• Sonuç bulunamadı

4.5. Yapısal Eşitlik Modelinin Test Edilmesi

4.5.2. Yapısal Modelin Test Edilmesi

Doğrulayıcı faktör analizi sonunda elde edilen ölçüm modeli kabul edilebilir uyum değerleri ürettiği için bir sonraki aşamada yapısal model AMOS 22.0 ile en yüksek olabilirlik tahminleme yöntemi kullanılarak test edilmiştir.

Yapısal eşitlik modelinin iki temel öğesinden biri olan yapısal model Şekil 5’te ölçüm modellerini de kapsayacak şekilde gösterilmiştir. Tıpkı ölçüm modelinde olduğu gibi yapısal modelde de her bir örtük değişkenin açıklanamayan varyansını bir başka ifadeyle hata terimleri yer almaktadır.

Ç_ILGSZ Ç_IKO Ç_DKO MYP Ç_TUTUM NYT AOV

Ç_ILGSZ 0,885 - - - 0,554 Ç_IKO -0,014 (0,0001) 0,875 - - - - 0,700 Ç_DKO 0,741 (0,549) 0,073 (0,005) 0,941 - - - 0,800 MYP 0,168 (0,028) 0,380 (0,144) 0,187 (0,034) 0,811 - - 0,521 Ç_TUTUM -0,075 (0,005) 0,167 (0,027) -0,045 (0,002) 0,152 (0,023) 0,941 - 0,726 NYT -0,040 (0,001) 0,226 (0,051) -0,168 (0,028) 0,125 (0,015) 0,233 (0,054) 0,940 0,840  Yapı güvenilirliği değerleri koyu olarak gösterilmiştir

 Parantez içindeki değerler iki faktör arasındaki korelasyonun karesidir.  AOV: Açıklanan ortalama varyans

Yapısal modelin içerisinde hangi değişkenlerin bağımlı hangilerinin bağımsız olduğunu karar vermek zor olduğu için dışsal (exogenous) ve içsel (endogenous) değişken kavramları kullanılmaktadır. Dışsal değişken, modelde başka bir değişken tarafından açıklanmayan değişkendir. İçsel değişken ise başka değişken ya değişkenler tarafından açıklanır (Şimşek, 2007: 16-17). Şekil 4.1’e bakıldığında çevresel ilgisizlik, çevresel iç kontrol odağı ve çevresel dış kontrol odağı dışsal değişkenlerdir. İçsel değişkenler ise algılanan çevresel etki, çevresel tutumlar, miyopluk ve satın alma niyetinden oluşmaktadır.

Yapısal modelin uyum iyiliği değerlerine Tablo 28’de yer verilmiştir. X2/sd değeri 1,777 olarak hesaplanarak iyi bir uyuma işaret etmektedir. Benzer şekilde kötü uyum istatistikleri olarak kabul edilen RMSEA ve SRMR kabul edilen uyum sınırından düşük değer olarak (sırasıyla 0,048 ve 0,0665) verinin modele uygunluğunu göstermektedir. Son olarak CFI, GFI ve TLI istatistikleri de arzu edilen sınırlar içerisinde olup genel olarak modelin veriye iyi uyum sağladığını ifade etmektedir.

Tablo 28. Yapısal Modelin Uyum İstatistikleri

X2 sd X2/sd RMSEA CFI GFI TLI SRMR

4.5.2.1. Hipotezlerin Test Edilmesi

Çevresel ilgisizliğin algılanan çevresel etki üzerinde pozitif bir etkisi olduğu görülmektedir. Analiz sonucuna göre standardize edilmemiş yol katsayısı (β=0,284) istatistiki olarak anlamlıdır (p<0,05). Ancak önerilen hipotez çevresel ilgisizliğin algılanan çevresel etkiyi negatif yönde etkileyeceğidir. Bir başka ifadeyle çevresel ilgisizliği yüksek olan bir birey şarj edilebilir pillerinin çevresel etkisinin daha az olduğunu algılayacaktır. Bu sebeple H1 istatistiki olarak anlamlı bulunmuş olmasına rağmen ilişkinin yönü itibariyle reddedilmiştir. Elde edilen sonuç itibariyle çevresel ilgisizliği yüksek olan bir birey şarj edilebilir pillerin çevresel etkisinin yüksek olduğunu algılamaktadır.

Çevresel ilgisizliğin çevresel iç kontrol odağı üzerindeki etkisi istatistiki olarak anlamlı bulunmamıştır. Çevresel ilgisizliğin çevresel iç kontrol odağını negatif yönde etkileyeceğini ifade eden H2a reddedilmiştir. Bir başka ifadeyle çevresel ilgisizliği yüksek olan bir bireyin çevresel iç kontrol odağı yani davranışlarıyla sonuçları etkileyebileceğine dair inancı arasında bir ilişki bulunmamıştır.

Çevresel ilgisizliğin çevresel dış kontrol odağı üzerindeki etkisi analiz edildiğinde standardize edilmemiş yol katsayısının (β=0,758) istatistiki olarak anlamlı (p<0,05) olduğu görülmektedir. Çevresel ilgisizliğin çevresel dış kontrol odağını pozitif yönde etkileyeceğini ifade eden H2b kabul edilmiştir. Bir başka ifadeyle çevresel ilgisizliği yüksek olan bireyler davranışlarıyla değişimin bir parçası olamayacaklarını düşünürler ve kendilerinden daha üstün güçlerin varlığına inanırlar.

Algılanan çevresel etkinin çevresel tutumlar üzerindeki etkisini inceleyen H3 istatistiki olarak anlamlı bulunmadığı için reddedilmiştir (β=-0,057, p>0,05). Bir başka ifadeyle bireylerin şarj edilebilir pillerin algıladıkları çevresel etkisini değerlendirmeleri çevresel tutumlarını etkilememektedir.

Çevresel iç kontrol odağının çevresel tutumlar üzerindeki pozitif bir etkiye sahip olduğu görülmektedir. Analiz sonucuna göre standardize edilmemiş yol katsayısı (β=0,234) istatistiki olarak anlamlı (p<0,05) olduğu için H4a kabul edilmiştir. Bir başka ifadeyle çevresel iç kontrol odağına sahip bir birey çevreye karşı

olumlu tutumlara sahip olacaktır. Elde edilen sonuç Balderjhan (1988), Hines vd. (1987), Schwepker & Cornwell (1991), Hwang vd. (2000) ve Kalamas vd. (2012)’nin çalışmalarıyla paralellik göstermektedir. Örneğin; Kalamas vd. (2012)’nin çalışmasında çevresel iç kontrol odağına sahip olan bireylerin çevresel sorunların çözülmesine dair tutumlara sahip olduklarını vurgulamıştır. Ayrıca Hwang vd. (2000), iç kontrol odağının tutumlar üzerinde en yüksek dolaylı etkiye sahip olduğunu bulurken, çalışmada çevresel iç kontrol odağı tutumlar üzerinde en yüksek doğrudan etkiye sahip değişken olarak tespit edilmiştir.

Çevresel dış kontrol odağının çevresel tutumlar üzerindeki etkisini inceleyen H4b ise standardize edilmemiş yol katsayısının (β=-0,061) istatistiki olarak anlamlı bulunmamasından dolayı (p>0,05) reddedilmiştir. Bir başka ifadeyle bir bireyin çevresel dış kontrol odağına sahip olması çevresel tutumlarını etkilememektedir.

Çevresel iç kontrol odağının tıpkı tutumlar gibi satın alma niyeti üzerinde de pozitif etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır (β=217, p<0,05). Dolayısıyla H5a kabul edilerek bir bireyin çevresel iç kontrol odağına sahip olması şarj edilebilir pilleri satın alma niyetini olumlu yönde etkilediği ifade edilebilir. Elde edilen sonuç Cleveland vd. (2012), Schwepker & Cornwell (1991), Schrum vd. (1994), Fielding & Head (2012)’nin çalışmalarıyla benzerlik göstermekte ve çevresel iç kontrol odağının sahip bireylerin çevreye duyarlı davranma niyetine sahip olduğu sonucunu ortaya koymaktadır.

Çevresel dış kontrol odağının satın alma niyeti üzerindeki etkisi analiz edildiğinde standardize edilmemiş yol katsayısının (β=-0,203) istatistiki olarak anlamlı (p<0,05) olduğu için H5b kabul edilmiştir. Dolayısıyla, çevresel dış kontrol odağına sahip bir bireyin şarj edilebilir pil satın alma niyeti arasında negatif bir etkisi vardır. McCarty & Shrum (2001) da dış kontrol odağına sahip bireylerin çevreye duyarlı hareket etmeye daha az önem verdiğini ifade etmiştir.

Miyopluğun çevresel iç kontrol odağına etkisini inceleyen H6 standardize edilmemiş yol katsayısının (β=0,452) istatistiki olarak anlamlı olduğu için kabul edilmiştir (p<0,05). Bir diğer ifadeyle şimdiki zamana yarından daha çok değer veren bireyler davranışlarıyla değişime katkıda bulunabileceklerine inanmaktadırlar.

Miyopluğun satın alma niyeti üzerinde de bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (β=0,082, p>0,05). Dolayısıyla H7 reddedilmiş olup, bireyin miyopluğunun şarj edilebilir pilleri satın alma niyetini etkilemediği tespit edilmiştir.

Çevresel tutumların satın alma niyeti üzerinde etkisi olduğunu inceleyen H8 standardize edilmemiş yol katsayısının (β=0,159) istatistiki olarak anlamlı (p<0,05) olmasından dolayı kabul edilmiştir. Bir başka ifadeyle çevresel tutumları yüksek olan bireylerin şarj edilebilir pil satın alma niyetleri de yüksek olacaktır. Elde edilen sonuçlar Kok & Siero (1985); Hwang vd. (2000); Kim & Chung (2011) ve Kim (2011) çalışmaları ile benzerlik göstermekte olup tutumların satın alma niyetini belirlediği ortaya konmuştur.

Tablo 29. Hipotezlerin Özet Sonuç Tablosu

Standardize edilmemiş yol katsayıları Standardize edilmiş yol katsayıları t-değeri p Hipotezin Kabul/Red durumu

H1: Ç_ILGSZ AÇE (-) 0,284 0,168 2,956 *** Red

H2a: Ç_ILGSZÇ_IKO (-) -0,057 -0,057 -0,989 AD Red H2b: Ç_ILGSZÇ_DKO (+) 0,758 0,740 12,146 *** Kabul H3: AÇEÇ_TUTUM (-) -0,057 -0,070 -1,256 AD Red H4a: Ç_IKOÇ_TUTUM (+) 0,234 0,170 2,899 *** Kabul H4b: Ç_DKOÇ_TUTUM (-) -0,061 -0,045 -0,800 AD Red H5a: Ç_IKONYT (+) 0,217 0,183 2,876 *** Kabul H5b: Ç_DKONYT (-) -0,203 -0,175 -3,227 *** Kabul H6: MYPÇ_IKO (+) 0,452 0,390 6,129 *** Kabul H7: MYPNYT (+) 0,082 0,060 0,939 AD Red H8: Ç_TUTUMNYT (+) 0,159 0,184 3,330 *** Kabul ***: p<0,05

SONUÇ

İnsanoğlu son yıllarda doğal kaynakların yok olması, bitki ve hayvanların yaşam alanlarının kaybolması, mevsimlerde meydana gelen sıcaklık değişimleri gibi çevresel problemlerle karşı karşıya kalmaktadır. Artan bu problemler insanlar ve yaşayan tüm canlıların sürdürülebilir bir yaşam kabiliyetini kısıtlamaktadır.

Söz konusu problemlere dair kolektif ilgi on yıllar boyunca dönem dönem artıp azalsa da günümüzde çok daha fazla insan yaşam biçimlerinde değişiklikler yapmaya ve çevre ile ilgili olmaya başlamıştır. İnsanların çevre ile etkileşimini araştırmak psikolojik araştırmaların ilgi noktası olmaya başlamıştır (Clayton, 1998: 163). Literatürde çevreye duyarlı tüketicileri sınıflandırırken çevresel ve sosyal değerler, sosyo-demografik değişkenler ve psikolojik faktörlerden yararlanılmıştır (Gilg vd. 2005: 482). Çevreye duyarlı tüketici kavramı 1960’lı yılların sonu ve 1970’li yılların başında toplumda endüstri ve modern teknolojiye karşı oluşan genel bir güvensizlik sonucu ortaya çıkmıştır (Grunert & Juhl, 1995: 44).

Çevrenin bozulması, çevre kirliliği, doğal kaynakların azalması gibi problemler büyük ve karmaşık olduğundan, gerekli müdahaleler ve önlemlerin her kesim tarafından alınması kaçınılmazdır. Birçok çevresel problemin meydana gelmesi kökeninde antropolojik kaynaklı olup (Stern, 1992: 271), insanların davranışlarından kaynaklanmaktadır. Problemlerin çözümü insanların davranış, tutum ve değerlerinde geniş ölçekte ve uzun dönemli değişiklikler gerektirmektedir (Geller, 1989: 33).

Literatürden yola çıkılarak tasarlanan ve çevre dostu olan düşük ilgilenimli bir ürünün satın alma niyetini etkileyen faktörleri kapsayan araştırma modelinde çevresel ilgisizlik, algılanan çevresel etki, çevresel iç ve dış kontrol odağı, çevresel tutumlar, miyopluk ve satın alma niyeti yer almaktadır. Çevresel ilgisizliğin algılanan çevresel etki ve çevresel iç ve dış kontrol odağı üzerinde; algılanan çevresel etkinin çevresel tutumlar üzerinde; çevresel iç ve dış kontrol odağının çevresel tutumlar ve satın alma niyeti üzerinde; miyopluğun çevresel iç kontrol odağı ve satın alma niyeti üzerinde ve son olarak çevresel tutumların satın alma niyeti üzerinde etkisi araştırılmıştır.

Çevresel ilgisizlik, bir değer eğilimi olup çevresel konular hakkında endişeden yoksun olmayı ifade etmektedir (Nurse vd., 2010: 172). Çevresel ilgisizliği yüksek olan bir birey çevrenin korunma ihtiyacını inkar ederek korunması için alınan tedbirleri genellikle onaylamaz (Soyez vd., 2009: 224). Literatürde çevreye duyarlı davranışları belirleyen birden fazla değer (bknz. Dunlap & Van Liere, 1978; Schwartz, 1992; Stern vd., 1999) incelenmiş olup, tutumlara, kıyaslamalara, değerlendirmelere, gerekçelendirmelere yön veren bir standart veya ölçüt olarak ele alınmıştır.

Algılanan çevresel etki, bir ürünün yaşam döngüsü boyunca çevreye olan etkisinin algılanma derecesi olarak ele alınmıştır. Tüketiciler satın alma davranışlarının çevreye olan olumsuz etkisini dikkate alarak azaltma eğilimi içerisindedirler (Thøgersen, 2002: 93). Aynı zamanda ürünlerin çevresel etkisini değerlendirebilmekte; araba, pil gibi bazı ürünleri yüksek, süt, mısır, enerji içecekleri gibi ürünleri de düşük çevresel etkiye sahip olarak sınıflandırmaktadırlar (Kong & Zhang, 2012).

Çevresel kontrol odağı, PDT’de yer alan davranışsal kontrol değişkeni ile benzerlik göstermektedir. Çalışmada kullanılan çevresel kontrol odağı “çevresel konularda bireyin etkili olma algısı” olarak tanımlanmıştır. Algılanan davranışsal kontrol da, bireyin davranışı sergilemede algıladığı kolaylık veya zorluğu ifade eder. Çevresel kontrol odağı; çevresel iç ve dış kontrol odağı olmak üzere iki unsurdan oluşmaktadır. Çevresel iç kontrol odağı ile hareket eden bireyler davranışlarının sonuçlar üzerinde etkili olduğunu düşünürken, çevresel dış kontrol odağıyla hareket edenler kendilerini güçsüz görür ve sonuçlar üzerinde hiçbir etkiye sahip olamayacaklarına inanırlar (Cleveland vd., 2005).

Miyopluk, bireylerin günümüze geleceğe nispeten daha çok değer vermesi, bugünün etkisi altında kalarak kısa vadeli tercihler yapması, bir başka ifadeyle fazla gelecek kaygısı olmadan yaşamalarını ifade etmek şeklinde tanımlanmıştır.

Çevresel tutumlar, bireyin çevrenin belirli yönlerine veya çevre ile ilgili amaçlara dair sahip olduğu olumlu ya da olumsuz değerlendirmesidir (Hines vd.,

1987: 4). Tutumlar genellikle davranışlara yön verdiği veya onları etkilediği varsayılan bir değişken olarak kabul edilmektedir.

Satın alma niyeti, bireyin satın alma davranışını gerçekleştirmek için sarf ettiği çabaya dair motivasyonunu, bilinçli planını veya kararını ifade eder (Bamberg, 2002: 399-400). PDT’ye göre davranışsal niyet, davranışın doğrudan bir öncülüdür (Ajzen, 2002: 665) ve bireyin niyeti ne kadar kuvvetli ise davranışı gerçekleştirmeye çalışması ve davranışın gerçekleştirilme ihtimali o derece fazladır (Ajzen & Madden, 1986: 454).

Araştırmanın amacı düşük ilgilenimli bir ürün için tüketicilerin çevreye duyarlı satın alma niyetleri üzerinde etkili olan faktörlerin etkisini ortaya koymaktır. Araştırma tasarımı itibariyle satın alma niyetini etkileyen değişkenleri belirlediği ve bu değişkenler arasındaki ilişkiyi incelediği için tanımlayıcı bir araştırma; değişkenler arasında neden-sonuç ilişkileri test edildiği için neden-sonuç araştırması olarak tanımlanabilir.

Önerilen araştırma modelini test etmek için literatürde daha önce kullanılmış, geçerlilik ve güvenilirliği test edilmiş ölçeklerden yararlanılmıştır. Çevresel ilgisizlik Thompson & Barton (1994)’ın ölçeğinden uyarlanan 7 ifade; algılanan çevresel etki Joireman vd. (2004)’nin çalışmasından uyarlanan 1 ifade; çevresel iç ve dış kontrol odağı Cleveland vd. (2005)’in ölçeğinden uyarlanarak sırasıyla 5 ve 6 ifade ile; miyopluk Haws & Poynor (2008)’un ölçeğinden uyarlanan 6 ifade ile; çevresel tutumlar Fielding vd. (2008)’den uyarlanan 7 ifade ile ve satın alma niyeti Han (2015)’ten uyarlanan 3 ifade ile ölçülmüştür. Çevresel ilgisizlik, çevresel iç ve dış kontrol odağı, miyopluk ve satın alma niyeti 5’li likert ölçeği (1=Kesinlikle katılmıyorum, 2=Katılmıyorum, 3=Ne katılıyorum ne katılmıyorum, 4=Katılıyorum, 5=Kesinlikle katılıyorum) ile ölçülmüştür. Algılanan çevresel etki 7’li ordinal ölçek (1=son derece düşük, 2=çok düşük, 3=düşük, 4=orta derece, 5=yüksek, 6=çok yüksek ve 7=Son derece yüksek) ile ölçülürken, çevresel tutumlar 7 noktalı semantik ölçekten faydalanılarak ölçülmüştür.

Birincil kaynak veriler anket yöntemiyle online panel üzerinden toplanmıştır. Tasarlanan anket toplam 4 bölümden oluşmaktadır. A bölümünde şarj edilebilir

pillere yönelik satın alma niyeti, tutum ve algılanan çevresel etki; B bölümünde çevresel ilgisizlik, çevresel iç ve dış kontrol odağı; C bölümünde miyopluk ve sosyal istenirlik; D bölümünde demografik ve sosyo-ekonomik değişkenlere dair ifadeler yer almıştır.

Nihai veri toplama aşamasından önce 84 katılımcı ile anketin ön-testi gerçekleştirilmiştir. Ön testin yapılmasındaki amaç; düşük ilgilenimli ürün olarak seçilen şarj edilebilir pillerin algılanan çevresel etkisini tek kullanımlık piller ile kıyaslayarak ölçmek, ölçeklerin güvenilirliğini analiz etmek, şarj edilebilir ve tek kullanımlık pillere dair kullanılan görselin gerçek olarak algılanıp algılanmadığını tespit etmek ve anket yönergesinin ve sorularının anlaşılabilir olup olmadığını test etmektir. Ön test sonuçlarına göre şarj edilebilir pillerin algılanan çevresel etkisi tek kullanımlık pillere göre daha azdır. Ölçeklerin güvenilirliği Cronbach’s alpha (α) katsayısı ile analiz edilerek tüm ölçekler ön testler için gerekli olan minimum değeri olan 0,50’yi aşmıştır. Tek kullanımlık ve şarj edilebilir pillere dair kullanılan görsellerin gerçek olarak algılanıp algılanmadığını tespit etmek için kullanılan inanırlılık ifadelerinin ortalaması sırasıyla 3,72 (SD=0,92) ve 4,03 (SD=0,78) olarak hesaplanarak her iki görselin de gerçek hayatta satın alınan ve kullanılan pilleri temsil edebildiği sonucuna ulaşılmıştır.

Nihai verilerin toplanması aşamasında eldeki zaman ve mali olanaklardan dolayı örnekleme yapılmıştır. Araştırmanın anakütlesi Türkiye genelindeki 18 yaş üstü tüketiciler olarak belirlenmiştir. Örnekleme çerçevesi belirlenirken Türkiye İstatistik Bölge Birimleri Sınıflandırması dikkate alınarak 12 bölge olarak belirlenmiş, örnekleme bireyleri de verileri toplayan araştırma şirketinin panelinde yer alan yaklaşık 2.500.000 katılımcı arasından seçilmiştir. Örneklem büyüklüğü tespit edilirken verilerin analizi için kullanılacak olan yapısal eşitlik modellemesinde tavsiye edilen kriterler dikkate alınmıştır. Bazı yazarlar 200’den büyük örneklemin yeterli olduğunu ifade ederken (Kline, 2005); bazıları da örneklem büyüklüğü ve serbest olarak tahmin edilen parametreler arasında minimum 5:1 oranının olması gerektiğini (Bentler & Chou, 1987) belirtmektedir. Bu doğrultuda araştırma modelinde toplam 64 parametre tahmin edildiğinden minimum örneklem büyüklüğü 320 olmalıdır. Nihai veri toplama sonucunda toplam 376 katılımcıya ulaşılarak minimum örneklem büyüklüğü ön koşulu da sağlanmıştır.

Veriler analiz edilmeden önce sosyal istenirlik ölçeğinde 8 ve daha üzeri puan alan 11 katılımcı örneklemden çıkarılmıştır. Ardından yapısal eşitlik modelinde kullanılacak olan en yüksek olabilirlik tahminleme yönteminin varsayımlarından biri olan normallik varsayımı basıklık ve çarpıklık katsayıları ile değerlendirilmiştir. Veri setinin basıklık ve çarpıklık katsayıları önerilen sınırlardan küçük olup verinin normal dağıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda veri setinde ortalamadan çok uzak değer alan 25 gözlem Mahalanobis uzaklığı istatistiği ile tespit edilerek aykırı değer olarak değerlendirilmiş ve analiz dışı bırakılmıştır. Verilerin analizine 340 gözlem ile devam edilmiştir.

Örneklemin yapısı %50 erkek ve %50 kadından oluşmaktadır. Katılımcıların %65,3’ü 25-44 yaş arasındadır. Mesleki durum itibariyle %50’sinin tam zamanlı çalışanlardan oluşmaktadır. Katılımcıların %55,3’ünün aylık gerisi 1000 TL ile 3999 TL arasındadır. Eğitim durumuna bakıldığında ise katılımcıların %89,6’sı en az lise mezunudur. Katılımcıların coğrafi olarak dağılımı itibariyle %25,3’ü İstanbul; %16,2’si Ege; %15,3’ü Akdeniz; %11’5’i Doğu Marmara; %11,2’si Batı Anadolu; %5,6’sı Batı Karadeniz; %4,4’ü Batı Marmara; %3,8’i Doğru Karadeniz; %3,2’si Orta Anadolu; %1,8’i Güneydoğu Anadolu; %1,2’si Ortadoğu Anadolu ve son olarak %0,6’sı Kuzeydoğu Anadolu bölgesindendir.

Ankette kullanılan 34 ifadeyi daha anlamlı yapılar haline dönüştürebilmek için açıklayıcı faktör analizi en yüksek olabilirlik tahminleme yöntemi kullanılarak uygulanmıştır. Verinin faktör analizine uygunluğu Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) uygunluk ölçümü ve Bartlett Testi kullanılarak yapılmıştır. KMO uygunluk ölçümü 0,872 olarak hesaplanarak örneklemin faktör analizi için yeterli olduğunu işaret etmektedir. Bartlett testi sonucu ise istatistiki olarak anlamlı bulunmuştur. Faktör sayısı belirlenirken Pattern Matrix’den yararlanılmuş ve faktör yükleri 0,50’den düşük olan çevresel iç kontrol odağından 2 ifade; çevresel dış kontrol odağından 2 ifade, çevresel tutumlardan 1 ifade analizden çıkarılarak toplam 29 ifade ile 6 faktör yapısı elde edilmiştir. Analiz dışı bırakılan ifadeler sonucunda çevresel ilgisizlik 6 ifade, iç kontrol odağı 4 ifade, dış kontrol odağı 3 ifade, miyopluk 6 ifade, çevresel tutumlar 6 ifade ve son olarak satın alma niyeti 3 ifadeden oluştuğu görülmektedir. Elde edilen faktörler toplam varyansın %64,723’ünü açıklamaktadır.

Açıklayıcı faktör analizinden elde edilen 29 ifade ile doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. İlk adım olarak gözlenen değişkenler (ankette yer alan ifadeler) tanımlanmış, ardından gözlenen değişkenler ilgili gizil değişkenlere (çevresel ilgisizlik, çevresel iç ve dış kontrol odağı, miyopluk, çevresel tutumlar ve satın alma niyeti) atanarak ölçüm modeli geliştirilmiştir. Elde edilen ölçüm modelinin kabul edilebilir bir uyum iyiliğine sahip olup olmadığını anlamak için X2/df, CFI, GFI, TLI, RMSEA, SRMR uyum istatistikleri değerlendirilmiştir. Kullanılan uyum istatistikleri arzu edilen kabul sınırları içerisinde olup ölçme modelinin veri ile iyi uyum sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca ölçme modelinde yapısal modelde kullanılacak değişkenlere ait faktör yükleri, standart hatalar ve t değerleri de incelendiğinde, tüm faktör yüklerinin minimum 0,50’nin üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Ölçüm modelinde yer alan ölçeklerin güvenilirliği hesaplanırken Cronbach’s α istatistiği ve yapı güvenirliği kullanılmıştır. Tüm faktörlerin Cronbach’s α’sı minimum değer olarak kabul edilen 0,70’den büyük olup; yapı güvenilirliği de kabul edilen minimum değer olan 0,70’den büyüktür. Aynı zamanda ölçeğin yapı geçerliliğini değerlendirmek için uyum geçerliliği ve ayırıcı geçerlilik incelenmiştir Miyopluk faktörünün açıklanan ortalama varyansı kabul edilen minimum değer olan 0,50’den düşük olduğu tespit edilerek uyum geçerliliğini sağlamadığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte çevresel ilgisizlik faktörünün de ayırıcı edici geçerliliği sağlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Ölçeğin geçerliliği ve güvenilirliği yapılan ilk doğrulayıcı faktör analizinde sağlanamadığı için geçerlilik ve güvenirlilik problemi olan çevresel ilgisizlik ve miyopluk faktöründen faktör yükleri düşük olan ifadeler çıkarılarak tüm faktörler geçerlilik ve güvenilirliği sağlanana kadar analiz iki defa tekrar edilmiştir. Yapılan değişiklikler doğrultusunda üçüncü kez yapılan doğrulayıcı faktör analizinde tüm faktörlerin geçerlilik ve güvenilirlik koşulunu sağladığı görülmüştür.

Geçerli bir ölçüm modeli elde edildikten sonra araştırma modelinde yer alan değişkenler arasında kurulan hipotezlerin testi için yapısal model geliştirilmiştir. AMOS 22.0 programı kullanılarak en yüksek olabilirlik tahminleme yöntemi ile hipotezler test edilmiştir. İlk adım olarak yapısal modelin uyum istatistiklerine bakılmış olup, X2/df, CFI, GFI, TLI, RMSEA, SRMR uyum istatistikleri kabul

edilebilir bir uyumu işaret etmektedir. Bir başka ifadeyle yapısal modelin veriye iyi uyum sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.

Hipotezlerin test edilmesi aşamasında ilk olarak çevresel ilgisizliğin algılanan çevresel etki üzerindeki etkisi test edilmiştir. Her ne kadar test sonucuna göre çevresel

Benzer Belgeler