• Sonuç bulunamadı

2011 Genel Seçimleri'nde AK Parti ve CHP ait miting haberlerinin yazılı basında sunumu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2011 Genel Seçimleri'nde AK Parti ve CHP ait miting haberlerinin yazılı basında sunumu"

Copied!
155
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

GAZETECİLİK BİLİMDALI

2011 GENEL SEÇİMLERİ’NDE AK PARTİ VE CHP AİT MİTİNG

HABERLERİNİN YAZILI BASINDA SUNUMU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

MEHMET CANDİKMEN

Danışman

Doç. Dr. ŞÜKRÜ BALCI

(2)
(3)
(4)

TEŞEKKÜR

Çalışmamın zor ve sıkıntılı bir döneminde bana vaktini ayırarak, gerekli tüm desteği sağladığı için danışmanım Doç.Dr. Şükrü Balcı’ya, çok teşekkür ediyorum. Gerek çalışmamla ilgili gerek başka alanlarda, değerli görüşlerini benimle paylaştıkları için Prof. Dr. Ahmet Yal-çın Kaya ve Doç.Dr. Caner Arabacı’ya minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Uzun süren çalış-mam döneminde sabır göstererek yanımda olan aileme de teşekkürü unutçalış-mamam gerekiyor.

.

(5)

ÖZET

Çalışmada, ulusal yayın yapan 4 gazetenin (Cumhuriyet, Hürriyet, Zaman ve Yeni Şa-fak) 2011 Genel seçimleri öncesi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile liderleri hakkında yapılan haberler incelendi. AKP ve CHP örneğinde hazır-lanan çalışmada, Hürriyet, Cumhuriyet, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerinin seçim çalışmala-rındaki partilere olan yaklaşımı, haberleri ele alış biçimleri ve kullandıkları dil, üslup ve söy-lem ele alındı.

Yapılan incelemede, gazetelerin partilere göre ayrı başlık kullandıkları, aynı konu ve haberi farklı biçimde yansıttıkları gözlenmektedir. Ayrıca, siyasi parti liderleri, aynı konuda kimi gazetede eleştirilirken kimi gazetede de övülmektedir. Çalışmada da anlaşılacağı üzere, kimi zaman bu yayın organları, siyasi partilere yakın durmakta hatta desteklemekte, kimi za-man da siyasi partileri çıkarları gereği eleştirmektedir. Van Dijk Söylemsel Manipülasyon Çözümleme yönteminin kullanıldığı çalışmada, seçmenin gazete haberleriyle nasıl manipüle edildiğinin analizi yapıldı.

(6)

SUMMARY

The news about the leaders of Adalet ve Kalkınma partisi (AK Parti) (Justice & Deve-lopment Party) and Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Republic Party of Folks are reviewed. In the study prepared for the samples of AKP and CHP the approach to the parties in election, the evaluation about the news and the attitudes in the language of newspapers such as Hurri-yet, CumhuriHurri-yet, Zaman and Yeni Şafak were evaluated.

In the evaluation it has been seen that the newspapers used different headlines depen-ding on which party and they reflected the same news and topics in different manners. Besi-des, some party leaders are praised in some newspapers while they are criticized in some ot-hers. As it will be understood from the study sometimes these newspapers are close to these political parties and sometimes they criticize these parties for their benefits. How the elector is manipulated with the news by the newspapers is analyzed In the study through which the method of Manipulation Analysis of Van Dijk was used.

(7)

İÇİNDEKİLER

BİLİMSEL ETİK SAYFASI... i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... ii

TEŞEKKÜR ... iii ÖZET... iv SUMMARY ... v İÇİNDEKİLER... vi EKLER ... ix KISALTMALAR ... xi GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM HABER KAVRAMI ve HABER ÜRETİM SÜRECİNE FARKLI YAKLAŞIMLAR 1.1. KAVRAM OLARAK HABER... 4

1.2. GAZETE ve GAZETECİLİK KAVRAMI ... 6

1.3. HABER DEĞER ETMENLERİ ... 9

1.3.1. Haberde Zamanlılık ... 11

1.3.2. Haberde Önemlilik ... 11

1.3.3. Haberde Yakınlık... 12

1.3.4. İnsanın İlgisini Çekme... 12

1.4. HABERDE GERÇEKLİK ... 13

1.5. HABERDE NESNELLİK ve TARAFSIZLIK ... 15

1.6. HABER ÜRETİM SÜRECİ... 16

1.6.1. Basamak Modeli ... 17

1.6.2. Seçme Modeli... 18

1.6.3. Sahneye Koyma Modeli ... 19

1.7. HABER ÇALIŞMALARINA ETKİ EDEN KURAMSAL YAKLAŞIMLAR... 19

1.7. 1. Liberal Çoğulcu Yaklaşım... 20

1.7.1.1. Eşik Bekçiliği Kuramı ... 21

1.7.1.2. Haber Değeri Kuramı... 22

1.7.1.3. Yanlı Haber Kuramı... 23

1.7.2. Eleştirel Yaklaşım ... 24

1.7.2.1. Yapısalcılık ... 25

1.7.2.2. Ekonomi Politik Yaklaşım... 26

(8)

İKİNCİ BÖLÜM

HABER, İDEOLOJİ VE SÖYLEM

2.1. İDEOLOJİYİ TANIMLAMAK ... 29

2.1.1. İdeoloji Kavramı ... 29

2.1.2. İdeoloji Kavramının Tarihsel Süreci ... 31

2.1.3. İdeoloji ve Basın İlişkisi... 33

2.1.4. Dil, Söylem ve İdeoloji ... 38

2.2. SÖYLEM VE SÖYLEM ANALİZİ ... 41

2.2.1. Söylem Kavramı... 41

2.2.2. Haber ve Söylem İlişkisi ... 42

2.2.3. Söylem Analizi... 44

2.2.4. Teun Van Dijk Eleştirel Söylem Çözümleme Yöntemi ... 45

2.2.5. Söylemsel Manipülasyon Çözümlemesi ... 46

2.2.6. Makro ve Mikro Çözümleme Tekniği... 48

2.2.7. Haberlerden Olumsuz Söylem Üretme ... 50

2.2.8. Haberlerden Olumlu Söylem Üretme... 50

2.2.9. Haberleri Vurgulayarak Okuma ya da Önemsizleştirme ... 51

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 12 HAZİRAN 2011 GENEL SEÇİMLERİNDE ELE ALINAN GAZETE HABERLERİNİN ANALİZİ 3.1 ÇALIŞMADA KULLANILAN GAZETELERİN ANALİZİ ... 52

3.1.1. Cumhuriyet Gazetesi ... 52

3.1.2. Hürriyet Gazetesi... 53

3.1.3. Yeni Şafak Gazetesi ... 53

3.1.4. Zaman Gazetesi ... 54

3.2. 12 HAZİRAN 2011 MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ ÖNCESİNDE 3 BÜYÜK PARTİNİN (AK PARTİ, MHP,CHP)’NİN SEÇİM MİTİNGLERİNİN GAZETELERDE YER ALIŞ BİÇİMİNİN ANALİZİ... 54

3.2.1. Araştırmanın Konusu ... 56 3.2.2. Araştırmanın Amacı ... 56 3.2.3. Araştırmanın Önemi... 57 3.2.4. Varsayımlar ... 58 3.2.5. Sınırlılıklar ... 59 3.2.6. Yöntem ... 59 3.2.7. Evren ve Örneklem... 60

(9)

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ... 104

KAYNAKÇA ... 108

ÖZGEÇMİŞ ... 114

(10)

EKLER

Ek:1) Cumhuriyet Gazetesi: 6 Haziran 2011 ... 116

Ek:2) Cumhuriyet Gazetesi: 5 Haziran 2011 ... 116

Ek:3 Yeni Şafak Gazetesi: 6 Haziran 2011... 117

Ek:4 Hürriyet Gazetesi: 5 Haziran 2011 ... 117

Ek:5 Yeni Şafak Gazetesi: 12 Mayıs 2011... 118

Ek: 6 Cumhuriyet Gazetesi: 12 Mayıs 2011 ... 118

Ek:7 Cumhuriyet Gazetesi: 15 Mayıs 2011 ... 119

Ek: 8 Cumhuriyet Gazetesi: 30 Nisan 2011 ... 119

Ek:9 Cumhuriyet Gazetesi: 12 Mayıs 2011 ... 120

Ek:10 Yeni Şafak Gazetesi: 17 Mayıs 2011... 120

Ek:11 Zaman Gazetesi: 28 Mayıs 2011 ... 121

Ek:12 Hürriyet Gazetesi: 25 Nisan 2011... 121

Ek:13 Yeni Şafak 23 Haziran 2011... 122

Ek: 14 Cumhuriyet Gazetesi: 17 Mayıs 2011 ... 122

Ek: 15 Cumhuriyet Gazetesi: 17 Mayıs 2011 ... 123

Ek:16 Yeni Şafak Gazetesi: 17 Mayıs 2011... 123

Ek:17 Yeni Şafak Gazetesi 17 Mayıs 2011(2) ... 124

Ek:18 Zaman Gazetesi: 5 Mayıs 2011 ... 124

Ek:19 Yeni Şafak Gazetesi: 12 Mayıs 2011... 125

Ek:20 Cumhuriyet Gazetesi: 5 Mayıs 2011 ... 125

Ek:21 Cumhuriyet Gazetesi: 8 Mayıs 2011 ... 126

Ek:22 Zaman Gazetesi: 11 Haziran 2011... 126

Ek:23 Zaman Gazetesi: 5 Haziran 2011... 127

Ek:24 Yeni Şafak Gazetesi: 28 Mayıs 2011... 127

Ek:25 Hürriyet Gazetesi: 19 Mayıs 2011... 128

Ek:26 Zaman Gazetesi: 8 Mayıs 2011 ... 128

Ek:27 Zaman Gazetesi: 1 Haziran 2011... 129

Ek: 28 Yeni Şafak Gazetesi: 1 Haziran 2011... 129

Ek:29 Cumhuriyet Gazetesi: 1 Haziran 2011... 130

Ek:30 Yeni Şafak Gazetesi: 8 Mayıs 2011... 130

Ek:31 Yeni Şafak Gazetesi: 31 Mayıs 2011... 131

Ek:32 Zaman Gazetesi 11 Haziran 2011... 131

Ek:33 Hürriyet Gazetesi: 11 Haziran 2011 ... 132

(11)

Ek:35 Cumhuriyet Gazetesi: 1 Haziran 2011... 133

Ek:36 Hürriyet Gazetesi 20 Mayıs 2011 ... 133

Ek:37 Zaman Gazetesi: 4 Haziran 2011... 134

Ek:38 Hürriyet Gazetesi: 1 Mayıs 2011... 134

Ek:39 Zaman Gazetesi: 21 Mayıs 2011 ... 135

Ek:40 Hürriyet Gazetesi: 27 Mayıs 2011... 135

Ek:41 Hürriyet Gazetesi: 1 Haziran 2011 ... 136

Ek:42 Zaman Gazetesi: 27 Nisan 2011 ... 136

Ek:43 Zaman Gazetesi: 13 Haziran 2011... 137

Ek:44 Zaman Gazetesi: 13 Haziran 2011... 137

Ek:45 Zaman Gazetesi: 13 Haziran 2011... 138

Ek:46 Cumhuriyet Gazetesi: 13 Haziran 2011... 138

Ek:47 Zaman Gazetesi: 13 Haziran 2011... 139

Ek:48 Yeni Şafak Gazetesi: 13 Haziran2011... 139

Ek:49 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 140

Ek:50 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 140

Ek:51 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 141

Ek:52 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 141

Ek:53 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 142

Ek:54 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 142

Ek:55 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 143

Ek:56 Çeşitli tarihlerde çıkmış karikatürler ... 143

(12)

KISALTMALAR

AK PARTİ : Adalet ve Kalkınma Partisi ANAP: Ana Vatan Partisi

BBP : Büyük Birlik Partisi BDP : Barış ve Demokrasi Partisi CHP : Cumhuriyet Halk Partisi SGK: Sosyal Güvenlik Kurumu DYP : Doğru Yol Partisi

GP : Genç Parti

İSKİ: İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi KİA: Kitle İletişim Araçları

MHP : Milliyetçi Hareket Partisi

ÖSYM: Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi TRT: Türkiye Radyo Televizyonu

TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği YSK : Yüksek Seçim Kurulu

(13)

GİRİŞ

Kişilerin iletişim ihtiyacını karşılamak için ortaya çıkan medya, zaman içerisinde hızlı bir değişime uğrayarak toplumdaki en büyük ve etkisini çok geniş kitlelere en kısa zamanda hissettiren güçlerden biri haline gelmiştir. Bu güç, sermaye odaklarının dikkatlerini medya kuruluşlarına vermelerine neden olmuş ve etki derecesinin büyüklüğünü gören sermaye sahip-leri, bu gücü elde etmek üzere harekete geçmişlerdir. Gücü elinde bulunduranlarla güce ba-ğımlı olanlar arasında aracı konumda kalan medyanın gerçeklik anlayışı da bu el değiştirmey-le toplum tarafından çok çabuk fark edideğiştirmey-lecek şekilde çizgi değiştirmiştir. Artık medya daha çok ekonomik gücü elinde bulunduranların çıkarlarına göre gerçekliği inşa etmektedir. Aydın Doğan'ın Erdoğan'a ''Benim iki şapkam var, biri yayıncı, diğeri ise iş adamı şapkası’’1 şeklin-deki açıklamaları, medyanın burada bahsedilen gücü hakkında güzel bir örnektir.

Öte yandan medya çalışmaları içinde en önemli sorunsalı oluşturan haber ve onun gi-derek, meta haline gelmesi, beraberinde haberi üreten kuruluşların yapısının da farklılaşması-na neden olmuştur. Tüm bu farklılaşma, haberin ve dolayısıyla onu üreten yapının içinde bu-lunduğu ortamın siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal izlerini yansıtmakta ve taşımaktadır. Bir yeniden kurgulama olan haberin manipüle etme ve etkileme gücü, toplumu belli bir hare-ket tarzına ya da düşünce biçimine sevk etmek açısından iktidar ya da gücü elinde bulunduran egemen kişi ya da kuruluşlar tarafından göz ardı edilmeyecek bir durumdur (Yüksel, 2012: 17). Bu düşünceden de hareketle medya, etkilediği toplum ve grupları, etkisi altına alarak ya da onlara kendisinde yeniden kurgulanan düşünce ve ideolojiyi benimsetir. Adeta muhatabına istediği bilgi ve düşünceyi empoze edebilen medya, hangi haberlerin kitlelere ulaştırılacağına, hangi sırayla verileceğine, insanlara benimsetilmek istenen ideolojik imajın ne şekilde kurgula-nıp, topluma sunulacağına karar vermektedir. Medya, bunu yaparken de önceden belirlenmiş kalıplara göre kendi ideoloji ve önyargıları doğrultusunda anlam dünyasını biçimlendirerek bi-reylere sunmaktadır.

Yine günümüz dünyasında insanoğlunun haberleşme, sosyal ve siyasi hayatında oluş-turduğu büyük etkiye binaen 'medyanın önüne geçilmez kuvveti' herkes tarafından kabul edilmektedir. Bilgilendirme, eğlendirme, çoğu kişiye göre hoş ve boş vakit geçirme gibi işlev-ler, bilinen ve olması gerektiği düşünülen işlevlerdir. Sözü edilenlerin yanı sıra değinilmesi gerekli bir diğer nokta ise medyanın birer öğesi olan bazı gazete ve televizyon kanallarının bu işlevler dışında üstlendikleri rollerdir. Öyle ki bu durum, medya kuruluşlarının siyasetle

1

(14)

Söy-rudan ilgilenmeleri, asıl varlık nedenlerini tartışmalı bir noktaya taşımaktadır. Bu bağlamda, son zamanlarda Türkiye’de tartışılan önemli bir konu, medya ve siyasetin iç içe olması ve medya ile siyasetin gereğinden fazla içli dışlı olmasıdır. Nitekim, birçok siyasi lider tarafın-dan kullanılan ‘’yandaş medya’’ kavramı, bu iddianın bir göstergesidir.

Medya ve siyasetin gereğinden fazla içli dışlı olması gerçeğinden hareketle iktidar ve muhalefetin bazı yayın organlarına yakın bazılarına da mesafeli durmaları “Yandaş Medya” kavramının tartışılmasına ortam hazırlamıştır. Hatta bu kavram çoğu karşıt grup tarafından dile getirilen karşılıklı eleştiri malzemesi olmaktadır (Yetkiner, 2010: 1). Konuyu örnekle biraz daha açıklığa kavuşturmak gerekirse eğer, AK Parti’nin karşısında yer alan herhangi bir gazete, ‘’ÖSYM’nin içinde bulunduğu çalkantıyı’’, ‘’deniz feneri olayını’’, ‘’AKP’nin anaya-sası’’ görüşünü birinci sayfasına koyarken, CHP’yi karşısına alan bir görüşteki gazete veya yayın organı ise, ‘’İzmir Belediye’sindeki yolsuzluk’’, ''CHP içindeki karışıklıklar'', ‘’kaset skandalları’’, ile manşetleri süslemektedir. Bazı parti liderlerinin yaptıkları basın açıklaması-na, kimi basın mensuplarını çağırmaması ve ortamına kabul etmemesi ile kendine yakın med-ya kuruluşlarının temsilcilerini davet etmesi de yukarıdaki satırlarda anlatılan kutuplaşma, gruplaşma ve tartışmaların tuzu ve biberi olmaktadır.

Öte yandan ele alınan çalışmanın temel argümanı ve medya organlarından biri olan gazete ve onun eyleme dönüşümü olan gazeteciliğin, siyasal anlamdaki faaliyetinin temeli, aslında siyasal olguyu tarafsız şekilde okuyucuya ulaştırmadır. Yani bir gazete siyasal düşün-cesini, ideolojisini yayın ilkelerini ve politikasını köşe yazılarında verebiliyorken, bunu oku-yucuya iletirken olduğu gibi iletmesi arzu edilen bir durumdur. Daha anlaşılır bir şekilde ifade etmek gerekirse gazete, haberine kendi ideolojisi veya düşüncesinin penceresinden bakarak kurgulamamalıdır. Köşe yazısı gazetecinin ya da yazarın bakış açısı olduğu için istediği pen-cereden bakabilse de aynı bakış açısını verilen habere yansıtmamak tarafsız ve nesnel haber kavramının da aynı zamanda bir tanımıdır. Zaten çalışmada da istenilen bu durumun olup olmadığı noktası üzerinde durulacaktır. Çalışmada ayrıca, gazete haberlerinin nasıl verildiği bilgisinin yanı sıra insanların bu haberleri nasıl okuduğu konusunda da fikirler ortaya çıkacak-tır. Böylece seçmenleri bilinçlendirme anlamında en büyük katkısı beklenilen gazetelerin, okuyucuyu ‘doğru ve tarafsız biçimde bilinçlendirme’ konusunda ne derece rayında işlediği görülecektir. Zira, insanlar çoğu kez taraflı/yanlı yapılan haberle yani, hemfikir olduğu gaze-tedeki haberi okuyunca adeta moral bulur hale gelmekte ve karşı tarafı egale etmiş hazzı duymakta, hatta gazetedeki söz ve söylemle bütünleşmiş olmaktadır. Bu cümlelerle ifade edi-len iddiaya ilişkin olarak Devran, (2010:13) ideoloji ve medya arasındaki sıkı bağa dikkat

(15)

çekerek, haber olacak olayların medya aracılığıyla yeniden inşa edildiğini ve temsil edilen ideolojiyi yeniden yapılandırarak, kamuoyuna sunduğunu iddia etmektedir.

Bu kapsamda ele alınan çalışmanın birinci bölümünde; haber kavramı, haber değer et-menleri, haber nitelikleri, haber üretim süreci, habere farklı yaklaşımlar ele alınacaktır. İkinci bölümde de ideoloji, söylem ve söylem analizi konuları, ideoloji kavramının tarihsel süreci ile haber-ideoloji-söylem arasındaki bağ, haber ve söylem arasındaki durum ile çalışmada yön-tem olarak kullanılacak olan Van Dijk söylemsel manipülasyon çözümlemesi konularına yer verilecektir. Belirtilen çözümleme yöntemi kapsamında; gazete haberlerinde temel odak yak-laşımlar olarak, parti ve liderleri hakkında olumlu söylem üretme, olumsuz söylem üretme, öte-kileştirme, küçümseme ve önemsizleştirme kavramları ışığında bir değerlendirme yapılmıştır.

(16)

1.BÖLÜM

HABER KAVRAMI VE HABER ÜRETİM SÜRECİNE FARKLI YAKLAŞIMLAR 1.1. Kavram Olarak Haber

Basit bir ifadeyle, gerçek dünyada bir yerlerde meydana gelen olaylar, kişiler ya da şey-ler hakkındaki en son, en yeni ve en ilgi çekici enformasyon diye tabir edilen (Dursun, 2005: 69) haber kavramı, hakkında farklı kişilerin yapmış olduğu tanımlar bulunmaktadır. Bu ta-nımların üzerinde uzlaştığı nokta ise; haberin yeni ve anlamlı olması, yayınlandığında hedef kitlenin mümkün olduğunca büyük kısmını ilgilendirmesi ve bilgi vermesidir (Şeker, 1999: 11). Öte yandan yazılı basının bir iletişim biçimi olarak ortaya çıkışı, bilgiye ulaşma, onu yo-rumlama belli bir durum ya da olay karşısında tavır alma pratikleri de köklü bir dönüşüme sebep olmuştur. Medya çalışmaları içinde en önemli sorunsalı oluşturan haber ve onun gide-rek metalaşması, aynı zamanda haberi üreten kuruluşların yapısını da farklılaşmasına neden olmuştur. Tüm bu farklılaşma, haberin ve dolayısıyla onu üreten yapının içinde bulunduğu ortamın siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal izlerini taşımaktadır. Bir anlatı ve öyküleme biçimi olarak haberin yönlendirme ve etkileme gücü, toplumu belli bir hareket tarzına ya da düşünce biçimine sevk etmek açısından iktidar ya da gücü elinde bulunduran kişi ya da ku-rumlarca göz ardı edilmeyecek bir noktadadır (Yüksel, 2012: 17).

Yukarıdaki paragrafta, etkisi ve iktidar ile egemen güçler için önemi vurgulanan haber kavramının tanımı, bu yönde uğraş vermiş birçok kişiye göre farklı anlamlar taşımaktadır. Ancak genel kabul görmüş tanımlar üzerinden kavramı açıklamaya çalışacağız. Bu doğrultu-da Erdoğan doğrultu-da (1997:252) haberin, bir yerlerde meydoğrultu-dana gelen olaylar, olgular, kişiler ya doğrultu-da meydana gelen hadiseler hakkındaki en son ve en yeni enformasyon olduğunu savunur. Ona göre, haberlerin işlevi enformasyon verme olarak tanımlanır. Enformasyon2 ise genel bir gö-rüşün kabul ettiği şekliyle haberle izleyicilere verilen bilgidir olarak ifade edilmektedir.

Verilen pratik haber tanımından sonra, haberle adeta çokça vakit geçirmiş usta gazete-ci Nezih Demirkent ise (2003: 123) haberin belirli bir tanımı olmayan ve bazı ortak niteliklere

2 Enformasyon kelimesi başta iletişim olmak üzere, haber, habercilik ve gazetecilik konularının geçtiği bütün

yerlerde varlığını göstermektedir. Günümüzde gazeteciliğin temeli olan bilgi alma ve vermeişlemi için çeşitli dillerde information (Türkçeleşmişi enformasyon) terimi kullanılagelmektedir. Türkçede enformasyon terimi hükümetin işleyişi yönünden tanıtma kelimesi karşılığı olarak yerleştirilmiştir. Aslında Türkçe’de belki en-formasyon tanıtmanın karşılığı olarak kullanılmaktadır. Ancak yabancı dillerdeki kelimenin taşıdığı anlamın karşılığını verememektedir. (Tokgöz, 1981:15)

(17)

sahip tanımlamaları olsa da, içeriği birbirinden farklı değerlendirme ve ölçütlerle yapılandı-rılmaya çalışılan bir kavramdır olduğunu belirtir. Yine ona göre, dünyadaki gazeteci sayısı kadar haber tanımı bulmak mümkündür. Doğal olarak ülkelerin, toplumda yaşayan insanların yapısına göre haber anlayışının değişeceğini de öngörmek mümkündür.

Kavramın tanımı hakkında, Girgin (2002:6) habere; ‘’İnsanların bilmek istediği her şeydir’’ derken, Tokgöz’e (1994:127) göre ise haber; bir olayın raporudur veya zamana uygun her şeydir.

Bir diğer görüşün sahibi olan Lippmann, haberin gerçeğin aynası olmadığını, okuyucu-ya ulaşmadan önce pek çok müdahaleye maruz kaldığını söylemiştir. Burada haberin okuyu-cuya ulaşmadan önce muhabir veya yayın organının müdahalesi yani belki de yeniden kurgu-lanması söz konusudur. Ancak haberin daha geniş ve kapsamlı tanımı niteliğinde olan genel geçer birkaç yaklaşıma göre şunlar söylenebilir: ‘’Çoğulcu yaklaşım içerisinde gerçekleştiri-len çalışmalar ağırlıklı olarak haberlerdeki yanlılığı sergilemeyi amaçlamış, aynı yaklaşım içerisinde yer alan Fenomenolojist yaklaşımcılar ise habere inşa edilmiş bir gerçeklik olarak bakmış ve bu gerçekliğin inşa sürecinde haber kaynaklarıyla ilişkilerin belirleyiciliğine vurgu yapmıştır. Haber üretim sürecine eleştirel yaklaşan Ekonomi- Politik görüş ise, haberin üre-tim sürecini açıklayabilmek için haberi üreten kurumun ekonomik yapısına ve toplumda var olan kapitalist sınıfla ilişkilerine bakmak gerektiğini savunmuştur. Kültürel Çalışmalar yakla-şımı da eleştirel bir bakış açısıyla haber metinleri üzerine yoğunlaşmış ve egemen söylemin metinlerde nasıl kurulduğunu, farklı egemen grupların haber söyleminde sürdürdükleri ege-menlik mücadelesini ortaya çıkarmıştır. Yaklaşımcıların üzerinde birleştikleri konu haberin de bir söylem olduğu ve toplumdaki güç/iktidar gruplarının söylemlerinden bağımsız olamayaca-ğıdır.’’ (Şeker, Şeker, 2009:517)

Kavramın kısa bir tanımından sonra, önemi hakkında Van Dijk’in (1991: 110; Akt: Balcı, 2013:17) şu cümleleri haber kavramı hakkında daha bilgi verici olacaktır. Ona göre; 'Dünya hakkında toplumsal ve siyasal bilgi ve inançlarımızın çoğu her geçen gün okuyup gördüğümüz düzinelerce haber metinleri tarafından oluşturulmaktadır. Günlük konuşmayı saymazsak basında ve televizyondaki haberler kadar sık takip edilen ve bu kadar çok insan tarafından iştirak edilen başka bir söylemsel işlem bulunmamaktadır.''

Dursun’a göre (2005:70) ise Liberal çoğulcu yaklaşımda haber; tıpkı bir ‘’ayna’’ ele alınırken eleştirel yaklaşımda bu görüşe kuşkulu bakıldığı ve haberin ‘belirli sınıfsal çıkarları yansıtması nedeniyle’ nesnel ve tarafsız olamayacağı vurgulanır. Yine bu anlamda Liberal

(18)

çoğulcu yaklaşıma göre haber ve habercilik yapanların masum olarak gösterilmesine karşın; eleştirel yaklaşım tarzı habercinin yaptığı işin medya patronunun kişisel ve patronun ait oldu-ğu, sınıfın yani sermayedarların sınıfsal çıkarlarını sürdürecek ölçüde var olan gerçekliği ‘çarpıtmak’ olduğunu öne sürmektedir.

1.2. Gazete ve Gazetecilik Kavramı

Gazeteler, Kitle İletişim Araçları (KİA) içinde şüphesiz önemli bir yere sahiptir.3 Ça-lışmanın da temel argümanı olan gazete ve gazetecilik kavramlarına kısa da olsa değinmek faydalı olacaktır. Yukarıdaki başlıkta, gazete ile bire bir ilişkisi bulunan haber ve haber kav-ramının işlevi konusu üzerinde duruldu. Bu başlıkta ise haberlerin, okuyuculara taşıyıcısı ko-numundaki öğelerden biri olan gazete ve gazetecilik kavramları ile önemi ve seçmen üzerin-deki etkisi hakkında kısa bilgi verilecek.

Basın çalışanlarından haber üretme işiyle ilgilenen kimse olarak da ifade edilebilen gazeteci; gazete, yayımlayan, basında devamlı olarak yazı yazmayı, haber toplamayıp verme-yi ya da yazı işlerinde çalışmayı iş edinen kimsedir. Gazeteci esas işi habercilik olan kişidir. Gazeteciliğin haber malzemesi sayılan bilgilerin toplanması, yazılması düzenlenmesi ve dağı-tılmasını içeren bir işlem olduğu tanımından yola çıkarak, gazeteciyi’’ Erişmek istediği kitle için en önemli diye nitelendirdiği bilgileri toplayarak, haber haline getiren ve kişileri bilgi alarak düşünmeye sevk eden meslek mensubu’’ olarak tanımlamak mümkündür. (Yüksel ve Gürcan, 2005:40) Daha önce de belirtildiği gibi bilgiyi/haberi insanlara ulaştıran öğelerden biri olan gazete; politika, ekonomi, kültür ve daha başka konularda haber ve bilgi vermek için yorumlu ya da yorumsuz olarak, her gün ya da haftanın belirli günlerinde düzenli olarak çıka-rılan basılı yayın organlarıdır. Bazı yazar ve gazeteciler, gazeteyi kendilerine özgü biçimde tanımlamışlardır. Örneğin, usta gazeteci Nezih Demirkent gazeteyi, insan davranış ve düşün-celerini doğrudan yansıtan kitle iletişim aracı olarak tanımlamış. Yine usta gazeteci ve şair kişiliği bulunan Şevket Evliyagil’e göre gazete, insan adına konuşan güçlü ve etkili bir sestir. Son olarak, Ahmet Emin Yalman ise gazeteyi; ‘’Günlük olaylara ilişkin haberleri, bunlara ilişkin yorumları kapsayan, bir haftayı aşmayan aralarla, çokça basılan ve belirli bir eder karşılığında, isteyenlere satılan bir yayım aracıdır.’’ şeklinde tarif etmiştir. (Yüksel ve Gür-can, 2005: 13)

3

Gazeteler, dergiler, radyo ve televizyon ister gazeteciliğin teme işlevi olan haber verme işlevi görsünler, isterse eğitsinler, isterse reklam yapsınlar, kitlelerin bir bakıma gözü kulağı olmak durumundadır. (Tokgöz, 1994:37)

(19)

Kitle iletişim araçlarının faaliyet sürdüğü alanlardan birisi de hiç şüphesiz basındır. Basının bir öğesi olan gazete için denilenlere ek olarak Bektaş, (2009: 99) gazetelerin yakın ve uzak geçmişin ya da günün haber ve olayların verilmesinde, kanaat ve düşüncelerin geniş halk kitlelerine ulaştırılmasında, halkın dikkatini ülkenin ana davaları üzerinde toplamada ve okuyucuların genel kültürlerini arttırmada son derece önemli rol oynadığını ifade etmektedir.

Bunlarla birlikte, afiş ve ona yakınlığı ya da türdeşliği ile yakın sayılabilecek gazetenin etkisi ve önemi hakkında şu bilginin anlatılanlara eklenmesi faydalı olacaktır. Zira Topuz, (1997:102) televizyonun çok vurucu ve etkileyici olmasına karşılık, açık hava reklam aracı ola-rak nitelendirilen afişte hem vuruculuk hem de bir ölçüde süreklilik bulunduğunu belirterek, televizyonun belirli bir zamanın kendisine ayrılmasını gerektirirken, afişlerin seçmene kendini zorla kabul ettirdiğini savunur ve hiç beklenmeyen anda, bir otobüs ya da dolmuş beklerken bir afişle karşılaşılmaktadır. Bunun gibi, basında ve seçim çalışmalarında önemli bir yeri olan afişin bu gücünün gazetede de olduğu söylenebilir. Çünkü gazeteler de insanların bulunduğu hemen her ortamda varlıklarını gösterir ve yazılı olan söylemi seslendirirler.

Kalender (2003:31) ise gazetelerin etkisi ve önemi hakkında bilinen bir gerçeği hatır-latarak, gazetelerin de seçmenlerin karar verme süreçlerinde önemli görülen araçlardan bir başkası olduğunu bildirir. Yine ona göre, gazete okuyucularının daha çok bilgi arayan insan-lardan oluşması, onların politikaları öğrenmelerinde ve adayların gündem konuları hakkındaki pozisyonlarını algılamalarında bu araçlardan önemli ölçüde yararlandıklarını ortaya koymak-tadır.

Gazetenin kısa tanımı ve etkisinden sonra işlevi hakkında Özsoy, (2009: 197) gazete-lerin devreye girmesinin liberal demokrasinin gelişmesine katkısının büyük olduğunu vurgu-layarak şu bilgileri paylaşmaktadır:

''Endüstri devrimiyle gazetecilik bir mesleğe dönüşürken iletişim, ulaşım ve gazeteci-likte gerçekleşen devrimlerle, gazete ve gazeteciliğin toplum içinde etkili olmaya başladığını görürüz. 19. yüzyılın ortalarından başlayarak, kitle gazetesinin gelişmesiyle birlikte, gazeteci-likte uygulanan yöntem ve tekniklerle gazete hem içerik hem görsel açıdan zenginleşmiştir. Fikir gazeteciliği4 yanında magazin gazeteciliği yönünde adımlar atılmıştır. Kitle gazeteciliği, temel amacı her tabakadan insanın kamuya dahil edilmesini sağlamak olan katılım sürecini

4 Fikir gazeteciliği, çeşitli ifadelerle tanımlanmış bir kavram olmakla birlikte, genel itibariyle, ciddi içerikli,

okuyucusuna belli düşünsel hedefler doğrultusunda hizmet götüren gazetecilik türü olarak tarif edilmesinin yanı sıra, bazen kanaat gazeteci ya da kaliteli gazete olarak da anlamlandırılmıştır. Bir başka tanıma göre ise yorumun ağırlık kazandığı, gazetenin etkisinin fotoğraflarla değil, kelimelerle anlatıldığı bir çeşit

(20)

gazetecilik-ticari bir müdahaleyle işlev değişimine uğratılmasına dayanan bir gazetecilik türü olarak, ön plana çıkmıştır.'' Denilenleri destekleyecek nitelikte şunlar söylenebilir ki, siyasal partilerdeki zaman içerisinde meydana gelen değişiklik, geçmişte iktidara gelmek için kullandıkları çaba-ların da değişmesinde rol oynamış ve bu süreçte önemli görev üstlenen siyasal propaganda ve reklamcılık çalışmaları da evrim geçirmiştir. Siyasal mesajlarını seçmenlere ulaştırmak iste-yen siyasal partilere partizan gazeteler, gazete ve broşürlerle destek vermiş. Bununla birlikte siyasal partiler de bayrak, rozet, eşarp vs dağıtarak seçmene ulaşma yolları aramışlardır (Tok-göz, 2010: 170).

Öte yandan, gazetenin seçmenlerin karar verme süreçlerinde önemli görülen araçlar-dan biri olduğu vurgusunu tekrarlayan Kalender, (2003:31) gazete okuyucularının daha çok bilgi arayan insanlardan oluşması, onların politikaları öğrenmelerinde ve adayların gündem konuları hakkındaki pozisyonlarını algılamalarında bu araçlardan önemli ölçüde yararlandık-larını ortaya koymaktadır. Ona göre gazeteler, siyasal bilgilenmenin önemli bir kaynağıdır ve gazete okumak, siyasal bilgilenmeyi kolaylaştırır. Çalışmalar göstermiştir ki; gazete okuma siyasal bilgilenmede diğer medyalara, özellikle televizyona, göre daha güvenilir bir yoldur. Televizyon daha çok adaylara ilişkin bilgi sunarken; gazeteler siyasal partiler ve bunlar ara-sındaki farklılıklara yönelik bilgiler vermektedir. Yapılan bazı araştırmalara göre, gazete oku-yucularının siyasi kampanyalar, adaylar ya da siyasi konuların ayrımı noktasında, televizyon izleyicilerinden daha fazla bilgi elde etme ve saklama eğiliminde olduklarını ortaya koymuş-lardır. Yine ona göre, kamusal politikalar hakkında bilgi edinmek amacıyla gazete okuyan insanlar, daha çok siyasal bilgilenmekte ve dolayısıyla daha çok siyasi katılım göstermekte-dirler. Çalışmanın özet kısmında kısaca değinilen ve ''insanların gazeteleri siyasi bilgilenme anlamında bilinçli bir şekilde mi okuyor yoksa kendi düşüncelerine yakın olan gazetelerdeki haberleri okuyarak adeta militanlaşıyorlar mı? şeklindeki sorunun cevabı da Kalender'in ver-diği bu ifadeler çerçevesinde yanıt bulmaktadır.

Gazete ve gazetecilik kavramından sonra gerek ele alınan çalışmada kullanılmasından dolayı gerek, gazeteler için önemli olan ‘manşet’ kavramına da değinmekte fayda olacaktır. Zira çalışmada her bir haberin üst başlığı, başlığı, alt başlığı, spotu ve haber girişi incelenece-ği gibi bu noktalardan daha önemli olan gazete manşetleri üzerinden de haber değerlendirme-leri yapılacak. Okuyucuda merak uyandıran ve haberi okutma özelliğiyle ön plana çıkan ‘manşet’, adeta bir mağazanın vitrinine benzetilebilir. Zira mağazada, en önde sergilenmeye değer görülmüş tüm mallar müşteri çekmenin en etkili yöntemlerindendir. Nitekim, alıcılar ilk olarak bu vitrinlerle fikir sahibi olabilmekte ve oradan alışveriş yapıp yapmamaya karar

(21)

ver-meleri hususunda yönlendirmektedir. Bütün gazetelerin de olmazsa olmazlarından olan man-şetler alıcıların ilgilenmeleri ve onları yönlendirebilmeleri için seçilmiş özel baslıklardan oluşmaktadır. Çoğu zaman yayın organı sahibi ya da gazetenin genel yayın yönetmeni tara-fından özenle seçilen manşetlerle ilgili örnek haberlerin incelenmesi kavramın önemini an-latmaya yeterli olacaktır.

1.3. Haber Değer Etmenleri

Her gün insanları az ya da çok ilgilendiren pek çok olay yaşanır. Aslında haber olma-ya aday bu olayların bir bölümü haber denilen bilgi biçimine dönüştürülerek, kitle iletişim araçları tarafından yayınlanır. Ancak haber yapılan olaylar, hiçbir zaman gerçek dünyadaki olayları nitelik ve niceli bakımından tam olarak yansıtmaz. Her şeyden önce haberler gerçek dünyadaki olayların, belli ölçülere öre seçilmiş bir bölümünü oluşturur. Ayrıca haber yapıl-mak üzere seçilen olaylar, gerçek dünyadaki şekliyle aktarılmaz: özetlenerek, normatif haber yazım kurallarına göre yazılarak, ve gazeteci tarafından dolayımlanarak, yeni bir biçim alır. Diğer bir tanımla, yani genelde kullanıldığı anlamıyla haberler yeniden kurgulanır. Bu özet-leme, haberin dayandığı olayın önemli, ilginç ve anlamlı bölümlerinin öne çıkarılması işlemi-dir. (Şeker, 2003:3) Haber değer etmenleri denilen olay da aslında tam da budur. Öte yandan haber değeri kuramı, haber üretim sürecini açıklayan yaklaşımlardan birisidir. Tokgöz’e (1981: 62) göre, haberin içinde yer alan temel öğeler olan haber değerlerini dikkate alan bu yaklaşım haberi tanımlamaktan çok, haber kavramını açıklama çabasındadır. Yine ona göre bu yaklaşım, Batı’da yaygın olarak kullanılmakta olan insanın ilgisini çekmeye yönelik haber anlayışının değerlendirilmesi ve tartışılmasıdır. Batı dünyasındaki yaygın haber anlayışına göre ve çoğu zaman en geçerli örnek olarak verilen şu; “bir köpek adamı ısırırsa bu haber değildir, bir adam köpeği ısırırsa bu haberdir” şeklindeki görüşün tamamlayıcı unsurudur.

Kızılbay (2002: 181) ise haber değer etmenleri konusunda haber değer etmenleri fak-törünün her gün dünyada yaşanan milyonlarca olayın hangisinin haber olacağının, hangisinin olamayacağının belirlenmesi aşamasında devreye gireceğinin belirterek şunları aktarır:'' Ola-yın haber olarak değer kazanıp kazanmayacağının belirlenmesinde bazı mesleki kuralların yanında medya kurulusunun yapısı, siyasi ve ticari dengelerin de önem kazanmaya başladığı gözlemlenmektedir. Haberciliğin ilk yılarında gazete sayısının artmasından ve telefon, telgraf kullanımı ile birlikte bu gazetelere yönelik bilgi akısının hız kazanmasından ötürü, haber ko-nularını seçim aşamasında bir takım mesleki kurallara gereksinim duyulmuştur. Bu gereksi-nimle birlikte ortaya ‘haber değerliliği’ çıkmıştır.''

(22)

Öte yandan haber olmaya aday her bir olayın başta muhabir ve medya organı sahibi başta olmak üzere, medya alıcısı ve muhataplarını ilgilendiren, onları heyecanlandıran ve hay-rete düşüren, çatışma ve anlaşmazlık yüklü haberlerin daha el üstünde tutulduğu anlaşılmak-tadır. Bu düşüncedeki görüşü destekleyecek şekilde, Bourdieu şu ilginç tespiti yapar. Ona göre, gazeteciler, genellikle sıra dışı olaylarla ilgilenirler. Olaylar yeterince sıra dışı değilse, onlar tarafından yeniden kurgulanarak trajik ve dramatik yanları ortaya çıkarılır. Yine onun ifadesiyle, gazetecilerin özel gözlükleri vardır ve olaylara o gözlüklerle bakarlar ve görmek istediklerini görürler ve bunları ayırarak, sansasyon ve gösteri niteliği taşıyanları yeniden kur-gulayarak haberleştirirler. Örneğin varoşlardaki ayaklanmalar ilgi çeker. Sıra dışı sözcükler kullanarak ilgi çekmeye çalışılır. Örneğin, İslam, İslami terör, fundamentalizm vb. böylece neden olabilecekleri yıkımları düşünmezler ve neden oldukları yıkım olursa bu da onların çok işine yarar. Medya, sıradan ve sıra dışı bir şekilde kullanılması sıradan olayların yeniden kur-gulanarak sıra dışı bir şekilde temsil edilmesi, kazalar, yabancı düşmanlığı, korku ve nefret gibi duyguların ayaklandırılmasına ya da alevlendirilmesine neden olabilmektedir. (http://www.sosyalhizmetuzmani.org)

Hangi haberin niçin kullanıldığı veyahut bir olayın haber olması serüveninde nelerin etkili olduğu şeklindeki sorunun cevabı, okuyucu üzerinde bıraktığı etki ile ölçülmektedir. Bu noktadan hareketle Lippmann’a göre haber değeri, çeşitli olayların, varlığına ve birleşimine göre basın tarafından yayınlanmaya değer görülmesidir. Lippmann, tasarısını haber değerleri-ni belirleyen somut örneklerle geliştirmiştir. Buna göre, bir olayın haber değerine sahip ola-bilmesi için alışılmışın dışında ( sürpriz, sansasyonel ) olması, tasarlanması, süreyle sınırlan-dırılması, yapısının basit ve bir mantığa sahip olması, olaya etkili veya ünlü kişilerin (kurum-sal etki, seçkinlerle ilgili olması) katılımı ve olay yerinin okura / dinleyiciye yakın olması gerekmektedir. Lippmann’a göre bir olay, yukarıda belirtilen faktörlerden ne kadar fazlasına sahipse, haber değeri o kadar yüksektir ve basında yer alma olasılığı artmaktadır. (Lippman, 1966;Akt: Alver, 2003:204)

Haber değer etmenleri konusunda hatırlatılmasında fayda olacak bir nokta ise ilgi çe-kiciliğinin daha fazla olması noktasından hareketle içeriğinde‘’olumsuzluk’’ öğesi bulunduran haberlerin daha fazla takip ediliyor olmasıdır. Öyle ki haber değer etmenlerinin içerisinde ‘kötü haber iyi haberdir’ anlayışının genel olarak benimsendiği ve özellikle olumsuz içeriğe sahip olan haberlerin kitlelerin ilgisini daha çok çektiği genelin kabul ettiği bir görüştür. Ha-ber yapıcılar ve basın yayın organları, özellikle duygusal ve sürekliliği olan yaşam öykülerini korku, tehdit ve şiddet içeren olayları özellikle izleyicilerle buluşturmaktadır. Bunun yanı sıra

(23)

doğal afetler, trafik kazaları ve salgın hastalıklar gibi olumsuz yönü ağır basan olaylar, cina-yetler ve benzeri konuları içeren temelde olumsuz ancak aynı zamanda yeni ve beklenmedik olan olaylar medya aracılığı ile dramatik hale getirilerek, muhataplarına aktarılır. Böylece izleyici ya da okuyucu ile haber aktörleri arasında bir bağ kurulması yoluyla medya istediği etkiyi bırakmaya çalışır.

1.3.1. Haberde Zamanlılık

Haber değer etmenleri konusundaki her bir başlığın elbette önemi fazladır. Ancak özellikle de günümüz teknolojisi düşünüldüğünde, yani eskinin çabuk bayatladığı bir çağda, haberdeki ‘’zaman’’ kavramı daha da önemli hale gelmektedir. Haberdeki ‘’Zaman’’ olgusu-nu, ayrıca haberin içinde olmazsa olmaz olan şartlarından 5 N 1 K5 içinde de yer aldığının hatırlanması gerekir. Haberi anında vermek, değişimleri aktarmak ya da bilinmeyeni ortaya çıkarmak, her zaman bir adım önde olmak, haber kaynağının tercih edilme nedenleri arasın-dadır. Dünya gündeminde çok önemli olan gelişme ve olayları anında izleyiciye ulaştıran mu-habirler, adeta o haberin sahibi sayılmakta ve o haberle özdeşleşmektedir.

Yüksel ve Gürcan (2005: 58) haberde zamanlılık hakkında, bir olayın haber olarak ele alınmasında bazı özelliklere sahip olması gerektiğini savunur. Aynı şekilde onlara göre, ha-berciliğin dayandığı temel ilkelerin ne olduğunu gösteren bu haber değer etmenlerinden biri olan zamanlılık, haberdeki ‘’ne zaman’’ sorusunun karşılığıdır. Yenilik, anilik ve geçerlilik haberdeki değer etmenlerinden olan zamanlılığın öğelerindendir. Yine verilen örneğe göre, Mısır piramitlerinin ne kadar eski olmasına rağmen onlarla ilgili bir gerçeğin bugün gün yü-züne çıkarılması bir yeniliktir.

1.3.2. Haberde Önemlilik

Bir haberin önemli sayılabilmesi için belki de baz alınan nokta, bir anda birçok kişiyi ilgilendirmesi ve onları alakadar etmesidir. Bu alakadarlık, suya atılmış taş örneğinde olduğu gibi, kapsama alanına aldığı herkese ulaşır ve onları etkiler. Haberin önemliliği, izler kitlenin içerisindeki önemli sayıda kişinin habere konu olan olaydan veya ortaya çıkaracağı sonuçlar-dan dolaylı ya da dolaysız olarak etkilenmesi, olarak da değerlendirilebilir. Bu düşünceye paralel olarak Tokgöz, (1981:66-67) önemli kişiler, sayılar, garip olaylar ve zıtlıklar haberi önemli yapan etkenlerin başında gelmektedir ve bu noktalar,haberleri okuyan insanların bu yönde meraklandırmaktadır. Örneğin genel ve yerel seçimler, çeşitli zamanlarda kimi bölge

5

(24)

ve illerde olan depremler, toplu protesto olayları, büyük trafik kazaları, çoğu kişiyi ilgilendi-ren mitingler, habere önemlilik kazandırmaktadır. Bu örneklerde ortak paydalarda, genel bir heyecan ve merak, korku, hüzün, sevinç halleri yer almaktadır.

Denilenlerin paralelindeki bir görüş olarak Girgin’e göre, (2002: 87) bir eylem ya da söylemin ya da her ikisinin etkisinin yoğunluğu ve genişliği, yani konuyla ilgilenen hedef kitlelerin sayısal çokluğu, önemliliğin başlıca göstergesidir.

1.3.3. Haberde Yakınlık

Haber değer etmenleri içinde yer alan ve haberin önemini derecelendiren konulardan birisi de haberdeki yakınlıktır. Burada yakınlık derken hem fiziki anlamdaki yakınlık hem de duygusal ya da manevi olarak tabir edilen yakınlıktan söz edilebilir. Yukarıda verilen taşın suyun içine atılması örneği ile, bir haberin insanlarda bıraktığı etkinin ölçümü yapılabilir. Zira kimi zaman ilginç ve önemli olmasa da bize yakın olan bir haber ve olay bizim için daha önemlidir. Haberin ‘’nerede’’ meydana geldiği ile ilişkili olan yakınlık öğesi, insanların doğa-larından kaynaklanan bir özellikle ilgilidir. Dolayısıyla insanlar doğaları gereği, yakın çevre-lerinde olan olaylarla ilgilenir ve bunlara karşı merak duyarlar. Öbür yandan insanlar, doğaları gereği yakın çevresinde olup biten olayları öğrenmek arzusundadırlar. Buna göre, gerçeklesen bir olay bize ne kadar yakın cereyan ediyorsa bu olayın haber değeri bizim açımızdan o kadar büyüktür. Dolayısıyla yakınlık dar anlamıyla coğrafi etmeni ifade eder. Bununla birlikte haber değeri olarak yakınlık ölçütünün yalnızca coğrafi değil duygusal bir boyutu da bulunmaktadır. Buna göre ise örneğin yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız coğrafi olarak bize uzak olsalar da, onların başına gelen olaylar bizi duygusal açıdan etkilediğinden dolayı yine biçim için haber değeri taşır.

Tokgöz, (1981:65) haberde yakınlığın, zamanlılık gibi haberin niteliğini kazanmasına özen gösteren bir haber değeri olduğunu belirtir. Ona göre haberde zamanlılık ve önemlilik etmenleri, haber için olmazsa olmaz şartlardandır ve ‘’Ne zaman’’ sorusu zamanlılık ilkesini gösterirken, "nerede" sorusu da yakınlık ilkesine işaret eder .

1.3.4. İnsanın İlgisini Çekme

Haber değer etmenleri içinde üzerinde en çok konuşulabilecek ya da kesin bir sınır çizileme-yen başlık, ‘’haberde ilginçlik’’ konusudur. Çünkü insanların değişik değer yargıları ve dü-şünce biçimleri ile ayrı zevkleri hesap edildiğinde, belirtilmek istenen konu daha da anlaşılır olacaktır. Öte yandan haberde ilginçliğin olması yönünde, her İletişim Fakültesi ya da sosyal bilimler okumuş öğrenciye, verilen bir örnek vardır ve neredeyse bir kanun haline gelmiştir.

(25)

O da bir köpeğin insanı değil de insanın köpeği ısırmasının ilginç bir haber olduğu örneğidir. Elit ve seçkinci gazetecilik düşüncesinden halka dönük gazetecilik anlayışına ve kitle gazete-sine geçişle benimsenen insanın ilgisini çekme görüşünün benimsenmesi sonucu gazetecilikte olayın ilginç olması, önemli olması ve sansasyonel bir özellik taşıması gibi noktalar ön plana çıkmaya başlamıştır.

Yukarıda belirtilen düşünceyi destekleyecek nitelikte, Çaplı’nın (2002: 84-85) şu dü-şüncelerine yer verilebilir. Zira ona göre, izleyicinin ilgi alanlarının ne olduğu, kimler dan nasıl ortaya konulacağı belirsizlik içerisindedir. Bu alanlar, televizyon kanalları tarafın-dan mı belirleneceği yoksa izleyiciden gelen istekler doğrultusunda mı şekilleneceği, tartışma konusu olmuştur. Birincisinde medya, doğrudan bir seçici rolüne bürünmektedir. İkincisinin belirlenmesinde ise göz önüne alınan reyting ve baskı sayısı gibi unsurlar da izleyicinin etkin-liği sadece gösterilen içinden seçim yapmaktadır. Her iki durumda da medya eleştirilerin he-def noktasındadır. Çünkü medya ve izleyici arasında birincil bir ilişki bulunmamaktadır. Yine ona göre medyaya yüklenen bu görev pek de kolay değildir. Toplumsal ve teknolojik gelişme-lerden dolayı izleyicinin ilgi alanı sürekli değişiklik gösterebilmektedir. Bu bağlamda kişilerin ilgi alanlarını belirli bir çerçevede sınırlayan ve bu yönde bir yayın politikası izleyen medya, hem kendisini hem de izleyicisini durağanlaştırır.

1.4. HABER ve GERÇEKLİK

Haberde gerçekliğin kitle iletişim araçlarında olduğu şekliyle yansıtıldığı ya da bir di-ğer ifadeyle kitle iletişim araçlarının gerçeğin aynası olduğu inancı defalarca ve çoğu kişi ta-rafından tartışıldı, sorgulandı ve her seferinde, deyim yerindeyse yerle bir edildi. Öyle ki, ku-ramsal katkılarıyla bu inanca kaynaklık eden ana akım düşünürleri bile gerçeklik ve iletişimin içeriği arasında olabileceğini varsaydıkları özdeşliği savunamaz hale geldiler. Yüksel ve Gür-can (2005:64) haber nitelikleri arasında önemli unsurlardan biri olan gerçeklikte amacın, mu-habirin haberde gerçeği ortaya çıkarmak olduğunu belirterek, şunları aktarır: ''Haberin ger-çekliğe uygunluğunun anlamı, görünürde gerçekliğin kabulü ile başlar. Habercinin görevi olayları araştırıp maddi gerçeği bulup çıkartmak değil, görünürdeki gerçekliğe uygun olması haber üretmesidir. Basın hukuku literatüründe de tanımlandığı gibi haber verme hakkının gerçek unsuru haberci tarafından olayın kamuoyuna o günkü duruma ve iddialara uygun ola-rak duyurulması anlamına gelmektedir. Bu durumda görünürde gerçekliğe uygun haber, ger-çek haber sayılmaktadır. Haber yazım tekniğinin ve haberciliğin temel ilke ve kurallara uy-gun yazılmış, haber kaynağı gerçek olan ve görünür gerçekliği tanımlayan haberler gerçeğe uygun haberlerdir.’’

(26)

Daha önce başka konular aktarılırken ifade edildiği gibi, yaşanmış gerçeklerin yeniden üretilmesi olarak tanımlanan haber ile gerçeklik kavramları arasındaki ilişkinin durumu, konu ile ilgilenen birçok kişi tarafından farklı yorumlandı. Öyle ki haber değerini ilk olarak ‘Ka-muoyu’ adlı kitabında ortaya koyan Walter Lippman, haber ile gerçek arasındaki ilişkiyi ince-leyerek bunların aynı olmadıklarını, ayırt edilmeleri gerektiğini ileri sürer. Lippman’a göre haberin işlevi herhangi bir olayı göstermek, gerçeğin işlevi ise, gizli kalmış bilgileri günışığı-na çıkarmak, bağlantılar kurmak ve bireyleri harekete geçirecek gerçekliğin sınırlarını çiz-mektir. (Parsa, 1993: 35) İngiliz Kültürel Çalışmalar geleneğinin temsilcisi Hall’a (1999: 88) göre ise medyada temsil edilen gerçeklik basitçe verili bir olgular dizisi olarak görülemez. Gerçek, gerçekliğin belirli bir tarzda kurulmasıdır. Gerçeklik tanımları, tüm bir dilsel pratikler yoluyla desteklenip üretilmektedir ve bu dilsel pratikler aracılığıyla ‘gerçek’in seçilmiş tanım-ları temsil edilmektedir. Mesaj şimdi aşikar ‘mesajı’ bazında değil, ideolojik yapılanışı bazın-da analiz edilmek zorunbazın-dadır.

Tuchman, ise haberin kendisini toplumsal gerçekliği inşa eden bir bilgi türü olarak ele alır. Yine ona göre haber, habercilerin eylemleri ve faaliyetleri ile hangi olgunun seçileceğin-den, neyin, nasıl bilinmesi gerektiğine kadar bir belirlenme üzerine yapılanmış bir enformas-yon türüdür. Bu yapılanmış bilgi türü insanlar tarafından doğal bir tavırla algılanmakta ve insanlarda haberin günlük yaşama ait bir bilgi olduğu izlenimi uyandırmaktadır (Dursun, 2004: 41-43). Buna göre, günlük yaşama ilişkin birçok bilgiyi edindiğimiz toplumsal liği adeta yeniden kurgulayan, bilgi türü olarak görülen haberler, bireylerin toplumsal gerçek-liği algılama düzeyini yakından etkilemektedir.

Öte yandan Lippman, (1949:358; Akt: Tokgöz, 1981:53) haber ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi şu sözlerle belirtmektedir: ‘’Haber ile gerçek aynı değildir. Haberin işlevi bir olayı iletmek, gerçeğin işlevi ise, saklı kalmış olguları gün ışığına çıkararak, birbirleri arasındaki bağıntıyı kurarak, insanoğlunun iletişimine olanak tanımak için, gerçeğin resmini yapabil-mektir. Habere olan farklı yaklaşımlardan olan Liberal çoğulcu yaklaşım ise haber ve haberin meydana gelişini özgür-serbest haber akışı olarak değerlendirir. Diğeryandan Ortodoks Mark-sizm, yanlı-önyargılı haber akışı tarzında ele alırken, eleştirel yaklaşıma göre ise haberde ger-çeklik yeniden üretilip, kurgulanır. Kültürel yaklaşımı benimseyenler ve medyanın ekonomi politiğine vurgu yapanlar, farklı yaklaşımları benimsemekle beraber, haberi bir ideoloji olarak görür ve haber yapımını resmi kaynakların söylemlerini yeniden üretildiği bir uğraş alanı ola-rak değerlendirir (İnal, 1994: 159).

(27)

1.5. HABERDE NESNELLİK VE TARAFSIZLIK

Haberde nesnellik ve tarafsızlık konusu, haberde son derece önemli ilkelerdendir. Öyle ki bu konuda birçok tez ve kitabın da yazıldığı hatırlandığında konunun ne kadar üzerinde düşünülmesi gerekli bir öneme sahip olduğu ortaya çıkacaktır. Zaten ele alınan çalışmanın temel çıkış noktasından biri de 2011 Genel Seçimleri öncesinde, ulusal yayım yapan gazetele-rin siyasi parti ve liderlere yaklaşımlarının yansız ve tarafsız olamadığını örneklerle vermek-tir. Her ne kadar bu uğurda tartışmalar ve uzlaşmazlıklar olsa dahi haberin gerçeğe uygun olması gerekir. Olayın, durumun, kişilerin aktardıklarının çerçevesini ortaya koymalıdır ve bu açıdan nesnellik, gerçeğin doğru yazılması ve aktarılan olay dokusunun bozulmamış olması önem arz etmektedir. Haberin nesnelliği, gerçek durumun ortaya çıkması halinde, o gerçekli-ğin gerçek ve dürüst bir şekilde kamuoyuna verilmesini gerektirir.

Medyanın üstlendiği ideolojik görev, kendi ideolojisini kabul ettirme amacı doğrultu-sunda toplumsal gerçekliği çarpıtarak yansıtmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla medyanın toplumun aynası olduğu yönündeki görüş, Naci Bostancı tarafından da eleştirilmektedir. Bos-tancı’ya göre toplumda bir ayna görevi görmesi gereken medya, gerçekleri ideolojisi doğrul-tusunda yansıtmakta ve ideolojisine taraf toplama amacını taşımaktadır (Bostancı, 1998:140). Haber ve nesnellik konusuna ilişkin olarak başkan bir görüşe göre haber, doğru ve gerçeğe en yakın bilgi demektir. O halde bir haberden beklenen, yansız ve tarafsız ol. Fakat pek çok olayda doğrunun ya da gerçeğe en yakın olanın aktarılması pek mümkün olmamakta-dır. Haberin nesnel olamayacağı vurgusunu öne çıkaran, Marksist eleştirel yaklaşımlara göre; medyada yayımlanmak amacıyla seçilen bir haberin türü, dili, üslubu, söylemi, formatı ve takdim biçimi hiçbir rastlantıya yer vermeyecek bir şekilde medya uzmanlarınca titizlikle be-lirlenmektedir ve aynı zamanda haber içeriğindeki her kavram, deyim ve ifade gazetecilerin bilinçaltında yatan ideolojik çerçevelerine ve sınıflandırma kalıplarına dayanmaktadır (Toruk, 2008: 183-184).

Aslında toplumun, hem kitle iletişim araçlarının bir işlevi olması hasebiyle hem de iz-leyicinin normal şartlarda haberciden beklediği de nesnel bir habercilikten yani olayların ta-nımlanmasından öte, olayların toplumsal önemini açıklaması ve olayları yorumlamasıdır. Hat-ta bu beklenti içindeki çoğu izleyici, kendi hayat görüşüne uygun yorumlar yapan yayın or-ganlarını tercih eder. Bu durum izleyici beklentileri ile şekillenen yayıncı kuruluşlarda çalışan gazetecinin de nesnellik sergilemesini zorlaştırmaktadır. Çalışmada bu denileni doğrular nite-likte birçok haber örneği bulmak mümkündür. Yani yayın kuruluşları kendi okur düşüncesine göre habercilik yaptığı gibi, okur da düşünce olarak bağlı olduğu yayın organından haberleri

(28)

takip eder. Yine bu denilenlerden elde edilen görüşe göre, haberin objektifliği ya da nesnelliği kavramı, haberin yansızlığını ifade eder. Eleştirel kuramcılar haberin ve habercinin objektif olamayacağını ileri sürerken, popüler-çağdaş yaklaşımı savunanlar, haberlerin objektif olması gerektiğini ileri sürer ve evrensel boyutta objektifliğe ulaşabilme veyahut yaklaşabilmenin yollarını ve kurallarını tanımlamaya çalışırlar. Bu bağlamda şu nokta belirtilmelidir ki çalış-manın varsayımlarında verilen örnek haberlerden de anlaşılacağı üzere, habercilikte objektif-liğin bulunması mümkün olmamaktadır. Aynı şekilde, AK Parti ve CHP örneğinde incelenen çalışmada, belirtilen parti liderlerinin birbirleri için sürekli eleştiri malzemesi olarak kullan-dıkları ‘’Yandaş medya’’ tabiri de bu iddiayı destekler niteliktedir.

1.6. HABER ÜRETİM SÜRECİ

Kitle iletişim araçlarından olan radyolarda, gazetelerde, televizyon ve internette, oku-nan, takip edilen ve izlenen haberlerin bir üretim süreci vardır. Haberi oluşturan konu ya da olaylar hakkında verilerin toplanması, bu olaylar arasında seçim yapılması, seçilen olayların kurgusal çerçevede islenmesi ve izleyici ya da okuyucuya sunulması haber üretim sürecini oluşturan aşamaları meydana getirmektedir. Şeker’e (2003:16) göre haberciler, muhabirler ve bunu meslek olarak yapan gazeteciler gün boyunca binlerce olayla karşılaşır. Muhabir, haber olmaya aday bu olayların bazılarını haber yapmak üzere seçerken, bazılarını da çöpe atmak durumunda kalır. Yine bunun gibi muhabir ve haber ajanslarından gelen binlerce haberi ele alan editör veya yayıncının bu seçimi haber üretim süreçlerinden sadece birisidir. Bu denilen-ler noktasında haberin oluşturulmasında muhabir ya da editörün işini kolaylaştıran unsurlar ise olayın ilginç olması, olumsuzluk öğeleri taşıması, birden fazla kişiyi ilgilendirmesi veya-hut önemli bir kişi ile ilgili olması şeklinde sayılabilir.

Öte yandan haber üretim süreci, Herman ve Chomsky, (1999: 22) tarafından bir eleme yani seçme süreci olarak ele alınır. Söz konusu düşünceye göre, henüz işlenmemiş haber mal-zemeleri yani adeta haber adayı olarak ifade edilebilen olay ve olgular, damıtılmış kısım elde edilinceye kadar birtakım süzgeçlerden geçmek zorundadır. Bu süzgeçler söylemin ve yoru-mun ilkelerini belirler, neyin öncelikli haber olabileceğini tanımlar ve propaganda kampanya-larına dönüşen sürecin temelini ve işleyişini açıklar. Burada ifade edilmeye çalışılan nokta ele alınan çalışmanın hem temel varsayımlarında var hem de verilen örneklerde karşımıza çıka-caktır. Yani çalışmadaki gazetelerde yer alan kimi haberler aynı konuyu işlemelerine rağmen, bir parti ve liderini önemseyerek verirken, diğerlerini de küçümser bir söylemle sayfalarına taşımaktadır. Konuya tekrar dönersek eğer, haber kaynağından ya da gittiği olay yerinden bilgileri alıp, haber yazma kuralları ve teknikleri göz önünde bulundurarak haberi yazan ve kurgulayan muhabirin yaptığı aslında, haber üretim sürecinin ta kendisidir.

(29)

Haber üretim sürecinin nasıl olduğu ve neleri kapsadığı konularında, belirli faktörler rol oynamaktadır. Dursun, (2003: 71) söz konusu bu faktörlerin neler olduğu hakkında şunları belirtir. Ona göre haber yapımı sürecinde içinde muhabirlerin yer aldıkları kurumun politika-larına ve önceliklerine yönelik iş görme pratikleri içinde olmaları, yine muhabirlerin haber konusuna kendi değer yargıları ve dünya görüşünün getirdiği bakış açısı ve çerçevelendirme biçimi içinde bakmaları ile gazeteciliğin kapitalist bir ekonomik sistemde süregidiyor olması-nın dayattığı önceliklerin varlığı, şeklindeki faktörler üzerinde durmaktadır.

Öte yandan, Liberal çoğulcu yaklaşım içerisinde haber üretimi araştırmaları genellikle pozitivist bir yaklaşımla ele alınmış ve medya haberlerinde yanlılığı göstermek amacıyla ya-pılmıştır. Yaklaşıma göre profesyonel gazeteci, sahip olduğu meslek ilkeleri doğrultusunda olayları takip eder ve nesnel bir yaklaşımla haberini oluşturur. Yine yaklaşıma göre muhabir-ler içinde nesnellik ilkesine uymayan gazetecimuhabir-ler vardır ancak bunlar istisna olarak kabul edi-lir. (Cohen ve Young, 1981: 17; Akt: Şeker, 2009: 518) Haberi ele alırken süreci açıklamaya yönelik pek çok model bulunmaktadır. Aşağıdaki başlıklarda bu modellerden bazıları kısaca anlatılacaktır.

1.6.1. Basamak Modeli

Haber üretim süreci noktasında ele alınan basamak modelinde haber üretim süreci, birbirini çevreleyen merkezi odak noktalı beş dairede tanımlanmış düzeylerde yer alan etmen-lerce belirlenir. Bunlar sırasıyla, bireysel düzey, medya rutinleri düzeyi, kurumsal düzey, medya dışı düzey ve ideolojik düzey olarak belirtilmektedir. Buna göre, bireysel düzeyde ha-ber üretim sürecini, medya çalışanlarının kişisel özellikleri, eğitim düzeyleri, kişisel tutum ve inançları, mesleki rol anlayışları, ahlak anlayışları ve deneyimleri gibi bireysel etmenler etki-lemektedir. Medya rutinleri düzeyinde haber üretim sürecini etkileyen unsurlar medyanın özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Yayın aralığı, sürenin kısıtlılığı, haber yazım kuralları, haber değeri ölçütleri, nesnellik, tarafsızlık gibi mesleki ilkeler haber üretim süreci üzerinde etkili olmaktadır. Kurumsal düzeyde, kurumun hiyerarşik ve bürokratik yapısı, medya kuru-luşlarının çıkar ve amaçları, örgütlenme biçimleri gibi pek çok etmen de haber üretim sürecini etkileyen faktörlerdendir. Dördüncü daire olan medya dışı düzeyde ise haber üretimi süreci, haber kaynakları, ilan ve reklam veren kuruluşlar, iktidarca yapılan yönetimsel düzenlemeler, sektörel etmenler, teknolojik gelişmeler ve baskı ve çıkar grupları gibi etmenlerce belirlen-mekte ve yapılanmaktadır. Diğer dört daireyi kapsayan ideolojik düzeyde ise daha alt düzey-lerdeki süreçlerin ideoloji ile bağlantılı olarak egemen iktidar odakları yararına çalışmaları kastedilmektedir. Haber üretim süreci, çağdaş demokratik toplumlarda kapitalist ekonomik sistemin ve liberal demokrasinin temelini oluşturan değerlerce belirlenir (Çebi, 2002: 29-30).

(30)

Haber üretim sürecinde, gazete ve televizyon sahipleri tarafından belirlenen ve genel-de ‘’yayın politikası’’ ismiyle zikredilen kavram üzeringenel-de genel-de durmakta fayda olacaktır. Buna göre gazete veya medya organı sahipleri, belirlenen bu yayın politikasına paralel bir görüş ve ideolojideki çalışanlarla çoğu zaman habercilik mesleğini sürdürmektedir. Bu kapsamda, İnal’ın şu ifadelerine yer verilmelidir. Ona göre, haberler, gazetecinin içinde çalıştığı kuru-mun istek ve düşüncelerine göre seçilmektedir. Medya organları yeni muhabir veyahut gaze-teci alırken, kendi görüşleri doğrultusunda olan kişileri seçer ve bu kişiler bir süre sonra ku-rumun bu politikalarına uyum sağlamaktadırlar (İnal, 1994: 162).

1.6.2. Seçme Modeli

Haber üretim süreçlerinden biri olan seçme modeli ele alındığında, muhabir ya da ga-zeteci tarafından alıcılara aktarılacak pek çok olay yaşanmaktadır. Fakat, kitle iletişim araçla-rının yapısal özellikleri nedeniyle bunların hepsi izleyici ve okuyucuyla buluşturulmamakta-dır. Bu nedenle, alıcılara aktarılan haberler öncelikle bir seçime tabi tutulmaktabuluşturulmamakta-dır. Seçme modelinde haber, neden-sonuç ilişkisi bağlamında değerlendirilmektedir. Bir başka deyişle, haber konusu yapılacak olaylar “neden”; haber seçimleri kararları aracı değişkenler, yayımla-nan haberler de “sonuç” olarak görülmektedir. Haber seçimi etkinliğinin büyük ölçüde uzlaş-maya dayalı olduğunu belirten Kepplinger, belirli bir olayın habere konu edilmesinin, olayın var oluşuyla dikkat çekilmesiyle değil, tersine yalnızca bu haberin yayımlanmasını gerekli kılan, yürürlükteki uzlaşmaların geçerliliğinin önemle altının çizilmesiyle meşruiyet kazana-bileceğini ileri sürmektedir. Ona göre, bir olayın haber öyküsüne dönüştürülmesini gerektire-cek kadar önemli olduğu iddiası, bu olayın neden o kadar önemli olarak algılandığı sorununu örten yapay bir açıklamadır (Çebi, 2002:38;) Diğer yandan seçme modeli ile ilgili anlatılanlar bağlamında eşik bekçiliği konusunun hatırlanmasında fayda olacaktır. Zira seçme modelinin uygulandığı noktalardan biri eşik bekçiliğidir. Hangi haberin, nasıl ve neye göre yayınlanaca-ğının bir çeşit süzgeci olan eşik bekçiliği, bağlı olunan medya organının yayın politikası, ideolojisi ve genel dünya görüşü eleklerinden geçirilerek muhatabına ulaştırılması sürecini kapsamaktadır. Yine bu düşünce doğrultusunda, ‘Seçme Modeli’ yaklaşımına göre, haber seçiminin birtakım belli kriterler ışığında ele alındığı söylenebilir. Bu düşünceyi destekleme adına, Türkiye’de yayınlanan 4 gazete üzerinde yapılan bir çalışmaya göre, haberin, haber üretimi pratiği içinde, haber kaynaklarının ve örgütsel kontrolün etkisiyle şekillenen bir söy-lem olduğu belirlenmiştir.

(31)

1.6.3. Sahneye Koyma Modeli

Senaryolaştırma modeli olarak da adlandırılan ‘’sahneye koyma modeli’’, Keplin-ger’in, haber üretimi sürecini açıklayan ikinci bir modelidir. Modele göre sahneye koyma işleminde haber üretimi, dıştan yönlendirilen ve yapılandırılan bir süreç olarak kabul edilir. Bu süreçte haber içeriklerini kendi amaç ve çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek amacıyla toplumsal aktör ve örgütler adeta akılcı-amaçlı bir olay yönetimi yürütürler. Bu süreçte olay-lar, medya haber bültenlerinde yer alabilmenin ya da gündeme gelebilmenin araçları olarak görülürler (Çebi, 2002:39). Kitle iletişim araçları, özellikle siyaset alanında, alıcılara düşünce-lerin ve uygulamaların aktarılması açısından önemli bir aracıdır. Bilinçli bir şekilde planlan-mış bir haber alıcılar tarafından gerçekmiş izlenimiyle algılanabilmektedir. Sahneye koyma aşamasında planlanan olay, medya özelliklerinden yararlanılarak gerçekliğe büründürülmekte ve alıcılar tarafından benimsenmesi sağlanabilmektedir. Bu anlamda sahneye koyma, haber üretim süreci aşamalarında kitle iletişim araçlarında yer alan haberlerin inanılırlığını ve ger-çeklik duygusunu arttırmaktadır.

1.7. HABER ÇALIŞMALARINA ETKİ EDEN KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

Medya üzerine yapılan tartışmaların temelinde kitle iletişim araçlarının etkilerine dö-nük bir yorum farkı bulunmaktadır. Liberal ve eleştirel yaklaşım olarak iki temel başlıkta top-lanabilecek medya kuramları, temelde haberin işlevi bağlamında bir ayrımdan hareket ederler. Buna göre, eleştirel gelenek, haberi belli başlı özelliklerinin yanı sıra mevcut toplumsal eşit-sizlikten meşruiyet kazanmasında etkili olduğunu savunurken liberal görüşler, aslında özgür medyanın söz konusu eşitsizliklerin ortadan kalkmasında rol oynadıklarını savunmaktadır (Yüksel, 2012:39). Yine başka bir görüşe göre, eleştirel yaklaşım içinden yapılan haber araş-tırmaları farklı kuramsal açılardan hareketle yapılabilmektedir. Bu türden araştırmalar için ideolojik üretim ve bunun alımlanması önemlidir. Liberal çoğulcu yaklaşım ise medyayı ço-ğulcu demokrasilerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra yasal olarak olmasa da 4. güç ola-rak kabul eder. Yaklaşıma göre, medyanın siyasal iktidarı gözetleyip denetlemesi ve düşünce pazarı oluşturması gibi işlevleri bulunmaktadır. Aşağıdaki başlıklarda bu iki temel yaklaşım biraz daha ayrıntısıyla verilecek. Yine burada ifade edilenlerle aynı doğrultudaki başka bir görüşe göre, çoğulcu yaklaşımda iki nedenden dolayı medyaya 4. güç olduğu işlevi atfedil-mektedir. Buna göre medyanın, kamuoyunun sesini gündeme getirmesi ve siyasal iktidarı denetlemesi bu iki unsuru oluşturuyor. Dolayısıyla bu görüşe göre, medya yasama, yürütme ve yargıdan sonra 4. güç olmaktadır. Buna karşılık olarak da eleştirel yaklaşımın kabul ettiği ise bunun aksi bir durumdur. Yani bu yaklaşım bu görüşü itiraz eder ve medyanın belli

(32)

güve-nilir kaynaklar aracılığıyla egemen ideolojinin ve dolayısıyla söylemin yayıcısı ve yeniden üreticisi olduğu savunulmaktadır. Yine eleştirel yaklaşıma göre haber yapılanmış bir süreçtir (Özer ve Dağtaş, 2003: 284-285).

1.7.1. LİBERAL ÇOĞULCU YAKLAŞIM

17. yüzyılın sonlarında temeli atılan liberal kuram, 18.yüzyılda gelişimini tamamlamış ve 19. yüzyılda da dünyanın birçok ülkesinde sistemleri etkiler hale gelmiştir. Dünyanın bir-çok ülkesinde sistemleri etkileyen liberal çoğulcu yaklaşımın önemli temsilcileri John Milton, John Locke ve John Stuart Mill’dir. Milton Locke ve Mill özgürlükçü yaklaşım çerçevesinde basının bilgi verme, eğlendirme ve satıma kadar hükümeti kontrol etme ve gerçeği bulmasına yardımcı olma görevlerini yerine getirmekle de yükümlü olduğunu ileri sürmektedirler (İnal, 1996: 156).

Yüksel'e (2012: 40-41) göre ise Liberal çoğulcu yaklaşım, haber ve haberin oluşum sürecini özgür ve serbest haber akışı olarak görür. Bu sav, iktisaden savunulan serbest piyasa-nın, özgür ve bağımsız girişimlerinden oluştuğu ve muhtemel sorunlar karşısında bu sorunları da piyasanın kendi içi dinamiği içinde çözüme kavuşacağını savunan genel çerçevenin medya tartışmalarına yansıması olarak da okunabilir. Yine onun düşüncesi doğrultusunda, bu yakla-şıma göre medya, nötr bir araç, gazeteciler de belli haber kaynaklarından kitlelere bilgi taşı-yan tarafsız profesyoneller olarak görülür ve medya bir tarafından bakıldığında diğer tarafın olduğu gibi görülebildiği bir penceredir. Gerçeği yaratan pencere metaforuyla liberal yakla-şım, eleştirel kuramın, ''meydanın yalnız hakim görüşlerin aktarıldığı bir mecra olduğu tezine'' serbesti ilkesiyle karşılık vermektedir. Yaklaşımın, eleştirel paradigmaya belki de en zıt oldu-ğu nokta olarak, şunlar söylenebilir ki medya; yalnız egemen değer ve ideolojilerin taşıyıcısı değildir. Aksine birbiriyle çelişen, muhalif, marjinal ve çeşitli özellikleriyle ana akımdan ayrı-lan her türlü farklı mesaj, iletilme şansına sahiptir.

Sözü edilen yaklaşım hakkında İnal ise basının genelde özel bir ticari teşebbüs olarak faaliyet gösterdiğini belirtir. Ona göre serbest liberal ekonomik temellerde şekillenen basın kuruluşunda herkesin görüşü, ifade bulabilmekte ve böylece doğru düşüncelere kolayca ula-şabileceği görüşü ortaya konmaktadır. Böylece toplumda ayna görevini yürütecek olan basın kuruluşlarının gerçeğe aykırı görüşleri de teşhir etmesiyle, vatandaşların doğru karar almasına zemin hazırlanmaktadır. Yine İnal'a göre, bu tür bir görüşün benimsenmesi haber ve haber yazımı konusunda bir dizi ilkeyi de beraberinde getirmiştir. Getirilen en önemli yenilik ise, subjektif haber verme yerine objektif olarak haber verme ilkesinin benimsenmesidir. Buna

(33)

göre gazeteci haber yaptığı olguya, kendi siyasal eğilimlerinden arınıp ‘nesnel’ ve ‘tarafsız’ bir gözle bakmalı, bunun sonuncunda da ‘dengeli’ ve ‘yansız’ bir haber üretmelidir (İnal, 1996:156).

Son olarak, haber üretimini ayna metaforuyla açıklayan Liberal yaklaşıma göre med-ya, tıpkı bir ayna gibi gerçek hayatı yansıtır ve liberalizme dayanan çoğulcu ana akım, felsefi kökenine uygun şekilde, tüm çoğulculuğun medyada yer aldığını, farklı görüş ve ideolojilerin istek ve taleplerinin bu mecrada yer bulabildiği görüşündedir (Selçuk ve Şeker, (2012:1).

Aşağıdaki başlıkta haber çalışmalarına etki eden yaklaşımlardan biri olan Liberal ku-rama ait alt başlıklara yer verilecek.

1.7.1.1. Eşik Bekçiliği Kuramı

Gazeteciler, muhabirler veya ajans çalışanları, gündelik hayatta bir anda birçok haber-le karşılaşılabilmektedir. Bu noktadan harekethaber-le, yaşananların hangisinin basında ya da haber bültenlerinde yer almasının gerektiği konusunda bir seçim yapmak durumundadırlar. Söz ko-nusu olayın haber değeri kuramı göz önünde bulundurularak değeri taşıyıp taşımaması eşik bekçiliği kavramının dolayısıyla da eşik bekçiliği kuramının doğmasına neden olmuştur. Di-ğer yandan kitle iletişim araçlarında mevcut haber bolluğu içinden hangisinin kullanılacağına karar veren haberciler, fotoğrafçılar, editörler, yorumcular, yazı işleri müdürleri, genel yayın yönetmenleri ve medya sahipleri eşik bekçisi olarak işlev görürler.

Çebi’ye (2002: 83) göre yaşadığımız dünyada meydana gelen binlerce olaya ilişkin bilgi-leri toplayıp hedef kitleye göndermekle görevli iletişimciler ve medya örgütbilgi-leri vardır. Ona göre iletişimcilerin ve medya örgütlerinin tüm olayları haber öyküsü yaparak hedef kitleye aktarması mümkün değildir ve dolayısıyla iletişimciler ve medya örgütleri haber yığını içinden seçme yap-mak zorunda kalyap-maktadır. Yine ona göre eşik bekçileri olarak nitelenen gazeteciler ya da medya örgütlerinin en önemli görevi, hedef kitleye gönderilecek haberleri değerlendirmektir

Öte yandan Sözen, (1997:38) eşik bekçiliği kuramının medya kurumları açısından bü-yük önem taşıdığını belirterek, haber seçiminin çok dikkatli yapılması gerektiğini vurgular. Ona göre medya, gündem belirleme ve kamuoyu oluşturma konusunda, hem toplumsal hem de siyasi yapılanma açısından önemli bir yerdedir. Dolayısıyla, medya kurumlarında, haberin oluşumunun her aşamasında haber, belli bir takım kişilerin denetiminden ve onayından geçe-rek üretilmekte ve yayınlanmaktadır. Her medya kurumunun bünyesinde eşik bekçileri diye adlandırılan kişiler haberin seçimi, oluşum süreci ve yayınlanmasında etkilidirler. Bu kişiler,

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunun için gençliğin ahlâkî terbiyesinde aile, millet, memleket, insanlık, -iyilik, güzellik sevgileri gibi mefhumları canlandırmak çoğumuzun öğrensek bile

Galvanize çivi (3 adet) Bakır tabaka (5x4 cm) Plastik ilaç kutusu (3 adet, özdeş) Plastik içecek bardağı Hesap makinesi (basit hesaplar yapabilen) Dijital saat (en

For the question “What knowledge do we need to solve this problem?”, the students may give the following answer: “We can solve the problem by researching what kinds of materials

Orta Karadeniz Bölgesi pişmiş toprak figürinleri: Anadolu’nun kuzeyinde Karadeniz Böl gesinin Samsun Tokat arasındaki höyüklerde ele geçirilmiş olan figürin ve idoller

ünlülerinin yanında ince g, k ve l sesleri alıntı kelimelerle dilimize girmiştir: rüzgâr, kâğıt, lazım, vb. Türkçe alıntı kelimelerin tümünde kendi

Tablo 3.32’de görüldüğü gibi kadınların kariyer basamaklarında yükselmelerindeki etkenler için verdiği cevaplar yaş gruplarına göre incelendiğinde ikinci ifadeye

Hydro(solvo)thermal in situ metal/ ligand reactions, as a new bridge between coordination chemistry and organic synthetic chemistry [2], are of great interest for the