yardımlaşmaları İHzumu - devrin ica ­ betine göre s iy a s i b ir mânaya gelmemek îSzere - b e l i r t i l d i .

MM İk iy e i Şahanede geçen Hç y ı l l ı k ta h s il hayatımızda b irçok b a d irelere maruz kaldık . Takip ve te v k if olunduk . Parasız kaldık . Fakat, imanımız , vicdanımız b i z i tuttuğunuz yoldan ayırmadı . Bunları s ır a s ı geldikçe anlatacağım •

î l k senelerdenberi ben F a ris i ve Arabiyi ilerletm eğe ç a lış ­ t ı ra . GflnHn b irin d e Avrupaya f ir a r zorunda kalırsam, lisandan ntfîşköla­ ta uğramamak iç in , Fransizcaya da ehemmiyet veriyordum.

EDEBİYAT ve fklbefe meraki

Fransızcayı İ le r le t t ik ç e , bflyflk e d e b iy a tçıla rın e s e r le r in i okumak h astalığın a tutuldum . B irçok la rın ı tercdrae etmek hevesi,muka­ vemet i gHç b ir arzu halinde b e lir iy o r d u . THrkçe Divan ve ta rih merakım da had safhaya g e lm iş ti. Edebiyatla da iş t ig a le başladım . Babam Şair Hakkı Bey, bu merak ve meylime fevkalâde hiddet gösteriyordu .Edebiyata

(1) Profesör Haşan Tahsin ayni (2) Maliye N azırı Cav İt

(12)

"1 2 “

karşı olan şevkimi kırmak istiy ord u . Yazdığı mektuplarda şöyle d i­ yordu : edebiyatla sakın uğraşma, j kendini devrin terakki ica b a tı İ le a la k a lı mevzulara ver . . bugünkü günde fen i ş l e r in i b ırak ıp edebiyat­ la iş t ig a l etmek , modern s ila h la r dururken çakmaklı silâ h kullanmaca benzer . . . .

Babam edebiyatla meşgul b ir adamdı . Onu, kendi iş t ig a l sa­ hasından gayri memnun görmek , beni de bu mevzulardan kaçındırmaca sevkeyledi . Fakat ne de olsa f e ls e f e merakım , ilm i metodlarla sistem­ le re olan hevesim İçim i yakıyordu . Bu a te ş le d ir ki mektepte iken

öp en ser'ln (E d ica tlo n )a â lı e se rin i terceme ederek (T erb iy el İlm iye) adiyle neşreyledim. Bu kitap hayatımda neşreylediftim ilk ve son kita­ bı.Tidir . (1) Daha son ra la rı birçok e s e r le r keleme e.ldımsa da ya ik­ mâline muvaffak olamadım veya neşrine lüzum görmedim (2) . Terbiye k ita b ın ı öy le b ir heyecanla neşretmlştira k i, o çocukluk günlerimin t a t l ı r a ş e le r in i düşündükçe şu darbe m eseli tekrarlarım :

Zaman olur k i hayali cihan değer ¿.

MÎ’LKÎYBDB ÎLK GİZLİ TEVEKKÜL

Mülkiyede irfanım ız a rttık ça »Avrupaya kaçanların çık a rd ığ ı r i s a l e l e r i okumak , istib d a d idaresine karşı yakınlarım ız arasında münakaşalar yapmak b ir şevki t a b ii haline g elm işti . Bunu emekleme halinde b ir s iy a s i hareket olarak vasıflandırmak da c a iz d ir .

(1) Rahmetli A li Mflnlf'ln evrakı arasında b ir za rf zuhur e tm iş tir . 2 T eşrin ievvel 310, 7 Kânunuevvel 310 rural t a r ih le r in i taşıyan bu mektuplar ıh altında A li M ünif'in babası şa ir Hakkı beyin imzaları vardır . Elkabmdan a n la şıld ığ ın a göre mektup, çok yakın b ir a ile dostuna y a z ılm ış tır . Münderecatına göre muhatabın da edebiyatla ü l f e t i a n la ş ılıy o r . Bu mektubun sonunda ek olarak , - A li M ünif'in n e ş r e ttiğ i e serle i l g i l i - şu s a t ır la r ver : * Bizim A li burada­ d ır . O da n asıl adam bilmem . İ n g iliz îsp e n s e r'ln b ir e se r in i terceme etmiş de bezenmiyor görseniz b e ze n irsin iz , e l l e r i n i z i Öper • "

(2) 3on senelerde büyük (İran T arihi) ni Farsça aslından ve İn g iliz ce tercümesinden dillin ize çev iriy ord u . Eserin üç c i l d i n i lkra&İ edip dördüncü c ild in e g e lin c e , kendisini yorgun his s ey le d i Cinden, İtmam edemedi. A yrıca, Çukurova'nın sulanması mevzuunda v a k tile kaleme a ld ı hs. lâyihanın esbabı muclbeei yanımızda mahfuzdur .

T.T.

(13)

«1JB

Fakat, h afiye bolluğu karşısında en yakm dostunuzla dahi, dertleşmenin lalelini olmadığı b ir devirde yaşayorduk . Her İnsan ancak v icd a n iyle konuşabiliyordu . Mektepler ve toplu yaşayanlar b ir tedhiş havası içe r is in d e bulunuyordu . Hafiye t e ş k ilâ t ı siste m li surette ça­ l ı ş ı y o r , ik i k iş i arasındaki g i z l i konuşmaların mahiyetini öğrenecek kadar dessas ve hiylek&r davranıyordu .

Kimse kimsenin samimiyetine güveneralyordu • Herkes yekdiğe­ r i n i şüpheli g ö z le r le görüyordu . Dert var, d e r t li var, derdieşme yoktu l

İstihbarat z a y ıf , tesezsfla yasaktı . Herkes zahiren b ir d is ip lin altındaymış g ib i bereket ediyordu . İdareye karşı İçten İçe kaynayan f i k i r l e r , b ir s e l olmaktan uzaktı . Biz bu f ik ir le r in dam­ la la r halinde damlamasına b ile ra zı İdik . Herkes ayni d er dİ e mal&ldüî

fakat kimse kimseye bunu açaraıyordu .

B ir gön heraşerlm , s ı n ı f arkadaşım ve adaşım îa r s u s ’ lu K ön if1! bu mevzuda yoklamak istedim . Onunla Sirkeci*de b ir han odasında y a tı­ yorduk . Ara s ır a benden dahi g i z l i bazı kitaplar okuduğunu h issed iy or­

dum . Acaba Münif bazı kim selerle temasa mı gelm işti ?

Muhitimizde hafiye tecessüsü fa zla la şm ıştı . Bir arkadaşım , artap bu tecessüsün g i z l i cem iy etlerle i l g i l i olduğu ihtimalinden bah­ s e t t i . Bu g i z l i cemiyet ne i d i i nerede i d i ? kimler dahildi.Hakika­ ten varAaydı ? yoksa h a fiy e le r böyle b ir cemiyetin mevcudiyetini işae ederek mülâylm k a r ş ıliy s n la r ı mı te s b it etmek is t iy o r la r d ı V zihnim bu g ib i k a rışık s u a lle r le dolu İken gece y a r ıs ı odama döndüm . Münif ben g e lin ce uyandı • Biraz yokladım . 0 , b ir takım f e ls e f e k ır ın t ıla ­ r ı n ı tek rarlıyarak i ş i a l lehe döktü ’. Hatta a lla h ı inkâr« sapacak kadar garip görü şler izhar ey led i . Görüşmemiz kapalı kaldı . Uyku girmeye« gözlerim şaf&k sökmesini bekledi . Gece yarısından sonra

2

-îÜnif' İn kalkarak lâmbayı yakıp yatağının İçinde b ir ş e y le r okuduğunu gördüm • B ir müddet sonra zikre başladı • Biraz evvel a lla h ı inkâra kadar vuran dostumun gece * a l i ah nllnh " diye z ikr ey

1

eme s İn i garip boldum. Birgün sonra bu duru ı tekrarlandı . A rtık , gündüz halkın

aleyh in e, gece lehine yapılmakta olan bu tezahür benim büsbütün te c e s ­ süsümü a r tır d ı . Okuduğu kitaplara baktım . S iyasi b ir eser vehmine kapılarak sevindiğim bu e s e r le r meğerse b ir tarikata, « i t imiş 1

(14)

«1^«

Maamafih Münlf son ra la rı , tarikat ı ş ı ğ ı altında^ İst ibdad mücadelesine katılanlardan oldu . Bizim hülk iyede kurduğumuz g i z l i cemiyetin h a ra re tli elemanlarından i d i • Yapılan daimî, takip ve t a lip ­ le r e dayanamıyarak yurdu terke mecbur kaldı • Mülklyeyl İkmal etmeden İ s v iç r e 'y e kaçarak , orada y ılla r c a hürriyet a k id esi uğrunda ç a l ı ş ­ t ı (1 ) .

(1) Taroucî Zade Münif Avrupaya firarın dan sonra , Ahmet Hıza ve Prens Sabahattin g ru p ls r ile temasa geçerek yurd dışındaki g i z l i te ş k ilâ ta dah il olmuştu . Ahmet Hıza bey merhumun (Cüıahuriyet) Gazetesinde te frik a edilen perakende hatıratında kaydedildiğine göre, İttih a t Cemiyetine mensup olanlar hakkında evrakı arasında çıkan esamide zikrolunsn (Tarsusî Zade Feyzi Bey) kanaatimizce

( Tarsus 1 Zade Mîlnif b ey )d ir . Bu hata, esk i h a r fle r le y a z ılı o l­ duğunu tahmin ettiğ im iz vesikada Münif isminin Feyzi şeklinde okunmasından lle r ig e ls e gerek tir . Z ira , Tarsusî Zade Feyzi bey diye, OsmanlI îttih a d ve Terakki Cemiyetinin Avrupa»daki eleman­ la r ı arasında b ir kimse yoktur .

x

X X

Tarsusî Zade Münif bey ayni zamanda ş a ird i . Vatan , Ş eref, H rle, Ve İdem a d lı ş i i r k ita p la rı vardır . 1931 y ılın d a Tarsus'da v efa t e t t i . V asiyeti üzerine mezar taşına şu s a tır y a z ıld ı :

(Burada »İla h ın en bed kullarından Tarsusî Zade Münlf yatıyor )

x

X X

S ır a s ı gelmişken isim iltib a s ın a v e s ile vermesi bakımın­ dan , b ir noktanın şuraoikta ta v z ih in i uygun görmekteyiz :

H atıratın ı n eşrettiğim iz ( A li Münif) A dane'lı olup (Yegen- ağa Zade) l&kabile maruf ailed end ir . üülklyede ayni s ın ıf t a oku­ yan f i k i r arkadaşı (Münlf) ise Tarsus»lu olup (Tarsusî Zade ) a i l e - e indendir . Bunları y ek d iğ erlle karıştırm am elıdır . Ahmet Bedevi Kuran'm (înkil& p tarih im iz ve ,}ön Terkler) a d lı eserinin 59 un­ cu snhlfes inde, Cenevre'de bulunan ta le b e le r i gösteren ver ikada, sinni

25

, mahalli tevellüdü Adana olarrk b e lir t ile n (Münif efen­ d i) Şair Tarsusî Zade Münif olup bunun (A li) s i yoktur .

(15)

»15 n

x

X X

S ın ıf a r k a d aşiarımdan L eskovlkll Rauf’ la s e v iş ir d lk ( 1 ) .

dostluğumuz pek samiraane İd i . Bu en ik led ir kİ S ir k e c l'd e b ir oda tuttuk ; d ersle rim izi b ir lik t e hazırlıyordu k . Bilâhare İkametgâhımı­ zı BabIâli civarın a nakley İrd ik . Odemızda, ara sıra Jön Terklerden ve s iy a s î durumdan d a ,g i z i l b a h isler a ç ı l ı r d ı .

Bir akşam ü ze ri Rauf, teheyyüç ifade ey liy en b ir çehre i l e odsys g ir d i . Yarı s e v in ç li , yarı korkulu b ir ta v rı v a rd ı. İçeriy e g irin ce sağa s o la bakındı . Kiır.se olmadığını görünce : Umduğumuz olu­ yor A li Münif » dedi .

Böyle b i r habere her an in tiz a r ediyordum. Bu havadise şa şır madira . Karşı karşıya heyecanla oturduk • Tıbtlyede bazı g i z l i hare­ ketlerden ve bunların Jön Terklerin temadİBİ olduğundan Rauf’ a bahse­ d ilm iş t i. Hatırımda kaldığına göre Şahin Tâki Bey (2) k e n ö isile temas etmiş .

Bu g i z l i hareketten emniyet e d i l i r M ü lk iyelilerin de haber­ dar edilm esi vo benimle de görüşülmesi isteniyormuş . Bu haberin se­ v in c i i l e gece ya rıla rın a kadar uyuyaraadık • OÖzCraüzüıı önünde yeni b ir ufuk , içim izde canlanan başka b ir âlem vardı .

î l k İş olarak , T ıb b iy e lile r le temasa geçmek ve Mülkiyedeki yakın arkadaşlarımıza v a z iy e ti izah etmek kararını a ld ık . Mü İkiye de

(1 ) Lee kov i k i l Mehmet Rauf, Külkiyede i l k g i z i l t e ş k ilâ t ı kuranlar arasındadır . Muhtelif takip ve te v k ifle r e maruz kaldıktan sonra S elân lk ’ e sürülmüş ve bu yüzden Mülkiyeyi İkmal edememiştir .Daha

sonra n u h ta lif Kevmakamlıklarda ve S ilif k e M utasarrıflığında bu­ lunmuştur . Mumaileyhin İttih a t ve Terakki Cemiyetinin kuruluşuna a it küçük b ir e r r i s a l e s i verd ir .( İ t t i h a t vo Terakki Cemiyeti ne id i) adını taşıyan bu k ita p , 1?27 senesinde, İstan bu l’ da Ahmet Saki bey Matbaasında tnbolunmuştur .

(2 ) Şahin Tâki Bey, ilk g i z l i eea ly etin ele;aanlarmdan ve ınürevviçle­ rindendir . Aslen Arnavut olan mumaileyh , Avlonya Kaymakamlığına

liderken , hürriyet mücadelesi iç in Avrupaya kaçraış ve S ofya’ da (Derbeta) a d lı Arnavutça b ir gazete neşrederek mücadelesine devam etüâiştlr* . Hürriyet İlanından sonra ttörloe Mebusluğuna se çilm iş­ t i r .

(16)

samimiyetine güvendiğimiz f i k i r ar İcada ş ia rı nazdan Murat R u at*la (l) Rahmi1ye (2 ) o gfln b ah settik . Diğer taraftan Tıbbiyede bu g i z l i f i k i r

cereyanlarının başında bulunan İbrahim Temo i l e terassa g e çtik . Bu ara da , D iy a rb ek ir»li îshak ShkCıtİ i l e de gör^ştHk . Bu is t iş a r e le r ve temaslardan başka a y rıca , Rauf Tıbbiyede Yüzbaşı olan Doktor Aeaf Derviş ( bilâhare Paşa) i l e g i z l i görüşmeler de yaptı .

1392

senesinin başlarında vukubul n bu h ad iseler sıra sın d a , her an h a fly e le r in ağma dü şebileceğim izi dflş'înerek az«mî ih tiy a tla

Çalışıyorduk . Hnikiyedekl diğer arkada şiarım ıza bu g i z l i te ş k ilâ ­ tın mahiyetini ve mektepte b irle şe re k yflrOraemiz inzumunu aşılamağa başladık . Bir taraftan Rauf, b ir tarafken ben ghnlerce meşgul o l­ duk . Ben durumu , bizden b ir s ı n ı f b?îyî5k olan S e la n ik 'li Osman i l e , b ir s ı n ı f kflçhk olan Şevket'e açtım . Tarsus*lu iB n if ,Beyrut*lu

Emin Aeslan , S elan ik »11 HHentt , Mithat §HkrP hfcr ta ra fta r olarak aramıza k a tıld ıla r . IM Itti b irçok arkadaşlar bu işe ta ra fta r oldu­

la r . Bu gaye uğrunda , s iy a s i hayatlarının her safhasında, g ö z le r i­ n i budaktan sakınmadılar .

"1 6 “

x

X X

İstanbul 'da g i z l i cemiyetin ta r a fta r la r ı çoğalıyordu.Münev­ verlerd e cemiyete karşı o kadar artak b ir iştiy a k vardı ki,bu mev—

zudaki her haber hürriyete susamış insanların manevî gıdası olmuş­ tu , Samimi kimseler b ir b ir le r in e soruyorlardı : Cemiyette kimler var ? halkça b ilin e n malûmat ve A irn y etler cemiyetin lehine in k işa f

ediyordu • Esasen cemiyete dahil olanlar b ile cem iyette kimlerin bulunduğunu bilmiyordu . 1 2

(1 ) Murad Fuat bey aslen Batum*ludur . Muhtelif Kaymakamlık ve M utasarrıflıklarda bulunduktan aonro, mHtekaiden Tarsus R e ji Mfldflrindinde ve i l k a çıla n Orta Mektebin Thrkçe Muallimliğinde v a z ife görmüştür • Merhum , gayet nazik ve malûmatlı b ir zat­

t ı .

(2) Sel&nik eşrafından olan Rahmi beyin cemiyete biîyîik h izm etleri olmuştur . Hürriyetin İlâm özerin e Selânik'den mebus s e ç i l ­ m iştir .

(17)

"1 7 "

Bir kısıra kimseler , meşhur simaların cemiyete dahil olduk­ la r ın ı İşite re k ta ra fta r olu yorlard ı . Bilhassa İsrardan İsmail '<ernal ve Mizancı Murat A li Ş efkati beylerin , hatta Maarif N asırı Münİf Paşamın cemiyete dahil oldukları her tarafa işae ediliyord u .

Acem Sefarethanesinin karşısındaki odamızda hergün bunlar konuşuluyordu . İstanbul'da cemiyete dahil olan la rın tam l i s t e s i n i kimse bilmiyordu . Bu arada Avrupaya kaçanların da h ü v iy e tle rin i öğ­ renmek güç oluyordu . öün g eçtik çe Avrupaya f ir a r ederek hürriyet

mücadelesine h a riçte k a tıla n la rin miktarı çoğalıyordu . H ariçteki te ş k ila t kuvvetlendikçe seviniyorduk . Sultan Harait , îstanbuldaki- l e r i h a fiy e le r le takip ettirm ekle beraber , h a riçtek ilerd en endişe duyuyordu . Nihayet Avrupa'daki kıym etli hürriyet m ücahitlerini nasi­ hatle* cazip memuriyet t e k l l f l e r l l e , para i l e fik ir le r in d e n vazgeçir­ mek g ib i te d b irle r e başvurdu . Emeline vusul iç in , ser hafiye Ahmet C e lâ le ttin Paşayı P a r is 'e gönderdi . Bu zatın sıfa tın d a h a fiy e lik damgası bulunmakla beraber f kalben h ü rriy etp erv erlerle beraberdi . A ld ığ ı v a zifen in P a ris'd ek i ta tb ik a tı , mücahitlerin lehine cereyan e t t i . O, P a ris'd ek i gençlere h a y li yardımda bulundu . Ö iz li cemiye­ tin söndürülraesİne d e ğ il, üremesine hizmet e y le d i .

Fransa'ya kaçanlar Sultan Haraid'ln lğ fa lâ tin a k a p ılıp dön­ mediler • Ancak Murat bey g ib i P a ris'd e uzun kalamiyarak nedimene dönenler is tis n a te ş k il e y le d i .

0 günlerde dahildeki te ş k ilâ t ın g a y re tle r i şu ik i hedefte toplanıyordu : 1) tanınmış f i k i r adamlarını sinesine almak ; 2 )b a z ı- la r ın in harice fir e n in i sağlamak ; . . fiu sahadaki mesaiden mennuni- yetbahş semereler elde e d ild i . Bu iş te mektep arkadaşlarımızdan A y in ta p 'lı Mehmedfin büyük himmeti görüldü ,

Mehmet Hilmi aslen Adana'lı olmakla beraber, % a r lf N azırı A y in ta p 'lı Münİf Paşa'nın himayesile Mektebi Mülkiyede okuduğu iç in , adı A y in ta p 'lı kalm ıştı . Hatta mektepteki lâkabı (Tüm Hilral)dir . Cenup ş iv e s i ik tlz a sm ca (bütün) veya (tamam) kelim esini (tün) ta r­ zında te lâ ffu z etmesi kendisine arkadaşlar arasında bu lâkabın ve­ rilm e sin i mucip olmuştu •

Maarif Nazırı A y in ta p 'lı Münİf Paşa dahi, bizim 7üra Hilml- nin gayret İle cemiyete ta ra fta r oldu • Diğer taraftan , H ilm i'nin

(18)

« "1 8 H

a s ı l m uvaffakiyetini , Şeyh Z a f i r 'l e y eten i ve b ir a d e ri Şeyh Kagim’ ın oğlu Zadegandan H&mit b eyi elde etmeni ve Murat beyin P a ris’ e f i r a r i ­ ni hazırlam asıdır .

P a r is 'd e k lle rin t e ş k i la t l ı olarak ça lışm a ları , îsta n b u l- dan f ir a r l a r ı a rtırıy ord u . Cemiyetimiz mensupları bunları kolaylaş­ tırmak iç in fera g a tle ve her tür 1*5 t e h lik e le r i göze alarak ç a lış ıy o r ­ la r d ı , Aydın Maarif Mttd*5rî5 Emrullah ( % a r if K azırı merhum Erarullah efen d i) , Tıbblyede cemiyete büy*5k hizm etler eden ve (Derviş Yeıaa) a d iyle anılan Doktor İbrahim Naci İle Doktor Nazım1 in Avrupa’ ya kaç­ malarında oeraiyet mensuplarının büyfîk y a r a r lık la r ı görüldü .

GÎZLÎ CKKÎYETÎN HARBİYEYE İNTİKALİ

Tıbblyede İbrahim Temo, îshak Sökûti , As af Derviş , Cevdet, Nazım , İbrahim Naci vesairenin t e ş k il e t t ik le r i g i z l i cemiyet ruhunu M"lkİyede de b iz le r g en işletm iştik . Şimdi bu cemiyet fik r in in »ordu­ nun mihrakı olan Harbiyeye s ir a y e ti lâzımdı • Bunu da heaşerira ^Mehmet Hilmi özerine a ld ı . Harbiyede bulunan Şeyh Z e f i r ’ İn yeğeni Zadegan­ dan Hamit b eyi imale e y le d i . L esk ovlk li Rauf da görüşerek cemiyetin gayesin i a çık la d ı . Hamit Beyin himmet ve gayret i l e g i z l i cemiyetin ruhu f i i l e n Harbiyeye g ir d i .

Hamit Beyin cemiyete girmiş olm ası, cemiyet mensuplarını pek sev in d ird i . Herkese neş’ e ve kuvvet v erd i . Mumaileyh hakikaten b ir hamiyet tim sa li i d i oldu . Az zamanda Harblyede g i z l i cemiyet ve hür­ r iy e t fik r in in üremesini temin e t t i . Kendisine namuslu ve temiz ar­

kadaşlar buldu . Mektepte bu mevzuda ateşin h areketler b aşgösterdi . Y aftalar b ile t a lik olundu . Cemiyetin Harbİyede kökleşmesinde Bin­

başı BatunHlu Mustafa’ nın da unutulmaz yardımları oldu •

(19)

GÎZLÎ CEMİYETİN NİZAMNAMESİ

«19"

Mülkiye'de g i z i l cemiyete intisap edenler gün g eçtik çe artıyordu . B ir a ra lık raikdarı 3°-35 e b a liğ oldu . Tıbbiye ve Har­ la iy e 'd e de artan g i z l i talebe teşek k ü llerin in b ir nizamname i l e ve programlı b ir surette çalışm aları f i k r i ortaya a t ı l d ı . Yapılacak bu nizamnamenin yaln ız mektepler İç in d e ğ il , bütün memlekete şamil b ir hüviyet taşıması düşünülüyordu . Bunun lüzumu üzerinde arkadaş­ la r la f i k i r tea tisin d e bulunduk . T ıb b iy e’ deki arkadaşlar nizamname yapılması fik r in e ta ra fta r olmadılar . Mülkiye‘ İ l l e r İsrar e y le d ile r . Hatta hatırımda kaldığına göre B eyru t'lu Emin Aralan , M ü lk iy e 'İlle ­ r in ayrı b ir cemiyet kurarak fa a liy e tle r in e devam e d e b ile ce k le rin i i l e r i sürdü . Bu f i k i r , ile r id e b ir a y r ılığ a sebep o l a b i l i r endlşe- a ile T ıb b iy e lile r telâ şa düştüler . Bunun üzerine T ıb b iy e'd ek i arka­ daşlar f i k i r l e r i n i şu su retle hülâsa ederek b il d i r d i l e r :

Bu g i z l i cem iy etleri b irleştirm ek , büyütmek , maksadı t e s is ve g a y elerin i b ir nizamnameye bağlamak uygun olur . Ancak, bu s u r e ti hareket h a fiy e le rin gözlerin e hedef v e r e b ilir . Bu esbabı mucibe üzerinde T ıb b iy e lile r musir e d ile r . B izim kiler ise mutlaka b ir nizamnameye ta ra fta r olduklarından , i ş i konuşmak iç in g i z l i b ir kongre akdi karargir oldu .

Hihayet b ir k ır g e z in t is i bahaneslle hep b ir lik t e Anadolu Hisarına, g i d i l d i . 20-30 k iş i vardık . Muhtelif yollardan giderek kasrın civarında toplandık . Açık havada bütün d e r tle r im iz i, endişe­ le r im iz i, is tik b a le a it tasavvurlarım ızı konuştuk . Konuşmalara na­ mus ve vicdanımıza yemin ederek başladık .

Bizden b ir s ı n ı f küçük olan Mithat Şükrü , g i z l i cemiyetin nizamnamesinin yapılmasını h eyeti umumiye önünde İsra rla ta lep e t t i . Cemiyetin Mülkiye 'de elebaşıların dan olan Emin Aralan da cemiyet âzala rın ın ancak nizamnameyi okumak suret i l e ç o ğ a la b ile ce ğ in ! i l e r i

sürdü . Jönlerin M ısır’ da muharriri Bekir Fahri, Selân ik’ l l Mithat , S elâ n ik ’ l l Ahmet de m ütalâalarını b il d i r d i l e r .

Nihayet v e r ile n karar üzerine , nizamname hazırlanması­ na Rauf’ la ben memur e d ild ik . Bu nizamnameyi hazırladıktan, sonra dahi, T ıb b iy ed ek ilerle nifaka d ü şm ek sizin ,İşb irliğ in e devama karar vererek dağıldık.T oplantım ız üç saat sürmüştü .

(20)

"2 0 "

0 akşamdan itib a ren harekete geçtim . Avrupa'dan gelen g i z l i beyannaraele ve r i s a l e l e r i te tk ik ederek bünyemize uygun b ir taslak hazırladım . Bu nizamname ta s a r ıs ın ı g i z li c e Tıbbiye»de İb­ rahim Temo'ya gönderdik . Onun^Tıbbiyelller namına, mütalâasını Öğ­ renmek İstiyorduk.

İbrahim Temo nizamnameyi uygun buldu • îshak Sükût i de T ıb b iy e 'İ lle r in g örü şlerin i b ize g e t ir d i . İbrahim Temo , nizamname­ m izi iade ederken , en t e h lik e li ih tim a lle ri nazara alarkk , çoğalan h afiye ta k ib a tı karşısında bu kâğıdın mektepte ve üzerimde bulundu­ rulma masını ilâ v e ey lem işti . Nitekim bu yüzden başımıza fe lâ k e tle r g e ld i (bu kısım ile r id e a n la tıla c a k tır )

Hazırlanan nizamname tara şe k lin i a ld ı • İstanbul'da ba­ s ı l msına imkân ve f ır s a t yoktu . P a r i's e veya M ısır'a gönderip bas­ tırmak istiyorduk . Bir kopyeslnl T ıbbiye'den Cevdet v a s ıt a s lle ha­ r ic e ç ık a r t tık . Diğer nüsha nezdirade kaldı .

EVRAKI MtJZÎRRE İHZAR VE TEVZİÎ

G iz il cem iyetin f i k i r l e r i n i bütün yurda yaymak iç in İki oeph eli ça lışıy ord u k : 1) P arls'de Ahmet R ıza 'n m çık ard ığı(M eşveret) le sa ir n eşriya tın yurda sokulmasını temin . 2) Memleket içinde bazı gazete ve e s e r le r basarak te v z i . . Her İk i sahada da bütün arkadaşlar fe ra g a tle s is te m li su rette ça lışıy o rd u .

(Meşveret) 1 im tiyazlı ecnebi postahaneler v a s ıt a s lle poftt- restan olarak g etirtiy ord u k . Bu mevzuda İtalyan Sefarethanesi ile MSöitr Salem'in tavassut ve yardım larım gördük •

Dahildeki neşriyattan h a s ıl olan v a r id a tı , Paris»deki ar­ kadaşların geçimine medar olmak üzere yollamak imkânlarını da bul­ muştuk . Bununla îshak 3üküt 1 meşgul oluyordu .

Yurt dışında ve İçindeki neşriyat cemiyet ta r a ft a r la r ın ı a rtırıy ord u . Onun İçin bütün mesaimizi bu cih ete tev cih e t t ik . Evvelâ rahm etli A li Ş efk a ti Beyin esk i g azetesi olan ( İstik b a l)ih y a

e d ild i . Ahmet Rıza da yazıyordu . (F eryad)adlı b ir g i z l i gazete ku- ruldu.Bu gazete İstanbul'da b a sıla ca k , fakat P a ris'd e b a s ılıp İs­

tanbul'a geliyormuş g ib i b ir hüviyet alacaktı .

(21)

Diğer taraftan , Mizancı Murad Beyin ( Turfanı Turfan­ da mı?) a d lı romanı zadegandan Hamlt Beyin himmet iye forsa forma b a s t ır ıld ı . Bunu tevzide b ir lik t e ç a lış tığ ım ız Leskovikll Rauf te v k if olundu . Bu arada hükümet aleyhine y a fta la r da e le g e ç t i.

"2 1 "

MÜLKÎYSDE TAKİBAT VE TEVKİFİM

G iz li cem iyetin tarafımdan hazırlanan nizamnamesini emin b ir yerde muhafaza eylemek b ir mesele oldu . Mülkiye1de g i z l i f ik ir hareketlerine ilk k a tılan ham iyetli arkadaşlardan î z m i r 'l l Şevket adında pek güvendiğim b ir talebe vardı . Bizden b ir s ı n ı f küçük a l­ makla beraber, bütün hayatımız b ir lik t e geçerdi .

Şevket , Huruosmaniye civarında hem şerisi olan dİr kah­ veciye devam eder ve kahvenin üzerinde tedarik e y le d iğ i b ir odada yatardı • Burasını pek emin bulduğumuzdan , cemiyetin nizamnamesi­ n i, saklamak üzere Şevket'e verdim.

MBğer bu gazino h a fİy e le rin uğrağı İmiş ! şüphe üzerine Şevket*in odasını basarak nizamnameyi ele g eçirm işler . Y ekdlğeri- a lz le sık ı temasımızı önceden te s b it e t t i k l e r i anlaşılan haf iy e le ­ rin ju r n a lile Şevket, S e lâ n ik li Osman , L eek ovikli Rauf ve ben t e v k if e d ild ik . Hepimizin ayrı a yrı ifa d elerin e müracaat e t t i l e r . Ayrı h öcrelere koydular . Hiç b irim iz b lrşey söylemedik . Cemiyeti

e le vermemek iç in , bu g ib i h afiye takiplerinde inkârı ih tiy a r ey­ lemek önceden verdiğim iz kararlar meyaninda id i .

55

gün mevkuf kaldıktan sonra - Yevket hariç - ta h liy e e d ild ik . Mektebe devama başladıksa da her hareketimiz tarassut olunuyordu • Nereye g itse k h a fiy e takibatına maruz kalıyorduk • Şüphe v e r i c i en küçük hareketlerden sakınarak , korku ve İtin a

İ le yaşamağa oebrln efs ediyorduk .

Herkes bizden çekiniyordu . K ısacası mimlenmiştik i Aradan b ir ay geçmeden îstanbul*da İlk g i z l i cemiyet

(22)

m22«

mörevv iç le r inden T ıb b iy e*14 İbrahim Tepo(l) Avrupa'ya k a çtı .Bunu Doktor Selfenik‘ 11 Kasım, İbrahim N aci'n in f i r a r ı takip ey le d i .Bu esrar»engiz haber hepimizi endişeye şe v k e tti • Biz Mülkiye‘ deki g iz­ l i hareketlerim izden evvel onun adını duymuştuk . Onunla temasa geç­ m iştik . Mumaileyhin takibata u la y a ra k kendisini tehlikede h is s e t­

mesi üzerine f i r a r i , e lb e tte ayni gaye uğrunda ça lışa n la ra korku veriyordu . Nitekim M ülkiye'dekl g i z l i cemiyetin nizamnamesini evielâ

o görmüş ve muhafazası iç in ih t iy a t lı olmamızı söy lem işti • Nitekim b iz de adı geçen nizamnamenin b ir arkadaşımızın yat^k odasında bu- lunıaasi üzerine te v k if e d ilm iştik . Bir kaçımızın ta h liy e edilm iş o l­ masına rağmen Zaptiye Nezareti , bu nizamnamenin i z i n i şid d etle takip ediyordu . İbrahim îerao'nun taia bu sırada f ira rır.m ,b u nizam­ name tahkikatı i l e alâkası varıaıydı ? yokmuydı ? bunu k a t 'i olarak öğrenemedim.

A n c a k ,İbrahim Temo«nun firarın dan sonra Padişahın şid det­

l i emirler v e r d iğ i r iv a y e t i g iz lic e duyuldu . Bu f i r a r hadisesinden b ir hafta sonra b lz le r , yâni Mülkiye*dekİ g i z l i cemiyet kurucuları

tekrar te v k if e d ild ik . Bu ik in c i te v k if üzerine akıbetimizden ümidi kesm iştik .

T ev k ifin iz günü S e lâ n ik 'li Osman'la beni P abıseraskeri'ye götürdüler . Eskiden mevkuf olup ta h liy e edilmeyen arkadaşımız Şev­ ket orada id i . Her üçümüzü ayrı ayrı odalara kapadılar .

Benim odam Zaptiye M üfettişlerinden Miralsy Hüseyin Daim beyin odasına b i t i ş i k t i . Bu Hüseyin Dnim bey, uzun müddet h a fiy e lik ­ te hizmet etmiş id i . Adana*da bulunduğu sıralarda babamla muarefele­ r i bulunduğundan , korkum biraz h a fifle m iş t i . Kendi kendimi t e s e ll i y başlamıştım. Mumaileyh beni de Adana İdadisin in b ir i n c i s ın ıfın d a okc ken tam rdığü zaman kendisi Adana'da Alay Beyi İdi.M eşrutiyetten son­ ra da Adana'ya tavattun eyleyen Hüseyin ^aira , y"z yaşına, y a k la ş tığ ı halde ölmüştür.

(1) Doktor İbrahim Temo aslen O h r i 'l i d i r . Tıbbiyedeki İlk g i z l i ce­ miyetin raüessislerinden olup herkes üzerinde muhabbet yaratm ıştı Avrupaya firarın dan sonra Roiuanya'ya s iğinm iş, orada Arnavutça

neşriyata başlamış ve Arnavutluğun İ s t i k l a l i Uğrunda h a z ır lık la r

yapm ıştır. , a

İ t t ih a t ve Terakki Cemiyetinin ilk kurucularından olan İb­ rahim Temo'nun Arnavutluğun i s t i k l â l i maksadiyle Romanya'da mün­ f e r i t b ir mesai ta r z ı ta k ib i i t t ih a t ç ıla r ın programındaki vahdet ve ittih a t gayesine aykırı düştüğünden hücuma maruz k a lm ıştır.

Mumaileyhin daha sonra n e ş r e t t iğ i b ir kaç eserle »İstanbul-liy e tle r in d e n bahsetmemesi sarih b ir h a k sızlık tı* .

(23)

Bâbıseraakeriye g ird ilim satsan Hüseyin Da İra *

1

koridorda görmem pek heyecanlı oldu .

- Senin buralarda iş İn f ne 1 diye sordu . c evapBiz kalan sualine mnteeslr olan muhatabım , ara sıra mevkuf bulundurura odaya g e lir , benimle konuşur , hatta diğer mevkuf arkadaşlarımla koridorda görüşme­ me iz in b ile v e r ir d i .

İk in c i te v k if iıaizden pek şüphelenmiş t la . îlk te v k if iraizdan sonra ta h liy e edilmeyen Şevket*i Ogün koridorda perişan v a z iy e tte , görünce dona kaldım . Z a v a llı çocuğun saçı sakalı b ir b ir in e karışm ış, adeta taninmıyaoak hale g elm işti . Boynuma s a r ıld ı ve gözyaşların ı tutamadı :

- Seni a ff e t M ünif'dedi . B irbirim ize sık ıca sa rıla ra k ağlaş­ t ık .

İbrahim Temo'nun f i r a r ı üzerine tazyik e d ild iğ in i ve bu tazyike tahammül edemiyeceğini , ik in c i b ir ta zyik te , mahut nizamnamenin be­ nim tarafımdan kendisine tev d i e d ild iğ in i İ t ir a f eylemek mecburiyetin­ de k a la ca ğ ın ı,h içk ıra hıfckıra a n la ttı . . .

Şevket*in bu s ö z le r i kalbimi d eld i . Z av a llı çocuk , benim yü­ zümden te v k if edilm iş , tazyik olunmuş ve hatta hayatından bezm işti. Onu teskin etmeğe ça lıştım . Fakat ben de vicdan azabı içe risin d e bu­ nalıyordum.

Şevket*e, bu g ib i mühim s iy a s î hadiselerde d e l i l yokken , i t i ­ r a fın d e ğ il inkârın makul olacağın ı telkin e ça lıştım . Fakat vicdanım fa zla İsrara mütehammil d e ğ ild i .

t’çUnctl mevkuf arkadaşımız S elan ik

*11

Oemanla da o gece zindan­ da görüştük . Osman , ne bahasına olursa olsun Mülkiye*deki diğer ar­ kadaşlarım ızın ve g i z l i cemiyetimizin btfkası bahasına inkârda İsra rı ta vsiye e t t i . Fakat Şevket * İn gözyaşlarına tahammül edemedik .Kendi­ s in i,b u ik i şık k a rşısın d a ,vicd a n iy le başbaşa bırakmağa karar ver­ dik . . .

Tevkifim i haber alan babam G elibolu'dan İsta n b u l'a g e ld i. Benimle görüştürmediler . Maamafih t a l i l yâr oldu . Meğer Zabtlye Na­ z ı r ı Nazıra Paşa i l e eski t a n ış ık lığ ı varmış , Paşayı ziy aret ederek tevkifim in sebebini sormuş .

(24)

“2 ^

Hasım Paşa ahrardan b ir zat id i . Fakat a a s ıls a saray ve Abdul- hamit - kuşkulanmadan - onu tutuyordu . Mumaileyh babama demişki :

- Hakkı bey : mabeyn Jön Türklere benzer bezi h arek etlerle onlardan bakiye kalan f i k i r l e r i n mevcudiyetinde İsrar e d iy o rk e n ise böyle hareketlerin ademi mevcudiyetini iddia ediyorum. Fakat »Tıbbi­ ye 'd e k i , Mülkiye'deki bu hareketler beni tek zip ymabayni t e y it ede­ cek b ir hüviyet ta şıy or . Bununla beraber siz üzülmeyiniz . . .

x

X X

Birkaç gün sonra Şevket - yapılan ezaya dayanamıyarak -nizam** nameyi benim kendisine vermiş olduğumu i t i r a f etmiş i . . Zaptiye Mü­ f e t t i ş i Hüseyin Dala Bey odama g e ld i . Hadiseyi aynen naklederek doğru olup olmadığını sordu . Aramızda şu muhavere g e ç t i :

- Evet, Şevket *e nizamnameyi ben verdim . Benim e l yazımdır . - Sen kimden a ld ın ? bu f i k r i s iz e kim İlham e t t i 1

- Ben kimseden almadım .

- Cemiyet f i k r i nereden g e ld i ? - İbrahim Temo'dan t

- Demek , nizamname ele geçince o fir a r e t t i ? iş te şimdi Terao'nun f ir a r sebebi a n la ş ıld ı diyerek ferahlar g ib i ayağa kalktı ve a ğır adımlarla odadan ç ı k t ı .

« x

X X

İbrahim Temo yakalanamadığı iç in , Zaptiye H azırlığ ın ca bu iş in mebdeine gidilem edi i esa sı bulunamadı •

Neticede üzerlerinde ve ikametgâhlarında evrakı muzirre bulun­ duğu esbabı m ucibeeile Osman'la Hauf Selanik*e sürüldü . Ben ta h liy e edildim . Bu badirede hayatımı , babamın esk i b ir dostu olan Zaptiye H azırının himayesine borçluyum.

Bu arada takibata uğrayanlardan s ın ıf arkadaşım Kastamonu'lu Mustafa Hulûs i memleketine g ön d erild i . T a rsu s'la Mttnif İ le Mithat Avrupa'ya f ir a r e t t i l e r .

(25)

*25 ■

Şurasını d» ilâ v e edeyim kİ , takip ve tevkiflerim de Mülkiye»11 b ir arkadaşın h a fiy e liğ in i bİlâhime öğrenerek müteessir oldun.Meğerse mektep iç e r is in d e h a fiy e le r ln İstifa d e e t t i ğ i bei tıy n et kimseler de varmış i Daha sonra kısa b ir müddet İt i l â î ç i l a r m mebusluğunu da ya­ pan bu za t, ahır ömrünü memleketim olan Adana'da avukatlıkla g e ç ir d i. Bana her ra s tla y ış ta korku içe risin d e selâm v e r ir d i . Çehresinde muh­ b ir ve suçlu işsa n la rm çir k in İ z l e r i b e l i r i r d i ( 1 ) .

TAHLİYEDEN 30NRA GİZLİ CEMİYETİN KARARI T

Tıbbiye*de başlayıp M ü lk iy e 'İlle rin yardim ve a lâ k a sile Harbiye- ye ve nihayet yurdun her köşesine yayılan g i z l i cem iyetlerin ta k ib i kesbi şiddet ey le d i . Bu durura karşısında M ülkiye'deki oeralyet mensup­ la r ın ın kararı şu oldüîhar b irim iz mektebi ikmâl edince , Devlet daire­ le r in e yerleşmek suret i l e fa a liy e tim iz i resmî te ş k ilâ t içerisin d e yü­ rütecek ve zamanla yüksek makamlara kesbi eh liy e t e d ip , gayelerim izin

tahakkukuna ça lışa ca k tık . . . Diğer taraftan , buna ilâveten hafiye te ş k ilâ tın ın , k e s if bulunduğu İstanbul'dan uzaklaşarak taşralarda v a z ife alacak tık . Zamanla halkın u ya n ık lığın ı beslemek , hedefe e r iş ­ mek iç in en emin b ir yoldu . Birçok arkadaşlar hakikaten böyle y a p tı.

M z l i cemiyet bilâhare İttih a t ve Terakki namlyle resıaî hüviye­ t i n i alıncaya kadar bu nurlu yolda , büyük gayeler uğrunda b irço k ar­ kadaşlarımız, İst ik b a lle r in i , hatta hayatlarını b i l e heder e t t i l e r . Fakat, raaksud n etice elde edilm iş oldu • 1

(1) Bahsedilen zat v efa t etmiş bulunmakla beraber. Rahmetli A li M ünif'deki üstün müsamaha duygusu , bu eski Jurnalci­ nin ismen açıklanmasına mâni olmuştur .

(26)

«26«

İLK MEMURİYETE GİRİŞ

1396 Bonesi Mart ayında Ziraat Bankası , İdadi mezunları ara­ sında imtihanla memur a lın a ca ğın ı ilan e t t i • O sene M ölklye’ nln son sın ıfın d a bulunuyordum . Hail mUzayâkaraız vardı . Babam taşrada Tahri­ rat Müdürlüğünden a ld ığ ı para ile ancak g eçin eb iliy ord u .

Banka Uç memur a la ca k tı . İdadi şahadetnames i l e mUracaat et­ tim . İmtihana k ırk k iş i kadar g ird ik • Neticede s ı n ı f arkadaşım Cavit (Maliye H azırı) , aslen Batum*lu olup İzmit*e yerleşen İhsan F ik ri ve ben imtihanı kazandık . A ylığım ı» 2(}0 kuruştu . Bu para bayatımıza refah v e rd i . 0 zamanın

250

kuruşu tek başına yaşayanlar iç in servet s a y ıl ı r ­ dı i

Tek endişemiz mektebe devam edemediğimlzdendi . Bankanın imti­ hanına girerken C a v it'le ben. Mülkiye*nin son sın ıfın d a talebe oldu­ ğumuzu söylememiştik . Maişet kaygusu b i z i böyle b ir ketumiyete mec­ bur eylem işti . Hem mektebe devemi, hem Bankada çalışm ayı t e l i f etmek

İstiyorduk . BirgHn durumumuzu Bankanın s a la h iy e tli id a re c ile r in e arza karar verdik . Cavld*le b ir l i k t e Bankanın Umura Mödörtl Cemal Beye çak­ t ık . Diğer taraftan , aslen Mülkiye* l i olan ve bankada s a la h iy e t li b ir v azifede bulunan Mihran İ le Reşat Beyi (bilâhare Müsteşar olan) ziy a ret e ttik . Her UçU de raemulftnın zün fevkinde an la yış göstererek v a ziy etim izi takdir e y le d ile r . Kararlarından pek memnun kaldık . Haftada ik i gfln mektebe devam edecektik . EugUnlerln teraküm eden iş ­

le r in i müteakip gönlerde yine b iz yapacaktık . Bu şarta tamamiyle r i a ­ yet ederek hem mektebe, hem bankaya devam e t t ik .

MÜLKİYEDEN MEZUNİYETİMİZ

Ziraat Bankasındaki memuriyetimiz a l t ı yedi ay devam e t t i . Mektebi a llö lâ lâ derecede İkmâl e t t ik . Mezun olduğumuz gece samimi arkadaşlarla b ir veda to p la n tıs ı yaptık . E kserisi g i z l i cemiyete da­ h i l olanlardı . Hepimiz taşrada vazûfe almağa , hayatta b ir b lr le r im iz i unutmadan , samimiyetimizin devamına karar verdik . O gece pek heyecsn- l l g e ç ti *

(27)

M II

Arkadaşlarla verdiğim iz karar, ayni zamanda g i z l i cemiyetin a k id esi id i . İstanbul'un her semtine yerleşen hafiye takibatından kurtulmak İçin , taşraya hizmetten başka necat kalmamıştı . Bu maksat­ la ben G elibolu'yu te rcih ettim • Esasen babam orada Tahrirat Müdürü i d i .

£7

GELİBOLU İDADİSİNDE HOCALIĞIM

96

y ı l ı sonlarına doğru G elibolu İdadisine tayin edildim . Okutacağım d ersler şunlardı : Malûmatı Fenniye , *arİh,Fransızca . . .

Gelibolu İdadisindeki hocalığım b ir buçuk sene devam e tti.O sıra ­ da babam îşkodra mektupçuluğuna tayin olundu • Oradan vr İdemin h a s ta lı­ ğ ın ı üzüntülü b ir kalemle b il d i r d i . Heman mezuniyetimi kullanarak yan­ larına gittim .

ÎŞKODRA MAİYET MEMURLUĞUM

’/«İdenin r a h a t s ız lığ ı devem ediyordu . Ebeveynim tek o ğ u lla rı olduğumdan, bana fa z la b a ğ lıy d ıla r . îşokdra'de v a z ife almam hususunda İsrar e y le d ile r . O zaman îşkodra V a lis i , Eski Merkez Kumandanı Müşir Kâzım Paşa id i . Onun d e lâ le t İ le 1$98 senesinde, SOO kuruş maaşla Mai­ yet memurluğuna tayin olundum.

îşkodra h a rek etli olduğu kadar , samimî b ir y erd i . Orada İy i b ir muhit , a ziz d ostlar edindim. Mesaî saatinden sonra , alelekncr ge­ c e le r i b ir evde top la n ırd ık • Hele Doktor Yüzbaşı Hayrullahimerhum P rofesör Hayrullah Diker) ile gece gündüz buluşurdu« . Onunla pek se v i­ ş ir dik ğ

V ali Kâzira Faşa ^ h i zzne t imden ve mesaimden,memnuniyet in i zaman zaman ftfade ediyordu . 1$99 senesinde îşk od ra 'n m (Leş) Kazası Kaymakam vekaletine gönderdi . Ayni senenin sonunda bu kazaya asaleten tayinim

(28)

28

y a p ıld ı • ^lk kaymakamlığım budur .( 1 ) K” çhk b ir kaza olmasına rağmen, İlk İdare amirliğim olduğundan hususî b ir sevgim VRrdı . Her geoe kaza­ nı n ile r ig e le n eşraf ve memurları evime g e lir le r d i . Gece y a rıla rın a ka­ dar sohbet ederdik • Muhit ve mevzu buldukça g i z i l cemiyetlerden de de» vurulurdu .

v a l d e m în ölümü

îşokdrn’ dan Yanya Mektupçuluğuna tayin edilen babam, valdenln r a h a t s ız lığ ı yttzHnden pek m uztarlptl • Hastalık blltîln vehametlle i l e r ­ liyord u . Annem, îşkodra'da b irço k ahbap edindiğinden , tedavi ve teb­ dilihava İçin orayı iste m iş ti . Babam mukadder a k lb etl b iliy o rd u . Hemen onu tşkodrs'ya götflrdd . Fakat kadıncağız h a s ta lığ ın ı b ile b i l e v efa t ey led i . Valdem Bakine hanim* îşkodra kadınlarına kendisini çok sev d ir­ m işti. Mezarı d o s tla r ı tarafından her zaman ziyaret e d i l i r d i . Mezar taşm a babam şu y a z ıla r ı yazdırdı .

Ey maşeri isl&ra!

Bu makber vatan cfldaki , derununda Adana*lı ( Hakkı)nın sahibei h n ja tı olan «e v ce i Pakize f ı>retl(G akine )d ir . Zahiren b ir mezar, lâ k in , batfnen rahmeti İlâhide b ir

mevkii İn tiza rd ır .

Dilşad ede bu raakberl lhlâe ve fatiha Ta kİ bu asuman ve zemin payidardır . . İhvanı dinimizden fa tih a niyaz e y le r iz .

Perşenbe /2B Şevval /¿ l S îçkodra 1

(1) A li Mfi.nlf, ln genç yaşta Kaymakamlığa ta y in i ebeveynini fevkalâde sevin d irm işti . Babası Şair Hakkı bey, v ilâ y e tin mektupçusu İd i . Oğlunun yeni v a z ife s in i teb rik İçin r e f l k s s i le resim a ld ır ıp

arkasına şu k ı t #ayı yazarak y o lla m ıştı : Huruaynim A li Mtinif^lm bak Ebeveynin seninle kâm a ld ı İkimizden şu sana şu tasvirliniz

yadigârı hayatımız k a ld ı •

Referanslar

Benzer Belgeler

Agache: Mütehassısın bu husustaki kısa ve umumi olarak söylediği düşüncelerini aynen yazıyoruz: (Tarihî bir maziye ait asrî büyük şehirlerin çoğunda tatbik edi-

Her bakımdan kıymeti çok yüksek olan Ege bölgesinde Arsıulusal İzmir Panayırı ekonomik kazançlarla bugün Avrupalıların endüstri ola- rak kabul ettikleri turizm için de

Bina bir bahçe ortasında, karı koca, iki çocuk ve bir hizmet- çiden mürekkep beş kişilik bir ailenin her.. mevsimde

Son zamanlara kadar yapılan ve hiçbir karakteri olmıyan binalar yerine; yeni evlerimize, esasen eskiden pek bariz bir surette mevcut olan mimarî karakterimizi vermek için yapı- lan

Zemin katında plânından anlaşılacağı veçhile kabul dai- resi ve servis kısmı vardır, üst kat doğrudan doğruya yatak odalarını ve banyoyu ihtiva edip ailenin hususî

Evin plânına, haricî mimarisine, renklerine ve detaylarına itina edilerek muvaffak olmuş bir bina tesiri elde

Genel bina İskeletinin statik ve neticede maliyette eko- nomik, azlık, suların akışında temizlik ve evin içine alabil- mek imkânı; düz çatıda dilatasyon ve neticesi dam - bahçe

(Bugünkü yollar; kurunu vustadan kalmış keçi yolları üzerine kaldırım döşenerek meydana gelmiştir. Bunlar mo- dern teknik neticesi hasıl olmuş değildir. Eşeklerin sallana