• Sonuç bulunamadı

Saîd b. Ebî Arûbe ve "Kitâbu'l-Menâsik" adlı eserindeki rivayetlerin değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Saîd b. Ebî Arûbe ve "Kitâbu'l-Menâsik" adlı eserindeki rivayetlerin değerlendirilmesi"

Copied!
155
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HADİS BİLİM DALI

SAÎD B. EBÎ ARÛBE VE “KİTÂBU’L-MENÂSİK” ADLI

ESERİNDEKİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Mehmet EREN

HAZIRLAYAN

Şule DÜNDAR

074244021011

(2)

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... IV YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... V ÖNSÖZ ... VI ÖZET ... IX SUMMARY ... XI KISALTMALAR... XIII GİRİŞ ... 1 1. ARAŞTIRMANINKONUSU ... 1 2. AMAÇVEÖNEMİ... 1 3. YÖNTEMİVEKAYNAKLARI ... 2 BİRİNCİ BÖLÜM ... 4

SAÎD B. EBÎ ARÛBE’NİN HAYATI, İLMÎ KİŞİLİĞİ VE HADİSÇİLİĞİ ... 4

1.HAYATI ... 4 1.1. Nesebi ve Kimliği ... 4 1.2. Ailesi ... 4 1.3. Vefâtı ... 5 2.İLMİKİŞİLİĞİ ... 5 2.1. Tahsil Hayatı ... 5 2.2. Hocaları ... 7

2.2.1. Ebû Recâ’ İmrân b. Teym el-Utâridî (v.105/723-24) ... 7

2.2.2. Ebû Nadra Münzir b. Mâlik b. Kutâa el-Abdî (v. 108/726) ... 8

2.2.3. Ebû Saîd el-Hasen b. Yesâr el-Basrî (v. 110/728) ... 8

2.2.4. Ebû Bekr Muhammed b. Sîrîn el-Basrî (v.110/729) ... 10

2.2.5. Ebu'l-Hattâb Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-Basrî (v.117/735) ... 10

2.2.6. Ebû Ma’şer Ziyâd b. Kuleyb et-Temîmî el-Hanzalî el-Kûfî (v.120/737) .. 14

2.2.7. Ali b. Sâbit b. Ömer b. Ahtab el-Ensârî el-Basrî (v.125/716) ... 14

2.2.8. Ebû Yahya Mâlik b. Dînâr es-Sâmi en-Nâcî el-Basrî (v.127/718) ... 15

2.2.9. Ebû Recâ Matar b. Tahman el-Varrâk el-Horâsânî (v.129/720) ... 15

2.2.10. Ebû Bekr Eyyûb b. Ebî Temîme Keysân es-Sahtiyânî (v. 131/722)... 16

2.2.11. Ebû Urve Ma’mer b. Râşid el-Ezdî el-Basrî es-San'ânî (v.153/770) ... 17

2.3. Öğrencileri ... 20

2.3.1. Ebû Abdillâh Muhammed b. Ca'fer Gunder el-Hüzelî (v. 193/809)... 20

2.3.2. Ebû Âsım ed-Dahhâk b. Mahled b. Müslim en-Nebîl eş-Şeybânî el-Basrî (v.212/828) ... 21

(3)

II

2.3.4. Şûbe b. el-Haccâc (v.160/776) ... 23

2.3.5. Yahya b. Saîd el-Kattân (v.198/ 813)... 23

2.3.6. Yezîd b. Hârûn (v.206/821) ... 24

2.3.7. Yezîd b. Zür’a (v.182/798) ... 25

2.3.8. Abdulvehhâb b. Atâ el- Haffâf (v.204/819) ... 26

2.3.9. Abdi’l-A’lâ b. Abdi’l-A’lâ b.Muhammed b.Şurâhil el-Kuraşî el- Basrî es-Sâmî (v.189/804) ... 27

2.3.10. Abdulhakîm el-Basrî (v. ? ) ... 28

2.3.11. Ebû Osman Hâlid b. Hâris b. Ubeyd b.Süleyman b. Ubeyd b. Süfyan b.Mes’ûd el-Basrî (v.186/802) ... 28

2.4. Eserleri ... 30

3. HADİSÇİLİĞİ ... 32

4. TENKİTEDİLDİĞİHUSUSLAR ... 34

4.1. Müdellis Olduğu İddiası ... 35

4.2. Kaderî Olduğu İddiası ... 36

4.3. İhtilat Dönemi ... 38

İKİNCİ BÖLÜM ... 42

1. KİTÂBU’L-MENÂSİK ... 42

1.1. MENÂSİKKAVRAMI ... 42

1.2. MENÂSİKTÜRÜESERLER ... 43

1.3. KİTABINGENELTANITIMI ... 44

1.3.1. Muhtevası ... 47

1.3.2. Önemi... 48

1.3.3. Kaynakları ... 49

1.3.4. Kitâbu’l-Menâsik’in Saîd b. Ebî Arûbe’ye Nispeti ... 51

2. RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ... 54 2.1. HACCINMENÂSİKİ ... 54 2.2. TAVAF ... 60 2.3. BEYTÜ’L-HARÂM ... 63 2.4. SA’Y ... 73 2.5. UMRE ... 77 2.6. TELBİYE ... 90 2.7. HEDY ... 93 2.8. İHRAM ... 106

2.9. MÎKAT(İHRAMYERLERİ) ... 109

2.10. GEÇTİĞİKAYNAKTESPİTEDİLEMEYENRİVAYETLER ... 113

2.10.1. Haccın Menâsiki Bölümü... 113

2.10.2. Tavaf Bölümü ... 114

(4)

III

2.10.4. Telbiye Bölümü ... 116

2.10.5. Hedy Bölümü ... 117

2.10.6. İhram Bölümü... 120

2.10.7. Mîkat Bölümü... 123

2.11. KİTÂBU’L-MENÂSİK’TEGEÇENRİVAYETLERİNSAYISALTABLOSU 123 SONUÇ ... 133

BİBLİYOGRAFYA ... 135

(5)

IV

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(6)

V

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Şule DÜNDAR tarafından hazırlanan SAÎD B. EBÎ ARÛBE VE “KİTÂBU’L-MENÂSİK” ADLI ESERİNDEKİ RİVAYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ başlıklı bu çalışma 20/06/2011 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Mehmet EREN Başkan

Prof. Dr. Ahmet Turan Yüksel Üye

(7)

VI

ÖNSÖZ

İlâhi beyanın tebliğcisi tarafından ortaya konan örnekliğin/ yaşam tarzının (sünnet) tesbit edilmiş hali olan hadisler; Hz. Peygamber’in yaşadığı saâdet asrından itibaren sahâbe tarafından kayda geçirilmeye başlanmış, h.I. asır bu kayıt işleminin hızla devam ettiği dönem olmuş; II. asırdan itibaren tedvin faaliyeti ve arkasından başlayan ve neredeyse onunla iç içe geçen tasnif faaliyeti ile hadisleri derleme işlemi devam etmiş; sonrasında ise hadisin altın çağı olan III. asırda zirveye ulaşan tasnif faaliyetiyle ciddi bir külliyatın temelleri atılmıştır.

Hayatını Nebî (s.a.v)’in yaşadığı hayata yaklaştırmak isteyen ehl-i hadis bu çabalarını sadece sünnete uymakla gerçekleştirmemiş, Nebî (s.a.v)’ın sözlerini kayıt altına alma, tedvin ve tasnif etme gayretleriyle de ona duydukları hürmeti ifade etmişlerdir. Bu vesileyle hicrî ilk üç asır, sonraki dönemlere nüve teşkil edecek sonsuz gayretlerin ve fedakârlıkların sembolü olarak anılmak şerefini hak etmektedir. Başka hiçbir medeniyete nasip olmayan ve İslam medeniyetinin en otantik tarafını oluşturan rivayet geleneği hiç kuşkusuz sahâbilerle başlamıştır. Bu zincirin ilk halkası olan sahâbiler, büyük bir heyecanla yaşadıkları İslam’ı sonraki nesillere de aynı heyecanla aktardılar. Rasûlullah’ın hayat tarzını ona olan sevgi ve muhabbetleri oranında gelecek nesillerden mahrum etmeme gayreti, onun (s.a.v.) sözlerini bir ibadet vecdiyle ve büyük bir titizlikle sonra gelen nesle aktarmak şeklinde cereyan etmiştir. Ashâbın bu ilk gayretleri, İslam’ın yaşanan hayatı dönüştürmesinde son derece önemi haizdir. Onlar sadece Rasûlullah’ın sözlerini aktarmakla kalmamışlar aynı zamanda gerek Kur’an’ı gerekse hadisleri, kendi ilmi seviyelerine göre yorumlamış ve bu yorumların bir medeniyeti inşâ etmeye evrilmesine vesile olmuşlardır. Düşünce ve tavırları, algıları ve yaşam biçimleri Kur’an ve sünnete göre şekillenen sahâbilerin Kur’an ve sünnetle ilgili yorumları da tabiatıyla Kur’an ve sünnetin ruhuna uygun bir şekilde olacaktır. İşte ashâbın hayatın her alanıyla ilgili bu yorumları ve görüşleri, bir sonraki nesilde de yankısını bulmuş ve yine aynı şekilde daha sonraki nesilde de bu heyecan artarak devam etmiştir.

(8)

VII

Bu şerefli dönemi idrak eden ilk üç asır nesilleri aynı zamanda Hz. Peygamber’e en yakın dönemi yaşamış olmaları itibariyle onun “ümmetin en hayırlıları” iltifatına mazhar olmuşlardır. Bu “en hayırlı olma” bahtiyarlığına ermiş ilk dönem musanniflerinden birisi de Saîd b. Ebî Arûbe’dir. Basra’da hadisleri ilk tedvin eden yahut tedvin faaliyetinde büyük oranda emek sarf eden kişi olarak anılan Saîd b. Ebî Arûbe, Katâde’nin en önemli öğrencilerinden biri olması yönüyle de ilgiyi hak etmektedir. Katâde’nin ders halkasında bulunduğu sırada vücûda getirdiği Kitâbu’l-Menâsik adlı eseri belirli bölümleri günümüze kadar ulaşmış olan ilk eserlerden biri olması yönüyle önemi haizdir. Kitabın Katâde’ye mi, kendisine mi ait olduğu hususundaki tartışmalar birtarafa bırakılırsa hac konusunda derli toplu bilgilerin bir araya getirildiği, ilk dönem musanniflerinin ve Kütüb-i Sitte müelliflerinin kaynak olarak kullandığı bir eserdir. Bu vesileyle İbn Ebî Arûbe’yi ve eserini incelemeyi tezimizin konusu yaptık.

Çalışmamız bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, araştırmanın konusu, amacı ve metodolojisi hakkında bilgiler sunulmaktadır. Araştırmanın kaynakları ile ilgili bilgiler bu bölümde verilmiştir. Birinci bölümde İbn Ebî Arûbe’nin hayatı hakkında bilgi vermeye gayret ettik. İlk başlıkta nesebi, ailesi ve vefatı ekseninde hayatını, ikinci başlıkta ilmî kişiliği adı altında tahsil hayatını merkeze alarak hocaları ve öğrencilerini, üçüncü başlıkta da hadisçiliğini ön plana çıkararak tenkid edildiği hususları incelemeye çalıştık. İkinci bölümde ise çalışmanın esasını teşkil eden Kitâbu’l-Menâsik’te geçen rivayetlerin değerlendirmesini yapmaya gayret ettik. Çalışmanın ana ekseni ve orijinal kısmı bu bölüme tekabül etmektedir. İlk başlıkta menâsik kavramını, menâsik türü eserler ve kitabın genel tanıtımıyla beraber ortaya koymaya çalışırken, ikinci başlıkta rivayetleri çalışmaya gayret ettik. Rivayetleri değerlendirirken Kütüb-i Sitte’de yer almayan rivayetler şeklinde sınırlandırmayı uygun gördük. Rivayetleri, konu başlıklarına göre derledikten sonra söz konusu konulara dair fıkhî açıklamalara yer verip hadisleri tahriç ettik. İbn Ebî Arûbe’nin, Katâde’nin, Hasan el- Basrî’nin ve diğer tâbiîn âlimlerinin görüşlerini tahriç yapılırken vermeye gayret gösterdik. Fıkhî açıklamanın zorunlu hale geldiği rivayetlerde konu hakkındaki fıkhî hükümleri ortaya koymaya çalıştık. Sened tenkidini senedde kopukluk olup olmamasına ve zayıf ravi bulunup bulunmamasına göre, metin tenkidini de hadisin merfu mevkuf ya

(9)

VIII

da maktu oluşuna göre değerlendirmeye tabi tuttuk. Yine metindeki ilave bilgileri ve noksanlıkları göstermeye çalıştık. Araştırmamızda ele aldığımız konuları incelerken bilgileri mümkün olduğunca ilk kaynaklardan nakletmeye gayret ettik. Hiçbir kaynakta bulunmayıp Kitâbu’l-Menâsik’te geçen rivayetleri ayrı bir başlıkta gösterdik. Bu başlık altında topladığımız rivayetler, tahriç çalışmasında belirlediğimiz kaynaklara nispetle bulunamamayı ifade etmektedir.

Daha önce üzerinde hiç çalışma yapılmamış olan İbn Ebî Arûbe’nin ilk defa yüksek lisans seviyesinde çalışılmış olması onun daha fazla araştırılmasına ve tanınmasına ihtiyaç olduğunu göstermiştir.

Yüksek lisans sınırları çerçevesinde hazırlanmaya çalışılan bu araştırmada, ilmî usûl ve akademik kriterlere uygun davranmaya gayret gösterdik. Hatalardan ve kusurlardan hâli olmayacağını bildiğim çalışmam boyunca, bu kusurların giderilmesi için değerli fikirlerinden istifade ettiğim, her türlü desteklerine nâil olduğum danışman hocam Prof. Dr. Mehmet Eren’e, yardım ve yönlendirmeleriyle tezin olgunlaşmasına vesile olan çok değerli hocalarım Prof. Dr. Ahmet Turan Yüksel’e ve Doç. Dr. Adil Yavuz’a teşekkürü bir borç bilirim.

Şule DÜNDAR Konya–2011

(10)

IX

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

en

ci

n

in Adı Soyadı Şule DÜNDAR Numarası: 074244021011

Ana Bilim /

Bilim Dalı Temel İslam Bilimleri / Hadis Danışmanı Prof. Dr. Mehmet EREN

Tezin Adı Saîd b. Ebî Arûbe ve “Kitâbu’l-Menâsik” Adlı Eserindeki Rivayetlerin Değerlendirilmesi

ÖZET

Hadisler, isnad sisteminin vücuda geldiği ilk asırlardan itibaren nesilden nesile sağlam bir şekilde aktarılmış, bu gayretin sonucu olarak ciddi bir külliyâtın temelleri atılmıştır. Hicrî ilk üç asır bu açıdan önem arz etmekte, ilk üç asır muhaddislerinin hayatları ve eserleri araştırılarak bu dönemin sonraki dönemleri nasıl etkilediğini görmek gerekmektedir.

Saîd b. Ebî Arûbe Hz. Peygamber’in taltif ettiği en hayırlı nesillerin son kuşağı olan tebeü’t-tâbiîn’den olup Basra’da hadisleri ilk defa konularına göre tasnif eden fakîh muhaddislerdendir. Muhaddislerin çoğunluğuna göre sika olarak tanınan İbn Ebî Arûbe Katâde’nin en önemli öğrencilerindendir. Böyle önemli bir konumda olan bir hadis âliminin hayatını, özellikle hadisçiliği bağlamında ortaya koyduğu ilmî şahsiyetini ve Kitâbu’l-Menâsik adlı eseri çerçevesinde rivayet ettiği hadisleri incelemek; rivayetlerin sened ve metin açısından merfu, mevkuf ve maktu olarak tespitinin yapılarak; sahih, hasen, zayıf şeklinde sıhhat durumlarını ortaya koymak araştırmanın esasını teşkil etmektedir.

(11)

X

Kitâbu’l-Menâsik’te yer alan 163 rivayetin Kütüb-i Sitte’de geçenleri kapsam dışı tutularak konu başlıkları oluşturulmuş, rivayetler bu başlıklar altında tahlil ve tahriç edilmiş, Saîd b. Ebî Arûbe’nin daha çok Katâde’den rivayet ettiği hadislerin merfu, mevkuf, maktu ve mürsel olanları belirlenmeye çalışılmış, sayısal verilerle kaç rivayetin merfu, mevkuf, maktu ve mürsel olduğu tablolar halinde verilmiş, hangi raviden kaç rivayetin geldiği tespit edilmiş, kaynağı bulunamayan rivayetler ve ravisi meçhulü’l-ayn olan rivayetler tablolar halinde gösterilmiştir.

(12)

XI

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö

ğr

en

ci

n

in Adı Soyadı Şule DÜNDAR Numarası: 074244021011

Ana Bilim /

Bilim Dalı Temel İslam Bilimleri / Hadis Danışmanı Prof. Dr. Mehmet EREN

Tezin Adı Saîd b. Ebî Arûbe and Evaluation of The Accounts in His Book Named “Kitâbu’l-Menâsik”

SUMMARY

Hadithes were transferred from generation to generation as a steady after they formed from first centuries; result of this effort has developed bases of an important collected works. In this respect, first three of the Hegira is very important, life and works of first three scientists should be searched at this period that how affects next periods.

Saîd b. Ebî Arûbe who is a tabiun praised by The Prophet classified hadits for the first time at Basra as one of the hadit scientists. According to most hadit scientists, İbn Ebî Arûbe named as “sika” is one of the very important students of Qatada. The life of a hadit scientist like being an important position, especially his scientific personality that he formed as a hadit scholar and the authenticity of the accounts in terms of text and their chain in Saîd b. Ebî Arûbe’s book named “Kitâbu’l-Menâsik”, whether they are rejected, mawquf or truncated narration and determining if these accounts have got mawquf ways or not in basic hadith sources constitutes the basis of our study.

(13)

XII

In this study, a hundred and sixty three accounts excepted in Kütüb-i Sitte (Six major Hadith collections) were sorted by subject titles, examined and removed provisions from them and Saîd b. Ebî Arûbe’s the accounts taken from Qatada were intented to determine whether they were mawquf, rejected or truncated narration and given as tables, how many hadithes were narrated and by whom, accounts which has not sources were given as tables.

Key Words: Saîd b. Ebî Arûbe, Menâsik, Qatada, Truncated Narration, Mursel.

(14)

XIII

KISALTMALAR

a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale b. : ibn

bkz : bakınız

b.y.y. : basım yeri yok

DİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı

EAÜİFD : Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi h. : hicri

Hz. : Hazreti

İFAV : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı nşr. : neşr eden

r.a : radiyallahu anh s. : sayfa

(s.a.v.) : sallallahu aleyhi ve sellem TDV : Türkiye Diyanet Vakfı thk. : tahkik eden

trc. : tercüme eden trs. : tarihsiz Yay. : Yayınları

(15)

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU

Hadisler, İslâm âlimlerinin üstün gayretiyle asr-ı saadetten günümüze kadar ulaşmış ve İslam dinini öğrenmede Kur’an’dan sonra ikinci kaynak olmuştur.

Hadis ilminin geçirdiği safhaları bilmek ve bu ilme dair yazılmış eserleri tanımak için, muhaddislerin hayatlarının bilinmesine ihtiyaç vardır. Bir yönüyle İslâm kültürünün temellerini oluşturan bu gibi şahsiyetlerin ve eserlerinin incelenmesi bu kültür hazinesini sonraki nesillere aktarmak açısından önem arz etmektedir.

Saîd b. Ebî Arûbe hadisleri ilk defa konularına göre tasnif eden fakîh muhaddislerdendir. Tâbiîn âlimlerinden Katâde b. Diâme, İbn Sîrîn ve Hasan Basrî’den fıkıh, tefsir ve hadis ilimlerini öğrenmiştir. Hadis tarihinde önemli bir yere sahip olan Şube b. el-Haccâc ve Süfyân es-Sevrî gibi âlimlere de hocalık yapmıştır. Ali b. el- Medînî tanınmış sika âlimlerin rivayet ettiği hadislerin altı muhaddisin elinde bulunduğunu, bu hadisleri onlardan on iki kişinin devraldığını söylemekte ve İbn Ebî Arûbe’yi bu on iki kişi arasında zikretmektedir. Muhaddislerin çoğunluğuna göre sika olarak tanınan İbn Ebî Arûbe Katâde’nin en önemli öğrencilerinden birisi hatta en önde gelenidir. Böyle önemli bir konumda olan bir hadis âliminin hayatını, hadisçiliğini ve Kitâbu’l-Menâsik adlı eseri çerçevesinde rivayet ettiği hadisleri sened ve metin yönünden incelemek araştırmanın konusunu teşkil etmektedir. Söz konusu eser bağlamında rivayetler, fıkhî hükümlerle beraber hadis ilminin verileri doğrultusunda incelenmeye tabi tutulmuştur.

2. AMAÇ VE ÖNEMİ

Türkiye’de Saîd b. Ebî Arûbe üzerine yapılmış henüz bir çalışma bulunmamaktadır. Saîd b. Ebî Arûbe’nin hayatı ve hadisçiliğini bütünüyle ele alan bir çalışmayı tespit edemedik. DİA’da Mehmet Ali Sönmez tarafından yazılan “Saîd b. Ebî Arûbe”maddesi (XIX, 420-421) bulunmaktadır. Bu maddede kısaca Saîd b. Ebî Arûbe’nin hayatı ve eserleri üzerinde durulmuştur.

İbn Ebî Arûbe ve Kitâbu’l-Menâsik adlı eserini incelerken ulaşılmak istenen birkaç hedef bulunmaktadır. İlk olarak İbn Ebî Arûbe’nin hayatını, ailesini, hocalarını

(16)

2

ve talebelerini araştırmak suretiyle onun ilmî hayatını ortaya koymak, ikinci olarak; menâsik kavramını açıklayarak bu eser çerçevesinde menâsike dair bilgi vermek, son olarak da; bu tez çalışmasının ana eksenini oluşturan rivayetlerin sıhhatine dair derli toplu bir bilgi sunarak bu çerçevede ilk dönem çalışmaları üzerine bir projeksiyon tutmak amaçlanmıştır. Böylece ilk üç asıra dair hadis kültürünün mahiyeti de ortaya konmuş olacaktır. Bu minvalde hadis ilminin kıstaslarıyla rivayetlerin merfu mu, mevkuf mu, maktu mu olduğu üzerinde durulacak, eserdeki rivayetlerin sıhhati imkânlar nispetinde tespit edilmiş olacaktır.

3. YÖNTEMİ VE KAYNAKLARI

Araştırmada takip ettiğimiz metot, her bölümde bilgi vermeyi ve onu değerlendirmeyi esas almaktadır. Ulaşabildiğimiz kaynakları okuyup fişledikten sonra, tahlil-sentez yapmaya önem verdik. Saîd b. Ebî Arûbe’nin eseri değerlendirilirken öncelikle rivayetler sened ve metin tenkidi itibariyle incelenmeye çalışılacak, böylelikle eser, sened ve metin yönüyle hadis ilimlerinin verileri doğrultusunda tanınmış olacaktır.

Birinci bölümde, İbn Ebî Arûbe’nin hayatı, ilmi kişiliği ve eserleri incelenerek onun muhaddis kimliği ortaya konulmuştur.

İkinci bölümde, iki ana başlık altında Kitâbu’l-Menâsik incelenmiştir. Birinci kısımda menâsik kavramı açıklanarak menâsik literatürü, kitabın muhtevası, önemi, kaynakları bağlamında kitabın genel tanıtımı yapılmıştır. Kitabın Saîd b. Ebî Arûbe’ye ait olup olmadığı hususunda oluşan ihtilaflara cevap olarak bir başlık altında bu konu incelenmiştir.

İkinci bölümün ikinci kısmında öncelikle Kitâbu’l-Menâsik’teki hadislerin Kütüb-i Sitte rivayetleri dışında tamamı belirlenmiş, sonra konu başlıkları tespit edilip bu konu başlıkları altında terimsel açıklamalar, fıkhî hükümler gösterilmiş, daha sonra rivayetlerin tahrici yapılarak metin ve sened tenkidine tâbi tutulmuştur. Rivayetler değerlendirilirken ilk dönem eserlerinden olması sebebiyle İbn Ebî Şeybe’nin ve Abdurrezzak’ın Musannef’leri ile Saîd b. Mansur’un Sünen’i, Ahmed b.Hanbel’in Müsned’i, Beyhakî’nin Sünen’i ve Şuabu’l-Îman’ı, rivayet tefsirlerinin en önde gelenleri olması itibariyle Taberî’nin Câmiu’l-Beyân’ı, Suyûtî’nin ed-Dürrü’l- Mensûr’u, fıkıh alanında ilk dönem eserlerinden olması itibariyle, Şeybânî’nin Kitâbu’l-Hucce’si, İbn

(17)

3

Abdilberr’in el- İstizkâr’ı, tarih kaynaklarından da İbn Kesîr’in el-Bidâye ve’n-Nihâye’si ile İbn Cevzî’nin el-Muntazam’ı ve Zehebî’nin Târihu’l-İslâm’ı taranmış ve hadislerin bulunduğu kaynaklar tespit edilmiştir. Tespit işleminden sonra rivayetler metin ve sened yönünden tahlil edilmiştir.

Sened tahlilinde “cerh ve ta’dîl” kitaplarına başvurulmuştur. İbn Hacer (v. 852/1449)’in “Tehzîbu’t-Tehzîb”i ve Takrîbu’t-Tehzîb’i başvurduğumuz ana kaynak olmuştur. Bununla birlikte Mizzî’nin Tehzîbu’l-Kemâl’i, Zehebî’nin Siyeru A’lâmi’n-Nübelâsı, el-Kâşif’i de yararlandığımız kaynaklar arasındadır. Matbu nüshalarla mukayese ederek “Şâmile”adlı bilgisayar programından da yararlanılmıştır. Böylelikle Kitâbu’l-Menâsik’teki hadislerin sened ve metin durumları, rivayetlerin merfu mu, mevkuf mu, maktu mu olduğu belirlenerek incelenmiştir.

DİA’da Mehmet Ali Sönmez tarafından kaleme alınan, “Saîd b. Ebî Arûbe” maddesi ve Kitâbu’l-Menâsik’in muhakkiki Âmir Hasan’ın tahkik ve değerlendirmeleri, Nâfiz Osman Hüseyin tarafından hazırlanan, Eseru İhtilâtu Saîd b. Ebî Arûbe alâ Merviyyâtihî fi’l-Kütüb-i Sitte adlı eser tezin hazırlanmasında yol gösterici olmuştur.

Sonuçta, değerlendirmesi yapılan rivayetler ve kitap hakkındaki görüşlerimize yer verilmiştir.

(18)

4

BİRİNCİ BÖLÜM

SAÎD B. EBÎ ARÛBE’NİN HAYATI, İLMÎ KİŞİLİĞİ VE HADİSÇİLİĞİ 1. HAYATI

1.1. Nesebi ve Kimliği

Ebu’n-Nadr Saîd b. Ebî Arûbe Mihrân el-Adevî, h. 80 (699) yılı civarında Basra’da doğdu. Adî b. Yeşkür oğullarının mevlâsı olup Basra'da oturduğu için Basrî nisbesiyle anılır. Tabakat müellifleri onun doğumuyla alakalı herhangi bir bilgi vermezler. Kendisinin Basra’da meşhur bir mescidi vardır. Halife b. Mihran Ebu’r- Rebî’ de orada imamlık yapanlardandır.1 Bâcî, Saîd b. Ebî Arube’nin, hocası Hişam b. Hassan’ın vefatında bu mescitte onun cenaze namazını kıldığını nakleder. Saîd b. Ebî Arûbe muhaddislerin âdeti olduğu üzere Kûfe, Medine, Mekke’ye hadis öğrenmek üzere yolculuklar yaptı. Ebû Recâ el-Utâridî, Ebû Nadre el-Abdî, Katâde b. Diâme, Hasan Basrî, İbn Sîrîn ve Matar el-Varrâk gibi tabiîn âlimlerinden fıkıh, tefsir, hadis öğrendi. Basra'da devrin fıkıhta önde gelen âlimi, hadiste en büyük hafızı sayılan İbn Ebî Arûbe aralarında Şu'be b. Haccâc, Süfyân es-Sevrî, Gunder, Yahya b. Saîd el-Kattân, Yezîd b. Hârûn, Yezîd b. Zür’a, Ebû Âsım en-Nebîl, Nadr b. Şumeyl, İbrahim b. Tahmân, Abdullah b. Mübârek, Ali b. Ca’d, Revh b. Abbâde, Abdu’l-A’lâ b. Abdi’l- A’lâ, Ebû Âsim en-Nebîl gibi muhaddislerin bulunduğu pek çok kimseye hocalık yaptı. Ömrünün sonlarına doğru görme kabiliyeti zayıflayan Ebu’n-Nadr’in kendi denetiminde öğrencisi Abdulhakîm’e hadisleri yazdırdığı söylenmektedir. Zehebî Abdulhakîm’den Saîd b. Ebî Arûbe’nin kâtibi diye bahsederken, onunla ilgili başka bir bilgiye yer vermemekle birlikte Dârekutnî’den naklen Abdulhakîm’in hadislerinin terk edildiğini söylemektedir.2

1.2. Ailesi

Kaynaklarda Saîd b. Ebî Arûbe hakkında detaylı bir bilgi verilmemekle beraber, babasının Mihrân Ebû Arûbe adlı bir muhaddis olduğu rivayet edilir. Mihrân, Abdullah

1

Buhâri, et-Târihu’l- Kebîr, III, 193.

2

(19)

5

b. Zübeyr’den rivayet alan, Mâlik b. Dinar’ın kendisinden rivayet aldığı bir muhaddistir. Tabâkat müellifleri Mihrân’ın hayatıyla ilgili herhangi bir bilgi vermemektedirler.3

1.3. Vefâtı

Kaynaklar İbn Ebî Arûbe’nin nerede vefât ettiğine dair bilgi vermemektedirler. Fakat ömrünün büyük bir kısmının Basra’da geçmesi itibariyle Basra’da vefât etmiş olması muhtemeldir. Vefât tarihi ilgili kesin bir tarih verilmemekle beraber hicri 150 ile 158 yılları arasındaki tarihleri vefât tarihi olarak belirtenler bulunmaktadır. Vefat tarihi hususunda ihtilaf edilmiş olsa da muhaddislerin çoğunluğu onun 156/773 senesinde vefat ettiğini söylemektedir.4

2. İLMİ KİŞİLİĞİ 2.1. Tahsil Hayatı

Saîd b. Ebî Arûbe ilim şehri Basra’da yaşamıştır. Hz. Ömer döneminde imar edilen Basra’da Ashab-ı Nebî’den Ebû Musa el- Eşârî, Büreyde el- Eslemî, İmrân b. Husayn, Abdurrahman b. Semüre, Abdullah b. Abbas, Enes b. Mâlik gibi birçok isim yaşamıştır. Dinin yayılması, Rasulullah’ın sünnetinin öğretilmesi, fukaha, muhaddis, kadı, dilci ve birçok alanda âlimlerin yetiştirilmesi Basra’da kurulan medreselerde, bu sahabiler eliyle olmuştur. Basra’lı âlimleri, sahabilerden sonraki dönemden ilmin tasnif edilmeye başlandığı Saîd b. Ebî Arûbe’nin dönemine kadar içlerinde meşhur ulemânın yetiştiği dört tabaka halinde incelemek mümkündür.

Birinci tabakayı, Rasulullah’ın dönemini idrak eden ancak onu göremeyen Ahnef b. Kays (v.67), Ebû Recâ İmran b. Milhan el-Utâridî( v. 105), Muâze bint. Abdullah (v.83) gibi muhadramûn nesli oluşturmaktadır.

İkinci tabakayı Saîd b. Ebî Arûbe’nin bazı hocalarının bulunduğu Mutarrif b. Abdullah (v. 86), Ebu’ş-Şa’sâ Cabir b. Zeyd (v.93), Hasan Basrî (v.110), Muhammed b. Sîrîn (v.110) gibi tâbiînin büyükleri oluşturmaktadır.

3

Buhâri, a.g.e., VII, 428; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tâ’dîl, VIII,301; İbn Hıbbân, es-Sikât, V, 442-443.

4

(20)

6

Üçüncü tabaka ise yine Saîd b. Ebî Arûbe’nin hocalarının bulunduğu Katâde b. Diâme (v.117), Mâlik b. Dinar (v.127), Eyyûb es-Sahtiyânî (v.131), Humeyd b. Ebî Humeyd et-Tavîl (v.142), Abdullah b. Avn (v.151) gibi sığâru’t-tâbiînden oluşur.

Dördüncü tabaka, sahabeden herhangi biriyle karşılaşıp karşılaşmadığı belli olmayan Hişam b. Ebû Abdullah ed-Destuvâî (v.153), Şu’be b. el-Haccâc (v.160), Mübârek b. Fudâle (v.165), Hammâd b. Seleme (v.167), Saîd b. Ebî Arûbe (v.156) ve akranları gibi önceki tabakadan rivayet alan ricâlden oluşur.5 Saîd b. Ebî Arûbe’nin tahsil hayatı çoğunlukla Katâde’nin ders halkalarında devam etmiş, Katâde’yle uzun bir müddet beraber olmuş, ondan istifade etmiş ve onun özel talebelerinden biri haline gelmiştir. Kendisinden tefsir, hadis, fıkıh, fukaha ihtilafları ile alakalı birçok rivayette bulunmuştur. Ahmed b. Hanbel, kader (kulun kendi fiillerini yaratıp yaratmadığı) hususunda Saîd b. Ebî Arûbe ve Katâde’nin tartıştıklarını aslında kaderî olduklarını fakat bunu gizlediklerini söyler. Yahya b. Maîn Katâde’nin en güvendiği talebeleri arasında Saîd b. Ebî Arûbe, Hişam ed-Destuvâî ve Şu’be’nin yer aldığını söylemektedir. Yine Ebû Zür’a, Katâde’nin en güvendiği kişilerin Hişam ve Saîd olduğunu, İbn Hacer, Katâde’nin Hemmâm’dan rivayet ettiği hadisleri en iyi bilen kişinin Saîd b. Ebî Arûbe olduğunu söylemektedir. 6 Tahsil hayatının ayrıntılarını kaynaklarda bulamamakla beraber Basra ve Kûfe’de bulunması vesilesiyle hadis öğrenimine buralarda devam ettiğini söylemek mümkündür.

Saîd b. Ebî Arûbe’nin hayatının sonlarına doğru görme yeteneğini kaybettiği ve öğrencilerinden biri olan Abdulhakîm’e hadisleri yazdırdığı rivayet edilmektedir. İbn Hanbel, Saîd’in görme yeteneği zayıfladıktan sonra öğrencilerine imlâ yoluyla hadis rivayet ettiğini, imlâ yoluyla hadis rivayetinde bulunduğu kişinin de Abdulvehhâb b. Atâ el- Haffâf olduğunu söylemektedir.7 Yahya b. Saîd el-Kattân, Hâlid b. Hâris’in de Saîd’den imla yoluyla hadis rivayet ettiğini söylemektedir.8

5

Saîd b. Ebî Arûbe, Kitâbu’l-Menâsik, s.11-16 (neşredenin girişi).

6

İbn Sa’d, et-Tabâkat, VII, 273- 274; Zehebî, Tezkiratü’l-Huffâz, I, 133- 134; İbn Hacer,

Tehzîbu’t-Tehzîb, IV, 56-59.

7

İbn Hanbel, el-İlel ve Ma’rifetî’r-Ricâl., II, 418; Saîd b. Ebî Arûbe, a.g.e., s. 26-27. (neşredenin girişi)

8

(21)

7

2.2. Hocaları

Saîd b. Ebî Arûbe (80-156/699-773) döneminin en meşhur âlimleriyle beraber olmuş ve onlardan istifade etmiştir. Hadis sahasında otorite sayılacak ilk dönem muhaddisleriyle beraberliği onun hadis sahasındaki ehliyetini ve saygınlığını ortaya koymaktadır. Basra’da hadis sahasında döneminin otoriteleriden kabul edilen İbn Ebî Arûbe fıkıh sahasında da adını duyurmuştur. Tasnif faliyetinin olmadığı bir dönemde bu alanda bir çığır açarak tasnif sisteminin öncülerinden birisi olan İbn Ebî Arûbe, hadise dair geniş bilgisiyle âlimler arasında meşhur olmuştur. Döneminin birçok ünlü âliminden ders alan İbn Ebî Arûbe ilk üç asır muhadisslerinden bir kısmına talebelik yapmıştır. Hocalarından Ebu Reca el-Utâridî, Hasan el- Basrî, Muhammed b. Sîrîn gibi meşhur muhaddisler tâbiînin önde gelenlerindendir. Yine hocalarından İkrime b. Ammâr, Ebu Recâ Muhammed b. Seyf el-Ezdî, Hişam ed-Destuvâî de döneminin meşhurları olan çağdaşlarındandır. Burada kendisini yetiştiren ve ders halkalarına katıldığı hocalarından bir kısmını tanıtmaya, onların tahsil hayatındaki etkilerini göstermeye çalışacağız.

2.2.1. Ebû Recâ’ İmrân b. Teym el-Utâridî (v.105/723-24)

Tabiînin meşhurlarından biri olarak anılan Ebû Recâ' 611 yılında doğdu. Adının Abdullah, babasının adının Milhân veya Abdullah olduğu söylenir. Temîm kabilesinin Utârid koluna mensup olduğu için Utâridî ve Temîmî, ayrıca Basrî nisbeleriyle anılır. Mekke'nin fethinden sonra müslüman olmuş, Hz. Peygamberin vefatının ardından Medine'ye gidip yerleşmiştir. Hz. Peygamber’i görmediği fakat Hz. Ebû Bekir'le görüştüğüne dair rivayetler mevcuttur. Daha ziyade Hz. Ömer, Hz. Ali, İbn Abbas, İmrân b. Husayn ve Hz. Âişe gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiş, Ebû Mûsâ el-Eş’ârî’den Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenip ezberlemiş, daha sonra da kendisinden yaşça küçük olan İbn Abbas’a arzetmiştir. Rivayetleri Kütüb-i Sitte’de bulunan Ebû Recâ’dan Eyyûb es-Sahtiyânî, Saîd b. Ebî Arûbe, Cerîr b. Hâzim, Mehdî b. Meymün gibi muhaddisler de hadis rivayet etmişlerdir. Kırk yıl imamlık yapmış olan, Kur'ân-ı Kerîm'i çok okumasıyla bilinen Ebû Recâ, muhadramûn ve dolayısıyla tabiîn neslinin önde gelen âlimlerinden ve güvenilir hadis râvilerinden biridir. Hasan Basrî’nin kendisine soru sormak üzere gelenleri Ebû Recâ'ya gönderdiğine dair rivayetler mevcutur. Ebû Recâ

(22)

8

el-Utârîdî’nin 105 (723-24) yılında vefat ettiğini belirtenler bulunduğu gibi bu tarihin 100, 107 veya 108 olduğunu söyleyenler de vardır.9 Saîd b. Ebî Arûbe’nin, Ebû Recâ’nın talebeleri arasında yer aldığı bilgisi dışında hoca-talebe ilişkisine dair kaynaklarda herhangi bir bilgi verilmemektedir.

2.2.2. Ebû Nadra Münzir b. Mâlik b. Kutâa el-Abdî (v. 108/726)

İmam, muhaddis Ebû Nadra, Abdülkays kabilesine nisbetle Abdî, bu kabilenin bir kolu olan Avaka'dan olması sebebiyle Avakî nisbeleriyle anılır. Aşere-i mübeşşere'den Talha b. Ubeydullah'ı görmüş, Hz. Ali, Ebû Hüreyre, İmrân b. Husayn, İbn Abbas, İbn Ömer, Ebû Saîd el-Hudrî ve Câbir b. Abdullah gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiştir. Kendisinden de Katâde b. Diâme, Yahya b. Ebû Kesîr, Âsım el-Ahvel, Süleyman et- Temîmi, Humeyd et-Tavîl ve Saîd b. Ebî Arûbe gibi tâbiîn âlimleri ri-vayette bulunmuşlardır. Basra'nın önde gelen âlimlerinden olan Ebû Nadra hakkında Ahmed b. Hanbel hayırdan başka birşey bilmediğini söylemiştir. İbn Sa'd, Yahya b. Maîn, Ebû Zür'a er-Râzî ve Nesâî de onun sika olduğunu söylemişlerdir. İbn Hıbbân ise fakîh bir kimse olduğunu, fakat rivayetlerinde hata ettiğini ileri sürmüştür. Ukaylî ve İbn Adî onu zayıf râvilere dair eserlerine almışlar fakat aleyhinde birşey söyleme-mişlerdir. İbn Sa'd'ın pek çok rivayeti bulunduğunu söylediği Ebû Nadra'nın bu ri-vayetlerinden bazıları, Buhâri dışında Kütüb-i Sitte ile Dârimî’nin Sünen'inde ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned'inde yer almıştır. Ebû Nadra hayatının sonlarına doğru felç olmuş ve 108/726 yılında vefat etmiştir. Bu tarih 107 ve 109 olarak da zikredilmiştir. Cenaze namazını vasiyeti üzerine Hasan el- Basrî kıldırmıştır.10 Saîd b. Ebî Arûbe’nin onun talebesi olduğu bilgisi dışında görüşüp görüşmedikleri ile ilgili bilgi bulunmamaktadır.

2.2.3. Ebû Saîd el-Hasen b. Yesâr el-Basrî (v. 110/728)

Basralı meşhur tâbiî, âlim ve zâhidlerden Hasan el- Basrî, 21/641 yılında Medine'de doğdu. Babası Yesâr'ın, Irak'ın fethi sırasında Basra yakınlarındaki Meysân kasabasından Medine'ye getirilen esirlerden olduğuna dair rivayetler bulunmaktadır.

9

İbn Sa’d, a.g.e., VII., 138-140; Zehebî, Siyeru A'lâmi'n-Nübelâ, IV, 253-257.

10

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 208-210; Buhâri, et-Târihu'l-Kebîr, VII, 355-356; Zehebî, Siyeru A'lâmi'n-Nübelâ, IV, 529-531.

(23)

9

Oğlunun şöhreti dolayısıyla daha çok Ebu'l-Hasan adıyla tanınan Yesâr, kaynaklarda Zeyd b. Sâbit'in veya Enes b. Mâlik'in halasının azatlısı olarak anılır. Efendisine nisbetle kendisine Ensârî nisbesi verilir.11 Hasan Basrî’nin annesi Hayre, Rasûlullah'n eşi Ümmü Seleme'nin azatlısı ve hizmetkârıdır. Bundan dolayı Hasan'la daha çok Ümmü Seleme ilgilenmiş, bilgili ve hakîm bir kişi olarak yetişmesinde bu ortamın büyük rolü olmuştur. Hz. Ali'nin halife olmasının ardından ailesiyle birlikte Basra'ya giden ve ömrünü burada geçiren Hasan el- Basrî’nin yetiştirdiği öğrenciler arasında Eyyûb es-Sahtiyânî, Katâde b. Diâme, Amr b. Ubeyd. Vâsıl b. Atâ, Abdullah b. Avn, Mâlik b. Dînâr ve Mübarek b. Fedâle bulunmaktadır. Hayatını Basra'da vaaz ve ibadetle geçiren Hasan el- Basrî Receb 110/728 tarihinde burada vefat etmiştir. 12

Hasan el- Basrî Abdurrahman b. Semüre, Hakem b. Amr, İmrân b. Husayn, Ebû Hüreyre, Semüre b. Cündeb, Abdullah b. Ömer b. Hattâb, Câbir b. Abdullah, Enes b. Mâlik gibi sahâbîlerden doğrudan hadis alıp naklederken; Hz. Ali, Ümmü Seleme, Ebû Mûsâ el-Eş'ârî, Abdullah b. Amr gibi birçok sahâbîden de hadis almadığı halde aradaki râviyi zikretmeksizin mürsel rivayette bulunmuştur. Kendisinden Bekir b. Abdullah el-Müzenî, Katâde b. Diâme, Eyyûb es-Sahtiyânî, Atâ b. Sâib, Ebû Bürde Büreyd b. Abdullah. Humeyd et-Tavîl, Abdullah b. Avn gibi âlimler hadis rivayet etmişlerdir.13 Rivayetleri Kütüb-i Sitte'de yer alan Hasan Basrî'nin, doğrudan Hz. Peygamber'den veya aradaki râviyi düşürerek bazı sahâbîlerden duymuş gibi naklettiği hadislerin sıhhati konusunda münekkitler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.14Hasan Basrî tedlis yapmakla da çokça eleştirilmiştir. Ancak hadis usulü kavramının yabancı kaldığı bir dönemi, edâ sığalarının belirli rivayet metotlarına delâlet etmek üzere kullanılabileceğini söylemek isabetli bir tutum olmayacaktır. Böyle bir dönemde yaşaması ve hadisi çoğunlukla sahabeden alması sebebiyle Hasan Basrî'nin tedlîslerinin rivayetlerini olumsuz şekilde etkileyecek durumda olmadığını söylemek mümkündür.15 Abdulvehhâb b. Atâ- Saîd b. Ebî Arûbe- Katâde vasıtasıyla gelen, “Allah ilim ehlinden

11

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 156-157.

12

İbn Hallikân, Vefâyatu’l-Âyân, II, 69.

13

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, III, 40-42.

14

İbn Ebî Hâtim, el-Merâsîl, s. 31-44.

15

Ahmet Yücel, Hadîs Istılahlarının Doğuşu ve Gelişimi,s. 80; Abdullah Aydınlı, "Hasan Basrî Hayatı

(24)

10

söz almamış olsaydı, sorduğunuz konularda size birçok hadis söylerdim” sözü, Saîd b. Ebî Arûbe’nin “ Ben Hasan Basrî’yi sakalını sarıya boyarken gördüm” ifadesi Saîd b. Ebî Arûbe ile beraberliklerine dair örneklerdir.16

2.2.4. Ebû Bekr Muhammed b. Sîrîn el-Basrî (v.110/729)

34/654 yılında Basra'da dünyaya geldiği rivayet edilen İbn Sîrîn’in 31/651 veya 33/653 doğduğu da kaydedilmektedir. İran'ın Cercerâyâ kasabasından olan babası Sîrîn’in, Hâlid b. Velîd'in Aynut-Temr'i fethi sırasında elde edilen esirler arasında olduğu kaydedilmektedir. Enes b. Mâlik kendi payına düşen Sîrin'i mükâtebe usulüyle azat etmiştir. Annesi Safiyye de Hz. Ebû Bekir'in âzatlısıdır.17 Otuz sahabe ile görüş-tüğü kaydedilen İbn Sîrîn, Huzeyfe b. Yemân, Zeyd b. Sabit, Hasan b. Ali b. Ebû Tâlib, İmrân b. Husayn, Ebû Hüreyre gibi sahâbîlerden, Abîde es-Selmânî ve Kâdî Şüreyh gibi tabiîlerden ilim tahsil etmiştir. Kendisinden Şa'bî, Katâde b. Diâme, Eyyûb es-Sahtiyânî, Asım el-Ahvel, Abdullah b. Avn, Saîd bin Ebî Arûbe, Hâlid el-Hazzâ ve Evzâî başta olmak üzere birçok âlim faydalanmıştır.18 Geçimini ticaretle sağlayan İbn Sîrîn, bir rivayete göre satın aldığı zeytinyağının içine fare düşmesi üzerine yağın hepsini dökünce borcunu ödeyememiş ve hapse atılmıştır. 9 Şevval 110/15 Ocak 729 tarihinde vefat eden İbn Sîrîn'in 40.000 dirhem borcunu oğlu Abdullah ödemiştir. İbn Sîrîn'in yumuşak huylu, mütevazı, cömert ve takva sahibi bir kimse olduğu kaydedilmektedir.19 Hadislerin güvenilir râvilerden alınması hususunda titiz davranan İbn Sîrîn'in güvenilir bir muhaddis olduğunda ittifak edilmiş, rivayetleri Kütüb-i Sitte'de yer almıştır.20 Saîd b. Ebî Arûbe’nin kendisinden hadis rivayet ettiği bilgisi dışında aralarında bir münasebet bulunup bulunmadığına dair kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır.

2.2.5. Ebu'l-Hattâb Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-Basrî (v.117/735)

Tâbiînin en önde gelen müfessirlerinden biri olan Katâde 60/680 veya 61 yılında âmâ olarak dünyaya geldi. Bedevî bir aileye mensup olan Katâde’nin soyu Şeybânoğulları'ndan Sedûs kabilesine dayanır. Ailesinin çölden Benî Şeybân'ın yanına,

16

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 158, 160.

17

İbn Sa’d, a.g.e.,VII, 193-206; Buhâri, a.g.e., I, 90-92; Zehebî, Siyeru A'lâmi'n-Nübelâ,, IV, 606-620; İbnu’l-Cevzî, Sıfatu's-Safve, III, 241-248.

18

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, VII, 280-281.

19

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 193-206.

20

(25)

11

ardından Sedûs kabilesiyle birlikte Basra'ya göç ettiğine dair rivayetler mevcuttur. Büyük bir öğrenme azmi olan Katâde, Hasan el- Basrî'nin yanında on iki yıl bulunmuştur. Kıraat, tefsir, hadis ve diğer ilimlerle ilgili öğrenimini Hasan Basrî'den tedris eden Katâde yine kıraat ilmiyle ilgili rivayetleri Enes b. Mâlik, Ebü'1-Âliye er-Riyâhî, Hasan Basrî ve İbn Sîrîn'den almıştır. Sahabeden Enes b. Mâlik, tâbiînden de Saîd b. el-Müseyyeb, Hasan el- Basrî, İbn Sîrîn, İkrime el-Berberî, Atâ b. Ebî Rebâh, Şa'bî, Ebü'l-Âliye er-Riyâhî ve daha pek çok kimseden hadis dinlemiştir. Kendisinden Şu'be b. Haccâc, Ma'mer b. Râşid, Hemmâm b.Yahya, Saîd b. Ebî Arûbe, Ebân b. Yezîd, Eyyûb es-Sahtîyânî, Evzâî, Ebû Hanîfe ve diğerleri rivayette bulunmuştur. Takva sahibi olduğu belirtilen Katâde’nin Vâsıfta çıkan veba salgınında 117/735 yılında vefat ettiği kaydedilmiştir.21 Katâde siyaseten karmaşık bir dönemde yaşamasına rağmen kendisine siyasi bir pozisyon belirlememiş ve ölünceye kadar ilimle meşgul olmuştur.22 Güçlü hafızaya sahip olduğu söylenen Katâde’nin duyduğu her şeyi ezberlediği söylenmiştir. Hadis otoriteleri Katâde’yi "sika râvi" ve "hafız" olarak tanıtmış, Ali b. Medînî, büyük şehirlerdeki isnad zincirlerinin isimleri üzerinde kesiştiği altı kişiden birinin Katâde olduğunu söylemiştir.23 Hadislerine Kütüb-i Sitte’de de yer verilen Katâde'nin rivayetleri daha çok Abdürrezzâk es-San'ânî'nin el-Musannef'inde bulun-maktadır. Katâde sahabe içinde sadece Enes b. Mâlik'ten hadis aldığı halde başka sahâbîlerden de aldığı anlayışına neden olan rivayetleri sebebiyle eleştirilmiş, Ebû Dâvûd es-Sicîstânî, onun bizzat dinlemediği otuz kadar kimseden hadis rivayet ettiğini zikretmiştir. Ancak Katâde, rivayetlerinde kullandığı "haddesenâ" ve "kale" lafızlarıyla hangi hadislerin rivayet zincirinin tam, hangisinin eksik olduğunu göstermiş, bu sebeple Şu'be b. Haccâc, Katâde'nin rivayet ettiği hadislerin mürsel olanıyla olmayanını ayırabildiğini söylemiştir.24 Bu eleştirilere rağmen büyük hadis otoritelerinin Katâde'nin rivayetlerini eserlerine almış olmaları onunla ilgili bir güven probleminin bulunmadığına işaret etmektedir. Katâde’yle ilgili bir diğer husus da, kaderî olup olmadığı yönündeki tartışmalardır. Hişam ed-Destuvâî ve Saîd b. Ebî Arûbe ile

21

Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, I, 93.

22

İbn Sa’d, a.g.e, Vll, 229-231; İbn Hacer, Tehzîb, VIII, 315-319.

23 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, VIII, 256 24

İbn Sa’d, a.g.e, Vll, 229-231, İbn Hallikân, a.g.e., 85-86; Şîrâzî, Tabakâtu’l-Fukahâ, s. 89; İbn Hacer,

(26)

12

beraberken kader hakkında konuştukları ve daha sonra kendisinin bu görüşünden vazgeçtiği söylenmektedir. Hişam ed-Destuvâî ve İbn Ebî Arûbe, Katâde’nin:“ Ma’siyet dışında herşey kader iledir” dediğini nakletmektedir.25İbn Sa’d, onun kader hakkında birşeyler söylediğini ifade ederken, Yâkût el-Hamevî kader hakkında konuştuğunu fakat daha sonra bundan vazgeçtiğini söylemektedir.26İbn Ebî Arûbe ve Katâde ile alakalı Mamer b. Râşid’den şöyle bir rivayet gelmektedir: Katâde, Saîd b. Ebî Arûbeye “Ya Eba’n-Nadr mushafı al beni takib et” dedi. Sonra Katâde Bakara Sûre’sini ona arzetti. Orada bir tek harf de bile hata yapmadı. Katâde “Ya Eba’n-Nadr doğru okudum mu” dedi Saîd de “evet” diye cevab verdi. Katâde daha sonra, “Câbir b. Abdullah’ın sahifesinde Bakara suresini benden daha iyi bilen yoktur” dedi. Saîd’e okunan da o sahifeydi. Matar el-Verrâk “Katâde öğrenmeye ölene kadar devam etti” demiştir: 27

Eserleri:

1. Kitâbü't-Tefsîr: İbnü’n- Nedîm biri Saîd b. Beşîr, diğeri Muhammed b. Sevr - Ma'mer b. Râşid tarikiyle olmak üzere kitabın iki rivayetinden söz etmektedir.28 Benzer şekilde Fuat Sezgin, Beşir b. Muaz- Yezîd b. Zür’a- Saîd- Katâde tarikiyle gelen rivayetten bahsederken, Hatîb el-Bağdâdî’nin çokça faydalandığını belirttiği, hacimli bir eser olarak Taberî’nin çokça yararlandığını söylediği eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığının bilinmediğini söylemektedir. 29 Rivayetlerin değerlendirildiği ikinci bölümde görüleceği üzere, Kitâbu’l- Menâsik’te Katâde’nin yaptığı tefsirlere dair örnekler bulunmaktadır.30 Eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığı bilinmemekle beraber bu örneklerin Kitâbü't-Tefsîr’in bölümlerinden olabileceği de ihtimal dâhilindedir.

25 Zehebî, Tezkiratu’l-Huffâz, I, 93.

26 İbn Sa’d, a.g.e.,VII, 229; Yâkût el-Hamevî, Mu’cemu’l-Üdebâ, II, 275. 27 İbn Sa’d, a.g.e., VII, 229; İbn Hacer, Tehzîb, VIII, 316.

28

İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 50.

29

Fuad Sezgin, GAS, I, 32.

30

Kitâbu’l-Menâsik’de yer alan hacla ilgili ayetlerin bir kısmında Katâde tarafından ilgili ayetin tefsiri yapılmaktadır. 29-34 arası rivayetler (s. 75-78) ve 139,143. (s. 108,109) rivayetler Katâde’nin tefsirine örnek teşkil etmektedir.

(27)

13

2. Kitâbu’ n- Nâsih ve'l-Mensûh fî Kitâbillâh31: Nâsih ve mensûh ilmiyle alakalı günümüze kadar gelen en eski kitap olarak anılan Kitâbu’n-Nâsih ve'l-Mensûh fî Kitâbillâh, 1985 yılında Dr. Hâtim Sâlih Dâmin tarafından neşredilmiştir. Muhakkik, mukaddimeden sonra, Kur’an’daki nesih ayetleri hakkında eserler veren musannifleri kronolojik sıra ile tanıtıp, Katâde’nin hayatı ve kitabı hakkında açıklayıcı bilgiler vererek Kitâbu’ n- Nâsih ve'l-Mensûh’a geçmektedir. Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, Mâide, En’âm, Enfâl, Tevbe, Nahl, İsrâ gibi onyedi sûrenin kısa açıklamalarından ve birbirini nesheden ayetlerinden müteşekkil kitapta, muhakkikin zengin dipnotlandırmalarıyla birçok tefsire atıflar yapılmaktadır. İlk dönem tefsir kaynaklarının en önemlilerinden sayılacak kitap, 68 sayfa olarak basılmıştır.32 İbn Selâme en-Nâsih ve’l- Mensûh adlı eserinin kaynakları arasında, istifade ettiğini söylediği Kitâbu Tefsîru Yahya b. Selâm adlı bir eser gösterir ve bu eserin Saîd- Katâde kanalıyla geldiğinden bahseder. Eserin Saîd’e nispetinin doğru olacağını söyler.33

3. Avâşiru'l-Kur'ân: Katâde’ye nisbet edilen bu eseri İbn Sa’d, Saîd b. Ebî Arûbe’nin hayatını anlattığı bölümde zikretmiş bunun dışında herhangi bir bilgi vermemiştir. Burada Affân b. Müslim’den rivayetle: “ Hemmâm dediki: “Saîd b. Ebî Arûbe, Katâde’nin Avâşiru’l-Kur’ân’ını benden istedi. Ben de; “Senin için çoğaltayım”dedim. İbn Ebî Arûbe; “Hayır, ben seninkini istiyorum” dediği nakledilir. 34

4. Kitâbu’l-Menâsik:35 Saîd b. Ebî Arûbe rivayetiyle gelen bu eserin Saîd b. Ebî Arûbe’ye mi Katâde’ye mi ait olduğu hususu tartışmalıdır. İkinci bölümde detaylarıyla incelenecek eser bu husustaki tartışmalara bir ışık tutacaktır.

31

Fuad Sezgin, a.g.e., I, 32.

32

Katâde b. Diâme, Kitâbu’ n- Nâsih ve'l-Mensûh fî Kitâbillâh, s., 5-22. (nâşir; Dr. Hâtim Sâlih Dâmin)

33Katâde b. Diâme, a.g.e., s. 22 (neşredenin girişi); İbn Selâme, en-Nâsih ve’l- Mensûh, s. 29 34

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 273.

35

(28)

14

2.2.6. Ebû Ma’şer Ziyâd b. Kuleyb et-Temîmî el-Hanzalî el-Kûfî (v.120/737)36

Hayatı, doğumu ve ailesiyle ilgili kaynaklarda herhangi bir bilgi verilmemektedir. Hadis rivayetinde öne çıkan hocalarını İbn Hacer İbrahim en-Nehaî, Şa’bî, Saîd b. Cübeyr, Fudayl b. Amr olarak sıralarken, Katâde, Hâlid el-Huzâi, Saîd b. Ebî Arûbe, Mansûr, Muğîre, Hişâm b. Hasan, Yûnûs b. Ubeyd ve Şu’be’yi de öğrencileri arasında zikreder.37 Katâde hem akranı hem de öğrencisidir. Nesâî, İclî ve İbn Medînî kendisinden sika olarak bahsederken, Ebû Hâtim kendisi için sâlih (rivayet ettiği hadis yazılan ve incelen ravi) terimini kullanmaktadır. Hafızasının zayıf olduğu söylenmekle birlikte İbn Hıbbân bu söze muhalefet ederek hafızası çok kuvvetli ravilerden biri olduğundan bahseder. Kalîlu’l-hadîs (çok hadis bilse de hadis rivayeti az olan kişi) olarak anılan Ebû Ma’şer’in 120 veya 119 yılında ölmüş olduğuna dair rivayetler gelmekle birlikte İbn Hıbbân 119 senesinde vefat ettiğini söylemektedir. İbn Sa’d Yusuf b. Amr’ın Irak valiliği zamanında vefat ettiğini söylerken İbn Hacer bu yılın 120’ye tekabül ettiğini ifade eder.38 Ebû Arûbe’nin hadis işitmediği kişiler sıralanırken Ebû Ma’şer’den bir harf bile öğrenmediği, ondan herhangi bir şey işitmediği söylenmektedir.39

2.2.7. Ali b. Sâbit b. Ömer b. Ahtab el-Ensârî el-Basrî (v.125/716)

Hakkında çok fazla bilgi bulunmamakla beraber, İbn Ömer’in mevlâsı Nâfi’ den rivayette bulunduğu, Saîd b. Ebî Arûbe ve İmrân el- Kattân’ın kendisinden hadis rivayet ettiği söylenmektedir. Muhaddislerce sika olarak tanınmış fakat Kütüb-i Sitte müellifleri rivayetlerine yer vermemişlerdir. 125 senesinde vefat etmiştir.40

36

Kitâbu’l-Menâsik’in muhakkiki Âmir Hasan, Saîd b. Ebî Arûbe’nin hocalarını tanıttığı bölümde Necih b. Abdirrahman Ebû Ma’şer es-Sindî’yi hocası olarak göstermektedir. (Bkz, Kitâbu’l-Menâsik, s.20) Fakat aralarında hoca-talebe ilişkisi de dâhil olmak üzere hiçbir irtibat bulunmamaktadır. İbn Hacer

Tehzîb’de Saîd b. Ebî Arûbe’nin hocalarını sayarken Ebû Ma’şer’den, Ebû Ma’şer Ziyad b. Kuleyb olarak

bahseder. (Bkz, İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, IV, 56.) Ayrıca muhakkik Ebû Ma’şer’den gelen rivayetleri tahkik ederken de Ebû Ma’şer’i, Ebû Ma’şer Necîh b. Abdirrahman es-Sindî olarak tanıtmaktadır. (Bkz,

Kitâbu’l-Menâsik, 5 nolu dipnot. s., 88.)

37

İbn Hacer, Tehzîb, III, 329.

38Mizzî, Tehzîbu’l-Kemâl, IX, 506; İbn Hacer, Tehzîb, III, 329. 39

İbn Ebî Hâtim, el-Merâsil, s.77; İbn Hacer, Tehzîb, IV,56-59.

40

(29)

15

2.2.8. Ebû Yahya Mâlik b. Dînâr es-Sâmi en-Nâcî el-Basrî (v.127/718)

Tasavvufta zühd ekolünün ilk müntesiplerinden biri olarak anılan Malik b. Dinar dört sünen sahibinin ravisidir. Basra'da doğmuş, ilk tahsilini burada tamamlamış, ilim öğrenmek için Horasan ve Hindistan'a kadar gitmiştir. Güzel sanatlara karşı ilgisi ve yeteneği olduğu, verrâklık yaptığı ve geçimini mushaf yazarak kazanmaya çalıştığı rivayet edilmektedir. Kendisinden Enes b. Mâlik, Ahnef, Hasan, İbn Sîrîn, İkrime, Atâ, Kasım b. Muhammed gibi birçok muhaddis hadis rivayet etmiş, kardeşi Osman, Ebân b. Yezîd, Hâris b. Vecîh, Saîd b. Ebî Arûbe, Abdullah b. Şevzeb, Muhammed b. Abdullah el-Ensârî, Abdusselam b. Harb, Cafer b. Süleyman gibi muhaddisler de rivayette bulunmuşlardır.41 Tâûn’dan önce ya da sonra öldüğü hususundaki tartışmalarda bu tarihi, Serî b. Yahyâ 127, bunun dışında kalanlar 128, Halife b. Hayyât 130 olarak vermekte, İbn Hıbbân da taundan önce öldüğünü söyleyerek tâûnun 131senesinde olduğunu söylemektedir. Tâûnun olduğu yılı 132 olarak verenler de vardır. Nesâî ve İbn Sa’d kendisinden sika olarak bahsederler. 42 Saîd b. Ebî Arûbe’nin kendisiyle karşılaştığına dair kaynaklarda bir bilgi bulunmamakla beraber kendisinden hadis rivayet ettiği söylenmektedir.

2.2.9. Ebû Recâ Matar b. Tahman el-Varrâk el-Horâsânî (v.129/720)

İmam, sâdık, zâhid olarak vasıflandırılan Ebû Recâ el-Horasânî, İlbâ’ b. Ahmer el- Yeşkurî’nin mevlası olup Basra’da yaşamış bir muhaddistir. Doğumu hakkında kesin bir bilgi yoktur. Enes b. Mâlik, Hasan el- Basrî, İbn Büreyde, İkrime, Şehr b. Havşeb, Bekr b. Abdullah el- Müzenî, Muhammed b. Sîrîn, Âmir eş- Şâbî, Katâde, Atâ b. Ebî Rebah ve İbn Ömer’in mevlâsı Nâfî’den rivayette bulunmuştur. İbrahim b. Tahmân, Şu’be, Hammâd b. Zeyd, Hişam ed- Destuvâî, Hemmâm b. Yahya, Saîd b. Ebî Arûbe, Abdülaziz b. Abdussamed gibi muhaddisler kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Zühdüyle ön plana çıkan Ebu Reca el-Horasânî, Yahya b. Maîn tarafından sâlih olarak vasıflandırılırken, Muhammed b. Sad, Ebû Hâtim er-Râzî rivayetlerine zayıf, İbn Hanbel de sadece Atâ’dan gelen rivayetlerine zayıf demiştir. Yahya b. Saîd el-Kattân, İbn Ebî Leyla gibi muhaddisler sû’u’l-hıfz (hadis rivayetinde yanlışları doğrularından

41

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 243; Buhârî, a.g.e., VII, 309; İbn Hacer, Tehzîb, X, 13.

42

(30)

16

çok olacak derecede hafızasının zayıf olması) sahibi derken, Müslim rivayet ettiği hadislerle ihticac etmiştir. Hadis otoritelerince Atâ’dan gelen rivayetleri dışındaki rivayetleri kabul görmüştür. Zehebî, rivayetlerinin sağlam olduğunu hasen mertebesinden daha aşağı inemeyeceğini söylemektedir. Kütüb-i Sitte müelliflerinin hadislerini rivayet ettiği Ebu Reca el-Horasânî, Hicrî 129 yılında vefat etmiştir.43

2.2.10. Ebû Bekr Eyyûb b. Ebî Temîme Keysân es-Sahtiyânî (v. 131/722) Tâbiînin ileri gelenlerinden sayılan, fıkıh ve hadis ilminde ön plana çıkan, Eyyûb es-Sehtiyânî 68/687-88 yılında Basra'da doğdu. Eyyûb sahtiyan ticaretiyle uğraştığı için Sahtiyânî nisbesiyle anıldı. Küçük yaşından itibaren kendisini ilme adadığı, ilim meclislerine büyük bir azimle devam ettiği rivayet edilmektedir. Yine "Eyyûb Basra gençlerinin efendisidir" şeklindeki övgüsüne mazhar olduğu Hasan Basrî’nin dört yıl boyunca derslerine katıldığı rivayet edilmektedir.44 Yirmi yaşlarında iken gördüğü sahâbî Enes b. Mâlik'ten hadis dinlediği hususu ise şüphelidir. İbn Ebî Hatim, Eyyûb'un Enes b. Mâlik'ten rivayette bulunduğunu söylerken,45Zehebî Eyyûb'un Enes b. Mâlik'ten herhangi bir rivayetine rastlamadığını ifade etmektedir.46Atâ b. Ebî Rabâh, Hasan Basrî, Hişâm b. Urve, İbn Sîrîn, İkrime el-Berberî, Katâde b. Diâme, Mücâhid b. Cebr, Nâfî, Saîd b. Cübeyr ve Salim b. Abdullah b. Ömer gibi birçok kişiden hadis dinleyen Eyyûb es-Sehtiyânî İbnü'l-Medînî'ye göre 800, İbn Uleyye'ye göre ise 2000 civarında hadis rivayet etmiştir. Kendisinden de Hammâd b. Seleme, Hammâd b. Zeyd, İbn Sîrîn, Mâlik b. Enes, Ma'mer b. Râşid, Süfyân es-Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Şu'be b. Haccâc ve Zührî gibi âlimler rivayette bulunmuşlardır. Eyyûb es-Sahtiyânî, İbn Sîrîn, Yahya b. Maîn, Dârekutnî ve Nesâî tarafından birinci derece ta'dîl lafızları arasında yer alan sebt ve sika sıfatlarıyla nitelendirilmiştir. İbn Sa’d ise onu ardarda sıraladığı sika, sebt, cami, hüccet ve adl vasıflarıyla övmüştür.47 Aralarında hocaları ve talebelerinin de bulunduğu bazı hadis münekkitlerince Abdullah b. Avn, Âsım el-Ahvel, Zührî gibi şöhret sahibi akranlarıyla kıyaslanarak üstünlüğü vurgulanmıştır. Eyyûb'u Basra'nın hadis hafızları

43

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, V, 452-453; İbn Hacer, Tehzîb, X, 152-153.

44

İbn Sa’d, a.g.e., Vll, 246-251; Buhârî, a.g.e., I, 409-410; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tadîl, II, 255; İbn Hıbbân, a.g.e., VI, 53.

45

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tadîl, II, 255-256.

46

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VI, 16.

47

(31)

17

arasında sayan İbn Uyeyne ise bizzat görüştüğü altmış sekiz tâbiî içinde onun gibisine rastlamadığını ifade etmektedir. İbn Avn da Eyyûb'un üstünlüğünü kabul ederek onun rivayetini kendi rivayetine tercih etmiştir. Şu'be Eyyûb'u "fakîhlerin efendisi", İbn Mehdî "Basra ehlinin hücceti" olarak nitelemektedir. Ebû Dâvûd, İbn Hanbel'in Eyyûb'u Mâlik'ten üstün tuttuğunu bildirmektedir. Kütüb-i Sitte müelliflerinin hepsi ondan rivayette bulunmuştur. Eyyûb, hadis ve fıkıh alanında bu kadar övgüye mazhar olmasına rağmen hataya düşme korkusuyla hadisten delilini bilmediği hususlarda ictihadda bulunmamıştır. Eyyûb, Ramazan 131/749 bir cuma günü Basra'da vebadan ölmüştür. 48 Saîd b. Ebî Arûbe’nin Ebû Eyyûb es-Sehtiyânî ile beraberliği olup olmadığına, ondan rivayette bulunup bulunmadığına dair bir bilgiye rastlanmamıştır.

2.2.11. Ebû Urve Ma’mer b. Râşid el-Ezdî el-Basrî es-San'ânî (v.153/770) 95/714 veya 96/715 yılında Basra'da doğdu. Babasının künyesi olan Ebû Amr bazı çağdaş kaynaklarda yanlışlıkla dedesinin adı gibi gösterilmiştir. Yemen'in San'a şehrine yerleştiği ve orada uzun süre ikamet ettiği için San'ânî nisbesiyle meşhur olmuştur. Ezd kabilesine mensup bir kişinin azatlısı olduğundan Ezdî nisbesiyle de anılmıştır.49 Ma'mer b. Râşid’in, on dört yaşından itibaren Katâde b. Diâme'nin rahle-i tedrisinde bulunduğu söylenmektedir. Yemenliler onun ülkelerinde kalmasını sağlamak için Yemenli bir hanımla evlenmesine gayret etmişlerdir.50

Ma'mer b. Râşid'in en önemli hocası Basra'da kendisinden ilim öğrenmeye başladığı Katâde b. Diâme'dir. Ma'mer bu dönemde Katâde'nin söylediği her şeyin sadrına nakşedildiğini ve bunları hiç unutmadığını belirtir. Ticaret için gittiği Medine'de görüşüp kendilerinden icazet aldığı İbn Şihâb ez-Zührî, Amr b. Dînâr ve kendisinden istifade etmek için gittiği Yemen'de görüştüğü Hemmâm b. Münebbih onun önemli hocaları arasında yer alır. Yemâme'de Yahya b. Ebû Kesîr, Kûfe'de A'meş ve Zeyd b. Eslem, Abdullah b. Şübrüme, Abdullah b. Tâvûs gibi muhaddislerin yaşadığı bir çevrede bulunup onlardan faydalandı. Kendisinden Süfyân es-Sevrî, Yahya b. Ebî Kesîr, Eyyûb es-Sahtiyânî, Amr b. Dînâr gibi bazı hocaları, ayrıca Saîd b. Ebî Arûbe, Ebân b. Yezîd, İbn Cüreyc, Hişâm ed-Destüvâî, Şu'be b. Haccâc ve Süfyân b. Uyeyne

48

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VI, 15-26.

49

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tadîl, VIII, 255- 256.

50

(32)

18

gibi meşhur muhaddisler de rivayette bulundu. Ma'mer b. Râşid ilim tahsili için Basra'dan başka Medine, Dımaşk, Humus, Horasan, Yemâme, Kûfe ve Yemen'e yolculuklar yaptı. Hadis rivayetindeki şöhretiyle tanınanlar yanında fakîhliği, fetvaları, kadılığı, tarihçiliği, tefsir ve kıraat ilmindeki şöhreti ve zâhidliğiyle öne çıkan kimselerden faydalandı. Şiî ve Mu'tezilî olduğu kabul edilenlerden istifade etti. Ma'mer'in en yakın talebeleri, kendisinden on bin hadis yazdığı rivayet edilen Abdürrezzâk b. Hemmâm es-San'ânî ile San'â kadısı Hişâm b. Yûsuftur. Yemen'e giderek Ma'mer'den hadis rivayet edenler arasında Süfyân es-Sevrî, Süfyân b. Uyeyne, Şu'be b. Haccâc, İbnü'l-Mübârek ve Gunder de bulunmaktadır. Takva ehli, güvenilir, gerçeği söylemekten çekinmeyen bir kimse olduğu belirtilen Ma'mer b. Râşid 153/770 Ramazan ayında Yemen'de vefat etmiştir. 152 /769 veya 154 /771 yılında öldüğü de söylenir.51

Hadisleri tedvin etmeye büyük çaba harcayan, bu nedenlede Yemen'de hadisi ilk tedvin eden tabiî olarak bilinen Ma'mer'in eserlerini yazdığı bir odasının bulunduğu, hadisleri ezberleme ve yazma işini birlikte götürdüğü belirtilmektedir. Hadis hafızı olan Ma'mer yaşadığı devrin en büyük âlimi, Zührî'den rivayette bulunanların en güveniliri kabul edilmiştir. Ona güvenilirliğiyle ilgili bir eleştiri yöneltilmemiş, kendilerinden rivayette bulunduğu bazı hocaları dolayısıyla tenkit edilmiştir. Yahya b. Maîn, Ma'mer'in, hocası Sabit b. Eslem el-Basrî'den yaptığı rivayetlerin zayıf olduğunu söylemiştir. İmam Mâlik kendisini takdir etmekle birlikte Katâde'den yaptığı tefsire dair rivayetler sebebiyle Ma'mer'i eleştirmiş, Zehebî bu rivayetlerden bir kısmının kendisine ulaştığını ve bunların münkatı’ yolla rivayet edilmesi dolayısıyla Mâlik'in onu eleştirdiğini söylemiştir.52 Ebû Hatim er-Râzî de Ma'mer'in, annesini ziyaret maksadıyla uğradığı dönemde Basra'da yaptığı rivayetlerde kitaplarının yanında bulunmaması sebebiyle hatalarının bulunduğunu iddia etmiştir. Bununla beraber onun için bir ta'dîl ifadesi olan "sâlihu'l-hadîs" terimini de kullanmıştır. Ma'mer'in Yemen'de ilk olarak eser tasnifinde bulunan ve o bölgede hadisleri ilk tedvin eden kişi olduğu söylenmekle

51

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VII, 5-19.

52

(33)

19

birlikte, el-Câmi’ adlı kitabının Mâlik'in el-Muvatta'ından daha önce yazıldığı kabul edilmektedir.53

Ma'mer b. Râşid, Yemen’de yaşı bir hayli ilerlemiş olan Hemmâm ile görüşüp Sahîfe’sindeki 138 hadisten otuzunu semâ’ geri kalanını ise arz ve kıraat yoluyla almıştır. Yine hocası Katâde vasıtasıyla Câbir b. Abdullah'ın sahîfesini54 yazılı belgelere dayanarak rivayet ettiği kaydedilmektedir. Ma'mer, rivayetlerinin büyük çoğunluğunu semâ yoluyla almış olmakla beraber rivayet icazetini aldığı eserlerin bir kısmını arz ve kıraat yoluyla, Câbir b. Abdullah'ın sahîfesini ise vicâde yoluyla aldığı zannedilmektedir.55 Ma'mer b. Râşid’in günümüze kadar ulaşan eserleri arasında en önemli sayabileceğimiz eseri Abdurrezzâk’ın Musannef’inin sonunda yer alan el-Câmi’sidir. Ma'mer b. Râşid’in Kitâbü'l-Meğâzî adında bir eserinin daha varlığından bahseden İbnü'n-Nedîm Abdürrezzâk'ın siyer ve megâzî sahiplerinden Ma'mer vasıtasıyla rivayette bulunduğunu nakletmektedir.56Sufyan b. Uyeyne’nin Saîd b. Ebî Arûbe’den naklen: “Biz Ma’mer’den rivayette bulunurduk” ifadesi onunla beraberliklerine dair bir işaret olarak el- Cerh ve’t- Ta’dîl’de yer almaktadır.57Aynı şekilde benzer bir rivayeti Zehebî şöyle nakleder: İbn Uyeyne İbn Arûbe’nin kendisine şöyle dediğini söyler. “Sizin Ma’mer’inizden hadis rivayet ettik ve onunla müşerref olduk.”58

Saîd b. Ebî Arûbe’nin hocalarıyla ilgili verilen biyografilerde hocalarıyla beraberliğine dair çok az bilgi bulunmakla beraber, hocalarından hadis rivayet ettiğine dair bilgiler yer almaktadır. Hocaları içinde Hasan el- Basrî, Katâde ve Ma’mer b. Râşid ön plana çıkmaktadır. Bu üç hocasıyla ilgili, Saîd b. Ebî Arûbe’den kendileri ile ilgili ifadelere rastlarken, Zehebî, İbn Ebî Arûbe’nin kendisi için en önemli hocasının Ebû Recâ olduğunu ifade ettiğini söylemektedir. 59 Ebû Ma’şer’den ise hiç rivayet

53

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VII, 9-12.

54

Abdurrezzâk b. Hemmâm, el- Musannef, XI, 183; İbn Ca'd, Müsned, s. 159; Zehebî, Siyeru

A’lâmi’n-Nübelâ, V, 276-277.

55

Abdurrezzâk b. Hemmâm,a.g.e., XI, 183.

56

İbnü’n- Nedîm, el-Fihrist, s. 138.

57

İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tadîl, VIII, 256

58

Zehebî, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, VII, 7.

59

(34)

20

işitmediğine dair bilgiler bulunmaktadır.60 Kaynakla Saîd b. Ebî Arûbe’nin hocalarıyla ilişkisine dair çok fazla bilgi vermemekte en çok Katâde’yle birliktelikleri üzerinde durmaktadırlar.

2.3. Öğrencileri

2.3.1. Ebû Abdillâh Muhammed b. Ca'fer Gunder el-Hüzelî (v. 193/809) 110/728 yılından sonra doğdu. Benî Hüzeyl'in mevlâsı olup pamuktan dokunmuş kaba elbise (kirbâs) ticareti yaptığından Kerâbîsî nisbesiyle de anılmaktadır.61 Başta üvey babası Şu'be b. Haccâc olmak üzere İbn Cüreyc, Ma'mer b. Râşid, İbn Ebî Arûbe, Süfyân es-Sevrî ve Süfyân b. Uyeyne gibi hocalardan hadis rivayet etti. Kendisinden Yahya b. Maîn, Ali b. Medînî, Ebû Bekir b. Ebû Şeybe, İshak b. Râhûye, Halîfe b. Hayyât ve Ahmed b. Hanbel gibi tanınmış muhaddisler rivayette bulundu. Yahya b. Maîn, Gunder'in hocalarından yazdığı hadislerin son derece güvenilir olduğunu söylemekte, bir gün İbn Uyeyne'den rivayet ettiği hadisleri ihtiva eden bazı kitapları orada bulunan muhaddislere (veya kendisine) vererek bu hadislerde bir kusur bulmalarını istediğini, fakat onlarda bir rivayet kusuru göremediklerini belirtmektedir. Abdurrahman b. Mehdî, Gunder'in Şu'be b. Haccâc'dan duyarak yazdığı ve ayrıca ona kontrol ettirdiği hadisleri ihtiva eden kitaplardan Şu'be hayatta iken faydalandıklarını söylemiş, Şu'be'den rivayet edilen hadisler konusunda kendisi de dâhil olmak üzere Gunder'in herkesten daha güvenilir olduğunu ifade etmiştir. Talebesi Yahya b. Maîn, Gunder'le ilgili olarak, elli yıl boyunca gün aşırı oruç tuttuğunu, başkalarını zekât vermeye teşvik için mahalle mescidinin minaresine çıkıp fakirleri etrafına toplayarak zekâtını dağıttığını söylemektedir62 Abdullah b. Mübarek de Şu'be'den rivayet edilen hadislerde ihtilâfa düşüldüğü zaman Gunder'in kitaplarını hakem kabul etmek gerektiğini söylemiştir. Rivayetleri Kütüb-i Sitte'de yer alan Gunder'in Şu'be'den naklettiği hadislerin sağlamlığını kabul eden Ebû Hatim er-Râzî, onun başkalarından yaptığı rivayetlerin bu derece güvenilir olmadığını belirterek bunların kontrol edilmek

60İbn Ebî Hâtim, el-Merâsil, s.77; İbn Hacer, Tehzîb, IV, 56-59. 61

İbn Sa’d, a.g.e., VII, 296.

62

Referanslar

Benzer Belgeler

Tayland sahili yakınında bazı köylerde sayıları 2 bin ile 3 bin arasında Mokenler adıyla bilinen göçebe bir halk yaşıyor. Zamanlarının büyük bir kısmı ahşap

太陽病,得之八、九日,如瘧狀,發熱惡寒,熱多

身上莫名紅點,原來是血小板低下~雙和醫院呼籲接受治療可降低出血危機

Sultanın oğlu Ebî Bekr, Kavsûn, Beştâk, Dokuztimur, Akboğa Abdülvâhid, Emir-i Âhur Aydoğmuş, Kutluboğa el-Fahrî, Yelboğa el-Yahyâvî, Meliktimur el-Hicâzî,

Odası Gaziantep Şubesi, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Mimarlar Odası Kayseri Şubesi, Mimarlar Odası Konya Şubesi, Mimarlar Odası Mersin Şubesi,

Tabloları incelediğimizde ülkemizde, 15 devlet üniversitesinin lisans programında girişimcilik derslerinin seçimlik olarak verildiği, sadece 3 devlet üniversitesinde

İbn Abbas başta olmak üzere müfessirlerin görüşüne göre Hâtıb (ra), Mekke müşriklerine bir mektub yazıp, onu 10 dinar karşılığında Sâre isminde bir cariyeye

Amâsî bahr-ı hezec-i mahzûf-ı müseddes: mefâꜤîlün mefâꜤîlün feꜤûlün Bardahî bahr-ı hezec-i mahzûf-ı müseddes: mefâꜤîlün mefâꜤîlün feꜤûlün Nevâyî