• Sonuç bulunamadı

Yeşil ürün satın alma niyetini belirleyen psikografik faktörler: Düşük ilgilenimli ürün örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeşil ürün satın alma niyetini belirleyen psikografik faktörler: Düşük ilgilenimli ürün örneği"

Copied!
159
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI

YEŞİL SATIN ALMA NİYETİNİ BELİRLEYEN PSİKOGRAFİK FAKTÖRLER: DÜŞÜK İLGİLENİMLİ ÜRÜN ÖRNEĞİ

Ayşen COŞKUN

DOKTORA TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Muammer ZERENLER

(2)

Bilimsel Etik Sayfası

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(3)

Doktora Tezi Kabul Formu

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ayşen Coşkun tarafından hazırlanan ………. başlıklı bu çalışma …../…../…… tarihinde yapılan savunma sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Ünvanı, Adı Soyadı Başkan İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

Ünvanı, Adı Soyadı Üye İmza

(4)

Önsöz

2011 yılında İstanbul Üniversitesi’nde başladığım ve 2013 yılından itibaren Selçuk Üniversitesi’nde sürdürdüğüm doktora eğitimim boyunca bana desteğini esirgemeyen ve motivasyonumu kaybettiğim anlarda yolumu bulmamı sağlayan birçok değerli insana teşekkürlerimi iletmek istiyorum.

Öncelikle 2013 yılından beri birlikte çalıştığım tez danışmanım Prof. Dr. Muammer Zerenler’e tez döneminin her aşamasında verdiği destek, motivasyon ve ilham kaynağı için en derin şükranlarımı sunarım. Karşılaştığım her problemi çözerken göstermiş olduğu yaklaşım sayesinde akademik kariyerim boyunca faydalanacağım profesyonel iş disiplini elde etme imkanı buldum.

Tez aşamasında iken araştırmamın bir bölümünü sürdürmek için bulunduğum Deakin Üniversitesi’ndeki danışmanım Prof. Dr. Michael Jay Polonsky’e göstermiş olduğu ilgi ve destek için minnettarım. Kendisiyle çalıştığım 10 ay boyunca bitmek tükenmek bilmeyen sorularıma karşı bana göstermiş olduğu sabır için teşekkür ederim. Arkadaş canlısı, ilham verici, motive edici ve içten tutumu ile kendimi asla yalnız hissettirmedi. Sorgulayıcı yaklaşımı ve çalışmalarında göstermiş olduğu yüksek standartlar akademik olarak gelişimime büyük katkı sağladı.

Benzer şekilde Deakin Üniversitesi’ndeki Dr. Andrea Vocino’ya verilerin analiz aşamasında göstermiş olduğu ilgi ve verdiği destek için sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca tıpkı Michael gibi kendimi Deakin’de asla yalnız hissetmememi sağlayan samimi ve arkadaş canlısı tutumu için minnettarım.

Deakin’da tez konum hakkında bana çok değerli geri bildirim sağlayan Doç. Dr. David Bednall’a, Dr. Ahmed Shahriar Ferdous’a en derin teşekkürlerimi sunarım.

(5)

Tezde kullanılan verileri toplamam için destek sağlayan Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne ve yurtdışı araştırmamı verdikleri burs ile destekleyen TÜBİTAK’a ayrıca teşekkür ederim.

Anketleri uygularken birlikte çalıştığım 95 Percent Digital Group’tan Sayın Bahadır Tomaç'a vermiş olduğu destek için çok teşekkür ederim. Anketin ön-testinden nihai veri toplama aşamasına kadar sergilediği profesyonel tutum ve geri bildirimler sayesinde veri toplama aşamasını sorunsuz bir biçimde gerçekleştirmiş oldum.

Bu yorucu ve uzun maratonda verdikleri moral ve destek için çok sevgili arkadaşlarım Senem ve Ramazan Ceylan, Murat Aktan, Ömer Serkan Gülal, Mustafa Ünsalan ve Pınar Mataracı’ya çok teşekkür ederim. Ayrıca 2011-2013 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Pazarlama Bilim Dalı’nda devam ettiğim doktora eğitimimin ders döneminde ve yeterlilik süresinde şahsıma yeni ufuklar açan öğretim üyelerine ve sınıf arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Nevşehir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr Emir Erden, Prof. Dr. İsmail Bekçi, Doç. Dr. Neşe Yalçın, Doç. Dr. Hakan Vahit Erkutlu’ya bu süreçteki destekleri ayrıca teşekkür ederim.

Son olarak ilk öğretmenlerim, koşulsuz destekçilerim ve gönüllü terapistlerim olan çok saygıdeğer anne ve babam Fatma & Halil Coşkun’a varlıkları ile hayatıma ışık kattıkları için ne kadar teşekkür etsem azdır. Sevgili abim Turgut Coşkun, ablam Mihriban Coşkun Arslan, eniştem Cem Kaan Arslan ve yeğenlerim Ayça ve Çağatay Arslan’a varlıkları ile en zor zamanlarıma neşe kattıkları için çok teşekkür ederim.

Mayıs, 2015 Ayşen COŞKUN

(6)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı Ayşen COŞKUN Numarası 134127001003 Ana Bilim /

Bilim Dalı İşletme

Tez Danışmanı Prof. Dr. Muammer ZERENLER

Tezin Adı Yeşil Ürün Satın Alma Niyetini Belirleyen

Psikografik Faktörler: Düşük İlgilenimli Ürün Örneği ÖZET

Tüketicilerin günlük hayat alışkanlıklarının ve satın alma davranışlarının pek çoğunun çevre üzerinde olumsuz etkisi vardır. Her ne kadar artan çevresel problemlere kayıtsız kalmayan tüketiciler satın alma davranışlarında çevreye duyarlı olmaya özen gösterseler de, bu davranışlarının altında yatan unsurları tespit etmek davranışları etkilemek ve değiştirmek adına önemlidir. Çalışmanın amacı, Planlanmış Davranış Teorisinden yararlanarak düşük ilgilenimli bir ürün için tüketicilerin çevreye duyarlı satın alma niyetleri üzerinde etkili olan çeşitli psikografik faktörlerin etkisini incelemektir. Araştırma modelinde çevresel ilgisizlik, çevresel kontrol odağı, algılanan çevresel etki ve miyopluk değişkenleri çevresel tutumlar ve tüketicilerin satın alma niyetinin belirleyicileri olarak ele alınmıştır. Veriler profesyonel bir araştırma şirketi aracılığıyla Türkiye genelinde yaşayan 18 yaş üstü tüketicilerden online panel üzerinden toplanmıştır (N=365). Veri setini daha anlamlı yapılar haline dönüştürebilmek için açıklayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Elde edilen faktörlerin ile oluşturulan ölçüm modeli doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiştir. Ölçeklerin geçerlilik ve güvenilirliği sağlandıktan sonra, araştırma modeli doğrultusunda ortaya konan hipotezler yapısal eşitlik modeli ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre çevresel ilgisizliği yüksek olan bireyler davranışlarıyla değişimin bir parçası olamayacaklarını ve kendilerinden daha üstün güçlerin varlığına dair inançlara sahiptir. Aynı zamanda davranışlarının çıktıları etkileyebileceğine inanan bireylerin pozitif çevresel tutumları ve satın alma niyetleri vardır. Şimdiki zaman odaklı yaşayan bireylerin çevresel konular hakkında değişime katkı bulabilecekleri inancı sonucu elde edilmiştir. Son olarak çevresel tutumların satın alma niyeti üzerinde etkili olduğu bulunmuştur.

Anahtar kelimeler: Çevreye duyarlı, ilgisizlik, miyopluk, tutumlar, satın alma niyeti, düşük ilgilenim

(7)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğr en ci n in

Adı Soyadı Ayşen COŞKUN Numarası 134127001003 Ana Bilim /

Bilim Dalı Business Administration

Tez Danışmanı Prof. Dr. Muammer ZERENLER Tezin İngilizce

Adı

Determining psychographic factors that effects green purchase intention: An example of a low-involvement product

SUMMARY

Many of consumers’ daily life habits and purchase behaviors have substantial negative impact on the environment. Although consumers tend to care environmental problems and try to be environmentally friendly, yet it is crucial to explore the underlying factors of environmentally friendly behavior in order to influence behavior change. The purpose of this research is to evaluate the impact of various psychographic factors on purchase intentions for a low involvement product with a model based on Theory of Planned Behavior. Environmental apathy, environmental locus of control, perceived environmental impact and myopia were analyzed as the determinants of environmental attitudes and green product purchase intentions. Data were collected through online panel by a professional research company (N=365). First, exploratory factor analysis was conducted and 6 factors were generated. The measurement model was tested by confirmatory factor analysis. Once the reliability and validity of the scales have been verified, research hypothesis were analyzed by structural equation modeling. According to the results, apathetic individuals tend to believe that they can not influence change with their behavior and powerful-others exist. Individuals with internal locus of control have positive environmental attitudes and purchase intentions. Additionally, myopic individuals found to have internal locus of control which means having beliefs regarding the abilities to control the outcomes about environmental issues. Finally, it was found that environmental attitudes have a positive effect on purchase intention.

Keywords: Environmental friendly, apathy, myopia, attitudes, purchase intentions, low-involvement

(8)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... i

Doktora Tezi Kabul Formu ... ii

Önsöz ... iii

Türkçe Özet Formu ... v

İngilizce Özet Formu ... vi

Kısatlmalar... x

Tablolar Listesi ... xi

Şekiller Listesi ... xii

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. Çevresel Değerlerin Sınıflandırılması ... 7

1.2. Çevresel İlgisizlik ... 10

1.3. Algılanan Çevresel Etki ... 14

1.4. Kontrol Odağı ... 16

1.4.1. Çevresel Kontrol Odağı ... 19

1.5. Miyopluk ... 22

1.6. Çevresel Tutumlar ... 24

1.7. Çevreye Duyarlı Ürünler İçin Satın Alma Niyeti ... 27

İKİNCİ BÖLÜM

ARAŞTIRMA MODELİ ve HİPOTEZLER

2.1. Araştırma modeli ve hipotezler ... 30

(9)

2.3. Algılanan Çevresel Etki (AÇE) ... 32

2.4. Çevresel Kontrol Odağı (Ç_IKO, Ç_DKO) ... 33

2.5. Miyopluk (MYP)... 34

2.6. Çevresel Tutumlar (Ç_TUTUM) ... 35

2.7. Satın Alma Niyeti (NYT) ... 36

2.8. Hipotezlerin Özeti ... 36

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM METODOLOJİ 3.1. Giriş ... 38

3.2. Araştırma Probleminin Belirlenmesi ... 38

3.3. Araştırmanın Amacı ... 40

3.4. Araştırma Modelinin Belirlenmesi ... 40

3.4.1. Araştırmada Kullanılan Ölçekler ... 41

3.4.1.1. Çevresel İlgisizliğin Ölçümü ... 41

3.4.1.2. Algılanan Çevresel Etkinin Ölçümü ... 44

3.4.1.3. Çevresel Kontrol Odağını Ölçümü ... 45

3.4.1.4. Miyopluğun Ölçümü ... 48

3.4.1.5. Çevresel Tutumların Ölçümü ... 49

3.4.1.6. Satın Alma Niyetinin Ölçümü ... 52

3.5. Veri Toplama Yönteminin Belirlenmesi ... 54

3.5.1. Anket Tasarımı... 55

3.5.2. Anketin Ön-Testi ... 56

3.6. Araştırma Örneğinin Belirlenmesi ... 57

3.6.1. Örneklem Çerçevesi ve Büyüklüğü... 57

(10)

3.7.1. Yapısal Eşitlik Modellemesi ... 58

3.7.2. Geçerlilik ve Güvenilirlik ... 59

3.7.3. Model Uyum İndeksleri ... 61

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ANALİZ ve SONUÇLAR 4.1. Giriş ... 63

4.2. Verilerin Kodlanması Ve Analize Hazırlanması ... 63

4.2.1. Ön Test Sonuçları ... 64

4.2.2. Normallik Varsayımının Değerlendirilmesi ... 64

4.2.3. Aykırı Değerlerin Belirlenmesi ... 66

4.3. Örneklemin Yapısı... 66

4.4. Açıklayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 69

4.5. Yapısal Eşitlik Modelinin Test Edilmesi ... 73

4.5.1. Ölçüm Modelinin Test Edilmesi ... 74

4.5.2. Yapısal Modelin Test Edilmesi ... 85

SONUÇ ... 91

EK ………..104

KAYNAKÇA………..124

(11)

Kısatlmalar

AÇE: Algılanan çevresel etki AFA: Açıklayıcı faktör analizi

AMOS: Analysis of momento structure AVO: Açıklanan ortalama varyans Ç_DKO: Çevresel dış kontrol odağı Ç_IKO: Çevresel iç kontrol odağı Ç_ILGSZ: Çevresel ilgisizlik Ç_TUTUM: Çevresel tutum CFI: Karşılaştırmalı uyum indeksi DFA: Doğrulayıcı faktör analizi GFI: İyilik uyum indeksi

KMO: Kaiser-Meyer-Olkin uygunluk ölçümü MYP: Miyopluk

NYT: Satın alma niyeti

PDT: Planlanmış davranış teorisi

RMSEA: Yaklaşık hataların ortalama karekökü SPSS: Statistical package for the social sciences

SRMR: Standardize edilmiş artık ortalamaların karekökü TLI: Tucker-Lewis indeksi

(12)

Tablolar Listesi

Tablo 1. Literatürde Çevresel İlgisizliği Ölçmede Kullanılan Ölçekler .. 42

Tablo 2. Çevresel Ilgisizlik Ifadeleri ... 43

Tablo 3. Literatürde Algılanan Çevresel Etkiyi Ölçmede Kullanılan Ölçekler ... 44

Tablo 4. Literatürde Çevresel Kontrol Odağını Ölçmede Kullanılan Ölçekler ... 46

Tablo 5. Çevresel Kontrol Odağı İfadeleri ... 48

Tablo 6. Miyopluk İfadeleri ... 49

Tablo 7. Literatürde Çevresel Tutumları Ölçmede Kullanılan Ölçekler 50 Tablo 8. Çevresel Tutum İfadeleri... 51

Tablo 9. Literatürde Çevresel Tutumları Ölçmede Kullanılan Ölçekler 52 Tablo 10. Satın Alma Niyeti İfadeleri ... 54

Tablo 11. Uyum İstatistikleri ... 62

Tablo 12. Bağımlı İki Grup Ortalamalarının Testi Sonuçları ... 64

Tablo 13. Ölçeklerin Tanımlayıcı İstatistikleri ... 65

Tablo 14. Katılımcıların Demografik ve Sosyo-Ekonomik Özellikleri ... 67

Tablo 15. Bölgelere Göre Katılımcıların Sayısı... 69

Tablo 16. KMO Uygunluk Ölçümü ve Bartlett Testi Sonuçları ... 70

Tablo 17. Açıklayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 71

Tablo 18. Açıklayıcı Faktör Analizi Sonuçlarına Göre Elde Edilen Faktör Yükleri ... 72

Tablo 19. Uyum Istatistikleri ... 76

Tablo 20. Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 77

Tablo 21. Ölçme modeli için güvenilirlik ve geçerlilik Sonuçları... 78

Tablo 22. Yenilenen Ölçüm Modeli Için Uyum Istatistikleri ... 79

Tablo 23. Yenilenen Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 81

Tablo 24. Yenilenen Ölçme Modeli İçin Güvenilirlik Ve Geçerlilik Sonuçları... 82

Tablo 25. Son Ölçüm Modeli İçin Uyum İstatistikleri ... 83

Tablo 26. Son Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 83

Tablo 27. Yenilenen Ölçme Modeli İçin Güvenilirlik ve Geçerlilik Sonuçları... 85

Tablo 28. Yapısal Modelin Uyum İstatistikleri ... 86

(13)

Şekiller Listesi

Şekil 1. Araştırma Modeli ... 30

Şekil 2. Ölçüm Modeli ... 75

Şekil 3. Yenilenen Ölçüm Modeli ... 80

Şekil 4. Son Ölçüm Modeli ... 84

(14)

GİRİŞ

Çevre; insanların varlığını sürdürme, eğlence, estetik vb. ihtiyaçlarını ve isteklerini tatmin etmektedir. Ancak çevrenin yanlış yönetilmesi yüzünden doğal kaynakların hızla tükenmesi, çevre kirliliği veya ozon tabakasının yok olması gibi birçok çevresel problem meydana gelmektedir. Karşılaşılan problemler de çevrenin insanların ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğini tehdit etmektedir (Seligman, 1989: 172-173).

İnsanoğlunun çevresel problemlere sebep olma konusunda uzun bir geçmişi vardır. Günümüze bakıldığında ise bireylerin günlük hayatlarındaki alışkanlıklarının pek çoğunun çevre üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğu konusunda ortak bir algı oluşmuştur. Ulaşımdan barınmaya, boş zaman faaliyetlerinden tatil yapmaya kadar birçok tercih çoğu zaman çevre üzerinde öngörülemeyen zararlara yol açmaktadır.

Doğal çevrenin korunması ve ortaya çıkması muhtemel problemlerin önüne geçilmesi hususunda mikro çevreden makro çevreye kadar bütün kesimlerin sorumlulukları mevcuttur. Mikro açıdan bakıldığında çevresel problemleri önemseyen ve farkındalığı yüksek olan tüketiciler satın alma kararlarında davranışlarının çevresel etkisini dikkate almaktadır (Burke vd., 2014). Örneğin 2014 yılında National Geographic tarafından 18 ülkede gerçekleştirilen “GlobeScan Consumer Greendex” adı verilen bir araştırma tüketicilerin gerçek tüketim davranışları ve yaşam tarzları hakkında kapsamlı sonuçlar ortaya koymaktadır (bknz: http://environment.nationalgeographic.com.au, Erişim tarihi 29 Kasım 2014). 18.000 tüketicinin enerji kullanımı ve tasarrufu, ulaşım tercihleri, gıda kaynakları, geleneksel ürünlere kıyasla yeşil ürün kullanma dereceleri, çevreye ve sürdürülebilirliğe olan tutumları ve çevresel konular hakkındaki bilgileri gibi birçok konu araştırılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre 2014 yılında çevresel konulara gösterilen ilgide bir artış olduğu ve ilk 5’te Hindistan, Çin, Güney Kore, Brezilya ve Arjantin gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin yer aldığı görülmektedir.

Türkiye’de ise tüketicilerin çevreye duyarlı davranışlarını tespit etmek için yapılan araştırmalara bakıldığında 2013 yılında Sürdürülebilirlik Akademisi’nin Schneider Elektrik desteği ile gerçekleştirdiği “Yeşil Tüketim Araştırması”

(15)

tüketicilerin çevreye duyarlı davranışlarını, beklentilerini ve satın alma alışkanlıklarını ölçmüştür. Türkiye genelinde 15 ilde 15 yaş üstü 1334 tüketicinin katılım gösterdiği araştırmada önceki yıllara oranla çevresel duyarlılıkta bir artış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmaya katılan tüketicilerin %55’i ürün satın alırken ürünlerin çevre üzerindeki olumlu ve/veya olumsuz etkilerini dikkate aldıklarını ifade ederken, %74’ü yeşil ve çevre dostu ürünü tanımlayabilmiştir (http://surdurulebilirlikakademisi.com, Erişim tarihi 1 Kasım 2014).

Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfının 2012 yılında yayınladığı “İşletmelerin Çevre Yönetimi ve Duyarlılığının Tüketici Davranışlarına Etkisi” isimi araştırma raporu 26 ilde 1536 tüketici ile yüz yüze görüşme ile hazırlanmıştır. Araştırmada katılımcıların %54’ü yeşil ürün tüketimini sebze ve meyve tüketimi ile ilişkilendirmektedir. Ayrıca katılımcıların %44,1’i çevreyi korumaya yönelik bir uygulama yapmadığını beyan ederken, %71,7’si hiç yeşil ürün almadığını belirtmiştir (http://www.tukcev.org.tr, Erişim tarihi 28 Ekim 2014).

Bahsedildiği üzere yapılan araştırmalar birbirinden farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Her ne kadar tüketiciler çevresel problemlere karşı daha duyarlı olmaya başlasalar da (Polonsky vd., 2012), tüketimlerinin çevresel etkisini değerlendirmek halen güçtür. Bu sebeple, çevreye verilen zararın önemini vurgulamak için tüketicilerin çevreye duyarlı davranış sergilemelerini etkileyen faktörleri incelemek gereklidir. Davranışı belirleyen unsurların tespit edilmesiyle de davranışı etkileyebilecek ve birbiri ile etkileşime geçebilecek içsel ve dışsal faktörlerin anlaşılabilecektir (Scott vd., 2015: 2).

Tüketicilerin çevreyle olan etkileşimini içsel ve dışsal faktörler olmak üzere iki önemli boyut belirlemektedir. Dışsal faktörler; altyapı, politik, sosyal ve kültürel faktörler, ekonomik durum gibi bireyin çevresini ifade etmektedir. İçsel faktörler ise bireyin fiziksel ve zihinsel boyutlarını kapsamaktadır (Kollmuss & Agyeman, 2002). Tüketicilerin çevre odaklı tüketimlerini açıklamak için kullanılacak bir araştırma modelinde dışsal ve içsel faktörleri bir arada tek bir modelde ifade edebilmek mümkün değildir. Çünkü bütün değişkenlerin tek bir modelde ifade edilmeye çalışılması hem karmaşık olacak, hem de pratik ve anlamlı olmaktan uzaklaşacaktır.

(16)

Bu sebeple araştırma problemi tanımlanırken tüketicilerin çevreyle olan etkileşiminde rol oynayan içsel faktörler dikkate alınmıştır.

Literatürde çevreye duyarlı davranışı araştıran çalışmalara bakıldığında 1970’li yıllarda birçok çalışmanın çevreye duyarlı tüketici profilini tanımlamak için sosyo-ekonomik ve demografik değişkenlerden yararlandığı görülmektedir. Fakat, ilerleyen yıllarda sadece bu değişkenlere odaklanmanın yetersiz kaldığı düşüncesi yaygınlaşmaya başlamıştır. Her ne kadar sosyo-ekonomik ve demografik değişkenlerin analiz edilmesi kolay olsa da, bu değişkenlerin tahmin güçleri düşüktür (Balderjhan, 1988). Bununla birlikte sosyo-ekonomik ve demografik değişkenler çevreye duyarlı ürünleri kimin aldığını belirlemeye yardımcı olsa da, tüketicilerin satın alma tercihleri altında yatan nedenleri açıklama ihtiyacına cevap verememektedir (Gilg vd., 2005). Bu sebeple, 1980’li yıllardan itibaren araştırmacılar tüketicilerin çevreye duyarlı ürün satın alma sebeplerini araştırırken davranışın belirleyicisi olarak kabul edilen tutumlar, değerleri, niyetler ve normlar gibi psikografik değişkenlerden yararlanmaya başlamışlardır.

Çalışmada tüketicilerin çevreye duyarlı davranışları incelemek için tasarlanan araştırma modeli Ajzen (1985)’in ortaya koymuş olduğu Planlı Davranış Teorisi (PDT) temel alınarak oluşturmuştur. PDT, bireyin davranışını açıklamada birçok disiplinde kullanılan bir modeldir. Subjektif norm, davranışsal kontrol ve tutumların davranışsal niyeti oluşturan unsurlar olarak ele alınır. Çalışmada PDT’nin temel alınmasının sebebi tutumların niyetleri ve niyetlerin de davranışı belirleyen önemli tahmin değişkenleri olarak tanımlanmasıdır. Aynı zamanda Ajzen (1991: 199) modelin daha fazla detaylandırmaya açık olduğunu, mevcut değişkenler dikkate alındıktan sonra, ilave tahminleyicilerin niyet veya davranıştaki varyansın önemli bir miktarını açıkladıkları ortaya konduğu takdirde modele dâhil edilmesine açık olduğunu ifade etmiştir. Ancak çevresel tutumlar tek başına niyet ve davranışın zayıf bir tahminleyicisi olduğu ifade edilmektedir (Soyez, 2012). Tutum ve davranış arasındaki tutarsızlığın sebeplerini açıklamaya çalışan (Wicker, 1969, 1971) bir dizi kişisel ve durumsal değişkenlerin dikkate alınmasını gerektiğini vurgulamıştır. Bu değişkenler arasında bireyin sosyal yetenekleri, sosyal normları, çeşitli davranışların beklenen ve gerçek sonuçları yer almaktadır. Bu sebeple çalışmada çevresel tutumları ve çevreye duyarlı satın alma niyetini etkileyeceği öngörülen çevresel ilgisizlik,

(17)

çevresel iç kontrol odağı, çevresel dış kontrol odağı, algılanan çevresel etki, miyopluk olmak üzere bir dizi psikografik değişken araştırılmaktadır.

Literatürde çevreye duyarlı davranışla ilgili yapılan çalışmalar analiz edildiğinde çevreye duyarlı davranışı açıklama için kullanılan modellerde genellikle davranış değişikliğini engelleyen çeşitli psikolojik engellerin rolünün yeteri kadar vurgulanmadığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda genel değerlerin (evrensellik vb.) spesifik değerlerin oluşmasına katkıda bulunduğu ve böylelikle tutumlar ve davranışı etkilediği gerçeği olsa da (Homer & Kahle, 1988), çok az sayıda çalışma spesifik çevresel değerleri incelemiştir. Bu sebeple çalışmada bireyin çevreye karşı ilgisiz ve duyarsız olma eğilimi olarak tanımlanan çevresel ilgisizlik değişkeni davranışı etkileyen spesifik bir değer türü olarak değerlendirilecektir.

Davranış üzerinde etkisi olduğu kabul edilen kontrol odağı değişkeni literatürde bir bireyin davranışları aracılığıyla değişim yaratabilme yeteneğine sahip olup olmadığı algısı olarak tanımlanmıştır (Hines vd., 1987: 4). Ancak kontrol odağı çalışmada daha spesifik bir seviyede ele alınarak çevreye duyarlı davranışların tahmin edilmesi için geliştirilen çevresel kontrol odağı ile iç ve dış kontrol odağı olmak üzere iki boyutta ölçülecektir. Böylelikle bireyin çevresel konularda davranışlarının sonuçlarının etki yaratıp yaratamayacağı konusundaki inancı belirlenerek kontrol odağı değişkenin tutum ve davranış üzerindeki etkisi araştırılacaktır.

Tüketicilerin satın alma karar süreçlerinde ürünlerin çevreye olan etkisini dikkate aldığı göz önünde bulundurulduğunda ürünlerin algılanan çevresel etkisini ölçmek faydalı olacaktır. İşletmeler için ürünlerin sadece çevre dostu olduğunu belirtmek yerine o ürünü tercih etmenin çevre üzerindeki olumlu ve gözle görünür etkisini de aktarmak tüketici ürünleri için etkili olacaktır (Gabler vd., 2013).

Tüketicilerin günlük hayatta karşılaştıkları seçimlerde optimum sonuç her zaman belli olmadığı için ikilemler yaşaması ve günümüze geleceğe nispeten daha çok değer vermesi söz konusudur. Karşılaşılan bu ikilemleri çözerken ertelenmiş maliyetler ve anlık faydaları birlikte değerlendirip kısa vadeli kararlar tercih edilmektedir. Diğer yandan bireyin kısa vadeli düşünce ile yaptığı birçok tercih hem bireye hem de topluma büyük zarar veren sonuçlar doğurabilir. Bugünü düşünerek

(18)

yapılan satın alımlar üreticiler için yüksek kâr elde etme anlamına gelse de, uzun vadede bakıldığında daha mutsuz ve tatminsiz tüketicilere yol açacaktır (Kivetz & Keinan 2006). Aynı zamanda kısa vadeye dayalı yapılan tüketimin gelecekte çevre üzerinde yaratabileceği etki ve sonuçlar hemen değerlendirilemeyeceğinden çalışmada kısa vadeyi dikkate alarak çok fazla gelecek kaygısı olmadan yaşamak olarak açıklanan miyopluk değişkeninin çevresel boyutta incelenmesi önem kazanmaktadır.

Tutumlar, sosyal psikolojide niyetin ve dolayısıyla davranışın önemli bir doğrudan belirleyicisi olarak yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Ancak araştırma sonuçları itibariyle tutumlar ve niyetler/davranışlar arasında bazı çalışmalar yüksek korelasyon bulurken bazıları da tutum ve davranış arasında güçlü bir ilişki olmadığını ortaya koymaktadır. Ajzen & Fishbein (1980) tutum araştırmalarında genel tutumların spesifik davranışları tahmin etmede yetersiz kaldığını, bu yüzden davranış ve tutumların aynı seviyede ölçülmesi gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla çalışmada daha iyi tahmin gücü elde edebilmek amacıyla genel tutumlar yerine çevresel tutumlar ve çevreye duyarlı satın alma niyeti araştırılacaktır.

Araştırmada incelenen ürünün (şarj edilebilir piller) belirlenmesinde çıkış noktası tüketicilerin ilgilenim seviyeleridir. Tüketicilerin satın alma kararlarını verirken ürünün kendisi için önem derecesine göre belirli bir zaman, para ve çaba harcarlar (Stanley & Lasonde, 1996). Tüketici ilgilenimi olarak nitelendirilen bu durum belirli bir nesneye atfedilen önemi ifade etmektedir. İlgilenim seviyesi hem tüketiciden tüketiciye hem de üründen ürüne farklılık göstermektedir. Farklı ilgilenim seviyelerine sahip olan ürün grupları harcanan para, zaman ve çabaya göre yüksek ve düşük ilgilenimli ürün olmak üzere ikiye ayrılabilir (Greenwald & Leavitt, 1984). Yüksek ilgilenim grubuna dahil olan ürünler yüksek kişisel önemi ve sosyal çevreden etkileşimi ifade eder. Ancak düşük ilgilenim ürünleri genellikle alışkanlık sonucu sıklıkla satın alınan (Amendah & Park, 2008) ve satın alım sonucuna çok önem atfedilmediği ürünlerdir (Holmes & Crocker, 1987).

Düşük ilgilenimli ürünler tüketimimizin büyük bir bölümünü oluşturduğu için (Beharrell & Denison, 1995; Lastovicka & Gardner, 1978), bu ürünlerin çevresel etkisini incelemek önem arz etmektedir. Tüketicilerin çevreye duyarlı ürün satın alma

(19)

kararlarında ürünün çevresel özellikleri ve çevre üzerindeki etkisi satın alma kararı üzerinde etkili olan faktörler arasında kabul edilebilir (Florenthal & Arling, 2010). Literatürde yapılan çalışmalara bakıldığında araştırmalar araba (Joireman vd., 2004; Olson, 2013), tv (Olson, 2013) ve tekstil ürünleri (Chen & Burns, 2006) gibi yüksek ilgilenim ürünleri çerçevesinde çevreye duyarlı davranışları incelemiştir. Düşük ilgilenimli ürünlerin çevresel etkisinin tüketici tercihleri üzerindeki etkisinin araştırıldığı çok sayıda araştırmaya rastlanmamıştır.

Düşük ilgilenimle satın alınan yeşil ürünler literatüründeki eksikliklerden yola çıkılarak yapılan bu çalışmanın amacı; belirlenen psikografik değişkenlerin (çevresel ilgisizlik, algılanan çevresel etki, çevresel iç ve dış kontrol odağı, miyopluk) çevresel tutumlar ve çevreye duyarlı satın alma niyeti üzerindeki etkisini araştırmaktır.

Mevcut çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde araştırma modelinde yer alan değişkenlere dair detaylı bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde araştırma modeli ve hipotezlere açıklanmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümü araştırmanın metodolojisini içermekte olup, araştırma probleminin ve modelde yer alan değişkenlere dair ölçeklerin belirlenmesi, literatürde kullanılan ölçekler, araştırmanın kapsamı, veri toplama tekniği, anket tasarımı, anketin ön-testi, örnekleme sürecinden bahsedilmiştir. Dördüncü bölümde analiz ve sonuçlara yer verilerek, verilerin nasıl kodlandığı ve analize hazırlandığı, normallik varsayımının değerlendirilmesi, aykırı değerlerin belirlenmesi hakkında detaylı bilgi verilmiştir. Bunun yanı sıra örneklemin demografik ve sosyo-ekonomik yapısı rapor edilmiştir. Hipotezlerin testine geçmeden önce veri toplamada kullanılan ifadeleri daha anlamlı yapılar haline dönüştürebilmek için açıklayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Analizden sonra elde edilen ifadeler ile yapısal eşitlik modeli test edilmiştir. Öncelikle ölçüm modeli doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiş, ardından hipotezler yapısal model ile test edilmiştir. Araştırmanın sonuç ve değerlendirme kısmında hipotezlere dair bulgular derlenmiş, çalışmanın kısıtları ve gelecekteki çalışmalar için önerilere yer verilmiştir. Ekler bölümünde ise ön-testte ve nihai veri toplamada kullanılan anket formu yer almaktadır.

(20)

BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.1. Çevresel Değerlerin Sınıflandırılması

Değerler, tutumlara, kıyaslamalara, değerlendirmelere, gerekçelendirmelere yön veren bir standart veya ölçüttür. Rokeach (1968)’a göre değer; hareketlere ve yargılara bilinç sınırını aşan bir biçimde yön veren, davranış için zorunlu olan bir unsurdur. Schwartz (1999), değerlerin yaşam kurallarına yön veren bir kriter olduğundan bahsetmektedir.

Literatürde çevre ile ilgili konuların ele alındığı birçok çalışma değerlerin çevrenin korunmasında önemli bir rol oynadığını ortaya koymuştur (örn. Schwartz, 1977; Hopper & Nielsen, 1991; Vining & Ebreo, 1992; Stern vd., 1993). Araştırma sonuçlarına göre sahip olunan değerler hem çevre ile ilgili olan konulara karşı tutumları, hem de çevreye duyarlı davranışlarını etkilemektedir. Böylelikle değerlerin, tutum ve davranış arasındaki ilişkiyi açıklamak için kullanılabildiği ifade edilebilir (Thompson & Barton, 1994). Örneğin, birçok birey çevreye karşı pozitif tutumları olduğunu ifade etse de, çevre koruma eğilimli davranışları çok fazla sergilememektedir.

Bazı yazarlar (Seligman, 1989; Stokols, 1990; Stern vd., 1993; Thomson & Barton, 1994) bireylerin sahip oldukları değerlere göre çeşitli sınıflandırmalar yapmıştır. Bireyin çevre ile ilişkisi açıklanırken, bireyin bugün veya gelecek zaman odaklı olması, kaliteli yaşam sürme ihtiyacı ve spritüal düşünceyle hareket etmesinden yararlanmışlardır.

Seligman (1989)’ın sınıflandırması bireylerin faydacı olması ve çevrede insan dışındaki öğelere değer verme eğilimi olmak üzere iki çeşittir.

 Faydacı değer yaklaşımı: Çevreye verile değer, çevrenin insanların bugün ve gelecekteki ihtiyaçlarına hizmet etmesiyle ölçülür. Temel düşünce “Altın yumurtlayan tavuk kesilmez” dir. Çevreye karşı hissedilen sorumluluk, ihtiyaçların tatmin edilmesiyle ilişkilidir.

(21)

 Çevredeki insan dışındaki öğelere değer verme yaklaşımı: Faydacı değer yaklaşımına alternatif olarak sunulmuştur. İnsan dışındaki “insan olmayan bilinçli varlıklar”, “herhangi bir canlı” ve “bilinçli veya canlı olduğuna bakmaksızın her şey” kavramları eklenerek değer türleri genişletilmiştir. Stokols (1990) bireyin çevre ile olan ilişkisini minimalist, araçsalcılık ve spiritüalist olarak üç farklı felsefi bakış açısıyla açıklamaya çalışmıştır:

 Minimalist bakış açısı: Çevre; kullanıcılarının davranış, sağlık ve refahı üzerinde kayda değer olmayan minimum bir etkiye sahiptir. Bireylerin motivasyonunu ve morallerini etkileyen ekonomik ve sosyal teşvikler gibi başka unsurlar vardır.

 Araçsalcılık: Çevreyi davranışsal ve ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir araç olarak görmektedir. Çevresel kalite tanımlanırken öncelik davranışsal, konfor ve sağlık kriterleri üzerindedir.

 Spiritüalistler: Çevreyi insan ruhunu zenginleştirmeye yarayan bir kavram olarak görmektedirler. Çevre kalitesi; konforlu ve sağlıklı olmanın yanı sıra psikolojik ve sosyo-kültürel zenginlik açısından ölçülür.

Stern vd. (1993) ise çevre ile ilgili değerleri anlamak için egoistik, sosyal-alturistik ve biyosferik olmak üzere üç adet değer türünden bahsetmiştir.

 Egoistik değerler: Çevrenin bireyleri kişisel olarak etkileyen yönlerini koruma eğilimidir. Eğer kişisel maliyetler yüksekse çevrenin korunmasına da karşı çıkmayı içerir.

 Sosyal-alturistik değerler: İnsanlar için olan çıktılara odaklanır. Ayrıca “Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” düşüncesi hakimdir.

 Biyosferik değerler: Doğal çevrenin tahribatı veya türlerin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalması durumuyla ilgilenirler.

Thompson & Barton (1994), çevresel değerleri şekillendiren çevre-merkezci, insan-merkezci ve çevresel ilgisizlik olmak üzere üç tür etrafında açıklamıştır.

 Çevre-merkezcilik: Çevrenin kendine özgü bir manevi boyutu olduğu temeline dayanır. Çevreye verilen değer çevrenin kendi iyiliği içindir. Aynı zamanda çevrenin kendine özgü sahip olduğu değerden dolayı korunması gerektiğine inanırlar.

(22)

 İnsan-merkezcilik: Çevrenin insan olmayan kısımlarına herhangi bir değer atfetmez (Steel vd., 1994). Scherer & Attig (1983)’e göre çevre, insanların yaşam kalitesini artıran ve sürdürmesini sağlayan bir materyaldir (Aktaran: Vaske & Donnelly, 1999: 525-526). Çevreyi koruma eğilimlerinin temel sebebi, ancak sağlıklı bir eko-sistem içerisinde insanın kaliteli bir yaşam sürdüreceğine inanmaktır (Thompson & Barton, 1994). Doğanın insan dışındaki öğelerine herhangi bir değer atfedilmez. Kısaca, insan-merkezci değer yönelimi çevrenin özünde var olan değerinden çok çevrenin insanlar için bir araç olduğunu vurgular (Vaske & Donnelly, 1999: 525-526).

 Çevresel ilgisizlik: Çevresel konular hakkında endişeden yoksun olmayı ifade etmektedir (Nurse vd., 2010: 172). Çevreye ilgisiz bireyler çevrenin korunma ihtiyacını inkar ederek korunması için alınan tedbirleri genellikle onaylamazlar (Soyez vd., 2009: 224).

Yapılan sınıflandırmalar insanın çevre ile olan ilişkisini birbirinden farklı boyutlarda değerlendirse de bazı yazarlara göre değer türleri birbirleri ile ilişkilidir. Örneğin; Steel vd. (1994: 140) ve Kilbourne & Polonsky (2005: 40)’ye göre çevre-merkezci ve insan-çevre-merkezci değer yönelimleri birbirinden tamamen bağımsız değildir. Aksine, bu değer yönelimleri bir uçta çevre-merkezci diğer uçta insan-merkezci olmak üzere bir doğru olarak düşünülebilir. Çünkü her iki değer türü de çevresel endişeleri içermekte ve doğal kaynakların korunması gerektiğini savunmaktadır. Ancak Thompson & Barton (1994: 149-150)’a göre çevreye olan ilgilerinin asıl sebepleri itibariyle birbirlerinden ayrılmaktadırlar.

Aynı zamanda farklı yazarların değer sınıflandırması birbirleri ile paralellik gösterdiği noktalar da mevcuttur. Örneğin Thompson & Barton (1994)’ı insan-merkezciliği, Seligman (1989)’ın faydacı değer yaklaşımı, Stokols (1990)’un araçsalcılığı ve Stern vd. (1993)’nin sosyal-altüristik değerleri ile paralellik göstermektedir. Bahsedilen değer türüne sahip bireyler kaynakların korunmasını kendi rahatları, yaşam kalitesi ve sağlık durumları için destekler. Benzer şekilde Thomspon & Barton (1994)’ın çevre-merkezciliği Stokols (1990)’ın spiritüalist değer yaklaşımı ile ortak paydaya sahiptir. Her iki değer türü de kaynakları korunmanın

(23)

ekonomik ve yaşam tarzına olan etkilerinden bağımsız olarak çevrenin kendiliğinden sahip olduğu değerden dolayı korunması gerektiğini savunurlar.

Hemen hemen tüm değer sınıflandırmaları bireyin çevre ile olan ilişkisini değerlendirirken çevrenin insana faydalı olması ya da kendine özgü sahip olduğu değer etrafında ele almıştır. Ancak Thompson & Barton (1994) bireyin çevreye dair herhangi bir olumlu eğilim sergilemediği bir durum olduğunu da varsayarak çevresel ilgisizlik değer türünü de sınıflandırmaya dahil etmiştir.

1.2. Çevresel İlgisizlik

Çevresel ilgisizlik, bireylerin fiziki çevreye karşı sahip olduğu bir değer türü değer yönelimlerinden biridir ve bireyin dünya görüşü tarafından etkilenmektedir (Juneman & Pane, 2013). Güçlü çevresel değerlere sahip bireyler çevreye duyarlı davranış gösterme eğilimindedir (Barr, 2007). Ancak çevresel ilgisizliğe sahip bir birey çevresel problemlere ilişkin kaygılanmaz ve bu problemlerin gereğinden fazla abartıldığını düşünür.

Yüksek çevresel ilgisizliğe sahip bireyler, diğer bireylerin önemli ölçüde kaynak tükettiğine dair geribildirim aldıklarında kaynak tüketimlerini artırmaktadır. Böylelikle, çevresel ilgisizliğe sahip bireyler kolektif çıktıları değil bireysel faydaları maksimize etme eğiliminde olduğu ifade edilebilir (Juneman & Pane, 2013).

Juneman & Pane (2013) ilgisizliğin sebeplerini açıklarken üç tür bakış açısından yararlanmıştır:

 Psiko-analitik açıdan: Aşırı kaygı, bilinçsiz olarak insanların problemin varlığını inkar etmeye, problemden haberdar olmamış gibi davranmaya veya problemin başkalarının sorumluluğu olduğuna inandırabilir (Lertzman, 2008: 16).

 Evrimsel açıdan: Çevresel ilgisizliğin atalarımızın bugüne gelecekten daha çok değer vermesine dayandığını ifade etmektedir. Çünkü doğal seleksiyon ileriyi düşünen bir süreç olmadığından, gelecek nesillerin neler yaşayabileceklerini öngöremez. Bunun yerine, doğal seleksiyon sayesinde

(24)

psikolojimiz şimdiki zamanı maksimize etmek üzere şekillenmiştir. Örneğin, insanın avcı-toplayıcı olmasından çiftçi olmasına geçiş önemli sonuçlar doğurmuştur. Avcı-toplayıcı insanlar aynı gün kendilerini ödüllendirebilirken, çiftçiler ise hasat yapabilmek için aylarca beklemek zorunda kalmışlardır (Griskevicius vd. 2012: 123).

 Serbest pazar ideolojisi açısından: Serbest-pazar ideolojisine sahip bireyler iyimser düşünce yapısıyla serbest-pazarın nihai olarak her şeyin üstesinden geleceğini ve çevre ile ilgili bireyin fazla endişelenmesine gerek olmadığını düşünürler (Heath & Gifford, 2006: 52).

Literatürde çevresel ilgisizlik üzerine yapılan araştırmalar, bireyin çevre koruma davranışları ve çevre problemleri (Thompson & Barton, 1994; Heath & Gifford, 2006; Casey & Scott, 2006; Gabler vd., 2013), diğer çevresel değerlerle olan ilişkisi (Nurse vd., 2010), çevresel adalet1 (Clayton, 2000), eğitim kurumlarında çevresel değer eğilimleri (Eryiğit, 2010; Harness & Drossman, 2011; Kopnina, 2012; Onur vd., 2012) ve bireyin dünya görüşü (Soyez vd., 2009; Juneman & Pane, 2013) üzerinde durmuştur.

Thompson & Barton (1994), çalışmasında düşük seviyede çevresel ilgisizliğe sahip bireylerin çevreyi koruma ve çevresel organizasyonlara katılma eğilimleri olduğunu gözlemlerken, aksine yüksek seviyede çevresel ilgisizliğe sahip olanların daha az çevreyi koruma ile ilgilendiklerini ifade etmiştir.

Clayton (2000), çevresel adaleti araştırdığı çalışmasında katılımcılara çevreyle ilgili olumlu ve olumsuz çeşitli senaryolar sunarak çevresel tutumları ölçmüştür. Thompson & Barton (1994)'ün geliştirmiş olduğu çevresel tutum ölçeğinde yer alan çevresel ilgisizlik de ölçülen değişkenler arasındadır. Araştırma sonuçlarına göre yüksek çevresel ilgisizliğe sahip bireylerin düşük çevresel adalete sahip olduğu bulunmuştur.

Heath & Gifford (2006), çevresel ilgisizliği küresel iklim değişikliği kapsamında araştırmıştır. Çevresel problemlere ilgisiz olan bir bireyin iklimlerde meydana gelen değişimin risklerini hafife aldığını vurgulamıştır.

1

(25)

Casey & Scott (2006), Avustralyalıların çevreci davranışlarını tahmin etmek için Thompson & Barton (1994)’ın ölçeğini kullanmıştır. Araştırma sonuçları Thompson & Barton (1994) ile paralellik göstermiş olup çevresel ilgisizlik ile çevreci davranış performansı arasında ters bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Bir başka ifadeyle çevresel ilgisizliği yüksek olan bireyler daha az çevreye duyarlı davranış sergilemektedir.

Karpiak & Baril (2008), bilişsel ahlaki muhakeme ile çevresel ilgi arasındaki ilişkisi Thompson & Barton (1994)’ın çevresel tutumlar ölçeğini kullanarak test etmiştir. Ahlaki gelişmenin çevresel ilgisizlik ile negatif ilişki içerisinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda insan-merkezciliğin Thompson & Barton (1994)’ün çalışmasında olduğu gibi çevresel ilgisizlik ile pozitif bir ilişki içerisinde olduğunu belirtmiştir.

Nurse vd. (2010), duyusal memnuniyet için güdülenme yapısının cinsiyetler arasında çevresel değer eğilim farklılıklarını açıklamak için kullanmıştır. Duyusal memnuniyet insanın dört duyusu (görme, duyma, koklama ve hissetme) aracılığıyla çevre ile ilgili tecrübeleri yaşamayı isteme ve zevk alma ihtiyacını ölçen bir değişkendir. 200 kadın ve 190 erkeğin katıldığı araştırmada, kadınlar daha çok çevre-merkezci olup duyusal memnuniyet için güdülenmekte iken; düşük seviyede çevresel ilgisizliğe sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ilave olarak değerlerin birbiri ile ilişkisine bakıldığında sonuçlar Thompson & Barton (1994) ve Karpiak & Baril (2008) ile paralellik göstermektedir. İnsan-merkezcilik ve çevresel ilgisizlik arasında pozitif korelasyona bulunurken, çevresel ilgisizlik çevre-merkezcilikle arasında negatif korelasyon bulunmaktadır.

Eryiğit (2010), ortaokul öğrencilerinin çevre-merkezci, insan-merkezci ve çevresel ilgisizlik seviyeleri arasında cinsiyet ve sınıf farkının olup olmadığını araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre cinsiyetin öğrencilerin çevre-merkezci, insan-merkezci ve çevresel ilgisizlik tutumları üstünde anlamlı bir etkisi olduğu bulunmuştur. Kız öğrencilerin çevresel ilgisizliğinin az olduğu bir başka ifadeyle çevre-merkezci bir dünya görüşüne sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Ancak sınıf seviyesinde herhangi bir anlamlı farklılık bulunmamıştır.

(26)

Harness & Drossman (2011), çevresel ilgisizliği öğrenme zorluğu çeken veya geleneksel okullarda başarısız olma riskine sahip lise öğrencilerinde çevresel eğitimi film çekme projesi aracılığıyla araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre söz konusu problemlere sahip lise öğrencilerinde çevresel ilgisizliğin yaygın olduğu bulunmuştur. Katılımcılardan birisi lise öğrencilerinin çevreyi önemsemediğini, birçoğunun bencil olduğunu ve çoğu zaman sadece kendilerini önemsediklerini ve dünyada neler olduğunu umursamadığını sadece kendi hayatlarını umursadıklarını ifade etmiştir. Bir diğer katılımcı da, insanların bir fark yaratabileceklerine inandığını fakat tembel olduklarından ve hiçbir şeyi gerçekten önemsediklerinden harekete geçmeyi tercih etmediklerini söylemiştir. Ayrıca lise öğrencilerinin kendi ilgisizliklerini diğer tüm öğrencilere genelleyerek haklı çıkarma eğilimleri olduğu gözlemlenmiştir. Katılımcılardan birisi yaşlandıkça ve olgunlaştıkça çevreyi daha çok önemsemeye başlayacaklarını, ancak gençler olarak çevre hakkında endişelenmelerine gerek olmadığını ve kendilerinin etkilenmeyeceğini düşündüğünü ifade etmiştir.

Kopnina (2012), Hollandalı lisans öğrencilerinin sürdürülebilir gelişim eğitimini değerlendirmek ve sürdürülebilir gelişime yönelik insan-merkezci ve çevre merkezci tutum ölçeği geliştirmek için Thompson ve Barton (1994)’ın ölçeğininden yararlanmıştır. Kalitatif araştırma sonuçlarına göre çevresel ilgisizlik ölçeğine ait 2 madde hem insan-merkezci hem de çevre-merkezci ifadeleri içerdiğinden dahil edilmemiştir.

Onur vd. (2012), ilkokul öğrencilerinin Türkiye’deki çevresel konulara dair değer eğilimlerini incelemiştir. Öğrencilerin çevresel ilgisizliğe dair skorları düşük olmakla birlikte çevresel konulara dair ilgili olduklarını ve çevresel tehditlerin abartılmadığını işaret etmektedir.

Çevresel ilgisizlik değişkeni Heath & Gifford (2006)’un araştırmasında küresel iklim değişikliğinin sebepleri ve sonuçlarına dair inançlarla ve harekete geçme niyetleriyle negatif olarak en güçlü korelasyona sahiptir. İnançlar hakkında yapılan regresyon analizi sonucunda çevresel ilgisizliğin etkisi diğer tahminleyicilerden – çevre-merkezcilik dahil olmak üzere – daha yüksek bulunmuştur. Aynı zamanda birçok araştırmada çevresel ilgisizlik değişkeni sıklıkla göz ardı edilmekte ve

(27)

araştırmacılar çevre-merkezcilik ve insan-merkezcilik değer eğilimlerine odaklanmaktadır. Heath & Gifford (2006)’a göre çevresel ilgisizlik araştırılan çevre problemi kapsamında inanç ve davranışsal niyetlerin en başarılı tahminleyicisidir.

1.3. Algılanan Çevresel Etki

Çevresel problemlerden dolayı tüketicilerin artan çevresel endişeleri, tüketim davranışlarının sebep olduğu çevresel etkinin daha çok farkında olmalarına yol açmıştır (Stokes & Turri, 2013: 1). Günden güne birçok tüketici ürün/hizmet tercihlerinin çevresel etkisini değerlendirmeye, satın alma, tüketim, ve ürünün atılmasında sürecindeki davranışları değiştirmeye başlamışlardır (Ting , 1991, Aktaran: Yam-Tang & Chan, 1998: 356).

Son yıllarda çevre dostu, yeşil, eko-güvenli, geri dönüştürülmüş ürün gibi kavramlar çevre üzerinde minimum derecede etkiye sahip olduğu varsayılan ürünleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Ancak tüketicilerin yeşil veya çevre dostu gibi terimlerin gerçek anlamını tam anlamıyla kavrayamamaktadırlar (Morris, 1997; Chen & Burns, 2006). Ürün ambalajlarında kullanılan farklı renkler ürünün toplam çevresel etkisini gösterse de (Tobler vd., 2011), tüketiciler yeşil ürünleri diğerlerinden ayırt etmekte zorlanmaktadır. Tüketici zihnindeki bu karmaşaya çözüm olarak ürün için bir tür onay anlamına gelen çevresel etiketler (eko-etiketler) kullanılmaya başlanmıştır. Eko-etiket, ürünün tüm çevresel etkisinin benzer kategorideki ürünlere kıyasla daha düşük olduğunu vurgulayan, tüketici için tanımlaması kolay işaretlere sahiptir (Morris, 1997: 11).

Bir ürününün çevre üzerindeki etkisi düşükse, o ürün çevresel olarak sürdürülebilir ürün olarak kabul edilmektedir. Ancak Pickett-Baker & Ozaki (2008)’ye göre kullanılan hiçbir ürünün tam anlamıyla sürdürülebilir veya yeşil ürün olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Çünkü günlük hayatta satın alınan, sahip olunan, kullanılan ve atılan tüm ürünler, yaşam sürelerinin bir döneminde çevre üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olacaktır (Pickett-Baker & Ozaki 2008; Peattie, 2010).

(28)

Ürünlerin tüm yaşam döngüsü boyunca çevresel etkisini ölçmenin tek yolu “Yaşam Döngüsü Değerlemesi”dir (Finnveden, 2000). Yaşam Döngüsü Değerlermesi; girdilerin, çıktıların ve üretim sisteminin yaşam döngüsü boyunca potansiyel çevresel etkisinin toplanması ve değerlendirilmesidir (https://www.iso.org, Erişim tarihi: 11 Ekim 2014).

Yaşam Döngüsü Değerlenmesi sonucunda bazı ürünler yüksek, bazı ürünler de düşük çevresel etki ile ilişkilendirilir. Örneğin; otomobil, pil, çamaşır deterjanı, cam, alüminyum kaplar, böcek ilaçları ve gübreler gibi çok sayıda tüketim ürünlerinin yüksek çevresel etkiye (Lynch & Chandler, 1971, Aktran: Kinnear vd. 1974: 20; Kong & Zhang, 2012); süt, mısır gevreği, enerji içeceklerini de düşük çevresel etki ile ilişkilendirilmektedir (Kong & Zhang, 2012).

Peattie (2010), tüketimin çevre üzerindeki etkisinin büyük çoğunluğunun az sayıdaki ürün kategorisi ile ilgili olduğunu ifade etmektedir. Tukker vd. (2005)’in yürütmüş olduğu Avrupa Ürünlerin Çevresel Etkisi Projesi ile tüketim ürünlerinin çevresel etkisi detaylı olarak araştırılmıştır. 225 ev ile ilgili ürün çeşidinin kirlilik, insan ve çevresel sağlık riskleri ve sera gazı emilimi üzerinde etkileri ölçülmüştür. Toplam etkinin %70-80’inin aile içi tüketimden meydana geldiğini ve gıda-içecek, ulaşım ve barınma kalemlerinden oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır.

Literatürde tekstil, gıda, plastik, cam, kağıt, temizlik ürünleri, araba gibi farklı ürün kategorilerinin çevresel etkisini ve bu etkinin tüketici tercihleri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Yam-Tang & Chan (1998) 7 ürün grubunun (tahta, böcek ilacı, plastikler, cam, aerosoller, kağıt ürünleri, hane temizlik maddeleri) çevresel etkisini ölçmüştür. Çevreye en çok zarar veren ürün grupları plastikler ve böcek ilaçları olarak bulunmuştur. Bunun yanı sıra cam ve kağıdın yüksek çevresel etkiye sahip olduğu düşünülmemektedir.

Olubobokun & Philips (2004), genetiği değiştirilmiş gıdalara karşı tüketicilerin tutumunda algılanan çevresel etkinin rolünü incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre algılanan çevresel etki genetiği değiştirilmiş gıdaların tüketiminde etkili bir unsur olarak bulunmuştur.

(29)

Joireman vd. (2004), arabaların çevresel etkisinin bireylerin işe giderken seyahat aracı tercihlerini ne derece etkilediğini araştırmıştır. Algılanan çevresel etkinin tüketici tercihlerini etkilediği; değerler ve tercihler arasında da kısmi bir aracı değişken rolüne sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Chen ve Burns (2006), tekstil ürünlerinin üretiminde kullanılan süreçlerin ve bu süreçlerin potansiyel çevresel etkilerini araştırmıştır. Yazarlara göre birçok üretici ürünlerinin çevresel sorumluluğa sahip olduğunu iddia etse de, çevresel sorumluluk veya yeşil gibi kavramların tekstil ürünlerinin gerçek çevresel kalitesi hakkında yanlış yönlendirdiğini ifade etmektedir. Analiz sonuçlarına göre, tüm tekstil ürünlerinin bir şekilde çevre üzerinde negatif bir etkisi bulunmuştur. Ayrıca ürünlerinin kullanmanın çevresel etkisinin hem tüketiciler hem de üreticiler tarafından genellikle göz ardı edildiği vurgulanmıştır.

Tobler vd. (2011), ise tüketicilerin yiyeceklerin çevresel etkisini nasıl değerlendirdiğini araştırmıştır. Yiyeceklerin çevresel etkisi; üretim, ambalajlama, saklama ve ulaştırma kapsamında incelenmiştir. Üretim sürecinin en yüksek algılanan çevresel etkiye sahip özelliklerden biri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

1.4. Kontrol Odağı

Kontrol odağı; bir bireyin davranışları aracılığıyla değişim yaratabilme yeteneğine sahip olup olmadığı algısıdır (Hines vd., 1987: 4). Rotter (1954) tarafından geliştirilen Sosyal Öğrenme Teorisinden ortaya çıkmıştır. Rotter (1966: 1-2) bireyin sosyal öğrenme süreci ile davranışların pekiştirilmesi üzerinden kontrol mekanizmalarını açıklamaya çalışmıştır. Sosyal Öğrenme Teorisi’ne göre bir davranışın meydana gelme potansiyeli, beklenti ve beklentinin değerinin2 bir fonksiyonudur.

Kontrol odağı öğrenilen ve zamanla değişen bir yapı olarak ifade edilebilir. Kontrol odağının gelişimi bireyin yaşamı boyunca pekiştirme geçmişinin bir

2Beklenti; “bireyin spesifik bir durumda, spesifik bir davranışının fonksiyonu olarak belirli bir

pekiştirmenin olacağına dair sahip olduğu ihtimal”

(30)

fonksiyonudur (Bradley & Sparks, 2002: 313). Ayrıca bireyler çevre ile etkileşime geçtikçe, davranışlarının sonuçlarından çevrenin çok ya da az kontrol edilebilir olup olmadığına dair dersler çıkarmaktadır (Lefcourt 1982; Rotter 1966).

Hines vd. (1987)’nin meta-analizi sonuçlarından yola çıkarak geliştirdiği çevresel davranış modelinde kontrol odağını, bireyin harekete geçme isteğine sahip olmasını etkileyen bir kişilik özelliği olarak ele almıştır. Allen & Ferrand (1999: 349) ise kişisel kontrolün öz-saygı, ait olma, öz-yeterlik ve iyimserlik gibi diğer kişilik faktörlerine kıyasla, çevreye duyarlı davranışı açıklayan tek değişken olduğunu ifade etmektedir. Tesser & Shaffer (1990) kontrol odağını Planlanmış Davranış Teorisi’nde kullanılan algılanan kontrol davranışına benzer bir değişken olarak nitelendirmiş ve bu kavramın çeşitli davranışlara dair davranışsal niyetlerin doğru tahminine katkıda bulunacağını belirtmiştir.

Bireyin, davranışının arzulanan çıktıları meydana getirmede etkili olacağını öngörmesi söz konusu davranışını sergilemesini etkileyecektir (Peyton & Miller, 1980: 175). Bireylerin davranışları ve davranışlarının sonucu arasında kurdukları neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde iç ve dış kontrol olmak üzere iki tür kontrol odağı vardır. İki farklı boyutun olmasının sebebi ise bireylerin davranışlarının hayatlarındaki sonuçlar üzerindeki etki derecesine dair farklı inançlara sahip olmasıdır (Rotter, 1966: 1-2).

İç kontrol odağı, bireyin sonuçları etkileyebileceğine dair beklentisinin olmasıdır (Peyton & Miller, 1980; Busseri vd., 1998: 1068). Rotter (1966: 1-2)’a göre iç kontrol odağı, bir durumun bireyin davranışlarına bağlı olduğuna dair sahip olunan inançtır. İç kontrol odağına sahip bir birey kendi hayatı üzerinde kontrolü olduğuna inanır (Levenson, 1973: 1).

Dış kontrol odağı ise bireyin kişisel etkililiğinin sınırlı olacağı inancıdır (Busseri vd., 1998: 1068). Smith-Sebasto & Fortner (1994: 24) ise dış kontrol odağını bireyin şansa veya kadere inanma inancından yola çıkarak tanımlamıştır. Bu durumda birey dünyanın anlamak ve kontrol etmek için fazlasıyla karmaşık olduğunu veya güçlü kurum ve insanların dünyayı kontrol ettiği ve tepkisiz olduğuna dair inanca sahiptir. Peyton & Miller (1980) dış kontrol odağına sahip bireylerin değişimi

(31)

şansa veya Tanrı, ebeveynler, hükümet gibi güçlü olan diğerlerine dayandırdıklarından değişime yol açma teşebbüsünde bulunmadığını ifade etmiştir. Diğer güçlerin varlığına inanan bir birey planlarının gerçekleşmesi için kendisi üzerinde güce sahip olanların isteklerine uymaya çalışır. Şansa inanan birey de birçok şeye iyi veya kötü şansın neden olduğunu düşündüğünden çok uzak geleceği planlamaz (Levenson, 1973: 1). Benzer şekilde Hamid & Cheng (1995) dış kontrol odağına sahip bireylerin davranışlarının büyük ölçekteki değişikliklere yol açacağına dair inançlarının daha az olduğunu belirtmiştir.

Rotter (1966) genel kontrol odağını ölçmek için İ-D (iç ve dış kontrol odağı) ölçeğini geliştirmiştir. Levenson (1973), Rotter (1966)’ın geliştirmiş olduğu İ-D ölçeğinin kullanışlılığını artırmak için ölçeği bir adet iç kontrol odağı ve iki adet dış kontrol odağı (diğer güçler ve şans) olacak şekilde yeniden düzenlemiştir. Dış kontrol odağının iki boyutta ele alınmasının temel sebebi bireylerin dünya düzenine dair inançlarındaki farklılıkları olarak ifade edilmiştir.

Fakat Rotter (1966), Lefcourt vd. (1979) ve Lange & Tiggemann (1981: 399) genel bir ölçekten çok, belirli durumlara özgü kontrol odağını ölçmek için daha güvenilir ve geçerli sonuçlar verecek duruma veya davranışa özgü ölçekler geliştirilmesinin önemini vurgulamaktadır. Çünkü kontrol odağına dayalı davranışların büyük ölçüde spesifik bir alanla ilgili olabilme ve diğer durumlara genellenemeyeceği durumu dikkate alınmalıdır (Lange & Tiggemann, 1981: 399). Böylelikle kontrol odağı kavramı araştırılan spesifik davranışla ilişkin faydalı ve potansiyel bir değişken olabilir (Busseri vd., 1998: 1080; Huebner & Lipsey, 1981). Bu sebeple literatürde farklı alanlardaki kontrol odağını ölçmek için çeşitli ölçeklerin geliştirildiğini görmek mümkündür. Yetişkinlerde (Nowicki & Duke, 1974), çocuklarda (Nowicki & Strickland, 1971), ebeveynlerde (Campis vd., 1986), iş yerinde (Spector, 1988), sağlık alanında (Wallston & Wallston, 1981) veya çevreye duyarlı davranmada kontrol odağını ölçmeye yarayan araçlar (Smith-Sebasto, 1992; Tomera 1979; Champeau, 1982) mevcuttur.

(32)

1.4.1. Çevresel Kontrol Odağı

Çevresel kontrol odağı, genel kontrol odağı yapısı ve duruma özgü tutumlar arasında olan bir yapıdır (Cleveland vd., 2005). Ancak Hines vd. (1987: 4)’e göre çevresel kontrol odağı ve kontrol odağı kavramları aynı konsepte ifade etmektedir. Bunun sebebi ise literatürde daha önce çevreye duyarlı davranış üzerine yapılmış olan çalışmalarda kontrol kavramın “belirli bir durumda bireyin etkili olma algısı” olarak açıklanması ve ifade ettiği anlamın kontrol odağı ile aynı olmasıdır.

Kontrol odağında olduğu gibi çevresel kontrol odağı iç ve dış olmak üzere iki boyuta sahiptir. İç çevresel kontrol odağı, çevresel çıktılara etki edebilme ve sorumluluk alabilmelerine dair çok yönlü tutumları ifade eder (Cleveland vd., 2012). İç çevresel kontrol odağına sahip bireyler çevrenin bozulmasına dair çözümlerin insanoğluna bağlı olduğunu düşünürler (Kalamas vd., 2014: 2). İç kontrole sahip, çevreye ve çevreye duyarlı davranmaya karşı olumlu tutumları olan ve çevreye karşı yükümlülük hisseden bir bireyin harekete geçme arzusuna sahip olmasının muhtemel olduğundan bahsetmektedir (Hines vd., 1987: 7).

Cleveland vd. (2012)’i iç kontrol odağının 4 boyut (yeşil tüketici, aktivist, savunucu, geri dönüşüm yapma tutumları) altında sınıflandırılabileceğini ifade etmektedir. Bunun sebebini ise her bir boyutun belirli durumlara özel davranışlara etkisi farklı oluğu şeklinde ifade etmişlerdir. Bu yüzden çevresel konuların araştırılmasında tek boyutlu bir ölçek kullanmanın ince detayları göz ardı ettiğini belirtmişlerdir. Ayrıca geliştirdikleri ölçeğin çevreye duyarlı davranışları ölçmede Rotter (1966)’in kontrol odağı ölçeğinden daha iyi tahmin gücü olduğunu ortaya koymuşlardır.

Dış çevresel kontrol odağı ise, çevresel çıktıların irade dışında dış güçler sonucu olduğuna dair tutumları ifade eder. Dış çevresel kontrol odağına sahip olan bireyler uzun vadeli çevresel koşullara ilişkin kendilerini güçsüz görürler. Kalamas vd. (2014) insanların kontrolü dışında etkili olan güçlerin tamamen birbirinden farklı olduğu için dış kontrol odağının 2 boyut altında (güçlü olan diğerler ve şans/kader) sınıflandırabileceğini ifade etmiştir. Güçlü olan diğerleri boyutunda yüksek skora sahip bireyler, çevrenin bozulmasından dolayı güçlü olanları sorumlu tutarlar.

(33)

Şans/kader boyutunda yüksek skora sahip bireyler ise, davranışsal değişimi meydana getirmede etkisiz olup mevcut çevresel koşulların Tanrı’nın insanlık/gezegen için iradesi olduğunu düşünürler.

Çevresel kontrol odağını ölçmek için birbirinden farklı ölçekler geliştirilmiştir. Tomera (1979) Çevresel Kontrol Odağı Ölçeğini, Champeau (1982) Algılanan Çevresel Kontrol Ölçeğini geliştirmiştir. Sanford (1985) ise Champeau (1982)’nin geliştirdiği ölçeği yeniden gözden geçirerek “Yeniden gözden geçirilmiş algılanan çevresel kontrol ölçeği” olarak değiştirmiştir (Smith-Sebasto & Fortner, 1994).

Literatürde çevreye duyarlı davranışın iç kontrol odağı yapısı ile ilişkili olduğuna dair birçok çalışma mevcuttur. Kontrol odağı ile çevreye duyarlı davranışlar arasındaki ilişkiyi inceleyen bazı araştırmalarda iç kontrol odağının çevreye duyarlı davranış sergilemeyi (Huebner & Lipsey, 1981; Sia vd., 1986; Pettus & Giles, 1987; Hamid & Cheng, 1995; Paladino, 2005; Alp vd., 2008; Cleveland vd., 2012; Fielding & Head, 2012) çevre dostu ambalajlanmış ürünleri satın almayı (Schwepker & Cornwell, 1991), enerji tasarrufu (Balderjahn, 1988) ve su tasarrufu yapmayı (Aguayo vd., 2004), geri dönüşüm yapmayı (Shrum vd., 1994; Mccarty & Shrum, 2001) etkilediği sonucuna ulaşmıştır.

Huebner & Lipsey (1981), çevresel aktivizm, doğal kaynakları koruma ve çevre kirliliğine karşı faaliyetler ile ilgilenmeye gönüllü olma durumları için çeşitli kontrol odağı ölçümlerinin yeterliliğini değerlendirmiştir. Araştırma sonuçlarına göre kontrol odağı çevreye duyarlı tutumlarla ve davranışlarla anlamlı derecede ilişkili bulunmuştur. Duruma özgü kullanılan çok boyutlu kontrol odağı ölçümünün genelleştirilmiş ve tek boyutlu olan ölçümden daha üstün olduğunu ve davranışı ve tutumları daha iyi tahmin ettiğini belirtilmiştir. Sia vd. (1986) çok fazla çevreye duyarlı davranış sergilemeyen bir bireyin dış kontrol odağına sahip olduğunu sonucuna ulaşmıştır. Pettus & Giles (1987) Rotter (1966) tarafından geliştirilen Kontrol odağı ölçeğinin çevresel tutumlar ile ilişkisini araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre 3 farklı çevresel tutum ölçeği elde edilmiştir. Birinci ölçek çevresel sorumluluk tutumu, ikinci ölçek, çevresel kalite tutumu hakkında haklar ve kısıtlamalar ve üçüncü ölçek çevresel kalite tutumu hakkında sosyal ve hükümet faaliyetlerini araştırmaktadır. Kontrol odağı yapısı ile sadece üçüncü ölçek arasında

(34)

negatif bir ilişki bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar çevresindeki olaylar üzerinde daha fazla kontrole sahip olduğunu düşünen bireylerin, çevre kalitesini korumak için düzenlenmiş kısıtlamaları veya yasaları kabul etme veya bunlar lehine oy kullanma eğilimleri daha az olduğunu ifade etmektedir. Hamid & Cheng (1995) iç kontrol odağına sahip bireylerin davranışlarının değişimi hızlandıracağına inanma eğilimleri daha yüksek olduğunu ifade etmektedir. Çevre kirliliği örneğinden yola çıkarak, dış kontrol odağına sahip bireylerin çevre kirliliğini azaltmadaki çabalarının çok az etkisi olacağını inanıp, sorumluları hükümet ve büyük endüstriyel kuruluşlar olarak düşünebileceklerini belirtmiştir. Aksine, iç kontrol odağına sahip bireyler gösterdikleri çabaların çevre kirliliğinin büyüklüğünün yanında ufak olduğunu kabul etseler de, kümülatif bireysel davranışların çevresel problemlerin çözümüne etki edeceğine dair farkındalıkları vardır.

Paladino (2005) yeşil ürünlerin satın alınmasında kontrol odağının çevresel tutumlar ve çevresel satın alma niyeti üzerindeki etkisini araştırmıştır. Daha yüksek iç kontrol odağına sahip tüketicilerin çevreye duyarlı satın alma niyetine sahip olup, yeşil ürünleri satın alacağı hipotezi test etmiştir. Ancak araştırma sonuçları hipotezi desteklememiş, kontrol odağının tutumlar aracılığı ile niyetler ve davranışlar üzerinde etkisi olduğunu sonucuna ulaşmıştır. Alp vd. (2008) ilkokul öğrencilerinin çevreye duyarlı davranışını etkileyen değişkenlerden birinin kontrol odağı olduğunu belirtmiştir. Cleveland vd. (2012: 297) yüksek iç kontrol odağına sahip tüketicilerin, çevrenin kalitesini etkileyebilecekleri inancı vardır. Bu tür tüketiciler çevreye duyarlı faaliyetler ile ilgilenir veya en azından kendi iradelerinde olan çevreye zarar veren davranışlardan kaçınırlar. Fielding & Head (2012) Avustralya’lı genç tüketicilerin çevreye duyarlı davranma niyetleri ve davranışları üstünde kontrol odağının etkisini araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre daha çok iç kontrol odağına sahip gençlerin daha güçlü çevreye duyarlı davranma niyetleri olduğunu bulunmuştur.

Schwepker & Cornwell (1991) iç kontrol odağına sahip, kirlilik hakkında endişe duyan, çevre kirliliği problemi olduğuna inanan ve çevreye duyarlı yaşamaya karşı olumlu tutumları olan bireylerin çevreye duyarlı ambalajlanmış ürünleri satın almaya daha meyilli olduğu sonucuna ulaşmıştır. Balderjahn (1988: 54) iç kontrole sahip bireylerin diğerlerinden daha çok enerji tasarrufu yaptığını ortaya koymuştur.

Şekil

Şekil 1. Araştırma modeli
Tablo 2. Çevresel Ilgisizlik Ifadeleri
Tablo 3. Literatürde Algılanan Çevresel Etkiyi Ölçmede Kullanılan Ölçekler
Tablo 4. Literatürde Çevresel Kontrol Odağını Ölçmede Kullanılan Ölçekler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Enfiye kullanmayı itiyat edinenlerin ekserisi yüksek ilim adamları, şeyhler, mülkiyeli ve yazar gibi kimselerdi.» (*) Eski kahvehanelerden içeri girildiğinde

Nasriddin Sadriddinov TALBAKOVICH, Kurgan Tube State University, Tacikistan Prof.. Olga Nosova VALENTYNOVNA, Kharkiv National

Bu çalışmanın hedefleri, İstanbul’daki tüketicilerin organik tarım sistemi ile üretilen ürünleri çevre korumasını destekleme, sürdürülebilir çevre sorumluluğu,

Diğer altı ana başlık (bu başlıklar altındaki seçenek sayıları parantez içinde yazılıdır); uygulama okulunda psikolojik danışma ve rehberlik

Başka ifadeyle, sözlü kültürden farklı olarak, kargışa neden olan eylem de, o eyleme karşı koyuş da, yazılı kültürün sınırları içinde olup bit-

Medeni durumlarına göre evli katılımcıların ortalamalarının (3,779) be- kar katılımcıların ortalamalarına (3,530) göre daha yüksek olduğu dolayısıyla yeşil ürün

La da’ya gö re bu ge ze gen ays ber gin su üze rin de ki te pe si ola

Önce şairler gelir akla Paris deyince, sonra şarkılar, sonra politik toplantılar.. Topuz, Paris'e gelir gelmez şair Tristan