• Sonuç bulunamadı

Prof. Metin Sözen:Tarih ve çevre koruması için acil önlem gerekiyor:Kimliksiz millet oluruz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Prof. Metin Sözen:Tarih ve çevre koruması için acil önlem gerekiyor:Kimliksiz millet oluruz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

... ... IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIB IIIIIIIIIIIim J L İ m ■ I B | g 1 J T t | i g jjH

Prof. Metin Sözen:‘Tarih ve çevre koruması için acil önlem gerekiyor’

“^«iliksiz millet

SRİ pencere" kötü bir moda salgınıdır,

bir kanser gibi bütün kentimizi kaplamak üzeredir. Asri pencere yaparken neler kay­ bettiğinizi biliyor musunuz?”

"Bugünün mimarlarının bir tür lü arayıp bula­ madığı dede yadigârı asırlık pencerelerimize bir moda uğruna kıymayınız."

“Geteneksel kara kapaklarımız, pencerelerimi zln göz kapaklandır. Onları kaldırmakla pencere ¡erimizi ele, güne, güneşe ve toza karşı kontrol süz bırakmayınız.”

"Eski Türk kiremitleri İle Marsilya kiremitleri nî değiştirmeyiniz. Aralarındaki renk farkıyla ev lerimiz saç kırana tutulmuş hasta insanlara dön­ mektedir.”

1975yılının ortalarında, tamı tam ına15yıl ön­ ce Safranbolu Belediye Başkanı Kunttan Ulukavak, çiçeği burnunda “koruma” heyecanı içersinde olan hemşerllerine böyle sesleniyordu. “Kendini

koruyan kent” namıyla ilk ve tek örnek olarak ün

salan Safranbolu'da “kimlik savaşı” böylesl yürek­ ten başlatılmıştı. Hedef açıktı. Tarihsel olanın ko­ runması bir kültür sorunuydu. Onl ar diğer sorun­ ları gözardı edip bu soruna sahip çıkacaklardı. Çık­ tılarda. Bu haftaki konuğumuz Prof. Dr, Metin Sö­

zen 55 yıllık yaşamının 30 yılını “korumaya” ada­

mış bilim adamlarımızdan biri. Ama umutsuz. Ha­ len, TBMM Başkanlığı Kültür ve Saoat Danışman­ lığını yürüten Sözen, “Koruma politikası kimlik po­

litikasıdır. Biraz daha geç katırsak kimliğini yitir

Dinmiyor. One

miş bir ulus olacağız" demekten kaçır

rlsı; “Bu politikaya sahip çıkılarak Safranbolu ör­ neklerinin çoğaltılması,”

SAPRAN İO LU

™ “Sayın Hocam, geçtiğimiz Haziran ayının son haftasında Safranbolu evierinlr ı korumaya alı­ nışının 15’inci yılı, TBMM Başkanı Sayın Kaya Er< dem'ln de katıldığı törenlerle Safranbolu'da kut­ landı. Sizinle Türkiye’de koruma politikasına İliş­ kin söyleşimize geçmeden, 'kendin! koruyan kent’ olarak ün yapan İlk ve hanüz tek örnek Safranbo­ lu’yu konuşmak istiyorum. Bu korumanın önde ge­ len mimarlarından biri olarak nasıl Ibeşardınız, ne­ reden nereye geldiniz ve neden Sa franbolu dedi­ niz?"

— "Ben yaklaşık 30 yıldır Türkiy e'deki tarihsel ve kültürel çevre korumasında çalış iyorum. Bu sü­ re içinde Anadolu’nun yüzlerce ken tini gözden ge­ çirme imkânı buldum. Safranbolu tjütün bu kent­ ler içinde çeşitlilik İçinde bütünlüğün simgelen- diğl kentlerden biri olduğu İçin ilk örnek olarak alınmıştır. Geleneksel Anadolu konutuna baktığı­ nız zaman ortak öğeler bulursunuz. Ama çevredeki ağırlıklı malzeme, gelenekler, coğrafyalar, iklim ko­ şulları, özdeki ortaklığın ortasında malzeme ve di­ ğer etkenlerden gelen bir ayrımı da birlikte geti­ rir. Çağdaş insanın en (azla yakalaması gereken bu bütünlük İçindeki çeşitliliktir. Bu kadar sınırlı bir coğrafyada bu kadar çeşitlilik, e.ma altında bir bütünlük, dünya coğrafyasında vo kültür tarihi içinde sayılı bir yerde oturduğumuz anlamı taşır."

Safranbolu dolaştığım bütüın Anadolu kentleri İçersinde çeşitlilik içinde bü­ tünlüğün slmgeiendlğl nac/lr kentler­

den biri. Çevredeki malzeme, gelenek­

ler, farklı coğrafyalar, iklim koşulları,--- -— , ...toşuiları, özdeki ortaklığın ortasında diğer et- , kenlerln bir ayrımını da getl rlr. •-. safran-bolu'da bu vardır.

—“Nasıl bir bütünlük sağlamınlar?” "Yaşama biçimine uygun çözOm aramışlar. Çok işlevsel, yaşama ortamı çevresindeki ilişki­ leri doğru çözmek, İnsan öğesini eısas almak ve insandan kalkarak bütün mekânları oranlamak ve malzemeyi doğru ve yaşama uygun kullanmak. Çağdaş dünya şimdi 6u arayış İçersinde. Ve bu arayış bizim yüzyıllarca önce ürettiğimiz evlerin İçinde."

— "Bir anlamda harcadığımız eulerln İçinde.” —“Evet, aynen öyle. Harcadığımız evierln için­ de. O eski değil bugün yaptığımızdan daha çağ­ daş. İçinde doğrulan çok fazla olaın bir gelenek-. sel konutta yaşıyoruz. Bugünün konforunu ona ek­ lemek sanıyorum kİ çağdaşlık öğesini zayıflatmaz, aksine güçlendirir."

—“Acaba Safranbolu halkı koruma altına gir­ meyi kabul edarek çağdaş yaşamın kolaylıkların­ dan mahrum mu bırakıldı?”

— ‘‘Kesinlikle hayır. Biz 15 yılda hep şu mesa­ jı verdik, Siz yaşadığınız evi eski olarak görmeyin. Küçük doğrularla bugünün çağdaşı yaşamını

kar-f

M t

r

Çevre “koruma”sı için uzun yıllarını veren Prof. Sözen,

şöyle konuştu: “İstanbul’da öyle hızlı bir değişim var ki,

beni gerçekten korkutuyor. 1991 başında başka bir yer

olacağız diyorum. Ve bana sorarsanız, bu bir savaş

halidir”

■ H ü j

OZCAN ERCAN

şılayabilirsiniz. Yeter kİ etrafınızda estirilen hızlı yabancılaşma içinde bulunduğunuz durumu kay­ betmeyin.”

— “Bu kadar eski evlerde çağdaş yaşamı na­ sıl yakalayabilirsiniz kİ?”

— “ Biz bu konuda çok araştırma yaptırdık. Bir geleneksel Anadolu konutunu o kadar az oynama ve değişiklik ile hem de kimliğini yok etmeden, bugünün konforuna katıyoruz kİ inanamazsınız...”

— “Ama biliyorsunuz Türk halkı yeni yüksek apartmanlann cazibesine kapılmış gidiyor. Onu bu cazibeden hangi somut örneklerle kurtarabilecek­ siniz? Onun için çağdaşlık taş bir binada, bir apart- manda yaşamaktan geçiyor?”

U L l . l . l . . _______ I l * 1 1 . . . .

— "Haklısınız. Halk o apartmanlara geçmeyi zaman zaman bir prestij olarak bile görür. Eski ev­ den apartmana geçmek, refahın, zenginliğin sim--- —1~ — . ' v > « m ı ı , t w ı t y i ı i ı ı y 11 ı o m I*

gesl gibi gelir. Bu açıdan zor tabii... İşte bu

neden-, . ©akı * '

le aynı konforun eski evlerde de sağlanabileceği­ ni göstermek açısından Safranbolu örneği çok önemli."

100 yıl önce çağdaşı yakalamış m im a­ rimiz. Yaşama biçimine uygun çözümü

î.Tşievs ‘ ‘

luyguı

bulmuş, işlevsel, İnsan öğeslnl'esas al­ mış, İnsandan kalkarak bütün m ekân­ ları oranlamış, malzemeyi doğru ve ya­ şama uygun kullanmış. Çağdaş dünya­ nın bugün aradığı koşulları 100 yıl ön­ ce ürettiğim iz evlerde bulursunuz

—“Safranbolu’nun pilot kant olarak seçilme­ sinin altında yapılaşma açısından henüz bozulma sürecine girmemiş olması mı yatıyor?”

— "Anadolu kentsel tarihinin doğru yazılması için Safranbolu gibi kentlerin korunması gereki­ yordu. Anadolu kentlerinde bir çarşı vardır, yaz­ lık mekânlar vardır, bugün Safranbolu’da Bağlar

“ --- --- ıt

Saf-- r

dediğimiz bölge. Bütün bunları İçeren bir kent ranbolu. Bir Anadolu kentinin dört mevsim kulla­ nım biçimini, ticaret bölgesi (çarşı) ile konutların arasındaki ilişkiyi, mahalle düzenini, komşuluk iliş­ kilerini, somut anlatacak sayılı kentlerden biri ol­ duğu için pilot kent olarak seçildi. Benim ilgimi çeken ve kentle ilişkim i pekiştiren ise bu kenti 50'll yılların sonunda bir araştırma nedeniyle zi­ yaretim oldu. Beni buraya bağlayan en önemli ne­ den, yöre İnsanı oldu. Size beni çok etkileyen bir olayı anlatayım, Yıl 58 ya da 59. Bir an önce araş­ tırmayı tamamlamak için telaşlıyım. Şehirde bir müddet dolaştıktan sonra yoruldum ve bugün onardığımız Arasta'ya uğrattım ve dinlenmek is­ tedim. Oturduğum setin biraz ilerslnde üç kişi ça­ lışıyordu. Yemeni yapıyorlardı. Çok ilginçti. Yon­ ca ahlakının İşaretlerini görebiliyordunuz bu İnsan­ larda. Bana çay ısmarladılar ve içlerinden biri şehri bana bizzat kendisinin gezdirmek istediğini söy­ ledi. Sanırım İsmi Arif Cönk idi, ‘Kentimizin ne ka­

dar önemli olduğunu benim gözümle gezerseniz daha İyi anlarsınız' dedi. Bir süre sonra tam tabak­

hanenin önüne geldiğimizde birden saat kulesin­ den güçlü bir ses geldi. Saat 12’yi vuruyordu. Arif Cönk, heyecanla bana dönüp, 'Aman sakın

konuşma’ dedi. Sustum ben de. Saat susunca: ‘Bu saati her ay ben onarırım, ben ayarlarım. Bu kent­ te her şeyin sahibi blzlz, ben bunu karşılıksız yaparım’ dedi. Beni çok etkilemiştir bu. Bu kadar

duyarlı İnsanların yaşadığı bu kente o an bağlan­ dım.”

—"Sayın Sözen, Safranbolu’nun korunmasın­ da sağlanan başarının altında halkın işbirliği, ya­ ni bilinçlenmesi başı mı çekiyor?”

— “ Bu tabii ki en önemli faktörlerden biri. Bu konuda bilimsel olarak yaptığımız araştırmalarda bu insan öğesini esas aldık. Arkasından mimari ve çevre geldi. Ama her şey çok iyi araştırıldı. Bu­ rada Safranbolu başarısının altında yatan bir başka

çok önemli nedeni de nakletmek istiyorum. Bu işe başlanırken Safranbolu’da taraflar olmaması sağ­ landı. 1975’te işin başında alınan bir karar benim için çok önemlidir. O yıl belediye başkanı ve şim­ al Yüksek Denetleme Kurulu üyesi olan Kızıltan Ulukavak bütün partileri birleştirerek ortak bir ka­ rar aldı. Tüm partiler şehirlerini korumak ve ortak eylemde bulunmak için karar aldılar. Bence Türk­ iye’deki koruma tarihi açısından bu karar demok­ ratik düzen içinde çok önemli bir olgudur. Çünkü zaman içindeki dalgalanmalarda bile o karara bağlı kalındı. Hiçbir zaman taraf olmadılar.”

KÜLTÜREL YIKIM

— KeKiyı Koruman için ne tur önlemler, yasak­ lar Safranbolululara getirdiniz? örneğin tek renk mİ tespit edildi? İnsanlar istedikleri zaman evle­ rini badanalama özgürlüğünden yoksun mu kal­ dılar?”

— "Önce bir şey yapılmaması gerekiyordu. İlk bu sağlandı. Onların bulundukları yapıları kullan­ maları ve onları terk etmemeleri esas alındı. Saf­ ranbolu halkının Safranbolu evlerini kullanması gerekliliği vurgulandı.”

— “Yani gelip satın almak İsteyenler olsa da satmamaları mı sağlandı?”

— "Bu sağlanmaya çalışıldı. Çünkü o kültürü bilen İnsanların o evleri kullanması daha anlamlı ve gerçekçiydi. Bu sorun zaten Türkiye’de şiddetle

G BLBCEĞ İN B A V ! "Neden mİ koru­

yacağız?” çünkü biz daha düne kadar dünyanın altı çizilen sayılı uluslarından biriydik. Bu büyük kültürü yaratmış bir ulusun bireyiydik. Kısa ömrümüzde bu toprakların bin yıllık kültürünü yok edecek, yarına bırakmayacak cesareti kendim izde nasıl buluruz? Gelecek in­ sanların payını ben nasıl yok ederim ?

s a v a ş c im i d b ğİşİm İstanbul’daki hızlı değişim beni korkutuyor.

1991

yılında

başka bir yer olacağız, başka bir şehirde yaşayacağız diyorum . Bir savaş halindeyiz sanki, çunku yüzlerce yıl arasındaki değişim, dun İle bugün arasmdaklnden çok daha az. Bu İnsanı ürpertiyor. Bu hızlı değişimde ne kültürel çevre kalıyor, ne de arkeolojik

yaşanıyor. Nüfus artışı nedeniyle şehirler kimlik değiştiriyor. Sanki binlerce yıl İnsanlar burada ya­ şamamış, başka blrllerl gelmiş. Bu çok önemli bir kültürel yıkım. Korkarım bu yolla Türkiye yarın kim sizliğe dönüşecek. Bu nedenle Safranbolu'da bü tün bilim adamları bu ortak paydada buluştular Burayı önce bura İnsanı kullanmalı. Yararlanacak sa onların çocukları yararlansın. Sürekli yaptığı mız, bu kentin, Safranbolu'nun ‘özel’ olduğunu vur gulamak oldu.”

— “Ancak nüfus artışı, yani oluşan aileler, on­ lara nasıl mekân sağlandı? Bu bir sorun oluştur­ madı mı?"

— "İmar planını hemen elden geçirttirdik, ye­ ni alanlarda onlara yerleşme İmkânı açtık ve bu­ radaki yoğunluğu oraya kaydırdık. Aksi halde bu­ gün Bağlar’da göreceğiniz kooperatifleşme ve ya­ pılaşma İçerde olacaktı. Onu engellemiş olduk.”

— “Bu yeni yapılaşmaya klasik Safranbolu mi­ marisi mİ getirdiniz? Yoksa daha çağdaş bir mi­ mari mi yeğlendi?”

Anadolu kentsel tarihinin doğru yazıl­ ması İçin Safranbolu gibi kentlerin ko­ runması lazım. Anadolu kentinde çar­ şı nedir, ticaret nasıl yapılır, ev yaşa­ mı, komşuluk ilişkileri, Bunlar hep o kentin kimliği korunarak sağlanabilir. Bunları örnekslz gelecek nesillere na­ sıl aktarırız?

— “ Bildiğiniz kooperatif yapıları. Belirli bir şe­ kilde maliyeti düşük tutuldu. Ama bazı yeni yapı­ lar çevreyle uyumlu olarak da üretilmeye

başlan-—“Sayın Sözen, Safranbolu’nun kendine has özel bir mimarisi ml var?"

— “ Buradaki önemli özellik, sırayla ve İstan­ bul’la olan köklü İlişkiler. Oranın deri ihtiyacının buradan karşılanmış olması. Ekonomik olarak hızlı büyüme bu nedenle kaynaklanmış ve zenginlik ge­ tirmiş, Ormanla çevrili oluşu da, ahşabın hem ucuz hem de doğru olarak kullanımını sağlamış. Ne yap­ mış Safranbolulular, kendi bölgelerinin dokusuy­ la, İstanbul’dan gelen yenilikleri bütünleştirmiş­ ler. Hatta mezar taşları Karacaahmet İle çok ben­ zerlik taşıyor. Ustalık bağlan bile var. İstanbul kül­ türü burada yansıma olanağı bulmuş. Bu da Saf­ ranbolu'nun kendine dönük çok özel blryerolma­ sını sağlamış. Bu insanı da etkilemiş ve görgülü bir halk haline getirmiş. Dünyanın farkında olan bir topluluk oluşturmuşlar.”

—“Safranbolu’da daha yapılacak şey var mı acaba?

— “ Çok şey var. Safranbolu’da bizim üniversi­ temizin girişimleriyle başlatılan, Kültür Bakanlı­ ğının yaptırttığı, ‘Koruma Amaçlı İmar Planı’nın hızla onaylanarak belediyeye iletilmesi ve halkı­ mızın bütün açıklığı İle kentleri hakkındakl düşün­ celerini net olarak görebilmelerinin sağlanması­ dır. Sanıyorum Safranbolu halkının da beklentisi budur. Safranbolu bir simgedir. Türk halkı koru­

ma politikaları oluşturan kurumlar ve kişiler bu ola­ yın genelleştirilmesi konusundaki tartışmalarını Safranbolu'da tamamlamak zorundadırlar. Ulusal boyuttaki girişimlerimizin buradaki doğrularla baş­ ka yerlere yansıtılması demektir. Koruma konu­ sunda ulusal boyutta bir uzlaşma ancak bu yolla olabilecektir."

— “Yeni bina yapımını nasıl engellediniz?"

— "Sınırları çizdik. Ve Anıtlar Yüksek Kurulu bir yasakla bunu engelledi. Dedi ki burada onarım yapabilirsiniz ama yeni bina yapamazsınız. Erte­ liyoruz dedi. Bu çok önemliydi tabii...”

— “Biraz önce koruma politikalarının gereğin­ den söz ettiniz Sayın Sözen... Biz acaba neden ko­ rumayı hiç öğrenememişiz, öğrenemedlğlmizl Av­ rupa ülkelerinde kentlerin kimliğinin nasıl titizlikle korunduğunu gözlediğimizde hissediyoruz. Buda­ peşte örneğin. Viyana, Parla... Nasıl bir kompleks bizi bundan alıkoymuş? Hâlâ da alıkoyuyor?”

SIRADAKİLER

— “ Haklısınız. İstanbul'da öyle hızlı bir değl- »rku

şim var kİ bu beni gerçekten korkutuyor. 1991 ba şında başka bir yer olacağız diyorum. Ve bana sc rarsanız bu bir savaş haildir. Çünkü yüzlerce yıl --- --- " ‘ - ' id e arasındaki değişme dün İle bugün arasındaki de­ ğişmeden daha az. Bu İnsanı ürpertiyor. Korkum, birkaç nedenden kaynaklanıyor. Türkiye, dünya ta­ rihinin doğru yazılması gereken blryer. Dünyanın, insanların gelişmesi doğru saptanmak isteniyor­ sa Anadolu’nun doğru araştırılması gerekiyor. Bu kadar hızlı değişmede ne kültürel çevre kalıyor, ne arkeolojik çevre. Bizim İçin en kötü taraf dün­ yada kimlik arayışlarının yeniden ve hızla günde­ me getirildiği bir dönemde, kimliğimizi güçlendi­ rerek geleceğe aktaracağımız yerde temel öğele­ rini yok ealyoruz, O nedenle Safranbolu örneği çok

II. ‘Ne

önemli. Halk da bilinçlenme de çok önemli. ‘Ne

den koruyacağım?’ diyor. O zaman ona diyecek

sin kİ sen düne kadar dünyanın altı çizilen sayıl uluslarından bir taneslydln. Büyük bir kültürü ya ratmış bir ulusun bireyisin. Bunun mutlaka anla tılması lazım halka. Ben 55 yaşındayım, benim örn-

süresi içersinde bu toprakların 1000 rümün kısa süresi _____________________ yıllık kültürünü yok edecek, yarına bırakmayacak cesaretini kendimde nasıl bulabilirim? Bu kültüı gelecekteki İnsanlarımızın pay alacağı bir kültür, ben onların adına bunu nasıl yok edebilirim? Bu artık dünya uluslarının malıdır, onların da burada

x. O r ' . . .

payı var. Onların payını nasıl yok farz edebilirim? Batı’da koruma bu çerçeveler İçinde tartışılmış­ tır.”

—“Tarihi değerlerimizi korumada bir hayli geri kaldığımız açıkça ortada?”

Safranbolu başarısının altında halkın korumaya yönelik bilinçlenmesinin ya­ nı sıra partiler arasında alınan bir ka­ rar yatar, o dönem Belediye Başkanı Kızıltan Ulukavak tüm partilerin kent­ lerini korum ak için ortak eylem de bu­ lunma kararı almalarını sağladı. Dalga­ lanm alar bile bu tarafsızlığı bozmadı

— “ Belki ‘niyet’ açısından geri kalmıştır diye meyiz. Çünkü daha cumhuriyet kurulmadan, 1920 lerde Kurtuluş Savaşı döneminde bile Tarih Ku rumu, Dil Kurumu çeşitli kimlik arayışlarına glı mişlerdi, Ancak, uygulamada Türkiye koruma sa vaşını kaybetti gibi gözükmektedir. Sürekli yine

l İ K A t f , . U . 1 1 J J l .. l—l _ _ ^ I v

liyorum. Türkiye savaş halindedir. Bu savaşın Ki tuluş Savaşı’ndan daha büyük ve daha zor old ğunu biliyor musunuz? Kurtuluş Savaşı’nda t düşman vardı karşımızda. Önleminizi ona göre al siniz. Oysa düşman şimdi kendi bilinçsizliğimi Ne yapıyoruz? Kendi mal varlığımızı ve en öner lisi kimliğimizi yitiriyoruz. Çok yakın bir gelece te kimliksiz bir ulus olmak tehlikesi ile karşı ka şıyayız. Üstelik kimlik elimizin altında. Bir tren dolmuş gidiyoruz. Garip sesler geliyor bu trendeı Ama yine herkes umursamaz hallerde komparl manına kapanmış. Adeta trenin raydan çıkmas nı bekliyor. Eğer toplumun tüm sorumlu bireyle doğal, arkeolojik ve kentsel çevrenin hızla yok o duğu konusunda ortak bir noktaya gelmezlerse b tren devrilecektir. Sorun artık bir daha çözülemı yecektir.”

— “Bu kadar acil diyorsunuz Sayın Sözen?”

— "Evet, bu kadar acil. Peynir ekmek gibi aci bir sorun. Bence gündemin ilk maddesi bu olma lıdır."

—“Ama efendim bu kadar kolay mı? Bunun bir de kaynak sorunu var. Ekonomik boyutu var.”

— “ Unutmayınız ki bizim ekonomimiz kültüre dayanıyor. Gelecekte daha sağlıklı kuşaklar yetiş­ tirecek malzeme ve ortam buradan geçiyor? Bu­ nu yitirirsek hangi ekonomik boyutta çözüm bu­ lacağız. Koruma politikası artık kimlik politikası­ dır. Soyut bir politika değil. Bir ulusun ayakta dur­ ma sorunudur. Ona bu kadar gereksinim duyarken, onu yok ediyoruz. Koruma kavgası eşittir yaşam kavgası. Biz onu yok ediyoruz. Yaşamın sağlıklı ve onurlu olması, demokratik düzen İçinde olma­ sı lazımdır, öyleyse koruma salt durumu kurtar­ mak değil, demokratikleşmenin koşuludur. Parla­ mentosu kimlikli ortamlarda yetişmiş toplumlar- da doğrular yaşama daha çabuk geçer,

— “Sizce İnsanların bilinçlenmesi ve koruma kavramına İnanmaları İçin Safranbolu glbl örnek­ ler yeterli ml?”

— “Tabii pek kolay olmuyor. Başımdan geçen bir olayı nakledeyim. ‘İnançlı İnsanların kenti

Safranbolu-koruma'da 15 yıl1 diye afişler bastırdık.

Çok fazla tanımadığım biri gelip bana 15 yıl için­ de ne yaptığımızı sordu. İnanın oldukça da İçten soruyordu. Cevabım şu oldu: ‘Biz eğer bu kenti 15

yıl önce korumaya almamış, bu çabaları ve çalış­ mayı göstermemiş olsaydık, siz Safranbolu diye bir kenti göremeyecektiniz. Evet o İsimde bir kent olacaktı orada, ama kimlikli Safranbolu olamaya­ caktı. Siz sanki Safranbolu’yu hiç yaşamamış ola­ caktınız. Ama bizim size Safranbolu yaşamından aktaracağımız çok doğrular var. Bunlardan siz ya da diğer Türk halkı neden mahrum kalsın?”

— “Başka Safranbolulularımız da var mı Sayın Hocam?”

— ‘‘Evet hem de çok. Örneğin, Safranbolu’dan sonra Rursa’va oectik. Orada bir sokağı

koruma-•« ı-lmıorfik,"

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Üçüncü olarak, Riviera diye adlandı­ rılan rafine zeytinyağı ile na- turelin belirli bir oranda ka­ rıştırılması ile % 1 asit oranı­ na sahip ve daha

Kitabın arka kapağıpa alıntılanmış 1962 tarihli bir yazı­ sında şöyle diyor Cansever: “ Şairin amacı, bir şeyi güncel­ liğe getirmek değil, o şeyi

Aleviler arasındaki ayrışmalar, Alevilerce çok kırılgan bir ayrışma olarak ifade edilmese de devlet tarafından yapılan çalıştaylar nihai raporunda, Aleviliğin kendi

Hammaddesi lif olan bu sprey teknolojisi sadece moda ve giysi alanında değil daha başka alanlarda da yaygın olarak kullanılabilir. Endüstri, sağlık, dekorasyon gibi alanların

Siirt ve Batman Devlet Hastaneleri hemodiyaliz ünitesinde tedavi gören kronik böbrek yetmezliği olan hastalarının depresyon ve anksiyete düzeylerinin cinsiyet, medeni

Sonuç olarak, yüksek konsantrasyonlarda sinir ile- timini bloke ederek analjezi sa¤lamak amac›yla kullan›lan tramadolün, yaralanma ve/veya bir ha- sar sonras›nda

Dost­ luk güderdi, onun için sıra ile ilim adamlarımızdan merhum Münif pa­ şanın, büyük şair Abdülhak Hâmi- din, onun kardeşi Nasuhi beyin çok sevgisini

Nazım Hikmet, M oskova’dayken Türk rejimi hakkında neler söyledi, neler yazdı.. Şimdi 25 yılın gerisine dönülüp de bakılınca görülür ki, hepsi çağın