T A N
— —
YAZAN:
---İbrahim Hakkı Konyalı
D ugün dâhi Türk mimarı Si- nanm ölümünün 350 inci yıldönümüdür. Muhteşem eseri nin bir köşesine imzası yerine ken di cesedini bıraktığı mütevazı me zarının başında toplanacağız, onun hatıralarını anacağız.
Sinan, yalnız Türk mimarisi nin değil, cihan mimarisinin erişil mez bir şahikasıdır. Sinan mimari tarihinde bir merhale yapmış, ye ni bir mektep açmıştır. Yüce dâhi, bir asırlık ömrünün içine asırla
rı, devirleri sıkıştırmıştır. O; Os manlI İmparatorluğunun fütuhat ordularile Avrupanın, Asyanın, Afrikanın içlerine kadar sokuldu. Kesralann, Firavunların toprak larında dolaştı. Takı Kesrayı, eh ramları gördü. Kahirenin, Tebri- zin şaheserlerini, Radostaki, Bu- dindeki, îstargon ve Muhaç’taki tarih bergüzarlannı tetkik etti. Bu ralarda muhtelif milletlere ve çağ lara ait bütün sanat âbidelerini in celedi. Sonra bunları kendi deha sının potasında eritti, onlara Türk hüviyetini verdi. Sinan geniş sı nırlı Osmanlı İmparatorluğunun heryerine sanatının, dehasının pır lantalarını serpti. Hicazdan Budi- ne, Akdeniz adalarından Tebrize ve Venedik körfezinden Azak de nizine kadar üstadın yaptığı cami, mescit, köprü, saray, kârvansaray, su yolu, darüşşifa, imaret, hamam, türbe banikah, sebil ve çeşmeleri görürüz. Sayısı beş yüzü aşan bu eserlerin mimari, taşçılık, tezhip, tezyin, oymacüık, kalemkârlık, kakmacılık, çinicilik bakımından ve daha birçok yönlerden fevka lâde ehemmiyetleri vardır.
Bunları incelemek şahısların kâ n değildir. Bunlar, bir heyetin, da ha doğrusu müteaddit heyetlerin işidir. Bu yadigârlar muazzam cilt ler halinde toplanır ve tetkik edi lirse o vakit üstada olan saygımız ve perestişimiz daha artacaktır.
r'V âhi Türk, 40 kadar sivil ve askerî mimar yetiştirdi. O- nun şakirtlerinden mimar Yusuf ve bir kaç arkadaşı büyük Türk Hükümdarı Babür Şahın daveti üzerine Hindistana gittiler. Delhi, Agra, Lâhur ve Kişmirde kaleler, şaraylar yaptılar. Bu bakımdan üstadımızın mektebi yalnız Os manlI İmparatorluğunun sınırlan
içinde kalmadı, taştı, dünyanın dört köşesine yayıldı.
Tezkiretülbünyan’da üsta dın 81 cami, 51 mesçit, 55 med rese, 26 darülkura, 17 imaret, 3 darüşşifa, 7 su kemeri, 8 köprü, 18 kervansaray, 6 mahzen, 33 sa ray, 35 hamam, 17 türbe ve daha birçok sebil, çeşme ve kuyu yaptı ğını yazıyor.
Marmaradan, Boğazdan, Haliç ten İstanbula, Üsküdara ve Beyoğ lu taraflanna bakınız. Ufuklarınızı süsliyen, İstanbulun simasına asa let veren, Türk hâkimiyetini bu topraklara çiviliyen narin minare li camilerin birçokları üstat Sina- nındır.
İstanbul tarafında Süleymani- ye, Şehzade, Edirnekapıda Mihrü- mah Sultan, Aksarayda Haseki, Tahtakalede Rüstem Paşa, Topha nede Kılıç Ali Paşa, Cihangir, Be- şiktaşta Sinan Paşa, Üsküdarda es ki Valide, Şemsi Paşa ve Mihrü- mah Sultan camileri ve bunların bazılarının etrafında toplanan ha yır ve irfan müesseseleri hep mi mar Sinanın eseridir.
Ustad İstanbul ve Edirnedeki yüksek eserlerinden başka Rume li ve Anadoluda, ve bugün başka devletlerin sınırları içinde kalan şe hirlerde birçok sanat eserleri bı rakmıştır.
Bunları aşağıya sıralıyoruz-. Sofya, Hersek, Vişigrat, Rusçuk, Kefe İstergon, Budin, Estarya, Ha lep, Şam, Mekke, Sabanca, Saman lı, İzmit, Kayseri, Ankara, Erzu rum, Çoruftı, İznik, Manisa, Kütah ya, Bulvadin, Karapınar, Babaes ki, Havza, Burgaz, Ereğli, Çatalca, Ulaşlu, Gözlüve, Turhala, Babaes ki, Gebze, Büyük Çekmece, Siliv ri, Mustafa Paşa, Marmara, Hal kalı, Sinanlı, Tekirdağı, İlgın, Ka rıştıran
Ç* inan, Sâiye dikte ettirdiği ki tabına yaptığı eserlerin u- zun bir listesini vermitşir. Fakat en çok beğendiği altı eserini bü tün karakterlerile tavsif etmiştir. Bunlar Şehzade camii, su kemer leri, Süleymaniye camii, İskender bahçesindeki su dolabı, Büyük Çekmece köprüsü ve Edirnedeki Selimiye camiidir.
Sinan Şehzade camiiyle ilk bü yük ve muvaffak eserini verdi. Süleymaniyede sanatının bütün ih tişammı gösterdi. Fakat Edirne deki İkinci Selim camii ve etrafı nı saran külliye onun en çok be ğendiği ve üstüne titrediği eseri dir.
Sâi, Şehzade camiini üstadın ağzından anlatırken der ki:
“ Kubablan deryayı letafetin ku~ bablan gibi baş getürdü ve mülev- ven kemerleri kavsikuzah gibi asu
mana peyveste oldu.
Dikilmiş sanmanız mermer direk lerdir hariminde, Temaşa etmiye durmuş nice servi
seman sima. İki minaresi gûya bir piri rûşen zamir önünde kıyama gelmiş iki kıyamet kad civam ziba gibi ma
kamı hizmette berpa idi..,, Sinanın dört yüz kere yüz bin ve iki yüz bin ve altmış üç bin ak çe sarfedilerek İstanbulda yaptığı uzun kemer, Güzelce kemer ve müderris kemerlerile su yolları Is- tanbulu suya ve hayata kavuştur duğu için çok hoşuna gidiyordu. Yine Sâi, Sinanın ağzıyle bu ke merleri şu mısralara söyletmiştir:
(Devamı 9 uncuda)
Koca Sinanın I-Iayatı
V e
Eserleri
DAHİ SINANIN EN
ÇOK BEĞENDİĞİ
ESERLERİ
SELİMİYE CAMİİ
mg* . »jpTBr-M. S »SÜLEYMANİYE CAMİİ
•em m tiŞEHZADE CAMİİ
m m , ... 'á f ’ W i 4... 4 ‘ s i l ’ mEDİRNE KÖPRÜSÜ
m m
s íám
uggga»
M
¡£2 ı I 1 ı I ( ] 1 i ı t ! i il 1 i ı 1İ
] i 1 I I 1 1 < 1 1 i ] 1 i i 1 1 ı I ] ( ( ! i !Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi