• Sonuç bulunamadı

TÜYAP Kitap Fuarı'nın bu yılki onur yazarı İlhan Berk yazının tam bir cehennem olduğunu söylüyor:Şairler cenneti değil cehennemi düşünür

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜYAP Kitap Fuarı'nın bu yılki onur yazarı İlhan Berk yazının tam bir cehennem olduğunu söylüyor:Şairler cenneti değil cehennemi düşünür"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

^ A A A» Q ^ i w

İh

Hurrıye

Türkiye'de

rekor kıran

Yunanlı

Bu yıl en

çok hangi

kitaplar sattı

Kur'an-ı

Kerim'in Şifresi

80

bine ulaştı

W *':,

25 Ekim 2002

f

£ 5 / e ? Z o c ^

(2)

-28

CU M A , 25 Ekim 2002

rTnı^resı

TÜYAP KİTAP FUARI 2002

ÎÜ Y A P KİTAP FUARI 2002

CUM A, 25 Ekim 2002

29

T Ü Y A P K İ T A P F U A R I ' I N BU Y I L K İ ' O N U R Y A Z A R I ' İ L H A N B E R K Y AZ I NI N TAM BİR C E H E N N E M O L D U Ğ U N U S O Y L U Y O R

D O K U N D U Ğ U

Şairler cenneti

■ Yıllardır Bodrum’u kendinize mekân seçtiniz. İstanbul’u merkez kabul edersek, bu uzaklaşmanın nedeni nedir?

- Bodrum’u, burda bir evimiz olduğu için seçtik. İstanbul’dan, ’merkez’den uzak olmak beni uzun boylu düşündürmedi. Uzun yıllar bana gerekli kitapları toplamıştım; sık sık da çağrılı dış yolculuklarda gene istediğim kitapları da sağlıyorum. Bugün bunu oturduğum yerden daha kolaylıkla yapıyorum. Sonunda Türkçe, yabancı dikle koca bir kitaplığım oldu. Başka ne isterim? Böylece çalışmaya başladım. Kitaplarımı, şiirlerimi, dergilere, yaymevime burdan postaladım. Ben yalnız bir anlatı doymazı değilim, okuma (nerdeyse) hastasıyım da. Biliyorsunuz, daha önce de söyledim: Dünyada benden gizli bir şiir yazılamaz: Görürüm, bu uzaklığı böyle yendim.Ya ilişkiler mi? Çalışmaktan onlan

görmüyordum. Dahası tınmıyordum. Hâlâ da öyle. Şairlik bir çeşit guruluk, dervişlik işidir. Hem 'merkez’den uzakta yaşayan yalnız ben değilim. Şairler şairi Rene Char’da Paris'i ıska geçmiştir. Yalnız bunu bilmek bile bana yetti.

■ Şiirin zaman zaman yaşamınızın önüne geçtiğini düşünüyor musunuz?

- Şiir yaşamamın hep önüneydi zaten. Orada kakılı kaldı, kımıldamadı.

Yaşamadım ben: Yazdım, cehennem dediğim bu. Şunu ikinci kez daha söyleyeyim, şairlik cehennemliktir zaten; cenneti düşünenlerse hiç olmamıştır.

özünden hemen hemen Hiç çıkarmadığı siyah gözlükleri sanki dünyaya açılan bir şiir penceresi İlhan Berk'in. Şiirleri dışında, düzyazı olarak da kaleme aldığı her şey adeta şiire dönüşüveriyor. Ama onu gördüğünüzde de zaten bir şairle karşı karşıya olduğunuzu hemen anlarsınız. Hiç bir kelimesini okumamış olsanız bile. Giyimiyle, tavırları ve konuşmalarıyla şair imajını tam anlamıyla dolduran biri. Bodrum'u kendine mesken edinen, Halikarnas Balıkçısından sonra adı Bodrum'la bütünleşen bir edebiyatçı İlhan Berk. Yayın dünyasının merkezinden uzak da olsa, ürettikleriyle o dünyanın hep orta yerinde duruyor.

S a r i d e f t e r y e t e r

■ Yaşamdaki hemen her nesne üzerine düşünüyor ve yazıyorsunuz. Sayılardan şifalı otlara, evlere kadar. Bunun üzerine bir kaç söz söylemlisiniz?

- Dünyada gördüğüm,

ilgimi çeken her şeyi yazmak istiyorum. Özellikle de bir kıyıya atılmış, bir şey olanlarla, bir şey olmayanları

uykularından uyandırmak, kaldırmak, dünyada olduklarını duyurmak istiyorum. Dünyada anlamsız bir şey yoktur. H er şey anlam yüklüdür. Dünya dediğimiz böyle bir yerdir. Bu bilinsin diyorum. Şeyler Kitabı'ma, buna bir tanıklık diye bakılmalı. Ben çamura, çamur diye bakmam; her şeye bir anlam verdiğim gibi, ona da bir anlam veririm. Onu dünyamızın bir kulu gibi görürüm.

Çöpe, boka da öyle bakarım. Şairler dünyaya bir anlam vermeye gelmişlerdir. İşleridir bu.

■ Sarı defterlere, kaba kağıtlara yazmayı daha çok sevdiğinizi, notlarınızı, günlüklerinizi onların üzerine yazmayı sevdiğinizi söylüyorsunuz. Bu tutku nereden kaynaklanıyor?

- Sarı, kaba, ucuz defterlere, kağıtlara, sıradan olan ne varsa, sıradanlığa olan sevgim bilinsin istiyorum. Hem sıradanlıktan yüce ne var? Selamım üstlerine olsun!

■ Aşk ve erotizmin sizin yazı dünyanızda ayrı bir yeri var. Bu konuda düşüncelerinizi alabilir miyiz?

- Aşk ve erotizmi ayrı şeyler gibi düşünmüyorum ben. Bitişik, ölümsüz kardeşler diye bakıyorum onlara. Böylece aşktan daha yüce ne var? dediğim zaman, ya da Rene Char: 'Eğileceksen aşkın önünde eğil'

dediğinde anladığım aynı. Belki erotizm için ölümcül sözcüğünü ekleyebilirim: ölüm cül aşk! Bu sözcük bende uç, uçurum, karabasan sözcüklerini de içerir. Büyü, karanlık sözcüğünü de.

Türk edebiyatının en uzun soluklu şair ve denemecilerinden biri İlhan Berk. Otobiyografisine verdiği adla Uzun Bir Adam'ı aynı zamanda. Edebiyat eleştirmeni Memet Fuat'ın deyimiyle de dokunduğu her şeyi şiire çeviren biri.

İlhan Berk başlangıcından bugüne, yazdığı şiirlerle hep 'günümüzün en ilginç ve en genç’ şairlerinden biri oldu. 1918’de Manisa'da doğdu. İlk yazılan 1935'te, aym yıl ilk şiir kitabı Güneşi Yakanların Selamı'm da yayımlayan Manisa Halkevi dergisinde çıktı. Destansı yönünün ağır bastığı, adeta bir Türk Walt W hitmani olarak adlandırıldığı dönemde İstanbul 1934- 47 (1947), Günaydın Yeryüzü (1952), Türkiye Şarkısı(1953) ve Köroğlu'nu (1955) yayımladı. Sonrası, İkinci Yeni'den eski şiirimize, kenti Atlas'ını kurmaktan düzyazı şiirlere,

aforizmalardan harfleri, nesneleri ve semtleri sevmeye dek genişleyen çok kollu bir şiir ırmağıydı.

Ş iF A L I O TLA RI DA YAZDI

Diğer yapıtları, Galile Denizi(1958), Çivi Yazısı (1960), Otağ (1961), Mısırkalyoniğne (1961), Aşıkname (1968), Şenlikname (1972), Taşbaskısı (1975), Atlas (1976), Kül (1978), İstanbul Kitabı 1947-80 (1980), Deniz Eskisi (1982), Delta ve Çocuk (1984), Galata (1985), Güzel Irmak (198), Pera (1990), Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum (1993).

1982'de, bir şairin gözü ile doğayı ve her derde deva çağcıl bir aktar dükkanım sunan kokulu Şifalı Otlar Kitabı'nı ve otobiyografik anlatısı Uzun Bir Adam! yayımladı. 1994 yılında yapıtlarına bir de deneme/günlük ekledi: İnfemo(YKY, 1994).

Çok renkli dünyasını döktüğü günlükleri El Yazmalarına Vuruyor Güneş ilk kez 1983'te yayımlandı.

İlhan Berk'in son kitapları Kanatlı At (söyleşiler, 1994), Logos

(denemeler, 1996), Asılı Eros (çeviri şiirler, 1996), Poetika (1997), Kült Kitap (1998), Şeyler (2002), Yapı Kredi Yayınlan tarafından yayımlandı. Bataille: Erotizm, ölüm kadar yaşamın

olumlanmasıdır, diyecektir.

Bana gelince: özgürlük gibi insanın en yüce deneyidir. Sağ çıkılmayacak bir deney!

■ Fuarın bu yılki onur yazarısınız. Bu konudaki düşüncelerinizi almak isteriz.

- Hiçbir şey düşünmüyorum. Ben hiçbir şey düşünmeden, beklemeden yazdım. Hâlâ da öyle. Yazmak istediğim, hâlâ da yazamadıklarım oldu. Yazamadıklarım (ki çoktur) bağışlasınlar isterim. Hepsi bu.

Pera'dan vazgeçm iyor Pera üzerine yazdığı şiirlerle yıllarca 'Pera Şairi' olarak da anılan İlhan Berk adı artık Bodrum'la özdeşleşti. Am a o, İstanbul'a her gelişinde en çok sevdiği Beyoğlu'na uğramadan edemiyor. Eğer kalacaksa Beyoğlu'nun otellerini tercih ediyor. İstanbul onun için adeta sadece Pera'dan ibaret. (Fotoğraflar: Senih GÜRMEN)

Şairin hayatı yoktur ki...

■ Şiir üzerine çok düşünüyor ve yazıyorsunuz. Şiire, başladığınız dönemdeki bakışınızla bugün arasında bir fark var mı?

- Şiiri gittikçe zor yazıyorum, zorluğu yaşadıkça da asıl şiirin böyle

yşazıyacağına inanıyorum. Bu zaman da ona bağlanıyorum. Bir yılda yazdığım şiir iki ya da üçü geçmiyor. Artık buna yüksünmemeyi öğrendim. Kısaca, böyle bir değişimi yaşıyorum. Bu durum Necatigil'de çok başka oldu. Daha çok yazmaya başladı ölümüne yakın. Salâh Birsel'de de öyle oldu. Salâh her ay bir şiir kitabını dolduruveriyordu. Bir kitap yapmak istiyorum, ama çok mu çok zor ilerliyor. Dünle bugün arasındaki fark bu.

Şiir üstüne yazmaya gelince: Lirikler'in sonunda, ki şiir üstüne

düşüncelerimi yazmak istiyordum, baktım şiir oldu. Memet Fuat'ın ’dokunduğunu şiire çeviriyor' sözüne giderek ben de inanır oldum, böylece.

■ Şiirin hayatı diptedir, diyorsunuz. Ya şairin hayatı?

- Şairin hayatı yoktur ki, şair

şiirlerdeki hayata, hayat diye bakandır. Bu bende baştan beri böyle oldu.

■ Şiirde anlam arayanlara cevabınız...

- Anlam baştan beri bir bela oldu bende. Anlama her şey gözüyle bakmayı anlamıyorum. Türk şiirinin böyle bir yazgısı baştan beri vardır. Anlam (çağdaş anlamda) ilk kez Ahmet Haşim'le kırılmıştır. Asıl tokatı ondan yemiştir. Sezgi, duyum, onunla -kısa da olsa- yaşanır olmuştur. Böndür anlam... Her şeyi onun yarattığı sanılır. Akılcıdır anlam. Akılsa zehirdir. Bizim anlamla ilgimiz dolaylıdır, tek erk değildir. Büyük şiir hiç mi hiç anlam kokmaz, koksa da dolaylı kokar. Şiiri us yürütmez çünkü. Anlam Türk şiirinin bir hastalığıdır.

■ Şiirin gizli bir tarihi olduğunu söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?

- Şiir gizli bir tarih kor, o gizliliktir yeri, orada akar, yaşar. Ele gelen bir şey değildir şiir. Yalnız ele gelmez de değildir: Görülmezdir de. Şiir minareden yere düşen bir taşın düşmeyip asılı kalmasıdır. ■ İhsan YILMAZ

F U A R IN

O N U R Y A Z A R LA R I

Tarih Onur Yazarları

1 9 87

Fazıl Hüsnü D ağlarca

1 9 8 8

N adir Nadi

1 9 89

Turhan Selçuk

1 9 9 0

A ziz Nesin

1991

M elih Cevdet A nd ay

1 9 92

Y a şa r Kem al

1 9 9 3

Rıfat İlgaz

1 9 9 4

Adalet Ağaoğlu

1 9 95

İlhan Selçuk

1 9 96

Peride Celal

1 9 97

Vedat Günyol

1 9 9 8

Fethi Naci

1 9 99

Server Tanilli

2 0 0 0

Şü kran K u rdakul

2001

„ J

ŞİİR O L U Y O R

+

Opel. Taze Fikirler, Üstün Otomobiller.

Opel. Taze Fikirler, Üstün Otomobiller.

Referanslar

Benzer Belgeler

Safranbolu tjütün bu kent­ ler içinde çeşitlilik İçinde bütünlüğün simgelen- diğl kentlerden biri olduğu İçin ilk örnek olarak alınmıştır.. Geleneksel

Ama bir kaç yaprak sonra "sahibi izz ü celal olan saâdetmend bu bendelerine buyurdu kim bu memduh-i enam ve Mahmud-i hâs ü âm olunan düstur-i kerimü'~-~an~n dokuzyüz

Hisarın igüney 'batısında ve bir küçük tepe üzerinde bulunan silindir şeklindeki büyük kule ise Zağanos Paşa taralından yaptırılmıştır.. Kapısının

İstanbul tarafında Süleymani- ye, Şehzade, Edirnekapıda Mihrü- mah Sultan, Aksarayda Haseki, Tahtakalede Rüstem Paşa, Topha­ nede Kılıç Ali Paşa, Cihangir,

Antonio Nunez, loş ışığa maruz bırakılan sıçanların Morris su labirenti deneyinde eski performanslarını gösterememeleri ile alışveriş merkezinde ya da

Bu durumda denilebilir ki gençler kendi grubuna ait olan ve örnek olduğuna inandıkları özellikle Ak Gençlik cephesinde daha önce de literatürde iĢlendiği gibi

Bu çalışmanın amacı derin dentin çürüklü süt dişlerinin fizyolojik düşme yaşlarına kadar ağızda idame ettirilmesi amacı ile uygulanan amputasyon tedavilerinde

1950’lerin ortalarında beliren genç şa­ irleri hem etkiledi, hem de onlardan bazı et­ kiler aldı, İkinci Yeni akımına katıldı.. Köroğlu (1955), Galile Denizi